Günahın cezalarından biri de
kalbin hayatının ona maddesi olan "hayâ" yı yok etmesidir. Haya her hayrın
aslıdır, onun yok olması bütün hayırların yok olması anlamına gelir.
Sahih bir hadiste Allah Rasûlu (Sallallahu
aleyhi ve sellem) "Hayanın tümü hayırdır"
buyurmuştur.
Başka bir hadiste:
"İlk
peygamberlik sözlerinden, insanlara ulaşanlar arasında şu söz bulunmaktadır:
Haya etmezsen istediğini yap!"
Bunun iki çeşit yorumu vardır.
Birincisi: Bu bir tehdittir ve
anlamı şöyledir: Utanmayan kişi istediği çirkinlikleri yapar. Çünkü esasen
kendisini onları yapmaktan alıkoyan hayadır. O da olmayınca kişi çirkinlikleri
rahatça işler. Bu Ebû Ubeyde'nin yorumudur.
İkinci yorum: Bir fiili
yaptığında Allah'tan utanmayacaksan onu yap! Kaçınılması gereken hareket,
yapıldığında Allah'tan utanılan harekettir. Bu da İbn Hâni'in rivayetine göre
Ahmed b. Hanbel'in yorumudur.
Birinci yoruma göre "yap"
ifadesi "istediğinizi yapın" (Fussilet, 40)
buyruğundaki gibi tehdittir.
İkincisine göre ise izindir,
yapılabileceğinin beyanıdır.
Soru: Peki bunun her iki anlama
da yorumlanması imkânı var mıdır?
Cevap: Hayır. Bu,
müşterek (=birden çok anlama gelen) lafzın tek kullanımda tüm anlamlarını ifade
edebileceği görüşünde olan kimselere göre dahi caiz değildir. Çünkü izin ile tehdid
arasında bir zıtlık vardır. Fakat anlamlardan birini itibara almak diğerini de
itibara almayı zorunlu kılar.
(Müşterek lafız birden çok
anlam ifade eden kelimeye denir. Örneğin; göz, casus, bekçi, pınar vs. anlamlara
gelen "ayn" kelimesi bir müşterek kelimedir. Meâlen "Ayn'ı gördüm" cümlesinde
göz veya casus veya diğer anlamlardan birinin kastedilmesinde bir sorun yoktur.
Ancak bu sözden "göz, casus, bekçi, pınar ve Ayn anlamına gelen her şeyi gördüm"
anlamı kastetmek bazı lugatçılara ve fıkıhçılara (ve usûl-u fıkıhçılara) göre
mümkün diğer bazılarına göre mümkün değildir. Mümkün diyenler de farklı
anlamların birbirlerine zıd anlamlar olmaması şartını öne sürmüşlerdir.
Dolayısıyla yukardaki hadisten iki anlamın birden kastedilmesi ve anlaşılması
mümkün değildir. Müellifin sözünün açıklaması budur, (müt.)
Evet... Günahlar kuldaki haya ve
utangaçlık duygularını zayıflatır. Bazen haya ondan tamamen sıyrılır ve kişinin
insanların onun kötü hâlini bilmelerinden, haberdar olmalarından rahatsızlık
duymadığı görülür. Hatta halini ve yaptığı pislikleri anlattığı olur. Ona bunu
yaptıran hayâsızlığıdır. Bir kul bu noktaya gelmişse artık onun düzelmesi ümidi
kalmamıştır.
Haya "hayat" dan türeme bir
kelimedir. Yağmura da aynı kökten gelme "haya" (sonu hemzesiz) denir; çünkü
toprağın, bitkilerin ve hayvanların yaşamı
ona bağlıdır. Dünya ve ahiret hayatına aynı zamanda "haya" denmiştir; çünkü
hayası olmayan dünyada ölü, ahirette bedbahttır. Günahlar ile hayasızlık ve
kıskançsızlık arasında çift yönlü telâzüm (birbirini gerektirme) ilişkisi
vardır; her biri diğerini ısrarla çağırır ve ister. Günah işlerken Allah'tan
haya edeni, O huzuruna vardığında cezalandırmaktan haya eder.
Günahı utanmadan pervasızca
işleyeni ise cezalandırmaktan haya etmez.