Kalb, İnabetden sonra tezekkür
(öğüt alma- hatırlama) mertebesine geçer. Bu mertebe inabe (Allah'a yönelme)
mertebesinin hemen yakınında yer alan bir mertebedir.
Nitekim şu iki ayet bu yakınlığı açıkça ortaya
koyar:
"Ancak (Allah'a) yönelen öğüt alır",
(Mü'min, 13)
,
"Bütün bunlar Allah'a yönelen her kulun, gönül
gözünü açmak ve (O'na) ibret vermek (öğüt alması) içindir."
(Kaf,8).
Bu makam sağduyu sahibi dediğimiz ulu'l-
elbabın özelliklerindendir.
"Ancak sağduyu sahipleri öğüt alır"
(Rad, 19) ve
"Bunu ancak akl-ı selim sahipleri düşünüp anlar"
(Bakara, 269) mealindeki ayet-i
kerimeler buna delalet ederler.
Tezekkür ve tefekkür (düşünme)
marifet çeşitleri, iman ve ihsanla hakikatleri sonucunu doğuran iki makamdırlar.
Arif kimse tefekkürden tezekküre, tezekkürden tefekküre geçe geçe sonunda Fettah
ve Alim olan Allah'ın izniyle kalbinin kilidi çözülür.
Hasan el- Basri şu
sözüyle bu hususu ifade etmiştir:
"İlim sahipleri tezekkürden tefekküre,
tefekkürden tezekküre geçerek adeta kalbleri ile konuşmaya başlarlar ve sonunda
kalbleri de dile gelir."
|