İşte bunların azapları katlaştırılmış olup iki
çeşittir:
- Biri küfürlerinden;
- Diğeri ise; insanları imâna girmekten alıkoymalarından dolayıdır.
Bunlar hakkında Allah Teâlâ şöyle buyurur:
"Küfre sapıp da (insanları) Allah yolundan
alıkoyanlara (böyle) bozgunculuk yapmalarından dolayı, azap üstüne azap
artırırız." (Nahl, 88)
Buradaki azaplardan birinin sebebi onların küfürleri, diğeri de Allah'ın yolundan insanları alıkoymalarıdır.
Allah Teâlâ'nın hikmeti ve adaleti şöyle cereyan
etmiştir ki, dalâlete davet eden her bir kimseye, ona tâbi olan ve icabet eden
herkesin günahlarının aynısını verecektir. Hiç şüphesiz ki böyle birinin azabı,
kendisine tabî olan ve bu sebeple sapıtan kimseler oranında fazlalaşır ve
katlaşarak artar.
İşte şekavet ehli arasında bunların durumu, saadet
ehli arasında hidâyete davet edenlerin durumunun mukabilidir. Bunların da
kendilerine tâbi olan ve bu sebeple hidâyete eren kimseler oranında mükâfatları
katlaşır ve dereceleri yükselir.
İşte onlar bunların tam aksidir. Bundan dolayı firavun ve kavmi en şiddetli azaba duçar olmuşlardır. Onlar hakkında Allah Teâlâ şöyle buyurur:
"(Azabın biri de) ateştir ki, onlar sabah
akşam (Kabîrde, kıyamete kadar) o ateşe sunulacaklardır. Kıyametin
koptuğu günde: "Firavun kavmini, azabın en şiddetlisine sokun" (denilir)."
(Ğafir, 46)
Bu âyeti kerime gösterir ki, firavunun kendisi bundan da daha şiddetli bir azaptadır. Çünkü onun kavmi bu şiddetli azaba, ona tâbi olarak girdi. Zira o onları hafife alıp buna sürükledi, onlar da ona itaat ettiler. O onları kandırarak aldattı, onlar da ona tâbi oldular. Bundan dolayı da kıyamet gününde o, bu ateşe girmekte onların öncüsü ve imamı olacaktır.
Allah Teâlâ şöyle buyurur:
"Kıyamet günü (firavun) kavminin önüne
düşer, artık onları (suya götürür gibi) ateşe götürür..."
(Hûd, 98)
Elhâsıl:
Onların bu en şiddetli azaba müstahak olmaları, küfürlerinin katılığından, Allah'ın yolundan alıkoymalarından ve Allah'a iman edenleri cezalandırmalarından dolayıdır. Hiç şüphesiz ki lider ve önderlerin cehennemdeki azâbları, kendilerine tâbi olanların azâplarıyla aynı olmayacaktır.
Bundan dolayıdır ki peygamber efendimiz (sallallahu
aleyhi ve sellem) Herakliyus'a yazdığı mektubunda şöyle demektedir:
"... Eğer yüz çevirirsen, hiç şüphe yok ki sana tâbi olan hıristiyanların günahı da senin üzerinde olur."
(Buharî: Fethü'l Bârî, 1/31; Müslim, 1773.)
Yine bundan dolayıdır ki Allah'ın düşmanı olan iblisin azabı, ateş ehli arasında en şiddetlidir. Kendisine ateşten bir elbise giydirilecek ilk kişi odur. Çünkü her türlü küfür, şirk ve şerrin önderi odur. Hiç şüphesiz ki Allah'a yapılan her isyan, onun sebebiyle ve onun elleriyle gerçekleşmiştir. Daha sonra onun yeryüzündeki vekil ve dâvetçilerinden sırasıyla diğerleri gelirler.
Hiç şüphesiz ki küfrün farklı dereceleri vardır. Küfrün bir derecesi, diğerinden daha katı ve serttir. Nitekim imanın da farklı dereceleri olup, Allah katında farklı derecelere sahip iseler; kâfirlerde aynı tabakada ve aynı derecede değildirler. Cennetin farklı dereceleri olduğu gibi, cehennemin de değişik tabakaları mevcuttur.
Muhakkak ki Allah, kullarından hiç birine zulmedecek değildir. Allah
"gani"dir (hiçbir şeye ihtiyacı olmayıp mutlak zengindir) ve "hamid"dir (her hamde lâyıktır.)
|