4 - Kader bakışı

 

Bunlar şöyle derler:

Bu suç ve günahları biz işleriz. Bunlar Allah’ın iradesiyle değil, bizim irademizle meydana gelir. Allah bu fiilleri bizim için ne takdir etmiş, ne yazmış, ne dilemiş ve ne de yaratmıştır. Allah herhangi bir kimseyi hidayete erdirmez,dalalete düşürmez, onlara hidayet ve dalaleti, fücur ve takvayı ilham edip kalbine koymaz; bunları sadece açıklar ve bildirir.

Bunlara göre kainatta Allah’ın dilemediği birşey olabilir. Ayrıca Allah olmayacak şeyleri de diler, insanlar Allah’ın bir dilemesi söz konusu olmaksızın kendi fiillerini yaratmaktadırlar.

Bunlara göre günah işleyen bir insanın bu günahları, onun kendisinin yarattığı, kendi iradesinin sonucu olan fiilleridir. Bu fiiller Allah’ın yarattığı fiiller değildir, O’nun iradesiyle hiçbir ilgisi de yoktur. Kaderiyye bu sebepten dolayı Allah’tan yardım isteme, O’na tevekkül etme, O’na sarılma, O’ndan hidayet etmesini, kalplerini sabit kılıp saptırmamasını, rızasına muvaffak kılıp günah işlemekten uzaklaştırmasını isteme hususlarında son derece nasipsizdirler. Çünkü bunların hepsi kendilerinin ürünüdür ve tamamıyla kendi fiilleridir; hiç biri Allah’ın iradesi altında değildir.

Şeytan, Kaderiyye’nin bu kader inancından son derece memnundur. Artık onları daha başka bir günaha sevketmeye çalışmaz, onları bu şekilde uğraştırmaz. Onun bu hususta gözettiği iki mühim maksat vardır:

Birincisi; bu tutum ve inanışın doğru olduğunu onların kalplerine iyice yerleştirmek ve onlara şöyle demektir:

Aslında siz ehl-i sünnetin işlemekte oldukları suç ve büyük günahları işlemiyorsunuz. Bu da davranışlarınızın size bırakıldığını, onları sizin yarattığınızı, sizin kendi nefsinizi koruyup günahtan alıkoyduğunuzu gösterir.

İkincisi ise; onlar sayesinde bazı cahil kimseleri tuzağına düşürmektir. Cahil insanlar bunlara bakıp da onların ibadet ve zühd sahibi, günahlardan korkup kaçan insanlar olduklarını görünce şöyle düşünmeye başlarlar:

“Bunlar ehl-i hak kimselerdir.”

Aslında şeytan bid’atı tercih eder, onu günahtan daha çok sever. Bu Kaderiyye vasıtasıyla bunları başarıp da böylece cahil kimseleri onlar eliyle tuzağına düşüren şeytan artık günah işlemelerini ilham etmeğe gerek duyar mı?

Aksine onları günahtan meneder, günahı onların göz ve gönüllerinde çirkin gösterir ve haliyle bu hakikatleri ancak basiret sahipleri anlayabilirler.

 

İÇİNDEKİLER