TEBBET SURESİ 2

Sûrenin Tanıtımı 2


TEBBET SURESİ

 

Kurandaki Sırası       : 111

Nüzul Sırası              : 6

Ayet Sayısı               : 5

İndiği Dönem            : Mekke

 

Sûrenin Tanıtımı

 

Bu sûrede Ebû Leheb'e beddua, O ve eşinin cehennemle uyarılması anlatılmıştır. Sûre­nin nüzul sebebi olarak belirtilen rivayet, bu sûrenin erken dönemde indiğini belirten ri­vayetle uygunluk arzetmemektedir. Sûrenin Ük dönemlerde indiği rivayeti sûrenin içeriği ile daha uyumludur. Şöyle denilmesi doğru olabilir: Mesed sûresinde Ebû Leheb'in helöki için beddua, O ve karısının ateşle tehdit edilmesi yer almıştır. Bu da gösteriyor ki, Ebü Leheb ve karısının tavırları Peygamber Isl'in karşılaştığı ilk engelci ve düşmanca tavır idi ve bu tavrın Peygamberin iç dünyası/psikolojisi ve davetin seyrindeki etkisi çok şiddetli olmuştu, [1]

 

1- Ebû Leheb'in iki eli kurusun[2]; zaten yok oldu ya.

2- Ne malı, ne de kazandığı onu kurtaramadı.

3- Alevli bir ateşe girecektir.

4-  Karısı da, odun hamalı olarak.

5- Boynunda'[3]da hurma lifinden bir ip'[4].

 

Sûrenin ayetlerinde Ebû Lchcb'e helak ve mahvolması için beddua edilmiş, mallan ve sahip olduğu diğer varlıkların kedisini kurtaramayacağı kendisinin büyük bir ateşe yaslanacağı, karısının da boynuna urgan bağlanacak bir odun taşıyıcısı olacağı anlatıl­mıştır.

Rivayetlerin müşterek olarak belirttiğine göre; buradaki Ebû Lcheb, Peygamber (s)'in amcası olan Abdu'l-Uzzâ'dir, O'nun karısı ise Ebû Süfyan'ın kızkardcsi Ümmü Cemil'dir. "Ebû Lcheb" ismi yerme ve tahkir etme amacıyla Kur'an'ın verdiği bir lâkap­tır ve sonra O'nun özel adı olmuştur.

Peygamberin "Şuara" sûresinde geçen "yakın akrabalarını uyar1' ayelirfdeki Kur'an'in emrini yerine getirmek için yakınlarını çağırıp topluca onları (İslama davet edip) uyardığı zaman; Ebû Leheb'in; "(Kahrolası) bunun için mi bizi çağırdın!" deme­sinden ötürü, sûrenin nazil oluduğunu anlatan bir rivayeti müfesşirler nakletmektedirler. Bu rivayete göre Peygamber (s) onlara: ''Şu vadide size baskın yapacak bir atlı düşman bölüğünün olduğunu haber versem ne dersiniz; bana inanır misini/1 dedi. Onlar: 'Bi/ senden doğrudan başka bir şey duymadık' dediler. Peygamber onlara: "Öyleyse ben si/i Önünüzdeki şiddetli azap konusunda uyarıyorum' dedi. Ebû Lcheb: "Kahrolası. Bunun için mî bizi topladın' dedi ve bu sûre nazil oldu. Başka bir rivayette geçtiğine göre Ebû Leheb, Peygamber (s)'e 'Müslüman olursam bana ne var?' diye sormuş; o da, diğer müslümanlara ne varsa sana da o var' diye cevaplamış; bundan sonra Ebû Lehcb. 'be­nimle başkalarını eşil tutan şu dine yuh olsun' demiştir[5]

Biz rivayet edilen bu sebeb-i nüzule ve sûrenin ondan dolayı inmiş olmasına kuşku ile bakıyoruz. Zira Şuara süresindeki ayetin siyakı, onun ilk dönemlerde indiğini göster­memektedir. Rivayetler. Şuara sûresinin zikredilen ayetine binaen Peygamberin akra­basını çağırmasının, davetin başlangıcından birkaç sene sonra olduğunu bclirtmektödir.'[6]

Aynı zamanda (başka) rivayetler de. Mesed sûresinin çok erken dönemde indiğini zikretmektedir[7] ki zaten (nüzul sırasına göre) 6. sûre olarak tertip edilmiştir. Ebû Le­heb'in saldırıdaki ortaklığı da bizim kuşkumuzu kuvvetlendirmektedir.

Rivayetlerin belirttiğine göre; Peygamber'İn kızlarından biri Ebû Leheb'in evine1 komşu idi. Kuvvetle muhtemeldir ki, Peygamber (s) ilkin amcası ile ilişki kurmuş ve O'nu davet etmiştir. Öyle ya, bu adam O'nun amcası, kapı komşusu ve akrabası idi ve O'nun evine sık sık gidip geliyordu, Peygamber'İn diğer insanlardan (ince meseleyi O'na açması, mesajını insanlardan önce O'na iletmesi ve (amcasından) kendisini tasdik edip desteklemesini talep etmesi makul bir durumdu. Belki de O. lanı bir güvenle gii/e! bir şekilde karşılanacağına ve kabul edileceğine inanıyor, amcası; la güçlü destek ve gü­venli dayanak bulduğunu kabul ediyordu. Çok geçmeden haya! kırıklığına uğradı, iıaiia çok daha kötü bir biçimde karşılandı ve amcası ile amcasının karısı işkence, inal. engel­leme ve boy kol yönünden kendisine en şiddetli lavn sergilediler. O derecede ki. ri­vayete göre[8] Ebû Lcheb, Peygamber (s)'in arkasında dolaşır: nerede O'nun konuşiuğu bir adanı görse O'na gider ve "Ben O'nun amcasıyım, O'na inanına çünkü o aklını kay­betmiş biridir" derdi. Bunun karısı ise Peygamber'İn evinin önüne pislikler atar ve O'nun hakkında kötü haberler yayardı. Bu karı-koca ikili, iki oğluna da Peygamber'İn kızlarını boşamaları hususuda baskı yaptılar. Açıkça görüleceği üzere Ebû Leheb'in Peygamber'İn amcası oluşu. Peygamber ve diğerlerinin psikolojisinde bu olumsuz tav­rın etkisinin şiddetini arttırıcı bir durumdu. Ebû Leheb'in karısının "Hammâlelc'l-Halab" (odun taşıyıcısı) olarak nitelendirilmesi O'nun Peygamber'e yönelik olumsuz tulumda cok fazla etkisi olduğunu göstermektedir. Belki de bu kadın kocasını destekler ve başbaşa kaldıklarında kocasını provoke ederdi. Bunun nedeni Ebû Leheb'le Peygam­ber arasında Peygamber'in çevresinde derin kökleri oian akrabalık bağının olmasıydı. Ümmü Cemil'in, Ebû Leheb'e etkisi bu amcanın akrabalıktan dolayı Peygambcr'i hima­ye eden, ona yardım eden diğer amcalardan ve aile fertlerinden farklı olmasında çok güçlü bir unsur olmuştur. Bununla birlikte bu akrabaların çoğu Mekke döneminde İs­lam'ı kabulden uzak durmuşlardır.

Ümmü Cemil'in Ebû Süfyan'in kız kardeşi olduğu rivayeti doğru ise -ki bunu olum-suziayacak birşey de yoktur- bu kadının Kureyş'in tanınmış liderlerinden ve şan şöhret sahibi olan, Mekke'de ailesinin Önemli bir yeri bulunan (kardeşinin) tavır/tutumundan etkilenmiş olması uzak bir ihtimal değildir. Öyle ki bu adam ve ailesi yaklaşık 20 yıl boyunca yani hicri 8. yılda Mekke'nin fethine dek Peygamber (s)'e şiddetle düşmanlık­larını sürdürmüşlerdi. Liderleri Ebû Süfyan hicret yurdu Medine'yi iki kez kuşatma altı­na alan orduları komuta etmiştir.

Mekke'de Önemli yeri ve ağırlığı olan Emevî ailesi ile Peygamber'in daveti ve hare­keti ile daha etkili ve ebedi hale gelen Hâşimî ailesi arasındaki sülale kavgası Pcygam-ber'e düşmanca tavır sergileyen Ebû Süfyân ile onun kız kardeşi aynı zamanda Ebû Le-heb'in eşi de olan kızkardeşinin Peygamber'e karşı sürdürdükleri düşmanca tavırlardan kaynaklanmış ve kuvvetlenmiş olabilir.

Ebû Leheb ve karısı Kur'an'ın açıkça ismini belirterek beddua ettiği ve sonsuza dek bu ebedi laneti onlar hakkında kaydettiği yegane iki kişidir. Şüphesiz bu durum onların tavırlarının Peygamber'in psikolojisi ve davetin seyrinde, bilhassa ilk başlangıcında ne denli şiddetli olduğunu göstermektedir. Bu yüzden bu ikisi sözkonusu özelliği haketmiş oldular. Biz bu açıklama ve görüşlerin konunun hakikatine uygun olmasını umuyoruz. Çünkü bunlar ayetlerin ruhu ve içerikleri, Ebû Leheb'in karısının (tehdide) ortak edil­mesi ve sûrenin iik dönemlerde indiği rivayeti ile uygunluk arzetmektedir. [9]

 

 

 



[1] İzzet Derveze, et-tefsiru’l-hadis, Ekin Yayınları: 1/117.

[2] Tehbel Mahvolsun. helak olsun demektir. (Bu fiilin) masdarı "Tebb" ve "Tebâb"dır.   "Tebbet" kelimesi mahvolma veya helak olma bed-duasıdır.

[3] Ciyd Boyun,

[4] Mesed Çeşitli görüşlere güre. ip-urgan. demir ve ateş anlamlarına gelmektedir. Denildiğine göre mesed; (bükülerek) sağlam iplerin yapıldığı lifli bitkilerdir.

[5] Taberi, Nisabûrî, Tabresî. İbn Kesir tefsirlerinden sûrenin tefsirine bkz. Bu rivayet İbn. Abbas'tan naklen, Buhari ve Müslim'de geçmiştir. Bkz: Tac, 268 (cild) II.Basım, Alûst Tefsiri, 30/260

[6] BkzrTaberî Tarihi, {İstikâmet Matbaası) 1/61.

[7] Bkz: Suyuti, el-itkan, I/26 {ismi geçen matbaa)

[8] Bkz: Sîretu İbn Hişam, İL/32 (Hicazi mat.), İbn Kesir, Beğavî, Nisabûri, ibn Abbas tefsirlerinden sûrenin tefsiri, Mecmau'z-Zevaid, a.g.y.

[9] İzzet Derveze, et-tefsiru’l-hadis, Ekin Yayınları: 1/118-120.