3202)
"... İbn-i Ömer (Radtyalâhü anhümâ)'dan;
Şöyle demiştir:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) köpekleri
öldürmeyi etti"
emretti."
3203) "... Sâlim'in babası (Abdullah bin Ömer) (Radtyallâhü anhüm)'.
den; Şöyle demiştir :
Ben ResüluHah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den sesini yüksel-te rek
köpekleri öldürmeyi emrettiğini işittim ve av köpeği ile davar
kö-pegı dışında kalan köpekler öldürülüyordu."
AV
KÖPEĞİ, ZİRÂAT KÖPEĞİ VE DAVAR KÖPEĞİ
DIŞINDA KÖPEK EDİNMENİN YASAKLIĞI
3204) "... Ebû Hüreyre (Radıyallâkü ankyden. rivayet
edildiğine göre; Resûllulah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir:
Kim bir köpek edinirse, her gün o kimsenin İyi ameli (nin sevabı)
ndan bir kırat eksilir. Meğer ki o köpek ziraat köpeği veya
davar köpeği ola.*'
3205) "... Abdullah bin Muğaffel (Radıyallâkü
anh)'âen rivayet edildiğine göre; Resûllulah (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
3206) "... Süfyân bin Ebî Züheyr (Radıyallâkü ankyden; Şöyle demiştir :
Ben, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyururken
işittim:
Kim ne ekinine ne de davarına yararı olamayan bir köpek edinirse o
kimsenin amelin (in ecrin) den her gün bir kırat eksilir.
Süfyân bin Ebî Züheyr'e: (Bunu) Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'den
sen işittin (mi)? denildi. Süfyân:
Şu Mescİd'in Rabb'ına yemin ederim ki, evet (ben O'ndan
işittim) diye cevab verdi."
KÖPEĞİN AVLADIĞI AV HAYVANI
3207) "... Ebû Salebe el-Huşenî (Radıyallâhü
ank)'den; Şöyle demiştir:
Ben, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in yanına vararak: Biz
Ehl-i Kitâb bir kavmin memleketinde (Şam'da) bulunuyoruz. Onların k
abların d a yemek yiyiyoruz. Ve biz av diyaıındayız, ben
okumla av avlıyorum, eğitilmiş köpeğimle av avlıyorum
ve eğitilmemiş köpeğimle de av avlıyorum, (Ne buyuruyorsunuz?)
dedim. Ebû Sa'lebe demiştir ki: Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem) (bana) şöyle buyurdu t
Ehl-i Kitâb bir kavmin memleketinde bulunduğunuza dâir
anlattığın hususa karşı hüküm şudur: Ehli
Kitab'm kablanndan başka kablan bulabildiğiniz sürece onların
kablannda yemek yemeyiniz.
3208) "... Adî bin Hatim
(Radtyaüâhü anâj'den; Şöyle demiştir:
Ben, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'e: Biz köpeklerle av avlayan
bir topluluğuz, diyerek bunun hükmünü sordum. Buyurdular ki:
Sen eğitilmiş köpeklerini av peşine Allah adını
anarak salıverdiğin zaman (avı) öldürürlerse, senin için
tuttuklarını ye. Meğer ki köpek (o avdan bir şey) yiye. Eğer köpek (ondan
bir şey) yiyerse, artık sen yeme. Çünkü ben köpeğin avı
kendi nefsi için yakaladığından korkarım. Şayet
başka köpekler senin ava saldığın köpeklere
karışırsa öldürdükleri avı yeme.
MECÛSİNİN KÖPEĞİ VE TAMAMEN SİYAH
KÖPEĞİN AVLADIĞI AV
3209) "... Câbir bin Abdillah
(Radtyallâhü anhümâydan; Şöyle
demiştir :
Biz, onların, yâni mecûsîlerin köpeğinin ve kuşunun
avından men edildik."
3210) "... Ebû Zer(r-ı Gıfârî)
(Radtyallâhü anhyden: Şöyle demiştir:
Ben tamamen siyah olan köpeği (n durumunu) Resûlullah (Sal-lallahü
Aleyhi ve Sellem) 'e sordum. Buyurdu ki: Bir şeytandır."
3211) "... Ebû Salebe el-Huşenî (Radtyallâhü anhyâen
rivayet edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (kendisine) :
Okunla avladığın avı ye, buyurmuştur."
3212) "... Adî bin Hatim (RadtyaUâkü öĞA>'den;
Şöyle demiştir: Ben bir kere:
Yâ Resûlallah! Biz şüphesiz ok atıcı (yâni okla
avcılık eden)
bir kavimiz, dedim. O buyurdu ki:
(Ava) ok atıp (onu) deldîğin zaman deldiğin (av)ı
ye."
3213) "... Adî bin Hatim (Radtyallâhü anAJ'den; Şöyle
demiştir:
Ben bir kere:
Yâ Resûlallah! Ben ava (ok) atarım
da avı bir gece bulamam
(yâni bir-iki gün sonra bulurum. Ne buyurulur)? dedim.
Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki t
Sen avda kendi okunu bulduğun ve onun vücûdunda (ölümüne sebeb
olabilecek) başka bir şey (in izini) bulamazsan onu ye,
buyurdu."
Mİ'RÂZ (UCU SİVRİ DEÛNEK VEYA BİR NEVÎ OK)
İLE AVLANAN AV
3214) "... Adî bin Hatim (Radtyollâkü anhyden; Şöyle
demiştir:
Ben mi'râz ile avlama hükmünü Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'e
sordum. O buyurdu ki t
Mi'râz'ın keskin tarafıyla vurduğun avı ye ve enli
tarafıyla vurduğun av, mevkûz (yâni taş ve* sopa gibi bir
cisimle öldürülmüş hayvan hükmünde) dır."
3215) "... Adî bin Hatim (Radtyaltâhü anA/den; Şöyle
demiştir:
Ben mi'râz (ile av vurma meselesin) i Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem) 'e sordum. O buyurdu ki:
(Mi'raz ile vurduğun avı) yeme. Meğer ki mi'râz (avı)
yaralayıp vücûdunu dele. (Yâni o takdirde ye.)"
ETÎ YENEN
HAYVAN HAYATTA OLDUĞU HALDE
VÜCÛDUNDAN KESİLEN PARÇA (NIN MURDAR
OLDUĞUNU BEYÂN EDEN
HADİSLER)
3216) "... İbn-i Ömer (Radtyalâhü anhümâ)'âa.n rivayet
edildiğine göre; Peygamber (SallaUahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur:
(Eti yenen) hayvan hayatta iken vücûdundan bir parça kesilirse, kesilen
kısım murdardır.1'
3217) '... Temîm-i Dârî (Radtyatlâkü anh)'6en rivayet edildiğine göre:
Kesûlullah (SallaUahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
Zamanın sonunda develerin hörgüderini ve koyunların
kuyruklarını (diri iken) kesen bir topluluk olacaktır.
Bilmiş olun ki bir diriden ne kesilirse, kesilen kısım
murdardır."
BALIKLARI VE ÇEKİRGELERİ AVLAMAK
3218) "... Abdullah bin Ömer (Radıyallâhü anhümâ)'âan rivayet edildiğine göre; Resûlullah
(Sallatlakü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
Biz (mü'minler) e iki ölü hayvanın yenilmesi helâl
kılındı: Balık ve çekirge."
Not: Zevâid'de şöyle denilmiştir :
Bunun senedinde Abdurrahmân bin Zeyd bin Eşlem bulunur. Bu, zayii bir
râvidir.
3219) "... Selmân (RadıyaHâhü anh)'âen rivayet edildiğine
göre; Re-sûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)7e
çekirge (yi yemenin hükmü) soruldu ve O. şöyle buyurdu :
(Çekirge) Allah'ın (kuşlardan olan) askerlerinin çoğudur. Ben
çekirgeyi yemem ve yenilmesini haram kılmam."
3220) "... Enes bin Mâlik (Radtyattâhü aĞ/t>'den
rivayet edildiğine göre: Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in
zevceleri çekirgeleri tabaklar üstünde birbirlerine hediye ederlerdi."
3221) "... Câbir ve Enes bin Mâlik (Radıyallâhü anhümâ
)'âa.n rivayet edildiğine göre :
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) çekirge aleyhinde beddua ettiği
zaman:
A11 ah im! Çekirgenin büyüklerini helak et, küçüklerini öldür,
yumurtalarını boz, sonunu kes (yâni hepsini yok et) ve
ağızlarım maişetlerimizden ve
rızıklarımızdan tutup bağla. Şüphesiz sen
duayı işi-ticisin, buyururdu. Bir adam i
Yâ Resûlallah! Allah'ın askerlerinden biri (olan çekirge) aleyhinde
sonunun kesilmesi (yâni türünün yok edilmesi) için nasıl duâ edersin? diye (bunun hikmetini) sordu. Resûl-i Ekrem (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem) :
Çekirge, balığın denizde saçtığı bir
yaratıktır, buyurdu. (Râvî) Hâşim demiş ki:
(Râvî) Ziyâd dedi ki:
Balığın çekirgeyi saçtığım gören bir adam bana
durumu anlattı."
3222) "... Ebû Hüreyre (Radıyaltâkii
anhyden; Şöyle demiştir:
Biz, Peygamber (Saîlallahü Aleyhi ve Sellem) in beraberinde bir hac veya bir
um re'ye çıktık. Sonra yolda bir çekirge topluluğu
karşımıza çıktı. Biz de
kamçılarımızla ve ayakkabılarımızla onlara
vurmaya başladık. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem) :
Çekirgeyi (ihramda olduğunuz halde) yeyiniz. Çünkü çekirge deniz
avındandır, (Yâni ihrâmlı kimseye yasak değildir),
buyurdu."
ÖLDÜRÜLMESİ YASAK KILINAN HAYVANLAR
3223) "... Ebû Hüreyre (Radıyallâhü aĞA/'den;
Şöyle demiştir:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), göçegen kuşu, kurbağa,
karınca ve çavuş kuşu öldürmeyi yasakladı."
3224) "... İbn-i Abbâs (Radtyallâhü ankümâ)'dan; Şöyle demiştir:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (şu) dört hayvanı
öldürmeyi yasakladı: Karınca, bal ansı, çavuş kuşu
ve göçegen kuşu."
3225) "... Ebû Hüreyre (Radıyallâhü üğA>'den
rivayet edildiğine göre:
Allah'ın Peygamberi (Hz. Muhammed) (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurmuştur:
Peygamberlerden birini bir karınca ısırmış. Bunun
üzerine o peygamber karıncaların köyü (yâni yuvalarının
yakılmasını emretmiş de yakılmış. Bunun
üzerine Allah (Azze ve Celle) o Peygamber'e s
Bir karıncanın seni ısırması nedeniyle sen
(Allah'ı) teşbih eden
ümmetlerden bir ümmeti (yâni karınca topluluğunu) helak ettin? diye (ayıplayıcı) vahiy indirdi."
3226) "... Saîd bin Cübeyr (Radtyallâhü anhümâydan rivayet
edildiğine göre:
Abdullah bin Muğaffel (Radıyallâhü anh)'ın bir akrabası
bir kere sapanla fiske taşı attı (veya fiske taşı
parmakları arasında tutup attı). Abdullah bin Muğaffel de
adamı (bu işten) menetti ve dedi ki:
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) sapanla taş atmayı (veya
fiske taşı parmaklan arasında tutup fırlatmayı)
yasakladı ve s Şüphesiz bu fiske taşı ne bir av avlar ne
de düşmanı yaralayıp öldürür ve lâkin bu taş diş
kırar, göz çıkarır, buyurdu.
Abdullah bin Muğaffel'in akrabası bir süre sonra taş atma
işini tekrar yapınca (gören)
Abdullah bin Muğaffel (ona) :
Be adam, ben sana
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in bunu
yasakladığını anlattım. Sen bu işi yine
yaptın? Artık bundan sonra seninle hiç
konuşmayacağım, dedi."
3227) "... Abdullah bin Mugaffel (Radıyallâhii ank)Jden; Şöyle demiştir:
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) sapanla (veya iki şe-hâdet
parmağıyla, ya da şehâdet parmağı ve büyük parmakla)
fiske taşı atmayı yasakladı ve şöyle buyurdu .
Şüphesiz bu taş avı öldürmez ve düşmanı
paralayıp öldürmez ve lâkin gözü yarıp giderir ve dişi
kırar."
VEZAĞ (YÂNİ ALACA KELERLERİ)
3228) "... Ümmü Şerîk (Radıyallâhü anhâ)'düTi
rivayet edildiğine göre: Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) alaca kelerleri öldürmeyi kendisine
emretmiştir."
3229) "... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü anh)'den rivayet edildiğine
göre; Resûlîulah (Sallallahü A leyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
Kim bir alaca keleri ilk darbede (vuruşta) öldürürse o kimse için
şu kadar sevab vardır. Kim bir alaca keleri ikinci darbede
öldürürse
1-7- 16. babın girişine
bakılsın.
o kimse için (birincisinden az) şu kadar cevab
vardır. Ve kim bir alaca keleri üçüncü darbede öldürürse o kimse için
(ikinci defada-kinde anlattığı sevabtan az) şu kadar
sevab vardır."
3230) "... Âişe (Radıyallâhü anhâ)'dan rivayet
edildiğine göre:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) alaca kelere
fâsıkcık buyurdu."
3231) "... Fâkih bin el-Müğîre'nin âzadh cariyesi Sâİbe (Radıyallâhü
ankâ) 'dan rivayet edildiğine göre :
Kendisi bir kere Âişe (Radıyallâhü anhâ)'mn yanına girmiş
ve odasında bir tarafa konulmuş bir mizrâk görmüş. Bunun
üzerine (Hz. Âişe'ye) :
Ey mü'minlerin anası! Sen bu mizrakla ne yapıyorsun? diye sormuş. Âişe (Radıyallâhü anhâ) da t
Biz bununla şu alaca kelerleri öldürüyoruz. Çünkü İbrahim
(Peygamber) ateşe atıldığı zaman alaca kelerler
hâriç, yer yüzünde olan bütün hayvanların o ateşi söndürdüklerini,
fakat alaca kelerlerin İbrahim aleyhine (ateşe) üfürdüğünü
Allah'ın Peygamberi (Hz. Mu-hammed) (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bize
haber verdi. Sonra Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) alaca keleri
öldürmeyi emretti."
3232) "... Ebû Salebe el-Huşenî (RadtyaUâhü anlı)'âen rivayet edildiğine güre :
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) azı dişi olan
yırtıcı hayvanları yemeyi yasaklamıştır.
(Râvi) Zühri: Ben Şam'a girinceye kadar bu hadîsi (Hicaz âlimlerinden)
işitmemiştim, demiştir."
3233) "... Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anh)y(\en
rivayet edildiğine göre, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
Azı dişi olan yırtıcı hayvanların hepsinin
etini yemek haramdır, buyurmuştur."
3234) "... İbn-İ Abbâs (Radtyallâhü anhüntâ)'dan; Şöyle demiştir:
Resuluilah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) yırtıcı hayvanlardan
azı dişi olanların hepsini yemeyi ve kuşlardan
tırnaklan, pençeleri olanların hepsini (yemeyi) Haybertin fethi)
günü yasak kıldı."
KURT
VE TİLKİ
3235) "... Huzeyme bin Cez' (Radtyallâhü ank)'âen;
Şöyle demiştir: Ben (bir kere) :
Yâ Resûlallah! Ben kara hayvanların hükmünü sormak üzere huzura geldim.
Tilki hakkında ne buyurursunuz? dedim. Resûl-i Ekrem
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
Tilkiyi kim yiyer? buyurdu. Ben t
Yâ Resûlallah! Kurt hakkında ne buyurursunuz? dedim.
Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
Kendisinde hayır (takva) bulunan bir kimse kurt yiyer (mi)? buyurdu."
SIRTLAN
3236) "... Abdurrahman bin Ebî Ammâr (Radtyallâhü anhyden;
Şöyle demiştir:
Ben, Câbir bin Abdillah (Radıyallâhü anhümâ) 'ya sırtlanın
hükmünü sorarak: Sırtlan bir av mıdır? dedim. Câbir; evet,
dedi. Ben: Onu yiyebilir miyim? dedim. Câbir; evet,
diye cevab verdi. Ben: Bu, Re-sûlullah (Sallallahü Aleyhi ve SellemJ'den
işittiğin bir şey mi? diye sordum. Câbir; evet, dedi."
3237) Huzeyme bin Cez' (Radtyallâhü anhyûçn; Şöyle
demiştir: Ben (bir kere) :
Yâ Resülallah! Sırtlan hakkında ne buyurursunuz? dedim.
Re-sûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
Sırtlanı kim yiyer? buyurdu."
3238) "... Sabit bin Yezîd el-Ensârî (Radıyallâhü anh)'6en; Şöyle demiştir :
Biz (bir askerî birlik içinde) Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in
beraberinde (bir yolculukta) bulunuyorduk. (Yolculuk esnasında) halk
Dıbâb (kelerler) i yakaladılar ve kebab edip yediler. Ben de bir
Dabb (keler) yakaladım ve kebab ettikten sonra Peygamber (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem)'in yanına götürdüm. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem), yapraklan soyulmuş bir hurma dalını alıp onunla
kelerin parmaklarını saymaya başladı. Sonra:
İsrail oğullarından bir grup yerde yürüyen dört ayaklı
hayvanlar suretine çevirilmiştir. Ben gerçekten bilemeyeceğim,
onların kelerler olması umulur, buyurdu. Ben:
Halk bunları kebab edip yediler, dedim. Peygamber (Sallalîahü Aleyhi ve
Sellem) (bundan) yemedi ve yasak da etmedi."
3239) "... Câbir bin Abdillah (Radtyallâhü anhümâ)'âan;
Şöyle demiştir:
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Dabb' (keler) i haram
kılmadı ve lâkin ondan tiksindi. Şüphesiz o, tüm
çobanların yiyeceğidir. Şüphesiz Allah (Azze ve Celle) bâzı
kimseleri ondan yararlandırır. Eğer o benim yanımda olsaydı
yiyerdim.
... Câbir (Radıyallâhü anh),Ömer bin el-Hattâb
(Radıyallâhü anh) aracılığıyla bunun mislini
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'den rivayet etmiştir."
3240) "... Ebû Saîd-i Hudrî (Radtyallâhü anhyden;
Şöyle demiştir:
Besûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (bir defa) namazdan dönünce Soffa
ehlinden bir adam O'na seslenerek t
Yâ Resûlallah! Bizim arazimiz Dabb (keler) leri bol olan bir arazidir.
Kelerler (in etini yemek) hakkında ne buyurursun? dedi.
Re-sûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
Kelerin meshedilmiş bir ümmet olduğu (bilgisi) bana
ulaşmıştır, buyurdu. Sonra kelerin etini yemeyi emretmedi
ve yasak da etmedi.*'
3241) "... Hâlid bin el-Velîd (Radtyaüâhü ank)'âen;
Şöyle demiştir:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'e kebab edilmiş bir keler
getirilip yakınma konuldu. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
de ondan yemek için elini uzattı. Orada hazır bulunan dardan biri
veya birkaçı) :
Yâ Resûlallah! Bu, keler etidir, dedi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) elini ondan
çekti. Sonra Hâlid
(bin el-Velid) :
Yâ Resûlallah! Dabb (keler) haram mıdır? diye
sordu. Resûl-İ Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
Hayır. Lflkin bu hayvan benim memleketimde yoktu. Ben kendimi ondan
tiksinir durumda buluyorum, buyurdu. Râvi demiştir ki: Bunun üzerine Hâlid,
Dabb (keler) e eğildi ve ondan yedi. Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve
Sellem) de ona bakıyordu."
3242) "... İbn-i Ömer (Radtyallâhü ankümâydan rivayet
edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
Ben haram etmem, buyurmuştur. Yâni Dabb (keler) i."
TAVŞAN
3243) "... Enes bin Mâlik (Radıyallâhü anh)'den; Şöyle
demiştir: Biz (bir yolculukta) Merr-i Zahrân (denilen semt) den geçerken
bir tavşanı ürkütüp kaçırdık. Yolcular onun
arkasından koştularsa da yorulup âciz kaldılar. Bunun üzerine
ben koştum ve nihayet hayvana yetiştim ve yakalayıp Ebû
Talha'ya getirdim. Ebû Talha da tavşanı kesti ve kuyruk çevresi ile
oyluğunun üst tarafını (benimle) Peygamber (Sallallahü Aleyhi
ve Sellemî'e gönderdi. Peygamber de bu hediyeyi kabul etti."
3244) "... Muhammed bin Safvân (Radıyallâhü anh)'den rivayet
edildiğine göre:
Bir kere kendisi (avlayıp boğazladıktan sonra)
astığı iki tavşanla birlikte Peygamber (Sallallahü Aleyhi
ve Sellem) 'in yanından geçti de:
Yâ Resulallah! Ben bu iki tavşanı tuttum da onlan boğazlamak
için to demir (bıçak) bulamadım. Bu nedenle hayvanları bir
merve (yânı bıçak gibi keskin, ak ve berrak bir taş
parçası) üe boğazladım Ben (bunların etini) yiyebilir
miyim? dedim. O *
Ye, buyurdu."
3245) "... Huzeyme bin Cez' (Radtyallâhü anhyâen;
Şöyle demiştir:
Ben (bir kere) :
Yâ Resulallah! Bâzı yer hayvanları hakkında sana soru sormak üzere yanına geldim.
Dabb (bir nevî keler) hakkında ne buyurursun? dedim.
Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
Ben onu yemem ve haram da kılmam, buyurdu. Huzeyme demiştir ki: Ben:
Şüphesiz ben senin haram kılmadığın şeyden
yiyerim (haram kılmadığın bir şeyi) niçin (yemezsin)
? Yâ Resulallah, dedim. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
Ümmetlerden biri kaybolmuş (hayvan şeklinde çevirilmiş) tir.
Ve beni şüpheye düşüren bir yaratık gördüm (Yâni
meshedilmiş ümmetin keler şekline çevirilmiş olması
muhtemeldir), buyurdu. Ben t
Yâ Resulallah! Tavşan hakkında ne buyurursun? dedim.
Resül-İ Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
Ben onu yemem ve yenmesini haram da etmem, buyurdu. Ben: Senin haram
kılmadığın şeyden şüphesiz yiyerim ve
(tavşan etini) niçin (yemezsin)? Yâ Resulallah, dedim. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
Tavşanın kan
attığı (yâni kadın gibi hayız âdeti gördüğü)
bana haber verildi, buyurdu."
3246) "... Ebû Hüreyre (Radıyaliâhü anft/den rivayet
edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve S eli em) :
Denizin suyu temizleyici (yâni abdestsizliği ve pisliği giderici)
-dir, meytesi (yâni boğazlanmadan ölen avı) helâldir,
buyurmuştur.
3247) "... Câbir bin Abdillah (Radtyallâhü anhümâyâan rivayet
edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir:
Deniz suyunun sahile attığı ve geri çekilmekle sahilde
bıraktığı avı yeyiniz. Denizde ölüp de su yüzüne
çıkan (av)ı yemeyiniz."
KARGA
3248) "... İbn-i Ömer (Radıyallâhü anhümâ)'da.n;
Şöyle demiştir:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), Karga'ya fâsık adını
taktığı halde kim etini yiyer? Allah'a and olsun ki, karga
temiz (yiyecek) lerden değildir."
3249) "... Âişe (RadtyaUâhü anhâydan rivayet
edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur:Yılan fâsıktır,
akrep fâsıktır, fare fâsıktır ve karga
fâsıktır." (Bu hadîsi Âişe'den rivayet eden yeğeni) Kasım'a: Karga
yenir mi diye soruldu. Kasım: Resûlullah (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem), (karga'ya) fâsık dedikten sonra kim onu yiyer? dedi."
KEDİ
3250) ■'... Câbir (Radıyallâhü anh)'<]en; Şöyle demiştir:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) kediyi yemeyi ve bahasını
(yâni satıp bedelini almayı) yasakladı."
|