"Çoklukla övünmek, sizi kabirlere varıncaya kadar oyaladı. Hayır! Yakında
bileceksiniz. Yine hayır! Yakında bileceksiniz. Hayır! Eğer kesin bilgi ile
bilseniz, elbette cehennemi görürsünüz. Sonra yemin olsun ki, cehennemi yakın
gözüyle göreceksiniz. Sonra yemin olsun ki, o gün (size verilen) her
nimetten sorulacaksınız." (Tekasür sûresi)
Bu
sûre; gerek vaad ve gerekse tehdit ile ilgili konuları içinde toplamış bir
sûredir.
Aynı zamanda iyi akleden kimseye de sûre iyi bir vaaz niteliğindendir.
Âyet-i kerime'de "oyaladı"
diye buyurulmuştur. Yani mazeretiniz olmadığı hâlde
bir yönüyle sizleri oyaladı demektir. Çünkü "el-İlhâ ani'ş-şeyi", bir şeyden
ötürü oyalanma mânasına gelir. Şayet bu, maksatlı (bilerek) bir oyalanma olmuş
olsaydı, o takdirde mükellefiyetlik söz konusu olurdu. Şayet maksatlı olmasaydı,
o zamanda Resûlullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) unutkanlık hakkında:
"Kuşkusuz bu, beni az önce namazımdan oyaladı
(alıkoydu)" diye buyurduğu gibi mazur olmuş olurdu.
(Buhârî (373) ve Müslim (556) Aişe hadisinden rivayet ettiler.)
Hadiste
buyrulan, unutkanlığın bir türüdür.
Hadiste "Çocuktan dolayı oyaladı" diye
buyrulmuştur.
"Lehâbi'ş-şey'i", ondan ötürü meşgul oldu, o onu oyaladı, ondan
yüz çevirdi demektir. (Buhârî (6191) ve Müslim (2149) Sehl b. Sad hadisinden rivayet ettiler.)
Şu var ki; eğlence kalb için oyun da organ ve azalar için
kullanılır. Bundan dolayı da her ikisi bir çatı altında toplanmıştır. Yine
bundan dolayı Allahu Teâlâ'nın:
"Çoklukla övünmek, sizi kabirlere varıncaya
kadar oyaladı." buyurması, oyalanmalarından ötürü kınanmalarının en feci olanını
içerir. Çünkü övünenler bunlara ek olarak bazen de organ ve azalarıyla bunu
işlemektedirler. Bazen de kalp eğlenceye dalmış olmayabilir. Dolayısıyla (lehv)
eğlence; dalmak ve karşı çıkmak anlamını taşır.
"Tekasür" ise: "tefaül" babından
çokluk kalıbında gelmiştir. Bu da "birbirinizle karşılıklı övünmeniz"
demektir.
Aynı zamanda mutlaklığı ve genelliğini murad ederek, kendisiyle övünülecek
şeylerle karşısındakine karşı çıktığını da ifade etmektedir.
Şüphesiz kulun
başkalarına karşı -Allah ve Resûl'üne itaatin dışında- övünmesi ve konuya
baştan dönmesiyle (kendisine göre) yararlı olacağı övünüşünün hepsi işte bu tekasür kapsamına girer.
Öyleyse; her şeyde mal, makam, liderlik, kadın, ilim ve
özellikle de ihtiyaç duymadığı konuların hepsinde tekasür (övünme) söz
konusudur. Yazdığı kitaplarda ve birçok meselede övünme...
"Tekasür" aynı zamanda
başkasında olandan daha çoğunun kendisinde olmasını istemesidir. Bu ise,
kınanmış bir istektir. Ancak Allahu Teâlâ'ya yakın olmak için hayırlı şeyleri
(takva gibi) istemek caizdir. Zaten böyle bir isteyiş hayırlarda yarışmak
demektir.
"Sahih-i Müslim'de
(No: 2958.)
Abdullah b. Şihhîr'den gelen hadiste, kendisi Nebi
(sallallahu aleyhi ve sellem)'e yetiştiğinde kendileri:
"Çoklukla övünmek, sizi kabirlere varıncaya kadar oyaladı."
âyetini
okumaktaydı.
Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
"Âdemoğlu,
"Malım malım" der. Hâlbuki malın, ancak tasadduk ettiğin ya da yiyip tükettiğin
veya giyip eskittiğindir."
|