24- MENASİKİ HAC KİTABI(BÖLÜMLERİ)
3-
KABUL EDİLMİŞ HACCIN DEĞERİ VE KIYMETİ
6-
HAC VE UMREYİ BİRLİKTE YAPMANIN DEĞERİ
7-
HACCA GİTMEYİ ADAYAN KİMSE GİDEMEDEN ÖLÜRSE NE
OLUR?
8-
KENDİSİNE HAC FARZ OLUP YAPAMADAN ÖLENİN DURUMU
9-
YOLCULUĞA DAYANAMAYAN KİMSE YERİNE BİR BAŞKASI HAC
YAPABİLİR Mİ?
10-
UMRE YAPAMAYACAK DURUMDA OLANIN YERİNE BAŞKA BİRİ UMRE
YAPABİLİR Mİ?
11-
HACDA DİĞER BORÇLAR GİBİ BİR BORÇTUR
12-
KADIN ERKEK YERİNE HAC YAPABİLİR Mİ?
13-
ERKEK DE KADIN YERİNE HAC YAPABİLİR Mİ?
14-
BABA YERİNE BÜYÜK OĞLU MU HAC YAPMALI?
15-
ÇOCUKLARI HACCA GÖTÜREBİLİR MİYİZ?
16-
RASÛLULLAH (S.A.V) HAC İÇİN MEDİNEDEN NE ZAMAN
ÇIKMIŞTI?
17-
MEDİNELİLERİN İHRAMA BÜRÜNECEKLERİ YER
NERESİDİR?
18-
ŞAMLILARIN İHRAMA BÜRÜNECEKLERİ YER
19-
MISIRLILAR İHRAMA NEREDE BÜRÜNÜRLER?
20-
YEMENLİLER NEREDEN İHRAMA BÜRÜNÜRLER?
21-
NECİDLİLER NEREDE İHRAMA BÜRÜNÜRLER?
22-
IRAKLILAR NEREDEN İHRAMA BÜRÜNMELİ?
23-
MEKKEYE MİKATLARDAN DAHA YAKIN OLANLAR NE YAPAR?
24-
ZÜLHULEYFEDE KONAKLAMAK GEREKİR Mİ?
25-
RASÛLULLAH (S.A.V) BEYDA DA NAMAZ KILMIŞ MIYDI?
26-
İHRAMA BÜRÜNMEDEN GUSUL GEREKİR Mİ?
27-
İHRAMLI KİMSE YIKANIR VE GUSLEDEBİLİR Mİ?
28-
İHRAMLININ SARIMTIRAK KIRMIZI RENKLİ BİRŞEY
GİYMESİ
29-
İHRAMLI KİMSE CÜBBE GİYEBİLİR Mİ?
30-
İHRAMA GİREN GÖMLEK GİYEBİLİR Mİ?
31-
İHRAMDA ŞALVAR (PANTOLON) GİYİLİR Mİ?
32-
İHRAM ELBİSESİ BULAMAYAN KİMSE ZARURİ DURUMDA NE
GİYER?
33-
İHRAMLI KADIN YÜZÜNÜ ÖRTÜP ELDİVEN KULLANIR
MI?
34-
İHRAMA GİREN BORNOZ DA GİYEMEZ
36-
İHRAMLI KİMSE MEST GİYEMEZ
37-
AYAKKABI VE TERLİK BULAMAYAN MEST GİYEBİLİR
38-
İHRAMLI KİŞİ MESTİN TOPUKTAN YUKARISINI KESEREK
GİYER
39-
İHRAMLI KADIN ELDİVEN TAKAMAZ
40-
İHRAMLI SAÇLARINI YAPIŞKAN BİR ŞEYLE
KEÇELEŞTİRİR Mİ?
41-
İHRAMLI İKEN GÜZEL KOKU SÜRÜNÜLÜR MÜ?
42-
İHRAMLI İKEN KOKU NEREYE SÜRÜLÜR?
43-
İHRAMLI İKEN ZAFERAN SÜRÜLÜR MÜ?
44-
İHRAMLI KİMSE DEĞİŞİK BOYALAR DA KULLANAMAZ
45-
İHRAMLI SÜRME KULLANABİLİR Mİ?
46-
İHRAMLI BOYANMIŞ ELBİSE GİYER Mİ?
47-
İHRAMLI KİMSE ÖLÜRSE NASIL KEFENLENİR?
51-
İHRAMA GİRERKEN BESMELE ÇEKMEK
52-
İHRAMA GİREN NİYETİNİ BELİRTMELİ Mİ?
53-
UMRE NİYETİYLE İHRAMA GİRİLİRSE HAC YAPILIR MI?
55-
TELBİYEYİ YÜKSEK SESLE YAPMAK
56-
İHRAMA GİRİŞTE YAPILAN İŞLER
57-
LOHUSA KADINLAR NASIL İHRAMA GİRERLER
58-
HAC İÇİN TAVAF YAPAMADAN HAYIZ GÖREN NE YAPAR?
59-
HAC YAPACAK KİMSE ŞARTLI NİYET EDEBİLİR Mİ?
61-
NİYET EDERKEN ŞART KOŞMAYAN KİMSENİN HAC YAPMASINA
BİR ENGEL ÇIKARSA NE YAPAR?
62-
KURBANLIK HAYVANLARA İŞARET KONULMASI
63-
KURBANLIK HAYVANLARIN HANGİ TARAFINA İŞARET KONUR?
64-
KURBANLIK İŞARETİ YAPILAN KANIN KURBAN İŞARETİ
OLDUĞU BELİRTİLMELİ
65-
KURBANLIK HAYVANLARIN BOYUNLARINA TAKILACAK İŞARET İPİ
ÖZEL YAPILIR MIYDI?
66-
GERDANLIK İPLER NEDEN YAPILMIŞTI?
67-
KURBANLIK HAYVAN MUTLAKA BELİRTİLMELİ Mİ?
68-
KURBAN OLACAK DEVELER DE İŞARETLENİR
69-
KURBANLIK KOYUNLARA DA İŞARET OLARAK GERDANLIK TAKILIR
70-
KURBANLIK OLDUĞU BELİRTİLMEK İÇİN AYAKKABI DA
TAKILIR
71-
KURBANLIK GÖNDEREN KİMSE HEMEN İHRAMA GİRER Mİ?
72-
KURBANLIK GÖNDERİLİNCE İHRAMA GİRİLMESE DE OLUR
MU?
73-
KURBANLIK ÖNCEDEN Mİ GÖNDERİLİR?
74-
KURBAN OLACAK DEVEYE BİNMEK CAİZ MİDİR?
75-
YÜRÜMEKTEN YORULAN KURBANLIK HAYVANA BİNEBİLİR
76-
KURBANLIK DEVEYE ZARURET DURUMUNDA BİNİLİR
77-
KURBANI GÖNDERMEYEN HACCINI UMREYE ÇEVİREBİLİR
78-
İHRAMLI AV ETİ YİYEBİLİR Mİ?
80-
BAŞKASININ AVLADIĞI AV ETİNDEN İHRAMLI
YİYEBİLİR
81-
İHRAMLI KİMSE AVI GÖSTERİRSE, İHRAMSIZ DA AVLARSA O
AVDAN KİM YER?
82-
İHRAMLI HANGİ ZARARLI HAYVANI ÖLDÜREBİLİR?
83-
YILAN DA İHRAMDA İKEN ÖLDÜRÜLEBİLİR
84-
FARE DE İHRAMLININ ÖLDÜREBİLECEĞİ HAYVANLARDANDIR
85-
KELER ÖLDÜRÜLECEK HAYVANLARDAN MIDIR?
86-
İHRAMLI KİMSE AKREP ÖLDÜREBİLİR
87-
ÇAYLAK TA İHRAMLI TARAFINDAN ÖLDÜRÜLEBİLİR
88-
KARGA DA ÖLDÜRÜLEBİLECEK HAYVANLARDANDIR
91-
İHRAMLIYA YASAK OLAN ŞEYLER VAR MIDIR?
92-
İHRAMLI KİMSE KAN ALDIRABİLİR Mİ?
93-
İHRAMLI BİR HASTALIKTAN DOLAYI KAN ALDIRABİLİR
94-
AYAK ÜZERİNDEN DE KAN ALINIR MI?
95-
BAŞIN ORTASINDAN DA KAN ALDIRILIR MI?
96-
İHRAMLI BİT VE PİREDEN RAHATSIZ OLURSA NE YAPMALI?
97-
İHRAMLI VEFAT EDİNCE NE İLE YIKANIR?
98-
İHRAMLI VEFAT EDİNCE KAÇ PARÇA KEFEN KULLANILIR?
99-
İHRAMLI ÖLÜRSE KOKU DA SÜRÜLMEZ
100-
İHRAMLI VEFAT EDERSE, KEFENLENİRKEN YÜZÜ VE BAŞI
ÖRTÜLMEZ
101-
İHRAMDA ÖLEN KEFENLENİRKEN BAŞI KAPATILMAZ
102-
HAC İÇİN YOLA ÇIKANA DÜŞMAN ENGEL OLURSA NE
YAPMALI?
103-
RASÛLULLAH (S.A.V) MEKKEYE NASIL GİRMİŞTİ?
104-
MEKKEYE GECE Mİ GİRMELİ?
105-
MEKKEYE NEREDEN GİRİLİR?
106-
PEYGAMBER (S.A.V) MEKKEYE SANCAKLA MI GİRMİŞTİ?
107-
MEKKEYE İHRAMSIZ GİRİLEBİLİR Mİ?
108-
RASÛLULLAH (S.A.V) MEKKEYE HANGİ GÜN GİRDİ?
109-
İMAMIN ÖNÜNDEN GİTMEK VE KAFİRLERE MEYDAN OKUMAK
112-
BİR GÜN MEKKEDE SAVAŞ YAPILACAK MI?
113-
HAREM SINIRLARI İÇİNDE ÖLDÜRÜLEBİLEN
HAYVANLAR
114-
HAREM DE YILAN DA ÖLDÜRÜLEBİLİR
115-
KELER DE ÖLDÜRÜLEBİLİR Mİ?
116-
AKREP DE ÖLDÜRÜLECEK HAYVANLARDANDIR
117-
HAREM SINIRLARI İÇERSİNDE FARE DE
ÖLDÜRÜLEBİLİR
118-
ÇAYLAKTA ÖLDÜRÜLEBİLEN HAYVANLARDANDIR
119-
KARGA DA ÖLDÜRÜLEBİLECEK HAYVANLARDANDIR
120-
HAREM SINIRLARI İÇİNDEKİ HAYVANLAR
ÜRKÜTÜLMEZ
121-
HACILARI KARŞILAMAK CAİZDİR
122-
KÂBE GÖRÜNÜNCE NE YAPILMALI?
123-
KÂBEYİ GÖRÜNCE DUA ETMEK GEREKİR Mİ?
124-
MESCİDİ HARAM (KÂBE VE ÇEVRESİ) DA KILINAN NAMAZIN
DEĞERİ VE KIYMETİ
125-
KÂBE NASIL İNŞA EDİLMİŞTİ?
126-
RASÛLULLAH (S.A.V) KÂBE İÇERSİNDE NASIL NAMAZ
KILMIŞTI
127-
KABE İÇİNDE NAMAZ NASIL KILINIR?
128-
HICR DENİLEN YER KABEDEN Mİ SAYILIR
130-
KABE İÇERİSİNDE KÖŞELERDE TEKBİR
GETİRMEK
132-
GÖĞÜS VE YÜZÜ KABEYE DAYAMAK
133-
KABE İÇERSİNDE NAMAZ NEREDE KILINIR?
134-
KABEYİ TAVAF EDERKEN YAPILACAK HAYIRLI İŞ
HANGİSİDİR?
135-
TAVAF ESNASINDA KONUŞULUR MU?
136-
TAVAF ANINDA KONUŞMAK SERBESTTİR
138-
HASTA OLAN TAVAFINI NASIL YAPAR?
139-
ERKEKLERLE BİRLİKTE KADINLAR DA TAVAF YAPABİLİR Mİ?
140-
BİNEK ÜZERİNDE TAVAF YAPILIR MI?
141-
İFRAD HACCI YAPAN NASIL TAVAF EDER?
142-
UMRE İÇİN İHRAMA GİRENİN TAVAFI NASILDIR?
143-
HAC VE UMREYİ BİRLİKTE YAPMAK İSTEYEN KURBAN
GETİRMEMİŞSE NE YAPAR
144-
HACCI KIRAN YAPAN NASIL TAVAF EDER?
145-
HACERÜL-ESVED CENNETTEN Mİ GELMİŞTİR
146-
HACERÜL-ESVEDE EL SÜRÜLÜR MÜ?
147-
HACERÜL-ESVED ÖPÜLÜR MÜ?
148-
HACERÜL-ESVED MUTLAKA ÖPÜLMELİ Mİ?
149-
TAVAFA NEREDEN VE NASIL BAŞLANIR
150-
TAVAFIN KAÇ ŞAFTI HIZLICA YÜRÜNÜR?
151-
TAVAFIN KAÇ ŞAFTI NORMAL YÜRÜNEREK YAPILIR?
152-
HER TAVAFTA İLK ÜÇ ŞAFT MUTLAKA HIZLI
YÜRÜYÜŞLE OLMALI
153-
HAC VE UMREDE HER TAVAFTA AYNEN Mİ YAPILIR?
154-
TAVAFTA HER ŞAFT AYNI YERDEN BAŞLAR AYNI YERDE BİTER
155-
RASÛLULLAH (S.A.V) İLK ÜÇ ŞAFTI NEDEN HIZLICA
YÜRÜYEREK YAPTI?
156-
HER TAVAFTA KABENİN İKİ KÖŞESİ DE
İSTİLÂM EDİLİR
157-
YEMEN TARAFINA GELEN KABENİN İKİ KÖŞESİ
İSTİLAM EDİLİR
158-
KABENİN DÖRT KÖŞESİNDEN İKİSİ
İSTİLÂM EDİLMEZ
159-
İSTİLAM (SELÂMLAMA) BASTON İLE DE YAPILABİLİR
160-
TAVAFIN BAŞLANGIÇ YERİNDE KÖŞEYE İŞARET
ETMEK
162-
İKİ REKATLIK TAVAF NAMAZI NEREDE KILINIR?
163-
TAVAF NAMAZINDAN SONRA NE YAPILIR?
164-
İKİ REKATLIK TAVAF NAMAZINDA NE OKUNUR?
166-
ZEMZEM SUYU AYAKTA MI İÇİLMELİ?
167-
TAVAF BİTİP SAFA TEPESİNE ÇIKARKEN ÇIKIŞ
KAPISINDAN ÇIKMALI?
169-SAFA
TEPESİNİN NERESİNDE DURULUR?
170-
SAFA TEPESİNDE TEKBİR GETİRİLİR Mİ?
171-
SAFADA LÂ İLÂHE İLLALLAH DENİLİR Mİ?
172-
SAFA TEPESİNDE ALLAHI ZİKİR VE DUALAR YAPMAK
173-
SAFA İLE MERVE ARASI BİNİTLE DE SAY EDİLEBİLİR
174-
HERVELE YAPMADAN DA NORMAL YÜRÜNÜR MÜ?
176-
SAFA İLE MERVE ARASINDA NİÇİN KOŞULUR?
177-
BATNI MESÎLDE HIZLICA KOŞARAK SAYA DEVAM ETMEK
182-
HACCI KIRAN VE HACCI TEMETTU YAPANLAR NASIL SAY EDERLER?
183-
UMRE YAPAN SAÇLARINI NEREDE KISALTIR?
185-
HAC İÇİN İHRAMA GİRİP KURBAN GÖNDEREN NE
YAPAR?
186-
UMREYE NİYET EDİP KURBAN GÖNDEREN NE YAPAR?
187-
AREFEDEN BİR GÜN ÖNCE HUTBE OKUMAK
188-
TEMETTÜ HACCI YAPAN NE ZAMAN İHRAMDAN ÇIKAR?
190-
AREFE GÜNÜ İMAM ÖĞLE NAMAZINI NEREDE KILAR?
191-
MİNADAN ARAFATA NE ZAMAN GİDİLİR?
192-
ARAFATA GİDİŞTE TEKBİR Mİ GETİRİLMELİ?
193-
ARAFATA GİDİŞTE TELBİYE DE GETİRİLİR
Mİ?
195-
AREFE GÜNÜ ORUÇ TUTULMAZ MI?
196-
ARAFATTA VAKFE İÇİN NE ZAMAN ÇIKMALI?
197-
ARAFATTA TELBİYE GETİRİLİR Mİ?
198-
ARAFATTA HUTBE NE ZAMAN OKUNUR?
199-
DEVE ÜZERİNDE HUTBE OKUNUR MU?
200-
ARAFAT HUTBESİ KISA MI OLMALI?
201-
ARAFATTA ÖĞLE İLE İKİNDİ NAMAZI
202-
ARAFATTA DUA YAPARKEN ELLERİ KALDIRMAK
203-
ARAFATTA DURMA SÜRESİ NE KADARDIR?
204-
ARAFATTAN AĞIR AĞIR DÖNMEK
205-
ARAFATTAN DÖNÜŞ NASIL OLMALI?
206-
ARAFAT DÖNÜŞÜ AKŞAM NAMAZI NEREDE KILINIR?
207-
MÜZDELİFEDE AKŞAM İLE YATSI BİR VAKİTTE KILINIR
208-
KADIN VE ÇOCUKLAR MÜZDELİFEDEN ERKEN
ÇIKABİLİR
209-
ZAYIF VE RAHATSIZ OLANLARIN MÜZDELİFEDEN ERKEN ÇIKMALARI
210-
MÜZDELİFEDE SABAH NAMAZI NE ZAMAN KILINIR?
211-
MÜZDELİFEDE SABAH NAMAZINA YETİŞEMEYEN NE YAPAR?
212-
MÜZDELİFEDE TELBİYE GETİRİLİR Mİ?
213-
MÜZDELİFEDE NE KADAR DURULUR
214-
ZAYIF VE GÜÇSÜZLER SABAH NAMAZINI MİNADA
KILABİLİR
215-
MUHASSİR VADİSİNDEN HIZLI GEÇMEK GEREKİR
216-
CEMRELERE TAŞ ATINCAYA KADAR TELBİYEYE DEVAM EDİLİR
217-
CEMRELER İÇİN TAŞ TOPLAMAK
218-
CEMRE TAŞLARI NEREDEN TOPLANIR?
220-
CEMRELERE BİNİTLİ GİTMEK VE İHRAMLININ
GÖLGELENMESİ
221-
BAYRAM GÜNÜ TAŞ ATMA HANGİ VAKİTTE YAPILIR?
222-
GÜNEŞ DOĞMADAN ÖNCE CEMRE-İ AKABE TAŞLANMAZ
223-
KADINLAR CEMRE-İ AKABEYİ ERKEN TAŞLIYABİLİRLER
Mİ?
224-
AKŞAMDAN SONRA DA CEMRE TAŞLANIR MI?
225-
ÇOBANLAR CEMRELERİ NASIL TAŞLARLAR
226-
CEMRE-İ AKABE NEREDEN TAŞLANIR?
227-
CEMRELERE ATILAN TAŞ SAYISI KAÇ OLMALI?
228-
HER TAŞ ATARKEN TEKBİR GETİRMEK
229-
CEMRE TAŞLANINCA TELBİYE GETİRMEYE SON VERİLİR
230-
CEMRELERE TAŞ ATTIKTAN SONRA DUA ETMEK
231-
CEMRELERDEN SONRA İHRAMLIYA NE HELAL OLUR?
24- MENASİKİ HAC KİTABI(BÖLÜMLERİ)
2572- Ebu
Hüreyre (r.a)den rivâyete,göre, şöyle demiştir: Rasûlullah
(s.a.v) cemaate hitab ederek, şöyle buyurdu: Allah
size haccı farz kıldı. Bir adam kalkarak: Her sene mi?
diye sordu. Rasûlullah (s.a.v) sustu. Adam sorusunu üçüncü defa tekrar edince
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Eğer
evet deseydim her sene hac yapmanız farz olurdu, her yıl için farz
olsaydı siz de bunu yapamazdınız. Söylediğim gibi
bırakın çünkü sizden öncekiler Peygamberlerine çok soru
sordukları ve onlar üzerinde de ayrılığa düştükleri
yüzünden helak olup gitmişlerdir. Size bir şeyi emrettiğimde
gücünüz yettiği nispetle onu yapınız.
Yasakladığım şeyden de mutlaka kaçınınız (Dârimi, Hac: 4; İbn Mâce, Mukaddime: 1)
2573- İbn Abbas (r.a)ten rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) bir gün kalktı ve şöyle buyurdu: Allah size haccı farz kıldı. Bunu üzerine Akra b. Habis et Temimi: Her yıl mı? Ey Allahın Rasûlü! diye sordu. Rasûlullah (s.a.v) sustu ve şöyle devam etti: Evet deseydim her yıl için farz olacaktı. Siz de onu dinleyip güç yetiremeyecektiniz. Fakat farz olan hac ömürde bir defadır. (Dârimi, Hac: 4; Ebû Davud, Menasik: 1)
2574- Ebu Rezin (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ey Allahın Rasûlü! Babam çok ihtiyar biri olup, hac ve umre için yolculuk yapmaya gücü yetmez, dedim. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Onun yerine sen haccet ve umre yap. (Ebû Davud, Menasik: 26; İbn Mâce, Menasik: 10)
3- KABUL EDİLMİŞ HACCIN DEĞERİ VE KIYMETİ
2575- Ebu
Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah
(s.a.v) şöyle buyurdu: Allah
tarafından kabul edilmiş haccın
karşılığı mutlaka Cennettir. Yapılan bir umre
diğer umreye kadar ki günahların silinmesine sebeptir. (İbn Mâce, Menasik: 45)
2576- Ebu
Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle
buyurmuştur: Allah
tarafından kabul edilmiş haccın sevabı ancak Cennettir.
İkinci olarak yapılacak nafile hac ta aynıdır. Ancak ikinci
hac iki hac arasındaki günahlara keffaret olur. (İbn Mâce, Menasik: 45)
2577- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir adam Rasûlullah (s.a.v)e sordu: Hangi amel daha değerli ve kıymetlidir. Rasûlullah (s.a.v)de şöyle buyurdu: Allaha İman etmektir. Adam: Sonra hangisidir? dedi. Allah yolunda cihaddır buyurdu. Adam: Daha sonra hangisidir? deyince: Allah tarafından kabul edilmiş hactır buyurdular. (İbn Mâce, Menasik: 45)
2578- Yine Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Allahın elçileri üç çeşittir; gaziler, hac yapanlar ve umre yapanlar. (Tirmizî, Cihad: 26; İbn Mâce, Cihad: 32)
2579- Ebu
Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle
buyurdu: Büyüğün,
küçüğün, zayıf, düşkün ve kadının cihadı hac ve
umre yapmaktır. (Müsned: 9081)
2580- Ebu
Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle
buyurdu: Kim bu
beyti (Kâbeyi) hac eder
ve hac esnasında yapılmaması gereken işlerden olan
kadınlarla ilgilenmez, her türlü kötülük ve günahı da
bırakırsa anasından yeni doğmuş gibi günahsız
olur. (İbn Mâce, Menasik: 3;
Dârimi, Menasik: 8)
2581- Aişe binti Talha (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Müminlerin anası Aişe şunları anlattı: Ey Allahın Rasûlü! Seninle çıkıp cihad etmiyecek miyiz? Çünkü ben Kuran da cihaddan daha değerli bir amel göremiyorum. Peygamber (s.a.v) şöyle cevap verdi: Hayır sizin yapacağınız en iyi ve en güzel cihad Kâbeyi tavaf etmek sûretiyle yapılan kabul edilmiş bir hactır. (Buhârî, Menasik: 18; İbn Mâce, Menasik: 32)
2582- Ebu Hüreyre (r.a) Rasûlullah (s.a.v)in şöyle buyurduğunu nakletmiştir: İki umre, aralarında işlenen günahlara keffarettir. Allah tarafından kabul görmüş haccın mükafatı da Cennettir. (Dârimi, Menasik: 8; İbn Mâce, Menasik: 3)
6- HAC VE UMREYİ BİRLİKTE YAPMANIN DEĞERİ
2583- İbn Abbas (r.a) Rasûlullah (s.a.v)in şöyle buyurduğunu nakleder: Hac ile umreyi beraber yapınız. Hac ve umre körüğün demir paslarını eritmesi gibi fakirlik ve günahları eritip yok eder. (Dârimi, Menasik: 8; İbn Mâce, Menasik: 3)
2584- Abdullah (r.a)tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Hac ile umreyi birlikte yapınız. Çünkü umre ve hac fakirliği ve günahları, körüğün demir, altın ve gümüşü erittiği gibi eritip yok eder. Allah tarafından kabul edilen haccın sevabı ise ancak Cennettir. (Dârimi, Menasik: 8; İbn Mâce, Menasik: 3)
7- HACCA GİTMEYİ ADAYAN KİMSE GİDEMEDEN ÖLÜRSE NE OLUR?
2585- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, bir kadın hacca gitmeyi adamıştı ve gidemeden de öldü, kadının kardeşi Rasûlullah (s.a.v)e gelerek ne yapması gerektiğini sordu. Rasûlullah (s.a.v)de şöyle buyurdu: Kız kardeşinin borcu olsa öder miydin? Adam evet deyince Rasûlullah (s.a.v): Öyleyse Allaha olan borcunu da öde çünkü ödenmeye daha layık olan borç Allahın borcudur. (Buhârî, Muhsar ve Cezaüs Sayd: 33)
8- KENDİSİNE HAC FARZ OLUP YAPAMADAN ÖLENİN DURUMU
2586-
İbn Abbas (r.a) anlatıyor: Sinan b. Seleme el Cühenînin
karısı, haccını yapamadan vefat eden annesinin yerine
haccedip edemeyeceğinin Rasûlullah (s.a.v)den sorulmasını
istedi. Rasûlullah (s.a.v)de: Evet
dedi ve: Annenin
borcu olsa sen de onu ödemiş olsan borcu düşmüş olmaz
mı? O halde annesi adına haccetsin. (Buhârî, Muhsar ve Cezaüs Sayd: 33; Müsned: 2033)
2587- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, bir kadın Rasûlullah (s.a.v)e haccetmeden ölen babasının durumunu sormuştu da: Babanın yerine haccet buyurdu. (Buhârî, Muhsar ve Cezaüs Sayd: 33;Tirmizî, Hac: 85)
9- YOLCULUĞA DAYANAMAYAN KİMSE YERİNE BİR BAŞKASI HAC YAPABİLİR Mİ?
2588- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre; Hasam kabilesinden bir kadın Müzdelife günü Rasûlullah (s.a.v)e: Ey Allahın Rasûlü! Allahın kullarına farz kıldığı hac ihtiyar babama da farz oldu. Babam yolculuk yapmaya dayanamaz, onun yerine ben haccedebilir miyim? dedim. Peygamber (s.a.v)de: Evet buyurdu. (Tirmizî, Hac: 85; Buhârî, Muhsar ve Cezaüs Sayd: 34)
10- UMRE YAPAMAYACAK DURUMDA OLANIN YERİNE BAŞKA BİRİ UMRE YAPABİLİR Mİ?
2589- Ebu Rezîn el Ukaylî (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v)e: Ey Allahın Rasûlü! Babam yaşlı bir kimse olup, ne hac ne umre nede yolculuk yapabilecek durumdadır. Ne yapmalıyım diye sordu. Rasûlullah (s.a.v)de: Öyleyse babanın yerine sen hac ve umre yapıver buyurdu. (Tirmizî, Hac: 85; Buhârî, Muhsar ve Cezaüs Sayd: 34)
11- HACDA DİĞER BORÇLAR GİBİ BİR BORÇTUR
2590- Abdullah b. Zübeyr (r.a) anlatıyor: Hasam kabilesinden bir adam Peygamber (s.a.v)e gelerek; Babam çok ihtiyar biridir. Bir binite binip yolculuk yapabilecek durumda değildir. Kendisine de hac farz olmuş durumda, onun yerine ben hac etsem olur mu? diye sordu. Peygamber (s.a.v): Babanın büyük oğlu sen misin? diye sordu. Adam: Evet deyince, Peygamber (s.a.v): Babanın borcu olsa sen onu öder miydin? deyince, adam: Evet dedi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v)de: Öyleyse onun yerine sen hac yap buyurdu. (Tirmizî, Hac: 85; Buhârî, Muhsar ve Cezaüs Sayd: 34)
2591- İbn Abbas (r.a) anlatıyor: Adamın biri Peygamber (s.a.v)e gelerek: Ey Allahın Rasûlü! Babam haccedemeden öldü. Onun yerine ben haccedebilir miyim? diye sordu. Peygamber (s.a.v)de: Babanın bir borcu olsa onu sen öder miydin? Ne dersin? dedi. Adam: Evet deyince, Rasûlullah (s.a.v): Allaha olan borç ödenmeye daha layıktır buyurdu. (Tirmizî, Hac: 85; Buhârî, Muhsar ve Cezaüs Sayd: 34)
2592- Yine İbn Abbas (r.a) anlatıyor: Bir adam Rasûlullah (s.a.v)e gelerek: Babama hac farz oldu fakat o çok yaşlı olup binite binemez, binite bağlasam da öleceğinden korkuyorum. Onun yerine ben hac yapabilir miyim? diye sordu. Rasûlullah (s.a.v)de: Babanın bir borcu olsa öder miydin? buyurdu. Adam: Evet deyince, Rasûlullah (s.a.v)de: Öyleyse babanın yerine hac yap buyurdular. (Tirmizî, Hac: 85; Buhârî, Muhsar ve Cezaüs Sayd: 34)
12- KADIN ERKEK YERİNE HAC YAPABİLİR Mİ?
2593- Abdullah b. Abbas (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Fadl b. Abbas, Peygamber (s.a.v)in binitinde idi. Hasam kabilesinden bir kadın gelerek, Rasûlullah (s.a.v)e fetva sormaya gelmişti. Bu sırada Fadl ile kadın birbirine bakışmaya başladı. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v), Fadlın yüzünü diğer tarafa çevirdi. Kadın: Ey Allahın Rasûlü! Allahın kullarına farz kıldığı hac babama da farz oldu fakat babam binite binecek durumda değildir. Onun yerine ben hac yapabilir miyim? diye sordu. Peygamber (s.a.v)de: Evet yapabilirsin buyurmuştu. Bu olay veda haccında olmuştu. (Ebû Davud, Menasik: 26)
2594- İbn Abbas (r.a) naklediyor: Hasam kabilesinden bir kadın veda haccında fetva sormak üzere Rasûlullah (s.a.v)in yanına geldi. Fadl b. Abbasta Peygamberin binitinde beraberdi. Kadın: Ey Allahın Rasûlü! Allahın kullarına farz kıldığı hac ihtiyar olan babama da farz oldu. Bineğe binebilecek durumda değildir. Ben onun yerine haccetsem borcu ondan düşmüş olur mu? diye sordu. Rasûlullah (s.a.v): Evet olur buyurdu. Bu sırada binitin arkasında bulunan Fadl b. Abbas kadına bakıyordu, kadın oldukça güzeldi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) Fadlın yüzünü öbür tarafa çevirdi. (Ebû Davud, Menasik: 26; Dârimi, Hac: 23)
13- ERKEK DE KADIN YERİNE HAC YAPABİLİR Mİ?
2595-
14- BABA YERİNE BÜYÜK OĞLU MU HAC YAPMALI?
2596- İbn-üz Zübeyr (r.a)den rivâyet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.v) bir adama: Babanın en büyük oğlu sensin; o halde onun yerine sen hac yap buyurdu. (Dârimi, Menasik: 24; Müsned: 15520)
15- ÇOCUKLARI HACCA GÖTÜREBİLİR MİYİZ?
2597- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, kadının biri çocuğunu Rasûlullah (s.a.v)e göstererek: Bu çocuk için de hac olur mu? diye sordu. Rasûlullah (s.a.v)de: Evet sevabı sanadır buyurdu. (Müslim, Hac: 72; Ebû Davud, Menasik: 8)
2598- Yine İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, bir kadın deve üzerinde oturduğu halde elindeki çocuğu Peygamber (s.a.v)e göstererek: Bu çocuk için hac olur mu? diye sordu. Rasûlullah (s.a.v)de: Evet olur, sevabı da sanadır buyurdu. (Müslim, Hac: 72; Ebû Davud, Menasik: 8)
2599- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, bir kadın elindeki çocuğu Peygamber (s.a.v)e kaldırarak: Bu çocuk için hac var mıdır? diye sordu. Rasûlullah (s.a.v)de: Evet sevabı da sanadır buyurdu. (Müslim, Hac: 72; Ebû Davud, Menasik: 8)
2600- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v): Ravha denilen yere gelince bir gurupla karşılaştı ve onlara: Siz kimlersiniz diye sordu. Onlar da: Müslümanlarız diye cevap verdiler. Bu sefer onlar: Siz kimsiniz diye sordular. Berikiler de: Allahın Rasûlüdür dediler. Ravi diyor ki: O arada kadının biri deve üzerindeki hevdeçten bir çocuk çıkararak: Bu çocuk için de hac var mıdır? diye sordu. Rasûlullah (s.a.v)de Evet sevabı da sanadır diye cevap verdi. (Müslim, Hac: 72; Ebû Davud, Menasik: 8)
2601- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) bir kadına uğramıştı. Kadın perdesinin ardında idi. Yanında da bir çocuğu vardı. Bu çocuk için hac var mıdır? diye sordu. Rasûlullah (s.a.v): Evet sevabı da sanadır buyurdu. (Müslim, Hac: 72; Ebû Davud, Menasik: 8)
16- RASÛLULLAH (S.A.V) HAC İÇİN MEDİNEDEN NE ZAMAN ÇIKMIŞTI?
2602- Aişe (r.anha) anlatıyor: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte Zilkadenin bitimine beş gün kala hac için Medineden çıkmıştık. Mekkeye yaklaştığımızda Rasûlullah (s.a.v) yanında kurbanı olan kimselerin beytullahı tavaftan sonra ihramdan çıkmalarını emretti. (Buhârî, Hac: 38; Müslim, Hac: 38)
17- MEDİNELİLERİN İHRAMA BÜRÜNECEKLERİ YER NERESİDİR?
2603-
Abdullah b. Ömer (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v)
şöyle buyurmuştur: Medineliler,
Zülhuleyfe denilen yerde, Şamlılar, Cuhfe denilen yerde, Necidliler,
Karn denilen yerde ihrama girerler. Abdullah diyor ki: Bana
ulaştığına göre Rasûlullah (s.a.v) şöyle
buyurdu: Yemenliler
de Yelemlem denilen yerde ihrama girerler. (Buhârî,
Hac: 9; Ebû Davud, Menasik: 9)
18- ŞAMLILARIN İHRAMA BÜRÜNECEKLERİ YER
2604- Abdullah b. Ömer (r.a)den rivâyete göre, adamın biri mescidde ayağa kalkarak şöyle dedi: Ey Allahın Rasûlü! Nerede ihrama girmemizi emredersiniz? diye sordu. Rasûlullah (s.a.v)de: Medineliler, Zülhuleyfe de; Şamlılar, Cuhfede; Necidliler, Karnda ihrama girerler buyurdu. İbn Ömer diyor ki: Bazı kimselerin söylemesine göre, Rasûlullah (s.a.v) Yemenliler de Yelemlem denilen yerden ihrama girerler buyurmuştur. İbn Ömer şöyle diyordu: Bunu ben Rasûlullah (s.a.v)in bizzat kendisinden duymadım. (Buhârî, Hac: 9; Dârimi, Menasik: 5)
19- MISIRLILAR İHRAMA NEREDE BÜRÜNÜRLER?
2605-
Aişe (r.a)dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v): Medineliler
için Zülhuleyfeyi, Şam ve Mısır halkı için Cuhfeyi;
Iraklılar için Zat-u Irkı ve Yemenliler için de Yelemlem denilen
yeri ihrama bürünme yeri olarak tayin etmiştir. (Buhârî, Hac: 9; Dârimi, Menasik: 5)
20- YEMENLİLER NEREDEN İHRAMA BÜRÜNÜRLER?
2606-
İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v): Medine halkı
için Zülhuleyfeyi, Şamlılar için Cuhfeyi, Necidliler için Karn
denilen yeri, Yemenliler için de yelemlem denilen yeri ihrama bürünülecek yer
olarak tayin etmişti. Ve şöyle buyurmuştu: Belirtilen
yerler hem ora halkı için hem de başka yerlerden gelip de oradan
geçen kimseler içindir. Bunun dışında Mekkeye bu
sınırlardan daha yakın yerde olanlar o yerlerden ihrama
bürünürler ve Mekkeye öylece gelirler. (Buhârî, Hac: 9; Dârimi, Menasik: 5)
21- NECİDLİLER NEREDE İHRAMA BÜRÜNÜRLER?
2607- Sâlim (r.a)in babasından naklettiğine göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Medineliler, Zülhuleyfeden; Şamlılar, Cuhfeden; Necidliler, Karn denilen yerden ihrama bürünürler. Ben kendim bizzat duymadım ama Yemenlilerin de Yelemlemden ihrama gireceği bildirilmiştir. (Buhârî, Hac: 9; Dârimi, Menasik: 5)
22- IRAKLILAR NEREDEN İHRAMA BÜRÜNMELİ?
2608-
Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v): Medineliler
için Zülhuleyfeyi; Şamlılar ve Mısırlılar için
Cuhfeyi; Iraklılar için Zat-ı Irkı; Necidliler için
Karnı; Yemenliler için de Yelemlem denilen yeri ihrama girme yeri olarak
belirlemiştir. (Buhârî, Hac: 9;
Dârimi, Menasik: 5)
23- MEKKEYE MİKATLARDAN DAHA YAKIN OLANLAR NE YAPAR?
2609-
İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v), Medineliler
için Zülhuleyfeyi; Şamlılar için Cuhfeyi; Necidliler için
Karnı; Yemenliler için Yelemlemi ihrama girilecek yer olarak belirledi Ve
şöyle buyurdu: Buralar
ora halkı ve dışarıdan gelip oradan geçecek hac ve umre
yapmak isteyen kimseler içindir. Mekkeye daha yakın olanlar ise
bulundukları yerden ihrama girerler. Mekkeye gelinceye kadar durum
böyledir. (Ebû Davud, Menasik: 9)
2610-
İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v):
Medineliler için Zülhuleyfeyi; Şamlılar için Cuhfeyi; Yemenliler
için Yelemlemi; Necidliler için Karnı ihrama bürünme yeri olarak
belirlemiştir. Belirtilen yerler ora halkı için ve oradan geçerek hac
ve umre yapmak isteyen herkes içindir. Bu bölgelerden daha içeride olanlar
Mekkeye kadar bulundukları yerden ihrama girebilirler. (Ebû Davud, Menasik: 9; Buhârî, Hac: 9)
24- ZÜLHULEYFEDE KONAKLAMAK GEREKİR Mİ?
2611- Abdullah b. Ömer (r.a)den rivâyete göre, babası şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), Zülhuleyfedeki Beyda denilen yerde geceledi ve o mescidde namaz kıldı. (Buhârî, Hac: 148; Tirmizî, Hac: 79)
2612- Abdullah b. Ömer (r.a)den rivâyete göre: Rasûlullah (s.a.v) Zülhuleyfedeki Muarras denilen yerde kendisine Kutsal Bathadasınız denildi. (Buhârî, Hac: 148; Tirmizî, Hac: 79)
2613- İbn Ömer (r.a)den rivâyete göre: Rasûlullah (s.a.v) Zülhuleyfedeki Batha denilen yerde konakladı ve orada namaz kıldı. (Buhârî, Hac: 148; Tirmizî, Hac: 79)
25- RASÛLULLAH (S.A.V) BEYDA DA NAMAZ KILMIŞ MIYDI?
2614- Enes b.
M
26- İHRAMA BÜRÜNMEDEN GUSUL GEREKİR Mİ?
2615- Abdurrahman b. Kasım (r.a) babasından naklediyor: Umeysin kızı Esma Ebu Bekir es Sıddıkın oğlu Muhammedi, Beyda denilen yerde doğurmuştu. Durumu Ebu Bekir Rasûlullah (s.a.v)e bildirince Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Hanımına gusledip ihrama girmesini emret. (Muvatta', Hac: 1; Dârimi, Hac: 11)
2616- Kasım b. Muhammed (r.a) babasından naklediyor: Ebu Bekir Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte veda haccı için yola çıkmıştı, yanında Umeysi Hasamînin kızı Esma da vardı. Zülhuleyfeye geldiklerinde Esma Muhammed b. ebi Bekri doğurdu. Ebu Bekir durumu Rasûlullah (s.a.v)e iletti. Rasûlullah (s.a.v)de Ebu Bekire, hanımına gusletmesini; hac için ihrama girmesini, insanların her yaptıklarını yapmasını sadece Kâbeyi tavaf etmemesini söylemesini emretti. (İbn Mâce, Menasik: 83)
27- İHRAMLI KİMSE YIKANIR VE GUSLEDEBİLİR Mİ?
2617- İbrahim b. Abdullah b. Huneyn (r.a) babasından naklediyor: Abdullah b. Abbas ve Misver b. Mahreme Ebva denilen yerde bir anlaşmazlığa düştüler. İbn Abbas: İhramlı kimse başını yıkayabilir derken; Misver: Başını yıkayamaz diyordu. İbn Abbas, beni; Ebu Eyyub el Ensariden bu konuyu sormam için göndermişti. Yanına vardığımda onu kuyunun iki direği arasında bir elbiseyle gizlenip yıkanırken gördüm, selâm verdim ve: Beni sana Abdullah b. Abbas, Rasûlullah (s.a.v) ihramlı iken başını yıkar mıydı? diye sormam için gönderdi dedim. Ebu Eyyub elini perde olarak kullandığı kumaş üzerine koyup başı görünecek kadar kumaşı aşağı indirdi sonra da şöyle dedi: Bir kimse başına su döküyormuş ta o da yıkıyormuş gibi başını iki eliyle ovuşturarak: Rasûlullah (s.a.v)i böyle yaparken gördüm dedi. (İbn Mâce, Menasik: 22; Müslim, Hac: 13)
28- İHRAMLININ SARIMTIRAK KIRMIZI RENKLİ BİRŞEY GİYMESİ
2618- İbn Ömer (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v): İhramlı kimsenin zaferan ve vers boyasıyla boyanmış elbiseler giymesini yasakladı. (Tirmizî, Hac: 18; Buhârî, Hac: 21)
2619- Sâlim
(r.a) babasından naklediyor; Rasûlullah (s.a.v)e ihramlı kimsenin
hangi elbiseleri giyemeyeceği sorulmuştu da Rasûlullah (s.a.v)
şöyle buyurdu: Gömlek,
bornoz, pantolon, sarık, vers ve zaferanla boyanmış elbiseler
ve mest giyemezler ama ayakkabı ve terlik bulamayanlar mestlerini topuktan
aşağı kesmek sûretiyle giyebilirler. (Tirmizî, Hac: 18; Buhârî, Hac: 21)
29- İHRAMLI KİMSE CÜBBE GİYEBİLİR Mİ?
2620- Safvan b. Yala b. Ümeyye (r.a) babasından naklediyor; biz Cirane de iken Rasûlullah (s.a.v)i bir görebilsem dedim. O bir çadırda bulunuyordu. O sırada kendisine vahy gelmişti. Ömer bana işaret ederek oraya gelmemi istedi. Kafamı çadırdan içeri soktuğumda Rasûlullah (s.a.v)e bir adam gelmişti, umre için bir cübbe giyerek ihrama girmiş ve koku da sürünmüştü. O adam: Ey Allahın Rasûlü! İhram elbisesi yerine cübbe giymiş bir adam için ne dersiniz demişti. Tam o sırada vahiy gelmiş olup, Rasûlullah (s.a.v) hırıltılı ses çıkarıyordu. Vahiy bitip açılınca şöyle buyurdu: Az önce soru soran adam nerede? Adam yanına getirilince, Peygamberimiz: Cübbeyi çıkar, süründüğün kokuyu yıka sonra da ihrama yeniden gir buyurdu. (Buhârî, Hac: 17; Müslim, Hac: 1)
30- İHRAMA GİREN GÖMLEK GİYEBİLİR Mİ?
2621-
Abdullah b. Ömer (r.a)den rivâyete göre, bir adam Rasûlullah
(s.a.v)e gelerek, ihramlı kimsenin neleri giyip giyemeyeceğini
sormuştu Rasûlullah (s.a.v)de şöyle buyurdu: Gömlek,
pantolon, bornoz giymeyiniz, sarıkta sarmayınız, mest de
giymeyiniz ancak ayakkabı ve terlik bulamayanlar mestlerini topuklardan
yukarısını kesmek sûretiyle giyebilirler. Zaferan ve vers
sürülen hiçbir şeyi de giymeyiniz. (Tirmizî,
Hac: 18; Buhârî, Hac: 22)
31- İHRAMDA ŞALVAR (PANTOLON) GİYİLİR Mİ?
2622- İbn Ömer (r.a)den rivâyete göre, Bir adam Ey Allahın Rasûlü! İhrama girdiğimizde hangi tür elbiseleri giymeliyiz? diye sordu. Rasûlullah (s.a.v)de: Gömlek ve pantolon giymeyiniz, sarık sarmayınız, mest de giymeyiniz, ayakkabı ve terlik bulamayan kimse mestlerin topuklarından yukarısını kessin, zaferan ve vers ile boyanmış elbise de giymeyin buyurdu. (Tirmizî, Hac: 18; Buhârî, Hac: 22)
32- İHRAM ELBİSESİ BULAMAYAN KİMSE ZARURİ DURUMDA NE GİYER?
2623- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) anlatırken bizzat duydum şöyle diyordu: İhramda belden aşağısı için giyilmesi gereken izar bulamayan şalvar, terlik ve ayakkabı bulamayan da mest giyebilir. (Tirmizî, Hac: 18; Buhârî, Hac: 22)
2624-
İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v)den işittim şöyle diyordu: İhram
için izar bulamayan şalvar giysin, ayakkabı ve terlik bulamayanlar
ise mest giysinler. (Tirmizî, Hac: 18;
Buhârî, Hac: 22)
33- İHRAMLI KADIN YÜZÜNÜ ÖRTÜP ELDİVEN KULLANIR MI?
2625-
İbn Ömer (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir:
Bir adam kalktı ve: Ey Allahın Rasûlü! İhramda bize hangi
şeyleri giymemizi emredersin? diye sordu. Bunun üzerine Rasûlullah
(s.a.v) şöyle buyurdu: Gömlek
giymeyiniz, şalvar ve pantolon da giymeyiniz, sarıkta
sarmayınız, bornoz ve mest de giymeyiniz. Ayakkabı ve terlik
bulamaz iseniz mestlerinizin topuklarından yukarı
kısmını keserek giyebilirsiniz. Zaferan ve vers sürülmüş
hiçbir şeyde giymeyiniz. Kadınlar da ihramlı iken yüzlerine peçe
takmasınlar ve eldiven de kullanmasınlar. (Tirmizî, Hac: 18; Buhârî, Hac: 21)
34- İHRAMA GİREN BORNOZ DA GİYEMEZ
2626- Abdullah b. Ömer (r.a) anlatıyor: Adamın biri Rasûlullah (s.a.v)e ihramlı kimsenin ne tür elbiseler giyebileceğini sormuştu da Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Gömlek giymeyiniz, sarık sarmayınız, şalvar ve pantolon türü şeyler giymeyiniz, bornoz da giymeyiniz. Mest de giymeyiniz ancak ayakkabı ve terlik bulamayan kimse mestlerinin topuklarından üzerini keserek giyebilirler. Zaferan ve vers sürünmüş elbiseleri de giymeyiniz. (Tirmizî, Hac: 18; Buhârî, Hac: 21)
2627- Yine
İbn Ömer (r.a)den naklettiğine göre, bir adam Rasûlullah
(s.a.v)e ihrama girdiğimizde hangi elbiseleri giyebiliriz diye sordu. Rasûlullah
(s.a.v)de şöyle buyurdu: Gömlek
giymeyiniz, şalvar ve pantolon türü şeyleride giymeyiniz, sarık
da sarmayınız. Bornoz da giymeyiniz, mest de giymeyiniz. Ancak terlik
ve ayakkabı bulamayan mestlerinin topuklardan yukarısını
keserek giyebilir. Vers ve zaferan sürülmüş şeyleri de giymeyiniz. (Tirmizî, Hac: 18; Buhârî, Hac: 21)
2628- İbn Ömer (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Adamın biri yüksek sesle Rasûlullah (s.a.v)e ihrama girdiğimizde neler giyelim diye sormuştu. Rasûlullah (s.a.v)da şöyle buyurdu: Gömlek giyme! Sarık sarma! Şalvar ve pantolon giyme! Bornoz giyme! Mest giyme! Ayakkabı ve terlik bulamayan kimse topuktan üstünü keserek giyebilir. (Tirmizî, Hac: 18; Buhârî, Hac: 21)
2629- Yine İbn Ömer (r.a)den rivâyete göre, bir adam yüksek sesle Rasûlullah (s.a.v)e ihrama girdiğimizde neleri giyebiliriz diye sormuştu. Rasûlullah (s.a.v)de şöyle buyurdu: Gömlek giyme! Sarık sarma! Bornoz giyme! Şalvar ve pantolon cinsi bir şeyler giyme, mest de giyme! Ancak terlik ve ayakkabı bulamayanlar mestlerinin topuktan üstünü keserek giyebilirler. Vers ve zaferan boyası sürülmüş elbiseler giymeyiniz! (Tirmizî, Hac: 18; Buhârî, Hac: 21)
36- İHRAMLI KİMSE MEST GİYEMEZ
2630- İbn Ömer (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)den işittim şöyle diyordu: İhramlı iken gömlek giymeyiniz! Pantolon ve şalvar türü şeyler de giymeyiniz! Sarık sarmayınız, bornoz giymeyiniz, mest de giymeyiniz. (Tirmizî, Hac: 18; Buhârî, Hac: 22)
37- AYAKKABI VE TERLİK BULAMAYAN MEST GİYEBİLİR
2631-
İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v)den işittim şöyle diyordu: İhram
için belden aşağıyı örtecek izar bulamayan şalvar
giysin. Ayakkabı ve terlik bulamayan da topuktan üzerini keserek mest
giysin. (Tirmizî, Hac: 18; Buhârî, Hac:
22)
38- İHRAMLI KİŞİ MESTİN TOPUKTAN YUKARISINI KESEREK GİYER
2632- İbn Ömer (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: İhramlı kimse ayakkabı ve terlik bulamaz ise mest giysin ve topuklardan yukarı kısmını kessin. (Tirmizî, Hac: 18; Buhârî, Hac: 22)
39- İHRAMLI KADIN ELDİVEN TAKAMAZ
2633-
İbn Ömer (r.a)den rivâyete göre, bir adam kalkıp: Ey
Allahın Rasûlü! İhramlı iken neleri giyebiliriz? diye sordu.
Rasûlullah (s.a.v)de şöyle buyurdu: Gömlek
cinsi şeyler giymeyiniz! Şalvar ve pantolon cinsi şeyler de
giymeyiniz. Mest de giymeyiniz, ayakkabı ve terliği olmayan kimse
mestlerinin topuktan üst tarafını keserek giyebilir. Zaferan ve Vers
sürülmüş elbiseler de giymeyin. Kadınlar da ihramlı iken
yüzlerini kapatmasınlar ve eldiven de kullanmasınlar. (Tirmizî, Hac: 18; Buhârî, Hac: 22)
40- İHRAMLI SAÇLARINI YAPIŞKAN BİR ŞEYLE KEÇELEŞTİRİR Mİ?
2634- Abdullah b. Ömer (r.a) kardeşi Hafsadan naklediyor: Peygamber (s.a.v)e: Ey Allahın Rasûlü! Ne oluyor bu insanlara sen ihramlı iken onlar umre ihramından çıkmışlar denildi. Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Ben saçlarımı keçeleştirdim. Kurbanımı da işaretleyip gönderdim dolayısıyla haccı yapıp bitirinceye kadar ihramdan çıkmayacağım. (Buhârî, Hac: 44; Ebû Davud, Menasik: 12)
41- İHRAMLI İKEN GÜZEL KOKU SÜRÜNÜLÜR MÜ?
2635- Sâlim
(r.a) babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah
(s.a.v)i saçlarını keçeleştirmiş vaziyette yüksek sesle
telbiyede bulunurken gördüm. (Buhârî,
Hac: 44; Ebû Davud, Menasik: 12)
2636-
Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah
(s.a.v)e ihrama girerken ve ihramdan çıkarken kendi ellerimle güzel koku
sürmüştüm. (Ebû Davud, Menasik: 11;
İbn Mâce, Menasik: 18)
2637-
Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah
(s.a.v)i ihrama girmezden önce ve beyti tavaf etmeden önce ihramdan
çıkması için güzel kokular sürmüştüm. (Ebû Davud, Menasik: 11; İbn Mâce, Menasik: 18)
2638- Yine
Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah
(s.a.v)e ihrama girerken ve ihramdan çıkarken güzel kokular
sürmüştüm. (Ebû Davud, Menasik: 11;
İbn Mâce, Menasik: 18)
2639- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)i ihrama girmeye hazırlık için ve Kâbeyi tavaftan önce; Cemre-i Akabeyi taşladıktan sonra ve Kâbeyi tavaftan önce ihramdan çıkmaya hazırlık için güzel koku sürmüştüm. (Ebû Davud, Menasik: 11; İbn Mâce, Menasik: 18)
2640- Yine
Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah
(s.a.v)e ihrama girerken ve çıkarken güzel koku sürmüştüm. Fakat o
koku sizin kokularınıza benzemezdi, onun hiçbir eseri yoktu. (Ebû Davud, Menasik: 11; İbn Mâce, Menasik: 18)
2641- Osman b. Urve (r.a) babasından naklederek şöyle diyor: Aişeye; Rasûlullah (s.a.v)e nasıl bir koku sürerdin diye sordum. O da şöyle dedi: İhrama girerken de çıkarken de kokuların en güzelini sürerdim. (Ebû Davud, Menasik: 11; İbn Mâce, Menasik: 18)
2642-
Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: İhrama
girerken Rasûlullah (s.a.v)e bulabildiğim kokuların en iyisini
sürerdim. (Ebû Davud, Menasik: 11;
İbn Mâce, Menasik: 18)
2643-
Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah
(s.a.v) ihrama girerken ve çıkarken ve Beyt-i şerifi (Kâbeyi) tavaf
etmek istediği zaman bulabildiğim en güzel kokuyu sürerdim. (Ebû Davud, Menasik: 11; İbn Mâce, Menasik: 18)
2644- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ihramdan çıkmadan önce, Kâbeyi tavaf etmeden önce Kurban bayramı günü misk kokusu sürmüştüm. (Ebû Davud, Menasik: 11; İbn Mâce, Menasik: 18)
2645- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ihramlı iken başına sürdüğüm güzel kokunun parlaklığına hala bakıyor gibiyim. Ahmed b. Nasrın rivâyetinde ise şöyledir: Rasûlullah (s.a.v)in başının ortasına sürdüğü miskin parlaklığı (Hala gözümün önündedir.) (Ebû Davud, Menasik: 11; İbn Mâce, Menasik: 18)
2646- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ihramlı olduğu halde saçlarını ayırdığı başının ortasına sürdüğü kokunun parlaklığı gözükürdü. (Ebû Davud, Menasik: 11; İbn Mâce, Menasik: 18)
42- İHRAMLI İKEN KOKU NEREYE SÜRÜLÜR?
2647- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)in ihramlı iken başına sürdüğü kokunun parlaklığına bakıyor gibiyim. (Buhârî, Hac: 18; Ebû Davud, Menasik: 11)
2648- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ihramlı iken saçlarının dibine sürdüğü kokunun parlaklığını seyrederdim. (Buhârî, Hac: 18; Ebû Davud, Menasik: 11)
2649- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)in ihramlı iken saçlarını ayırdığı yere sürdüğü güzel kokunun parlaklığını görür gibiyim. (Buhârî, Hac: 18; Ebû Davud, Menasik: 11)
2650- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ihramlı iken başına sürdüğü kokunun beyazlığını gördüm. (Buhârî, Hac: 18; Ebû Davud, Menasik: 11)
2651- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)in ihramlı iken saçlarını ayırdığı yere sürdüğü güzel kokunun parlaklığını sanki görür gibiyim. (Buhârî, Hac: 18; Ebû Davud, Menasik: 11)
2652- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), ihrama girmek istediğinde bulabildiği en güzel koku ve yağla yağlanırdı. O kadar ki saç ve sakalındaki yağ ve kokunun parlaklığını görürdüm. (Buhârî, Hac: 18; Ebû Davud, Menasik: 11)
2653- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), ihrama girmeden önce bulabildiğim en güzel kokuyu sürerdim. O derece ki saç ve sakalındaki güzel kokunun parlaklığını bakınca hemen görebilirdim. (Buhârî, Hac: 18; Ebû Davud, Menasik: 11)
2654- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)in saçlarını ayırdığı yere sürdüğü güzel kokunun parlaklığını üç gün sonra bile gördüğüm olmuştur. (Buhârî, Hac: 18; Ebû Davud, Menasik: 11)
2655- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)in saçlarını ayırdığı yerdeki sürünen kokunun izini üç gün sonra bile gördüğüm olmuştur. (Buhârî, Hac: 18; Ebû Davud, Menasik: 11)
2656- İbrahim b. Muhammed b. Münteşir (r.a), babasından naklediyor: İbn Ömere, ihrama girerken koku sürünmenin caiz olup olmadığını sordum. Şöyle dedi: İhrama girerken koku sürüneceğime katran sürünürüm. Onun bu sözünü Âişeye naklettim, O da şöyle dedi: Allah hayrını versin. Ey Abdurrahman ben Rasûlullah (s.a.v)e güzel koku sürerdim de hanımlarını o kokuyla dolaşırdı; sabahleyin bile o kokunun tesiri hissedilirdi. (Buhârî, Hac: 18; Ebû Davud, Menasik: 11)
2657- İbrahim b. Muhammed b. Münteşir (r.a), babasından naklederek şöyle diyor: İbn Ömerden işittim şöyle diyordu: İhramlı iken koku sürünüp sabahlayacağıma, katran sürünüp sabahlamam benim için daha iyidir. Aişenin yanına giderek bu sözü ona naklettim, O da şöyle dedi: Ben, Rasûlullah (s.a.v)e koku sürdüm de; O, kokusuyla hanımlarını dolaştı sabah olunca kokunun etkisi gitmeden ihrama girdi. (Buhârî, Hac: 18; Ebû Davud, Menasik: 11)
43- İHRAMLI İKEN ZAFERAN SÜRÜLÜR MÜ?
2658- Enes
(r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah
(s.a.v), zaferan sürünmeyi erkeklere yasak etmiştir. (Buhârî, Libas: 34; Müslim,
Libas: 23)
2659- Yine Enes (r.a)den rivâyete göre: Rasûlullah (s.a.v), zaferan sürünmeyi yasak etmiştir. (Buhârî, Libas: 34; Müslim, Libas: 23)
2660- Enes (r.a)den rivâyete göre: Rasûlullah (s.a.v), zaferan sürünmeyi yasaklamıştır. Hammad diyorki: Erkekler için. (Buhârî, Libas: 34; Müslim, Libas: 23)
44- İHRAMLI KİMSE DEĞİŞİK BOYALAR DA KULLANAMAZ
2661- Safvan b. Yala (r.a), babasından naklediyor: Umre için ihrama giren bir adam Rasûlullah (s.a.v)e geldi; Adamın üzerinde dikilmiş bir elbise vardı ve elbisesine de değişik kokular sürmüştü. Rasûlullah (s.a.v)e: Umre için ihrama girdim ne yapmalıyım? dedi. Rasûlullah (s.a.v)de: Hacta ne yaptıysan onu yap buyurdu. Adam: Bu kokudan sakınır ve kokuyu yıkardım dedi. Rasûlullah (s.a.v)de: Hacta ne yapıyorsan umrede de aynısını yap buyurdu. (Buhârî, Hac: 17; Müslim, Hac: 1)
2662- Safvan b. Yala (r.a), babasından naklederek şöyle diyor: Rasûlullah (s.a.v) Ciranede iken bir adam geldi, adamın üzerinde bir cübbe vardı, saç ve sakalını da sarıya boyamıştı ve şöyle dedi: Ey Allahın Rasûlü! Ben gördüğün şu şeklimde umre için ihrama girdim (ne yapmalıyım) dedi. Rasûlullah (s.a.v)de: Cübbeni çıkar, saç ve sakalındaki boyaları yıka. Haccında ne yaparsan umrende de aynısını yap buyurdu. (Buhârî, Hac: 17; Müslim, Hac: 1)
45- İHRAMLI SÜRME KULLANABİLİR Mİ?
2663- Eban b.
Osman (r.a), babasından naklederek şöyle diyor: Rasûlullah
(s.a.v) şöyle buyurdu: İhramlı
kimse başından ve gözünden rahatsız olursa ağrıyan
yerine sabır denilen ağrı kesiciden sarsın. (Müslim, Hac: 12; Buhârî, Hac: 18)
46- İHRAMLI BOYANMIŞ ELBİSE GİYER Mİ?
2664- Cafer b. Muhammed (r.a), babasından şöyle söylediğini naklediyor: Câbire giderek, Rasûlullah (s.a.v)in nasıl haccettiğini sordum. O da şöyle anlattı: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: İşin böyle olacağını bilseydim kurbanı göndermez ve umreye niyetlenirdim. Kimin yanında kurbanı yoksa umresini yapıp ihramdan çıksın. Ali, Yemenden kurban getirmişti. Rasûlullah (s.a.v)de onu Medineden Mekkeye göndermişti. Bu arada Fatıma boyalı elbiseler giyip sürme çekmiş durumdaydı. Ali, Fatımanın bu durumundan hoşlanmadı ve fetva sormak üzere Rasûlullah (s.a.v)e gitti ve: Ey Allahın Rasûlü! Fatıma boyalı elbiseler giymiş ve sürme çekmiş ve babam böyle emretti diyor dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.v): Doğru söylemiş, doğru söylemiş, doğru söylemiş ona, Ben emrettim buyurdu. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
47- İHRAMLI KİMSE ÖLÜRSE NASIL KEFENLENİR?
2665- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, bir adam bineğinden düştü ve hemen öldü. Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Onu su ve sidr ile yıkayın, iki parça bezle kefenleyin, başı ve yüzü açıkta kalsın çünkü o kıyamet günü telbiye getirerek diriltilecektir. (Müslim, Hac: 14; İbn Mâce, Menasik: 89)
2666-
İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir
adam vefat etmişti. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: Onu su ve
sidr ile yıkayarak elbiseleriyle defnedin, yüzünü ve başını
örtmeyin çünkü o kıyamet günü ihramlı vaziyette ve telbiye yaparak
haşrolacaktır. (Müslim, Hac:
14; İbn Mâce, Menasik: 89)
2667- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) ifrad haccı yapmıştı. (İbn Mâce, Menasik: 37; Muvatta', Hac: 11)
2668- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) hac için ihrama girmişti. (İbn Mâce, Menasik: 37; Muvatta', Hac: 11)
2669-
Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir:
Zilhicce hil
2670- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte yola çıktık, niyetinin hac yapmak olduğunu biliyorduk. (İbn Mâce, Menasik: 41; Ebû Davud, Menasik: 23)
2671- Ebu Vail (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Subey b. Mabed başından geçen bir olayı şöyle anlatıyor: Ben Hıristiyan bir bedevi idim sonradan Müslüman oldum. Cihada çok düşkündüm. Bana hac ve umrenin farz olduğunu gördüm. Kabilemden Hüreym b. Abdullah denilen bir kimseye bu konuyu sordum. O da: Hac ve umreyi birlikte yap sonra kolayına gelen bir kurbanı kes dedi. Ben de hac ve umre için ihrama girdim. Uzeyb denilen yere gelince Selman b. Rabia ve Zeyd b. Sûhan ile karşılaştım. Benim hac ve umre için ihrama girdiğimi görünce biri diğerine bunun devesi kadar bile anlayışı yok dedi. Bunun üzerine ben hemen Ömere gelerek, Ey Müminlerin emiri dedim. Ben Müslüman oldum, cihada karşı da çok düşkünüm kendime hac ve umrenin farz olduğunu görür görmez Hüreym b. Abdullaha geldim ve hac ve umrenin kendime farz olduğunu söyledim. O da: Hac ve umreyi ikisini birlikte yap sonra da kolayına gelen bir kurbanı kesiver dedi. Ben de hac ve umre için ihrama girdim. Uzeybe geldiğimde, Selman b. Rabia ve Zeyd b. Sûhan ile karşılaştım, bunlardan biri diğerine: Bunda devesi kadar bile anlayış yok dedi diye şikayette bulundum. Bunun üzerine Ömer: Sen Peygamber (s.a.v)in yaptığını yapmışsın ve onun yolundasın dedi. (Ebû Davud, Menasik: 24; İbn Mâce, Menasik: 38)
2672- Şakîk b. Seleme (r.a) Ebu Vailden naklediyor: Tağlip kabilesinden Subay b. Mabed denilen kimse önceden Hıristiyandı sonradan Müslüman oldu. İlk mükellefiyeti hac olmuştu, bu yüzden hac ve umre için ihrama girdi yani hac ve umre her ikisi için ihrama girmişti. Yolda Selman b. Rabia ve Zeyd b. Sûhanla karşılaştı. Onlardan biri: Sen devenden daha sapıksın dedi. Sübey bu söz bana o kadar tesir etti ki, Ömere kadar geldim ve durumu ona anlattım. Ömer de: Sen Peygamberin yaptığını yapmışsın cevabını verdi. (Ebû Davud, Menasik: 24; İbn Mâce, Menasik: 38)
2673- Mervan b. Hakem (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Osmanın yanında oturuyordum. Alinin hac ve umreyi beraber yaptığını duydu ve: Biz bundan yasaklanmamış mıydık? dedi. O da: Evet dedi ve: Ben Rasûlullah (s.a.v)in ikisini birlikte yaptığını duydum. Senin emrinle Rasûlullah (s.a.v)in sözünü terk edemem diye cevap verdi. (Buhârî, Hac: 34; Müsned: 717)
2674- Mervan (r.a)dan rivâyete göre, Osman Temettü haccı yapmayı yasaklamıştı. Alinin hacla umreye birlikte ihrama girip niyet ettiğini görünce: Benim yasaklamama rağmen sen hacla umreyi beraber mi yapıyorsun dedi. Bunun üzerine Ali: İnsanların birinin emriyle Rasûlullah (s.a.v)in sünnetini terk edemem diye cevap verdi. (Buhârî, Hac: 34)
2675- Bera
(r.a)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah
(s.a.v), Aliyi Yemene v
2676- Imran b. Husayn (r.a)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), hacla umreyi birleştirdi. Daha sonra bu uygulamayı yasaklayan bir ayet nazil olmadığı gibi, Rasûlullah (s.a.v)de vefatından önce böyle bir yasaklama getirmedi. (Ebû Davud, Menasik: 24; İbn Mâce, Menasik: 38)
2677- Imran (r.a), Mutarrıfden naklediyor: Rasûlullah (s.a.v) hacla umreyi birleştirdi yani Temettü haccı yaptı daha sonra bu uygulamayı yasaklayan bir ayet olmadığı gibi Rasûlullah (s.a.v)de bu uygulamayı yasak etmedi. Ancak bir kişi bu konuda kendi görüşüne göre uygulama yaptı. (Buhârî, Hac: 36; Müslim, Hac: 23)
2678- Mutarrıf b. Abdullah (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Imran b. Husayn bana şöyle demişti: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte temettu haccı yapmıştık. (Müslim, Hac: 23; İbn Mâce, Menasik: 40)
2679- Enes (r.a)ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)in şöyle dediğini duydum: Hac ve umreye birlikte niyet ettim, Hac ve umreye birlikte niyet ettim. (Ebû Davud, Menasik: 24; İbn Mâce, Menasik: 38)
2680- Enes (r.a)ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)i Hac ve umre için ikisini birden niyet ederek ihrama girdiğini duydum. (Ebû Davud, Menasik: 24; İbn Mâce, Menasik: 38)
2681- Bekir b. Abdullah el Müzenî (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Enesten işittim şöyle diyordu: Rasûlullah (s.a.v)den işittim hac ve umreye birlikte niyet etmişti, bunu İbn Ömere anlattım. Bana sadece hac için ihrama gir dedi. Daha sonra Enesle karşılaştım, ona İbn Ömerin söylediklerini aktardım. Enes dedi ki: Siz bizi çocuk mu sanıyorsunuz? Rasûlullah (s.a.v)in umre ve hacca birlikte niyet ettim dediğini bizzat duydum. (Buhârî, Hac: 34; Tirmizî, Hac: 10)
2682- Sâlim
b. Abdullah (r.a)tan rivâyete göre, Abdullah b. Ömer
şunları anlattı: Rasûlullah (s.a.v), veda haccında hac ve
umreye niyet ederek temettü haccı yapmıştı. Beraberinde
kurbanını getirmişti. Zülhuleyfede umre için ihrama girdi sonra
hac için tekrar ihrama girdi. İnsanlar da Rasûlullah (s.a.v) ile beraber
hac ve umreye niyet ederek temettü haccı yaptılar. İnsanlardan
bir kısmı Rasûlullah (s.a.v) gibi kurbanını sevketti,
kimisi de sevketmedi. Rasûlullah (s.a.v), Mekkeye gelince insanlara
şöyle dedi: İçinizden
kim kurbanını önceden göndermişse haccını
bitirinceye kadar ihramlıya haram olan şeyler (kendisine)
haramdır. Kim de kurbanını göndermemiş ise Kâbeyi
tavaf etsin, Safa ile Merve arasında Say etsin, başını
traş etsin ve ihramdan çıksınlar sonra hac için tekrar ihrama
girerek kurbanlarını göndersinler. Kim de kurban bulamaz ise üç
gün hacta yedi günde memleketlerine dönünce oruç tutsunlar.
Rasûlullah (s.a.v) Mekkeye gelince tavafını yaptı ilk olarak Hacerül-Esvedi istilâm etti. Daha sonra yedi şavtın üçünü hızlıca koşarak, diğer dördünü de normal bir şekilde tamamladı. Böylece tavafını bitirince Makamı İbrahimde iki rekat namaz kılarak selâm verdi. Sonra safa tepesine gelerek Safa ile Merve arasında yedi sefer koştu. Daha sonra haccını yapıp kurbanını kesinceye kadar ihramlıya haram olan her şeye dikkat etti. Tavafı ifadayı yaparak ihramdan çıktı ve haram olan şeyler helâl olmuş oldu. Müslümanlardan da daha önce Mekkeye hedy gönderenler de Peygamber (s.a.v)in yaptığını yaptılar. (Buhârî, Hac: 37; Müslim, Hac: 24)
2683- Abdurrahman b. Harmele (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Said b. Müseyyebten işittim şöyle diyordu: Ali ve Osman hac için beraberlerdi. Yolda bir konaklama yerinde Osman hac ile umrenin birlikte yapılmasını yasakladı. Ali onun yola çıktığını gördüğünüz zaman siz de çıkın dedi. Ali ve arkadaşları umre için ihrama girdiler Osman da onları engellemedi. Bunun üzerine Ali: Temettü haccının yapılabileceği konusunda Rasûlullah (s.a.v)in uygulaması sana haber verilmedi mi? dedi. Osman: Evet haberim var dedi. Bu sefer Ali: Rasûlullah (s.a.v)in temettü haccı yaptığını duymadın mı? dedi. Osman da: Evet duydum dedi. (Müslim, Hac: 23; Buhârî, Hac: 37)
2684- Nevfel
b. Haris b. Abdulmutt
2685-
İbrahim b. Ebu Musa (r.a) anlatıyor: Ebu Musada temettü
haccının yapılabileceğine fetva verirdi. Bir adam
kendisine: Ağır ol! H
2686- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ömerin şöyle dediğini duydum: Ben Umre ile haccın birleştirilmesini yani Temettu haccını yasakladım. Her ne kadar Rasûlullah (s.a.v)in yaptığını ve Allahın Kitabında olduğunu bilmeme rağmen (Bazı maslahatlardan dolayı yasaklamıştı.) (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
2687- Tavus (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Muaviye, İbn Abbasa: Mervede Peygamber (s.a.v)in saçlarını kısalttığımı bilmiyor musun? dedi. İbn Abbas: Hayır diye cevap verdi. Başka bir zaman İbn Abbas şöyle demiştir: Bu Muaviye, Peygamber (s.a.v)in temettu haccını yaptığını bilmesine rağmen yasaklamıştır. (Buhârî, Hac: 128; Tirmizî, Hac: 74)
2688- Ebu
Musa (r.a) anlatıyor: Rasûlullah (s.a.v), Bahta da iken yanına
vardım, İhrama
nasıl girdin? diye sordu. Rasûlullah (s.a.v)in girdiği
gibi diye cevap verdim. Kurbanı
sevkettin mi? dedi. Hayır dedim. Öyleyse
Kâbeyi tavaf et. Safa ile Merve arasında say yap sonra da ihramdan
çık buyurdu. Ben de: Kâbeyi tavaf edip, Safa ile Merve
arasında da say ettikten sonra kabilemden bir kadına
uğradım. O da saçlarımı düzeltip taradıktan sonra
başımı yıkayıverdi. Ben daha sonraları Ebu Bekir
ve Ömerin h
2689- Mutarrif (r.a)ten rivâyete göre, şöyle demiştir: İmran b. Husayn bana: Rasûlullah (s.a.v), hac ile umreyi birleştirip temettu haccı yapmıştı. Biz de onunla birlikte temettu haccı yapmıştık. Ancak bir kişi var ki kendi görüşünü uygulamaktadır dedi. (Buhârî, Hac: 36; Müslim, Hac: 23)
51- İHRAMA GİRERKEN BESMELE ÇEKMEK
2690- Cafer b. Muhammed (r.a) babasından naklediyor ve şöyle diyor: Câbir b. Abdullaha giderek, Rasûlullah (s.a.v)in nasıl hac yaptığını sorduk. O da şöyle anlattı: Rasûlullah (s.a.v) Medinede dokuz sene kaldıktan sonra Müslümanlara hacca gideceğini ilân ettirdi. Bu yüzden peygamberle hacca gitmek üzere çevreden pek çok kişi Medineye gelmişti. Böylece Rasûlullah (s.a.v)e uyacak ve onun yaptıklarını yapacaklardı. Rasûlullah (s.a.v) zilkade ayının bitmesine beş gün kala yola çıktı. Biz de onunla beraber çıktık. Câbir diyor ki: Rasûlullah (s.a.v) aramızda iken ona Kuran iniyor o da onun yorum ve sonuçlarını biliyordu. O ne yapıyorsa biz de aynen yapıyorduk. Yola çıkarken niyetimiz sadece hac yapmaktı. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
2691-
Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Hac
yapmak için yola çıkmıştık, Serif denilen yere gelince ben
hayız görmeye başladım. Ben ağlarken Rasûlullah
(s.a.v) yanıma girdi ve Hayız
mı oldun? dedi. Ben de: Evet dedim. Bunun üzerine: Bu
hayız görme h
52- İHRAMA GİREN NİYETİNİ BELİRTMELİ Mİ?
2692-
Tarık b. Şihab (r.a), Ebu Musadan naklediyor. Yemenden yeni
gelmiştim. Rasûlullah (s.a.v) hac için çıktığı
yolculukta Bathada konaklamıştı. Bana: Hac için
niyet ettin mi? diye sordu. Ben de: Evet dedim.
Nasıl
niyet ettin? buyurdu. Ben de: Rasûlullah (s.a.v) ne için ihrama
girdiyse ben de onun için ihrama girip niyet ettim dedim. Bunun üzerine Rasûlullah
(s.a.v) şöyle buyurdu: Kâbeyi
tavaf et, Safa ile Merve arasında say ettikten sonra ihramdan çık. Dediklerini
yaptım, bir kadına uğradım saçlarımı düzeltip
tarayıverdi. Ömerin h
2693- Cafer b. Muhammed (r.a) babasından şöyle aktarıyor: Câbir b. Abdullaha giderek Rasûlullah (s.a.v)in nasıl hac yaptığını sorduk, şöyle anlattı: Ali Yemenden kurbanlık bir hayvan getirmişti. Rasûlullah (s.a.v) onu Medineden hediye olarak gönderdi. Bu sırada Aliye: Nasıl niyet ederek ihrama girdin? diye sordu: Alide: Rasûlullah (s.a.v) ne niyetle girdiyse ben de o niyetle girdim diye cevap verdi ve yanımda da kurbanım var. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v): Öyleyse ihramdan çıkma buyurdu. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
2694- Câbir (r.a)den rivâyete göre: Ali, vergi toplama görevinden dönmüştü. Rasûlullah (s.a.v) ona: Ey Ali! Hangi niyetle ihrama girdin? diye sordu. Peygamber (s.a.v)in girdiği niyetle girdim diye cevap verdi. Öyleyse kurban gönder ve ihramlı olarak böylece kal. Alide böylece kurbanını gönderdi. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
2695- Ebu İshak (r.a), Beradan naklederek şöyle diyor: Rasûlullah (s.a.v), Aliyi Yemene emir tayin ettiği zaman bende vardım. Ondan sonra pek çok mal varlığına sahip oldum. Ali, Yemenden dönünce olanları şöyle anlattı: Gelince baktım ki Fatıma evin her yanına güzel kokular püskürtmüş hemen onun üzerine yürüdüm. O da: Sana ne oluyor? Rasûlullah (s.a.v) asabına böyle yapmalarını emretti onlar da böyle yaparak ihramdan çıktılar diyerek bana çıkıştı. Ben de Rasûlullah (s.a.v)in niyetiyle niyetlenip ihrama girdim diyerek, Rasûlullah (s.a.v)in yanına geldim. Bana: Ne diye niyet etmiştin? dedi. Ben de: Sen ne diye niyet ettinse ben de aynı şekilde niyet ettim dedim. Bunun üzerine şöyle buyurdu: Öyleyse ben hedy sevkettim ve haccı kırana niyet ettim. (Ebû Davud, Menasik: 24)
53- UMRE NİYETİYLE İHRAMA GİRİLİRSE HAC YAPILIR MI?
2696- Nafi (r.a) anlatıyor, Haccacın Mekkede İbn-üz Zübeyri kuşattığı zaman İbn Ömer hac yapmak istedi. Bunun üzerine kendisine: Onlar orada savaş yapıyorlar senin hac yapmana engel olmalarından korkarım dedim. O da şu cevabı verdi: Allahın Rasûlünde sizin için güzel örneklik vardır. Allahın Rasûlü ne yapmışsa bizde onu yaparız, umre yapacağıma sizi şahit tutuyorum. Daha sonra da yola çıktı. Beyda sırtlarına gelince; Hac ta umrede aynı şeydir dolayısıyla hacla umreyi birlikte yapacağım dedi ve Kudeydten satın aldığı kurbanı Mekkeye gönderdi. Kendisi de umre ve hac yapmak için ihrama girerek yola çıktı. Mekkeye gelince, Kâbeyi tavaf etti. Safa ile Merve arasında da say ettikten sonra başka bir şey yapmadı. Ne kurban kesti ne de traş oldu ne de saçlarını kısalttı. Bayram gününe kadar ihramlıya haram olan hiçbir şeyi yapmadı. Bayram günü kurbanını kesti, traş oldu haccın ve umrenin tavafını bir sefer de yaptı. İbn Ömer şöyle dedi: Rasûlullah (s.a.v)de böyle yapmıştı. (Muvatta', Hac: 12; Ebû Davud, Menasik: 24)
2697- Sâlim babasından, şöyle haber vermektedir: Rasûlullah (s.a.v) ihrama girince: Emrine hazırım Ey Allahım! Emrine hazırım senin hiçbir ortağın yoktur. Emret emrine hazırım. Eksiksiz tüm övgüler Sana mahsustur. Her türlü nimetleri veren de sensin. Saltanat ve otorite Sana aittir. Senin ortağın yoktur. dediğini duydum. Abdullah b. Ömer şöyle diyordu: Rasûlullah (s.a.v), Zülhuleyfe de iki rekat namaz kıldı. Sonra devesi üzerinde Zülhuleyfe mescidi yanında yukarıdaki şekilde telbiyede bulunarak ihrama girdi. (Müslim, Hac: 3; Ebû Davud, Menasik: 27)
2698- Abdullah b. Ömer (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle telbiye getirirdi: Emrine hazırım ey Allahım, emrine hazırım. Emrine hazırım senin hiçbir ortağın yoktur. Emrine hazırım. Tüm eksiksiz övgüler Sana mahsustur. Her türlü nimetleri veren de sensin saltanat ve otorite Sana aittir. Senin hiçbir ortağın yoktur. (Buhârî, Hac: 26; Tirmizî, Hac: 13)
2699-
Abdullah b. Ömer (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v)in
telbiyesi şöyledir dedi: Emrine
hazırım Allahım, emrine hazırım. Emrine
hazırım senin ortağın yoktur. Emrine hazırım. Tüm
eksiksiz övgüler Sana aittir. Tüm nimetler de sendendir. Tüm saltanat ve
otorite Sana aittir. Senin hiçbir ortağın yoktur. (Buhârî, Hac: 26; Tirmizî, Hac: 13)
2700-
Abdullah b. Ömer (r.a), babasından aktararak şöyle
demiştir: Rasûlullah (s.a.v)in telbiyesi şöyleydi: Emrine
hazırım Allahım, emrine hazırım. Emrine
hazırım senin hiçbir ortağın yoktur. Emrine
hazırım. Tüm eksiksiz övgüler Sana mahsustur. Tüm nimetler de
sendendir. Saltanat ve otorite de Sana mahsustur. İbn Ömer
şu ilaveyi yapmıştır: Emret
daima emrine hazırım senden mutluluklar dilerim. Hayırları
veren sensin. İstekler ancak senden istenir kulluk ta ancak Sana
yapılır. (Buhârî, Hac: 26;
Tirmizî, Hac: 13)
2701- Abdullah b. Mesud (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)in telbiyesi şöyle idi: Emrine hazırım Allahım! Emrine hazırım. Emrine hazırım! Senin hiçbir ortağın yoktur. Emrine hazırım, tüm eksiksiz övgüler Sana mahsustur. Tüm nimetleri veren de sensin. (Müsned: 3702)
2702- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)in telbiyede bulunurken şöyle de demişti: Emret emrine hazırım ey gerçek ilâh (İbn Mâce, Menasik: 15; Müsned: 5783)
55- TELBİYEYİ YÜKSEK SESLE YAPMAK
2703- Hallad b. Saib (r.a) babasından Rasûlullah (s.a.v)in şöyle buyurduğunu naklediyor: Bana Cebrail geldi ve dedi ki: Ey Muhammed, ashabına telbiye getirirlerken seslerini yükseltmelerini emret buyurdu. (Tirmizî, Hac: 14; İbn Mâce, Hac: 4)
56- İHRAMA GİRİŞTE YAPILAN İŞLER
2704- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), namazdan sonra ihrama girdi ve telbiyeye başladı. (Tirmizî, Hac: 14; Müslim, Hac: 3)
2705- Enes (r.a)ten rivâyete göre: Rasûlullah (s.a.v) Beydada öğle namazını kıldıktan sonra binitine binip Beyda dağına tırmandı, öğleyi kıldıktan sonra hac ve umre için ihrama girdi. (Ebû Davud, Menasik: 24; Dârimi, Hac: 13)
2706- Câbir (r.a), Rasûlullah (s.a.v)in haccıyla ilgili şunları anlattı: Zülhuleyfeye gelince namaz kıldı. Beyda denilen yere gelinceye Kadar da hiç konuşmadı. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
2707- Sâlim
(r.a), babasından işittiğine göre, şöyle diyordu:
Beyda daki şu h
2708- Abdullah b. Ömer (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)i Zülhuleyfede devesine binerken gördüm, devesi kalkarken telbiye getirmeye başlamıştı. (Müslim, Hac: 2; Ebû Davud, Menasik: 9)
2709- İbn Ömer (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) devesinin üzerine binerken telbiye getirmeye başlamıştı. (Müslim, Hac: 2; Ebû Davud, Menasik: 9)
2710- Ubeyd b. Cüreyc (r.a)ten rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Ömere dedim ki deveyi seni kaldırıp yola devam edeceğin sırada ihrama girip telbiyede bulunurken gördüm. O da: Rasûlullah (s.a.v)de kendisi deve üzerinde doğrulup devesi ayaklandığı sırada telbiyede bulunduğunu gördüm cevabını verdi. (Müslim, Hac: 2; Ebû Davud, Menasik: 9)
57- LOHUSA KADINLAR NASIL İHRAMA GİRERLER
2711- Câbir b. Abdullah (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), dokuz yıl boyunca hiç haccetmemişti, o sene hac yapacağını Müslümanlara ilân ettirmişti. Binitli ve yaya olarak gücü yeten herkes Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte hac yapmak için Medineye akın edip, Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte hac yolculuğuna çıktılar. Zülhuleyfeye gelince Umeysin kızı Esma, Muhammed b. Ebî Bekri dünyaya getirdi. Esma Rasûlullah (s.a.v)i haberdar etti. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: Gusül yap; tenasül organına bir bez parçası koy ve ihrama gir. O da öylece yaptı. (Müslim, Hac: 16; İbn Mâce, Menasik: 12)
2712- Câbir
(r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Umeysin
kızı Esma, Muhammed b. Ebî Bekiri dünyaya getirmişti. Esma,
durumu Rasûlullah (s.a.v)e bildirip ne yapacağını sordu.
Rasûlullah (s.a.v)de: Gusletmesini
ve tenasül organına bez parçası koymasını ve ihrama girmesini
emretti. (Müslim, Hac: 15; İbn
Mâce, Menasik: 12)
58- HAC İÇİN TAVAF YAPAMADAN HAYIZ GÖREN NE YAPAR?
2713- Câbir
b. Abdullah (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v) ile beraber ifrad haccı için ihramlı olarak
bulunuyorduk. Aişe ise umre için ihrama girmişti. Serif denilen yere
gelince Aişe aybaşı olmuştu. Hep beraber Mekkeye gelince
Kâbeyi tavaf ettik, Safa ile Merve arasında say ettik. Rasûlullah
(s.a.v): Yanında
kurbanı olmayanlar ihramdan çıksınlar diye emir buyurdu.
Hangi ihramdan dedik. O da: Hepsinden
buyurdu. Biz de bu emir üzerine kadınlarımızla beraber
olduk, güzel kokular süründük, elbiselerimizi giydik. Arafata
çıkılmaya sadece dört gece kalmıştı. Terviye günü
(zilhiccenin 8. günü) tekrar ihrama girdik. Rasûlullah (s.a.v), bir ara
Aişenin yanına girmişti. Onu ağlar vaziyette buldu ve: Ne oldu diye
sordu. O da: Aybaşı oldum herkes ihramdan çıktı ben
çıkamadım, tavafımı yapamadım şu anda herkes hac
yapmaya gidiyor
diye cevap verdi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v)
şöyle buyurdu: Bu
hayız olma h
2714- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte veda haccı için yola çıkmıştık. Umre için ihrama girdik. Sonra Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Kimin yanında kurbanlık hayvanı varsa umre ve hac için ihrama beraber girsin sonra ikisini de bitirinceye kadar ihramdan çıkmasın. Mekkeye geldiğimizde ben hayız olmuştum. Ne tavaf yapabildim ne de Safa ile Merve arasında say edebildim. Durumu Rasûlullah (s.a.v)e şikayet ettim. Şöyle buyurdu: Saç örgülerini çöz tara hac için ihrama gir umreyi bırak. Dediklerini yaptım, hac işini bitirdikten sonra Peygamber (s.a.v), beni Abdurrahman b. Ebu Bekirle birlikte Tenim denilen yere gönderdi. Ben oradan umre yaptım. Abdurrahman bana: Bu senin yapmadığın umre yerinedir dedi. Daha sonra umre için ihrama girenler umre yapmak için Kâbeyi tavaf ettiler, Safa ve Merve arasında da sayettiler sonra ihramdan çıktılar. Sonra Minadan dönünce hac için tavaf yaptılar, hac ve umre için birlikte ihrama girenler sadece bir tavaf yaptılar. (Müslim, Hac: 17; Ebû Davud, Menasik: 23)
59- HAC YAPACAK KİMSE ŞARTLI NİYET EDEBİLİR Mİ?
2715- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, Dubaa haccetmek istedi. Rasûlullah (s.a.v)de ona şart koşmasını emretti. O da Rasûlullah (s.a.v)in emrini aynen yaparak yerine getirdi. (Müslim, Hac: 15; İbn Mâce, Menasik: 24)
60- HACCA GİDECEK KİMSE BİR HASTALIĞINDAN DOLAYI YOLDA ENGEL ÇIKACAĞINI TAHMİN EDERSE NASIL NİYET EDER?
2716- Hilal
b. Habbab (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Said b.
Cübeyre hac için şart koşanın nasıl şart
koşacağını sordum? O da şöyle dedi: Şart
insanlar arasında olur. Ben de ona İkrimenin olayını
anlattım, o da bana İbn Abbas (r.a)tan naklederek şu olayı
anlattı: Dubaa binti ez Zübeyr b. Abdülmutt
2717- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Zübeyrin kızı Dubaa Rasûlullah (s.a.v)e gelerek: Ey Allahın Rasûlü! Çok şişman ve devamlı hasta olan bir kimseyim. Hac yapmak istiyorum nasıl niyet etmeliyim? Rasûlullah (s.a.v)de şöyle buyurdu: Niyetinde şöyle şart koşarsın. Hac için ihrama girip niyet ediyorum ihramdan çıkacağım yer, hastalığım dolayısıyla senin beni alıkoyacağın yerdir. (Müslim, Hac: 15; İbn Mâce, Menasik: 24)
2718-
Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v) Dubaanın yanına girdi. Dubaa dedi ki: Ey
Allahın Rasûlü! Benim hastalık ve şikayetlerim var hac yapmak
ta istiyorum, bu durumda ne yapmalı nasıl niyet etmeliyim?
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Haccetmeye
niyet et ve şart koş ve şöyle söyle: İhramdan
çıkacağım yer hastalığım dolayısıyla
Senin beni alıkoyacağın yerdir. (Müslim, Hac: 15; İbn Mâce, Menasik: 24)
61- NİYET EDERKEN ŞART KOŞMAYAN KİMSENİN HAC YAPMASINA BİR ENGEL ÇIKARSA NE YAPAR?
2719- Sâlim (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Ömer, hacta şart koşmayı kabul etmeyerek şöyle derdi: Rasûlullah (s.a.v)in sünneti size yetmiyor mu? Eğer sizden birinizin hac yapmasına bir engel çıkarsa, Kâbeyi tavaf edip Safa ile Merve arasında say eder ve ertesi sene tekrar hac yapıncaya kadar ihramdan çıkar kurbanı varsa gönderir yoksa yerine tutulması gereken orucu tutar. (İbn Mâce, Menasik: 85; Müslim, Hac: 15)
2720- Sâlim (r.a)in babası hac konusunda şartlı niyet etmeyi hoş karşılamayarak şöyle derdi: Peygamber (s.a.v)in bu konudaki uygulaması size yeterlidir. Çünkü O yapacağı hacta çıkacak engele karşı bir şart ileri sürmemişti. Sizden birinizin hac yapmasına bir engel çıkarsa Kâbeye gelip onu tavaf etsin, Safa ile Merve arasında Say ettikten sonra saçını traş edip kısaltsın ve ihramdan çıksın haccını da bir sonraki yıl yapsın. (İbn Mâce, Menasik: 85; Müslim, Hac: 15)
62- KURBANLIK HAYVANLARA İŞARET KONULMASI
2721- Misver b. Mahreme (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), Hudeybiye olayı günü binden fazla kişiyle Mekkeye doğru yola çıkmıştı. Zülhuleyfeye geldiklerinde yanlarında getirdikleri kurbanları işaretleyip boyunlarına gerdanlık taktılar ve umre için ihrama girdiler. (Buhârî, Hac: 107)
2722- Aişe (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) kurbanlık develerine işaret koymuştu. (Buhârî, Hac: 107)
63- KURBANLIK HAYVANLARIN HANGİ TARAFINA İŞARET KONUR?
2723- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), kurban için ayırdığı develerin hörgüçlerinin sağ taraflarını bıçakla biraz keserek kan akıttı ve o kanı da parmağıyla dağıtarak kurbanlık olduğu işaretini verdi. (Buhârî, Hac: 107; İbn Mâce, Menasik: 96)
64- KURBANLIK İŞARETİ YAPILAN KANIN KURBAN İŞARETİ OLDUĞU BELİRTİLMELİ
2724- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) Zülhuleyfeye gelince hedy için bir deve ayrılmasını ve devenin hörgücünün sağ tarafına kurban olduğunu belirtecek bir işaret (yani kesilip kan akıtılmasını) ve o kanın kurban olduğu işareti olarak kalmasını emretti ve yine kurbanlık olduğu bilinsin diye devenin boynuna gerdanlık gibi iki ayakkabı bağladı ve Beyda denilen yere gelince de ihrama girdi. (Tirmizî, Hac: 67)
65- KURBANLIK HAYVANLARIN BOYUNLARINA TAKILACAK İŞARET İPİ ÖZEL YAPILIR MIYDI?
2725- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), Medineden kurbanlık hayvan gönderdi. Ben de bu hayvanın kurbanlık olduğunu bildiren ve boynuna gerdanlık gibi takılacak olan ipi bükerek hazırlardım. O da ihramsız kimseler ne yaparsa aynen öyle yapardı. (Buhârî, Hac: 108; İbn Mâce, Menasik: 94)
2726- Aişe (r.a)dan rivâyete göre,
şöyle demiştir: Ben, Rasûlullah (s.a.v)in kurban olarak
göndereceği hayvanların boyunlarına takılacak
gerdanlık ipleri bükerek hazırlardım, Rasûlullah (s.a.v)de o
kurbanlar yerine ulaşmadığı sürece ihramsız kimseler
gibi davranırdı. (Buhârî, Hac: 108; İbn Mâce, Menasik: 94)
2727- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ben Rasûlullah (s.a.v)in kurban olacak hayvanların boyuna takılacak gerdanlık iplerini büker hazırlardım. Rasûlullah (s.a.v)de ihrama girmez beklerdi. (Buhârî, Hac: 108; İbn Mâce, Menasik: 94)
2728- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)in kurbanlıkları için gerdanlık iplerini büker hazırlardım. O ipleri hayvanların boynuna takar ve hayvanları Mekkeye gönderirdi sonra da ihramlı kişiler gibi davranmazdı. (Buhârî, Hac: 108; İbn Mâce, Menasik: 94)
2729- Yine Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)in kurban olarak ayırdığı koyuna işaret için boynuna takılacak ipi büküp hazırladığımı bilirim. Kendisi de ihramsız vaziyette beklerdi. (Buhârî, Hac: 108; İbn Mâce, Menasik: 94)
66- GERDANLIK İPLER NEDEN YAPILMIŞTI?
2730-
Müminlerin annesi Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle
demiştir: Kurbanlık
hayvanlara işaret için büktüğümüz ipleri elimizde bulunan yünlerden
bükerdim Peygamber (s.a.v)de aramızdaydı, hanımlarına
helâl olan her şeyi ve bir erkeğin hanımına
davranacağı her davranışı bize yapardı. (Buhârî, Hac: 108; İbn Mâce, Menasik: 94)
67- KURBANLIK HAYVAN MUTLAKA BELİRTİLMELİ Mİ?
2731- Peygamber (s.a.v)in hanımlarından Hafsa (r.anha) naklediyor: Hafsa, Peygamber (s.a.v)e: Ey Allahın Rasûlü! Ne oluyor bu insanlara! Sen henüz umre ihramından çıkmamış iken onlar çıkmış! Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: Ben saçlarımı uzun süre ihramda kalacağım için bakımı zor olmasın, toz toprak ve böceklere yer olmasın diye keçeleştirdim. Kurbanımı da işaretleyip belirledim, onun için kurban kesinceye kadar ihramdan çıkmayacağım. (Buhârî, Hac: 34; Müslim, Hac: 25)
2732- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) Zülhuleyfeye gelince kurbanlık devesinin hörgücünün sağ tarafını keserek işaretledi sonra oradaki kanı giderdi ve hayvanın boynuna kurbanlık olduğu bilinsin diye ayakkabı bağladı. Sonra devesine binerek yola koyuldu. Beyda denilen yere gelince telbiye getirerek ihrama girdi, öğle vakti hac yapmak üzere niyet etti. (İbn Mâce, Menasik: 96; Dârimi, Hac: 68)
68- KURBAN OLACAK DEVELER DE İŞARETLENİR
2733- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)in kurbanlık olarak ayırdığı develere gerdanlık olarak bağlıyacağı ipleri elimle bükmüştüm. Rasûlullah (s.a.v) onları develerin boyunlarına taktı ayrıca bir işaret daha yaparak Kâbeye yöneltip gönderdi. İhrama girip kendisine helâl olan şeyleri de haram kılmadı. (Buhârî, Hac: 108; İbn Mâce, Menasik: 94)
2734- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)in kurbanlık için ayırdığı develerin boynuna takacağı ipleri bizzat ben elimle büktüm. Sonra Rasûlullah (s.a.v) kendisine hiçbir şeyi haram kılmadı ve elbiselerini de çıkarmadı. (İbn Mâce, Menasik: 94)
69- KURBANLIK KOYUNLARA DA İŞARET OLARAK GERDANLIK TAKILIR
2735- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)in kurban olarak ayırdığı koyunların boyunlarına takılacak ipleri elimle ben bükerdim. (İbn Mâce, Menasik: 94; Buhârî, Hac: 108)
2736- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) kurbanlık koyun gönderdiği de olurdu. (İbn Mâce, Menasik: 94; Buhârî, Hac: 108)
2737- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) bir defasında kurbanlık olarak koyun göndermiş ve boynuna da işaret olarak bükülmüş ipten gerdanlık takmıştı. (İbn Mâce, Menasik: 94; Buhârî, Hac: 108)
2738- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)in kurbanlık olarak gönderdiği koyunların boynuna takılacak ipi ben elimle bükerdim. Peygamber (s.a.v) onları gönderdikten sonra hemen ihrama girmezdi. (İbn Mâce, Menasik: 94; Buhârî, Hac: 108)
2739- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)in kurbanlık olarak gönderdiği koyunların boynuna takılacak ipi ben elimle bükerdim. Peygamber (s.a.v) onları gönderdikten sonra hemen ihrama girmezdi. (İbn Mâce, Menasik: 94; Buhârî, Hac: 108)
2740- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Kurban olarak gönderilecek koyuna biz ipten gerdanlık takardık. Rasûlullah (s.a.v)de onu ihrama girmeksizin Mekkeye sevk ederdi. (İbn Mâce, Menasik: 94; Buhârî, Hac: 108)
70- KURBANLIK OLDUĞU BELİRTİLMEK İÇİN AYAKKABI DA TAKILIR
2741- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) Zülhuleyfeye gelince kurbanlık devesinin hörgücünün sağ tarafını keserek işaret yaptı. Sonra oradan akan kanı durdurdu sonrada kurbanlık belirtisi olarak devenin boynuna iki ayakkabı taktı sonra kendi devesine bindi, Beyda denilen yere geldiğinde öğle vakti hac için ihrama girdi ve hac için telbiyeye başladı. (İbn Mâce, Menasik: 96; Müsned: 14249)
71- KURBANLIK GÖNDEREN KİMSE HEMEN İHRAMA GİRER Mİ?
2742- Câbir (r.a)den rivâyete göre: Ashab,
Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte Medinede bulunuyordu. Rasûlullah (s.a.v),
kurbanlık hayvanı gönderdi Bunun üzerine dileyen ihrama girdi
dileyen girmedi. (Buhârî,
Hac: 108; Tirmizî, Hac: 68)
72- KURBANLIK GÖNDERİLİNCE İHRAMA GİRİLMESE DE OLUR MU?
2743- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)in Mekkeye kurbanlık olarak göndereceği hayvanların boynuna takılacak gerdanlık ipini ben elimle bükerdim. Rasûlullah (s.a.v)de onları kendi eliyle kurbanlıklara takar sonra onları babamla gönderirdi. Kurbanı kesinceye kadar Allahın kendisine helâl kıldığı şeyleri de haram kılmazdı. (yani ihrama girmezdi) (İbn Mâce, Menasik: 96; Buhârî, Hac: 108)
2744- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)in kurbanlık göndereceği hayvanın boynuna takacağı ipi ben elimle bükerdim. Bu işaret hayvana takıldıktan sonra ihramlının sakındığı şeylerden sakınmazdı yani ihrama girmezdi. (İbn Mâce, Menasik: 96; Buhârî, Hac: 108)
2745- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)in kurbanlık göndereceği hayvanların boynuna takılacak işaretlik ipleri ben elimle bükerdim. Bu ipi kurbanlığına taktıktan sonra hiçbir şeyi yapmaktan sakınmazdı Kâbeyi tavafı olmasa hac yaptığını da bilmezdik. (İbn Mâce, Menasik: 96; Buhârî, Hac: 108)
2746- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)in kurbanlık göndereceği hayvanlara takacağı gerdanlığı ben elimle bükerdim. Rasûlullah (s.a.v) kurbanlığını gerdanlığı takılmış durumda yola çıkarır ve kendisi de meşru olan her şeyi yapardı hatta hanımlarıyla yatmayı bile ihmal etmezdi. (İbn Mâce, Menasik: 96; Buhârî, Hac: 108)
2747- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)in koyununu kurban olarak Mekkeye gönderdiğini ve onun ipini benim büktüğümü hatırlarım ip takıldıktan sonra hayvanı gönderir kendisi de ihrama girmeden aramızda kalırdı. (Buhârî, Hac: 108; İbn Mâce, Menasik: 194)
73- KURBANLIK ÖNCEDEN Mİ GÖNDERİLİR?
2748- Câbir (r.a)den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) hac yaptığında kurbanlık hayvanını önceden Mekkeye göndermişti. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
74- KURBAN OLACAK DEVEYE BİNMEK CAİZ MİDİR?
2749- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) bir adamın devesini Mekkeye gönderdiğini (ve kendisinin de yaya olarak yürüdüğünü) gördü ve: Deveye bin dedi. O kimse de: Ey Allahın Rasûlü! O kurbanlıktır. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): Yazıklar olsun sana iki veya üç sefer ona bin buyurdular. (İbn Mâce, Menasik: 100; Müslim, Hac: 65)
2750- Enes (r.a)ten rivâyet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.v), bir adamın kurbanlık deveyi sevk edip (yaya olarak hacca gittiğini) gördü ve ona: Bin buyurdu. Adam: O kurbanlıktır dedi. Peygamber (s.a.v): Ona bin buyurdu. Adam: O kurbanlıktır dedi. Rasûlullah (s.a.v) dördüncü de Yazıklar olsun sana; bin ona buyurdu. (İbn Mâce, Menasik: 100; Müslim, Hac: 65)
75- YÜRÜMEKTEN YORULAN KURBANLIK HAYVANA BİNEBİLİR
2751- Enes (r.a)ten rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) kurbanlık deve gönderen bir adam gördü yürümekten yorulmuştu. Ona: Deveye binsene buyurdu. Adam: O kurbanlıktır dedi. Rasûlullah (s.a.v): Kurbanlık ta olsa bin buyurdu. (İbn Mâce, Menasik: 100; Müslim, Hac: 65)
76- KURBANLIK DEVEYE ZARURET DURUMUNDA BİNİLİR
2752- Ebuz Zübeyr (r.a) anlatıyor: Câbir b. Abdullahın kurbanlık deveye binilip binilmeyeceğini Rasûlullah (s.a.v)e sorduğunu işittim Rasûlullah (s.a.v)de şöyle buyurmuştu: Başka bir binit buluncaya kadar mecbur kaldığında ona bin. (Ebû Davud, Mesacid: 18; Müslim, Hac: 17)
77- KURBANI GÖNDERMEYEN HACCINI UMREYE ÇEVİREBİLİR
2753- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte hac yapmak için yola çıkmıştık. Mekkeye varınca Kâbeyi tavaf ettik. Rasûlullah (s.a.v) kurbanlık göndermemiş olanların ihramdan çıkmalarını emretti. Bunun üzerine kurbanlık göndermemiş olanlar ihramdan çıktılar. Peygamber (s.a.v)in hanımları da kurban göndermemişlerdi. Onlar da ihramdan çıktılar. Aişe diyor ki: Ben hayızlı olduğum için tavaf yapamamıştım. Minadan dönüldüğü gece Rasûlullah (s.a.v)e: Ey Allahın Rasûlü! Herkes hac ve umre yapmış olarak dönüyor ben ise sadece hac yaptım dedim. Bunun üzerine: Mekkeye geldiğimiz gecelerde tavaf yapmamış mıydın? buyurdu. Ben de: Hayır dedim. Öyleyse kardeşinle birlikte Tenîm denilen yere git, umre için ihrama gir, umre için yapılması gerekenleri yap ve yanımıza gel buyurdular. (Ebû Davud, Mesacid: 18; Müslim, Hac: 17)
2754- Aişe (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte hac için yola çıkmıştık. Mekkeye yaklaşınca Rasûlullah (s.a.v) yanımda kurban getirip Kâbeye gönderenlerin ihramlı olarak kalmalarını kurbanı olmayanların da ihramdan çıkmalarını emretti. (Müslim, Hac: 17; Ebû Davud, Menasik: 23)
2755- Câbir (r.a)den rivâyete göre,
şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)in ashabı olarak sadece
hac yapmak maksadıyla ihrama girdik, başka niyette olan yoktu, hepimiz
hac için ihramlıydık. Zilhiccenin dördüncü sabahı Mekkeye
geldik, Rasûlullah (s.a.v) ihramdan çıkmamızı ve hac niyetimizi
umreye çevirmemizi emretti. Arafata çıkmamıza beş gün
vardı, ihrama girip Minaya gitmemizi emretti.
(Hanımlarımızdan uzak olmamız dolayısıyla adeta)
tenasül organlarımızdan meni akıyordu. Bu arada Peygamber
(s.a.v) kalktı bize bir konuşma yaparak şöyle dedi: Söylediklerinizi
duydum. Ben sizin Allaha en itaatli ve yolunu Allahın Kitabıyla
bulmaya çalışanınızım. Eğer kurbanımı
göndermemiş olsaydım ben de ihramdan çıkardım.
Böyle olacağını da bilseydim. Kurban göndermezdim. Bu
arada Ali Yemenden dönmüştü ona: Ne
niyetle ihrama girdin? buyurdu. O da: Rasûlullah (s.a.v) ne niyetle
ihrama girdiyse ben de aynı niyetle ihrama girdim dedi. Bunun üzerine
Rasûlullah (s.a.v): Kurbanını
gönder ve ihramlı olarak kal şu andaki durumun gibi buyurdu.
Bu arada Süraka b. M
2756- Süraka
b. M
2757- Süraka (r.a)den aktarılmıştır. Rasûlullah (s.a.v) hacla umreyi birleştirdi (yani Temettu haccı yaptı) biz de birleştirdik. Bunun üzerine biz: Bu sadece bize mi mahsus yoksa ebediyen böyle mi yapılacak? dedik. Rasûlullah (s.a.v): Ebediyen böyle yapılacak buyurdu. (Müslim, Hac: 17; İbn Mâce, Menasik: 40)
2758- Haris
b.
2759- İbrahim et Teymi (r.a), babasından naklederek; Ebu Zerrin Temettu haccı konusunda sadece bize bir ruhsattır dediğini bildirmiştir. (Müslim, Hac: 23; İbn Mâce, Menasik: 42)
2760- İbrahim et Teymi (r.a), babasından naklederek; Ebu Zerrin Temettu haccı konusunda bu uygulama sadece size mahsus değildir. (Her zaman ve her dönemde Müslümanlar Temettu haccı yapabilirler) Fakat hac olarak başlanan bir ibadetin umreye değiştirilmesinin ise sadece ashaba mahsus olduğunu söylemiştir. (Müslim, Hac: 23; İbn Mâce, Menasik: 42)
2761- İbrahim et Teymi (r.a) babasından naklederek, Ebu Zerrin şöyle dediğini nakleder: Temettu haccı biz Müslümanlar için bir (ruhsat) kolaylıktır. (Müslim, Hac: 23; İbn Mâce, Menasik: 42)
2762- Abdurrahman b. ebiş Şasa (r.a) anlatıyor ve şöyle diyor: İbrahim en Nehai ve İbrahim et Teymi ile beraberdim. Bu sene hac ile umreyi birleştirmeye karar verdim dedim. Bunun üzerine İbrahim dedi ki: Baban olsaydı böyle yapmazdı. İbrahim et Teymi ise babasından aktararak Ebu Zerrin şu sözünü söyledi: Temettu haccı sadece bize has bir olaydır. (Müslim, Hac: 23; İbn Mâce, Menasik: 42)
2763- İbn Abbas (r.a) anlatıyor: Cahiliyye döneminde Hac aylarında umre yapmak yeryüzünde işlenen kötülüklerin en kötüsü sayılırdı. Bu yüzden Muharrem ayını Safer ayıyla değiştirirlerdi ve bu sebeple halk arasında şöyle söylenirdi: Develerin yaraları iyileşip tüyleri çıkınca ve Safer ayı girince; Umre yapmak isteyen umre yapabilir. Peygamber (s.a.v) ve ashabı Mekkeye gelince hac için ihrama girdiklerinin dördüncü günü sabahı hac niyetlerini umreye değiştirmelerini emretti. Bu onlar için büyük bir olaydı, bu yüzden şöyle dediler: Ey Allahın Rasûlü! Nasıl bir ihramdan çıkışı kastediyorsunuz? Rasûlullah (s.a.v)de: Tamamen ihramdan çıkmanızı emrediyorum buyurdu. (Buhârî, Hac: 34; Müslim, Hac: 31)
2764- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), umre için ashabı da hac için ihrama girmişti. Rasûlullah (s.a.v) yanında kurban getirmeyenlere ihramdan çıkmalarını emretti. Talha b. Ubeydullah ve başka bir adam da kurban getirmeyenlerdendi. Bunun üzerine ikisi de ihramdan çıktılar. (Buhârî, Hac: 34; Müslim, Hac: 31)
2765- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Bu umredir. Umreyle haccı böylece birleştirdik, kimin yanında kurbanlığı yoksa ihramdan tamamen çıksın. Böylece umre hacca girmiş oldu. (Buhârî, Hac: 34; Müslim, Hac: 31)
78- İHRAMLI AV ETİ YİYEBİLİR Mİ?
2766- Ebu Katade (r.a) anlatıyor: Mekkeye
giderken yolda Rasûlullah (s.a.v) ile beraberdim. Ashabtan bazıları
ihramlı bazıları da ihramsız idiler. Ben de
ihramsızlardandım. Bir yaban eşeği gördüm
atımın üzerinde doğruldum, arkadaşlarımdan
kamçımı bana uzatmalarını istedim vermediler, uzak durdular.
Mızrağımı istedim onu da vermeye yanaşmadılar.
Bunun üzerine ben mızrağımı kendim alarak yaban
eşeğine attım ve öldürdüm. Bu hayvanın etinden
ashabtan bazıları yediler bazıları yemediler. Durumu
Peygamber (s.a.v)e ulaştırıp hükmünü sordular. Peygamber
(s.a.v)de: O Aziz ve
Celil olan Allahın size verdiği bir nimettir buyurdu. (Buhârî, Cezaüs Sayd: 15;
Dârimi, Hac: 22)
2767- Muaz b. Abdurrahman et Teymî (r.a),
babasından naklederek şöyle diyor: Talha b. Ubeydullah ile
beraberdim ve hepimiz ihramdaydık. Talha uyurken ona bir kuş hediye
getirildi, bu kuşun etinden oradakilerden bir kısmı yedi bir
kısmı yemek istemedi. Bu sırada Talha uyandı
yenebileceğini belirterek, Rasûlullah (s.a.v) ile beraber yemiştik
dedi. (Müslim, Hac:
9; Dârimi, Hac: 22)
2768- Umeyr b. Seleme ed Damrî (r.a) Behzîden
naklediyor. Rasûlullah (s.a.v) Mekkeye gitmek üzere ihramlı vaziyette
yola çıktı. Ravhaya geldiklerinde bir de ne görsünler
bacağı kırılmış bir yaban eşeği
durumu
Rasûlullah (s.a.v)e haber verdiler. Peygamber (s.a.v)de: Bırakın
onu şimdi sahibi gelir buyurdular. Bunun üzerine Behzî geldi
sahibi oymuş. Rasûlullah (s.a.v)e: Ey Allahın Rasûlü! Bu eşek
hakkında yetkilisiniz. Sizin olsun dedi. Peygamber (s.a.v), Ebu Bekire: Yaban
eşeğini arkadaşları arasında taksim etmesini
emretti. Sonra yürüdüler, Ruveyse ile Arc arasındaki Üsayeye
geldiler. Bir de baktılar ki okla yaralanmış bir ceylan
gölgede inliyor. Rasûlullah (s.a.v) içlerinden birine ceylanın
yakınına durmasını ve herkes geçinceye kadar hayvanı kuşkulandırmamasını
istedi. (Muvatta',
Hac: 24)
2769- Sab b. Cessame (r.a) anlatıyor: Ben, Ebva veya Veddan da iken Rasûlullah (s.a.v)e bir yaban eşeği hediye etmiştim. Rasûlullah (s.a.v) kabul etmedi. Rasûlullah (s.a.v), yüzümden üzüldüğümü görünce; Reddetmezdim ama biz ihramlıyız buyurdu. (Müslim, Hac: 8; Dârimi, Hac: 22)
2770- Sab b. Cessame (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) Veddana vardıklarında yaban eşeği gördü ve onu yemeye yaklaşmadı ve: Biz ihramlıyız av eti yemeyiz buyurdu. (Müslim, Hac: 8; Dârimi, Hac: 22)
2771- Ata (r.a) anlatıyor. İbn Abbas Zeyd b. Erkama Biliyor musun? Peygamber (s.a.v)e av etinden bir parça ikram edilmişti de ihramlı olduğu için kabul etmemişti dedi. O da: Evet dedi. (Müslim, Hac: 8; Ebû Davud, Menasik: 41)
2772- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Zeyd b. Erkam gelmişti İbn Abbas ona daha önceki bir meseleyi hatırlatarak: Rasûlullah (s.a.v), ihramlı iken kendisine hediye edilen av etini bana haber vermiştin dedi. O da: Evet ona bir adam av etinden bir parça hediye etmişti de, Peygamber (s.a.v) onu kabul etmeyerek: Yemeyiz çünkü biz ihramlıyız buyurdu. (Müslim, Hac: 8; Ebû Davud, Menasik: 41)
2773- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Sab b. Cessame; Rasûlullah (s.a.v)e, ihramlı iken henüz kanı akmakta olan bir yaban eşeği budunu Kudeyd denilen yerde getirmişti de, Rasûlullah (s.a.v) budu kabul etmemişti. (Müslim, Hac: 8; Dârimi, Hac: 22)
2774- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, Sab b. Cessame, Rasûlullah (s.a.v)e ihramlı iken bir eşek hediye etmişti de Rasûlullah (s.a.v) bunu kabul etmedi. (Müslim, Hac: 8; Dârimi, Hac: 22)
80- BAŞKASININ AVLADIĞI AV ETİNDEN İHRAMLI YİYEBİLİR
2775-
Abdullah b. ebi Katade (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir:
Babam Hudeybiye olayı senesi Rasûlullah (s.a.v) ile beraber yola
çıkmıştı. Arkadaşları ihrama girmiş babam
girmemişti. Bu arada ben arkadaşlarımla beraberken onlardan bir
kısmı bir kısmına bakarak gülüştüler. Baktım bir
de ne göreyim; yaban eşeği! Hayvanı yaraladım,
arkadaşlarımdan yardım istedim, fakat yardım etmekten uzak
durdular. Hayvanın etinden yedik
korktuk. Bu sebeple hemen Rasûlullah
(s.a.v)e yetişmek istiyor, atımı bazen koşturuyor bazen da
kendi h
2776- Abdullah b. ebi Katade (r.a)in babasının haber verdiğine göre, babam, Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte Hudeybiye gazvesine katılmıştı. Benden başka herkes umre için ihrama girmişti. Bir yaban eşeği avladım arkadaşlarım ihramlı olmalarına rağmen ondan (onlara) yedirttim. Sonra, Rasûlullah (s.a.v)in yanına geldim, durumdan Onu da haberdar ettim ve: Yanımda o etten fazla olarak var dedim. Peygamber (s.a.v)de: Yeyiniz dedi. Hepsi ihramlıydılar. (Müslim, Hac: 8; Dârimi, Hac: 22)
81- İHRAMLI KİMSE AVI GÖSTERİRSE, İHRAMSIZ DA AVLARSA O AVDAN KİM YER?
2777- Abdullah b. ebi Katade (r.a), babasından naklediyor: Onlar bir yolculukta idiler, bir kısmı ihramlı bir kısmı da ihramsız idiler. Ben bir yaban eşeği gördüm atıma bindim, mızrağımı aldım, arkadaşlarımdan yardım istedim bana yardım etmediler, birinin kamçısını gizlice aldım. Yaban eşeğine yetişip attım ve vurdum etinden onlar da yediler fakat çekindiler. Durumu Rasûlullah (s.a.v)e sordular. Rasûlullah (s.a.v)de: Avı ona gösterdiniz mi? Veya avlaması için ona yardım ettiniz mi? dedi. Onlar da: Hayır dediler. Bunun üzerine Öyleyse yiyiniz buyurdu. (Buhârî, Muhsar: 16; Dârimi, Hac: 22)
2778- Câbir
(r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah
(s.a.v)den işittim şöyle diyordu: Kendiniz
avlamadığınız ve sizin için de avlanmadığı
sürece ihramlı iken kara avından yiyebilirsiniz. (Ebû Davud, Menasik: 41; Tirmizî, Hac: 25)
82- İHRAMLI HANGİ ZARARLI HAYVANI ÖLDÜREBİLİR?
2779-
İbn Ömer (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v)
şöyle buyurdu: İhramlı
kimsenin şu beş hayvanı öldürmesinde bir sakınca
yoktur: Karga, çaylak, akreb, fare ve kuduz köpek. (Ebû Davud, Menasik: 40; Muvatta', Hac: 28)
83- YILAN DA İHRAMDA İKEN ÖLDÜRÜLEBİLİR
2780-
Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle
buyurmuştur: İhramlı
kimsenin beş çeşit hayvanı öldürmesinde bir sakınca
yoktur: Yılan, fare, çaylak, karga ve kuduz köpek. (Ebû Davud, Menasik: 40; Muvatta', Hac: 28)
84- FARE DE İHRAMLININ ÖLDÜREBİLECEĞİ HAYVANLARDANDIR
2781-
İbn Ömer (r.a)den rivâyete göre: Peygamber
(s.a.v), ihramlı kimselere şu beş çeşit hayvanı
öldürmelerine izin vermiştir: Karga, çaylak, akreb, fare ve kuduz
köpek. (Ebû Davud, Menasik: 40;
Muvatta', Hac: 28)
85- KELER ÖLDÜRÜLECEK HAYVANLARDAN MIDIR?
2782- Said b. Müseyyeb (r.a)ten rivâyete göre, Bir kadın ucu harbeli bir asa ile Aişenin yanına girdi. Aişe bu elindeki nedir? dedi. Kadın da: Bu keleri öldürmek içindir. Çünkü Peygamber (s.a.v) bize anlatmıştı: Tüm hayvanlar İbrahim (r.a), ateşe atıldığında onu söndürmeye çalışmışlar ancak bu hayvanın söndürme işinde yardımı olmamış dolayısıyla bu hayvanın öldürülmesini emretmişti. Fakat kısa kuyruklu yılanı ve nesli kesik yılanların öldürülmelerini emretmişti. Çünkü onlar insanların gözlerini kör eder ve kadınların karınlarındaki çocukları düşürürler. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
86- İHRAMLI KİMSE AKREP ÖLDÜREBİLİR
2783-
İbn Ömer (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v)
şöyle buyurmuştur: Beş
hayvan vardır ki ihramlı kimsenin onları öldürmesinde bir
günah yoktur: Karga, çaylak, akreb, fare ve kuduz köpek. (Ebû Davud, Menasik: 41; İbn Mâce, Menasik: 91)
87- ÇAYLAK TA İHRAMLI TARAFINDAN ÖLDÜRÜLEBİLİR
2784-
İbn Ömer (r.a) anlatıyor: Adamın biri, Peygamber (s.a.v)e:
İhramlı olduğumuzda hangi hayvanları öldürebiliriz?
diye sordu. O da şöyle buyurdu: Beş
hayvanı öldürmenizde size bir günah yoktur bunlar: Karga, çaylak,
akreb, fare ve kuduz köpektir. (Ebû
Davud, Menasik: 41; İbn Mâce, Menasik: 91)
88- KARGA DA ÖLDÜRÜLEBİLECEK HAYVANLARDANDIR
2785-
İbn Ömer (r.a)den: Peygamber (s.a.v)e ihramlının hangi
hayvanları öldürebileceği soruldu. Peygamber (s.a.v)de
şöyle buyurdu: Karga,
çaylak, akreb, fare ve kuduz köpektir. (Ebû Davud, Menasik: 41; İbn Mâce, Menasik: 91)
2786- Sâlim
(r.a) babasından rivâyet ederek şöyle demiştir. Rasûlullah
(s.a.v) şöyle buyurmuştur: Beş
çeşit hayvan vardır ki ihramlı kimsenin onları harem içinde
öldürmesinde bir günah yoktur; Karga, çaylak, akreb, fare ve kuduz
köpek. (Ebû Davud, Menasik: 41;
İbn Mâce, Menasik: 91)
2787- İbn ebi Ammar (r.a) şöyle demiştir: Câbir b. Abdullaha sırtlanla alakalı sorular sordum onun etinin yenebileceğini söyledi. Av olarak mı? dedim. Evet dedi. Bunu Rasûlullah (s.a.v)den mi işittin? dedim. Evet dedi. (İbn Mâce, Sayd: 15; Tirmizî, Hac: 28)
2788- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), Meymune ile evlendiğinde ihramlı idi. (Tirmizî, Hac: 24; Buhârî, Nikah: 31)
2789- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), ihramlı iken nikahlanmıştı. (Tirmizî, Hac: 24; Buhârî, Nikah: 31)
2790- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), Meymune ile evlendiğinde ikisi de ihramlı idi. (Tirmizî, Hac: 24; Buhârî, Nikah: 31)
2791- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), Meymune ile evlendiğinde ihramlı idi. (Tirmizî, Hac: 24; Buhârî, Nikah: 31)
2792- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), Meymune ile evlendiğinde ihramlı idi. (Tirmizî, Hac: 24; Buhârî, Nikah: 31)
91- İHRAMLIYA YASAK OLAN ŞEYLER VAR MIDIR?
2793- Osman
b. Affan (r.a)dan rivâyete göre, şöyle diyordu: Rasûlullah
(s.a.v) şöyle buyurdu: İhramlı
ne evlenebilir ne kız isteyebilir ne de başkasının nikahını
kıyabilir. (Tirmizî,
Hac: 23; Ebû Davud, Menasik: 39)
2794- Eban b. Osman (r.a), babasından naklediyor: Peygamber (s.a.v) ihramlı kimsenin nikah kıymasını, evlenmesini ve kız istemesini yasaklamıştır. (Tirmizî, Hac: 23; Ebû Davud, Menasik: 39)
2795- Nübeyh b. Vehb (r.a)ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Ömer b. Ubeydullah b. Mamer, Eban b. Osmana haber göndererek ihramlının nikah kıyıp kıyamıyacağını sordu. Eban da şöyle dedi: Osman b. Affan bana şöyle anlatmıştı: Peygamber (s.a.v), İhramlı kimse nikahlanmaz ve dünürcülük te yapamaz buyurdu. (Tirmizî, Hac: 23; Ebû Davud, Menasik: 39)
92- İHRAMLI KİMSE KAN ALDIRABİLİR Mİ?
2796- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) ihramlı iken kan aldırmıştı. (Tirmizî, Hac: 23; Müslim, Hac: 11)
2797- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) ihramlı iken kan aldırmıştı. (Tirmizî, Hac: 23; Müslim, Hac: 11)
2798- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) ihramlı iken kan aldırmıştı. (Tirmizî, Hac: 23; Müslim, Hac: 11)
93- İHRAMLI BİR HASTALIKTAN DOLAYI KAN ALDIRABİLİR
2799- Câbir (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) bir hastalığından dolayı ihramlı iken kan aldırmıştı. (Müslim, Hac: 11; Ebû Davud, Menasik: 36)
94- AYAK ÜZERİNDEN DE KAN ALINIR MI?
2800- Enes (r.a)ten rivâyet olunduğuna göre Rasûlullah (s.a.v) ihramlı iken ayağının üzerinden bir rahatsızlığından dolayı kan aldırmıştı. (Ebû Davud, Menasik: 36; Müslim, Hac: 11)
95- BAŞIN ORTASINDAN DA KAN ALDIRILIR MI?
2801- Abdullah b. Buhayne (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) Mekke yolu üzerindeki Lahyı Cemel denilen yerde başının ortasından kan aldırmıştı. (Ebû Davud, Menasik: 36; Müslim, Hac: 11)
96- İHRAMLI BİT VE PİREDEN RAHATSIZ OLURSA NE YAPMALI?
2802- Kab b. Ucre (r.a)den aktarılmıştır. İhramlı olarak Peygamber (s.a.v)in yanında bulunuyordum. Başımdaki bit, pire vs. beni rahatsız ediyordu. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v), traş olmamı emretti. Sonra şöyle buyurdu: Ya üç gün oruç tut, ya altı. Fakiri ikişer müd yiyecek vererek doyur. Ya da bir koyun kes bunlardan hangisini yaparsan cezasını ödemiş olursun. (Müslim, Hac: 10; Buhârî, Muhsar: 9)
2803- Kab b. Ucre (r.a) anlatıyor ihramlıydım başımdaki bitler çoğalmıştı. Durum, Rasûlullah (s.a.v)e ulaşınca bana geldi. Ben o sırada tencerede arkadaşlarım için yemek yapıyordum. Parmaklarıyla başımı okşadı ve: Git traş ol ve altı fakiri doyur buyurdu. (Müslim, Hac: 10; Buhârî, Muhsar: 9)
97- İHRAMLI VEFAT EDİNCE NE İLE YIKANIR?
2804- İbn Abbas (r.a) anlatıyor: Bir adam Rasûlullah (s.a.v) ile birlikteydi. İhramlı olduğu halde devesinden düştü, boynu kırıldı ve öldü. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Onu su ve sidr ile yıkayınız, iki parça ihram elbisesiyle kefenleyiniz, ona güzel kokular sürmeyiniz başını da örtmeyiniz çünkü o kıyamet günü telbiye getirerek kalkacaktır. (Buhârî, Muhsar: 31; İbn Mâce, Menasik: 89)
98- İHRAMLI VEFAT EDİNCE KAÇ PARÇA KEFEN KULLANILIR?
2805- İbn Abbas (r.a) anlatıyor. Bir adam ihramlı iken devesinden düştü ve boynu kırılıp öldü. Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Onu su ve sidrle yıkayın, ihram elbiselerini kefen olarak kullanın sözünü şöyle sürdürdü. Başını açık bırakın, koku sürmeyin çünkü o mahşer günü ihramlı olarak ve telbiye getirerek diriltilecektir. Şube diyor ki: Bu hadisi bana aktaran Ebu Bişre on yıl sonra aynı meseleyi sorduğumda ilk anlattığı gibi anlattı sadece şu fark vardı: Yüzünü ve başını örtmeyin. (Buhârî, Muhsar: 31; İbn Mâce, Menasik: 89)
99- İHRAMLI ÖLÜRSE KOKU DA SÜRÜLMEZ
2806-
İbn Abbas anlatıyor: Bir adam Rasûlullah (s.a.v) ile beraber Arafatta
vakfede idi. Ansızın bineğinden düştü boynu
kırılıp öldü. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v)
şöyle buyurdu: Onu su ve
sidrle yıkayın, ihram elbiseleriyle kefenleyin, koku sürmeyin,
başını da örtmeyin. Allah (c.c) onu, kıyamet günü
telbiye getirerek diriltecektir. (Buhârî,
Muhsar: 31; İbn Mâce, Menasik: 89)
2807- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir adam ihramlı iken devesinden düştü ve öldü. Durum, Rasûlullah (s.a.v)e bildirilince şöyle buyurdu: Onu yıkayın, kefenleyin, başını örtmeyin, koku da sürmeyin çünkü o kıyamet günü telbiye getirerek diriltilecektir. (Buhârî, Muhsar: 31; İbn Mâce, Menasik: 89)
100- İHRAMLI VEFAT EDERSE, KEFENLENİRKEN YÜZÜ VE BAŞI ÖRTÜLMEZ
2808- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, adamın biri, Rasûlullah (s.a.v) ile beraber haccediyordu. Devesinden düştü ve öldü. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Yıkayın her iki ihram elbisesini kefen olarak kullanın başını va yüzünü örtmeyin çünkü o kıyamet günü telbiye ederek diriltilecektir. (Buhârî, Muhsar: 31; İbn Mâce, Menasik: 89)
101- İHRAMDA ÖLEN KEFENLENİRKEN BAŞI KAPATILMAZ
2809- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir adam Peygamberle birlikte ihramlı vaziyette hac için yola çıkmıştı. Devesinden düşüp boynu kırıldı ve öldü. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Onu su ve sidr ile yıkayın, iki ihram elbisesini kefen olarak kullanın, başını da örtmeyin çünkü o kıyamet günü telbiye getirerek diriltilecektir. (Buhârî, Muhsar: 31; İbn Mâce, Menasik: 89)
102- HAC İÇİN YOLA ÇIKANA DÜŞMAN ENGEL OLURSA NE YAPMALI?
2810- Abdullah b. Abdullah ve Sâlim b. Abdullah (r.anhüma) haber verdiklerine göre, İbn Zübeyr daha öldürülmeden önce Mekke kuşatıldığında Abdullah b. Ömere bu sene hac yapmaman sana zarar vermez çünkü Kâbeyi tavaf etmemize engel çıkmasından korkuyoruz dedik. O da şöyle dedi: Biz Rasûlullah (s.a.v) ile beraber yola çıkmıştık, Kureyş kafirleri Kâbeyi ziyaretimize engel oldular. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v) kurbanını kesti, başını traş etti. Sizler şahit olun ki ben Allahın izniyle umre yapmayı kendime vacip kıldım ve gidiyorum. Eğer Kâbeyi tavafa engel olmazsa tavaf ederdim. Kâbeyle arama bir engel çıkarsa, kendisiyle beraber bulunduğun zaman Rasûlullah (s.a.v)in yaptığı gibi yaparım. Bir süre yürüdükten sonra şöyle dedi. Umre ve Hac ikisi de birdir. Şahit olun ki umreyle beraber hac ta yapacağım. Bunun üzerine kurban bayramı gününe kadar ve kurbanını kesinceye kadar ihramdan çıkmadı. (Buhârî, Muhsar: 31; İbn Mâce, Menasik: 89)
2811- Haccac b. Amr el Ensarî (r.a)den rivâyete
göre, kendisi Rasûlullah (s.a.v)in şöyle buyurduğunu
işitmiştir: Kim topal
olur ve ayağı kırılırsa ihramdan çıkar ve sonra
hacceder Bu durumu İbn Abbas ve Ebu Hureyreye sordum da ikisi de:
Doğrudur dediler. (İbn Mâce, Menasik: 85; Tirmizî, Hac: 96)
2812- Haccac b. Amr (r.a) Rasûlullah (s.a.v)in şöyle buyurduğunu anlatıyor: Kimin ayağı kırılır ve topal olursa, ihramdan çıkar ertesi yıl haccını tekrar yapar. Bu durumu Ebu Hüreyre ve İbn Abbasa sordum. İkiside doğrudur dediler. Şuayb kendi rivayetinde şu ilaveyi yapar. Ertesi yıl tekrar hac yapar. (İbn Mâce, Menasik: 85; Tirmizî, Hac: 96)
103- RASÛLULLAH (S.A.V) MEKKEYE NASIL GİRMİŞTİ?
2813- Abdullah b. Ömer (r.a)in anlattığına göre, Rasûlullah (s.a.v) Mekkeye gittiğinde zî tuva denilen yerde konaklayarak geceyi orada geçirdi. Sabah namazını da orada kıldı, namaz kıldığı yer sert ve biraz yüksekçe bir yerdi. Şimdiki mescidin yapıldığı yer değil fakat onun biraz altındaki sert tümsekti. (Ebû Davud, Menasik: 44; İbn Mâce, Menasik: 85)
104- MEKKEYE GECE Mİ GİRMELİ?
2814- Muharriş el Kabî (r.a)den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) geceleyin Ciraneden çıktı yaya olarak umresini yapıp bitirdi. Ciranede gecelemiş gibi orada sabahladı. Güneş batıya kayınca Ciraneden çıktı Batnı Serif yolunu takip ederek Serifle Medine yolunun birleştiği yere kadar geldi. (Ebû Davud, Menasik: 44; İbn Mâce, Menasik: 85)
2815- Muharriş el Kabî (r.a)den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) Ciraneden gece çıktı sanki gümüş topu gibi parlıyordu, umresini yapıp sonra Ciraneye geri döndü sanki geceyi orada geçirmişti. (Ebû Davud, Menasik: 44; İbn Mâce, Menasik: 85)
105- MEKKEYE NEREDEN GİRİLİR?
2816- İbn Ömer (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), Bathanın yukarı tarafından girdi çıkarken de Bathanın aşağı tarafından çıktı. (Ebû Davud, Menasik: 45; İbn Mâce, Menasik: 81)
106- PEYGAMBER (S.A.V) MEKKEYE SANCAKLA MI GİRMİŞTİ?
2817- Câbir (r.a)den rivâyet edildiğine göre, Peygamber (s.a.v) Mekkeye girdiğinde sancağı beyaz renkteydi. (Tirmizî, Cihad: 9; Ebû Davud, Cihad: 76)
107- MEKKEYE İHRAMSIZ GİRİLEBİLİR Mİ?
2818- Enes (r.a)ten rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), Mekkeye girdiğinde başında miğfer vardı. Kendisine İbn Hatalın Kâbenin örtüsüne sığındığı haber verilince Öldürün onu buyurdu. (İbn Mâce, Cihad: 18; Tirmizî, Cihad: 18)
2819- Enes (r.a)ten rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), Mekkeye fetih yılı girdiğinde başında miğferi vardı. (İbn Mâce, Cihad: 18; Tirmizî, Cihad: 18)
2820- Câbir b. Abdullah (r.a)tan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) Mekke fethi yılı Mekkeye başında siyah bir sarıkla ve ihramsız olarak girmişti. (Tirmizî, Libas: 11; İbn Mâce, Cihad: 18)
108- RASÛLULLAH (S.A.V) MEKKEYE HANGİ GÜN GİRDİ?
2821- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ve ashabı hac için ihrama girdiklerinin dördüncü günü Mekkeye geldiler. Peygamber (s.a.v) efendimiz onlara ihramdan çıkmalarını emretti. (Buhârî, Hac: 34; Müslim, Hac: 38)
2822- Yine İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) Zilhiccenin dördünde geldi hac için ihrama girdi. Sabah namazını Bathada kıldı; Umre yapmak isteyen yapsın buyurdu. (Buhârî, Hac: 34; Müslim, Hac: 38)
2823- Câbir (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), Mekkeye Zilhiccenin dördüncü günü gelmişti. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
109- İMAMIN ÖNÜNDEN GİTMEK VE KAFİRLERE MEYDAN OKUMAK
2824- Enes
(r.a)ten rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), kaza umresi için Mekkeye
girerken Abdullah b. Revaha önünden şöyle diyerek yürüyordu:
Savulun kafir evlatları Onun yolundan, bugün Onun gelişiyle sizi
vuracağız, öyle bir vuruş ki koparacak kafayı boyundan
ve dostu dostundan ayırmış olacaktır. Bunun üzerine
Ömer ona: Hem Rasûlullah (s.a.v)in önünde yürüyorsun hem de
Allahın mescidinde şiir okuyorsun dedi. Peygamber (s.a.v)de: Dokunma
ona, bu söyledikleri düşmanlara ok yarasından daha tesirlidir buyurdu. (Tirmizî, Edeb: 69)
2825- İbn Abbas (r.a) anlatıyor, Rasûlullah (s.a.v), Mekke fethi günü şöyle buyurdu: Bu belde (yani Mekke) Allahın gökleri ve yeri yarattığı günden beri kutsal bir yerdir. Bu belde kıyamete kadar Allahın emriyle mukaddes (haram) bir yerdir. Bu sebeple dikenleri koparılmaz, av hayvanları ürkütülmez, buluntu eşyaları sadece sahibini bulmak ve vermek için alınabilir. Bitkileri de koparılmaz. Abbas diyor ki: Ey Allahın Rasûlü! Izhır otunu bu yasaklara dahil etme dedim. O da ızhır otunun toplanıp koparılmasına müsaade etti. (Müslim, Hac: 82; Ebû Davud, Mesacid: 90)
2826- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) Mekke fethi günü şöyle buyurdu: Bu belde kutsaldır, burayı; Allah kutsal kılmıştır. Orada savaş benden önce kimseye helâl olmadı, bana günün bir kısmında izin verildi. Bu belde Aziz ve Celil olan Allah tarafından haram kılınmıştır. (Müslim, Hac: 82; Ebû Davud, Mesacid: 90)
2827- Said b. Ebu Said Ebu Şureyh (r.a)ten naklediyor: Amr b. Said Mekkeye asker gönderirken, Ebu Şureyh ona: Ey komutan izin verirsen Mekke fethinin ertesi günü Peygamber (s.a.v)in söylediği, iki kulağımla duyduğum, kalbimle ezberlediğim, gözlerimle gördüğüm bir konuşmasını sana anlatacağım; Rasûlullah (s.a.v), Allaha hamd-ü senâdan sonra şöyle buyurdu: Mekkeyi Allah kutsallaştırmış insanlar değil. Allaha ve ahirete inanan bir kimsenin orada kan dökmesi, ağaçları kesmesi helâl değildir. Eğer biri çıkar, Rasûlullah (s.a.v)in orada savaştığını örnek getirirse Ona: Allah, Rasûlüne izin verdi size izin vermedi. Bana günün bir miktarında izin verildi. Dünkü kutsallığı tekrar geri verilmiştir. Bu gerçekleri burada duyanlar duymayanlara duyursun. (Müslim, Hac: 83; Ebû Davud, Menasik: 90)
112- BİR GÜN MEKKEDE SAVAŞ YAPILACAK MI?
2828- Ebu
Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle
buyurmuştur: Kâbeye
bir ordu saldıracak fakat Beyda denilen yerde helak olacaklar. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
2829- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Kâbeyi ele geçirmek için pek çok ordular harekete geçecektir onlardan bir ordu yerin dibine batırılacaktır. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
2830-
Ömerin kızı Hafsa (r.anha)dan rivâyete göre,
şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Bu kutsal
bölgeye bir ordu gönderilecek Beyda denilen yerde öncüleri,
artçıları ve merkezdekiler hiçbiri kurtulamayıp
mahvolacaklardır. Bunun üzerine ben: Ya onların
aralarında mümin olanlar varsa onların h
2831- Hafsa (r.anha)dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Bu Kâbeyi ele geçirmek için bir ordu yola çıkacak Beyda denilen yere geldiklerinde ordunun merkezinde olanlar yere batırılacaklar. Önde ve arkada bulunanlar bağrışacaklar fakat hepsi de yerin dibine batıp gidecekler sadece haberci durumunda olan şerîd kurtulacaktır. Hadisi rivâyet edenlerden biri: İnanıyorum ki bu rivâyeti yaparken sen dedenden duymadığın bir şeyi ondan imiş gibi söylemiyorsun yine inanıyorum ki deden de Hafsaya iftira etmiyor yine inanıyorum ki Hafsa da Peygamber (s.a.v) adına yalan uydurmuyor dedi. (Müslim, Fiten: 5; İbn Mâce, Fiten: 30)
113- HAREM SINIRLARI İÇİNDE ÖLDÜRÜLEBİLEN HAYVANLAR
2832-
Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle
buyurdu: Beş
çeşit zararlı hayvan her yerde ve harem sınırları
içerisinde öldürülür: Karga, çaylak, akreb, fare ve kuduz köpek. (İbn Mâce, Menasik: 91; Müslim, Hac: 3)
114- HAREM DE YILAN DA ÖLDÜRÜLEBİLİR
2833-
Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle
buyurmuştur: Beş
zararlı hayvan vardır ki her yerde ve harem sınırları
içersinde öldürülebilir. Yılan, karga, çaylak, akreb, fare ve kuduz
köpek. (İbn Mâce, Menasik: 91;
Müslim, Hac: 3)
2834- Abdullah (r.a) anlatıyor: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte Minada Hayf mescidinde bulunuyorduk. Bu arada Mürselat sûresi nazil oldu. Hemen bir yılan çıkıverdi. Rasûlullah (s.a.v): Öldürün onu buyurdu. Koşuştuk fakat yılan deliğine giriverdi. (Buhârî, Tefsir: 77; Müslim, Selâm: 37)
2835- Ebu Ubeyde (r.a), babasından naklederek şöyle diyor: Arefeden bir gün önceki gece Rasûlullah (s.a.v) ile birlikteydik bir de ne görelim bir yılan. Rasûlullah (s.a.v): Onu öldürün buyurdu. Yılan hemen bir deliğe kaçıverdi. Hurma yapraklarını yakarak o deliğe tütsü verdik ve deliğe duman doldurup ateş yaktık. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Allah onu sizin şerrinizden sizi de onun şerrinden korudu. (Buhârî, Tefsir: 77; Müslim, Selâm: 37)
115- KELER DE ÖLDÜRÜLEBİLİR Mİ?
2836- Ümmü Şerîk (r.anha)ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), kelerleri öldürmemizi bize emretti. (Müslim, Selâm: 38; İbn Mâce, Sayd: 12)
2837- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v): Keler de zararlı hayvanlardandır buyurdu. (Müslim, Selâm: 38; İbn Mâce, Sayd: 12)
116- AKREP DE ÖLDÜRÜLECEK HAYVANLARDANDIR
2838- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Hayvanlardan beş çeşit vardır ki hepsi de zararlıdır. Her yerde ve harem sınırları içersinde de öldürülebilirler: Karga, çaylak, akreb, fare ve kuduz köpek. (İbn Mâce, Menasik: 91; Müslim, Hac: 9)
117- HAREM SINIRLARI İÇERSİNDE FARE DE ÖLDÜRÜLEBİLİR
2839-
Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Hayvanlardan
beşi zararlıdır, harem sınırları içinde de
öldürülebilir: Karga, çaylak, akreb, fare ve kuduz köpek. (Müslim, Hac: 3; İbn Mâce, Menasik: 91)
2840- Peygamber (s.a.v)in hanımlarından Hafsa anlatıyor, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Hayvanlardan beşi vardır ki onları öldürmekte bir sakınca yoktur: Akreb, karga, çaylak, fare ve kuduz köpek. (Müslim, Hac: 3; İbn Mâce, Menasik: 91)
118- ÇAYLAKTA ÖLDÜRÜLEBİLEN HAYVANLARDANDIR
2841- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Beş zararlı hayvan vardır ki her yerde ve harem sınırları içersinde öldürülebilir: Karga, çaylak, akreb, fare ve kuduz köpek. (Müslim, Hac: 3; İbn Mâce, Menasik: 91)
119- KARGA DA ÖLDÜRÜLEBİLECEK HAYVANLARDANDIR
2842- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Beş zararlı hayvan harem sınırları içersinde de öldürülebilir: Karga, çaylak, akreb, fare ve kuduz köpek. (Müslim, Hac: 3; İbn Mâce, Menasik: 91)
120- HAREM SINIRLARI İÇİNDEKİ HAYVANLAR ÜRKÜTÜLMEZ
2843- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Burası (Mekke), Allahın yerleri ve gökleri yarattığı günden beri mukaddestir. Benden önce ve benden sonra hiç kimseye konan yasaklar helâl olmamıştır. Bana da sadece günün belli bir miktarında izin verilmiştir. İşte şu içinde bulunduğumuz saatten itibaren kıyamete kadar burası kutsaldır, haremdir. Buranın bitkileri koparılmaz, ağaçları kesilmez, av hayvanları ürkütülmez, kaybolan bir eşya ancak sahibi bulunup verilmek için alınabilir. Abbas ayağa kalktı, kendisi cesur bir kimseydi şöyle dedi: Ey Allahın Rasûlü! İzhir otunu dışarıda bırak çünkü onu evlerimizde ve mezarlarımızda kullanıyoruz. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): İzhir müstesnadır buyurdu. (Müslim, Hac: 82; Ebû Davud, Menasik: 90)
121- HACILARI KARŞILAMAK CAİZDİR
2844- Enes
(r.a)ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)
bir yıl önceki yapamadığı umresini kaza için Mekkeye
girerken İbn Revaha önünde: Savulun kafir çocukları Onun
yolundan, bugün Onun gelişiyle sizi vuracağız, öyle bir
vuruş ki kafayı boyundan ayıracak ve dostu da dostundan
ayıracak Bunu gören Ömer: Ey İbn Revaha hem Allahın
hareminde şiir okuyorsun hem de Peygamber (s.a.v)in önünde
gidiyorsun dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Dokunma
ona, bırak! Canım kudretiyle elinde tutan Allaha yemin olsun ki onun
bu sözleri düşmanlara ok yarasından daha acıdır. (Tirmizî, Edeb: 69)
2845- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre,
Peygamber (s.a.v), Mekkeye geldiğinde,
Hâşimoğullarının küçük çocukları kendilerini
karşılamış Peygamber (s.a.v)de onlardan birini binitinin
önüne diğerini de arkasına almıştı. (Buhârî, Umre: 13)
122- KÂBE GÖRÜNÜNCE NE YAPILMALI?
2846- Muhacir el Mekki (r.a)den rivâyete göre, Câbir b. Abdullaha Kâbeyi gören birinin ellerini yukarı kaldırıp kaldırmayacağı soruldu: O da şöyle cevap verdi: Bunu ancak Yahudiler yapar. Biz Rasûlullah (s.a.v) ile beraber hac yaptık fakat öyle yapmadık. (Ebû Davud, Menasik: 46; Tirmizî, Hac: 32)
123- KÂBEYİ GÖRÜNCE DUA ETMEK GEREKİR Mİ?
2847- Abdurrahman b. Tarık b. Alkame (r.a)nin annesinden haber verdiğine göre, Peygamber (s.a.v), Darı Yala denilen yere gelince kıbleye döner ve dua ederdi. (Ebû Davud, Menasik: 46; Tirmizî, Hac: 32)
124- MESCİDİ HARAM (KÂBE VE ÇEVRESİ) DA KILINAN NAMAZIN DEĞERİ VE KIYMETİ
2848- Abdullah b. Ömer (r.a), Rasûlullah (s.a.v)den şöyle duyduğunu haber vermiştir: Benim şu mescidimde kılınan (Medine) kılınan bir namaz Mescidi Haram (Kâbe) hariç diğer mescidlerde kılınan bin namazdan daha değerli ve kıymetlidir. (Müslim, Hac: 94; İbn Mâce, İkametüs Salat: 195)
2849-
Rasûlullah (s.a.v)in hanımı Meymune (r.anha)dan rivâyete göre,
şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)den işittim
şöyle diyordu: Benim
şu mescidim (Medine)de
kılınan bir namaz Kâbe mescidi hariç diğer mescidlerde
kılınan bin namazdan daha değerlidir. (Müslim, Hac: 94; İbn Mâce, İkametüs Salat:
195)
2850- Ebu Hüreyre (r.a), Peygamber (s.a.v)in şöyle buyurduğunu nakleder: Benim şu mescidimde (Medine) kılınan bir namaz Kâbe mescidi dışındaki mescidlerde kılınan bin namazdan daha hayırlıdır. (Müslim, Hac: 94; İbn Mâce, İkametüs Salat: 195)
125- KÂBE NASIL İNŞA EDİLMİŞTİ?
2851- Aişe (r.a)dan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Görmüyor musun kavmin Kâbeyi inşa ettikleri zaman İbrahim (a.s)ın temellerini dışarıda bırakarak daha dar olarak (malzeme azlığından dolayı) yapmışlardır. Ben de: Ey Allahın Rasûlü! onu İbrahim (a.s)ın temelleri üzerinden yeniden yapamaz mısınız? dedim. Bunun üzerine şöyle buyurdu: Eğer kavmimin küfürden dönüşü yeni olmasaydı yapardım. Abdullah b. Ömer bu konuda şöyle derdi: Eğer Aişe bu sözleri Rasûlullah (s.a.v)den kesinlikle işitmiş olsaydı Hicr denilen yerdeki köşeleri istilâm etmezdim. Ne zaman ki İbrahim (a.s)ın temelleri üzerine oturtulur o zaman (o köşeleri istilâm ederdim). (Müslim, Hac: 94; İbn Mâce, Menasik: 104)
2852- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Eğer kavmin küfürden yeni kurtulmuş olmasalardı, Kâbeyi yıkıp, İbrahim (r.a)ın temelleri üzerinde tekrar yapardım ve arka tarafına da bir kapı daha ilave ederdim. Çünkü Kureyş Kâbeyi yaparken eski temellerden daha dar yapmışlardır. (Müslim, Hac: 94; İbn Mâce, Menasik: 104)
2853- Esved
(r.a)ten naklettiğine göre, Müminlerin annesi Aişe
şöyle anlatıyor: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Eğer
kavmim cahiliyye devri inançlarından yeni kurtulmuş olmasalardı
Kâbeyi yıkıp ona iki kapı daha ilave ederek tekrar
yapardım. İbn Zübeyr kendini h
2854- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Ey Âişe! Eğer kavmin cahiliyye devri alışkanlıklarından yeni kurtulmuş olmasaydı Kâbeyi yıktırır dışarıda bırakılan yerleri de içine alarak tekrar yaptırırdım, doğu ve batıya olmak üzere iki kapı daha ilave ederdim çünkü onların bunu yapmaya güçleri yetmedi. Bana kalsaydı İbrahim (r.a)in temellerine kadar inşaatı geniş tutardım. İbn Zübeyr, Peygamber (s.a.v)in bu sözüne dayanarak Kâbeyi yıktırdı. Yezid diyor ki: İbn Zübeyrin Kâbeyi yıktırışına bende şahit oldum, temellerdeki İbrahim (r.a)in koyduğu taşları gördüm, birbirine girmiş deve hörgücü gibiydi. Hıcrın bir kısmını böylelikle Kâbenin içersine almış oldu. (Müslim, Hac: 94; İbn Mâce, Menasik: 104)
2855- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Kâbeyi kıyamate yakın zamanlarda Habeşlilerden bir takım bacaksızlar yıkacaklardır. (Buhârî, Hac: 49; Müslim, Fiten: 18)
126- RASÛLULLAH (S.A.V) KÂBE İÇERSİNDE NASIL NAMAZ KILMIŞTI
2856-
Abdullah b. Ömer (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir:
Kâbeye vardım, Peygamber (s.a.v),
2857-
İbn Ömer (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v), Kâbeye girdi yanında Fadl b. Abbas, Üsâme b.
Zeyd, Osman b. Talha ve
127- KABE İÇİNDE NAMAZ NASIL KILINIR?
2858-
İbn Ömer (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v), Kâbeye girdi çıkışı
yaklaştığında içime bir şeyler doğdu
hızlıca gittim. Rasûlullah (s.a.v)i çıkmış durumda
buldum.
2859- Seyf b.
2860- Üsâme b. Zeyd (r.a)ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), Kâbeye girdi. Kâbenin köşelerinde Allahı tesbih edip tekbir getirdi. Fakat namaz kılmadı sonra çıkıp İbrahim makamı arkasında iki rekat namaz kılarak: İşte kıble buyurdu. (Müslim, Hac: 94)
128- HICR DENİLEN YER KABEDEN Mİ SAYILIR
2861-
Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Eğer
bu toplum küfürden yeni kurtulmuş olmasaydı ve yaptırabilecek
maddi imkanım da olsaydı beş zira olan hicri de Kâbeye dahil
ederek yeniden inşa ederdim. Ayrıca insanların birinden girip
diğerinden çıkacakları iki kapı daha ilave ederdim. (Müslim, Hac: 95; İbn Mâce, Menasik: 105)
2862- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ey Allahın Rasûlü! Kâbeye girmeyeyim mi? dedim. Hıcra gir çünkü orası da Kâbeden sayılır buyurdu. (Müslim, Hac: 94; Tirmizî, Hac: 48)
2863- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Kâbeye girip, orada namaz kılmak isterdim. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) elimden tutarak beni Hıcr denilen yere soktu ve şöyle buyurdu: Kâbeye girmek istediğin zaman burada namaz kılıver, orası Kâbeden bir parçadır. Kavmin Kâbeyi yaparken esas temellerinden kısaltarak yapmışlar ve hıcrı dışarıda bırakmışlardır. (Tirmizî, Hac: 48; Müslim, Hac: 70)
130- KABE İÇERİSİNDE KÖŞELERDE TEKBİR GETİRMEK
2864- İbn Abbas (r.a) diyor ki: Peygamber (s.a.v), Kâbenin içersine girdiğinde orada namaz kılmamıştı, fakat köşelerinde tekbir getirmişti. (Müslim, Hac: 68; Buhârî, Hac: 55)
2865-
Üsâme b. Zeyd (r.a)ten aktarılmıştır: Rasûlullah
(s.a.v) ile birlikte Kâbeye girdim.
132- GÖĞÜS VE YÜZÜ KABEYE DAYAMAK
2866- Üsâme b. Zeyd (r.a)ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte Kâbeye girmiştim. İçeri girince oturdu, Allaha hamd edip sena ettikten sonra tekbir getirdi. Kelime-i Tevhidi okudu. Sonra öne doğru eğildi göğsünü yanağını ve iki elini Kâbenin duvarına dayadı. Sonra tekbir getirip Lâ ilâhe illallah dedikten sonra, dua etti. Bu yaptığını Kâbenin tüm köşelerinde aynen yaptı. Sonra dışarı çıktı. Kâbenin kapısında kıbleye dönerek (yani Kâbeye dönerek) İşte kıble, işte kıble buyurdu. (Müslim, Hac: 67)
133- KABE İÇERSİNDE NAMAZ NEREDE KILINIR?
2867- Üsâme (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) Kâbeden çıktı, Kâbenin önünde iki rekat namaz kıldı ve: İşte bu kıbledir buyurdu. (Müslim, Hac: 67)
2868- Üsâme b. Zeyd (r.a)den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) Kâbeye girdi, tüm köşelerinde dua etti. İçerde namaz kılmadı, dışarı çıkınca Kâbenin önünde iki rekat namaz kıldı. (Müslim, Hac: 68)
2869- Muhammed b. Abdullah b. Saib (r.a), babasından naklediyor: İbn Abbasın gözleri görmediği için ona yardımcı oluyordum. Kâbenin kapısından ve Hacerül-Esved köşesinden sonra gelen üçüncü direk arasına gelince: Haberin var mı? Rasûlullah (s.a.v) burada namaz kılardı dedi. Ben de: Evet oraya geçer ve namaz kılardı dedim. (Ebû Davud, Menasik: 51; Müsned: 14844)
134- KABEYİ TAVAF EDERKEN YAPILACAK HAYIRLI İŞ HANGİSİDİR?
2870- Abdullah b. Ubeyd b. Umeyr (r.a)den rivâyete göre, bir adam bana: Ey Ebu Abdurrahman, sadece bu köşeyi istilâm etmenin sebebi nedir? O da şöyle dedi: Rasûlullah (s.a.v)den işittim şöyle diyordu: Bu iki köşeyi istilâm etmek, elleriyle dokunmak hata ve günahları silip süpürür. Yine Rasûlullah (s.a.v)den işittim şöyle diyordu: Kim, Kâbeyi yedi defa tavaf ederse bir köle azâd etmiş gibi sevap kazanır. (İbn Mâce, Menasik: 32; Tirmizî, Hac: 109)
135- TAVAF ESNASINDA KONUŞULUR MU?
2871- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre: Peygamber (s.a.v), Kâbeyi tavaf ederken bir adamın diğerinin burnuna bir şey bağlıyarak çekip tavaf ettirdiğini gördü, onu eliyle çekip kopardı ve o gözleri görmeyen kimseyi elinden tutarak çekip tavaf ettirmesini emretti. (Buhârî, Hac: 66; Ebû Davud, Eyman ve Nüzür: 23)
2872- İbn Abbas (r.a)tan rivâyet ederek şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), bir adamın, diğerini burnundan bağlattırarak Kâbeyi tavaf ettirdiğini gördü. O kimse böyle yaptırmayı nezr (adak) yapmıştı. Peygamber (s.a.v) yaklaştı ve onu kopardı; İşte nezr (adak) buyurdu. (Buhârî, Hac: 66; Ebû Davud, Eyman ve Nüzür: 23)
136- TAVAF ANINDA KONUŞMAK SERBESTTİR
2873- Tavus (r.a) Peygamber (s.a.v)i gören bir adamdan naklediyor: Beytullah (Kâbeyi) tavaf etmek namaz kılmak gibidir onun için tavaf esnasında az konuşun. (Müsned: 16017)
2874- Abdullah b. Ömer (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Tavafta iken az konuşun çünkü siz namazda sayılırsınız. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
2875- Cubeyr b. Mutım (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Ey Abdi Menaf oğulları, gece gündüz hangi saatte olursa olsun beyti tavaf eden ve burada namaz kılan hiç kimseye engel olmayınız. (İbn Mâce, İkametüs Salat: 149)
138- HASTA OLAN TAVAFINI NASIL YAPAR?
2876- Ümmü Seleme (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)e rahatsız olduğumu söyledim: Öyleyse halkın gerisinde binit üzerinde tavafını yap buyurdu. Ben de, Rasûlullah (s.a.v)in dediği gibi tavafımı yaptım. Rasûlullah (s.a.v), Kâbenin bir köşesinde namaz kılıyor ve Tur sûresini okuyordu. (Tirmizî, Hac: 40; İbn Mâce, Menasik: 34)
139- ERKEKLERLE BİRLİKTE KADINLAR DA TAVAF YAPABİLİR Mİ?
2877- Ümmü Seleme (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ben: Haccın tavafını yapamamıştım dedim. Bunun üzerine şöyle buyurdu: Namaz kılınınca devenin üzerinde insanların arkasında tavafını yapıver. (Tirmizî, Hac: 40; İbn Mâce, Menasik: 34)
2878- Ümmü Seleme (r.anha) anlatıyor: Hasta olduğum halde Mekkeye gelmiştim. Durumum Rasûlullah (s.a.v)e arz edildiğinde şöyle buyurdu: Namaz kılanların arkasından binitli olarak tavafını yapıver. Ümmü Seleme diyor ki: Rasûlullah (s.a.v) namaz kılıyordu ve Tûr sûresini okuyordu. (Tirmizî, Hac: 40; İbn Mâce, Menasik: 34)
140- BİNEK ÜZERİNDE TAVAF YAPILIR MI?
2879- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), veda haccında Kâbeyi bir binek üzerinde tavaf etti. Elindeki bastonuyla Hacerül-Esvede işaret ederek devam ediyordu. (Tirmizî, Hac: 41; Buhârî, Hac: 62)
141- İFRAD HACCI YAPAN NASIL TAVAF EDER?
2880- Vebre (r.a)nin anlattığına göre, şöyle demiştir: Abdullah b. Ömerden işittim bir adam ona şöyle soruyordu: Hac için ihrama girmiş iken Kâbeyi tavaf edebilir miyim? İbn Ömer: Buna ne engel vardır dedi. O da şöyle dedi: Abdullah b. Abbasın bunu yasakladığını gördüm bu konuda senin görüşün bize daha hoş geliyor sen ne dersin dedi. İbn Ömer: Rasûlullah (s.a.v)i hac için ihrama girmiş olarak gördük; Kâbeyi tavaf etmişti. Safa ile Merve arasında da Say etmişti dedi. (Müslim, Hac: 28)
142- UMRE İÇİN İHRAMA GİRENİN TAVAFI NASILDIR?
2881- Amr (r.a) anlatıyor ve şöyle diyor: İbn Ömerden işittim ona sormuştuk: Umre yapan bir adamın, Kâbeyi tavaf edip, Safa ile Merve arasında Say yapmayan kimsenin hanımıyla birlikte yatabilir mi? diye. O da şöyle demişti: Rasûlullah (s.a.v), Mekkeye geldiği zaman yedi şaft olarak tavafını yaptı. Sonra İbrahim makamının arkasında iki rekat namaz kıldı, Safa ile Merve arasında sayını yapmıştı. Şüphesiz Allah, Rasûlünde sizin için en güzel örneklik vardır. (İbn Mâce, Menasik: 34; Tirmizî, Hac: 99)
143- HAC VE UMREYİ BİRLİKTE YAPMAK İSTEYEN KURBAN GETİRMEMİŞSE NE YAPAR
2882- Enes (r.a) anlatıyor: Rasûlullah (s.a.v) hac için çıktı biz de birlikte çıkmıştık. Zülhuleyfe denilen yere gelince, öğle namazını kıldı. Sonra bineğine binerek, Beyda denilen yere gelince hac ve umre için ihrama girdi. Biz de girdik. Rasûlullah (s.a.v), Mekkeye gelince, tavaflarımızı yaptık. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v), ihramdan çıkmamızı emretti. Cemaat çekindi. Çekindiklerini görünce Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Eğer yanımda kurbanım olmasaydı ben de ihramdan çıkardım. İnsanlar ihramdan çıktılar ve hanımlarıyla bile yattılar. Rasûlullah (s.a.v) ihramdan çıkmadı ve saçlarını da kısaltmadı. (Buhârî, Hac: 77; Dârimi, Menasik: 38)
144- HACCI KIRAN YAPAN NASIL TAVAF EDER?
2883- Nafi (r.a) anlatıyor: İbn Ömer hacla umreyi birleştirecek tek bir tavaf yaptı ve Rasûlullah (s.a.v)in de böyle yaptığını gördüm dedi. (Buhârî, Hac: 77; Dârimi, Menasik: 29)
2884- Yine Nafi (r.a) anlatıyor: Abdullah b. Ömer yola çıktı Zülhuleyfeye gelince, umre için ihrama girdi. Biraz yol aldıktan sonra Kâbeyi tavaf edilmesine engel olunacağından korktu ve şöyle dedi: Eğer Kâbeyi tavaf etmem engellenirse Rasûlullah (s.a.v)in yaptığı gibi yaparım nasıl olsa hac ve umre ikisi de aynı şey. Şahit olun ki umre ile haccı beraber yapmaya karar verdim. Yürüdü, Kudeyd denilen yere gelince oradan bir kurban satın aldı. Mekkeye geldi, Kâbeyi yedi şaftla tavaf ettikten sonra Safa ile Merve arasında Say etti ve şöyle dedi: Rasûlullah (s.a.v)in böyle yaptığını gördüm. (Buhârî, Hac: 77; Dârimi, Menasik: 29)
2885- Câbir b. Abdullah (r.a)tan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) tek bir tavaf yapmıştı. (Müsned: 14554)
145- HACERÜL-ESVED CENNETTEN Mİ GELMİŞTİR
2886- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Hacerül-Esved, Cennettendir. (Tirmizî, Hac: 49; Müsned: 2659)
146- HACERÜL-ESVEDE EL SÜRÜLÜR MÜ?
2887- Süveyd b. Gafele (r.a)den rivâyete göre: Ömer, Hacerül-Esvedi öptü ve ona ellerini sürerek: Ebul Kasım, Rasûlullah (s.a.v)in sana hürmet göstererek öptüğünü gördüm (ben de ondan dolayı) öpüyorum dedi. (Buhârî, Hac: 60; İbn Mâce, Menasik: 27)
147- HACERÜL-ESVED ÖPÜLÜR MÜ?
2888- Âbis b. Rabia (r.a)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ömer Hacerül-Esvedin yanına gelerek şöyle dedi: Biliyorum ki sen bir taşsın, eğer Rasûlullah (s.a.v)in seni öptüğünü görmeseydim; ben de öpmezdim. Sonra yaklaşıp onu öptü. (Buhârî, Hac: 60; İbn Mâce, Menasik: 27)
148- HACERÜL-ESVED MUTLAKA ÖPÜLMELİ Mİ?
2889- Hanzala
(r.a)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Tavusu
Hacerül-Esvedi ziyaret ederken gördüm, kalabalıksa geçer gider
tenha ise üç sefer öperdi. Ve şöyle derdi: İbn
Abbası gördüm aynen böyle yapıyordu. İbn Abbasta
Ömerin böyle yaptığını gördüğünü ve
şöyle dediğini nakleder: Sen faydası ve zararı
olmayan bir taşsın. Rasûlullah (s.a.v)in seni öptüğünü
görmüş olmasaydım seni asla öpmezdim. Sonra, Ömer
şöyle dedi: Rasûlullah (s.a.v)in böyle
yaptığını gördüm. (Buhârî, Hac: 60; İbn Mâce,
Menasik: 27)
149- TAVAFA NEREDEN VE NASIL BAŞLANIR
2890- Câbir (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) Mekkeye geldiği zaman Mescide girerek Hacerül-Esvedi selâmladı (istilâm etti) ve Hacerül-Esvedin sağ tarafından (Kâbe sola gelecek şekilde yürümeye) tavafa başladı. Tavafın ilk üç şaftını hızlı hızlı yürüyerek son dört şaftını ise, normal yürüyüşle yaptı. Sonra, İbrahim makamına gelerek; (Bakara sûresi 125.) Öyleyse vaktiyle İbrahime ayarlanan yeri siz de kendinize namazgah edinin ayetine göre, iki rekat namaz kıldı. Namaz kılarken İbrahim makamı kendisiyle Kâbe arasındaydı. Sonra Kâbeye gelerek, tekrar Hacerül-Esvedi selâmladı (istilâm etti) sonra da Safa tepesine çıktı. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
150- TAVAFIN KAÇ ŞAFTI HIZLICA YÜRÜNÜR?
2891- Nafi (r.a)den rivâyete göre: Abdullah b. Ömer, tavafın ilk üç şaftını hızlıca yürüyerek yapar, diğerlerini normal yürüyüşle tamamlardı. Ve Rasûlullah (s.a.v)in de aynı şekilde yaptığını söylerdi. (Buhârî, Hac: 57; Dârimi, Menasik: 26)
151- TAVAFIN KAÇ ŞAFTI NORMAL YÜRÜNEREK YAPILIR?
2892- İbn Ömer (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), hac ve umre tavafının her ikisinde de ilk üç şaftında hızlıca ve sert bir şekilde yürür, diğerlerini ise normal bir yürüyüşle yapardı. İki rekat namaz kıldıktan sonra Safa ve Merve arasında say ederdi. (Buhârî, Hac: 57; Dârimi, Menasik: 26)
152- HER TAVAFTA İLK ÜÇ ŞAFT MUTLAKA HIZLI YÜRÜYÜŞLE OLMALI
2893- Sâlim (r.a) babasından aktararak şöyle diyor: Rasûlullah (s.a.v) Mekkeye geldiğinde Hacerül-Esvedi selâmlar (istilâm eder) ve yapacağı tavafın yedi şaftının ilk üçünü hızlıca yürüyerek yapardı. (Buhârî, Hac: 57; Dârimi, Menasik: 26)
153- HAC VE UMREDE HER TAVAFTA AYNEN Mİ YAPILIR?
2894- Nafi (r.a)den rivâyete göre, Abdullah b. Ömer hac ve umre her tavafta ilk üç şaftta hervele yapar (hızlı hızlı yürür) sonraki dördünü ise normal yürüyüşle yapar, Rasûlullah (s.a.v)in de böyle yaptığını söylerdi. (Buhârî, Hac: 57; Dârimi, Menasik: 26)
154- TAVAFTA HER ŞAFT AYNI YERDEN BAŞLAR AYNI YERDE BİTER
2895- Câbir b. Abdullah (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)in Hıcrdan başlıyarak yine Hıcrda bitirerek tavafın ilk üç şaftını hızlıca yürüyerek yapardı. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
155- RASÛLULLAH (S.A.V) İLK ÜÇ ŞAFTI NEDEN HIZLICA YÜRÜYEREK YAPTI?
2896- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ve ashabı Mekkeye gelince müşrikler: Medinenin humması bunlara iyi gelmemiş zayıflamışlar diye kötü konuştular, Allahta peygamberini bundan haberdar etti. Rasûlullah (s.a.v)de ashabına müşriklerin bulunduğu hıcr tarafından geçerken hervele yapmalarını emretti de müşrikler: Bunlar eskisinden daha dinç ve kuvvetlidirler diye konuştular. (Buhârî, Hac: 57; Tirmizî, Hac: 39)
2897- Zübeyr b. Arabî (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Adamın biri, İbn Ömere Hacerül-Esvedi nasıl istilâm edeceğini sordu. O da şöyle cevap verdi: Ben, Rasûlullah (s.a.v)i istilâm ederken ve öperken gördüm. Bunun üzerine adam: Kalabalık olur ve yaklaşılmaz ise ne olacak? dedi. İbn Ömer de şu cevabı verdi: Yemenden (ve diğer ülkelerden) gelenleri bir düşün tabii ki kalabalık olacaktır. Ben Rasûlullah (s.a.v)in Hacerül-Esvedi bazen öptüğünü bazen de kalabalıktan dolayı öpemeyip geriden selâmladığını (istilâm ettiğini) gördüm. (Buhârî, Hac: 57; Tirmizî, Hac: 39)
156- HER TAVAFTA KABENİN İKİ KÖŞESİ DE İSTİLÂM EDİLİR
2898- İbn Ömer (r.a)den rivâyete göre: Peygamber (s.a.v), tavaf ederken her şaftta Rüknü yemanî denilen köşeyi ve Hacerül-Esvedin bulunduğu köşeyi mutlaka istilâm ederdi. (Buhârî, Hac: 57; Dârimi, Menasik: 25)
2899- İbn Ömer (r.a)den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), Kâbenin her köşesini değil sadece Rüknü Yemâni ve Hacerül-Esvedin bulunduğu köşeleri istilâm ederdi. (Dârimi, Menasik: 25; Buhârî, Hac: 57)
157- YEMEN TARAFINA GELEN KABENİN İKİ KÖŞESİ İSTİLAM EDİLİR
2900- Sâlim (r.a) babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), Kâbenin sadece Yemen tarafına düşen iki köşesini (Rüknü Yemâniyeyn) istilâm ederdi. (İbn Mâce, Menasik: 27; Tirmizî, Hac: 35)
158- KABENİN DÖRT KÖŞESİNDEN İKİSİ İSTİLÂM EDİLMEZ
2901- Ubeyd b. Cüreyc (r.a)ten rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Ömere: Sen sadece Yemen tarafındaki bu iki köşeyi istilâm ediyorsun dedim. O da: Rasûlullah (s.a.v)in bu iki köşeden başka yeri istilâm ettiğini görmedim de ondan dedi. (Buhârî, Hac: 59; Müslim, Hac: 40)
2902- Sâlim
(r.a), babasından naklediyor: Rasûlullah (s.a.v), Kâbenin
köşelerinden sadece Hacerül-Esved köşesini ve Cumahilerin
evlerinin bulunduğu taraftaki köşesini istilâm ederdi. (İbn Mâce, Menasik: 27;
Müslim, Hac: 40)
2903- Nafi (r.a)den rivâyete göre, Abdullah b. Ömer şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)in Yemen ve Hacerül-Esved köşelerini istilâm ettiğini gördüğümden bu yana sıkışık anlarda ve serbest olduğunda her zaman istilâm etmeyi hiç bırakmadım. (İbn Mâce, Menasik: 29; Müslim, Hac: 40)
2904- Nafi (r.a)den rivâyete göre, İbn Ömer şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)in Hacerül-Esved köşesini istilâm ettiğini gördüğüm günden beri sıkışıklıkla ve serbest olduğunda her zaman istilâm etmeyi hiç terk etmedim. (İbn Mâce, Menasik: 29; Müslim, Hac: 40)
159- İSTİLAM (SELÂMLAMA) BASTON İLE DE YAPILABİLİR
2905- Abdullah b. Abbas (r.a)tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) Veda haccında devesi üzerinde elindeki bastonu ile Hacerül-Esvedi istilâm ederek tavafını yaptı. (İbn Mâce, Menasik: 29; Müslim, Hac: 40)
160- TAVAFIN BAŞLANGIÇ YERİNDE KÖŞEYE İŞARET ETMEK
2906- Abdullah b. Abbas (r.a)tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) biniti üzerinde Kâbeyi tavaf eder ve Hacerül-Esvedin bulunduğu köşeye geldiğinde oraya işaret ederdi. (Buhârî, Hac: 57; Tirmizî, Hac: 35)
161- (Arâf 31. ayeti) KULLUK OLSUN DİYE YAPACAĞINIZ HER ŞEYDE KENDİNİZE ÇEKİ DÜZEN VERİN AYETİNİN NİÇİN İNDİRİLDİĞİ
2907- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir kadın Kâbeyi çıplak olarak tavaf ediyor ve şöyle diyordu: Bugün bir kısmı veya hepsi gözükecek. Fakat bundan sonra bu gözüken şeyleri bir daha göstermeyeceğim. Bu olay üzerine Araf 131. ayeti nazil oldu: Ey Adem oğulları, Allaha kulluk olsun diye yapıp ettiğiniz her işte kendinize çeki düzen verin (Müslim, Tefsir: 2)
2908- Ebu Hüreyre (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Veda haccından önce Rasûlullah (s.a.v)in kendisini hac emiri tayin ettiği sene Ebu Bekir: Bu yıldan sonra hiçbir müşrikin kesinlikle hac yapamayacağını, çıplak bir kimsenin de tavaf edemeyeceğini insanlara duyuracak bir gurupla beni Mekkeye göndermişti. (Müslim, Hac: 78; Buhârî, Hac: 67)
2909- Muharrer b. Ebî Hüreyre (r.a), babasından naklediyor ve şöyle diyor: Rasûlullah (s.a.v), Mekkelilere Berâe sûresini duyurmak için gönderdiğinde ben de Alinin yanında idim. Ravi diyor ki: Ne diye ilânatda bulundunuz? O da şöyle dedi: Biz şöyle ilân ediyorduk: 1- Cennete müminden başkası giremez 2- Kâbe çıplak olarak tavaf edilemez 3- Kiminle, Rasûlullah (s.a.v) arasında belli bir anlaşma varsa müddeti doluncaya kadar anlaşmaya uyulacaktır. 4- Anlaşma olmayanlara da dört ay süre tanınmıştır. 5- Allah müşriklerden beridir, Peygamberi de aynı şekilde müşriklerden uzaktır. 6- Bu yıldan sonra hiçbir müşrik Kâbeyi tavaf edemeyecektir. Bu şekilde bağırmaktan sesimiz bile kısıldı. (Müslim, Hac: 78; Tirmizî, Hac: 44)
162- İKİ REKATLIK TAVAF NAMAZI NEREDE KILINIR?
2910- Mutt
2911- İbn Ömer (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), Mekkeye geldi ve Kâbeyi yedi Şafttan oluşan tavafını yaptı. Makamı İbrahimin ardında iki rekat tavaf namazı kıldı. Daha sonra da, Safa ile Merve arasında say etmeye çıktı ve şöyle buyurdu: Allahın Rasûlünde sizin için güzel örneklik vardır. (Dârimi, Hac: 33; İbn Mâce, Menasik: 33)
163- TAVAF NAMAZINDAN SONRA NE YAPILIR?
2912- Câbir (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) Kâbeyi yedi şaftla tavaf etmiş bu şaftların ilk üçünde remel (hızlıca ve güçlüce yürümek) yapmış kalan dördünü ise normal yürüyüşle tamamlamıştır. Sonra makamı İbrahimde iki rekat namaz kılarak, Bakara 125. ayetini okudu: öyleyse vaktiyle İbrahime ayarlanan yeri siz de kendinize ibadet yeri edinin. Bu ayeti insanlara duyurmak için sesini yükseltiyordu. Namazdan sonra Hacerül-Esvedi selâmladı (istilâm etti) sonra Safa tepesine doğru yürüdü ve Allahın başladığı gibi başlayalım dedi. Safa tepesinde Kâbe görünecek şekilde bir yere gelince üç sefer: Allahtan başka gerçek ilâh yoktur. O, tektir Onun ortağı da yoktur. Her türlü otorite ve saltanat da Onundur. Her türlü övgüler Ona mahsustur. Hayat veren ve öldüren de Odur ve Onun her şeye gücü yeter. Deyip Allahı tekbir ve tahmidten sonra yeteri kadar dua etti, sonra yürüyerek aşağı inmeye başladı. Batnı Mesil denilen yere gelince hızlıca yürüdü ve tekrar Merveye doğru yürümesini sürdürdü. Merve tepesine çıktı. Merveden Kâbe görünecek yere çıkınca üç sefer: Allahtan başka gerçek ilâh yoktur O tektir Onun ortağı yoktur. Mülk ve saltanat Ona mahsustur, övgüler Onundur ve Onun her şeye gücü yeter dedikten sonra Allahı zikredip tesbih edip hamd ederek dilediği kadar dua etti. Safa ile Merve arasında sayı tamamlayıncaya kadar bu şekilde devam etti. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
2913- Câbir (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) Tavafı yedi şaft olarak yaptı. İlk üç şaftı hızlıca ve çalımlı bir şekilde son dördü ise normal bir biçimde yaparak, Bakara sûresi 125. ayetini okudu öyleyse vaktiyle İbrahime ayarlanan yeri sizde kendinize ibadet yeri edinin sonra iki rekat namaz kıldı. Makamı İbrahim, Kâbe ile kendisi arasındaydı. Sonra Hacerül-Esvede istilâm ederek Safa tepesine çıktı ve Bakara sûresi 158. ayeti okudu: O halde unutmayın, Allahın insanoğluna sunduğu sembollerden biri de Safa ile Mervedir ve Allahın başladığı şekilde önce Safa tepesinden başlayın dedi. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
164- İKİ REKATLIK TAVAF NAMAZINDA NE OKUNUR?
2914- Câbir b. Abdullah (r.a)tan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) tavafı bitirip Makamı İbrahime gelince (Bakara 125. ayetini) okur ve iki rekat namaz kılar. Birinci rekatta Fatiha ve Kafirûn sûresini; ikinci rekatta ise Fatiha ve İhlâs sûresini okurdu. Sonra Hacerül-Esved köşesini istilâm ederek Safa tepesine çıkardı. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
2915- İbn Abbas (r.a)den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) zemzem suyunu ayakta iken içerdi. (İbn Mâce, Eşribe: 19; Tirmizî, Eşribe: 12)
166- ZEMZEM SUYU AYAKTA MI İÇİLMELİ?
2916- İbn Abbas (r.a)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)e zemzem suyundan verdim, ayakta olduğu halde içti. (İbn Mâce, Eşribe: 19; Tirmizî, Eşribe: 12)
167- TAVAF BİTİP SAFA TEPESİNE ÇIKARKEN ÇIKIŞ KAPISINDAN ÇIKMALI?
2917- İbn Ömer (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) Mekkeye geldiğinde tavafı yedi şavt olarak yaptı, sonra makamı İbrahimin arkasında iki rekat namaz kıldı. Sonra Safa tepesine çıkış kapısından çıkarak Safa ve Merve arasında sayını yaptı. Şube şöyle demiştir: Bana Eyyüb haber verdi, Ona da, Amr b. Dinar haber vermiş. O da İbn Ömerden aktarmıştır ki böyle yapmak sünnettir. (Müslim, Hac: 28; İbn Mâce, Menasik: 33)
2918- Urve (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Aişeye: Safa ve Merve arasında gidip gelmekte günah yoktur. (Bakara 158. ayetine) dayanarak onlar arasında Say yapmayacağımı söyledim. O da şöyle dedi: Ne kötü söz söyledin. Çünkü cahiliyye döneminde insanlar o ikisi arasında say etmezdi. İslâm gelip de, Bakara 158. ayeti nazil olunca, Rasûlullah (s.a.v)de Safa ve Merve arasında say etti. Bizde Onunla birlikte say ettik çünkü bu bir sünnettir. (Müslim, Hac: 43; Tirmizî, Tefsirül Kuran: 3)
2919- Urve (r.a)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Aişe (r.anha)ya Bakara 158. ayeti hakkında demek ki, Safa ile Merve arasında say yapmakta bir günah yoktur dedim. Aişe: Ne kötü konuştun yeğenim dedi, eğer bu ayet senin yorumladığın gibi olsaydı say etmeyene günah yoktur şeklinde olurdu. Fakat bu ayet Ensar hakkında nazil olmuştur. Onlar, Müslüman olmadan önce Müşellel denilen yerde kendisine ibadet edilen azgın put Menat için ihrama girerlerdi. Kim o put adına ihrama girerse Safa ile Merve arasında tavafa gerek kalmazdı. Bu durumu Rasûlullah (s.a.v)e sordular da Bakara 158. ayeti nazil oldu. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) her iki tepe arasında say etmeyi adet edinip sünnet kıldı, o zamandan beri bu sünneti kimse ihmal etmedi. (Müslim, Hac: 43; Tirmizî, Tefsirül Kuran: 3)
2920- Câbir (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) tavafı bitirip mescidden Safa tepesine çıkarken Allahın başladığı şekilde bizde Safadan başlayalım dediğini duydum. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
2921- Câbir (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) Safa tepesine çıkarken Alahın başladığı şekilde bizde Safadan başlayalım dedi ve Bakara 158. ayetini okudu. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
169-SAFA TEPESİNİN NERESİNDE DURULUR?
2922- Câbir (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) Safa tepesine tırmandı. Kâbeyi görebilecek bir yerine gelince tekbir getirdi. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
170- SAFA TEPESİNDE TEKBİR GETİRİLİR Mİ?
2923- Câbir (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), Safa tepesinde durduğunda üç kere tekbir getirir ve şöyle derdi: Allahtan başka gerçek ilâh yoktur. O tektir Onun ortağı da yoktur. Her türlü otorite saltanat ve mülk Ona mahsustur. Hamd Ona yapılır, Onun her şeye gücü yeter diye üç defa söyler ve dua ederdi. Merve tepesinde de aynen yapardı. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
171- SAFADA LÂ İLÂHE İLLALLAH DENİLİR Mİ?
2924- Câbir (r.a) Rasûlullah (s.a.v)in haccından bahsederken şöyle diyor: Sonra Rasûlullah (s.a.v), Safa tepesinde durdu Lâ ailâhe illallah dedi ve iki tepe arasında (Safa ve Merve) dua yaptı. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
172- SAFA TEPESİNDE ALLAHI ZİKİR VE DUALAR YAPMAK
2925- Câbir (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) Kâbeyi yedi şaft olarak tavaf etti; bunlardan ilk üçünde hervele yaptı, diğerlerini normal yürüyüşle bitirdi sonra gelip İbrahim makamında iki rekat namaz kıldı ve insanların duyabilecekleri şekilde yüksek bir sesle Bakara 125. ayetini okudu: öyleyse vaktiyle İbrahime ayarlanan yeri siz de kendinize ibadet yeri edinin namazını bitirince Hacerül-Esvedi istilâm edip Allahın başladığı gibi biz de Safa tepesinden başlayalım diyerek Say yapmaya Safadan başladı. Safa tepesinde Kâbe görülecek bir yere gelince üç sefer Allahtan başka gerçek ilâh yoktur. O tektir Onun ortağı da yoktur her türlü mülk otorite ve saltanatta Ona mahsustur övgüler Ona yapılır hayat veren de öldürende Odur. Onun her şeye gücü yeter dedi. Sonra tekbir getirip, Allaha hamdetti. Gereği kadar dua etti ve yürüyerek aşağı indi. Batnı Mesîl denilen yere inince hızlıca yürüdü sonra tekrar Merveye kadar normal bir şekilde yürüdü. Merveye gelince Kâbeyi görebilecek bir yere çıkıp üç sefer: Allahtan başka gerçek ilâh yoktur O tektir. Onun ortağı da yoktur her türlü otorite mülk saltanat Onundur. Övgüler Ona mahsustur. Onun gücü her şeye yeter. Dedikten sonra, biraz daha Allahı zikredip, tesbih edip hamdettikten ve dilediği kadar dua ettikten sonra Sayını bitirinceye kadar böylece devam etti. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
173- SAFA İLE MERVE ARASI BİNİTLE DE SAY EDİLEBİLİR
2926- Câbir (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) veda haccında insanlar çok kalabalık olduğu için ve kendisini görmeleri için tavaf ve sayı biniti üzerinde yapmıştı ki insanlar hac konusunda sorabileceklerini sorsunlar ve nasıl yapılacağını görsünler diye. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
174- HERVELE YAPMADAN DA NORMAL YÜRÜNÜR MÜ?
2927- Kesîr b. Cümhan (r.a) rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Ömerin Safa ile Merve arasında hervele yapmadan normal yürüyüşle Say yaptığını gördüm. Bunun üzerine şöyle dedi: Yürüyerek yapıyorsam Rasûlullah (s.a.v)i öylece gördüğüm içindir. Hervele yaparak say ediyorsam yine Rasûlullah (s.a.v)in öyle yaptığın gördüğümdendir. (Buhârî, Hac: 57; Müslim, Hac: 39)
2928- Zühri (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Ömere; Rasûlullah (s.a.v)in Safa ve Merve arasında hervele yaptığını gördün mü? diye sordular. O da şöyle dedi: Cemaat içinde sadece Peygamber (s.a.v)in remel yaptığı için remel yapanlar vardır. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
176- SAFA İLE MERVE ARASINDA NİÇİN KOŞULUR?
2929- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) Safa ile Merve arasında say ederken müşriklere kuvvetini göstermek için yapmıştı. (Buhârî, Hac: 57; Tirmizî, Hac: 39)
177- BATNI MESÎLDE HIZLICA KOŞARAK SAYA DEVAM ETMEK
2930- Safiyye binti Şeybe (r.anha) bir kadından naklediyor ve şöyle diyor: Rasûlullah (s.a.v) Batnı Mesîlde süratlice koşuyordu ve şöyle diyordu: Bu vadide ancak hızlıca koşulur. (İbn Mâce, Menasik: 43)
2931- Câbir b. Abdullah (r.a)tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) Safadan inerken normal yürüyüşle yürür Safa ile Merve arasındaki çukur yere gelince hızlıca yürür sonra tekrar normal yürüyüşe geçerdi. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
2932- Câbir (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) Safa ile Merve arasındaki çukur yere inince hızlanır oradan çıkınca tekrar normal yürüyüşe geçerdi. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
2933- Câbir (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v); Safadan inince çukur yere gelir gelmez hızlıca yürür çukur yerden kurtulunca normal yürüyüşe geçerdi. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
2934- Câbir b. Abdullah (r.a)tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) Merveye geldi yukarı tırmandı. Kâbeyi görecek duruma gelince üç defa Allahtan başka gerçek ilâh yoktur O tektir onun ortağı yoktur her türlü otorite mülk ve saltanat onundur. Övgüler ona mahsustur. Onun her şeye gücü yeter Sonra Allahı zikir, tesbih ve övgülerle gerektiği kadar dua eder ve Sayı bitirinceye kadar bu şekilde dua ederdi. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
2935- Câbir (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), Safaya giderek oraya tırmandı. Kâbeyi görecek bir konuma gelince; Allahı birleyip tekbir getirdi ve şöyle dedi: Allahtan başka gerçek ilâh yoktur. O tektir, Onun ortağı da yoktur. Her türlü otorite, mülk, saltanat Ona mahsustur. Övgüler Ona yapılır. Hayat veren de öldüren de Odur. Onun her şeye gücü yeter. Sonra Safa ile Merve arasında yürümeye başladı, vadinin çukur yerine gelince hızlandı. Merveye gelinceye kadar normal yürüdü. Bu şekilde yaparak sayını tamamladı. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
182- HACCI KIRAN VE HACCI TEMETTU YAPANLAR NASIL SAY EDERLER?
2936- Câbir (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ve ashabı Safa ile Merve arasında sadece bir say (yani dört gidiş üç gelişi olan) yapmışlardı. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
183- UMRE YAPAN SAÇLARINI NEREDE KISALTIR?
2937- Muaviye (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) umre yaptığında Merveden çıkarken saçını makasla kısaltmıştır demiştir. (Buhârî, Hac: 128; Müslim, Hac: 33)
2938- Muaviye (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v)in saçını Mervede bedevi makası ile kısaltmıştım. (Buhârî, Hac: 128; Müslim, Hac: 33)
2939- Muaviye (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Kâbeyi tavaftan sonra ve Safa ile Merve arasında say yaptıktan sonra zilhiccenin ilk on günü yanımda bulunan makasla Rasûlullah (s.a.v)in saçlarının ucundan toplayıvermiştim. Kays şöyle der: Muaviyenin, Peygamber (s.a.v)i tıraş etmesini insanlar hoş karşılamadılar. (Müslim, Hac: 33; Buhârî, Hac: 128)
185- HAC İÇİN İHRAMA GİRİP KURBAN GÖNDEREN NE YAPAR?
2940-
Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte sadece hac yapmak için yola çıktık.
Kâbeyi tavaf ve Safa ile Merve arasında Say yaptıktan sonra
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Yanında
kurbanı olanlar ihramlı olarak kalsın kurbanı olmayanlar
ise ihramdan çıkmasınlar. (Müslim,
Hac: 17; İbn Mâce, Menasik: 41)
186- UMREYE NİYET EDİP KURBAN GÖNDEREN NE YAPAR?
2941- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Veda haccı için Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte yola çıktık. Bir kısmımız hac için diğerlerimiz de umre için ihrama girmişlerdi ve kurban da getirmişlerdi. Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Umre için ihrama girip de kurban göndermeyenler ihramdan çıksınlar, umre için ihrama girip kurban gönderenler ihramdan çıkmasınlar. Hac için ihrama girenler haclarını tamamlasınlar. Aişe diyor ki: Ben de umre için ihrama girmiştim. (Müslim, Hac: 17; İbn Mâce, Menasik: 41)
2942- Ebu Bekir (r.a)in kızı Esmadan rivâyete göre, şöyle demiştir: Hac için ihrama girerek Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte yola çıktık. Mekkeye yaklaşınca, Rasûlullah (s.a.v): Yanında kurbanı olmayanlar ihramdan çıksınlar, yanında kurbanı bulunanlar ise öylece ihramlı olarak kalsınlar buyurdu. Esma şöyle sürdürdü sözlerini: Zübeyrin yanında kurbanı vardı o yüzden ihramlı kaldı. Benim kurbanım yoktu ben ihramdan çıktım, elbiselerimi giyip kokularımla kokulandıktan sonra Zübeyrin yanına oturdum. Bunun üzerine bana: Benden uzak dur dedi. Ben de: Üzerine kapaklanmamdan mı korkuyorsun dedim. (Müslim, Hac: 17; İbn Mâce, Menasik: 41)
187- AREFEDEN BİR GÜN ÖNCE HUTBE OKUMAK
2943- Câbir (r.a)den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), Cîrane umresinden döndükten sonra Ebu Bekiri hacca göndermişti. Ben de onunla birlikteydim. Arc denilen yere gelince sabah namazı için mola verdi. Tam tekbir alıp namaza başlayacağında arkasından bir deve sesi duydu, namaza başlamayı geciktirdi ve dedi ki: Bu ses Rasûlullah (s.a.v)in devesi Cedanın sesidir. Belki de Rasûlullah (s.a.v) hacca gelmiştir. Eğer gelen kendisi ise namazı birlikte kılarız. Bir de baktık ki gelen Ali imiş. Bunun üzerine Ebu Bekir, kendisine; Emir mi? Yoksa haberci mi? olarak geldin dedi. O da: Haberci olarak geldiğini ve Berâe sûresini hac esnasında insanlara duyurmam için gönderdi dedi.
Böylece
Mekkeye geldik. Terviye gününden bir gün önce yani zilhiccenin yedisinde
Ebu Bekir kalkıp insanlara bir konuşma yaptı. Onlara hacda
yapılacak görevlerini bildirdi ve konuşmasını
bitirince, Ali ayağa kalktı ve Berâe sûresini insanlara okudu. Bitirince
birlikte çıktık arefe günü Ebu Bekir tekrar kalkıp insanlara bir
konuşma daha yaptı yine hacda yapılacak görevlerden
bahsetti. Hutbesini bitirince, Ali kalkıp yine Berâe sûresini insanlara
tamamını okudu. Bayram günü olunca yapılması gerekenleri yaptık.
Ebu Bekir de yapması gerekenleri yapınca insanlara tekrar bir
konuşma daha yaptı. İfada tavafından, kurbandan ve
diğer yapılması gerekenlerden bahsetti konuşması
bitince, Ali tekrar kalkarak Berâe sûresini sonuna kadar okudu. Minadan
döneceğimiz ilk gün Ebu Bekir kalkıp, insanlara yeniden bir
konuşma yaparak nasıl dönüş yapacaklarını,
nasıl şeytan taşlayacaklarını ve diğer
yapmaları gereken şeyleri öğretti. Konuşmasını
bitirince Ali tekrar kalkarak Berâe sûresini insanlara sonuna kadar tekrar
okudu. (Dârimi, Menasik: 70)
188- TEMETTÜ HACCI YAPAN NE ZAMAN İHRAMDAN ÇIKAR?
2944- Câbir (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Zilhiccenin dördünde Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte yola koyulduk. Peygamber (s.a.v): İhramdan çıkın, hac için başladığınız ibadeti umreye değiştirin buyurdu. Bu bizim zorumuza gitti ve pek hoşlanmadık. Durum, Rasûlullah (s.a.v)e ulaşınca tekrar: Ey insanlar, ihramdan çıkın, eğer benim yanımda kurbanım olmasaydı sizin yaptığınız gibi Ben de ihramdan çıkardım buyurdu. Böylece biz ihramlarımızdan çıktık ve hanımlarımızla bile birlikte olduk. Zilhiccenin sekizinci gününe kadar ihramsız bir kimsenin yapabileceği her şeyi yaptık. Terviye günü tekrar ihrama girerek hac için telbiye getirmeye başladık. (Dârimi, Menasik: 18)
2945-
Muhammed b. Imran el Ensarî (r.a) babasından naklederek şöyle
demişti: Ben, Mekke yolunda büyük bir ağacın altında
otururken, Abdullah b. Ömer bana dönerek; Niçin bu ağacın
altında oturuyorsun? diye sordu. Ben de: Gölgesinden dolayı
diye cevap verince, Abdullah dedi ki: Rasûlullah (s.a.v) şöyle
buyurmuştu: İki
ağacın arasında Minada oturduğunuz zaman eliyle doğu
tarafını göstererek bu tarafta bir vadi daha vardır ki ona
sürrebe denilir. (Harisin rivâyet ettiği bir hadiste ise o vadiye
altından geçilen ağaç denilir.) Onun
altından yetmiş Peygamber (s.a.v) gelip geçti. (Ebû Davud, Menasik: 71; Müsned: 15993)
2946- Abdurrahman b. Muaz (r.a)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), bize Minada bir konuşma yaptı; o anda Allah, kulaklarımızı iyice açmıştı ki bulunduğumuz yerde konuştuklarının hepsini duyuyorduk. Rasûlullah (s.a.v) hac da yapılaması gereken her şeyi hatta atılacak taşların ölçüsünü bile bildirdi. Muhacirlere mescidin ön saflarında yer almalarını Ensara da geride durmalarını emretti. (Ebû Davud, Menasik: 71; Müsned: 15993)
190- AREFE GÜNÜ İMAM ÖĞLE NAMAZINI NEREDE KILAR?
2947-
Abdulaziz b. Rufey (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir:
Enes b. M
191- MİNADAN ARAFATA NE ZAMAN GİDİLİR?
2948- İbn Ömer (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ile beraber biz Minadan Arafata kuşluk vakti gitmiştik kimimiz telbiye kimimiz de tekbir getiriyordu. (Müslim, Hac: 46; Dârimi, Hac: 48)
2949- İbn Ömer (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte Arafata kuşluk vakti gitmiştik. Yol boyunca bir kısmımız tekbir; bir kısmımız da telbiye getiriyordu. (Müslim, Hac: 46; Dârimi, Hac: 48)
192- ARAFATA GİDİŞTE TEKBİR Mİ GETİRİLMELİ?
2950- Muhammed b. Ebu Bekir es Sekafî (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Enese: Minadan Arafata giderken, Sizler Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte bu gün nasıl telbiye getirirdiniz? diye sordum. O da şöyle cevap verdi: Dileyen telbiye getiriyor, kimse itiraz etmiyor. Dileyen tekbir getiriyor, kimse de ona itiraz etmiyordu. (Müslim, Hac: 46; Dârimi, Hac: 48)
193- ARAFATA GİDİŞTE TELBİYE DE GETİRİLİR Mİ?
2951- Muhammed b. Ebu Bekir es Sekafî (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Enese, Arefe günü kuşluk vakti bu gün niçin telbiye getiriyorsun diye sordum. O da: Bu yollarda Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte yürüdüm kimisi tekbir getiriyor; kimisi de telbiye getiriyordu ve hiç kimse de birbirine itiraz etmiyordu cevabını verdi. (Müslim, Hac: 40; Dârimi, Hac: 48)
2952- Tarık b. Şihab (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir Yahudi Ömere; Mâide 3. ayeti olan bu gün size dininizi kemâle erdirdim, nimetimi üzerinize tamamladım ve size hayat tarzı olarak İslâmı seçtim ayeti indirilince bu ayet bize nazil olmuş olsaydı onun nazil olduğu günü bayram ilân ederdik dedi. Ömer de şöyle dedi: O ayetin nazil olduğu günü ve geceyi çok iyi biliyorum. Cuma gecesi Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte Arafatta idik. (Müslim, Tefsir: 1; Tirmizî, Tefsir: 6)
2953-
Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle
buyurmuştur: Allah
erkek ve kadın pek çok kimseyi arefe günü Cehennemden azâd etmiştir.
Allah bu arefe günü rahmetiyle tüm yaratıklarına yönelerek ve
yaratıklarıyla meleklere karşı övünerek Bunlar
başka ne istiyorlar? der. (Müslim,
Hac: 79; İbn Mâce, Menasik: 57)
195- AREFE GÜNÜ ORUÇ TUTULMAZ MI?
2954- Ukbe b. Amir (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Arefe ve Kurban bayramı günleri biz Müslümanların bayram günleridir, o günler yeme içme günüdür. (Müslim, Sıyam: 22; Tirmizî, Savm: 59)
196- ARAFATTA VAKFE İÇİN NE ZAMAN ÇIKMALI?
2955- Sâlim b. Abdullah (r.a)tan rivâyete göre, şöyle diyor: Abdulmelik b. Mervan, Haccac b. Yusufa hacla ilgili konularda İbn Ömerin emirlerine uymayı ve aykırı hareket etmemesini mektupla emretmişti. Arefe günü güneş batıya kayınca ibn Ömer geldi ben de onun yanındaydım. Çadırının yakınına gelince hac emiri nerede diye bağırdı, üzerinde sarı renkli bir cübbeyle Haccac göründü. İbn Ömere: Ne var! Ey ebu Abdurrahman, niçin bağırıyorsun? dedi. İbn Ömer de: Sünnete uymak istiyorsan haydi Arafata dedi. Haccac: Bu saatte mi? dedi. İbn Ömer: Evet cevabını verdi. Bir duş alayım hemen seninle birlikte geliyorum dedi. O gelinceye kadar İbn Ömer onu bekledi. Gelince, benimle babam arasında yürüyordu. Ben kendisine: Eğer sünnete uymak istersen hutbeyi kısa oku, vakfede acele et dedim. Bunun üzerine İbn Ömerin bu konuda bir şey söyleyip söylemeyeceğine baktı. Bunu gören İbn Ömer: Doğru söylüyor dedi. (Buhârî, Hac: 87; Muvatta', Hac: 63)
197- ARAFATTA TELBİYE GETİRİLİR Mİ?
2956- Said b. Cübeyr (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Arafatta İbn Abbas ile beraberdim. İbn Abbas insanların telbiye getirmelerini niçin duymuyorum dedi. Ben de: Muaviyeden korktukları için dedim. Bunun üzerine İbn Abbas çadırından çıkarak: Emret emrine hazırım diye telbiye getirmeye başladı ve: Aliye kızgınlıkları yüzünden sünneti terk etmişler diye konuştu. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
198- ARAFATTA HUTBE NE ZAMAN OKUNUR?
2957- Seleme b. Nubeyt (r.a), babasından naklediyor ve şöyle diyor: Rasûlullah (s.a.v)i Arefe günü kırmızı bir deve üzerinde namazdan önce hutbe okurken gördüm. (İbn Mâce, İkametüs Salat: 178; Ebû Davud, Menasik: 62)
199- DEVE ÜZERİNDE HUTBE OKUNUR MU?
2958- Seleme b. Nubeyt (r.a), babasından naklediyor ve şöyle diyor: Arefe günü Rasûlullah (s.a.v)i kırmızı bir deve üzerinde hutbe okurken gördüm. (İbn Mâce, İkametüs Salat: 178; Ebû Davud, Menasik: 62)
200- ARAFAT HUTBESİ KISA MI OLMALI?
2959- Sâlim b. Abdullah (r.a)tan rivâyete göre, Abdullah b. Ömer Arefe günü güneş batıya kayınca Haccac b. Yusufa gelerek: Eğer sünnete uymak istersen haydi vakfeye dedi. Ben de orada bulunuyordum. Haccac: Bu saatte mi? deyince; İbn Ömer: Evet dedi. Ben, Haccaca: Eğer bugün yine sünnete uymak istiyorsan hutbeyi kısa oku, namazda acele et dedim. Bu sözüm üzerine İbn Ömer beni tasdik edip; Doğru söylüyor dedi. (Buhârî, Hac: 87; Muvatta', Hac: 63)
201- ARAFATTA ÖĞLE İLE İKİNDİ NAMAZI
2960- Abdullah (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), tüm namazlarını vakti içersinde kılardı sadece Arafatta öğle ile ikindiyi bir vakitte toplayarak kıldı. (Buhârî, Hac: 89; Ebû Davud, Menasik: 64)
202- ARAFATTA DUA YAPARKEN ELLERİ KALDIRMAK
2961- Üsâme b. Zeyd (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Arafatta Rasûlullah (s.a.v)in binitinin arkasında idim. Dua ederken ellerini kaldırmıştı. Deve başını hareket ettirince yuları elinden düşmüştü. Bir eliyle yuları alırken diğer eli yukarıda idi. (Müslim, Hac: 79)
2962- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Kureyş Müzdelifede Hums denilen yerde; diğer Arap kabileleri de Arafatta vakfe yapıyorlardı. Bunun üzerine Allah, Peygamberine Arafatta vakfe yapmasını emretti. Böylelikle Kureyşte vakfe yerini değiştirmiş oldu. Allah, Bakara 199. ayeti olan, Ve dalga dalga ilerleyen öteki kalabalıklarla birlikte sizde ilerleyin ayetini indirdi. (Ebû Davud, Menasik: 59; Tirmizî, Hac: 53)
2963- Muhammed b. Cübeyr b. Mutım (r.a), babasından rivâyet ederek şöyle diyor: Devemi kaybetmiştim. Arefe günü onu aramaya gitmiştim. Rasûlullah (s.a.v)i orada vakfe yaparken gördüm. Ravi Muhammed babasından vakfe yapılan yerin neresi olduğunu sordu, babası da Hums cevabını verdi. (Buhârî, Hac: 91; Dârimi, Hac: 49)
2964- Yezid b. Şeyban (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Biz Arafatta vakfe yerinden uzak bir yerde vakfe yapıyorduk. İbn Mirba el Ensâri bize gelerek: Beni size Rasûlullah (s.a.v) gönderdi; Vakfe yapılacak yerde dursunlar, ayrı durmasınlar çünkü ataları İbrahim (a.s)in mirasçısı durumundadırlar buyurdu, dedi. (Tirmizî, Hac: 53; Ebû Davud, Menasik: 57)
2965- Cafer b. Muhammed babasından naklederek şöyle diyor: Câbir b. Abdullahın yanına giderek Peygamber (s.a.v) haccıyla ilgili sorular sorduk. O da şöyle dedi: Rasûlullah (s.a.v): Arafat bölgesinin tamamı vakfe yapılacak yerdir buyurdu. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
203- ARAFATTA DURMA SÜRESİ NE KADARDIR?
2966- Abdurrahman b. Yamerden rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)e bir gurub insanın gelip hacla alakalı sorular sorduğuna şahit oldum. Rasûlullah (s.a.v) onlara: Hac Arafattır, her kim arefe günü güneş doğmazdan önce Arafatta bulunursa haccı tamam sayılır diyordu. (Tirmizî, Hac: 57; Ebû Davud, Menasik: 69)
2967- Fadl b. Abbas (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) Arafattan dönerken binitinin arkasında Üsâme b. Zeyd bulunuyordu. Deve çok süratli gittiği için devamlı yularını çekiyordu. Bu durumda Müzdelifeye kadar geldi. (Müsned: 1712)
2968-
Üsâme b. Zeyd (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v) Arafattan dönerken ben binitinin arkasında idim.
Peygamber (s.a.v) devamlı binitinin yularını çekiyordu o kadar
ki, devenin kulakları deveyi çeken yulara dokunuyordu ve şöyle
diyordu: Ey
insanlar! Yavaş olun, iyilik develeri hızlı koşturmakta
değildir. (Ebû Davud, Menasik: 64)
204- ARAFATTAN AĞIR AĞIR DÖNMEK
2969- İbn Abbas (r.a)den rivâyete göre, şöyle diyordu: Rasûlullah (s.a.v), Arafattan dönerken devesinin yularını o derece çekiyordu ki devesinin başı devenin semerine dokunuyordu ve insanlara şöyle diyordu: Ağır olun Ağır olun akşama kadar Arafatta durabiliriz. (Ebû Davud, Menasik: 64)
2970- Rasûlullah (s.a.v)in binitinin arkasında olan Fadl b. Abbas (r.a) anlatıyor: Rasûlullah (s.a.v) arefe günü akşam üzeri sabaha kadar müzdelifede olunacak derdi. Gün insanlara yavaş olmayı tavsiye ediyor ve ağır olun! diyordu. Kendisi de devesinin yularını devamlı çekiyordu. Minadaki muhassir vadisine gelince, Cemrelerde atacağınız taşları toplayınız buyurdu. Cemrelerdeki taş atma işi bitinceye kadar telbiye getirmeyi bırakmadı. (Ebû Davud, Menasik: 64)
2971- Câbir (r.a) rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) Arafattan dönerken ağır ağır geliyor ve insanlara da ağır olmalarını emrediyordu. Muhassir vadisine gelince biraz hızlandı ve insanlara cemrelerde kullanmak için ufak ufak taş toplamalarını emretti. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
2972- Câbir (r.a) rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) Arafattan dönerken Ey Allahın kulları ağır olun! diyordu. Ve eliyle de ağır olunmasını işaret ediyordu. Hadisin ravisi Eyyub: Avuç içini semaya çevirerek dedi. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
205- ARAFATTAN DÖNÜŞ NASIL OLMALI?
2973- Üsâme b. Zeyd (r.a)e; Rasûlullah (s.a.v)in, veda haccında Arafattan nasıl döndüğü sorulmuştu da o da şöyle dedi: Hızlıya yakın bir şekilde binitini sürer, yol durumu uygun olunca hayvanını tekrar hareket ettirir ve hızlanırdı. (Ebû Davud, Menasik: 64)
206- ARAFAT DÖNÜŞÜ AKŞAM NAMAZI NEREDE KILINIR?
2974- Üsâme b. Zeyd (r.a) anlatıyor: Rasûlullah (s.a.v), Arafattan döndüğü zaman Şib denilen tarafa yönelmişti. Kendisine Akşam namazını mı kılacaksın? dedim. Namaz kılacak yer ileridedir. buyurdu. (Ebû Davud, Menasik: 64; Buhârî, Hac: 94)
2975- Üsâme b. Zeyd (r.a)ten rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v), emirlerin konakladığı yer olan Şib denilen yerde konaklamıştı. Küçük abdestini bozdu. Sonra hafif bir şekilde abdest aldı. Ben de: Ey Allahın Rasûlü! Namaz mı kılacaksın? dedim. Namaz, ileride kılınacak buyurdu. Müzdelifeye geldiğimizde namaz kılmak üzere insanların hepsinin gelmesini bekledik. (Ebû Davud, Menasik: 64; Buhârî, Hac: 94)
207- MÜZDELİFEDE AKŞAM İLE YATSI BİR VAKİTTE KILINIR
2976- Ebu Eyyub (r.a)tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) akşamla yatsıyı aynı vakitte kıldı. (Ebû Davud, Menasik: 64; Buhârî, Hac: 94)
2977- İbn Mesud (r.a)tan rivâyete göre; Rasûlullah (s.a.v) akşamla yatsıyı aynı vakitte birlikte kıldı. (Ebû Davud, Menasik: 64; Buhârî, Hac: 94)
2978- Sâlim (r.a)in babasından rivâyet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.v) akşam ile yatsıyı tek bir kamet getirerek sadece farzlarını kıldı ne ikisi arasında ne de sonunda hiç sünnet kılmadı. (Ebû Davud, Menasik: 65; Buhârî, Hac: 98)
2979- Ubeydullah b. Abdullah (r.a), babasından aktararak şöyle diyor: Rasûlullah (s.a.v), akşamla yatsıyı ikisini bir vakitte kıldı. İkisi arasında sünnet olarak bir şey kılmadı, akşamı üç rekat yatsıyı da iki rekat olarak kıldırdı Abdullah b. Ömerde ölünceye kadar aynı şekilde bu iki namazı bir arada kıldı. (Ebû Davud, Menasik: 65; Buhârî, Hac: 98)
2980- İbn Ömer (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) akşamla yatsıyı tek kametle bir vakitte kılmıştı. (Ebû Davud, Menasik: 65; Buhârî, Hac: 98)
2981- Küreyb (r.a)ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Arafat dönüşü Rasûlullah (s.a.v)in binitinin arkasında olan Üsâme b. Zeyde: O gün hac menasikini nasıl yapmıştınız? diye sordum. O da şöyle dedi: Yürüyerek Müzdelifeye kadar geldik, Rasûlullah (s.a.v) orada konakladı, akşamı kıldı sonra da cemaate haber göndererek onlarında konaklamalarını söyledi. Rasûlullah (s.a.v) yatsıyı kılıncaya kadar cemaatin gelmesi devam etti. Cemaatin arkası kesilince hep birlikte orada konakladılar. Sabah olunca Kureyşin ilk çıkanlarıyla birlikte ben de yürüyerek çıktım, o esnada Rasûlullah (s.a.v)in binitinin arkasında Fadl vardı. (Buhârî, Hac: 98; Dârimi, Hac: 52)
208- KADIN VE ÇOCUKLAR MÜZDELİFEDEN ERKEN ÇIKABİLİR
2982- İbn Abbas (r.a) şöyle diyordu: Müzdelife gecesi Rasûlullah (s.a.v) ailesi ve zayıf olanları önceden yola çıkarmıştı, onlar arasında ben de vardım. (Buhârî, Hac: 98; Müslim, Hac: 49)
2983- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Müzdelife gecesi Rasûlullah (s.a.v)in önceden gönderdiği ailesi ve zayıf olanlar arasında ben de vardım. (Buhârî, Hac: 98; Müslim, Hac: 49)
2984- Fadl (r.a)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) Hâşimoğullarının zayıf olanlarını müzdelife gecesi geceden yola çıkmalarını emretmişti. (Buhârî, Hac: 98; Müslim, Hac: 49)
2985- Ümmü Habibe (r.anha) şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) Müzdelifeden Minaya giderken alaca karanlıkta yola çıkmamı emretti. (Buhârî, Hac: 98; Müslim, Hac: 49)
2986- Yine Ümmü Habibe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) zamanında Müzdelifeden Minaya gitmek için alaca karanlıkta yola çıkardık. (Buhârî, Hac: 98; Müslim, Hac: 49)
209- ZAYIF VE RAHATSIZ OLANLARIN MÜZDELİFEDEN ERKEN ÇIKMALARI
2987- Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), Sevde anamızın Müzdelifeden şafaktan önce dönmesine izin vermişti çünkü o şişmandı. (Buhârî, Hac: 98; Müslim, Hac: 49)
210- MÜZDELİFEDE SABAH NAMAZI NE ZAMAN KILINIR?
2988- Abdullah (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) hiçbir vaktin namazını vakti dışında kılmazdı ancak vakti içersinde kılardı. Müzdelifede Akşamla yatsıyı bir vakitte kıldı, sabah namazını ise her zamanki vaktinden biraz önce kıldı. (Buhârî, Hac: 99; Ebû Davud, Menasik: 65)
211- MÜZDELİFEDE SABAH NAMAZINA YETİŞEMEYEN NE YAPAR?
2989- Urve b. Mudarris (r.a)ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)i Müzdelifede vakfe yaparken gördüm şöyle diyordu: Kim benimle burada bu vakitte sabah namazını kılar sonra benimle birlikte bulunur, bundan önce de Arafatta gece ve gündüz bir süre durursa, onun haccı tam olmuş sayılır. (Ebû Davud, Menasik: 69; Dârimi, Hac: 54)
2990- Urve b. Mudarris (r.a)ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Kim, bu Müzdelifede (ve Arafatta) benimle ve tüm insanlarla birlikte olur ve buradan ayrılıncaya kadar burada bulunursa, hacca yetişmiş olur. Burada (Müzdelife ve Arafatta) kim bulunamaz ise hacca yetişmemiş sayılır. (Ebû Davud, Menasik: 69; Dârimi, Hac: 54)
2991- Urve b.
Mudarris (r.a)ten rivâyete göre, şöyle demiştir:
Müzdelifede Rasûlullah (s.a.v)e gelerek: Ey Allahın Rasûlü! Cebeley
Tayyiin denilen yerden geliyorum, buraya gelinceye kadar vakfe
yapmadığım hiçbir tepecik kalmadı. Benim haccım olur
mu? dedim. Rasûlullah (s.a.v)de şöyle buyurdu: Kim,
Şu içinde bulunduğumuz vaktin namazını bizimle kılar
daha önce de gündüz ve gece Arafatta vakfe durursa, onun haccı tamam
olur ve hac borcunu ödemiş olur. (Ebû Davud, Menasik: 69; Dârimi,
Hac: 54)
2992- Urve b.
Mudarris b. Evs b. Harise b. Lam (r.a)dan rivâyete göre, şöyle
demiştir: Peygamber (s.a.v)e, Müzdelifede iken geldim ve dedim ki: Benim
haccım oldu mu? diye sordum. O da şöyle buyurdu: Şu
içinde bulunduğumuz vaktin namazını bizimle kılan, burada
vakfesini yapan bundan önce de Arafatta gece ve gündüz vakfesini
yapmış olan kimsenin haccı tamam olur ve hac borcunu
ödemiş olur. (Ebû Davud,
Menasik: 69; Dârimi, Hac: 54)
2993- Urve b.
Mudarris et Tâî (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v)e gelerek: Cebeley Tayyiin denilen yerden geldim,
bineğimi hızlı sürdüm, kendimi çok yordum. Nerede bir tepe
gördümse mutlaka orada vakfe yaptım, bu nedenle benim haccım
oldu mu? dedim. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v)de şöyle buyurdu: Kim
burada bizimle sabah namazını kılarsa bundan önce de
Arafatta vakfesini yapmışsa hac borcunu ödemiş
sayılır ve haccı tamamdır. (Ebû Davud, Menasik: 69; Dârimi, Hac: 54)
2994- Bükeyr b. Ata (r.a)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Abdurrahman b. Yamer ed Dîlîden işittim şöyle demişti: Peygamber (s.a.v)i Arafatta gördüm kendisine Necidten bir gurup insan gelmişti, içlerinden birinin Rasûlullah (s.a.v)e hacla ilgili sorular sormasını istediler. Rasûlullah (s.a.v)de o sorulara cevaben şöyle buyurdu: Hac, Arafatta bulunmak demektir. Kim, sabah namazından önce Müzdelifeye yetişmişse hacca yetişmiş sayılır. Minada bulunacak günler üçtür. Kim acele eder iki günde dönerse bir sakınca yoktur. Kim de gecikirse de bir sakınca yoktur. Rasûlullah (s.a.v) bunları söyledikçe bir kimse de aynen insanlara aktararak bunları duyuruyordu. (Ebû Davud, Menasik: 69; Dârimi, Hac: 54)
2995- Cafer b. Muhammed (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Babam bana şöyle demişti: Câbir b. Abdullahın yanına varmıştık bize şöyle anlattı: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Müzdelifenin her yerinde vakfe yapılabilir. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
212- MÜZDELİFEDE TELBİYE GETİRİLİR Mİ?
2996- İbn Mesud (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Müzdelifede bulunuyorduk. Bakara sûresi kendisine indirilen şahıstan dinledim. Bu Müzdelife denilen yerde şöyle diyordu: Emret Allahım, emrine hazırım emret. (Müslim, Hac: 46; Müsned: 3779)
213- MÜZDELİFEDE NE KADAR DURULUR
2997- Amr b. Meymune (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ömeri Müzdelifede gördüm şöyle diyordu: Cahiliye döneminde insanlar güneş doğuncaya kadar Müzdelifeden ayrılmazlar ve şöyle derlerdi: Ey Sebir dağı! Güneşin ışıklarıyla aydınlan da buradan ayrılalım. Rasûlullah (s.a.v) onlara aykırı davranarak güneş doğmadan Müzdelifeden ayrılırdı. (Buhârî, Hac: 100; Tirmizî, Hac: 60)
214- ZAYIF VE GÜÇSÜZLER SABAH NAMAZINI MİNADA KILABİLİR
2998- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), beni ve aile fertlerinden zayıf ve güçsüzleri benimle Minaya gönderdi. Biz de hep birlikte Minada sabah namazını kılıp Cemreleri taşladık. (Buhârî, Hac: 99; Müslim, Hac: 48)
2999- Müminlerin annesi Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Sevde gibi ben de Rasûlullah (s.a.v)den izin isteyerek herkesten önce gidip sabah namazını Minada kıldım. Sevde şişman bir kadındı. Rasûlullah (s.a.v)den izin istedi. Rasûlullah (s.a.v)de izin verdi, o da sabah namazını Minada kıldı ve insanlar Minaya gelmeden önce cemreleri taşladı. (Buhârî, Hac: 99; Müslim, Hac: 48)
3000- Ebu Bekirin kızı Esmanın azatlısı Ata b. ebi Rebah şöyle diyor: Ebu Bekirin kızı Esma ile birlikte alaca karanlıkta geldik. Ona alaca karanlıkta Minaya geldik dedim, o da şöyle dedi: Senden daha hayırlı olanlarla da biz bunu yapardık. (Müslim, Hac: 49; Buhârî, Hac: 99)
3001- Hişam b. Urve (r.a) babasından naklederek şöyle diyor: Ben yanında otururken Üsâme b. Zeyde şöyle soruldu: Rasûlullah (s.a.v), veda haccında nasıl yürüdü? O da şöyle dedi: Devesini normal bir şekilde sürerdi. Müsait olduğu zamanlarda da hafifçe süratlenirdi. (Müslim, Hac: 47; Ebû Davud, Menasik: 64)
3002- Fadl b. Abbas (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) arefe günü akşamı ve Müzdelife gecesi yürürken insanlara yavaş olun diyor ve kendisi de devenin dizginlerini çekiyordu. Mina sınırlarına girince de aynı şekilde devam etti. Muhassir vadisine gelince Cemrelerde atacağınız taşı toplayınız buyurdu. Rasûlullah (s.a.v) bunu söylerken eliyle taşları atıyormuş gibi işaret ediyordu. (Müslim, Hac: 45; Ebû Davud, Menasik: 64)
215- MUHASSİR VADİSİNDEN HIZLI GEÇMEK GEREKİR
3003- Câbir (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) Muhassir vadisinde devesini hızlı sürdü. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
3004- Cafer b. Muhammed (r.a) babasından naklederek şöyle diyor: Câbir b. Abdullahın yanına girdik. Ben: Rasûlullah (s.a.v)in yaptığı hacdan bahset dedim. O da şöyle dedi: Rasûlullah (s.a.v) güneş doğmadan önce Müzdelifeden ayrıldı. Fadl b. Abası da binitinin arkasına aldı, Muhassir vadisine gelince biraz hızlandı. Büyük cemreye çıkan orta yola girerek ağacın yanındaki cemreye giderek yedi taş attı, her taş atışında tekbir getiriyordu. Taşları Batnı vadiden atıyordu. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
216- CEMRELERE TAŞ ATINCAYA KADAR TELBİYEYE DEVAM EDİLİR
3005- Fadl b. Abbas (r.a)tan rivâyete göre, kendisi Peygamber (s.a.v)in binitinin arkasındaydı Peygamber (s.a.v) cemrelere taş atıncaya kadar telbiye getirmeye devam etti. (Müslim, Hac: 45; Dârimi, Hac: 60)
3006- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) cemreye taş atıncaya kadar telbiyeye devam etti. (İbn Mâce, Menasik: 68; Müsned: 1763)
217- CEMRELER İÇİN TAŞ TOPLAMAK
3007- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) Akabe sabahı bineğinin üzerinde bana: Gel benim için taş topla buyurdu. Ben de gerekli taşları topladım sapan taşı büyüklüğündeydi, onları eline koyduğumda elindekilerden birini göstererek işte bu gibilerini topla, dinde aşırılıktan sakınınız. Çünkü sizden öncekiler dini konularda kendilerini zorluklara sokarak aşırılık yaptıkları için helak olmuşlardır. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
218- CEMRE TAŞLARI NEREDEN TOPLANIR?
3008- Fadl b. Abbas (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), arefe akşamı ve Müzdelifede iki vakit birlikte kılındığı zaman devesinin dizginlerini çekerek insanlara da yavaş olunuz buyurdu. Bu durumda Minaya kadar geldi, Muhassir vadisine gelince: Cemrelerde atacağınız taşları toplayınız buyurdu. Rasûlullah (s.a.v) bunu söylerken eliyle taş atar gibi yapıyordu. (Müslim, Hac: 45; Dârimi, Hac: 60)
3009- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) Akabe sabahı bineği üzerinde bana Gel bana taş topla buyurdu. Ben de Ona gerekli taşları topladım, taşların büyüklüğü sapan taşı gibiydi eline koyduğumda şöyle demişti: (Hadisin ravisi Yahya elini hareket ettirerek) İşte böylelerini buyurdu. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
220- CEMRELERE BİNİTLİ GİTMEK VE İHRAMLININ GÖLGELENMESİ
3010-
Ümmü Husayn (r.anha)dan rivâyete göre, şöyle
demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte hacda bulundum.
3011- Kudame b. Abdullah (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)i bayram günü Cemre-i Akabeyi taşlarken gördüm; kırmızımtırak renkli devesi üzerindeydi. Taşları ne hızlı ne de yavaş atıyor ne çok uzakta ne de cemrelerin yakınındaydı. (Tirmizî, Hac: 65; İbn Mâce, Menasik: 66)
3012- Câbir b. Abdullah (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)i cemreleri taşlarken gördüm, devesi üzerinde şöyle diyordu: Ey İnsanlar! Hacda yapacağınız görevleri Benden alın, öğrenin. Çünkü belli olmaz bundan sonra bir daha hac yapamayabilirim. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
221- BAYRAM GÜNÜ TAŞ ATMA HANGİ VAKİTTE YAPILIR?
3013- Câbir (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bayram günü cemreyi kuşluk vakti, ondan sonraki günlerde ise öğleden sonra attı. (Buhârî, Hac: 97; Tirmizî, Hac: 63)
222- GÜNEŞ DOĞMADAN ÖNCE CEMRE-İ AKABE TAŞLANMAZ
3014- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre,
şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), Abdulmutt
3015- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) Minaya aile efradını erkenden gönderip onlara güneş doğuncaya kadar Cemre-i Akabeyi taşlamamalarını emretti. (Buhârî, Hac: 97; Tirmizî, Hac: 63)
223- KADINLAR CEMRE-İ AKABEYİ ERKEN TAŞLIYABİLİRLER Mİ?
3016- Müminlerin annesi Aişe (r.anha)dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) hanımlarından birine Cemre-i Akabeyi geceden gelip geceden taşlamasını ve orada yerinde kalmasını emretmişti. Atâ da ölünceye kadar böyle yapmıştı. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
224- AKŞAMDAN SONRA DA CEMRE TAŞLANIR MI?
3017- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)e Mina günlerinde yapılacak şeylerden soruluyordu da: Güçlük yok diyordu. Adamın biri: Kurban kesmeden traş oldum diye sordu. Rasûlullah (s.a.v) ona: Zararı yok buyurdu. Başka biride: Akşamdan sonra cemreyi taşladım diye sordu. Ona da: Zararı yok buyurdular. (Buhârî, Hac: 126; İbn Mâce, Menasik: 74)
225- ÇOBANLAR CEMRELERİ NASIL TAŞLARLAR
3018- Ebul Beddah b. Adiy (r.a), babasından naklediyor; Peygamber (s.a.v) çobanların cemreyi bir gün taşlayıp diğer gün taşlamamalarına izin verdi. (Ebû Davud, Menasik: 78; Tirmizî, Hac: 108)
3019- Yine Ebul Beddah Asım b. Adiy, babasından naklediyor: Rasûlullah (s.a.v), çobanların cemreleri geceleyin taşlayabilmelerine izin verdi. İlk günü böyle taşladıktan sonra kalan iki günü de tek günde birleştirip taşlayabilirler buyurdu. (Ebû Davud, Menasik: 78; Tirmizî, Hac: 108)
226- CEMRE-İ AKABE NEREDEN TAŞLANIR?
3020- Abdurrahman b. Yezid (r.a)ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Abdullah b. Mesuda insanlar Cemre-i Akabeyi üst taraftan taşlıyor denildi. Abdullah b. Mesud vadinin tam ortasından taşladı ve şöyle dedi: Kendisinden başka gerçek ilâh olmayan Allaha yemin ederim ki Bakara sûresi kendisine nazil olan zat tam buradan atmıştı. (Tirmizî, Hac: 62; İbn Mâce, Menasik: 64)
3021- Abdurrahman b. Yezid (r.a)ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Abdullah Kâbeyi soluna Arafatı sağına alarak cemreye yedi taş attı ve: Kendisine bakara sûresi inen kimsenin taş attığı yer işte burasıdır. dedi. (Tirmizî, Hac: 62; İbn Mâce, Menasik: 64)
3022-
Abdurrahman b. Yezid (r.a)ten rivâyete göre, şöyle
demiştir: Îbn Mesudu Cemre-i Akabeyi vadinin ortasından
taşlarken gördüm ve şöyle diyordu: Kendisinden
başka gerçek ilâh olmayan Allaha yemin olsun ki kendisine Bakara sûresi
inen zat, taşları buradan atmıştı. (Tirmizî, Hac: 62; İbn Mâce, Menasik: 64)
3023- Ameş (r.a) naklediyor, Haccactan işittim şöyle diyordu: Bakara sûresine inek sûresi demeyin, içersinde inekten bahsedilen sûre deyin. Bu sözü İbrahime naklettim. O da şöyle dedi: Abdullah b. Mesud Akabe cemresini atarken Abdurrahman b. Yezid de onun yanında imiş, Abdullah vadiyi tam ortalayarak ve cemreye yönelerek yedi tane taş atmış ve her taş atışında da tekbir getirmiş. Ben de halk dağa tırmanarak atıyor deyince, O: Kendisinden başka gerçek ilâh olmayan Allaha yemin ederim ki kendisine Bakara sûresi nazil olan zat taşları buradan atmıştı dedi. (Tirmizî, Hac: 62; İbn Mâce, Menasik: 64)
3024- Câbir (r.a)den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) cemrelere sapan taşı büyüklüğünde taşlar atmıştı. (Tirmizî, Hac: 62; İbn Mâce, Menasik: 64)
3025- Câbir (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)i cemreleri taşlarken gördüm, taşların büyüklüğü sapan taşı gibi idi. (Tirmizî, Hac: 62; İbn Mâce, Menasik: 64)
227- CEMRELERE ATILAN TAŞ SAYISI KAÇ OLMALI?
3026- Cafer b. Muhammed b. Ali b. Huseyn (r.a), babasından naklediyor ve şöyle diyor: Câbir b. Abdullahın yanına girmiştik ben: Rasûlullah (s.a.v)in haccıyla ilgili bazı şeyler anlat dedim. O da şöyle dedi: Rasûlullah (s.a.v), o ağacın yanından yedi tane taş attı, her taş atışında tekbir getiriyordu, vadinin tam ortasından atıyordu sonra kurban kesim yerine gidip kurbanını kesti. (İbn Mâce, Menasik: 63)
3027- Sad (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte hacdan döndük. Bazılarımız yedi taş attıklarını bazılarımız da altı taş attıklarını söylüyorlardı ve hiç kimse de birbirini kınamıyordu. (Müsned: 1362)
3028- Katade (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebu Miclezden işittim şöyle diyordu: İbn Abbasa cemrelerle ilgili sorular sordum; Rasûlullah (s.a.v)in altı mı yoksa yedi mi taş attığını bilmiyorum dedi. (Ebû Davud, Menasik: 78; Müsned: 3342)
228- HER TAŞ ATARKEN TEKBİR GETİRMEK
3029- Fadl b. Abbas (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)in binitinin arkasında idim, Akabe cemresini taşlayıncaya kadar telbiye getirmeyi bırakmadı. Yedi taş attı ve taş atışında da tekbir getiriyordu. (Müslim, Hac: 45; İbn Mâce, Menasik: 69)
229- CEMRE TAŞLANINCA TELBİYE GETİRMEYE SON VERİLİR
3030- Yine Fadl b. Abbas (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)in binitinin arkasındaydım. Akabe cemresini taşlayıncaya kadar telbiye getirdiğini duydum taşlayınca telbiyeyi kesti. (Müslim, Hac: 45; İbn Mâce, Menasik: 69)
3031- Yine Fadlin haber verdiğine göre, bizzat kendisi Rasûlullah (s.a.v)in binitinin arkasında oturuyordu. Rasûlullah (s.a.v), cemreyi taşlayıncaya kadar telbiye getirmeye devam etti. (Müslim, Hac: 45; İbn Mâce, Menasik: 69)
3032- Yine Fadl b. Abbas (r.a)tan rivâyete göre, bizzat kendisi Peygamber (s.a.v)in binitinin arkasında oturuyordu. Rasûlullah (s.a.v) cemreyi taşlayıncaya kadar telbiye getirmeye devam etti. (Müslim, Hac: 45; İbn Mâce, Menasik: 69)
230- CEMRELERE TAŞ ATTIKTAN SONRA DUA ETMEK
3033- Zuhrî (r.a)den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bize aktarılanlara göre, Rasûlullah (s.a.v), Mina da kurban kesilen yerin yanındaki cemreyi taşlarken yedi taş kullanmıştı, her taşı atarken de tekbir getiriyordu. Sonra cemrenin önüne geçerek kıbleye dönerek ellerini kaldırıp uzun süre dua yaptı sonra ikinci cemreye gelerek yine yedi taş attı ve her bir taş atışında tekbir getiriyordu sonra sol tarafa inip kıbleye yönelerek ellerini kaldırıp dua yaptı. Daha sonra Akabenin yanındaki cemreye giderek yedi taş ta oraya attı ve orada hiç durmadı. Zührî diyor ki: Sâlimden bu şekilde işittim o da babasından; o, da Rasûlullah (s.a.v)den bize aktarıp geldiler. İbn Ömerde aynen böyle yapardı. (Buhârî, Hac: 140; Dârimi, Menasik: 61)
231- CEMRELERDEN SONRA İHRAMLIYA NE HELAL OLUR?
3034- İbn Abbas (r.a)tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Cemreler taşlandıktan sonra kadınlarla cinsel ilişki dışında her şey helaldir. Güzel kokuda helâl midir? diye soruldu. O da şöyle karşılık verdi: Rasûlullah (s.a.v)i misk kokusunu süründüğünü gördüm. Acaba o koku sayılır mı? (İbn Mâce, Menasik: 69; Müsned: 1986)