Duâ da böyledir:
O belânın def
edilmesinde ve istenilen şeyin yerine gelmesinde en güçlü vesilelerdendir. Ancak
bazen etkisi olmaz. Bu ya - nefret içerdiğinden dolayı Allah'ın sevmediği bir dua
olduğu için - duanın kendisindendir. Veya kalbin zayıflığından ve dua esnasında
Allah'a tam yönelememesinden, kendini toplayamamasındandır; bu durumda da, çok
yumuşak bir ok gibi olur; zira böyle bir ok yaydan yavaş fırlar. Duanın kabul
olmaması bazen de haram lokma yemek, günahların kalpleri istilası etmiş olması
ve gaflet, şehvet ve oyun-oynaşın onda galebe çalmış olması gibi engellerden
dolayıdır.
Nitekim. Hâkim'in Müstedrek'inde Ebû Hureyre'den nakledilen bir
hadiste Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem):
"Allah'a duaların kabul olunacağına dair yakin bir
inançla dua edin. İyi bilin ki Allah gafil ve ilgisiz kalbin duasını kabul
etmez."
Dua hastalığı gideren faydalı bir ilaçtır. Ancak kalbin gafleti onun
gücünü kırar.
Haram lokma yemek de duanın
gücünü, zayıflatır.
Nitekim Sahîh-i Müslim'de geçen ve Ebû Hureyre'den
(r.a.)
rivayet edilen bir hadiste Allah Rasûlü (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
"Ey insanlar!
Allah güzeldir, ancak güzeli kabul eder. Allah mü'minlere, peygamberlere verdiği
emrin aynısı vermiştir. Allah (c.c.) "Ey peygamberler! Helâl şeylerden
yeyin ve salih ameller işleyin, ben sizin ne yapmakta olduğunuzu bilirim."
(Mü'minûn;
51) buyurmuş, yine "Ey iman edenler! Sizi rızıklandırdıklarımızın helâl
olanlarından yeyin" (Bakara: 172)
buyurmuştur."
Peygamberimiz daha sonra bir
adamdan bahsetti:
"Uzun (ve yorucu) bir yolculuk esnasında saçı ve üstü başı
darmadağınık halde ellerini kaldırmış "yâ Rabb, yâ Rabb" (diye dua ediyor)
Yiyeceği haram, giyeceği haram ve haramla beslenmiş. Duası nasıl kabul olunacak?
"
Ahmed b. Hanbel'in oğlu, babasının
"Kitabu'z-Zühd" ünde şunu zikretmiştir:
"İsrailoğullarının
başına bir belâ geldi. Dua için bir yere çıktılar. Bunun üzerine Yüce Allah,
peygamberlerine şöyle vahyetti: Size
tepeye pis bedenlerle çıkıyorsunuz. Bana, kan döktüğünüz ve evinizi haramla
doldurduğunuz ellerinizi açıyorsunuz. Şimdi size öfkem daha da arttı. Siz ancak,
bana uzaklığınızı arttıracaksınız."
Ebû Zer der ki :
"Yemeğe ne kadar
tuz yeterli oluyorsa duaya da o kadar salih amel yeterli olur."