بســـم الله الرحمن الرحيم

 

Her İlim ve Amelin Başlangıcı

 

Her nazarî ilmin ve ihtiyarî amelin başlangıcı / ilkesi, hatıra gelenler ve fikirlerdir. Çünkü bunlar tasavvurları gerektirir. Tasavvurlar da iradelere davet ederler. İradeler ise, fiilin oluşumunu gerektirir.

İşte bu mertebelerin ıslah olması / doğru dürüst yerine gelmesi hatıra gelenlerin ve fikirlerin doğruluğuna bağlıdır.

Öyleyse akla ve hatıra gelen fikirlerin, ilâhını gözetmeleri lâzım, O'na yönelmeleri ve O'nun rızasına ve sevgisine koşmaları lâzım. Çünkü doğruluğun ve ıslahın hepsi Allah'tandır. Hidayetin hepsi O'nun katında bulunur. Her türlü rüşd O'nun muvaffak kılmasıyladır. Kullarından istediklerini koruması, O'nun yönetmesinden, her sapık ve kötü kimselerden de yüz çevirmesi, yine O'nun yönetmesindendir.

Kuşkusuz kul, O'nun (c.c.) nimetlerini, O'nun tevhidini, O'nu bilme yollarını, kulluk yollarını, O'na hidayeti indirmesini, O'na indirdiği nimetiyle kulun murad ettiği ve aklına getirdiklerine Allah'ın vakıf olduğunu düşündüğü oranda rüşd, hidayet ve her türlü hayra erişir.

Bu aşamada Rabbinden haya eder. Kendisi gibi bir mahlûkun, kendisinin gizli bir yerine / avretine vakıf olmasını çirkin gördüğü ya da nefsinde kendisini kötü edecek bir şeyine vakıf olmasını çirkin gördüğü bu hususta, Allah'ın kendisinin gizli yerlerine vakıf olmasından dolayı utanıverir.

İşte Rabbi, o kulunu bu menzile duçar edince kulu yükseltir ve kendisine yakınlaştırır. Ona dost, olur. Bunun ölçüsü kadar da pisliklerden, bayağılıklardan hatıra gelen adî düşüncelerden ve basit fikirlerden uzak olur. Tıpkı kendisi her defasında Allah'tan uzaklaşınca ve O'ndan yüz çevirince, pisliklere, bayağılıklara, kötü artıklara yakınlaşacağı ve bütün kemalattan kesileceği ve bütün kusurlara duçar olacağı gibi.

Öyleyse insan, yaratıcısına yaklaşınca, O'nun emir ve yasaklarında durursa, O'nun rızası için amel ederse ve arzularını bu istikamette takip ettirirse, mahlûkatın en hayırlısı olur.

O'ndan uzak olunca, O'na yakın olmaya, O'na itaat etmeye ve O'nun rızasını kazanmaya dair kalbi eğer hareket etmezse, mahlûkatın en şerlisi olur.

Dolayısıyla Allah'a yakınlaşmayı ne zaman ki seçecek, nefsiyle bu yönü izleyecek ve hevasını da bu istikamette ayarlayacak olursa, o takdirde kalbini, aklını ve imanını, nefsi ve şeytanına karşı sağlamlaştırmış olur. Aynı zamanda doğru yolu üzerinde bulunuşunu da eğri yola karşı sağlamlaştırmış, hidayetini de hevasına karşı sağlam kılmış olur.

Şayet Allah'tan uzaklaşırsa, o zaman nefsini, hevasını ve şeytanını, aklına, kalbine ve rüşdüne karşı sağlamlaştırmış olur.

 

İÇİNDEKİLER