Şunu bil ki, tehlikeler ve vesveseler, alâkalarını düşünceye
sürükler, düşüncesi bunları alır ve zikretmeye yönlendirir, zikretme melekesi
ise, bunları alır ve iradeye yönlendirir, irade de bunları alır ve amellerle
azalara sevk eder. Böylece sağlamlaşır ve bir âdet hâlini alır. Kuşkusuz bunları
daha ilk aşamasındayken reddetmek/almamak, kuvvetlenip tamamladıktan sonra
reddetmekten daha kolaydır.
Bilindiği üzere; insan, hatırına gelenleri ve bunları atmaya
dair kuvveti de emanet almaz. Çünkü bu hatıra gelenler onun nefsine hücum
ederler; ancak iman kuvveti ve akıl kuvveti olursa başka. Çünkü bunlar, kişinin
hatırına gelenlerden en iyi olanını, en razı olanını ve en nefret olanını da
kovmada yardımcı olurlar. Sahabenin dediği gibi:
"Ey Allah'ın Resûl'ü! Bizden
birisine öyle düşünceler gelmekte ki, kömür kesilinceye dek yanmamız, bunları
söylememizden daha sevimlidir bize!"
Bunun üzerine Resûlullah (sallallahu
aleyhi ve sellem):
"Siz bunu içinizde buldunuz mu?"
diye buyurdu. Onlar da:
"Evet." deyince, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
"İşte bu apaçık imandır."
buyurdu.
(Müslim
(132) Ebû Hüreyre hadisinden rivayet etmiştir.)
Bir lafız da şöyledir:
"Şeytanın tuzağını
vesveseye çeviren Allah'a hamd olsun."
(Ahmed
(2097) sahih isnadla İbn Abbas'dan rivayet etmiştir. Hadisin uzun bölümü için
aynı yere bakınız.)
Bu hadisin açıklaması hakkında
iki görüş vardır:
1 - Bunu çevirmesi ve vesvesenin kötülüğü apaçık iman
demektir.
2 - Vesvesenin olması ve şeytanın kulun nefsine atması apaçık
iman demektir. Çünkü şeytan kulun nefsine vesvese vermekte, imanına karşı
saldırmak ve onu yok etmek ister.
Kuşkusuz yüce Allah, kulun
nefsini, hiç durmayan ve devamlı dönen bir değirmen gibi yaratmıştır. Mutlaka
bir şeyleri öğütmesi gerekir. Şayet içine dane konursa onu öğütür, içine toprak
ya da taş da koysan onu öğütür.
Öyleyse kişinin nefsine gelen
fikirler ve hatıra gelenler / vesveseler değirmenin içine konan daneler
konumundadır. Nitekim bu değirmen bozulacak da değildir. Hatta içine bir
şeylerin konulması gerekir.
Buna göre insanlardan kimisi
vardır ki, değirmene daneler de koyar. Hem kendisi hem de başkasına yararlı ince
toz, un vb. çıkar. Kuşkusuz çoğu da kum, taş, saman vb. şeyleri değirmende
öğütür. Hamurun ve ekmeğin vakti geldiğinde, o takdirde gerçek öğütülmüş olan
karşısına çıkacaktır.
|