İnsanlar bu konuda fahiş hatalar
yaparlar. En çok elem veren şeyde zevk arar, haz verme ihtimali büyük şeyden acı
çeker, büyük hastalığa yol açan şeylerde kalplerinin şifa bulduğunu sanırlar. Bu, bakışını yakın
zamanla sınırlandırıp sonuçlara bakmayanın hâlidir. Aklın özelliği sonuçlara
bakabilmesidir. İnsanların en akıllısı ilerideki daimî zevk ve rahatını kısa
süre sonra bitecek fânî ve geçici zevke tercih eden kimsedir. İnsanların en
beyinsizi ise ebedî nimetleri, daimî hayatı ve eksiksiz büyük zevki, fânî
elemlerle ve korkularla katışık, çok kısa bir süre sonra son bulacak lezzetler
karşılığında satan kimsedir.
Âlimlerden biri şöyle der:
İnsanların gayret ettikleri şeyleri düşündüm. Elde etmedeki metodları ve yolları
farklı olsa da hepsinin gayret ve çabasının tek bir şey olduğunu gördüm.
Hepsinin çabası kendilerinden keder ve hüznü atmak idi. Kimisi bunu
yeme-içmeyle, kimisi ticaret ve para kazanmayla, kimisi müzik dinlemekle, kimisi
de oyun ve eğlenceyle yapmaya çalışıyordu. Kendi kendime şöyle dedim: Bu,
akıllıların talip olacağı güzel bir gaye. Ancak yolların hiçbiri bu gayeye
ulaştıracak nitelikte değil, bilakis bazıları onun zıddına iletir. Bu yollar
arasında o gayeye ulaştıracak yolu aramak sadece Allah'a yönelmek, yalnız O'nunla yakın ilişki kurmak ve rızasını her şeyin üstünde tutmayı gördüm.
Bu yola giren kişi dünyadaki
nasip ve hazzından mahrum kalacak olsa bile mutlak surette elde edeceği
"yüksek haz" dan mahrum kalmaz. Kul o hazzı elde ettiğinde her şeyi elde
etmiş; onu kaybettiğinde her şeyi kaybetmiş demektir. Bu hazza ulaşan kişi aynı
zamanda dünyadan haz ve nasibini alırsa gayeye en güzel biçimde ulaşmış olur.
Kul için bu yollar arasında daha faydalısı, hazzına, mutluluğuna ve güzel
yaşamına daha çok ulaştırıcısı yoktur.
Başarı ancak Allah iledir.