AMEL (YÂNÎ FARZ, VÂCİB VE
SÜNNET OLAN HER TÜRLÜ İBÂDET VE HAYIR İŞLEMEN) İN
FAZÎLETİ
BİR ADAMIN ÇOCUĞU
OLMADAN ÖNCE KÜNYE (YÂNÎ FALANIN BABASI SOYADINI) ALMASI
BİR BİNEK HAYVANINA
ÜÇ KİŞİNİN BİNMESİ
BİR KİMSENİN
BAŞKA BİR KİMSEYİ ÖVMESİ BABI
BİR KİMSENİN
YALNIZ BAŞINA KALMASININ MEKRUHLUĞU
İSTİĞFAR
(GÜNAHLARIN BAĞIŞLANMASINI ALLAH'TAN DİLEMEK)
KERAHAT EDİLEN
(YÂNİ CÂÎZ SAYILMAYAN) ŞÎİR (ÇEŞİDİNİN
BEYÂNI)
KİMİN
BERABERİNDE OKLAR VAR İSE (BİR MÜSLÜMANI YARALAMAMASI
İÇİN) OKLARIN TEMRENLERİNDEN TUTSUN
KİTABIN
TETRİBİ (MÜREKKEPLE YAZILAN SAHÎFELERÎN
MÜREKKEBİNİ KURUTMAK İÇÎN ÜZERÎNE TOPRAK SERPMEK)
KUR'ÂN-I KERÎMİ OKUMANIN
SEVABI
LÂ HAVLE VE LÂ KUVVETE
İLLÂ BİLLAHİ" ZİKRİ
MÜSTEŞAR
(YÂNİ KENDİSİNE DANIŞILAN) KİŞİ
EMİN (GÜVENİLİR) BİR KİMSEDİR
SAÇ VE SAKALDAN AĞARAN
TELLERİ YOLMANIN YAŞARLIĞI
ŞÎİR (HAKKINDA
GELEN HADÎSLER)
TESBÎH (YÂNİ SÜBHÂNALLAH
ZİKRİNİN) FAZÎLETİ
UYGUN GÖRÜLMEYEN ADLARI
DEGİŞTİRMEK
VÜCUDUN HAMAM OTU İLE
SIVANMASI
YATMA ZAMANINDA
ATEŞİ SÖNDÜRMEK
YOL ÜZERİNDE
KONAKLAMANIN YASAKLIĞI
MİZAH (ŞAKA ETMEK) BABI
3719) '-... Ümmü Seleme (Radtyallâhü anhâ)'dan rivayet edildiğine göre
şöyle demiştir:
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve SellemJ'in vefatından bir yıl önce
bir kere Ebû Bekir (Radıyallâhü anh), ticâret maksadıyla Bus-râ'ya gitti.
Beraberinde Nuaymân ve Harmala oğlu SÜveybıt;
trtadı-yallâhü anhümâ) bulunuyordu. Bu iki zât,
Bedir savaşma katılmış-lar idi. Nuaymân
(yolculukta), azık işine nezâret ederdi. Süveybıt da çok
şakacı bir adam idi. (Yolculuk
esnasında bir ara) Nuaymân'a:
Bana yemek ver, dedi. Nuaymân (ise) Ebû Bekir, gelinceye kadar
bekle, dedi. Bunun üzerine Süveybıt:
(And olsun ki) Ben seni muhakkak hiddetlendireceğim, dedi. Râ-vi
demiştir ki:
Sonra bunlar bir kavme uğradılar. Süveybıt o kavme: Benden bir
kölemi satın alır (mı) siniz? dedi.
Onlar da t Evet, dediler. Süveybıt (bu kere onlara) :
Benim (size satacağım köle), konuşkan bir köledir ve size: Ben
muhakkak hür bir kimseyim, diyecektir. O size böyle söylediği zaman eğer siz onu bırakacak iseniz, kölemi bana
karşı bozguncu ettirmeyiniz, dedi. Onlar t
3720) •... Enes bin Mâlik (RadtyaUâhü an!ı)\\en;
Şöyle demiştir:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bize katılır (ve güler yüzle
bizimle şakalaşır)di. Hattâ (kuşu ölen)
küçük bir kardeşime; Ey Ebû Umeyr, Nügayr (kuşcağız) ne
oldu der (şakalaşır) di.
Vekî demiştir ki: O, (nügayr ile) bîr kuş kasdeder ki Enes "in
kardeşi onunla oynardı.*'
SAÇ VE SAKALDAN AĞARAN TELLERİ YOLMANIN
YAŞARLIĞI
3721) "... Amr bin Şuayb'ın dedesi (Abdullah bin
Amr bin el-Âs) (Ra-dtyallâkü anhüm)'den; Şöyle demiştir:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) saç ve sakaldan ağaran telleri
yolmayı menederek: «O, müminin nurudur.» buyurdu."
GÖLGE VE GÜNEŞ ARASINDA (YÂNİ BEDENÎN BÎR KISMI
GÖLGEDE -DİĞER KISMI GÜNEŞTE OLDUĞU HALDE) OTURMA (NIN
YASAKLIĞI)
3722) "... Büreyde (bin el-Husayb) (Radtyaîlâhü anh)'den
rivayet edildiğine göre:
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) gölge ve güneş ara-sında
(yâni bedenin, bir kısmı gölgede, diğer kısmı
güneşte olduğu halde) oturmayı
yasaklamıştır."
3723) "... Kays bin Tıhfc el-Gıfârî'nin babası
(Tıhfe) (Radtyaltâhü an' an-. Şöyle
demiştir:
Resûiullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) beni Mescidf-ı Nebevi) de
yüzükoyun yatarken bulup ayağıyla dürttü ve şöyle buyurdu :
«
3724) "... Ebû Zerr(-i Gıfârî)
(Radtyaltâhü a«A>'den; Şöyle demiştir: Ben yüzükoyun
yatmış iken Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
yanımdan geçti ve ayağıyla beni dürterek:
•Yâ Cündübcik! Şüphesiz bu, ateş (yâni cehennem) halkının
yatışıdır,» buyurdu."
Not: Zevâid'de şöyle denilmiştir : Bunun
senedinde Muhammed bin Nuaym bulunur. Ben ne onu cerhedeni ne
de güvenilir olduğunu söyleyeni gördüm. R&vİ Yakûb bin
Humeyd hakkında ise ihtilâf vardır. Senedin kalan
ravileri güvenilir zâtlardır.
3725) "... Ebû Ümâme (Radtyallâhü anh)'âen; Şöyle
demiştir:
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Mescid(-i Nebevi) de yüzükoyun
yatıp uyuyan bir adamın yanından geçti ve ayağıyla
dürterek (adama) :
«Kalk, otur. Çünkü bu, cehennemi bir yatıştır.»
buyurdu."
YILDIZLAR İLMİNİ ÖĞRENMEK
3726) "... İbn-i Abbâs (Radtyallâhü anhümâ)'dan rivayet
edildiğine göre Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir :
«Kim yıldızlardan bir ilim alırsa, sihir (ilmin) den bir dal
almış olur. Yıldızlar ilmini
artırdıkça sihir ilmini artırmış olur."
3727) ''... Ebû Hüreyre (RadtyaUâhü ank)'den rivayet edildiğine göre
Resûlullah (Saltallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir
:
-Rüzgârı sövmeyiniz (ayıplamayınız). Çünkü
o, Allah'ın (kullarına) rahmetindendir. Rahmet
ve azab getirir. Lâkin Allah'tan rüzgârın hayrından isteyiniz
ve şerrinden Allah'a sığınınız.»"
ADLARDAN MÜSTAHAB OLANLAR
3728) "... İbn-i Ömer (RadtyaUâhü anhümâ) dan rivayet
edildiğine göre Peygamber (SaUallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur :
«Allah Azze ve
MEKRUH ADLAR
3729) „. Ömer bin el-Hattâb (Radtyallâhü a«A>'den rivayet edildiğine göre Resûlullah
(SallallaHü AleyHİ Ve SeUem) Şöyle buyurdu, demdir
Yesâr tîîf0İSUI! H\ InŞâaUah yaŞarSam Rebâh* NeCÎh' ™*h> Nâfi
ve Tesar adların takılmasın, muhakkak yasaklayacağım.."
3730) "... Semûre (Radtyallâhü a»*;'den;
Şöyle demiştir •
ismi tIlUİUUah (SallalIahü Ale*hi ve Sellem) kölelerimize (şu) dört
ismi takmamızı yasakladı, Eflah, Nâfi. Rebâh
ve Yesâr."
3731) «... Mesrûk (Radtyollâkü a*k)>den; Şöyle
demiştir:
Ben, Ömer bin el Hattâb (Radıyallâhü anh) ile
karşılaştım da: Adın nedir? diye
sordu. Ben de: Mesrûk bin el-Ecda1, dedim. Bunun üzerine (Hz.) Ömer; Ben,
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'-den işittim, buyurdu ki:
«El-Ecda' bir şeytanın adıdır.»"
UYGUN GÖRÜLMEYEN
ADLARI DEGİŞTİRMEK
3732 «... Ebû Hüreyre (RadtyMhü ankyden rivayet edildiğine «ore :
Zeyneb'in adı Berre idi. Bu kadın adiyle kendisine tezkiye eder töver), denildi. Bunun özerine Resûlullah (Sallallahü
Aleyhi ve Sel-lemî ona Zeyneb adını verdi."
3733) '... İbn-i Ömer (RadtyaUâhü anhümâ)'frdn rivayet edildiğine göre :
Ömer (bin el-Hattâb) (Radıyallâhü anh)'in Âsiye denilen bir kızı
vardı. Sonra Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ona Cemile
adını verdi."
3734) -... Abdullah bin Selâm (Radtyallâhü atth)'den; Şöyle
demiştir: Ben, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in yanma adım
Abdullah bin Selâm değil iken vardım. Sonra (ben müslümanlığı
PEYGAMBER (SALLALLAHÜ ALEYHİ VE SELLEM) İN ADINI VE
KÜNYESİ (SOYADI) NI BERABER TAKMAK (YÂNÎ BİR KİMSEYE AD
OLARAK VERMEK) BABI
3735) ... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü anAJ'clen rivayet edildiğine göre:
EbÜ'l-Kâsım (Muhammed) (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu,
demiştir :
«Benim adımla adlanınız. Fakat soyadım (olan
Ebü'l-Kâsım) İle
soyadılanmayımz.»"
3736) "... Câbir (Radtyallâhü anhyûen rivayet edildiğine
göre Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sdlan) şöyle buyurdu, demiştir:
•Benim adımda adlanınız. Fakat soyadın la
soyadılanmayımz.-"
3737) "... Enes (Radıyallâhü anh)'dea rivayet
edildiğine göre:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Bakî'de idi. (Orada)
bir adam, bir adamı Yâ E be'I-Kasım diye
çağırdı. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem) (Zâtı Nebevilerinin
çağırıldığını sanarak) seslenen adama dönüp
baktı. Adam da: Ben, Zâtınızı kasdetmedim (şu
adamı çağırdım), dedi. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
Benim adımla adlanınız. Fakat soyadımla
soyadlanmayınız.»"
BİR ADAMIN ÇOCUĞU OLMADAN ÖNCE KÜNYE (YÂNÎ FALANIN
BABASI SOYADINI) ALMASI
3738) "... Hamza bin Suhayb (Radtyallâkü anhümâ)x\an rivayet edildiğine göre bir defa Ömer (RadtyaUâhü
anh), Suhayb'a :
Senin oğlan çocuğun olmadığı halde niçin Ebû Yahya =
Yahya'nın babası künyesi (soyadı ile) künyeleniyorsun? dedi. Suhayb t
Ebû Yahya künyesini bana ResüluUah (Sallallahü Aleyhi ve Sel-lem) verdi,
dedi."
3739) "... Aişe (RadtyaUâhü ü«Aü)dan
rivayet edildiğine göre kendisi, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Scllcmye
:
Sen bütün zevcelerine künye verdin. Yalnız bana vermedin, demiş.
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) de (ona)
:
«O halde sen de Ümmü Abdillah'sm- (yâni künyen Ümmü Ab-dillah olsun),
buyurmuştur."
3740) "... Enes (Radtyallâkü aıAJ'den; Şöyle
demiştir
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bize (yâni evimize) gelirdi ve benim
bir erkek kardeşime :
«Yâ Ebâ Umeyr.» buyurdu. Kardeşim küçük yaşta bir
çocuk idi."
LAKABLAR
3741) "... Ebû Cebire bin ed-Dahhâk (Radıyallâhü a»A>'den; Şöyle demiştir :
= "ve birbirinizi kötü lâkablarla çağırmayınız"
âyeti biz Ensâr cemaatı hakkında indi. Peygamber
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bize (yâni Mekke'den Medine-i Münevvere'ye)
teşrif etti. O zaman bizden olan adamın iki üç adı
bulunuyordu. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) de bazen adamlara bu
adların birisiyle seslenirdi de:
Yâ Resûlallah! O bu ad (ile çağırılmakJdan kızıyor,
deniliyordu. Bunun üzerine! = "ve biribirinizi kötü Iâkablar-Ia
çağırmayınız*' ayeti indi."
BİR KİMSENİN BAŞKA BİR
KİMSEYİ ÖVMESİ BABI
3742) "... El-Mıkdâd bin Amr (Radıyallâhü
atıhyden; Şöyle demiştir:
ResûluUah (Salîallahü Aleyhi ve Sellem) bize, meddah (yâni dalkavuk
-çığırtkan)ların yüzlerine toprak saçmamızı
emretti."
3743) '■... Muâviye (Radtyallâhü atth)'den\ Şöyle
demiştir:
Ben, ResûluUah (Salîallahü Aleyhi ve Sellem)'den şu buyruğu
işittim:
-Biribirinizi (dalkavukça) medhetmekten sakınınız. Çünkü bu,
boğazlamak (yâni medhedileni bir nevi öldürmek) dir.»"
3744) "... Ebû Bekre (Nufey' bin el-Hâris) (Radtyallâhü an//>'den;
Şöyle demiştir:
Bir adam ResûluUah (Salîallahü Aleyhi ve Sellem)'in yanında başka bir
adamı (aşın derecede) övdü. Bunun üzerine Resûlullah
(Salîallahü Aleyhi ve Sellem) (öven kişiye) :
-Vay
«Biriniz (din) kardeşini övecek olursa: Onu (şöyle iyi)
sanırım ve Allah'a karşı hiç kimseyi tezkiye edemem,»
desin."
MÜSTEŞAR (YÂNİ KENDİSİNE
DANIŞILAN) KİŞİ EMİN
(GÜVENİLİR) BİR KİMSEDİR
3745) "... Ebû Hüreyre (Radıyallâhü anhyĞtn rivayet
edildiğine göre Re-sûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir :
«Müsteşar (yâni bir hususta kendisine danışılan) kişi
güvenilen bir kimsedir.»"
3746) '•... Ebû Mes'ûd (Radtyallâkü anhyden rivayet
edildiğine göre Re-sûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir:
«Kendisiyle istişare edilen kişi, güvenilen bir kimsedir.»"
Not: Zevâid'de şöyle denilmiştir :
Ebû Mes'ûd (RA.)'ın hadisine dâir sened sahih olup
râvileri güvenilir zâtlardır.
3747) '... Câbir (Radıyallâhü anh)'den rivayet
edildiğine göre Resûlul-lah (Saltallahu Aleyhi ve Selletn) şöyle
buyurdu, demiştir:
«Biriniz (din) kardeşine danıştığı zaman,
danışılan adam ona (yararlı gördüğü) görüşünü
belirtsin.»"
Not: Zevâid'de şöyle denilmiştir : Bunun
senedinde İbn-i Ebİ Leylâ bulunur. Adı Muhammed bin Abdirrahman
bin Ebİ Leylâ'dır. Babası da Abdurrahman
el-Ensârî el-Kadı'dır. Muhammed zayıf
bir râvidir.
HAMAMA GİRMEK
3748) "... Abdullah bin Amr (Radıyallâhü anhümâ)'dan rivayet
edildiğine göre Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellcm) şöyle
buyurdu, demiştir:
-Acemlerin memleketi sizin için fethedilecek ve siz orada hamamlar denilen
evler bulacaksınız. Erkekler hamamlara
peştemalsız girmesin ve kadınları oralara girmekten
menediniz. Meğer ki hasta veya lohusa ola.»"
3749) u Aişe (Radtyallâhü anhâ)'ı\an rivayet edildiğine göre :
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) erkekleri ve kadınları
hamamlardan menetti. Sonra erkeklere [göbek ile diz kapağı
arasını örten) peştemaller içinde oralara girmelerine ruhsat
(izin) verdi ve kadınlara İzin vermedi.**
3750) ;... Ebül-.Melih el-Hüzelî (Radtyatfâhü anft)'c\en;
Şöyle demiştir: Humus halkından birkaç kadın Âişe
(Radıyallâhü anhâ)'nın yanına girmek
için izin istedi. (İzin verilip odaya
alındıktan) sonra Âişe (Radıyallâhü anhâ)
(onlara) :
Galiba siz hamamlara giren kadınlardansınız. Ben,
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'den şu buyruğu
işittim, dedi:
«Hangi kadın kocasının evinden başka bir evde elbisesini
bırakır (soyunur) sa o kadın kendisi ile Allah arasındaki
(haya ve edebe dâir) perdeyi yırtmış olur.»"
VÜCUDUN HAMAM OTU İLE SIVANMASI
3751) "... İ'nıınü Seleme (Rudıyailâhü
ankâ)'&dn rivayet edildiğine »öre :
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (vücudundaki kılları gidermek
için) hamam otu ile sıvanmak istediği zaman avret mahallinden
başlayarak, orayı hamam otu ile sıvardı. Bedeninin
diğer kısmını zevcesi sıvardı."
Not: Zevâid'de şöyle denilmiştir: Bu, râvileri güvenilir zâtlar olan
bir hadîstir. Fakat munkati (yâni senedi kesik)dir.
çünkü Habib bin Ebî Sabit Ümmü Seleme <R.A.)'dan hadis işitmemistir. Bu durumu Ebû Zur'a söylemiştir.
3752) "... Unımii Seleme (RadtyaUâhü a«//ö/dan rivayet
edildiğine »Öre :
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (vücudundaki kılları gidermek
için) hamam otu ile sıvanmış ve kasığını
sıvama işini bizzat kendi eliyle yapmıştır."
Not: Zevâid'de şöyle denilmiştir: Bu. râvİİeri güvenilir
bir hadistir. Fakat senedi kesiktir. Çünkü Habîb bin
Ebl Sâbifin Ümmü Seleme <R..A)'den hadis
işitmediğini Ebü Zur'a söylemiştir.
HALKA KISSA - HİKÂYE ANLATMAK
3753) '... Amr bin Şuayb'ın dedesi (Abdullah bin Amr bin el-As)
(Ra-dtyallâkü ankümyâen rivayet edildiğine göre Resûlullah (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
Emir, (görevli) memur ve riyakâr kişiden başka kimseler halka
kıssa-hikâye anlatmaz (veya hutbe okumaz) .>
3754) "... Ibn-i Ömer (Radıyallâhü ankümâydzn; Şöyle
demigtir:
Ne Besûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) zamanında, ne Ebû Bekir
zamanında ne de Ömer (Radıyallâhü anhümâ) zamanında (topluma)
kıssa - hikâye anlatmak olmadı.**
ŞÎİR (HAKKINDA GELEN HADÎSLER)
3755) "... übey bin Ka'b (Radtyallâhü ank)'den rivayet
edildiğine göre Resûlullah (SaUallahü Aleyhi ve Seüem) jöyle
buyurmuştur :
«Şiirin bir kısmı gerçekten bir hikmet (doğru söz -
öğüt ve ibret verici tablo) dur.»"
3757) "... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü an*;'den rivayet edildiğine göre
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur :
«Şâir (zümresin) in söylediği sözlerin en doğrusu Lebid tbin
Ra-bia'ıDın; = "Bilmiş olunuz ki Allah'tan başka her
şey bâtıl (fâni) dır" sözüdür. Ümeyye bin Ebi's-Salt dtf
(şiirlerinde) müslüman olmaya yaklaşmıştı."
3758) Amr bin eş-Şerîd'in babası (eş-Şerîd bin Süveyd
es-Sakafi) (Radı-yallâhü ankümâ)'âa.n; Şöyle demiştir:
Ben, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) e Ümeyye bin Ebi's-Salfın
şiirinden yüz kâfiye (beyit) okudum. O, her kâfiye (beyit) arasında:
«Devam et», Duyuruyordu ve (sonra) :
«Ümeyye müslüman olmaya yaklaşmıştı», buyurdu."
KERAHAT EDİLEN (YÂNİ CÂÎZ SAYILMAYAN) ŞÎİR (ÇEŞİDİNİN
BEYÂNI)
3759) "... Ebû Hüreyre (Radtyallâkü anh)'den rivayet
edildiğine göre Resûlullah (Sdltallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir:
«Şüphesiz, adamın İçinin irin ile dolup nihayet çürütmesi - yemesi
onun için şiir ile dolmasından hayırlıdır.»
Lakin râvi Hafs; ±j, cümlesini
söylememiştir."
3760) "... Sa'd bin Ebi Vakkas (Radtyallâhü anhyden rivayet
edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur:
•Şüphesiz, birinizin içinin irin tfe dolup, nihayet çürütmesi onun için
şür İle dolmasından hayırlıdır.-"
;
3761) '■... Âişe (Radtyallâhü anhâ)'â&n rivayet edildiğine
göre: Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu,
demiştir:
•Şüphesiz en büyük iftiracı insan; (şiiriyle) bir adamı
hiciv (yerip) edip de bu meyanda adamın mensup olduğu kabilenin
tümünü (şiiriyle) hiciv
TAVLA OYNAMAK
3762) "... Ebû Mûsâ (el-Eş'ari) (
Radtyallâhü anhyden rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallûhü
Aleyhi ve Setten) şöyle buyurdu, demiştir:
«Kim zar ile oynarsa şüphesiz Allah'a ve Resulüne isyan etmiş
olur.»"
3763) '... Süleyman bin Büreyde'nin babası (Büreyde)
(Radıyallâhü an-an rivayet edildiğine göre: Peygamber
(Sallallahü Aleyhi ve Settem) şöyle buyurmuştur:
«Kim zar ile oynarsa elini domuzun etine ve kanına (domuz etini yerken)
batırmış gibidir.»"
GÜVERCİN İLE OYNAMAK
3764) "... Âişe (Radtyallâhü anhâ)'dan rivayet
edildiğine göre:
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bir kuşu izleyen (onunla oynayan)
bir insana baktı ve «(Şu herif) bir şeytanı İzleyen
bir şeytandır,» buyurdu."
3765) "... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü anh)'den rivayet
edildiğine göre:
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bir güvercin arkasında giden
(onunla oynayan) bir adamı gördü ve t
- (Şu herif) bir şeytanı tâkibeden bir şeytandır,-
buyurdu."
3766) "... Osman bin Affân (Radtyallâhü a«Â)'den rivayet edildiğine
göre:
Resûluilah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bir güvercinin peşine
takılan bir adam gördü ve t
(Şu adam) -Bir şeytanı tâkibeden bir şeytandır,,
buyurdu."
3767) "... Enes bin Mâlik (Radtyallâhü an/t/den rivayet edildiğine göre :
Resûluilah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bir güvercinin arkasında giden
(onunla oynayan) bir adam gördü ve:
«(Şu adam) bir şeytanı izleyen bir şeytandır.»
buyurdu."
BİR KİMSENİN YALNIZ BAŞINA KALMASININ
MEKRUHLUĞU
3768) "... İbn-i Ömer (Radıyallâhü anhümâ)'âan rivayet
edildiğine güre; Kesûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir :
«
YATMA ZAMANINDA ATEŞİ SÖNDÜRMEK
3769) *■... İbn-i Ömer (Radıyallâhü anhümâj'dan rivayet
edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur :
«Yutacağınız zaman evlerinizde ateş (i yanar halde)
bırakmayınız.»"
3770) "... Ebû Mûsâ (el-Eş'arî) (Radtyaüâhü anh)'den rivayet
edildiğine göre:
Medine (-i Münevvere)'de bir ev, içinde oturanların başında gece
yandı. Sonra durumları Peygamber (Sallallahü Aleyhi
ve Sellem)'e anlatıldı. Bunun üzerine:
«Bu ateş şüphesiz sizin düşmamnızdır. Bu itibarla
uyumak istediğiniz zaman söndürünüz,-
buyurdu."
377!) "... Câbir (Radtyalâhü a»AJ'den; Şöyle
demiştir:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bize (bâzı şeyleri) emretti
ve (bazı şeyleri) yasakladı. Bu meyanda (uyumak istediğimiz
zaman) lambamızı söndürmemizi emretti,'*
YOL ÜZERİNDE KONAKLAMANIN YASAKLIĞI
3772) "... Câbir (Radtyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre;
Resûlul-lah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
İşlek yol üzerinde konaklamayınız ve üzerinde
ihtiyaçlarınızı gi-dermeyiniz (yâni abdest
bozmayınız).»"
BİR BİNEK HAYVANINA ÜÇ KİŞİNİN
BİNMESİ
3773) "... Abdullah bin CVfer (bin Ebî Tâlib) (RadtyaUâkü ankümâ)'-dan; Şöyle demiştir :
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bir yolculuktan geldiği zaman biz
Onu karşılamaya götürü İtiyorduk. (Bir defa)
ben ve Hasan veya Hüseyin (O'nu) karşılamaya götürüldük.
Abdullah bin Cafer demiştir ki: O, birimizi önüne, diğerini de
terkisine aldı ve nihayet böylece Medine'ye vardık."
KİTABIN TETRİBİ (MÜREKKEPLE YAZILAN SAHÎFELERÎN
MÜREKKEBİNİ KURUTMAK İÇÎN ÜZERÎNE TOPRAK SERPMEK)
3774) "... Câbir (Radtyallâhü anh)\]en rivayet
edildiğine güre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur:
(Mürekkeple yazdığınız) sahifelerinizin üzerine toprak
serpiniz. SahifçlerUn mürekkebinin
dağılmaması) için en verimli yöntem budur. Çünkü toprak mübarektir."
3775) "... Abdullah (bin Mes'ûd) (Radtyallâkü ankyden rivayet
edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir :
«Siz üç kişi (bir arada) olduğunuz zaman (bunlardan ikisi (üçüncü)
arkadaşlarından ayrı gizli konuşmayacaklar (yâni
konuşmasınlar) . Çünkü ikisinin gizli konuşması üçüncü
arkadaşı şüphesiz üzer.»"
3776) "... İbn-i Ömer (Radtyallâkü anhümâydan rivayet
edildiğine göre:
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (bir arada bulunan) iki kişinin
(yanlarındaki) üçüncü (arkadaşların) dan ayrı gizli
konuşmalarım yasaklamıştır.*"
KİMİN BERABERİNDE OKLAR VAR İSE (BİR MÜSLÜMANI
YARALAMAMASI İÇİN) OKLARIN TEMRENLERİNDEN TUTSUN
3777) "... Câbir bin Abdillah (Radtyallâkü mkümâyâm rivayet
edildiğine göre:
Bir adam, yanında (temrenleri açıkta olan) oklarla Mescid(-i Nebevi)
den geçti. (Adam okları sadaka olarak
dağıtıyordu). Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahü Aleyhi
ve Sellem) (adama) -
«Temrenlerinden tut (ki kimseye
dokunmasın),» buyurdu. Adam da t
Peki, dedi."
3778) "... Ebû Mûsâ (el-Eş'arî) (Radtyallâhü onA/den rivayet
edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) jöyle
buyurmuştur:
«Biriniz, yanında ok varken mescidimizden veya çarşımızdan
geçtiği zaman herhangi bir müslümana değmemesi için eliyle
temrenlerinden tutsun (da öyle geçsin) veya elini temrenlerin üstüne
koysun.."
KUR'ÂN-I KERÎMİ OKUMANIN SEVABI
3779) "... Âişe (Radtyallâhü anhâ)'da.n rivayet edildiğine göre;
Resûlul-lah (Sattallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Kur'ân-ı Kerim'de maharetli olan (mü'min), Allah'a itaatkâr ve
saygın meleklerle beraberdir. Okuyuşunda güçlük çekerek ve âyet ile
kelimeleri tekrarlamak suretiyle (yâni okuyuşunda pişkin olmayarak)
okuyan (müslüman) a iki sevab vardır.»*'
3780) "... Ebû Saîd-i Hudrî
(Radtyallâhü anhyden rivayet edildiğine göre; Resûiullah
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur;
«Kur'ân ehli (yâni O'nu devamlı okuyup O'nunla amel
Not: Zevâid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde bulunan Atiyye
el-Avfl zayıftır.
3781) "... İbn-i Büreyde'nin babası (Büreyde) (Radtyallâhü
fl«A/dcn rivayet edildiğine göre: Resûiullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu, demiştir :
«Kur'ân, kıyamet günü (hastalık veya yolculuk gibi bir
sebeb-ten dolayı) rengi değişmiş adam şeklinde gelir
ve (okuyucusuna) : Seni gece uykusuz ve gündüz susuz bırakan benim
diyecektir.»"
3782) "... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü awA)'den rivayet
edildiğine göre; Resuluİlah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Biriniz aile ferdlerinin yanına döndüğü zaman yanlarında iri
yapılı ve semiz üç aded hâmile deve bulmayı sever mi?* buyurdu. Biz t Evet dedik. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) : «O halde birinizin namazında okuduğu üç âyet
onun İçin İri yapılı ve semiz üç Aded hâmile
deveden-hj|yırhdxr,- buyurdu."
3783) "... İbn-î Ömer (Radtyallâhü anhümâyâan rivayet edildiğine
göre ; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu, demiştir:
«(Ezberlenen) Kur'ân'ın durumu, bağlı devenin durumuna benzer.
3784) !:... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü tinh)'den rivayet
edildiğine <î<>re; Resûlullah (SallaUahü Aleyhi ve Selicm) 'den
şu buyruğu işittim, demiştir:
«Allah (Azze ve
-(Fatiha'yi) okuyunuz: Kul; odUJl Vj ,4
JU.AI = "Hamd, âlem-
lerin Rabb'ı olan Allah'a mahsustur" der. Bunun üzerine Allah (Azze
ve
Kulum bana hamdetti ve kuluma istediğini veririm, buyurur. Sonra
kul: = "Rahman ve Rahim olan (Allah)" der. Bunun üzerine
Allah:
Kulum bana sena etti, kuluma dilediğini veririm, buyurur. Kul (bundan
sonra) . ^'jS\ *y_ «iUll = Din-hesâb, ceza gününün
mâliki olan (Allah), der. Bunun üzerine Allah:
Kulum beni ta'zim etti. İşte bu (yâni Fatihanın buraya kadar olan kısmı) baha (hamd, sena ve ta'zim
etmeye) aittir. Şu âyetin de yansı bana, yarısı
kulumadır: Kulumnız sana kulluk ederiz ve
yalmz senden yardım dileriz, der. Yâni işte bu, benim ve kulum
arasmdadır. Kuluma dilediğini veririm. Fatiha sûresinin sonu (yâni bundan sonraki kısmı) da
kuluma (âit dilekleri) dır. Kul:
«Bizi dosdoğru yola, gazabına uğramış olan
(yahûdîler)den ve dalalete düşen (Hıristiyanlar) dan başka olup,
nimetlendirdigin (peygamberler, sıddikler, şehîdler ve sâlih)
kulların yoluna hidâyet eyle (yâni İslâm dini üzerinde sabit
kıl), der. İşte bu âyetler (deki dilek) kuluma (ait)dir ve
kuluma dilediğini veririm."
3785) "... Ebû Saîd bin el-Muallâ (Radıyaüâhü
anh)'dexı; Şöyle demiştir:
Bir gün Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bana hitaben: Bilmiş ol
ki ben Mescid(-i Nebevi) den çıkmadan önce
Sonra Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (Mescid'den) çıkmak için
gitti. Bunun üzerine ben O'na (sözünü) hatırlattım.
O da buyurdu ki:
«(O sûre); dir (yâni Fatiha süresidir). O sûre es-Sebü'1-Mesânî (adlı)
dır ve bana verilen Kur'ân-ı Azîm'dir.»"
3786) "... Ebû Hiireyre (Radıyallâhü anh)'âen rivayet
edildiğine göre; ResûluDah (Sallallahü Aleyhi ve SeUem) şöyle
buyurmuştur:
Ebû Saîd (RjMIn Hâl Tercemesi:
Ebû Sald bin el-Muallâ (B.A.) Medfne-i Münevvere halkından olup
Ensâr-ı Kirâm'dan sayılır. Adı kesinlikle
bilinmiyor. Bir kavle göre Râfi ismindedir. Bu-hârl onun yalnız bu hadisini rivayet etmiştir. Müslim, ise ondan hadis rivayetinde bulunmamıştır.
îbn-i Mâceh, Ebü Dâvûd ve Nesâi de onun hadislerini
rivayet etmişlerdir. (Hulasa, 450; Avnü'İ-Mâbûd, C. 4. sah. 232
«Kur'ân'da bir sûre otuz âyet olup sahibi (yâni okuyucusu)
ba-ğışlamncaya kadar onun için şefaat eder:
(O sûre); t
; (yâni Mülk sûresi) dir.»"
3787) ■'... Ebû Hüreyre (Radıyallâhü ank)\\en rivayet
edildiğine göre; Resûluilah (Salfallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir :
(yâni İhlâs sûresi sevab bakımından) Kur'ân-ı
Ke-rîm'in üçte birisine muâdildir (eşittir).-"
3788) '■... Enes bin Mâlik (Radtyallâhü anhy&en rivayet
edildiğine göre; Kesûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir :
(yâni îhlâs sûresi sevab bakımından)
Kur'ân'ın üçte birisine muâdildir.»"
3789) "... Ebû Mes'ûd el-Ensârî (Radtyaîiâhü anh)fden rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
(yâni îhlâs sûresi sevab bakımından) Kur'-an'ın üçte
birisine muâdildir.»"
3790) "... Ebü'd-Derdâ (Radtyallâhü a«A/den rivayet edildiğine göre; Peygamber
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (sahâbîlere) :
•Ben size amellerinizin en hayırlısını, mâlikiniz (Allah)
katında en çok beğenilen, (cennetteki) derecelerinizi en çok
yükselten, altın ve gümüşü (Allah yoluna) vermekten size daha
sevablı olan ve düşmanınıza rastlayıp da
boyunlarını vurmanız I gazi olmanız) İle
düşmanınızın sizin boyunlarınızı
vurmasından (şehid edilmenizden) daha üstün faziletli işi haber
vermiyeyim mi? (veya bilmiş olunuz ki size haber
veririm) * buyurdu. Sah&bîler:
Bu amel nedir? Yâ Resûlallah dediler. Resûl-i Ekrem
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Zikrullah (yâni Allah'ı anmak) tır,» buyurdu. Ve (Ziyâd bin Ebî
Ziyâd'dan anılan senedle rivayet edildiğine göre) Muâz bin Cebel
(Radıyallâhü anh), söyle demiştir 1
Hiç bir adam. kendisini Allah
(Azze ve
3791) "... Ebû Hüreyre ve Ebû Saîd(-i Hudrî)
(Radtyaltâkü anhüntâ)'-dan rivayet edildiğine göre bu iki zât Peygamber
(SallaUahii A ley ki ve Sellem)'in şöyle buyurduğuna şehâdet
etmişlerdir :
«Bir mecliste oturup da orada Allah'ı anan her (müslüman) cemaatı
melekler kuşatır, onları rahmet kaplar, üzerlerine sekînet
(Allah'ın rızâsı, vakar ve sükûnet) peyderpey iner ve Allah,
katındaki (melek) ler arasında onlardan (övgü ile) s öze d er.»"
3792) "... Ebû Hüreyre (Radıyallâhü afth)'dtn rivayet
edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Selletn) şöyie
buyurmuştur:
«Allah (Azze ve
Kulum beni andığı ve dudakları benim zikrimle
teprendiği zaman ben onunla beraberim.»"
3793) "... Abdullah bin Büsr (Radtyallâhü ankümâ)'dan;
Şöyle demiştir:
(Bir gün) bir bedevi, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e t İslâm
şeriatleri (yâni nafile ibâdetler) cidden bana çok geldi (yâni
zayıflığım nedeniyle hepsini yapamam). Onun için bana
onlardan sarılıp yapışacağım bir şeyi bildir
(tavsiye buyur), dedi. Resûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) (de ona) :
«Senin dilin devamlı surette Allah (Azze ve
3794) "... Ebû Hüreyre ve Ebû Saîd(-i Hudrî)
(Radtyallâhü anhümâ)'-dan rivayet edildiğine göre :
Bu iki zât Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) in şu hadisi
buyurduğuna şâhid olmuşlardır (yâni bizzat O'ndan işi
t mislerdir) :
«Kul; "Lâ ilahe illâllahu vellahu ekber = Allah'tan başka (ibâdete
lâyık) hiç bir ilâh yoktur ve Allah herşeyden büyüktür» dediği
zaman, Allah (Azze ve
Kulum doğru söyledi. Benden başka (ibâdete
lâyık) hiç bir ilâh yoktur ve ben en uluyum, buyurur. Kul ;"Lâ ilahe illâllahu vahdehu = Allah'tan başka
hiçbir ilâh yoktur. O yalnızdır, birdir dediği zaman AUah:
Kulum doğru söyledi. Benden başka ilâh yoktur, ben
yalnızım, birim, buyurur. Kul; "Lâ ilahe illâllahu lâ
şerike lehu = Allah'tan başka ilâh yoktur, ortağı
yoktur" dediği zaman Allah:
Kulum doğru söyledi. Benden başka ilâh yoktur ve
ortağım yo -tur, buyurur. Kul; "Lâ ilahe illâllahu
Lehü'l-mülkü ve lehu'I-hamdu = Allah'tan başka ilâh yoktur. Mülk
(hâkimiyet) O'nundur, hamd O'nundur" dediği zaman, Allah: Kulum
doğru söyledi. Benden başka ilâh yoktur. Mülk (hâkimiyet) benimdir, hamd benimdir, buyurur. Kul;
"Lâ ilahe illâllahu ve lâ havle ve lâ kuvvetei illâ billahi = Allah'tan
başka ilâh yoktur ve günahlardan dönüş, ibâdete kuvvet ancak
Allah'ın yardımıyladır" dediği zaman, Allah =
Kulum doğru söyledi. Benden başka ilâh yok, günahlardan dönüş ve
ibâdete kuvvet ancak benim yardımımladır, buyurur.»
Râvi Ebû îshâk demiştir ki: Sonra (şeyhim) el-Ağarr,
anlamadığım bir şey söyledi. Bunun üzerine ben Ebû Ca'fer'e
ı O (yâni el-Ağarr) ne dedi? diye sordum.
Ebû Cater dedi ki: (senin anlamadığın şey, hadîsin şu
cümlesidir) :
«Bu zikirler kime ölüm döşeğinde nasip edilirse o kimseye ateş
dokunmayacak (yâni cehennem ateşi onu yakmayacak) tır.»"
3795) "... Su'dâ el-Mürriyye (Radtyallâhü anhâydm; Şöyle
demiştir:
Ömer (Radıyallâhü anh), Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in
vefatından sonra bir gün (kocam) Talha (bin Ubeydillah) (Radıyallâhü
anh) 'a uğradı da (onu üzgün görünce) :
Niçin üzgünsün? Amcan oğlunun (Ebû Bekir
es-Sıddik)'ın halîfe oluşu mu seni üzdü? dedi. Talha: Hayır. Lâkin Ben, Resûlullah
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'den:
«Şüphesiz ben bir kelimeyi çok iyi bilirim ki herhangi bir kimse ölüm
döşeğinde o kelimeyi söylediği takdirde, mutlaka o kelime o
kimsenin sahifesine (yâni amel defterine) bir nur olur ve muhakkak o kimsenin
cesedi ve ruhu ölüm döşeğinde o kelime sayesinde behemehal bir ravh
(yâni rahmet, rızâ-ı Bari ve rahatlık) bulacaklardır,»
buyruğunu kulağımla işittim de o kelimenin ne olduğunu
O'na vefat edinceye kadar sormadım (üzüntüm bundandır), dedi. (Bunun
üzerine) Ömer (Radıyallâhü anh) :
Ben o kelimeyi bilirim. O, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in
amcasına (yâni Ebû Tâlib'e ölüm döşeğinde) teklif ettiği
(söylemesini istediği tevhîd) kelimesidir.
Not: Zevâid'de şöyle denilmiştir : Bu
hadisin senedinde râvi Satıl üzerinde çok ihtilâf olmuştur.
Şöyle ki: Müellifin senedinde olduğu gibi Şa*bl'den
rivftyet olunmuştur. Başka bir rivayette «... Şati'den
o da Ebû Talha"dan o da babanından» şeklinde bir sened
söylenmiştir. Başka bir rivayette «... Şattİ'den
o da Yahya'dan o da anası Su'dâ'dan o da Talha'dan» biçiminde bir sened
söylenmiştir. Diğer bir rivayette «... Şa'bi'den
o da Talha'dan mürsel olarak» şeklinde bir sened vardır.
3796) "... Muâz bin Cebel (RadtyaUâkü u«//,)'den rivayet edildiğine
«Üre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu,
demiştir :
-Hiç bir kimse yoktur ki Allah'tan başka ilâh olmadığına ve
benim A İlah'm Resulü (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) olduğuma
şehâdet edip bunu kalben de tasdik ederek ölsün de, Allah ona
mağfiret etmesin (bağışlamasın).-"
3797) "... Ürnmu Hâni' (Radtyallâhü atthâ)'âan rivayet
edildiğine göre: Resûlullah (Sallatlahâ Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir :
«"Lâ ilahe illallah" kelimesini hiç bir amel (faziletçe) geçmez ve bu
kelime hiç bir günahı bırakmaz.»
3798) "... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü anh)'âen rivayet
edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir :
«Kim bir günde yüz defa "Lâ ilahe illâllahu, vahdehu lâ şerike lehu,
Iehü'l-mülkü ve lehü'I-hamdu ve hüve alâ külli şey'in kadir = Allah'tan
başka ilâh yoktur, O yalnızdır (yâni tektir) ortağı
yoktur, mülk (hâkimiyet) O'nundur ve hamd O'nundur, O, herşeye
kadirdir" derse bu zikir o kimse için on köleyi azâdlamak sevabına
denktir ve ona yüz hasene yazılır, yüz günah da ondan silinir. Bu
zikir o kimse için akşama kadar
şeytanın şerrinden güvence olur. Hiç kimse de
onun ettiği bu zikirden daha faziletli bir zikir getiremez. Ancak
bu zikri ondan fazla söyleyen kimse daha fazla fazilet kazanır.»"
3799) "... Ebû Saîd(-i Hudrî) (Radtyallâhü anh)'den rivayet
edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur :
«Kim sabah namazından hemen sonra "Lâ ilahe illâllahu, vahdehu lâ
şerike lehu, lehü'l-mülkü ve lehü'I-hamdu, bi yedihi'1-haym, ve hüve alâ
külli şey'in kadir = Allah'tan başka ilah yoktur, O, yalnız
(tek)dir ortağı yoktur, mülk O'nundur ve hamd O'nundur,
hayır O'nun (kudret) eliyledir ve O, her şeye kadirdir" derse bu
zikir (se-vab bakımından) İsmail (Aleyhisselâm)'in
evlâdından olan bir köleyi azâdlamak gibidir.»"
3800) "... Câbir bin Abdillah (Radtyallâhü anhümâyâan rivayet
edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellemyden şu
buyruğu işittim, demiştir :
«Zikrin (yâni Allah'ı anmanın) en faziletlisi "Lâ ilahe illallah
= Allah'tan başka ilâh yoktur" kelimesidir ve duanın en
faziletlisi "El-hamdu lillâh = Hamd Allah'adır" sözüdür (veya
"El-hamdu lillah" sûresi, yâni Fatiha süresidir).»"
3801) "... Kudâme bin îbrâhîm el-Cümahî (Radtyallâhü ankyâen rivayet edildiğine göre :
Kendisi bir genç iken üstünde aspurla boyalı iki parçadan İbaret bir
elbise bulunduğu halde Abdullah bin Ömer bin el-Hattâb (Ra-dıyalâhü
anhümâ) 'mn yanma gidip gelirdi. Kudâme demiştir ki: Abdullah bin Ömer
(Radıyallâhü anhümâ) bir gün bize hadis rivayet ederek Resûlullah (Sallallahü
Aleyhi ve SellemJ'in onlara şu buyruğu buyurduğunu söyledi:
«Allah'ın kullarından biri: "Yâ Rabbi leke'l-hamdu kemâ
yenbaği li celâli vechike ve li azîmi sültânike = Ey benim Rabbim, Senin
zâtının celâlına ve senin hâkimiyetinin azametine layık biçimde
Benîm kulum ne söyledi? diye sordu. Melekler i
Ey Rabbimiz o kul: "Yâ Rabbi Leke'l-hamdu kemâ yenbaği li celali
vechike ve azîmi sültânike" söyledi, dediler. Bunun üzerine Allah (Azze ve
Kulum bana kavuşup da ben onu söylediği söz (hamd) e
karşılık mükâfatlandırıncaya kadar siz o sözü kulumun
söylediği gibi yazınız, buyurdu.»"
3802) "... Abdülcebbâr bin Vâli'in babası (Vâil bin Hucr) (Radtyallâhü
ankümâyda.n; Şöyle demiştir :
Ben, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ile beraber (yâni O'nun
arkasında) namaz kıldım. Bir adam
fnamaz içinde "El-hamdü lillahi
«Bunu söyleyen kimdir?- diye sordu. Adam:
Benim. Hayırdan başka bir şey kasdetmedim, dedi. Bunun üzerine
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu i
«O hamd için muhakkak göğün kapıları açıldı ve
Arşa yükselmesine hiçbir şey engel olmadı.»"
3803) "... Âişe (Radtyallâhü anhâ)'âan; Şöyle demiştir:
—Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) sevdiği bir şey
gördüğü zaman «El-hamdu lillahi'1-lezî bini'metihi tetimmü's-sâlihât =
Hamd O Allah'adır ki yararlı şeyler ancak O'nun nîmetiyle
tamamlanır" derdi- ve hoşlanmadığı bir şey
gördüğü zaman «Elhamdü lillahi ala külli hâlin = Her
durum üzerine hamd Allah'adır» derdi."
3804) "... Ebû Hüreyre (Radtyallâhü anh)'âen rivayet edildiğine göre;
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle derdi:
«El-hamdü lillahi ala külli halin. Rabbi Eûzu bike min hâli ehli'n-nâri = Her hal üzerine hamd Allah'adır. Rabbi m! Ben cehennem
halkının hâlinden
3805) "... Enes (Radtyallâhü a»A/den rivayet edildiğine göre
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu,
demiştir :
«Allah herhangi bir kuluna bir nimet ikram edip de kul da "el-fıamdü
lillah = Hamd Allah'adır" derse kulun verdiği (yâni ödediği
hamd), aldığı (ni'meti)nden mutlaka efdal (üstün)
olur.»"
TESBÎH (YÂNİ SÜBHÂNALLAH ZİKRİNİN)
FAZÎLETİ
3806) "... Ebû Hüreyre (Radıyallâhü û»AJ'den rivayet edildiğine
göre Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu,
demiştir:
-Sübhânallahi ve bi hamdın, Sübhânallahi'l Azim = Ben, AUah'a hamdederek
O'nun her türlü noksanlıklardan pak-nezih olduğuna İnanıp
itiraf ederim, Azametli olan Allah'ı teşbih ederim; zikri, dile hafif
(kolay), âhiretteki amel terazisinde ağır ve Rahman (olan Allah) a
sevimli iki kelime (söz) dür.*"
3807) "... Ebû Hüreyre (RadtyeUâkü a»AJ'den rivayet
edildiğine göre:
Bir defa kendisi bir fidan dikmekle meşgul iken Resulullah (Sal-lallahü
Aleyhi ve Sellem) oradan geçmiş ve ona:
-Yâ Ebâ Hüreyre! Dikdiğin nedir?» diye
sormuş. (Ebû Hüreyre dem iş ki) Ben (de) :
Kendim için bir fidan dikiyorum, dedim. Resül-î Ekrem (Sallal-lahü Aleyhi ve
Sellem) :
«Senin için daha hayırlı bir dikilecek fidanı göster miyeyim
mi?, buyurmuş. Ebû Hüreyre (de) :
Göster Yâ Resûlallah, demiş. (Bunun üzerine) Resûlullah (Sal-lallahü
Aleyhi vo Sellem) :
«Sübhânallahİ ve'1-hamdu lillahi ve la ilahe illallahü vellahu ek-ber =
Allah'ı bütün noksanlıklardan tenzih ederim, hamd Allah'adır,
Allah'tan başka ilâh yoktur ve Allah en büyük olandır» de. Böyle
söylersen beher kelimeye karşılık cennette senin için bir
ağaç dikilir,» buyurdu."
3808) "... (Peygamber (Sallallahü
Aleyhi ve Sellem)'in zevcelerinden) Cüveyriye (Radtyaîlâhü
anhâ)'dm rivayet edildiğine göre
Kendisi Allah'ın zikri ile meşgul iken Resûiullah (Sallallahü Aleyhi
ve Sellem) sabah namazını kılmak İstediği zaman veya
sabah namazını kıldıktan sonra ona uğramış.
Sonra Resûlullah (Sallallahi Aleyhi ve Sellem), güneş
yükseldiği (veya râvi demiş ki gün yanlan dığı) zaman
onun yanma dönmüş. Cüveyriye hâlâ o vaziyette
(yân zikir ile meşgul) idi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (Sallallahü
Aleyh; ve Sellem) (ona) :
«(And olsun ki:) Ben senin yanından
kalktığım zamandan beri dört kelime (cümle) yi üç defa söyledim.
Halbuki o kelimeler (se vab bakımından)
senin (bu sürece) söylediğinden daha çok, daha ağır (veya daha
fazla tartıya gelen) zikirdir: "Sübhânallahİ adede halkım. Sübhânallahİ rıdâ nefsihi. Sübhânallahİ
zinete arşını. Süb hânallahi midâde kelimâtihi = Ben
yaratıkları sayısınca Allah'ı tenzih ederim. Ben
rızâsı olacak kadar Allah'ı tenzih
ederim. Ben, Arşının
ağırlığınca Allah'ı teşbih ederim.
Ben kelimelerinin sayısı kadar Allah'ı
tenzih ederim.*"
3809) "... Numân bin Beşîr (Radtyaîlâhü anhy&tn
rivayet edildiğine göre Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu, demiştir :
«Söylediğiniz "Sübhânallah, lâ ilahe illallah ve el-hamdulillah"
sözleri, şüphesiz Allah'ın yüceliğini ifâde
3810) "... Ümmü Hâni (Radtyallâhü anhâyâtuı; Şöyle
demiştir: Ben, HesûluUah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in yanına
giderek:Yâ Resûlallah, bana (yapabileceğim
nafile) bir amel göster (tavsiye buyur). Çünkü ben gerçekten
yaşlandım, güç bakımından zayıfladım ve
şişmanladım, dedim. Bunun
üzerine O, şöyle buyurdu t
* (Günde) yüz defa 'AHahü ekber" de, yüz defa "Elhamdü lillah"
de ve yüz defa "Sübhânallah" de. (Bu zikir sevab
bakımından) Allah yolunda (savaş için) gemlenmiş,
3811) "... Semûre bin Cündüb (Radtyallâhü anA)'den rivayet edildiğine
göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
«Dört cümle vardır ki (zikir olarak) sözlerin en fariletltaidir. Bu dört
cümleden hangisinden başlasan zarar etmez t "SÛbbanallatıl
ve'l-hamdü lillahi ve lâ ilahe illallahü vellahü ekber = Allah'ı
teşbih ederim, hamd Allah'adır, Allah'tan başka ilâh yoktur ve
Allah en büyük olandır.»"
3812) "... Ebû Hüreyre (RadtyaUâkm a«*)'den rivayet
edildiğine göre; Resûlullah (Settallah* Aleyhi ve Sellem) förb buyurdu, demiştir :
«Kim (günde) yüz defa "Sübhânallahi ve bi hamdihi = Allah'ı
teşbih ve Ona hamdederim" derse o kimsenin (kul hakkı
dışında kalan) günahları deniz köpüğü kadar çok olsa
bile mağfiret olunur.»"
3813) "... Ebü'd-Derdâ (Radtyallâhü a«A/den; Şöyle
demiştir: Besûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bana buyurdu ki: «Sen
"Sübhânallah'i vel-hamdü lillah'i ve lâ ilahe illallah'u vel-lah'u ekber =
Ben Allah'ı teşbih ederim, hamd Allah'adır, Allah'tan başka
ilâh yoktur ve Allah en büyük olandır" zikrine devam et Çünkü
ağaç yapraklarını düşürdüğü gibi bunlar (da küçük)
günahları düşürür (giderir).»"
İSTİĞFAR (GÜNAHLARIN BAĞIŞLANMASINI
ALLAH'TAN DİLEMEK)
3814) "... İbn-i Ömer (Radtyallâhü anhümâ)'dan; Şöyle
demiştir: Biz, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in
-Rabb'i-ğfir Iî ve tüb aleyye, inneke ente't-Tevvâbü'r-Râhîm = Ey Rabbim!
Bana mağfiret eyle ve tevbemi kabul buyur, çünkü
Tevvâb (yâni tevbeleri çokça
3815) Ebû Hüreyre (Radtyallâhü anAJ'den rivayet edildiğine
göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
3816) ... Ebû Musa (Radıyallâhü anh)>dtn rivayet
edildiğine güre; Re-sûlullah (SallaUahü Aleyhi ve Scllem) şöyle
buyurmuştur :
«Ben günde muhakkak yetmiş defa Allah'tan mağfiret taleb ederek
O'ndan tevbemin kabulünü dilerim.»"
3817) "... Huzeyfe (Radtyallâhü anh)}den;
Şöyle demiştir:
Benim dilimde aile ferdi erime karşı bir acılık, ölçüsüzlük
vardı. Fakat başkalarına karşı
yoktu. Sonra bir gün bu durumu Peygamber
(Sallallahü Aleyhi ve Selle m)'e anlattım. Bunun üzerine buyurdular ki :
«İstiğfar etmek bakımından senin durumun ne merkezde? (8u
hatânın bağışlanması için) günde yetmiş defa
istiğfar edersin.»'*
3818) "... Abdullah bin Büsr (Radtyallâhü ank)'den rivayet
edildiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sel/cm) şöyle
buyurdu, demiştir:
«Cennet, her nevî mutluluk o kimseye lâyıktır ki amel defterinde çok
istiğfar bulur.»"
3819) "... Abdullah bin Abbâs (Radtyallâhü anhümâ)'dan rivayet
edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, demiştir:
«Kim istiğfar etmeye devam ederse, Allah o kimse için her kederden bir
kurtuluş ve her sıkıntıdan bir çıkış yolu
ihsan eder ve onu ummadığı yerden (helâl, güzel nzık
iîe) nzıklandırır.»"
3820) "... Âişe (Radtyallâhü anhâydan rivayet edildiğine göre;
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle dua ederdi:
-Allahım, beni o kimselerden eyle ki ihlâsla güzel amel işledikleri
zaman (bunun mükâfatıyla) müjdelenir ve hatâ işledikleri zaman
istiğfar ederler.»"
AMEL (YÂNÎ FARZ, VÂCİB VE SÜNNET OLAN HER TÜRLÜ İBÂDET
VE HAYIR İŞLEMEN) İN FAZÎLETİ
3821) "... Ebû Zerr(-i Gıfârî) (Radtyaliâkü
anh)'den rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve.
Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Allah Tebâreke ve Teâlâ buyurur ki: Kim güzel (ibâdet, hayır)
işlerse o kimseye işlediğinin on misli (sevab) vardır ve
(dilediğimin sevabım daha da) arttırırım. Kim kötülük işlerse bir kötülüğün cezası o
kötülüğün mislidir veya bağışlarım. Kim bana
bir karış yaklaşırsa ben ona bir zira
yaklaşırım ve kim bana bir zira
yaklaşırsa ben ona bir kulaç yaklaşırım. Kim bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak varırım.
Kim bana bir şeyi ortak etmeksizin hemen hemen yer dolusu hatâ ile
huzuruma gelirse ben onu o kadar mağfiretle karşılarım.»"
3822) "... Ebû Hüreyre (Radıyallâhü ö«A/den rivayet edildiğine
göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu,
demiştir:
«Allah Sübhânehû buyurur ki: Ben (mü'min) kulumun benim hakkımdaki
zannı (kanaati) yanındayım ve kulum beni andığı
zaman muhakkak onunla beraberim. Artık kulum beni
gizli anarsa ben de onu gizli anarım.
3823) "... Ebû Hüreyre (Radtyattâhü anh)'âen rivayet edildiğine göre;
Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Selletn) şöyle buyurdu, demiştir:
«Âdem oğlunun İşlediği her (hayırlı) amel onun
için (sevab bakımından) kat kat arttırılır: Her hasene
(ibâdet, hayır) on mislinden yedi yüz misline kadar (sevab yönünden)
arttırılır. Allah Sübhânehu buyurdu ki: Fakat oruç (sevabı)
böyle değildir (yâni sevabı çok daha fazladır). Çünkü oruç
şüphesiz benim içindir ve onun mükâfatını ben veririm.»'*
"LÂ HAVLE VE LÂ KUVVETE İLLÂ BİLLAHİ"
ZİKRİ
3824) "... Ebû Mûsâ (el-Eş'arî)
(Radtyallâhü anh)'den rivayet edildiğine göre şöyle
demiştir:
Ben "Lahavle ve lâ kuvvete illâ bJIah'f' derken Peygamber (Sal-lallahü
Aleyhi ve Sellera) benim sesimi işitti ve (bana) :
«Yâ Abdullah bin Kays!
3825) «... Ebû Zerr(-i Gıfârî)
(Radtyallâhü anh)'den; Şöyle demiştir : Resûlullah (Sallallahü Aleyhi
ve Sellem) bana: -Ben
Bildir, Yâ Resûlallah dedim. O:
«(Dediğim hazine) "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ bilIahT'dir-
buyurdu."
3826) "... Hâzim bin Harmele (Radtyallâhü anh)'den;
Şöyle demiştir:
Ben bir gün Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) *e uğradım. Bunun
üzerine bana buyurdu ki:
«Yâ Hâzim "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billahi" zikrini çok söyle.
Çünkü bu cümle şüphesiz cennetin hazinelerindendir.»"