Arif / hakikatin şuurunda olan kimse, dünyayı terk etmeyi
emretmez. Çünkü insanların bunu terk etmeye güçleri yetmez, lâkin onlara dünyada
kalmalarıyla beraber günahlarını terk etmelerini emredebilir, onlara dünyayı
terk etmenin faziletli olduğunu, günahları terk etmenin de farz olduğunu söyler.
Farz olanı yerine getirmeyen bir
kimseye nasıl da faziletli olan bir şeyi emredebilir ki! Günahları terk etmek
kendilerine zor geliyorsa, o zaman onlara Allah'ın nimetlerini, ihsan edişini,
kemal sıfatlarını ve yüce özelliklerini sevdirmeye koyul. Çünkü kalpler fıtraten
O'nu sevmeye meyillidir. Kalpler eğer O'nu (c.c.) sevmeye bağlanmışlarsa,
günahları terk etmek, günahlarda ısrarcı olmayı ve onlara yönelmeyi terk edip
bırakmak kolaylaşır.
Yahya b. Muaz der ki:
"Akıllı bir
kimsenin dünyayı istemesi, cahil bir kimsenin dünyayı terk etmesinden daha
hayırlıdır."
Arif olan kimse; insanları dünyalarından Allahu Teâlâ'ya
davet eder, böylece icabet etmek kendilerine kolaylaşır.
Zahid olan kimse;
dünyayı terk etmekle Allah'a davet eder ve onların buna icabet etmeleri ise,
onlara ağır gelir.
İnsanın kendisinin akledemediği memeden sütün kesilmesine
gelirsek, kişi memeden (bebek iken) güçlüce emmişti. Ancak sütannelerinden sütü
en yararlı olanı ve en hoş olanı seçer. Çünkü sütte, onu emen kişinin tabiatında
oldukça bir tesiri bulunur. Kuşkusuz sütü hastalıklı olan bir kadını emen
bebeğin kendisinde de bir hastalık ortaya çıkabilmektedir. Şu var ki, süt emen
kimselerin en yararlı olan süt emişleri aç ve iştahlı iken emmeleridir. Eğer
sütten kesilmenin açlığına dair açlık kuvvetli olursa, o takdirde bir (yudum) kadar da
olsa o sütü emer. Çünkü mide bazen kişiyi öldürebilir.
|