Kur'an'dan faydalanmak istersen onu okuyacağın ve dinleyeceğin zaman kalbini ona
bağla ve işitme organlarını ancak ona yönlendir. Yüce Allah'ın seninle
konuştuğu, muhatap olunduğun şuuruyla o atmosferde hazır bulun. Çünkü Kur'an,
Resûlü'nün dili üzere Allah'ın buyurduğu hitabıdır.
Allahu Teâlâ şöyle buyurmuştur:
"Muhakkak ki bunda kalbi olan veya hazır bulunup
kulak veren kimseler için bir öğüt bulunmaktadır."
(Kaf, 37)
İşte böyle...
Bunun tam tesir etmesi için, gerçekleşmesi gereken düsturların, konumlara olan
bağlantısının, bu tesirin meydana gelme koşullarının, gerekli şartın meydana
gelmesi ve bunlara mani olan etkenlerin kalkması gerekir. Ayet-i kerime bunların
hepsini apaçık ve özlü bir anlatımla dile getirmekte, maksadı ortaya
koymaktadır....
Ayet-i kerime'de buyurulan:
"Muhakkak ki bunda bir öğüt bulunmaktadır"
cümlesi, sûrenin başından bu ayete kadar olan
konulara işaret etmektedir. İşte bu, tesir edendir.
"Kalbi olan"
ifadesine gelirsek, bu da (tesiri) kabul eden yerdir. Bundan murad ise, Allahu
Teâlâ'yı akleden diri kalptir. Allahu Teâlâ'nın buyurduğu gibi:
"O'nun söyledikleri, ancak Allah'tan gelmiş bir
öğüt ve apaçık bir Kur'andır. Diri olanları uyarsın ve kâfirler cezayı hak
etsinler diye." (Yasin,
69-70)
Yani, diri kalpleri.
Âyette geçen, "Kulak veren" ifadesi ise; kendisine söylenenlere karşı hazır
bulunup kulak vermek ve işitmeyi oraya yönlendirmek demektir. Nitekim bu da, söz
ile tesir etmenin şartı anlamına gelir.
"Hazır bulunup" ifadesine bakarsak; bundan murad ise, kalbin şahit olması, hazır
bulunup, kaybolmaması demektir.
İbn Kuteybe der ki:
"Allah'ın Kitabını
dinlerken kalp ve idrak hazır ve şahit bulunmalı ve asla gafil olmamalıdır."
Şu
var ki, kalbin başka yerde olması, tesir etmesi için engel teşkil etmektedir.
Yani kendisine söylenenlere karşı kalp gaflette bulunmakta ve hazır
olmamaktadır. Ona bakışlarını çevirmemekte, onu düşünmemektedir.
Öyleyse, tesir
oluşmuşsa ki bu Kur'an-ı Kerim'in bizzat kendisidir
Kabul eden yerde oluşmuşsa -
ki bu da akleden kalptir-,
Şart
da meydana gelmişse -ki bu da kulak vermektir-,
Maniler de ortadan kalkmışlarsa -bunlarda kalbin gafil olması, âyetin hitabından
çıkıp başka şeylere yönelmesidir-
O
takdirde istenilen tesir meydana gelmiş demektir. Bu da: Faydalanmak ve öğüt
almaktır.
|