NÛH SÛRESİ 2

Sûrenin Tanıtımı 2

İbret Almaya Çağrı ve Kınama. 3

Bununla beraber bu sûrenin ayetlerinde şu hususiyetler göze çarpar: 3

Nuh Kavminin İlahlarının Adları Hakkında. 3


NÛH SÛRESİ

 

Kur'an'daki Sırası       : 71

Nüzul Sırası                : 71

Ayet Sayısı                 : 28

İndiği Dönem             : Mekke

 

Sûrenin Tanıtımı

 

Bu süre Nuh'un kavmine sunduğu mesajı, kavminin inkarı ve mesaj karşısında takın­dıkları olumsuz tutum nedeniyle Rabbine yaptığı münâcatı içermektedir. Bu süre, peygam­berlerin adlarıyla anılan ve içerisinde, kendisine adı verilen Peygamber'in kıssasıyla birlikte diğer peygamberlerin kıssalarını ve Arap kafirlerine yönelik olarak da öğüt ve hatırlatma bölümlerini içeren diğer sûrelerden ayrılmaktadır. Aynı zamanda bu sûre, kıssa bölümleri­nin diğer sûrelerde hatırlatma ve kınama tarzında istenilmesinden de ayrılmaktadır. Bu­nunla beraber bu sûrenin üslubu, Kur'an kıssalarının üslubuna benzer; hedefleri de bu kıssaların hedefleriyle uyum içerisindedir[1]

.

 

Rahman ve Rahim Allah'ın Adıyla

1-  Şüphesiz biz Nuh'u "Kavmini, onlara acı bir azap gel­meden evvel uyar" diye kendi kavmine (Peygamber ola­rak) gönderdik.

2- Ey kavmim! dedi; ben sizin için açık bir uyarıcıyım.

3- Allah'a kulluk edin, O'ndan korkun, bana da itaat edin.

4-  Kİ (Allah) günahlarınızdan bir kısmını bağışlasın ve sizi belli bir süreye[2]' kadar ertelesin. Zira Allah'ın süresi geldi­ği zaman ertelenmez. Bir bilmiş olsaydınız".

5-  Dedi ki: "Rabbim gerçekten kavmimi gece, gündüz da­vet ettim".

6-  Fakat benim davetim, onlara kaçışlarını[3]artırmaktan başka bir katkıda bulunmadı.

7-  Doğrusu ben, onları bağışlaman için her davet edişim­de, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, örtülerini baş-İarına çektiler'[4]', direttiler ve kibirlendikçe kibirlendiler.

8- Sonra onları açıktan açığa davet ettim.

9- Sonra onlara açıktan söyledim, gizli gizli söyledim[5].

10-  Rabbinizden mağfiret dileyin, çünkü o çok bağışlayan­dır, dedim.

11- (Mağfiret dileyin ki) üzerinize gökten bol bol'[6]' yağ­mur indirsin.

12- Ve size mallarla, oğullarla yardım etsin; size bahçeler, ırmaklar versin.

13- Size ne oluyor ki, Allah'a büyüklüğü'[7]' ya kıştı ramı yor-sunuz?

14- Oysa, sizi türlü aşamalardan'[8] geçirerek o yaratmıştır.

15- Görmediniz mi? Allah, nasıl yedi göğü birbiri üstünde tabaka tabaka yaratmıştır?

16- Ve Ay'ı bunlar içinde bir nur yaptı. Güneşi de bir kan­dil kıldı.

17- Allah, sizi yerden bir bitki gibi bitirdi.

18-  Sonra sizi yine oraya geri çevirecek ve tekrar çıkara­caktır.

19- Allah, yeri sizin için bir yaygı kıldı.

20- Ki, onda açılan geniş geniş yollarda gidesiniz.

21- Nuh: "Rabbİm, gerçekten onlar bana isyan ettiler; mal ve çocukları kendilerine ziyandan başka bir şeyi arttırma-yan kimselere uydular" dedi.

22- Büyük büyük'[9] tuzaklar kurdular.

23-  Dediler ki: Sakın ilahlarınızı bırakmayın; hele Yed'-den, Suvâ'dan, Yeğus'tan, Ye'ûk'tan ve Nesr'den[10] asla vazgeçmeyin.

24-  (Böylece) onlar, çok kimseyi yoldan çıkardılar. (Rab­bim) sen de bu zalimlerin ancak şaşkınlıklarını arttır.

25- Bunlar hataları yüzünden suda boğuldular; sonra ateşe sokuldular ve o zaman Allah'ın dışında hiç bir yardımcı bulamadılar.

26-  Nuh "Rabbim, yeryüzünde kafirlerden yurt edinen'[11] hiç kimseyi bırakma" dedi.

27-  Çünkü sen onları bırakırsan, kullarını şaşırtırlar ve sa­dece ahlâksız, nankör (İnsanlar) doğururlar.

28-  Rabbim, beni, annemi, babamı; mü'min olarak evime gireni, iman eden erkekleri ve İman eden kadınları bağışla, zalimlerin de sadece helakini'[12] arttır.

 

İbret Almaya Çağrı ve Kınama

 

Ayetlerin ifadesi gayet açık olup, tekrar izaha ihtiyaç yoktur. Ayetler birbirleriyle bağlantılı olduğundan, bütün olarak birarada aktardık. Ayetlerin muhtevasında şunlar vardır:

1- Nuh'un kavmini Allah'a davet etmesi ve başlarına O'nun azabı gelmeden önce, onları uyarması için gönderildiğine dair Rabbani bir açıklama vardır.

2- Nuh'un kavmine söyledikleri, onlara yaptığı nasihatlan, Allah'ın mağfiret ve -tuflarını elde etmeye teşvik edip, O'nun azap ve gazabından sakındırması anlatılmakta­dır.

3- Nuh'un kavminin yüz çevirip davetinden uzaklaşması, iman etmelerinde son de­rece ısrarlı olmasına, onları gizli-açık, tek tek ve toplu olarak, müjdeleyerek-korkutarak, Allah'ın kendilerine bahşettiği nimetlerini hatırlatarak, dikkatlerini Allah'ın kudretini, büyüklüğünü gösteren kainatta ve kendilerinde bulunan delillere çekmek suretiyle çağ­rıda bulunmasına rağmen, inkarlarında şiddetle ısrar etmeleri neticesinde öfkelenip Al­lah a yaptığı dua ve münâcâtı aktarılmaktadır. Sonra kavminin ileri gelenleri ve zengin­len tuzaklar kuruyor, insanları, öğütlerini dinlememeleri için kışkırtıyorlar; onlara ilah­larına ve geleneklerine sahip çıkmalarını tavsiye ediyorlardı. İşte bunun, insanların doğ­ru yoldan sapmasında, küfür ve inatkâr tutumlarını devam ettirmesinde çok büyük etkisi oluyordu.

4- Nuh'un kavminden ümidini kestikten sonra Rabbine, kafirleri helak edip onlardan hiçbirini hayatta bırakmaması için duada bulunduğu anlatılmaktadır. Çünkü onlar inat 'e inkarda o derece ileri gitmişlerdi ki, ne onların düzelmesinde, ne de gelecek nesillerinin onların yapacağı telkin nedeniyle düzelmesinde ümit kalmamıştır. Sonra kendisine ve ana-habasına, davetine icabet edip iman eden herkese ve tüm mü'min erkek ve

mü'min kadınlara yaptığı dua aktarılmıştır.

Ayetlerin akışından anlaşıldığına göre, 25. ayet Nuh'un sözünden değildir. Rabbani bir açıklamadır. Nuh'un kavminin, işledikleri günah ve hatalarından dolayı suda boğul­dukları kaydedilmiştir. Ahirette varacakları yer İse cehennem ateşidir. Orada kendileri­ne, Allah'a ve gazabına karşı yardım edecek hiçbir kimse bulamayacaklardır.

Görüldüğü gibi sûrenin ayetleri sadece Nuh'un kavmine olan mesajına hastır. Bu sû­re bu açıdan, Peygamber isimleriyle anılan diğer Kur'an sûrelerinden ayrılmaktadır. Zi­ra Peygamber adlarıyla anılan diğer sûrelerde, sûreye adı verilen Peygamberin kıssası anlatıldığı gibi, diğer Peygamberlerin kıssaları ve mesajları da anlatılmakta, bunun yanı-sıra da öğütler, hatırlatmalar, Muhammedi mesaj ve Arapların takındıkları tavırlar da iş­lenmektedir. [13]

 

Bununla beraber bu sûrenin ayetlerinde şu hususiyetler göze çarpar:

 

1- Allah'ın nimet ve lütuflarını hatırlatan ve gücünün delillerini gösteren üslûp ile çok sayıdaki sûrede Arap kafirlerine yönelik birçok ayetlerin üslûpları arasında azım-sanmayacak bir benz.erlik vardır.

2-  Nuh kavminin kafirlerinin tutumları, inkarda ısrarları, liderlerinin desiseleri, in­sanları onu dinlememeleri için kışkırtmaları ile birçok ayette anlatılan Arap kafirlerinin ve ileri gelenlerinin tutumları arasında azimsanamayacak bir benzerlik bulunmaktadır. Bunun birçok örnekleri daha önce geçmişti.

Dolayısıyla sûre ayetlerinin amaçları arasında Arapları da uyarmak, onları Nuh kav­minin durumundan ibret almaya çağırıp, onların tavırlarına benzer tutumlarından ötürü onları kınamak da yer almaktadır. Aynı zamanda Peygamber'i ve mü'minleri teselli et­mek amaçlanmıştır. Zira Arap kafirlerinin tutumları ilk defa gerçekleşen bir tutum ol­mayıp, Nuh kavmi de aynı tutum ve tavrı daha önce sergilemişler ve akibetleri helâkla sonuçlanmıştır. [14]

 

Nuh Kavminin İlahlarının Adları Hakkında

 

Sûrede adı geçen Nuh kavminin İlahlarının isimleri, hem lafız hem de mânâ yönün­den Arapça'dır. Her ne kadar bu isimler Kur'an'ın indiği fasih Arapça'dan dönem ola­rak çok eski olsa da aralarındaki ilişki açıkça belli olmaktadır. Yeğûs ile Gavs (yar et­mek), Gays (bereketli yağmur) ve İgâse (yardım etmek) arasındaki ilişki; Yeûk ile İâ'ka ve Ta'vîk (engellemek, alıkoymak) arasındaki; Süvâ' ile Sea'h (genişlik, bolluk) arasın­daki ilişki; Ved ile Mevedde (sevgi) arasındaki ilişki; Nesr ile meşhur yırtıcı kuşa verilen ad arasındaki ilişki açıkça gözükmektedir. Peygamber'in döneminde bazı Arap ka­bilelerinin bu adlarla anılan putları olduğunu nakleden rivayetler bulunmaktadır[15] Anla­tıldığına göre Hüzeyl kabilesinin putunun adı Suvâ' idi, bulunduğu yerin adı ise Yen-bûğ olarak isimlendiriliyordu. Başka bir rivayette ise bu Hemedân kabilesinin putunun adıydı. Diğer bir rivayete göre ise, Zilkilâ' ailesinin putunun adıydı. Sanırım bunların hepsi mevcuttu ve bir kadın sûretindeydi.

Yemen'dc Mezhac ve Cürs ehlinin de Yegûs isminde bir putları vardı. Ona tapanlar arasında Murad kabilesinden Gatîfoğullan da bulunmaktaydı. Rivayete göre bu put Su-vâ'nın oğlu olup aslan sûretindeydi. Anlatıldığına göre Hemedan, Havlan ve onların müttefikleri olan kabilelerin Erhab denilen yerde Yeûk isminde bir putları vardır. Riva­yete göre Hayvan kabilesi de bu puta tapmaktaydı. Bu put aynı zamanda Zilkilâ' ailesi­nin de putları arasındaydı ve at şeklindeydi. Anlatıldığına göre Humeyr kabilesi de Nesr isminde bir puta tapıyordu. Bir rivayete göre bu Humeyr kabilesinden Zilkiâ ailesinin putuydu. Hayanıyye kabilesi kitabelerinde ise Neşr adı kayıtlı olup kuş şeklindeydi. Be­nî Kello kabilelerinin de Ved isminde bir putu olduğu ve bunun erkek suretinde olduğu anlatılmaktadır. Bu ismin eski dönemde Yemen ilahlarından birisi olduğu ve onlarda ayı temsil ettiği de kaydedilmektedir. Cahilliyye devri erkek isimlerinden bu adların ba­zısına nispet edilen birtakım rivayetler nakledilmiştir; Örneğin: Abdü Ved (Vedd'in ku­lu), Abdügays (Gays'ın kulu) gibi.

Anladığımız kadarıyla Araplar, Peygamber'in döneminde ve öncesinde bu isimleri Nuh kavminin ilahları olarak kullanıyorlardı, sonra bu isimleri iktibas ettiler; belki de Arapçalaştırarak putlarına da bu isimleri verdiler. Bu, Kur'an'ın indiği fasih Arapça dö­neminden daha eski döneme rastlamaktadır. Bu şekilde, bu isimleri olduğu gibi korudu­lar. Çünkü bunlar, gözardı edilemeyecek derecede kudsiyet kazanmışlardı.

O halde, Arapların ilahlarına vererek kullandıkları isimler, Nuh kavminin ilahlarının isimleriyle aynı olduğu yönünde yaptığımız bu tesbit doğru olduğu takdirde, onların Nuh kavminin kıssasını bildikleri ve bunu aralarında konuştukları ortaya çıkacaktır. Böylece Nuh kıssası vasıtasıyla uyan gerçekleşmiş olacak ve diğer sûrelerde olduğu gi­bi, bu sûrede de amaç yerini bulacaktır. Kaldı ki Arapların bu kıssayı kitap ehli aracılı­ğıyla mutlaka biliyor olmaları gerekmektedir. Çünkü bu kıssa onların kitaplarında biraz ayrıntılı olarak anlatılmıştır. [16]

 

 



[1] İzzet Derveze, et-tefsiru’l-hadis, Ekin Yayınları: 4/73.

[2] Yüahhırıküm ila ecelin müsemmâ İşlediğiniz günahlarınızdan dolayı hesaba çekilmenizi ve cezalandırılmanızı tehir eder.

[3] Ula firar an Ancak uzaklaşmalarını (sağladı).

[4] İstağşeva Siyâbehüm Elbiselerini yüzlerini gizlemek için başlarına çektiler. İfade, onların davetten yüz çevirmelerinin şiddetini belirtmek maksadıyla kullanılmıştır.

[5] Sümme inni a'lantü lehüm ve esrartü lehüm Onlara toplu ve teker teker, oldukları halde gizli ve açık olarak anlattım.

[6] Midrâran Sağanak halinde, bolca yağan yağmur.

[7] Lâ Tercime Lillâhi Vekâran Allah'ın büyüklüğünü itiraf edip kabul etmiyorsunuz, gücünü hesaba katmıyorsunuz ve O'nu hak­kıyla takdir etmiyorsunuz.

[8] Etvâran Türlü türlü şekillerde... Yahut "yaratılışınızın geçtiği birçok merhalelerden" anlamındadır.

[9] Kübbâran Çok şiddetli, büyük.

[10] Vedd, Siivâ, Yeğûs, Yetik, Nesr Bunlar, onların ilahları veya İbadet ettikleri varlıkların isimleridir.

[11] Deyyârâ "Evi inşa edip içerisine oturan" anlamındadır.

[12] Tebbâran Yokoluş ve yıkım.

[13] İzzet Derveze, et-tefsiru’l-hadis, Ekin Yayınları: 4/77-78.

[14] İzzet Derveze, et-tefsiru’l-hadis, Ekin Yayınları: 4/78.

[15] Bkz. Cevad Ali, Tarihü'l-Arap kable'I-İslam, c.5, s.82.

[16] İzzet Derveze, et-tefsiru’l-hadis, Ekin Yayınları: 4/78-79..