Cinlerin de peygamberlerin şeriatlarıyla mükellef oldukları, bunlarla amel etmelerinin kendilerinden istendiği ve kıyamet gününde mükâfat ile azap için haşredilecekleri bilinince; onlardan kötülük yapanların cehenneme girmeleri gibi, iyilik yapanların da cennete girecekleri bilinmiş oldu. Allah Teâlâ'nın cinlerin mü'minlerinden hikâye ettiği şu sözü buna delâlet etmektedir:
"Gerçekten biz hidâyeti işittiğimizde ona iman
ettik. Kim Rabbine iman ederse o (ecrinin) eksiltilmesinden de korkmaz;
kendisine zulmedilmesinden de." (Cinn, 13)
İmam Buhari de bu husus için bunu delil
göstermiştir. Zira bu âyeti kerimede hem mükâfatının noksanlaşması nefyedilmekte, hem de yaptığı amellerden daha fazlasıyla cezalandırılması nefyedilmektedir. Dolayısıyla ne onun yaptığı iyiliklerinin mükâfatı eksiltilir, ne de yaptığı kötülükleri arttırılır.
Bunun bir benzeri de şu âyeti kerimedir:
"Kim mü'min olduğu halde Salih ameller
işlerse o, zulme uğratılmaktan da korkmaz; (mükâfatının) eksiltilmesinden
de." (Tâ-Hâ, 112)
Yâni; ne kötülüklerinin arttırılmasından, ne de
iyiliklerine eksik mükâfat verilmesinden korkar.
Yine Allah Teâlâ Rahman sûresinde şöyle buyurmaktadır:
"Rabbinin huzurunda durmaktan korkana da iki cennet vardır."
(Rahman, 46-47)
Sonra iki cennette olan şeyleri zikretmeye başladı. Tâ şu âyete kadar:
"O ikisinde de bunlardan evvel ne bir insanın ne bir cinin asla dokunmadığı gözlerini yalnız eşlerine dikmiş,
(huri) ler vardır." (Rahman, 56)
İşte bu âyeti kerimeler, cinlerden iyilik yapanların
mükâfatlarının cennet olacağına birkaç yönden delâlet etmektedir:
1. Bu âyetlerin başında geçen "men" kelimesi umumluk ifade eden kalıplardan olup, korkan herkesi kapsar. Dolayısıyla bundan sonra zikredilen mükâfat da her korkana verilir.
2. Bu zikredilen mükâfatın, Allah'ın huzurunda durmaktan korkmanın neticesinde verileceği ifade edilmektedir. Bu da gösterir ki Allah'ın huzurunda durmaktan korkmak, bu mükâfata müstahak olmanın sebebidir. Dolayısıyla Allah'ın huzurunda durmaktan korkan herkes, insan olsun cin olsun bu mükâfatı almayı hakkeder.
3. Allah Teâlâ bu va'dden hemen sonra
şöyle buyurmaktadır:
"(Ey insanlar ve cinler) o halde
Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?"
(Rahman, 47)
4. Allah Teâlâ onların hanımlarının vasıflarını anlatırken şöyle der:
"... Bunlardan evvel ne bir insanın ne bir cinin asla dokunmadığı..."
Bunun mânası şöyledir:
İnsanların hanımlarına, bunlardan önce insanlar dokunmamıştır; cinlerin hanımlarına
da bunlardan önce cinler dokunmamıştır.
En iyisini bilen Allah'tır.
|