Günah kulu, yaratıkların
kendisine en yararlısı, onu en çok düşüneni ve mutluluğu ona yakınlıkta olan
kimseden -ki o görevlendirilmiş hafaza meleğidir- uzaklaştırıp; düşmanına, onu
en çok aldatana, en çok zararlısına -ki o şeytandır- yaklaştırır. Çünkü kul
günah işlediğinde melek günahın büyüklüğü oranında kuldan uzaklaşır. Hatta bir
yalandan dolayı ondan çok uzaklara gider. Bir hadiste:
"Kul
bir yalan söylediğinde ondan çıkan kokunun pisliğinden, melek bir menzil uzağa
gider" buyurulmuştur.
Kulun bir yalanından dolayı
melek bu kadar uzaklaşırsa daha
büyük ve daha çirkin günahlar işlediğinde ne kadar uzaklaşır acaba?
Seleften bir zat şöyle der:
"Bir
günah işlendiğinde yer Allah'tan imdat ister, melekler Rabblerine koşarlar ve
gördükleri dehşeti O'na şikâyet ederler."
Seleften başka bir zât da:
"Sabah olduğunda melek ile şeytan kulun yanında bitiverirler. Kul Allah'ı anıp,
tekbir, hamd ve tahlil (Lailâhe illallah sözü) getirdiğinde şeytan oradan yok
olur ve kişiye melek arkadaşlık eder. Ama kul gününe başka şeylerle başlarsa
melek gider ve kulun arkadaşı şeytan olur" der.
Melek itaat ve üstünde
hükümranlığın kendisine ait olması için kula yaklaştıkça yaklaşır. Melekler
sonunda hayatında da, ölüm esnasında da, öte dünyada da onun arkadaşı dostu ve
kollayıcısı olurlar. Yüce Allah'ın buyurduğu gibi:
"Rabbimiz Allah'tır, diyen,
sonra doğru yol üzere devam edenler... Bunların üzerine melekler şöyle diyerek
inerler: Korkmayın, üzülmeyin, vaad olunduğunuz cennetle sevinin. Biz dünya
hayatında da ahirette de sizin dostunuz" (Fussilet, 30, 31)
Kulun arkadaşı melek olursa, ona
yaratıkların, en nasihatçisi, en faydalısı ve en iyisi arkadaş olmuş demektir.
Artık ona sebat verir, öğretir, yüreğini güçlendirir. Allah da o kişiye yardım
eder, onu destekler:
"Hani Rabb'in meleklere şöyle vahyediyordu: Ben sizinleyim.
İman edenlere sebat verin..." (Enfal, 12)
Ölüm esnasında melek ona
"Korkma, üzülme, seni sevindirecek şeyleri düşünerek coşku içinde ol!" der.
Melek, kulu dünya hayatındayken ona en çok ihtiyaç duyduğu anlarda, ölüm
esnasında ve kabirdeki sorgu esnasında "sabit söz" (Lailâhe illallah) ile
destekler, sebat ettirir.
Kul için meleğin onunla
arkadaşlığından daha faydalı bir şey yoktur. Uyanıkken, uyurken, hayatında, ölüm
esnasında, kabirde her yerde onun arkadaşıdır. Issızlığında şenliği,
yalnızlığında arkadaşı ve sırdaşıdır. Düşmanına karşı savaşır, ondan korur, ona
karşı yardım eder. Kula hayırları sayar, hayırları müjdeler, tasdike teşvik
eder.
Nitekim hem peygamber sözü hem de sahabi sözü olarak rivayet edilen bir
eserde şöyle denilir:
"Ademoğlunun kalbine, ara ara bir meleğin uğraması vardır,
bir de şeytanın. Meleğin uğrayışı iyi ve güzel vaadlerde bulunmak vaadolunanı
(cennet, cehennem vs.) tasdik ettirmek, şeytanın uğrayışı ise kötü vaadlerde
bulunmak hakkı yalanlatmak şeklinde olur."
Melek kula çok yaklaştığında kul
artık onun diliyle konuşmaya başlar; diline hep doğru, ve güzel sözler konulur.
Kul melekten uzaklaşıp şeytana yaklaştığında ise bu defa da onun diliyle
konuşmaya başlar; diline iftira, sövme gibi kötü sözler konulur. Öyle ki bir
adam konuşurken dilinde melek, diğeri konuşurken dilinde şeytan bulunur.
Bir hadiste
"Huzur ve sükûnet
Ömer'in dilinde konuşuyor" denilmiştir. Onlardan biri salih birisinden hikmetli
bir söz işittiğinde "Bunu senin diline olsa olsa melek koymuş olmalı"
der, aksi
söz işittiğinde de o kişiye "Onu diline ancak şeytan koydu"
derdi. Zira melek
kalbe hakkı atar, diline hakkı koyup hakkı söyletir. Şeytan da kalbe batılı atar
sonra onu diline koyup söylettirir.
İşte günahların bir cezası da
kulu, mutluluğa ona yakınlığında, komşuluğunda ve arkadaşlığında olan dostundan
uzaklaştırıp, mutsuzluğu, helak, fesad, ona yakınlığında ve dostluğunda olan
düşmanına yaklaştırmasıdır. Hatta birisi bu kişiye âdice davransa ve sövse
melek onu müdafaa eder.
Nitekim Rasûlullah'ın huzurunda iki adam tartıştı.
Biri
diğerine sövüyor, o ise susuyordu. Sonunda bir kelimeyle cevap verdi. Bunun
üzerine Rasûlullah hemen kalktı.
Adam "Yâ Rasûlullah! ona
cevap vermeye başlayınca kalktın?" dedi.
O:
"Melek seni müdafaa ediyordu. Sen cevap verince (o gitti) şeytan geldi. Orada
oturacak değildim" buyurdu.
Müslüman, bir kardeşine
gıyabında dua ettiğinde melekler "âmîn" derler.
Mü'min, muvahhid ve
Rasûlullah'ın yoluna, sünnetine uyan bir kul günah işlediğinde Arş'ı taşıyan ve
Arş'ın etrafındaki melekler ona dua ederler.
Abdestli uyuduğunda bir meleğin
korumasında sabahlar.
Mü'minin meleği onu müdafaa
eder, korur, onun için kavga eder, ona öğretir, ayağını sabitleştirir, ona
cesaret verir. Hâl böyle olunca komşusuna kötülük yapmak, ona eziyet etmek, onu
uzaklaştırmak, kovmak mü'mine yakışmaz. Zira melek onun komşusu ve misafiridir.
İnsan bir misafire ikramda
bulunmak komşuya iyilik yapmak iman gereklerinden ve sonuçlarından olduğuna
göre, en değerli misafirlere, en hayırlı ve iyi komşuları ikrama ne demeli?
Türlü türlü günah, zulüm ve
çirkinlik işleyerek eziyet edince o beddua eder ve "Allah seni hayırla
ödüllendirmesin" der. Bunun gibi kul itaat ve ibadetiyle meleğe ikram
edince, melek ona hayır duada bulunur.
Bir sahabî şöyle diyor:
"Beraberinizde
sizden hiç ayrılmayan birileri var. Onlardan utanın ve onlara ikramda bulunun."
Çok değerli ve cömert kimseden
utanmayan, ona saygı gösterip yüceltmeyenden daha âdî kim vardır?
Nitekim Yüce Allah bu anlama
dikkat çekerek şöyle buyurmuştur:
"Üzerinizde koruyucu (yaptıklarınızı zaptedici
melek) ler vardır. Değerli yazıcılar yaptığınız herşeyi bilirler."
(İnfitar,
10-12).
Yani bu değerli kaydedicilerden
utanın, onlara ikramda bulunun, saygı gösterin. Sizin gibi birilerinin daha sizi
görmelerinden utanacağınız şeyleri onların yanında yapmayın. Zira insanoğlunun
rahatsız olduğu şeylerden melekler rahatsız olurlar. İnsan gözü önünde günah
işleyen ve fısk-ı fücur yapan kimseden -kendisi aynı şeyi yapıyor olsa da-
rahatsız olduğuna göre acaba melekler yalancılardan ne kadar rahatsızlanırlar?
Allah'tan yardım dileriz.