Yani Allah'u Teala, hikmetten uzak, hayırlı olmayan bir hüküm takdir etmemiştir.
Allah'u Teala buyuruyor ki:
"Mü'minleri kendi nezdinden güzel bir imtihan ile denemek için..."
(Enfal, 17)
Sabır, sabrın kısımları ve iman açısından
mertebeleri hakkındaki izahlar daha önce geçmişti.
Sabır için yaptığı tarif manasına mutabık değildir.
Bu çok uzak bir tariftir. Çünkü sabır kalbin amellerindendir. Sabır nefsi öfkelenmekten alıkoymak ve tutmaktır. Kalbi, Allah'a layık olmayacak inançlardan korumak ise sabır diye isimlendirilemez. Bilakis bu imanın gereklerindendir. Allah'u Tealanın Hakim, Rahim, Alim, Semi, Basir olduğuna inanmak gibi...
Burada şöyle denilemez:
Sabır, kalbi bu sıfatların zıttına inanmaktan korumaktır. Bu izah çok zordur ve zorlama bir açıklamadır. Allah'u Teala'nın şu buyruklarından bu manayı anlayan bir tek alim var mıdır?
Allah'u Teala buyuruyor ki:
"Ey iman edenler! Sabredin ve birbirinize sabrı
tavsiye edin" (Ali İmran, 200)
"Rabbinin hükmü (gelen)'e kadar sabret"
(Tur, 48)
"Sabret! Senin sabrın ancak Allah (ın yardımı)
iledir" (Nahl,127)
"O halde söylediklerine sabret"
(Tâ-hâ, 130, Kâf 39)
"... Sabredin! Allah sabredenlerle beraberdir"
(Enfâl, 46)
Diğer sabırla ilgili naslarda böyledir.
Asıl şaşılacak şey, imanın yarısı olan sabrı avamm'ın makamlarından saymak ve bu izahla açıklamaktır. Evet her müslümanın Allah'u Teala'yı hikmetine, adaletine, fazlına, birine, ihsan'ına, muhalif bir kaza takdir etmekten tenzih etmesi gerekir. Bilakis bütün takdirleri hikmet, rahmet, adalet ve maslahat dairesi dışına çıkmaz.
Özetle, bu makam sabır makamı dışında bir şeydir. Bilakis bu ilim ve marifet kapılarından biridir. Her makamın kendine has makali (sözleri) vardır.
Allah'u Tealanın:
"Müminleri kendi nezdinden güzel bir imtihan
(bela) ile denemek için.... " (Enfal, 17) ayetiyle istişhad etmesine gelince, buradaki güzel bir (bela), zafer, ganimet ve düşmanlara galib olma nimetidir. Ancak bunun zorluklarla imtihan etmekle bir ilgisi yoktur.
|