Bu girişi öğrendiysen şunu da
bil ki; en yüce sevgilinin (Allah'ın) sevgisiyle görüntüden ibaret şeylere
(insanlara) duyulan aşk hiçbir zaman kalpte bir araya gelmezler. Bunlar bir
arada bulunması imkansız iki zıt şeydir. Birisi diğerini çıkarmak zorundadır.
Sevgi, en yüce sevgili (c.c.) için
olursa bu ondan başka sevgileri defeder. Başkasını severse yine O'nun (c.c.) için
veya O'nun sevgisine vesile olduğu ya da sevgisine zıt düştüğü için sever. Doğru
sevgi sevgilinin birlenmesini, sevgide başkasının O'na ortak edilmemesini
gerektirir. İnsanlardan birbirlerini sevenler, sevgililerinin; başkalarını
sevgiye ortak etmelerini kıskanırlar, ondan nefret eder, uzaklaşır, sevgi
iddiasını da yalan kabul ederler.
Mahlukata (aşırı) sevgi kulu,
kendisi için daha faydalı olan sevgiden mahrum bırakır. Artık kul bu iki
sevgiden dilediğini seçsin; zira bunlar kalpte beraber bulunmazlar. Hatta, her
kim Allah (c.c.) sevgisinden, O'nu anmaktan, O'nunla (c.c.) buluşma iştiyakından yüz
çevirirse, Yüce Allah onu başkalarının sevgisine müptela eder ve ona dünyada,
berzah âleminde ve âhirette azap eder. Ona ya putların sevgisi veya haçların,
veya oğlanların, kadınların, akraba ve dostların veya son derece zelil, alçak ve
değersiz başka şeylerin sevgisiyle azap eder. Çünkü insan, kim olursa olsun,
sevdiği şeyin-kölesidir. Şair der ki:
Sen her sevdiğinin maktulüsün Artık aşkta dilediğini
seç.
Yüce Allah şöyle buyurur:
"Hevâ hevesini ilâh
edinen ve Allah'ın kendisini sapıklıkta bıraktığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözüne perde çektiği kimseyi görüyor musun? Kim onu doğru
yola eriştirir, Allah kendisini terkettikten sonra? Hiç düşünmez misiniz?"
(Câsiye,
23)