Kaza ve Kadere Rıza Gösterme

 

"Kazaya rıza gösterme" ifadesine gelince, öncelikle şunu sormak gerekir:

O'nun bütün kaza ve kaderine rıza göstermenin vacib olduğuna, Kitap ve sünnetten veya akli hangi delille hükmettiniz?

Değil vacip olmak, caiz olduğunu bile söyleyebilir misiniz?

Allah'ın kitabı, Rasulullah'ın sünneti ve aklın delilleri ortadadır. Bunlardan hiç birinde bunun ne vacip ne de mubah ve caiz olduğuna dair bir şey yoktur.

Bilakis O'nun razı olduğu da, kızdığı da hükmedilmiş bir şeydir. Biz bütün kazalara, bir hakimin Allah'ın hükümlerine razı olmaması gibi razı olmayız. Aksine, Allah'ın kızdığı, öfkelendiği, lanet ettiği, yerdiği şeyler hükmedilmiş şeyler olduğu gibi, hiddetlendiği şeylerin de onun kazası cümlesinden olduğuna inanırız.

İkinci olarak burada "kaza" ve "kazaya konu olan şey" olmak üzere iki husus söz konusudur. Kaza Allah'ın zatıyla birlikte bulunan fiil, kazaya konu olan şey de hükmedilen, O'ndan ayrılan ve üzerinde fiil cerayan eden şeydir. Kaza tamamıyla hayır, adalet ve hikmettir, tamamen razı olunur. Kazaya konu olan ise iki kısımdır. Bir kısmı razı olunan, bir kısmı razı olunmayan şeylerdir.

Bu aynı zamanda, "fiil, fiile konu olan, kaza da kazaya konu olan şeyin dışında bir şeydir" diyenlere de cevaptır.

"Fiil, fiile konu olan şeyin, kaza da, kazaya konu olan şeyin bizzat kendisidir" diyenlere gelince, ona bu şekilde cevap vermek mümkün olmaz.

Üçüncü olarak denebilir ki:

Kazanın iki yönü vardır,

1 - Allah Teala ile ilişki ve irtibatı ki bu yönüyle kazanın hepsi razı olunacak bir şeydir.

2 - Kul ile ilişki ve irtibatı ki bu yönüyle de kaza razı olunan ve olunmayan kısımlarına ayrılır.

Mesela adam öldürmenin iki yönü vardır:

Allah'ın onu takdir etmesi, kazası, yazması ve dilemesi, bunu maktul için bir ecel ve ömrünün nihayetine vesile kılması yönüyle kaza rıza gösterilecek bir şeydir. Katilden sadır olması, ona katilin teşebbüs edip, suçu işlemesi, kendi irade ve ihtiyarıyla yapması, fiiliyle Allah'a isyan etmiş olması yönüyle bu, kızılacak ve rıza gösterilmeyecek bir şeydir.

Bu konuda nübüvveti ikrar eden alimlerin vardığı son nokta ve yol ayrımı işte bundan ibarettir. Burada sana onların söz ve kaynaklarım ve bunların delililerini eksiksiz bir şekilde özetledim. Tevfik Allah'tandır.

Bu noktada sözün uzatılması garip karşılanmamalıdır. Çünkü burası, insanların ayaklarının kaydığı ve Allah'ı, sıfatlarını, O'nun emir ve hükümlerini bilen basiret erbabı kişiler dışındakilerin düşmekten kurtulamadığı tehlikeli bir konudur.

 

İÇİNDEKİLER