KÂFÎRUN SÜRESİ 2

Meal 2

Dirayet Ve Rivayet Tefsiri 2


KÂFÎRUN SÜRESİ

 

Meal

 

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

1- (Ey Rasûlüm!)  De ki: Ey kâfirler!

2- Sizin taptıklarınıza ben tapmam.

3- Benim taptığıma da siz tapacak değilsiniz.

4- Ben de sizin taptıklarınıza tapıcı değilim.

5- Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz.

6- Sizin dininiz size, benim dînim de banadır. [1]

 

Dirayet Ve Rivayet Tefsiri

 

(1-6) Ey Rasûlüm!) De ki: Ey kâfirler...» Bu Ayetlerin Tefsiri

Bu sureye aynı zamanda «EUMukaşkaşe Suresi» de denilir. Nitekim bu durumu tbn Ebi Hatim, Zürare bin Efra'dan riva­yet ediyor. Bu kökten gelen «Keşkeşe» fiili sıhhat buldu, sağlığına kavuştu demektir. Burada ise şirk ve nifaktan sıhhat bulmuş mâ­nâsını ifade ediyor. Buna aynı zamanda «eLİbadeh. Suresi» de de­nilir. «İhlas Suresi» de denilmiştir. İbn Abbas ve Cumhur'a göre Mekkî'dir. İbn Zübeyr'den îbn Merduveyh'in rivayet ettiğine göre Medeni'dir.

Ayetlerin sayısı ittifakla üçtür. Kelimeleri 26, harfleri 94'tür.

Zeyd bin Harise'nin kardeşi Cebele bin Harise, Rasûl-ü Ek-rem'e: «Bana bir şey öğret ki ben uykuya daldığım zaman bunu söyleyeyim» dedi. Hz. Peygamber de: «Kâfirun Suresi'ni oku» de­di. Tıpkı bu İmam Ahmed'in hadisinde Rasûl-ü Ekrem'in bir in­sana uyku zamanında Kâfirun Suresi'ni okumasını bildiren hadi­si gibidir.

Rasûl-ü Ekrem, Habbab'a da onu oku diye emretmişti. İbn Abbas'tan merfu olarak şu hadisi Tabarani rivayet ediyor: «Sizi Allah'a şirk koşmaktan kurtaracak bir kelimeye muttali edeyim mi?: Kâfirun Suresi'ni uyku zamanında okuyun».

Kâfirun Suresi'ni İhlas Suresinle beraber Fecir Namazı'ndan önce kılman iki rekât sünnet namazında okumak sünnettir. Sa'd bin Ebi Vakkas'tan gelen bir hadiste, Kâfirun Suresi Kur'an'ın dörtte birine tekabül etmektedir, denilmektedir. İmam Fahreddin Razi, bunun nedeni şudur: Kur'an emredilenleri emretmek, ha­ramları yasaklamak gibi mânâları kapsamaktadır. Bunların her biri de kalbe bağlı olan haramları kapsadığı için Kur'an'ın dört­te birine tekabül etmiştir. Fakat bu görüşe itirazlar yapılmış, kar­şı cevaplar verilmiştir. (Bunları mufassalen bilmek isteyenler Fahreddin Razi'nin tefsirine, Alusi'nin Ruh'ul-Meanisi'ne müraca­at edebilirler).

Tirmizi, Enes'ten, «Kâfirun Suresi, Kur'an'm üçte birine denktir» diye rivayet etmektedir. İbn Abbas, «Kur'an'da şeytanı en fazla kızdıran sure Kâfirun Suresi'dir» der. Çünkü bu surede tevhid vardır, şirkten beraet vardır. Esmai, «Kâfirun ve İhlas Su-resi'ne el-Mukaşşişetan denilir» diyor. Çünkü bunların ikisi insanı nifaktan sıhhate kavuşturur.                                                                                                                                                               

îbn İshak, İbn Abbas'tan şöyle rivayet ediyor: «Bu surenin sebebi nüzulü şudur:

Velid bin Muğire, As bin Vail, Esved bin Abdulmuttalib ve TJmeyye bin Halef, Hz. Peygamber'le karşı karşıya geldiler: «Ey Muhammed, gel senin taptığına biz de tapalım. Bizim taptığımı­za da sen tap. Seninle ortaklaşalım bütün durumlarımızda. Eğer senin getirdiğin bizim elimizdekinden daha hayırlı ise o hususta seninle ortak olmuş olur, nasibimizi almış oluruz. Eğer, bizimki daha hayırlı ise sen ortak olur, nasibini almış olursun» dediler. Allah o zaman bu sureyi indirdi.»

Ebu Salih yine İbn Abbas'tan rivayet ediyor: Onlar Rasûl-ü Ekrem'e: «Bizim putlarımızın bir kısmına onu öpmek veya elle dokunmak suretiyle, elini sürsen seni tasdik ederiz» dediler. Bu­nun üzerine Hz. Cebrail bu sureyi getirdi. Onlar da Peygamber'in kendilerine ortak olacağı hususundan ümitsiz kalınca Hz. Peygam-ber'e ve ona iman edenlere eziyet etmeye başladılar.

Bu hadiseye binaen el-Kâfirun'daki eliflam ahd için olur. Ya­ni bilinen kâfirler; Velid bir Muğire ve arkadaşları...

Eğer eliflam cins için olursa Allah'ın ilmi ezelisinde kâfir ol-dukları sebkat eden kimseler —ki Cenab-ı Hak bunların küfür üze­rinde Öleceklerini biliyordu— kastedilmektedir.

Maverdi, «Bu sure cevap olarak indiği için kâfirlerden de belli bir grup kastedilmiştir. Bütün kâfirler buraya dahil değil-dir. Çünkü onların içinde ilerde iman edenler de olmuştur.» dedi

Bu surede tekrar edilen maddeler tekid için tekrarlanmıştır. Ta ki karşı grubun, «Peygamber belki bize ortak olur» şeklindeki Ümidlerini kessin. Nitekim «Allah'a yemin ederim, ben falan işi yapmam. Sonra Allah'a yemin ederim,'ben falan işi yapmam» de­nir. Meani ve delâlet alimleri «Kur'an Arapça İle nazil olmuştur. Tekid için tekrar yapmak, Arapların adetidir» demişlerdir. Tah­fif ve icaz kastettikleri zaman da ihtisar yapmak adetlerindendir. Zira hatibin bir şeyden diğer bir şeye geçmesi sadece bir ma­kamda bir şey Üzerinde bulunmasından daha uygundur. Mesela Cenab-ı Hak Rahman Suresi'nde «Febieyyi alai Rabbikuma Tukez-ziban» sözünü tekrar eder. Keza İnsan Suresi'nde «Veylun Yevme tzin Li'l-Mukezzibin» ayetini tekrar eder. Yine Tekâsür Suresi'nde «Kella Seya'lemune Summe Kella Seya'lemun», İnşirah Suresi'n­de «İnne Meal üsri Yusran İnne Meal Usri Yusran» ifadeleri mü­kerrerdir. Bütün bunlar tekid içindir. Mesela bazan tekid için «at at» «acele et, acele et» denir. Rasûlullah'ın «izin tyermem, sonra izin vermem. Çünkü Fatıma benden bir parçadır» hadisi de bu kabildendir.

İbn Abbas diyor ki: «Kureyşliler, Basûl-ii Ekrem'e: «Sana Mekke'nin en zengin insanı olacak kadar mal vereceğiz. Dilediğin kızımızla seni evlendireceğiz. Senin topaklarını takip edeceğiz; yani arkadan geleceğiz. Sen de bizim mabudlanmıza küfretmek­ten vazgeç! Eğer bunu yapmazsan sana bir tek teklifimiz vardır. O bizim için de senin için de hayırlıdır. Sen Lat ve Uzza adlı ma-budlarımıza bir sene ibadet edeceksin, biz de onun yerine senin mabuduna bir sene ibadet edeceğiz ve böylece sen bizim mabud-lavımıza biz de senin mabuduna ibadet edip gideceğiz» dedijler. Bunun üzerine bu ayet nazil oldu.

«La a'budu Ma Ta'budune» cümlesindeki tekrar sanki şunun içindir: Onlar bu sözlerini zaman zaman tekrar edip durdular. Al­lah hakikati daha iyi bilir.

Bazı müfessirler «Tağliz için; yani onlara şiddeti göstermek için tekrarlanmıştır» diyor. Bazıları da «Ben şu anda mabudlaru nıza ibadet etmeyeceğim, siz de benim mabuduma ibadet etmeye­ceksiniz» demiştir. (Ahfeş)

Bazı tefsirciler, «Onlar putlara tapardı. Puta tapmaktan usa. nırlarsa onu bırakır, sonra başka bir put edinirlerdi. Sonra da ne­fisleri nasıl isterse onu yaparlardı. Hoşlarına giden bir taş gör. dükleri zaman o mabudu atar, bu taşı mabud edinirlerdi. RasûLü Ekrem onlara: «Şu anda huzurunda bulunduğunuz putlarınıza ibadet etmeyeceğim. Sonra siz de benim taptığım mabuda ibadet etmeyeceksiniz. Siz ancak edindiğiniz puta taparsınız. O da sizin

katmızdadîr. Sizin dün yaptığınız ve sonra bıraktığınız mabudu­nuza tapmayacağım, siz benim mabuduma tapmayacaksınız» dedi.

Bazı müfessirlöre göre ayetlerin mânâsı ve takdiri şöyledir: «De ki, ey kâfirler! Sizin tapmakta olduğunuz putlara ben tapma­yacağım. Siz de benim tapmakta olduğum Allah'a tapmayacaksı­nız. Çünkü ona şirk koşmaktasınız. Putları ilah edinmiş durum­dasınız. Eğer, biz Allah'a ibadet ediyoruz, derseniz yalancılık yap­mış olursunuz. Çünkü ortaklaşa hem putlara hem de ona ibadet ediyorsunuz. Bu ise ibadet sayılmaz. Ben de sizin İbadet etmedi­ğiniz gibi ibadet etmeyeceğim. Siz benim ibadetim gibi ibadet et­meyeceksiniz. Yani tevhidi söylemeyeceksiniz».

«Sizin dininiz size, benim dinim bana» ayeti tehdidi taşımak­tadır. Sanki «Bizim amellerimiz bize, sizin amelleriniz de sizedir» (Kasas: 55) ayeti gibidir. Yani siz dininize razı iseniz biz de dini­mize razıyız. Bu ayet, kılıç ayetiyle neshedümiştir. Bazıları «Bu surenin tamamı neshedümiştir» diyor. Bazıları «Bu sureden hiç­bir şey neshedilmemi$tir. Çünkü bu haberdir ,haberde nesh ol­maz» demiştir. «Sizin dininiz sizin olsun» cümlesinin mânâsı, di­ninizin mükâfatı sizindir, benim dinimin mükâfatı da benimdir, demektir. Kureyş'in bâtıl dinine Rasûl-ü Ekrem'in diliyle, bu ayet­le «din» denilmiştir. Çünkü onlar öyle inanıyorlar ve Öyle sanıyor­lardı. Bazıları da «Sizin cezanız size, benim cezam da banadır de­mektir» demişlerdir. Yani din burada ceza manasınadır.

Beyzavi, «Sizin dininiz sizin içindir. Yani üzerinde bulundu­ğunuz dini terketmiyorsunuz. Benim dinim de benim içindir. Ben de üzerinde bulunduğum dini terketmiyorum, demektir. Bu ayet­te kâfir olmaya izin vermek diye bir şey yoktur. Cihaddan menet­mek de yoktur ki ayet delaletiyle neshedilsin diyelim. Ancak son ayet mütareke ve herkesin dini üzerinde durmasıyla tefsir edilir­se o zaman nesh vardır. Kılıç ayetiyle mütareke kaldırılmış olur. Halbuki din hesap ve ceza ile ve sonra ibadet ile tefsir edilmiştir» diyor. [2]

KÂFÎRUN SURESİ'NİN SONU

 

 



[1] Ali Arslan, Büyük Kur’an Tefsiri, Arslan Yayınları: 16/218.

[2] Ali Arslan, Büyük Kur’an Tefsiri, Arslan Yayınları: 16/218-222.