3. Allah'ı Anmadan Konuşmanın Mekruhluğu
6. Birinin Yanında İki Kişinin Gizli Konuşması
8. Malı Gereksiz Yerlere Harcamak Ve İki Yüzlülük
9. Bir Kimsenin Ameli Yüzünden Topluma
11. Gök Gürültüsü Duyulunca Ne Denir?
12. Resülullah (S.A.V.Vinterikesi
1. Abdullah
b. Ömer (r.a.)'den Resûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edildi: «Bir
kimse, müslüman kardeşine: "Ey kâfir" derse ikisinden birisi bu söze
duçar olur.»[1]
2. Ebû
Hureyre (r.a.)'den Resûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edildi:
«Bir kişinin
"insanlar kahrolsun" dediğini işittiğinde (bil ki) o kişi onlardan en
çabuk helake uğrayanı olur.»[2]
3. Ebû
Hüreyre (r.a.)'den Resûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edildi:
«Sizden hiç kimse: "Zamanın kötülüğü!" demesin. Zira zamana nisbet edilen
şeyi yapan Alkıh'dır.»[3]
4. Yalıya b.
Said der ki, Meryem oğlu Isa (Hz. îsa) yolda bir domuzla karşılaşınca ona:
«— Emniyetle git»
dedi. isa'ya:
«— Bu sözü domuza mı
söylüyorsun? diye sordular. Isa şöyle cevap verdi:
«— Ben dilimi kötü söz
söylemeye alıştıracağımdan korkuyorum.»
5. Bilal b.
Haris el-Müzenî şunları rivayet etti: Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: «Bir
adam Allah'ın razı olacağı bir söz söyler, o sözün ulaşacağı yere ulaşmadığını
zanneder. Allah kıyamet gününe kadar bu söz sebebiyle ondan razı olduğunu
yazar. Bir kimse de, Allah'ın gazabını mucip bir söz söyler, o sözün ulaşacağı
yere ulaşmadığını zanneder. Bu söz sebebiyle, kıyamet gününe kadar Allah o
kişiye gazab ettiğini yazar.»[4]
6. Ebû
Hüreyre (r.a.) der ki: Bir kişi bir söz söyler de o sözden dolayı cehennem
ateşine düşeceği hatırına gelmez. Bir kimse de bir söz söyler, bu sözden dolayı
Allah'ın kendisini cennete koyacağı aklına gelmez.[5]
7. Abdullah
b. Ömer (r.a.) der ki: Doğudan iki kişi gelerek hitabede bulundular.
Açıklamaları halkın hoşuna gidince Resûlullah (s.a.v.): «Beyanda sihir vardır»
veya «Bazı beyanlar sihirdir» buyurdu.[6]
8. imam
Malik'e şöyle rivayet edildi: Meryem oğlu îsa şöyle derdi: Allah'ı anmaksızın
çok konuşmayın. Sonra kalbleriniz katılaşır. Katı kalb ise, Allah'dan uzaktır,
fakat siz bilemezsiniz. Siz tanrılarmışcasma insanların günahlarına bakmayınız.
Kullar gibi kendi günahlarınıza bakınız. Zira insanlar (günahlara) duçar olur
ve ondan kurtulabilir. Belâya uğrayanlara acıyın. Afiyetten dolayı da Allah'a
hamd edin.[7]
9. imam
Malik'e şöyle rivayet edildi: Hz. Peygamberin hanımı Aişe.(r.a.) yatsıdan
sonra ailesinden bazılarına haber göndererek: «Kâtip meleklere istirahat
vermez misiniz?» derdi.
10. Mahzum
kabilesinden Abdullah b. Hattab'ın oğlu Mutta-lib derki: Bir zat Resûlullah
(s.a.v.)'e:
«— Gıybet nedir?» diye
sorunca Resûlullah (s.a.v.):
«— Bir kişinin duyduğu
zaman hoşlanmayacağı şeyleri ani a t m andır.» buyurdu. Adam:
«—Ya Resûlallah gerçek
olursa da mı?» diye sordu. Resûlullah (s.a.v.):
«— Asılsız bir şey
söylersen bu iftira olur.» buyurdu.[8]
11. Atâ b.
Yesar, Resûlullah (s.a.v.)'ın şöyle buyurduğunu rivayet etti: «Allah bir
kimseyi iki şeyin şerrinden korursa, o kişi cennete girer.» Bunun üzerine bir
zat:
«— Ya Resûlallah
(bunları) bize söyleme» deyince Resûlullah (Sa.v.) da sustu. Sonra dönerek,
birinci sözünü aynen tekrar etti. Adam yine ona:
«— (Onları) bize haber
verme Ya Resûlallah» dedi. Resûlullah (s.a.v.) yine sustu. Sonra aynı sözünü
tekrarladı. Bunun üzerine adam:
«— (Onları) bize haber
verme ya Resûlallah!» dedi. Sonra Resûlullah (s.a.v.) yine aynı sözünü
tekrarladı. Adam da ilk sözünü söyleme cihetine gidince.yanmdaki bir zat onu
susturdu. Resûlullah (s.a.v.) bunun üzerine şöyle buyurdu: «Allah bir kimseyi
iki şeyin şerrinden korursa, o kişi cennete girer: Dilinin ve cinsî
organlarının! Dilinin ve cinsî organlarının!..»[9]
12. Zeyd'in
babası Eşlem şöyle rivayet etti: Ömer b. Hattab, Ebu Bekir dilini çekerken onun
yanına girdi ve ona: «Allah seni bağışlasın, yapma!» deyince Ebû Bekir (r.a,):
«— Bu, beni tehlikeye
düşürdü» dedi.
13. Abdullah
b. Dinar der ki: Ben ve Abdullah b. Ömer (r.a.), Utbe oğlu Halid'in çarşıdaki
evinde idik. Bir kişi gelerek Abdullah, ile gizli konuşmak istedi. Orada
Abdullah ile gizli konuşmak isteyen adamdan ve benden başka kimse yoktu.
Abdullah dört kişi olmamız için bir adam daha çağırdı. Bana ve çağırdığı adama
şöyle dedi: Biraz bekleyin. Ben Resûlullah (s.a.v.)'i şöyle derken işittim:
«Bir kişinin yanında, iki kişi gizli konuşmasın»
14. Abdullah
b. Ömer (r.a.)'den Resûlullah (s.a.v.)'m şöyle buyurduğu rivayet edildi: «Üç
kişi birarada bulunduğunda ikisi gizli konuşmasın.»[10]
15. Safvan
b. Süleym şöyle rivayet etti: Bir zat Resûlullah (s.a.v.)'e:
«— Hanımıma yalan
söyleyebilir miyim ya Resûlallah?»diye sordu. Resûlullah (s.a.v.):
«— Yalanda hayır
yoktur.» buyurdu. O zat:
«— Ona bir takım vaadlerde
bulunup[11]
kendisine söyleyebilir miyim?» diye sorunca, Resûlullah (s.a.v.):
«— Bunda bir günah
yoktur.» buyurdu.[12]
16. îmam
Malik'e rivayet edildiğine göre Abdullah b. Mesud şöyle derdi: Doğru sözden
ayrılmayın. Çünkü doğruyu söylemek iyi amel yapmaya, iyi amel yapmak da cennete
götürür. Yalandan sakının. Çünkü yalan günaha götürür. Günah ise cehenneme götürür.
Nitekim: «Doğru konuştu, iyi amel işledi; yalan konuştu, günaha girdi» sözü
meşhurdur.[13]
17. imam
Malik'e şöyle rivayet edildi: Lokman'a ondaki fazileti kast ederek:
«— Gördüğümüz bu
fazilete seni ulaştıran nedir? diye sorulduğunda, Lokman:
«Doğru konuşmak,
emaneti yerine getirmek ve gereksiz işleri terk etmek» diye cevap verdi.
18. imam
Malik'in rivayet ettiğine göre Abdullah b. Mesud (r.a.) şöyle derdi: Kul yalan
konuşmaya devam ettikçe, Allah katında yalancılardan yazılıncaya ve kalbinin
tamamı karanncaya kadar kalbinde siyah bir leke belirir.[14]
19. öaivan
b. Süleym der ki: Resûlullah (s.a.v.)'e: «— Mü'min korkak olur mu?» diye
sorulduğunda: «— Evet» diye cevap verdi.
«— Mü'min yalancı olur
mu?» diye sorulunca da: «— Hayır» buyurdu.[15]
20. Ebu
Hüreyre (r.a.)'den Resûlullah (s.a.v)'in şöyle buyurduğu rivayet edildi:
«Allah sizden üç hususta razı olur ve üç hususta da size gazap eder. Sizin
kendisine ibadet edip ona hiçbir ortak koşmamanıza; toptan Kur*an-ı Kerim'e
yapışmanıza ve Allah'ın başınıza geçirdiği kişilere itaat etmenize razı olur.
Dedikodu yapmanıza, malınızı gereksiz yerlere harcamanıza ve çok soru
sormanıza da gazab eder.»[16]
21. Ebû
Hüreyre (r.a.)'den Resûlullah (s.a.v.)'m şöyle buyurduğu rivayet edildi:
İnsanların en kötüsü, şunlara bir yüzünü, bunlara da başka bir yüzünü gösteren
iki yüzlü kimselerdir.»[17]
22. imanı
Malik'e şöyle rivayet edildi: Hz. Peygamberin hanımı Ümmü Seleme;
«— içimizde salih
kimseler varken biz helak olur muyuz ya Resûlallah?» dediğinde, Resûlulîah
(s.a.v.):
«— Evet, kötülük
çoğalınca helak olursunuz» diye cevap verdi.[18]
23. Ömer b.
Abdülaziz, şöyle bir söz söylenirdi, dedi: «Yüce Allah bir kişinin günahından
dolayı topluma azab etmez, fakat bir kötülük açık olarak işlenirse toplumun
hepsi azaba duçar olurlar.»
24. Enes b.
Malik (r.a.) der ki: Ömer b. Hattab (r.a.) ile beraber çıkmıştık. O, bahçeye
girdi, aramızda bir duvar vardı. Onun şöyle dediğini işittim:
«— Ömer b. Hattab
mü'minleınn emiri! Bak, bak!.. Allah'a yemin ederim ki, ya Allah'dan korkarsın
veya sana azab eder.»
25. Kasım b.
Muhammed şöyle derdi: Yapmadıkları bir şeyi konuşmayı sevmeyen insanlarla
yaşadım. (Sahabeleri kast ediyor)
îmam Malik der ki:
Kasım, bununla ameli kast etmiştir. Zira kişinin sözüne değil ameline bakılır.[19]
26. Abdullah
b. Zübeyr'in oğlu Amir, gök gürültüsünü duyduğu zaman konuşmayı bırakır ve
şöyle derdi:
«Gök gürlemesi hamd
ile, melekler de korku ile onu teşbih eder.»[20]
Bundan sonra da: «Bu, elbette ki yeryüzündekilere şiddetli bir tehdittir»
derdi.
27.
Mü'minlerin annesi Hz. Aişe (r.a.)'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah
(s.a.v) vefat edince, hanımları Osman b. Affan (r.a.)'ı, Ebû Bekir (r.a.)'e
gönderip Resûlullah (s.a.v.)'dan kendilerine düşen mirası ondan istemesini
söylediler. Bunun üzerine Hz. Aişe (r.a.) onlara; Resûlullah (s.a.v):
«— Biz miras
bırakmayız; bizim bıraktığımız sadakadır.» buyurmamış mıydı? dedi.[21]
28. Ebû
Hüreyre (r.a.)'den: Resûlullah (s.a.v.)'ın şöyle buyurduğu rivayet edildi:
«Benim varislerim altın paraları bölüşmez. Hanımlarımın nafakasından ve
işçimin masrafından başka bıraktıklarım sadakadır.»[22]
[1] Buharı, Edeb, 78/13.
[2] Müslim, Bir 45/41, no: 139.
[3] Buharî, Edeb, 78/101; Müslim, Elfaz, 40/1, m>:4.
[4] Ebu Hureyre'den buna yakını merfu olarak rivayet
edilir. Bkz. Buharı, Rıkâk, 81/23; Müslim, Zühd, 53/6, no:49,
[5] Bu mevkuftur.
Abdurrahman b. Abdillah
b. Dinar -babası- Ebu Salih Ebu Hureyre yoluyla merfu olarak rivayet edilir:
Buharı, Rıkâk, 81/23.
[6] Buharı, Tıb, 86/51.
[7] Mürseldir. Alâ b. Abdirrahman b. Ya"kub -babası-
Ebu Hureyre senediyle mevsuldür; Müslim, Bir, 45/20, no:70.
[8] Şeybani,956,
[9] Ebu Ömer derki; Malik'ten, bildiğim kadarıyla
ihtilafsız mürseldir. Buharı, Sehl b. Sa'd'den mevsul olarak rivayet eder:
Rıkak, 81/23.
[10] Buharı, tsti'zân, 79/45; Müslim, Selâm, 39/15, no:36.
[11] Yerine getireceğine inandığı vaadler demektir.
[12] Mürseldir. Ebu Ömer der ki: Hiçbir yoldan müsned olduğunu
bilmiyorum.
[13] Buharı, Edeb, 78/69; Müslim, Bir, 45/29, no: 103-3 05,
[14] Mevkuftur, hükmü merfudur. Çünkü bu konuda içtihada
yer yoktur.
[15] Mürsel veya mu'daldir, ebu Ömer derki: Sağlam
biryoldan müsned olarak-bilmiyorum. Hasen-mürsel bir hadistir.
[16] Müslim, Akdiye, 30/5, no:10.
[17] Buharı, Ahkam, 93/27; Müslim, Bİr, 43/26, no: 99.
[18] İbn Abdilber der ki: Bu hadis Ummu Seleme'den, sadece
kuvvetli olmayan bir yoldan bilinir.
Zeynebb. Cahş'tan
bilinmektedir, meşhur ve mahfuzdur. Bkz. Buharı, Enbiya, 60/7; Müslim, Fiten,
52/1, no:l.
[19] Nitekim Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmuştur: «Ey
iman edenler! Niçin yapmıyacağınız şeyi söylüyorsunuz? Allah yanında en kötü
şey, yapmıyacağınız şeyi söylemektir.» (Saff, 2-3).
[20] Râd, 13.
[21] Buharı, Feraid, 85/3; Müslim, Cihad, 32/16, no:51.
[22] Buharı, Feraid, 85/3; Müslim, Cihad, 32/16, no:55.