Tefekkür Meyvesinin Olgunlaşması

 

Müellif şöyle demektedir:

"Tefekkür meyvesi ancak şu üç şeyle olgunlaşır:

1 - Kısa emelli olmak,

2 - Kur'an üzerinde düşünmek

3 - İnsanlar arasına fazla karışmamak, temenniye dalmamak, Allah'tan başkasına alaka duyup yönelmemek, çok yemek ve uyumaktan sakınmak. Bunun izahı şudur:

Tefekkür meyvesi tezekkür mertebesinde olgunlaşır. Çünkü tezekkür, tefekkürden daha yüksek bir mertebedir. Gerçek şudur ki, her mertebenin meyvesi ondan daha yüksek olan diğer bir mertebede olgunlaşır. Nitekim müellif bu hususu kitabının girişinde şöyle ifade etmiştir: "Her makam bir önceki makamı gerçekleştirir."

Müellif tefekkür meyvesinin şu üç şeyle olgunlaşacağını belirtmektedir:

"Kısa emel sahibi olmak,

Kur'an'ı iyice düşünüp anlamak ve

Kalbi ifsat eden beş şeyden uzak durmak."

1 - "Kısa emel sahibi olmak":

Bu dünyadan göçme zamanının yakın ve bu ömür müddetinin hızla tükenmekte olduğunu bilmektir. Bu, kalp için en faydalı bir iştir. Bu bilgi, insanı, hayatı bir ganimet olarak görmeye, hızla geçen fırsatları değerlendirmeye, amel defterini çabuk kapamaya sevkeder. Onun azmini dar-ı bekaya çevirir, sefer azığını tedarik etmeye, eksiklerini tamamlamaya teşvik eder, dünyaya ilgisini azaltır, onu ahirete yöneltir. Kısa emel sahibi olduğu müddetçe kalbinde bir yakin hali bulunur. Bu ona dünyanın hiçliğini, süratle yok olup gittiğini, bu dünya hayatının çoğunun gidip azının kaldığını gösterir. Bu dünyanın.insandan uzaklaşıp gitmekte olduğunu ve artık suyu bitip de sahibi tarafından bakıldığında son damlaları akmakta olan bir matara gibi veya dağların ardında batmak üzere olan bir güneş gibi son demlerini yaşadığını görür. Öte yandan, ahiretin baki ve daimi olduğunu, o hayatın insana doğru yaklaşmakta bulunduğunu, belirtilerinin, alametlerinin ortaya çıktığını da gösterir. Ona kavuşmak bakımından misafirini karşılamaya çıkan bir insana benzediğini, birbirine doğru hızla yaklaşan o iki insanın çabucak buluşmaları gibi yakın bir zamanda bir araya geleceklerini öğretir.

Kısa emel sahibi olmak konusunda şu ayetler son derece manalıdır:

"Gördün ya, biz onları yıllarca yaşatsak da, sonra tehdit edildikleri (azap) kendilerine gelse, o yaşadıkları zevk kendilerine hiç bir fayda sağlamayacaktır" (Şuara, 205-207),

"Onları bir araya topladığı gün, onlar sadece gündüzün görüşüp tanıştıkları bir müddet kadar dünyada kalmış olduklarını sanırlar" (Yunus, 45),

"Onlar kıyameti gördükleri zaman sanki (dünyada) bir akşam veya kuşluk vaktinden fazla kalmamış gibi olurlar" (Naziat, 46),

"İnkarcılar dünyada (herhalde) bir gün, yahut günün bir kısmı kadar kaldık, istersen sayabilenlere sor, derler. Allah buyurdu ki: Sadece az bir zaman kaldınız, keşke bilseydiniz" (Mü'minun, 113-114),

"Onlar tehdit edildikleri günü gördükleri vakit sanki gündüzün sadece bir müddet kadar (dünyada) kalmış gibi olurlar. (Bu) bir tebliğdir, yoldan çıkmış topluluktan başkası helak edilir mi?" (Ahkaf, 35) ve

"Kendi aralarında birbirleriyle Dünyada yalnızca on gün kaldınız, diye gizli gizli konuşurlar. Onların dediklerini (yani dünyada ne kadar kaldıklarını) biz daha iyi biliriz. Doğruya en yakın olanların sözü ise: Siz yalnız bir gün kaldınız, demekten ibarettir." (Taha, 103-104)

Öte yandan, birgün Rasulullah efendimiz (s.a.v) güneşin dağlar üzerinde batmakta olduğu bir sırada yaptığı bir konuşmada şöyle buyurmuştur:

"Dünyanın geriye kalan ömrü ancak şu gününüzden geriye kalan zaman kadardır." (Tirmizi, Fiten, 26; Müsned, III, 19)

Yine bir gün dolaşırken yıkılmak üzere olan kulübelerini onarmakta olan bir grup ashabıyla aralarında şu konuşma geçti:

"Ne yapıyorsunuz öyle?"

"Yıkılmaya yüz tutan şu kulübemizi onarıyoruz ya Rasulullah.",

"Ben dünyanın sonunun bu kulübeninkinden daha hızlı geldiğini görüyorum."

Kısa emel sahibi olmak şu iki esasa dayanır:

a - Dünyanın geçici olduğunu ve ondan ayrılacağını, ahiretin gelmekte olduğunu, onun ebedi ve baki olacağını kesinlikle bilmek;

b - Sonra iki tarafı birbiriyle mukayese edip daha layık olanı tercih etmek.

 

İÇİNDEKİLER