Bu fenanın aslı:
Rububiyet tevhidine gark olmaktır. Bu Allah'ın
varlığı yaratmadaki tekliğini, bunlar üzerindeki tasarruf ve hakimiyetini,
varlıkta onun iradesi dışında hiç bir şeyin olmadığını görmektir.
Salik bununla mahlukatın hepsinin Allah'ın
yaratması, dilemesi, kudreti, onlar üzerindeki idare ve rububiyeti noktasında
ortak olduklarını müşahede eder.
Fakat bu durumdaki salik, Allah'ın bazılarını sevip,
bazısına buğzetmesi, bazı şeyleri emredip, bazılarını nehyetmesi, bazı insanları
dost tanıyıp, bazılarını düşman bellemesi noktasında mahlukatın farklı farklı
olduğunu müşahede edemez.
Salik cem halindeki ayrılığı da müşahade edemez.
Bu ayırım, Rububiyetin cemi halinde halk ve emir
alemi ayırımıdır. Rububiyet cem'inde ilahlığın gerektirdiği ayrımı, kevni irade
ile bir olmaktan dini iradenin ayrımı, Allah'ın kaza ve kaderi ile birlikte olma
halinde sevdiği ve razı olduğu şeyin ayırımıdır.
Salik varlıktaki kesreti de müşahede edemez. Bu
kesret, güzel isimlerin, yüce sıfatların manalarının kesretidir ve bunlarla
vasıflanan varlığın birliğinde görülen sıfatların ve isimlerin bu neticeleri ve
gerekleridir.
Böylece Salik Rabb Teala'nın varlığı ve birliğine
delalet eden isim ve sıfatlarındaki kesreti müşahede edemez hale gelir.
O Allah ki, O'ndan başka ibadete layık ilah yoktur,
O, Rahmandır, Rahimdir, Melik ve Kuddüsdür, Selam, Mümin, Müheymin, Aziz,
Cebbar, Mütekebbirdir. Allah'ın her ismi aynı zamanda sıfatıdır ve her
sıfatından da bir hükmü vardır. O, zatı tek Subhan'dır, isim ve sıfatları çok
olandır. İşte birlikte çokluk budur.
1 - Emrettiği ve nehyettiği,
2 - Sevdiği ve kızdığı şeylerle
3 - Dostu ve düşmanı arasındaki fark,
4 - Cem'de (birlikte olma hali) ayrılık fark
halidir.
Öyle ise kimin müşahedesi bu dört şeyi içine almazsa
O Allah'ın arif, has ve dost kullarından değildir. Dahası eğer bu dört şeyi
itiraf etmekle birlikte bunları müşahede etmekten vazgeçerse o noksan bir
mümindir.
Eğer bunların tamamını ya da bir kısmını inkar
ederse bu davranış açık ya da dolaylı bir küfürdür.
Emirle nehyin ayrımını inkar etmesi ya da kaza ile
kaderin cemini, ya da sıfat ve isimlerin manalarının çokluğunu, Allah'ın
varlığının birliğini inkar etmesi gibi.
O halde akıllı Salik bu konuyu iyice düşünsün,
tartsın ve önemini anlasın! Burası alemlerin yollarının birleştiği ve ayrıldığı
kavşak noktasıdır. Senin için bu noktanın düğümlerini çözdüm, kaidelerini
güzelce ortaya koydum.
Başarmak Allah'ın yardımıyladır.
Bu konunun kıymetini ancak ıssız çöller geçen,
denizler aşan veya bunları yaparken başından haller geçen salikler bilebilirler.
Kim sefere çıkmaz, doğup büyüdüğü yeri terketmez, arkadaşından, eşinden,
alıştığı şeylerden uzak kalmazsa,o, bu konudan, bizim anlattıklarımızdan
habersizdir.
Kim bunun kıymetini bilir ve kötülüğünün insanlara
yettiğini bilirse, işte bu kimse için kurtuluş umulur.
Eğer tutum bunu aşar, bilmediğini inkar eder, ilmen
kuşatamadığını yalanlarsa, sonra kendine muhalefet edip tekfir etmeye kalkar,
şeyhlerini taklid etmez, kendisi için hoş gördüğünü o da hoş görürse işte bu
kişi zalim, cahil, ancak kendine zararı dokunan ve kendi payını zayi eden
kimsedir.
|