Küfür iki çeşittir:
1 - Büyük küfür,
2 - Küçük küfür.
Büyük küfür:
cehennemde ebedi kalmayı gerektiren küfürdür.
Küçük küfür ise: ebedi kalma dışında tehdidi hakeden
küfürdür.
Yüce Allah’ın lafzı mensuh olan:
“Babalarınızdan yüz çevirmeyin. Çünkü
bu küfürdür” sözü, Peygamberimizin (s.a.v):
“Ümmetimde varolan iki şey onlar için küfürdür: Bunlar nesebi kötülemek ve ölüye
bağırıp çağırarak ağlamaktır.” (Müslim, İman,
121;Müsned, II, 377,441,496),
“Kim
bir kadına arkasından yaklaşırsa Muhammed’e indirileni inkar etmiş olur.”
Diğer bir rivayette:
“Kim
bir kahine veya bilgice müracaat eder ve onun dediğini tasdik ederse Allah’ın
Muhammed’e indirdiğini inkar etmiş olur” (Tirmizi,
Tahare, 102; İbn Mace, Tahare, 122; Müsned, II, 408,476) ve
“Bazılarınız
bazılarının boynunu vurarak benden sonra küfre dönmeyiniz”
(Buhari, Edeb, 95; Müslim, İman, 118; Ebu Davud, Sünne, 16; İbn Mace, Fiten,
5 Müsned, II, 85,87,104) hadisleri buna misaldir.
İbn Abbas’ın ve sahabenin çoğunun:
“Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse, işte
onlar kafirlerin ta kendileridir” (Maide, 44)
ayeti hakkında ki te’vili budur,
İbn Abbas:
“Bu, dinden nakledilen bir
küfür değildir. Tersine kişi yaptığı takdirde bununla kafir olur. Bu kişi
Allah’ı ve ahiret gününü inkar edenle bir değildir” demiştir.
Tavus da aynı şeyi söyler.
Ata ise ayeti:
“Bu
küfrün dışında bir küfr, zulmün dışında bir zulüm ve fıskın dışında bir fısktır”
şeklinde tefsir eder.
Ayeti bazıları, Allah’ın indirdiği ile hükmetmemenin
“inkar” manasına geldiği şeklinde yorumlar. Bu İkrime’nin görüşüdür fakat
tercih edilmemiştir.
Çünkü hükmetsin veya hükmetmesin bizatihi inkar
zaten küfürdür.
Bazıları bunu Allah’ın bütün indirdiğiyle hükmetmeyi
terk etmek olarak te’vil etmişlerdir. Buna göre tevhid ve İslam’la hükmetmek de
buna girer. Bu da Abdülaziz el-Kinani’nin yorumdur. Bu da aynı şekilde uzak bir
te’vildir. Çünkü tevhid indirilenle hükmetmekle ilgilidir. Bu ise tamamı veya
bir kısmı ile hükmetmeyi içine alır.
Bazıları, kasten herhangi bir bilgisizlik veya
yanılgı olmaksızın nassın muhalifi ile hükmetme şeklinde te’vil etmişlerdir. Begavi bunu bütün alimlerden nakletmiştir.
Diğer bazıları bunun ehl-i kitaba işaret ettiğini
söylemiştir. Bu da Katade, Dahhak ve başkalarının görüşüdür. Uzak bir te’vil
olup lafzın zahirine aykırıdır. Buna itibar edilmez.
Bazıları da dinden kaynaklanan bir küfür olduğunu
ileri sürmüştür.
Doğrusu şudur:
Allah’ın indirdiği dışında bir şeyle hükmetmek,
hükmedenin durumuna göre “küçük” ve “büyük” küfür şeklinde ikiye
ayrılır. Zira kişi, eğer Allah’ın o olay hakkında indirdiğiyle hükmedilmesinin
zorunluluğuna inanmış fakat isyan ederek uygulamamış, buna karşılık cezaya
müstehak olduğunu kabul etmişse bu nevi küfür, küçük küfürdür.
Eğer, Allah’ın hükmü olduğuna dair kesin bilgisine
rağmen, hükmü uygulamanın vacip olmadığına, istediğini yapmakta serbest olduğuna
inanmışsa bu da “büyük küfür” dür. Şayet hiç bilgisi yok veya yanlışlık
yapmışsa bu hatalıdır ve hatalılar gibi işlem görür.
Bunu söylemekten amacımız şudur:
Bütün
günahlar küçük küfür nev’indendir ve de taat’ın ifadesi olan şükrün zıttıdır.
Yapılan davranışlar ya şükür ya küfür ya da ne şükür ne de küfür ifade eder.
Yine en iyisini Allah bilir.
|