Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) henüz küçük iken yetim kalmıştı. Kendisine amcası
bakmaktaydı. Kendi nefsi bir türlü Resûlullah'a tabi olmuyordu. Hatta O'nu
ortadan kaldırmayı bile aklına sokmuştu. Hayatının diğer yarısını hastalıkla
geçirmesi onu bundan engellemişti. Bir defasında Resûlullah (sallallahu aleyhi
ve sellem) oturmuş
amcasını bekliyordu. Amcasının hastalığı iyileşmiş ve sabrı da tükenmişti.
Peygamberin içindeki bağrı ona şöyle nida ediyordu:
Hasta olduğunu daha artık ne zamana kadar
Zorluklarla şikayet eder
Artık hastalığa esir olursa belki bir yol buluverir
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
"Ey amcacığım! İslâm'a girmeni çok uzun zamandır bekliyorum
ve senden buna karşı bir istek göremiyorum." diye buyurdu ve devamla:
"Şayet müsiüman olursan sana verilecek her şeyi kuşkusuz yanımdan çıkartıp veririm."
diye buyurdu.
İşte bu sözü karşında şevke gelen dil şunları haykırmaz mı:
Muhammed'in (sallallahu aleyhi ve sellem) bir bakışı dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır.
Şayet Mecnun'a:
"Leyla'nın kalmasını mı yoksa bütün ihtişamı ile dünyayı mı
istersin?" denilse,
Kuşkusuz şöyle cevaplar:
"Dünyanın musibetlerine uğramaktansa, Leyla'nın ayak
tozu bana daha tatlı ve daha yararlıdır."
Amcası O'nun giysilerini çıkardı ve sefer için iki parçaya ayırdı. Birisine
gömlek olarak, öbürüne de rida olarak verdi. Savaşa çağrıcı nida edince,
sevilenler / dostlar yanında olmasını kanaat getirdi. Nitekim seven kimse, yolun
uzak olmasına aldırış etmez. Çünkü maksadı zaten ona yardımcı olmaktır.
Şunu bil ki; Allah kendisini isteyen kimselere Korumasını nasib eder Koruduğuna
destek çıkmak isteyenlere de Korumasını nasib eder
Artık ruhunu teslim edince, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) onun naşını alıp lahide
yerleştirdi ve:
"Ey Allah'ım! Ben ondan razı ayrıldım. Sen de ondan razı ol"
buyurdu.
(Bak: "Siretu İbn Hişam", 2/527,528. İbn Hacer "el-İsabe" 6/149 adlı eserde der
ki: "Bu yönüyle İmam Beğavi uzun rivayet etmiştir. Ricali sikadır; ancak içinde
kopukluk vardır." "el-İsabe" 6/149 adlı eserde yine belirtildiği üzere, İbn
Mendeh bunu Sa'd b. es-Salt yoluyla, o da el-Ameş, o da Ebû Vail, o da İbn
Mes'ud'dan rivayet etmiştir. Bununla beraber Kesir b. Abdullah b. Amr b. Avf
yoluyla, o da babası ve o da dedesi yoluyla rivayet de mevcuttur.)
Bunun üzerine İbn Mes'ud:
"Keşke bu kabrin sahibi ben olsaydım."
dedi.
Ey
azimsiz kul! Havadaki yırtıcı kuş oldukça küçük görünür; ancak yere inince avını
parçalayıverir.
|