Bir düşün ki; sûre nasıl da isyan eden ya da itaat eden cesedi Yüce Allah'ın
bizzat kendisini baştan diriltileceğine delalet ediyor.
Nitekim o cesede ya
nimetler vermekte ya da azap etmektedir. Tıpkı iman eden o ruha, bizzat
kendisine nimetler verip, küfreden o ruha da azap verdiği gibi.
Yoksa Allahu
Teâlâ bu ruhtan ayrı olarak, nimetler vereceği ya da azap edeceği başka bir ruh
yaratmıyor. Yani olay, resullerin haber verdikleri âhiret hayatını ve yeniden
yaratılma meselesini bilmeyen kimsenin dediği gibi gerçekleşmiyor. Çünkü böyle bir kimse, Allahu Teâlâ'nın ölen kimsenin bedeninden her
yönüyle başka bir beden yaratacağına ve bu yeniden yaratacağı bedene nimetler ya
da azaplar vereceğine inanıyor ve ruhun da bedene ait bir parçası olduğuna ve
Allah'ın o ruhtan başka bir ruh yaratacağına, cesedden de başka ayrı bir cesed
yaratacağına inanıyor.
Hiç şüphe yok ki böyle bir inanca resuller onay
vermezler. Gerek Kur'an ve Sünnet, gerekse diğer indirilen Allah'ın kitapları
gösteriyor ki; böyle çarpık bir inanış şekli hakikatte öldükten sonra dirilme
konusunu inkâr etmek anlamına gelir. Aynı zamanda öldükten sonra dirilmeyi inkâr
eden yalancıların ekmeğine yağ sürmek anlamını da taşır. Çünkü o inkarcılar
Allah'ın (c.c.) azap ya da nimetler verdiği bedenler yaratmaya ve ondan ayrı
yine başka bedenler yaratmaya kadir olduğunu inkâr etmiyorlar ki! Onlar insanın
parçalarının ardarda yaratıldığına da şahitlik etmektedirler!
Şu var ki; yok
olan cisimlerin dışında Allahu Teâlâ'nın her zaman başka cisimler ve ruhlar
yarattığını da biliyor ve buna şahitlik ediyorlar! Öyleyse apaçık şahit
oldukları bu konuda neden dolayı ya da neye hayret edip inkâr ediyorlar?
İşte onların hayret edip / inkâr ettikleri tek nokta: Bizzat cesetlerinin un ufak
olup, kemik ve toz hâlini aldıktan sonra (gerek beden ve gerekse ruh olarak)
baştan yaratılıp geri diriltileceği konusudur. İşte kendileri bizzat bunların
baştan diriltilip hesap göreceklerine şaşırıyor ve inkâr ediyorlardı. Zaten
bundan ötürü şöyle diyorlardı:
"Gerçekten de biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz
zaman mı diriltileceğiz?" (Saffat, 16),
"Bu akla uzak bir dönüştür."
(Kaf,3)
Şayet hesap görme sadece cesetler için olmuş olsaydı o takdirde bu öldükten
sonra diriltilme ve dönüş olmazdı bilakis bu başlangıç olmuş olurdu. Yüce
Allah'ın:
"Biz, toprağın onlardan neleri eksilttiğini kesinlikle bilmekteyiz."
(Kaf, 4)
âyetindeki mâna da büyük olmuş olmazdı. Çünkü Allah (c.c), sorulması muhtemel
bir soruya şunu bir cevap yapmıştır:
"Şüphesiz ki Allah, toprağa karışan ve onda kaybolan bu parçaları
ayrıştırmaktadır. Toprağa parçalar öyle bir karışmış ve kaybolmuştur ki artık
ayrıştırılıp bulunması (onlarca)
imkansızlaşmıştı."
Allahu Teâlâ toprağın, onların
etlerinden, kemiklerinden ve ceset parçalarından nelerini eksilttiğini bildiğini
haber vermekte, bu parçaları ve cüzleri bilen olduğunu belirtmekte, bunları
toplayıp yine birleştirmeye ve yeniden yaratmaya kadir olanın sadece kendisi
olduğunu ortaya koymaktadır. Allahu Teâlâ, yeni baştan diriltme konusunu
noksansız ilmi, kudreti ve hikmeti ile takdir etmekte ve ortaya koymaktadır.
Diriltilmeyi inkâr edenlerin şüphelerinin hepsi üç kısımda dönüp dolaşmaktadır:
|