Hamdin Bu İsimlerin Muhtevası İle İrtibat ve Uygunluğu

 

Bu isimlerin Hamdden sonra zikredilmesinde, bunların mukteza ve muhtevasına uygun düşmesinde, Allah’ın İlahlığında, Rabblığında, Rahmaniyyetinde ve Melikliğinde övülmüş olduğuna yani Allah’ın övülmüş bir "ilah", bir "Rabb", bir "Rahman" ve bir "Melik" olduğuna işaret vardır.

Böylece de Kemal’in bütün dereceleri O’na ait olur. Bu isimden tek başına bir kemal, birinin diğerine bitişmesiyle yine başka bir kemal hasıl olur. Bunun örnekleri şu ayetlerdir.:

“Allah Ganidir, Hamiddir”,

“Allah Alimdir, Hakimdir”,

“Allah Kadirdir ve Allah Gafurdur, Rahimdir”

Gani, kemal sıfatıdır, hamd da kemal sıfatıdır. Hamd ile Gani sıfatının beraber olması da kemaldir,

İlmi ve hikmeti kemaldir, ilmin hikmete bitişik olması da kemaldir.

Allah’ın kudreti ve mağfireti kemaldir. Kudretin mağfirete bitişik olması da kemaldir.

Kudretle af de kemaldir: “Allah affedici Kadirdir” (Nisa, 149);

İlmin hilmle bitişmesi de kemaldir: “Allah Alimdir, Halimdir”. (Nisa, 12)

Arşın taşıyıcıları dörttür, ikisi şöyle der:

“Seni hamdınla tenzih ve tesbih ederiz ya Rab, ilmin ve hilminle hamd sana aittir”

İkisi de şöyle der :

“Ya Rab seni hamdınla tesbih ederiz, kudretin ve affınla hamd senindir”

Kudreti olup da affetmeyen yoktur, hiçbir affeden yoktur ki kudretinden affetmiş olmasın, hiç bir ilim sahibi yoktur ki halim olmasın, halim hiç kimse yoktur ki ilim sahibi olmasın. Hilmin ilme, affın kudrete, melikin hamda, izzetin rahmete bitişik olmasından daha güzel ne vardır.

“Şüphesiz Rabbin Azizdir, Rahimdir” (Şuara, 9)

Bundan dolayı İsa (a.s)’ın :

“Eğer onlara azab edersen, doğrusu onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, sen zaten Azizsin, Hakimsin (senden bu beklenir) (Maide, 118) demesi, şöyle demesinden daha güzeldir:

“Eğer onları bağışlarsan, sen zaten Gafur ve Rahimsin”.

Hz. İsa demek istiyor ki:

“Eğer sen onları bağışlarsan, bu bağışlaman izzetindendir. İzzet de kudretin kemalidir.

Yine bağışlarsan bu Hikmetindendir, bu da ilminin kemalidir.

Aczinden ve cehaletinden dolayı suçlunun suçunu bağışlayan Kadir, Hakim ve Alim olamaz. Bilakis bu kişi ancak aciz olur. Sense tam bir kudret, ilim ve herşeyi yerli yerine koyduğun hikmetinle bağışlarsın.    

Burada bunu söylemek “Sen Gafur ve Rahimsin” demekten daha güzeldir. Çünkü burada “Gafur ve Rahimsin” demek, zamansız mağfiret talebinde bulunmak manasına gelir ki bunun vakti geçmiştir. Şayet “Onları bağışlarsan sen zaten Gafur ve Rahimsin” deseydi bu, şefkat dilemek ve müstehak olmayanlar için mağfiret talebinde bulunmak olacağından İsa (a.s)’ın mevkiine uygun düşmezdi. Özellikle burada durum azamet ve celal yeri, Allah’a çocuk isnad eden ve Allah’ı bırakıp çocuğu ilah edinenlerden intikam alma yeridir. Burada izzet ve hikmeti anmak rahmet ve mağfireti söylemekten daha uygundur.

İbrahim (a.s) sözünde ise böyle :

“Beni ve oğlumu putlara tapmaktan uzaklaştır. Rabbim, doğrusu putlar insanların çoğunu yoldan çıkarırlar. Kim bana uyarsa o bendendir, kim bana isyan ederse, sen Gafursun Rahimsin” (İbrahim, 35- 36);

İbrahim (a.s) burada: “Sen Azizsin ve Hakimsin” demedi. Çünkü makam dua etme ve merhamet isteme makamıdır. Yani, sen, şirkten tevhide, isyandan itaate dönmelerini sağlamakla merhamet edip onları bağışlarsın, demek olur.

Nitekim hadiste de:

 “Ya Rab kavmimi bağışla,doğrusu onlar bilmiyorlar” (Buhari, Ehadisu’l- Enbiya 54; Müslim, Cihad, 105) buyurulmuştur.

Bu da apaçık göstermektedir ki Rabb Teala’nın isimleri, kendisiyle kaim olan sıfat ve manalardan türetilmiştir.

Ve Allah’ın her isminin beraberinde zikri uygun düşen, birbirine bağlı bulunan fiil ve işleri vardır.

Doğruya muvaffak kılan Allah’dır.

 

İÇİNDEKİLER