MUKADDİME HADİSLERİ
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.
Salat ve selam Efendimiz Hz. Muhammed’e,Aline,Ashabına ve sevenlerine
olsun.
1) … Ebu Hureyre ( Radiyallahu anh)’den: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir;
”Size ne emrettimse onu alınız (=ona sarılınız) ve sizi neden nehiy ettimse
ondan vazgeçiniz.”
2) … Ebu Hureyre (Radiyallahu anh)’den: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir;
“Ben size bir şey teklif etmedikçe ve sizi bıraktıkça siz de beni bırakınız
(= bana soru sormayınız).Çünkü sizden önceki (ümmet)ler,lüzumsuz yere
Peygamberlerine çok soru sormaları,sonrada onlara muhalefet etmeleri yüzünden
helak oldular.Bunun için ben size bir şey emrettiğim zaman ondan gücünüzün
yettiğini yapınız ve sizi bir şeyden nehiy ettiğim za
man ona son veriniz.”
3) … Ebu Hureyre (Radiyallahu anh)’den yapılan rivayete göre Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki;
“Her kim bana itaat ederse hakikatta Allah’a itaat etmiş olur ve her kim bana
isyan ederse gerçekten Allah’a isyan etmiş olur…”
4) … Ebu Cafer (Radiyallahu anh)’den, şöyle söylediği rivayet edilmiştir;
“İbn-i Ömer (Abdullah) (Radiyallahu anh),Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)’den bir hadis işittiği zaman o hadisi işittiği gibi aynen tutardı.Onda
ifrat ve tefritte bulunmazdı.”
5) … Ebu’d-Derda (Radiyallahu anh)’den, şöyle dediği rivayet edilmiştir;
“Biz fakirliği anlatırken ve ondan duyduğumuz endişeleri
belirtirken,Resulullah (sav) çıkıp bu konuşmamız üzerine geldi ve;
“Fakir düşmekten mi korkuyorsunuz? Nefsim kudret elinde olan Allah Tealaya
yemin ederim ki,muhakkak surette dünya malı üzerinize akıtılacaktır (= bol bol
verilecektir).Öyle (zengin olacaksınız) ki servetten başka hiçbir şey her hangi
birinizin kalbini hak yoldan sapıtmayacaktır (Servetinin bolluğu kişinin hak
yoldan inhiraf etmesine sebebiyet verebilecektir).Allah Tealaya yemin ederim ki,
ben sizleri gecesi ve gündüzü apaydın olması bakımından eşit olan tertemiz
gönüllere sahip olarak bıraktım.” buyurdu.
Ebu’d-Derda diyor ki ; “Vallahi Resulullah (sav) doru söyledi.Vallahi gecesi
ve gündüzü aydınlık olması bakımından eşit olan tertemiz gönüllere sahip olarak
bizi bıraktı.”
6) … Kurret b.Eyas (ra)’den, Resulullah (sav)’in şöyle buyurduğu rivayet
edilmiştir;
“Benim ümmetimden,daima Allah Teala tarafından desteklenen ve onlara yardımcı
olmayan halkın zarar veremiyeceği bir cemaat kıyamet kopuncaya kadar hiç eksik
olmayacak (ümmetim içinde daima böyle bir taife bulunacak) tır.”
7) … Ebu Hüreyre (ra) şöyle söylemiştir, Resulullah (sav) buyurdular ki;
“Ümmetimden bir taife daima Allah Teala’nın emrine bağlı kalacak (= ondan
katiyyen ayrılmayacak)tır ve kendilerine muhalefet edenler,onlara zarar
veremiyecektir.”
… Eba İnebe el-Havlani (ra)’den şöyle demiştir;”Ben Resulullah (sav)’den
işittim,buyurdular ki;
“Allah Teala bu dinin mensublarını ilahi emre itaat etme uğrunda çalıştıracak
adamı daima onların içinden çıkarır.Böyle adamı eksik etmez.”
9) … Şuayb (ra)’den,şöyle söylediği rivayet edilmiştir;
Muaviye (ra) irad ettiği bir hutbede;”Alimleriniz nerededirler,alimleriniz
nerededirler?(söyleyeceği sözlerin alimlerce doğrulanması için bu soruyu
yöneltiyor) Ben Resulullah (sav)’den işittim buyuruyordu ki;
“Kıyamet ancak ümmetimden bir taife, insanlara galib olduğu halde
kopacaktır.Bu taife ne kendilerine yardımcı olmayanlara ne de yardımcı olanlara
bakmıyacaklar (onların davranışına ehemmiyet vermeyecekler)dir.”
10) … Sevban (ra)’den,Resulullah (sav)’in şöyle söylediği rivayet edilmiştir;
“Benim ümmetimden, hak üzerinde, düşmanlarını yener ve muhaliflerinden zarar
görmez bir cemaat, Allah (Azze ve Celle)’nin emri (kıyamet günü) gelinceye kadar
eksik olmayacaktır.”
11) … Cabir b.Abdillah (ra)’den şöyle söylediği rivayet edilmiştir;
“Biz Peygammer (sav)’in yanında idik. Bir çizgi çizdi.O’nun sağına ve soluna
da ikişer çizgi çizdikten sonra mübarek elini ortadaki çizginin üzerine bırakıp,
“Bu , Allah’ın yoludur” buyurdu.Sonra bu ayeti okudu;
“Gerçekten bu benim dostoğru yolumdur. Artık O’na uyunuz. Başka yolları takip
etmeyiniz.
Sonra bunlar sizi Allah Teala’nın yanından ayırır…” (En’am 153)
12) … El-Mikdam b. Ma’dikerib el-Kindiy (ra)’den rivayet edildiğine göre
Resulullah (sav) buyurdular ki;
“Süslü tahtına –koltuğuna- yaslanmış adama, benim hadislerimden birisi okunur
da o (kişi)nin, vaziyetini hiç bozmadan <Bizlerle sizler arasında Allah
Teala’nın kitabı vardır.Ondan bulduğumuz helal şeyleri, helal sayıyoruz, haram
olarak bulduğumuz şeyleri de haram kabul ediyoruz.> (Yani bu hadis Kur’an’da
bulunan hükümlerin dışındadır.Onun için bu hadise itibar etmeyiz.) diyebilme
zamanı yaklaşmıştır. Sizleri ikaz ediyorum! (Kur’an-ı Kerim’de bulunan bütün
hükümler haktır.) Ve Resulullah (sav)’in haram kıldığı şeyler Allah Teala’nın
haram kıldığı şeyler gibidir. (Kitab ve Sünnet arasında bir ayırım yapılamaz.)”
13) … Ebu Rafi (ra)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (sav) şöyle
buyurdular;
“Herhangi biriniz tahtına –koltuğuna- yaslanmış olup benim emrettiğim veya
yasakladığım bir husus ona intikal edince (umursamadan) < bilemem (Kur’an’dan
başka bir şey tanımam ve tabi olmam) Biz Kitabullah’da ne bulduksa ona tabi
olduk.> (artık hadise tabi olmayız) söyler durumda bulmayayım.”
14) … Aişe (ra)’dan rivayet edildiğine göre Resulullah (sav) buyurdular ki;
“Kim bu dinden olmayan bir şeyi onda ihdas ederse, onun icat ettiği şey
merdud ve batıldır.”
15) … Abdullah b. Züeyr (ra)’den ;
Şöyle söylediği rivayet edilmiştir; “Ensar’dan bir adam Harre denilen
mevkideki hurmalıkları suladıkları su arklarından ve su nöbetinden dolayı
Peygamber(sav)’e Zübeyr b. Avam aleyhinde şikayette bulundu.(Bu arklardan geçen
su önce Zübeyr’in hurma bahçesine varıyordu.Sonra da şikayetçi Ensari’nin
tarlasına uğruyordu.Bir defa Zübeyr hurmalığını sulamak üzere suyu tuttuğu
sırada) müşteki ona:
-Suyu serbest bırak ki bize gelsin, diye talepte bulundu.Fakat Zübeyr, kendi
tarlasını sulamadan suyu bırakmak ve nöbetini ona vermekten imtina edince iki
taraf Resulullah (sav)’e meselelerini intikal ettirdiler.Resulullah (sav)’in
huzurunda isteklerini karşılıklı olarak arz ettiler.Resulullah(sav) ;
“Ey Zübeyr! Tarlanı sula sonra suyu komşuna salıver” buyurdu.Müşteki
hiddetlenerek;
“Zübeyr, halan oğlu olduğu için mi?” demek suretiyle Resulullah (sav)’i
tarafgirlikle itham etmek istemişti.Bu sözden üzülen Resulullah (sav)’in mübarek
yüzü değişti.(Çünkü fahr-ı Kainat efendimize tarafgirlik ithamı ile büyük bir
saygısızlıkta bulunmuştu.) Resulullah (sav);
“Ey Zübeyr, tarlanı sula sonra suyu hapset, ta ki, su hurma ağaçlarının
köklerine erişsin, (su hakkını tam manası ile kullan)” buyurdu.
Ravi demişti ki;Zübeyr şöyle dedi;
“Vallahi öyle sanıyorum ki şu ayet bu olay hakkında indi.”
= Hayır (resulum), Rabbine yemin olsun onlar (mü’miniz diyenler) aralarında
çıkan anlaşmazlıkta seni hakem yapıp sonra verdiğin karardan -hükümden-
nefislerinde hiç bir güçlük duymayarak tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça
iman etmiş olmazlar.(Nisa suresi,65)
16) … İbn-i Ömer (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi Resulullah (sav) şöyle
buyurdu demiştir;
“Kadınları mescitte namaz kılmaktan menetmeyiniz.” (Bunun üzerine) İbn-i Ömer
(Abdullah’ın bir oğlu bir rivayete göre ismi Vakid’dir.) babasına; “Biz
kesinlikle onlara mani olacağız, deyince İbn-i Ömer çok kızdı ve ona dedi ki;
“Ben sana Resulullah (sav)’in hadisini okuyorum sen; “Biz kesinlikle onlara mani
oluruz “ dersin… dedi.”
17) … Abdullah bin Mugaffel (ra)’den rivayet edildiğine göre yeğeni (erkek
kardeşinin oğlu) onun yanında oturuyordu.Yeğeni sapan ile fiske taşını
attı.Abdullah onu taş atmaktan men etti ve dedi ki;
“Resulullah (sav), sapanla fiske taşını atmayı yasakladı ve ;
<Sapanla atılan taş ile av avlanmaz, düşman da yaralanmaz –kırılmaz-
öldürülmez ve muhakkak diş kırar, göz yaralar –çıkarır-.> buyurdu.”
Abdullah’ın yeğeni tekrar sapanla taş atınca Abdullah ona;
“Ben sana Resulullah (sav)’in sapanla taş atmayı yasakladığına dair hadis-i
şerif okuyorum sen yine taş atmaya başladın artık bundan sonra ilelebed seninle
konuşmayacağım”,dedi.
18 … Kabisa oğlu İshak, babası Kabisa (ra)’nın şöyle söylediğini rivayet
etmiştir ;
Nakibül Ensar (= Akabe görüşmelerinde Ensar’ın temsilcisi) ve Resulullah
(sav)’in (yakın) arkadaşı Ubade b.Samit el-Ensari (ra) Bizanslarla yapılan
savaşta Muaviye (ra) ile beraber savaş seferine katıldı.Halkın, sikkeli altın
paranın kesilmiş parçalarını dinar (= kesilmemiş,sikkeli, altın para)lar ile
mübadele ettiklerine, keza sikkeli, gümüş paranın kesilmiş parçalarını dirhem (=
kesilmemiş sikkeli gümüş para)larla değiştirmekte olduklarına şahit oldu.(Bu
mübadelenin tartı ile değil tane hesabı ile yapıldığını görünce) şöyle dedi;”Ey
Nas! Siz bu mübadele ile kesinlikle faiz yemiş olursunuz.Ben Resulullah
(sav)’den işittim, buyurdular ki;
“Altını altınla bübayaa etmeyiniz.Anacak değiştirilmek istenen altınların her
ikisi de (ağırlık ölçüsü ile) eşit ve peşin olsa…(bu şartla bübadele
edebilirsiniz)”
“Muaviye (ra) , Ubade b. Samit (ra)’ın böyle söylediğini duyunca ; “Ya Ebel-Velid!
(Ubade’nin künyesidir) Ben bu mübadelede bir faiz durumu görmüyorum.Ancak
değiştirilenlerin birisi veresiye olsa o zaman faiz olur.” Diye Ubade’nin
fetvasına katılmadığını beyan etti.Ubade;
“Ben sana Resulullah (sav)’in hadisini okuyorum, sen de bana şahsi görüşünü
anlatıyorsun.And olsun eğer Allah Teala (bu savaştan) beni çıkarırsa , senin
hakimiyetin altındaki bölgede seninle oturmayacağım”,dedi.
Ubade savaştan geri dönünce doğruca Medine’ye vardı.Halife Ömer b. Hattab (ra),
O’na; “Neden buraya geldin, ya Ebel-Velid?” diye geliş sebebini sorunca , Ubade
(ra) hadiseyi anlattı ve Muaviye (ra) ile bundan böyle aynı bölgede
oyurmayacağına yemin ettiğini beyan etti.
Halife O’na ; “Ya Ebel-Velid, ikame ettiğin yere dön.Allah Teala, senin ve
emsalinin bulunmadığı yerin hayrını alsın”, dedi ve Muaviye’ye de şu mealde bir
mektup yazdı;
“(Ya Muaviye!) Senin Ubade’ye hüküm etme salahiyetin yoktur.(Bahis konusu
meselede) O’nun sözü (fetvası) doğrudur. Halkı O’nun beyan ettiği fetvaya
yönelt. (Yani yukarda beyan edilen mübadele usulünde faizcilik vardır.)”
19) … İbn-i Aclan’ın Avn b. Abdillah (ra)’dan rivayet ettiğine göre Abdullah b.
Mesud (ra) şöyle buyurdu ;
“Ben size Resulullah (sav)’den hadis rivayet ettiğim zaman O’nun, hakka en
uygun, hidayete en iyi eriştiren ve takvaya en yaraşan söz olduğuna inanın.”
20) … Ebül-Bahteri’nin Ebu Abdirrahman Es-Sülemi’den rivayet ettiğine göre Ali
b. Ebi Talib (ra) şöyle buyurmuştur ;
“Ben size Resulullah (sav)’in hadisini okuduğum zaman O’nun hadisinin hakka,
hidayete ve takvaya en uygun, en liyakatli söz olduğuna inanın.”
21) … Ebu Hureyre (ra)’den;Resulullah (sav)’in şöyle söylediği rivayet
edilmiştir;
“Kıraat olunan hadisimi, koltuğuna yaslanmış (edep ve saygıya aykırı) olarak
her hangi birinizin dinlemesini, sonrada okuyucuya ; “Sen hadisi bırak, onun
doğru veya yalan olduğunun anlaşılması için Kuran’dan bir şeyler oku, dediğini
katiyen bilmeyeyim (= sakın hiç biriniz hadislerime karşı böyle tutarsız ve
saygısız davranış içerisine girmeyin, böyle durumu bulmayayım). Söylenen o güzel
söz (hadis)’i ben söyledim.”
22) … Ebu Seleme(ra)’den rivayet edildiğine göre Ebu Hureyre (ra), bir adama
buyurdular ki;
“Ey yeğenim ben sana Resulullah (sav)’den hadis rivayet ettiğim zaman, sen
ona karşılık olarak darb-ı meselleri anlatma.”
23) … Amr b. Meymun (ra)’den şöyle söylediği rivayet edilmiştir;
İbn-i Mesud (Abdullah) (ra) ile her Perşembe günü akşamı buluşup görüşmeyi
hiç kaçırmazdım.Her hangi bir şey hakkında hiçbir kimseye “Kale Resulullahi
(sav) dediğini işitmedim.Yalnız bir akşam “Kale Resulullahi (sav)
dedi.(Kendisinin bir hadis rivayet edeceği beklenirken susuverdi) ve hemen
başını öne eğdi.Biraz sonra ona baktım ki (ne göreyim) gömleğinin ilikleri
çözülmüş, gözleri yaşlarla dolup taşmış ve boyun damarları şişmiş vaziyettedir.
Biraz sonra, Resulullah (sav) (öyle) veya aşağı, yahut yukarı, ya da ona yakın
yahut ta ona benzer buyurdu” dedi.
24) … Muhammed b.Sirin (ra)’den şöyle söylediği rivayet edilmiştir;
Enes b. Malik (ra) , bir hadis rivayet edip bitirdiği zaman ; = Yahud da
Resulullah (sav)’in buyurduğu gibi , derdi.
25) … Abdurrahman b. Ebi Leyla (ra)’den ; Şöyle dediği rivayet edilmiştir;
Biz Zeyd b. Erkam (ra)’den, Resulullah (sav)’in hadis-i şeriflerinden bir şey
anlatmasını rica ettik. Buyurdular ki;
“Biz artık yaşlandık, bizde unutkanlık baş gösterdi. Resulullah (sav)’den
hadis nakletmek de çok zor (mesuliyeti ağır)dır.”
26) … Şabi (Rahimetullah)’den rivayet edildiğine göre kendisi demiştir ki;
“Ben İbn-i Ömer (ra) ile bir yıl beraber oturdum.Resulullah(sav)’den hiçbir
hadis naklettiğini işitmedim.”
27) … Tavus (Rahimetullah)’dan şöyle dediği rivayet edilmiştir;
İbn-i Abbas (ra)’den işittim.Buyurdular ki ;
“Gerçekten biz (itina ile) hadisi hıfzederdik. Hadis de, Resulullah (sav)’den
hıfzedilir. (Hıfzedilmesine önem ve kıymet verilmelidir.) Fakat siz hırçın
deveye de uysal deveye de binmeye başlayınca artık hadis almaya itimad etmek ve
bellemek işi uzaklaştı.”
28) … Şabi (Rahimetullah)’den ;
Karaza b. Kab (Radiyallahu anh)’ın şöyle söylediği rivayet edilmiştir;
Ömer ra. bizi Kufe’ye gönderdi .(Bizi yolcu ederken).Teşyi edip(Medine
dışındaki) Sirar deninilen yere kadar beraberimizde yürüdü.Sonra
‘Beraberinizdeburaya kadar ne için yürüdüğümü bilirmisiniz?’ diye sordu.Biz ; ‘Resulullah(sav)’in
sohbetinde bulunduğumuz (sahabe olduğumuz) ve ensardan olduğumuz içindir,”
dedik.Ömer ra. ;
<Ben size bir hususu anlatmak için (buraya kadar ) beraberinizde yürüdüm.
Ve yürüyerek gelmekliğimin hatırı için (yapacağım tavsiyeyi) iyice
belliyeceğinizi umarak yürüdüm.Siz ateşte kaynayan tencere gibi Kuran için
gönülleri fokur fokur kaynayan (yani kuran okumaya çok hararetli ve pek düşkün )
bir kavme varıyorsunuz. Onlar sizi gördükleri zaman (problemlerinde sizleri
hakem yapacakları, bütün işlerinde emirlerinize itaat edecekleri ve dini
bilgileri sizden alacakları için) sizlere boyun eğecekler ve bunlar Hz.
Muhammed(sav)’in Ashabıdır , diyeceklerdir.Siz Resulullah(sav)’den az hadis
rivayet ediniz.(Yani onların sizden hadis almak için duydukları iştiyaka ve
fazla istekli olmalarına bakarak fazla rivayette bulunmayınız.) Ben de (sevapta)
sizin ortağınızım.(Çünkü kendisi onları hayra delalet etmiş oluyor.)> dedi.
29) … Es-Saip b. Yezid (ra)’den ;
Demiştirki ; Ben Saad b. Malik “Bu zat Ebu Saidi Hudri künyesi ile
meşhurdur.” (ra) ile Medineden Mekkeye kadar yolda arkadaşlık ettim.Bir tek
hadis rivayet ettiğini işitmedim.”
30) … Abdullah İbni Mesud (ra) den, şöyle dediği rivayet edilmiştir;
Resulullah(sav) buyurdular ki;
“Kim bilerek benim üzerimde yalan uydurursa cehennemdeki yerine
hazırlansın.”
31) … Ali (ra)’den şöyle dediği mervidir ;Resulullah(sav) buyurdular ki;
“Benim ağzımdan (kasten) yalan uydurmayınız.Çünki benim namıma (bilerek)
yalan uydurmak muhakkak (uyduranı, bilerek rivayet edeni,buna rıza göstereni ve
her hangi bir ilişkisi olanı) cehenneme sokar.
32) … Enes b. Malik (ra)’den rivayet edildiğine göre ;Resulullah(sav) ;
“Kim benim adıma –Ravi diyor ki ;Zannımca “bilerek” kaydını kullandı.- yalan
uydurusa cehennemdeki yerine yerleşsin buyurdu, demiştir”
33) … Cabir b. Abdullah ra.den rivayet edildiğine göre ;Resulullah(sav)’nin
şöyle buyurduğunu söylemiştir ;
“Kim kasden benim üzerim de yalan söylerse cehennemdeki yerine hazır
olsun.”
34) … Ebu Hureyre ra.den “Şöyle demiştir ;Resulullah(sav) buyrdular ki;
“Benim söylemediğim bir şeyi kim bana bile bile isnad ederse cehennemdeki
yerine hazırlansın.”
35) … Ebu Katade ra.den ;Şöyle demiştir ;Resulullah(sav) bu minber üzerinde iken
şöyle buyurduğunu (bizzat) işittim ;
“Benden çok hadis rivayet etmekten kaçının.Her kim benim üzerimde (benim
ağzımdan) bir şey söylemek isterse hak veya doğru (bu terettüt ravidendir)
söylesin.Kim benim söylemediğim bir sözü kasten uydurup bana isnad ederse
cehennemdeki yerine yerleşsin.”
36 … Abdullah İbni Zübeyr ra.den şöyle dediği rivayet edilmiştir; Ben (aşeri
mübeşşereden olan babam) Zübeyr b. El Avvam ra.ha dedim ki;
(Abdullah) İbni Mesud ra. , falan ve filan sahibinin hadis rivayet
ettiklerini işittiğim gibi neden senin ,Peygamber(sav) ‘in hadislerinden bir şey
haber verdiğini işitmiyorum. Zübeyr ra. şöyle cevap verdi;
-İyi bilki ben Müslüman olduğum andan beri Resulullah(sav)’in yanından hiç
ayrılmadım (Yani benim bu tutumum ,uzun zamandan beri sahabilik şerefine mazhar
olduğum halde onun yanında az bulunduğumdan ileri gelmiyor.” Fakat ben
Resulullah(sav)’ın ; “Kim benim ağzımdan kasten yalan söylerse cehennemdeki
oturağını hazırlasın!” buyurduğunu işittim.(Yani hadis riveyetinde bulunmama
mani budur.Çünkü eksik veya fazla söyleme hatasına düşebilirim.)
37 … Ebu Said ra.den ;Resulullah(sav) ‘in şöyle dediği rivayet edilmiştir;
“Her kim ki taammüden üzerimde yalan uydurursa ateşten oturağına hazır
olsun.”
38 … Hz. Ali ra.den ; Resulullah(sav)’in şöyle dediği rivayet edilmiştir ;
“Her kim , yalan olduğunu sandığı bir hadisi benim hadisim olmak üzere
rivayet ederse iki yalancıdan birisi de odur.”
39 … Semure b. Cündüp ra.den rivayet edildiğine göre ;Resulullah(sav) buyurdular
ki:
“Kim yalan olduğunu bilerek veya zan ederek bir hadisi benden rivayet
ederse iki yalancıdan birisi de odur.”
40 … Ali ra.den rivayet edildiğine göre, Peygamber(sav) şöyle buyurdular;
“Kim bir hadisin uydurma olduğunu bildiği veya zan ettiği halde onu benden
rivayette bulunursa iki yalancıdan birisi de kendisidir.”
41 … El Mugire b. Şube ra.den ;Resulullah(sav)’in şöyle dediği rivayet
edilmiştir;
“Kim bir hadisin uydurma olduğunu bildiği veya zan ettiği halde benden
rivayette bulunursa iki yalancıdan birisi de kendisidir.”
42 … Yahya b. Ebil Musa’dan rivayet edildiğine göre kendisi İrbad İbni
Sariye’den şöyle söylediğini işitmiştir;
Resulullah(sav) bir gün bizde kaldı.Kalpleri titreten ve gözleri
yaşartan çok korkutucu bir mevize ile bize vaaz etti.O’na denildi ki; “Ya
Resulullah(sav) vedalaşan kimsenin yaptığı vaaz gibi nasihat ettin.Bize
tavsiyelerde bulun.” Bunu üzerine Resulullah(sav) buyurdular ki;
“Takvaya yapışınız ve başınızda ki Halife bir köle dahi olsa onu dinleyip
itaat etmeye sarılınız.Siz benden sonra şiddetli ihtilafı göreceksiniz.Onun için
benim sünnetime ve hidayete mazhar kılınmış olan Hulafa’yı Raşidin’in sünnetine
yapışınız.Bu sünnetleri dişlerinizle sıkıca tutunuz.(Yahut karşılaştığınız
eziyetlere tahammül için dişlerinizi sıkınız.) İhdas edilen (dinde dayanağı
olmadan dine sokulmak istenen) şeylerden sakının.Çünkü her bidat dalalettir.”
43 … Abdurrahman b. Amr es-Selemi’nin, İrbad b. Sariye ra.den şöyle söylediğini
işittim,dediği rivayet edilmiştir;Resulullah(sav) buyurdular ki;
“Ben sizi , gecesi gündüzü gibi apaydın olan (en küçük şüpheyi kabul
etmeyen gayet açık) bir din üzerinde bıraktım. Benden sonra ancak helak olanlar,
o dinden (başka yönlere ) sapar. Sizden kim yaşarsa fazla ihdilafa şahid
olacaktır.Onun için bilip tanıdığınız sünnetime ve hidayete erdirilmiş olan
Hulafa’yı Raşidin’in sünnetlerine yapışınız.Bunları dişlerinizle sıkıca
tutunuz.Başınızdaki halife siyah bir köle bile olsa ona itaatten
ayrılmayınız.Çünkü mümin,(tevazu ve uysallığı bakımından) burnuna yular takılmış
deve gibidir hangi tarafa sevkedilirsa uyar.”
44 … İrbad b. Sariye ra.den şöyle dediği rivayet edilmiştir;
“Resulullah(sav) bize sabah namazını kıldırdı.Sonra (mübarek) yüzünü bize
döndürüp çok tesirli bir vaaz irad buyurdu.(Ravi İrbad,bundan sonra 42 ve 43
nolu hadiste anlattığımızın benzerini anlattı.)”
45 … Cabir b. Abdillah ra.den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir;
Resulullah(sav) hutbe okuduğu zaman gözleri kızarır , sesi yükselir ve
öfkesi şiddetlenirdi.Sanki ,kendisi,düşman ordusunu gözetleyen “Muhakkak
düşman,size sabahleyin baskın yapacak, akşam hücum edecektir”, diyen bir gözcü
idi.(Tehlikeye karşı halkı uyarır), ve “Kıyamet günü ile ben bunlar gibi
gönderildim”derdi.Böyle söylerken şehadet parmağı ile onun yanındaki orta
parmağı birleştirirdi.Sonra derdi ki; “Konuşulan sözlerin en hayırlısı Allah
Teala’nın Kitabıdır.Yolların en güzeli Muhammed(sav)’in yoludur.İşlerin en
kötülerinden biri de (Peygamber(sav)’den) sonra ihdas edilen (Dine sokulmak
istenen) asılsız şeylerdir.Bidatlar (ın çoğu) dalalettir.”Resulullah(sav)
hutbelerinde şöyle de derdi;
“Kim (ölüp de ) mal bırakırsa,(bıraktığı mal) onun mirasçılarınadır.Kim
(ölüp de karşılıksız) borç bırakırsa veya (bakıma muhtaç) çoluk çocuk bırakırsa
onun borcunu ödemek ve aile efradına bakmak bana aittir.”
46 … Abudullah İbni Mesud ra.den, Resulullah(sav)’in şöyle buyurduğu mervidir ;
-Kitap ve sünnetten başka uyulması gerekli 3’üncü bir şey yoktur.Sözlerin
en güzeli Allah Teala’nın kelamı ve yolların en güzeli Hz. Muhammed(sav)’in
yolu, siretidir.
Dikkat! (sonradan) dinde ihdas edilmek istenen şeylerden sakının.Çünkü şer
işlerden biriside ihdas edilen şeylerdir.(Dinde) icad edilen her şey bidattır.Bidatlar(ın
çoğu) dalalettir.Dikkat! emel ve arzularınız uzyıp size ecelinizi
unutturmasın.Aksi takdirde kalpleriniz katılaşır.Dikkat! Gerçekten gelici olan
(ölüm ve ondan sonra ki diriliş ve ahiret ahvali gibi) şey(ler)
yakındır.Hakikaten gelmiyecek- olmayacak olan şey ,uzak sayılır.
Dikkat!Şakavetli (bedbaht), ancak o kimsedir ki annesinin karnında iken
şaki olur, mesud adam da ancak o kimsedir ki başkasından ibret alır.
Dikkat! Müminle döğüşmek küfür ehlinin ve ona sövmek fasıkların
işidir.Müslüman için 3 günden fazla süre ile (din) kardeşini bırakması (ona küs
durması) helal değildir.
Dikkat! Yalancılıktan şiddetle kaçının. Çünkü ne ciddi ne de şaka yollu
yalancılık mübah değil, müslümanın şanına yakışmaz.Sakın kimse , yerine
getirmiyeceği bir şeyi (küçük yaştaki) çocuğuna (bile) vaat etmesin (yani bu
davranış bile yalancılığa girer).Çünkü yalancılık gerçekten (insanı) fücüre
(şerre) sürükler. Şer de cehenneme götürür.Doğrulukta muhakkak (insanı) hayra
yöneltir.Hayırlı işlerde cennete kılavuz olur.Doğru adam için “O, doğru söyledi
hayır işledi” denir. Yalancı kişi için de “O,yalan söyledi şer işledi” denir.
Dikkat! Kul gerçekten yalan söyleye söyleye bu hali kendisine şiar
edinir.Nihayet yalancılığı itiyad haline getiren bu idmanlı yalancı, Allah
Teala’nın divanında <Kezzab> olarak yazılır.”
47 … Aişe ra.den ;şöyle dediği rivayet edilmiştir, Resulullah(sav) şu ayeti (Ali
İmran suresinin 7. ayeti) okudu.
Ayetin meali:
“Sana kiyabı gönderen O’dur.O’nun bir kısım ayetleri muhkem (açık ve
kesin)dir. Kuran’ın esası bunlardır.Diğer bazı ayetlerde müteşabihler (=
manaları sizce bilinmez) dir.İşte, kalplerinde şüphe bulunanlar,fitne aramak ve
tevil yoluna gitmek için müteşabih ayetlere uyarlar. Halbuki onların tevillerini
Allah’tan başkası bilemez. İlimde otorite olanlar ise “Biz ona (= müteşabihlere)
inandık hepsi rabbimizin indindendir” derler.Bunları ancak kamil akıl sahipleri
düşünür.”
Sonra Resulullah(sav) buyurdular ki ;
“Ya Aişe! Müteşabih ayetleri tutup muhkem ayetleri bırakmak sureti ile
Kuran’ı Kerim’de mücadele etmek isteyenleri gördüğünüz zaman Allah Teala’nın;
“İşte kalplerinde şüphe bulunanlar…”kavli celili ile kasdettiği insanlar
onlardır!İşte böyle adamlardan sakının (=onlarla oturup konuşmayın. Zira , onlar
bidat ehlinin ta kendileridir.Sapık akidelerinin sizlere bulaşmaması ve müstehak
oldukları tahkir ve ihanet için onları terk ediniz.)”
48 … Ebu Usame ra.den , Resulullah(sav)’in şöyle buyurduğu nakledilmiştir ;
“Hiçbir kavim hidayete erdikten sonra, batılı hak ve hakkı batıl göstemek
süretile mücadele ve çekişmelerde bulunmadıkça dalalete itmemiştir.”
Sonra Resulullah(sav) şu ayeti (=Zuhruf suresinin 58’inci ayeti) okudu;
“Ve (senin kavmin) dediler ki “Bizim ilahlarımız (olan melekler) mı daha
hayırlı,yoksa O (Meryem oğlu İsa) mı?” (Ey Muhammed!) onlar (gerçeği anlamak
için değil) sırf bir mücadele olarak sana bu misali veriyorlar.Doğrusu onlar çok
çekişici bir kavimdir.”
49 … Huzeyfe ra.den edilen rivayete göre Resulullah(sav) buyurdular ki ;
“Allah Teala, bidat sahibinden oruç ,namaz, sadaka ,haç, ömre, cihad, tevbe
ve fidyeden hiçbir şey kabul etmez.Kıl hamurdan çıktığı gibi o da İslam’dan
çıkar.”
50 … Abdullah İbni Abbas ra.den, Resulullah(sav)’in şöyle dediği rivayet
edilmiştir;
“Bidat sahibi, bidatını bırakmadıkça, (şefaatçılar şefaat etseler bile)
Allah Teala onun amelini kabul etmeyecektir.”
51 … Enes b. Malik ra.den Resulullah(sav) ‘in şöyle buyurduğu mervidir ;
“Batıl ve haksız yolda iken mücadeleyi bırakana cennetin kenarlarında, hak
yolda iken cidal (ve çekişmeleri) terk edene cennetin ortasında ve huyunu
güzelleştirene cennetin en ala mevkiinde köçk yapılır.”
52 … Abdullah b. Amr b. El-As ra.den, Resulullah(sav)’in (veda haccında) şöyle
dediği rivayet edilmiştir;
Allah Teala, ilmi insanlar(ın göğüslerin)den sökmek (silmek) suretiyle
almaz. Lakin alimlerin ruhlarını kabzetmek suretiyle alır.Neticede hiçbir alim
bırakmayınca halk bir takım cahilleri (alimlerin yerinde) reis edinirler.Onlara
(dini sorular) sorulur.Onlar da bilmeden fetva verirler ve böylece hem kendileri
dalalete giderler hem de halkı dalalete düşürürler.”
53 … Ebu Hureyre ra.den Resulullah(sav) şöyle buyurdu, dediği rivayet edilmiştir
;
“(Bir alimin verdiği ) yanlış fetva yüzünden hataya düşen kişiye günah
yoktur.Bütün vebal, yalnız fetva veren (alim)in boynundadır.”
54 … Abdullah b. Amr ra.dan ;Resulullah(sav)’in şöyle dediği rivayet edilmiştir;
Dini ilim(lerin aslı) üçtür. Bunlar (ve bunları bilebilmek için bilinmesi
gerekli ilimler ile bunlardan çıkarılan ilimler)in ötesinde kalan ilimler(in
bilinmesi) fazla (zaruri değil)dir.
(Bu üç ilim) muhkem ayet(ler),sabit sünnet ve adil fariza (miras payı ) ile
ilgili ilimlerdir.
55 … Muaz b. Cebel ra.den ; şöyle dediği rivayet edilmiştir;Resulullah(sav) beni
Yemen’e (Vali olarak) gönderdiği zaman buyurdular ki;
“Sakın, bildiğin (şer’i kaynaklar) dan başka bir şeyle hüküm verme ve
meseleleri hal etme.Eğer bir müşkülün olursa onu aydınlığa kavuşturuncaya kadar
veya mesele hakkında bana mektup yazınca (ve cevap alınca)ya kadar dur (bekle).”
56 … Abdullah b. Amr b.el-As ra.nın şöyle dediği rivayet edilmiştir ; Ben
Resulullah(sav)’den işittim buyurdular ki ;
“Beni İsrail’in işi mutedil olarak devam ediyordu.Nihayet muhtelif
milletlerden aldıkları esir kadınlardan doğma nesil türedi ve bu nesil rey
(=kişisel arzu) ile hüküm vermeye başlayınca kendileri dalalete gittiler ve Beni
İsrail’i dalalete götürdüler, onların işleri anormale dönüştü .”
57 … Ebu Hureyre ra.den ;Şöyle demiştir ;Resulullah(sav) buyurdu ki ;
“İman altmış veya yetmiş küsür bab (bölüm)dür. Bu derecelerin en aşağısı
,yoldan zahmet verecekleri şeyi uzaklaştırmak –gidermek- ve en yüksek mertebesi
la ilahe illallah demektir.Haya de imandan bir şubedir.”
58 … Abdullah b. Ömer ra.den ;Şöyle demiştir ;Resulullah(sav) bir adamın ,
kardeşini haya dolayısı ile kınadığını işitti.Resulullah buyurdu ki ;
“Gerçekten haya imandan bir şubedir.”
59 … Abdullah ra.den ;Resulullah(sav) şöyle buyurdu, dediği rivayet edilmiştir;
“Kalbinde hardal zerresi ağırlığınca kibir bulunan kimse cennete girmiyecek
ve kalbinde, hardal tanesi ağırlığınca iman bulunan kimse (ebedi) ateşe
girmeyecektir.”
60 … Ebu Said-i Hudri (ra)’den yapılan rivayete göre kendisi Resulullah
(sav)’den yapılan rivayete göre kandisi Resulullah(sav)’in şöyle buyurduğunu
söylemiştir ;
“Allah Teala , kıyamet günü müminleri cehennem ateşinden kurtarınca ve
onlar güvenç içine girince birinizin, dünyada iken hakkını almak uğrunda
arkadaşı ile yaptığı çekişmeden daha şiddetli bir tarzda müminler ateşe atılmış
olan (din) kardeşleri için Rableri ile mücadeleye girişirler.Resulullah (sav)
buyurdu ki ; Müminler diyecekler ki “Ey Rabbimiz! Kardeşlerimiz bizlerle namaz
kılarlar ,beraberimizde oruç tutarlar ve bizimle beraber hac ederlerdi.Sonra sen
onları ateşe ithal ettin.”
(Cevaben) Allah buyuracak ki ; “Gidin onlardan tanıdıklarınızı
(Cehennemden) çıkarınız” Müminler ,bunun üzerine onlara varacaklar ve
yüzlerinden onları tanıyacaklar.Çünkü ateş onların yüzlerini (yaptıkları secde
sayesinde) yakmıyacaktır.Onların bir kısmı aşık kemiklerine, bir kısmı da
bacaklarına kadar ateş içinde tutuşmuş vaziyettedir.Bunları çıkaracaklar sonra
“Ey Rabbimiz!Bize emrettiğiniz adamları (tanıyabildiklerimizi) çıkardık.”
Diyecekler. Sonra Allah (Teala) buyuracak ki “Kalbinde bir dinar ağırlığınca
iman olanları çıkarınız.Sonra kalbinde yarım dinar ağırlığınca, onları mütekip
de kalblerinde hardal tanesi ağırlığında iman olanları çıkarınız.”
Ebu Saidi Hudri dedi ki ; Kim bunu doğrulamazsa bu ayeti okusun ;
<Şüphe yok ki Allah (Teala) zerre miktarı zulum etmez.Eğer zerre kadar bir
iyilik olursa onun ecrini kat kat artırır ve kendi katından da büyük mükafat
ihsan eder.> (Nisa ,40)
61) … Cündüp b. Abdillah (ra)’den yapılan rivayete göre kendisi şöyle
söylemiştir ;
<Biz erginlik çağına ermek üzere birer genç iken Peygamber (sav) ile
beraber idik.Biz Kuran’ı Kerimi öğrenmeden önce imanı öğrendik. Ondan sonra
Kuran’ı öğrendik. Kuran sayesindede imanımız fazlalaştı.>
62) … (Abdullah) İbni Abbas (ra)’dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir ;Resulullah
(sav) buyurdular ki ;
<Bu ümmetten iki sınıf vardır ki Müslümanlıkta onlar için nasip (pay)
yoktur. Bu zümreler Mürciye ve Kaderiye (mezheplerine mensup) olanlardır.>
63) … Ömer İbni Hattab (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi söylemiş ki ;
Biz Resulullah (sav)’in yanında oturuyorduk.Elbisesi bembeyaz , saçı simsiyah
bir zat aniden yanımıza geliverdi. Üzerinde yolculuk eseri görülmüyor ,bizden de
hiç kimse kendisini tanımıyordu.Ömer (ra) demiş ki ;Bu yabancı zat , hemen
Peygamber (sav)’in yanına oturdu ve dizlerini onun dizlerine dayadı.Ellerinide
uylukları üzerine koydu. Sonra dedi ki ;
-“Ya Muhammed (sav)! İslam nedir?” ,Resulullah (sav) ;
-“İslam, Allah’tan başka ilah olmadığına ve benim , Allah’ın Resulu
olduğuna şehadet etmek, namazı dostoğru kılmak, zekat vermek , Ramazan orucunu
tutmak ve Kabe’yi hac etmektir.” Buyurdu. Soru soran zat ;
-“Doğru söyledin”, dedi. Ömer (ra) dedi ki ;
“Biz buna hayret ettik.(Çünkü) hem soruyor hem doğruluyordu.” Sonra bu zat ;
- Ya Muhammed (sav) İman nedir? Dedi.Resulullah (sav)
-“İman,Allah’a , O’nun meleklerine, peygamberlerine, kitablarına, ahiret
gününe ve kadere –hayrına ve şerrine inanmaktır.” Buyurdu.
Soru sahibi ;
-Doğru söyledin ,dedi. Ömer (ra) dedi ki ;
“Biz buna şaştık. (Zira) hem soruyor hem de tasdik ediyordu.”
Soru soran zat daha sonra ;
-“Ya Muhammed (sav) İhsan nedir?”diye sordu. Resulullah (sav) ;
-“(İhsan), Allah’a , Onu görüyorsun gibi ibadet etmendir.Çünkü gerçekten
sen onu göremiyorsun da O, muhakkak seni görüyor.” Buyurdu.
Soru sahibi (bu defa) ;
- Kıyamet ne zaman (kopacak)? Dedi. Resulullah (sav) ;
-“Soru sorulan (adam) soru soran (kişi)den (bu hususta) daha bilgili
değildir.” Buyurdu. O zat ;
- O halde kıyametin alametleri nelerdir? Dedi. Resulullah (sav) ;
- “Cariyenin kendi sahibini doğurması (Veki, dedi ki ; yani Arab olmayan
kadının Arab çocuğu doğurması) ve yalın ayak, çıplak,yoksul, küçükbaş
hayvanların çoban (bedevi)larının yüksek bina yapmak (hususun)da birbiriyle
yarıştıklarını görmendir.” Buyurdu.
(Hadisin ikinci derecedeki ravisi Abdullah bin Ömer (ra) dedi ki , bir süre
sonra ilk ravi (ömer bin Hattab (ra) şöyle dedi ;
Üç gün sonra Resulullah (sav) bana rastladı ve ;
-“(Ya Ömer ) O (soruları soran) zatın kim olduğunu biliyormusun? Dedi .Ben
;
- Allah ve Resulu bilir, dedim. Resulullah (sav) ;
-“O Cibril’dir. Size dininizin meselelerini öğretmeye geldi.” Buyurdu.
64 … Ebu Hureyre (ra)’den ; Demiştir ki ; Bir gün Resulullah (sav) halk(ın
yararlanması) için açık bir yere çıktıydı. Bir adam O’na gelerek ;
-Ya Resulullah ! İman nedir? Diye sordu. Resulullah (sav) ;
-“İman ; Allah’a , Meleklerine , Kitablarına, Peygamberlerine, Allah’a
kavuşmaya inanman, bir de son dirilmeye inanmandır.” Buyurdu . Adam;
-Ya Resulullah! İslam nedir? Diye sordu. Resulullah (sav) ;
- < İslam ; Allah’a ibadet etmen, O’na hiçbir şeyi ortak etmemen farz
namazı dostoğru kılman, farz kılınan zekatı eda etmen ve Ramazan orucunu
tutmandır.> cevabını verdi.Adam ;
-Ya Resulullah! İhsan nedir? dedi. Resulullah (sav) ;
- < İhsan ; Allah’a onu görüyorsun gibi ibadet etmendir.Çünkü sen O’nu
görmüyorsun da O, şüphesiz seni görür. > buyurdu. Adam ;
- Ya Resulullah! Kıyamet ne zaman kopacaktır? sorusunu sordu. Resulullah
(sav) ;
- < Bu hususta sorulan, sorandan daha bilgili değildir. Ve lakin ben sana
kıyametin alametlerinden haber vereyim ;
Cariye, kendi sahabesini doğurduğu zaman işte kıyametin alametlerinden
birisi budur. (Kim oldukları belirsiz) koyun çobanları yüksek bina yapmakta
yekdiğeri ile yarıştığı zaman işte bu da kıyametin alametlerindendir. Kıyametin
kopma zamanı Allah’dan başka kimsenin bilmediği beş şeye dahildir.> buyurduktan
sonra şu ayeti (Lokman suresinin 34. ayeti) okudu ;
<Şüphesiz ki, kıyamet saatinin bilgisi Allah yanındadır. Yağmuru O
yağdırır, rahimlerde ne varsa O bilir. Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını
bilmez. Hiçbir kimse hangi yerde öleceğini de bilemez. Şüphesiz ki Allah her
şeyi hakkıyla bilir, her şeyden haberdardır.>
65) Ali b. Ebi Talib (ra)’den ; Resulullah (sav)’in şöyle buyurduğu rivayet
edilmiştir ;
“İman ; Kalb ile tasdik, dil ile (kelime-i şehadet-i söylemek sureti ile)
ikrar ve (namaz ,oruç,zekat,hac gibi) organlar ile amel etmektir.”
Ravilerden Ebus Salt dedi ki ; Eğer bu sened bir deli üzerinde olunmuş olsaydı
deli şifa bulurdu.
Not : Zevaid’de şöyle denilmiştir ; Alimler, ravi Ebus Salt’ın zayıflığı
üzerinde ittifak ettikleri için bu hadisin isnadı zayıftır.
66) … Enes bin Malik (ra)’den ; Resulullah (sav)’in şöyle buyurduğu rivayet
edilmiştir :
<Sizin hiç biriniz kendi nefsi için arzuladığını (din) kardeşi için de
–yahut buyurdu ki komşusu için de- istemedikçe (tam) iman etmiş olmaz.>
67) … Enes bin Malik (ra)’den:Şöyle dediği mervidir: Resulullah (sav) buyurdu ki
:
< Hiç biriniz, ben kendisine evladından, babasından ve bütün insanlardan
daha sevgili olmadıkça (tam) iman etmiş olamaz.>
68) … Ebu Hureyre (ra)’den: şöyle dediği rivayet edilmiştir.Resulullah(sav)
buyurdular ki:
<Nefsim, kudret elinde olan Allah’a kasem ederim ki siz iman etmedikçe
Cennete giremezsiniz.Birbirinizi sevmedikçe de (kamil) iman etmiş olmazsınız.
Size bir şey göstereyim mi: (öyle bir şey ki) onu yaptığınız zaman yek
diğerinizi seversiniz? Selamlaşmayı aranızda yayınız.>
69) … Abdullah (İbni Mesud) (ra)’den : Resulullah (sav)’in şöyle buyurduğu
rivayet edilmiştir :
< Müslümana sövmek fısktır ve onunla çarpışmak küfürdür. >
70) … Enes bin Malik (ra)’den :Şöyle demiştir: Resulullah (sav) buyurdular ki :
<Her kim ki, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmadan, tam bir ihlas ile O’nun
birliğine inanmak, O’na ibadet etmek, namazı dostoğru kılmak ve zekatı (gereği
gibi) vermek hali üzerinde dünyadan ayrılırsa. Allah (Teala) kendisinden razı
iken ölmüş olur.>
Enes dedi ki : O (din)de Resullerin getirmiş oldukları ve Rableri
tarafından tebliğ eyledikleri Allah’ın dinidir. (Öyleki) Henüz hadisler
çoğalmamış, uydurma hadisler yaygınlaşıp sahih hadislere karışmamış ve kişiler
ulu orta arzularına göre rivayetlere girişmemişlerdi.
Kuran-ı Kerim’in son inen sure (Tevbe)sinde bu hadisi tesdik ve teyid
eden ayetler vardır. Allah buyuruyor ki:
< Eğer (o müşrikler ) tevbe eder,(Enes dedi ki:Tevbeden murad, putları ve
bunlara tapmayı bırakmaktır.) namazı dostoğru kılar ve zekatlarını öderlerse…>
Bu ayetin, hadis’te zikredilmeyen devamında mealen < Kendilerini serbest
bırakın. Gerçekten Allah Gafur’dur.Rahim’dir. > buyuruluyor.) (Tevbe 5) ve başka
bir ayette buyurdu ki:
< Artık (o putperestler) eğer tevbe ederler,namazı dostoğru eda ederler
ve zekatı verirlerse,dinde kardeşleriniz olurlar. > (Tevbe 11)
Not: Zevaid’de bu senedin zayıf olduğu yazılıdır.
71) … Ebu Hureyre (ra)’den:Şöyle demiştir: Resulullah (sav) buyurdu ki :
<Şüphesiz, Allah’tan başka ibadete müstehak ilah olmadığına ve gerçekten
benim, Allah’ın Resulü olduğuma şahadet (dilleri ile ikrar) edip namazı dostoğru
ve zakatı gerektiği şekilde ifa edinceye kadar insanlar ile savaşmam bana
emredildi.>
72) … Muaz bin Cebel (ra)’den :Şöyle demiştir: Resulullah (sav) buyurdu ki :
< Şüphesiz Allah’tan başka ibadete mustahak ilah olmadığına ve gerçekten
benim, Allah’ın Resulü olduğuma şehadet edip namazı dostoğru ve zakatı gerektiği
şekilde ifa edinceye kadar insanlar ile savaşmam bana emredildi.>
73) … İbni Abbas ve Cabir bin Abdillah (ra)’dan:şöyle söylediği rivayet
edilmiştir: Resulullah (sav) buyurdu ki :
<Ümmetimden iki sınıf vardır ki, onlar için İslam’da nasip yoktur.Bu
sınıflar Mürciye ve Kaderiye (mezheplerine mensup) olanlardır.>
74) … Ebu Hureyre ve İbni Abbas (ra)’dan:şöyle dediği rivayet edilmiştir:
< İman fazlalaşır ve eksilir. >
Not: Hadisin isnadının zayıf olduğu Zevaid’de beyan edilmiştir.
75) … Ebud Derda (ra)’den :şöyle dediği rivayet edilmiştir :
< İman ziyadeleşir ve noksanlaşır. >
76) … Abdullah İbni Mesud (ra)’den :Şöyle demiştir : Resulullah (sav) bize
(insanın yaratılışından) haber verdi.O, daima doğru söyleyen ve (Rabbi
tarafından) kendisine doğru bilgiler vahiy edilen zattır. Buyurdu ki :
<Şüphesiz, biriniz (yaratılırken) asıl maddesi anasının karnında
toplanır.(=yaratılmaya elverişli bir hale gelir). Sonra bir o kadar (40 günlük)
süre içinde bu madde, kan pıhtısı haline dönüşür.Bundan sonra da o kadar zaman
zarfında mudğa (= bir çiğnem et) olur.Daha sonra Allah ona bir melek gönderir de
(tekamül eden mudğa için şu) dört kelimeyi yazması emrolunur : Allah, meleğe : -
Onun amelini,ecelini,rızkını, şaki veya said olduğunu yaz- der. (= Meleğe bu
malumatı verip yazdırır).
Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki : Gerçekten sizden bir
kişi Cennet ehlinin işlediği (iyi) şeyleri işler.Hatta kendisi ile Cennet
arasında yalnız bir arşın mesafe kalır.Bu esnada (Meleğin, ana karnında yazdığı)
yazı gelir: o kişiyi önler.Bu kere o şahıs Cehennem ehlinin işlediğini işlemeye
başlar ve Cehenneme girer.Sizden bir (başka) kişi de Cehennemlik olanların
işlediği (fenalıkları) işler.Hatta kendisi ile Cehennem arasında bir kulaç
mesafe kalır.Bu sırada (Meleğin yazdığı) kitabı gelir onu önler.Bu defa da o
kişi Cennetlik olanların (hayır) işlerini yapar ve Cennete girer.>
77) … İbnis Deylemi (ra)’den gelen rivayete göre kendisi şöyle demiştir:
Kader konusunda bir şey (şüphe) benim içime girdi.Ben bunun, dinimi ve
durumumu bozmasından korktum.Bunun üzerine Ubey bin Kab (ra)’e vardım ve <Ey
Ebel Münzir! Bu Kader meselesi hakkında gerçekten bir şey (şüphe) kalbime girdi.
Ben de dinim ve halimden korktum. Kader meselesi ile ilgili aydınlatıcı bir
şeyler bana söyle.Senin sözlerinden istifade ettirmesini Allah’tan umarım.>
dedim. Ubey (ra) :
< Eğer Allah, sahip olduğu göklerin halkını ve yer (küresin)in halkını
tazip etseydi onlara zulüm etmiş olmadan azab vermiş olurdu. Eğer onlara
merhamet etseydi Allah’ın rahmeti, onlar için kendilerinin işledikleri
amellerinin karşılığından daha hayırlı olurdu ve eğer senin uhud dağı kadar
altının veya Uhud dağı kadar (malın) olup hepsini Allah yolunda harcasaydın sen
kadere inanmadıkça ve senin başına gelmiş olan şeylerin gelmemesinin
imkansızlığını ve başına gelmemiş olan bir şeyin gelmesinin imkansız olduğunu
bilmedikçe,harcadığın hayratın kabul edilmiş olmazdı.Şayet bu itikaddan başka
bir inanç üzerinde ölürsen muhakkak Cehenneme gireceğini bilmedikçe bu hayratı
yapmış olsaydın bile kabul edilmezdi.Kardeşim Abdullah İbni Mesud’a varıp ona
(da Kader meselesini sormanda senin için mahzur yok >, dedi
(İbnüd Deylemi diyor ki) : Bunun üzerine ben Abdullah İbni Mesud (ra)’a
vardım.Ona sordum.O da Ubeyy bin Kab’ın söylediklerinin benzerini anlattı ve <
Huzeyfe (ra)’e gitmen fena olmaz> dedi.Bundan sonra Huzeyfe (ra)‘in yanına gidip
(bu meseleyi) ona sordum.Kendisi de Ubeyy ve İbni Mesud (ra)’in sözlerine benzer
sözler söyledi ve: < Zeyd bin Sabit’e git ona sor. > dedi. Bunun üzerine Zeyd
(ra)’e vardım. Ona da sordum.Zeyd (ra) : Ben Resulullah (sav)’den işittim. Şöyle
buyurdu :
< Eğer Allah, sahip olduğu göklerin halkını ve yer (küresin)in halkını
tazib etseydi onlara zulüm etmiş olmadan azab vermiş olurdu. Eğer onlara
merhamet etseydi Allah’ın rahmeti onlar için kendilerinin işledikleri
amellerinin karşılığında daha hayırlı olurdu ve eğer senin Uhud kadar altın veya
Uhud dağı kadar altının olup hepsini Allah yolunda harcasaydın, sen Kader’in
hepsine inanmadıkça ve senin başına gelmiş olan şeylerin gelmemesinin
imkansızlığını ve başına gelmemiş olan şeylerin gelmesinin imkansız olduğunu
bilmedikçe (inanıp kabul etmedikçe); keza anlatılan bu itikaddan başka bir akide
üzerinde ölürsen şüphesiz cehenneme gireceğini kesinlikle kabullenerek
bilmedikçe (yaptığın harcama) senden kabul edilmezdi. >
78) … Ali (ra)’den: Şöyle söylediği rivayet edilmiştir: Biz (bir defa Bakiül
Garkad kabristanında bir cenaze dolayısı ile) Resulullah (sav)’in yanında
oturuyorduk.O’nun elinde bir asa –dal parçası- vardı. Asası ile yere vurdu.Sonra
başını kaldırdı ve buyurdu ki :
- < Sizden hiçbir kimse yoktur ki, onun Cennetteki veya Cehennemdeki yeri
takdir ve tesbit edilmemiş olsun! (Şaki veya Said olduğunu belirtmemiş olsun!) >
Bunun üzerine O’na (bir sahabi tarafından) denildi ki:
- Ya Resulallah! Öyle ise amel ve ibadetleri bırakıp Cenab-ı Hakk’ın
takdirine dayanmıyalım mı? Resulullah (sav) cevaben :
- < Hayır.Çalışınız ve (amelleri bırakıp) kadere dayanmayınız.Çünkü
herkes ne için yaratıldı ise o iş için kendisine kolaylık sağlanmış oluyor.(Kişi
said ise ona, saadet ehline ait amellerin ifası kolaylaştırılır.Şaki ise şakavet
ehlinin işleri kolaylaştırılır) > buyurdu ve şu (mealdeki) ayetleri okudu :
= Ama kim (Allah yolunda malını) verir. Allah’tan korkar,o güzel kelimeyi
(La ilahe illallah sözünü) tasdik eder ise muhakkak biz onu (Allah’ın rızasına
uygun) en kolay yola muvafık kılarız.Fakat kim cimrilik eder (=Allah hakkını
ödemez), Allah’ın yardımına ihtiyaç duymaz (kendisini müstağni sayar) ve en
güzel sözü (Tevhid kelimesini) inkar eder ise biz de onu en şiddetli (Cehenneme
götürücü) yola hazırlarız. > (Leyl 5-10)
79 … Ebu Hureyre (ra)’den:şöyle dediği rivayet edilmiştir: Resulullah (sav)
buyurdu ki:
< Kuvvetli mümin zayıf müminden daha hayırlı ve Allah’a daha
sevimlidir.Her ikisinde de hayır vardır. Sana menfati olan şeylere düşkün
ol.Allah’tan da yardım dile ve (faydalı şeyleri istemek, Allah’tan da yardım
dilemek hususunda) gevşeklik etme.Eğer (hoşlanmadığın) bir şey sana isabet
ederse (başına gelirse) ben şunu isteseydim,bunu yapsaydım (bu iş başıma
gelmezdi) söyleme ve lakin : “Allah (böyle) takdir buyurdu ve dilediğini yapar.
> demelisin.Çünkü Lev (=şunu yapsaydım, böyle olsaydı kelimesi) şeytan
(vesvesesine ve) işine yol açar. (= kader’e karşı gelmek güşüncesini kalbe
sokar.)>
80 … Ebu Hureyre (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi, Resulullah (sav)’in
şöyle buyurduğunu söylemiştir :
< Adem ve Musa (Aleyhisselam) münakaşa ettiler. Musa (Aleyhisselam) Adem
(Aleyhisselam)’a :
- Ya Adem! Sen babamızsın. İşlediğin günahla bizi zarara soktun ve bizi
Cennetten çıkarttın, dedi. Adem (Aleyhisselam) da Ona :
- Ya Musa! Allah, insanlar içinden seni seçip kelamını sana verdi.Senin
için Tevrat’ı eliyle yazdı. Allah’ın, beni yaratmadan 40 yıl önce hakkımda
takdir buyurmuş olduğu bir şey (günah) üzerinde sen beni kınıyor musun? dedi.
Böylece Adem, Musa’yı yendi. Böylece Adem, Musa’yı yendi.Böylece Adem,
Musa’yı yendi. (Bu cümleyi 3 defa tekrarladı.)
81) … Ali (ra)’den Resulullah (sav), şöyle buyurdu, dediği rivayet olunmuştur.
<Kul, (şu) dört şeye inanmadıkça iman etmiş olmaz. Allah’ın varlığına,
birliğine, ortağının olmadığına, şüphesiz benim, Allah’ın Resulu olduğuma,
öldükten sonra dirilmeye ve kader’e (iman etmesi gerekir.) >
82) … Hz. Aişe (ra)’dan, rivayet edildiğine göre kendisi şöyle demiştir:
Resulullah (sav), Ensar’dan erginlik çağına ermiyen bir erkek çocuğun cenazesine
davet edildi.Ben de :
< Ya Resulullah! ne mutlu buna.Hiç bir kötülük (günah) işlemedi, günah
işleme çağına ermedi.(Onun için bu çocuk) Cennet kuşlarından bir kuştur.> dedim.
Resulullah (sav) :
< Ya Aişe! Şu söylediğin sözden başka şey (yani susmak) daha uygun
olur.Şüphesiz Allah Cennet için bir kısım insanlar yarattı.Onları babalarının
bellerinde iken Cennet için yarattı. Cehennem için de bazı insanları
yarattı.Onları babalarının bellerinde iken Cehennem için yarattı. >
83) … Ebu Hureyre (ra)’den, şöyle dediği rivayet edilmiştir:
Kureyş kabilesine mensup müşrikler gelip Resulullah (sav) ile kader
konusunda mücadele ve çekişmeye giriştiler. (Müşrikler kaderi inkar
ediyorlardı.) Bu hadise üzerine şu (iki) ayet indi:
< O gün ki mücrimler yüzleri üzerine (Cehennem) ateşi içinde
sürükleneceklerdir. (Ve onlara) :Tadın Cehennemin (şiddetli) dokunuşunu!
(denecektir.) Şüphesiz her şeyi bir kader ile yarattık. > (54)
84) … Ebu Müleyke (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi Aişe (ra)’ya giderek
kader konusunda ona bir şeyler anlattı Aişe : Ben Resulullah (sav)’den işittim
buyurdular ki :
< Kim kader meselesine ait az bir konuşma (bile) yaparsa Ahiret günü bu
konuşmasından sorumlu tutulur.Ve kim bu konuda hiç konuşmaz ise niçin konuşmadı
diye sorguya çekilmez. >
Not: Zevaid’de şöyle denilmiştir :Bu hadisin isnadı zayıftır.
85) … Şuayb (ra)’den, babası Muhammed b. Abdillah (ra)’ün şöyle dediği rivayet
edilmiştir:
Ashabı Kiram (ra), kader meselesini tartışırken ; Resulullah (sav)
onların yanına aniden geldi.Tartıştıklarını anlayınca öfkesinden (mübarek)
yüzünde nar tanesi yarılmış gibi kıpkırmızı oldu. Biraz sonra onlara dedi ki :
< Bununla mı emrolundunuz veya bunun için mi yaratıldınız? Kuran'ın bir
kısım ayetlerini diğer bir kısım ayetlerle vuruşturuyorsunuz. Sizden önceki
ümmetler ancak bu tip (lüzumsuz) tartışma ile helak oldular. > Ravi (Muhammed)
dedi ki : (Babam) Abdullah bin Amr şöyle söyledi :
< Resulullah (sav)’in (bazı) meclislerinden nefsimin beni geri
bıraktığını beğenirdim.Hele bu meclisten beni geri bıraktığını çok beğendim. >
Not : Zevaid’de şöyle denilmiştir : Bu hadisin isnadı sahih ve ravileri de
sika zatlardır.
86) … (Abdullah) İbni Ömer (ra)’den : şöyle dediği rivayet edilmiştir : Resul-i
Ekrem (sav) :
(İslam dininde ) hastalığın (kendiliğinden) bulaşması yok, kuşlarda
uğursuzluk yok, baykuş ve Ükey’in (öymesi veya evin damına konmasının)
uğursuzluğu da yoktur. > buyurdu. Bir Arabi ayağa kalkarak :
“Ya Resulullah! Sen, (hastalığın bulaşması yoktur, buyurdun, ama) uyuz
olan bir devenin deve sürüsünün tümünü uyuz ettiğini gördün mü (buna ne
dersin)?“ dedi. Resul-i Ekrem (sav) :
< İşte, O (onların uyuz edilmeleri), kaderdir. (Yoksa) kim ilk deveyi
uyuz etti?> buyurdu.
87) … Şabi (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle demiştir :
Adiy bin Hatim Kufe’ye geldiği zaman Kufe halkının fıkıhçılarından bir
grupla yanına vardık ve ona : Resulullah (sav)’den işittiğim hadisleri bize
naklet, dedik.Kendisi de dedi ki: Ben Resulullah (sav)’e vardım. Resul-i Ekrem
(sav) , bana :
- < Ey Hatim oğlu Adiy! Müslüman ol ki selamete eresin. > buyurdu. Ben de
O’na :
- < İslam nedir? > diye sordum. Kendileri :
- < (İslam) Allah’tan başka ilah olmadığına ve benim şüphesiz Allah’ın
Resulü olduğuma şehadet etmen ve kader’in hayrine,şerrine,tatlısına,acısına,tümü
ile iman etmendir. >, dedi.
Not: Bu hadisin isnadının zayıf olduğu Zevaid’de bildirilmiştir.
88) … Ebu Musa el-Eşari (ra)’den: Resulullah (sav), şöyle buyurdu,dediği
mervidir:
< Kalbin durumu,bomboş arazide rüzgarların döndürdüğü kuşun yeleği haline
benzer. >
89) … Cabir (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle demiştir :Ensar’dan
bir adam Resulullah (sav)’e gelerek :
Ya Resulullah (sav) benim bir cariyem vardır.Ben ondan azıl ediyorum?(Bu
hareketim caiz mi?), diye sordu. Resul-i Ekrem (sav) Ona : Cariyen için takdir
edilmiş olan şey (çocuk) kendisine gelecektir.> dedi. Bundan bir süre sonra
Ensari zat, Resul-i Ekrem’e geldi ve :O cariyem hamile oldu! dedi. Bunun üzerine
Resulullah (sav) buyurdu ki :
< Bir nefis için takdir edilmiş olan şey mutlaka olur. >
Not: Zevaid’de bu hadisin isnadının sahih olduğu belirtilmiştir.
90) … Sevban (ra)’den, Resul-i Ekrem (sav) şöyle buyurdu,dediği rivayet
edilmiştir:
< Birr (=hayır,iyilik,ihsan)den başka bir şey ömrü arttırmaz ve dua’dan
başka bir şey kader’i geri döndürmez.Şüphesiz adam,işlediği günah yüzünden de
rızkından mahrum kılınır. >
91) … Süraka bin Cüşüm (ra)’den, rivayet edildiğine göre kendisi şöyle demiştir
:Ben Resul-i Ekrem (sav)’e dedim ki :
- Ya Resulallah! Amel, kaderleri çizen kalemin yazdığı mukadderatın
cümlesinde mi ki artık kalem onun işini tamamlamış ve kurumuştur? yoksa amel
(için geçmişte bir kader oluşu bahis konusu olmayıp kişinin) istikbalde
takınacağı tavra göre mi (tahakkuk eder)? Resul-i Ekrem (sav) :
< Amel, kader ile tesbit edilmiş olan mukadderattan olup kalemin yazıp
kuruduğu hususlar içindedir.Herkes ne için yaratıldı ise ona müyesser kılınır. >
92) … Cabir bin Abdillah (ra)’den : Resul-i Ekrem (sav) ,şöyle buyurdu: dediği
rivayet edilmiştir.
< Bu ümmetin Mecusileri Allah’ın kaderlerini tekzib
edenlerdir.Hastalanırlarsa onları ziyaret etmeyiniz,ölürler ise cenazelerinde
bulunmayınız ve onlara rastlarsanız onlara selam veriniz. >
93) … Abdullah (ra)’den: Resul-i Ekrem (sav) ,şöyle buyurdu,dediği rivayet
edilmiştir:
< Dikkat ediniz! Kendisini Halil edindiğimi sanan her halilin
Halilliğinden beriyim. Ben bir Halil ittihaz etmiş olsaydım Ebu Bekr’i Halil
edinirdim.Hakikatte sizin arkadaşınız, Allah’ın halilidir. (Ravilerden) Veki
dedi ki (< Arkadaşınız> tabiri ile) Resulullah kendi nefsini kasdediyor. >
94) … Ebu Hureyre (ra)’den rivayet edildiğine göre, kendisi Resul-i Ekrem (sav)
‘in şöyle buyurduğunu söylemiştir :
< Ebu Bekr’in malı bana yaradığı kadar hiçbir mal bana yararlı olmadı. >
Ebu Hureyre (ra) dedi ki:Ebu Bekr ağladı ve dedi ki:
- Ya Resulallah! Ben ve malım yalnız senindir.Ya Resulallah!
95) … Ali (ra)’den rivayet edildiğine göre, Resul-i Ekrem (sav) O’na şöyle
buyurmuştur:
< Ebu Bekr ve Ömer Nebiler ve Resullerden başka,önce gelen ve sonra gelen
tüm Cennetliklerin kühul (=saçları ağarmaya başlayanlar)ın seyyidleri (=
efendileri)dirler.Ya Ali! Hayatta oldukları müddetçe onlara (Ebu Bekr ve Ömer’e)
haber verme. >
96) … Ebu Said Hurdi (ra)’den:Kendisi, Resulullah (sav), şöyle buyurdu, dediği
rivayet edilmiştir.
< Gök ufuklarının birisinde doğan yıldız,(yerdeki insanlar
tarafından,aradaki mesafe uzaklığı dolayısı ile güçlükle) görülebildiği
gibi,Cennete yüksek derecelere kavuşanları da,kendilerinden aşağı mertebelerde
bulunanlar.(aralarında mesafe farkı itibarı ile) zor görebilirler.Şüphesiz Ebu
Bekr ve Ömer de o (yüce mertebelere kavuşa)nlardandırlar.Hem de daha
yüksektedirler. >
97) … Huzeyfe bin el-Yeman (ra)’ya şöyle dediği rivayet edilmiştir. Resulullah
(sav):
< Şüphesiz ben aranızda ne kadar kalacağımı (yaşıyacağımı) kesinlikle
bilmem.Bunun için benden sonraki (şu) iki zata uyun > buyurdu.Ve Ebu Bekir ile
Ömer (ra)’ya işaret etti.
98) … İbni Ebi Müleyke(ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi İbni Abbas
(ra)’dan şöyle işittim ,demiştir:
Ömer bin Hattab (ra) vefat ettikten sonra,naşı Teneşir tahtası üzerine
konup henüz kaldırılmadığı zaman halk onun etrafında toplanarak, dua ediyorlar
ve rahmet diliyorlar idi.Veyahut İbni Abbas dedi ki O’nu iyilikle anıyorlar ve
rahmetle yad ediyorlar idi. Ben de bu cemaat içinde idim.
Bu esnada birisi beni sıkıştırıp omuzumu tutmakla dikkatimi çekti.Ona
doğru dönünce bir de baktım ki Ali bin Ebi Talib (ra)’tir.Ömer (ra)’e rahmet
okuduktan sonra şöyle dedi :
- (Ya Ömer!) Ben Allah’ın huzuruna senin işlediğin amel gibi bir amel ile
çıkmaktan çok hoşlanırım. Senden başka,ameline bu kadar imrendiğim kimseyi
bulamadım.Allah’a yemin ederim ki, ben Allah’ın muhakkak seni, iki dostunla (
Resul-i Ekrem ve Ebu Bekir’le) beraber kılacağını kuvvetle ümid ederdim.Çünkü
ben gerçekten çok defa Resulullah (sav)’den:
< Ben Ebu Bekir ve Ömer ile gittim.Ben Ebu Bekir ve Ömer ile girdim.Ben
Ebu Bekir ve Ömer ile çıktım > dediğini işitirdim.Bunun için ben Allah’ın seni
(Ravzai Mutahhara’ya gömülmekle veya kutsal alemde) iki dostunla beraber
bulunduracağını kuvvetle ümid ederdim.>
99) … (Abdullah) İbni Ömer (ra)’dan rivayet edildiğine göre kendisi şöyle
demiştir:
Resul-i Ekrem (sav) , (bir ara) Ebu Bekir ve Ömer (ra) arasında olduğu
halde çıkıp geldi.Ve:
< Biz (Ahiret günü) böylece dirileceğiz > buyurdu.
100) … Ebu Cuhayfe (ra)’den: Resulullah (sav) şöyle buyurdu,dediği rivayet
edilmiştir:
< Ebu Bekir ve Ömer (ra) Nebiler ve Resullerden başka Evvelin ve Ahirin
(öncekiler ve sonrakiler) tüm Cennetliklerin Kuhulünün efendileridir. >
101) … Enes (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle söylemiştir:
Resulullah (sav)’e:
- Ya Resulallah!İnsanlar içinde sana en sevimli olan kimdir?, diye
soruldu. Resulullah (sav) :
- Aişe’dir, diye cevap verdi.Bu kere:
- Erkekler içinde kimdir? diye soruldu. Resul-i Ekrem (sav) :
- <Aişe’nin babası!> buyurdu.
102) … Abdullah b. Şakik (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle
söylemiştir :
Ben Aişe (ra)’ya : Ashabı Kiram’dan en çok hangisi Resul-i Ekrem (sav) ‘e
daha sevimli idi? diye sordum. Aişe (ra) :
- Ebu Bekir idi! diye cevap verdi bu defa:
- Sonra hangisi? dedim.Aişe (ra),
- Ondan sonra Ömer’di! diye cevapladı.Bu kere:
- Daha sonra hangisi? dedim.Bunun üzerine:
- Bunlardan sonra Ebu Ubeyde idi! dedi. >
103) … İbni Abbas (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle demiştir:
Ömer (ra), Müslümanlığı kabul edince Cebrail ( Aleyhisselam) inerek:
< Ya Muhammed! Gök ehli Ömer’in Müslüman oluşu dolayısı ile
müjdeleştiler, dedi.>
104) … Übeyy bin Kab (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi: Resulullah (sav)
şöyle buyurdu , demiştir:
< Hakk’ın,musafaha ettiği (toka laştığı) ve selam verdiği ilk adam
Ömer’dir.Hakk’ın,elinden tutup Cennet’e koyduğu ilk kişi de O’dur.>
105) … Aişe (ra)’dan: Resulullah (sav),şöyle buyurdu,dediği rivayet edilmiştir:
< Allah’ım! İslamiyeti bilhassa Hattab oğlu Ömer(in Müslümanlığı kabul
etmesi) ile aziz kıl.>
106) … Abdullah bin Selime (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi,Hz.Ali
(ra)’den şöyle söylediğini işittim,demiştir:
- Resulullah (sav)’den sonra insanların en hayırlısı Ebu Bekir’dir ve Ebu
Bekir’den sonra da nasın en hayırlısı Ömer’dir.
107) … Ebu Hureyre (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle demiştir: Biz
Resulullah (sav) meclisinde oturuyor idik.O, bize şöyle buyurdu:
< Ben bir ara uyurken kendimi Cennette gördüm.O esnada bir kadın bir
köşkün yanında abdest alıyordu.Ben (orada bulunanlara) <Bu köşk kim için
(yapılmış)dir?> diye sordum.Kadın: Ömer (İbni Hattab) için! dedi. <(Buraya girip
bakmak istedim.Fakat) Ömer’in gayretini (kıskançlığını) hatırladım da hemen geri
döndüm.> Ebu Hureyre dedi ki:
< ( Resul-i Ekrem’in müjdesinden duygulanan) Ömer (ra) (sevincinden)
ağladı da! Ya Resulallah!Babam,anam sana feda olsun,sana karşı mı kıskançlık
edeceğim? dedi. >
108) … Ebu Zerr (ra)’den: Resulullah (sav)’den işittim:Şöyle buyurdu,dediği
rivayet edilmiştir :
< Şüphesiz Allah (Teala) hakkı,Ömer’in dili üzerine koydu.(Onun dili ile
icra kıldı.) Ömer hak ile hükmeder.>
109) … Ebu Hureyre (ra)’den: şöyle dediği rivayet edilmiştir: Resul-i Ekrem
(sav) buyurdu ki :
< Cennette her peygamberin bir arkadaşı olur.Orada benim arkadaşım da
Osman bin Affan’dır.>
110) … Ebu Hureyre (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle demiştir: Nebi
(sav) Mescid’in kapısı yanında Osman (ra)’a rastladı ve :
< Ya Osman! Bu,Cebrail’dir.Kızım Rukiyye’nin mihri misli ile ve onunla
yaptığın hayat arkadaşlığı gibi bir arkadaşlık yapmak üzere Allah’ın (kızım)
Ümmü Gülsüm’un nikahını sana kıydığını bana haber verdi.> buyurdu.
111) … Kab bin Ucra (ra)’den,rivayet edildiğine göre kendisi şöyle demiştir:
- Resulullah (sav), (meydana gelecek) bir fitneyi zikretti ve pek yakın
bir zamanda olacağını bildirdi.O sırada ridası ile başı örtülü bir adam oradan
geçti. Resul-i Ekrem de:
< Bu adam o fitne günü hidayet (=doğru yol) üzerinde (olacak)tır.>
buyurdu.Ben hemen yerimden sıçradım ve Osman (orada geçmekte olan adam) iki
pazısından tuttum: Sonra Resul-i Ekrem’in karşısına çıkıp: Bu adam mı?> diye
sordum. Resulullah (sav)’de <Bu adam>dır, buyurdu.
112) … Numan bin Beşir (ra)’den rivayet edildiğine göre Aişe (ra)’a şöyle
demiştir: Resulullah (sav) :
< Ya Osman!Eğer Allah sana bir gün bu (halifelik) işi verir de münafıklar
Allah’ın sana giydirdiği (halifelik) gömleğini soymaya kalkışırlarsa sakın sen o
gömleği soyma, (halifelikten çekilme)> buyurdu.Bu sözü üç defa tekrarladı.
113) …. Kays bin Ebi Hazım (ra)’den rivayet edildiğine göre Aişe (ra) şöyle
demiştir:
< Resulullah (sav),(son) hastalığında (bize hitaben) :
- <Ashabımın bazısının yanımda bulunmasına sevinirim>, buyurdu.Biz
(O’na):
- Ya Resulallah! Senin için Ebu Bekr’i çağırmayalım mı? dedik. O (bizim
bu sözümüz üzerine) sustu. (Bu kere biz O’na) :
- Ömer’i senin için çağırmıyalım mı? dedik.O, yine sustu.(Bunun üzerine
biz O’na):
- Senin için Osman’ı çağırmıyalım mı? dedik. Resul-i Ekrem :
- <Evet> buyurdu. (da gereği yapıldı.)
Biraz sonra Osman geldi. Resulullah (sav) onunla yalnız kaldı.(özel
görüştü.) Artık Resul-i Ekrem onunla konuşmaya devam ediyordu.Osman’ın yüzü de
(gittikçe) değişiyordu.
Ravi Kays dedi ki:
<Hz. Osman (ra)’ın mevlası Ebu Sehle, bilahare (Hz. Osman’ın şehid
edilmesi olayından sonra) bana şöyle söyledi:
Hz. Osman bin Affan (ra): <Yevmed Dar = Ev günü :
- Gerçekten Resulullah (sav),bana bir ahit (söz) söyledi.İşte ben buna
dönüşücüyüm, dedi.
(İbni Maceh’e, isnadı ileten 2 raviden birisi olan) Ali (bin Muhammed’in
rivayet ettiği) hadisinde (Osman (ra)’ın son cümlesi hakkında) dedi ki : <Ben de
bu ahit üzerinde sabrediciyim>
Ravi Kays: İşte alimler, hadiste geçen <Yevmed Dar =Ev gününün> (Hz.)
Osman’ın evinde muhasara edildiği gün olduğu kanaatında idiler.
114) … Zirr bin Hubeyş (ra)’den,Ali (bin Ebi Talib) (ra)’ın şöyle söylediği
rivayet edilmiştir :
- <Gerçekten, mümin’den başkasının beni sevmiyeceğine ve münafıktan
başkasının bana buğzetmiyeceğine Ümmi Peygamber (sav), bana kesin bir ahid ve
teminat verdi.>
115) … Sad bin Ebi Vakkas (ra)’den,rivayet edildiğine göre Resul-i Ekrem (sav)
Ali (ra)’a şöyle buyurmuştur :
<(Ya Ali!) Bana nisbeten sen, Musa’ya oranla Harun mevkiinde olmaya razı
olmaz mısın?>
116) … Bera bin Azib (ra)’den, kendisine şöyle dediği rivayet edilmiştir :
Biz Resul-i Ekrem (sav)’in ifa etmiş olduğu hac seferine beraberinde yola
çıkmıştık.O, yolun bir semtinde, konakladı da cemaatla namaz kılma emrini
verdi.Daha sonra Ali (ra)’in elini tuttu ve (Ashabına) :
- (Ashabım!) Ben müminlere, kendi nefislerinden evla değil miyim?
dedi.Orada bulunan sahabiler :
- (Ya Resulallah!) Evet (evlasın), dediler. Resul-i Ekrem:
- Ey Ashabım!)Ben her mümine,kendi kendi nefsinden evla değimliyim? dedi.
(Ashabı Kiram) da :
-Evet, (evlasın Ya Resulullah! diye) cevap verdiler. (Bu konuşmalar
cerayan ettikten sonra elini tuttuğu Hz. Ali (ra)’ı işaret ederek) Resul-i Ekrem
(sav) :
- <İşte bu (Ali), beni seven herkesin mahbubudur. Allahım! O’nu (Ali’yi)
seven kimseleri, sev.O’na buğuz edenlere, sen de buğz et.> dedi.
117) … Abdurrahman bin Ebi Leyla (ra)’dan rivayet edildiğine göre kendisi
demiştir ki : (Babam) Ebu Leyla (ra), Ali (ra) ile akşamları görüşüp sohbet
ederlerdi. Ali (ra), kışın yazlık elbise, yazın da kışlık elbise giyerdi. Biz
(onun bu haline şaştığımız için kendisi ile iyi görüşen Ebu Leyla’ya) : ‘Keşki
o’na sorsaydın (Neden mevsimlerin şartlarına göre giyinmiyor?)’ dedik.Bu
talebimiz üzerine Ali (ra) şöyle dedi:
<Hayber günü (Kala’nın fethi uzayınca) Resulullah (sav) haber göndererek
beni huzuruna çağırttı.Halbuki, Hayber’(in fethi için çalıştığı) günü benim
gözlerim ağrıyordu.Ben :
- <Ya Resulallah! Gerçekten gözüm fena ağrıyor> dedim.Bunun üzerine
Resulullah (sav), gözlerime tükürdü.Sonra:
<Allahım! Sıcaklığı ve soğukluğu ondan (Ali’den) izale et> diye dua
etti.Ali (ra) : Artık ben o günden sonra ne sıcaklık ne de soğukluk duymadım,
dedi.Ve Resulullah (sav)’in şöyle buyurduğunu anlattı :
<Hayber halkı ile savaşmak için artık öyle bir adam göndereceğim (ona
Müslümanların sancağını vereceğim) ki o, Allah’ı ve Resulünü sever, Allah ve
Resulü de onu sever, o, geri çekilecek adam da değildir.> Bu emir üzerine orada
bulunan Sahabiler artık bu övülen zatın kim olduğunu merak ve umutla düşünüp
beklemeye başladılar.Daha sonra Resulullah (sav) Müslümanların sancağını vermek
üzere Ali (ra)’e haber gönderip huzura çağırttı ve Sancağı ona verdi.>
118) … (Abdullah İbni Ömer (ra)’den : Resulullah (sav) şöyle buyurdu, dediği
rivayet edilmiştir :
< Hasan ve Hüseyin (ra), Cennet ehlinin gençlerinin seyyid (büyük)
leridir.Babaları (olan Ali bin Ebi Talib (ra))’de ikisinden daha hayırlıdır. >
119) … Hubyiş bin Cenade (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi demiştir ki:
Resulullah (sav)’den şöyle buyurduğunu işittim :
< Ali (ra) bana bağlıdır.Ben de O’na bağlıyım.Ali (ra)’den başka hiç
kimse (yapmak durumunda olduğum bir şeyi) benim yerime eda edemez.>
120) … Abbad bin Abdillah (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisinin, Ali bin
Ebi Talib (ra) şöyle söyledi,dediği rivayet edilmiştir :
-Ben Allah’ın kuluyum, O’nun Resulü (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)’in
Kardeşiyim.Sıddık-i Ekber de benim.Benden sonra Kezzab (çok yalancı) adamdan
başka hiç kimse bunu (=Sıddıki Ekber olduğunu) söyliyemez.Halktan 7 yıl önce
namaz kıldım.
121) … Abdurrahman İbni Sabit (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi Sad
bin Ebi Vakkas (ra)’den nakletmiştir.
Hac seferlerinden birisinde, Muaviye (ra) gelince, Sad (ra) onun yanına
vardı.Bir ara Ali (ra)’den bahsettiler.Muaviye (ra) Ali (ra) aleyhinde konuştu.Sad
(ra) bundan öfkelendi ve:Sen! (nasıl) bu sözü öyle bir adam için söylüyorsun? ki
onun hakkında Resulullah (sav)’den şöyle buyurduğunu işittim :
< Ben kimin mahbubu isem Ali (ra)’den onun mahbubudur.>
Efendimiz’den şöyle buyurduğunu da işittim :
< (Ya Ali!) Senin bana bağlılığın Harun’un Musa’ya bağlılığı
mesabesindedir.Şu farkla ki benden sonra peygamber yoktur.>
Resul-i Ekrem’den şunu da buyurduğunu işittim :
< Bugün sancağı öyle bir adama vereceğim ki Allah’ı ve O’nun Resulünü
sever. >
122) … Cabir (ra)’den rivayet edildiğine göre Kurayza (=Mekke müşrikleri ile
birlikte bütün Arab kabilelerinin İslam aleyhinde hareket etmesi, Beni Kurayza
Yahudilerinin de antlaşmayı ihlal ederek düşmanla işbirliği yapması üzerine
durumun ciddileştiği gün) Resulullah (sav) :
- <Bize Beni Kurayza’nın (durumu hakkında) kim haber getirir?> diye
sordu. Zübeyr:
-Ben (Ya Resulallah! haber getiririm), dedi.Sonra (savaş şiddetlenince)
Resulullah (tekrar) :
- < Bize Beni Kurayza hakkında kim haber getirir? > diye sordu. Zübeyr :
- Ben diye cevap verdi.Bu soru ve cevap 3 defa tekrar edildi.Bunun
üzerine Resulullah (sav) :
- <Her peygamberin bir havarisi vardır.Şüphesiz benim havarim de
Zübeyr’dir.> buyurdu.
123) … Zübeyr (bin el-Avvam (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle
söylemiştir :
And olsun ki,Resulullah (sav) Uhud savaşının olduğu gün benim için
babasını ve anasını beraber andı.(Babam,anam sana kuban olsun! buyurdu.)
124) … Urve bin Zübeyr (ra)’dan rivayet edildiğine göre (teyzesi) Aişe (ra),kendisine
şöyle demiştir:
Ya Urve! Baban Zübeyr ve baban Ebu Bekir (ra), yaralandıktan sonra yine
Allah’ın ve Peygamber’in çağrısına koşanlardandır.
125) … Cabir (bin Abdillah) (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi demiştir
ki:Talha (ra) (bir ara) Peygamber (sav)’in yanından geçtikten sonra Resulullah
(sav) :
< (Talha) yer yüzünde yürüyen bir şehiddir.> buyurdu.
126) … Muaviye bin Ebi Süfyan (ra)’dan, kendisinin şöyle dediği rivayet
edilmiştir : Resulullah (sav) bir ara Talha (ra)’ya baktı ve biraz sonra (ona
işaret ederek):
< Bu adam (Allah yolunda şehid oluncaya kadar döğüşeceğine dair) adağını
ödeyenlerdendir.>, buyurdu.
127) … Musa bin Talha (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle demiştir:
Biz Muaviye (ra)’nin yanında bulunuyorduk.Muaviye (ra) dedi ki:Ben Resulullah
(sav)’den şunu işittiğime şüphesiz şehadet ederim :
< Talha (Allah yolunda şehid oluncaya kadar savaşacağına dair olan)
adağını ödeyenlerdendir. >
128) … Kays (b. Ebi Hazım) (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle
demiştir :
- Ben Talha (ra)’ın elini çolak olarak gördüm.Talha Uhud savaşında
Peygamberi düşman saldırısından eliyle korumuştu.(Bu esnada eline isabet eden
bir ok ile eli sakatlanmıştı.)
129) … Ali (bin Ebi Talib) (ra)’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Resulullah
(sav)’in Sad bin Ebi Vakkas (ra)’dan başka hiçbir kimse için babasını ve anasını
topladığını (= babam,anam sana feda olsun dediğini) görmedim.Fakat Uhud
savaşının vuku bulduğu gün Resulullah (sav) ona :
< Ey Sad! (düşmana) Ok at.Babam ve anam sana feda olsun >,buyurdu.
130) … Said bin el-Müseyyeb (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi Sad bin Ebi
Vakkas’tan şöyle söylediğini işittim, demiştir:
Şüphesiz Peygamber (sav), Uhud günü benim için babasını ve anasını
birlikte zikrederek :
< Ey Sad (durma ok) at!Babam,anam sana feda olsun > buyurdu.
131) … Kays bin ebi Hazım (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi Sad bin Ebi
Vakkas (ra)’den şöyle söylediğini işittim, demiştir:
- Ben Allah yolunda ok atmış olan Arab mücahidlerin gerçekten
birincisiyim.
132) … Said bin El-Müseyyeb (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle
demiştir :
< Sad bin Ebi Vakkas (ra) dedi ki: Benim Müslüman olduğum gün hiç kimse
Müslüman olmadı.Ben Müslümanların üçte biri olarak bir hafta durdum. >
133) … Said bin Zeyd (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle söylemiştir
: Resulullah (sav) Aşerei Mübeşşere’nin 10’uncusu idi.Çünkü :
< Ebu Bekr Cennettedir,Ömer Cennettedir,Osman Cennettedir, Ali
Cennettedir,Talha (bin Ubeydillah) Cennettedir,Zübeyr Cennettedir,Sad (bin Ebi
Vakkas) Cennettedir ve Abdurrahman (bin Avf) Cennettedir. > buyurdu.
Ravi Riyah bin el- Haris diyor ki Said bin Zeyd’e <dokuzuncu zat kimdir?>
diye soruldu.O da <dokuzuncu benim> diye cevap verdi.
134) … Said bin Zeyd (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi: Ben Resulullah
(sav)’den şunu buyurduğunu şüphesiz işittiğime şehadet ederim, demiştir:
- Resulullah (sav) arkadaşları ile Hira dağı üstünde bulunduğu sırada dağ
deprendi.Bunun üzerine Resulullah dağa hitaben:
<Uslu dur ey Hira! Çünkü senin üstünde ancak Peygamber veya Sıdık (=çok
dürüst) veya şehid bulunur. (Başka kimse bulunmaz)> buyurdu ve Resulullah (sav)
onları şöyle saydı : Ebu Bekr,Ömer,Osman,Ali,Talha,Zübeyr,Sad,İbni Avf ve Said
bin Zeyd.(ra)
135) … Huzeyfe İbni Yeman (ra)’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Resulullah
(sav) Necran ehline buyurdu ki:
< Ben hakkıyla güvenilen ve itimada layık bir adamı sizlerle
göndereceğim! >Bu söz üzerine Sahabiler (bu yüce emniyete kimin mahzar olacağını
anlamak için) intizar etmeye başladılar.Biraz sonra Peygamber (sav), Ebu Ubeyde
bin el-Cerrah’ı (onlara) gönderdi.>
136) … Abdullah (İbni Mesud) (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle
söylemiştir:
Şüphesiz Resulullah (sav), Ebu Ubeyde bin el-Cerrah’ı göstererek onun
hakkında:
<İşte bu adam, İslam ümmetinin eminidir.> buyurdu.
137) … Ali bin Ebi Talib (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi Resulullah
(sav) şöyle buyurdu, demiştir.
< Eğer (Ashabım ile) istişare etmeksizin bir kimseyi kendime halife
seçseydim, İbni Ümmi Abd’i seçerdim.>
138) … Abdullah İbni Mesud (ra)’den rivayet edildiğine göre Ebu Bekir ve Ömer
(ra) kendisini Resulullah (sav)’in şu buyruğu ile müjdelediler:
<Kim, yeni indiği gibi Kuran’ı okumağa heves ederse, İbni Ümmi Abd’in
kıraatı üzerine onu okusun.>
139) … Abdullah İbni Mesud (ra)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (sav)
kendisine şöyle buyurmuştur:
<(Ey Abdullah) Ben seni men edinceye kadar (müsaade almadan) odamın
kapısının örtüsünü kaldırabilir ve sırrımı işitebilirsin!>
140) … Abbas bin Abdülmuttalib (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle
demiştir:
Kureyş’ten olan her hangi bir gurup,kendi aralarında konuşurken biz
onlara rastladık.(Biz onların yanına varınca) konuşmalarını keserlerdi. Nihayet
bu durumu Resulullah (sav)’e anlattık.Bunun üzerine Resulullah (sav):
<Birbirleri ile konuşurlar da benim ehli Beytimden bir adamı görünce
konuşmalarını kesen kavimlerin (bu) durumu nedir?Allah’a yemin ederim ki Allah
için ve bana yakınlıkları için onları (Ehli Beytim’i) sevmedikçe kişinin kalbine
iman girmez.> buyurdu.
141) … Abdullah bin Amr (ra)’dan rivayet edildiğine göre Resulullah (sav)
şöyle buyurdu, demiştir:
<Şüphesiz Allah, İbrahim (Aleyhisselam)’ı Halil ittihaz ettiği gibi beni
de Halil edindi.Bu sebeble kıyamet günü Cennette benim yerim ile İbrahim’in yeri
karşı karşıyadır.Abbas da aramızda olup iki Halil arasında bir mümindir.>
142) … Ebu Hureyre (ra)’den rivayet edildiğine göre Peygamber (sav) Hasan (bin
Ali) için şöyle dua etti:
<Allah’ım! Gerçekten ben bunu seviyorum.Bunu, sen de sev ve bunu seveni
de sev.> Ebu Hureyre dedi ki: Ve Resulullah (sav) onu bağrına bastı.
143) … Ebu Hureyre (ra)’den rivayet edildiğine göre Peygamber (sav) :
<Hasan ve Hüseyin’i seven kimse şüphesiz beni sevmiş olur. Ve onlara buğz
eden kimse şüphesiz bana buğz etmiş olur.> buyurdu.
144) … Said bin Ebi Raşid (ra)’den rivayet edildiğine göre Yala bin Murre (ra)
onlara: Kendileri (bir cemaat halinde Resulullah (sav) ile davet edildikleri bir
yemeğe giderlerken; sokakta oynayan Hüseyin ile aniden karşılaştı.Peygamber
(sav) beraberindeki cemaatin önüne geçti ve iki kolunu açtı.(Hüseyin’i yakalamak
istedi) Çocuk ise yakalanmamak için şuraya buraya kaçıyordu. Resulullah çocukla
gülüşerek (onu kovalıyordu.) Nihayet onu yakaladı sonra bir elini çocuğun
çenesinin altına diğer elini onun ensesine koydu bunun akabinde onu öptü ve
şöyle buyurdu, demiştir:
<Hüseyin benden bir parçadır.Ben de Hüseyin’denim.Kim Hüseyin’i severse
Allah da onu sevsin.Hüseyin’i Asbat (torunlar)’dan bir sıbt (torun)’dır.>
Ali bin Muhammed, Veki ve Süfyan’dan rivayet edilen ikinci bir sened ile
aynı hadis bize (İbni Maceh’e) intikal etmiştir.
145) … Zeyd bin Erkam (ra)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (sav) Ali,
Fatıma, Hasan ve Hüseyin (ra)’e hitaben şöyle buyurdu :
<Sizler, barış halinde bulunduğunuz kimse ile bende barış halinde olurum
ve harp halinde bulunduğunuz kimse ile ben de harp halinde olurum.>
146) … Ali bin Ebi Talib (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi demiştir ki:
Ben Resulullah (sav)’in yanında oturuyordum.Ammar bin Yasir huzura çıkmak için
(kapıda) izin istedi. Peygamber (sav) :
<Ammar’a (içeri girmesi için) izin veriniz!Tayyib (=aslında güzel olan
ve), Mutayyab (=daha da güzelleştirilen Ammar)’a merhaba>
147) … Hani bin Hani (ra)’den şöyle dediği mervidir:
Ammar (Hz.) Ali’nin yanına girdi.Ali (ra) onu kasdederek: Tayyib (=
aslında güzel olan ve), Mutayyab (= daha güzelleştirilen)e merhaba! Ben
Resulullah (sav)’den işittim buyuruyordu ki:
< Ammar, kemiklerinin uçlarına kadar (bütün vücudu) iman ile
doldurulmuştur.>
148) … Aişe (ra)’dan rivayet edildiğine göre kendisi Resulullah (sav), şöyle
buyurdu,demiştir :
< Ammar, kendisine arzolunan iki şeyden daima en doğrusunu seçmiştir.>
Miftahül Hace’de rivayet edilen başka bir hadis şöyledir :
< Ammar iki şey arasında muhayyer kılınırken daima en kolay olanı
seçmiştir.>
149) … Büreyde (bin el-Husayb el-Eslemi) (ra)’den rivayet edildiğine göre
Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
- < Şüphesiz Allah dört kişiyi fazla sevmemi emretti.Ve onları sevdiğini
bana haber verdi.>
-(Ashab tarafından) : Ya Resulallah! Bu dört zat kimlerdir? diye soruldu.
Resul-i Ekrem (sav) buna cevaben:
- < Ali onlardandır.Peygamber bu cümleyi üç defa tekrarladı.(Ve kalan üç
zatı şöyle sıraladı) :Ve Ebu Zer(-i Gıfari), Selman(-ı Farisi) ve Mikdad (bin
Esved)dir. Buyurdu.>
150) … Abdullah İbni Mesud (ra)’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
< Müslüman olduğunu ilk açıklayan (şu) yedi zat idi: Resulullah (sav),
Ebu Bekir,Ammar,anası Sümeyye,Suhayb,Bilal(-i Habeşi) ve Mikdad (bin el-Esved).
(Müşriklerin bunlara karşı takındığı tavıra gelince),Allah, Resul-i Ekrem
(sav)’i amcası Ebu Talib(in himayesi) ile (müşriklerden) korudu.Ebu Bekr’i de
kavminin nüfuzu ile korudu.Fakat diğer Müslümanlar ise, müşrikler, onları
yakaladı.Demirden (mamul gömlekler giydirip vücudlarının yağlarını eritmek
sureti ile tazib etmek için onları (Mekke’nin) kızgın güneşi altında
yatırdılar.İslamiyetten döndürmek için sürdürdükleri bu azablara dayanamayan bu
Müslümanların hepisi müşriklerin istediğini (zahiren) kabullendiler.Fakat Bilal
müstesna (o zahiren bile müşriklere en ufak bir taviz vermedi.)
Çünkü,Bilal,Allah uğrunda canını feda etmesini gerçekten küçümsedi.Tazib eden
kavmi de onu öldürmeyi küçümsediler.Bu yüzden müşrikler (Bilal’dan istediklerini
koparamayınca) onu tutup çoluk çocuklara (ayak takımına) teslim ettiler.Bu
(serseri) takım onu Mekke sokaklarında ve çevresindeki dağ yollarında
süründürdüler.Bilal ise : (Allah) birdir birdir, diyordu.>
151) … Enes bin Malik (ra)’den, Resulullah (sav) şöyle buyurdu, dediği rivayet
edilmiştir :
< (Abdolsun ki) Allah uğrunda gerçekten bana eziyet edildi.(O esnada
benden başka) hiç kimseye eziyet edilmiyordu ve Allah uğrunda hakikaten ben
korkutuldum (=tehdit edildim.) (O zamanlarda benden başka) hiç kimse
korkutulmuyordu.Bilal’in,kendi koltuğu altında sakladığı bir parça azıktan başka
ne bende ne de Bilal’de bir canlının yiyebileceği bir şey bulunmadığı halde
üçüncü gece üzerime gelip (bastı).>
152) … Salim (ra)’den rivayet edildiğine göre bir Şair Bilal bin Abdillah (bin
Ömer bin el-Hattab) (ra)’ü överek:
- < Bilal bin Abdillah, Bilaller’in en hayırlısıdır > dedi.İbni Ömer,
(Bilal’ın babası) Şair’e :
- < Sen yalan söyledin! Hayır. (Bilaller’in en hayırlısı oğlum olan Bilal
değildir).Fakat Resulullah (sav)’in Bilal’i en hayırlı Bilal’dır >, dedi.
153) … Ebu Leyla el-Kindi (ra)’den rivayet edildiğine göre Habbab (bin el-Eret)
(ra. Ömer ra)’in yanına geldi.Hz Ömer ona :
< Yakınıma gel.Çünkü, Ammar (ra) müstesna,bu meclise senden daha fazla
hak kazanmış (liyakatlı) kimse yoktur.> dedi.Bunun üzerine Habbab, müşriklerin
yaptıkları işkence ve azabın kendisinin sırtında bıraktığı izleri Ömer’e
göstermeye başladı.
154) … Enes bin Malik (ra)’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
Resulullah (sav) şüphesiz buyurdular ki:
< Benim ümmetime mensup insanlar içinde ümmetime en çok merhametli olan
(zat) Ebu Bekir’dir.Allah’ın dini (hükümlerin tatbiki) hususunda onların en
şiddetlisi Ömer’dir.Onların samimi olarak en çok haya edeni Osman’dır.Hak ve
Batılı ayırd etmek bakımından onların en isabetli hüküm vereni Ali bin Ebi
Talib’dir.Kuran okuyuşu bakımından onların en üstünü Übeyy bin Kab’dır.Helal ve
haramı en iyi bilenleri Muaz bin Cebel’dir.Feraiz ilmini en iyi bilenleri Zeyd
bin Sabit’tir.Dikkat! Şüphesiz her milletin bir emini vardır.Bu ümmetin emini de
Ebu Ubeyde bin el-Cerrah’tır.>
155) … Enes bin Malik (ra)’ın bu (yukarıdaki) hadisinin mislini senediyle
rivayet etti.Ancak Zeyd bin Sabit (ra) hakkındaki cümleyi :
= < Ve feraizi en iyi bilenleri şeklinde söyler. >
156) … Abdurrahman bin Amr bin el-As (ra)’dan rivayet edildiğine göre: < Ben
Resulullah (sav)’den şöyle buyurduğunu işittim> demiştir :
< Ebu Zer’den daha doğru ve düzgün sözlü bir adamı yer (küresi) taşımamış
ve gök (yüzü) gölgelememiştir.>
157) …. El-Bera bin Azib (ra)’den rivayet edildiğine göre şöyle söylemiştir :
Bir kere Resulullah (sav)’e ( Ükeydir tarafından ) ipekli kumaştan bir
parça hediye edildi.Sahabiler, (güzelliğine ve yumuşaklığına hayret ettikleri)
kumaşı bir birinin elinden almaya (elleyip incelemeye) başladılar.Bunun üzerine
Resulullah (sav), oradaki sahabilere :
< Siz bu kumaşın güzelliğine ve yumuşaklığına taaccüp mü ediyorsunuz?>
diye sordu. Sahabiler de :
- Evet Ya Resulallah! diye cevap verdiler.Bu cevap üzerine Resulullah
(sav) :
< Nefsim,kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki: Sad İbni Muaz’ın
Cennetteki mendilleri (çok beğendiğiniz) bu ipekli kumaştan şüphesiz daha
hayırlı (ve güzel)dir.>
158) … Cabir (ra)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (sav),şöyle
buyurdu,dediği rivayet olunmuştur.
< Rahman’ın Arşı, Sad bin Muaz’ın ölümü için titredi. >
159) … Cerir bin Abdillah el-Beceli (ra)’den şöyle söylediği rivayet edilmiştir:
Ben ,Müslüman olduğum zamandan beri Resulullah (sav)’in yanına girmek
istediğimin her defasında O,beni kabul buyurdu.(Hiç beni geri çevirmemiştir) ve
beni gördükçe yüzüme gülümserdi.At üzerinde duramadığımı (kendimi tutamadığımı)
bir ara Resulullah’a arzetmekle halimden şikayetçi oldum.Bunun üzerine
Resulullah (Mübarek) eliyle göğsüme (şiddetli bir darbe) vurdu.Sonra :
< Allahım! Sen Cerir’i (at üstünde) sabit kıl, onu hadi (hidayete
erici,erdirici) ve mehdi (hidayete erdirilmiş) kıl > diyerek dua buyurdu.
160) … Rafi bin Hadic (ra)’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Cebrail
(Aleyhisselam) veya bir melek Peygamber (sav)’e geldi ve:
- < (Ey Allah’ın Peygamberi!) Bedir savaşına katılan sahabileri sizler
kendi aranızda nasıl (bir mertebe sahibi olarak) sayarsınız? diye sordu.Buna
cevaben :
- Onları, müslümanların en seçkin ve üstün simaları olarak
sayarız,buyurdular.Soru sahabi melek :
Sizler o kahramanları üstün saydığınız gibi Bedir savaşına katılan
melekler de bizce meleklerin en hayırlı olanlarıdır >, dedi.
161) … Ebu Hureyre (ra)’den Resulullah (sav), şöyle buyurdu dediği rivayet
edilmiştir :
< (Ey müminler!) sakın benim ashabıma sövmeyiniz.Çünkü (onların şeref ve
fazileti pek yüksektir) nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki sizden
birisi Uhud (dağı) kadar altın sadaka verdiği farzedilse, bu (koca sadakanın
sevabı) ashabımdan birisinin iki avuç (hurma) sadakası(nın sevabı)na erişmez.
Hatta bunun yarısına bile erişemez. >
162) … Nüseyr bin Zulük (ra)’den rivayet edildiğine göre (Abdullah) İbni Ömer
(ra) şöyle söylerdi :
< (Ey Müslümanlar!) Sakın (Hz.) Muhammed (sav)’in ashabına
sövmeyin!Çünkü, onlardan birisinin bir saatlik kıyamı sizden birisinin ömür
boyunca işlediği amelinden daha hayırlıdır. >
163) … Bera bin Azib (ra)’den Resulullah (sav) şöyle buyurdu, dediği rivayet
edilmiştir :
< Kim Ensar’ı severse Allah da onu sever ve kim onlara buğzederse Allah
da ona buğzeder. >
Hadisin senedindeki ravilerden Şube şöyle demiştir: (Bana bu hadisi
nakleden) Adi (İbni Sabit)’e :
- Sen bu hadisi bizzat Bera bin Azib’den işittin mi? diye sordum.Adi :
- (Bu hadisi) Bera bana nakletti, dedi.
164) … Sehl bin Sad (ra)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (sav) şöyle
buyurmuştur :
< Ensar, şiar (= Bedene en yakın iç elbise) gibidir.Diğer insanlar da
disar (= nisbeten tenden uzak olan en üst elbise) gibidir.Eğer insanlar bir dere
veya dağ yoluna yönelip ve Ensar da başka bir dere yoluna yönelmiş olsalardı
şüphesiz ben Ensar’ın yöneldiği dere yolunda giderdim ve eğer hicret(in yüce
şeref ve üstün fazileti) olmasaydı muhakkak ben (kendimi) Ensar’dan bir kişi
(saymış) olurdum. >
165) … Amr İbni Avf (ra)’den Resulullah (sav), şöyle buyurdu dediği rivayet
edilmiştir :
< Allah Ensar’a, Ensar’ın oğullarına ve Ensar’ın oğullarının oğullarına
(yani Ensar’ın torunlarına) rahmet eylesin. >
166) … İbni Abbas (ra)’dan şöyle dediği rivayet olunmuştur: Resulullah (sav) bir
ara beni kucakladı ve :
< Allahım! Buna hikmet ve kitab (Kuran) tevilini öğret > diye buyurdu.
167) … Abide (bin Amr es-Selmani (ra)’den Hz. Ali (ra)’den haricilerden bahs
ederken: şöyle söyledi, dediği rivayet olunmuştur :
< Hariciler arasında kolları doğuştan çok kısa olan bir adam vardır. Eğer
sizlerin amelleri bırakacak ve günahları işlemeye cesaret edecek derecede
sevinmeniz endişesi olmasaydı haricileri öldüren kimseler için Allah’ın (Hz.)
Muhammed (sav)’in (mübarek) dili üzerinde söz verdiği mükafata ait hadisi size
rivayet edecektim. >
(Ravi Abide diyor ki: ) Ben (Hz.) Ali’ye :
-(Kasd ettiğin) hadisi Hz. Muhammed (sav)’den sen işittin (mi?) diye
sordum.(Hz.) Ali, üç defa:
-Evet! (Ben bizzat Resulullah (sav)’den işittiğime) Kabe Rabb’ine and
olsun, dedi. >
168) … Abdullah İbni Mesud (ra)’den Resulullah (sav), şöyle buyurdu dediği
rivayet olunmuştur:
< Son zamanda (kıyamete yakın devirde) yaşları küçük, akılları noksan
(tecrübeleri kıt) bir zümre çıkacaktır.Onlar (hariciler fırkası gibi) insanların
sözlerinin en hayırlısı (olan Peygamber’in tebliğleri)nden bahsedecekler, Kuran
okuyacaklar, fakat okudukları Kuran,onların boğaz çemberlerinden öteye
geçmeyecektir.Bunlar, şiddetle atılan okun av(ı delip on)dan öte çıktığı gibi
İslam (dinin)den hızla çıkıvereceklerdir. Bunun için kim onlara rastlarsa
(hemen) onları öldürsün. Çünkü onları öldürmek, Allah katında katilleri için
ecir ve sevaptır. >
169) … Ebu Seleme (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle söylemiştir:
Ben Ebu Said Hudri (ra)’a :
Sen! Resulullah (sav)’in Haruralılar (hariciler) hakkında bir şey
anlattığını işittin mi? diye sordum.Bunun üzerine Ebu Said:
Resulullah (sav)’in külfetle ibadet eden bir kavmi (şöyle) zikrettiğini
(bizzat) işittim, dedi:
< Sizden her hangi birisi (türüyecek olan) o kavmin namazlarının yanında
kendi namazını,onların oruçlarının yanında kendi orucunu küçük görecektir. Onlar
okun avdan (delip) çıktığı gibi dinden çıkacaklar.Okun sahibi (avı delip geçen)
okunu alır (tetkik eder) okunun demirine bakar (kan namına) bir şey göremez.Okun
kirişine bakar, orada bir şey göremez.Sonra ağaç kısmına bakar, oradada bir şey
göremez.Bundan sonra yelelerine bakar, bunda da (kan izinden) bir şey görüp
görmiyeceğinden şüphelenir. >
170) … Ebu Zer (ra)’den Resulullah (sav) şöyle buyurdu, dediği rivayet
olunmuştur:
< Şüphesiz benden sonra ümmetimden bir kavim vardır.( Ravi diyor ki
Resulullah ilk cümleyi ya böyle ifade buyurdu ve yahut benden sonra ümmetimden
bir kavim olacaktır, (dedi.) Bu kavimdekiler Kuran okuyacaklar, fakat Kuran(ın
feyzi) onların boğazlarını geçmiyecektir.Onlar, okun avdan (delip) çıktığı gibi
dinden çıkacaklar.Sonra dine dönmeyeceklerdir. Onlar insanların ve hayvanların
en köyüleridir. >
(Hadisi Ebu Zer’den rivayet eden) Abdullah bin Es-Samıt şöyle dedi : (Ben
bu hadisi Ebu Zer’den işittikten) sonra El- Hakem bin Amr el-Gifari’nin kardeşi
Rafi bin Amr’e bunu anlattım.Kendisi:
< Ben de bunu Resulullah (sav)’den işittim, dedi. >
171) … İbni Abbas (ra)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (sav) şöyle
buyurmuştur:
< Ümmetimden bir kısım insanlar muhakkak Kuran okuyacaklardır.Fakat okun
avı delerek hızla çıktığı gibi onlar da süratle İslamiyetten çıkacaklardır. >
172) … Cabir bin Abdillah (ra)’den rivayet edildiğine göre şöyle söylemiştir:
Resulullah (sav) (Mekke civarında) Cirane (denilen mevki)de külçe
altın,gümüş ve ganimet mallarını taksim ediyordu.Mal Bilal’in eteği içinde
idi.Bu esnada bir kişi (küstahça bir eda ile) :
- Ya Muhammed (sav) adalet et! Çünkü hakikaten (şu taksim işinde) sen
adalet etmedin, dedi. Bu söz üzerine Resulullah (sav) ona:
< Sana azap olsun! Ben adalet etmeyince benden sonra kim adalet
edecektir? > diye cevap verdi.Bundan sonra Ömer (ra):
Ya Resulallah! Bu münafığın boynunu vurmam için beni (serbest) bırak,
dedi. Resulullah (sav) Ömer (ra)’e cevaben :
< Şüphesiz bu adamın arkadaşları veya arkadaşçıkları vardır.Bunlar Kuran
okuyacaklar,fakat Kuran onların boyun çemberlerini geçmiyecektir. Ok süratle avı
delerek öteye çıktığı gibi bunlar da dinden hızla çıkıvereceklerdir. > buyurdu.
173) … İbni Ebi Evfa (ra)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (sav) şöyle
buyurdu demiştir :
< Hariciler Cehennem’in köpekleridir. >
174) … (Abdullah) İbni Ömer (ra)’den Resulullah (sav) şöyle buyurdu, dediği
rivayet olunmuştur :
< Öyle genç bir cemaat türeyecek ki Kuran okuyacaklar.Fakat okudukları
Kuran onların boğazlarının çemberlerinden öteye geçmeyecektir.Onlardan bir grup
çıktıkça hemen kökleri kazılmalıdır. >
İbni Ömer dedi ki: Ben Resulullah (sav)’den
< Onlardan bir grup çıktıkça hemen kökleri kazılmalıdır. > fıkrasını 20
defadan fazla işittim. (Ravi İbni Ömer bundan sonra Resulullah’ın buyurduğu
hadisin son parçasını şöyle nakletti.) :
< Nihayet bu cemaatın sürdürdüğü hile ve aldatma esnasında veya onların
askerleri arasında Deccal çıkıverecektir. >
175) … Enes bin Malik (ra)’den Resulullah (sav) şöyle buyurdu, dediği rivayet
edilmiştir :
< Son zamanlarda veya bu ümmet arasında öyle bir kavim çıkacaktır ki
Kuran okuyacaklar.Fakat (okudukları) Kuran onların boğazlarının çemberlerini
veya boğazlarını geçmeyecektir.Onların alameti (başlarını) kazımak suretiyle
tıraş olmalarıdır.Siz onları gördüğünüz veya onlara rastladığınız zaman hemen
onları öldürünüz. >
176) … Ebu Galip (ra)’den rivayet edildiğine göre Ebu Ümame (ra) şöyle
buyurmuştur:
< Öldürülen Hariciler, gök cildi (görülen tabakası) altında
öldürülenlerin en kötüleridir.Öldürülen insanların en hayırlısı da Haricilerin
öldürdüğü kimselerdir.(Çünkü şehid olurlar.) Hariciler Cehennem ehlinin
köpekleridir.Bunlar müslüman idiler sonra kafir oldular.(Ravi Ebu Galip diyor
ki) :Ben Ebu Ümame’ye:
Bu söz, senin söylediğin bir şeydir! dedim.Ebu Ümame :
Hayır! Ben bu sözü Resulullah (sav)’den işittim,dedi.
177) … Cerir bin Abdillah (el-Beceli) (ra)’den rivayet edildiğine göre şöyle
demiştir : Biz Resulullah (sav)’in yanında oturuyorduk.Kendisi ayın on dördüncü
gecesi (dolun) aya bakıp :
< Şu ay’ı nasıl hepiniz izdihamsız olarak ve sıkışıp üst üste yığılmanıza
ihtiyaç kalmadan görüyorsanız şüphesiz Rabbiniz de (kıyamet günü) öylece
göreceksiniz.Artık güneşin doğuşundan ve batışından önceki namazların bir
birisinden alıkonmamaya gücünüz yeterse (onu) işleyiniz. > buyurdu.Sonra şu
(mealdeki) ayeti okudu:
< … Ve güneşin doğuşundan önce de gurubundan önce de Rabbine hamd ile
tesbih et. > (Kaf, 39)
178) … Ebu Hureyre (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi, Resulullah (sav),
şöyle buyurdu,demiştir :
< Ayın ondördüncü gecesi kamer’i (dolunayı) görebilmek için izdihama ve
üst üste yığılmaya ihtiyaç duyuyor musunuz? > Sahabiler :
Hayır! diye cevap verdiler.Resulullah da :
< İşte öylece kıyamet günü Rabbinizi görebilmek için hiç bir izdihama ve
üst üste yığılmaya ihtiyaç duymayacaksınız. > buyurdu.
179) … Ebu Saidi Hudri (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle demiştir :
Biz (Resulullah’a) :
Ya Resulallah! (Kıyamet gününde) biz Rabbimizi görecek miyiz? diye
sorduk, (Sallallahü Aleyhi ve Selem) efendimiz hazretleri bize cevaben):
< Siz, güneş’i öğle zamanı ve hiçbir bulut yokken görmek için itişip
kakışmaya,birbirinize zahmet vermeye ihtiyaç görür müsünüz? > diye sordu.Biz :
Hayır! diye cevap verdik.Bu kere :
< Ayın on dördüncü gecesi (dolun) ayı yine ( hava ayaz iken ve) hiçbir bulut yok
iken görmek için bir birinize izdiham etmeye hacet duyar mısınız? > diye sordu.
Sahabiler :
Hayır! diye cevapladılar. (Bunun üzerine) Resulullah (sav) :
< Şüphesiz Allah’ı görmek hususunda ancak (durumu anlatılan) öğle güneşi
ve dolunayı görmek için duyduğunuz izdiham kadar bir zahmet göreceksiniz. (Yani
Güneş ve Ay’ı görmek için nasıl hiçbir zahmet çekmiyorsanız, ahiret günü Allah
Teala’yı görmek için de hiçbir zahmet çekmiyeceksiniz.) > buyurdu.
180) … Ebu Rezin (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle söylemiştir:Ben
Resulullah (sav)’e :
- Ya Resulallah! Kıyamet günü biz Allah’ı görecek miyiz? ve mahlukatı
içerisinde Allah’ı görebilmenin alameti nedir? diye sordum. Resulullah (sav):
< Ya Eba Rezin! Hepiniz ayrı ayrı ve izdihamsız olarak Ay’ı
görmüyormusunuz? > buyurdu.
Ebu Rezin dedi ki Ben:
- Evet! (Buyurduğun gibi hepimiz izdihamsız olarak ayrı ayrı ay’ı
görüyoruz), dedim. Resulullah (sav):
< İşte, Allah her şeyden büyük ve yücedir. Ve rahatlıkla gördüğünüz Ay
Allah’ın yaratıkları içinde bir alamettir >, buyurdu.
181) … Ebu Rezin (ra)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (sav) şöyle buyurdu
demiştir:
< Sıkıntılı durumlarının değişmesi yakın olmakla beraber kullarının
ümitsizliğe kapılmalarına Allah güldü > buyurdu.Ebu Rezin dedi ki ben:
- Ya Resulallah! Rab (Teala Hazretleri) güler mü? diye sordum. Resulullah
(sav) :
< Evet > buyurdu. (Bunun üzerine) Ben:
< Gülmek vasfını taşıyan bir Rab’ten daima hayır buluruz, dedim. >
182) … Ebu Rezin (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle söylemiştir: Ben
Resulullah (sav)’e:
- Ya Resulallah! Rabbimiz mahlukatı yaratmadan önce nerde idi? diye
sordum. Resulullah (sav) :
< Rabbimiz, ne altında ne de üstünde hava bulunmayan bir ama (bulut) da
idi.Orada hiçbir yaratık yoktu.Rabbimizin arşı su üzerindedir >, buyurdu.
183) … Safvan bin Muhriz El-Mazini (ra)’den rivayet edildiğine göre şöyle
demiştir:
Abdullah bin Ömer (ra) bir ara Kabe’yi tavaf ederken biz de onun
beraberinde idik.Aniden bir adam ona çıkıp geldi ve:
- Ya İbni Ömer! Resulullah (sav)’in Necva(= kıyamet günü Allah ile
Müminler arasında cereyan edecek olan özel görüşme) hakkında buyurduğu (şeyleri)
kendisinden sen nasıl işittin? diye sordu. Abdullah İbni Ömer:
Ben Resulullah (sav)’den şöyle buyurduğunu işittim:
< Mümin (kul), kıyamet günü Rabbine öyle bir derecede yaklaştırılır ki,
artık Rabbi onun sırrını mahşer ehlinden saklamış olur.Sonra Rabbi ona bütün
günahlarını ikrar ettirir. Rabbi, (ona günahlarını itiraf ettirirken) şunu
işlediğini sen bilir misin? diye sorar.Mümin de : Ya Rabbi! bilirim ,der.Nihayet
müminin işlediği günahlar hakkındaki itirafları Allah’ın dilediği miktara
ulaşınca Allah Teala ona < şüphesiz ben senin işlediğin günahları dünyada senin
için örttüm.Bu gün de senin için o günahlarını mağfiret ediyorum > buyurur.
Resulullah buyurdu ki : Sonra onun hasenatının sahifesi veya defteri onun sağ
eline verilir.Resulullah buyurdu ki : Ama kafir veya münafık ise şahitlerin
başları üzerinde nida edilerek şöyle haykırılır:
Şunlar Rablerine karşı yalan söyleyenlerdir. Haberiniz olsun.Allah’ın
laneti zalimlerin üzerinedir. > Ravilerden Halid (bin el-Haris) dedi ki hadis
metninden:
< Şahitlerin başları üzerinden> lafzı münkatı’dır.Bu lafzın dışındaki
metnin tamamı mevsul’dur.
184) … Cabir bin Abdillah (ra)’den Resulullah (sav) şöyle buyurdu, dediği
rivayet olunmuştur :
< Cennet ehli (kendilerine verilen) nimet içinde (yaşar) iken aniden
onlara bir nur çıkıp yükselecektir.Bunun üzerine onlar başlarını kaldıracak (bu
nura bakacaklar). İşte o anda Rab Teala, şanına layık bir yükseklik ve yücelikle
onların fevkinden onlara zuhur edecektir.Sonra (onlara) :
- Ey Cennet ehli, Selam sizlere olsun! buyuracaktır.
Resulullah (sav) buyurdu ki:
İşte (Allah’ın Cennet ehline buyurduğu) şu selam, O’nun = < Allah
tarafından bir söz olarak onlara < Selam > vardır. Kavli (Celili)dir. > (Yasin,
58)
(Bundan sonra) Resulullah (sav) :
< Allah Teala (Selam verdikten) sonra onlara bakar, onlar da Allah’a
bakarlar da Allah’a baktıkları sürece hiçbir nimete iltifat etmiyecekler.Nihayet
Allah zatını onlar tarafından görülmez kılar.Fakat Cennet ehlinin makamlarında
ve onların üzerinde Allah’ın nuru ve bereketi devamlı kalır. >
185) … Adiyy bin Hatim(-i Tai) (ra)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (sav)
şöyle buyurdu demiştir:
< Sizden hiç kimse yoktur ki Rabbı, (Ahiret günü) kendisi ile konuşacak
olmasın. (Rabbiniz her biriniz ile ayrı ayrı konuşacakken de) Rab ile kul
arasında tercüman bulunmayacaktır.Bu esnada kul sağına bakar, önceden sunmuş
olduğu amelinden başka hiçbir şey görmez. Sonra sol tarafına bakar, takdim
ettiği amelinden başka hiçbir şey görmez. Daha sonra önüne bakar, Cehennem ateşi
ona görünür.
Sizden kim Cehennem ateşinden bir hurma tanesinin yarısı ile de olsa
korunabilirse bunu yapsın. >
186) … Abdullah bin Kays (Ebu Musa) el-Eşari (ra)’den rivayet edildiğine göre
Resulullah (sav) şöyle buyurdu,demiştir :
< Kabları ve bütün eşyaları gümüşten olan iki cennet vardır. Ve kabları
ile bütün eşyaları altından olan iki cennet daha vardır.Adin (adlı) Cennet ehli
ile bunların Rabları Tebareke ve Teala’ya bakmaları arasında, Allah’ın zatı
üzerindeki azamet ve Kibriya rida (= vasfı)ından başka bir engel yoktur. >
187) … Suhayb (ra)’den şöyle dediği rivayet olunmuştur: Resulullah (sav) şu
ayeti okudu:
= < İman edip güzel amel işleyenlere Cennet ve bir de Allah’ın cemalini
görmek vardır… > (Yunus suresi, 26) ve şöyle buyurdu:
< Cennet ehli Cennete, Cehennem ehli de Cehenneme girdikleri zaman bir
davetçi : Ey Cennet ehli! Şüphesiz Allah indinde sizler için bir vaad
vardır.Allah o vaadı sizlere tam olarak ifa etmek ister, diye çağırır.Bunun
üzerine Cennet ehli :
O (vaad) nedir? Allah mizanlarımızı (hasenatla) ağırlaştırmadı mı,
yüzlerimizi ak etmedi mi, bizi Cennete dahil etmedi mi, bizi (Cehennem)
ateşinden kurtarmadı mı? diye cevap verirler. (Allah’ın onlara bahşettiği
lütufları bir bir sıralarlar.) Resulullah buyurdu ki ; Bunun üzerine Allah, yüce
zatı ile kulları arasından hicap (perdesi)ını açar da Cennet ehli O’na bakar
dururlar.Allah’a andolsun ki, Allah Cennet ehline, zatına bakmaktan daha sevimli
ve gözlerini daha doyurucu bir şey (nimet) onlara vermemiştir.
188) … Aişe (ra)’den şöyle dediği rivayet edilmiştir:
İşitmesi bütün sesleri ihata eden Allah’a hamd olsun. And olsun ki
mücadeleci kadın Peygamber (sav)’e geldi. Ben de odanın bir kendarında idim.O
(kadın) eşini şikayet ediyordu.Ben onun söylediklerini işitmiyordum. Biraz sonra
Allah: < ………. > Ayetini indirdi.
NOT: Hz. Aişe (ra)’nin hadisin bitiminde okuduğu ayet –Mücadele - suresinin
birinci ayetinin baş kısmıdır.Ayetin tamamının meali şöyledir:
< Kocası hakkında seninle mücadele eden ve (kimsesizliği ile ihtiyacından
dolayı) Allah’a şikayet eden kadının sözünü şüphesiz Allah işitti. Allah zaten
konuşmalarınızı işitir; Çünkü Allah şüphesiz her şeyi işitici ve görücüdür. >
189) … Ebu Hureyre (ra)’den Resulullah (sav) şöyle buyurdu, dediği rivayet
olunmuştur:
< Rabbınız, mahlukatı yaratmadan önce, kendi (kudret) eliyle kendi zatı
üstüne: < Benim rahmetim gazabıma sebkat etti. > (vaadını) yazdı. >
190) … Talha bin Hıraş (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi, Cabir bin
Abdillah (ra)’den şöyle söylediğini işittim,demiştir :
(Ravi Cabir’in babası olan) Abdullah bin Amr bin Haram, Uhud günü şehid
edilince, Resulullah (sav) bana rastladı ve :
< Ya Cabir! Babana Allah’ın söylediği sözü sana bildirmiyeyim mi? > diye
sordu.
(Müellife hadisi rivayet eden 2 raviden) Yahya da hadisinde (yukarıdaki
fıkra yerine) şöyle söylemiştir: Resulullah, Cabir’e rastlayınca:
< Ya Cabir! Neden ben seni (kalben) kırgın (ve üzgün) görüyorum? diye
sordu.Cabir dedi ki,Ben de:
Ya Resulallah! Babam şehid edildi ve çoluk çocuk ile borç bıraktı, diye
cevap verdim. Resulullah (sav) :
< Ey Cabir! O halde Allah’ın babanı nasıl bir hitab ile karşıladığını
sana müjdelemiyeyim mi? > buyurdu.
Cabir de :
Buyur ya Resulallah! (Allah’ın babama olan hitabını bildir, müjdele)
dedi. Resulullah (bunun üzerine):
- Allah hicap (perde) ardından olmaksızın hiç kimse ile katiyen
konuşmamıştır.Bununla beraber Allah babanla vicahen (perdesiz ve elçisiz)
konuştu ve ona şöyle buyurdu:
< Ey (sevgili) kulum! Benden (ikram) iste. (Ne istersen) sana vereyim. >
Baban da:
Ya Rabbim! (Arzum şudur: ) Beni diriltirsin (dünyaya iade edersin.) Ben
de ikinci bir defa senin uğrunda şehid edilirim, dedi.Bunun üzerine Rab
Sübhanehu ve Teala :
< İnsanların dünyaya hiç dönmeyecekleri hükmü şüphesiz benim tarafımdan
önceden verilmiştir >, buyurdu. Baban :
Ya Rabbi! O halde (bizim durumumuzu) arkamda kalanlara tebliğ buyur,
dedi.
Resulullah buyurdu ki :
< İşte bunun üzerine Allah Teala (meali aşağıda alınan) şu ayeti indirdi>
:
< Allah uğrunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Hakikatte onlar Rabları
katında dirilerdir, Cennet meyvalarından rızıklanırlar. > (Ali İmran, 169)
191) … Ebu Hureyre (ra)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (sav) (bir ara)
şöyle buyurdu :
< Birisi diğerini öldüren iki kişiyi şüphesiz Allah rızasıyla
karşılar.Her ikisi de Cennet’e girer. >
(Sahabiler buna şaşarak:
Ya Resulallah hem katil hem maktul ikisi birden nasıl Cennet’e girer?
diye sorunca da Resulullah (sav) :
< Şu (müslüman) Allah yolunda çarpışarak şehid düşer (ve Cennet’e girer.)
Sonra Allah katilini hidayet eder o da müslüman olur sonra Allah yolunda cihad
eder ve neticede o da şehid edilir >, (diye cevap verdi.)
192) … Ebu Hureyre (ra)’den Resulullah (sav) şöyle buyurdu, dediği rivayet
edilmiştir :
< Allah kıyamet günü bütün yer tabakalarını kudret eline alır.Gök
(tabakalarını) da sağ eli içine dürer, büker. Sonra (mahşer halkına) : <İşte ben
kainatın yegane malikiyim! Hani yer yüzünün (düzme) padişahları nerede? > diye
hitap eder. >
193) … Abbas bin Abdilmuttalib (ra)’den şöyle söylediği rivayet olunmuştur :
Aralarında Resulullah (sav)’in de bulunduğu bir ısabe (cemaat) içinde bir
kere Batha’da idim. Bu esnada bir bulut parçası geçti. Resulullah ona
baktı.Sonra (buluta işaret ederek) :
- < Buna ne isim veriyorsunuz? > diye sordu. Oradakiler:
- Sehab, diye cevap verdiler. Resulullah (sav) :
- < Müzn de >,(deniliyor mu?) buyurdu.Onlar :
- (Evet) Müzn (ismini) de (veriyoruz) dediler. Resulullah (sav):
- < Anan de, (deniliyor mu?) > diye sordu.Ebu Bekir (ra) dedi ki orada
bulunanlara:
- (Evet) Anan (adını) da (veriyoruz) dediler. Resulullah (sav):
- < Siz kendiniz ile sema (gök) arasında ne kadar mesafe bulunduğunu
biliyor musunuz? > diye sordu. Onlar :
- Biz bilemeyiz,diye cevap verdiler. Resulullah (sav):
- < İşte şüphesiz sizler ile Sema arasında 71 veya 72 veya 73 yıllık
mesafe vardır.Onun üstündeki (2’nci) sema da öyledir. > (Yani iki gök tabakası
arasındaki mesafe de bu kadardır.) ( Resulullah yedi sema’yı böylece sayarak
(her iki sema’nın arasında bu kadar mesafe bulunduğunu) bildirdi.
< Sonra yedinci gök fevkinde öyle bir deniz vardır ki onun üstü ile dibi
arasındaki mesafe iki gök arasındaki mesafe kadardır.Sonra onun daha yukarısında
(yapı bakımından dağ keçisinin tekesine benzeyen) öyle 8 melek bulunur ki
onların çatal tırnakları ile sırtları arasında mesafe yine iki gök arası
kadardır.Bu meleklerin sırtında Arş bulunur.Arş’ın da altı ile üstü arası iki
gök arası kadardır. Sonra Allah Tebareke ve Teala(nın hüküm ve saltanatı) Arş’ın
üstündedir. >
194) … Ebu Hureyre (ra)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (sav) şöyle
buyurdu, demiştir:
< Allah, gökteki meleklere bir şeyin infaz edilmesini emrettiği zaman,
düz bir taş üstünde hareket ettirilen zincir sesi gibi heybetli olan bu ilahi
buyruğa (korku içinde) tam manasıyla inkıyad etmek üzere melekler, kanadlarını
birbirine vururlar.Kalblerinden bu korku gidince de bunlar, Cebrail, Mikail gibi
mukarrabin meleklere :
Rabbiniz ne söyledi? diye sorarlar.Mukarrabin melekleri :
Allah, hak ve söz söyledi, diye Allah’ın emir ve hükmünü bildirirler ve,
Allah yüce ve büyüktür, derler. Resulullah buyurdu ki :
İşte bu suretle kulak hırsızı şeytanlar, Allah’ın verdiği emir ve
hükümleri işitirler.Bu esnada kulak hırsızı o şeytanlar (yerden göğe kadar)
birbirlerinin üstünde (zincirleme) sıralanmış (kulak hırsızlığına
hazırlanmış)lardır. Bu durumda iken en üstteki şeytan melekler arasında cereyan
eden konuşmayı işitir ve bu sözleri,altındaki şeytana hemen aktarır.Bazen
üstteki şeytan, işittiği haberi altındakine ve o da kahin veya sahirin diline
atmadan önce bir ateş parçası üstteki şeytana erişir (ve onu yakar). Bazen de
haberi alttakine ulaştırıncaya kadar ateş ona ulaşmaz.Nihayet kendisine haber
ulaşan kahin veya sahir o haberle beraber yüz yalan uydurup (sağa sola söyler).
Neticede gökten işitilmiş olan söz gerçekleşir.(Kahin veya sahir bunu istismar
eder ve ettirir). >
195) … Ebu Musa (el-Eşari) (ra)’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Resulullah
(sav) beş hususu tebliğ etmek üzere, aramızda ayağa kalkarak (bir konuşma yaptı)
ve :
< Şüphesiz Allah uyumaz.Zaten uyku onun şanına layık değildir. O, Kıst’ı
(=teraziyi) aşağı indirip yukarı kaldırır.Kullarının gündüz amelinden önce gece
ameli ve gece amelinden evvel gündüz ameli O’nun katına yükseltilir.O’nun
görülmesini perdeliyen hicap nurdur.Eğer Allah o hicap (perdeyi) açsaydı, celal
ve cemali, O’nun gördüğü bütün mahlukatını yakardı >, buyurdu.
196) … Ebu Musa (el-Eşari) (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi, Resulullah
(sav) şöyle buyurdu, demiştir :
< Şüphesiz Allah uyumaz.Zaten uyku O’nun şanına layık değildir.O,
kıstı,aşağı indirir, yukarı kaldırır.O’nun hicabı nurdur.Eğer Allah o hicabı
açsaydı, celal ve cemali, O’nun gördüğü her şeyi yakardı. >
Sonra (Ebu Musa’dan hadisi rivayet eden) Ebu Ubeyde şu ayeti okudu <…….>
= < …. Ateş yerinde olan (Musa’ya) ve ateş etrafında bulunan meleklere
bereket verildi.Alemlerin Rabbi olan Allah (her türlü eksikliklerden ve
ihtiyaçtan) münezzehtir. > (Neml suresi,
197) … Ebu Hureyre (ra)’den Resulullah (sav) şöyle buyurdu, dediği rivayet
olunmuştur:
< Allah’ın ikram hazinesi doludur.Hiçbir (harama veya başka) şey onu
eksiltmez. O, gece gündüz devamlı akar.O’nun kudret eline de Kıst (=
terazi,rızık) vardır. Yükseltir,alçaltır.Resuli Ekrem (sözüne devamla) buyurdu
ki:
Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günden beri infak ve ihsan buyurduğu
nimetlerin mahiyetini ve miktarını bana bildirebilirmisin?Şüphesiz O’nun
harcamış olduğu meblağ kudret elinde ve hazinesinde bulunan nimetlerden hiçbir
şey eksiltmemiştir. >
198) … Abdullah bin Ömer (ra)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (sav)
minber üstünde şöyle buyururken,işittim,demiştir:
< Cebbar (olan Allah kıyamet günü mülkü olan) gökleri ve yeri (kudret)
eline (şöyle) alır. > Ravi Abdullah bin Ömer dedi ki: Resulullah böyle
buyururken elinin parmaklarını kapadı da parmaklarını açıp kapamaya başladı.
( Resulullah sözlerine devamla şöyle buyurdu) :
< Sonra Allah buyuracak ki,Cebbar olan, ancak benim. Hani (dünyadaki)
Cebbarlar nerede? Hani mütekebbirler nerede? >
Ravi Abdullah dedi ki: Resulullah bu konuşmasını yaparken sağına ve
soluna eğiliyordu.Hatta baktım minber,altından yukarısına kadar öyle bir
derecede sallanıyordu ki ben artık minber Resulullah (sav) ile beraber düşecek
mi? diye endişelendim.
199) … En-Nevvas bin Seman El-Kilabi (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi:
Ben Resulullah (sav)’den şöyle buyururken işittim, demiştir:
< Her kalb ancak Rahman’ın parmaklarından iki parmak arasındadır.Eğer
dilerse (hak üzerinde) durdurur ve şayet dilerse saptırır. >
( Ravi en-Nevvas devamla: ) ve Resulullah (sav) şöyle dua ederdi.
(demiştir):
< Ey kalbleri (dilediği üzerinde) sabit kılan Allah! Kalblerimizi dinin
(olan İslamiyet) üzerinde sabit kıl. >
(Ravi bundan sonra da) Resulullah şöyle buyurdu, demiştir:
< Terazi Rahman’ın elindedir. Kıyamet gününe kadar bazı kavimleri
yükseltir, bir kısım kavimleri de alçaltır. >
200) … Ebu Said-i Hudri (ra)’den, Resulullah (sav)’in şöyle buyurduğu rivayet
edilmiştir:
< Allah, şu üç şeye şüphesiz yönelir,çok razı olur; Namazda (teşkil
edilen) saffa, geceleyin namaza duran adama ve cihad eden kimseye. >
(Ravi dedi ki: Kanaatıma göre cihad eden kimse ile ilgili olarak)
Resulullah < Ordunun arkasında (ötesinde… ) > kaydını koştu.
201) … Cabir bin Abdillah (ra)’den şöyle söylediği rivayet edilmiştir:
Resulullah (sav),hac mevsiminde (Mekke’ye çeşitli yerlerden gelen) insanlara
kendisini takdim ederek:
< Beni kavmine götürecek kimse yok mu? Çünkü gerçekte Kureyş
beni,Rabbimin kelamını tebliğ etmekten alıkoymak istediler >, buyurdu.
202) … Ebud Derda (ra)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (sav), Allah
Teala’nın: = < … Her gün Allah yeni bir icadadır.> buyruğu hakkında şöyle
buyurdu:
< Bir günahı örtmesi, bir üzüntüyü gidermesi,bir kavmi yükseltmesi ve bir
kavmi alçaltması O’nun (yeni yeni) icadlarındandır. >
203) … Cerir (bin Abdillah) (ra)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (sav)
şöyle buyurdu, demiştir:
< Kim iyi bir çığır açar da o çığıra gidilirse ona,açtığı çığırın sevabı
verileceği gibi o yolda gidenlerin sevabının bir misli de verilecek ve bu
(adam),onların sevaplarından bir şey eksiltmeyecektir.Kim kötü bir çığır açarsa
ona da,açtığı çığırın günahı yükletileceği gibi o yolda gidenlerin günahlarının
bir katı da yükletilecek ve bu (adam),onların günahlarını eksiltmeyecektir. >
204) … Ebu Hureyre (ra)’den rivayet edildiğine göre şöyle söylemiştir:
Bir (fakir) adam Resulullah (sav)’in yanına geldi.Resulullah da ona
yardım etmek üzere (sahabileri) teşfik etti.Bunun üzerine bir sahabi :
- Benim yanımda şöyle şöyle mal vardır, dedi (ve o malları getirip adama
verdi.)
Ravi (Ebu Hureyre) dedi ki: Bunun üzerine mecliste bulunan herkes az çok
bir şeyler sadaka olarak adama verdi.Bundan hemen sonra Resulullah (sav):
< Kim hayırlı bir iş yaparak (örnek olur) ve halk tarafından o hayırlı iş
yapılırsa, ona yaptığı işin sevabı tam olarak verileceği gibi o hayırlı işi
yapan insanların sevaplarından de verilecek ve bu (adam),onların sevaplarından
bir şey eksiltmeyecektir.Kim fena bir çığır açar da o çığırda gidilirse ona da
açtığı çığırın günahı tam olarak yükletileceği gibi o yolda gidenlerin
günahlarından da yükletilecek ve bu (adam), onların günahlarından bir şey
eksiltmeyecektir. >
205) … Enes bin Malik (ra)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (sav) şöyle
buyurmuştur:
< Her hangi bir davetçi (insanları) dalalete çağırır da ona uyulursa
şüphesiz,davetine icabetle ona uyanların günahlarının bir misli kendisine
verilecektir.Ve bu (adam), uyan insanların günahlarından bir şey
eksiltmiyecektir. Her hangi bir davetçi (insanları) hidayete çağırır da ona
uyulursa, uyan insanların sevaplarının bir misli şüphesiz ona verilecek ve bu
(adam), uyanların sevaplarından bir şey eksiltmiyecektir. >
206) … Ebu Hureyre (ra)’den Resulullah (sav)’in şöyle buyurduğu rivayet
edilmiştir:
< Kim, hidayete çağrıda bulunursa, kendisine uyanların sevaplarının bir
katı ona verilecek ve bu (adam), uyanların sevaplarından bir şey
eksiltmiyecektir.Kim de dalalete davet ederse, kendisine tabi olanların
günahlarının bir misli ona verilecek ve bu (adam), tabi olanların günahlarından
bir şey eksiltmeyecektir. >
207) … Ebu Cuhayfe (ra)’den rivayet edildiğine göre, Resulullah (sav) şöyle
buyurdu, demiştir:
< Kim iyi bir çığır açar ve kendisinden sonra o çığırda gidilirse ona,
kendisinin sevabı verileceği gibi,açtığı çığırda giden insanların sevaplarından
hiçbir şey eksiltmeden o sevapların bir katı da verilecektir.Kim de kötü bir
çığır açar ve kendisinden sonra o çığırda gidilirse,ona kendisinin günahı
yükletileceği gibi,açtığı yolda gidenlerin günahlarından hiçbir şey eksiltmeden
o günahların bir misli de yükletilecektir. >
208) … Ebu Hureyre (ra)’den rivayet edildiğine göre, Resulullah (sav) şöyle
buyurmuştur:
< Her hangi bir şeye çağıran her davetçi kıyamet günü durdurularak
(dünyada) davet ettiği şeye olan çağrısını sürdürecektir.Yalnız bir adamı davet
etmiş olsa bile kişinin durumu böyle olacaktır. >
209) … Amr İbni Avf El-Müzeni (ra)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (sav)
şöyle buyurmuştur:
< Kim benim bir sünnetimi ihya ederek insanların onunla amel etmelerine
vesile olursa, o insanların kazanacağı sevaplardan hiçbir şey eksiltmeden
onların sevaplarının bir katını almış olacaktır.Kim de bir bidat icat ederek
onunla amel edilmesine vesile olursa, o bidat ile amel edenlerin yüklenecekleri
günahlardan hiçbir şey eksiltmeden onların günahlarının bir katını yüklenmiş
olacaktır. >
210) … Amr İbni Avf (ra)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (sav) şöyle
buyurmuştur :
< Kim benden sonra ihmal edilmiş bir sünnetimi ihya ederse, o sünnetle
amel eden insanların sevaplarından hiçbir şey eksiltmeden onların sevaplarının
bir mislini şüphesiz almış olacaktır.Kim de Allah ve Resulunün razı olmadıkları
bir bidat’ı icad ederse o bidat ile amel eden insanların günahlarından hiçbir
şey eksiltmeden onların günahlarının bir mislini yüklenmiş olacaktır. >
211) … Osman bin Affan (ra)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (sav) şöyle
buyurmuştur:
< (Şube’nin rivayetine göre) Sizin en hayırlınız, (Süfyan’ın rivayetine
göre ise) sizin en faziletliniz Kuran’ı öğrenen ve öğretendir. >
212) … (Yine) Osman bin Affan (ra)’den, Resulullah (sav)’in:
< Sizin en faziletliniz Kuran’ı öğrenen ve öğretendir > buyurduğu rivayet
edilmiştir.
213) … Sad bin Ebi Vakkas (ra)’den, Resulullah (sav) şöyle buyurdu dediği
rivayet olunmuştur:
< Sizin en hayırlılarınız Kuran’ı öğrenenler ve öğretenlerdir. >
(Senedeki bir ravi) dedi ki ve: (Bana hadisi rivayet eden zat) elimi tuttu ve
beni bu oturduğum (Kuran öğretme) mevkiine oturttu,Kuran okutuyorum. >
214) … Ebu Musa el-Eşari (ra)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (sav) şöyle
buyurmuştur:
< Kuran okumayı itiyad eden (ve onunla amel eden) müminin durumu turunç
(meyvesi) durumu gibidir.Tadı güzel,kokusu güzeldir.Kuran okumayı itiyad etmeyen
(fakat onunla amel eden) müninin hali de hurmanın haline benzer.Tadı güzel,fakat
kokusu yoktur.Kuran okuyan münafığın vaziyeti de reyhane (fesleğen otu)nun
vaziyeti gibidir.Kokusu güzel fakat tadı acıdır.Kuran okumayan münafığın hali de
Ebu Cehil karpuzunun haline benzer,tadı acı, kokusu da yoktur. >
215) … Enes bin Malik (ra)’den Resulullah (sav) şöyle buyurdu, dediği rivayet
olunmuştur:
< Şüphesiz insanlardan Allah’a yakın olanlar vardır. > Sahabiler :
- Ya Resulallah! Allah’a yakın insanlar kimlerdir? diye
sordular.Resulullah:
< Onlar Kuran ehli, Allah ehli ve Allah’ın has kullarıdır. > buyurdu.
216) … Ali bin Ebi Talib (ra)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (sav) şöyle
buyurmuştur:
< Allah, Kuran’ı okuyup hıfz eden kimseyi Cennet’e idhal eder ve
Cehennem’e kesinlikle müstehak olan ev halkından on kişi hakkında şefaat
etmesini kabul eder. >
217) … Ebu Hureyre (ra)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (sav) şöyle
buyurmuştur:
< Kuran’ı öğreniniz, (devamlı) okuyup (onunla amel ediniz) ve uyuyunuz
(dinleniniz).Çünkü Kuran’ın durumu ile onu öğrenip hakkını ödemeye çalışan
mümin’in durumu için misk dolu tuluğun durumuna benzer ki,misk’in kokusu her
tarafa yayılır.Kuran’ı öğrenip,içinde Kuran bulunduğu halde uyuşup gaflete
dalanın durumu da içinde misk bulunup ağzı sıkıca bağlanmış olan tuluk
gibidir.(Misk’in kokusundan yararlanılmıyor.) >
218) … Amir bin Vasile Ebit Tufeyl (ra)’den şöyle dediği rivayet olunmuştur:
Nafi bin Abdil Haris (ra) Ufsan da Ömer bin el-Hattab (ra)’a rastladı. O
sıralarda Ömer onu Mekke valisi tayin etmiş idi.Ömer onu Usfan’da görünce ona:
- Mekke halkı başında yerine kimi vekil bıraktın? diye sordu.
Nafi :
Onların başında İbni Ebza’yı kendime vekil bıraktım, diye cevap verdi.Bu
kere Ömer :
-İbni Ebza kimdir? diye sordu.Nafi :
-İbni Ebza bizim mevalimizdendir, dedi. Ömer ;
-Sen Mekke halkı başında mevalii’den birisini mi bıraktın? diye
sordu.Nafi :
- O adam gerçekten Allah Teala’nın kitabını devamlı okur (onunla amel
eder), dini farzları bilir ve (hak ile) hükmeder, diye cevap verdi. Ömer:
- Biliniz ki sizin Peygamberiniz (sav) şüphesiz şöyle buyurdu:
< Allah Teala bu kitab (Kuran)la bazı kavimleri yükseltir diğer bazı
kavimleri de alçaltır. >
219) … Ebu Zer(i Gıfari) (ra)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (sav) :
< Ey Eba Zer! Sabahleyin evinden çıkıp Kuran’dan bir ayet öğrenmen senin
için yüz rekat nafile namaz kılmandan daha hayırlıdır.Yine sabahleyin evinden
çıkıp mükellefin ameli ile ilgili olan veya olmayan ilimden bir babı öğrenmen
(senin için) bin rekat nafile namazdan daha hayırlıdır. >
220) … Ebu Hureyre (ra)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (sav) şöyle
buyurmuştur:
< Allah (Teala) kim hakkında (büyük veya her çeşit) hayır dilerse ona
İslam dini hususunda fıkıh bilgisini verir. >
221) … Muaviye bin Ebi Süfyan (ra)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (sav)
şöyle buyurmuştur:
< Hayırlı şey bir alışkanlıktır.Şerli iş de bir düşmanlıktır.Allah
(Teala) kim hakkında( büyük bir) hayır dilerse ona İslam dini hususunda fıkıh
bilgisini verir. >
222) … İbni Abbas (ra)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (sav) şöyle
buyurmuştur:
< Şeytan’a bir fıkıhçı(yı aldatmak) bin abid(i aldatmak)tan daha zordur.
>
223) … Kesir bin Kays (ra)’den rivayet edildiğine göre şöyle söylemiştir:
Ben Dımışk (Şam)’ın camiinde Ebud Derda (ra)’ın yanında oturuyordum. Bu
esnada bir adam onun yanına gelerek:
Ey Ebud Derda! Peygamber (sav)’den rivayet ettiğini haber aldığım bir
hadisi (senden dinlemek) için ben Resulullah (sav)’in şehri olan Medine(i
Münevvere)den sana geldim, dedi Ebud Derda ona :
Senin (Şam’a) gelişin ticaret için değil mi? diye sordu. Adam:
Hayır! (Hadisi dinlemekten başka bir iş için değil) dedi.Ebud Derda:
Ben Resulullah (sav)’den şüphesiz şöyle buyururken işittim:
< Kim bir yola ilim aramak üzere giderse Allah onun için Cennete giden
bir yolu kolaylaştırır ve şüphesiz melekler ilim öğrencisinin rızasını
istedikleri(veya) ondan razı oldukları için kanadlarını indirirler.Yine şüphesiz
göktekiler ve yerdekiler,hatta sudaki balıklar bile ilim talibi için istiğfar
ederler.Keza gerçekte alim adamın abid kişiden üstünlüğü gök ayının diğer
yıldızlardan üstünlüğü gibidir.Muhakkak,alimler peygamberlerin
mirasçılarıdır.Şüphesiz Peygamberler ve altın ne de gümüşü miras
bırakırlar.Peygamberler miras olarak ancak ilim bırakırlar.Bu itibarla kim,
peygamberlerin mirası olan ilmi elde ederse tam bir hisse almış olur. >
224) … Enes bin Malik (ra)’den, rivayet edildiğine göre Resulullah (sav) şöyle
buyurmuştur:
< İlim aramak her müslüman üzerine farzdır.Ehil olmayan insanların yanına
ilim bırakan kimse, domuzların boynuna cevher, inci ve altın gerdanlık takan
adama benzer. >
225) … Ebu Hureyre (ra)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (sav) şöyle
buyurmuştur:
< Kim bir müslümandan dünya kederlerinden bir keder giderirse Allah ondan
ahiret günü kederlerinden bir keder giderecektir.Kim de bir müslümanı örterse
Allah onu dünya ve ahirette örtecektir.Ve kim bir fakir borçluya kolaylık
gösterirse, Allah ona dünyada ve ahirette kolaylık gösterecektir.Kul, (din)
kardeşinin yardımında olduğu müddetçe Allah da onun yardımcısıdır. Kim bir yola
giderek onda ilim ararsa, bu çalışması sebebi ile Allah ona Cennet’e giden bir
yolu kolaylaştıracaktır. Allah’ın evlerinden birisinde toplanıp Kuran okuyarak
onu birbirine öğreten her cemaatı melekler ziyaret eder, onların etrafını
dönerler, o toplumun üzerine iç huzuru ve rahatı iner, ilahi rahmet onları
kaplar,katında bulunan melekler yanında Allah onları (övgü ile) anar.Ameli
yüzünden geri kalan bir kimse nesebi(nin şerefi) ile sürat alamaz. >
226) … Zirr bin Hubeyş (ra) ‘den şöyle dediği rivayet edilmiştir:
Ben Safvan bin Assal el-Müradi’nin yanına uğradım.Kendisi bana:
Ne maksatla geldin? diye (geliş sebebimi sordu.) Ben:
İlmi yayarım (veya tahsil ederim),dedim.Safvan bunun üzerine:
Şüphesiz ben Resulullah (sav)’den şunu buyururken işittim:
< İlim talebi uğrunda evinden çıkan herkesin (müminin) bu davranışından
melekler rıza ve hoşnutluklarını açıklamak üzere kanadlarını onun için
indirirler. >
227) … Ebu Hureyre (ra)’den : Ben Resulullah (sav)’den şöyle buyururken işittim:
< Hayırlı bir şeyi öğrenmek ve öğretmekten başka hiçbir maksadı olmayarak
benim mescidime gelen kimse, Allah yolunda savaşan mücahid’in
mertebesindedir.Bundan başka bir niyetle (mescidime) gelen kimse de başkasına
ait eşyaya bakan adam durumundadır. >
228) … Ebu Umame (ra)’den Resulullah (sav) şöyle buyurdu, dediği rivayet
olunmuştur:
< Bu (din) ilmi yok edilmeden önce ona sarılmak,üzerinize borçtur.(Din)
ilminin yok edilmesi,onun kaldırılmasıdır, (alimlerin ölüp tükenmesidir.)
Resulullah bu arada elinin orta parmağı ile şehadet parmağını şöyle
birleştirdi.Sonra buyurdu ki: Alim ve öğrencisi sevapta ortaklardır.Sair
insanlarda (bu) hayır yoktur. >
229) … Abdullah bin Amr (ra)’den şöyle söylediği rivayet edilmiştir:
Resulullah (sav) bir gün odalarından birisinden çıkıp mescid’e girdi.Bu
esnada iki halka (şeklinde oturmuş iki cemaat) ile karşılaştı.Bunlardan bir
halka Kuran okuyor ve Allah’a dua ediyordu.Diğer halka da ilim öğreniyor ve
öğretiyorlardı.Bunun üzerine Peygamber (sav):
< (Bunların) hepsi hayır üzerindedirler.Şunlar Kuran okuyorlar ve Allah’a
dur ediyorlar.Eğer Allah dilerse onlara (isteklerini) verir ve dilerse
vermez.(Diğer cemaata işaretle) bunlar da (ilim) öğreniyorlar ve
öğretiyorlar.Ben de ancak öğretici olarak gönderildim >buyurdu ve hemen yanına
oturdu.
230) … Zeyd bin Sabit (ra)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (sav),şöyle
buyurmuştur:
< Benim sözümü işitip de (başkasına) tebliğ eden adamın yüzünü Allah
ağartsın.Çünkü fıkıh (kaynağı olan hadisleri) ezberleyen nice adamlar fıkıhçı
değillerdir.Ve fıkıhçı olan nice (hadis) hafızları kendilerinden daha kuvvetli
fıkıhçılara (hadisleri) iletebilirler. > (Senedeki ravilerden) Ali bin
Muhammed,hadisin metninde şu fıkranın da bulunduğunu rivayet etmiştir.
< Bir müslüman kişinin kalbi, (şu) üç meziyete sahib olduğu müddetçe
hiyanet,kin ve husumet beslemez.Bu meziyetler: Ameli,tam bir ihlas ile Allah
için yapmak,müslümanların başındaki insanlar için hayır dilemek ve müslümanların
cemaatından ayrılmamaktır. >
231) … Cübeyr bin Mutim (ra)’den rivayet edildiğine göre şöyle söylemiştir:
Resulullah (sav) Mina’nın dağ eteğinde ayağa kalkarak şöyle buyurdu:
< Benim sözümü işitip de (başkasına) tebliğ eden adamın yüzünü Allah
ağartsın.Çünkü fıkıh (hükümlerine delil olan hadisleri) hıfzeden nice adamlar
fıkıhçı değillerdir.Ve fıkıhçı olan nice (hadis) hafızları,kendilerinden daha
kuvvetli fıkıhçılara (hadisleri) iletebilirler. >
232) … Abdullah (İbni Mesud) (ra)’den Resulullah (sav)’in şöyle buyurduğu
rivayet edilmiştir:
< Bizden bir hadis işiterek onu tebliğ edenin yüzünü Allah ağartsın.
Çünkü kendisine tebliğ edilmiş olacak olan nice adamlar, dirayet,anlayış ve
gereğini yapmak bakımından hadisi işitenden daha kuvvetli olabilir. >
233) … Ebu Bekr (Nufey bin el-Hars) (ra)’den şöyle dediği rivayet olunmuştur:
Resulullah (sav) Kurban Bayramı günü (Veda haccı esnasında Mina’da) bir hutbe
irad buyurdu ve hutbenin sonunda şöyle buyurdu:
< Burada hazır olanlar,burada bulunmayanlara tebliğ etsinler.Çünkü
muhakkak kendisine tebliğ edilecek olan nice adamlar (burada olup) işiten
adamdan daha anlayışlı (fıkıh hükümlerini çıkarmaya daha kabiliyetli) olabilir.
>
234) … Muaviye El-Kuşeyri (ra)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (sav)
şöyle buyurdu:
< Sözüme dikkat ediniz! Burada bulunanlar,bulunmayanlara tebliğ etsin.>
235) … (Abdullah) İbni Ömer (ra)’dan rivayet edildiğine göre Resulullah (sav)
şöyle buyurmuştur:
< Hazır bulunanlarınız, hazır olmayanlarınıza tebliğ etsin. >
236) … Enes bin Malik (ra)’den Resulullah (sav) şöyle buyurdu, dediği rivayet
edilmiştir:
< Benim sözümü işitip belledikten sonra benim tarafımdan tebliğ edenin
yüzünü Allah ağartsın.Çünkü fıkıh (delillerini teşkil eden hadisleri) belleyen
nice adamlar fıkıhçı olmayabilir ve nice fıkıhçılar kendilerinden daha fıkıhçı
olanlara hadisleri aktarabilirler. >
237) … Enes bin Malik (ra)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (sav) şöyle
buyurmuştur:
< Şüphesiz bazı insanlar hayırlı işler için anahtar ve şer işlere karşı
sürgü gibidirler.Diğer bir kısım insanlar ise (bilakis) şer işler için anahtar
ve hayırlı işlere karşı sürgü gibidirler.Ne mutlu o kimseye ki Allah Teala
hayırlı işlerin anahtarlarını onun eline vermiştir.Ve yazıklar olsun o kişilere
ki Allah Teala şer işlerin anahtarlarını onun ellerine vermiştir. >
238) … Sehl bin Sad (ra)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (sav) şöyle
buyurmuştur:
< Şüphesiz bu hayır, hazineler dolusudur.O hazinelerinde bir takım
anahtarları vardır.Ne mutlu o kula ki: Allah onu hayra anahtar ve şerre sürgü
kılmıştır.Vay o kulun haline ki Allah onu şerre anahtar ve hayra sürgü
kılmıştır. >
239) … Ebud Derda (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi: Ben Resulullah
(sav)’den şöyle buyurduğunu işittim,demiştir:
< Şüphesiz göklerdekiler,yerdekiler,hatta denizdeki balıklar bile alim
adam için istiğfar ederler. >
240) … Muaz bin Enes (ra)’den şöyle dediği rivayet olunmuştur: Şüphesiz Nebi
(sav) şöyle buyurdu:
< Bir ilim öğreten kimseye, öğrettiği ilimle amel edenlerin kazandıkları
sevaptan bir şey eksilmeden bir misli verilir. >
241) … Ebu Katade (ra)’den rivayet edildiğine göre: Resulullah (sav) şöyle
buyurmuştur:
< Adamın <ölüp> kendisinden geriye bıraktığı şeylerin en hayırlısı üç
tanedir: Kendisine dua eden Salih çocuk, kendisine sevabı ulaşacak olan sadakai
cariye ve kendisinden sonra onunla amel edilecek ilim. >
Ebul Hasan dedi ki: Ebu Hatim Muhammed bin Yezid bin Sinan
er-Rehavi,Yezid bin Sinan (yani Ebu Hatim’in babası) vasıtası ile yine Zeyd bin
Ebi Üneyseye ulaşan 2. bir sened ile aynı hadis rivayet edilmiştir.
242) … Ebu Hureyre (ra)’den rivayet edildiğine göre: Resulullah (sav) şöyle
buyurmuştur:
< Mümin kişinin öldükten sonra kendisine ulaşan amelinden ve hayratından
birkaç tanesi: Öğrettiği ve yayınladığı ilim,geride bıraktığı Salih evlat, miras
olarak bıraktığı Mushaf,yaptırdığı mescid,yolcular için inşa ettirdiği
ev,akıttığı su,sağlığı tam yerinde iken malından çıkardığı sadakadır.Bunlardan
hangisini işlemiş ise ölümünden sonra kendisine <onun sevabı> ulaşır. >
243) … Ebu Hureyre (ra)’den rivayet edildiğine göre: Resulullah (sav) şöyle
buyurmuştur:
< Sadakanın en faziletlisi müslüman adamın bir ilim öğrenmesi,sonrada o
ilmi müslüman kardeşine öğretmesidir. >
244) … Abdullah İbni Amr (ra)’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: < Resulullah
(sav) ne yaslanarak yemek yediği,ne de arkasından iki kişinin (bile) yürüdüğü
görülmemiştir. >
245) … Ebu Umame (ra)’den şöyle dediği rivayet edilmiştir:
< Resulullah (sav) çok sıcak bir gün < Bakiül Gargad> tarafına
uğradı.Halk da onun arkasında yürüyordu.Resulullah,(arkasında) ayakların sesini
işitince bu durum O’nun zoruna gitti ve hemen oturdu.Nihayet gelen halkı önüne
geçerdi ki, kibirden en ufak bir şey onun hatırına gelmesin. >
246) … Cabir bin Abdillah (ra)’den rivayet edildiğine göre şöyle söylemiştir:
< Nebi (sav) yürüdüğü zaman sahabiler O’nun önünde yürürlerdi ve O’nun
arkasını melekler için boş bırakırlardı. >
247) … Ebu Saidi Hudri (ra)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (sav) şöyle
buyurmuştur:
< İlim talep eden topluluklar size gelecekler.Sizler onları gördüğünüz
zaman onlara: Ey Resulullah (sav)’in tavsiye ettiği cemaat merhaba sizlere!
deyiniz ve onları razı ediniz. >
Ben ravi el-Hakem’e: <Onları razı ediniz.> ne demektir? diye sordum.Kendisi
: <Onlara ilim öğretiniz. > diye cevap verdi. >
248) … İsmail (İbni Müslim) (ra)’den rivayet edildiğine göre şöyle söylemiştir:
Hasını Basri (ra) (Bir ara hasta olduğundan) ziyarıtine gittik.Evi
ziyaretçilerle dolunca (önceden uzatmış olduğu) ayaklarını kendisine doğru çekti
ve: Biz (hastalanan) Ebu Hureyre (ra)’ın ziyaretine gidip evini doldurduk.Ebu
Hureyre ayaklarını kendisine doğru çekti sonra, şöyle buyurdu, dedi:
Biz bir defa Resulullah (sav)’in yanına girerek evini ziyaretçilerle
doldurduk.Resulullah,yan üstü yatıyordu.Bizi görünce ayaklarını kendisine doğru
çekti sonra buyurdu ki:
< Muhakkak benden sonra bir takım topluluklar sizlere gelerek ilim talep
edeceklerdir.Sizler onlara merhaba edip selamlayınız ve onlara ilim öğretiniz. >
Hasan(-ı Basri) dedi ki: Bu tavsiyeye rağmen Allah’a yemin ederim biz
böyle topluluklara yetiştik ki bize ne merhaba ettiler,ne de selam verdiler ve
ne de ilim öğrettiler.Ancak biz onların (ayağına) kadar gittikten sonra bir
şeyler alırdık.O zaman da bize cefa ediyorlar idi. >
249) … Ebu Harun El-Abdi (ra)’den şöyle dediği rivayet edilmiştir.
Biz Ebu Saidi Hudri (ra)’ın yanına uğradığımız zaman bize şöyle hitab
ederdi:
Merhaba ey Resulullah (sav)’in kendileri için tavsiye ettiği insanlar!
Şüphesiz Resulullah (sav) bize buyurdu ki:
< Muhakkak insanlar size tabidirler ve behemhal onlar dinde fıkıh
bilgisini edinmek için dünyanın her tarafından sizin yanınıza
geleceklerdir.Onlar size geldikleri zaman siz onlara hayrı tavsiye etmek
isteyin.(İyiliklerini isteyiniz.) >
250) … Ebu Hureyre (ra)’den rivayet edildiğine göre şöyle söylemiştir:
Resulullah (sav)’in ettiği dualardan birisi de şu idi:
< Allahım! Fayda vermeyen ilimden, kabul edilmeyen duadan,korkmayan
kalpden ve (dünyadan) doymayan nefisten şüphesiz sana sığınırım. >
251) … Ebu Hureyre (ra)’den şöyle dediği rivayet olunmuştur: Resulullah (sav)
şöyle dua ederdi:
< Allahım! Bana öğrettiğin ilimden beni yararlandır, faydalanacağım ilmi
bana öğret, ilmimi artır.Her hal (ilmimi arttırmadan önceki ve artırdıktan
sonraki haller) üzerinde Allah’a hamd olsun. >
252) … Ebu Hureyre (ra)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (sav) şöyle
buyurmuştur:
< Allah rızasının kazanılması için talep edilmesi gereken bir ilmi
öğrenen bir kimse, sırf dünya menfaatı için bu ilmi öğrenecek olursa kıyamet
günü Cennet kokusunu bulmayacaktır. >
İbni Maceh, Ebul Hasan, Ebu Hatim, Said bin Mansur, Fuleyh bin Süleyman…
yolu ile de aynı hadisi rivayet etmiştir.
253) … (Abdullah) İbni Ömer (ra)’den Peygamber (sav) şöyle buyurdu,dediği
rivayet olunmuştur:
< Cahillerle ve aklı noksan olanlarla münakaşa etmek veya alimlere karşı
böbürlenip övünmek, yahut da halkın teveccühünü kazanmak niyeti ile (dini) ilim
talep eden kimse ateştedir. >
254) … Cabir bin Abdillah (ra)’den Nebi (sav) şöyle buyurdu,dediği rivayet
olunmuştur:
< Ne alimlere karşı iftihar ve övünmek için,ne de cahillerle münakaşa
etmek için ve ne de meclislerin seçkin köşelerinde yer almak için ilim talep
etmeyiniz.
Bu yasağa rağmen kim böyle yaparsa ateşe (müstehaktır),ateşe
(müstehaktır). >
255) … (Abdullah) İbni Abbas (ra)’dan Peygamber (sav) şöyle buyurdu, dediği
rivayet olunmuştur:
< Şüphesiz benim ümmetimden bazı insanlar dinde fıkıh bilgisine sahip
olduğunu idda edecekler.Kuran okuyacaklar ve diyecekler ki: Biz emirler sınıfına
varıyor, dünyalıklarından yararlanıyoruz.Fakat dindarlığımız hususunda onlardan
uzak durup (bu yönden bize bir zarar ilişmiyor) derler.Halbuki onların dediğinin
gerçekleşmesi mümkün değildir.Katad (adındaki dikenli ve meyvesiz ağaç)dan geven
dikeninden başka (bir meyve) toplamak mümkün olmadığı gibi emirlere
yaklaşmaktan,bir şey toplanamaz.Ancak… >
(İbni Maceh diyor ki) Ravi Muhammed bin es-Sabbah dedi ki: Zannımca
Resulullah (sav) <hataları kasdetti.>
256) … Ebu Hureyre (ra)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (sav):
< Cübbül-Hüzn (veya) Cübbül Hazan’den Allah’a sığınınız>, buyurdu.
Sahabiler, Ya Resulallah!
Cübbül-Hüzn (veya Cübbül-Hazan nedir? diye sordular.Resulullah onlara
cevaben:
< Cehennem’de öyle bir deredir ki Cehennem her gün dürtyüz defa ondan
(Allah’a) sığınır >,buyurdu.Sahabiler:
- Ya Resulallah! Kimler bu dereye girer? diye sordular. Resulullah (sav):
< O dere, amelleri ile riyakarlık eden Kuran okuyucuları için
hazırlanmıştır. Allah’ın en çok öfkelendiği kuralardan bir kısmı da şüphesiz
emirleri ziyaret eden okuyuculardır,buyurdu.(Ravi) el-Muharibi dedi ki
emirlerden maksat zalim olan emirlerdir. >
257) … Abdullah İbni Mesud (ra)’den şöyle söylediği rivayet edilmiştir:
Eğer ilim ehli, ilmi(n değerini) koruyup onu liyakatlı olanların yanına
koymuş olsalardı,ilim sayesinde,zamanlarındaki insanların büyükleri
olacaklardı.Lakin alimler,ilim vasıtası ile dünya ehlinden bir takım menfaatler
sağlamak için ilmi değerlendirmeden dünya ehline mebzulen vermeye giriştiler.Bu
sebeple dünya ehli yanında alimlerin değeri de düştü.Ben sizin Peygamberiniz
(sav)’den şöyle buyururken işittim:
< Kim çok arzuları tek arzu –ahirete ait arzu- haline döndürürse Allah,
onun dünyaya ait arzusu için yeterdir.Ve kim ki, dünya ahvali hakkındaki
arzuları dağılırsa veya arzular kendisini dağıtırsa onun dünyanın hangi
deresinde helak olduğuna Allah iltifat etmiyecektir. >
İbni Maceh, Ebul –Hasan’dan naklen ikinci bir sened ile de hadisi rivayet
etmiştir.
258) … İbni Ömer (ra)’dan rivayet edildiğine göre Nebi (sav) şöyle buyurmuştur:
< Kim Allah’tan başka bir şey için (dini) ilim talep ederse veya o ilimle
Allah rızasından başka bir maksad edinirse Cehennem’den olan üzerine
hazırlansın. >
259) … Huzeyfe (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi: Ben Resulullah
(sav)’den şöyle buyururken işittim, demiştir:
< Alimlere karşı böbürlenerek övünmek veya cahillerle münakaşa etmek
veyahut halkın teveccühünü kendinize çevirmek için (dini) ilim öğrenmeyiniz. Kim
böyle yaparsa o kimse ateştedir. >
260) … Ebu Hureyre (ra)’den Resulullah (sav) şöyle buyurdu dediği rivayet
olunmuştur:
< Kim alimlere karşı böbürlenip övünmek,cahillerle münakaşa etmek ve
halkın teveccühünü kendisine yöneltmek için (dini) ilim öğrenirse Allah o
kimseyi Cehenneme sokar. >
261) … Ebu Hureyre (ra)’den, Nebi (sav) şöyle buyurdu, dediği rivayet edilmiştir
:
< Hıfzettiği bir ilim kendisine sorulup da onu gizleyen her adam kıyamet
günü ateşten bir gem ağzına vurulmuş olduğu halde (mahşere) getirilir. >
Ebul Hasan El-Kattan dedi ki: Ebu Hatim, Ebul Velid yolu ile İmare bin
Zazan’dan bize gelen rivayete göre aynı metin buyurulmuştur. >
262) … Abdurrahman bin Hürmüz El-Arac (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi
Ebu Hureyre (ra)’den şöyle söylediğini işitmiştir:
Vallahi Allah Teala’nın kitabındaki iki ayet olmamış olsaydı ben O’ndan
(yani Peygamber (sav)’den hayatımda hiçbir şeyi rivayet etmezdim.Allah’ın şu
kavli olmasaydı;
< Şüphesiz o kimseler ki, Allah’ın kitaptan indirmiş olduğu ayetleri
gizlerler ve bunun karşılığında az bir bedel alırlar. İşte onlar karınlarında
ateşten başka bir şey yemezler. Allah kıyamet günü onlarla konuşmaz, onları
temize çıkarmaz ve onlar için elim bir azap vardır.
Onlar öyle kimselerdir ki, hidayet mukabilinde dalaleti,mağfiret
mukabilinde azabı satın almışlardır. Onları ateşe karşı bu kadar sabırlı kılan
nedir? > (Bakara, 174-175)
263) … Cabir (bin Abdilla) (ra)’den Resulullah (sav) şöyle buyurdu, dediği
rivayet edilmiştir:
< Bu ümmetin son (kısmı) öncekilerini lanetlediği zaman kim bildiği bir
hadisi gizlerse şüphesiz Allah’ın inzal buyurduğu hükümleri gizlemiş olur. >
264) … Enes bin Malik (ra)’den rivayet edildiğine göre kendisi: Ben Resulullah
(sav)’den şöyle buyurduğunu işittim,demiştir:
< Kendisine (dine ait) bir bilgi sorulup da bildiğini gizleyen kimse
kıyamet günü ateşten bir gemle gemlendirilmiş olacaktır. >
265) … Ebu Saidi Hudri (ra)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (sav) şöyle
buyurmuştur:
< Halkın din işleri hususunda Allah’ın faydalı kıldığı bir ilmi gizleyen
kimseyi Allah kıyamet günü ateşten bir gem ile gemlendirir.(Ağzına ateşten imal
edilmiş bir gem vurur.) >
266) … Ebu Hureyre (ra)’den Resulullah (sav) şöyle buyurdu, dediği rivayet
edilmiştir:
< Kendisine sorulan bir ilmi bilip de gizleyen kimse kıyamet günü ateşten
bir gem ile gemlendirilir, (ateşten bir gem ağzına vurulur.) >