بســـم الله الرحمن الرحيم

 

Cennet ve Cehennem Fırkaları

 

Allahu Teâlâ bu mahlûkata hem emri ve yasağı ve hem de verme ve men etmeyi ikame etmiştir. Böylelikle mahlûkat iki fırkaya ayrılmış oldu:

Birinci fırka ki; O'nun emrini terk edip, yasağını da işledi, verdiğine de şükretmeyip gaflet etti ve men ettiğinden dolayı da onlarda kin ve pişmanlık peyda oldu. Kuşkusuz bunlar Allah'ın düşmanlarıdırlar. Aynı zaman da bunlarda bulunan özelliklere göre onlardan düşmanlık da o oranda bulunmaktadır.

Bir fırka da vardır ki; onlar:

"Biz ancak Senin kullarınız, şayet bize emretsen hemen ona icabet ederiz, eğer bizi nehyetsen onu işlemekten kaçınırız ve nefislerimizi o yasağa sürüklenmeyiz, eğer bize verirsen, Sana hamd ve şükrederiz ve şayet bizden men edersen Seni yine huşulu olarak zikrederiz." derler.

Bunlarla cennet arasında ancak dünya hayatının bir perdesi bulunur. Nitekim ölüm o perdeyi onlar için yırtıverince onlar da ikamet edecekleri nimetlere ve göz aydınlıklarına nail olurlar. Tıpkı önceki fırkayla (Allah'ın düşmanlarıyla) ateşin arasında ancak bir hayat örtüsünün bulunduğu gibi ki, ölüm bu örtüyü yırttığı vakit hüsrana ve acılara duçar olurlar.

Öyleyse kalbinde dünya ve âhiret orduları çatıştıkları zaman ve sen hangisinden olduğunu bilmek istediğin zaman o takdirde bu iki fırkadan hangisine meyillendiğine ve kimlerle beraber mukatele ettiğine bir bak.

Öyle ki bu her iki ordu arasında senin durman (ne ona ne de öbürüne gitmemen) mümkün değildir. Mutlaka bu her iki ordudan birisinde olman söz konusudur.

İşte bu fırka (cennetlikler); hevaları kendilerini dürttüğü hâlde ona muhalefet etmekteler, aklı güzel ve ıslah olmuş şekilde istişareyle çözerler, kendisi için yaratılanları tefekkür etmekle kalplerini feragat etmekteler ve emrolundukları şeyleri işlemekle de organlarını feragat etmekteler, âhiretle menzillerini imar etmek suretiyle vakitlerini böylece geçirirler, böylece de ecel gelmeden / dünyada iken hızlıca amelleri işlemeye koyulurlar, dünya ya kalpleri misafir olduğu hâlde bu hâl üzere dünyada mesken olurlar, âhirete gömmeden önce orayı vatan olarak arzularlar, son hacetlerine dek Allah'a ve O'na itaat etmeye önem gösterirler ve âhirette ki makamlarına göre de âhiret için azık hazırlarlar.

İşte bunlara Allahu Teâlâ cennet nimetlerini aceleyle verecektir, buna ek olarak kendileriyle dostluk ederek, onların kalplerine yönelerek, kalplerini O'na muhabbete toplayarak, O'nunla karşılaşmak için onları şevkli kılarak ve yakınlığı ile onlara nimetler bahşederek cennet rüzgarlarını da aceleyle nasip eder. Aynı zaman da onların kalplerini, dünya sevgisini bulunduran, dünya yok olacak diye kederlenip hüzünlenen korkan ve üzüntülere boğulan kalplerden feragat etmiştir. Bunlar öyle kimselerdir ki; zorbacıların sert davrandıklarına bunlar yumuşak davrananlardır ve cahillerin kendisinden yabana olduklarına karşı onlar dostluk etmektedirler kuşkusuz bunlar bedenleriyle dünyadan ancak ruhları en yüce şeyleri istemektedirler.

 

İÇİNDEKİLER