|
بســـم الله الرحمن الرحيم |
|
Hikmetler ve Öğütler |
|
Hayatına belli bir ecel kılana,
günlerine ve yaşantına zamanlar verene, kendisinden başka
herkesin yok olacağı ve ancak kendisine muhtaç olduğun o yüce
yaratanın baki kalacağı karşı sakın gafil olma! |
|
Her kim Allah'a tevekkül eder,
kendisi için ortaya koyduğuna ve yine kendisi için seçtiğine güvenir, dünya ya
da makam arzulamaz ve nefsî seçimini terk edecek olursa, işlerini O'na havale
edip teslim ederse ve kendisi için takdir edilenlere razı olursa, sıkıntılardan,
kederlerden ve tasalardan kurtulup huzura erer.
Şüphesiz ki bundan yüz çevirip nefsine uyan
kimse de tuzaklara, belalara, kötü vaziyetlere ve yorgunluklara düşer. Onun saf
bir hayatı olmaz, ferah bulan bir kalbi bulunmaz, arınmış bir ameli olmaz, yerli
yerinde bir isteği olmaz ve devamlı bir rahata da kavuşmaz.
Allahu Teâlâ mutlaka mahlukatına,
kendisine ulaşılacak yolu kolaylaştırır. Nefislerine uydukları takdirde onlara
örtülü olduğunu belirtmiştir.
Dolayısıyla her kim nefsinden
değil de Allah'a uyduğundan ve O'nun evirip çevirmesinden razı olmuşsa ve O'nun
seçtiğiyle sükûn bulmuşsa ve hükmüne teslim olmuşsa, bu örtü gider. Bu sefer
kalbi Rabbine yönelir, mutmain olur ve sükûn bulur.
|
|
Tevekkül eden Allah'tan gayrısından istemez. Allah'tan
başkasına havale etmez ve Allah'tan başkasına stoklamaz. |
|
Kim nefsiyle meşgul olursa,
Allah'tan başkasıyla meşgul olmuş demektir. Kim de Rabbiyle
meşgul olursa, nefsiyle meşgul olmamış demektir. |
|
İhlas; meleğin bilmediği
için yazmadığı, düşmanın bilmediği için ifsat etmediği ve sahibinin de gösteriş yapmadığı
için amelini iptal etmediği şeydir. |
|
Rıza; hükümlerin mecrası altında kalbin sükûn
bulmasıdır. |
|
İnsanlar dünyadan
arzuladıkları kadar azap görürler. |
|
Kalpte altı tane yer
vardır, yedincisi yoktur ve kalp onlar etrafında gezip dolaşır. Bu yerlerden üç
tanesi alçak ve diğer üçü de yücedir.
Alçak olana gelince;
1 - Süslenen dünya,
2 - Konuşan nefis
3 - Vesvese veren
düşmandır.
Bunlar alçak olan ruhların
yerleridir ve bunlar etrafında gezip dolaşırlar.
Bu yerlerden üçü de yüce yerdir:
1 - Beyan eden ilim,
2 - İrşad eden akıl ve
3 - Kulluk edilen ilâh.
Kalpler de bu yerlerde gezip
dolaşırlar.
|
|
Hevaya uymak ve tûl-i emelde bulunmak, bütün fesadın
başıdır. Çünkü hevaya uymak, gerek marifet ve gerekse kast olarak hakka karşı
kör olmak anlamı taşır. |
|
Kul doğruluk kokusunu koklamakla
beraber kendisine ve başkalarına yalan söylemez, iki yüzlülük
yapmaz. |
|
Allah kulun hakkında hayır diledi
mi o kimseyi başkalarının günahlarını söylemeyen ve sadece
kendi günahlarını itiraf eden biri yapar. Buna ek olarak
kendisinde olan malıyla o kimseyi cömert ve başkalarında
olanlara karşı onu zahid ve başkasının eziyetlerine karşı da onu tahammüllü
kılar. Şayet Allahu Teâlâ kulu hakkında şer diledi mi o zaman da bunların
tersini verir. |
|
Yüce himmet ancak şu üç maddeyle
kendisini korur:
1. Gerek sevginin ve gerekse iradenin kendisini bilmekle
ziyadeleşeceği yüce sıfatlardan birisini anlatması,
2. Gerek şükrün ve gerekse itaatin kendisiyle mülahaza
edildiğinde artacağı minneti mülahaza etmesi,
3. Gerek tevbesinin ve gerekse korkusunun, kendisini
hatırlamakla artacağı bir günahı hatırlatması.
Şayet himmet bu üç maddenin dışındakilere bağlanacak olursa, o takdirde himmet vesvese ve tehlikeler vadisinde
gezip dolaşır.
|
|
Her kim dünyaya aşık olursa, dünya, o kimsenin ne kadar
küçük olduğuna bakar ve o kimseyi hizmetçisi ya da kölesi yapar, onu zillete
sokar. Kim de dünyadan yüz çevirirse, dünya o kimsenin kadrinin ne kadar büyük
olduğuna bakar. Bu sefer o kimseye hizmetçi olur ve o kimse için zillete girer. |
|
Yolculuk ancak misafirin yoluna
kararlıca devam etmesi ve gecelerini uyumadan geçirmesiyle
biter. Eğer misafir yoluna devam etmez ve gecenin hepsini
uyuyarak geçirirse, gideceği yere ne zaman ulaşabilir? |
|
İÇİNDEKİLER |
|