92-Hadis[1]: Müslim, Nesâî, İbn Mace, Ebu Hureyre'nin şöyle
dediğini rivayet ederler: "Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Sizi,
(kendi halinize) bıraktığım müddetçe, siz de beni bırakınız. Çünkü sizden
öncekiler, suallerinin çokluğu ve peygamberlerinin emirleri) üzerindeki
ihtilafları yüzünden helak olmuşlardır. Size bir işi emrettiğim zaman, gücünüz
yettiği müddetçe onu yerine getiriniz. Sizi bir şeyden men ettiğim zaman da onu
bırakınız."
93-Sebep[2]: İbn Hıbban, Ebu Hureyre'nin şöyle dediğini rivayet
eder: "Rasulullah (s.a.v.) insanlara hitab ederek şöyle buyurdu: "Ey
insanlar! Şüphesiz ki Aziz ve Celil olan Allah, haccetmeyi üzerinze farz
kılmıştır." Bunun üzerine adamın biri ayağa kalktı ve, "her sene mİ
ey Allah'ın Rasulü?" diye sordu. Rasulullah buna cevap vermeyerek sustu.
Adam, sualini üç defa
tekrarlayınca, Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Eğer, evet deseydim bu
size vacib olurdu. Vacib olunca da buna güç yetiremezdiniz. (Öyleyse) sizi
(kendi halinize) bıraktığım müddetçe siz de beni bırakınız. Şüphesiz ki sizden
öncekiler, suallerinin çokluğu
94-Hadis[3]: Buharı ve Müslim, Ebu Hureyre'nin şöyle dediğini
rivayet ederler: "Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Benim şu
mescidimdeki bir (vakit) namaz,
Mescid-i Haram hariç
diğer mescidlerdeki bin (vakit) namazdan daha efdaldir.
95-Sebep[4]: Abdurrezzak,
Musannaf adlı eserinde şöyle der: "İbrahim Mekkî'den işitiğime göre, ki o
da Ata b. Ebi Rebah'tan şöyle demiştir:
"Mekke'nin fetih günü
Şüreyd adında birisi Peygamber(s.a.v.)'e gelerek şöyle
dedi:
"Muhakkak ki
Allah (c.c), Sana fethi nasib edince, Beyt-i Makdes'te namaz kılacağıma
nezrettim." Bunun üzerine Nebî (s.a.v,), "burası daha efdaldir"
diye üç defa tekrar etti. Sonra şöyle buyurdu:
"Nefsim kudret
elinde olan Allah'a yemin olsun ki, eğer burada kılarsan bu sana yeter, (başka
yerde kılmana gerek yok)." Sonra devamla buyurdu ki: "Bu mesciddeki
(bir) namaz, bunun dışındaki mescidlerdeki yüz bin namazdan daha
efdaldir."
96- Ahmed b. Hanbel, Erkanı b. Ebi'l-Erkam'dan rivayet
etmiştir: "Erkam b. Ebi'l-Erkam, Rasuîullah (s.a.v.)'a geldi ve O'na selam
verdi. Rasuîullah (s.a.v.), "ne istiyorsun?" diye sordu. Erkam,
eliyle Beyt-i Makdis tarafını işaret ederek, "Orayı istiyorum ey Allah'ın
Rasuİü" dedi. Bunun üzerine Rasuîullah:
"Bir ticaret
(işi) için mi oraya gideceksin?" buyurdu. (Erkam sözüne devamla diyor ki:)
Dedim ki "Hayır.
Fakat ben orada namaz kılmak istiyorum." Rasuîullah (s.a.v.) eliyle
Mekke'yi göstererek, "Burada (kılınan bir) namaz, orada (eliyle Şam
tarafını göstererek) kılınan bin namazdan daha hayırlıdır" buyurdu.
97- Hadis[5]: İbn Ebi
Şeybe, Cabir'den şöyle nakletmektedir: Rasuîullah (s.a.v.) buyurdu ki:
"Medine _(-i Münevvere) körük gibidir, iyisini alır, kötüsünü yok
eder."
98- Sebep[6]: Ahmed, Buharî ve
Müslim, Cabir'in şöyle dediğini naklederler: Bedevî Araplar'dan biri
Rasulullah'a gelerek jnüslüman oldu. Hicret etmek üzere O'na biat etti. Sonra
çok kalmadı. (Humma hastalığına tutulduğundan geri dönüp) Peygamber (s.a.v.)'e,
"benim bey'atımı geriye döndür" dedi. Rasuîullah (s.a.v.) bunu kabul
etmedi.
Sonra Arabî yine geldi
ve "Ey Allah'ın Rasulü, benim bey'atımı
geriye döndür"
dedi. Rasuîullah (s.a.v.) yine kabul etmedi. Sonra yine gelip: "Benim
bey'atımı geri döndür" dedi. Rasuîullah (s.a.v.) yine kabul etmedi. Bunun
üzerine o Arabî, Medine'den çıkıp gitti. Rasuîullah da:
"Medine ancak,
demirci körüğü gibidir. Değersizlerini dışarı atar, temizlerini meydana
çıkarır" buyurdu.[7]
[1] Müslim, Kitabu'1-Hacc, 3/481,Nesâî,
Kitabu'1-Menasiki'l-Hacc, 5/83, ibn Mace, Bab-u Ittibai Sünnet-i Rasulillah,
1/3,Buharı, Kitabu'l-îtisam, 9/118, Tirmizî, Ebvabu'1-îlm, 4/152.
Hepsi,
hadisi yakın lafızlarla zikretmişlerdir.
[2] Nesâî, 5/83, Müslim, Kitabu'1-Hacc, 3/481, . Ahmed, Müsned, 1/184. ve peygamberlerimin
emirleri) üzerine ihtilafları yüzünden helak oldular. Sizi bir şeyden
nehyettiğim zaman ondan kaçınınız. Size bir ,eyi emrettiğim zaman ise gücünüz
yettiği müddetçe yerine getiriniz."
[3] Hadisin lafzı Müslim'e aittir. Kitabu'1-Hacc, Bab-u
Fazli's-Salat bi Mescid-i Mekke ve Medine, 3/537,
Buharî,
Kitabu's-Salat, fi Mescid-i Mekke ve Medine, 2/76,
Ahmed,
Müsned, 2/368, 468, Tirmizî, Ebvabu's-Salat, 1/240, Nesâî, Menasikü'I-Hacc,
5/168,
İbn
Mace, Kitab-u İkameti's-Salat ve's-Sünne. Ayrıca yinb Ahmed, 3/343, 397.
[4] Hadisin lafzı, Abdurrezzak'ın "Musannaf'ına
aittir, 5/122, Ebu Davud, Kitabu'1-îman ve'n-Nuzur, 2/211.
[5] Müslim, Kitabu'1-Hacc, 3/528-530, Ahmed, Müsned,
2/237, 3/384
[6] İlk hadisin lafzı Ahmed b. Hanbel'e aittir, 3/307,
Buharı, Kitabu'l-Ahkam, 9/98, Kitabu'l-İ'tisam, 9/127, Müslim, Kitabu'1-Hacc,
3/530, Nesâî, Kitabu'l-Bey'a, 7/135, Ahmed, Müsned, 3/306, 365, 385, 392.
Değişik lafızlarla. İkinci Sebep: Hadisin lafzı Ahmed b. Hanbel'e aittir,
5/184,
Buharî,
Kitabu't-Tefsir, 3/Nisa-75 ayetinin tefsiri, Müslim, Kitabu'l-Münafikin, 5/648,
Ahmed
b. Hanbel'in, Ebu Hureyre'den naklettiği şu hadis de yukarıdaki zikredilen
hadise sebep olabilir:
"Rasuîullah
(s.a.v.) buyurdu ki: "Bir takım insanlar, 'hayırdır, hayırdır' diyerek
kabilelerinden kaçıyorlar. Eğer bilseler Medine (şehri) onlar için çok daha
hayırlıdır Muhammed'in nefsi, kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, onun
(Medine'nin) meşakkat ve şiddetine kimse sabredemez. Ancak (buna tahammül
edene) ben şahit olurum ve kıyamet günü de şefaatçi olurum.
Nefsim
yed-i kudretinde olana yemin ederim ki o, ehlinin kirini, körüğün, demirin
pisliğini attığı gibi atar. Yine Muhammed'in nefsi kudretinde olana yemin
ederim ki,, kim, ondan arzu ederek çıkmak istemezse (orada kalmayı arzu ederse)
Aziz ve Celil olan Allah, ona bedel olarak (bol) hayır ihsan eder."
Ahmed
b. Hanbel'in Müsned'inde (1/184) Ebu Hureyre'den nakledilen bir rivayette, Medine-i
Münevvere'nin fazileti şöyle beyan edilmiştir: "Rasuîullah (s.a.v.)
buyurdu ki:
"Medine
ehli için, şehirlerini mübarek kıl, onların ölçülerini ve tartılarım bereketli
kıl ey Allah'ım! İbrahim (a.s.) Sen'in kulun ve dostundu. Ben de Sen'in kulun
ve Rasulün'üm. İbrahim (a.s.), Sen'den Mekke ehli için istedi. Ben de onun
Mekke ehli için istediğini ve bir mislini Medine ehli için istiyorum. Muhakkak
ki Medine, meleklerle içiçedir. Her bir derde ve kötülüğe karşı iki melek orayı
korur. Oraya taun ve deccal giremez. Kim oraya bir kötülük yapmak isterse,
Allah Teala onu suyun tuzu erittiği gibi eritir."
[7] Celalü'd-Din Es-Suyûtî, Esbâbu Vurudi’l-Hadis Hadisler
ve Sebepleri, İhtar Yayıncılık:128-131.