18-
YİYENİN VE İÇENİN ZİKİRLERİ
Önüne
Yemek Getirilen Kimsenin Okuyacağı Dua
Yemek
Ve İçmek Zamanında Besmele Getirmek
Oruçlu
Olduğu Halde Bir Yemekte Bulunan Kimse, Yemiyecekse Okuyacağı Dua
Davet
Edilen Kimsenin Arkasına Başka Biri Takıldığı Zaman Davet Edilen Ne Söyler
Yemek
Âdabına Uymayana Öğüt Ve Edeb Vermek
Yemek
Üzerinde Konuşmak Müstahabdır
Yemek
Yeyip De Doymayan Kimse Ne Söyler Ve Ne Yapar
Hastalıklı
Bir Kimse İle Yiyince Ne Söylenir?
Yemekten
Sonra Okunacak Dualar
Davetli
Ve Misafirin Yemeği Bitirince Yemek Sahibine Edeceği Dualar
Bir
Kimseye Su, Süt Ve Benzeri Şey İçiren İnsana Yapılacak Dualar
Bir Misafire İkramda Bulunana Duâ Etmek Ve
Teşvikte Bulunmak
Misafire
İkramda Bulunanı Övmek
Yemekten
Çekildikten Sonra Okunacak Duâ
571-
Abdullah İbni Amr Îbni'-As'dan (Radıyallahu Anhüma) rivayet edilmiştir. O da
Peygamber Saüallahu Aleyhi ve Sellem'den anlatarak demiştir ki, Peygambere bîr
yemek takdim edildiği zaman şöyle derdi:
“Allâhümme bârik lenâ ffmâ razaktenâ ve kmâ
azâbe'n-nâr. Bismillâhi..."
"Allah'ım, bize
rizık verdiğin şeylerde bize bereket ver ve bizi ateş azabından koru.
Bismillah (Allah'ın adıyla yemeğe başlarım.)"[1]
Bil ki, yemek sahibi
müsafirine yemek ikram ettiği zaman ona: "Bismillah, yahut yiyiniz, yahut
zikirle başlayınız, yahut buna benzer yemeğe başlama iznini belirten sözler
söylemesi iyi olur. Bu şekilde söz söylemek vacib değildir. Sadece müsafirlere
yemek takdim etmek yeterlidir. Bir izin sözü şart kılınmaksızın sade böyle bir
takdimle yemek yiyebilirler. Fakat bazı alimlerimiz demiştir ki, muhakkak izin
anlamında bir söz gereklidir. Doğru olan evvelki sözdür. Bu konuda izin sözünün
bulunmasını ifade eden sahih hadisler müstahab anlamındadır.
572- Ömer
İbni Ebi Seleme'den (Radıyallahu Anhüma) yapılan riva-yetde demiştir ki,
Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur. "Allah'ın
ismini an ve sağ elinle ye."[2]
573- Hazreti Aişe'den (Radıyallahu Anha) yapılan
rivayetde demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
Sizden biriniz yemek yiyeceği zaman başında Allah Tealâ'nın ismini ansın
(Bismillah, desin). Eğer başta Allah'ın ismini anmayı unutursa, şöyle desin:
"Bismillâhi
evvehhû ve âhirehû." "Hem başında, hem de sonunda Allah'ın ismini
anarım."[3]
574-
Cabir'den (Radıyallahu Anh) yapılan rivayetde demiştir ki, Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu işittim: "İnsan evine
girer de, girdiği zaman Allah Tealâ'yi anarsa, yemek yediğinde de anarsa
(Bismillah, derse) Şeytan (arkadaşlarına) der ki size (burada) gecelemek ve
yemek yoktur. Fakat insan evine girer de, girdiği zaman Allah Tealâ'yı anmazsa
şeytan şöyle der: Siz geceleyecek yere kavuştunuz. İnsan yemeğinde Besmele
çekmezse (Allah Tealâ'yı anmazsa), Şeytan derki; hem geceleyecek yere, hem de
akşam yemeğine kavuştunuz."[4]
575-
Enes'den (Radıyallahu Anh) rivayet edilen hadisi şerifde Resûlüllah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'in açık mucizelerinden biri vardır. Şöyle ki, Ebû Talha ve
(zevcesi) Ümmü Süleym, Peygamberi yemeğe davet ettikleri zaman, Enes der ki
(yemek bir kişi için hazırlanmıştı. Oysa ki Peygamber yanında bulunan seksen
kadar sahâbiyi de beraberinde götürdü. Peygamber önce Besmele getirdi) sonra
Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu: (Dışarıda bulunanlardan) on
kişiye izin ver (içeri girsinler ve yesinler. Ebû Talha da izin verip içeri
girdiler, (yemeğe oturdular). Bunun üzerine Peygamber Sallallahu Aleyhi ve
Sellem (onlara) buyurdu: Yiyiniz ve Allah Tealâ'yı anın (Besmele çekin). Onlar
da yediler. Seksen kişiye (onar onar) uygulayacak şekilde bunu yaptı.[5]
576- Huzeyfe'den (Radiyallahu Anh) yapılan
rivayette şöyle demiştir:
"Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile bir yemekte bulunduğumuz zaman, Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem başlayıp elini koymadıkça biz ellerimizi (yemeğe)
koymazdık. Bir defa biz Peygamberle bir yemekte bulunuyorduk. Hemen bir cariye
gelip acele olarak elini yemeğe uzatmak istedi. Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem elini engelledi. Sonra bir bedevi geldi, (yemeğe uzanmak için) acele
etti. Peygamber hemen elini tuttu. Bundan sonra Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem buyurdu: Yemek üzerine Besmele çekilmemek halinde Şeytan o yemeğe hak
kazanmış olur. İşte Şeytan bu cariye ile geldi ki, yemekten yesin. Ben de elini
engelledim. Sonra Şeytan bu Bedevi ile geldi, yemekten yesin diye. Ben de bunun
elini tuttum. Canım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, bu ikisinin
elile beraber Şeytanın eli benim elimdedir. (Besmele ile onların bereketsizlik
tasarrufunu engellerim). Sonra Peygamber Allah'ın ismini andı (Besmele çekti)
ve yedi!"[6]
577- Sahabi olan Ümeyye İbni Mahşi (Radıyallahu
Anh) den yapılan rivayetde o şöyle demiştir:
"Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem oturuyordu. Bir adam da yemek yiyordu. Adam bir
lokma kalıncaya kadar Besmele yapmamıştı. Son lokmayı ağzına kaldırınca,
Bismillâhi evvelehû ve âhirehû, dedi. Bunun üzerine Peygamber Sallallahu Aleyhi
ve Sellem güldü, sonra buyurdu: Şeytan bununla beraber yeyip duruyordu; fakat
Allah'ın adını anınca Şeytan karnmdakileri kustu. "[7]
Hadisi şerifin yorumu
şöyle; Yemek yemekte olanın başlangıçta Besmele çekmediğini Peygamber
bilmiyordu. Bunu işin sonunda anladı. Yoksa adamı daha önce uyarırdı.
578- Hazrati
Aişe'den (Radiyallahu Anha) yapılan rivayetde, o şöyle anlatmıştır: Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem arkadaşlarından altı kişi arasında yemek yiyordu.
Sonra bir a'rabî gelip ondan iki lokma yedi. Bunun üzerine Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu: Bu (beraberinde şeytan ile gelen) adam
besmele getireydi, onun besmelesi size de yeterdi. (Bunun besmelesiz yemesi
onun şeytanını engelleyemediği gibi, size de zararı olmuştur. Besmele
getirseydi sizin içinde yeterli olur-du.)"[8]
579- Cabir
(Radiyallahu Anh)ın Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sel-Iem'den anlattığına göre
Peygamber (s.a.v) şöyle dedi:
"Yemeğinde
Besmele yapmayı unutan kimse, yemeği bitirince ihlâs sûresini okusun[9]
Ben derim ki, yemeğin
başında Besmele getirmenin müstahab olduğu görüşünde âlimler görüş birliğine
varmışlardır. Eğer başlangıçta kasden, yahut unutarak, yahut zorlanarak, yahut
başka bir sebebten dolayı Besmeleyi terk ederse ve sonra yemek arasında
Besmele getirmeye imkân bulursa, geçen hadisden dolayı Besmele getirmesi ve
şöyle demesi müstahab olur: "BismiJlâhi evvekhû ve âhirehû." Hadisde
böyle varid olmuştur.
Su, süt, bal, çorba ve
diğer içecekleri içerken, yemeklerin hepsinde anlattığımız gibi Besmele
getirilir. Mezheb âlimlerimizden ve diğer âlimlerden bir kısmı demişlerdir ki,
Besmele çekmek için başkalarına bir uyarma olsun ve kendine uyulsun diye, Besmeleyi
sesli olarak yapmak müsta-habdır. En doğrusunu Allah bilir.
Bilinmesi gereken en
önemli şey, Besmelenin şeklini ve kifayet mikda-rını bilmektir. Bil ki, en
faziletli olan: "Bismillâhirrahmânirrâhîm." demektir. Eğer yalnız
"Bismillah" denirse yeterli olur ve sünnet yerine gelir. Besmele
konusunda cünub ve hayız olanlar ve başka bir halde bulunanlar eşittir,
besmele getirirler. Bir arada yemek yemekte olanlardan her birinin Besmele
getirmesi uygundur. Fakat bunlardan birinin besmelesi, diğerleri için de
yeterlidir. İmam Şafi'i (Rahimehullah) buna delil göstermiştir. Ben İmam
Şafi'i'nin hal Tercemesinde (Tabakat Kitabında) bunu çok kimselerden naklettim.
Besmele işi, selâm alma ve aksirana teşmit yapma (Yerhamukellah söyleme) işine
benzer. Toplum içinden bir kişinin mukabelede bulunması kifayet eder.
580- Ebû
Hüreyre'den (Radıyalllahu Anh) yapılan rivayetde şöyle demiştir:
"Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem hiç bir zaman yemeği ayıbla-mamıştır. Yemek hoşuna
gitmişse onu yemiştir. Hoşuna gitmemişse onu yememiştir. Müslim'in diğer bir
rivayeti şöyle: "Yemek hoşuna gitmemişse, susmuştur. "[10]
581- Sahabi
olan Hülb'den yapılan rivayetde, O şöyle demiştir: "Resûlüllah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'i dinledim: Bir adam ona sordu. Yemeklerden öylesi vardır ki,
ondan kasılıyorum (canım çekmiyor). Bunun üzerine Peygamber (s.a.v) şöyle
buyurdu. "Seni hıristiyanhğa benzetecek bir işin (hissin duygunun) senin
kalbinde yeri olmasın"[11]
582- Halid
îbn Velid'den (Radıyallâhu Anh) keler hayvanı ile ilgili rivayet edilen
hadisde, kızarmış olarak keleri
Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e takdim ettikleri zaman, Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem elini ona uzattı. Dediler ki, bu kelerdir, yâ
Resûlellah! Bunun üzerine Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem elini
kaldırdı. Halid sordu: Keler harammıdır, yâ Resûlellah? Peygamber (s.a.v.):
"Hayır, fakat benim kavmimin memleketinde bulunmuyor. Onun için bundan
hoşlanmıyorum." buyurdu.[12]
583-
Cabir'den (Radıyallâhu Anh) rivayet edildiğine göre: "Peygamber
Sallallahu Aleyhi ve Sellem (yemek için) ailesinden katık istedi. Dediler ki,
sirkeden başka bir katığımız yoktur. Peygamber (s.a.v) sirkeyi istedi. Sonra
ondan yiyerek şöyle demeğe başladı: Sirke ne güzel bir katıktır! Sirke ne
güzel bir katıktır!"[13]
584- Ebû
Hüreyre'den (Radiyallahu Anh) yapılan rivayetde o demiştir ki, Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem söyle buyurdu:
"Sizden biriniz
(yemeğe) davet edildiği zaman kabul etsin. Oruçlu ise duâ etsin, değilse
yesin."[14]
İbni Sünnî'nin
kitabında bundan başka bir hadis rivayet ettik. Orada şöyle buyurmuştur:
"Eğer oruçlu değilse yesin. Eğer oruçlu ise davet edene bereket
dilesin."
585- Ebû
Mes'ud El-Ensarî'den (Radıyalfahu Anh) yapılan rivayetde, O şöyle anlatmıştır:
"Bir adam Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem için hazırladığı beş
kişilik bir yemeğe Peygamberi davet etti. Bunların arkasına bir adam takıldı.
Kapıya varınca Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem {ev sahibine) buyurdu: Bu
adam bize uyup geldi. İstersen ona izin ver, istersen dönsün. Adam: Ben buna
izin veriyorum, yâ Resûlellah, dedi."[15]
586- Ömer
İbni Ebi Seleme'den (Radıyallahu Anhüma) yapılan rivayetde, O şöyle anlatmıştır:
"Ben, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in himayesinde bulunan bir
çocuktum. (Yemek yerken) elim tabağın etrafında dolaşıyordu. Bunun üzerine
Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana şöyle dedi: Ey çocuk! Allah
Tealâ'nın adını an (Besmele getir), sağ elinle yemek ye ve önünden ye (elin
tabağın etrafında gezmesin).[16]
Buhârî'nin diğer bir
rivayeti şöyle: "Bir gün Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile yemek
yedim. Tabağın etrafından yemeğe başladım. Bunun üzerine Resûlüllah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem bana şöyle dedi: Önünden ye."
587- Cebele
İbni Süheym'den yapılan rivayetde o şöyle anlatmıştır: Ben ve İbni Zübeyr bir
kıtlık yılma uğradık. Sonra yiyecek olarak bize hurma verildi. Abdullah İbni
Ömer de (Radıyallahu Anhüma) biz hurmaları yerken bize tesadüf etmişti. Bize
diyordu ki, (hurmaları) ikişer yemeyeniz; çünkü Peygamber Sallallahu Aleyhi ve
Sellem, ikişer ikişer yemeği yasaklardı, sonra
"Ancak kişi
kardeşinden izin alması halinde (ikişer) yiyebilir." buyurdu.[17]
588- Seleme
İbni'l-Ekvâ'dan (Radıyallahu Anh) yapılan rivayetde, o şöyle anlatmıştır:
"Bir adam
Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanında sol eli ile yemek yedi.
Peygamber (ona): Sağ elinle ye, buyurdu. Adam dedi ki, gücüm yetmiyor.
Peygamber ona: Gücün yetmez otsun, dedi. Adam kibrinden dolayı bu muhalefeti
(peygambere) yapmıştı. Artık adam elini ağzına kaldıramadı. "[18]
Derim ki, bu adamın
ismi Büsr olup Ra'i'-Ayr'ın oğludur. Aynı zamanda Sahabî'dir. Ben bunun
durumunu Müslim şerhine bu hadis münasebeti ile uzunca anlattım. Allah en
iyisini bilendir.
Bu konu üzerinde, daha
önce "Yemeği övme" bölümünde anlattığımız Cabir'in hadisi vardır.
Ebû hamid El-Gazalî İhya kitabının "Yemeğin edebleri" bölümünde
şöyle demiştir: Yemek yiyenler yemek sırasında iyi şeyler konuşmalıdırlar ve
yemekler üzerinde ve diğer şeyler hakkında iyi kimselerin hikâyelerini
anlatmalıdırlar.
589- Vahşi
İbni Harb'dan (Radıyallahu Anh) yapılan rivayetde, o şöyle anlatmıştır:
"Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ashabı dediler ki: Ey Allah'ın
Resulü! Biz yiyoruz ve doymuyoruz. Peygamber (onlara) buyurdu: Ayrı ayrı yemek
yemiş olmayasımz? Onlar, evet dediier. Peygamber buyurdu: Siz yemeğiniz
üzerinde toplanınız ve Allah'ın ismini anınız. Yemek size bereketlenir. "[19]
590-
Câbir'den (Radıyallahu Anh) yapılan rivayetde demiştir ki: "Re-sûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Cüzzamlı birinin elini tuttu da onu beraber
(yedikleri) tabağa koydu. Sonra (peygamber ona) dedi: Allah'ın ismini anarak,
Allah'a güvenerek ve O'na tevekkül ederek ye."[20]
Bil ki, böyle hareket
etmek kişinin zevcesine ve ondan başkasına karşı da müstahabdır; eğer yemekten
ihtiyaçlarını karşılamadan ellerini kaldırmış olurlarsa, yemek az olsa bile...
Buna delil, Buhârî'nin
Sahih'inde Ebû Hüreyre'den rivayet ettiğimiz uzun boylu hadistir ki, orada
Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in açık mucizeleri vardır. Şöyle ki: Ebû
Hüreyre şiddetli bir şekilde acıkınca yol üzerinde oturdu. Kendisinin açlığım
anlarlar ve ona ikramda bulunurlar diye,kendisine uğrayanlara Kur'andan
(ayetler) soruyordu. (Gelip geçenler halini anlayamamışlardı). Sonra Peygamber
(s.a.v) onun halini anladı. (Kendisi ile beraber ikramda bulunmak için
Peygamber) onu Suf-fe arkadaşlarını çağırmaya gönderdi. Ebu Hüreyre onları
(Peygamberin saadethanesine) getirdi. Sonra onların hepsini bir kadehdeki
sütten içirip kandırdı. Nihayet şöyle deyinceye kadar olayla ilgili Hadisi
anlattı: Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana şöyle dedi: "Ben ve
sen kaldık (içmeyen değil mi?)" Dedim ki, doğru buyuruyorsun, ey Allah'ın
Resulü. Bana: "Otur ve iç, dedi. Ben de oturdum ve içtim. Yine iç
buyurdu, ben de içtim. Ben, hayır, seni hak olarak gönderene yemin ederim ki,
artık gönderecek yer bulamıyorum deyinceye kadar bana "iç" diyordu.
Bana ver, dedi. Ben de kadehi ona verdim. Sonra Allah Tealâ'ya hamd etti,
Besmele çekti ve artığı içti.
591- Ebû
Ümame'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre şöyle anlatmıştır:
Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sofrasını kaldırdığı zaman:
"Elhamdü lillâhi
kesiran tayyiben mübârekcn fîhi gayra mckfiyyin ve !â müvedda'in ve lâ
müstağnen anhü rabbenâ."
"Allah'a çok hamd
olsun. (Yemeğimiz Allah rızâsına) has olsun, onda bereket olsun, bereketi
kapanmış olmasın, terk edilmiş olmasın, ondan istiğna olunmasın ey
Rabbimiz!" buyururdu.
Bir rivayette de:
"Yemeğini bitirdiği zaman", diğer bir rivayette ise: "Sofrasını
kaldırdığı zaman:
"Elhamdü
lillâhillezî kefânâ ve ervânâ gayra mekfîyyin ve la mekfûrin."
"Yetindirerek
bizi kandıran ve ihtiyacımızı karşılayan Allah'a nankör olmaksızın hamd
olsun." derdi, şeklindedir.[21]
592-Enes'den
(Radıyallahu Anh) yapılan rivayetde Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in
şöyle buyurduğunu anlatmıştır: "Yemeği yiyip de onun üzerine Allah'a hamd
eden ve içeceği içip de onun üzerine Allah'a hamd eden kuldan mutlak surette
Allah razı olur.”[22]
593-Ebû Said
El-Hudrî'den (Radıyallahu Anh) yapılan rivayetde, o şöyle demiştir:
"Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem yemeğini bitirdiği zaman:
"Elhamdü
lillâhillezî et-amenâ ve sekânâ ve ceaîenâ müslimîn."
"Bizi yediren ve
içiren ve bizi müslüman yapan Allah'a hamd olsun buyurdu. [23]
594- Sahih
bir isnadla Ebû Eyyub Halid İbni Zeyd El-Ensarî'den (Radıyallahu Anh) yapılan
rivayetde, o şöyle anlatmıştır: "Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem
yediği yahut içtiği zaman: Yediren, içiren afiyetle sindiren ve bunlara çıkış
yolu yaratan Allah'a hamd olsun, buyururdu."[24]
595- Muaz
İbni Enes'den yapılan rivayetde, o demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem şöyle buyurdu:
"Kim yemek yer de
şöyle derse, geçmiş (küçük) günahları bağışlanır:
' 'Elhamdü
lillâhillezî et 'âmenâ hazâ ve razekanthf mm gayri havlin minî ve lâ
kuvvetin."
"Benden bir güç
ve kuvvet olmaksızın bu yemeği bana yediren ve onu bana rızık yapan Allah'a
hamd olsun."[25]
596- Güzel
bir isnadla Tâbi'î olan Abdurahman İbni Cübeyr'den rivayet edildiğine göre
Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e sekiz yıl hizmet eden bir adam kendisine
şöyle anlatmıştır: "Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e bir yemek
hazırlayıp takdim ettiği zaman, Peygamber (s.a.v) Bismillah, derdi. Yemeğini
bitirince de:
"Allâhümme
et'amte ve sakayte ve ağneyte ve akneyle ve hedeyte ve ahsente, feleke'l-hamdü
alâ mâ a'teyte."
"Allah'ım!
Yedirdin, içirdin, müstağni kıldın, muhtaç bırakmadın, hidayet ettin ve ihsan
ettin; bütün verdiğin nimetlere karşı hamd Sana mahsustur." buyururdu.[26]
597-
Abdullah İbni Amr İbni'I-As'dan (Radıyallahu Anhüma) Peygamber Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'den şöyle anlattı; "Hazreti Peygamber yemeği bitirince
şöyle buyururdu:
''Elhamdü
lillâhillezîmenne aleynâ ve hedânâ vellezî eşbaanâ ve ervâ-nâ ve külle'l-ihsâni
âtânâ."
"O Allah'a hamd
olsun ki, bize ikram etti, bize hidâyet verdi, bizi doyurdu, bizi içirip
kandırdı ve her çeşit nimeti bize verdi."[27]
598- İbni
Abbas'dan (Radıyallahu Anhüma) yapılan rivayetde demiştir ki, Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyururdu: "Sizden biriniz yemek yediği
zaman," İbni Sünnî'nin rivayetinde ise: "Allah kime yemek
yedirirse," şöyle desin:
"AHâhümme bârik
lenâ fîhi ve et'ımnâ hayran minhu."
"Allah'ım, bu
yemekte bize bereket ver ve bundan daha hayırlısı ile bizi doyur." Kime de
Allah süt içirirse şöyle desin:
"Allah'ım, bunda
bize bereket ver ve bundan bize ziyadeleştir; çünkü yiyecek ve içeceği
karşılayacak sütten başka daha kifayetlisi yoktur."[28]
599- Abdullah İbni Mes'ud'dan yapılan rivayetde, o
şöyle demiştir:
"Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir kâseden içtiği zaman üç defa nefes alıp
verirdi. Her nefes alışında Allah'a hamd ederdi ve sonunda O'na şükrederdi.
"[29]
600- Sahâbi
Abdullah İbni Büsr rivayetinde şöyle anlatmıştır: "Resûlüllah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem babama konuk oldu. Biz de ona bir yemek ve bir hurma tatlısı
ikram ettik. Peygamber (s.a.v.) ondan yedi. Sonra kendisine hurma getirildi.
(Bir kap içinden) onu yiyiyordu. Çekirdekleri, işaret parmağı ile orta
parmağını büküp toplayarak onların arasına bırakıyordu. (Hurma kabının içine
bırakmıyordu, sonra dışarıya atıyordu.) Sonra kendisine içilecek bir şey
getirildi. Ondan içti. Sonra onu sağında bulunan kimseye sundu. Babam: Bizim
için Allah'a duâ et, dedi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v) şöyle duâ etti:
"Allâhümme bârik
lehum fîmâ rczaktehüm veğfir iehüm verhamhüm "
"Allah'ım!
Bunlara rızık olarak verdiğin şeyde bereket ihsan et. Bunların günahlarını
bağışla ve kendilerine merhamet et"[30]
601-
Enes'den (Radıyallahu Anh) sahih bir isnadla rivayet edildiğine göre:
"Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Sa'd İbni Ubâde'nin yanına gitti.
Ubâde ekmek ve zeytin yağı getirdi. Peygamber de yedi. Peygamber Sallallahu
Aleyhi ve Sellem şöyle duâ etti:
"Eftara
indekümu's-sâimûn ve ekele
taâmekümü'l-ebrâr ve saîlet aleykümü'l-melâiketü."
"Yanınızda
oruçlular iftar etsin, yemeğinizi iyi kimseler yesin ve melekler sizin için
istiğfar etsin."[31]
602-
Abdullah İbni Zübeyr'den (Radıyallahu Anhuma) yapılan riva-yetde, o şöyle
demiştir: Resûlüllah Sallaîlahu Aleyhi ve Sellem Sa'd îbni Muaz'ın evinde iftar
etti. Sonra "Oruçlular yanınızda iftar etsin", buyurarak hadisi
tamamladı.
Derim ki, Bu iki
rivayet, Sa'd İbni Ubâda ve Sa'd İbni Muâz'dan nakledilen sağlam hükümlerdir.
603- Bir
adamdan, o da Câbir'den (Radıyallahu Anhü) yapılan rivayetde, Câbir şöyle
anlatmıştır: "Ebû'l-Haysem İbni Teyyihan, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'e bir yemek hazırladı. Sonra Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i ve
arkadaşlarını (yemeğe) davet etti. Yemeği yiyip bitirince, Peygamber (s.a.v.)
(arkadaşlarına) şöyle dedi: Kardeşinizi mükâfatlandırın. Ashab, ey Allah'ın
Resulü, onu mükâfatlandırmak nedir? dediler. Peygamber (s.a.v): Bir adamın
evine girilir de yemeği yenir ve içilecek şeyi içilirse, böylece (yeyip
içenler) ona duâ ederlerse, işte bu, onun mükâfatıdır." buyurdu.[32]
604-
Mıkdad'dan (Radıyallahu Anh) uzun ve meşhur olan hadisinden " yapılan
rivayetde o şöyle demiştir: "Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem başını
göğe doğru kaldırıp:
"Allâhümme et'im
men et'amenî veskı men sekânî."
"Allah'ım, bana
yemek yedireni yedir ve bana içireni içir" buyurdu "[33]
605- Amr
İbni'l-Hamık''dan (Radıyallahu Anh) yapılan rivayete göre: "Kendisi
Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e süt içirdi. Bunun üzerine (Peygamber
(s.a.v) ona duâ edip) şöyle buyurdu:
''Allah 'im, onu
gençliği üzere yaşat.'' Böylece seksen yıl bir beyaz saç görmeden yaşadı.
"[34]
606- Amr
İbni Ahtab'dan (Radıyallahu Anh) yapılan rivayetde şöyle demiştir:
"Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem su istedi. Ben de ona bir kâse ile
su getirdim. İçinde bir saç vardı, onu çıkardım. Bunun üzerine Resûlüllah
Sallaîlahu Aleyhi ve Sellem buyurdu:
Allâhümme cemmilhu.
"Allah'ım, bunun
güzelliğini devam ettir." Ravi diyor ki, adamı doksan üç yaşında gördüm
ki, saçı ve sakalı siyahdi."[35]
Ebû Hüreyre'den
(Radıyallahu Anh) yapılan rivayetde, o şöyle demiştir:
"Bir adam
Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e geldi: kendisine yemek ikram
edilmesini istiyordu. Peygamberin yanında, ona ikram edecek yiyecek yoktu.
Bunun üzerine Peygamber (s.a.v): Buna yemek yedirecek bir adam yok mu ki,
Allah ona rahmet etsin buyurdu. Hemen En-sar'dan bir adam kalktı ve o kimseyi
(evine) götürdü."[36]
608- Ebû
Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) yapılan rivayetde, o şöyle anlatmıştır:
"Bir adam Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelip şöyle dedi: ben
(açlıktan ve susuzluktan) dadanmışım. Hemen peygamber hanımlarından birine
(yemek istemek üzere) haber gönderdi. Hanım dedi ki, hak olarak seni gönderene
and olsun, yanımda sudan başka bir şey yoktur. Sonra diğer bir hanımına
gönderdi, o da aynı şeyi söyledi. Nihayet bütün hanımları aynı şekilde söz
söylediler. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v): Bu gece (bu adamı) kim
konuklayacak ki, Allah ona rahmet etsin, buyurdu. Hemen Ensardan bir adam
kalkıp: Ben (konuklayacağım) yâ Resûlellah, dedi. Sonra adamı evine götürdü.
Hanımına: yanında (yiyecek) bir şey var mı? dedi. Hanım, hayır, sadece
çocuklarımın yiyeceği var. Kocası: Sen çocukları bir şeyle oyala. Misafirimiz
içeriye girdiği zaman lâmbayı söndür ve adama, bizi yiyormuşuz gibi göster.
Adam yemeğe davrandığı zaman sen kalk, lâmbaya git de yine onu söndür (ki
karanlıkta yemek yememizin adet olduğunu anlasın). Sonra oturdular. Misafir de
yemeğini yedi. Sabah olunca, ev sahibi Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in huzuruna vardı, Peygamber (s.a.v): Bu gece misafirinize yaptığınız
işden dolayı Allah sizden razı oldu, buyurdu. Allah Tealâ şu âyeti
indirdi. "Kendi
ihtiyaçları olsa dahi, (başkalarını) nefislerine tercih ederler"[37]
Derim ki; Çocukların
yemeğini başkasına yedirmek şöyle yorumlanması gerekir: Çocukarın yemeğe zaruri
bir ihtiyaçları yoktu. Çünkü çocuğun karnı tok olsa bile, yemek yiyen bir
kimseyi gördüğü zaman yine yemek ister. İkramda bulunan adam ve onun karısı,
kendi hisselerim misafire vererek onu tercih etmişlerdir. En iyisini Allah
bilir.
609- Ebû
Hüreyre'den ve Ebû Şüreyh El-Huza'i'den (Radıyallahu An-hüma) yapılan rivayetde
demişlerdir k'i, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Allah'a ve
âhiret gününe İman eden misafirine ikram etsin."[38]
610- Ebû
Hüreyre'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, o şöyle anlatmıştır:
"Resûlüllah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir gün yahut bir gece vakti (evinden) çıktı. Bir
de Ebû Bekir ve Ömer ile (Radıyallahu Anhüma) karşılaştı. Peygamber (s.a.v)
(onlara) sordu: Bu vakitte sizi evlerinizden çıkaran sebeb nedir? Onlar, (bizi
evlerimizden çıkaran) açlıktır, ey Allah'ın Resulü, dediler. Peygamber
(s.a.v): Ben, nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, sizi
(evlerinizden) çıkaran şey beni de çıkarmıştır. Kalkın (yürüyün), buyurdu.
Kalkıp peygamberle yürüdüler. Ensardan bir adama (evine) vardılar, O anda adam
evinde yoktu. Adamın hanımı Peygamberi görünce: Merhaba, hoş geldiniz, dedi.
Peygamber (s.a.v) adamın hanımına: (Kocan olan) falanca nerede? dedi. Hanım
cevab verdi: Bize içme suyu getirmeye gitti. Bir de Ensardan olan o adam
çıkageldi. Adam Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e ve onun iki arkadaşına
baktı, sonra (sevincinden): Allah'a hamd olsun! Bugün misafir yönünden benden
daha iyi hiç bir kimse yoktur, dedi.[39]
611- Hazreti
Aİşe'den (Radıyallahu Anha) yapılan rivayetde o demiştir ki, Resûlüllah
Salallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Yemeklerinizi, aziz ve yüce
olan Allah'ı zikrederek ve namaz kılarak eritiniz. Yemek üzerine uyumayınız;
yoksa o yemekle kalbleriniz katılaşır."[40]
[1] İbni Sünnî.
[2] Buharı. Müslim. Muvatta. Ebû Dâvud. Tirmizî. İbni
Mâce. Nesâî.
[3] Ebû Dâvud. Tirmızî. Nesâî, Amelüt-Yevmi velleyleti.
(Tirmizî demiştir ki, bu hadis sahihdir, hasendir.)
[4] Müslim. Ebû Dâvud.
[5] Müslim.
[6] Müslim, Ebu Dâvud. Nesâî. İbni Sünnî. Hâkim,
Müstedrek'te
[7] Ebû Dâvud. Nesâî. Ahmed b. Hanbel. Hâkim.
[8] Tirmizî. (Tirmizî demiştir ki, bu hadis sahihdir,
hasendir.)
[9] İbni Sünnî.
[10] Buharı. Müslim. Ebû Dâvud. Tirmizî.
[11] Ebû Dâvud. Tirmizî. İbni Mace.
[12] Buhâri. Müslim. Muvatta'. Ebû Dâvud. Nesâî.
[13] Müslim. Ebû Dâvud. Tirmizî. Nesâî.
[14] Müslim. Ebû Dâvud. Tirmizî.
[15] Buhârî. Müslim. Tirmizî.
[16] Buharı. Müslim
[17] Buhârî. Müslim. Ebû Dâvud. Tirmizî.
[18] Müslim.
[19] Ebû Dâvud, İbni Mâce, Ahmed b. Hanbel. İbni Hibban.
Hâkim.
[20] Ebü Dâvud. Tirmizî. fbni Mâce.
[21] Buharı. Ebû Dâvud. Tirmizî. Nesâî.
[22] Müslim. Tirmizî.
[23] Ebû Dâvud. Tirmizî, el-câmi ve el-şemâil. îbni Mâce.
Nesâî. Amelil-Yevmi velleyli
[24] Ebû Dâvud. Nesâî. Taberânî. ibni Hibbân.
[25] Ebû Dâvud. Tirmızî. İbni Mâce. (Tirmizî demiştir ki bu
hadis hasendir)
[26] Nesâî. İbni Sünnî
[27] İbni Sünnî.
[28] Ebû Dâvud. Tirmizî. İbni Sünnî. Nesâî. (Tirmizî
demiştir ki, bu hasen bir hadistir.)
[29] İbni Sünnî.
[30] Müslim. Ebû Dâvud. Tirmİzî, Nesâî, fil yevmi velleyli.
Ahmed b. Hanbel.
[31] Ebû Dâvud.
[32] Ebû Dâvud.
[33] Müslim.
[34] İbni Sünnî.
[35] îbni Sünnî. Ahmed b. Hanbel. İbni Hibban, Hâkim.
[36] Buhârî. Müslim.
[37] Kur'anı Kerim, Haşir Süresi: 9.
[38] Buhârî. Müslim.
[39] Müslim.
[40] İbni Sünnî.