RÜYA TABİRİ BAHSİ
7443- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Zaman yaklaştığında müslümanın rüyası yalan çıkmayacaktır; sizin en doğru rüya göreniniz, en doğru söyleyeninizdir. Müslümanın rüyası, peygamberliğin kırkaltı parçasından bir parçadır.
Rüya üç kısımdır:
Biri salih rüya ki bu, Allah'tan bir müjdedir, (ikincisi) Şeytanın üzmek için gösterdiği rüya. (üçüncüsü) (Bir de şuur altı hadiselerden ötürü) kişinin kendine konuştuğu şeylerden ileri gelen rüya. Eğer biriniz hoşlanmadığı bir rüya görürse, hemen kalkıp namaz kılsın ve o rüyayı kimseye anlatmasın."
Râvi diyor ki: "Rüyada köstek (bağ) görmeyi severim, bukağıdan ise hoşlanmam. (Zira rüyada) köstek dinde sebat demektir."
Ancak bu söz, hadiste mi yer almıştır, yoksa onu İbn Sîrin mi söylemiştir bilmiyorum.
7444- Benzeri rivayet:
Onda şöyle geçmektedir: Ebû Hureyre dedi ki: "(Rüyada) Köstek görmek hoşuma gider, bukağıdan ise hoşlanmam. Zira köstek dinde sebattır." JBuhârî, Müslim, Tirmizî ve Ebû Dâvud.|
7445- Ebû Katâde radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"iyi rüya Allah'tan; kötü rüya ise şeytandandır. Biriniz nefret ettiği kötü bir rüya görürse, soluna tükürsün ve onun şerrinden Allah'a sığınsın; o zaman o kötü rüya (Şeytan.) ona asla zarar veremez."
7446- Diğer rivayet:
"Soluna üç kez tükürsün, Allah'a şeytanın ve o rüyanın şerrinden sığınsın. Kimseye de onu anlatmasın. Bu taktirde o rüya ona zarar veremez."
7447- Diğer rivayet:
Ebû Seleme dedi ki: "Ben (etkisi) bana dağdan daha ağır gelen rüyalar görürdüm. Bu hadisi duyduktan sonra artık kötü rüyalara aldırmaz oldum." |Nesâî hariç, altı hadis imamı.]
7448- Câbir radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve seliem buyurdu:)
"Kim hoşlanmadığı bir rüya görürse üç kere soluna tükürsün, üç kere de Allah'a taşlanmış olan şeytandan sığınsın (Eûzü çeksin). Üzerinde yattığı yanından öbür yanına dönsün." [Müslim ve Ebû Davud]
7449- Ebû Rezîn el-Ukaylî radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Müminin rüyası, peygamberliğin kırk parçasından bir parçadır. Onu anlatmadıkça o rüya, kusun ayağında (asılı) kalır; anlattığı zaman ayağından düşer." Sanırım şöyle de dedi: "O rüyayı akıllı ve dostun olan kimselerden başkalarına anlatma!"
7450- Diğer rivayet: "Peygamberliğin kırkaltı parçasından bir parçadır." [Tirmizî ve Ebû Dâvüd]
7451- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"İyi rüya, peygamberliğin yetmiş parçasından bir parçadır."
7452- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Medineli bir kadın vardı; kocası ticaretle meşgul İdi. Kocası kendisinden her uzaklaştıkça (kötü) rüya(lar) görürdü. Kocası gurbete çıkarken çoğu kez o hamile iken çıkardı. O zaman o gördüğü rüyaları gelip Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e anlatırdı. Bir keresinde gelip şöyle anlatmıştı: 'Kocam gurbete ticarete çıktı. Giderken ben hamile idim. Herkesin gördüğü gibi ben de rüya gördüm; rüyamda evimin bir duvarı yıkıldı, çocuğumu da tek gözlü doğurdum.' Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem onun rüyasını şöyle yorumladı: 'inşaallah kocan sağ salim döner, çocuğun da kusursuz doğar.' Çok kere aynı rüyayı iki ya da üç kere görür, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip anlatırdı. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem de ona rüyasını yorumlardı; kocasının sağ salim döneceğini ve çocuğunu da kusursuz doğuracağını söylerdi.
Bir keresinde aynı rüyayı gene görmüş, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e tabir ettirmek için gelmişti. Fakat Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem evde yoktu. Bunun üzerine ben ona sordum:
'Ey Allahın kadın kulu! Allah Resulünü neden soruyorsun?'
'Rüya gördüğümde, gelip Allah Resulü' (s.a.v.)ne tabir ettiriyorum. O rüyamı hayra yoruyor ve tabir ettiği gibi çıkıyordu.' dedi.
'Peki o gördüğün rüyayı bana anlatır mısın?' dedim.
'Hayır olmaz; Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem gelince tekrar ona gelir anlatırım' dedi.
Ben de kadını, bana rüyasını anlatrncaya kadar bırakmadım. Bana rüyasını anlatınca, ben şöyle yorumladım:
'Rüyan doğru çıkacak olursa, kocan Ölecek. Çocuğun(u da tek gözlü doğuracaksın. Üstelik) çok kötü bir çocuk olacak.' Oturup ağlamaya başladı. 'Neden ben sana rüyamı anlattım ki?' dedi. Tam o sırada Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem içeriye girdi. Onu ağlarken görünce, sordu: 'Ey Âişe, bunun nesi var, neden ağlıyor?'
Ona durumu bildirdim; rüya gördüğünü ve ben de onun rüyasını tabir ettiğimi söyledim. O zaman şöyle buyurdu:
'Ey Âişe! Yavaş ol! Müslümanlara gördükleri rüyalarını tabir ederken, iyi söyleyin hayırla yorumlayın. Çünkü rüyalar yoruma göre çıkar.'
Vallahi kocası Öldü ve facir bir çocuk doğurdu."
|Darimî. (Muh.) îbn İshâk'ın "an" lafzı ile yaptığı rivayet vasıtasıyla.)
7453- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Benden sonra peygamberlikten geriye hiçbir şey kalmıyacak; ancak mübeşşirât kalacaktır." "Mübeşşirât nedir, ey Allah'ın Resulü?" diye sorduklarında, şöyle buyurdu: "Mübeşşirât, salih rüyadır." [Mâlik, Ebû Dâvud ve aynı lafızla Buhârî]
7454- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"En doğru rüya, seherlerde görülen rüyadır." [Tirmizî]
7455- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim görmediği bir rüyayı (gördüm diye) uydurursa, kıyamet gününde iki arpa kılçığını birbirine bağlamakla yükümlü kılınır, bunu da
tabii ki yapamaz. Kim de bir topluluğun gizli konuşmasını onlar istemedikleri halde dinlerse, kıyamet gününde kulaklarına kursun dökülür. Kim de (bir canlının) resmini yaparsa, kıyamet gününde ona ruh üflemekle yükümlü kılınır, oysa o, ruh üflemek kudretine sahip değildir." [Buhârî, Müslim, Tirmizî ve Ebû Dâvud.]
7456- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Görmediği bir rüyayı gördüm demek, yalanların en büyüğüdür." [Buhârî]
7457- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim rüyasında beni görürse, muhakkak o, uyanık bir halde beni görecektir. Yahut uyanıklıkta beni görmüş gibi olur. Çünkü şeytan benim kılığıma giremez."
[Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî]
7458- Ebû Katâde radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim (rüyasında) beni görürse, beni gerçekten görmüş gibidir. Çünkü şeytan benim Şeklime girip görünemez." |Buhârî ve Müslim.]
7459- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kim beni rüyasında görürse gerçekten beni görmüş olur, çünkü şeytan ne benim, ne de Kâ'be'nin kılığına girebilir"
[Taberânî, Mu'cemu'l-Evsat ves-Sağîr'de leyyin bir senedle.]
7460- Semure radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ashabına sık sık: 'İçinizde rüya gören var mıdır?' diye sorar; Allah'ın dilediği doğrultuda rüya gören kimse rüyasını anlatırdı.
O bir sabah şöyle buyurdu:
'Bu gece bana iki kişi geldi ve beni götürmek istediler ve: 'Haydi kalk gidelim!' dediler, ben de onlarla beraber gittim. Derken uzanıp yatmakta olan bir adamın yanına vardık. Bir adam önün başucunda durmuş bir ka^ yayı başına atıyor ve taş onun başını yarıyordu. Taş yuvarlanıp gidiyor, tekrar gelip onu yakalıyordu. Bakıyor ki, başı tekrar eski haline sapasağlam olarak gelmiş. Yine vuruyor, yine yanlıyor. Taş geliyor ve onu eski halinde sapasağlam buluyor, Onlara dedim ki: 'Sübhanallah! Bu nedir?' Bunun üzerine: 'Yürü yürü!' dediler; ilerledik, nihayet sırtı üzerine uzanıp yatmış bir adamın yanına vardık. Birisi de onun üzerinde, elinde demir çengelleri olduğu halde duruyor, yüzünün bir tarafını çengelle çekip yırtarak ensesine kadar götürüyordu. Burnunu da gözünü de ensesine kadar soyuyordu. Böylece yardıktan sonra Öbür yanına geçiyor, yüzünün diğer tarafını da aynen öteki gibi yapıyordu. Bu sefer ilk defa yaptığı yanma gelince, derisi eski haline dönmüş sapasağlam duruyor. Bu İşkence böyle devam edip gidiyor. Bunu görünce de 'Sübhanallah.' Bu nedir?' dedim.
'Bu da bir şey mi, haydi yürü yürü!' dediler; beraberce yürüdük. Fırın gibi bir yerin yanına vardık. Baktık ki içinden sesler ve gürültüler geliyor.
Bir de baktık ki çıplak erkekler ve kadınlar içeride altlarından yükselen bir alevle kıvranıp duruyorlar. O alev onları yakaladığı zaman avazlarının çıktığı kadar feryat edip 'İmdat!' diye bağınyorlardı.
'Bunlar kimdir ve nedir?' diye sorduğumda, 'Haydi yürü, yürü!' dediler.
Yürüdük, kan renginde olan kırmızı bir nehirin yanına vardık. Baktık nehirde bir adam yüzüyor. Nehrin kenarında da birçok taşları toplamış bir adam duruyor. Yüzücü yüzebildiği kadar yüzüp kıyıya yaklaşınca, o kenarda duran adamın yanına geliyor, ağzını açıyor, o da ona bir taş uzatıyor ve o da taşı yutuyor. Gidip tekrar yüzmeye başlıyor. Tekrar geliyor ve tekrar kenardaki ona bir taş yutturuyor. Sordum, dedim ki: 'Bu adam kimdir?' 'Haydi sorma, yürü, yürü!' dediler ve yürüdük. Çirkin görünümlü bir adamın -görebileceğim en çirkin adam- yanına vardık. Baktık ki adamın yanında (sürekli) karıştırıp tutuşturduğu bir ateş var ıV o adam ateşin etrafında dönüp duruyor. 'Nedir bu?' diye sordum.
'Haydi durma yürü, yürü!' dediler. Yürüdük, nihayet içinde iri iri ağaçlar bulunan yemyeşil bir bahçeye geldik. Bahçenin arkasında uzun boylu bir adam duruyor. O kadar uzundu ki nerdeyse semaya değen başını gö-remiy ordum.
Adamın etrafında da bakışımın uzandığığ yeri dolduracak kadar çok çocuklar bulunmaktaydı. Dedim ki: 'Bunlar nedir ve kimlerdir?' Bana: 'Haydi yürü yürü!' dediler. Yürüdük; o güne kadar hiç görmediğim ve bilmediğim son derece büyük ve güzel bir ağacın yanına geldik. Bana 'Haydi bu ağaca tırman!' dediler. Beraberce tırmanmaya başladık. Altın ve gümüş tuğlalarla yapılmış bir şehre yükseldik. Şehrin kapısına geldik, çaldık ve kooı bize açıldı, içeri girdik, bizleri bir kısmı son derece yakışıklı bir kısmı da son derece çirkin adamlar karşıladılar.
O ikisi onlara şöyle dedi: 'Haydi gidin şu şehre dalın!' Baktık ki bembeyaz suyu bulunan bir nehir oracıkta akmakta.. Adamlar gittiler ve o suya daldılar. Nehirden çıkıp bize geldiklerinde onlardaki o çirkinlikten eser kalmamış tertemiz olmuşlardı. Bana onlar şöyle dediler: 'İşte bu gördüğün Adn cennetidir! Burası da senin makamındır.' Gözüm yukarıya ilişti, bir de ne göreyim: Bembeyaz bulutu andıran bir köşk! 'Burası da senin evindir' dediler.
'Allah sizi mübarek kılsın! Beni bırakın da oraya gireyim!' dedim. Şu cevabı verdiler:
'Şimdi olmaz, sen ileride oraya gireceksin' dediler.
Onlara sordum: 'Bu gece çok acayip şeyler gördüm neydi onlar?'
'Sana şimdi bildireceğiz!' dediler ve anlatmaya başladılar:
'Hani gördüğün o başı taşla, yarılan adam var ya; o, Kur'ân'ı alıp okumadan bir kenara bırakıyor, onu reddediyor, farz namazı kılmıyor, uyuyordu.
Gelip de dudakları, yanakları ve gözleri ensesine kadar çekilip işkence edilen adam var ya; o yalancı bir adamdır. Sabahleyin evinden çıkar, akşama kadar yalan söyler, yalanları nerdeyse âfâka ulaşacak kadar çok olur.
O fırında feryat eden çıplak erkeklerle kadınlar var ya, onlar Allah'ın yasağına kulak asmayıp zina eden erkeklerle zina eden kadınlardır.
Kan gibi kırmızı olan nehirde yüzüp sonra gelerek taş yutan adam var ya, riba (faiz) yiyen adamdır.
Ateşin yanında gördüğün korkunç görüntülü adam var ya, o da Cehennem bekçisidir; onlar için ateşi karıştırıp tutuşturuyor.
Bahçede gördüğün o uzun boylu adam ise, (Hz.) ibrahim'dir. Etrafındaki çocuklara gelince, fıtrat üzere (buluğa ermeden) ölen çocuklardır.'
Müslümanlardan biri sordu: 'Ey Allah'ın Resulü! Müşriklerin çocukları da mı?' 'Müşriklerin çocukları da!7 buyurdu.
'O bir kısımları güzel, bir kısımları çirkin olarak gördüğün adamlara gelince, hem güzel amelleri, hem de çirkin amelleri karışık olarak işleyen kimselerdir. Gördüğün gibi Allah, onların günahlarıı affetti.'
7461- Diğer rivayet:
"Fırına benzeyen bir deliğe gittik ki, üstü dar ve altı genişti. Dibinde ateş tutuşturuluyordu. Ateş alevleri yükseldiğinde içindekiler de yükselip neredeyse delikten çıkacak gibi oluyorlardı, söndüğü zaman ise tekrar aşağıya iniyorlardı. İçinde çıplak kadınlar ve erkekler vardı..." Benzerini nakletti.
Onda ayrıca şöyle geçmektedir: "İlk girdiğin oda, mü'minlerin yurdudur. Şuradaki oda ise şehitlerin yurdudur. Ben Cibril'im. Bu da Mîkâîl'dİr." [Buhârî ve Tirmizî.]
7462- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Bizler, (Kitab ehline göre) en sonra gelmiş sonuncularız; buna karşılık (Kıyamet gününde) en başa geçecek olanlarız. Ben uyurken bana yeryüzünün hazineleri getirildi. Avucumun içine altından iki bilezik kondu. Bu durum bana huzursuzluk verdi ve beni kederlendirdi. Bana: 'Bu ilci bileziğe üüel'diye vahyedildi. Ben de üfledim, derken ikisi de uçup gitti. Ben bu iki bileziği iki yalancı (peygamber) ile yorumladım ki, onlar San'â'lı el-Esvedel-Ansî ile Yemâme'li Müseyleme'dir."
[Buhârî, Müslim ve Tirmizî]
7463- Ebû Mûsâ radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Rüyamda Mekke'den hurmalığı bulunan bir yere hicret ediyordum. Aklımdan oranın Yemâme ya da Hecer olduğu geçiyordu. Meğerse orası Medine -Yesrib- imiş... Rüyamda şunu da gördüm: Bir kılıcı salladım, ortadan kırıldı.
Meğer bu Ühud'da müslümanların hezi-metiymiş. Kılıcı bir kere daha salladım, eskisinden daha sağlam oluverdi. Meğer bu Uhud'dan sonraki fetihler ile müslümanların biraraya gelmesiymiş. Yine aynı rüyada (boğazlanmış) sığırlar ve Allah tarafından gönderilmiş birçok hayırlar gördüm. Meğer sığır-
lar Vhud gününde (şehid olan) bir grup mümin, hayırlar ise; Allah'ın sonradan bize lütfettiği (fetihlerle gelen) hayırlar ile Bedir harbinden sonra Allah' in bize doğruluk karşdığı-verdiği sevaplardır." [Buhârî ile Müslim.]
7464- Enes radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Bu gece bir rüya gördüm. Güya biz Uk-be bin Râfi'in evindeydik. Orada bana Ibn Tâb denilen türden taze hurma getirildi.
Bunu şöyle yorumladım: Dünyada üstünlük (Rıfat) bizim olacak, ahirette de güzel bir sonuç elde edeceğiz. Dinimiz de artık tayyib
olmuştur." [Müslim ve Ebû Dâvud|
7465- Câbir radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Rüyamda söyle gördüm: Bir adam bana biraz hurma getirdi, yedim. İçinde çiğnediğim-
de bana eziyet veren bir çekirdek buldum. Sonra bana bir miktar daha verdi. Dedim ki: 'Bana verdiğin hurma içinde çiğnediğimde beni rahatsız eden bir çekirdek buldum ve onu yedim.' Ebû Bekr şöyle yorumladı: "Ey Allah'ın Resulü! Hayırlı uykular olsun. Bu gönderilen müfreze iki kere ganimet elde etti. İkisinde de senin zimmetini talep eden bir adam vardı..."
Mücâlid'e dedim ki: "Zimmetimi nasıl talep etti?"
Cevap verdi: "Lâ ilahe illallah" diyor, demektir." [Darimî.]
7466- İbn Ömer radİyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"(Rüyamda) saçı başı dağınık siyah bir kadının Medine'den çıkıp Muhay'a'da —ki burası Cuhfe'dir—konakladığını gördüm. Bu rüyayı, Medine vebasının oraya nakledilmesiyle yorumladım." [Buhârî ile Tirmizî.]
7467- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan:
"Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip şöyle dedi: 'Ey Allah'ın Resulü! Bu gece rüyamda yağ ve bal yağdıran bir bulut gördüm. İnsanlar gelip ona avuçlarını açıyorlardı. Kimisi çok, kimisi de az alıyordu. Sonra yerden göğe yükselen bir ip gördüm; sen elinle ona tutunup yükseldin, sonra bir diğer adam geldi; o da ona tutunup yükseldi. Sonra başka biri de onu eliyle tutup yükseldi.
Sonra başka biri ona tutundu, ancak ip koptu. Sonra o ipe ekleme yaptılar, o da yükseldi." Bunun üzerine Ebû Bekr şöyle dedi: 'Annem babam sana feda olsun Ey Allah'ın Resulü! Bırak da bunu ben yorumlayayım.'
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, bunun üzerine 'Yorumla!' buyurdu.
Ebû Bekr şöyle yorumladı: 'Gördüğün bulut, İslâm dinidir. Yağdırdığı yağ ile bal, Kur'ân'dır. Çünkü o, yağ gibi yumuşak, bal gibi tatlıdır. İnsanların ona avuç açıp da almasına gelince, onlardan bir kısmı Kur'ân'dan çok almış, kimisi de az almıştır. Yerden göğe yükselen ipe gelince; senin üzerinde bulunduğun hakikattir. Onu tutarsın. Allah da seni onunla yükseltir. Ondan sonra bir adam ona yapışır, o da yükselir. Ondan sonra başka bir adam ona yapışır, o da yükselir. Sonra bir adam yapışır, bu defa ip kopar; fakat onun için tamir edilir ve o adam da yükselir. Ey Allah'ın Resulü! Babam annem sana feda olsun! Nasıl, doğru mu yorumladım, yoksa yanıldım mı?'
'Bir kısmını doğru yorumladın, diğer kısmında yanıldın!
'Allah'a kasem olsun, yanıldıklarımı bana anlatacaksın" dedi, fakat Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem 'Hayır, yemin etme!' buyurdu." |Buhârî, Müslim, Tirmİzî ve Ebû Dâvud.l
7468- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Rüyamda üç ayın odama düştüğünü gördüm. Bu rüyamı (babam) Ebû Bekr'e anlattım, cevap vermedi, sustu. Allah Resulü sal-lallahu aleyhi ve sellem vefat edip de evimde defnedilince, Ebû Bekr şöyle dedi: 'İşte bu, gördüğün ayların birincisi ve en hayırhsı-dır'." [Mâlik]
7469- Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr'de zayıf bir senedle:
"O (Âişe) bu rüyasını Peygamber sallalla-hu aleyhi ve sellem'e anlattı. O şöyle buyurdu: 'Eğer bu rüyan gerçek çıkarsa, evinde cennet ehlinin en üstünü olan bir kişi defnedilecektir.' Çok geçmeden Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem vefat etti. Tabii ki o, gördüğü ayların en üstünüdür. Ondan sonra Ebû Bekr öldü, ondan sonra da Ömer öldü ve her ikisi de onun (Âişe'nin) evinde defnedildiler.
7470- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e Varaka hakkında sordular. Hatîce dedi ki: 'O, seni tasdik etmişti; o, sen henüz peygamberliğim izhar etmeden vefat etli.' Şöyle buyurdu:
'Rüyamda o bana beyaz giysili olarak gösterildi. Şayet o, cehennem ehlinden olsaydı üzerinde beyazdan başka bir renk elbise olurdu'." |Tirmizî]
7471- Câbir radiyallahu anh'dan:
"Bir bedevi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e dedi ki: 'Ben rüyamda başımın kesildiğini ve benim de o başımın ardından gittiğimi gördüm.' Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onu şöyle azarladı: 'Rüyanda şeytanın seninle oynadığını anlatma!'" [Müslim]
7472- Sahabeden birinden, dedi ki: "(Rüyada) Süt görmek, fıtrattır. Gemi görmek kurtuluştur. Kuzu görmek hüzündür. Yeşil görmek cennet, kadın ise hayırdır." [Dârimî]
==========================================
7443-7444- Lafızlar Müslim'e aittir. Bu lafzıyla hadisi
Buhârî (ta'bîr 26, VIII, 77), Müslim (ta'bîr 6, s. 1773), Ebû
Dâvud (5019) ve Tirmizî (2270), Muh. b. Sîrîn an EbîHureyre asl-ı senedi ile
tahrîc ettiler.
Ebû Hureyre'den daha kısa metinlerle Müslim'de muhtelif tariklerle yer
almıştır.
7445-7447- Bu hadisi Buhârî (tıb 39/1, VII, 24-5; ta'bîr 4,
VIII, 68-9; 10/3-4, VIII, 72; 14, VIII, 74, ilk lafız buraya ait; 46, VIII,
83), Müslim (rü'yâ 1-5, s. 1771-2, diğer lafızlar buraya ait),
Mâlik (rü'yâ 1, s. 957), Ebû Dâvud (5021) ve Tirmizî (2277), Ebû Seleme b.
Abdirrahman an Ebî Katâde asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
7448- Bu hadisi Müslim (rü'yâ 5, s. 1772-3) ve Ebû Dâvud
(5021), Leys an Ebî'z-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
7449-7450- Her iki lafız da Tirmizî'ye aittir. Bu hadisi Ebû
Dâvud (5020) ve Tirmizî (2278-9), Ya'lâ b. Atâ an Vekî' b. Udus an Ebî Rezîn
asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
7451- Bu hadisi Ahmed (V, 119, 137), Nâfi' an İbn Ömer asl-ı
senedi ile tahrîc etti.
7452- Bu hadisi Dârimî (II, 130-1), Ubeyd b. Yaîş an Yûnus b. Bükeyr an İbn İshâk an Muh. b. Amr
b. Atâ an Sül. b. Yesâr an Âişe senedi ile tahrîc etti.
7453- Bu hadisi Mâlik (rü'ya 2, s. 956-7) ve Ebû Dâvud
(5017), Mâlik an İshâk b. Abdillah b. e. Talha an Züfer b. Sa'sa'a an ebîhî an Ebî
Hureyre asl-ı senedi ile;
Mâlik (rü'yâ 3, s. 957), an Zeyd b. Eslem
an Atâ b. Yesâr senedi ile;
Buhârî (ta'bîr 5, VIII, 69), Ebû'l-Yemân an Şuayb ani'z-Zührî an Saîd an Ebî Hureyre senedi
ile tahrîc ettiler.
7454- Bu hadisi Tirmizî (2274), Kuteybe an İbn Lehî'a an Derrâc
an Ebî'l-Heysem an Ebî Saîd senedi ile tahrîc etti.
7455- Bu hadisi Buhârî (ta'bîr 45/1, VIII, 82), Ebû Dâvud
(5024) ve Tirmizî (2283), Eyyûb an İkrime an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc
ettiler.
7456- Bu hadisi Buhârî (ta'bîr 45/2, VIII, 83), Alî b. Müslim an Abdissamed an Abdirrahman
b. Abdillah b. Dinâr an ebîhî an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti.
7457- Lafız Buhârî ile Müslim'e aittir. Bu lafızla hadisi
Buhârî (ta'bîr 10/1, VIII, 71), Müslim (rü'yâ 11, s. 1775) ve Ebû Dâvud
(5023), Yûnus ani'z-Zührî an Ebî Seleme an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile;
Tirmizî ise daha uzun bir metinle (2280) Saîd an Katâde an İbn Sîrîn an Ebî Hureyre
tarikli bir rivayetle tahrîc etti.
7458- Bu hadisi Buhârî (ta'bir 10/3-4, VIII, 72) ve Müslim (rü'yâ 11, s. 1775-6), Ebû Seleme an
Ebî Katâde asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
7459- Râvilerinden Muh. b. ebi's-Serî, ihtilâflı bir râvidir.
Diğerleri Sahîh ricâlindendir (Mecma‘ VII, 181).
7460-7461- Bu hadisi Buhârî (ezân 156/1, I, 205; teheccüd 12/2, II, 46; cenâiz 93/4, II,
104-5, ikinci lafız uzun metin; buyû‘ 24/2, III, 11; cihâd 4/2, III, 202; enbiyâ 8/6, IV, 111; tefsîr
Tevbe 15, V, 2078; edeb 69/3, VII, 95; ta'bîr 48, VIII, 84-6, lafız buraya
ait), Müslim (rü'yâ 23, s. 1781) ve Tirmizî (2294), Ebû Recâ' an
Semure asl-ı senedi ile belirtilen istisnâlar hariç hepsi kısa metinlerle
tahrîc ettiler.
7462- Bu hadisi Buhârî (ta'bîr 40, VIII, 81-2) ve Müslim (rü'yâ 22, s. 1781), Abdürrezzâk an Ma'mer an Hemmâm an Ebî
Hureyre asl-ı senedi ile;
Tirmizî (2292), Abdullah b. Abdirrahman b. e. Hüseyn an Nâfi' b. Cübeyr an İbn Abbâs an Ebî Hureyre
tariki ile tahrîc ettiler.
7463- Bu hadisi Buhârî (menâkıb 25, IV, 182-3; mağâzî 26/3, V,
39; ta'bîr 39, VIII, 81; 44, VIII, 82) ve Müslim (rü'yâ 20, s. 1779), Büreyd b. Abdillah b. e. Bürde an Ebî Bürde an Ebî Mûsâ asl-ı senedi ile
tahrîc ettiler.
7464- Bu hadisi Müslim (rü'yâ 18, s. 1779) ve Ebû Dâvud
(5025), Hammâd b. Seleme an Sâbit an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
7465- Bu hadisi Dârimî (II, 130), Muh. b. el-Alâ an Yahyâ b.
Abdirrahman an Ubeyde b. el-Esved an Mücâlid ani'ş-Şa'bî an Câbir senedi ile tahrîc
etti.
7466- Bu hadisi Buhârî (ta'bîr 41-3, VIII, 82) ve Tirmizî
(2290), Mûsâ b. Ukbe an Sâlim b. Abdillah b. Ömer an ebîhî asl-ı senedi ile
tahrîc ettiler.
7467- Bu hadisi Buhârî (ta'bir 11, VIII, 72-3; ta'bîr 47, VIII,
83-4), Müslim (rü'yâ 17, s. 1777-9), Ebû Dâvud (4632), Tirmizî
(2293) ve İbn Mâce (3918), ez-Zührî an Ubeydillah b. Abdillah b.
Utbe an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
7468- Bu hadisi Mâlik (cenâiz 30, s. 232), an Yahyâ b. Saîd an
Âişe senedi ile tahrîc etti.
7469- Râvilerinden Ömer b. Saîd el-Ebec zayıftır (Mecma‘ VII,
185).
7470- Bu hadisi Tirmizî (2288), Ebû Mûsâ el-Ensârî an Yûnus b.
Bukeyr an Osmân b. Abdirrahman ani'z-Zührî an Urve an Âişe senedi ile
tahrîc etti ve isnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi.
7471- Bu hadisi Müslim (rü'yâ 16, s. 1777), Vekî'
ani'l-A'meş an Ebî Süfyân an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc etti.
7472- Bu hadisi Dârimî (II, 128), el-Hakem b. el-Mübârek ani'l-Velîd an Câbir an Muh.
b. Kays an ba'di ashâbi'n-Nebî senedi ile tahrîc etti.