بســـم الله الرحمن الرحيم

 

Kalb Birbirine Zıt İki Şeyi Kabul Etmez

 

Kalp mahalli, içinde barındırdığı zat ve kişiler hakkında nasıl zıtlık içermemeyi şart koşmuşsa aynı şekilde itikat ve irade ile ilgili konularda da zıtlık içermemeyi şart koşmuştur.

Kalp, eğer inanç ve sevgi olarak bâtıl ile doluysa, hakka ve onu sevmeye dair bir inanç o kimsenin, kalbinde asla bulunmaz. Tıpkı faydasız ve boş şeyleri konuşup da konuştuklarından dinleyenin faydalı bir şeyler alamadığı; ancak bâtıl ve boş şeyleri terk ettiği zaman konuşmasının sahibine fayda sağladığı dil gibi. İşte organlar da böylecedir.

Organlar Allah'a itaat etmeksizin faaliyet gösterecek olurlarsa, ancak zıddının ortadan kalkmasıyla itaat olayı meydana gelir.

İşte Allah'tan başkasına sevgi besleyen, O'ndan başkasını düşünen, seven, şevk duyan ve dost olan kalp de böyledir. Bu kalpte Allah'a olan muhabbet, düşünce, sevgi, kendisiyle karşılaşmaya şevk duyma da ancak O'ndan başkasına olan bağlılık yok olduğu takdirde gerçekleşir.

Diliyle Allahu Teâlâ'yı zikredip, organlarıyla da hizmet etmek ancak O'ndan başkasını zikretmeyi terk etmekle ve ona hizmet etmeyi bırakmakla mümkün olur.

Dolayısıyla kalp, yaratılmışlarla dolu olup bunlarla meşgul olmakta ve faydasız bâtıl ilimlerle yoğunsa, işte bu kimsenin kalbinde Allahu Teâlâ'yla meşguliyet, O'nun isimleriyle, sıfatlarıyla ve hükümleriyle dolu bir yer yoktur demektir. Bunun sırrı şudur:

Kalbin boyun eğmesi, kulağın boyun eğmesi gibidir. Allah'ın sözünden başka şeyler hakkında bir şeyler işitip boyun eğecek olursa, O'nun sözüne boyun eğmesinden ve O'nu anlamasından eser kalmaz. Tıpkı Allah'a değil de başkasına meyil ettiği zaman, O'na (c.c.) olan meyilinden eser kalmadığı gibi. Şayet kalp O'nu zikretmeyip başkasını zikredecek olursa, onda Allah'ın zikrine dair bir eser yok demektir. Tıpkı dil gibi...

İşte bundan dolayı sahih bir rivayet de Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

"Sizden birinizin karnının irinle dolup taşması kuşkusuz şiirle dolmasından daha hayırlıdır." (Buhârî (6155) ve Müslim (2257) Ebû Hüreyre hadisinden rivayet ettiler.)

Hadisin beyan ettiğine göre; karın / iç taraf, şiirle dolmuştur. Aynı şekilde elle tutulan bir alan kaplamayan şek ve şüphelerle, hayaller ve tasarımlarla, faydasız ilimlerle, boş espirilerle, fıkralarla ve hikayelerle vb. dolacağını ortaya koyar. Öyleyse kalp bunlarla dolacak olursa, Kur'an'ın hakikatleri ve eksiksizliğin ve mutluluğun kendisiyle oluşacağı ilim de gelecek olsa, bu (yanlışları) silecek şuuru da bulmamışsa, bu takdirde kalbi Ondan (c.c.) başka bir yere göçer gider.

Tıpkı kalbi zıtlıklarla dolu olan bir kimseye bir nasihat anlatıldığı zaman onu kaldıramayacağı, nasihati idrak ve kabul edemeyeceği ve onu kalbine sokamayacağı gibi. Lakin göçebe gibi dönüp dolaşır da bir türlü sabit bir mekan da edinemez.

Bundan dolayı şöyle denilmiştir:

Bizden gayrısına kalbini arındır, bizimle ol, Bağrımız her arındırana açıktır Sabır göstermek gaye hazinemiz için bir tılsımdır Kim de tılsımcıdan kurtulursa hazinesine ulaşıverir.

Başarı Allah'tan dır.

 

İÇİNDEKİLER