Şehid
Olmayı İstemenin Fazileti
Savaşanları
Savaşa Teşvik Etmek Ve Bu
Savaş
Zamanında Dua Edip Yalvarmak Ve Allah'dan İstemek
İslam
Düşmanları Karşısında Okunacak Dualar
Düşmanla
Karşılaşınca ve Bir Musibet Anında Okunacak Dualar:
Gereksiz
Olarak Savaşta Sesi Yükseltmenin Yaşarlığı
Düşmanını
Korkutmak İçin Savaş Halinde İnsanın Ben Falan Kimseyim Demesi
Çarpışma
Halinde Şiir (Veya Ölçülü Söz) Söylemenin Müstahab Olduğu
Müslümanların
Üstün Çıkıp Galip Geldikleri Zaman Okunacak Dualar
Kerîm
Olan Allah Korusun, Müslümanların Bozguna Uğradığını Görünce Okunacak Dualar
Çarpışmada
Üstünlük Göstereni Komutanınövmesi
Savaştan
Dönünce Okunacak Dualar
Cihâda çıkış ve dönüş
zikirleri, ilerde gelecek olan "Yolculuk zikirleri" bölümünde
anlatılacaktır.
507-
Enes'den (Radıyallahu Anlı) rivayet edildiğine göre demiştir ki:
"Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ümmü Haram'ın evine vardı da
(orada) uyudu. Sonra gülerek uyandı. Ümmü Haram ona sordu: Ey Allah'ın Resulü,
neden güldün? Peygamber (S.A.V.) buyurdu:
"Ümmetimden bazı
insanlar, şu deniz üzerinde tahtlara oturmuş neş'-eli padişahlar gibi yüzüp
giden savaşçılar olarak bana gösterildi. Ümmü Haram dedi: Ey Allah'ın Resulü,
benim için duâ et de, beni onlardan yapsın. Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'de ona duâ etti."[1]
(Peygamber Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'in teyzesi olan Ümmü Haram, hicretin yirmi yedinci yılında
kocası Ubâde İbni Sâmit ile deniz aşırı Kıbrıs'ın Fethine iştirak etmiş ve orada
hayvan üzerinden düşerek şehid olmuştur. Böylece Hazreti Peygamberin duası
kabul olunmuş ve mucizesi de zahir olmuştur.)
508-
Mu'az'dan (Radıyallahu Anh) rivayet, edildiğine göre, Resûlüllah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu dinlemiştir: "Kim içinden sıdk ile
Allah yolunda ölmeyi Allah'dan dilerse sonra ölürse, yahut öldü-rülürse,
muhakkak onun için şehid sevabı vardır.[2]
509-
Enes'den (Radiyallahu Anlı) rivayet edildiğine göre demiştir ki Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellcm şöyle buyurdu:
“Kim sâdık olarak
şehâdcii isterse, düşman tararından öldürülmesc bile kendisine şehidlik sevabı
verilir.[3]
510- Sehl
İbnj Huneyf'den (Radıyallahu AnJı) rivayet edildiğine göre Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
"Kim Allah Tealâ'dan
şehid olmayı sıdk ile isterse, yalağında ölse bile,-Allah onu şehidler
mertebesine ulaştırır.”[4]
511-
Büreydç'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, şöyle-de-miştir:
"Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, bir ordu yahut bir birlik üzerine
bir kumandan görevlendirdiği zaman, kendi tutumu hakkında Allah Tealâdan
korkmasını ve beraberinde olan müslümanlara iyi davranmasını tavsiye ederdi,
sonra şöyle buyururdu: Allah'ın adını anarak Allah yolunda savaşın, Allah'ı
inkâr edenlerle çarpışın, yağmacılık yapmayın, ahde vefasızlık etmeyin,
burun-kulak gibi uzuvları kesmeyin, çocuk öldürmeyin. Müşriklerden
düşmanlarınla karşılaştığın zaman, onları üç şeye davet et."[5]
Böylece uzun boylu olan hadisi şerifi anlattı. (Hadisi şerifin devamında davet
edildikleri üç şey: İslâmı kabul, yındlarından hicret ve İslâm hâkimiyetine
girip cizye vermektir.)
512- Kâb
İbni Malik'dcn (kadıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
(Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, savaş için bir sefere çık-mak istediği
zaman sırrım saklar, başka şey açığa vururdu."[6]
savaşan kimseye yahut
savaşmaya yardım İçin çalışana yüzüne karşı dua etmek ve
Allah Tealâ
buyurmuştur: "Ey Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et! [7]
Yine Allah Tealâ
buyurmuştur: '"Müminleri de (savaşa) teşvîk et![8]
513-
Enes'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre.şöyle demiştir:
''Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hendek savaşı hazırlığına çıktı. O
zaman Muhacirlerle Ensar bir sabahın soğuğunda hendek kazıyorlardı. Onlardaki
yorgunluk ve açlığı Peygamber (S.A.V) görünce şöyle buyurdu: Allah'ım! Gerçek
yaşayış âhiret yaşayışıdır. Sen Ensar'a (Medi-neli ashaba) ve Muhacirlere
(Mekke'den Medineye göçenlere) mağfiret buyur."[9]
Azîz ve Yüce olan
Allah şöyle buyurmuştur: "Ey iman edenler! (savaş için düşman) bir
toplulukla karşılaştığını?, zaman ayak direyin ve Allah'ı çok anın ki,
başanyaulaşasınız. Allah'a ve O'nun peygamberine itaat edin, birbirİııizle
çekişmeyin; sonra içinize korku düşer ve kuvvetiniz kaybolur. Hem de sabırlı
olun; çünkü Allah sabredenlerle beraberdir. Bir de, yurdlarından şımarıklıkla
ve insanlara gösteriş için çıkanlar ve Allah yolundan çevirenler gibi olmayın."[10]
Alimlerden bin
demiştir ki, bu ayeti kerime, savaşın edebleri konusunda gelenleri en iyi
şekilde bir araya toplayandır.
514- İbni
Abbas'dan (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre demiştir ki, Peygamber
Sallallahu Aleyhi ve Sellem (Bedir Savaşında) çadırında iken şöyle duâ
etmiştir: "Allah'ım! (müminlere zafer vereceğine dair) verdiğin sözünü ve
va'dını yerine getirmeni Senden istiyorum. Allah'ım! Eğer dilersen (müminler
helak olur da) bu günden sonra Sana ibâdet edilmez. Bunun üzerine Ebû Bekir
(Radıyallahu Anh) Peygamberin elini tutup şöyle dedi: Ey Allah'ın Resulü,
Rabbinden İsrarla dilekte bulundun, (üzülme, duan) yetişir. Sonra şu ayeti
okuyarak Peygamber (çadırdan çıktı): "Kâfirler topluluğu yakında (Bedir
savaşında) bozulacak ve arkalarını dönüp kaçacaklardır. Esasen onların
vadedildikleri azab vakti kıyamettir. Kıyametin azabı ise daha dehşetli ve
daha acıdır."[11]
Buhârî'nin rivayetine
göre bu olay Bedir gününde olmuştur. Müslim'in rivayetinde ise, Peygamber
Sallallahu Aleyhi ve Sellem kıbleye döndü sonra iki elini kaldırıp Rabbine
seslenerek şöyle söylemeye başladı:
"Allah'ım! Bana
verdiğin sözü yerine getir. Allah'ım, bana va'd ettiğini (zaferi) ver.
Allah'ım, müslümanlardan ibaret bu topluluk helak olursa, yeryüzünde Sana
ibâdet edilmez. Ellerini uzatmış bir halde Rabbine seslenerek duâ edip
duruyordu; öyleki (sırtından) hırkası düşmüştü."
515-
Abdullah İbni Abı Evfâ'dan (Radıyallahu Anhüma) rivayet edildiğine göre şöyle
anlatmıştır:
"Resûlüllah
Sallaflahu Aleyhi ve Sellem, düşmanla karşılaştığı günlerden birinde, güneş
(batıya doğru) meyledinceye kadar bekledi sonra insanlar arasında kalkıp şöyle
buyurdu: Ey insanlar! Düşmanla karşılaşmayı arzu etmeyin, Allah'dan afiyet
isteyin. Fakat düşmanla karşılaştığınız zaman, sabredin (ve direnin). Biliniz
ki Cennet, kılıçların gölgesi altındadır. Sonra buyurdu: Ey kitabları indiren,
bulutlan yürüten ve düşmanları parişan eden Allah'ım! Düşmanları perişan et ve
bizi. onlara galip kıl."[12] ' Bir
rivayette de şöyle duâ etmiştir;
Ey Kitabları indiren,
çabuk hesab gören Allah'ım! Düşmanları peşiran et, Allah'ım onları perişan et
ve onları dağıt."
516-
Enes'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, şöyle anlatmıştır:
"Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem sabahleyin Hayber'e baskın yaptı.
(Düşmanlar) onu ve orduyu görünce, Muhammed ve ordusu! dediler de, kaleye
sığındılar. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem iki elini kaldırıp buyurdu:
Allahu Ekber, Hayber harab olsun! Biz düşman bir kavmin bölgesine girdiğimiz
zaman, azabla korkutulanların sabahı kötü olur."[13]
517- Sahih
bir isnadla Sehl İbni Sa'd'dan (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, şöyle
demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "İki
duâ var ki, (boş) çevrilmezler, yahut nadiren çevrilirler: Ezan zamanında duâ
etmek, savaşta birbirine saldınldığı zaman yapılan duâ."[14]
518-
Enes'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
"Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem savaş yaptığı zaman:
"Allah'ım, Sen
benim kuvvetimsin ve yardımcimsın. Seninle (düşmanı) engellerim, Senin gücünle
saldırırım ve Senin yardımınla çarpışırım" derdi.[15]
519- Sahih
isnadla Ebû Musa El-Eş'ari'den (Radıyallahu Anh) rivayete göre şöyle
anlatmıştır:
"Peygamber
Sallallahu Aleyhi ve Sellem, bir düşman kavmin saldırısından endişelendiği
zaman:
"Allah'ım, Senin
gücünle onların boğazlarını tıkarız ve kötülüklerinden Sana sığınırız.”derdi.[16]
520- Umâre
İbni Za'kere'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildildiğine göre demiştir ki,
Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'im şöyle buyurduğunu dinledim: Allah
Tealâ buyuruyor ki, Benim mükemmel kulum o kimsedir ki, savaş zamanında dengi
ile karşılaştığında beni anar"[17]
521- Câbir
İbni Abdullah'dan (Radıyaİlahu Anhüma)rivayetde demiştir ki, Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Selem Huneyn (savaşı) gününde şöyle buyurdu:
"Düşmanla karşılaşmayı arzu etmeyin. Çünkü siz onlar tarafından nasıl bir
belâya uğrayacağınızı bilemezsiniz. Fakat onlarla karşılaşınca da şöyie deyin:
"Allah'ım! Sen
bizim de Rabbımızsın, onların da Rabbısın. Bizim kaîb-İerlmiz de, onların
kalbleri de Senin kudret elindedir. Onlara ancak sen üstün gelirsin."[18]
522- Bundan
önce rivayet ettiğimiz hadis, Enes'den {Radıyaİlahu Anh) de rivayet edilmiştir.
O şöyle demiştir:
"Bir savaşta
Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile beraberdik. Sonra düşmanla
karşılaşınca, şöyie dediğini duydum: Ey (ahiretteki) hesab gününün sahibi,
yalnız Sana ibâdet ederiz ve ancak Senden yardım isteriz. Ben gerçekten gördüm
ki, düşman erkeklerin önlerinden ve arkalarından melekler vuruyor ve onları
düşürüyor. "[19]
523- İmam
Şafi'i (Allah ona rahmet etsin) t)mm kitabında mürse! bir isnadla Peygamber
Sallailahu Aleyhi ve Sellem'den rivayetine göre Peygamber (s.a.v):
"Ordular karşılaşınca, namaza durulunca, yağmur yağınca duânm kabul
edilmesini isteyin." buyurdu.
Ben derim ki:
Kur'andan kolaya geleni okumak ve daha önce anlattığımız musibet duasını
okumak kuvvetli bir müstahabdır.
Buhar! ve Müslim'de de
şu duâ vardır:
"Lâ ilâhe
illâllâhu'l-azîmu'l-halîmu, lâ ilahe illâllâhu rabbu'I-arşi'l-azîmi, lâ ilahe
illâllâhu rabbü's-semâvâti ve'1-arzı ve rabbü'l-arşı'i-kerîmi."
"Büyük olan Halîm
olan Allah'dan başka hiç bir İlâh yoktur. Büyük Arş'm Rabbı olan Allah'dan
başka hiç bir İlâh yoktur. Göklerin Rabbı, Arzın Rabbı ve Kerîm olan Arş'm
Rabbı Ailah'dan başka hiç bir İlâh yoktur."
Bu konuda daha önce
yazdığımız başka bir hadisteki şu duayı da söyler:
"Lâ ilahe
iHâHâhu'I-halîmu'l-kerîmu, sübhanelîâhi rabbissemâvâti's-seb'i ve
rabbi'l-arşi'l-azîmi, lâ ilahe illâ ente azze cârüke ve celle scnâükc,"
"Halim ve Kerîm
olan AHah'dan başka hiç bir İlâh yoktur. Vedi göğün ve büyük Arşın Rabbı olan
Allah bütün noksanlıklardan münezzehtir. Ancak Sen varsın, Senden başka hiç
bir İlâh yoktur. Koruduğun azizdir, övgün yücedir.")
Yine daha önce
yazdığımız başka bir hadisi şerifdeki duayı okur:
"Hasbünellâhu ve
ni'me'I-vekîlü" "Allah bize kâfidir ve O ne güzel bir vekildir."
Şunu da söyler:
"Lâ havle ve lâ
kuvvete illâ billahi'1-azîzi'l-hakîmi, mâ şâellâhu lâ kuvvete illâ billahi,
i'tesamnâ billahi, istaannâ billahi. Tevekkelnâ alellâhi."
(Kuvvet ve kudret
ancak ve ancak Aziz ve Hakîm olan Allah'ındır. Allah'ın dilediği olur. Kuvvet
ancak Allah'ındır. Allah'a güvendik, AHah'dan yardım istedik, Allah'a tevekkül
ettik."
Yine şöyle söyler:
"Hassantünâ
küllenâ ecmaîne bi'1-hayyi'l-kayyûmillezîlâ yemûtu ebe-dâ. Ve defa'tü annâ
assû'e bilâ havle velâ kuvvete illâ biljâhi'l-aliyyi'l-azîmi."
"Ebediyyen
Ölmeyen, her şeyi idare edip ayakta tutan, her an varlığı ile hayyolan Allah
ile hepimizin korunduğuna inandım, büyük ve yüce olan Allah'ın kuvvet ve
kudreti ile ancak kötülüğü bizden kaldırdım inancındayım.”
Yine duasında şöyle
söyler:
"Ya
kidîme'l-ihsâni, ya men ihsânühü fevka külli ihsanın. Yâ mâlike'd-dünyâ
ve'1-âhireti. Yâ hayyu yâ kayyûmu yâ ze'1-celâli ve'1-ikrâmi. Yâ men lâ
yu'cizuhû şey'un ve lâ yeteâzamuhû. Unsurnâ alâ a'dâ inâ hâülâi ve ğayrihim ve
ezhirnâ aleyhim fi afiyetin ve selâmetin âmmetin acilen."
"(Ey ihsanı kadîm
olan, ey ihsanı her ihsanın üstünde olan, ey dünya ve âhirete sahih olan, ey
hayyolan, ey kayyûm olan, ey azamet ve ikram sahibi bulunan, ey kendisini hiç
bir şey âciz bırakamayip üzerine yükse-linmeyen (Allah)! Şu düşmanlarımıza ve
onlardan başkalarına karşı bize yardım et ve afiyet ve selâmet üzere acilen
bizi onlara üstün kıl."
Tecrübeler
göstermiştir ki, bütün bu anılan dualarda cihâda sağlam bir şekilde teşvik
vardır.
524- Allah
kendisine rahmet etsin Tâbi'in'den Kays İbni Ubâd'm şöyle dediği rivayet
edilmiştir.
"Peygamber
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ashabı, savaş esnasında seslenmeyi hoş
görmezlerdi."[20]
525- Resûllüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem Huneyn (savaşı) gününde şöyle dedi: "Ben
Peygamberim, yalan (söylemem!) Ben Abdülmuttabil'-in oğluyum."[21]
526- Seleme
İbnü'l-Ekvâ'dan yapılan rivayete göre, Hazreti Ali (Radı-yallahu Anhüma),
Hayber fethinde Yahudi olan Hayber'li Merhab ile mü-bârezeye (ikili döğüşmeye)
çıktığı zaman şöyle demişti: "Ben o kimseyim ki, anam bana aslan ismini
vermiştir."
Yine Seleme'den
rivayete göre (Peygamberin doğuma yakın devesini aşıranlardan deveyi kurtarmak
için Seleme onlarla çarpışmış ve deveyi kurtarmıştı. Bu olayı kısaca
anlatırken) deveden dolayı yağmacılarla çarpışmasında (onlara) şöyle demişti:
"Ben Ekvâ'nın oğluyum, bugün de, çarpışmak için doğurulanların
günüdür."[22]
Bu bölümden önceki
bölümde buna dair hadisler vardır.
527- Berâ
İbni Âzib'den (Radıyallahu Anhüma) yapılan rivayete göre bir adam ona şöyle
dedi: Huneyn (savaş) gününde Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den
(ayrılıp) kaçtınız mı? Berâ dedi ki; (biz kaçtık) lâkin Resülüllah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem kaçmadı. Ben onu beyaz katırı üzerinde görmüştüm. Hâris'in
oğlu Ebû Süfyan da yularından tutuyordu. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem
şöyle buyuruyordu: "Ben peygamberim, yalan söylemem. Ben Abdülmuttalib'in
oğluyum." Bir rivayette de Peygamber hayvandan "indi de duâ etti,
yardım diledi." şeklindedir.[23]
528- Yine
Berâ'dan yapılan rivayetde şöyle anlatmıştır: "Ahzab (Hendek savaşı)
gününde gördüm. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem bizimle beraber (hendek
içinden) toprak kaldırıyordu. Toprak (derinliği ile) onun karnının beyazlığını
örtmüş halde idi. O, şöyle diyordu: Allah'ım, Sen olmasaydın biz doğru yolu
bulamazdık, sadaka veremezdik ve namaz kılamazdık. Bizim üzerimize huzur indir
ve düşmanla karşılaşırsak ayaklarımızı kaydırma. Şu kâfirler bize baş
kaldırdılar. Bize bir kötülük yapmak isledikleri zaman kaçmayalım."[24]
529-
Enes'den (Radjyaüahu Anh) yapılan rivayetde şöyle demiştir; Muhacirlerle Ensar
hendek kazmaya ve sıriianııda toprak taşımaya başladılar, şöyle diyorlardı:
Biz, ölünceye kadar islâm üzere kalmak üzere Mu-hammed'e söz verip ona uyan
kimseleriz."
Diğer bir rivayette:
"Biz ebedî kaldıkça eihad yapacağımıza söz verdik.1' seklindedir.
Peygamber Saliallahu Aleyhi ve Scilcm de onlara cevap veriyordu:
"Allah'ını, ancak âhirci hayrı vardır: Sen En.sar ve Muhacirlere bereket
ver."[25]
Allah Tealâ şöyle
buyurmuştur: "Sen, Allah yolunda öldürülenleri ölü kimseler sanma.
Gerçekte onlar Rableri. yanında dindirler, n/ıklandırı-hriar. Allah'ın
kendilerine verdiği ihsandan dolayı sevinçlidirler. Arkalarından gelip de
kendilerine yetişemeyen (mücahidîcr) için, onlara bir korku yoktur ve mah/un
da olmayacaklardır diye (mücahid kardeşlerinin haline) sevinirler. Şehtdİer,
Allah'dan bir nimet ve kerametle (kendileri için de) sevinirler. Muhakkak ki
Allah, müminlerin mükâfatını zayi etmez. Kendilerine yara isabeı ettikten sonra
Allah'ın ve Peygamberin davetine icabet edenler, böylece (görevlerini) güzel
bir şekilde yapanlar ve (Allah ile Peygamberine muhalefet etmekten) korkanlar
için büyük bir mükâfat 'vardır. Onlar o kimselerdir ki, insanlar onlara:
"Düşmanlar size karşı (savaşmak için) toplamdılar, onlardan korkun, diye
haber verince, bu onların imanını artırmış ve: Allah bize kâfidir, O ne güze!
bir vekildir, demişlerdi. Sonra kendilerine bir keder dokunmadan Allah'dan bir
nimet ve bir kazançla (Bedir savaşından) döndüler. Böylece Allah'ın rızasına uymuş
oldular. Allah büyük bir lütuf ve ihsan sahibidir."[26]
530-
Enes'den (Radıyallahu Anh) rivayete göre Bi'ri Maûne olayında okuyucu hafızlar
kâfirler tarafından pusuya düşürüldüler ve onları öldürdüler. Kâfirlerden bir
adam, Enes'in dayısı olan Haram İbni Milhanı okla vurdu da onu deldi geçti.
Bunun üzerine Haram şöyle dedi: Allahu Ek-ber! Kabe'nin Rabbine and olsun, ben
(şehid olup) kurtuldum."[27]
Böyle bir durumda
Allah Tealâ'ya çok şükretmek, O'na hamd ve senada bulunmak, bizim güç ve
kudretimizle değil, bunun Allah'ın ihsanı _ olduğunu itiraf etmek, zaferin
Allah'dan olduğunu bilmek uygun olan iştir.
Mücahidler, kuvvet ve
çoklukları itibariyle gururlanmaktan ve kendilerini beğenmekten
sakınmalıdırlar. Çünkü bu yüzden acziyete düşürülmekten korkulur. Nitekim
Allah Tealâ şöyle buyurmuştur:"
Huneyn (savaşı) günü,
hani çokluğunuz size güven (ve gurur) vermişti de, size hiç bir yarar
sağlamamıştı. Yeryüzü bütün genişliği ile size dar gelmiş sonra arkanızı dönüp
çekilmiştiniz. Sonra Allah'ın yardımı ile kâfirlere galip geldiniz.”[28]
Böyle bir hal
görüldüğü zaman Allah'ı anıp yardımına sığınmak, O'-ndan mağfiret dilemek, O'na
duâ etmek, kendi hak dinini üstün çıkaracağına dair vâ'dının yerine
getirilmesini istemek ve daha önce açıklanan musibet zamanına ait şu duaları
okumak müstahab olur:
"Lâ ilahe
iilâllahıi'l-azîmu'l-halîmujâ ilahe illâllâhu rabbu'î-arşi'U azîmijâ ilahe
illâllâhu rabbü's-semâvâti ve rabbü'I-arzi rabbü'l-arşi'l-kerîmi."
"Halım olan,
büyük olan Allah'dan başka hiç bir İlâh yoktur. Büyük Arş'ın Rabbı olan
Allah'dan başka hiç bir İlâh yoktur. Göklerin Rabbı arzın Rabbı Kerîm Arş'ın
Rabbı olan Allah'dan başka hiç bir İlâh yoktur."
Bundan başka daha önce
zikredilen duaları ve ilende gelecek korku ve tehlike anlarında söylenecek
duaları da okumak müstahabdır. Bundan önce şiir şeklinde ölçülü söz söylemek
bölümünde, anlatmıştık ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, (Huneyn
savaşında) müslümanların bozguna uğradığını görünce, bindiği hayvandan indi,
(Allah'dan) yardım-zafer diledi ve duâ etti. Bu duanın sonu zafer oldu."
Resûlüllah'ın tutum ve hali sizin için güzel bir örnek olmuştur. "[29]
531 -Enes'den
(Radıyallahu Anh) rivayete göre şöyle demiştir: Uhud savaşı olduğu ve
müslümanlar açığa çıktığı zaman, amcam Nâdir oğlu Enes şöyle dedi: Allah'ım! Şu
müslüman kardeşlerimin düştüğü hezimet işinden ötürü Senden özür diliyor ve şu
kâfirlerin yapmış olduğu kötü şeylerden de beriyim Sana sığınıyorum. Sonra
amcam öne geçti de şehid oluncaya kadar çarpıştı. Biz onun üzerinde kılıç
yahut süngü yahud ok darbelerinden seksen küsur tane bulduk.[30]
532-Seleme
İbni'l-Ekva'dan (Radıyallahu Anh) uzun hadisi rivayet edildiğine ve orada
anlatıldığına göre, Medine korusunda kâfirler Peygamr berin devesini
aşırmışlar. Seleme ve Ebû Katâde (Radıyallahu Anhüma) kâfirlerin arkasına
düşmüşler ve çarpışarak deveyi kurtarmışlardı. Hadîsin devamı sonunda dedi ki,
Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem (bizim başarımız için) buyurdu:
"Bugün
binicilerimizin hayırlısı Ebû Katâde ve piyadelerimizin hayırlısı da Seleme
olmuştur. "[31]
Bu konuda hadisler
vardır. Bunlar İnşaallah "Müsafirin Zikirleri" bölümünde gelecektir.
Başarı ancak Allah iledir.
[1] Buhârî. Müslim.
[2] Ebu Davud, Tirmizî, Nesaî lbn-i Mâce (Tirmizî demiştir ki, bu sahîh ve hasen bir
hadîstir.)
[3] Müslim
[4] Müslim
[5] Müslim
[6] Buhari Müslim
[7] Kur'ani Kerim, F.nl'al süresi:65.
[8] Kur'anı Kerim, Nisa siîrcsi:84.
[9] Buharı. Müslim. Tirmizî.
[10] Kur'anı Kerim, En t al süresi: 45-47.
[11] Kur'anı Kerim, Kamer süresi: 45-46./Buhârî. Müslim.
[12] Buhârî. Müslim.
[13] Buhârî. Müslim. Nesâî.
[14] Ebû Dâvud.
[15] Ebû Dâvud. Tirmizî Nesâî. (Tirmizî demiştir ki, bu
Hasen bir hadistir.)
[16] Ebü Dâvud. Nesâî.
[17] Tirmizî.
[18] İbni Sünnî.
[19] İbni Sünnî.
[20] Ebû Dâvud.
[21] Buhâri. Müslim.
[22] Buhâri. Müslim.
[23] Buhâri. Müslim.
[24] Buhâri. Müslim.
[25] Buhâri. Müslim.Tirmizi.
[26] Kur'anı Kerim Âl-i İmran: 169-174.
[27] Buhârî. Müslim.
[28] Kur'anı Kerim, Tevbe Süresi: 25,
[29] Kur'anı Kerim, Ahzâb Süresi: 21
[30] Buhârî. Müslim. Tirmizî.
[31] Buhârî. Müslim.