3-
ALLAH YOLUNDA BİRÇOK SEFER ÖLÜMÜ İSTEMEK
4-
SAVAŞA KATILANLARIN KATILMAYANLARA ÜSTÜNLÜKLERİ
5-
ANNE VE BABASI SAĞ OLUP ONLARA BAKACAK KİMSE SAVAŞA KATILMAMALI
MI?
6-
ANNESİ SAĞ OLUP BAKIMA MUHTAÇ İSE NE OLACAK?
7-
ALLAH YOLUNDA MAL VE CANLA CİHADIN DEĞERİ
8-
ALLAH YOLUNDA BİNİTSİZ YAYA OLARAK CİHAD EDENİN
KIYMETİ
9-
ALLAH YOLUNDA TOZLANAN AYAKLARIN SEVABI
10-
ALLAH YOLUNDA UYKUSUZ KALAN GÖZÜN SEVABI
11-
SABAH AKŞAM ALLAH YOLUNDA HAREKET ETMEK
12-
ALLAHIN YARDIM EDECEĞİ ÜÇ KİŞİ
KİMLERDİR?
13-
ALLAHIN ELÇİLERİ KİMLERDİR
14-
ALLAH KİMİ GARANTİ ALTINA ALMIŞTIR?
15-
SAVAŞAN MÜFREZELERİN SEVABI
16-
ALLAH YOLUNDA SAVAŞAN KİMSENİN ÖRNEĞİ NASILDIR?
17-
CİHADA DENK OLAN AMEL HANGİSİDİR?
18-
ALLAH YOLUNDA CİHAD ETMENİN DE DERECELERİ VAR MIDIR?
19-
MÜSLÜMAN OLUP HİCRET VE CİHAD EDENİN DURUMU
20-
ALLAH YOLUNDA ÇİFT SADAKA VERENİN SEVABI
21-
SAVAŞ NE MAKSATLARLA YAPILIR?
22-
SAVAŞTAKİ NİYETLER BİR GÜN AÇIĞA
ÇIKACAKTIR
23-
SAVAŞTA DA NİYET EDİLEN ŞEY NE İSE O ELDE
EDİLİR
24-
ŞÖHRET VE BİR ÜCRET İÇİN DE SAVAŞILIR
MI?
25-
ALLAH YOLUNDA ÇOK KISA SÜRE SAVAŞMANIN SEVABI
26-
ALLAH YOLUNDA OK ATMANIN SEVABI
27-
ALLAH YOLUNDA YARA ALAN KİMSENİN DURUMU
29-
KİŞİ KENDİ SİLAHIYLA DA ÖLEBİLİR
Mİ?
30-
ALLAH YOLUNDA ŞEHİD OLMAK TEMENNİ EDİLMELİ Mİ?
31-
ALLAH YOLUNDA ÖLEN KİMSENİN SEVABI
32-
BORÇLU KİMSE ŞEHİD DÜŞERSE NE OLUR?
33-
HER ÖLEN DÜNYAYA TEKRAR DÖNMEYİ İSTER Mİ?
34-
CENNETLİKLER NEYİ TEMENNİ EDERLER?
35-
ŞEHİD OLAN NE KADAR ACI DUYAR?
37-
ÖLEN DE ÖLDÜREN DE CENNETTEDİR
38-
ÖLEN DE ÖLDÜRENDE NASIL CENNETTE OLABİLİR?
39-
İSLÂM ORDUSUNDA NÖBET TUTMANIN KIYMETİ
42-
TÜRKLER VE HABEŞLİLERLE SAVAŞ
43-
ZAYIFLAR YÜZÜNDEN RIZIKLANIYORUZ
44-
SAVAŞA GİDEN MÜCAHİDİN TECHİZATLANDIRILMASI
45-
ALLAHIN DİNİNİ YERYÜZÜNE HÂKİM KILMAK
İÇİN HARCAMA YAPMAK
47-
SAVAŞA KATILAN MÜCAHİDLERİN HANIMLARINA SAYGILI OLMAK
48-
SAVAŞA GİDENLERİN AİLE VE ÇOCUKLARINA BAKMAYANLAR
3035- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v) Mekkeden çıkarılınca, Ebu Bekir şöyle dedi: Müşrikler kendilerine gönderilen Peygamberi Mekkeden çıkardılar. Biz, Allah için varız ve dönüp dolaşıp Ona varacağız ama onlar mutlaka helak olacaklar. Bunun üzerine hac sûresi 39. ayeti nazil oldu: Kendileriyle savaşa girişen müminlere zulme uğramalarından dolayı savaş izni verildi. Şüphesiz Allah, o müminlere yardım ulaştıracak güçtedir. Ebu Bekir diyor ki: Bu ayet nazil olunca ileride mutlaka bir savaş olacağını anladım. İbn Abbas diyor ki: Savaş hakkında ilk inen ayet budur. (Bkz. 15/94, 16/125, 2/191, 9/5, 2/244) (Tirmizî, Tefsirül Kuran: 23)
3036- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) Mekkede iken Abdurrahman b. Avf ve bazı kimseler Rasûlullah (s.a.v)e gelerek; Ey Allahın Rasûlü! Biz müşrik iken daha fazla itibar görüyorduk; iman edince küçük düştük, zelil olduk (bu yüzden bize savaş için izin ver) dediler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): Ben affetmekle emrolundum, bu sebeple onlarla savaşmayın. Allah sizi Medineye hicret ettirdikten sonra bize savaşmayı emretti fakat Müslümanlar savaştan çekindiler. Bunun üzerine Allah: Nisâ sûresi 77. ayetini indirdi: Kendilerine ellerinizi savaştan çekin, namazlarınıza dikkatli ve devamlı olun, zekatınızı verin, denilenlerden haberin yok mu? Ama onlara Allah yolunda savaşmaları emredilince bazısı Allahtan korkması gerektiği gibi hatta daha da büyük bir korkuyla insanlardan korkmaya başlar ve: Ey Rabbimiz! Neden bize savaşmayı emrettin? Keşke bize biraz mühlet verseydin derler deki: Bu dünyanın keyfi ve rahatlığı çok kısadır. Ama ahiret, yolunu Allah ile bulanlar için en hayırlısıdır. Çünkü hiçbiriniz kıl kadar bile haksızlığa uğramayacaksınız. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
3037- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Ben cevami-ul kelim = az kelimelerle çok mana ifade eden bir konuşma tarzı ile veya Kuran ile gönderildim. Allah, düşmanların kalbine korku salarak bana yardım etti. Bir defasında ben uyuyordum; yeryüzü hazinelerinin anahtarları getirildi ve elime verildi. Ebu Hüreyre dedi ki: Rasûlullah (s.a.v) ahirete göçtü gitti siz hala dünyalık toplamakla meşgulsünüz. (Buhârî, Cihad: ve Siyer: 121; Müslim, Salatül Müsafirin: 34)
3038- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Cevami-ul Kelim = Az sözle çok şey ifade edecek bir konuşma tarzı ile veya Kuran ile gönderildim. Allah düşmanların kalbine korku salarak bana yardım etti. Bir keresinde ben uyuyordum; yer yüzü hazinelerinin anahtarları getirilip avucuma konuldu. Ebu Hüreyre diyor ki: Rasûlullah (s.a.v), ahirete göçtü gitti siz hala dünyalık peşinde koşturup durmaktasınız. (Buhârî, Cihad: ve Siyer: 121; Müslim, Salatül Müsafirin: 34)
3039- Ebu
Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah
(s.a.v) şöyle buyurdu: Lâ ilâhe
illallah deyinceye kadar insanlarla savaşmakla emrolundum. Kim Lâ ilâhe
illallah deyip iman ederse, malını ve canını benden
kurtarmış olur. Ancak Allahın yasalarına göre
yapıp yapmayacağı şeylerden dolayı hesabını
Allah görecektir. (Buhârî, Zekat: 1; Tirmizî, İman: 1)
3040- Ebu
Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, şöyle
demiştir: Rasûlullah (s.a.v) vefat edince Ebu Bekir h
3041- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) vefat edince Ebu Bekir onun yerine geçti. Zekat vermemek için Araplardan bir kısmı dinden dönerek irtidat edip kafir oldular. Ebu Bekir de onlara savaş açacağını söyleyince Ömer şöyle dedi: Ey Ebu Bekir! Onlarla nasıl savaşabiliriz? Rasûlullah (s.a.v) şöyle dememiş miydi: İnsanlarla Lâ ilâhe illallah deyinceye kadar onlarla savaş etmekle emrolundum. Kim, Lâ ilâhe illallah derse, o kimse malını ve canını benden kurtarmış olur. Ancak Allahın yasalarına göre yapıp yapmayacağı şeylerden dolayı insanların hesabını Allah görecektir. (Tirmizî, İman: 1; Buhârî, Zekat: 1)
3042- Ebu
Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, şöyle
demiştir: Ebu Bekir mürtedlerle savaşmak için ordu toplayınca
Ömer dedi ki: Ey Ebu Bekir! Bu İnsanlarla nasıl
savaşabiliriz? Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuyor mu: İnsanlarla
Lâ ilâhe illallah deyinceye kadar onlarla savaş etmekle emrolundum. Kim
Lâ ilâhe illallah derse, o kimse malını ve canını Benden
kurtarmış olur. Ancak Allahın yasalarına göre
yapıp yapmayacağı şeylerden dolayı insanların
hesabını Allah görecektir Bunun üzerine Ebu Bekir
şöyle dedi: Namazla zekatı birbirinden
ayıranlarla mutlaka savaşacağım çünkü zekat, malî bir
yükümlülüktür. Vallahi Rasûlullah (s.a.v)e zekat
olarak verdikleri bir dişi oğlağı bana vermezlerse, bundan
dolayı onlarla mutlaka savaşacağım. Ömer dedi ki:
Vallahi anladım ki h
3043- Enes b.
M
3044- Ebu Hüreyre (r.a)den haber verildiğine göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: İnsanlarla Lâ ilâhe illallah deyinceye kadar savaşmakla emrolundum. Kim, o sözü söylerse, malını ve canını benden kurtarmış olur. Ancak Allahın yasalarına göre yapıp yapmayacağı şeylerden dolayı insanların hesaplarını Allah görecektir. (Tirmizî, İman: 1; Buhârî, Zekat: 1)
3045- Enes (r.a)ten rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Müşriklere karşı mallarınızla, ellerinizle ve dillerinizle gayret edip savaşın. (Dârimi, Cihad: 38; Ebû Davud, Cihad: 4)
3046- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Kim savaşmadan ve savaş için niyetlenmeden ölürse münafık gibi ölür. (Çünkü o münafıklar ne savaşa çıkmak isterler ne de savaş için hazırlık yaparlardı.) (Dârimi, Cihad: 38; Ebû Davud, Cihad: 4)
3- ALLAH YOLUNDA BİRÇOK SEFER ÖLÜMÜ İSTEMEK
3047- Ebu
Hüreyre (r.a) Rasûlullah (s.a.v)den şöyle işittiğini haber
vermiştir. Canım
kudret elinde olan Allaha yemin olsun ki: Benden ayrı kalmaya razı
olmayan müminler olmasaydı ve ben de onlara fazla yük olacağını
bilmeseydim, Allah yolunda yapılacak hiçbir savaş ve seriyyeden geri
kalmazdım. Canım kudret elinde olan Allaha yemin olsun ki; Allah
yolunda ölüp tekrar dirilmeyi tekrar ölüp tekrar dirilmeyi tekrar ölüp
tekrar dirilmeyi ve tekrar ölmeyi çok isterdim. (Buhârî, Cihad ve Siyer: 7; Müslim, İmara: 28)
4- SAVAŞA KATILANLARIN KATILMAYANLARA ÜSTÜNLÜKLERİ
3048- Sehl b. Sad (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Mervan b. Hakemin bir cemaatle birlikte oturduğunu görünce ben de varıp yanına oturdum. Mervan bize Zeyd b. Sabitin anlattığı şu hadisi aktardı: Rasûlullah (s.a.v)e Nisâ sûresi 95. ayeti: Bir mazeretleri olmaksızın mücadeleden kaçınan müminler ile Allah yolunda mallarıyla canlarıyla çaba gösterenler bir olamazlar nazil olup onu bana yazdırırken gözleri görmeyen ama ümmü Mektum çıkageldi ve: Ey Allahın Rasûlü! Gücüm yetseydi ben de cihada çıkardım dedi. Bunun üzerine tekrar vahiy geldi. Rasûlullah (s.a.v)in dizi benim dizime dokunuyordu vahiy gelmesiyle öyle bir ağırlık çöktü ki dizlerim kırılacak sandım sonra vahiy bitti ve her şey eski duruma döndü. Ve: Bir mazeretleri olmaksızın bölümü nazil oldu. (Buhârî, Tefsir: 91; Tirmizî, Tefsirül Kuran: 5)
3049- Sehl b. Sad (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Mervanın mescidde oturduğunu gördüm, vardım yanına ben de oturdum. Mervan bize Zeyd b. Sabitin aktardığı şu olayı anlattı: Rasûlullah (s.a.v), Zeyd b. Sabite yeni nazil olan Nisâ sûresi 95. ayetini yazdırıyordu. Bu arada Ümmü Mektum geldi. Ben ayeti yazıyordum ve şöyle dedi: Ey Allahın Rasûlü! Cihad yapmaya gücüm yetse mutlaka cihad ederdim. Kendisi gözleri görmeyen ama birisiydi. Bu esnada Allah, Rasûlüne tekrar vahyetti. O sırada dizi benim dizimin üstündeydi, Rasûlullah (s.a.v)in dizi o derece ağırlaştı ki dizim kırılacak sandım sonra bu durum geçti, vahiy gelmesi bitmişti. Allah bu anda: Bir mazeretleri olmaksızın bölümünü indirmişti. (Buhârî, Tefsir: 91; Tirmizî, Tefsirül Kuran: 5)
3050- Bera (r.a)dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) mâna olarak şöyle söyledi: Bir levha ve kürek kemiği getirin nazil olan şu ayeti yazın: (Nisâ 95) O anda; Amr b. Ümmü Mektum, Rasûlullah (s.a.v)in arkasındaydı ve: Benim için izin var mı? Diye sordu. Bunun üzerine ayetin Bir mazeretleri olmaksızın bölümü indirildi. (Buhârî, Tefsir: 91; Tirmizî, Tefsirül Kuran: 5)
3051- Bera (r.a)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Nisâ sûresi 95. ayeti nazil olduğunda ama olan Ümmü Mektum, Rasûlullah (s.a.v)in yanına gelmişti. Ve: Ey Allahın Rasûlü! Benim durumum ne olacak? Ben amayım demişti. Çok geçmeden Bir mazeretleri olmaksızın bölümü nazil oldu. (Tirmizî, Tefsirül Kuran: 5; Buhârî, Tefsir: 91)
5- ANNE VE BABASI SAĞ OLUP ONLARA BAKACAK KİMSE SAVAŞA KATILMAMALI MI?
3052- Abdullah b. Amr (r.a)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir kimse Rasûlullah (s.a.v)e gelip, cihada katılmak için Peygamber (s.a.v)den izin istemişti. Rasûlullah (s.a.v)de: Anne ve baban sağ mıdır? Diye sordu. O da: Evet deyince: O ikisinin rızasını kazanma yolunda gayret et buyurdu. (Buhârî, Cihad ve Siyer: 137; Tirmizî, Cihad: 2)
6- ANNESİ SAĞ OLUP BAKIMA MUHTAÇ İSE NE OLACAK?
3053- Muaviye b. Cahime es Selemî (r.a), Peygamber (s.a.v)e gelerek: Ey Allahın Rasûlü! Savaşa katılmak istiyorum, bu işi sizinle istişare etmeye geldim dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): Annen sağ mıdır? Diye sordu. O da: Evet deyince: Öyleyse annene hizmet et çünkü Cennet onların ayakları altındadır. (İbn Mâce, Cihad: 12)
7- ALLAH YOLUNDA MAL VE CANLA CİHADIN DEĞERİ
3054- Ebu Said el Hudrî (r.a)den rivâyete göre, bir adam Rasûlullah (s.a.v)e gelerek: Ey Allahın Rasûlü! İnsanların en hayırlısı kimdir? Diye sordu. Rasûlullah (s.a.v)de: Mal ve canıyla Allah yolunda savaşandır buyurdu. Adam: Sonra kimdir? Diye sorunca; Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Kenar ve kıyı semtlere kaçıp kendi şerrinden insanları koruyan ve gereği şekilde Allaha kulluk yapan kimsedir buyurdu. (Buhârî, Cihad ve Siyer: 2; Tirmizî, Fedailül Cihad: 24)
8- ALLAH YOLUNDA BİNİTSİZ YAYA OLARAK CİHAD EDENİN KIYMETİ
3055- Ebu Said el Hudri (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Tebük savaşı olduğu yıl Rasûlullah (s.a.v), sırtını devesine dayayıp insanlara bir konuşma yaparak şöyle buyurdu: Size insanların en hayırlısı ile en şerlisini haber vereyim mi? En hayırlı kimse ölünceye kadar atının veya devesinin sırtında veya yaya olarak Allah yolunda gayret eden kimsedir. En şerli kimse ise; Allahın Kitabını okuyup da gerekenleri yerine getirmeyen kimsedir. (Müsned: 11124)
3056- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Allahın azabından korkarak gözyaşı döken bir kimseyi süt memeye tekrar girinceye kadar Cehennem ateşi yakmaz. Allah yolunda savaşan kimsenin çıkardığı toz ile Cehennem ateşinin dumanı Müslüman bir kişinin burnunda asla bir araya gelmez. (Tirmizî, Fedailül Cihad: 8; Dârimi, Cihad: 8)
3057- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Allahın azabından korkarak gözyaşı döken bir kimse süt memeye tekrar girinceye kadar ateş o kimseyi yakmaz. Allahın dinini yeryüzünde hâkim kılmak için gayret eden kimsenin çıkardığı toz ile Cehennem dumanı bir araya gelmez. (Tirmizî, Fedailül Cihad: 8; Dârimi, Cihad: 8)
3058- Yine Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Bir kafiri öldürüp sonra da Müslümanca yaşamaya devam edip, Müslümanca ölen kimse; o kafirle beraber Cehennemde olmaz. Allah yolunda gayret ederken çıkarılan toz ile Cehennem ateşi bir araya toplanmaz. Kulun kalbinde iman ile hased bir arada olamaz. (Tirmizî, Fedailül Cihad: 8; Dârimi, Cihad: 8)
3059- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Allah yolunda gayret ederken çıkarılan toz ile Cehennem dumanı bir kulda asla birleşmez. İman ile cimrilik mümin bir kimsenin kalbinde asla birleşmez. (Tirmizî, Fedailül Cihad: 8; Dârimi, Cihad: 8)
3060- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Allah yolunda gösterilen her türlü çabadan dolayı çıkarılan toz ile Cehennem dumanı bir kulun yüzünde asla bir araya gelemez. İman ile cimrilikte bir kulun kalbinde asla bir araya gelemez. (Tirmizî, Fedailül Cihad: 8; Dârimi, Cihad: 8)
3061- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Allah yolunda gösterilen her türlü çabadan dolayı çıkarılan toz ile Cehennem dumanı mümin bir kul üzerinde bir arada olamaz. İman ve cimrilik bir müminin kalbinde asla bir araya gelemez. (Tirmizî, Fedailül Cihad: 8; Dârimi, Cihad: 8)
3062- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Allahın dini yeryüzünde hâkim olsun için gösterilen çabadan dolayı çıkarılan toz ile Cehennem dumanı hiçbir şekilde bir mümin üzerinde bir araya gelemez. (Tirmizî, Fedailül Cihad: 8; Dârimi, Cihad: 8)
3063- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Allahın dini yolunda sarfedilen çabadan dolayı çıkarılan toz ile Cehennem dumanı bir Müslümanın burnunda birleşmez. Yine bir Müslümanın kalbinde iman ve cimrilik bir arada bulunamaz. (Tirmizî, Fedailül Cihad: 8; Dârimi, Cihad: 8)
3064- Yine Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Allah Müslüman bir kimse üzerinde kendi yolunda çalışırken çıkarılan toz ile Cehennem dumanını birleştirmez. Yine Allah Müslüman bir kimsenin kalbinde imanla birlikte her türlü cimriliği de bir araya getirmez. (Tirmizî, Fedailül Cihad: 8; Dârimi, Cihad: 8)
9- ALLAH YOLUNDA TOZLANAN AYAKLARIN SEVABI
3065- Yezid b. Ebu Meryem (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ben, Cuma namazına giderken Abaye b. Rafi bana yetişti ve şöyle dedi: Müjdeler sana! Senin attığın şu adımlar Allah yolundadır. Ebu Absten duydum şöyle diyordu: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Kimin ayakları Allah yolunda tozlanırsa onu yakmak ateşe haramdır. (Tirmizî, Cihad: 7; Buhârî, Cihad ve Siyer: 17)
10- ALLAH YOLUNDA UYKUSUZ KALAN GÖZÜN SEVABI
3066- Ebu Reyhane (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)den işittim şöyle diyordu: Allah yolunda uykusuz kalan göze ateş haram kılınmıştır. (Dârimi, Cihad: 11; Müsned: 16581)
11- SABAH AKŞA
3067- Sehl b. Sad (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Sabah erken vakitlerde ve akşamleyin Allah yolunda gayret edip çaba göstermek dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır. (Buhârî, Cihad ve Siyer: 5; Müslim, Imara: 30)
12- ALLAHIN YARDIM EDECEĞİ ÜÇ KİŞİ KİMLERDİR?
3068- Ebu Eyyub el Ensari (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Sabahleyin veya akşamleyin Allah yolunda gayret için atılan her bir adım güneşin doğup battığı bir günde yapılacak her şeyden daha hayırlıdır. (Buhârî, Cihad ve Siyer: 5; Müsned: 22483)
3069- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: Üç kişi vardır ki Allah onlara mutlaka yardım eder. Allah yolunda savaşan kimse kötü yollardan sakınıp iffetli olabilmek için evlenen kimse ve borcunu ödemek ve kölelikten kurtulmak için efendisiyle sözleşme yapan köle. (Tirmizî, Fedailül Cihad: 20; Buhârî, Cihad ve Siyer: 5)
13- ALLAHIN ELÇİLERİ KİMLERDİR
3070- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Allahın elçileri üçtür: Gaziler, hacılar ve umreye gidenler. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
14- ALLAH KİMİ GARANTİ ALTINA ALMIŞTIR?
3071- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Allah kendi rızası için kendi yolunda gayret edeni ve kendi dinini tasdik edeni Cennete sokacağını ve dünyada da elde edeceği sevap ve ganimetle evine döndüreceğini vaad etmiştir. (İbn Mâce, Cihad: 1; Muvatta', Cihad: 1)
3072- Yine Ebu Hüreyre (r.a) Rasûlullah (s.a.v)in şöyle dediğini duymuştur: Allah kendi yolunda iman üzere çıkan ve Allah yolunda gayret eden kimse Cennete girinceye kadar -ister savaşta şehid olsun isterse vefat ederek ölsün- Allahın garantisi altındadır veya o kimse elde edeceği sevap ve ganimetlerle evine dönünceye kadar yine Allahın himaye ve garantisi altındadır. (İbn Mâce, Cihad: 1; Muvatta', Cihad: 1)
3073- Ebu Hüreyre (r.a) Rasûlullah (s.a.v)in şöyle söylediğini işitmiştir: Allah yolunda gerekli çabayı gösteren kişi -Allah daha iyi bilir- gündüzleri oruç tutup geceleri ibadet eden kimse gibi sevap kazanır. Allah kendi yolunda gayret eden mücahidin ruhunu alıp Cennete koymayı garanti eder veya elde edeceği sevap ve ganimetlerle evine sağ Sâlim döndürmeyi garanti eder. (İbn Mâce, Cihad: 1; Muvatta', Cihad: 1)
15- SAVAŞAN MÜFREZELERİN SEVABI
3074- Abdullah b. Amr (r.a)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)den işittim şöyle diyordu: Allah yolunda savaşan müfrezeler bir ganimet elde ederlerse, üçte iki mükafatlarını bu dünyada almış olurlar üçte biri ahirette kalır. Hiçbir ganimet elde edemezlerse mükafatlarının tamamı ahirete kalır. (Müslim, Imara: 44; Ebû Davud, Cihad: 13)
3075- İbn Ömer (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) Rabbinden naklederek şöyle buyurdu: Kullarımdan herhangi birisi Allah yolunda sırf benim rızamı kazanmak için çaba sarf ederse, onu sağ Sâlim geri çevirmek istersem elde edeceği ganimet ve sevapla evine geri döndürürüm veya şehid edip ruhunu kabzedersem affederek rahmetime alacağımı garanti ederim. (Müsned: 5705)
16- ALLAH YOLUNDA SAVAŞAN KİMSENİN ÖRNEĞİ NASILDIR?
3076- Ebu Hüreyre (r.a) Rasûlullah (s.a.v)den şöyle işitmiştir: Allah yolunda gayret gösteren mücahidin örneği -Allah daha iyi bilir- gündüzlerini oruçla, gecelerini huşu ile ruku ve secdeler yaparak namaz kılan kimse gibidir. (İbn Mâce, Cihad: 1; Muvatta', Cihad: 1)
17- CİHADA DENK OLAN AMEL HANGİSİDİR?
3077- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir adam Rasûlullah (s.a.v)e gelerek: Cihada denk olabilecek bir işi bana söyler misin? dedi. Rasûlullah (s.a.v)de: Ona denk bir kulluk bulamıyorum ama gücün yeter mi şuna: Mücahid savaş için çıktığında cihaddan dönünceye kadar mescide girip hiç usanıp bıkmaksızın ve bırakmaksızın namaz kılmaya ve hiç iftar etmeksizin oruç tutmaya O adam: Buna kimin gücü yeter ki dedi. (İbn Mâce, Cihad: 1; Muvatta', Cihad: 1)
3078- Ebu Zer (r.a)den rivâyete göre, bizzat kendisi Rasûlullah (s.a.v)e: Hangi amel daha hayırlıdır? Diye sordu. Rasûlullah (s.a.v)de şöyle buyurdu: Allaha iman ve Onun yolunda her türlü çabayı göstermektir. (Buhârî, Itk: 2; Müslim, İman: 36)
3079- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir adam Rasûlullah (s.a.v)e: Hangi amel daha değerlidir? Diye sordu. Rasûlullah (s.a.v): Allaha imandır buyurdu. Adam: Sonra hangisi? Deyince, Rasûlullah (s.a.v): Allahın dini yolunda her türlü gayreti göstermektir buyurdu. Adam: Daha sonra hangisidir deyince, Allah tarafından kabul gören hacdır buyurdu. (Müslim, İman: 36; Tirmizî, Cihad: 21)
18- ALLAH YOLUNDA CİHAD ETMENİN DE DERECELERİ VAR MIDIR?
3080- Ebu Said el Hudrî (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Ey Ebu Said! Kim Rab olarak Allahtan razı olur, din olarak ta İslâmı seçerse, Peygamber olarak ta Muhammedi kabul ederse; Cennet ona vacib olur. Ravi diyor ki: Ebu Said buna çok hayret etti ve: Ey Allahın Rasûlü! Söylediğini bana tekrar söyler misin? Dedi. Rasûlullah (s.a.v) söylediğini tekrarladı ve şöyle devam etti: Bir başka şey daha vardır ki onu yapanın derecesi Cennette yüz kat artar, her derecenin arası da gökle yer arası gibidir. Ebu Said: Ey Allahın Rasûlü! O nedir? deyince Rasûlullah (s.a.v): Allah yolunda cihaddır. Allah yolunda cihaddır. buyurdu. (Ebû Davud, Salat: 36; Müslim, İmara: 31)
3081- Ebud
Derda (r.a)dan rivâyete göre, şöyle
demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Kim
namazını doğru dürüst ve devamlı kılarsa ve
zekatını da verip Allaha hiçbir kimseyi ve hiçbir şeyi ortak
koşmadan ölürse, hicret etmeyip doğduğu yerde ölse
bile Allah onu bağışlar. Bunun üzerine biz: Ey Allahın
Rasûlü! Bunu biz insanlara haber versek de sevinseler olmaz mı dedik.
Rasûlullah (s.a.v) şöyle devam etti: Cennette
yüz derece vardır ki her bir derecenin arası yerle gök
arası kadardır. Allah bu yerleri kendi yolunda gayret gösterip
çabalayan mücahidler için hazırlamıştır. Müminlere zorluk
vermeyeceğini bilsem ve onlar için savaş malzemesi bulabilsem ve
benim katıldığım savaşa katılmayınca
üzülmeyeceklerini bir bilsem şüphesiz her müfrezeye mutlaka
katılır ve Allah yolunda ölüp dirilmeyi sonra tekrar ölmeyi
isterdim. (Buhârî, Cihad ve Siyer: 18)
19- MÜSLÜMAN OLUP HİCRET VE CİHAD EDENİN DURUMU
3082- Fedale b. Ubeyd (r.a)ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)den işittim şöyle diyordu: Örneğiniz ve önderiniz benim. Bana iman edip, Müslüman olup hicret ederseniz Cennetin kıyılarından ve ortasından bir ev verileceğine kefilim. Ve yine ben, bana inanıp benim yolumda giden ve cihad edene de yine Cennetin kıyılarından ve ortasından ve Cennetin en üst derecesinden bir köşk verileceğine kefilim. Kim böyle bir iş yaparsa elde etmedik bir hayır bırakmamış, kaçınmadık bir şer de bırakmamış sayılır. Nerede ölürse ölsün fark etmez. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
3083- Sebre
b. Ebu Fakih (r.a)ten rivâyete göre,
şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)den işittim
şöyle diyordu: Şeytan,
20- ALLAH YOLUNDA ÇİFT SADAKA VERENİN SEVABI
3084- Ebu
Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah
(s.a.v) şöyle buyurdu: Kim Allah
yolunda çift çift harcamada bulunursa, Cennette o kimseye Ey Allahın
kulu, bu kapıdan gel, hayır ve bereketler buradadır denilir.
Çok namaz kılanlar ise Cennetin namaz kapısından, cihad
edenler cihad kapısından çağrılır. Çok sadaka
verenler ise zekat kapısından
çağrılır, çok oruç tutanlar ise Reyyan kapısından
çağrılır buyurdu. Bunun üzerine Ebu Bekir: Ey
Allahın Peygamberi! Bir kişi bu kapıdan hepsinden de
çağrılabilir mi? Buna bir engel var mıdır? dedi. Rasûlullah
(s.a.v)de: Evet
hepsinden davet olunur Senin onlardan biri olmanı ümîd ederim. (Buhârî, Fedailül Ashab: 5; Tirmizî, Menakıb: 14)
21- SAVAŞ NE MAKSATLARLA YAPILIR?
3085- Ebu Musa el Eşarî (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir bedevi Rasûlullah (s.a.v)e gelerek: Kimisi şöhret için, kimisi ganimet elde edebilmek için kimi de cesaretini göstermek için savaşıyor, bunlardan hangisi Allah yolundadır? diye sordu. Rasûlullah (s.a.v)de: Kim Allahın dini yeryüzüne hâkim olsun diye gayret edip savaşırsa o Allah yolundadır buyurdu. (Tirmizî, Cihad: 15; Müslim, Imara: 42)
22- SAVAŞTAKİ NİYETLER BİR GÜN AÇIĞA ÇIKACAKTIR
3086-
Diğer
bir kimse ise ilim tahsil edip onu başkalarına öğreten ve
Kuran okuyan kimsedir. Kıyamet günü o da Allahın huzuruna
getirilir, kendisine verilen nimetler gösterilir. O da kendisine verilen
tüm nimetleri tanır. Sonra Allah, ona sorar: Bu nimetler
karşılığında ne yaptın? O da: İlim öğrendim
ve başkalarına da öğrettim. Senin rızanı kazanmak
için Kuran okudum der. Allahta: Yalan söylüyorsun der; Sen
Diğer
bir kimse de Allahın kendisini bolluk içersinde ve her türlü malları
verdiği bir kimsedir ki o da Allahın huzuruna getirilir ve dünyadaki
kendisine verilen nimetler gösterilir ve o da onları tanır.
Allah: Bunca nimetlere karşılık ne yaptın? Diye sorar. O
kişi de: Senin sevdiğin her yolda malımdan harcadım der. (Ebu Abdurrahman der ki: Senin sevdiğin kelimesinden
ne kastedildiğini anlayamadım. Senin infak etmemi istediğin her
yere infak ettim demiş olmalıdır.) Allah:
Yalan söylüyorsun sen, tüm bu yaptıklarını falan adam
cömerttir desinler diye yapıyorsun ve sonunda sana böyle de
söylenmiş oldu. Sonra Allah emreder ve yüzüstü sürünerek Cehenneme
atılacaktır. (Müslim, Imara:
43; Tirmizî, Zühd: 17)
23- SAVAŞTA DA NİYET EDİLEN ŞEY NE İSE O ELDE EDİLİR
3087- Yahya b. Velid b. Ubâde b. Samit (r.a), dedesinden naklederek şöyle diyor: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Allah yolunda yular elde etmek için savaşan kimseye niyetindeki şey vardır. (Dârimi, Cihad: 25; Müsned: 21669)
3088- Ubâde b. Samit (r.a)ten rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Kim ki bir yular kadar basit şeyler elde etmek için savaşırsa niyet ettiği şeye ulaşır. (Dârimi, Cihad: 25; Müsned: 21669)
24- ŞÖHRET VE BİR ÜCRET İÇİN DE SAVAŞILIR MI?
3089- Ebu Umâme el Bâhili (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir adam Rasûlullah (s.a.v)e gelerek: Şöhret ve ücret elde etmek için savaşan kimse hakkında ne dersin? diye sordu. Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Onun için hiç bir şey yoktur. Adam sorusunu üç sefer tekrarladı. Rasûlullah (s.a.v)de her defasında: Onun için hiçbir şey yoktur buyurdu ve şöyle devam etti: Allah ancak kendi rızası gözetilerek samimi bir niyetle yapılan ibadetleri kabul eder. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
25- ALLAH YOLUNDA ÇOK KISA SÜRE SAVAŞMANIN SEVABI
3090- Muaz b. Cebel (r.a) şöyle anlatıyor: Rasûlullah (s.a.v)den işittim şöyle diyordu: Kim, Allah yolunda bir süt sağımı zamanı kadar bile savaşırsa, Cennet ona vacip olur. Kim de samimi olarak savaşmayı ister sonra da ölür ve öldürülürse ona da şehid sevabı verilir. Kim de Allah yolunda savaşırken yara alır veya başına bir felaket gelirse, kıyamet günü kanlar içersinde gelir. O kan zaferan renginde olup kokusu da misk kokusu gibidir. Allah yolunda yara alanların üzerinde şehidlik mührü bulunur. (Dârimi, Cihad: 5; İbn Mâce, Cihad: 15)
26- ALLAH YOLUNDA OK ATMANIN SEVABI
3091-
3092- Ebu Nüceyh es Selemî (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)den işittim şöyle diyordu: Kim Allah yolunda düşmana bir ok isabet ettirirse Cennette bir derece verilir. Ravi diyor ki: O gün düşmana on altı ok isabet ettirdim ve Rasûlullah (s.a.v)in şöyle dediğini de duydum: Kim Allah yolunda düşmana bir ok atarsa, bir köleyi hürriyetine kavuşturmuş gibi sevap kazanır. (Tirmizî, Cihad: 10)
3093- Sâlim b. Ebil Cadten (r.a) rivâyete göre, Şurahbil b. Sımt, Kab b. Mürreye; Ey Kab! Rasûlullah (s.a.v)den duyduğun bir hadisi bize aktar ilave ve noksanlaştırmaktan da sakın! Kab b. Mürre şöyle anlattı: Rasûlullah (s.a.v)den işittim şöyle diyordu: Kim, Allah yolunda İslâm dini yeryüzünde hâkim olsun diye çabalar da bu uğurda saçını ağartırsa, kıyamet günü o saçları onun için nur olur. Yine, Kab b. Mürreye, Tekrar bir hadis anlat fakat eksiltme ve fazlalaştırma yapma dedim. O da şöyle dedi: Rasûlullah (s.a.v)den işittim şöyle buyurdu: Düşmana ok atın, düşmana bir ok isabet ettirenin Allah derecesini yükseltir. İbn-ün Nehham diyor ki: Ey Allahın Rasûlü! bu derecenin yüksekliği ne kadardır? Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: O ananın evindeki eşik kadar değildir fakat iki derece arası yüz yıllık mesafedir buyurdu. (Tirmizî, Cihad: 10)
3094- Şurahbil b. Sımt (r.a)tan rivâyete göre, bizzat kendisi Amr b. Abeseye:
Söyle Ey Amr! Rasûlullah (s.a.v)den duyduğun bir hadisi söyle,
fakat onda bir eksiklik ve unuttuğun bir şey olmasın dedim. O
da şöyle dedi: Rasûlullah (s.a.v)in şöyle buyurduğunu
duydum: Kim,
Allah yolunda savaşırken bir ok atar ve düşman bölgesine
ulaştırırsa, o ok bir düşmana isabet etsin etmesin bir
köle azâd etmiş sevabını kazanır. Kim de Müslüman bir
köleyi hürriyetine kavuşturursa, o kölenin her organına
karşılık kendi organı Cehennemden kurtulmuş olur.
Allah yolunda gayret edip saçlarını ağartan kimseye kıyamet
günü bir nur verilir. (Tirmizî, Cihad: 10)
3095- Ukbe b.
Âmir (r.a)den rivâyete göre, Peygamber
(s.a.v) şöyle buyurdu: Allah bir
ok vasıtasıyla üç kişiyi Cennete koyar. Birincisi sadece
hayır gözeterek ok yapanı, ikincisi o oku düşmana
atanı, üçüncüsü okun ucuna sivri demir yapan kimseyi. (Tirmizî,
Fedailül Cihad: 11; İbn Mâce, Cihad: 15)
27- ALLAH YOLUNDA YARA ALAN KİMSENİN DURUMU
3096- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Allah yolunda yara alan bir kimse -Allah kimin kendi yolunda yara aldığını en iyi bilir- Kıyamet günü yarasından kan akarak gelir, rengi kan renginde olup kokusu da misk kokusudur. (Tirmizî, Fedailül Cihad: 11; İbn Mâce, Cihad: 15)
3097- Abdullah b. Salebe (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şehidler için şöyle buyurdu: Onları kanlarıyla ve kanlı elbiseleriyle sarıp defnedin. Çünkü Allah yolunda yara alan her kimse kıyamet günü yarası kanayarak Allahın huzuruna gelir, rengi kan renginde kokusu ise misk kokusu gibidir. (Tirmizî, Fedailül Cihad: 11; İbn Mâce, Cihad: 15)
3098- Câbir b. Abdullah
(r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Uhud
savaşında Müslümanlar bozguna uğradıklarını
sanıp dağılıp kaçtıklarında Rasûlullah (s.a.v),
Ensardan on iki kişiyle beraber bir köşede
kalmıştı. Talha b. Ubeydullah ta onlar arasındaydı.
Müşrikler kendilerine yetişince, Rasûlullah (s.a.v)
yanındakilere dönerek; müşriklere
kim karşı koyacak? buyurdu. Talha hemen: Ben dedi.
Rasûlullah (s.a.v): Sen
yerinde kal buyurdu. Ensardan diğer biri çıkarak, Ey
Allahın Rasûlü! Ben dedi. Rasûlullah (s.a.v): Peki sen
çık buyurdu. Adam, şehid oluncaya kadar müşriklerle
savaştı. Rasûlullah (s.a.v) döndü müşriklerin tekrar
saldırıya geçtiklerini görünce yine: Onlara
kim karşı koyacak? buyurdu. Talha yine ben dedi. Rasûlullah
(s.a.v): Sen dur
buyurdu: Ensardan biri çıkarak: Ben varım dedi. Peygamber (s.a.v): Peki sen
çık buyurdu. O adam da şehid oluncaya kadar
savaştı. Peygamber (s.a.v)in böyle söylemesi ve Ensardan
da bir kişinin çıkıp şehid olması devam edip gitti.
Sonunda Rasûlullah (s.a.v) ve Talha kaldı. Rasûlullah (s.a.v): Kim
karşı koyacak? buyurunca; Talha: Ben dedi. Talha da
kendisinden önceki on bir kişi gibi çarpıştı, elinden
yara alıp parmakları kesilince, Talha bir çığlık
attı. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): Eğer
bismillah deseydin insanların gözü önünde melekler seni
göğe çıkarırlardı ve Allahta böylece
müşrikleri yok ederdi. (Sadece Nesâi rivâyet
etmiştir.)
29- KİŞİ KENDİ SİLAHIYLA DA ÖLEBİLİR Mİ?
3099- Seleme b. Ekva (r.a)dan
rivâyete göre, şöyle demiştir: Hayber savaşında
kardeşim Rasûlullah (s.a.v) ile beraber düşmana karşı
şiddetle savaştı, bu arada kılıcı geri
dönerek kendisini öldürdü. Rasûlullah (s.a.v)in ashabı onun
hakkında tereddüd edip kendi silahıyla ölen birisi diyerek
şehid olup olmadığı hakkında şüpheye
düştüler. Seleme diyor ki: Rasûlullah (s.a.v), Hayberden dönerken
kendisine: Ey Allahın Rasûlü! izin verirsen
Sana recezli bir şiir söyleyeyim dedim. Rasûlullah (s.a.v)de izin
verdi. Bu arada Ömer b. Hattab: Ne söyleyeceğine iyi dikkat et
dedi. Ben de şu şiiri söyledim: Vallahi eğer Allah
istemeseydi biz hidayete eremezdik. Ne namaz kılabilir ne de sadaka
verebilirdik. Rasûlullah (s.a.v): Doğru
söyledin buyurdu. Ben de şöyle devam ettim: Allahım,
bize sekinetini indir ve düşmanla
karşılaştığımızda
ayaklarımızı kaydırmâ.
Müşrikler bize baş kaldırıp azgınlık ettiler.
Ben şiirimi söyleyip bitirince, Bunları
kim söyledi diye sordu. Ben de: Kardeşim söyledi
dedim. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): Allah ona
rahmet etsin diye dua etti. Bunun üzerine ben: Ey Allahın
Rasûlü! halk kardeşime dua etmekten korkuyor ve
kendi silahıyla ölen birisidir diyorlar dedim. Bunun üzerine
Rasûlullah (s.a.v): Cihad
edip mücahid olarak şehid oldu buyurdu. İbn Şihab diyor
ki: Seleme b. Ekvaın bir oğluna bu durumu sordum, bana
babasından yukarıdaki gibi nakletti sadece şu ilaveyi
yaptı: Halk ona namaz kılıp dua etmekten sakınıyor
dediğini de söyledi. Rasûlullah (s.a.v): Onlar
yalan söylüyorlar, cihad ederek düşmana karşı mücadele
vererek şehid olarak öldü buyurdu ve parmağıyla
işaret ederek; Ona iki
defa ecir vardır buyurdu. (Müslim, Cihad ve Siyer: 43; Ebû Davud, Cihad: 40)
30- ALLAH YOLUNDA ŞEHİD OLMAK TEMENNİ EDİLMELİ Mİ?
3100- Ebu
Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah
(s.a.v) şöyle buyurdu: Ümmetime
zor gelmeyeceğini bilsem hiçbir müfrezeden geri kalmazdım fakat
ümmetim savaş için binit bulamıyorlar, Ben de onları bindirecek
binit bulamıyorum. Hem benden ayrı kalmak ta onlara güç geliyor. Allah
yolunda şehid olup tekrar dirilmeyi tekrar şehid olup tekrar
dirilmeyi ve üçüncü sefer tekrar şehid olmayı çok isterim. (Buhârî, Cihad ve Siyer: 7; Muvatta', Cihad: 14)
3101- Ebu Hüreyre (r.a) şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)den işittim şöyle diyordu: Canım kudret elinde olan Allaha yemin olsun ki müminlerden bir kısmının benden ayrı kalmalarına üzülmeyeceklerini bilsem ve onları bindirebilecek binitler temin edebileceğimi bir bilsem. Allah yolunda savaşa giden hiçbir müfrezeden geri kalmazdım. Canım kudret elinde olan Allaha yemin olsun ki Allah yolunda ölüp dirilmeyi sonra diriltilip tekrar öldürülmeyi ve yine öldürülmeyi isterdim. (Buhârî, Cihad ve Siyer: 7)
3102- İbn Ebî Amîra (r.a)dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Müslümanlar arasında hiçbir Müslüman yoktur ki Rabbi onun ruhunu aldıktan sonra tekrar size geri dönmek istemez, dünya ve içindekilerin hepsi kendisine verilse bile Ama şehid böyle değildir. (O tekrar dirilip yine tekrar şehid olmak ister) İbn Ebî Amîra diyor ki: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Allah yolunda şehid olmayı göçebe ve yerleşik hayat yaşayanların elde ettikleri her şeye tercih ederim. (Müsned: 17221)
31- ALLAH YOLUNDA ÖLEN KİMSENİN SEVABI
3103- Amr (r.a)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Câbir şöyle söylerken işittim: Uhud savaşında bir adam Rasûlullah (s.a.v)e: Allah yolunda savaşırken öldürülürsem ben nereye giderim diye sordu. Rasûlullah (s.a.v)de: Cennete buyurdu. Bunun üzerine o adam yemekte olduğu hurmaları atarak savaş meydanına katıldı ve ölünceye kadar savaştı. (Müslim, İmara: 41; Müsned: 8021)
32- BORÇLU KİMSE ŞEHİD DÜŞERSE NE OLUR?
3104- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), minberde hutbe verirken bir adam gelerek: Allah yolunda sabrederek ecrimi de Allahtan bekleyerek savaştan kaçmaksızın hep ilerleyerek düşmana karşı savaşırsam. Allah günahlarımı affeder mi? diye sordu. Peygamber (s.a.v): Evet buyurdu. Biraz sustu ve: Az önce soru soran nerededir? buyurdu. O adam: Buradayım dedi. Rasûlullah (s.a.v): Ne demiştin? diye sordu. O adam da: Allah yolunda sabrederek ecrimi de Allahtan bekleyerek savaştan kaçmaksızın daima ilerleyerek düşmanla savaşırsam, Allah günahlarımı affeder mi? demiştim dedi. Rasûlullah (s.a.v)de: Evet fakat kul borcu müstesnadır buyurdu ve: Bunu bana biraz önce Cibril söyledi dedi. (Müsned: 8021)
3105- Abdullah b. Ebu Katade (r.a) babasından nakledip şöyle diyor: Bir adam Rasûlullah (s.a.v)e gelip: Ey Allahın Rasûlü! Allah yolunda sabrederek ecrimi de Allahtan bekleyerek hep ileri atılarak ve savaştan kaçmayarak düşmanla savaşırsam Allah günahlarımı affeder mi? diye sordu. Rasûlullah (s.a.v)de: Evet buyurdu. Adam dönüp giderken Rasûlullah (s.a.v) ona emretti ve çağırttı. Nasıl demiştin diye sordu. Adam da sorusunu aynen tekrarladı. Rasûlullah (s.a.v): Evet fakat kul borcu ve hakları bunun dışındadır, diyerek bunu bana Cibril söyledi buyurdu. (Dârimi, Cihad: 21; Tirmizî, Fedailül Cihad: 11)
3106- Ebu Katade (r.a), Rasûlullah (s.a.v)den şöyle işittiğini söylemiştir. Rasûlullah (s.a.v), ashabının arasında durup en değerli amelin Allah yolunda cihad ve iman etmek olduğunu söylemişti. Bir adam kalkarak: Ey Allahın Rasûlü! Allah yolunda savaşırken ölsem Allah günahlarımı bağışlar mı? diye sordu. Rasûlullah (s.a.v)de: Evet, Allah yolunda sabrederek mükafatını da sadece Allahtan bekleyerek ileri atılarak savaştan kaçmaksızın düşmanla savaşırsan Allah tüm günahlarını bağışlar sadece kul borcu ve hakları müstesnadır diyerek bunu bana Cibril söyledi buyurdu. (Dârimi, Cihad: 21; Tirmizî, Fedailül Cihad: 11)
3107- Abdullah b. Ebu Katade babasından naklediyor ve şöyle diyor: Rasûlullah (s.a.v) minberde iken bir adam geldi ve: Ey Allahın Rasûlü! Allah yolunda kılıcımı çekip sabrederek ve mükafatımı da Allahtan bekleyerek ön de gidip geri kalmaksızın düşmanla savaşırken öldürülürsem, Allah; tüm günahlarımı affeder mi? Rasûlullah (s.a.v): Evet dedi. Adam, dönüp giderken Rasûlullah (s.a.v) onu çağırdı ve Cibril bana şimdi haber verdi. Borcun varsa o müstesnadır buyurdu. (Dârimi, Cihad: 21; Tirmizî, Fedailül Cihad: 11)
33- HER ÖLEN DÜNYAYA TEKRAR DÖNMEYİ İSTER Mİ?
3108- Ubâde b. Samit (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Yeryüzünde hiçbir insan eğer Allah katında hayırlara nail olup Cennete girmeye hak kazanmışsa, dünya ve içindekiler kendisine verilse bile tekrar sizin yanınıza dönmek istemez ancak şehid böyle değildir, o tekrar diriltilip yeniden şehid olmak ister. (Müsned: 21686)
34- CENNETLİKLER NEYİ TEMENNİ EDERLER?
3109- Enes (r.a)ten rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Şehid olarak Cennete girenlerden biri Allahın huzuruna getirilir de Allah ona: Ey Ademoğlu, yerini nasıl buldun? diye sorar. O adam: Ey Rabbim! Yerim yerlerin en hayırlısıdır diye cevap verir. Bunun üzerine Allah şöyle der: Benden ne istersen iste buyurur. O kimse de: Şehidliğin üstünlüğünü görüp bildiği için beni dünyaya tekrar dünyaya döndürmeni ve senin yolunda on kere şehid olmayı isterim der. (Buhârî, Cihad ve Siyer: 22; Tirmizî, Fedailül Cihad: 22)
35- ŞEHİD OLAN NE KADAR ACI DUYAR?
3110- Ebu
Hüreyre (r.a)den (r.a) rivâyete göre, Rasûlullah
(s.a.v) şöyle buyurdu: Şehid
ölürken ancak sizden birinizin çimdiklenmeden duyduğu acı kadar
bir acı duyar. (İbn Mâce,
Cihad: 16; Dârimi, Cihad: 20)
3111- Sehl b.
Huneyf (r.a) babasından ve dedesinden naklederek şöyle diyor:
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Kim
samimi bir kalple Allahtan şehid olmayı isterse Allah onu
şehidler makamına eriştirir yatağında ölse bile.
(İbn Mâce, Cihad: 16)
3112- Ukbe b.
Amir (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v)
şöyle buyurdu: Beş
ölüm şekli vardır ki kim Müslüman olarak bunlardan biriyle
ölürse o şehid sayılır. Allah yolunda, Allahın dinini
yeryüzüne hâkim kılmak için çabalayan ve savaşan kimse şehidtir.
Allahın dini yolunda çabalarken boğularak ölen şehidtir.
İç hastalığından ölen kimse şehidtir. Taun
hastalığından ölen şehidtir. Lohusa h
3113- Irbad
b. Sariye (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah
(s.a.v) şöyle buyurmuştur: Şehidlerle
yataklarında ölenler, taun hastalığından ölen
kimseler konusunda görüş ayrılığına düştüler
ve şehidler dediler ki: Onlar bizim kardeşlerimizdir biz gibi
öldüler yataklarında ölenler de dediler ki: Onlar da bizim
gibi öldüler ey Rabbimiz diyerek Allahın huzurunda konuştular.
Rabbimiz de şöyle buyurdu: Onların yaralarına
bakınız, onların yaraları şehidlerin yarasına
benziyorsa onlardandır ve onlarla birliktedir. O anda onların
yaraları onlara benzetilecektir. (Buhârî,
Cihad ve Siyer: 28; Muvatta', Cihad: 14)
37- ÖLEN DE ÖLDÜREN DE CENNETTEDİR
3114- Ebu
Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, Peygamber
(s.a.v) şöyle buyurdu: Allah
katında şu iki adamın durumu çok hayret vericidir. Biri, kafir olarak Müslümanı öldürür, Müslüman
şehid olarak Cennete gider sonra o kafir tevbe edip tekrar Müslümanlar
safında savaşır, o da şehid olur ikisi de Cennete girer. (Buhârî, Cihad ve Siyer: 28; Muvatta', Cihad: 14)
38- ÖLEN DE ÖLDÜRENDE NASIL CENNETTE OLABİLİR?
3115- Ebu
Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah
(s.a.v) şöyle buyurdu: Allah
şu iki kulun durumuna hayret edip güler biri diğerini öldürür
ikisi de Cennete girer. İlk öldürülen Müslümandır ve şehid
olmuştur, onu öldüren kafir tevbe edip
Müslüman olur ve çarpışırken o da şehid olur ikisi de
Cennettedirler. (Buhârî, Cihad ve Siyer:
28; Muvatta', Cihad: 14)
39- İSLÂM ORDUSUNDA NÖBET TUTMANIN KIYMETİ
3116- Selman-ül Hayr (r.a) Rasûlullah (s.a.v)den şöyle aktarmıştır: Kim, Allahın dini yeryüzüne hâkim olması yolunda bir gün ve bir gece nöbet tutarsa, bir ay oruç tutmuş ve ay boyu namaz kılmış gibi sevap alır. Kim de nöbet tutarken ölürse aynı sevabı kazanır. Allah ona bol bol rızık verir ve kabir azabından emin olur. (İbn Mâce, Cihad: 7; Tirmizî, Fedailül Cihad: 11)
3117- Selman
(r.a)dan rivâyete göre, şöyle
demiştir: Rasûlullah (s.a.v)den işittim şöyle diyordu: Kim
İslâmın ordusunda bir gün ve bir gece nöbet tutarsa, bir ay
boyu oruç tutmuş ve geceleri namaz kılmış kimse gibi sevap
kazanır. Ölürse defteri kapanmaz, kabir imtihanından kurtulur,
rızkı da bol bol verilir. (İbn Mâce, Cihad: 7; Tirmizî, Fedailül Cihad: 11)
3118- Osman
b. Affan (r.a)dan rivâyete göre, şöyle
demiştir: Rasûlullah (s.a.v)den işittim şöyle diyordu: Allah
yolunda bir gün nöbet tutmak başka yerlerde geçirilen bin günden daha
hayırlıdır. (İbn Mâce, Cihad: 7; Tirmizî, Fedailül Cihad: 11)
3119- Osman
b. Affan (r.a)dan rivâyete göre, şöyle
demiştir: Rasûlullah (s.a.v)den işittim şöyle diyordu: Allahın
dinini yeryüzünde hâkim kılma yolunda beklenecek bir günlük nöbet,
onun dışında geçirilen bin günden daha
hayırlıdır. (İbn Mâce, Cihad: 7; Tirmizî, Fedailül Cihad: 11)
3120- Enes b.
M
3121-
Milhanın kızı Ümmü Haram (r.anha)dan
rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bize
geldi ve öğle uykusuna yatmıştı ve gülümseyerek
uyandı. Ben: Ey Allahın Rasûlü! Anam babam sana feda olsun seni
güldüren nedir? diye sordum. Şöyle buyurdu: Ümmetimden
bir gurubu kralların koltuklarına kuruldukları gibi deniz
vasıtalarına kurularak savaşa çıktıklarını
gördüm, ondan dolayı gülümsüyorum buyurdu. Ben de: Beni de o
deniz savaşçılarından kılması için Allaha dua et
dedim. Sen
onlardan olacaksın buyurdu. Sonra tekrar uyudu tekrar gülümseyerek
uyandı. Ben niçin gülümsediğini sordum. Önceki
söylediği gibi söyleyerek kara savaşçılarından
bahsetti. Ben yine: Dua et de Allah, beni onlardan eylesin dedim. Bunun
üzerine: Sen
önceki guruptansın buyurdu. Ravi
Enes b. M
3122- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bize Hint ülkesine savaş yapılacağını vaad etti. Eğer o savaşa katılırsam malımı ve canımı feda edeceğim eğer o savaşta şehid olursan en değerli şehidlerden olurum. Eğer geri dönersem Cehennem ateşinden kurtulup kazanan Ebu Hüreyre olurum dedim. (Müsned: 6831)
3123- Yine Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bize Hind ülkesine savaş yapılacağını vaat etmişti. Ben de, Eğer o savaşa katılırsam malımı ve canımı feda edeceğim dedim. Eğer öldürülüp şehid olursam en değerli şehidlerden olurum. Eğer gazi olarak geri dönersem Cehennem ateşinden kurtulan Ebu Hureyreyim dedim. (Müsned: 6831)
3124-
Rasûlullah (s.a.v)in azatlı kölesi Sevban (r.a)dan
rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)
şöyle buyurdu: Ümmetimden
iki gurup vardır ki Allah onları Cehennem ateşinden
korumuştur. Biri hind seferine katılıp savaşanlar
diğeri de Meryem oğlu İsa ile birlikte olanlardır. (Ebû Davud, Melahim: 17)
42- TÜRKLER VE HABEŞLİLERLE SAVAŞ
3125- Hürriyetine kavuşturulanlardan Sükeyne (r.a), Peygamber (s.a.v)in ashabından bir kişiden naklederek şöyle diyor: Hendek savaşı için Rasûlullah (s.a.v), hendek kazılmasını emretmişti. Hendek kazımında önlerine büyük bir kaya çıktı. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) kalkıp kazmayı aldı, cübbesini çıkardı ve bir kenara koydu. Enâm sûresi 115. ayeti olan: Zira Rabbinin verdiği söz doğruluk ve adaletle yerine getirilmiştir. Onun vaadlerini engelleyebilecek hiçbir güç yoktur ve yalnızca odur her şeyi duyan ve bilen. Okuyarak taşa vurdu taşın üçte biri koptu, Selman-ı Farisi ayakta Rasûlullah (s.a.v)e bakıyordu. Rasûlullah (s.a.v)in kayaya vuruşuyla şimşek gibi bir kıvılcım çıktı. Sonra ikinci defa yine vurdu ve Enâm 115. ayetini okudu, diğer üçte biri de kırılmış oldu yine bir kıvılcım çıktı, Selman da o kıvılcımı görmüştü sonra üçüncü kez kayaya vurdu ve yine Enâm 115. ayetini okudu, kalan üçte biri de kırıldı. Rasûlullah (s.a.v) hendekten çıktı cübbesini alıp oturdu. Selman: Ey Allahın Rasûlü! Sen her taşa vurduğunda kıvılcım çıkıyordu dedi. Rasûlullah (s.a.v) ona: Ey Selman! Çıkan kıvılcımı gördün mü? buyurdu. Selman: Seni hak din üzere gönderen Allaha yemin olsun ki gördüm dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): Kayaya ilk vuruşumda bana Kisranın şehirleri ve çevresindeki pek çok yer gösterildi. Öyle ki sanki gözlerimle görüyor gibiyim. Bunun üzerine sahabeden orada bulunanlar: Ey Allahın Rasûlü! Allaha dua et de oraların fethedilmesini bize nasib etsin, oraları bize ganimet olarak versin. Beldelerini ellerimizle teslim almamızı bizlere nasib etsin dediler. Rasûlullah (s.a.v)de bu şekilde dua etti ve sözüne şöyle devam etti: Kayaya ikinci sefer vurduğumda Kayserin şehirleri ve çevresi bana gösterildi, öyle ki adeta gözlerimle görüyor gibiydim. Bunun üzerine oradakiler: Ey Allahın Rasûlü! dua et de oraların fethini Allah bize nasib etsin, onların memleketlerini bize ganimet olarak versin ve o şehirlerin idarelerini bizim elimize geçirsin. Yine Rasûlullah (s.a.v) aynı şekilde dua etti. Sözüne devamla şöyle buyurdu: Üçüncü defa kayaya vurduğumda Habeş şehirleri ve çevresinde kasabalar bana gösterildi, öyle ki sanki gözlerimle görüyorum dedi ve konuşmasına şunları ekledi: Habeşliler size dokunmadıkça siz de onlara dokunmayın. Türkler size bir şey yapmadıkça sizde onlara dokunmayın. (Müsned: 21262)
3126- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Müslümanlar Türklerle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır. O Türkler öyle bir kavimdir ki yüzleri deriden yapılmış kalkanlar gibidir. Onlar kıldan dokunmuş elbiseler giyerler, ayakkabıları da yine kıldan (keçeden) mamuldür. (Buhârî, Kitabül Cihad ve Siyer: 94; Tirmizî, Fiten: 40)
43- ZAYIFLAR YÜZÜNDEN RIZIKLANIYORUZ
3127- Musab b. Sad (r.a) babasından naklediyor. Musabın babası, Peygamber (s.a.v)in ashabının kendisinden daha fakir olmalarından dolayı kendisinde bir üstünlük görüyordu. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: Allah bu ümmete zayıflarının duaları, namazları ve samimi olmaları yüzünden yardım eder ve etmektedir. (Buhârî, Cihad ve Siyer: 75; Müsned: 1411)
3128- Ebud Derda (r.a)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)den işittim şöyle diyordu: Bana zayıf ve fakirlerinizi getirin de onlara yardım edip iyi muamele edeyim. Çünkü sizler zayıflarınız vasıtası ile rızıklanır ve yardım görürsünüz. (Buhârî, Cihad ve Siyer: 75; Tirmizî, Cihad: 24)
44- SAVAŞA GİDEN MÜCAHİDİN TECHİZATLANDIRILMASI
3129- Zeyd b.
H
3130- Zeyd b.
H
3131- Ahnef b. Kays (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Hac için yola çıktık. Medineye geldik. Gayemiz sadece hac yapmaktı, konakladığımız yerde yüklerimizi indirdiğimizde bir kimse gelip; İnsanlar mescidde toplanmış ve büyük bir heyecan var dedi. Bu söz üzerine biz doğru mescide gittik. İnsanlar aralarında Ali, Zübeyl, Talha ve Sad b. ebi Vakkasın bulunduğu gurubun etrafında toplanmışlardı. Biz bu durumda iken Osman çıkıp geldi sarı bir örtüye bürünüp örtünün bir parçasıyla da başını örtmüştü ve şöyle demişti: Talha burada mı? Zübeyr burada mı? Sad burada mı? Oradakiler: Evet dediler. Bunun üzerine Osman: Kendisinden başka gerçek ilâh olmayan Allah adına söylüyorum, biliyor musunuz? Rasûlullah (s.a.v); Kim falan oğullarının hurma kurutma yerini satın alırsa Allah onu bağışlar buyurdu. Ben de orayı yirmi bin veya yirmi beş bine aldım. Rasûlullah (s.a.v)e gelip durumu anlattım O da: Onu mescide bağışla karşılığını görürsün buyurdu. Oradakiler: Allah şahitimizdir ki doğru söylüyorsun dediler. Osman sözlerine devam ederek: Kendisinden başka gerçek ilâh olmayan Allah adına söylüyorum! Biliyor musunuz? Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştu: Kim Rûme kuyusunu satın alıp Müslümanlara vakfederse Allah onu bağışlar. Ben de o kuyuyu şu kadar bu kadar fiyata satın aldım. Rasûlullah (s.a.v)e gelip Rûme kuyusunu şu kadar fiyata satın aldım dedim. O da: Onu Müslümanların su ihtiyaçları için vakfet karşılığını görürsün buyurmuştu. Oradakiler: Allah şahitimiz olsun ki sen doğru söylüyorsun dediler. Osman sözlerine devam ederek: Kendisinden başka gerçek ilâh olmayan Allah adına söylüyorum! Biliyor musunuz? Rasûlullah (s.a.v) ashabına hitab ederek: Kim şu orduyu techiz ederse Allah onu affeder buyurmuştu da ben O, Ceyşül Usre ordusunu yular ve iplerine varıncaya kadar techiz etmiştim dedi. Oradakiler: Allah şahitimiz olsun ki doğru söylüyorsun dediler. Bunun üzerine Osman da: Allahım şahit ol, Allahım şahit ol, Allahım şahit ol demişti. (Müsned: 681)
45- ALLAHIN DİNİNİ YERYÜZÜNE HÂKİM KILMAK İÇİN HARCAMA YAPMAK
3132- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Kim Allahın dinini yeryüzüne hâkim kılma yolunda çift çift infak ederse Cennette o kimseye: Ey Allahın kulu, bu yaptığın büyük bir hayırdır denilecek. O kimse namaza karşı fazla düşkün ise Cennete namaz kapısından çağrılacak. Cihad yapan biri ise cihad kapısından, sadakaya düşkün ve çok veren biri ise sadaka kapısından, çok oruç tutan biri ise Reyyan kapısından çağrılacaktır. Bunun üzerine Ebu Bekir: Bir kişinin bu kapıların hepsinden de çağrılması mümkün müdür? diye sordu. Rasûlullah (s.a.v)de: Evet, umarım ki sen de onlardan olursun buyurdu. (Dârimi, Cihad: 13; Tirmizî, Menakıb: 16)
3133- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Kim Allahın dini yeryüzüne hâkim olsun diye malından çifte çifte infak ederse Cennet bekçileri Cennetin kapılarından: Ey falan kişi gel buradan gir diye seslenirler buyurdu. Bunun üzerine Ebu Bekir: Ey Allahın Rasûlü! bir kimse bütün kapılardan çağrılabilir mi? diye sordu. Rasûlullah (s.a.v)de: Senin onlardan olacağını ümid ederim buyurdu. (Dârimi, Cihad: 13; Tirmizî, Menakıb: 16)
3134- Sasa b. Muaviye (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebu Zerle karşılaştım ve bana bir hadis söyle dedim. Peki dedi ve şu hadisi söyledi: Rasûlullah (s.a.v) buyurdu ki: Müslüman bir kimse sahip olduğu her türlü maldan çift çift sadaka verirse, Cennet bekçileri onu karşılar ve her biri kendi bulunduğu kapıdan onu davet ederler. Bunun üzerine ben: Çift çift sadaka nasıl olur? diye sordum. Ebu Zer: Devesi varsa iki deve, sığırı varsa iki sığır dedi. (Müsned: 20480)
3135- Hureym
b. Fatik (r.a)ten rivâyete göre, şöyle
demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Kim
Allahın dini yeryüzüne hâkim olması için bir şeyler infak
ederse o kimseye infak ettiğinin yedi yüz katı
karşılık verilir. (Dârimi,
Cihad: 13; Tirmizî, Fedailül Cihad: 14)
3136- Ebu Mesud (r.a)ten rivâyete göre, adamın biri yularlı bir deveyi Allah yolunda tasadduk etti. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): O adam kıyamet gününde yedi yüz tane yularlı deve ile gelecektir buyurdu. (Dârimi, Cihad: 12; Müslim, İmara: 37)
3137- Muaz b.
Cebel (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v)
şöyle buyurdu: Savaş
iki türlüdür. Birisi Allahın rızasını kazanmak ister ve
komutanına itaat eder ve değerli malını bu yolda harcar ve
arkadaşına yardımcı olur, kötülüklerden
kaçınırsa bu kimsenin uykusuna da uyanıklığına da
sevap yazılır. Kim de gösteriş için savaşır veya
savaştı desinler diye savaşır komutanına isyan eder ve
yeryüzünde bozgunculuk çıkarırsa, bu da yaptıklarının
karşılığını mutlaka bulur. (Dârimi, Cihad: 25; Ebû Davud, Cihad: 25)
47- SAVAŞA KATILAN MÜCAHİDLERİN HANIMLARINA SAYGILI OLMAK
3138-
48- SAVAŞA GİDENLERİN AİLE VE ÇOCUKLARINA BAKMAYANLAR
3139-
3140-
İbn Büreyde (r.a) babasından naklederek şöyle diyor:
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Savaşa
katılan mücahidlerin hanımları, savaşa katılamayanlara
haramdır tıpkı annelerinin kendilerine haram olduğu gibi.
Mücahidlerden biri savaştan geri kalanlardan birine çoluk çocuğunun
bakımını emanet etse o da onlara bakmayıp hainlik etse
kıyamet günü o kimse mücahidin karşısına dikilir ve
kendisine şöyle denir: Ey falan kimse! İşte bu kişi
dünyada sana ihanet eden, çoluk çocuğuna bakmayan kimsedir dilediğin
kadar onun sevabından alabilirsin. Rasûlullah (s.a.v) daha sonra
ashabına dönerek: Ne dersiniz? Onun sevabından bir şey
bırakır mı? (Müslim,
İmara: 39; Ebû Davud, Cihad: 32)
3141- Enes (r.a)ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Düşmanlarınıza karşı ellerinizle, dillerinizle ve mallarınızla mücadele ediniz. (Ebû Davud, Cihad: 18; Dârimi, Cihad: 38)
3142- Abdullah (r.a)tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v): Yılanların öldürülmesini emretti ve kim onlardan intikam almaktan korkarsa bizden değildir buyurdu. (Ebû Davud, Edeb: 173; Müsned: 3787)
3143- Abdullah b. Cebr (r.a) babasından naklederek şöyle diyor: Rasûlullah (s.a.v), Cebre hasta ziyaretinde bulunmuştu. Onun yanına girince kadınlar bunu duydu ve ağlamaya ve şöyle demeye başladılar. Biz senin Allah yolunda şehid olduğunu sanmıştık. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): Sizler şehidliği sadece savaşta ölmekmi sanıyorsunuz? O zaman sizin şehidleriniz çok azdır. Dikkat edin Allah yolunda savaşırken ölmek şehidliktir. İç hastalığından ölmek şehidliktir. Yanarak ölmek şehidliktir. Boğularak ölmek şehidliktir. Yıkıntı altında kalarak ölmek şehidliktir. Aklını kaybederek ölmek şehidliktir. Hamile iken ölen kadın da şehid sayılır. Bunun üzerine birisi: Rasûlullah (s.a.v) yanımızda iken hala mı ağlıyorsunuz dedi. Rasûlullah (s.a.v)de: Bırak ağlasınlar, ölüm geldikten sonra bir daha ağlamazlar buyurdu. (İbn Mâce, Cihad: 16; Ebû Davud, Cenaiz: 15)
3144- Cebr (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Cebr, Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte bir cenaze evine girdi. Kadınlar ağlıyorlardı. Cebr: Rasûlullah (s.a.v) yanımızda otururken hala ağlıyor musunuz? dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): Bırak ben aralarında olduğum halde bile olsa ağlasınlar. Ölüm gerçekleştiği zaman asla ağlamasınlar buyurdu. (İbn Mâce, Cihad: 16; Ebû Davud, Cenaiz: 15)