TEVBE MERTEBESİ

 

Muhasebe makamı gerçekleştikten sonra kul, daha şerefli olan tevbe makamına geçer. Çünkü artık kul muhasebeyle lehinde olardan aleyhinde olanlardan ayırd edememektedir. O halde kul bütün himmet ve azmini tevbe makamında kalmaya ve ölünceye kadar bunu korumaya sarfetmelidir.

Tevbe mertebesi mertebelerin ilki, ortası ve sonudur. Salik ölünceye kadar bundan ayrılmaz, başka bir menzile geçerse de tevbe ile geçer. Şu halde tevbe kulun hem başlangıç hem de son hedefidir. Kulun tevbe ye ihtiyacı başlangıçta olduğu gibi, nihayette de zaruridir. Allah Teala şöyle buyurur:

"Ey müminler topluca Allah'a tevbe edin, umulur ki kurtulursunuz" (Nur, 30).

Bu Medine'de inen bir surede bulunan ayettir. Allah iman ehline, yaratıklarınn seçkinlerine, iman, sabır, hicret ve cihadlarınndan sonra bu ayetle kendisine tevbe etmelerini istiyor. Sonra sebebin müsebbebe bağlı olması gibi felahı da tevbeye bağlıyor. "Tevbe ettiğinizde kurtuluş ümidiniz vardır" diye bildirmek için, ayette ümidi ifade eden "lealle" edatını getirmiştir. O halde felahı ancak tevbe edenler umabilirler. Allah bizi tevbe edenlerden eylesin.

Allah Teala buyuruyor ki:

"Tevbe etmeyenler zalimlerin ta kendileridir." (Hucurat, 11)

Allah burada kullarını üçe değil, tevbe eden ve zulmeden olmak üzere ikiye ayırmıştır.

Ve "Zalim" adını tevbe etmeyene vermiştir. Rabbini, Rabbinin hakkını, nefsinin ayıplarını ve amellerinin afetlerini bilmemesinden dolayı bundan daha zalim kimse yoktur.

Sahih'de yer alan hadise göre Nebi (sav) şöyle buyurur:

"Ey insanlar, Allah'a tevbe edin, Allah'a andolsun ki ben günde yetmiş kereden fazla Allah'a tevbe ederim." (Müslim, Zikr, 42)

Onun ashabı, o bir meclisden kalkmadan önce:

"yüz kere, Rabbim beni mağfiret et, benim tevbemi kabul et, sen tevbeleri çok kabul edensin, bağışlayansın" buyurduğunu görürlerdi. (Ebu Davud, Salat, 361; İbn Mace, Edeb, 57)

Nasr Suresi nazil olduktan sonra Allah'ın Rasülü kıldığı her namazda da:

"Ey Rabbimiz olan Allah, seni hamd ile tesbih ederim, ey Allah'ım beni bağışla" (Müslim, Salat, 217) buyururdu.

Peygamberimizin şöyle buyurduğu da sahih ve sabittir:

"Sizden hiç birinizi, ameli kurtaramayacak, sahabe seni de mi Ey Allah'ın Rasülü dediler. Evet beni de, amelim kurtarmayacak. Ancak Allah'ın beni rahmet ve lütfuyla kuşatması müstesnadır." (Buhari, Rikak, 18; Merda, 240; Müslim, Sıfatü'l- münafıkin, 75; İbn Mace, Zühd, 20;Müsned, II, 235,256, 264, 326,344)

Allah'ın salat ve selamı, Allah'ı, Allah'ın hakkını, azametini, Allah'ın celaline yakışan kulluğu en iyi bilen, kulluğu ve gereklerini en iyi bilip en iyi şekilde yerine getiren peygamberleri üzerine olsun.  

 

İÇİNDEKİLER