Cuma, 22 Rebiülahir 1446
Online Tesbih

online tesbih

سُبْحَانَ اللَّهِ / 100
Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Biriniz günde bin sevap kazanamaz mı?” dedi. Oturanlardan biri, “Bir günde nasıl bin sevap kazanabiliriz?” diye sordu. O da,”Yüz defa tespih çeker (Sübhanallah),derse bin sevap yazılır veyahut bin günahı affedilir.” dedi (Müslim)

100 / سُبْحَانَ اللَّهِ وَبِحَمْدِهِ
Bir kimse, sabah akşam yüz defa “Sübhânallahi ve bihamdihi” derse, o gün ve o gece, hiç kimse onun kadar sevab kazanamaz.” (Deylemi)


https://www.mumsema.org/zikir-ve-dualarin-fazileti/171511-zikrin-fazileti-hakkinda-hadis-i-serifler.html

 


 

ZİKRİN FAZİLETİ

Yedi kat gök ve yer ve bunların içindekiler, Allah’ı tesbih eder. Hiçbir varlık yok ki, Onu hamd ile tesbih etmesin. Fakat onların tesbihini anlayamazsınız!) (İsra 44)

“Günde yüz kere “La ilahe illallah” diyen kimsenin, kıyamet gününde yüzü ay gibi parlar.” (Taberani)

Yatağa girince üç defaEstağfirullah el azim ellezi lâ ilahe illâ hüvel hayyel kayyum ve etubü ileyh okuyan kimsenin günahları, denizköpüğü kadar pek çok olsa da, affolur.” (Tirmizi) 

Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Biriniz günde bin sevap kazanamaz mı?” dedi. Oturanlardan biri, “Bir günde nasıl bin sevap kazanabiliriz?” diye sordu. O da,”Yüz defa tespih çeker (Sübhanallah),derse bin sevap yazılır veyahut bin günahı affedilir.” dedi (Müslim)

v Peygamberimiz buyuruyor ki: “İki kelime vardır; bunlar dilde hafifterazide (mizanda) ağırRahman’ın yanında da sevimlidirler. Bunlar: ‘Sübhanallahi ve bihamdihî (Allah’ım seni hamdinle tesbih ederim)Sübhanallahi’l azîm (Yüce Allah’ım Seni tesbih ederim)’ sözleridir.” 
(Müslim, Buhari, Tirmizi)

v “Bir kimse, sabah akşam yüz defa “Sübhânallahi ve bihamdihi” derse, o gün ve o gece, hiç kimse onun kadar sevab kazanamaz.” (Deylemi)

v Kim on defa: “La ilahe illallahu vahdehu la şerike leh, lehülmülkü velehül hamdü vehüve ala külli şeyin kadir.” (Allah’tan başka ilah yoktur, birdir, şeriki yoktur, Mülk de onundur, hamd de onadır. O her şeye kadirdir, derse, İsmail oğullarından on köle azat etmiş gibi olur.(Buhari, Muslim)

v Resulullah (s.a.v.)’ şöyle buyurmuştur: “Kim günde yüz defa: “La ilahe illallahu vahdehu la şerike leh, lehülmülkü velehül hamdü vehüve ala külli şeyin kadir.” (Allah’tan başka ilah yoktur, ortağı yoktur, mülk onundur, hamd de onadır, O her şeye kadirdirderse on köle azat etmiş gibi olur. Ona yüz sevap yazılır, yüz günahı silinir ve o gün akşama kadar şeytandan korunur. Kimse ondan daha faziletli bir şey getiremez; meğerki bu duayı ondan daha çok demiş ola.”(Müslim)

v “Sabah akşam yüz defa “Sübhanallahi ve bihamdihi sübhanallahil azim diyenin, günahları denizköpüğü kadar da olsa affedilir.” (Müslim)

v Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:”Akşam namazını kıldıktan sonra, hiç kimseyle konuşmadan yedi kere Allahümme ecirna minennnar
(Allah’ım bizi cehennemden muhafaza eyle) de! Çünkü bunu deyip de, o gece ölürsen, mutlaka cehennemden kurtulursun. Sabah namazından sonra da aynı şeyi söyle! Zira o gün ölürsen, ateşten kurtulmana karar verilir.
(Müslim)

v Sübhanallahi ve’lhamdü lillahi ve-la ilâhe illallahu vallahu ekber” zikrini tekrar ederek cehennem ateşine karşı zırh edinin. Bu kelimeler kıyamet gününde sizlerin muhafızı ve koruyucusu, münecciyatı ve kurtarıcısı ve mukaddimatı ve sizi hayırla karşılayıcısıdır. Bu kelimeler “Bakıyat-ı sâlihât” denilen hazinelerinizdir.”

v Peygamberimiz en faziletli zikirleri şöyle belirtir: “Kelimelerin en güzeli dört tanedir: ‘Sübhânallah,Elhamdü lillâhLâ ilâhe illâllahAllahu ekber” (Buhârî)

v Kim akşamdan temizlik üzere (abdestli olarak) zikredip uyursa (uyku bastırıncaya kadar Allah’ı zikrederse) ve geceleyin de uyanıp Allah’tan dünya veya âhiret hayırlarından bir şey isterse, Allah Teâlâ, istediğini mutlaka ona verir(Ebu Davud, Tirmizi)

v Hz.Muaz bin Cebel (ra) anlatıyor: “Kul, kendini Allah’ın azâbından kurtarmada zikrullahtan daha etkili bir ameli işlememiştir” 
(İmam Mâlik,Tirmizi)

v “Allah’ı zikredenle zikretmeyen, diri ile ölü gibidirler” (Buhârî)

v “Her şeyin bir cilâsı vardır; kalplerin cilâsı da Allah’ı zikretmektirİnsanı Allah’ın azâbından en çok koruyacak şey, ancak zikrullahtır……..” (Buhari)

Not: Hadislerin bir kısmı , İmam Nenevi Hz.’lerinin EL-EZKAR adlı kitabından alınmıştır.

 

ZİKRİN FAZİLETİ
Allahu Teâlâ buyuruyor ki:
{فَاذْكُرُونِي أَذْكُرْكُمْ وَاشْكُرُواْ لِي وَلاَ تَكْفُرُونِ} 
Beni anın ki,ben de sizi anayım.Bana şükredin, sakın bana nankörlük etmeyin!” Bakara Sûresi: 152

[URL=”http://www.merhamet.org.tr/syp/index.php?lnk=54&kat=-1&syf=84&Oturum=U203SnZLRFZXVGJjTGpMUjFlbWlRQVFMWU NNV0gyOXNwOTJVTEZQR3IwVWJid1VjTWdwQko1ZEdIMHVoMndC aEZEM3JqU1pMSktQV2ZKMFU=#_ftn2″][/URL]
{وَالذَّاكِرِينَ اللَّهَ كَثِيرًا وَالذَّاكِرَاتِ أَعَدَّ اللَّهُ لَهُم مَّغْفِرَةً وَأَجْرًا عَظِيمًا} 

 Allah’ı çokça anan erkekler ve çokça anan kadınlar var ya; Allah işte bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükâfat (cennet) hazırlamıştır.” Ahzâb Sûresi: 35

{وَاذْكُر رَّبَّكَ فِي نَفْسِكَ تَضَرُّعاً وَخِيفَةً وَدُونَ الْجَهْرِ مِنَ الْقَوْلِ بِالْغُدُوِّ وَالآصَالِ وَلاَ تَكُن مِّنَ الْغَافِلِينَ} 
“İçinden yalvararak ve korkarak, yüksek olmayan bir sesle sabah akşam Rabbini an. Gâfillerden olma!” A’râf Sûresi: 205

Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-şöyle buyurmaktadır:
(( مَثَلُ الَّذيِ يَذْكُرُ رَبَّـهُ وَالَّذيِ لاَ يَذْكُرُ رَبَّـهُ مَثَلُ الْحَيِّ وَالْمَيِّتِ ))

[ رواه البخاري ومسلم ]

“Rabbini zikreden İle Rabbini zikretmeyenin misâli, diri ile ölü gibidir.” Buhâri, Bkz. Fethu’l-Bâri (11/203); Müslim, “İçerisinde Allah’ın zikredildiği ev ile içerisinde Allah’ın zikredilmediği evin benzeri, ölü ile diri gibidir” lafzıyla rivayet eder (1/539).

Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-:
(( يَقُولُ اللَّهُ تَعَالَى: أَنَا عِنْدَ ظَنِّ عَبْدِي بِي،وَأَنَا مَعَهُ إِذَا ذَكَرَنِي فَإِنْ ذَكَرَنِي فِي نَفْسِهِ ذَكَرْتُهُ فِي نَفْسِي، وَإِنْ ذَكَرَنِي فِي مَلإٍَ ذَكَرْتُهُ فِي مَلإٍَ خَيْرٍ مِنْهُمْ، وَإِنْ تَقَرَّبَ إِلَيَّ بِشِبْرٍ تَقَرَّبْتُ إِلَيْهِ ذِرَاعًا، وَإِنْ تَقَرَّبَ إِلَيَّ ذِرَاعًا تَقَرَّبْتُ إِلَيْهِ بَاعًا، وَإِنْ أَتَانِي يَمْشِي أَتَيْتُهُ هَرْوَلَةً )) [ رواه البخاري ومسلم ] “Allah Teâlâ, «Ben kulumun hakkımdaki zannındayımdır. Beni zikrettikçe onunlayım.Beni bir toplulukta anarsa, ben de onu onlardan daha hayırlı bir toplulukta anarım.Bana bir arşın yakla-şırsa, ben ona on arşın yaklaşırım.Bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım.Kulum bana yürüyürek gelse, ben ona koşarak gelirim» buyurdu” demiştirBuhâri (8/171), Müslim (4/2061). Lafızlar Buhâri’ye âittir.

Abdullah b. Busr şöyle rivâyet eder:
(( أَنَّ رَجُلاً قَالَ: يَا رَسُولَ اللَّهِ! إِنَّ شَرَائِعَ الْإِسْلاَمِ قَدْ كَثُرَتْ عَلَيَّ، فَأَخْبِرْنِي بِشَيْءٍ أَتَشَبَّثُ بِهِ. قَالَ: لاَ يَزَالُ لِسَانُكَ رَطْبًا مِنْ ذِكْرِ اللَّهِ )) [ رواه الترمذي ] 
“Bir adam Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-’e gelerek: “Ey Allah’ın Rasûlü! İslam’ın bana olan emirleri fazlalaştı.Bana birşeyi haber ver ki ona sımsıkı sarılayım” dedi. Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki: “Dilin, devamlı Allah’ı anmakla ıslak kalsın.” Tirmizi (5/458), İbn-i Mâce (2/1246). Bkz. Sahih-i Tirmizi (3/139), Sahih-i İbni Mâce (2/317).

Ukbe b. Âmir-Allah ondan râzı olsun- şöyle rivâyet eder:Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:

“Sizden biriniz erkenden mescide gidip Allah-azze ve celle-’nin kitabından iki âyet öğrenir veya okumaz mı? Bu onun için iki deveden daha hayırlıdır.Üç âyet, üç deveden, dört âyet, dört deveden daha hayırlıdır.Öğrenilen veya okunan âyetler sayısın-ca deveden daha hayırlıdır.” Müslim (1/553).

Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- yine şöyle buyurmaktadır: 
((مَا جَلَسَ قَوْمٌ مَجْلِسًا لَمْ يَذْكُرُوا اللَّهَ فِيهِ، وَلَمْ يُصَلُّوا عَلَى نَبِيِّهِمْ إِلاَّ كَانَ عَلَيْهِمْ تِرَةً، فَإِنْ شَاءَ عَذَّبَهُمْ وَإِنْ شَاءَ غَفَرَ لَهُمْ )) 

[ رواه الترمذي ]

“Bir mecliste oturup da orada Allah’ın adını anmayan ve peygamberlerine salât getirmeyen bir topluluk, mutlaka Allah tarafından (bu kusurlarından dolayı) pişmanlığa uğratılır.Allah dilerse onlara azap eder, dilerse onları bağışlar.” Tirmizi. Bkz. Sahih-i Tirmizi (3/140).

Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- yine şöyle buyurmaktadır:
(( مَا مِنْ قَوْمٍ يَقُومُونَ مِنْ مَجْلِسٍ لاَ يَذْكُرُونَ اللَّهَ فِيهِ إِلاَّ قَامُوا عَنْ مِثْلِ جِيفَةِ حِمَارٍ وَكَانَ لَهُمْ حَسْرَةً )) [ رواه أبو داود وأحمد ] “Oturdukları mecliste Allah’ın adını anmadan kalkan bir topluluk, eşek leşi üzerinden kalkmış gibidirler ve bu meclis, onlar için (kıyâmet günü) pişmanlık olacaktır.” Ebu Dâvud (4/264), Ahmed (2/389). Bkz. Sahihu’l-Cami (5/176).

 

Zikrin Fazileti

1- Ebu’d-Derda’dan rivayet olunduğuna göre, şöyle de*miştir: “Allah Rasulü, şöyle buyurdu:

“Size, yaptığınız amellerin en hayırlısını, melikiniz (Allah) katında en temiz olanını, sizi derece bakımından en çok yüce yükseltenini, sizin için altın ve gümüş infak etmekten daha hayırlı olanını, sizin için diişjnanlarmız-la karşılaşmaktan, onların boynunu vurmakltan ve onla*rın da sizin boynunuzu vurmasından daha hayırlı olanı*nı haber vereyim mi?” Sahabilar:

“Evet, ey Allah’ın Rasulü” dediler. Allah Rasulü: Allah’ı anmak (zikrullah)” buyurdu.[2]

2- Ebu Hureyre’den rivayet olunduğuna gö»re, şöyle de*miştir: Nebi şöyle buyurdu:

“Müferridler (öne) geçtiler.” Ashab: “Müferridler kimlerdir, ey Allah’ın Rasulü?” diye sordu*lar. Nebi (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Allah’ı çok zikreden erkekler ve kadınllar. [3]

3- Abdullah b. Büsr’den rivayet olunduğıuna göre, bir adam:

“Ey Allah’ın Rasulü, üzerimde, iman prensipleri pek fazladır. Bana, öyle bir şeyi haber ver ki, onai sımsıkı tutu-nayım” dedi. Nebi (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Dilini, yüce Allah’ın zikriyle ıslak tutmakta devam*lı ol.[4]

4- Ebu Musa el-Eş’ari’den Nebi (s.a.v) şöyle buyurdu: “Rabbini zikreden kişi ile rabbini zikretmeyen kişi, di*ri ile ölünün benzeridir. [5]

5- Ebu Hureyre’den Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kim, bir yere oturur da, orada,’yüce .Allah’ı zik*retmezse, yüce Allah’tan, o kimse üzerinde bir eksiklik ve sıkıntı var olur. Kim, bir yere yatar da, orada, yüce Al*lah’ı zikretmezse, o kimse üzerine, yüce Allah’tan bir ek*siklik ve sıkıntı vâr olur. [6]

Tahmid, Tehlil ve Teşbihin Fazileti

6- Ebu Hureyre’den (r.a.) Nebi (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bir günde, yüz kere, “La ilahe illallahu vahdehu la

şerike leh, lehü’l-mulku ve lehü’l-hamdu ve huve ala külli şey’in kadir: (Allah’tan başka ibadete layık ilah yok*tur. O, birdir; ortağı yoktur. Mülk, O’nundur ve hamd da an*cak O’nadır. O’nun, her şeye gücü yeter) diyen kimse on kö*le azadı karşılığında sevap kazanmıştır. Kendisi için yüz hasene yazılır ve yüz günahı silinir. Bu sözleri, akşam oluncaya değin gün boyu, onu şeytandan koruyan bir kalkan olur. Bu sözleri ondan daha fazla söyleyen kimse müstesna, hiç kimse ondan daha faziletli bir şey ge*tirmemiştir. [7]

Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Günde yüz defa, “Subhanallahi ve bihamdihi” diyen kimsenin deniz köpüğü kadar da olsa, günahları dökülür.[8]

7- Ebu Hureyre’den Allah Rasulü şöyle buyurmuştur: “Subhanallahi ve bihamdihi” ve “Subhanallahi’1-Azim” dilde hafif, mizanda ağır ve Rahman’a hoş gelen iki kelimedir.[9]

8- Ebu Hureyre’den Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Subhanallahi ve’1-hamdulillahi ve la ilahe illallahu

vallahu ekber” (Allah eksiklikten münezzeh ve yücedir. Hamd, ancak Allah’adır. Allah’tan başka ibadete layık ilah yoktur ve Allah büyüktür) deyişim, bana, üzerine güneşin doğduğu her şeyden daha sevgilidir. [10]

9- Semura b. Cündub’dan rivayetle Allah Rasulü şöyle buyurmuştur:

“Başlangıcı, hangisiyle yaparsan yap farketmeyen dört söz vardır ki, kelamın Allah’a en sevgili olanlarıdır: “Subhanallah”, “Elhamdülillah”, “La ilahe illallah” ve “Allahu Ekber. [11]

10- Sa’d b. Ebi Vakkas şöyle dedi:

“Biz yanında bulunduğumuz bir sırada Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Sizden biri, her gün, bin sevap kazanmaktan aciz mi?” Yamndakilerden biri:

“Bizden biri, nasıl bin sevap kazanabilir?” diye sordu.

Nebi (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Allah’ı yüz kere teşbih eder. Böylece, onun için bin sevap yazılır veya bin günahı dökülür. [12]

11- Cüveyriye’den (r.a.) rivayetle Nebi (s.a.v.) sabah namazını kıldığı zaman, Cüveyriye, hala oturuyordu. Nebi:

“Hala senden ayrıldığım halde misin?” buyurdu. Cü*veyriye:

“Evet” dedi. Nebi (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ben senden ayrıldıktan sonra, dört kelimeyi üçer defa söyledim. Senin bugün bütün söylediklerinle tartıl-salar, muhakkak daha ağır gelirler: “Subhanallahi ade*de halkihi”, “Subhanallahi zinete Arşihi”, “Subhanallihi rıza nefsihi ve “Subhanallahi midade kelimatihi” (Al*lah’ı, yarattıkları sayısınca teşbih ederim, Allah’ı Arş’ımn zinetleri miktannca. teşbih ederim, Allah’ı razı olacağında teşbih edirim, Allah’ı kelimelerinin mürekkebi (miktarınca) teşbih ederim)”[13]

12- Sa’d b. Ebi Vakkas’tan rivayet olunduğuna göre, o, Nebi (s.a.v.) ile beraber, önünde bulunan hurma çekirdek*leri veya çakıl taşlarıyla teşbih eden bir kadının yanına gel*di. Nebi (s.a.v.):

“Sana, bundan kolay veya daha faziletli- olanını ha*ber vereyim mi?” buyurdu. Sonra, şu sözleri haber verdi:

“Subhanallahi adede mahaleka fi’s semai” (Allah’ı, gökte yarattıkları sayısınca teşbih ve tenzih ederim), “Subhanallahi adede ma haleka fi’l arzı” (Allah’ı, yerde yarat*tıkları sayısınca teşbih ve tenzih ederim)” [14]

13- Sa’d b. Ebi Vakkas’tan rivayet olunduğuna göre, O, Nebi ile beraber, önünde bulunan hurma çekirdekleri veya çakıl taşlarıyla teşbih eden bir kadının yanına geldi. Nebi,

“Sana, bundan daha kolay veya daha faziletli olanı*nı haber vermeyeyim mi?” buyurdu. Sonra, şu sözleri ha*ber verdi:

“Subhanallahi adede ma haleka fi’s-semai” (Allah’ı, gökte yarattıkları sayısınca teşbih ve tenzih ederim), “Subhanallahi adede ma haleka fi’1-arzı” (Allah’ı, yerde yarattıkları sayısınca teşbih ve tenzih ederim), “Subhanallahi adede ma beyne zalik” (Allah’ı, gökle yer arasındakilerin sayısınca teşbih ve tenzih ederim), “Subhanallahi adede ma hüve halik” (Allah’ı, yaratıcısı olduğu şeyler sayısınca teşbih ve tenzih ederim), “Ve hamdu lillahi misle zalik, ve la ilahe illallahu vallahu ekber misle zalik, ve la hav*le ve la kuvvete illa billahi misle zalik” (Bunların hepsi ka*dar Allah’a hamdolsun. Bunlar kadar, “Allah’tan başka ilah yoktur ve Allah büyüktür” (derim). Bunlar kadar, “Güç ve kuvvet ancak Allah’ındır.” (derim).[15]

14- Sa’d b. Ebi Vakkas’tan rivayetle, bir bedevi Nebi’ye (s.a.v.) gelerek:

“Ey Allah’ın Rasulü, bana, söyleyeceğim kelimeler öğ*ret” dedi. Allah Rasulü, şöyle buyurdu:

“Şöyle de: “La ilahe illallahu vahdehu kesira ve sub*hanallahi rabbi’l-alemine ve la havle ve la kuvvete illa bil-lahi’l-Azizi’l-Hakim” (Allah’tan başka ibadete layık ilah yoktur. O, birdir; ortağı yoktur ve Allah, en büyüktür. Al*lah’a pek çok hamd olsun. Alemlerin Rabbi olan Allah, ek*siklikten münezzeh ve yücedir. Güç ve kuvvet, ancak, Az*iz ve Hakim olan Allah’ındır).” Bedevi:

“Bunlar, Rabbim için, kendim için ne söyleyeyim?” de*di. Allah Rasulü:

“Allahummağfirli ve’rhamni ve’hdini ve afini ve’rzukni” (Allahım, beni bağışla, bana merhamet et, be*ni affet, beni rızıklandır de)” buyurdu. Bedevi gidince, Ne*bi (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Ellerini hayırla doldurdu.[16]

15- Abdullah b. Mes’ud’dan Nebi şöyle buyurmuştur: “İsra gecesi, İbrahim ile karşılaştım, şöyle dedi: “Ey

Muhammed, ümmetine benden selam söyle ve onlara heber ver ki, Cennet’in toprağı hoş, suyu, tatlıdıı net, bir ovadır ve dikilmiş fidanı da, “SubhanalİBİ hamdu lillahi ve la ilahe illallahu vallahu ekber. eksiklikten münezzeh ve yücedir. Hamd, ancak Alhı Allah’tan başka ibadete layık ilah yoktur. Allah, cıtür) sözleridir.[17]

16- Ebu Musa el-Eş’ari şöyle demiştir: “Nebi, be “Cennet hazinelerinden bir hazineye seni yön» mi?” buyurdu. Ben: “Evet, ey Allah’ın Rasulü” dedim. Nebi, şöyle bu “Şöyle de: “La havle vela kuvvete illa billah” (kuvvet, yalnız Allah’ındır.)”[18]

Gündüzün İki Tarafında (Sabah-Akşam) Yüce Allah’ı Anmak:

Yüce Allah şöyle buyuruypr:

“Ey iman edenler, Allah’ı çok zikredin.”

“O’nu, sabah ve akşam teşbih (ve tenzih) edin.” (Ahzab: 33/41-42)

“Rabbini, içinden, yalvararak ve korkarak, yüksek ol*mayan bir sesle sabah ve akşam an. Gafillerden olınıı.”

(A’raf: 7/205)

“O halde sen, onlar ne derlerse, sabret. Güneşin doğ» masından evvel de batmasından evvel de Rabbini hamd ile teşbih et. Gecenin bir kısım saatlerinde ve gündüzün etrafında dahi teşbih et ki rıza (yi ilahi)ye eresin.”

(Taha: 20/130)

“Sabah, akşam Rabbine, sırf O’nun cemalini dileye*rek, dua edenleri (huzurundan) kovma.” (En’am: 6/52)

“Derken (Zekeriyya) mescidinden kavminin karşısına çıkıp onlara: “Sabah, akşam, teşbihte bulunun” diye işaret verdi.” (Meryem: 19/11)

“Gecenin bir kısmında ve secdelerin arkalarında da, O’nu teşbih et.” (Kaf: 50/40)

“Haydi, akşama girerken, sabaha ererken, Allah’ı teşbih (ve tenzih) edin, (namaz kılın). (Rum: 30/17) s “Gündüzün iki tarafında, gecenin de yakın saatlerinde dosdoğru namaz kıl. Çünkü güzellikler kötülükle*ri giderir. Bu, iyi düşünenlere bir öğüttür.(Hud: 11/114)[19]

17- Ebu Hureyre’den Nebi (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bir kimse, sabahladığı ve akşamladığı zaman, yüz ke*re, “Subhanallahi ve bihamdihi” (Allah, hamdiyle ek*sikliklerden yücedir) derse, Kıyamet günü, onun söyledik*lerini veya daha fazlasını söylemiş olandan başkası, onun getirdiğinden daha üstün bir şey getiremez.[20]

18- Abdullah b. Mes’ud (r»a.) şöyle demiştir: “Nebi (s.a.v.) akşamladığı zaman, şöyle derdi:

“Biz ve mülk (varlık), Allah için akşamladık. Hamd ol*sun Allah’a ki, O’ndan başka ilah yoktur. O, birdir ve or*tağı yoktur. Mülk, O’nundur; hâmd da, O’nadır. O’nun, her şeye gücü yeter. Rabbim, senden, bu gecede olanla*rın ve bu geceden sonrakilerde olanların hayrını dilerim. Bu gecede olanların ve bu geceden sonrakilerde olanla*rın şerrinden sana sığınırım. Tembellikten ve kibrin kö*tülüğünden sana sığınırım. Rabbim, Cehennem azabın*dan ve kabir azabından sana sığınırım. [21]

Sabahladığı zamanda:

“Biz ve mülk, Allah için sabahladık..” şeklinde, önce*ki söylediklerinin benzerini söylerdi. [22]

19- Abdullah b. Hubeyb (r.a.) şöyle demiştir:

“Çok karanlık ve yağmurlu bir gecede, bize, Nebi’nin na*maz kıldırmasını isteyerek, çıktık. Ona ulaştık. Nebi:

“Söyle” buyurdu. Ben, bir şey söylemedim. O:

“Söyle” buyurdu. Ben, bir şey söylemedim. O:

“Söyle” buyurdu. Ben:

“Ey Allah’ın Rasulü, ne söyleyeyim?” dedim. Nebi (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Akşamladığın ve sabahladığın zaman, üç kere, “Kul huve’llahu ehad” ye “Muavvizeteyn (Nas ve Felak) surelerini okursun; her şeye karşı sana yeter.[23]

20- Ebu Hureyre (r.a.) şöyle demiştir: “Nebi ashabına öğretir, şöyle buyururdu:

“Biriniz, sabahladığı zaman, şöyle desin: “Allahım, se*ninle sabahladık ve seninle akşamladık. Yaşayışımız ve ölümümüz, seninledir. Yeniden dirilişimiz, senin içindir.”

“Biriniz, akşamladığı zaman da, şöyle desin: “Al*lahım, seninle akşamladık ve seninle sabahladık. Yaşa*yışımız ve ölümümüz seninledir. Dönüş de, sanadır.[24]

21- Şeddad b. Evs’den rivayete Nebi, şöyle buyurmuştur: Seni, bağışlanma dileğinin efendisi’ne (seyyidü’l-istiğ-

far) yönelteyim mi? (Ki o, şöyledir): “Allahım, sen Rab*bimsin. Senden başka ilah yoktur. Beni yarattın ve ben, senin kulunum. Ben, gücüm yettiğince, senin ahdin ve vaadin üzerindeyim. Yaptıklarımın şerrinden, sana sığı*nırım. Üzerimdeki nimetini ve günahlarımı sana itiraf ederim. Beni bağışla. Çünkü, günahları bağışlayacak, an*cak sensin. Bana merhamet et. Çünkü sen, çok bağışla*yıcı ve merhamet edicisin.” Bu sözleri, akşamladığı za*man söyleyip gecesinde ölen ve sabahladığı zaman söy*leyip, gündüzünde ölen kimse, Cennet’e girmiştir. [25]

22- Ebu Hureyre’den rivayetle, Ebu Bekr es-Sıddık, Al*lah Rasulü’ne:

“Ey Allah’ın Rasulü, sabahladığım ve akşamladığım za*man söyleyeceğim bir söz öğret bana” dedi. Allah Rasulü,

şöyle buyurdu:

“Şöyle de: Görüneni ve görünmeyeni bilen, göklerin ve yerin yaratıcısı, her şeyin rabbi ve meliki olan AUatum, şehadet ederim ki, senden başka ibadete layık ilah yok*tur. Nefsimin şerrinden, şeytanın ve işbirlikçilerinin şerrinden sana sığınırım.” -Bir rivayette:

“Nefsimin, bir kötülüğe düşmesi veya bir müslü-manın aleyhine nefsime uymamın şerrinden sana sığını*rım.” Sabahladığın, akşamladığın ve yatağına girdiğin zaman, bunları söyle.[26]

23- Osman b. Afvan’dan (r.a.) rivayetle Allah Rasulü, şöyle buyurmuştur:

“Her günün sabahında ve her gecenin akşamında, üç kere, “İsmi ile beraber olunduğunda, ne yerdeki, ne de gökteki hiç bir şeyin zarar veremeyeceği Allah’ın is*mi ile… O, hakkıyla işiten ve her şeyi bilendir” diyen kimseye, hiçbir şey zarar veremez. [27]

24- Sevban’dan (r.a.) ve başkalarından rivayet olundu*ğuna göre, Allah Rasulü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Sabahladığı ve akşamladığı zaman, “Rab olarak. Allah’ı, din olarak İslam’ı ve Nebi olarak Muhammed’ kabullenip, razı oldum” diyen kimseden Kıyamet güni razı olması, Allah’ın üzerine bir hak olur. [28]

25- Enes’ten (r.a.) rivayet olunduğuna göre, Allah Rasv lü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Sabahladığı ve akşamladığı zaman, “Allahım, besana, Arş’ımn taşıyıcılarına, meleklerine, kitaplarına, rasullerine ve yarattıklarının tümüne şehadet ederek sabah*ladım. Sen, senden başka ibadete layık ilah olmayan Al*lah’sın. Sen, birsin; ortağın yoktur. Muhammed, senin kulun ve Rasulü’ndür” diyen kimsenin, Allah dörtte birini ateşten azad eder. Bunu, iki kere söyleyen kimsenin, Allah, yarısını ateşten azad eder. Bunu, üç kere söyleyen kimsenin, Allah, dörtte üçünü ateşten azad eder. Bunu, dört kere söyleyen kimsenin, Allah, tamamını ateşten azad eder.[29]

26- Abdullah b. Gannam’dan (r.a.) rivayet olunduğuna göre, Allah Rasülü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Allahım, benimle veya yarattıklarından herhangi biri ile sabaha çıkan nimet, sendendir. Sen, birsin; orta*ğın yoktur. Hamd ve şükür, sanadır” diyen kişi, o günün şükrünü eda etmiştir. Akşamladığı zaman, benzerini söyleyen kişi de, o gecesinin şükrünü eda etmiştir. [30]

27- Abdullah b. Ömer (r.a.) şöyle demiştir:

“Nebi (s.a.v.) akşamladığı ve sabahladığı zaman, şu söz*lerle dua etmeyi bırakmazdı:

“Allahım, senden, dünyada ve ahirette sağlık ve esen*lik (afiyet) dilerim. Allahım, dinimde, dünyamda, ailem*de ve malımda, bağışlanma, esenlik ve afiyet dilerim. Allahım, ayıplarımı ört ve (kalbimi) korkularımdan emin eyle. Allahım, önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan ve üstümden (gelebilecek tehlikelerden) beni koru. Al*tımdan gelebilecek felaketlerden de, azametine sığını*rım. [31]

28- Talk b. Habib (r.a.) şöyle demiştir: “Bir adam, Ebu’d-Derda’ya gelerek:

“Evin yandı, Ey Ebu’d-Derda” dedi. Ebu’d-Derda: “Yanmadı, Allah Rasulü’nden işittiğim kelimeler saye*sinde, Allah, bunu yapacak değildir. Allah Rasulü, şöyle bu*yurmuştu:

“Kim, şu kelimeleri, gündüzün başlangıcında söyler*se, akşam oluncaye değin ona bir musibet uğramaz. Kim de, gündüzün bitiminde, aynı kelimeleri söylerse, sabah oluncaya değin, ona bir musibet uğramaz: “Allahım, sen Rabbimsin. Senden başka ibadete layık ilah yoktur. Yalnız sana tevekkül ettim. Sen, yüce Arş’ın Rabbisin. Allah’ın dilediği olur, dilemediği olmaz. Güç ve kuvvet, ancak, büyük ve yüce olan Allah’ındır. Bilirim ki, Allah’ın her şeye gücü yeter. Allah’ın ilmi, her şeyi kuşat*mıştır. Allahım, nefsimin şerrinden ve her bir canlının şerrinden sana sığınırım. Sen, onların perçemlerini tu*tansın. Rabbim, şüphesiz, sırat-ı müstakim üzerinde*dir.[32]

 

Zikrin sevabı ve fazileti ile ilgili hadisler

7-Ebu Musa el-Eşari (RA) anlatıyor: Resulullah (SAV) buyurdular ki;
“Allah’ın zikredildiği evlerin misali ile, içerisinde Allah’ın zikredilmediği evlerin misali,
diri ile ölünün misali gibidir.” Buhari ve Müslim
8-Resulullah (SAV) efendimiz buyurdular ki;
“Cennet bahçelerine uğradığınızda oradan otlayınız, Sahabiler; cennet bahçeleri nedir ey
Allah’ın Resulü? dediler. Resulullah(SAV) “zikir halkalarıdır” buyurdular. Tirmizi

9- Ebud Derda(RA)’den rivayet edilmiştir: Resulullah ( SAV ) efendimiz ;
“Size amellerin en hayırlısı, sizin derecenizi en çok artıracak, Melikiniz nezdinde en temiz,
sizin için altın ve gümüş bağışlamanızdan daha hayırlı, düşmanlarınızla karşılaşıp onların
boyunlarını vurmanızdan, onlar da sizin boyunlarınızı vurmalarından da hayırlı olanını haber vereyim mi?” Sahabiler;
“Evet ey Allahın Resulü” dediler. Resulullah; “Allah’ı zikretmektir” buyurdular.

Bir başka rivayette, Resulullah (SAV)’a sorulur: “Kıyamet günü Allah nezdinde en hayırlı ibadet hangisidir? “Resulullah (SAV) şu cevabı verir. “Allah’ı çok çok zikretmektir.” Hadisin ravisi Ebu Said der ki: ” Ey Allah’ın Resulü, Allah yolunda cihat etmekten de mi?” diye sordum. Aleyhissalatu vesselam şu cevabı verdi: “Gazi, kılıcını kırılıncaya ve kana bulanıncaya kadar, kafirlerin ve müşriklerin boyunlarına indirse de. Allah’ı zikredenler, derece itibariyle ondan üstündür.” Muvatta, Kütüb-ü Sitte S-252

 

Zikirin sevabı fazileti hakkında hadis

Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:
Size amellerinizin en hayırlısını,Melikiniz indinde en temizini ve derecelerinizi en çok yükseltenini ve sizin için altın ve gümüş bağışlamaktan, düşmanınızla karşılaştığınızda onların boynunu vurmanızdan ve onların boynunuzu vurmalarından daha hayırlısını haber vereyim mi?” dediler ki; 
“Evet ey Allah’ın Rasulü!”
Allah’ı zikretmektir” buyurdu. 
Muaz b. Cebel -Radıyallahu anh- dedi ki:
“Kulu Allah’ı zikretmek dışında, Allah’ın azabından daha iyi kurtaracak bir şey yoktur.” 

Sahihu Süneni’t-Tirmizi (2688)


“Öyle ise beni zikredin ki ben de sizi zikredeyim. Ve bana şükredin ve beni inkâr etmeyin.”[1],

“Ve Rabbinin ismini zikret ve her şeyden kesilerek O’na ulaş.”[2],

“Ey imân edenler! Allah’ı çok zikirle zikredin.”[3]

“Böylece namazı bitirdiğiniz zaman, artık ayaktayken, otururken ve yan üstü iken (yatarken), (devamlı) Allah’ı zikredin!”[4]

Zikretmeyenin hali ölü gibidir. Görmez, işitmez, duymaz ve dokunamaz. Nitekim bir hadiste Resul-i Ekrem (asm) buyurmuşlardır ki:

“Rabbini zikredenle etmeyenin hâli diri ile ölünün hâli gibidir.”[5]

Yani Rabbini zikreden kimse diridir, Rabbini zikretmeyen kimse de ölüdür.

Zikr etmek dünyalıklar bizi alıkoymamalıdır. Ayet-i kerîmede :

“Ticaretin ve alışverişin, onları Allah’ın zikrinden, namazı ikame etmekten ve zekâtı vermekten alıkoymadığı adamlar ki (onlar), kalplerin ve gözlerin (dehşetten)döneceği günden korkarlar.”[6] denmektedir.

A‘râf  Sûresi, 7/205 ve Ahzâb Sûresi, 33/41-42 de “Allah’ın içten yalvararak ve korkarak alçak sesle sabah akşam çokça zikir ve tesbih” edilmesi emredilmiş, Ankebût  Sûresi, 29/45 de O’nun zikrinin her şeyden üstün olduğu vurgulanmış, Allah’ı anmanın bütün ibadet ve itaatlerden önemli sayıldığı ifade edilmiştir.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken işittiğini söylemiştir:

“Vallahi ben günde yetmiş defadan fazla Allah’dan beni bağışlamasını diler, tövbe ederim. (Buhârî, Daavât 3)

Günahsız peygamberin bunu yaptığını göre bizim gafletimizi nereye koyamamız gerekir?

* Müslim, Zikir 41’de geçen bir hadiste de: “Benim de kalbime gaflet çöküyor, ben de Allah’tan günde yüz sefer bağışlanma istiyorum.”buyuruluyor.

Ebû Hüreyre’den rivâyete göre Nebiyy-i Ekrem (asm) Efendimiz:

“İki kelime vardır ki Rahman Teâlâ’ya sevgili, lisanda hafif mizanda da ağırdırlar. Bunlar, Subhanallahi ve bi hamdihi subhanallahi’l azîm. kelimeleridir.”[9]

Câbir radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Bir kimse sübhânallahi ve bi–hamdihî: Ben Allah’ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O’na hamdederim, derse, cennette onun için bir hurma ağacı dikilir. ”[10]  

Nebiyy-i Ekrem (asm) “İmânınızı dâimâ yenileyiniz”buyurduğunda:

“Yâ Resûlellah imanımızı nasıl yenileyeceğiz?” diye sual olundu. Cevaben:

Lâ ilâhe illallah zikr-i şerifini çok yapınız, buyurdu.”[11]

Câbir radıyallahu anh, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim dedi:

“Zikrin en faziletlisi lâ ilâhe illallah’tır. ”[12]

Peygamberimiz buyuruyor:

Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi, zikrini çok ediniz. Zîrâ o, cennetin hazinesidir.”[13]

Peygamberimiz (asm) Efendimiz buyurmuşlardır ki:

“Her kim günde yüz kereSubhanallahi ve bi hamdihiderse o kimsenin hataları deniz köpüğü kadar da olsa dökülür, yâni mağfiret olunur.”[14]

“Muhakkak ki Allah Teâlâ’nın doksan dokuz ismi vardır. Kim bunları bellerse cennete girer.” [15]

“Ne ben, ne de benden evvelki nebîler Subhanallahi ve’l hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illallahu vellahu ekber.tesbîhinden daha efdal bir kelime ile tesbîh etmemişlerdir.” [16]

İbn Ömer radıyallahu anhümâ “Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu” dedi:

“Allah’ı anmaksızın çok konuşmayın. Allah’ın zikri dışında çok söz söylemek, kalbi katılaştırır. Katı kalpli olanların ise, Allah’dan en uzak kimseler olduğu kesindir.”[17]

Ebû Hüreyre radıyallahu anh Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu söyledi:

“Bir kimse her gün yüz defaLâ ilâhe illallahü vahdehû lâ şerîke leh, lehü’l–mülkü ve lehü’l–hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr., derse, on köle âzâd etmiş kadar sevap kazanır; ona yüz iyilik sevabı yazılır; yüz günahı bağışlanır; bu zikir o gün akşama kadar o kimsenin şeytandan korunmasını sağlar. Bu zikri ondan daha fazla tekrarlayan kimse dışında hiç kimse daha faziletli bir iş yapmamış olur.”

Resûl–i Ekrem sözüne şöyle devam etti:

“Bir kimse günde yüz defa ‘Sübhânallâhi ve bihamdihîderse, onun günahları deniz köpüğü kadar bile olsa hepsi bağışlanır.”[18]

Sa‘d İbni Ebû Vakkâs radıyallahu anh şöyle dedi:  Bir bedevî Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e gelerek:

– Bana söyleyeceğim bir zikir öğret, dedi. Resûl–i Ekrem ona şu zikri okumasını tavsiye etti: 

Lâ ilâhe illallahü vahdehû lâ şerîke leh, Allâhü ekber kebîran ve’l–hamdü lillâhi kesîrâ ve sübhânallâhi Rabbi’l–âlemîn, velâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l–Azîzi’l–Hakîm:” 

“Tek olan Allah’tan başka ilâh ve O’nun bir eşi ve benzeri de yoktur. Kudreti ve saltanatıyla Allah en büyüktür. Bitip tükenmeyen hamd O’na mahsustur. Âlemlerin Rabbi olan Allah’ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih ederim. Günahtan kaçacak güç, ibadet edecek kuvvet ancak Azîz ve Hakîm olan Allah’ın yardımıyla kazanılabilir.”

Bedevî:

– Bunlar Rabbim için söyleyeceğim dua ve zikirlerdir. Kendim için ne söylemeliyim, dedi. Resûl–i Ekrem:

Allâhümmağfir lî verhamnî vehdinî verzuknî: Allah’ım, beni bağışla, bana merhamet et, rızânı kazandıracak işler yaptır ve bana hayırlı rızık ver, de.” buyurdu.[19]

Muâz radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem onun elinden tuttu ve:

“Muâz! Vallahi seni gerçekten seviyorum.” buyurdu. Sonra sözüne şöyle devam etti:

“Muâz! Her namazdan sonra şu duayı mutlaka okumanı tavsiye ediyorum: Allâhümme einnî alâ zikrike ve şükrike ve hüsni ibâdetikAllah’ım! Seni anıp zikretmek, nimetine şükretmek, sana lâyık ibadet etmek için bana yardım eyle!…”[20]

Ali radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ona ve Fâtıma radıyallahu anhâ’ya:

Yatağınıza girdiğiniz zaman veya istirahate çekildiğiniz zaman otuz üç defa Allahü ekber, otuz üç defa sübhânallah, otuz üç defa da elhamdülillâh deyiniz.”buyurdu.[21]

Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Her namazın ardından otuz üçer defa Allah’ı tesbih eder, O’na hamdeder ve tekbir getirirsiniz.”

Hadisi Ebû Hüreyre’den rivayet eden Ebû Sâlih’in söylediğine göre, sahâbîler bu zikirleri nasıl okuyacaklarını sorunca Resûl–i Ekrem şöyle buyurdu:

“Her birinden otuz üçer defa olmak üzere sübhânallah, elhamdülillah, Allâhü ekber, dersiniz. “[22]  

Ebû Zer radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Her birinizin her bir eklemi (ve kemiği) için bir sadaka gerekir. Binaenaleyh her tesbih sadakadır, her hamd sadakadır, her tehlil sadakadır, her tekbir sadakadır. İyiliği tavsiye etmek sadakadır, kötülükten sakındırmak sadakadır. Kulun kuşluk vakti kılacağı iki rek’at namaz bütün bunları karşılar.”[23]

Ebü’d–Derdâ radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ashâbına:

“Size en hayırlı, Allah katında en değerli, derecenizi en fazla yükseltecek, sizin için sadaka olarak altın ve gümüş dağıtmaktan daha kazançlı, düşmanla karşılaşıp da sizin onların boynunu vurmanızdan, onların da sizi öldürmesinden daha çok sevap getirecek amelin ne olduğunu haber vereyim mi?” diye sordu. Onlar da:

– Evet, söyle dediler. Resûl–i Ekrem de:

“Allah Teâlâ’yı zikretmektir.” buyurdu.[24]

Ebû Hüreyre ile Ebû Saîd el–Hudrî radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Bir topluluk Allah’ı zikretmek üzere bir araya gelirse, melekler onların etrafını sarar; Allah’ın rahmeti onları kaplar; üzerlerine sekînet iner ve Allah Teâlâ onları yanında bulunanlara över.” [25]

Hadislerde de zikrin önemine ve zikir ehlinin faziletlerine işaret edilmiş, zikir halkaları cennet bahçelerine benzetilmiştir. En hayırlı amelin Allah’ı zikretmek olduğu, zikrin altın ve gümüş infak etmekten, düşmanla savaşmaktan bile üstün sayıldığı kaydedilmiştir. Ayrıca zikir maksadıyla bir araya gelen topluluğu ilâhî rahmetin ve meleklerin kuşatacağı, üzerlerine sekînet ineceği, Allah’ın da onları kendi nefsinde anacağı, yeryüzünde “Allah Allah” diyen bir kişi bulundukça kıyametin kopmayacağı belirtilmektedir.[26]

Cenab-ı Allah’ı anmanın sığınma (istiâze), besmele, takdis, tesbîh (sübhânellah), hamdele (elhamdülillâh), tekbir (Allâhü ekber), tehlîl (lâ ilâhe illallah), havkale (lâ havle velâ kuvvete illâ billâh), istiğfar, tasliye (salavât) şeklindeki ifadelerle yapılması mümkündür.

İbadetlerin sıhhati için belli şartlar gerektiği hâlde zikir için hiçbir şart ileri sürülmemiştir; gece gündüz, ayakta, oturarak, yatarak, abdestli abdestsiz zikir yapılabilir.

Dil ile Allah’ı anmanın sesli ya da sessiz yapılması hususunda çeşitli rivayetler vardır. Kur’an’da Allah’ın içten yalvararak ve korkarak yüksek olmayan bir sesle tesbih edilmesi emredilmiş (A‘râf 7/205), Hz. Peygamber yüksek sesle tekbir getiren bir cemaati,

“Siz ne sağıra sesleniyorsunuz ne de gâibe.” sözleriyle uyarmıştır[27].

Öte yandan bir kutsî hadiste,

“Kulum beni bir toplulukta anarsa ben de onu daha hayırlı bir toplulukta anarım.” dendiği[28],

 

Dipnotlar:

[1] Bakara Sûresi, 152.Âyet.
[2] Müzemmil Sûresi, 8.Âyet.
[3] Ahzab Sûresi, 41. Âyet.
[4] Nisâ Sûresi, 103. Âyet.
[5] Buharî, Daavât, 66.
[6] Nur Sûresi,37. Âyet.
[7] DİA,c.44, s.411.
[8]  Mahmud Sâmî Ramazanoğlu, Duâlar ve Zikirler, s.175.
[9] “Allah’ı hamd ile tesbîh ederim, büyük Allah’ı tesbîh ederim !” demektir. Buhârî, Deavât,65.
[10] Tirmizî, Daavât 60. Ayrıca bk. İbni Mâce, Edeb 56
[11] Tuhfetüz-zakirîn, 232 (Müsned’den)
[12] Tirmizî, Daavât 9. Ayrıca bk. İbni Mâce, Edeb 55
[13] Buharî, Daavât, 50.
[14] Buharî, Daavât, 65.
[15] Buharî, Daavât, 68.
[16] El-Câmiu’s-Sağîr.
[17] Tirmizî, Zühd 62
[18] Buhârî, Bed’ü’l–halk 11; Daavât 64, 65; Müslim, Zikir 28. Ayrıca bk. Tirmizî, Daavât 59, 62; İbni Mâce, Duâ 14.
[19] Müslim, Zikir 33–36.
[20] Ebû Dâvûd, Vitir 26. Ayrıca bk. Nesâî, Sehv 60.
[21] Buhârî, Farzu’l–humüs 6, Fezâilü ashâbi’n–nebî 9, Nefekât 6, 7, Daavât 11; Müslim, Zikr 80. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 100.
[22] Buhârî, Ezân 155; Daavât 18; Müslim, Mesâcid 142. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vitir 24.
[23] Müslim, Müsâfirîn 84, Zekât 56. Ayrıca bk. Buhârî Sulh 11, Cihâd 72, 128; Ebû Dâvûd, Tatavvu’ 12, Edeb 160.
[24] Tirmizî, Daavât 6. Ayrıca bk. İbni Mâce, Edeb 53.
[25] Müslim, Zikr 39, 38. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vitir 14; Tirmizî, Daavât 7; İbni Mâce, Mukaddime 17.
[26] Müslim, “Îmân”, 234.
[27] Buhârî, Daavât, 50, 67; Müslim, Zikir, 44.
[28] Buhârî, Tevhîd, 15, 43; Müslim, Zikir, 18, 19.

 

online tesbih



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.