İnsanlar Kitap ve Sünnetle hüküm vermekten ve onlarla
muhakeme olmaktan yüz çevirip, sadece bunların yeterli gelmeyeceğine inandıkları
ve bunların dışında görüşlere, kıyaslara baş vurdukları, bunları ve şeyhlerin
görüşlerini güzel saydıkları zaman;
Bu kimselerin
fıtratlarında bir değişme baş gösterir.
Kalplerinde zulüm oluşuverir ve anlayışlarında bir sakatlık ve
akıllarında bir ahmaklık meydana gelir.
İşte bu tip
insanları bu hasletler kuşatıverir ve ona galip gelir.
Hatta küçükleri
bunlarla eğitmekte, yaşlıları ise buna sevk etmektedirler. Bunu kötü bir iş
olarak da görmezler.
Bu öyle bir hâl
alır ki;
- Artık doğrunun yerini bid'at,
- Aklın yerini
cehalet,
- Rüşdün yerini
heva,
- Hidâyetin
yerini sapıklık,
- İyiliğin yerini
kötülük,
- İlmin yerini
cahillik,
- İhlasın yerini
riya,
- Hakkın yerini
bâtıl,
- Doğrunun yerini
yalan,
- Nasihatin
yerini vurdumduymazlık ve
- Adaletin yerini
de zulüm alır.
Galip gelen bu faktörlerin ve bunu işleyenlerin bizzat
kendilerine işaret edildiği anlaşılmaktadır. Nitekim bundan önce bu faktörler
tersiyle bulunurlarken, bu faktörleri (cürümleri) işleyenlerin kendilerine
işaret edildiği söz konusu olur.
Dolayısıyla galip gelen bu faktörlerin / cürümlerin kişiye
yönelmiş, sancağını dikmiş olduğunu ve ordularının (binitlerine) binmiş
olduklarını görürsen, anla ki artık bu esnada yerin altında yaşamak yerin
üzerinde yaşamaktan, dağın
tepelerinde kalmak alt taraflarında kalmaktan ve yabani hayvanların yanında bulunmak insanların yanında bulunmaktan daha
hayırlıdır.
|