"Tevhid" en lütufkâr en nezih, en temiz ve en arınık olan
konudur.
Zedelerin, tesirlerin ve yırtıkların
kendisini etkilediği en küçük iz bile tıpkı bembeyaz bir elbisenin üzerine en
küçük noktanın izi gibidir ve pürüzsüz bir aynada çokça ufak bir pürüzlü noktası
gibidir.
Zaten bundan dolayıdır ki; azıcık
bir vakit olsun, küçük bir lafız olsun ve çok gizli şehvet olsun tevhidi
zedeleyebilmektedir.
Dolayısıyla bunun sahibi bu türeyen izleri
kökünden sökmesi lâzım, aksi hâlde bunlar kuvvetlenir ve tabiatına girer ve bu
sefer bunları koparıp sökmen oldukça zorlaşır.
İşte hakkında
hâsıl olup meydana gelen bu izler ve tabiatlara gelirsek;
Bunlardan
kimisi hemen meydana gelebilmekte ve hemen zeval bulabilmektedir.
Kimsi hemen meydana gelebilmekte
yavaşça zeval bulabilmektedir.
Kimisi de yavaşça meydana gelebilmekte ve yavaşça
zeval bulabilmektedir.
Lâkin insanlardan kimisi de vardır ki tevhidi büyük ve
yüce olur. Bu tevhidle birçok izleri içinde götürüverir -küçücük bir necaseti
ve pisliği ortadan kaldıran çokça bir su birikintisi gibi- bu tevhidde de
izlerin kalması mümkün değildir.
Bu tevhidin dışında olan, tevhidi oldukça zayıf
olan ise tevhidinin zayıflığını, yüce ve büyük tevhid sahibinin tevhidine
karşılaştırdığında bu takdirde büyük tevhid sahibinin onda ki tesirinden dolayı
artık bundan büyük tevhid sahibinde olduğu gibi ortaya çıkan bir iz olmadan
kendisi de o hâli alır.
Aynı zamanda arını bir yerde ortaya çıkan pürüzler olurken,
arınık olmayan bir yerdeki pürüzler ortaya çıkmaz. Böylece bundan başkasını
izale etmekle tedarik eder. Çünkü o bunu anlayamaz.
Aynı zamanda çokça güzellikler işleyen ve günahlarla savaşan
kimse bu günahları işleyen kimsenin ve bu güzellikleri olmayan kimsenin
kendisine müsamaha edilmediği şeylerle, ona müsamaha edilir. Şöyle denildiği
gibi:
Sevgiliye gelince, o bir günah
işleyince
Güzellikleri bin tane şefaatçi
getirir.
(Şu var ki; bir defa hiçbir günah küçük görülemez. Zaten bu
kişiyi dinden uzak eder. Şiirde kastedilen bu değildir. Şiirde anlatılmak
istenen şudur: Bu kimse devamlı günah işleyen kimse gibi olmadığı için, bir defa
günah işleyince öyle bir pişmanlığa girer ve öyle bir tevbe eder ki... Allah'ın
izniyle kendisini bu günahtan kurtarmaya vesile olacak hususları (tevbe gibi.)
hemen yapmaya koyulur. Çok günahlar işleyip bir türlü tevbeye yanaşmayan kimse
gibi değildir. Allah en iyisini bilir. (Mütercim)
Aynı zamanda; samimî istek, kuvvetli irade ve eksiksiz bir
teslimiyet bu arızaları ve garip izleri muktezası ve gereğine doğru götürüp
giderir. Tıpkı yalanın, kötü maksadın ve zayıf bir teslimiyetin, övülen söz ve
fiilleri muktezası ve gereğine doğru götürüp giderdiği gibi. Tıpkı galip gelen
bir şeyin galip olmayanı bastırması ve bunların tabiata gelecek olan gıdaların
menfaatlerini engellediği konusunun buna şahit olduğu gibi.
|