40- BİAT (RASÛLÜLLAHIN SİYASİ OTORİTESİNİ KABUL ETMEK) KİTABI (Bölümleri)
1-
DİNLEYİP İTAAT ETMEK ÜZERE BİAT
2-
YETKİLİ İDARECİLİĞE KARŞI ÇIKMAMAK
ÜZERE BİAT
3-
DAİMA HAK SÖYLEMEK ÜZERE BİAT
4-
HER KONUDA ADİL OLMAK ÜZERE BİAT
5-
BAŞKALARINI KENDİNE TERCİH ETMEYE BİAT
6-
HER MÜSLÜMANA SAMİMİYETLE ÖĞÜT VERMEK
ÜZERE BİAT
8-
ÖLESİYE KADAR SAVAŞMAYA BİAT
12-
ÇÖLDE YAŞAYAN KİMSELERİN HİCRETİ
16-
HOŞA GİDEN VE GİTMEYEN HALLER HUSUSUNDA BİAT
17-
MÜŞRİKLERİ TERK ETMEK ÜZERE BİAT ETMEK
19-
BULAŞICI HASTALIKLI KİMSE İLE BİAT MUSAFAHA OLUR MU?
20-
ÇOCUKLARLA BİAT EDİLİR Mİ?
23-
HİCRETTEN SONRA HİCRET EDİLEN YERE DÖNÜLÜR
MÜ?
24-
İNSAN YAPABİLECEĞİ KONULARDA BİAT ETMELİ
25-
BİAT EDİLEN DEVLET BAŞKANINA İTAAT GEREKİR
26-
MÜSLÜMAN DEVLET BAŞKANINI DİNLEMEK VE İTAAT ETMEK
27-
MÜSLÜMAN DEVLET BAŞKANINA İTAATE TEŞVİK
28-
NİSÂ SÛRESİ 59. AYETTEKİ SİZDEN OLAN
İDARECİ KİMDİR?
29-
DEVLET BAŞKANINA İTAAT GEREKİR
30-
DEVLET BAŞKANI SEVAP MI KAZANIR GÜNAH MI?
31-
DEVLET BAŞKANINA KARŞI SAMİMİ OLMAK VE NASİHAT ETMEK
32-
DEVLET BAŞKANININ MÜŞAVİRLERİ NASIL OLMALI?
33-
DEVLET BAŞKANININ YARDIMCILARI
34-
GÜNAHLA EMROLUNUP İTAAT EDENİN CEZASI
35-
ZALİM İDARECİYİ DESTEKLEYENİN CEZASI
36-
HAKSIZLIK YAPAN İDARECİLER DESTEKLENEMEZ
37-
ZALİM İDARECİYE HAKKI HAYKIRMALI MIYIZ?
38-
BİAT ETTİĞİ ŞEYLERE SADIK OLANIN SEVABI
39-
İDARECİ OLMAK İÇİN HIRSLI OLMAK İYİ
DEĞİLDİR
40- BİAT (RASÛLÜLLAHIN SİYASİ OTORİTESİNİ KABUL ETMEK) KİTABI (Bölümleri)
1- DİNLEYİP İTAAT ETMEK ÜZERE BİAT
4080- Ubâde b. Sâmit (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ile kolayda da olsa zorluklarda da olsa, hoşa giden ve gitmeyen tüm hallerde iş ve vazifeye yetkili olanla münakaşa etmemeye ve daima hak üzere olmaya, nerede olursak olalım kınayanın kınamasından korkmayarak ve daima dinleyip itaat etmek üzere biat etmiştik. (Tirmizî, Siyer: 34; İbn Mâce, Cihad: 41)
2- YETKİLİ İDARECİLİĞE KARŞI ÇIKMAMAK ÜZERE BİAT
4081- Ubâde b. Sâmit (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ile kolayda olsa zorluklarda olsa, hoşa giden ve gitmeyen tüm hallerde iş ve vazifeye yetkili olanla münakaşa etmemeye ve daima hak üzere olmaya, nerede olursak olalım kınayanın kınamasından korkmayarak ve daima dinleyip itaat etmek üzere biat etmiştik. (Tirmizî, Siyer: 34; İbn Mâce, Cihad: 41)
3- DAİMA HAK SÖYLEMEK ÜZERE BİAT
4082- Ubâde b. Sâmit (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ile kolayda da olsa zorluklarda da olsa, hoşa giden ve gitmeyen tüm hallerde iş ve vazifeye yetkili olanla münakaşa etmemeye ve daima hak üzere olmaya, nerede olursak olalım ve daima dinleyip itaat etmek üzere biat etmiştik. (Tirmizî, Siyer: 34; İbn Mâce, Cihad: 41)
4- HER KONUDA ADİL OLMAK ÜZERE BİAT
4083- Ubâde b. Sâmit (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ile kolayda da olsa zorluklarda da olsa, hoşa giden ve gitmeyen tüm hallerde iş ve vazifeye yetkili olanla münakaşa etmemeye ve daima hak üzere olmaya, nerede olursak olalım konuşmalarda adaletli olmak, kınayanın kınamasından korkmayarak ve daima dinleyip itaat etmek üzere biat etmiştik. (Tirmizî, Siyer: 34; İbn Mâce, Cihad: 41)
5- BAŞKALARINI KENDİNE TERCİH ETMEYE BİAT
4084- Ubâde b. Sâmit (r.a) babasından nakleder: Rasûlullah (s.a.v) ile kolayda da olsa zorluklarda da olsa, hoşa giden ve gitmeyen tüm hallerde başkalarını kendimize tercih etmeye, iş ve vazifeye yetkili olanla münakaşa etmemeye ve daima hak üzere olmaya, nerede olursak olalım kınayanın kınamasından korkmayarak ve daima dinleyip itaat etmek üzere biat etmiştik. (Tirmizî, Siyer: 34; İbn Mâce, Cihad: 41)
4085- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v): Hoşuna giden ve gitmeyen hallerde senin için kolayda olsa zorda olsa itaatten ve başkalarını kendi nefsine tercih etmekten şaşmaz. (Müslim, İmara: 8; Müsned: 8596)
6- HER MÜSLÜMANA SAMİMİYETLE ÖĞÜT VERMEK ÜZERE BİAT
4086- Cerir (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)a her Müslümana samimi olmaya ve nasihat etmeye biat ettim. (Tirmizî, Birr ve Sıla: 17; Dârimi, Büyü: 9)
4087- Yine Cerir (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ile her Müslümana karşı samimi olup daima nasihat etmeye ve dinleyip itaat etmek üzere biat ettim. (Tirmizî, Birr ve Sıla: 17; Dârimi, Büyü: 9)
4088- Câbir (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Biz Rasûlullah (s.a.v) ile ölmeye değil savaştan kaçmamak üzere biat ettik. (Müslim, İmara: 18; Dârimi, Siyer: 18)
8- ÖLESİYE KADAR SAVAŞMAYA BİAT
4089- Yezid b. ebi Ubeyd (r.a)den rivâyete
göre, şöyle demiştir: Seleme b. Ekvaya
sordum: Hudeybiye günü Rasûlullah
(s.a.v)e hangi konuda biat etmiştiniz? O da: Ölesiye kadar
savaşmaya demişti. (Müsned: 15912)
4090- Yala b. Ümeyye (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Mekkenin fethi günü babam Ümeyyeyi Rasûlullah (s.a.v)in huzuruna götürerek; Ey Allah'ın Rasûlü! Babamın hicret etmeye dair biatını kabul et dedim. Rasûlullah (s.a.v)de: Hicret bitmiştir, cihad konusundaki biatını kabul ediyorum buyurdu. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
4091- Ubâde b. Sâmit (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) etrafında bulunan ashabına karşı şöyle buyurmuştu: Allaha hiçbir şeyi ortak koşmayacağınıza, hırsızlık yapmayacağınıza, zina etmeyeceğinize, çocuklarınızı açlık endişesiyle öldürmeyeceğinize, bana karşı gelmeyeceğinize, dinin emrettiği konularda bana karşı gelmeyeceğinize söz vererek bana biat ediniz. Kim sözünde durursa ecrini Allah verecektir. Sizden biriniz yukarıda sayılanlardan herhangi birini işler de cezasını Dünyada çekerse o ceza işlediği suçun keffaretidir. Ahirette ceza çekmez. Kim de bu suçlardan birini işlerde suçu gizli kalıp cezasını Dünyada çekmezse onun işi Allaha kalmıştır. Allah dilerse onu affeder dilerse cezalandırır. (Müslim, Hudud: 10; Dârimi, Siyer: 17)
4092- Ubâde b. Sâmit (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Dikkat edin! Sizler bana kadınların biat ettiği hususlarla birlikte; Allaha hiçbir şeyi ortak koşmayacağınıza, hırsızlık etmeyeceğinize, zina etmeyeceğinize, çocuklarınızı besleyememek korkusuyla öldürmeyeceğinize, birbirinize iftira etmeyeceğinize, dinin emrettiği konularda bana karşı gelmeyeceğinize, söz vererek bana biat ediyor musunuz? buyurdu. Biz de: Evet Ey Allah'ın Rasûlü dedik ve bu konularda ona biat ettik. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Kim bu suçlardan birini işlerde dünyada cezasını görürse o ceza suçun keffaretidir. Ahirette ayrıca bir ceza daha çekmez. Ama her kim de suçu işler cezasını dünyada çekmezse işi Allaha kalmıştır, Allah dilerse affeder dilerse cezalandırır. (Müslim, Hudud: 10; Dârimi, Siyer: 17)
4093- Abdullah b. Amr (r.a)den rivâyete göre, bir adam Rasûlullah (s.a.v)e gelerek: Anam ve babamı ağlar vaziyette bırakarak hicret etmek üzere sana biat etmeye geldim dedi. Rasûlullah (s.a.v)de: Dön, anan ve babanın yanına onları ağlattığın gibi güldür buyurdu. (Ebû Davud, Cihad: 33; İbn Mâce, Cihad: 12)
4094- Ebu Said (r.a)ten rivâyete göre, bir bedevi Rasûlullah (s.a.v)e gelerek; hicret etmek istediğini söyledi. Peygamber (s.a.v): Sen ne sanıyorsun hicret zor bir iştir. Senin develerin var mıdır? buyurdu. Adam: Evet dedi. Rasûlullah (s.a.v): Onların zekatlarını veriyor musun? buyurdu. Adam: Evet deyince, Rasûlullah (s.a.v): Yapacağın hayırlı işleri deniz ötesi yerlere de yapsan Allah senin yaptığın kulluktan sevap olarak hiçbir şeyi eksiltmez buyurdu. (Ebû Davud, Cihad: 1; Müslim, İmara: 21)
12- ÇÖLDE YAŞAYAN KİMSELERİN HİCRETİ
4095- Abdullah b. Amr (r.a)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir adam, Rasûlullah (s.a.v)e hangi hicret daha değerlidir? diye sordu. Peygamber (s.a.v)de: Allahın yasakladığı şeyleri terk etmendir buyurdu. Rasûlullah (s.a.v) sözüne şöyle devam etti: Hicret iki türlüdür 1- Şehirlinin hicreti, 2- Çölde yaşayanın hicreti. Çölde yaşayanın hicreti: Çağrıldığında gelmesi, emir olunduğunda yapmasıdır. Şehirlinin hicreti ise çölde yaşayanınkinden daha zordur. Fakat sevabı da daha büyüktür. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
4096- İbn Abbas
(r.a)tan rivâyete göre, şöyle
demiştir: Rasûlullah (s.a.v), Ebu Bekir ve Ömer hicret eden kimselerdendi.
Çünkü onlar Mekkedeki müşrikleri bırakıp Medineye
hicret etmişlerdi. Ensardan da hicret eden
kimseler vardı. Önceleri Medinede şirk düzeni hâkim idi, onlar
da Mekkeye giderek Akabe gecesi Rasûlullah (s.a.v)e
biat ettiler. (Sadece
Nesâi rivâyet
etmiştir.)
4097- Ebu Fatıma (r.a)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ey Allah'ın Rasûlü! Bana öyle bir kulluk tavsiye et ki onu yapıp yolumu doğrultayım. Rasûlullah (s.a.v)de ona: Hicret et çünkü şu anda hicretten üstün bir amel yoktur buyurdu. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
4098- Yala (r.a)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Mekke fethi günü babamı Rasûlullah (s.a.v)e getirerek, Ey Allah'ın Rasûlü, babamın hicreti hususunda biatını kabul et dedim. Rasûlullah (s.a.v)de: Hicret bitmiştir fakat cihad etmesi hususunda biatını kabul ediyorum buyurdu. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
4099- Safvan b. Ümeyye (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ey Allah'ın Rasûlü! Cennete hicret edenlerden başkası giremeyecek diyorlar ne dersin? dedim. Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Mekkenin fethedilmesinden sonra Medineye hicret yoktur. Fakat cihad ve iyi niyet vardır, savaşa çağırıldığınızda hemen koşun. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
4100- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), Mekke fethi günü şöyle buyurdu: Mekkeden Medineye hicret yoktur bitmiştir. Fakat cihad ve iyi niyet vardır, savaşa çağırıldığınızda hemen koşun. (Ebû Davud, Cihad: 2; Tirmizî, Siyer: 33)
4101- Nuaym b. Decace (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ömer b. Hattabtan işittim şöyle diyordu: Rasûlullah (s.a.v)in vefatından sonra hicret yoktur. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
4102- Abdullah b. Vakdan es Saidî (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir heyetle Rasûlullah (s.a.v)in huzuruna gelmiştik. Her birimiz ihtiyaçlarını söylüyordu. Rasûlullah (s.a.v)in huzuruna en son ben çıktım ve dedim ki: Ey Allah'ın Rasûlü! Geride bıraktığım kimseler hicret kesildi bitti diyorlar ne dersin? Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Kafirlerle savaş devam ettikçe hicret kesilmez (Yani küfür diyarındakiler daima İslâm memleketine hicret edeceklerdir). (Müsned: 21292)
4103- Abdullah b. Sadî (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir heyetle Rasûlullah (s.a.v)in yanına gelmiştik. Arkadaşlarım Rasûlullah (s.a.v)in yanına giriyor ve ihtiyaçlarını söylüyorlardı, son giren ben olmuştum. Rasûlullah (s.a.v) bana: Senin ihtiyacın nedir? buyurdu. Ben de: Ey Allah'ın Rasûlü hicret ne zaman sona erecektir? dedim. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Kafirlerle savaş devam ettiği sürece hicret bitmez. (Müsned: 21292)
16- HOŞA GİDEN VE GİTMEYEN HALLER HUSUSUNDA BİAT
4104- Cerir (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v)e geldim ve ona: Ey Allah'ın Rasûlü! Hoşuma giden ve gitmeyen hallerde dinleyip itaat etmek üzere sana biat ediyorum dedim. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): Ey Cerir, buna gücün yeter mi? Gücüm yettiği hususlarda de buyurdu. Her Müslümana karşı samimi olmamı ve öğüt vermemi de şart koşarak biatımı kabul etti. (İbn Mâce, Cihad: 41; Tirmizî, Siyer: 34)
17- MÜŞRİKLERİ TERK ETMEK ÜZERE BİAT ETMEK
4105- Cerir (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)e namaz kılmak, zekat vermek, her Müslümana karşı samimi olmak ve öğüt vermek, müşrikleri terk etmek üzere biat etmiştim. (Tirmizî, Birr ve Sıla: 17; Dârimi, Büyü: 9)
4106- Cerir (r.a) şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v) biat ederken onun yanına geldim ve şöyle dedim: Ey Allah'ın Rasûlü! Uzat elini sana biat edeceğim, gereken şartları da söyle ona göre biat edeyim. Sen bunu daha iyi bilirsin. Bunun üzerine şöyle buyurdu: Kulluğunu sadece Allaha yapman, namaz kılman, zekat vermen, Müslümanlara karşı samimi olup nasihat etmen ve müşrikleri terk etmen hususunda biatını kabul ediyorum. (Tirmizî, Birr ve Sıla: 17; Dârimi, Büyü: 9)
4107- Ubâde b. Sâmit (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir gurup içersinde Rasûlullah (s.a.v)e biat etmiştim. Rasûlullah (s.a.v)de: Allaha hiçbir şeyi ortak koşmamak üzere, hırsızlık yapmamaya, zina etmemeye, yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmemeye, birbirinize iftira etmemeye, Allahın emirlerinde Bana isyan etmemeye söz vermenizle biatınızı kabul ediyorum. Sizden kim bunları yerine getirirse, karşılığını Allah verecektir. Kim de bu suçlardan birini işler de cezasını dünyada çekerse bu onun temizlenmesidir. Kim de bir suç işler ve onu gizlerse, onun işi Allaha kalmıştır. Allah dilerse azap eder dilerse bağışlar. (Müslim, Hudud: 10; Dârimi, Siyer: 17)
4108- Ümmü Atiyye (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)e biat etmek istediğimde şöyle dedim: Ey Allah'ın Rasûlü! Cahiliyede bir kadın bana yardım etmişti gidip ona yardım edeyim sonra da size gelip biat edeyim. Rasûlullah (s.a.v)de: Git ona yardım et buyurdu. Gittim ona yardım edip geldikten sonra Rasûlullah (s.a.v)e biat ettim. (İbn Mâce, Cihad: 43; Tirmizî, Siyer: 37)
4109- Ümmü Atiyye (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), bizden ölülerin arkasından bağırıp çağırarak ağlamamamızı şart koşarak biatımızı kabul etti. (İbn Mâce, Cihad: 43; Tirmizî, Siyer: 37)
4110- Rukayka kızı Umeyme (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ensardan bir gurup kadınla Rasûlullah (s.a.v)in yanına biat etmek üzere gelmiştik. Ve şöyle dedik: Ey Allah'ın Rasûlü! Hiçbir şeyi Allaha ortak koşmayacağımıza, hırsızlık yapmayacağımıza, zina etmeyeceğimize ve hiçbir kimseye iftira etmeyeceğimize ve dinin emirleri konusunda sana karşı gelmeyeceğimize söz veriyor ve sana biat ediyoruz. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): Yapabileceğiniz ve güç yetirebileceğiniz hususlarda ilavesini yapmamızı emir buyurdu. Biz: Allah ve Rasûlü bize bizden daha şefkatli ve merhametlidir. Müsaade et ver elini, sana biat edelim dedik. Bunun üzerine şöyle buyurdu: Kadınlarla musafaha ederek biat etmem, yüz kadına söyleyeceğim şeyler bir kadına söylediğim gibidir. (İbn Mâce, Cihad: 43; Tirmizî, Siyer: 37)
19- BULAŞICI HASTALIKLI KİMSE İLE BİAT MUSAFAHA OLUR MU?
4111- Amr (r.a) babasından rivâyet ederek şöyle demiştir: Sakîf kabilesinden gelen heyet arasında cüzzamlı hasta bir kimse vardı. Rasûlullah (s.a.v) ona haber göndererek: Yerine dön seninle biat ettim buyurdu. (Müslim, Selâm: 36; İbn Mâce, Tıb: 44)
20- ÇOCUKLARLA BİAT EDİLİR Mİ?
4112- Hirmas b. Ziyad (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ben çocuktum elimi biat etmek üzere Rasûlullah (s.a.v)e uzattım benim elimi tutmadı. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
4113- Câbir (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir köle Rasûlullah (s.a.v)e gelerek hicret etmek üzere biat etti. Rasûlullah (s.a.v) onun köle olduğunu bilmiyordu. O sırada o kölenin efendisi gelip kölesini götürmek istedi. Bunun üzerine Nebi (a.s): Onu bana sat buyurdu. Rasûlullah (s.a.v) onu iki köle karşılığında satın aldı. Bundan sonrada köle olup olmadığını sormadan kimseyle biat yapmadı. (Tirmizî, Biat: 34; İbn Mâce, Cihad: 41)
4114- Câbir b. Abdullah (r.a)tan rivâyete göre, Bir bedevi geldi ve İslâmı kabul etmek üzere biat etti. Bu kimse Medineden çıkmadan ağrısı tuttu ve hastalandı ve Rasûlullah (s.a.v)e tekrar gelerek: Biatımı boz, sözümden caydım dedi. Rasûlullah (s.a.v) bundan uzak durdu ve bu teklifi kabul etmedi. Sonra tekrar geldi: Biatımı boz sözümden vazgeçtim dedi. Rasûlullah (s.a.v) yine bundan uzak durdu ve bu teklifi kabul etmedi. Bedevi de çıkıp gitti. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Medine körük gibidir ve iyi insanların yeridir kötüleri kabul etmez üfürür ve çıkarır buyurdu. (Müslim, Hac: 88; Tirmizî, Menakıb: 68)
23- HİCRETTEN SONRA HİCRET EDİLEN YERE DÖNÜLÜR MÜ?
4115- Seleme b. Ekva (r.a) Haccacın yanına girince, Haccac ona şöyle dedi: Hicret ettikten sonra gerisin geriye çöl hayatına mı döndün (veya buna benzer bir söz söyledi). Bende: Rasûlullah (s.a.v) çölde yaşamama izin verdi dedim. (Buhârî, Fiten: 14; Müslim, Imara: 19)
24- İNSAN YAPABİLECEĞİ KONULARDA BİAT ETMELİ
4116- İbn Ömer (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Dinleyip itaat etmek üzere Rasûlullah (s.a.v)e biat ederdik. Rasûlullah (s.a.v)de: Gücünüz yettiği konularda biat ediniz buyururdu. (İbn Mâce, Cihad: 41; Tirmizî, Cihad: 18)
4117- İbn Ömer (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ile dinleyip itaat etmek üzere biat ederken Rasûlullah (s.a.v): Gücünün yettiği konularda ilavesini yapardı. (İbn Mâce, Cihad: 41; Tirmizî, Siyer: 34)
4118- Cerir b. Abdullah (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)e dinleyip itaat etmek üzere biat ettim, bana Gücün yettiği konularda ve her Müslümana samimi olup nasihat etmek üzere dememizi telkin etti. (İbn Mâce, Cihad: 41; Tirmizî, Siyer: 34)
4119- Umeyme binti Rukayka (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Kadınlarla birlikte Rasûlullah (s.a.v)e biat ettik. Rasûlullah (s.a.v)de bize: Gücünüzün yettiği konularda güç yetirebileceğiniz işlerde biat ediniz buyurdu. (İbn Mâce, Cihad: 41; Tirmizî, Siyer: 34)
25- BİAT EDİLEN DEVLET BAŞKANINA İTAAT GEREKİR
4120- Abdurrahman b. Abdu Rabbil Kabe (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Kâbenin
gölgesinde oturan Abdullah b. Amrın
yanına vardım etrafındakilere şu hadisi anlatıyordu,
bizzat ondan işittim: Rasûlullah (s.a.v) ile
birlikte bir seferde iken bir yerde konakladık. Bir
kısmımız çadır kurmakla meşgul iken bir
kısmımız okla atış t
26- MÜSLÜMAN DEVLET BAŞKANINI DİNLEMEK VE İTAAT ETMEK
4121- Yahya b. Husayn (r.a)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ninemi şöyle derken işittim: Rasûlullah (s.a.v)i veda haccında işittim şöyle diyordu: Sizi Allahın Kitabı ile idare edecek Habeşli bir köle dahi başınıza getirilmiş olsa onu dinleyin ve ona itaat edin. (İbn Mâce, Cihad: 39; Tirmizî, Cihad: 27)
27- MÜSLÜMAN DEVLET BAŞKANINA İTAATE TEŞVİK
4122- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Kim bana itaat ederse Allaha itaat etmiş olur. Kim de bana isyan ederse Allaha isyan etmiş sayılır. Benim yolumda giden iradecime itaat eden bana itaat etmiş olur, idarecime isyan eden bana isyan etmiş olur. (İbn Mâce, Cihad: 39; Tirmizî, Cihad: 27)
28- NİSÂ SÛRESİ 59. AYETTEKİ SİZDEN OLAN İDARECİ KİMDİR?
4123- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, Nisâ Sûresi 59. ayeti: Ey iman edenler Allaha itaat edin, Resulüne itaat edin ve sizden olup kendilerine otorite emanet edilmiş olanlara da itaat edin ayeti, Rasûlullah (s.a.v)in bir müfrezeye komutan tayin ettiği Abdullah b. Huzafe b. Kays b. Adiy hakkında nazil oldu. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
29- DEVLET BAŞKANINA İTAAT GEREKİR
4124- Muaz b. Cebel (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Savaşan kimseler iki çeşittir; birincisi Allahın rızasını kazanmak ister, devlet başkanına itaat eder, sevdiği malını güzel yerlere harcar, kötülük ve bozgunculuklardan kaçınır, bu kimsenin uykusu da uyanıklığı da ibadet sayılır ve kendisine sevap kazandırır. İkincisi gösteriş ve savaştı desinler diye savaşır, devlet başkanına isyan eder, yeryüzünde bozgunculuk yaparsa o kimse eli boş döner hiçbir sevap kazanamaz. (Ebû Davud, Cihad: 25; Dârimi, Cihad: 25)
30- DEVLET BAŞKANI SEVAP MI KAZANIR GÜNAH MI?
4125- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Devlet başkanı kalkandır, ondan güç alınarak savaşılır ve onunla tehlikelerden korunulur. Devlet başkanı Allaha karşı sorumluluk bilincini emreder ve adaletle hükmederse yaptıklarından hep sevap kazanır. Yapılması gerekenleri yapmazsa günah kazanır. (Buhârî, Ahkam: 17; Müslim, Imara: 9)
31- DEVLET BAŞKANINA KARŞI SAMİMİ OLMAK VE NASİHAT ETMEK
4126- Temim ed Darî (r.a)den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Din nasihat ve samimi olmak demektir Oradakiler de: Kim için samimi olmak demektir dedik. Şöyle buyurdu: 1- Kulun Allahı tek olarak tanıyıp bilmesi ve Allahın kendini tanıttığı gibi inanarak hayatını sürdürüp samimi olması demektir. 2- Kulun Allahın Kitabını Allah tarafından tarif edildiği gibi bilmesi, öğrenmesi, yaşaması ve başkalarına öğretmede samimi olması demektir. 3- Peygamber (s.a.v)i örnek alarak kabul etmede ve Onun gibi yapmayı prensip edinmede samimi olmak demektir. 4- Müslüman idarecilere her konuda itaat ve yardımda samimi olmak demektir. 5- Diğer tüm Müslümanlara her konuda yardımcı olup Cennete götüren yolları göstermeye nasihat ve bu yolda samimi olmak demektir buyurdu. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
4127- Temim ed Darî (r.a)den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Din nasihat ve samimi olmak demektir Oradakiler de: Kim için samimi olmak demektir dedik. Şöyle buyurdu: 1- Kulun Allahı tek olarak tanıyıp bilmesi ve Allahın kendini tanıttığı gibi inanarak hayatını sürdürüp samimi olması demektir. 2- Kulun Allahın Kitabını Allah tarafından tarif edildiği gibi bilmesi, öğrenmesi, yaşaması ve başkalarına öğretmede samimi olması demektir. 3- Peygamber (s.a.v)i örnek alarak kabul etmede ve onun gibi yapmayı prensip edinmede samimi olmak demektir. 4- Müslüman idarecilere her konuda itaat ve yardımda samimi olmak demektir. 5- Diğer tüm Müslümanlara her konuda yardımcı olup Cennete götüren yolları göstermeye nasihat ve bu yolda samimi olmak demektir buyurdu. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
4128- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) üç defa şöyle buyurmuştur: Din nasihat ve samimi olmak demektir Oradakiler de: Kim için samimi olmak demektir dedik. Şöyle buyurdu: 1- Kulun Allahı tek olarak tanıyıp bilmesi ve Allahın kendini tanıttığı gibi inanarak hayatını sürdürüp samimi olması demektir. 2- Kulun Allahın Kitabını Allah tarafından tarif edildiği gibi bilmesi, öğrenmesi, yaşaması ve başkalarına öğretmede samimi olması demektir. 3- Peygamber (s.a.v)i örnek alarak kabul etmede ve onun gibi yapmayı prensip edinmede samimi olmak demektir. 4- Müslüman idarecilere her konuda itaat ve yardımda samimi olmak demektir. 5- Diğer tüm Müslümanlara her konuda yardımcı olup Cennete götüren yolları göstermeye nasihat ve bu yolda samimi olmak demektir buyurdu. (Tirmizî, Birr ve Sıla: 36)
4129- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) üç defa şöyle buyurmuştur: Din nasihat ve samimi olmak demektir Oradakiler de: Kim için samimi olmak demektir dedik. Şöyle buyurdu: 1- Kulun Allahı tek olarak tanıyıp bilmesi ve Allahın kendini tanıttığı gibi inanarak hayatını sürdürüp samimi olması demektir. 2- Kulun Allahın Kitabını Allah tarafından tarif edildiği gibi bilmesi, öğrenmesi, yaşaması ve başkalarına öğretmede samimi olması demektir. 3- Peygamber (s.a.v)i örnek alarak kabul etmede ve onun gibi yapmayı prensip edinmede samimi olmak demektir. 4- Müslüman idarecilere her konuda itaat ve yardımda samimi olmak demektir. 5- Diğer tüm Müslümanlara her konuda yardımcı olup Cennete götüren yolları göstermeye nasihat ve bu yolda samimi olmak demektir buyurdu. (Tirmizî, Birr ve Sıla: 36)
32- DEVLET BAŞKANININ MÜŞAVİRLERİ NASIL OLMALI?
4130- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Her devlet başkanının iki türlü müşaviri vardır. Biri şeriatın emrettiği iyi şeyleri gösterir, kötülüklerden de sakındırır. Diğeri ise yanlış yollar göstererek işini bozmaktan çekinmez. O tür müşavirin şerrinden korunan devlet reisi tehlikelerden korunmuş olur ve haksızlığı yenmiş olur. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
4131- Ebu Said (r.a)ten rivâyete göre, Rasûlullah
(s.a.v) şöyle buyurmuştur: Allahın
gönderdiği her peygamberin veya onlardan sonra gelen h
4132- Ebu Eyyub (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)den işittim şöyle
diyordu: Gönderilen
her Peygamber ve onlardan sonra gelen h
33- DEVLET BAŞKANININ YARDIMCILARI
4133-
Kasım b. Muhammed (r.a)ten rivâyete göre,
şöyle demiştir: Halamdan işittim şöyle diyordu: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Sizden
biriniz iş başına geçer ve Allah onun hayrını isterse,
Allah ona s
34- GÜNAHLA EMROLUNUP İTAAT EDENİN CEZASI
4134- Ali (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) bir müfreze yolladı. Bir adamı da başlarına komutan tayin etti. Komutanları vardıkları yerde ateş yaktırıp ateşe girin diye emir veriyor. Oradakilerden bir kısmı ateşe girmek isteyince diğerleri biz iman ederek ateşten kaçtık diyerek (onlarında) girmelerine engel oldular. Bu olayı gelip Rasûlullah (s.a.v)a anlatınca Rasûlullah (s.a.v) ateşe girmek isteyenlere: Eğer o ateşe girseydiniz kıyamete kadar ateşte kalırdınız buyurdu. Diğer kimselere de güzel sözler söyleyerek onları taktir etti. (Ebu Musa rivâyetinde güzel sözler söyledi diyor) Sonra da: Allaha isyan olacak konuda hiç kimseye itaat olunmaz. İtaat ancak dinin emirlerindedir buyurdu. (Buhârî, Ahkam: 1; İbn Mâce, Cihad: 40)
4135- İbn Ömer (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Müslüman bir kimse için hoşlansa da hoşlanmasa da İslâmın emirlerine göre her emri dinleyip itaat etmesi gerekir. Günaha götürecek emirleri dinlemesi ve itaat etmesi gerekmez. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
35- ZALİM İDARECİYİ DESTEKLEYENİN CEZASI
4136- Kab b. Ucre (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Biz dokuz kişi idik, Rasûlullah (s.a.v) yanımıza gelerek şöyle konuştu: Benden sonra haksızlık yapan idareciler olacaktır. Onların yalanlarını tasdik eden ve haksızlıklarına yardım eden Benden değildir. Ahirette de havuzumun başında yanıma gelemez. Kim de o haksızlık yapan idarecilerin yalanlarını tasdik etmez ve haksızlıklarına da yardımcı olmazsa o bendendir. Ben de ondanım ve o havuzumun başında bana gelecektir. (Tirmizî, Fiten: 72)
36- HAKSIZLIK YAPAN İDARECİLER DESTEKLENEMEZ
4137- Kab b. Ucre (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Biz
dördü Arap, beşi acem olmak üzere dokuz kişi iken Rasûlullah (s.a.v) yanımıza geldi ve Dinleyin!
Benden sonra z
37- ZALİM İDARECİYE HAKKI HAYKIRMALI MIYIZ?
4138-
Tarık b. Şihab (r.a)tan rivâyete
göre, bir adam ayağını üzengiye koymuş olduğu
halde Rasûlullah (s.a.v)e gelerek: Hangi cihad daha değerlidir? diye sormuştu da Rasûlullah (s.a.v): Z
38- BİAT ETTİĞİ ŞEYLERE SADIK OLANIN SEVABI
4139- Ubâde b. Sâmit (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir gurup insanla birlikte Rasûlullah (s.a.v)in yanındaydık şöyle buyurdu: Hiçbir şeyi Allaha ortak koşmayacağınıza, hırsızlık yapmayacağınıza, zina etmeyeceğinize dair Bana biat ediniz dedi ve bu konuda ayetler okuyarak: Sizden kim sözünde durarak öylece yaşarsa sevabını Allah verecektir. Kim de bu suçlardan birini işler de bu suç gizli kalırsa onun işi Allaha kalmıştır. Dilerse Allah o kimseyi affeder dilerse azablandırır. (Buhârî, Ahkam: 43; İbn Mâce, Cihad: 41)
39- İDARECİ OLMAK İÇİN HIRSLI OLMAK İYİ DEĞİLDİR
4140- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Mutlaka idareci olabilmek için hırslı davranacaksanız o da sizin için pişmanlık ve sıkıntı olacaktır. Sahibine hayır ve bereket getiren idarecilik ne güzel, böyle bir idareden mahrum kalmak ta ne kötüdür. (Buhârî, Ahkam: 7)