Yüce istek öyle bir yerde ki, ona ulaşmak için yüksek bir
himmet / istek ve doğru bir niyet gerekir. Her kim bu ikisini kaybedecek olursa,
yüce isteğe ulaşması imkansızlaşır. Çünkü himmeti, ulvî olduğunda, sadece ona
bağlı olur; başkasına değil. Şayet niyeti de sahih ise, bu sefer kul yüce
isteklere ulaştıran yolu izler. Öyleyse niyet, o kula yolu münferid kılar. Şayet
istediği ve ona ulaştıracak yol bir olursa, o takdir de ulaştırması gayesi olur.
Şayet himmeti basit şeylere olursa, o zaman bu himmeti basit ve değersizlere
bağlı olur. Yüce isteklere bağlı olmaz. Şayet niyet doğru olmaz ise, o takdirde
yol, kendisini yüksek isteklere ulaştırmaz.
Durumun dönüp dolaştığı; kulun himmeti ve niyetidir. Bu ikisi
de hem isteği, hem de yolu demektir. Kul hakkında tam olması için şu üç hususun
terk edilmesi gerekir:
1 - İnsanların ortaya, koyduğu dünyalıkları terk etmek.
2 - Yüce şeyleri istemesini ve bu yolu izlemesini engelleyen
faktörleri terk etmek.
3 - İstedikleriyle kalbi arasına giren ve istediklerinden
kendisini soyutlamaya çalışan alakaları terk etmek.
Bunun aslı ise şudur: Yemek, içmek, uyumak, dolaşıp,
kalabalığın arasında bulunmak... gibi insanı maksattan meşgul eden fuzûlî şeyleri terk etmektir. Bunlardan istediğine yardımcı
olacak olanları alır, istediğiyle arasını koparacak olanları ise bırakır. Aksi
durumda isteği zayıflar.
Allah kendisinden yardım istenilendir.
|