Nimetler üçtür:
1 - Kulun bildiği, elde edilen nimet.
2 - Gelmesi ümit edip beklenilen nimet.
3 - Kulun içinde olup da düşünmediği nimet.
Yüce Allah (c.c.) kuluna nimetini
tamamlamayı istediğinde hâlihazırda olan nimetini ona belirtir ve -kul onu
dağıtmayana dek de- kendisiyle kayıtlanacak bir kayıtla, şükretmesine karşılık
Allah ona verir. Çünkü bu nimetler günah işlemekle dağılır, şükretmekle de
kayıtlanıp gelir.
Allah (c.c.) bu kulunu, geleceği
beklenen nimetleri elde etmesi için amel etmesinde yardımcı olur, günahların
önüne set çekecek yolları ve onlardan uzak duracak faktörleri gösterir. Bütün
yönlerle o kuluna bu nimetleri ortaya koyar ve nimetleri ona tanıtır; ama o kul
bunları şuur etmekten yoksun olmuştur.
Rivayete göre; bir bedevî raşid halifenin yanına girer ve:
"Ey Mü'minlerin Emiri!
Nimetlere karşı şükretmeye devam ettiğinden dolayı Allah (c.c.) sana
nimetlerini sabit kılsın, O'na hüsnü zan beslemenden ve O'na itaatte devam
etmenden dolayı bu nimetlere ümit etmekle sana yeni nimetler versin. Buna ek olarak,
bilmediğin için de şükretmediğin o içinde olduğun nimetleri de sana bildirsin"
der.
Bunun üzerine halife sevinir ve:
"Taksimatı
ne de güzel yapmış" diye cevap verir.
|