Küfrün rükünleri dörttür:
1 - Kibir,
2 - Hased,
3 - Gazap,
4 - Şehvet.
- "Kibir", boyun eğmeyi engeller.
- "Hased" de nasihati kabul etmeyi ve nasihati gerçekleştirmeyi
engeller.
- "Gazap" da adaleti engeller.
- "Şehvet" de ibadet yapmayı engeller.
Şayet:
- "Kibrin rüknü / direği"
yıkılacak olursa, kulun boyun eğmesi kolaylaşır.
- "Hasedin direği"
yıkılırsa, kulun nasihati kabul etmesi ve gerçekleştirmesi kolay olur.
- "Gazap direği" yıkılacak
olursa, kula adalet ve tevazünün yerleşmesi kolaylaşır.
- "Şehvet direği"
yıkılırsa, sabır, iffet ve ibadet o kul için kolaylaşır.
Şu var ki köklerinden sökülüp yok edilmesi, kendilerine duçar
olduktan sonra bu dört hasletin yok olmasından daha kolaydır. Özellikle bu
hasletler kökleşmiş, sabitleşmiş ve sıfatlaşmışlarsa...
Çünkü bu takdirde -bunları bulundurmasıyla- elbette ki ameli
doğru dürüst olmaz. Bu amelleri yerine getirmesi bir yana, nefsi tezkiye de
olmaz. Kendisi her bir amele giriştiği zaman bu dört haslet
(Kibir, Hased, Gazap, Şehvet)
o ameli ifsad
ediverir.
Nitekim bütün afetler bunlardan türemiştir. Bunlar kalpte hakim duruma
geçtiklerinde, bâtılı hak suretinde, hakkı da bâtıl suretinde, iyiyi kötü
suretinde, kötüyü de iyi suretinde görür. Dünya ona yakınlaşır, âhiret ise
uzaklaşır.
Ümmetlerin / önceki kavimlerin
küfrünü düşündüğün zaman göreceksin ki, onların küfre girmeleri hep bu dört
haslet (Kibir, Hased, Gazap,
Şehvet) sebebiyle
olmuştur. Azap da bunlarla olmuştur. Azabın hafifliği de şiddeti de hep bunların
hafifliğine ve şiddetine göre olmuştur.
Dolayısıyla her kim bu hasletler için nefsine geçiş yolu
açarsa, o takdirde er geç bütün şer kapılarını açmış demektir. Kim de bunları
nefsine karşı kilitlemiş, geçiş yolu kapatmışsa, o takdirde bütün şer kapılarını
da kapatmış demektir.
Kuşkusuz bu hasletler
(Kibir, Hased, Gazap, Şehvet)
Allah'a boyun eğmeyi, ihlâsı, tevbeyi, O'na yakın olmayı, hakkı kabul etmeyi, müslümanlara nasihat etmeyi,
Allah için tevazu sahibi olmayı ve yaratmış olduklarına karşı mütevazı olmayı
engellemektedir.
Bu dört hasletin
(Kibir, Hased, Gazap, Şehvet)
ortaya çıkması, kişinin cehaletinden
kaynaklanır. Çünkü kul, Rabbini kemal ve yüce sıfatlarıyla bilmiş olsaydı, kendi
nefsinin ne kadar eksik ve nakıs olduğunu, nefsinin afetlerle dolu olduğunu
bilirdi. Böylece kibirli olmaz ve nefsi buğzetmezdi. Allah'ın kendilerine
bahşettiği kimselere hased etmezdi. Çünkü hased; gerçekte Allah'a düşman
olmaktan bir parçadır.
Nitekim bu kimse -Allah (c.c.) nimetiyle sevindirdiği
hâlde- o kula Allah'ın nimet vermesini istemez, o nimeti çekemez. Allah ise
hasetçinin bu durumunu sevmez. Kuşkusuz hasetçi kimse, gerek Allah'ın kazası,
kaderi, sevmesi ve gerekse istememesi konularında Allah'a karşı çıkmaktadır.
Zaten bundan dolayıdır ki, İblis
(Allah'ın laneti üzerine olsun) gerçekten Allah'ın düşmanıdır. Çünkü onun
günahı, kibir ve hasetten kaynaklanmıştır.
- Şüphesiz bu iki hasletin
(Kibir ve Hasedin)
nefisten sökülüp atılması;
ancak Allah'ı bilmek, O'nu birlemek, O'ndan razı olmak ve O'nun için razı olmak
ve O'na yakın olmakla olur.
- Gazabın nefisten sökülüp
atılması ise; kişinin nefsini bilmesiyle
olur. Nefsin gazaplanmayı hak etmediğini, intikam almaya hak sahibi olmadığını
bilmekle olur.
Kuşkusuz haset; nefis için rızayı seçmek, yaratanına karşı da
gazap etmek anlamını taşır. Bu afetin kendisini yönlendirdiği en büyük şey,
afetlerin, Allah'a buğzetmek ve O'ndan razı olma hususlarında dönüp
dolaşmasıdır. Afete her defasında gazaptan bir şey dahil oluyorsa, Allah'a olan
rızası bu afetten çıkar.
- Şehvetlere gelince; bunun ilacı ise, sağlıklı ilimdir. Şöyle
ki, şehvetlerin gitmesi ve mahrum olunmanın en büyük sebebi hakkında sağlıklı
bilgi ve marifeti elde etmek gerekir. Kuşkusuz şehvetleri ablukaya almak bu
bilgilerle olur. Dolayısıyla sen her şehvet kapısını her defasında açtıkça
(şehvetin zararlarını sana aktaracak) sağlıklı bilgiyi elde etmekten mahrum
olmaya devam edersin. Bu kapıyı da her defasında kapattıkça, en eksiksiz biçimde
sen bu sağlıklı bilgiyi ve sağlıklı marifeti elde edersin ve bu yolda devam
edersin.
- Gazaba gelince; gazap
yırtıcı hayvan gibidir. Birisi onu kurtaracak olsa onu yemeye kalkışır.
- Şehvet ise ateş gibidir.
Kişi onu söndürmeye kalkıştığında, ateş onu yakmaya çalışır.
- Kibir ise, kralın, kölesiyle
tartışması gibidir. Kölesini öldürmese bile onu yanından kovar.
- Haset ise, senden kadri
yüksek bir kimseye karşı olman demektir.
Muhakkak ki, şehvetine karşı
galip olan ve gazabını yenen kimseyi şeytan kendi gölgesinden ayırır.
Her kime de şehveti galip gelecek ve gazabı da kendisini yenecek olursa,
o kimseyi de hayalinden ayırır (kendi gölgesinden onu eksik etmez).
|