2-
SÜNNETE UYGUN BOŞAMAK NASIL OLUR?
3-
HAYIZLI İKEN KARISINI BOŞAYAN NE YAPAR?
4-
HAYIZLI İKEN KARISINI BOŞAYAN KİMSEYE NE YAPILIR?
5-
İDDETE RİAYET EDİLMEKSİZİN BOŞAMA DA BİR
TALAK YERİNE GEÇER
6-
ÜÇ TALAK BİRDEN VERİLEBİLİR Mİ?
7-
ÜÇ TALAKIN BİR SEFERDE VERİLDİĞİ DE OLUR
MU?
8-
ÜÇ TALAK TEK TALAK MI SAYILIR?
9-
BOŞANMIŞ KADIN, ESKİ KOCASINA TEKRAR HANGİ ŞARTLARDA
HELAL OLUR?
11-
İŞİN KENDİ ELİNDEDİR SERBESTSİN DEMEK
12-
BOŞANAN KADIN İLK KOCASINA NASIL HELAL OLUR?
13-
YAPMACIKTAN NİKAH YAPILIR MI?
14-
PEYGAMBER (S.A.V) HANGİ KADINI HEMEN BOŞAMIŞTI?
15-
BOŞAMAK UZAKTAN HABER GÖNDERMEKLE DE OLUR MU?
16-
TAHRİM SÛRESİ 1. AYETİNİN YORUMU
17-
AYNI AYETİN BAŞKA BİR YORUMU
18-
AİLENİN YANINA GİT DEMEK BOŞAMA SAYILIR MI?
19-
KÖLENİN BOŞAMASI NASILDIR?
20-
AKİL BALİĞ OLMA YAŞI VE BELİRTİSİ
NEDİR?
21-
KALEM KİMLERDEN KALKMIŞTIR?
22-
KİŞİNİN GÖNLÜNDEN
GEÇİRDİKLERİNDE SORUMLULUK VAR MIDIR?
23-
RASÛLULLAH (S.A.V)İN HANIMINI DAVET ETMEYEN ÇORBACI
24-
AMELLER NİYETE GÖRE DEĞERLENDİRİLİR
25-
KUREYŞ PEYGAMBERE SÖVMÜŞ MÜDÜR?
26-
EVLİLİĞİN DEVAMI SERBEST BIRAKILIR MI?
27-
SERBEST BIRAKMAK ŞEKLİYLE TALAK GERÇEKLEŞİR Mİ?
28-
AZAD ETMEYE KİMDEN BAŞLANIR?
29-
BERİRE KISSASINDAKİ ÜÇ HÜKÜM NELERDİR?
30-
KOCASI HÜR OLAN KENDİSİ DE AZAD EDİLEN CARİYE SERBEST
BIRAKILIR MI?
31-
BERİRE OLAYI VE DEĞİŞİK RİVAYETLER
34-
HULU (BİR ÇEŞİT BOŞAMA ŞEKLİ) Bkz 2/229
35-
LİAN (BİR ÇEŞİT BOŞAMA) (Bkz 24/6-9)
36-
DOĞUM VE HAMİLELİK ÜZERİNE LANETLEŞME
37-
BİR KİMSE HANIMINI BAŞKA BİRİYLE ZİNA
HALİNDE GÖRÜRSE ARALARINDA MÜLÂÂNE YAPILARAK
AYRILIRLAR
38-
MÜLAANE= KARŞILIKLI LANETLEŞME NASIL YAPILIR?
39-
HÂKİM KARAR VERİRKEN ALLAHIM GERÇEĞİ ORTAYA
ÇIKAR DİYE DUA ETMELİ
40-
MÜLÂÂNE DE BEŞİNCİ YEMİNDE DİKKAT
EDİLMELİ
41-
MÜLAANE YAPILIRKEN YETKİLİ KİMSE ERKEK VE KADINA
NASİHAT EDER
42-
LANETLEŞENLERİN ARASI AYRILIR
43-
LANETLEŞENLER İDDİALARINDAN VAZGEÇEBİLİRLER
Mİ?
44-
LANETLEŞENLER ARASINDAKİ MEHİR NE OLACAK?
45-
LANETLEŞENLERİN ÇOCUĞU KİME BIRAKILIR?
46-
BİR ERKEK DOĞAN ÇOCUĞUNU KABUL ETMEZSE NE OLUR?
47-
KİMSE KENDİ ÇOCUĞUNU İNKAR ETMEMELİ
48-
ÇOCUK DÖŞEK SAHİBİNE AİTTİR
49-
CARİYE DÖŞEĞİ DE EFENDİNİN
DÖŞEĞİ SAYILIR
50-
ÇOCUK KİMİNDİR KONUSUNDA KURA ÇEKİLİR
Mİ?
51-
EL VE YÜZE BAKARAK NESEBİ BELİRLEMEK
52-
ANNE VE BABADAN BİRİ MÜSLÜMAN OLURSA ÇOCUK KİME
AİTTİR
53-
HULU YOLUYLA AYRILAN KİMSENİN İDDET SÜRESİ NE
KADARDIR?
54-
İDDET SÜRELERİ DEĞİŞİK TE OLABİLİR
Mİ?
55-
KOCASI ÖLEN KADININ İDDET SÛRESİ NE KADARDIR?
56-
KOCASI ÖLEN HAMİLE KADININ İDDET SÜRESİ NE KADARDIR?
57-
GERDEK OLMADAN KOCASI ÖLEN KADIN İDDET BEKLER Mİ?
58-
ÖLÜ ARKASINDAN YAS TUTULUR MU?
59-
KADIN KOCASINA DÖRT AY ON GÜN YAS TUTABİLİR
61-
KOCASI ÖLEN KADIN, DİLEDİĞİ YERDE
İDDETİNİ TAMAMLAR
62-
İDDET SÜRESİ NE ZAMAN BAŞLAR
63-
MÜSLÜMAN OLMAYAN ÖLÜLERE YAS TUTULUR MU?
64-
YAS TUTAN İDDET BEKLEYEN KADIN ÇEKİCİ ELBİSE
GİYEMEZ
65-
İDDET BEKLEYEN KADIN KINA KULLANABİLİR Mİ?
66-
İDDET BEKLEYEN, SABUN (SİDR) KULLANABİLİR
67-
İDDET BEKLEYEN SÜRME ÇEKEMEZ
68-
İDDET BEKLEYEN KUST VE AZFAR SÜRÜNEBİLİR
69-
HANGİ AYET HANGİSİNİN HÜKMÜNÜ
KALDIRMIŞTIR
70-
NAFAKA VE MESKEN GEREKMEYEN DURUMLAR
71-
KOCASI ÖLEN KADIN BAZI İŞLERİ İÇİN
DIŞARI ÇIKAR MI?
72-
KESİN BOŞANAN KADINLARA NAFAKA YOKTUR
73-
KESİN BOŞANAN KADIN HAMİLE OLURSA DURUM
DEĞİŞİR Mİ?
75-
ÜÇÜNCÜ BOŞAMADAN SONRA BİR DAHA
BİRLEŞİLEMEZ
76-
TALAK SAYILMAYAN ŞEYLER VE DÖNÜLEBİLEN TALAK SAYISI
3336-
Abdullah b. Ömer (r.a)den rivâyete göre, şöyle
demiştir: Nafiin haber verdiğine göre, İbn Ömer
karısını hayızlı h
3337-
İbn Ömer (r.a)den rivâyete göre, bizzat kendisi Rasûlullah
(s.a.v) zamanında karısını hayızlı iken
boşamıştı. Ömer b. Hattab ta Rasûlullah (s.a.v)e
bunun hükmünü sorunca Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Ona
söyle karısına dönsün sonra kadın temizlenip tekrar
hayız görüp tekrar temizleninceye kadar onunla birlikte
yaşasın daha sonra dilerse hanımını yanında
tutsun ve aile hayatını devam ettirsin dilerse bu müddet içersinde
kadına cinsel ilişki yapmaksızın boşasın.
İşte bu kadının iki hayız ve iki temizlik zamanı
erkeklerin hanımlarını boşayabilmeleri için Allahın
belirlediği bir zamandır. (Buhârî,
Talak: 1; İbn Mâce, Talak: 2)
3338- Zübeydî
(r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Zühriye,
İddet müddetine göre boşama nasıl olur? Diye soruldu. O
da: Sâlim
b. Abdullah b. Ömer bu konuda şunları haber verdi dedi.
Abdullah b. Ömer dedi ki: Rasûlullah (s.a.v) hayatta iken ben
karımı hayızlı h
3339- Abdurrahman b. Eyman (r.a)den rivâyete göre, bizzat kendisi İbn Ömere: Karısını hayızlı iken boşayan adam hakkında ne dersin? dedi. O da ona dedi ki: Abdullah b. Ömer karısını Rasûlullah (s.a.v) zamanında hayızlı iken boşamıştı, babası Ömer de bunu Rasûlullah (s.a.v)e sormuştu ve şöyle demişti: Oğlum karısını hayızlı iken boşamış ne yapmalıyız? Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Abdullah karısına dönsün. Yaptığım talakı hoş bulmamıştı ve şöyle demişti: Karısı temizlenince isterse boşasın isterse beraber yaşasın. İbn Ömer diyor ki: Rasûlullah (s.a.v) daha sonra Talak sûresi 1. ayetini okudu: Ey Peygamber kadınları boşamaya niyetlendiğinizde onlar için belirlenmiş süreyi gözeterek boşayın. (Buhârî, Talak: 1; İbn Mâce, Talak: 2)
3340- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, Allahın Talak sûresi 1. ayeti hakkında: Onları iddetlerine doğru boşayınız demektedir dedi. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
2- SÜNNETE UYGUN BOŞAMAK NASIL OLUR?
3341- Abdullah (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Sünnete uygun talak; Kişinin hanımını temiz iken ve cinsel ilişkide bulunmaksızın bir talak ile boşamasıdır. Kadın tekrar hayız olup temizlenince ikinci talakı verir. Tekrar hayız görüp temizlenince de tekrar üçüncü talakı verir. Sonra da iddet süresini bekler. Ameş diyor ki: İbrahime bu konuyu sordum aynen bu şekilde söylemişti. (İbn Mâce, Talak: 2; Buhârî, Talak: 1)
3342- Abdullah (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Sünnete uygun talak (boşama) bir erkeğin karısını cinsel ilişki kurmaksızın temiz iken boşamasıdır. (İbn Mâce, Talak: 2; Buhârî, Talak: 1)
3- HAYIZLI İKEN KARISINI BOŞAYAN NE YAPAR?
3343-
Mütemir (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Abdullah
b. Ömerden işittim. Nafi Abdullah (r.a)tan şöyle
aktarmıştır: O karısını bir talak olarak
hayızlı iken boşamıştı. Babası Ömer
Rasûlullah (s.a.v)e gidip durumu anlattı. Peygamber (s.a.v)de ona
şöyle buyurdu: Abdullaha
emret karısına dönsün, kadın hayızdan temizlenince ona
dokunmasın. Kadın ikinci defa hayız görüp ondan da
temizlenince ona cinsel ilişki yapmaksızın dilerse
boşasın dilerse de ailenin devamını isterse
kadını bırakmasın. İşte bu Allahın
kadınları boşamak için takdir ettiği müddettir. (İbn Mâce, Talak: 2; Buhârî, Talak: 1)
3344-
İbn Ömer (r.a)den rivâyete göre, bizzat kendisi
karısını hayızlı iken boşamıştı.
Durum Rasûlullah (s.a.v)e aktarılınca Rasûlullah (s.a.v)
şöyle buyurdu: Ona emret
karısına geri dönsün sonra mutlaka boşamak istiyorsa
kadın temiz iken veya hamile iken boşasın. (İbn Mâce, Talak: 2; Buhârî, Talak: 1)
4- HAYIZLI İKEN KARISINI BOŞAYAN KİMSEYE NE YAPILIR?
3345- İbn Ömer (r.a)den rivâyete göre, bizzat kendisi hanımını hayızlı iken boşamıştı. Fakat Rasûlullah (s.a.v) kadını temiz iken boşaması için geri getirtti. (İbn Mâce, Talak: 2; Buhârî, Talak: 1)
5- İDDETE RİAYET EDİLMEKSİZİN BOŞAMA DA BİR TALAK YERİNE GEÇER
3346- Yunus b. Cübeyr (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Ömere karısını hayızlı iken boşayanın durumunu sordum şöyle dedi: Abdullah b. Ömeri biliyor musun? O hanımını hayızlı iken boşamıştı. Babası Ömer Rasûlullah (s.a.v)e bunu sordu. Rasûlullah (s.a.v)de: Karısına dönmesini ve iddet süresi olan iki hayız iki temizlik süresini beklemesini emretti. Ben de: Bu yapılan bir talak yerine geçer mi? diye sordum. O da şöyle dedi: Bu soru çok yersiz, o kişi karısına dönmekten aciz olur ve ahmak olursa o zaman bu talak hükmü ondan düşer mi? Acaba! dedi. (İbn Mâce, Talak: 2; Buhârî, Talak: 1)
3347- Yunus
b. Cübeyr (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn
Ömere: Bir adam karısını hayızlı iken
boşamış dedim. O da dedi ki: Abdullah b. Ömeri bilir
misin? O karısını hayızlı iken
boşamıştı, babası Ömer Rasûlullah (s.a.v)e gelerek
durumu sordu. Rasûlullah (s.a.v)de: Abdullahın
tekrar karısına dönmesini ve kadının iki hayız
iki temizlik süresini beklemesini emretmişti. O zaman ben: Bir
adam karısını hayızlı iken
boşadığında böylece talak haklarından birini
kullanmış sayılı mı? dedim. O da şöyle
buyurdu: Bu soruya
gerek yok, eğer o kimse bunları yapmaktan aciz olur ve ahmakça
davranırsa talak durumu ondan düşer mi? (Buhârî, Talak: 1; İbn Mâce, Talak: 2)
6- ÜÇ TALAK BİRDEN VERİLEBİLİR Mİ?
3348- Mahmud b. Lebid (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)e bir erkeğin karısını üç talakla bir seferde boşadığı haber verilince Rasûlullah (s.a.v) kızarak ayağa kalktı ve: Ben aranızda iken Allahın Kitabıyla mı oynuyorsunuz? Bir adam kalktı ve: Ey Allahın Rasûlü! Onu öldüreyim mi? dedi. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
7- ÜÇ TALAKIN BİR SEFERDE VERİLDİĞİ DE OLUR MU?
3349- Sehl b. Sad es Saîdî (r.a)nin haber verdiğine göre Uveymir el Aclanî Asım b. Adiye gelerek: Ey Asım ne dersin? Bir adam karısını başka bir adamla zina ederken yakalasa o adamı öldürürse Müslümanlar da onu kısas olarak öldürürler mi? yoksa o adam ne yapmalı diye sordu ve Ey Asım ne olur bu soruyu Rasûlullah (s.a.v)e bir soruver dedi. Bunun üzerine Asım bu meseleyi Rasûlullah (s.a.v)e sordu. Rasûlullah (s.a.v) bu tür sorulardan hoşlanmaz ve ayıp sayardı. Bu sebeple Rasûlullah (s.a.v)den işittikleri Asıma çok ağır geldi. Asım evine dönünce Uveymir gelerek: Ey Asım bu konuda Rasûlullah (s.a.v) ne buyurdu dedi. Asım, Uveymire bana hayırlı bir iş yaptırmadı senin sorduğun o sorudan Rasûlullah (s.a.v) pek hoşlanmadı dedi. Bunun üzerine Uveymir dedi ki: Vallahi Rasûlullah (s.a.v)e bizzat kendim gidip sormadıkça bu işin peşini bırakmam dedi. Ve sonunda Uveymir Rasûlullah (s.a.v)e gitti Rasûlullah (s.a.v) insanların arasında oturuyordu ve: Ey Allahın Rasûlü! bir kimse karısını başka biriyle zina ederken yakalasa o adamı öldürür mü? Siz de kısas olmak üzere onu öldürür müsünüz? Yoksa o adam ne yapmalı? diye sordu. Rasûlullah (s.a.v)de: Seninle karın hakkında ayet nazil olmuştur, git karını getir buyurdu. Sehl diyor ki: Ben insanlarla birlikte Rasûlullah (s.a.v)in yanında iken bu karı koca bir birleriyle mülaane yaptılar. Mülaaneyi bitirdikleri zaman Uveymir dedi ki: Ey Allahın Rasûlü! eğer ben bu kadını nikahımda tutarsam ona karşı yalan söylemiş iftira etmiş olurum dedi ve Rasûlullah (s.a.v) kendisine emretmeden o anda bir defa da karısını üç talakla boşayıverdi. (İbn Mâce, Talak: 4; Buhârî, Talak: 3)
3350-
Fatıma binti Kays (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle
demiştir: Peygamber (s.a.v)e geldim ve: Ben H
3351- Fatıma binti Kays (r.anha)dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Üç talakla boşanmış kadın için nafaka ve oturacak yer temin edilmez. (İbn Mâce, Talak: 4; Buhârî, Talak: 3)
3352- Yine
Fatıma binti Kays (r.anha)dan rivâyete göre, Ebu Amr b. Hafs el
Mahzumî onu üç talakla boşamıştı. Bunun üzerine H
8- ÜÇ TALAK TEK TALAK MI SAYILIR?
3353-
İbn Tavûs (r.a) babasından aktarıyor: Ebus Sahba, İbn
Abbasa gelerek: Ey İbn Abbas! Peygamber (s.a.v) zamanında Ebu Bekir
döneminde ve Ömerin h
9- BOŞANMIŞ KADIN, ESKİ KOCASINA TEKRAR HANGİ ŞARTLARDA HELAL OLUR?
3354- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)e: Karısını boşayan ve başka bir kocaya varan ve onunla birlikte olduktan sonra cinsel ilişki olmadan ikinci kocası da o kadını boşamış olsa acaba bu kadın ilk kocasına helâl olur mu? diye soruldu. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v)de: Hayır ikinci kocası onun, o da ikinci kocasının balcağızından tatmadıkça helâl olmaz buyurdu. (Buhârî, Talak: 4; Müslim, Talak: 17)
3355- Âişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rıfaa el Kurazinin karısı Rasûlullah (s.a.v)e gelerek, Ey Allahın Rasûlü! Kocam beni boşadı, ben de Abdurrahman b. Zübeyr ile evlendim fakat Abdurrahmanın erkekliği şu elbise saçağı gibi gevşektir, kocalık vazifesini yapamıyor dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): Sanırım ki sen eski kocan Rıfaaya dönmek istiyorsun fakat bu mümkün değildir. İkinci kocan Abdurrahman senin balcağızından sen de onun balcağızından tatmadıkça bu olamaz buyurdu. (Buhârî, Talak: 4; Müslim, Talak: 17)
3356-
Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rıfaa el Kurazînin karısı Peygamber (s.a.v)e geldi. Ebu
Bekirde Rasûlullah (s.a.v)in yanındaydı ve şöyle dedi:
Ey Allahın Rasûlü! ben Rıfaa el Kurazînin nikahında idim beni
üç talakla kesin olarak boşadı. Ben de Abdurrahman b. Zübeyr ile
evlendim. Fakat Abdurrahmanın erkekliği şu elbisenin
saçağı gibi gevşektir dedi ve elbisesindeki saçağı
gösterdi. H
11- İŞİN KENDİ ELİNDEDİR SERBESTSİN DEMEK
3357- Hammad b. Zeyd (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Eyyûbe; karısına serbestsin diyen kimsenin bu ifadesini Hasanı Basrinin dışında üç talak sayılır diyeni biliyor musun? dedim. Hayır dedi. Sonra: Allahım affına sığınırım ancak Katadenin, İbn Semurenin azatlısı Kesirden onun da Ebu Hureyreden onun da Rasûlullah (s.a.v)den rivâyet ettiği hadiste Rasûlullah (s.a.v)in üç talak sayılır dediğini duydum. Kesir ile karşılaştım ona sordum hatırlamadı. Ebu Katadeye gittim ona da sordum o da unutmuş. Ebu Abdurrahman diyor ki: Bu hadis münkerdir. (Ebû Davud, Talak: 14; Tirmizî, Talak: 4)
12- BOŞANAN KADIN İLK KOCASINA NASIL HELAL OLUR?
3358- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rıfaanın karısı Rasûlullah (s.a.v)e gelerek şöyle dedi: Kocam beni boşadı ve üç talak vererek işimi bitirdi. Ben de ondan sonra Abdurrahman b. Zübeyr ile evlendim. Fakat Abdurrahmanın erkekliği elbise saçağı gibi gevşektir. Rasûlullah (s.a.v) güldü ve: Sen herhalde eski kocan Rıfaaya dönmek istersin dedi. Fakat ikinci kocan senin balcağızından sen de onun balcağızından tatmadıkça bu mümkün olamaz buyurdu. (Buhârî, Talak: 3; Müslim, Nikah: 17)
3359- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, bir adam karısını üç talakla boşamıştı. Kadın bir başkasıyla nikahlandı fakat bu ikinci kocası kadına dokunmadan onu boşadı. Bu kadın önceki kocasına helâl midir? diye Rasûlullah (s.a.v)e soruldu. Rasûlullah (s.a.v)de: İkinci kocası ilk kocası gibi o kadının balcağızından tatmadıkça bu iş olmaz buyurdular. (Buhârî, Talak: 3; Müslim, Nikah: 17)
3360- Abdullah b. Abbas (r.a)tan aktarıldığına göre, Gumeysa veya Rumeysa isimli kadın Peygamber (s.a.v)e gelerek: Kocasının kendine dokunmayıp ilgilenmediğinden şikayet etti. Çok geçmeden kocası da geldi ve: Ey Allahın Rasûlü! O kadın yalan söylüyor, halbuki ben onunla ilgileniyorum fakat o ilk kocasına dönmek istiyor dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: İkinci kocan senin balcağızından tatmadıkça bu imkansızdır. (Buhârî, Talak: 3; Müslim, Nikah: 17)
3361- İbn Ömer (r.a)den rivâyet edilmiştir. Bir adam karısını boşuyor sonra o kadın başka bir kocaya nikahlanıyor, o ikinci kocada münasebette bulunmadan o kadını boşuyor, bu kadın ilk kocasına dönebilir mi? diye soruldu. Rasûlullah (s.a.v)de: Hayır ilk kocasına dönemez, ikinci koca ile o kadın birbirlerinin balcağızlarından tatmadıkça buyurdu. (Buhârî, Talak: 3; Müslim, Nikah: 17)
3362- İbn Ömer (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v)e şöyle soruldu: Bir adam karısını üç talakla boşuyor, o kadını da başka bir adam nikahlıyor, kapılar kapanıp perdeler çekiliyor (Yani baş başa kalıyorlar) daha sonra da o ikinci koca o kadını cinsel ilişki kurmaksızın boşuyor. Bu kadın ilk kocasına helâl olur mu? Rasûlullah (s.a.v)de: İkinci kocasıyla cinsel ilişki yapmadan ilk kocasına helâl olmaz buyurdu. (Buhârî, Talak: 3; Müslim, Nikah: 17)
13- YAPMACIKTAN NİKAH YAPILIR MI?
3363-
Abdullah (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v) dövme yapana ve yaptırana, saç aktarana ve
aktarılana, faiz yiyene ve yedirene ayrıca ilk kocasına helâl
olabilmek için bir başkasına yapmacık ve geçici nikah yapana ve
yaptırana lanet etmiştir. (Buhârî, Nikah: 32; İbn
Mâce, Nikah: 44)
14- PEYGAMBER (S.A.V) HANGİ KADINI HEMEN BOŞAMIŞTI?
3364- Evzaî (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Zühriye: Rasûlullah (s.a.v) ile evlenip Allaha sığınan bir kadının kim olduğunu sordum. O da şöyle dedi. Urve Aişeden şöyle aktarmıştır. Kilabiyye isimli kadın evlenip de Rasûlullah (s.a.v) ile beraber olacaklarında: Senden Allaha sığınırım dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): Sen çok büyük olan Allaha sığındın. Haydi ailenin yanına dön buyurdu. (İbn Mâce, Talak: 18; Buhârî, Talak: 2)
15- BOŞAMAK UZAKTAN HABER GÖNDERMEKLE DE OLUR MU?
3365- Fatıma Binti Kays (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle diyordu: Kocam beni boşadığını bildirerek bana haber gönderdi. Ben de elbisemi bürünüp Rasûlullah (s.a.v)in yanına gelip durumumu arzettim. Rasûlullah (s.a.v): Seni kaç talakla boşadı diye sordu. Ben de: Üç talakla dedim. Rasûlullah (s.a.v): O zaman sana nafaka yok, amcanın oğlu Ümmü Mektumun evinde iddetini tamamla, onun gözleri görmez bu sebeple dış elbiseni onun yanında çıkarabilirsin. İddetin bitince de bana haber ver buyurdu. (İbn Mâce, Talak: 4; Müslim, Talak: 6)
16- TAHRİM SÛRESİ 1. AYETİNİN YORUMU
3366-
İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, kendisine bir adam geldi ve: Ben
karımı kendime haram kıldım dedi. İbn Abbas: Yalan
söylüyorsun karın sana haram olmaz dedi. Ve şu ayeti okudu:
(Tahrim sûresi 1. ayet ) Ey
Peygamber eşlerinden herhangi birini memnun etmek için neden Allahın
sana helâl kıldığı şeyleri kendine haram
kılıyorsun? Ve sana büyük keffaret olan köle azâd etmen gerekir
dedi. (İbn Mâce,
Talak: 28; Müslim, Talak: 3)
17- AYNI AYETİN BAŞKA BİR YORUMU
3367- Peygamber (s.a.v)in hanımlarından Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), Zeynebin yanında kalır ve bal şerbeti içerdi. Hafsa ve ben şöyle anlaşıp sözleştik: Rasûlullah (s.a.v) hangimizin yanına gelirse: Sende megafîr kokuyor diyelim. Nihayet Peygamber (s.a.v) bizlerden birinin yanına girince o anlaştığımız şekilde söyledi. O zaman Rasûlullah (s.a.v) Zeynebin yanında bal şerbeti içmiştim dedi. Megafîr falan değil dedi ve bir daha bal şerbeti içmeyeceğim buyurdu. Bunun üzerine Tahrim sûresi 1- 3- 4 ayetleri nazil oldu. Tahrim 4. ayeti Aişe ve Hafsa için nazil olmuştu. 3. ayet ise: Sadece bal şerbeti içmiştim sözünü açıklamış oluyor. Bu olayların hepsi Atanın rivâyetinde de vardır. (Buhârî, Talak: 7; Müslim, Talak: 3)
18- AİLENİN YANINA GİT DEMEK BOŞAMA SAYILIR MI?
3368-
Abdullah b. Kab b. M
3369- Abdurrahman b. Abdullah b. Kab b. M
3370- Abdullah b. Kab (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Kabtan işittim Tebük savaşına Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte katılamayıp geri kalmasının hikayesini anlatırken şöyle diyordu: Rasûlullah (s.a.v)in gönderdiği adam bana gelip te; Rasûlullah (s.a.v), Hanımından ayrı kalmanı istiyor deyince, ben: Onu boşayacak mıyım yoksa ne yapayım dedim. O da: Ondan ayrı dur ve ona yaklaşma dedi. Diğer iki arkadaşıma da aynı şekilde haber göndermişti. Ben de hanımıma ailenin yanına dön Allah bu konuda hükmünü bildirinceye kadar onların yanında kal dedim. (Müslim, Tevbe: 9; Tirmizî, Tefsirül Kuran: 10)
3371- Ubeydullah b. Kab (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Babam Kabın şöyle anlattığını duydum: Rasûlullah (s.a.v) bana ve diğer iki arkadaşıma haber göndererek şöyle demişti: Rasûlullah (s.a.v) hanımlarınızdan ayrı kalmamızı emrediyor. Ben o gelen kimseye: Karımı boşamam mı gerekiyor yoksa ne yapmalıyım? Diye sordum. O da: Hayır ondan uzak dur ve ona yaklaşma dedi. Bende hanımıma ailenin yanına dön, Allah bu konuda bir hüküm indirinceye kadar orada kal dedim. O da ailesine dönüp gitmişti. (Müslim, Tevbe: 9; Tirmizî, Tefsirül Kuran: 10)
3372-
Abdurrahman b. Kab b. M
19- KÖLENİN BOŞAMASI NASILDIR?
3373- Ömer b. Muattib (r.a)ten rivâyete göre, Beni Nevfelin azatlı kölesi Ebu Hasan şöyle anlattı: Ben ve hanımım ikimiz de köle idik. Ben hanımımı iki talak ile boşamıştım sonra ikimizde hürriyetimize kavuşturulup azâd olmuştuk. Bu talak durumunu İbn Abbasa sordum: Eğer tekrar hanımına dönmek istiyorsan bu senin yaptığın iki talak tek sayılır. Rasûlullah (s.a.v) bu konuda böyle hüküm vermişti dedi. (Ebû Davud, Talak: 6; İbn Mâce, Talak: 32)
3374- Beni Nevfelin azatlısı Hasan (r.a)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Abbasa; karısını iki talakla boşayan daha sonra da azâd edilip hürriyetine kavuşturulan kölenin tekrar eski karısıyla evlenip evlenemeyeceği soruldu. İbn Abbas: Evet evlenir dedi. Soruyu soran kimse bu fetvayı nereden aldın dedi. O da: Rasûlullah (s.a.v) bu şekilde fetva verdi diye cevap verdi. (Ebû Davud, Talak: 6; İbn Mâce, Talak: 32)
20- AKİL BALİĞ OLMA YAŞI VE BELİRTİSİ NEDİR?
3375- Kesir
b. Saib (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Kureyza
kabilesi çocukları bana şöyle anlattılar. Kureyza
savaşının arkasından beni Kureyzalı çocuklar
Rasûlullah (s.a.v)e arz edildiler. Onlardan akıl b
3376- Atiyye el Kurazî (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Beni Kureyza savaşı sonunda kimin öldürülüp kimin sağ kalacağı konusunda Sad b. Muazın hüküm verdiği gün ben de çocuktum. Benim çocuk mu yoksa ihtilam olanlardan mı olacağım konusunda tereddüte düştüler fakat benim ergenlik alametlerinden olan kıllarımın bitmediğini gördüler ve beni bıraktılar. İşte o günden bu yana yanınızdayım. (İbn Mâce, Hudud: 4; Ebû Davud, Hudud: 17)
3377- İbn Ömer (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Uhud savaşında ben on dört yaşımdaydım, savaşa katılmak için Rasûlullah (s.a.v)e arz olundum, Rasûlullah (s.a.v) izin vermedi. Hendek günü on beş yaşındaydım savaşa katılmama izin verdi. (İbn Mâce, Hudud: 4; Ebû Davud, Hudud: 17)
21- KALEM KİMLERDEN KALKMIŞTIR?
3378-
Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle
buyurdu: Üç
kişiden kalem kaldırılmıştır.
İşlediklerinden dolayı günah yazılmaz 1. Uyanıncaya
kadar uyuyan kişi 2. Akıl b
22- KİŞİNİN GÖNLÜNDEN GEÇİRDİKLERİNDE SORUMLULUK VAR MIDIR?
3379- Ebu
Hureyre(r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle
buyurmuştur: Allah,
ümmetimin kalbinden geçen ve dile getirmedikleri ve yapmadıkları
şeylerden vazgeçmiştir. Sorumlu tutmaz. (İbn Mâce, Talak: 14; Tirmizî, Talak ve Lian: 8)
3380- Ebu
Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah
(s.a.v) şöyle buyurdu: Ümmetimin
gönlünden geçen temayüller ve vesveseler işlenmedikçe ve
söylenmedikçe affedilmiştir, Allah sorumlu tutmaz. (İbn Mâce, Talak: 14; Tirmizî, Talak ve Lian: 8)
3381- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: Allah, ümmetimin aklından geçirip söylemedikleri ve yapmadıkları işlerden dolayı sorumlu tutmaz, günah yazmaz. (İbn Mâce, Talak: 14; Tirmizî, Talak ve Lian: 8)
23- RASÛLULLAH (S.A.V)İN HANIMINI DAVET ETMEYEN ÇORBACI
3382- Enes (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)in Farslı bir komşusu vardı, güzel çorba pişirirdi. Bir gün Rasûlullah (s.a.v)e geldi. Rasûlullah (s.a.v)in yanında Aişe vardı. O adam eliyle işaret ederek Rasûlullah (s.a.v)in gelip pişirdiği çorbadan yemesini istedi. Rasûlullah (s.a.v)de Aişeye işaret ederek bu hanımım Aişede gelirse olur demek istedi. O adam da yine eliyle işaret ederek iki veya üç kere olmaz manasına işaret etti (yani sadece Seni davet ediyorum hanımın gelmesin dedi). (Müslim, Eşribe: 21; Tirmizî, Etıme: 42)
24- AMELLER NİYETE GÖRE DEĞERLENDİRİLİR
3383- Ömer b. Hattab (r.a)tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Yapılan her iş niyete göre değerlendirilir. Herkesin niyet ettiği ne ise eline o geçer. Kimin memleketini terk etmesi veya günahlardan uzak kalması Allah ve Rasûlünün isteği doğrultusunda ise onun bu yaptığı iş Allah yolunda sayılır ve ahirette hesabı ona göre görülür. Kimin de memleketini terk etmesi eline geçireceği bir dünyalık veya elde edeceği bir kadın için olursa, onun da bu hicreti hicret ettiği bu şeye aittir, onları elde etmiş olur ahirette de hesabı ona göre verilir. (Tirmizî, Cihad: 15; Müslim, Imara: 45)
25- KUREYŞ PEYGAMBERE SÖVMÜŞ MÜDÜR?
3384- Ebu
Hüreyre (r.a) Rasûlullah (s.a.v)den şöyle
aktarmıştır: Bakınız!
Allah Kureyşin sövmesini ve lanetini nasıl da benden çevirip
uzak tutuyor. Ben (Övülmüş insan) Muhammed
olmama rağmen onlar nasıl da beni kötüleyip beni lanetliyorlar.
(Buhârî, Menakıb: 17; Müsned: 7029)
26- EVLİLİĞİN DEVAMI SERBEST BIRAKILIR MI?
3385- Peygamber (s.a.v)in hanımlarından Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) zevcelerini dünya hayatıyla Allahın Rasûlü ve ahireti tercih konusunda serbest bırakmakla emredilince önce benden başladı ve sana bir şey söyleyeceğim yalnız acele etme anne ve babana danış dedi. Rasûlullah (s.a.v) anne ve babamın kendisinden ayrılmayacağımı biliyordu daha sonra Rasûlullah (s.a.v) şu ayeti okudu: (Ahzâb sûresi 28. ayet) Ey Peygamber! Eşlerine söyle eğer siz dünya hayatını ve onun süsünü istiyorsanız gelin size boşanma bedelini vereyim ve sizi güzellikle salıvereyim. Bunun üzerine ben bu konuda babama ve anneme mi danışacağım. Ben Allah ve Rasûlünü ve Ahiret yurdunu isterim dedim. Aişe sözüne devamla şöyle dedi: Daha sonra Rasûlullah (s.a.v)in diğer hanımları da benim yaptığım gibi yaptılar. Rasûlullah (s.a.v)in onları muhayyer bırakması onların da Rasûlullah (s.a.v)i seçmeleri talak olarak kabul edilmedi. (Buhârî, Talak: 4; Müslim, Talak: 4)
3386- Aişe (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ahzâb sûresi 28. ayet nazil olunca Rasûlullah (s.a.v) yanıma gelip benden başlayarak şöyle buyurdu: Ey Aişe Sana bir şey söyleyeceğim fakat acele etme, annene babana danışmadan karar verme Aişe diyor ki: Vallahi Rasûlullah (s.a.v) anne ve babamın Rasûlullah (s.a.v)den ayrılmamı istemeyeceklerini biliyordu. Daha sonra bana Ahzâb sûresi 28. ayetini okudu. Ben de şöyle dedim: Bu konuda anne ve babama mı danışacağım. Ben Allahı ve Rasûlünü istiyorum dedim. (Buhârî, Talak: 4; Müslim, Talak: 4)
27- SERBEST BIRAKMAK ŞEKLİYLE TALAK GERÇEKLEŞİR Mİ?
3387- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bizi dünya hayatı ile Allah ve Rasûlünü seçmede serbest bıraktı, biz de onu seçtik. Bu talak olur mu? (Buhârî, Talak: 4; Müslim, Talak: 4)
3388- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bizi kendisini ve dünyayı seçmekte serbest bıraktı fakat bu talak sayılmadı. (Buhârî, Talak: 4; Müslim, Talak: 4)
3389- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) hanımlarını kendisini ve dünyayı seçmekte serbest bıraktı fakat bu talak sayılmadı. (Buhârî, Talak: 4; Müslim, Talak: 4)
3390- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) hanımlarını kendisini ve ahireti tercih etmekte serbest bıraktı. Bu talak sayılır mı? (Buhârî, Talak: 4; Müslim, Talak: 4)
3391- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bizi kendisiyle dünyayı seçmek arasında serbest bırakmıştı. Bizde kendisini seçmiştik fakat bu olayı bizim için talak sayılmamıştı. (Buhârî, Talak: 4; Müslim, Talak: 4)
28- AZAD ETMEYE KİMDEN BAŞLANIR?
3392- Kasım b. Muhammed (r.a) ten rivayete göre, şöyle demiştir: Aişenin bir köle bir de cariyesi vardı, o ikisini de azâd etmek istemişti ve Rasûlüllaha sormuştu. Rasûlullah (s.a.v)de: Cariyeden önce köleden başla buyurdu. (İbn Mâce, Itk: 10; Ebû Davud, Talak: 23)
29- BERİRE KISSASINDAKİ ÜÇ HÜKÜM NELERDİR?
3393- Peygamber (s.a.v)in hanımı
Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir:
Berire kıssasında üç hüküm vardır. 1. Aişe cariyesi
Berireyi azâd etmiş kocasıyla kalıp kalmayacağı
konusunda serbest bırakmıştır. 2. Rasûlullah (s.a.v)de: Vela
hakkı onu azâd edene aittir buyurdu. 3. Rasûlullah (s.a.v) bir gün
evine girdi bir tencerede et kaynıyordu. Rasûlullah (s.a.v)e ekmek ve
evde bulunan bir katık getirildi de Rasûlullah (s.a.v) Kaynayan
tenceredeki etten bir şeyler yok mu buyurdular. Orada bulunanlar:
Evet Ey Allahın Rasûlü! O et Berireye sadaka olarak verilen ettir. Sen
ise sadaka yemezsin dediler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): O et
Berireye sadakadır bize hediyedir buyurdular. (Buhârî, Talak: 16; Dârimi,
Talak: 21)
3394- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Berire olayında üç tane dini hüküm vardır: 1. Ailesi onu satmak istedi fakat vela hakkının kendilerine ait olmasını şart koştular. Bu durum Peygamber (s.a.v)e anlatılınca; Aişeye: Onu satın al ve azâd ediver buyurdu ve: Vela hakkı azâd edene aittir dedi. 2. Berire azâd edildi. Rasûlullah (s.a.v) onu kocasıyla kalıp kalmayacağı konusunda serbest bıraktı. O da kendi başına kalmayı seçti. 3. Berireye bazı şeyler sadaka olarak getirilirdi de o da onlardan bir kısmını bize hediye ederdi. Bu durumu Rasûlullah (s.a.v)e aktardım O da: Onun verdiklerinden yiyiniz o Berireye sadakadır fakat bize Berirenin hediyesidir buyurdu. (Buhârî, Talak: 16)
30- KOCASI HÜR OLAN KENDİSİ DE AZAD EDİLEN CARİYE SERBEST BIRAKILIR MI?
3395- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Berireyi satın aldım, Berirenin ailesi vela hakkı bize aittir diye şart koştular. Bunu Rasûlullah (s.a.v)e sordum şöyle buyurdular: Onu azâd et. Vela hakkı para vererek azâd edene aittir. Aişe diyor ki: Onu azâd ettim sonra Rasûlullah (s.a.v) onu çağırdı ve kocasıyla beraber kalıp kalmamakla onu serbest bıraktı. O zaman Berire bana şunu da bunu da verse onunla birlikte kalmam dedi ve yalnız kalmayı tercih etti, onun kocası hür bir kimse idi. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
3396- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, bizzat kendisi Berireyi satın almak istedi, ailesi onun Vela hakkı bize ait olacaktır diye şart koştular. Bu durumu Rasûlullah (s.a.v)e aktardım, O da: Onu satın al ve azâd et. Vela hakkı azâd edene aittir buyurdu. Daha sonra Rasûlullah (s.a.v)e bir et getirildi ve bu et Berireye sadaka olarak verilen ettendir denildi. O zaman Rasûlullah (s.a.v): O et Berireye sadakadır bize ise Berirenin hediyesidir. buyurdu. Rasûlullah (s.a.v) Berireyi kocasına dönüp dönmemekte serbest bıraktı kocası hür bir kimseydi. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
31- BERİRE OLAYI VE DEĞİŞİK RİVAYETLER
3397- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Berire hürriyetine kavuşması için her yıl bir okıyye vermek şartıyla dokuz okıyye vermek üzere anlaşma yapmıştı. Aişeye gelerek kendisine yardım etmesini istedi. Aişe ise: Yardım edemem fakat vela hakkı benim olmak şartı ile dokuz taksidini de bir sefer de ödeyebilirim dedi. Berire gitti ve efendileriyle bu konuyu konuştu. Onlar vela hakkı kendilerine ait olursa bu teklifi kabul edebileceklerini ifade ettiler. Bunun üzerine Berire tekrar Aişeye geldi, o sıra da Rasûlullah (s.a.v)de oraya gelmişti. Berire kendisine söylenenleri aynen nakletti. Aişe ise: Hayır olamaz, vela hakkı bana ait olursa o zaman olur dedi. Rasûlullah (s.a.v)de: Nedir meseleniz buyurdu. Aişe: Ey Allahın Rasûlü! Berire bana geldi yaptığı anlaşmadaki borcunu ödeyebilmek için benden yardım istedi. Bende vela hakkı ben de olmak şartıyla tüm borcunu ödeyebileceğimi değilse yardım etmeyeceğimi söyledim. Berirede durumu efendilerine anlattı, onlarda vela hakkı kendilerinde kalmak şartıyla razı olabileceklerini söylemişler dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): Onu satın al vela şartının da senin olduğunu onlara şart koş çünkü vela hakkı azâd edene aittir buyurdu. Sonra kalktı ve bir konuşma yaparak Allaha hamd-ü sena ettikten sonra şöyle buyurdu: Bir kısım insanlara ne oluyor da Allahın Kitabında olmayan şartları ileri sürüyorlar ve diyorlar ki: falan kimseyi satın al, azâd et, vela hakkı benimdir diyorlar. Allahın Kitabı en doğru olandır. Allahın şartları da en itimat edileni ve sağlamıdır. Allahın Kitabında olmayan bütün şartlar yüz şartta olsa batıldır buyurdu. Rasûlullah (s.a.v), Berireyi kocasından ayrılıp ayrılmamakta serbest bıraktı, kocası köle idi. Berire kendi başına kalmayı tercih etti. Urve diyor ki: Eğer Berirenin kocası hür olsaydı Rasûlullah (s.a.v), Berireyi bu konuda serbest bırakmazdı. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
3398- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Berirenin kocası köle idi. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
3399- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, bizzat kendisi Ensardan bir adamdan Berireyi satın aldı, satanlar vela hakkının kendilerine ait olmasını şart koşmuşlardı. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): Vela hakkı nimete sahib olanındır. (Yani parayı vererek hürriyete kavuşturan kimsenindir.) Kocası köle olduğu için Berireyi serbest bıraktı. Aişeye biraz et hediye edilmişti de Rasûlullah (s.a.v): O etten biraz da bize verseniz buyurmuştu. Aişe: Bu et Berireye sadaka olarak verlmişti deyince Rasûlullah (s.a.v) O Berireye sadakadır bize hediyedir buyurdu. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
3400- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)e Berirenin durumunu sordum, onu satın almak istiyorum vela hakkı kendilerine kalmasını şart koşmuşlardı. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): Onu satın al, vela hakkı satın alıp azâd edene aittir buyurdu. Ravi diyor ki: Rasûlullah (s.a.v) kocası köle olduğu için Berireyi kocasına gidip gitmemekte serbest bıraktı sonrasını hatırlamıyorum. Rasûlullah (s.a.v)e et getirilmişti. Oradakiler: Bu et Berireye getirilen sadakalardandır dediler. Rasûlullah (s.a.v)de: O Berire için sadakadır bizim için Berirenin hediyesidir buyurdu. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
3401- Ebud Duha (r.a)dan rivâyete göre, şöyle
demiştir: Bir ayın kaç gün olduğunu tartışıyorduk
bir kısmımız otuz gün bir kısmımız da yirmi dokuz
gün diyorduk. Ebud Duha şöyle dedi: İbn Abbas bize şu
olayı anlatmıştı. Peygamber hanımları
yanlarında aileleri de olduğu halde ağlayarak bir gün
sabahı etmiştik. Ben hemen mescide girdim. Bir de ne göreyim
mescid doluydu. O sırada Ömer b. Hattab geldi ve Peygamber (s.a.v)in
yanına vardı, Peygamber (s.a.v) o gün kendisine ait yüksekçe bir
odada idi. Ömer selâm verdi hiçbir kimse cevap vermedi, tekrar selâm verdi
yine cevap veren olmadı, tekrar selâm verdi yine cevap veren olmadı
sonra geri döndü
3402- Enes (r.a)ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v) kendisine mahsus bir odada bekleyerek hanımlarına yaklaşmamak üzere yemin etmişti. Yirmi dokuz gece bekledi sonra bulunduğu yerden inip hanımlarının yanına girdi. Kendisine: Ey Allahın Rasûlü! Bir ay diye yemin etmemiş miydin? diye soruldu: Bir ay yirmi dokuz gündür buyurdu. (Buhârî, Talak: 7; Müslim, Talak: 5)
3403- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, bir adam Rasûlullah (s.a.v)e gelerek, karısına zıhar yapan ve keffaret ödemeden karısıyla cinsel ilişki kuran bir adam Rasûlullah (s.a.v)e geldi ve: Ey Allahın Rasûlü! Ben hanımıma zıhar yaptım ve keffaret ödemeden de cinsel ilişki de bulundum dedi. Rasûlullah (s.a.v): Allah iyiliğini versin bunu neden yaptın? buyurdu. Adam: Ay ışığında hanımımın ayak bileğine taktığı bileziği gördüm onun için yaptım dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): Allahın emrini yerine getirmeden ona yaklaşma buyurdu. (İbn Mâce, Talak: 26; Ebû Davud, Talak: 17)
3404- İkrime (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir adam karısına zıhar yapmıştı. Keffaretini ödemeden de hanımıyla cinsel ilişki de bulunmuştu. Bu durumu Rasûlullah (s.a.v)e aktarınca Rasûlullah (s.a.v): Bunu yapmana sebep ne idi buyurdu. Adam: Ey Allahın Rasûlü! Allah sana rahmet etsin. Ay ışığında onun ayak bileğine taktığı bileziği veya bacağını gördüm de o yüzden yaptım dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) Allahın sana emrettiği şeyi yapıncaya kadar ondan ayrı kal buyurdu. (İbn Mâce, Talak: 26; Ebû Davud, Talak: 17)
3405- İkrime (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir adam Rasûlullah (s.a.v)e gelerek: Ey Allahın Peygamberi, o kimse hanımına zıhar yaptı sonra da üzerine düşeni yapmadan (keffaret ödemeden) onunla münasebette bulundu durumu ne olacak? diye sordu. Rasûlullah (s.a.v): Bu işi yapmaya ne sebep oldu? diye sorunca, o da şöyle dedi: Ey Allah'ın Peygamberi! Ay ışığında onun bacağının beyazlığını gördüm. O zaman Rasûlullah (s.a.v): Üzerine düşeni yapmadıkça hanımından uzak kal buyurdu. (İbn Mâce, Talak: 26; Ebû Davud, Talak: 17)
3406- Aişe (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bütün sesleri işiten Allaha hamdolsun. Havle Rasûlullah (s.a.v)e gelerek kocasından şikayet etti. Söylediklerini duymadım fakat Allah: Mücadele sûresi 1-4 ayetlerini indirdi. (Tirmizî, Talak: 20; Ebû Davud, Talak: 17)
34- HULU (BİR ÇEŞİT BOŞAMA ŞEKLİ) Bkz 2/229
3407- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Kocalarından ayrılmak, ve muhalea yapmak isteyen kadınlar münafıklardır. (Müsned: 8990)
3408- Amre binti Abdurrahman (r.a) Habibe binti Sehlden aktarıyor. Habibe; Sabit b. Kays b. Şemmasın nikahı altındaydı. Rasûlullah (s.a.v) sabah namazı için çıkacaktı, kapısının önünde sabahın karanlığında Habibe binti Sehli gördü; Rasûlullah (s.a.v) Sen kimsin? diye sordu. O da: Ben Habibe binti Sehlim Ey Allahın Rasûlü! dedi. Nedir derdin? deyince. Ben ve Sabit bir arada yaşayamayız dedi. Sabit b. Kays gelince Rasûlullah (s.a.v) ona; Bak bu Habibe binti Sehl olup söylenmesi gerekenleri hep söyledi buyurdu. Habibe: Ey Allahın Rasûlü! Onun bana verdiği her şey yanımdadır dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v), Sabite: Ondan verdiklerini al buyurdu. Sabit de aldı, Habibe de Sabitten ayrılmış olarak ailesinin yanında oturdu. (Ebû Davud, Talak: 18; İbn Mâce, Talak: 23)
3409- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, Sabit b. Kaysın karısı Peygamber (s.a.v)e gelip; ey Allahın Rasûlü! Ben Sabite karşı ne dini ne de ahlakî yönde bir ayıp işlemiyorum. Fakat Müslüman olarak küfre götürecek hareketleri de yapmak istemiyorum diyerek ayrılmak istediğini bildirdi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): Sana mihir olarak verdiği bahçesini ona verdin mi? buyurdu. O da: Evet verdim dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v), Sabite: Bahçeni al hanımını da bir talakla boşa buyurdu. (Ebû Davud, Talak: 18; İbn Mâce, Talak: 23)
3410- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, Bir adam Peygamber (s.a.v)e gelerek: Karım hiçbir erkeği geri çevirmiyor ne yapmalıyım? diye sordu. Rasûlullah (s.a.v)de: Dilersen onu boşa buyurdu. Adam: Gönlüm ona takılı kalacağından korkuyorum dedi. O zaman ondan istifade et hanımın olarak kalsın buyurdu. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
3411- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, bir adam: Ey Allahın Rasûlü! Nikahımda bir hanımım var hiçbir erkeği geri çevirmiyor ne yapmalıyım? diye sordu. Rasûlullah (s.a.v): Onu boşa buyurdu. Adam: Ondan ayrı kalmaya dayanamam dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): Öyleyse onu bırakma nikahında tut buyurdu. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
35- LİAN (BİR ÇEŞİT BOŞAMA) (Bkz 24/6-9)
3412- Asım b. Adıy (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Aclan oğullarından Uvaymir bana gelerek şöyle dedi: Ey Asım ne dersin? Bir kimse kendi hanımıyla başka birini zina ederken görse ve zina eden adamı öldürse siz de onu kısas yaparak öldürür müsünüz? Yoksa bu kimse ne yapmalı? Lütfen bunu Rasûlullah (s.a.v)e sorabilir misiniz? Asım bu konuyu Rasûlullah (s.a.v)e sordu fakat Rasûlullah (s.a.v) bundan hoşlanmadı ve ayıpladı. Sonra Uveymir, Asım b. Adiye gelerek: Ey Asım ne yaptın? dedi. Asım: Dediğini yaptım ama sen hayırlı bir şey yapmış olmadın. Rasûlullah (s.a.v) hoşlanmadı ve bu tür soruları ayıpladı dedi. O zaman, Uveymir: Vallahi bu konuyu Rasûlullah (s.a.v)e mutlaka soracağım dedi ve Rasûlullah (s.a.v)e gidip sordu. Rasûlullah (s.a.v): Allah senin ve hanımın hakkında ayet indirdi. Hanımını alıp buraya getir buyurdu. Sehl diyor ki: Ben Rasûlullah (s.a.v)in yanında toplumun arasındaydım, Uveymir karısını getirdi ve karşılıklı lanetleştiler. Daha sonra Uveymir: Ey Allahın Rasûlü! Onu nikahım altında tutarsam ona karşı yalan söylemiş olurum dedi ve Rasûlullah (s.a.v) boşamak için emir vermeden önce karısını boşadı. Bu olaydan sonra karşılıklı lanetleşen kimselerin ayrılmaları kocanın talakıyla adet olmuş oldu. (Ebû Davud, Talak: 27; İbn Mâce, Talak: 27)
36- DOĞUM VE HAMİLELİK ÜZERİNE LANETLEŞME
3413- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), Aclanlı karı koca arasında karşılıklı lanetleşme yaptırdı o sırada kadın zinadan dolayı hamile idi. (Buhârî, Talak: 32; Müslim, Lian: 1)
37- BİR KİMSE HANIMINI BAŞKA BİRİYLE ZİNA HALİNDE GÖRÜRSE ARALARINDA MÜLÂÂNE YAPILARAK AYRILIRLAR
3414-
Muhammed (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Enes b. M
38- MÜLAANE= KARŞILIKLI LANETLEŞME NASIL YAPILIR?
3415- Enes b.
M
39- HÂKİM KARAR VERİRKEN ALLAHIM GERÇEĞİ ORTAYA ÇIKAR DİYE DUA ETMELİ
3416- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)in huzurunda karşılıklı lanetleşmeden bahsedilince Asım b. Adiy bu konuda bir şey söyleyip çıkıp gitti. Sonra kendi kavminden bir adam gelerek karısıyla beraber bir erkeği yakaladığını söyledi. Asım: O söylediğim sözden dolayı imtihan olunuyorum başıma bu iş geldi diyor. O kimseyi doğru Rasûlullah (s.a.v)e götürdü. O adam karısının durumunu anlattı. Bu adam sarışın, az etli ve düz saçlı idi. Karısıyla birlikte gördüğü adam ise buğday tenli, kalın baldırlı, şişman biriydi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): Allahım bu konuda gerçeği ortaya çıkar diye dua etti. Daha sonra o kadın kocasının yakaladığını iddia ettiği adama benzeyen bir çocuk doğurdu. Rasûlullah (s.a.v) o iki kişi arasında lanetleşme yaptırdı sonra orada bulunanlardan birisi İbn Abbasa: Rasûlullah (s.a.v)in Eğer ben delilsiz bir kimseyi recm etmiş olsaydım bu kadını recm ederdim dediği kadın bu mudur? diye sordu. İbn Abbas: Hayır o kadın İslâm da kötülükler ortaya koyan biriydi dedi. (Müslim, Lian: 1; Buhârî, Talak: 30)
3417- Abdullah b. Abbas (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)in huzurunda karşılıklı lanetleşmeden bahsedildiğinde Asım b. Adiyde o konuda bir şeyler söyleyip çıkıp gitmişti. Çok geçmeden kendi kavminden bir adam onunla karşılaşıp karısıyla başka bir adamı yakaladığını söyledi. Asım b. Adiy o kimseyle birlikte Rasûlullah (s.a.v)e geldi. O adam onun karısını hangi halde bulunduğunu Rasûlullah (s.a.v)e haber verdi. Bu adam yani kadının kocası sarışın, zayıf ve düz saçlı idi karısıyla birlikte yakaladığı adam ise esmer, kalın baldırlı ve kıvırcık saçlı idi. Rasûlullah (s.a.v): Allahım gerçeği ortaya çıkar diye dua etti. Daha sonra kadın zina eden erkeğe benzer bir çocuk doğurdu. Rasûlullah (s.a.v)de bu kadınla kocası arasında mülaane yaptırdı. O toplantıda olanlardan biri İbn Abbasa: Rasûlullah (s.a.v)in Eğer ben delilsiz bir kimseyi recm edecek olsaydım bu kadını recm ederdim dediği kadın bu mudur? diye sordu. İbn Abbasta: Hayır o İslâm da ilk kötülükleri ortaya çıkaran biriydi diye cevap verdi. (Müslim, Lian: 1; Buhârî, Talak: 30)
40- MÜLÂÂNE DE BEŞİNCİ YEMİNDE DİKKAT EDİLMELİ
3418- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), lanetleşecek çiftlere karşılıklı lanetleşme emrini verdikten sonra beşinci de elini ağzına kapamasını emreder ve beşinci yemin azabı gerektirir buyurdu. (Ebû Davud, Talak: 27)
41- MÜLAANE YAPILIRKEN YETKİLİ KİMSE ERKEK VE KADINA NASİHAT EDER
3419- Said b.
Cübeyr (r.a) şöyle anlatıyor: İbn Zübeyrin v
42- LANETLEŞENLERİN ARASI AYRILIR
3420- Said b. Cübeyr (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Musab lanetleşen karı kocayı ayırmadı. Said diyor ki: Bu durumu İbn Ömere anlattım; O şöyle dedi: Rasûlullah (s.a.v), Aclanoğullarından iki kişinin arasını ayırmıştı. (Müslim, Lian: 1; Ebû Davud, Talak: 27)
43- LANETLEŞENLER İDDİALARINDAN VAZGEÇEBİLİRLER Mİ?
3421- Said b. Cübeyr (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Ömere karısına zina suçu yükleyen adamın durumundan sordum şöyle dedi: Rasûlullah (s.a.v), Aclan oğullarından bir çifti ayırmıştı sonra da şöyle demişti: Allah biliyor ki ikinizden biri yalancıdır tevbe edip doğruyu söyleyen var mı? Bunu üç sefer tekrarladı, ikisi de bu işten uzak durup iddialarından vazgeçmediler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) onları ayırdı. Eyyub diyor ki: Amr b. Dinar şöyle demişti: Bu olayda bir şeyler olmuştu ki onu size söylemek istemiyorum. O adam dedi ki: Ya mallarım ne olacak? Rasûlullah (s.a.v): Sana mal yoktur. Eğer doğru sözlü biriysen verdiğin o mal (mihir) karşılığında onunla zifafa girdin eğer yalancı biriysen o kadın senden uzaktır buyurdu. (Müslim, Lian: 1; Ebû Davud, Talak: 27)
44- LANETLEŞENLER ARASINDAKİ MEHİR NE OLACAK?
3422- Said b. Cübeyr (r.a) şöyle anlatıyor: İbn Ömere lanetleşen karı kocanın durumunu sordum şöyle dedi: Rasûlullah (s.a.v), lanetleşen çifte hesabınız Allaha aittir ikinizden biri mutlaka yalancıdır. Senin erkek olarak o kadının üzerinde bir hakkın yoktur. Bunun üzerine o adam: Ey Allahın Rasûlü! Benim mehir olarak verdiğim malım ne olacak? diye sordu. Rasûlullah (s.a.v): Senin o mihir olarak verdiğin malda bir hakkın yoktur, sen eğer bu konuda doğru söylüyorsan o mehri, o kadını kendine helâl etmek için vermiştin bu yüzden o mehir sana geri dönmez. Eğer zina isnadında yalancı isen o malı istemek sana çok uzaktır buyurdu. (Ebû Davud, Talak: 27)
45- LANETLEŞENLERİN ÇOCUĞU KİME BIRAKILIR?
3423- İbn Ömer (r.a)den rivayete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bir erkekle bir kadının arasında lanetleşme yaptırdı, o çifti ayırdı ve çocuğu da anneye verdi. (Ebû Davud, Talak: 34; Müslim, Lian: 1)
46- BİR ERKEK DOĞAN ÇOCUĞUNU KABUL ETMEZSE NE OLUR?
3424- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, Fezare oğullarından bir adam Rasûlüllaha gelerek: Karım siyah bir çocuk doğurdu ondan şüpheleniyorum dedi. Rasûlullah (s.a.v) ona: Develerin var mı? diye sordu. O adam: Evet var dedi. Rasûlullah (s.a.v): Onların renkleri nasıldır? diye sordu. Adam: Kırmızıdır dedi. Rasûlullah (s.a.v): Onların arasında boz renkli var mı? diye sordu. Adam: Evet onların arasında boz renklisi de vardır dedi. Rasûlullah (s.a.v): O boz renkli develer nereden geldi? dedi. O adam: Soyunun bir damarına çekmiş olmalıdır dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): İşte oğlun da soyunun bir damarına çekmiştir buyurdu. (Ebû Davud, Talak: 28; Müslim, Lian: 1)
3425- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Fezare oğullarından bir adam Peygamber (s.a.v)e gelerek; Karım siyah bir çocuk doğurdu diyerek o çocuğun kendisinden olmadığını söylemek isteyip reddetmek istiyordu. Rasûlullah (s.a.v) ona: Senin develerin var mı? buyurdu. Adam: Evet dedi. Rasûlullah (s.a.v): Onların renkleri nasıldır? diye sordu. Adam: Kırmızıdır diye cevap verdi. Rasûlullah (s.a.v): Aralarında boz renkli olanları var mıdır? diye sordu. Adam: Evet boz renkli olanları da var dedi. Rasûlullah (s.a.v): O boz renkliler nereden gelmiştir dersin diye sordu. Adam: Soyunda belki öyle bir damar vardır dedi. O zaman Rasûlullah (s.a.v): Öyleyse bu çocukta soyunun bir damarına çekmiştir buyurdu. Ravi diyor ki: Böylece Rasûlullah (s.a.v) o adamın çocuğunu reddetmesine izin vermedi. (Ebû Davud, Talak: 28; Müslim, Lian: 1)
3426- Ebu
Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bizler
Rasûlullah (s.a.v)in yanında otururken bir adam kalktı ve: Ey
Allahın Rasûlü! Siyah bir oğlum oldu dedi. Rasûlullah (s.a.v): O renk
nereden gelmiş olabilir? buyurdu. O adam: Bilmiyorum dedi.
Rasûlullah (s.a.v): Senin
develerin var mı? diye sordu. Adam: Evet dedi. Rasûlullah
(s.a.v): Renkleri
nasıldır? dedi. Adam: Kırmızıdır dedi.
Rasûlullah (s.a.v): Aralarında
boz develer var mı? buyurdu Adam: Evet boz renkli develer de var
dedi. Rasûlullah (s.a.v): Onlar
nereden gelmiş diye sordu. Adam: Bilmiyorum ama Ey Allahın
Rasûlü! Soyunun bir damarına çekmiş olabilir dedi. O zaman
Rasûlullah (s.a.v): Bu
çocukta soyunun bir damarına çekmiş olabilir buyurarak; Bir
adamın kendi karısından doğan bir çocuğu
karısının zina ettiğini görmedikçe inkar edip kabul
etmemesinin mümkün olmadığı şeklinde hüküm verdi. (Ebû Davud, Talak: 28; Müslim,
Lian: 1)
47- KİMSE KENDİ ÇOCUĞUNU İNKAR ETMEMELİ
3427- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, bizzat kendisi Rasûlullah (s.a.v)den şöyle işitmiştir: Mülaane ayeti indiğinde Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Ailesinden olmayan bir erkeği herhangi bir kadın evine alır ve zina ederse, Allahtan bir şey istemeye hakkı yoktur. Allah onu Cennetine koymaz. Göz göre göre çocuğunu inkar eden bir adamın gözüne Allah perde çeker ve kıyamet günü geçmiş ve gelecek toplumların önünde onu rezil ve rüsvay eder. (Ebû Davud, Talak: 28; Dârimi, Nikah: 42)
48- ÇOCUK DÖŞEK SAHİBİNE AİTTİR
3428- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: Doğan çocuk döşek sahibine aittir. Zina eden kimseye de mahrumiyet vardır. (Dârimi, Nikah: 41; Ebû Davud, Talak: 34)
3429- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: Doğan çocuk döşek sahibine aittir. Zina edene de mahrumiyet vardır. (Dârimi, Nikah: 41; Ebû Davud, Talak: 34)
3430- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Sad b. ebi Vakkas ile Abd b. Zema bir erkek çocuğun nesebi hakkında münakaşa ettiler. Sad: Ey Allahın Rasûlü! Bu çocuk kardeşim Utbe b. Ebu Vakkasın çocuğudur. Bunun nesebinin kendisine ilhak edilmesini bana vasiyet etmiştir. Bakınız ona ne kadar da benzeşiyor kardeşim Utbe ile dedi. Abd b. Zema ise şöyle dedi: Bu benim kardeşimdir, babamın döşeği üzerinde babamın cariyesinden doğmuştur dedi. Rasûlullah (s.a.v), Çocuğun kime benzediğine bakınca, onun Utbeye çok benzediğini gördü ve Ey Abd! O, sana aittir. Çocuk döşek sahibinindir. Zina edene de mahrumiyet vardır. Ey Sevde binti Zema artık sen de Abdurrahmanın yanında örtün buyurdu. Abdurrahman da artık bir daha Sevdeyi görmedi. (Dârimi, Nikah: 41; Ebû Davud, Talak: 34)
3431- Abdullah b. Zübeyr (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Zemanın bir cariyesi vardı. onunla münasebette bulunuyordu. Başka birisinin de o cariye ile münasebeti olduğunu zannediyordu. Cariye, ilişki kurduğunu zannettiği adama benzer bir çocuk doğurdu. Zema, Cariye hamile iken vefat etmişti. Sevde bu durumu Rasûlullah (s.a.v)e arzetti de Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Çocuk döşek sahibine aittir. Ey Sevde artık ondan uzak dur ve örtün çünkü o senin kardeşin değildir buyurdu. (Müsned: 15542)
3432-
Abdullah (r.a)tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle
buyurdu: Çocuk
döşek sahibine aittir. Zina edene ise mahrumiyet vardır. (Ebû Davud, Talak: 28)
49- CARİYE DÖŞEĞİ DE EFENDİNİN DÖŞEĞİ SAYILIR
3433-
Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Sad
b. ebi Vakkas ile Abd b. Zema; Zemanın oğlunun kime aid olduğu
konusunda anlaşamadılar. Sad dedi ki: Kardeşim Utbe bana
vasiyette bulunup demişti ki: Mekkeye geldiğinde Zemanın
cariyesinin çocuğuna bak, o benim oğlumdur. Abd b. Zema ise: O
babamın cariyesinin çocuğudur, babamın döşeğinde
doğmuştur. Rasûlullah (s.a.v) çocuğa baktı, açık bir
şekilde Utbeye benzediğini gördü ve şöyle buyurdu: Çocuk
döşek sahibine aittir. Ey Sevde onun yanında tesettürlü bulun! (Dârimi, Nikah: 41; Müslim, Rada: 10)
50- ÇOCUK KİMİNDİR KONUSUNDA KURA ÇEKİLİR Mİ?
3434- Zeyd b. Erkam (r.a)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ali, Yemende iken kendisine üç kişi geldi. Bunlar bir temizlik süresi içersinde bir kadınla cinsel ilişkide bulunmuşlardı ve doğan çocuğun kime ait olduğu konusunda ihtilaf etmişlerdi. Ali, o iki kimseye: Çocuğun bu üçüncü kişiye ait olmasını kabul eder misiniz? diye sordu. O ikisi Hayır kabul etmeyiz dediler. Ali, daha sonra diğer iki kişiye: Çocuğun bu üçüncü şahsa ait olduğunu kabul eder misiniz? diye sordu. Yine ikisi birden: Hayır dediler. Bunun üzerine Ali aralarında Kura çekti, çocuğu Kurayı kazanana verdi ve kadının diyetinin üçte ikisini ona yükledi. Bu olay Peygamberimiz (s.a.v)e hatırlatılınca azı dişleri görününceye kadar güldü. (İbn Mâce, Ahkam: 20; Ebû Davud, Talak: 32)
3435- Zeyd b.
Erkam (r.a)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir
defasında biz Rasûlullah (s.a.v)in yanındaydık. O günlerde Ali
Yemendeydi. Yemenden bir adam geldi ve anlatmaya başladı. Ey
Allahın Rasûlü! Aliye üç kişi geldi ve temizlik h
51- EL VE YÜZE BAKARAK NESEBİ BELİRLEMEK
3436-
Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v) yüzünde şimşekler çakar gibi nurlar saçarak güler
yüzle yanıma geldi ve şöyle dedi: Görmedin
mi? Mücezziz, Zeyd b. Harise ile Usameye baktı ve: Şu ayakların
bazısı bazısındandır dedi. (Ebû Davud, Talak: 31; Müslim, Rada: 11)
3437- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bir gün yanıma sevinçli bir halde girdi ve şöyle dedi: Ey Aişe görmedin mi? Mücezziz el Müdlicî yanıma gelmişti. Üsâme b. Zeydte yanımdaydı. Üsâme b. Zeyd ile Zeyd b. Harise başlarına bir kadife örtüp uyumuşlardı, ayakları dışarıdaydı. Mücezziz onların ayaklarına baktı ve şu ayakların bir kısmı diğerinden olmuştur dedi. (Ebû Davud, Talak: 31; Müslim, Rada: 11)
52- ANNE VE BABADAN BİRİ MÜSLÜMAN OLURSA ÇOCUK KİME AİTTİR
3438-
Abdulhamid b. Seleme el Ensarî (r.a) babasından ve dedesinden
aktarıyor. Kendisi Müslüman olmuş fakat hanımı İslâmı
kabul etmemişti. Onların küçük bir erkek çocukları da
vardı, henüz akıl b
3439- Ebu Meymune (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir gün Ebu Hureyrenin yanındaydım şunları anlattı: Bir kadın Rasûlullah (s.a.v)e gelerek; Anam babam Senin yoluna feda olsun, kocam oğlumu götürmek istiyor, bana da içmek ve kullanmak üzere Ebu Inebe kuyusunu bıraktı dedi. Daha sonra kadının kocası geldi ve: Oğlum konusunda kim benimle kavga ediyor? dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) çocuğa: Ey çocuk işte baban ve işte annen hangisiyle birlikte yaşamak istiyorsan tut elini buyurdu. Çocuk ta annesinin elinden tuttu, annesi de onu alıp gitti. (Ebû Davud, Talak: 32; Müslim, Lian: 1)
53- HULU YOLUYLA AYRILAN KİMSENİN İDDET SÜRESİ NE KADARDIR?
3440- Rubeyyi binti Muavviz b. Afra (r.anha)nın haber verdiğine göre, Sabit b. Kays b. Şemmas karısını dövmüş ve kolunu kırmıştı. Karısı Cemile binti Abdullah b. Übey idi. Bu kadının erkek kardeşi Rasûlullah (s.a.v)e gelerek, şikayette bulundu. Rasûlullah (s.a.v), Sabite haber göndererek çağırttı ve ona: Hulu bedelini ondan al ve onu serbest bırak buyurdu. Sabit b. Kaysta: Peki dedi. Rasûlullah (s.a.v): Kadına bir hayz süresi beklemesini ve sonra da ailesi yanına dönmesini emretti. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
3441- Ubâde b. Velid b. Ubâde b. Samit (r.a)ten, O da Rubeyyi binti Muavizden rivâyet ederek şöyle demiştir: Rubeyyi binti Muavize: Başından geçen olayı anlat dedim. O da şöyle dedi: Kocamdan Muhalea şeklinde ayrılmıştım sonra Osmana gelerek ne kadar iddet bekleyeceğimi sordum: Sana iddet gerekmez dedi. Fakat son zamanlarında kocanla münasebette bulunmuş isen bir hayız görünceye kadar iddet beklemen yeterlidir dedi ve şöyle devam etti: Ben bu konuda Rasûlullah (s.a.v)in Sabit b. Kays b. Şemmasın nikahlısı olan Meryem el Megalliye hakkında verdiği hükme uymuş oluyorum, çünkü o da Sabitten muhalea yoluyla ayrılmıştı. (İbn Mâce, Talak: 23)
54- İDDET SÜRELERİ DEĞİŞİK TE OLABİLİR Mİ?
3442- İbn Abbas (r.a), Bakara sûresi 102. ayeti ve Nahl sûresi 101. ayeti ve Rad sûresi 39. ayetleri hakkında şöyle demiştir: Kuranda hükmü değiştirilen şey kıble konusudur. Bakara 228. ayetinin bir kısmını Talak sûresi 4. ayeti değiştirmiştir. Ayrıca iddet gerekmeyen durumları da Allah, Ahzâb sûresi 49. ayetiyle belirlemiştir. (Ebû Davud, Talak: 37)
55- KOCASI ÖLEN KADININ İDDET SÛRESİ NE KADARDIR?
3443- Ümmü Habibe (r.anha)dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v)den işittim şöyle diyordu: Allaha ve ahiret gününe inanan bir kadının kocasından başka bir ölen kimseye üç günden fazla yas tutması helâl olmaz. Ama kocası ölünce dört ay on gün yas tutup süslenmeksizin bekler. (İbn Mâce, Talak: 8; Tirmizî, Talak: 18)
3444- Zeyneb binti Ümmü Seleme (r.anha) şöyle demiştir: Anneme iddet bekleyenin durumunu sordum. O da şöyle dedi: Rasûlullah (s.a.v)e kocası ölen bir kadının gözlerinin rahatsız oluşundan dolayı sürme çekip çekemeyeceği sorulmuştu. O da cevaben şöyle buyurmuştu: Sizden biriniz cahiliyye döneminde en kötü elbiselerinizi giyerek evinde bir yıl beklerdi de sonra dışarı çıkabilirdi, şimdi dört ay on gün bekleyemez mi? (İbn Mâce, Talak: 8; Tirmizî, Talak: 18)
3445- Ümmü Seleme ve Ümmü Habibe (r.anhüma)dan bildirdiğine göre, şöyle demişlerdir: Bir kadın Rasûlullah (s.a.v)e geldi ve: Kızımın kocası öldü. Ben de onun göz rahatsızlığından korkuyorum, dolayısıyla sürme çekebilir mi? diye sordu. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): Sizden biriniz cahiliyye döneminde kocası öldüğünde bir yıl evinde oturuyordu, bu konuda İslâmın emri ise dört ay on gündür. Cahiliyye döneminde bir yıl dolunca bir deve tezeği alarak matemden çıkardı. (İbn Mâce, Talak: 8; Tirmizî, Talak: 18)
3446- Rasûlullah (s.a.v)in hanımlarından Hafsa binti Ömer (r.anha)dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Allaha ve ahiret gününe inanan bir kadının kocası dışında hiçbir ölü için üç günden fazla matem tutması ve süslenmemesi helâl değildir. Sadece kocasının ölümünde dört ay on gün matem tutar ve süslenmeksizin bekler. (İbn Mâce, Talak: 8; Tirmizî, Talak: 18)
3447-
Ümmü Seleme (r.anha)dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v)
şöyle buyurmuştur: Allaha
ve ahiret gününe inanan bir kadının kocası
dışında hiçbir ölüye üç günden fazla yas tutup süslenmemesi
helâl olmaz ancak kocası için dört ay on gün süreyi süslenmeksizin
bekler. (İbn Mâce, Talak: 8;
Tirmizî, Talak: 18)
56- KOCASI ÖLEN HAMİLE KADININ İDDET SÜRESİ NE KADARDIR?
3448- Misver b. Mahreme (r.a)den rivâyete göre, Sübeya-tel Eslemiyye kocasının ölümünden birkaç gün sonra çocuk doğurdu ve Rasûlullah (s.a.v)e gelerek evlenmek için izin istedi. Rasûlullah (s.a.v)de ona izin verdi ve iddet beklemeksizin o kadında evlendi. (İbn Mâce, Talak: 8; Tirmizî, Talak: 18)
3449- Misver b. Mahreme (r.a)den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) Sübeya isimli kadına nifastan kurtulunca evlenmesini emretti. (İbn Mâce, Talak: 8; Tirmizî, Talak: 18)
3450- Ebus Senabil (r.a) rivâyete göre,
şöyle demiştir: Sübeya kocasının ölümünden yirmi
üç veya yirmi beş gün sonra çocuğunu doğurmuştu. Nifastan
kurtulunca da evlenmek istedi, onun bu isteği ayıp
karşılandı. Bu olay Rasûlullah (s.a.v)e anlatılınca: Onun
evlenmesine engel bir şey yoktur, o çocuğunu doğurmuştur
buyurdu. (İbn
Mâce, Talak: 8; Tirmizî, Talak: 18)
3451- Ebu Seleme (r.a)den rivâyete göre,
şöyle demiştir: Ebu Hüreyre ve İbn Abbas; hamile iken
kocası ölen kadının çocuğunu doğurduktan sonra
hemen evlenip evlenemeyeceği konusunda ihtilafa düştüler. Ebu Hüreyre
Evlenebilir dedi. İbn Abbas ise: Ayette belirtilen iki müddetten en
uzununu bekledikten sonra evlenebilir dedi. Bunun üzerine Ümmü Selemeye
haber gönderip sordular. O da cevaben şöyle dedi:
Sübeyanın kocası ölmüştü. Sübeyada kocasının
ölümünden on beş gün sonra çocuk doğurmuştu. Sübeyaya iki
kişi dünürcü oldu. O da onlardan birini seçti. Diğer adam ve onun
yanındakiler onu elde edememekten dolayı endişe ettiler ve senin
evlenmen helâl olmaz dediler. Sübeya diyor ki: Bunun üzerine Rasûlullah
(s.a.v)e gittim ve durumu anlattım. O da şöyle buyurdu: Şu
anda evlenmen sana helaldir dilediğin kimse ile evlenebilirsin. (İbn Mâce, Talak: 8;
Tirmizî, Talak: 18)
3452- Ebu Seleme (r.a)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Abbas ve Ebu Hureyreye kendisi hamile iken kocası ölen kadının durumu soruldu. İbn Abbas: İki iddetten sonuncusunu bekledikten sonra evlenebilir dedi. Ebu Hureyrede: Çocuğunu doğurduktan sonra evlenebilir dedi. Bunun üzerine Ebu Seleme, Ümmü Selemenin yanına gitti ve bu meseleyi sordu. Ümmü Seleme şöyle dedi: Sübeya-tül eslemiyye kocasının vefatından on beş gün sonra doğum yapmıştı. İki kişi ona dünürcü olmuştu, birisi genç diğeri de yaşlıydı. Sübeya genç olanın teklifini kabul etti. Bunun üzerine yaşlı olan senin evlenmen helâl değildir dedi. Sübeyanın ailesi o günlerde orada değildi. O ihtiyar kimse, Sübeyanın ailesi gelince kendisini tercih edebileceklerini ümid ediyordu. Bunun üzerine Sübeya, Rasûlullah (s.a.v)e geldi ve durumu anlattı. Rasûlullah (s.a.v): Sen evlenebilirsin, dilediğin kimse ile evlen buyurdu. (İbn Mâce, Talak: 8; Tirmizî, Talak: 18)
3453- Ebu Seleme b. Abdurrahman (r.a)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Abbasa kocasının ölümünden yirmi gün sonra doğum yapan bir kadının evlenip evlenemeyeceği soruldu. O da cevaben: Hayır, iki iddetten en son olanını beklerse olur dedi. Ebu Seleme diyor ki: Ben, Allah, hamile kadınların iddetleri doğumla biter buyuruyor dedim. İbn Abbas: O Talak neticesinde olan durumdur dedi. Ebu Hureyrede: Ben kardeşimin oğlu yani Ebu Selemenin görüşündeyim dedi. Bunun üzerine ibn Abbas kölesi Küreybi gönderdi ve Ümmü Selemeye git ve sor, acaba Rasûlullah (s.a.v)in sünnetinde böyle bir şey var mıdır? Küreyb gitti sonra dönüp geldi ve şöyle dedi: Ümmü Seleme diyor ki: Evet, Rasûlullah (s.a.v) böyle yapmıştı. Sübeya-tül Eslemiyye kocasının vefatından yirmi gün sonra doğurmuştu. Rasûlullah (s.a.v) Sübeyaya evlenmesini emretmişti. Ebus Senabil isimli kimse de ona dünürcü olanlardandı. (İbn Mâce, Talak: 8; Tirmizî, Talak: 18)
3454-
3455- Ümmü Seleme (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Sübeya kocasının ölümünden birkaç gün sonra doğurmuştu. Rasûlullah (s.a.v)de onun evlenmesini emretmişti. (İbn Mâce, Talak: 8; Tirmizî, Talak: 18)
3456-
3457- Ebu Seleme b. Abdurrahman (r.a)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ben, İbn Abbas ve Ebu Hüreyre üçümüz birlikteydik, ibn Abbas: Bir kadının kocası vefat eder de bir süre sonra doğum yaparsa, onun iddet süresi iki iddetin sonuncusudur dedi. Ebu Seleme dedi ki: Küreybi, Ümmü Selemeye bu konuyu sormak üzere gönderdik. O da onun yanından geldi ve şu haberi getirdi. Sübeya kocasının vefatından bir müddet sonra doğum yaptı da Rasûlullah (s.a.v) ona evlenmesini emretti. (İbn Mâce, Talak: 8; Tirmizî, Talak: 18)
3458- Peygamber (s.a.v)in hanımlarından Ümmü Seleme (r.anha)dan rivâyete göre, Eslem oğullarından bir kadın ki kendisine Sübeya ismi verilir, kocasının nikahında idi. Kendisi hamile iken kocası öldü. Ebus Senabil b. Bakek Sübeya ile evlenmek istedi. Sübeya bu teklifi kabul etmedi. Bunun üzerine Ebus Senabil senin dört ay on gün iddet beklemeden evlenmen helâl değildir dedi. Yirmi gün sonra çocuk doğurdu ve Rasûlullah (s.a.v)e gelerek durumunu sordu. Rasûlullah (s.a.v)de Evlenebilirsin buyurdu. (İbn Mâce, Talak: 8; Tirmizî, Talak: 18)
3459- Ebu Seleme b. Abdurrahman (r.a)dan rivâyete göre, kendisi ve Ebu Hureyre, İbn Abbasın yanındaydılar. Bir kadın gelerek kendisi hamile iken kocasının öldüğünü, dört aydan daha az bir süre içersinde de doğum yaptığını söyledi. Bunun üzerine İbn Abbas dedi ki: İki iddetin sonuncusunda evlenebilirsin. Ebu Seleme de şöyle dedi: Peygamber (s.a.v)in ashabından bir adamın bana haber verdiğine göre, Eslem kabilesinden Sübeya, Rasûlullah (s.a.v)e geldi ve kocasının hamile iken öldüğünü ve dört aydan daha az bir süre içerisinde doğum yaptığını söyledi. Rasûlullah (s.a.v)de ona evlenmesini emretti. Ebu Hüreyre diyor ki: Buna ben de şahidim. (İbn Mâce, Talak: 8; Tirmizî, Talak: 18)
3460- Ubeydullah b. Abdullah (r.a)ın aktardığına göre, babası Ömer b. Abdullah b. Erkam ez Zühriye mektup yazarak Sübeya binti Haris el Eslemiyyeye gitmesini ve başından geçen hadiseyi sormasını emretti. Ömer b. Abdullahta, Abdullah b. Utbeye haber vermek üzere şu mektubu gönderdi: Sübeya şöyle anlatmıştır: Sübeya beni Amirden Sad b. Havlenin nikahı altındaydı, kendisi bedir savaşına katılan sahabelerdendi. Kendisi hamile iken kocası veda haccında vefat etti. Kocasının ölümü üzerinden pek geçmeden doğum yaptı. Nifastan kurtulunca dünürcü olanlara karşı süslendi. Bu esnada Abduddar oğullarından Ebus Senabil adında biri onun yanına girmişti. Ona dedi ki: Hayrola süslenmişsin, evlenmek istiyorsun herhalde. Vallahi dört ay on gün geçmeden evlenemezsin Sübeya diyor ki Ebus Senabil, böyle söyleyince o akşam elbisemi giyinip Rasûlullah (s.a.v)e geldim ve evlenip evlenemeyeceğimi sordum. Rasûlullah (s.a.v)de çocuğu doğurduktan sonra evlenebileceğimi söyledi. Dünürcü olursa evlenmemi istedi. (İbn Mâce, Talak: 8; Tirmizî, Talak: 18)
3461- Züfer b. Evs b. el Hadesan en Nasri (r.a)den rivâyete göre, Ebus Senabil b. Bakek b. Sebbak, Sübeyatül eslemiyyeye iki iddetten en uzunu olan dört ay on gün geçmedikçe evlenmen helâl değildir dedi. Bunun üzerine Sübeya, Rasûlullah (s.a.v)e gelerek durumu sordu. Rasûlullah (s.a.v), çocuğu doğurduktan sonra evlenebileceğini söyledi. Kocası öldüğünde dokuz aylık hamileydi. Sübeya Sad b. Havlenin nikahında idi, kendisi veda haccında vefat etti. Sübeya doğum yaptıktan sonra kendi kavminden bir genç onu nikahladı. (İbn Mâce, Talak: 8; Tirmizî, Talak: 18)
3462- Ubeydullah b. Abdullah (r.a)tan rivâyet edilmiştir: Abdullah b. Utbe, Ömer b. Abdullah b. el Erkam ez Zührîye mektup yazarak, Sübeya bintil Haris el Eslemiyeye gitmesini ve hamileliği esnasındaki Rasûlullah (s.a.v)in verdiği fetvayı sormasını istedi. Ömer b. Abdullahta oraya gidip ona sordu. Sübeya da şöyle anlattı: Kendisi, Rasûlullah (s.a.v)in ashabından Bedire katılan ve veda Haccında ölen Sad b. Havlenin nikahındaydı. Ölümünden dört ay kadar geçmeden doğurdu. Nifastan kurtulunca Abduddar oğullarından Ebus Senabil onun yanına geldi ve onu süslenmiş bir vaziyette gördü. Dedi ki: Herhalde üzerinden dört ay on gün geçmemesine rağmen evlenmek istiyorsun? Sübeya diyor ki: Ebus Senabilden bunu duyunca Rasûlullah (s.a.v)e gittim ve durumumu anlattım. Rasûlullah (s.a.v)de: Çocuğunu doğurduktan sonra evlenmen helaldir buyurdu. (İbn Mâce, Talak: 8; Tirmizî, Talak: 18)
3463-
Muhammed (r.a)ten Kufede ensara ait büyük bir toplantıda Cemaatin
arasında oturuyordum. Aralarında Abdurrahman b. Ebi Leyla da
vardı. Sübeyanın durumundan bahsettiler. Ben de Abdullah b. Utbe b.
Mesudtan naklen İbn Avnın sözünü destekler yönde
çocuğu doğurduktan sonra evlenebilir manasında bir şey
söyledim. O zaman İbn Ebi Leyla: Fakat amcası böyle
söylemiyor dedi. Bunun üzerine ben, sesimi yükselterek; Abdullah b. Utbe
Kufenin bir mahallesinde bulunurken onun hakkında yalan mı
söyleyeceğim dedim. Sonra M
3464- İbn Mesud (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Kim isterse onunla iddia edebilirim ki: Hamile kadınların iddetleri doğurmalarıyla biter. (Talak sûresi 4. ayet) ayeti, kocası ölen kadının iddetini bildiren (Bakara 234. ayet) ayetten sonra nazil olmuştur. Bu sebeple kocası ölen hamile kadın çocuğunu doğurunca evlenmesi helâl olur. (İbn Mâce, Talak: 8; Tirmizî, Talak: 18)
3465- Abdullah b. Mesud (r.a)ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Kısa Nisâ sûresi denilen Talak sûresi Bakara sûresinden sonra nazil olmuştur. (İbn Mâce, Talak: 7; Ebû Davud, Talak: 47)
57- GERDEK OLMADAN KOCASI ÖLEN KADIN İDDET BEKLER Mİ?
3466- Abdullah b. Mesud (r.a)tan rivâyete göre, kendisine: Bir kadınla evlenen, kadına bir mehir belirlemeden ve gerdek olmadan ölen bir adam hakkında soruldu da İbn Mesud dedi ki: O kadına benzeri kadınlara verilen mihir kadar mihir takdir olunur, ne az ne de fazla olmamalı. Kadın iddet beklemesi gerekir ve mirasa da dahil olur. Bunun üzerine Makıl b. Sinan el Eşcaî kalktı ve Rasûlullah (s.a.v) aramızda iken Berva binti Vaşık adındaki kadın hakkında da aynen senin verdiğin hüküm gibi hüküm vermişti dedi. İbn Mesud bunu duyunca sevindi. (İbn Mâce, Nikah: 18; Tirmizî, Nikah: 44)
58- ÖLÜ ARKASINDAN YAS TUTULUR MU?
3467- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Bir kadının kocası hariç hiç bir ölünün arkasından üç günden fazla yas tutması helâl değildir. (Kocası için bu süre dört ay on gündür.) (İbn Mâce, Talak: 35; Tirmizî, Talak: 18)
3468-
Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle
buyurdu: Allaha
ve ahiret gününe inanan bir kadının kocası
dışında bir ölünün arkasından üç günden fazla yas
tutması helâl değildir. (İbn
Mâce, Talak: 35; Tirmizî, Talak: 18)
59- KADIN KOCASINA DÖRT AY ON GÜN YAS TUTABİLİR
3469-
Ümmü Habibe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v)den işittim minber üzerinde şöyle diyordu: Allaha
ve Rasûlüne inanan bir kadının kocası dışında bir
ölüye üç günden fazla yas tutması helâl değildir. Ancak
kocası için dört ay on günlük iddet süresince yas tutup süslenmez. (Buhârî, Talak: 45; Tirmizî, Talak: 18)
3470- Faria
binti M
3471- Füreya binti M
3472- Füreya
(r.anha)dan rivâyete göre, memleketi dışından işçiler
aramaya çıkmıştı. Kaddüm tarafında öldürüldü.
Füreya diyor ki: Peygamber (s.a.v)e geldim ailemin yanına gidip
gidemeyeceğimi sordum, her h
61- KOCASI ÖLEN KADIN, DİLEDİĞİ YERDE İDDETİNİ TAMAMLAR
3473- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, İddetini ailesi yanında veya dilediği yerde tamamlar ayetini Bakara sûresi 240. ayeti neshetmiş yani hükmünü ortadan kaldırmıştır. (Ebû Davud, Talak: 45; Buhârî, Talak: 41)
62- İDDET SÜRESİ NE ZAMAN BAŞLAR
3474- Ebu
Said el Hudrinin kızkardeşi Fureya binti M
63- MÜSLÜMAN OLMAYAN ÖLÜLERE YAS TUTULUR MU?
3475- Zeyneb binti Seleme (r.anha)dan aktarıldığına göre, şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v) hanımlarından Ümmü Habibenin yanına girdim babası Ebu Süfyan b. Harb vefat etmişti. Ümmü Habibe hizmetçisine güzel koku getirtti ve ondan biraz alıp yanaklarına sürdü ve şöyle dedi: Vallahi koku sürünmeye ihtiyacım yok fakat, Rasûlullah (s.a.v)in şöyle buyurduğunu işittim: Allaha ve ahiret gününe inanan bir kadının herhangi bir ölüye üç günden fazla yas tutması ve süslenmemesi helâl değildir ancak kocası için dört ay on gün yas tutar ve süslenmez. (Buhârî, Talak: 45; Tirmizî, Talak: 18)
3476- Zeyneb binti Seleme (r.anha) diyor ki: Kardeşi öldüğünde Zeyneb binti Cahşın yanına gitmiştim, Zeyneb koku getirdi ve ondan süründü sonra şöyle dedi: Vallahi süslenmeye hiç ihtiyacım yok ama Rasûlullah (s.a.v)in minberde şöyle söylediğini işittim: Allaha ve ahirete inanan bir kadının kocası dışında bir ölüye üç günden fazla yas tutması helâl değildir. Ancak kocasına dört ay on gün yas tutup süslenmeyebilir. (Buhârî, Talak: 45; Tirmizî, Talak: 18)
3477- Zeyneb (r.anha) şöyle demiştir: Ümmü Selemeden işittim şöyle diyordu: Bir kadın Rasûlullah (s.a.v)e geldi ve: Ey Allahın Rasûlü! Kızımın kocası öldü. Onun gözünden şikayeti var acaba sürme çekebilir mi? diye sordu. Rasûlullah (s.a.v)de şöyle buyurdu: Hayır çekemez zaten bu süre dört ay on gündür. Sizler cahiliyye devrinde bir yıl bekler sonra deve tezeği atarak matemden çıkardınız. Ravi Humeyd diyor ki: Zeynebe: Sene sonunda deve tezeği atmak ne anlama geliyor? dedim. O da şöyle dedi: Cahiliyye döneminde bir kadını kocası ölürse o kadın küçük, dar bir odaya girer en kötü elbiselerini giyer ne güzel koku ne de başka şeyler kullanmazdı. Daha sonra bir yıl bitince kadının yanına merkeb, koyun, veya kuş cinsinden bir hayvan getirilir ve o hayvanı o kadın kendi vücuduna sürterdi. O sürttüğü hayvan sürtüle sürtüle sonunda ölürdü. Sonra o kadın odasından çıkar ve eline bir deve tezeği verilirdi. Kadın da onu fırlatıp atardı. Bundan sonra da dilediği gibi süslenir ve koku sürebilirdi. (Buhârî, Talak: 45; Tirmizî, Talak: 18)
64- YAS TUTAN İDDET BEKLEYEN KADIN ÇEKİCİ ELBİSE GİYEMEZ
3478-
Ümmü Atiyyeden rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Bir
kadın kocasının ölümü hariç hiçbir ölen için üç günden
fazla yas tutamaz ancak kocası için dört ay on gün yas tutabilir. Bu
arada süslenmek sayılan boyalı elbiseler ve kumaşlar giyemez,
sürme çekemez, taranıp güzelliğini ortaya koyamaz, güzel koku da
sürünemez. Ancak, hayızdan temizlendiğinde bir parça; kust ve azfar
kokusu sürebilir. (Ebû Davud, Talak: 46;
Buhârî, Talak: 48)
3479-
Peygamber (s.a.v)in hanımlarından Ümmü Seleme (r.anha)dan
rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: Kocası
ölen kadın çekicilik özelliği olan sarı renkli elbise
giyemez, kırmızı elbise giyemez, kına yakınamaz, sürme
çekemez. (Ebû Davud, Talak: 46; Buhârî,
Talak: 48)
65- İDDET BEKLEYEN KADIN KINA KULLANABİLİR Mİ?
3480- Ümmü Atiyye (r.anha)dan rivâyete
göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: Allaha
ve ahirete inanan bir kadının kocası hariç bir ölünün
arkasından üç günden fazla yas tutması helâl değildir. Cazibeli
elbise giyemez, kına ve sürme kullanamaz. (Buhârî, Talak: 48; Ebû Davud,
Talak: 45)
66- İDDET BEKLEYEN, SABUN (SİDR) KULLANABİLİR
3481- Ümmü Hâkim binti Esîd (r.anha) annesinden naklediyor. Onun kocası ölmüştü, göz ağrısından şikayeti vardı ve sürme çekmek istiyordu. Bu sebeple cariyesini Ümmü Selemeye göndererek sürme çekmenin hükmünü sordu. Ümmü Selemede: Mecbur kalmadıkça sürme çekemez şöyle ki: Ebu Seleme vefat ettiğinde ben gözüme sabır otu sürmüştüm o arada Rasûlullah (s.a.v) yanıma gelerek: Ey Ümmü Seleme! Bu nedir? diye sordu. Ben de: Bu sabır otudur, onun kokusu yoktur dedim. Rasûlullah (s.a.v): O gözü ve yüzü renklendirip güzelleştiriyor, onu ancak gece kullan saçını tarayıp güzel kokular ve kına sürme çünkü onlar güzelleştirici, kadının çekiciliğini artıran boya cinsindendir buyurdu. Peki ne ile saçlarımı taramalıyım Ey Allahın Rasûlü! dedim. Sidr (bir nevi sabun) bolca kullanabilirsin buyurdu. (Ebû Davud, Talak: 45)
67- İDDET BEKLEYEN SÜRME ÇEKEMEZ
3482- Ümmü Seleme (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Kureyşten bir kadın Rasûlullah (s.a.v)e gelerek: Ey Allahın Rasûlü! Kızımın gözü ağrıyor ona sürme çekebilir miyim? diye sormuştu. Kızının kocası ölmüştü. Rasûlullah (s.a.v): Dikkat edin dört ay on gün bekleyecek. Sürünemez buyurdu. Annesi: Onun gözlerinin bozulmasından korkuyorum bu sebeple sürme kullanayım mı? dedi. Rasûlullah (s.a.v)de: Hayır dört ay on gün bekleyecek ve hiçbir şey sürünmeyecek süre dolunca sürünebilir buyurdu ve ekledi: Sizden biriniz cahiliyye döneminde ölen kocası için bir yıl matem tutup bekliyordu, senenin sonunda bir deve tezeği atarak matemden kurtuluyordu. (Ebû Davud, Talak: 46; Buhârî, Talak: 48)
3483- Zeyneb binti ebî Seleme (r.anha) annesinden naklediyor. Bir kadın Peygamber (s.a.v)e gelip kocası ölen kızının gözlerinden şikayeti olduğunu ve sürme çekip çekemeyeceğini sordu. Rasûlullah (s.a.v)de şöyle buyurdu: Sizler cahiliyye döneminde bir yıl matem tutar sene bitiminde de deve tezeği atarak matemden çıkardınız. Bu İslâmda dört ay on gündür (Sabrediniz bakalım). (Buhârî, Talak: 46; Ebû Davud, Tahara: 46)
3484-
Ümmü Seleme (r.anha)dan rivâyete göre, Kureyşten bir kadın
Rasûlullah (s.a.v)e gelerek; şöyle dedi: Kızımın
kocası öldü, kızımın gözlerinin
bozulmasından korkuyorum, kızım da sürme çekmek istiyor.
Rasûlullah (s.a.v)de şöyle buyurdu: Sizden
biriniz cahiliyye döneminde bir yıl bekleyip sene sonunda deve
tezeği atarak yas tutmayı bitirirdi. Bu, İslâm da dört ay
on gündür. Humeyd b. Nafi diyor ki: Bir sene beklemek nedir? diye
sordum, şöyle cevap verdi: Cahiliyye
döneminde bir kadın kocası öldüğünde evinin en
kötü bir köşesine gider, bir sene doluncaya kadar orada
beklerdi. Sene bitince bir deve tezeği atar ve matemden
çıkmış olurdu. (Buhârî,
Talak: 46; Ebû Davud, Tahara: 46)
3485- Zeyneb
(r.anha)dan rivâyete göre, kocası ölen bir kadın Ümmü
Seleme ve Ümmü Habibeye iddet süresi içersinde sürme çekip
çekemeyeceğini sordu. Ümmü Seleme dedi ki: Bir kadın Peygamber
(s.a.v)e gelip aynı şekilde sormuştu. Rasûlullah (s.a.v) ona
şöyle buyurmuştu: Sizden
biriniz cahilliyye döneminde kocası ölünce bir yıl evinde
bekler sonra arkasına bir deve tezeği atarak matemden
çıkardı. Fakat bu İslâmda sadece dört ay on gündür, bu
süre bitinceye kadar sürme çekme! (Buhârî,
Talak: 46; Ebû Davud, Tahara: 46)
68- İDDET BEKLEYEN KUST VE AZFAR SÜRÜNEBİLİR
3486- Ümmü Atiyye (r.anha)dan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) kocası ölen kadının hayızdan temizlendiğinde kullanması gereken kokulardan olan Kust ve azfarın kullanımına izin vermiştir. (Buhârî, Talak: 46; Ebû Davud, Tahara: 46)
69- HANGİ AYET HANGİSİNİN HÜKMÜNÜ KALDIRMIŞTIR
3487- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, (Bakara 234. ayeti) vaziyyet ayeti olan dörtte bir sekizde bir şeklindeki (Nisâ 12. ayet)iyle hükmü kaldırılmıştır. İddet süresinin dört ay on gün olması da ayetteki bir yıl hükmünü kaldırmıştır. (Buhârî, Talak: 41; Ebû Davud, Talak: 43)
3488- İkrime (r.a)den rivâyete göre, (Bakara 240. ayeti) yine (Bakara 234. ayetiyle) hükmü kaldırılmıştır. (Buhârî, Talak: 41; Ebû Davud, Talak: 43)
70- NAFAKA VE MESKEN GEREKMEYEN DURUMLAR
3489- Abdurrahman b. Asım (r.a) Fatıma b. Kaystan naklediyor. Fatıma Mahzum oğullarından birinin nikahında idi. Kocası onu üç talakla boşadı ve savaşlardan birine katıldı. Savaşa giderken de vekil bıraktığı kimseye bir miktar nafaka vermesini emretti. Fakat Fatıma verilen bu nafakayı az buldu. Rasûlullah (s.a.v)in hanımlarından birini yanına gitti. O oradayken Rasûlullah (s.a.v)de onların yanına geliverdi. Hanımı: Ey Allahın Rasûlü! Bu, Fatıma b. Kaystır; kocası olan falan kimse onu boşamıştır ve az bir miktar da nafaka göndermiştir. Fakat Fatıma onu az bularak reddetmiştir. Kocası verdiği bu nafakanın şart olmadığını da söylemiş. Rasûlullah (s.a.v): Kocası doğru söylemiş buyurdu ve Fatımaya: Ümmü Gülsümün evine git iddet müddetini orada tamamla buyurdu. Sonra da: Ümmü Gülsümün gelip gideni pek çoktur, sen Abdullah b. Ümmü Mektumun evine git o gözleri görmeyen biridir buyurdu. Fatıma, Abdullahın evine gitti. İddeti bitinceye kadar orada kaldı sonra kendisine Ebu Cehm ve Muaviye b. ebî Süfyan dünürcü oldular. Fatıma, Rasûlullah (s.a.v)e gelerek bu konuları danıştı. Rasûlullah (s.a.v): Ebu Cehm ki; senin adına ondan ben korkarım, asasını çok kullanıp kadınları döver. Muaviye ise; malı mülkü olmayan birisidir buyurdu. Sonunda Fatıma Üsâme b. Zeyd ile evlenmişti. (Buhârî, Talak: 40; Müslim, Talak: 6)
3490- Ebu Seleme b. Abdurrahman (r.a) Fatıma binti Kaystan naklederek şöyle diyor: Fatıma, Ebu Amr b. Hafs b. Mugırenin nikahlısıydı, üç talakla Fatımayı boşadı. Fatıma Rasûlullah (s.a.v)e gelerek, kocasının evinden çıkması için fetva istedi. Rasûlullah (s.a.v)de: İbn Ümmü Mektumun evine taşınarak orada kalmasını emretti. Mervan, boşanmış kadının evinden çıkması konusunu tasdik etmekten çekindi. Urve diyor ki: Aişede, Fatımanın evinden çıkmasını hoş karşılamamıştı. (Buhârî, Talak: 40; Müslim, Talak: 6)
3491- Fatıma binti Kays (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ey Allahın Rasûlü! Kocam beni üç talakla boşamıştır. Başıma bir tehlike gelebileceğinden korkuyorum dedi. Rasûlullah (s.a.v)de ona, başka bir yere taşınmasını emretti, o da oraya taşındı. (Buhârî, Talak: 40; Müslim, Talak: 6)
3492- Şabî (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Fatıma binti Kaysın yanına girdim ve Rasûlullah (s.a.v)in kendisi hakkında verdiği hükmü sordum. Anlattığına göre, kocası onu kesin olarak üç talakla boşamıştı. Kalacak yer ve nafaka konusunda kocasının vekilini Rasûlullah (s.a.v)e şikayet etmişti. Fatıma diyor ki: Rasûlullah (s.a.v) benim için ne mesken ne de nafaka olmadığını söyledi ve Ümmü Mektumun evinde iddetimi tamamlamamı emretti. (Buhârî, Talak: 40; Müslim, Talak: 6)
3493- Fatıma binti Kays (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Kocam beni boşadı ben de başka bir yerde kalmak istedim. Rasûlullah (s.a.v)e geldim, Rasûlullah (s.a.v): Amca oğlun Amr b. Ümmü Mektumun evine taşın, iddetini orada tamamla buyurdu. Fatıma bunu nakledince Esved bir avuç toprak alıp, Fatımanın üzerine attı ve: Yazık sana böyle bir şeyi hadis imiş gibi bize naklediyorsun dedi. Ömer diyor ki: Aynı şeyi Rasûlullah (s.a.v)den duyan iki kişiyi şahid olarak getirirsen ne güzel yoksa biz Allahın Kitabını bir kadının sözü üzerine terk edemeyiz. Çünkü Allah, boşanan kadınlar hakkında (Talak sûresi 1. ayeti)nde: Onları evlerinden çıkarmayın buyuruyor. (Buhârî, Talak: 40; Müslim, Talak: 6)
71- KOCASI ÖLEN KADIN BAZI İŞLERİ İÇİN DIŞARI ÇIKAR MI?
3494- Câbir
(r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Câbirin
halası boşanmıştı. Kendisine ait bir hurma bahçesine
giderken bir adamla karşılaştı. O da dışarı
çıkmasını yasakladı. Bunun üzerine kadın Rasûlullah
(s.a.v)e geldi. Rasûlullah (s.a.v): Çık
ve hurmanı topla, ola ki tasadduk edersin ve böylece bir hayır
yapmış olursun buyurdu. (Müslim, Talak: 6; Ebû Davud, Talak: 41)
72- KESİN BOŞANAN KADINLARA NAFAKA YOKTUR
3495- Ebu Bekir b. ebî Cehm (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ben ve Ebu Seleme Fatıma binti Kaysın yanına girdim şunları anlattı: Kocam beni boşadı. Bana ne mesken ne de nafaka bıraktı, amca oğluna benim için sadece on kafiz yiyecek bırakmıştı, onun da beşi arpa beşi de hurma idi. Hemen Rasûlullah (s.a.v)in yanına geldim durumu ona haber verdim. Rasûlullah (s.a.v): Doğru söylemiş buyurdu ve falan kimsenin evinde iddetimi tamamlamamı emretti. Ravi diyor ki: Kocası onu geri dönülmeyecek şekilde kesinlikle boşamıştı. (Müslim, Talak: 6; Buhârî, Talak: 39)
73- KESİN BOŞANAN KADIN HAMİLE OLURSA DURUM DEĞİŞİR Mİ?
3496-
Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe (r.a)den rivâyete göre, Abdullah b. Amr b.
Osman, Said b. Zeydin kızı -ki annesi Hamne binti Kaystır-
kesinlikle boşamıştı. O kadının teyzesi
Fatıma binti Kays, Abdullah b. Amrın evinden
taşınmasını emretti. Mervan bunu duyunca o kadına
haber göndererek evine dönmesini ve iddeti bitinceye kadar orada
kalmasını emretti. Bunun üzerine bu kadın Mervana haber
göndererek teyzesi Fatıma binti Kaysın kendisine böyle
fetva verdiğini ve kocasından boşandığında
kendisine Rasûlullah (s.a.v)in böyle yapmasını
bildirdiğini aktardı. Bunun üzerine Mervan, Kabîsa b. Züeybi;
Fatımaya gönderip bu konuyu sordurdu. Fatıma şöyle
anlattı: O, Ebu Amran nikahında idi. Rasûlullah (s.a.v), Ali b. Ebî
T
3497- Urve b.
Zübeyr (r.a)den rivâyete göre, Fatıma binti Ebu Hubeyş
şöyle anlatıyor: Bizzat kendisi Rasûlullah (s.a.v)e geldi ve
hayız günleri dışında gelen kandan şikayette bulundu.
Rasûlullah (s.a.v) ona: Bu
damardan gelen bir kandır. Dikkat et hayız olduğunda namaz
kılma! Hayız kanı kesildiğinde temizlen ve diğer
hayız zamanına kadar namazını kıl buyurdu. (Buhârî, Hayz: 9; Tirmizî, Tahara: 93)
75- ÜÇÜNCÜ BOŞAMADAN SONRA BİR DAHA BİRLEŞİLEMEZ
3498- İbn Abbas (r.a)dan rivâyete göre, (Bakara 106. ayet) ve (Nahl 101. ayeti) (Rad 39.) ayetleri hakkında Kuranda hükmü değiştirilen ilk şey kıbledir dedi. Ayrıca (Bakara 228.) ayeti hakkında da: Bir adam karısını bir veya iki boşamada tekrar karısına dönebilir ama üçüncü de dönemez hükmü de (Bakara 229. ayetiyle) kaldırılmıştır. (Ebû Davud, Talak: 41)
76- TALAK SAYILMAYAN ŞEYLER VE DÖNÜLEBİLEN TALAK SAYISI
3499- Yunus
b. Cübeyr (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn
Ömerden işittim şöyle diyordu: Karım
hayızlı iken onu boşadım. Bunun üzerine babam Ömer,
Rasûlullah (s.a.v)e gelerek durumu anlattı. Rasûlullah (s.a.v): Ona
söyle karısına dönsün, karısı hayızdan
temizlendiğinde dilerse onu boşayabilir buyurdu. Yunus b.
Cübeyr diyor ki: İbn Ömere: O hayızlı iken
yaptığını talak olarak saydın mı? deyince
şöyle dedi: Buna ne engel var kişi aciz ve ahmak olursa o
başka
(Müslim,
Talak: 1; İbn Mâce, Talak: 2)
3500- Nafi
(r.a) İbn Ömerden naklediyor. İbn Ömer
karısını hayızlı iken boşamış dediler.
Bunun üzerine Ömer, durumu Peygamber (s.a.v)e sordu. Rasûlullah
(s.a.v)de şöyle buyurdu: Ona
söyle karısına dönsün, ikinci bir hayız oluncaya kadar
beklesin hayızdan temizlendiğinde dilerse onu boşasın
dilerse onu tutsun ve evlilik hayatı devam etsin. İşte bu
Allahın emrettiği şekilde yapılan boşama
şeklidir. Allah onları iddet (Temizlik) günlerini
gözeterek boşayın buyuruyor. (Müslim, Talak: 1; İbn Mâce, Talak: 2)
3501- Nafi (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Ömere karısını hayızlı durumda boşayan kişi hakkında sorulduğunda şöyle derdi: Bir kimse karısını bir veya iki defa boşarsa, Rasûlullah (s.a.v) o kimseye tekrar karısına dönmesini ve birlikte olmalarını emrederdi. İkinci bir hayız görüp tekrar temizleninceye kadar tutmasını ve ona hiç dokunmadan boşamasını emrederdi. Eğer karısını üç talakla boşamışsa ve tekrar dönmek istiyorsa, o zaman Allahın boşama konusundaki emrine isyan etmiş olursun böyle bir durumda hanımın senden bir daha dönemeyeceğin şekilde boşanmış olur. (Müslim, Talak: 1; İbn Mâce, Talak: 2)
3502- Sâlim, İbn Ömer (r.a)den naklediyor. İbn Ömer karısını hayızlı iken boşamıştı. Rasûlullah (s.a.v) ona emretti o da karısına döndü. (Müslim, Talak: 1; İbn Mâce, Talak: 2)
3503- Abdullah b. Ömer (r.a)den rivâyete göre, kendisine karısını hayızlı iken boşayan kimse hakkında sorulunca şöyle dedi. Sen, Abdullah b. Ömeri tanıyor musun? O adam: Evet dedi. O zaman İbn Ömeri o karısını hayızlı iken boşamıştı; babası Ömer, Peygamber (s.a.v)e gelerek durumu anlattı. Rasûlullah (s.a.v)de İbn Ömere temizleninceye kadar tekrar karısına dönmesini emretti dedi. (Müslim, Talak: 1; İbn Mâce, Talak: 2)
3504- İbn Ömer (r.a)den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), Hafsayı boşamış sonra tekrar ona dönmüştü -Allah en iyisini bilir- (İbn Mâce, Talak: 1; Ebû Davud, Talak: 38)