Cebriyye kendilerinin yaptıkları fiilleri zorunlu
olarak yaptıklarına, fiillerinin kendi güçlerinden başka bir kudretle meydana
geldiğine inanan kimselerdir. Bunlar bu inançlarını daha da ileri götürerek
kendilerinin en ufak bir fiilleri bile bulunmadığını iddia ederler.
Cebriyye mensupları şöyle derler:
Gerçekte biz ne fail ne de kadir değiliz. Aslında bizim fiillerimizi işleyen bizden başkası,
bizi hareket ettiren de bizim dışımızda biridir. Biz onun ancak bir aletiyiz.
Bizim hareketlerimiz rüzgarın esmesiyle ağaçların hareket etmesi
mesabesindedir.
Cebriyyeyi işledikleri bir fiilden dolayı kınayacak
olsanız kadere sığınır, suçu ona yüklerler. Bunlar kadere sığınma hususunda son
derece aşırı davranmaktadırlar. Hayır ve şer bütün fiillerini, -ilahi irade ve
kadere uyduğu için- taat olarak kabul edecek kadar ileri gitmektedirler.
Bunlara göre nasıl ki ilahi emre uygun olarak
hareket etmek taat ise, ilahi iradeye uygun hareket etmek de taattır. Nitekim
Allah (c.c), bunların kardeşleri olan müşriklerinde Allah’ın, onların fiillerini
murat etmiş olmasını, onları emrettiğinin ve onlara razı olduğunun delili olarak
kabul ettiklerini haber verir. Bunlar sıfatları inkar eden Kaderiyye mezhebinden
daha şerlidirler.
Allah’a daha düşman, O’nun din, kitap ve
peygamberlerine daha aykırıdırlar. Hatta bunlardan bazıları İblis’i bile müdafaa
etmekte, ona acıyıp elinden geleni yaptığı tarzında onu mazur görmekte, daha da
ileri giderek bazen lisan-ı haliyle, bazen de sözlü olarak Allah’ı zulümle itham
etmekte ve söyle demektedirler: İblis’in ne günahı vardır?
Oysa yaratanından başkasına secde etmekten
sakınmıştır. Halbuki onun bu hareketi Allah’ın onun hakkındaki hüküm ve
iradesine uygun düşmektedir. Sonra Allah onun secde etmesine mani olduğu halde
İblis ona nasıl secde edebilir?
İblis Allah’tan başkasına secde etmemekle iyilikten
başka ne yapmıştır ki? Fakat:
“Seven kimse şanssız olunca iyilikleri ancak günah
olur.”
Cebriyye gerçekte Allah’ın düşmanı, İblis’in dostu,
ahbabı ve kardeşleridirler. Bunlardan herhangi biri İblis için ağıt söylemeye
başlayınca hayret veren bir ağlama ve ağıt görürsünüz. Bunların kaderi ve
Allah’ı itham etmeleri ağızlarında sakız olmuştur. Yerilen ve aciz bir kimse
nasıl hasmından yakınır, sızlanır ve şikayetçi olursa, bunlar da kader ve
Allah’tan o şekilde sızlanır ve şikayetçi olurlar.
Nitekim Şeyhu’l- İslam İbn
Teymiyye: “taiyye” (sonu -te harfiyle biten manzume) sinde bunlar hakkında şöyle
der:
Allah’ın düşmanları ahiret günü topluca cehenneme
çağrılırlar ki biri Kaderiyye fırkasıdır.
|