"Celal heybeti, hakkı tazim etmek ve nefsi
unutmaktır" : (sözüne gelince: )
Heybet ve tazim'in izahı ayrıca bunların korkmaktan farklı olduğunu söylemiştik. Ayrıca bu heybet nefsi unutmayı gerektirmez. Kulun kendini bu makamda hissetmesi eksiklik veya zafiyet değildir. Bilakis bu mükemmelliktir, çünkü bu fena makamından mükemmel olan bekayı gerektirmektedir. Allahu tealanın:
"taraflarından Rablerinden korkarlar" (Nahl, 50)
buyruğu ise O'nun aleyhine bir delildir.
Buradaki korkuyu heybetle izah etmek doğru değildir. İki sebepten dolayı:
Birincisi; herhangi bir sebep olmadan lafzın hakiki ve asli kullanımının dışına çıkmaktır.
İkincisi; Bu meleklerin vasfıdır. Allah onları korkmak ve endişe etmekle vasfetmiştir. Buradaki "havf
(korku)" şu ayetteki "haşyet (korku)" ile aynıdır.
"Onların önündekini de arkalarındakini de bilir. O'nun razı olduğu kimselerden başkasına şefaat etmezler. Onlar korkusundan titrerler"
(Enbiya, 28)
Onları "korku" ve "işfak" (titremekle) vasfetmiştir. Ayrıca onları azaptan korkmakla da vasfetmiştir:
"... Rablerine hangisi daha yakın olacak diye yol ararlar. O'nun rahmetini umar, azabından korkarlar"
(İsra, 57)
Onlar da mahlukatın en hâss'ıdır.
Kendini, nefsin ahmaklıklarından, cehaletlerinden ve
kirlerinden uzak tut...
Allah'ı hakkıyla takdir edemeyen kimselerden olma...
Nitekim Allah rasûlü
(sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyuruyordu:
"Allah'u teala semâvat ehline ve yeryüzü ehline azab etse, onlara azabı onlara asla bir zulüm değildir".
Allah'a yakın olan Arif, Allah'ın ona azab etse bunun zulüm olmayacağını bilirse ondan fazla korkmaya daha layık kim olabilir?
|