XLIV_________________________________________________________________       _

yüceltip, bereketlendirip rahmet ettiysen aynı şekilde Muhammed ve ailesini de yüceltmeni istiyorum, şüphesiz sen hamde lâyık ve yüce olansın.

Allahım! Dünyama ve dinime yardımcı ol, takva ile de ahiretime yardımcı ol; görünmeyen belâlardan beni koru ve yaşadığım olaylarda beni nefsimin eline bırakma!

Ey kendisine (kulların) günahı zarar vermeyen ve affını noksanlaştırmayan! Sana noksanlık vermeyen şeyden bana ver! Beni bağışla ve sana zarar vermeyen konuda affet!

Yâ İlâhi! Senden yakın bir kurtuluş71 ve (belâlara) güzelce sabretme duygusu isterim, her türlü sıkıntıdan kurtuluş isterim! verdiğin kurtuluşa karşılık şükretme (şuuru) isterim ve kurtuluşun devamını isterim. İnsanlara muhtaç olmamayı isterim!

O yüce ve büyük Allah'tan başka güç ve kuvvet sahibi yoktur.'

Bu dua ile çalışmamıza başlıyor, başarılı olmamız ve sıkıntılardan kurtulmamız için Rabbimizden yardım istiyoruz. Âmin...

Rıfat ORAL / Süleyman SARI

71 Afiyet, kurtuluş olarak terceme edildi

el-MUSNED

(el-Fethu'r-Rabbânî Tertibi)

imam Ahmed b. Hanbel

( 164-2411 780-855 )

I-İSLÂM AKAİDİ

A-TEVHÎD İNANCI

    Fıtratın Şehâdeti: Kâinatın Rabbi Allah'tır

    Doğruyu İnkâr Edenlerin Kıyamette Durumu

    Tevhidin Sonucu: Kulluk ve Cennet

    Tevhîd İnancında Titizlik

    Allah Teâlâ'mn Büyüklüğü/Yüceliği ve Yaratılanların Kendisine Muhtaç Olması

    Allah'ın Yüce Sıfatları ve Mükemmelliği

    Tevhîdin Düşmanı: Vesvese ve Şeytan

    Tevhîd ve Risâlet Ayrılmazlığı ya da 'Lâ ilahe illallah , Muhammed Rasûlullah' İnancı (Allah'tan başka ilâh yoktur ve Hz.

Muhammed (Saüallahü aleyhi ve sellem) O'nun

Rasûlü'dür)

    Âh ir ette Şefaat Yetkisi

İslâmAkâidi___________________________________________________3

I-İSLÂM AKAİDİ

A-TEVHÎD İNANCI

Tevhîd inancı, Allah'ı her konuda tek, eşsiz ve varlık sebebi olarak kabul etmektir. Bütün peygamberlerin getirdiği dinler tevhîd esasına dayanır. Bu bölümdeki naslar (âyet ve hadisler) tevhîd inancı ve onu zedeleyen unsurlarla ilgili olacaktır.

*Fıtratın Şehâdeti: Kâinatın Rabbi Allah'tır.

Fıtrat; insan ya da diğer varlıkların, bozulmamış ve değişmemiş ilk hâli anlamındadır. Bir başka deyişle fıtrat; ilk yaratılış sırasında Allah'ın insana bahşettiği yaratanını tanıma eğilimi, ruh ve beden temizliği, ayrıca olumlu yetenek ve yatkınlıklar demektir.

Kültürümüzde ikâlû belâ" olarak geçen olay; ilk yaratılışta Allah'ın, Hz.Adem'in sulbündeki nesilleri zerreler hâline getirip 'Ben sizin Rabbiniz değil miyim?' demesidir ki, onlar da fıtrat diliyle 'Elbette sen bizim Rahbimizsin' diye cevap verdiler. Onlar fıtrat/varlık diliyle konuştular. Her varlık yaratıcısının şahididir, onu tasdik eder.

Bu ilk ahid/söz insanlık ve kâinat için çok önemlidir. İnsanın tevhîd inancına ulaşabilmesi için fıtratın sesine kulak vermesi gerekir.'

72

Allah Teâlâ buyurur ki:

ahD   om"8"'   Rabbin  Âdemoğulfannın   belindeki  soylarından  söz Şahitlik i"           Si2-În Rabbiniz değil miyim?' diye kendileri hakkında

biz buna    S Ça9'rmıştı. Onlar da Elbette (sen bizim Rabbimizsin), bundan hahp'in^         ?Z' dediler-  (Bunları)  kıyamet gününde 'Bizim " yoktu' demevesiniz ya da "Bizden önceki ecdadımız

Allah'a bir

kuşaâi2:~nxT'"c" °rtak koşmuŞtu ve biz sadece onların izinden giden , uyıeyse (hakkı bizden) gizleyenlerin yaptıklarından dolayı bizi

Q Hfat' 175; îbn Abdilber, Temhîd, XVIII/70, 74, 82, 83, 90

İslâm Akaidi

helak mı edeceksin?' demeyesiniz (diye size hatırlatıyoruz)." (A'râf

7/172-173)

1/1-İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ}'. 73

Hz. Peygamber (SaiMiaM aleyhi ve seiiem) buyurur ki:

"Allah Adem'in belindeki soyundan /Va'man'da74 söz aldı. Onun sulbünden yarattığı bütün nesilleri çıkartıp zerreler gibi önüne saçtı, sonra kendileriyle75 konuştu. Buyurdu ki:

"Ben sizin Rabbiniz değil miyim?"

Onlar:

'Elbette   (sen   bizim   Rabbimizsin),   biz   buna   şahitlik  ederiz'76

dediler.

Sahih: Müsned, 1/272, H.no:2455; Makdisî, el-Ehâdîsü'l-Muhtâra, X/338-339, H.no:366, 368. Heysemî: "Hadisin râvîleri, sahih rivayetlerin şartlarını taşır' dedi. Bk.Mecnıau 'z-zevaid, VII/25, 189. Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, VI/347-348, H.no: 11191/2 (Nesâî, senedde yer alan Külsüm b. Cebr'in hadiste kuvvetli olmadığını ifâde etti.) Ancak Hâkim en-Neysâbûrî hadisin isnadının sahih olduğunu, Külsünvün ise Müslim'in râvîsi olmasına rağmen Buharı ve Müsiim'İn Sahihlerinde bu hadise yer vermediğini belirtti. Bk.Müstedrek, 1/80, H.no: 75. Adı geçen bu râvî, Yahya b. Maîn ve İbn Hıbbân'a göre sikadır. Bk.Mİzzî, Tehzîbü 'l-Kemâl, XXIV/200-201. Bennâ ise Ebü'l-Vezîr Ahmed Hasan'ın Tenkîhu 'r-nıvâtfî tahrîci ehâdîsi'l-Mişkât İsimli eserinde, senedinde tenkit edilen bîr hususun bulunmadığını ancak hadisin mevkuf (yani İbn Abbas'ın sözü) olduğunu belirttiğini nakletti. Bk.Bülûğıı '/-emânî, 1/34. Ahmed Muhammed Şâkir ise "sikanın ziyadesi makbuldür" tezinden hareket ederek bu hadisi merfû olarak kabul etti. Bu hadis âlemin yaratılışı böltimününde 96/9273-hadis olarak tekrar edilecektir.

74  Na'mâır. Arafat yakınlarında bir dağdır. Bazen dağın yüksekliği ve üstündeki bulutların eksik   olmaması   sebebiyle   Na'mânü's-sehâb   ismiyle   buluta   İzafe   edilerek   kullanılır. (Bk.îbnü'1-Esîr, Nihâye, V/73)

75  (ya da) onlara doğru, yüz yüze konuştu.

îslânvAkâidi__________________________________________                 5

(Bunları) kıyamet gününde 'Bizim bundan haberimiz yoktu' demeyesiniz ya da "Bizden önceki ecdadımız Allah'a başka şeyleri ortak koşmuştu ve biz sadece onların izinden giden bir kuşağız, öyleyse (hakkı bizden) gizleyenlerin yaptıklarından dolayı bizi helak mı edeceksin?' demeyesiniz (diye size hatırlatıyoruz).'

 Rufey' Ebu'I-Âliye'den:77

Lafiz mânâsı

Şimşeklinde Sened:    S \-

şJUİı

 J

 ^—

 , "Biz buna şahitük  '-^ d^ M ^ 13İİ. (J)

İslâm Akaidi

Übey b. Ka'b (Radıyallahüanh),

"Hani Rabbin Âdemoğullarının belindeki soylarından78 söz alıp onları 'Ben sizin Rabbiniz değil miyim?' diye kendileri hakkında şahitlik etmeye çağırmıştı..."    âyetini şöyle açıkladı:

Allah onları bir araya topladı, ayrı ayrı ruhlar kıldı, kendilerini şekillendirdi ve ardından konuşmalarını istedi, onlar da konuştular. Allah böylece onlardan bir söz ve misak aldı, 'Ben sizin Rabbiniz değil miyimV sözüyle kendi fiillerine şahit tuttu. (Onlar da 'Elbette sen bizim Rabbimizsin' dediler.) Allah Teâlâ: 'Kıyamet günü biz bunu bilmiyorduk, dememeniz için yedi kat göğü ve yeri size şahit tutuyorum. (Ayrıca) atanız Âdem 'i de bu olaya şahit tutuyorum. Bilin ki benden başka ilâh ve rab yoktur. O hâlde bana hiçbir şeyi ortak koşmayın. Size peygamberlerimi göndereceğim ve onlar da aldığım söz ve misakımı hatırlatacaklar. Bir de size kitaplarımı indireceğim' dedi. Bunun üzerine 'Sen bizim Rabbimiz ve İlahımızsın, biz buna şahidiz' diyerek Allah'ın sözünü kabul ettiler.

Sonra Allah Teâlâ Adem'i (Aleyhisselâm) onları görebileceği şekilde yükseltti ve o da gördü ki kimi zengin, kimi fakir ve kimi güzel, kimi çirkin... (Bunun üzerine) Hz. Âdem şöyle niyaz etti:

'Rabhim! Keşke kullarını eşit yar ats aydın. ' Allah Teâlâ buyurdu ki:

'Ben şükredilmekten hoşlanırım,'

Bundan sonra Hz.Adem, onların içinde peygamberleri halka ışık saçan kandiller gibi gördü ki onlardan da risâlet ve nübüvvet konusunda özel bir söz ve mîsak alınmıştı. Bu söz; Ve biz peygamberlerden de söz aldık...Meryem oğlu İsa'dan da.'so âyetinde belirtilmektedir. îsa (Aleyhisselâm), o ruhların içindeydi ve Allah onu Meryem'e gönderdi.

Hasen: Müsned, V/135, H.no: 21130. Hâkim, Müstedrek, H/353, H.no:3255 (Hâkim, Buharı ve Müslim'in Sahih'lerine almadığını, ancak hadisin isnadının sahih olduğunu söyler. Zehebî de bunu onaylar); îbn Asâkir, Târihu Dımaşk, VII/396-397; Makdisî hadisin hasen olduğunu söyledi. Bk.Muhtâra, III/363-364, H,no:1158. Heysemî: "Muhammed b. Yakub Zübâlî'nin mestur olduğunu, diğer râvîlerin ise sahih rivayet şartlarını taşıdıklarını" ifade etti. Bk.Mecmau'z-zevâid, VII/25. Ebü'l-Mehâsin el-Huseynî, Muhammed b. Yakub Zübâlî Ebü'l-Heysem er-Rakâşî el-Basrî'nin meşhur biri olmadığını belirtti Bk.İkmâi, 1/388, Trc.no: 8 04.

Âmir Hasan Sabri hadisin merfu hükmünde mevkuf bir rivayet olarak isnadının sahih olduğunu söyler. Bk. Zevâidu Abdillah b, Ahmedb. Hanbel fı'l-Müsned, H.no: 145;

Bu  hadis Kur'ân'ın Faziletleri  ve Tefsin  bölümünde 280/7695.hadis;  Âlemin yaratılışı bölümünde ise 97/9274.hadis olarak tekrar edilecektir.

™ Bu okunuş, Medine ehli, Ebû Amr ve İbn Âmir kıraatine göre rivayet edilmiştir. Diğerleri ise    Ç4C>Î) olarak okumuşlardır.

79A'râf 7/172-173 80 Abzâb, 33/7

Übey'den  (Radıyallahu anh)  nakledildiğine göre;  o  ruh  Meryem'in ağzından (bedenine) girmişti.

AÇIKLAMA

[nSalllı^- iv*"        ı o —

2-   Kâinattaki mükemmel sistem bize Allah'ı ve rubûbiyetmi göstermektedir.

Allah'ın fıtratı konuşturması hakîki ya da sembolik olabilir. Bu konu gayb ile

İnsanlık için en uygun din İslâm'dır. Çünkü o tabiî, aslî ve fıtrîdir. 2-

ilgili olduğu için tartışma yerine, insanın fıtratı ile doğruyu bulabilme kabiliyeti üzerinde durulmalı ve değeriendirme yapılmalıdır.

4-    Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) her insanın fıtrat üzerine doğduğunu, ancak etrafındaki dînî ve kültürel yapının onu değiştirdiğini ifade etmektedir. O hâlde bulûğdan önce ölen çocukların fıtrat üzere öldükleri ve cennetlik oldukları anlaşılmaktadır ki tercih edilen görüş de budur, doğrusunu Allah bilir.

5-    Allah'ın insanlık neslini zerrelere ayırıp onlara hitap etmesi tenasüh inancını çürütür. Çünkü Allah insanlara farklı bir program ve ruh verip fertleri ayrı ayrı değerlendirmiştir.    Her    insan    kendi    bedeni    ve    ruhuyla   yaptıklarından sorumludur.

*Doğruyu İnkâr Edenlerin Kıyamette Durumu

Allah Teâlâ buyurur ki:

"Şüphesiz kâfirler inkarcı olarak ölürlerse, kendilerinden fidye olarak yeryüzü dolusu altın verseler bile kabul edilmeyecektir."  (Âlü

İmrân, 3/91)

ahreddın Razi, Mefâtîhu '1-ğayb, V/397; Zemahşerî, Keşşaf, n/169-170; Şevkânî, Fethu 7-Kadîr, II/335

İslâm Akaidi

3/3-Enes b. Mâlik'ten (Radıyaiiahü anhy.82

Hz. Peygamber (Saiiaiiahü aleyhi ve seikm) şöyle anlattı:

"Kıyamet günü cehennemlik bir kişiye:

We dersin, yeryüzündeki her şey senin olsa, onları kurtuluş için fidye olarak verir misin?' denir.

O da ^evet der.

Allah da: 'Sen senden daha kolayını istemiş ve daha Âdem'in befindeyken hiçbir şeyi bana şirk koşmayacağına dâir söz almıştım. Ama ne var ki sen sözünü tutmadın ve yaptığın sadece şirk koşmak oldu" buyurur.

* Tevhidin sonucu: Kulluk ve Cennet

Tevhîd inancı insan hayatının her döneminde kulluk olarak ortaya çıkmalıdır. îman, amel ve ahlâk düzeyindeki tevhîd inancının mükâfatı ancak cennettir.

Allah Teâlâ buyurdu:

"De ki, 'Göklerde ve yerde herşey kime ait?'

(Yine) de ki, 'Rahmetiyle davranmayı kendisine ilke edinen Allah'a ait.' Allah, varlığından şüphe edilmeyen kıyamet günü sizi bir araya getirecek. (O gün) kendilerine yazık edenler Allah'a imanı reddedenlerdir." (En'âm6/12)

Sened:

Sahih: Müsned, III/127, H.no: 12229. Eenzer rivayet için bk.III/129, H.no:12252; III/218, H.no:13221; Buhârî, Rikâk, 49, 51; Enbiyâ, 1; Müslim, Münâfîkûn, 51-53. Taberânî, el-Mu'cemü't-evsat, VIII/16, H.no:7022; Abd b. Humeyd, Müsned, 1/355, H.no: 1179. Konuyla ilgili âyetler için bk.Bakara, 2/92, Mâide, 5/36, Yûnus, 10/54, Ra'd, 13/18, Meâric, 70/11-16

İslâm Akaidi

4/4-Abdurrahman b.Ganm'den83:84

Metinde bu râvî şöyle tanıtılmaktadır: ( >ûı &,' fi& J\

 'in halka dinini öğretmek üzere Şam bölgesine gönderdiği zâttır.

 idı Ji

 V/238- no.21972.Benzer rivayet için bk.V/228, H.no:2I890, 21892-21894; Camiîam-              219°3'   21905;   V/234'   H'no:   2I93S-21940;   Ma'mer   b.   Raşid,

101- İr 7 . rrc2zak'm Musannefi ile beraber) XI/282, H.no:20546; Buhârî, Cihâd. 46; Libâs,

Hno'2S^Q3r 3°' R"İkâkj 37' Tevhîd' 1; Müslim- îmân' 48"51; Ebü Dâvûd> Cihâd, 48. Mace 7"hA rmzı' Imân'18' H.no:2643 (Tirmizî hadisin hasen-sahih olduğunu söyledi.) İbn Şânıiİvtnrn5' H-no:4296; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XX/75, H.no:140; Müsnedü'ş-

yym, IV/141-U2, H.no:2945; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/124, H.no:13S

1/33-34 AnyİCrTÛ* hadisin senedinde bulunan Şehr b. Havşeb'i zayıf saydı. Bk.Mecma', de belirtti RV Heyseıy'! $ehr b- Havşeb'în bazen hadislerinin hasen olarak telakki edildiğini RkMecm'' ^fecma'' V1212-21 A. Bazen de zayıflığına rağmen sika sayıldığını ifade etti.  1'54,   61.   Heysemî'nin   bu   râvî   hakkında   kendi   içinde   ihtilafa   düştüğü

10                                                                                                               İslâm Akaidi

Maâzb. Cebel (Radıyatlahüanh) Hz. Peygamber'd en şöyle bahsetti: Bir gün Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seitem) Ya'fûr 85 adındaki yuları

liften olan merkebine bindi. Sonra 'Ey Muâz, haydi sen de bin !' dedi. Ben 'Ey Allah'ın Rasûlü, sen devam et !' dedim. Tekrar 'bin !' deyince, ben de terkisine bindim ve merkep bizi yere düşürdü. Rasûlullah gülerek kalktı, ben de (bunlar benim yüzümden oldu diye) kendime kızarak ayağa kalktım. Sonra ikinci, üçüncü kez denedik ve merkep bizi taşımaya başladı.

Peygamberimiz elini arkaya götürüp kamçısı (ya da asası) ile sırtıma dokundu ve dedi ki:

"Ey Muaz, Allah'ın kulları üzerindeki hakkı nedir, bilir misin?"

Ben de: 'Allah ve Rasûlü daha iyi bilir' dedim.

Rasûlullah, "Allah'ın kulları üzerindeki hakkı, sadece O'na kulluk edip başkasını ortak koşmamalarıdır" buyurdu.

Sonra merkep Allah'ın dilediği kadar yoluna devam etti. Bir müddet sonra Rasûlullah tekrar elini arkaya götürüp sırtıma dokundu ve dedi ki:

"Peki Ey Muaz, ey Ümmü Muaz'ın oğlu, ya bu emredilenleri yerine getirdikleri takdirde kulların Allah  üzerindeki hakkı nedir, bilir misin?"

Ben de 'Allah ve Rasûlü daha iyi bilir' dedim.

Rasûlullah: "Bu emredilenleri yerine getirdikleri takdirde kulların Allah  üzerindeki hakkı, cennet'e konulmalarıdır" buyurdu.

NOT: Allah ile insan arasındaki haklar iki kısımdır:

a-Allah' m insanlar üzerindeki hakları; tevhîd ve kulluk , b-însanların Allah üzerindeki hakları; tevhîd ve kulluğu yerine getirenlerin cennetle mükâfatlandırılmasıdır.

görülmektedir. Ahined Muhammed Şâkİr hadisin senedinde yer alan Şehr b. Havşeb'in sika olduğunu söyledikten sonra, delilsiz olarak ileri geri bazı kimselerin bu zat hakkında konuştuklarını da ifade etti. Müsned, 1/207 (kendisine âit tahricli nüsha). Bennâ ise, Şehr b. Havşeb'in Yahya b. Maîn, Ahmed b. Hanbel ve diğer âlimlerce sika sayıldığını belirtti. Bk.Bülûğu 'î-emânî, 1/61. Şehr b. Havşeb'in sika oluşunu ifade eden eserlere birkaç örnek: İbn Şahin Ebû Hafs Ömer b. Ahmed, Târîhu esmâi's-sikât, s.Ill, Trc.no:536; İbnü'l-Cevzî, ed-Duafâ ve 'l-metnskûn, 11/43, Trc.no:1644 (İbn Hıbbân, Yahya b. Maîn ve Ahmed b. HanbePin sika dedikleri, Nesâî'nin ise "kuvvetli değildir" dediği ifade edilmektedir.) Aynı bilgiler için bk.Zehebî, Kâşif, Trc.no:2314; îbn Hacer "saduktur, irsal ve hatası çoktur" dedi. Bk.Takrîb, Trc.no:2830. İbn Mencûye Müslim'in râvîleri arasında saydı. Bk.Ricâlü Müslim, 1/312, Trc.no :677.

85 Ya'fûr : Toprak rengi (boz) mânâsına gelen J& (afer)'den türemiştir. Ayrıca geyik yavrusu için kullanılan bu isim, süratli gidişinden dolayı merkebe de verildi. Bazı rivayetlerde {Buharı, Cihâd, 46; Müslim, îmân, 49; Ebû Dâvûd, Cihâd, 48) merkebin ismi Ufeyr olarak geçmektedir ki bu da sıfat-ı müşebbehc olan ^îtî (a'fer)'in ism-i tasğîr (küçültme) sîgasıdır. Bundan da her iki ismin kullanıldığını anlıyoruz. (Bk.İbn Hacer, Fethu 'İ-Bârî, VI/74)

İslâm Akaidi

5/5-EneS b. Mâlİk'ten (Radıyallahü anh):

Muâz b. Cebel'in yanma geldik ve dedik ki:

'Rasûlullah'm (Saiiaitaim akyhi ve seikm) dikkat çekici/ender hadislerinden bize (biraz) bahseder misin?'87

Bunun üzerine Muâz şöyle dedi:

'Elbette (bahsederim). (Bir gün) Rasûlullah'm merkebinin terkisine binmiştim. (Muâz sözlerine şöyle devam etti). Rasûlullah buyurdu ki:

"Ey Muâz b. Cebel!"

"Buyur, ey Allah'ın Rasûlü!'

"Allah'ın kullan üzerindeki hakkı nedir, bilir misin?"

'Allah ve Rasûlü daha iyi bilir' dedim.

(Râvî devamla bir önceki hadisin benzerini zikredip, 'cennete girdirmesi' sözü yerine 'azap etmemesidir' şeklinde (farklı olarak) nakletti, şöyle ki:

Scned: j&. J     ^       ^

Sahih: Müsned, V/228, H.no:21893. Benzer rivayet için bk.V/228, H.no:21890, 21892; V/229-230, H.no:2I903, 21905; V/234, H.no:21938-21940; V/236, H.no:21957; V/242, îii/^21"5' 21"7; III/26°-261' H.no:13677. Ahmed eş-Şeybânî, el-Âhâd ve'l-mesânî, '1/422, H.no:1842; Taberânî, el-Mu'cemü'I-kebîr, XX/48-50, H.no:81, 83-88; XX/75, «■no:140; XX/126, H.no:254; Bezzâr, Müsned, VII/78, H.no:2627; İbn Mende, îmân, 1/241, g7-no:105; Heysem? hadisin râvîierinin sika olduğunu belirtti. Bk.Mecmau 'z-zevâid, 1/50 Lafız mânâsı; bahset, şeklindedir.

12     ___________________________________'__________________îslâm Akaidi

RasÛlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem):

"Emredilenleri yerine getirdikleri takdirde kulların Allah üzerindeki hakkı, azap etmemesidir1' buyurdu.) 8a

'.    (Bir diğer rivayete göre Muâz (Radıyaihhü anh) dedi ki): ■■      u     "Ey Allah'ın Rasûlü! Bunu insanlara müjdeleyeyim mi?'O da: 'Onları bırak, (salih) amele devam etsinler!' buyurdu.

NOT: Allah Rasûlü bu bilgileri diğer sahâbîlere de zaman zaman aynı üslûpla vermiştir. Huzeyfe (Radıyaihhü anh) bunlardan birisidir.89 Ebû Hüreyre'ye (Radıyaihhü anh) yapılan tavsiye ise bir sonraki hadiste gelecektir.

ss Rivayetlerin bir kısmında ise "affedilmeleri/bağışlanmaları" zikredilir. Bk.Müsned, V/234, H.no: 21939

89 Heysemî, bu hadisin Bezzâr tarafından rivayet edildiğini ve râvîlerinin de sika olduklarını belirtti. Bk.Mecmau'z-zevâid, 1/50

13

6/6-Ebû Hüreyre'den

RasÛlullah (Saihihhü aleyhi ve seikm) ile Medineli birisinin hurmalığında dolaşıyordum. RasÛlullah:

"Ey Ebû Hüreyre! Malı çok olanlar helak oldu, ancak şöyle şöyle infak edenler hariç. (Bu sözü üç kere tekrar etti ve eliyle sağa, sola ve öne infâk (dağıtma) işareti yaptıkdan sonra), bunlar da ne kadar azdır!" dedi.

Bir müddet yürüdükten sonra tekrar:

"Ey Ebû Hüreyre! Cennet hazinelerinden bir hazineye rehberlik edeyim mi?"dedi ve ben de:

'Buyur, Ya Rasûlallah!' dedim.

RasÛlullah şöyle buyurdu:

"Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh. Ve lâ melcee minallâhi illâ ileyh.

(Yani, güç ve kuvvet ancak Allah'a aittir. Allah'tan başka sığınacak

varlık yoktur) de!"

Bir müddet daha yürüdü ve dedi ki:

"Ey Ebû Hüreyre! İnsanların Allah, Allah'ın da insanlar üzerindeki hakları nedir  bilir misin?"

Ben de:

'Allah ve Rasûlü daha iyi bilir' deyince buyurdu ki:

"Allah'ın insanlar üzerindeki hakkı sadece ona kulluk etmeleri ve hiçbir şeyi şirk koşmamalarıdır ki bunu yerine getirirlerse, Allah'ın da onlara azap etmemesi gerekli olur"

* Tevhîd İnancında Titizlik

Allah Teâlâ buyurdu:

'Allah  ve  Rasûlü   bir  işe  hükmettiği  zaman,  mü'min  olan erkek ve kadın için o işten başkasını seçme hakkı yoktur. Kim Allah

Sened: ^JJ^^Ü . ^ „ _ . Sahih: Müsned, 11/309, H.no:8071. Benzer rivayet için bk.11/525, H.no:10741; 11/535, H.no:10860; Ma'mer b. Râşid, Cami', XI/283, H.no:20547. Hâkim, hadisin senedinin sahih olduğunu söyledi, Zehebî de buna muvafakat etti. BkMüstedrek, 1/698, H.no:I901/101, Heysemî, hadisin sahih olduğunu söyledi. Bk.Mecmau'z-zevâid, 1/50; X/101-102

* 4                                                                                                    İslâm Akaidi

ve Rasûlüne isyan ederse, o kişi açık bir şekilde sapıtmıştır.'fAhzâb

33/36 )

(İslâm 'da tevhfd inancı önemlidir ve ondaki bir pürüz tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Hatta risâlet konusunda bile dikkatli olunmalı, tevhîd derecesine çıkartılmamalıdır. Aşağıdaki hadisler bu ince noktaya dikkat çekmektedir.)

İslâm Akaidi____________________________________|_________15

7/7-Rib'îb. Hiraş'dan:91

(Hz.Aişe'nin anne bir kardeşi) Tufeyl b. Sahbera (RadıyaitaM emtiam) bir

rüya gördü:

"Rüyasında, Yahudilerden bir topluluğa uğrayıp:

'Siz kimsiniz?' dedi.

Onlar da:

'Biz Yahudileriz' diye cevap verdiler.

Tufeyl:

'Siz, Uzeyr Allah'ın oğlu iddiasında bulunmasaydılar diye temenni edilen bir topluluksunuz" dedi.

Yahudiler:

'Siz de, "Mâşâallah ve Mâşâe Muhammed" sözünü söylemeselerdi diye temenni edilen bir topluluksunuz' dediler.

Daha sonra da bir Hristiyan topluluğuna uğradı ve onlara:

''Siz kimsiniz?' dedi.

'Biz Hristiyanlarız' diye cevap verince, Tufeyl dedi ki:

'Siz Mesih Allah'ın oğlu iddiasında bulunmasaydılar diye temenni edilen bir topluluksunuz.'

Onlar da:

'Siz de, "Mâşâallah ve Mâşâe Muhammed" sözünü söylemeselerdi diye temenni edilen bir topluluksunuz' dedi."

Sabah olunca Tufeyl rüyasını, gördüğü herkese anlattı. Sonra da Rasûlullah'a (Saiiaiiaha aleyhi ve sellem) geldi ve ona da anlattı. O da:

"Bunu başkasına anlattın mı ?" diye sorunca93 Tufeyl:

'Evef dedi.

Namazlarını kılınca, Rasûlullah onlara bir konuşma yaptı:

Allah'a hamd ve sena edip şöyle buyurdu:

"Tufeyl bir rüya görmüş ve sizden gördüğüne de bunu anlatmış. Siz konuşmalarınızda bir söz kullanıyordunuz, size olan saygım/güvenim94 de

Sened: ^ı>

Sahih: Müsned, V/72, H.no:'20572; Benzer rivayet için bk.V/399, H.no:23275. İbn Mâce, Kefförât, 13, H.no:21i8 (Bûsirî, İbn Mâce'nin zevâidinde bu hadisin râvîlerinin Buhârî'nin şartına uygun ve sika olduklarını belirtti); Dârimi, İstrzân, 63, H.no:2702; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VII1/324-325; H.no: 8214-8215; Hâkim, Müstedrek. 111/523-524, H.no:5945-5946/1543-I544.

Allah'ın dilediği olur ve Hz. Muhammed'in dilediği olur'

(Affan'ın rivayetinde)

Lafız anlamı, 'edebim mâni oluyordu' şeklindedir.

., -.                                                                                                    îsfâm Akaidi

16_________________________-___----------------------------------

bunu  yasaklamama  mâni  oluyordu.  Bundan  sonra "Mâşâallah ve Mâşâe Muhammed" demeyin, (sadece "Mâşâallah"95 deyin!)"

8/8- Huzeyfe b. el-Yemân'dan (Radıyalhhu anhy.

Bir kişi Hz. Peygamber'e (Sallallahü aleyhi ve seikm) geldi ve dedi ki:

'Ben rüyamda Ehl-i kitaptan biriyle karşılaştığımı gördüm ve bana

şöyle dedi:

'Sizler, "Mâşâallah ve Mâşâe Muhammed" sözünü söylemeseydiniz

ne kadar mükemmel bir topluluk olurdunuz.'

(Bunun üzerine) Hz.Peygamber (Saiiailahü aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu: "Ben de bu sözden hoşlanmıyordum. Bundan böyle önce "Mâşâallah"

sonra "Mâşâe Muhammed" deyin!"

9/9- İbn Abbas'tan (Rachyallahü anhümâ):

95 "Allah'ın dilediği olur'

96Sened:^

Sahih;  Müsned,  V7393,   no.23232.   Benzer rivayet için  bk.V/384,   H.no:23158;   V/394,

H.no:23240; V/398, H.no:23274; Ebû DâvÛd, Edeb, 76, H.no:4980; ibn Mâce, Keffârât, 13,

H.no:2118; Dârimî, İsti'zân, 63, H.no:2702

97 Sened: l^öı J \i 1> M*> ^' r^* ^^

İslâm Akaidi__________________________________________________17

Bİr kİŞİ Hz.Peygamber'e (Sallallahü aleyhi ve sellem):

"Mâşâallah ve mâ şi'te" os deyince, Peygamberimiz (Saiiaiiahu akyhi ve

sellem) şöyle buyurdu:

"Beni Allah'a  denk mi tutuyorsun? Bilâkis   "Mâşâallah"deV

AÇIKLAMA

Müslüman tevhîd inancında titiz olmalı ve bu konuda Hz. Peygamber'in konumunu iyi anlamalı, şüpheli hareket ve söylemlerden de kaçınmalıdır. Buna en güzel örnek, ilk dönem Müslümanları olan Sahabe-i Kiram'm 'Mâşâallah ve Mâşâe Muhammed' {Allah'ın dilediği ve Hz. Muhammed'in dilediği olur) sözlerinin düzeltilmesi ve sadece 'Mâşâallah ' (Allah 'in dilediği olur) sözünün emredilmesidir. Hz. Peygamber'in konumu ile ilgili ifrat (aşırı yüceltmeci) ve tefrit (aşırı indirgemeci) düşüncelerden korunmalı, onu Kur'an ve Sünnet'in belirttiği şekilde anlamalıyız. Hz. Muhammed (Sallallahü aleyhi ve sellem) sadece Allah'ın kulu ve Peygamberidir, ancak kulların en mükemmeli ve yücesidir.

Peygamberimiz Müslümanların iyi niyetine güvendiği için, bazen de hayasından dolayı birçok şeyi hemen açıklayamıyor, zamana bırakıyor ve konuyla ilgili bir vesile olduğunda açıklıyordu. Ahzab sûresinde (33/53) bazı kişiler Rasûlu İlah'tan izin almadan evinde kalmaları ya da uzun süre oturmaları tenkit ediliyor, ancak Peygamberimiz hayasından dolayı onlara bir şey söyleyemiyordu, Allah ise hiçbir şeyden çekinmediği için, ayetle konuyu açıkladı:

'Ey İman edenler, Peygamberlerin evlerine (rastgele) girmeyin, (başka iş için girdiğinizde) yemek vaktini beklemeyin, (ancak) yemeğe çağrıldığınız zaman girin/ yemeği yiyince dağılırı ve (uzun) söze dalmayın.

Gerçekten bu, Peygamber'e eziyet vermekte ve o da sizden utanmaktadır; oysa Allah, hakkı açıklamaktan utanmaz. Onlardan (Peygamber eşlerinden) bir şey

Sahih: Müsned, 1/214 H.no:I839. Benzer rivayet için bk.I/224 H.no:1964; 1/283, H.no:2561; 1/347, H.no:3247; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, V[/245, H.no:10824; Amelü'l-yevm ve'l-leyle, s.545, H,no:987; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, İII/217, H.no:5603; İbn Mâce, 13, Keffârât, H.no;21I7 (Bûsirî, Zevâid'dc bu hadisin senedinde Eclâh b. Abdullah el-Kindî'nin bulunduğunu, bu zât ise Ahmed b. Hanbel, Ebû Hatim, Nesâî, Ebû Dâvûd ve İbn Sa'd tarafından -hafızası sebebiyle- zayıf; Yahya b. Maîn, Yakub b. Süfyân, Iclî (ve Amr b. Ali) tarafından da sika sayıldığını; diğer râvîlerin ise sika olduklarını belirtmiştir.) Buhârî bu râvîye değindi, ancak cerhedici bir noktaya temas etmedi. (Bk.et-Târihu'l-kebîr, 1/II/68). Zehebî ise sika olduğunu belirtti, (Bk.Kâşif, 1/234, Trc. no:234) 'Allah'ın dilediği ve senin dilediğin olur'

18

İslâm Akaidi

isteyeceğiniz zaman, perde arkasından isteyin. Bu, sizin kalpleriniz için de, onların kalpleri için de daha temizdir. Allah'ın Rasûlüne eziyet vermeniz ve onlardan sonra eşlerini nikahlamanız size ebedî ofarak helâl olmaz. Çünkü böyle yapmanız, Allah katında büyük bir günahtır' (Ahzâb 33/53)

Ayrıca Rasûhılfab, zaman zaman Sahabenin rüyasmdaki önemli noktalan hayata geçiriyordu. Zira salih rüyalar vahyin birer parçasıdır, ancak şeriatın bir parçası olması için Peygamber onu tasdik etmelidir. Ezan konusu da buna bir başka örnektir.

;              *AlIah Teâlâ'mn Büyüklüğü/Yüceliği

ve Yaratılanların Kendisine Muhtaç Olması:

Allah Teâlâ buyurur ki:

"O'nun benzeri yoktur, O herşeyi işiten ve bilendir" (Şûra 42/11)

(Tevhîd inancına göre, kâinatın yaratıcısı Allah, her konuda eşsiz ve benzersizdir. Kur'an ve Sünnet'teki Allah'a ait el ve yüz gibi kelimelerde de aynı eşsizliğin geçerli olduğu unutulmamalı ve bu şekilde iman edilmelidir.)

İslâm^Akâidi          __________________________________________________19

10/10-EbÛ MÛsâ el-Eş'arî'deil (Radıyallahü anh): "

Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve aetlem) dört (inancı) bizim aramızda canlı

tuttu:

Şüphesiz Allah uyumaz ve uyuması da uygun olmaz,

Varlığın (rızk /adalet) dengesini düşürür ve yükseltir, Gece yapılan ameller gündüzfün başlangıcında) ve gündüz yapılan amellerde gecefnin başlangıcında) kendisine yükselir.100

§Ebû Musa'dan gelen bir başka rivayette, Rasûlullah şöyle buyurdu:

"O'nun görülmesine mâni olan perde (ışığı kuvvetli) bir ateştir. Eğer o perdeyi kaldırırsa Zâtının azameti, kendisinin gördüğü her şeyi yakar."

Sonra râvi Ebû Ubeyde şu ayeti okudu:

"(Mûsâ gördüğü) ateşe yaklaşınca kendisine şöyle seslenildi; Ateşte ve etrafında bulunanlar mübarek kılındı, âlemlerin Rabbi her türlü eksiklik ve benzetmeden münezzehidir.' (Nemi 27/8)

NOT: Naslarda, ateşten perdenin keyfiyeti hakkında fazla bilgi bulunmamaktadır. Bu konular müteşâbihâttan kabul edildiği için olduğu gibi iman edilmelidir.

Sened:

Sahih: Müsned, IV/395, H.no:19422; ' IV/400-401, H.no:19477. Benzer rivayet için bk.IV/405, H.no:I9522; Müslim, îmân, 293-295; tbn Mâce, Mukaddime, 13, H.no:195-196; Ibn Hıbbân, Sahih, 1/241-242, H.no:266; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/244, H.no:448: Ebû Avâne, Müsned, 1/127-128, H.no:379-382; Bezzâr, Müsned, VIII/36, H.no:3018; Taberânî, el-Mucemül-evsat, 11/307, H.no:1535; VII/16, H.no:6022; Rûyânî, Müsned, 1/381, H.no:583; Ismâilî, Mu 'cemü şuyûhi'l-hmâilî, 11/562; Tayâlisî, Müsned, 1/395-396, H.no:493; Ebû Ya'lâ, Müsned, XIII/245-246, H.no:7262-7263; Abd b. Humeyd, Müsned, 1/191, H.no:541; Lâlkâî, I'Jıkâdü ehli's-sünne, 111/414, H.no:696; tbn Mende, 11/769-770, H.no:775, 777; îbn Ebî Asım, es-Sünne, 1/272, H.no:614; Isfahanı, Azame, 11/421-423, H.no:l 17-118; H/430-435, Hjıo:9-13; Ebû İsmail el-Herevî, el-Erbaûn fi delâili't-tevhîd, 1/49-50, 56, H.no:7. 13; Abdullah b. Ahmed, es-Sünne, 11/461-462, H.no:1048

Sabah ve ikindi vakitlerinde melekler nöbet değiştirirler ve kulların amelleriyle Allah'a yükselirler. Bk.Müsned Trc. H.no:59/929.

11/11-Ebû Hüreyre'den (Radıyaliahü anhy. m Rasûlullah (SaUaîfohü aleyhi ve seiiem) buyurdu ki:

"Allah'ın eli102 (mülk ve kudret İle) doludur. Gece ve gündüz (varlıklara) cömertçe dağıtmak bunları azaltmaz.103 Görmez misin, gök ve yerin

yaratılışından beri dağıtması/vermesi onun elindeki (mülk ve kudretten) hiçbir şeyi eksiltmemiştir.

(Rasûlullah şöyle ilâve etti:) O'nun arşı su üstündedir, diğer eliyle de kâinatın dengesini düşürüp yükselterek (ayarlar). "

AÇIKLAMA

Kur'ân'da ve hadislerde Allah'a ait el ve yüz gibi ifadeler bulunmaktadır. Bunlara İslâm akaidinde, müteşâbih (hakikati bilinemeyen) konular denmektedir. Selef âlimleri bunları te'vil104 etmemiş ve keyfiyetini düşünmeksizin mutlak olarak iman edilmesi gerektiğini ifade etmişlerdir. Bütün bunlar Allah'ın sanma lâyık olarak vardır. İmam Âzam Ebû Hanîfe bu konuda şöyle dedi:

''Allah'ın, Kur'ân'da zikrettiği gibi eli, yüzü ve nefsi vardır. Allah'ın Kur 'ân 'da zikrettiği el, yüz ve nefis gibi şeyler keyfiyetsiz (hakikatini bilemediğimiz) sıfatlardır. O'nun eli; nimeti ve kudretidir denilemez, (te'vil edilemez,) zira bu takdirde sıfat iptal edilmiş olur ki bu da Kaderiye ve Mutezilenin görüşüdür. O'nun elinin, keyfiyetsiz sıfat olması gibi, gazabı ve rızası da keyfiyetsiz iki sıfattır.' 105

Sencd: ^>üı j, >\?j\ J,'^üiJ l;^_ı '^J_ ıİji

Sahih: Müsned, 11/500-501, H.no:10448. Benzer rivayet için bk.II/242, H.no;7296; 11/313, H.no:8125; Hemmâm b. Münebbih, es-Sahîfetü's-sahîha, H.no:28; Buharı, Tcvhîd, 19, 22; Tefsir, 11/2; Müslim, Zekât, 36-37; Tirmizî, Tefsir, 5/3, H.no:3045; İbn Mâce, Mukaddime, 13, H.no:I97; İbn Hıbbân. Sahih, 11/54, H.no:723; Ebû Nuaym, Müstahrec, 111/79, H.no: 2238; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, IV/413, H.no:7733; Humeydî, Müsned, II/459,H.no:1067; Ebû Ya'lâ, Müsned, XI/134, 229, H.no:6260, 6343; Lâikâî, İ'tikâdü ehli's-sünne, III/415-416, H.no:698; îbn Ebî Âsim, es-Sünne, U/362, H.no:779 Lafız olarak yemin; sağ el demektir.

103 (Devamla dedi ki:)

m Te'vil, başka mânâya delâlet ettiğine dair bir delilden dolayı, asıl mânâsını bırakıp başka

mânâya hamletmektir. Bk. İbnü'l-Cevzî, Nüzhetü'l-uyûn 216

10~ el-Fıkhu 'l-Ekber'deki metin:

 Akaidi

Ancak sonraki bazı âlimler, bunları (nimet ve kudret diye) te'vil etmek orunda kalmışlardır. Bu da   Mücessimeye cevap ve yeni Müslüman olanlara bir beyan (açıklama) niteliğindedir. Çünkü onlar, İslâm öncesi inançlarında putlara ya da bir yaratılmışa tapıyorlardı ve naslarda geçen benzer ifadeleri yanlış anlayıp, Allah'ın bazı sıfatlarını insanlara benzetiyorlardı... İnsanları bu hatadan korumak için te'vil etmek zorunda kalan âlimlere de hak vermek gerekir. Ancak en güzeli, keyfiyetini düşünmeden olduğu gibi inanmak ve Allah'ın şanına uygun olarak bunların var olduğunu kabul etmektir. Doğrusunu Allah bilir.

12/12-Ebü Hüreyre'den (Radıyaiiahu anhy.106

Hz.Peygamber (Saliaiiahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:

"Kıyamet günü Allah yeryüzünü tutar ve göğü de eliyle107 sarar/dürer, sonra  (azametiyle) şöyle nida eder:

"Melik (Otorite sahibi) sadece benim, yeryüzünün kralları (bugün) nerede?.."

aenea: ._-__Ji ^ a/, ^'

Sahih: Müsned, 11/374, H.no:8849. Buhârî, Tefsir, 39/2; Tevhîd, 19, 26, 36; Rikâk, 44; Müslim, Münâfıkûn, 23; İbn Mâce, Mukaddime, 13, H.no:192; Dârimî, Rikâk, 80, H.no:2802; Taberâiıî, el-Mü 'cemü 1-evsat, 1/385, H.no:671. İbn Ebî Âsim, cs-Sünne, 1/241-242, H.no:547-549. İbn Ömer'den (Radıyaliahü anhümâ) şahidi için bk.Taberânî, el-Mu'cemü'1-evsat, 11/521, H-no:1895;IV/282,H.no:3498.

Lafız olarak Yemin; sağ el demektir.

13/13-Ebû Zer'den (Radıyaliahü anhy.los

Rasûluilah (Sallalhhü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

"Şüphesiz ben sizin görmediklerinizi görür ve duymadıklarınızı duyarım. Gökyüzü inliyor/gıcırdıyor ve inlemesi/gıcırdaması da normaldir. (Çünkü) orada secde eden meleklerin bulunmadığı dört parmak kadar da olsa boş bir yer yoktur. Eğer benim bildiklerimi bilseydiniz az güler çok ağlardınız, yatakta kadınlardan zevk almazdınız ve en yüksek yerlere çıkıp109 Yüce Allah'a yüksek sesle dua ederdiniz/yalvarırdınız."

(Râvî) Ebû Zer dedi ki: "(Bu kadar sorumluluk karşısında) Allah 'a yemin ederek söylemek isterim ki keşke ben de koparılan/kesilen bir ağaç olsaydım...'''

Sahih: Müsned, V/173, H.no:21408; Tirmizl Zühd, 9, H.no:2312 (Hasen-garib); îbn Mâce, Zühd, 19, H.no:4190; Bezzâr, Müsned, IX/357-358, H.no:3925; İsfahanı, Azame, III/982-983, H.no:507; Mervezî, Ta'zîmü kadri's-Salât, 1/259, H.no:253. Hâkim, Müstedrek, 11/554, H.no:3883/1021; IV/587, H.no:8633; IV/623, H.no:8726; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, VII/52; Şuabü'l-îmân, 1/484, H.ııo:783; Zikri geçen kaynaklarda hasen rivayetlerden oluşan bu hadisler, birbirini desteklemek suretiyle sahih li gayrini mertebesine yükselir.

(Son üç eserdeki rivayette hadisin baş tarafında "Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) İnsan -Dehr- sûresini sonuna kadar okudu," ilâvesi vardır.) îbn Ebî Şeybe. Musannef, VII/123, H.no:34682 ("Meyvesi yenilen bir ağaç olmak isterdim" ilâvesi de vardır); Hadisin baş tarafı için bk.Abdürrezzâk, Musannef, IX/440, H.no:17934; Bezzâr, VIII/I77, H.no:3208; Mervezî, 1/261, H.no:255. 109 Bu cümle 'yollara düşüp...' şekiinde de anlaşılabilir. Bk.Bennâ, Bulûğu 'l-emânî, 1/42

14/14-EbÛ Zer'den (Radıyaliahü anh):

no

110 c        .

Sahih: Müsned, V/154, H.no:21264. İkinci bö'iüm: V/I60, H.no:21314; Benzer rivayet için bk.V/177, H.no:21432; V/154, H.no:21265; V/147, H.no:212Û8; İbn Ebî Şeybe, Musannef, vı/72, H.no:29557; Buhârî, el-Edebü'l-müfred, s.172, H.no:490; Müslim, Birr, 55; Tirmizî,

24_________________________________________________________İslâm Akaidi

RasÛİUİlah (SallaUahü aleyhi ve sellem) dedi ki:

"İzzet ve celâl sahibi Allah şöyle buyurdu111:

'Ey kullarım! Benim affettiklerim dışındakiler günahkâr (kalır). O hâlde (günahlarınız için) benden af dileyin, sizi affedeyim. Kim benim affetme gücümü bilir ve af dilerse onu affeder, (hatasını) önemsemem.

Benim hidayete erdirdiğim dışındakiler dalâlettedirler, o hâlde benden hidayet isteyin ki sizi (doğru yola) ileteyim.

Benim zengin kıldığım dışındakiler fakirdir, o hâlde benden isteyin ki sizi zengin kılayım.

Eğer sizin önceki ve sonraki nesilleriniz (Bir başka rivayette; insan ve cin soyundan olan sizler, küçüğünüz ve büyüğünüz, erkeğiniz ve dişiniz), yaşayanlarınız ve ölenleriniz, yaş ve kuru bütün varlığınız kullarımın kalplerinden en şerlisinde toplansa, benim mülküm/otoritemden sivri sinek kanadı kadar bile eksiltme yapamaz. Eğer (bu sayılanlar) kullarımın kalplerinden en hayırlısında toplansa benim mülküme/otoriteme sivri sinek kanadı kadar bile faydası dokunamaz.

Eğer sizin önceki ve sonraki nesilleriniz (Bir başka rivayette; insan ve cin soyundan olan sizler, küçüğünüz ve büyüğünüz, erkeğiniz ve dişiniz), yaşayanlarınız ve ölenleriniz, yaş ve kuru bütün varlığınız toplansa, benden her biri dilediği kadar istese ve her isteyene versem yine (mülkümden bir şey) eksilmez. Birinizin deniz kenarına gelip, oraya bir iğne batırıp çıkarması gibi (bunlar da) benim mülkümden hiçbir şeyi eksiltmez. Bunlar benim Cevad

Kıyâme, 48, H.no:2495; İbn Mace, Zühd, 30, H.no:4257; Darımı, Rikâk, 72, H.no:2791; Hâkim, Müstedrek, IV/269, H.no:7606; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, VI/93; Şuabü'l-îmân, V/405-406, H.no:7088-7089; Bezzâr, Müsned, IX/401-402, 440, H.no:3995; 4052; İbn Ğazvân ed-Dabbî, Duâ, 1/321, H.no:130.

Hadisin ilk bölümüne senedinde Leys b. Ebî Süleym ve Şehr b. Havşeb bulunduğundan dolayı "hasen" diyenler de vardır. Meselâ Heysemî, zayıf sayılan Leys b. Ebî Süleym'in bulunduğunu belirtti. Ek.Mecma', 1/131. Ahmed Muhammed Şâkir, Heysemî'nin Leys b. Ebî Süleym'i zayıf göstermesini tasvib etmeyip, sika olduğunu isbat etti. (2136. hadisin tahricinde) Bu râvîyi Müsned'de daha önce zikri geçen 2136. hadisin tahririnde de ele alarak "sika" olduğunu belirtip, hafızasından dolayı bazıları tarafından tenkide tabî tutulduğunu, hatta bir kısmının bu tenkitlerinde ileri gittiklerini ifade ederek Vekî'i buna örnek gösterdi. Vekî': "Süfyân, Leys'in adını bile anmaz" diyor, ancak (1199 ve 2136.hadislerde) İsmini bizzat söyledi, der. Sâcî de: "Ebû Dâvûd bu zatın hadislerini yazdığı Sünen'ine almadı" diyor. Ancak İbn Hacer'in Tehzîb isimli eserindeki "az da olsa Sünen'de hadisleri vardır", görüşünü naklederek buna da cevâbını vermiştir. (Bk.Müsned, 1/100 tahkiki) Buhârî, bu zatı cerhetmedi. Bk.et-Târîhu'l-kebtr, IV/I/246. Şehr b. Havşeb hakkında geniş bilgi için bk.4/4.hadis.

!" Bu rivayet kutsi hadistir ki Rasûlullah'ın Rabbinden aldığı vahyi mânâca aktarmasıdır, ancak lafız kendisine aittir. Kur'ân ise hem lâfız, hem de mânâ olarak Allah Kelâmıdır ve kutsi hadisten çok farklıdır. Zira Kur'ân mucizedir; benzeri yapılamaz ve Kıyamete kadar tahrif edilmeme garantisi vardır.

tslâmAkâidi          ____________________________________________ı_______25_

(Cömert),   Mâcid   (Şerefli)  ve  Samed   (Varlık  sebebi)  olmamdan

dolayıdır.

Mükâfatımla ilgili sözüm hâla geçerlidir ve azabımla ilgili sözüm de geçerlidir. Bîr şeyin olmasını istediğimde 'ol' derim ve

olur.'

'Ben112 zulmü kendime ve kullarıma yasakladım, dikkatli olun

ve zulmetmeyin.  Her Âdem oğlu gece gündüz hata yapar, sonra benden af dilerse, ben de onun (hatasını) affeder ve önemsemem'. 'Benim113 hidayete erdirdiklerim dışındakiler dalâlette olup,

giydirdiklerim dışındakiler çıplak, doyurduklarını dışındakiler aç ve su verdiklerim dışındakiler de susuzdur. O hâlde benden hidayet isteyin, sizi doğru yola ileteyim, benden giyecek isteyin sizi örteyim /giydi reyi m, benden yiyecek isteyin sizi doyurayım ve benden su isteyin size su  bahşedeyim.

Ey kullarım, eğer sizin önceki ve sonraki nesilleriniz... (Ravi hadisin yukardaki kısmını aynen zikretti ve ekledi) bütün bunlar benim mülkümden hiçbir şey eksiltemezsiniz, belki bir iğne başının eksilttiği (su) kadar eksiltebilir.

(    û Zer'den (Radıyallahü anlı) gelen bir başka rivayette; Rasûluliah (SallaUahü aleyhi em) Rabbinden şöyle rivayet eder: ) (Allah Teâlâ şöyle buyurdu:)

26__________________________________________________İslâm Akaidi

15/15-İbll Abbas'tail (Radıyallahü anhümâ)'. "4

Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve set/em) gece yarı sı namaza kalktıklarında şöyle dua ederdi:

'Allahümme leke'l-hamd, Ente nûru's-semâvâti ve'l-arz ve men fîhinne,

ve leke'l-hamd,  Ente Kayyamü's-semâvâti ve'l-arz ve men fîhinne,

ve leke'l-hamd,  Ente Rabbü's-semâvâti ve'l-arz ve men fîhinne.

Ente'l-Hak, ve kavlüke'l-hak, ve va'düke'i-hak, ve likâüke hak, ve'l-cennetü hak, ve'n-nâru hak, ve'sâatü hak. us

Allahümme leke eslemtü ve bike âmentü ve aleyke tevekkeltü ve ileyke enebtü ve bike hâsemtü ve ileyke hâkemtü, fağfirlî mâ kaddemtü ve mâ ahhartü ve mâ esrartü ve mâ a'lentü, Ente ilâhî lâ ilahe illâ Ente.1

Duanın tercemesi: 'Allahım! Sana hamd olsun; Sen göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin nurusun,

Sana hamd olsun; Sen gökler, yer ve ikisi arasındaki (kâinat) sistemini ayakta tutansın.

Sana hamd olsun, Sen gökler, yer ve ikisi arasındaki (kâinat) sisteminin Rabbisin.

Sen haksin, sözün hak, va'din hak, sana kavuşmak hak, cennet hak, cehennem hak ve kıyamet hak.

Allahım! Sana teslim oldum, sana inandım ve güvendim. Sadece sana döndüm, Senin için mücadele ettim ve senin hakemliğini kabul ettim. Benim yaptığım ve yapabileceğim, gizlediğim ve açıktan işlediğim bütün günahlarımı affet! Sen benim ilâhımsın, Senden başka  ilâh yoktur'

* Allah'ın Yüce Sıfatları ve Mükemmelliği

Sened: ^jit [> ,,y ^ı '.J* "d&- ıT^İ jıi

Sahih: Müsned, 1/298, H.no:2710; Benzer rivayet için bk.I/3O8, H.no:2813; 1/302, H.no:2748; 1/358, H.no:3368; 1/366, H.no:3468; Buhârî, Daavât, 10; Tevhîd, 8, 24, 35; Teheccüd, 1; (Ayrıca Berâ b. Âzib'den -Radıyallahü anh- şahidi için bk.Buhârî, Daavât, 9); el-Edebü'l-müfred, 1/242, H.no:697; Müslim, müsafırin, 199; Tirmizî, Daavât, 29, H.no:34I8; Nesâî, Kıyam, 9, H.no:1617; Ebû Dâvûd, Salât, 119, H.no:771-772; ibn Mâce, İkâme, 180, H.no:1355-1356; Darımı, Salât, 169, H.no:1494; Malik, Muvatta', Kur'ân, 34; Ebû Nuaym, Müstahrec, 11/365, H.no:1757; Ebû Avâne, Müsned, 11/37-39, H.no:2227-2232; Beyhakî, es-Sümnü'l-kübrâ, IIÎ/4-5; es-Sünenü's-suğrâ, 1/230, H.no:812/392

115 Bazı rivayetlerde " ve Muhammedi'm -Sallallahü aleyhi ve sellem- hak, ve 'n-nebiyyûne hak " ilâvesi de vardır. Bu kısmın tercemesi: "Muhammed (Sallallahü aleyhi ve sellem) hak, (diğer) peygamberler de haktır" Bk.Müsned, 1/358, H.no:3368

Allah Teâlâ buyurur ki:

"O gökleri ve yeri  hak/hikmet ile yaratandır " (En âm 6/73)

"Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah'ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (veşöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni teşbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru!" (Âlü

İmrân 3/191)

16/16-Übey b. Ka'b'dan (Radıyallahü anh):il6

"Müşrikler Hz.Peygamber'e: 'Ey Muhammedi Rabbini bize tarif etV dediler. Bunun üzerine Allah Teâlâ ayetlerini indirdi:

'De ki; O Allah tekdir, Allah samed (varlık sebebi)dir. Doğurmamış ve (birinden de) doğmamıştır. Hiçbir şey O'na denk değildir." (İhlâs 112/1-4)

 

Sened:     üuIi ^,i ^ ^J j,

Hasen: Müsned, V/133-334, H.no:2İ118. (Hadisin senedi zayıftır, ancak şâhidleri ile hasen seviyesine yükseldi.) Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'ân, 112/1, 2, H.no:3364-3365. Buhârî, hadisin râvîlerinden Ebû Sa'd Muhammed b. Müyesser es-Sâğânî'dc ızdırâb bulunduğunu belirtti. ük.et-Târîhu'l-kebîr, I/I, s.245, Trc.no:778; et-Târthu'l-evsat, 11/197; et-Târîhu's-sağîr, 11/280, Trc.no:2604; Diğer âlimler tarafından da zayıf sayılmıştır. Bk.Zehebî, Kâşif, H/226, Trc. no:5180: İbn Hacer, Takrîb, Trc.no: 6344. Hâkim en-Neysâbûrî bu hadisin senedinin sahih olduğunu söyledi, Zehebî ise bu görüşe katıldığını İfâde etti. BkMüstedrek, 11/589, H.no:3987/1125. Câbir'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VI/321, H.no:5683; Ebû Ya'lâ, Müsned, IV/38-39, "H.no:2044, Beyhakî, Şuabü't-îmân, 11/508-509, H.no:2552. Heysemî Câbir'den (Radıyallahü anh) gelen bu rivayete yer vererek zayıf olan Mücâlid b. Saîd'in dışındaki râvîierin sika olduklarını zikretti. Bk.Mecmaıı 'z-âid\

17/17-Ebû Hüreyre'den (RadiyaUahüanhy.m

RaSÛİUİlah (Satlallahü aleyhi ve selîem) dedi ki:

"Aziz ve celîl olan Allah şöyle buyurdu:

'Kulum beni yalanladı, hâlbuki buna hakkı yoktu. Bana küfretti ve buna da hakkı yoktu. Benî yalanlaması, 'bizi ilk yarattığı gibi (âhirette) tekrar diriltemez' sözüdür. Bana küfretmesi ise 'Allah çocuk edindi' şeklindeki sözü ile olur. Hâlbuki ben doğurmayan ve (birinden) doğmayan, kimsenin bana denk olmadığı bir Samed (varlık sebebiy)im'. "

18/18-Ebû Hüreyre'den (Radtyaüahü anh)\118

117 Sened:

Sahih: Müsned, 11/317, H.no: 8204; Benzer rivayet için bk.II/350-351, H.no:8595; 11/393-394, H.no:9089; Buhârî, Bed'ü'1-halk, \\ Nesâî, Cenâiz, 117, H.no:2076; İbn Hıbbân, Sahih, 1/242, H.no:267; 11/105, H.no:845; Nesâî, Cenâiz, 117, H.no:2076; es-Sünenü 'l-kübrâ, 1/666, H.no:2205; IV/395, H.no:7667; VI/409, H.no: 11338; İbn Mende, 11/972, H.no: 1072; Beyhakî, İ'tikâd, MİM. İbn Abbas'tan - Radıyallahü anh - şahidi için bk.Buhârî, Tefsîru'l-Kur'ân, 112/1-2; 2/8, Taberânî, el-Mu'cemü'1-kebîr, X/308-309, H.no:l0751; Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, İV/139, H.no:2941; Deylemî, Firdevs, III/180, H.no:4488

İslâm Akâidj__________________________________________________29_

RaSÛİUİlah   (Sallallahü aleyhi ve setlem) dedi kil

"Aziz ve Celîl  olan Allah şöyle buyurdu:

'Âdem oğlu zamana küfrederek bana eziyet etmek istiyor. Hâlbuki zaman benim ve her şey benim elimdedir. Geceyi ve gündüzü de ben değiştiririm'. "

NOT: Rivayette geçen 'zaman benim' sözünden kastedilen; zamanın sahibi/yaratıcısı benim, demektir. Dehrîlerin inancı ile bu konu karıştırılmamalıdır, zira onlar Allah1! inkâr edip, her şeyi zamanın yarattığını iddia ederler.

* Tevhidin Düşmanı: Vesvese ve Şeytan

Şeytan, insanları kandırmak ve Allah yolundan uzaklaştırmak için sürekli çalışır. Değişik metodlarla onlara yaklaşır. Bunlardan birisi vesvese vermektir. Vesvese, o insanın aklına çeşitli şüpheler atmak ve zihnini bulandırmak şeklinde olur. Bu akaid, ibâdet ve ahlâk gibi konularda ilk sıradadır. Şeytana karşı yapılacak olan, onun şerrinden Allah'a sığınmak ve

tam bir teslimiyettir.

Vesvese kaynaklarından birisi de nefsin kendisidir. Çünkü nefis, günaha meyyal yaratılmıştır, eğitilmesi ve sürekli kontrol altında tutulması gerekir.

Allah Teâlâ buyurur ki:

"De ki.  Kalplere vesvese verenin  kötülüğünden, insanların Rabbi,  Sahibi  ve îlâhı  olan  (Allah'a)  sığınırım,  O  (sinsi  yaratık)

118 Sened: -^ ^ ^» J-jCl,ü^

Sahih: Müsned, 11/238, H.no:7244; Benzer rivayet için bk.II/272, H no:7669: 11/275 H.no:7702: 11/300. H.no:7975; H/394, H.no:9091; 11/395 H.no:91 1; II 491 Rno:10316, 11/496 H no:I0387; H/506, H.no:10526; Buhârî, Tevhîd, 35; Tefsıru 1-Kur ân, 45; Edcb, 101, Müslim, Elfâz, 1-6 ; Ebû Dâvûd, Edeb, 169, H.no:5214,MuVattat Kelâm, 3; Ma^er. b. Râsid Cami' XI/436 H.ıo'20938; Nesâî, es-Sünenü l-kubra, Vl/4^7, H.no:11487, ibn H ân S^, VH/488, H.no:5685; Hâkim, ^««^^491-492. H no:3690 3Jffiö; Taberânî. el-Mu'cemül-evsaL IX/395-396, H.no:8851, Beyhak., ff^«« ^a III/365 H.no:6285; Humeydî, J1/«,W, 11/468, H.no:1096; Kudâî, M»«^ M.Aa*, H/79, H.no:921, Deylemî, Firdevs, IH/180, H.no:4489

30

insanların içlerine (sürekli) vesvese (tohumları) atar, (Dikkat edin! O vesveseci) cinlerden de olabilir, insanlardan da."(Nâs 114/1-6)

Allah Teâlâ buyurur ki:

"Şüphesiz insanı biz yarattık, nefsinin ona verdiği vesveseyi de  biliriz. Biz insana şah damarından daha yakınız." (Kâf 50/16)

19/19-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh); U9

Sahih: Müsned, 11/331, H.no:8358; B«/wn,Bed'ü'l-halk, 11; Müslim, îmân, 212-215; (Buhâri ve Müslim rivayetinde -i_li) İjl iJli_Lİ "Allah'a sığınsın ve buna son versin" ilâvesi bulunmaktadır. ) Nesâî, es-Sünenü 'l-kübrâ, VI/170, H.no: 10498; Amelü'l-yevm ve'l-leyle, S.419, H.no:662. İbn Mende, 1/478, H.no:353; Heysemî râvîlerinin sika olduklarını ifâde etti. Bk.Mecma', 1/33-34. Hz.Âişe'den (Radıyallahü anhâ) benzer lâfızla şahidi için bk.Müsned, VI/257, H.no:26081; Ebû Ya'lâ, Müsned, VIII/160, H.no:4704; İbn H]bbân, Sahih, 1/181-182, H.no:150; Heysemî, Mevârid, 1/146, H.no:4I; İbn Ebî Âsim, es-Sünne, i/293, H.no: 648;

İslâm Akaidi_____________________________________________3^

Rasûlullah (SaiMiahü aleyhi ve seüem) şöyle buyurdu: "Şeytan  sizden  birine  yaklaşır ve  (vesvese  vermek  için)  şöyle sorar: 'Gökyüzünü    kim yarattı?' O kişi 'Allah yarattı' der. Şeytan tekrar sorar: 'Yeryüzünü kim yarattı?' O kişi:

Allah yarattı' der. Şeytan bir daha  sorar: 'Peki, Allah'ı kim yarattı ?..'

İşte biriniz böyle bir şey hissettiğinde: 'Ben Allah'a ve O'nun peygamberlerine  iman ettim.' desin ! "

Deylemî, Firdevs, 11/379, H.no:3689. Abdullah b. Amr'dan -Radıyallahü crnhümâ- şahidi için bk.Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, 11/534, H.no: 1917. Urve'den nıürsef olarak da rivayet edildi. Bk.Hennâd, Zühd, 11/469, H.no:947.

Sahih: Müsned, VI/106, H.no: 24633. Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, IX/247, H.no:8537. İshâk b. Râhûye, Müsned, III/1022, 1039, H.no:1770, 1796; Heysemî, hadisin Bezzâr tarafından da rivayet edildiğini, râvîlerinin ise bazıları tarafından zayıf sayılan Şehr b. Havşeb bulunmakla birlikte sika olduklarını belirtti. Bk.Mecma', 1/33-34 (Şehr b. Havşeb hakkında geniş bilgi için 4/4.hadisin tahricine bk.)

a-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Müsned, 11/456, H.no: 9837; îl/397, H.no:9129; 11/441, H.no:9655; Tayâiisî, Müsned, İV/153, H.no: 2523; Bııhârî, el-Edebü'l-müfred, s.437, H.no: 1284: Müslim, îmân. 209-210; Ebû Dâvûd, Edeb, 119, H.no:5111; İbn Hıbbân, Sahih, 1/179-181. H.no:145-146, İ48; Ebû Avânc, Müsned, Mil, H.no: 227-228; İbn Mende, 1/471, H.no:340-341; İbn Ebî Âsim, es-Sünne, 1/295, H.no:655 (hasen); Hennâd, Zühd, 11/470, H.no:950; Beyhakî, Şuabü 'l-'ımân, 1/301, H.no:337; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, VI/170, H.no:10500-10501; Amelü'l-yevm ve'l-leyle, s.420, H.no:664-665; Heysemî, Mevârid, 1/147-148, H.no:42-43; Ayrıca 93/135.hadise bk.

b-İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk.İbn Hıbbân, Sahih, 1/180, H.no: 147.

c-İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Müslim, îmân, 211; îbn Hıbbân, Sahih, 1/181, H.no: 149; Ebû Avâne, Müsned, Mil, H.no: 229; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr,

32                                                                                                            İslâm Akaidi

Bazı kişiler Rasûİullah'a (SaiMiaha aleyhi ve seiiemj gelip kaplerinde duydukları vesveseden şikâyet ettiler've şöyle dediler:

"Ey Allah'ın Rasûlü! Bazen (kalbimizde) öyle şeyler duyuyoruz/ hissediyoruz ki bizden birinin gökyüzünden (yere) düşüp (parçalanması) onu anlatmasından daha iyidir."

Bunun üzerine Hz. Peygamber (Saiiaiiaha aleyhi ve selkm) şöyle buyurdu:

"İşte bu (hassasiyetiniz) katıksız/saf îmândır."

NOT: Şeytanın şerrinden Allah'a sığınmak gerekir. Zira o kuvvetli bir yaratıktır. Felâk ve Nâs sûrelerinde bunun örnekleri görülür. Ayrıca şeytanın vesvesesine karşı mücâdele edilmeli, tevhîd inancı savunulmahdır. Bir Müslüman şeytanın vesvesesi karşısında aciz kaldığında, 'Ben Allah'a ve Peygamber'ine iman ettim'1 demelidir.

*Tevhîd ve Risalet Ayrılmazlığı ya da 'Lâ ilahe illallah ve Muhammed Rasûlullah' İnancı

(Allah 'tan başka ilâh yoktur ve Hz. Muhammed O 'nun Rasûlü 'dür)

İslâm'ın üç temel konusu vardır:

1 - Tevhîd (Allah 'in her konuda tek olması ve mutlak itaat), ,. ,          2- Risâlet (Allah 'in Peygamber 'i ve Kitabına itaat),

3- Ahiret (Ölümden sonraki gelecek/yeni hayatı kabul ye ona hazırlık).

Allah ile insanlar arasındaki irtibat risâlet ile sağlandığı için bu konu tevhîdden sonra gelmektedir. Çünkü Allah'ın emirlerini öğrenmede en temel/sağfam yol, Peygamber ve Kitaptır.

Hz. Muhammed'den (Sattattahü aleyhi ve selkm) sonra yeni bir dönem başladı ve bütün insanlar Kur'an'a ve Allah Rasûlüne çağrıldı. Rasûlullah'ın (Salîaiiahü aleyhi ve seihm) görevi Kur'an'ı olduğu gibi nakil, beyan (açıklama) ve nasıl yaşanacağını göstermektir. Peygamber olmadan Kur'an anlaşılamaz.

X/83,  H.no: 10024;   Beyhakî,  Şuabü'l-îmân,   1/301-302, -H.no:   339;   İbn  Mende,   1/474, H.no:347.

d-Enes b. Mâlik'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Ebû Ya'iâ, Müsned, VII/156, H.no: 4128.

islâm Akaidi

33

Allah Teâlâ buyurur ki:

"Allah, kendisinden başka ilâh olmadığına şahitlik eder, melekler ve adaleti/dengeyi koruyan ilim sahipleri de bu şehadete katılırlar. (Evet,) izzet ve hüküm sahibi Allah'tan başka ilâh yoktur." (Âlü îmran 3/18)

Allah Teâlâ buyurur ki:

"De ki. Eğer Allah'ı seviyorsanız bana tâbi olun ki Allgh da sizi sevsin ve günahlarınızı affetsin. Allah affeden ve bağışlayandır.

De ki, Allah'a ve Rasülüne itaat edin, eğer kabul etmezseniz (bilin ki), Allah kâfirleri kesinlikle sevmez." (Âlü îmran 3/31-32)

21/21-Ubâde b. Sâmit'ten (Radıyallahü anh): m

Rasûlullah (Saiiaiiahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

"Kim tek ve ortağı olmayan Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in O'nun kulu ve Rasûlü olduğuna, İsa'nın da Allah'ın kulu,    peygamberi    ve    Meryem'e    bahşettiği    (mucize)    kelimesi/rûhu

121  o

oened

Sahih: Müsned, V/313-314, H.no:22574-22575; Buhârî, Enbiyâ, 47; Müslim, îmân. 46; İbn Mibban, Sahîh, 1/214, H.no:207; Taberânî, Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 1/316, H.no:555; Tirmizî, man, 17, H.no:2638; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/122, 269, H.no:133-135; Ebû Avâne, llT-n ' I/18' Rno:8' Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, VI/277, 278, 331, H.no:10969, 10970,  İZ&rMüd VII/                                                                  İ

llTn

\Q() İ\nZ&r'-MüSned> VII/130' 130-131, 142, H.no:2682, 2683, 2695; İbn Mende, 1/189, u>> 10, 511; ibn Ebî Asım, es-Sünne, 11/ 431, H.no:889.

34__________________________________________________İslâm Akaidi

olduğuna ve yine cennet ile cehennemin hak olduğuna şehadet ederse, hangi ameli işlerse işlesin, Allah Teâlâ  onu Cennete koyacaktır.

(Diğer bir rivayette de) Allah Teâlâ sekiz kapıdan   istediği birinden onu cennete koyar."

22/22-Sunâbihî'den: m

Ölüm döşeğindeyken Ubâde b. Sâmit'in (Radıyallahü anh) yanına girdim (ve kendimi tutamayıp) ağladım. Bunun üzerine Ubâde:

"Sakin ol bakalım, niçin ağlıyorsun, Allah'a yemin ederim ki eğer benden şahitlik istenirse, senin lehine şahitlik, şefaatim kabul edilirse sana şefaat ederim. Sana gücüm yettiğince yardım etmek isterim' dedi ve ekledi:

'Rasûlullah'tan işittiğim hadislerin ancak size faydalı olanını naklettim. Ancak bir hadis daha var ki bugün içime işlediği/benliğimi kapladığı hâlde onu nakledeceğim. Ben Rasûlullah'm (Saiiaihha aleyhi ve sellem) şöyle dediğini işittim:

Sahih: Müsned, V/318, H.no;226lb-2261I; Câbir b. Abdullah'tan -Radıyallahü anh - şahidi için bk.V/233, 236, H.no:2I933, 21959; Müslim, îmân, 47. Tirmizî, îmân, 17, H.no:2638. Tirmizî hadisin hemen akabinde bu rivâyetiyle hasen-sahih-garib olduğunu, bununla birlikte Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali, Talha, Câbir, İbn Ömer ve Zeyd b. Hâlid (RadtyaUahü anhüm) tarafından da rivayet olunduğunu belirtti, İbn Hıbbân, 1/212, Hno.202; Ebû Nuaym, Müsîahrec. 1/123, H.no:136; Ebû Avâne, Müsned, 1/25-26, H.no:26. Suyûtî hadisin sahih olduğuna işaret etti. Bk.el-Câmiu 's-sağîr, H.no:8772; Nevevî bu hadisin senedinde (ki bu aynı zamanda Ahmed b. Hanbcl'in senedinde de vardır) güzel bir inceliğe dikkat çekmiştir ki bu da aynı tabakadaki dört râvînin (İbn Aclan, İbn Hıbbân, İbn Muhayrîz ve Siinâbihî) birbirlerinden hadis nakletmesidir. Bk. Şerhu Sahihi Müslim, 1/201-202.

tslârnAkâidi_____________________________________________35

"Kim Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in Allah Rasûlü

olduğuna şehadet ederse cehennem  ateşi  kendisine  haram  kılınır.  (Bir rivayette de: 'Allah cehennemi ona haram kılar') dedi."

23/23-Abdullah b. Selâm'dan {Radıyallahü anh): m Rasûlullah ile beraber yürüyorduk, Peygamberimiz bir topluluğun kendisine seslendiğini duydu:

"Ey Allah 'in Rasûlü! Hangi amel daha kıymetlidir?"

Rasûlullah (SallallahU aleyhi ve sellem):

"Allah'a ve O'nun peygamberine iman etmek, Allah yolunda cihad etmek ve kabul olmuş bir hac ibadetidir" dedi.

Sened:

 f

 y_ jt-

İbn Hht"      )

IX/330   H

Muhtara  \Xia1-.,T,                  §âhidi Mn bkMusned, IV/342, H.no:18911-18912; Makdisî,

Bk Mecm      1/so      no:416' Heyscmî Ahmed b.Hanbel'in râvîlerinin sika olduğunu belirtti.

Şahitleri i?   k   w Ay"Ca ?âhitieri [$in de              i    öldi   BkM            II/

'Ç'iı t>k. 1/43.hadis.

 V/451'   H-n°:23673;   İb»  Hıbbân,   VII/58,   H.no:4576,   Ebû  Zer'den  İÇİn bk-W150' H.no:21228; V/163, H.no:21341; V/17I, H.no:21392;  '  H-no:152:   VII/58-59,  H.no:4577;  Taberânî, el-Mu'cemû'l-evsat, Mâl2'den §âhidi Mn bkMusned, IV/342, H.no:18911-18912; Makdisî,

 ğ  Şeyi söyledi. Bk.Mecma\ III/207. Hadisin

36

İslâm Akaidi

Bir müddet sonra o vadiden şöyle bir nida duyuldu : "Ben Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in Allah Rcısûlü olduğuna şehadet ederim.'"''

Bunun üzerine Rasûlullah da buyurdu ki :

"Ben de aynı şekilde şehadet ederim ve bunlara şehadet edenin de kesinlikle şirkten kurtulacağına şahitlik ederim."124

24/24-Ebû Zıbyân'dan (Rdiihü   hy!25

124  Abdullah b. Ahmed bu rivayeti (babasının işittiği gibi) kendisi de Harun b. Maruftan

işittiğini belirtti.

125 Sened: j^s& t£ü- jZij jç> uf '^Xs. jıî j^tİı j* JUj 'J\ &%-

Sahih: Müsned, V/419, H.no: 23450; V/416,'H.no:23415; Saîd b. Mansûr, Sünen, 11/384, H.no:2931; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, IV/170-171, H.no: 4041-4045

a-Ebû Zer'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Müsned,V/\66, H.no:21356; V/159, H.no:21308; V/161, H.no:21326; Buharı, Cenâiz, 1; İsti'zân, 30; Rikâk, 13; Tevhîd, 33; Müslim, îmân, 153-154; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/168, H.no:270; 111/73, H.no:2235; Tirmizî, îmân, 18, H.no:2644; İbn Hıbbân, V/137, H.no:3316; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, X/190, Bezzâr, IX/394,H.no:3981

b-Câbirsden (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Müsned,UV39\, H.no:15138, 15140; III/325, 374, H.no:I4425, 14956; Müslim, îmân, 151-152; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/167-168, H.no:267-269; Beyhakî, hikââ, 1/188, Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VIII/42S, H.no: 7875. Ayrıca 38, Hadisin tahricine bk.

c-Ebû   Saîd   el-Hudrî'den      (Radıyallahü   anh)   şahidi   İçin   bk.Müsned,   111/79,

H.no: 11690,

d-Muâz'dan (Radıyallahü anh) şahidi  için bk.Müsned, V/240, 241, H.no:21982,

21990; Ayrıca 25. ve 39. hadisin tahricine bk.

e-İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Müsned, 1/382, 443, H.no:3625, 4231; Buhârî, Cenâiz, 1; Tefsîr, 2/22; Eymân, 19; Müslim, îmân, 150; Ebû Avâne, Müsned, 1/27, H.no:30; Tayâiisî, 1/206, H.no: 254; Şâşî, Müsned, 11/60-61, H.no:558-560; İbn Mende, 1/212-215, H.no:66-73. Ayrıca 36. hadisin tahricine bk,

f- İbn Ömer'den - Radıyallahü anhümâ - şahidi için bk.Beyhakî, Şuabü'1-îmân,

III/298, H.no:3589

g-Hureym b.Fâtik'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Müsned, IV/321-322, H.no: 18802; IV/345-346, H.no:18936, 18940; Taberânî, el~Mu'cemü'l-evsat, IV/231-232, H.no:

İslâm Akâidi_________________________________________;______________37_

Ebû   Eyyüb   el-Ensârî   (Radıyallahü   anh)   (İstanbul'un   muhasarası sırasında) Romalılarla yapılan savaşta hastalandı ve ölüm vakti yaklaşınca

dedi ki:

Burada  ölürsem   cesedimi   ülkeme  götürün,   şayet  siz  düşmanla

vuruşurken ölürsem buraya defnedin. Ben Rasûlullah'ın (Saiiaiiahü aleyhi ve sellem) şöyle dediğini duydum, onu size söylemek istiyorum; aslında şu hâlim olmasaydı aktarmayacaktim:

"Kim Allah'a hiçbir şeyi şirk koşmadan ölürse cennete gider."

25/25-Muâzb. Cebel'den (Radıyallahüanhy.l26

Ebû Eyyüb el-Ensârî'ye (Radıyallahüanh) ölüm yaklaşınca... (Bir önceki hadisin aynısını nakletti.)

4059; el-Mu'cemü'l-kebîr, IV/205-207, H.no:4155; Hâkim, Müstedrek, 11/96-97, H.no:2442; Ebû Nuaym, Hılye, IX/34; Müstahrec, 1/168, H.no:267: Ebû Avâne, Müsned.. i/27, H.no:31; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, VII, 44; H.no:13075; l'tikâd, 1/188; Abd b. Humeyd. Müsned, 1/322. H.no:1060; İbn Mende, îmân, 1/218, H.no:76.

h-Umâra b. Ruveybe (Rueybc)'cien (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VI/27I-272, H.no:5581.

ı-Ukbe b, Âmir'dcn (Radıyallahü anh) şahidi İçin bk.Taberânî, el-Mu 'cemü 'l-kebîr, XVII/936, 969; Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 11/314, H.no: 1408;

i-Seleme b. Nuaym el-Eşcaî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Müsned, IV/260, H.no:18200; Taberânî, el-Mu'cemü 'l-kebîr, VÎI/48, H.no:6347; Deylemî, Firdevs, 111/502, H.no: 5553. Ayrıca 36. hadisin tahricine bk.

k-Abdulmelik b. Mervân'dan (Radıyallahü anh) şahidi İçin bk.İbnü'l-Mübârek, Zühd, s.324, H.no: 921;

I-Cerir'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, IV/307, H.no:2285; Heysemî râvîlerinin sika olduğunu söyledi. Bk.Mecma', 1/19 aened: i.1           i         ^

Sahih: Müsned, VI/450, H.no:27418. Benzer rivayet için bk.V/240-241, H.no:21990; V/240,

H.no:21982,   V/230,   H.no:21908,   V/229,   H.no:21902,   (Yukarıdaki   hadisin   tam   metni Şöyledir:)

Şöyledir:)

&^ VmuT™Z              Ilno:75-80'  82^  XX/169'  H.no:360;  Müsnedü's-

Muâz'dan /r / , /UI; Hevsemî' hadisin sahih râvîlerden oluştuğunu; ancak Ebû Salih'in 259 269 Blıh f/'"a"/;Jhadisi5itmedigimbe!'rtti-Bk-^cmal,I/16,21.23, 104; VIH/202, birisi için söz'kn ^emrnin ifadc ^'ğ' inkıtâ Ahmed b. Hanbel'İn senedlerinden sadece rivayetin seneHrT du f" °lğer isnadlar muttasıldır. Görüldüğü gibi Bennâ'nın tercih ettiği cuınde bbu Sâlıh yoktur. Ayrıca 24 ve 39. hadisin tahricine bk.

127      ......      ... 128

26/26-SüheyI İbnü'l-Beyza'dan     (Radıyaüaha anhy.

127 Beyzâ, annesinin ismidir. Babasının ismi Vehb b. Rabîa'dır. Bk.İbnü'1-Esîr, Üsdü'l-ğâbe, 11/582, Trc.no;2316; Kardeşi Sehl için bk.II/569, Trc.no:2283; Babası dışında anne veya dedesi gibi birine nisbet edildiği zaman "b." yerine, 'İbn" lafzı kullanılır. îsa İbn Meryem gibi.

Hasen: Müsned. III/451, H.no:15678; Benzer rivayet için bk.III/466-467. H.no:15783-15784; Hâkim, Müstedrek, 111/730, H.no:6646; Heysemî, hadis hakkında herhangi bir hüküm vermemiştir. Bk.Mecma', 1/15; Taberânî, el-Mu'cemü'/-kebîr, VI/210, H.no:6033-6034; İbn Hıbbân, i/210, H.no:199. (Heysemî, Mevârid, 1/95, H.no:3). isnadının kopuk olması sebebi ile hadisin zayıf olduğu iddia edilmektetir. Bk. Buharı, et-Târîhu'l-kebîr, ITI/483, Trc. no:1616; İbn Ebî Hatim er-Râzî, IV/34, Trc.no: 143. Saîd b. Sait'in Süheyl'e yetişmediği, hatta Müslim'de Hz. Âişe'den (Radıyallahü anhâ) gelen bir rivayette "Süheyl îbnü'I-Beyzâ'nm (Radıyallahü anlı) cenaze namazını Hz. Peygamber (Sallallahü aleyhi ve sellem) bu mescidden başka bir yerde kılmadı" ifâdesi O'nun, daha Rasûluİlah bayattayken vefat ettiğine işaret etmektedir. Bk.İbn Hacer, İsâbe, U/92

Bu iddialar şöyle cevaplandırılmıştır: Hatîb el-Bağdâdî, Saîd b. Sait'in Abdullah b. Üneys'ten O'nun da Süheyl'den (Radıyallahüanhüm) bu hadisi naklettiğini kayıtlar. Bk.Târihu Bağdâd, IH/104, 221; Ubâde'den (Radıyallahü anh) şahidi de vardır. Bk.Müsned, V/313, H.no:22574; V7318, H.no:22610; Buhârî, Enbiyâ, Müslim, îmân, 46; Tirmizî, îmân. 17, H.no:2638; Ahmed eş-Şeybânî, el-Âhâdve'l-mesânî, 11/134-135, H.no:854. Enes b. Mâlik ve Itbân b. Mâlik'ten (Radıyallahü anhüm) şahidi için bk.Müsned, III/135, H.no:I2325; Buhârî, Salât, 46; Müslim, îmân, 54. Ayrıca 21. hadisin tahricine bk.

Özet olarak Müsned'in buradaki senedi inkıta sebebiyle zayıftır. Ancak hadisin şâhid ve mütâbüeri bu rivayetin kuvvet kazanması için yeterlidir.

islâırıAkâidi_______-------------------------------------------------------------------------£2

Rasûluİlah (Sallallahü aleyhi ve sellem) ile bir sefere çıkmıştık. Ben onun terkisindeydim. Rasûluİlah şöyle dedi :

"Ey Süheyl İbnü'l-Beyza !"

İki ya da üç kere sesini yükselterek seslendi ve her defasında da Süheyl icabet ediyordu. Ashab-ı Kiram Rasûlullah'ın sesini işitince kendilerini çağırdığını zannettiler. Öndekiler durdu, arkadakiler de yetişti ve hepsi (Rasûlullah'ın etrafında) toplandı. Rasûluİlah :

"Şüphe yok ki kim Allah'tan başka ilâh olmadığına şehadet ederse Allah ona cehennem ateşini haram ve cenneti gerekli kılar."

(Bir rivayette: "İzzet ve celâl sahibi Allah, bu kelime nedeniyle cenneti ona gerekli kılar ve ateşten onu âzad eder" buyurdu.)

27/27- Ebû Mûsâ el-Eş'arî'den (Radıyallahü anhy. m

Kavmimden bir toplulukla birlikte Hz. Peygamber'e (Sallallahü aleyhi ve  uğradım, bize dedi ki: "Müjdeler olsun, başkalarına da bu müjdeyi verin, (artık) kim sadık kalarak Allah'tan başka ilâh olmadığına şehadet ederse cennete gider."

Daha sonra Hz. Peygamber'in (Sallallahü aleyhi ve sellem) huzurundan ayrıldık ki bunu insanlara müjdeleyelim. Yolda Ömer b. Hattab (Radıyallahü

129______

Sahih: Müsned, IV/402, H.no:19486; Benzer rivayet için bk.IV/41I, H.no:19577; Taberânî, el-Mu'cemü '/-kebîr, Heysemî "Hadisin râvîleri sikadır" demiştir. Bk.Mecma', 1/16; X/83-84; Muâz'dan (Radıya/lahü anh) şahidi için bk.Müslim, îmân, 49; Suyûtî hadisin sahih olduğuna işaret etti. Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no:51. Ebû Şurayh el-Huzâî'den (Radıyallahü anh) şahidi iÇin bk.Taberânî, el-Mu'cemü '/-kebîr, XXII/188, H.no:491; İbn Hıbbân, 1/166, H.no:122, (Heysemî, Mevân'd, VI/17-I8, H.no:1792).

40_______________________________________________       İslâm Akaidi

anh) karşımıza çıktı, (olayı öğrenince) bizi Rasûiullah'a geri getirdi ve i(Ey Allah'ın Rasûlü! Buyurduğunuz müjdeli haber insanlara duyurulduğu takdirde buna güvenirler (de ibadeti azaltabilirler), " dedi. Bunun üzerine Rasûlullah sükût etti (bir şey demedi).

NOT: Peygamberimiz ve Hz. Ömer gibi bazı sahabîler, şehadet kelimesini sadık/ihlaslı olarak söyleyen kişinin cennete gideceğine dair müjdeyi, fazla yaymak istemiyordu. Zira onlar, belki insanlar buna güvenir de amelde/nafilelerde gevşeklik gösterirler, endişesi taşıyorlardı.

Ancak bazı özel durumlarda (33/33 nolu hadiste geçtiği gibi) Peygamberimiz bunu Müslümanlara müjdeliyordu. Bunun nedeni Müslümanların o anki fedakârlıkları ya da söz konusu bilginin kaybolma endişesi olabilir.

Bir Müslüman, büyük günah işlese de affedilmesinin ardından ya da cehennem azabı gördükten sonra mutlaka cennete girecektir. Yani şirk dışındaki günahları işleyen Müslümanların mutlaka bir şekilde cennete girecekleri anlaşılmaktadır. Doğrusunu Allah bilir.

28/28- Cabir b. Abdullah'tan (Radıyaliaha anh): I3° Mu az b. Cebel'in ölüm anında, ben yanında bulunanlardan birisiydim, o şöyle dedi:

I30Sened:

Sahih: Müsned, V/236, H.no:21959; Benzer rivayet için bk.V/233, H.no:21933; V/229, H.no:2I902; V/240-241, H.no:21982, 21990; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XX/41, H.no:63; İbn Hibbân, 1/211, H.no:200; (Heysemî, Mevârid, 1/97, H.no:4). Humeydî, 1/18], H.no:369; îbn Mende, 1/247, H.no:lll; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, 1/146-148, H.no:I26-128. Hâkim, Müstedrek, 1/503, H.no:1299; Münâvî bu hadisin şerhinde "kelime-İ Tevhîdi söyleyenin cennete gireceğine" dâir rivayetlerin yaklaşık otuz (30) sahâbîden nakledildiğini ve mütevâtir olduğunu belirmiştir. Bk.Feyzu'l-kadîr, VI/206, H.no:877I.

İslâm

Akaidi________________________._____________________£1.

'Odanın/çadırın perdesini açın da size Rasûîu İlah'tan (Sallallaim aleyhi ve

duyduğum bir şeyi nakledeyim, önceden ona güvenmeniz (ve ameli

Trk etmeniz/gevşemeniz) endişesi ile anlatmamıştım. Rasûlullah'ın şöyle

buyurduğunu işittim:

"Kim kalbindeki ihlasla ya da kalbindeki kesin imanla Allah'tan başka ilâh olmadığına şehadet ederse cehennem ateşine girmez, (cennete girer)."

Bir keresinde de: "Cennete gider, ateşfin azabı) ona dokunmaz" dedi.

29/29-Muâz b. Cebel'den (Radıyaliahü anhy.l31

Rasûlullah  (SaiMiahü aleyhi ve seiiem)  bana  şöyle  demişti:   "Cennet (kapısının) anahtarları, Allah'tan başka ilâh olmadığına şehadet etmektir."

131    e         ,

aened:

Zayıf: Müsned, V/242, H.no:22001; Heysemî hadisin Bezzâr ve Ahmed b. Hanbel tarafından

nvayeudildiğini, fakat Şehr ve Muâz arasında kopukluk bulunduğunu, tsmâü b. Ayyaş*m ise

"caz âlimlerinden yaptığı rivayette zayıflık bulunduğunu, bu rivayetin ise bunlardan   biri

olduğunu, diğer râvîlerin ise sika sayıldıklarını beyan etti. (Bk.Mecma\ 1/16; X/82) Buharı,

sor lriaŞİlgl aUinda Vehb b' Münebbih'e "Cennetin anahtarı lâ ilahe illallah değil midir?" diye

V/374 f,Unda "evet" cevabını verdiğini kaydetti. Bk.Buhârl Ccnâiz, 1; Dcyiemî, Firdevs,

Bu ,   '       O:8475' Suyûtî hadisin zayıf olduğuna işaret etti. Bk.el-Câmiu 's-sağir, H.no:8191.

riv" a "S       ne ^a^ar senedindeki kopukluk sebebi ile zayıf kabul edilse de, mânâsı sahih bir

ayettir. Şehr b. Havşeb hakkında geniş bilgi için bk.4/4.hadis.

30/30-Rİfâa el-Cühenî'den (Radıyaiiaha anhy.

132

Sahih; Müsned, IV/16, H.no:16167-16171, /6rc Mîce, İkâme, 182, H.no:1367; Zühd, 34, H.no:4285; Z)âWmf, Salât, 168, H.no: 1489-1490; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, VI/122, H.no:103O9; Taberânî, el-Mucemü'1-kebîr, V749-52, H.no:4556-4560;  Heysemî: "Hadisin

İslâm

Akaidi

Rasûlullah (Sallallahu akyhı ve settem) ile birlikte sefere çıktık ve Kedîd (ya Cudeyd) denilen yere geldik. Bazı kişiler ailelerine dönmek için izin " meye başladı. Rasûlullah da onlara izin verdi. Sonra ayağa kalktı. Allah'a hamd ve sena edip şöyle buyurdu:

"Bazı kişilere ne oluyor, şu ağacın (yani yeryüzünün) Rasûiullah tarafını tercih etmiyorlar ve diğer taraflara göre burayı sevimsiz görüyorlar."

Rasûlullah'ın bu sözünden dolayı herkesin ağladığını gördük. Bir kişi

(kalktı ve) dedi ki :

'Bundan sonra senden izin isteyen alçaktır.' Rasûlullah tekrar Allah'a hamd etti ve şöyle buyurdu: "O hâlde ben de Allah katında şehadet ederim ki bir kul Allah'tan başka ilâh olmadığına  ve benim Allah Rasûlü olduğuma  can  ü  gönülden şehadet eder ve bundan da sapmazsa, (âhirette) ancak cennete gider/' (Ayrıca) şunları ekledi:

"Rabbim bana, ümmetimden yetmiş bin kişiyi hesapsız ve hiç azap etmeden cennete koyacağını va'd etti.133 Dilerim ki sizler ve atalarınızdan, eşlerinizden, soylarınızdan salih olanlar cennetteki köşklerine yerleşmeden onlar cennete girmezler, (ki sizin girmeniz de kesinleşsin.)

Gece yarısı ya da gecenin üçte ikisi olduğunda Allah dünya semasında134 tecelli eder ve (insanlara): %Ben kuifanmdan benden başkasına yönelmelerini istemiyorum/ kim benden af dilerse onu affederim, kim bana dua ederse ona icabet ederim ve kim de benden bîr istekte bulunursa ona veririm' buyurur, bu nida fecrin aydınlığına kadar devam eder."

ijRifa'a'dan ikinci tarikle gelen rivayet:

Rasûlullah ile birlikte Mekke'den ayrıldık, insanlar izin istemeye başladı. (Yukarıdaki hadisi zikretti.)

Râvi devamla dedi ki: Ebû Bekir (kalkıp) şöyle söyledi: 'Bundan sonra senden izin isteyen bana göre-alçaktır." Daha sonra Hz. Peygamber Allah'a hamd etti ve güzel şeyler söyledi. Ardından "Allah katında şahitlik ederim ki (hâlbuki yemin edeceğinde -Muhammedi'm nefsini elinde tutan Allah'a yemin ederim ki- derdi) bir kul

ravılerı sıka kabul edilen zâtlardır." Bk.Mecma1, 1/20-21; X/408; Tayâlisî, 0/620-62i, H.no:1387; İbn Hıbbân, 1/217, H.no:2I2; Nesâî. Amelü'l-yevm ve'Neyle, s.337-338. H_no:47:>; Bezzâr, IV/206, 207, H.no:3543; İbnü'l-Miibarek, Zühd, s.322, 548-549, H.no:9i9, Bk T ^ Nuaym> Hılyeli*'l-evliy<-l VI/286; Münzirî, isnadında bir beisin olmadığın! söyledi, t J*!"81^ }UI(>1, H.no:2346. Hadisin ikinci kısmının "yani Yüce Allah'ın dünya semâsında IIAm w '" EbÛ Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için hk.Müsned, 11/504, H.no:10492;  °:?557 lh         tkâ

133   Fh-    "°:?557; lhn Mâce' tkâme' I82' H-no:1366: Dârimî, Salât, 168, H.no:1486-1487.

H     !?" Umâme'den (Radtyallaha anh) bu husustaki bir rivayet için bk.Müsned, V/268,

134   I af        -

ediiH'   " manası' en ^ağı semâdır. Ancak anlaşılması için 'dünya semâsı' olarak terceme

 İslâm Akaidi

Allah'a ve âhiret gününe iman eder ve  bundan da sapmazsa  kesinlikle cennete gider, dedi (ve devamında da yukarıdaki hadisi zikretti.)"

§(Yine   Rifa'a'dan   üçüncü   tarikle   gelen   rivayet)   'Rasûlullah'la

(Salhilalni aleyhi ve seiiem) sefere çıktık ve Kedîd denilen yere (ya da Arafat'a) ulaştık' dedi (ve hadisin devamını zikretti.)

3 1/31-Osman b. Affân (Radıyallahü anh)\ 135

Hz. Peygamber'den (Saihiiahü aleyhi ve sellem) şunu nakletti :

"Kim Allah'tan başka ilâh olmadığını kabul ederek ölürse cennete gider.'

32/32-Osman b. Affân (Radıyallahü anh)\

136

■ Sened: oüf J jı^J- ^ Upiı >. J^ &&. ^u_ jıi hi l£^ y^ ^ ^ çfc. Sahih: M7jwrf, 1/65, H.no:464, Benzer rivayet için bk.I/68, H.no:498: Müslim  îmân  43" Hakim, MüstedreK 1/502, H.no:1298; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, 1/109, H.no'95" EbÛ Nuaym M/ye, VİI/174; Müstahrec, 1/120, H.no:I28; EbÛ Avâne, Müsned, 1/19 H.nolÖ" İbn Mende' imân, I/I73, H.no:32; An ffi/>id«, I/21I-212, H.no:201 (Heysemî. Mevârid 1/99   H no"6) Hatîb el-Bağdâdî, Târihu Bağdöd, VT/74-75 136 Sened:

Sahih: Müsned, 1/63, H.no:447. Ibn Hıbhân, 1/213, H.no:204 (Heysemî Mevârid 1/93 H.no:l): Ebû Nuaym, Hılye, VII/174; Hâkim, Müstedrek. 1/502 Hno*1298' Hz Ömer'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.A/üs/W, 1/28, H.no:187; 1/37, H.no:252. Makdisî hadisin isnadının hasen olduğunu söyledi. Bk.Muhtâra, T/458, H.no:333. Heysemî râvîlerinin sika

İslâm_Akâidi__________,----------------------------------------------------------------------------45_

Rasûlullah'ın (Sallaiiahu aleyhi ve seilem): "Ben bir kelime biliyorum, onu kalbindeki bir gerçek olarak ifade ederse cehennem ateşi o kişiye haram kılınır" sözünü duydum deyince, Ömer b. Hattab:

"O hangi kelimedir, sana anlatayım; o, Allah 'm Hz. Muhammed ve Ashabını kendisiyle güçlendirdiği Mas kelimesidir. O, Allah Rasûlü'nün amcası Ebû Talib'i kabul etmeye çağırdığı takva kelimesidir ki bu da Allah'tan başka ilâh olmadığına şehadet etmektir" dedi.

33/33-Ebû Zer'den (Radıyallahü anh):131

Rasûlullah'ın (Saiiaiiahü aleyhi ve seilem) yanına geldim, üzerinde beyaz bir elbise vardı ve uyuyordu. Sonra konuşmak için tekrar geldim, yine uyuyordu. Bir müddet sonra tekrar geldim, baktım ki RasûluMah uyanmış, dizinin dibinde oturdum. Bana dedi ki:

"Bir kul Allah'tan başka ilâh yoktur der ve bu iman ile ölürse kesinlikle cennete girer."

Ben ona:

"Zina etse de, hırsızlık yapsa da mı?" diye sordum.

Rasûlullah şöyle buyurdu:

olduğunu zikretti. Bk.Mecma', 1/15. Gösterilen şahidi de dikkate alarak hadisin sahih olduğu hükmüne varılabilir

»ened: ^Uiı ı^uı u ji ini. ^ 'J J>^ ji ıX'J Jı jk- 'JLU ü±- ^ı ^

Sahih: Afüsned, V/166, H.no:21358; Benzer'rivayet için bk.V/166, H.no:21356, Buharı, Libâs, 24;^ Cenâiz, 1; Rikâk, 13-14; İstikraz, 3; Bed'ül-halk, 6; îsti'zân, 30; Tevhîd, 33; Müslim, îmân, 153-154; Tirmizî, îmân, 18, H.no:2644 (Hasen-sahîh), Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/168, H.no:271; Ebû Avâne. 1/28. H.no:36; Bezzâr, IX/354, H.no:392Û; İbn Mende, 1/224, H.no-87

46_________________;_________________________islâm Akaidi

"Evet, zina etse de, hırsızlık yapsa da.,"

Ben aynı soruyu üç kere tekrarladım, o da aynı cevabı verdi ve dördüncüde buyurdu ki:

"Ebû Zerr'in burnu (toprakta) sürtülse de bu böyle..138"

Râvi (kendisi) der ki: Ebû Zer oradan izarıni çekerek çıktı, gitti ve (kendi kendine) şöyle diyordu:

"Ebû Zerr'in burnu (toprakta) sürtülse de bu böyle.."

AÇIKLAMA

Rasûlullah, bazı sahabîlerin ısrarlı sorularına zaman zaman bu şekilde cevap vererek belki de onların aşırı zühd anlayışını tenkit etmektedir. Çünkü İslâm her insanın kabul edip yaşayacağı bir dindir ve bütün insanların günahtan kaçınma endişeleri de eşit değildir.

Cennete girmenin temel şartı tevhidi kabul ve şirki reddetmektir. Zira Allah şirk dışında diğer günahları dilerse affeder.

Allah Teâlâ buyurur ki:

'Şüphesiz Allah kendisine şirk koşulmasını kesinlikle affetmez, şirk dışındaki günahları dilerse affeder. Kim Allah'a şirk koşarsa gerçekten büyük bir günah işleyerek iftirada bulunmuş olur.' (Nisa 4/48)

* Âhirette Şefaat Yetkisi

Allah Teâlâ buyurdu:

"...O'nun katında izni olmadan kim şefaat edebilir..." (Bakara2/255)

Allah Teâlâ buyurdu:

"...O gün, Rahmanın izin verdiği ve sözünü kabul etiği kişiden başkasının şefaati fayda vermez." (Tâhâ 20/109)

138 Bu mânâ için bk. İbn Hacer, Fethu 'l-Bârî, X / 283

47

İslâm Akaidi_____________________________________________________-..................   .<■

(Şefaat, Allah'ın Âhiretteki rahmet görüntülerinden birisidir. Bu zorunlu iki şekilde tecelli eder:

a-AHah müşrik ve kâfirler dışındaki günahkârları dilerse affeder ve bunu Kur 'ânda şöyle açıklar:                     - - .  ,

"... *liJ jU ^ ü/> d 'J£- '■; '^>'Ji4 JÎ 'j&i Ü *W ûl "

* Allah kendisine şirk koşulmasını affetmez, bunun dışındaki (günahları) dilerse affeder' (Nisa 4 / 48)

b-Peygamberler ve Allah'ın izin verdiği salih insanlar da günahkârların ajfolmasım talep ettiğinde, şefaatleri Allah 'in izniyle kabul edilir. Bu konudaki hadisler aşağıda zikredilmiştir.)

34/34-Ebû Hüreyre'den (Radıyaliahü anhy. l39

Rasûlullah'a (Saiiaiiaha aleyhi ve seilem): "Rabbin sana şefaat konusunda hangi hakkı bahşetti?" diye sordum. O da şöyle dedi:

139     c

aenea:

Sahih: Mûsned, 11/307, H.no:8056; Benzer rivayet için bk.II/518, H.no: 10661; Buharı, İlim, 33, Rikâk, 51; Hâkim, Uüstedrek, 1/141, H.no:233; İbn Hibbân, VIII/131. H.no:6432 (Heysemî, Mevârid, VIII/296-298, H.no:2595); Haris b. Ebî Üsâme, Müsned (Zevâidü Heysemî), 11/1012, H.no:1136; İshâk b. Râhûye, Müsned, 1/343, H.no:337. Buhârî, Salim b. tbu Sâlim'e eserinde yer vermiş ancak herhangi bir cerhte ( hadis yönünden zayıf olduğuna dair bir veride) bulunmamıştır. Bk.et-Târîhu't-kebîr, IV/1I2. Heysemî, "Muâviye b. Mu'tib dışında, sahih ricali ile nakledilmiştir. Muâviye b. Mu'tib ise sikadır" dedi. Bk.Mecma', a/404. Yani Buhârî ve Müslim'in aradıkları sahih hadis şartlarına uygun râvîlerden biri olmamakla birlikte, sika kabul edilen bir râvîdir.

48__________________________________________                 îslâm Akaidi

"Muhammed'in nefsini elinde tutan Allah'a yemin ederim ki bu soruyu ümmetimden ilk soran sensin, bu da anladığım kadarıyla sendeki öğrenme hırsından kaynaklanıyor,

Muhammed'in nefsini elinde tutan Allah'a yemin ederim ki mü'minlerin cennet kapısında yığılmaları beni fazla ilgilendirmiyor, bundan daha önemlisi şefaat yetkimi tam (sonuna kadar) kullanabilmemdir. Benim şefaatim, samimiyetle Allah 'tan başka ilâh olmadığına şehadet eden ve kalbi dilindeki bu sözü, dili de kalbindeki bu inancı kabul ederek yaşayanlar için geçerlidir."

35/35- Ebû Amra el-Ensârî'den (Radtyaiiahu anh) :141

RaSÛluIlall (SallaUahü aleyhi ve selletn)  buyurdu ki;

"Allah 'tan başka ilâh olmadığına ve benim de onun peygamberi olduğuma' ben şehadet ederim. Mü'min bir kul da bu iki cümleyi kabul ettiği hâlde Allah'a ulaşırsa, kıyamet günü kesinlikle ateşten korunur."

1 Bu konuda benzer rivayet için bk.Müsned, 11/373, H.no:8844. Bu hadisin lafzı:

Hadisin tercemesi: Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) Hz, Peygamber'e (SallaUahü aleyhi ve sellem): ''Kıyamet gününde senin şefaatinle müşerref olan insanların en mutluları kimlerdir?"dedim. Hz.Peygamber (SallaUahü aleyhi ve sellem) de şöyle buyurdu: "Senin hadise olan istek ve gayretin sebebiyle, bu soruyu senden önce başka birinden zaten beklemiyordum, ey Ebû Hüreyre!. Kıyamet gününde şefaatime mazhar olanların en mutluları: Gönlünden gelen bir samimiyetle !â ilahe illallah diyenlerdir/1

Sahih: Müsned, III/417-418, H.no:15388; Beyhakî, es-Sünenü'Ukübrâ, V/244, H.no:8793; İbn Hıbbân, 1/221-222, H.no:22I (Heysemî, Mevârid, 1/101-102, H.no:8); İbnü'I-Mübârek, Zühd, s.321, H.no:9l7. Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Müsned, 11/421, H.no:9420; III/ll, H.no:I1022; Müslim, îmân, 44. Heysemî hadisin râvîlerinin sika olduklarını beyan etti. Bk.Mecma', 1/19-20; Hadisin bas tarafı siyer bölümünde zikredilecektir.

36/36-İbn Mes'Ûd (Radıyallahü anh)\

'İki önemli haslet vardır. Bunlardan birini Rasûlu ilah'tan aleyhi ve sellem) duydum; diğeri kendi kanâatimdir. (Rasûlullah dedi ki;)

"Kim Allah'a ortak koşarak ölürse cehenneme gider."

Ben de:

'Kim hiçbir şeyi Allah'a ortak ve eş koşmadan ölürse cennete gider' diyorum.'

37/37-Ebû Nuaym'den:

143

Sahih: Mûsned, 1/374, H.no:3552; Benzer rivayet için bk.I/382, H.no: 3625; 1/402, H.no: 1/4*4 h407' Rııo:3865; I/425' H'no: 4038, 4043; 1/443, H.no: 4231-4232; 1/462, H.no:4406; f/464, H.no: 4425; Buhârî, Cenâiz, 1; Tefsir, 2/22; Eymân, 19; Müslim, îmân, 150; Tayâlisî, Musned,1/206, H.no: 254; İbn Hıbbân, 1/235. H.no:251; Nesâî, es-Sünenül-kübrâ, VI/293, no:l 1011;  Ebû Ya'Ia,  Müsned,  IX/22,  H.no:5090;  IX/126,  H.no:5198;  Taberânî, el-

îW6f X/I87' '89' H-no:104I°. 1O416Î Bezzâr' Müsned. V/103-104, 127,  ; Şâ?î' Müsned> H/60-61, H.no:558-560; îbn Mende, imân, 1/215, H.no:73: R

,Rno:30. ■  Jli ıŞfî'y ^J-ı   ) ^jj    j ıü    ı '^ ^üljı j; _uij J, j^»Q "^ oii. ıjâi. illi

eserinde !fwe.û\II"70> H.no:6586. Heysemî, hadisin Taberânî'nin el-Mu'cemül-kebîr isimli c rıvâyet edildiğini belirttikten sonra: "İsimlendirilmeyen tabiî dışındaki râvîleri

50______________________________________________islâm Akaidi

Medine ehlinden bir adam yahut bir ihtiyar geldi ve Mesrûk'un evinde misafir oldu. O kişi şöyle dedi; Abdullah b. Amr b. Âs'tan (Radıyallahü anhümâ) duyduğuma göre Rasûlullah (Sailaiiaha aleyhi ve seiîem) şöyle buyurdu:

"Kim hiçbir şeyi şirk koşmadan Allah'a ulaşırsa yaptığı hatalar (fazla) zarar vermez ve kim de Allah'a şirk koşarak ölürse yaptığı güzel işler ona  fayda vermez."

38/38-Câbir b. Abdullah'tan (Radıyallahü anh):

144

sahih hadis şartlarını taşımakladır," beyanında bulunmuştur. Bk.Mecma', 1/19. Ahmed Muhammed Şâkir, Heysemî'nin bu görüşünün hatalı olduğunu belirttittikten sonra şöyle demiştir: Hadisin zâhiri/İIk andaki görünüşü, Mesrûk'un kendisini ziyaret eden ismi belirsiz bir zattan rivayet ettiğidir. Ancak hadisin siyakına ve biraz dikkatlice bakana göre bu böyle değildir. Eğer böyle olsaydı, Muhammed b. Münteşir'in bu isimsiz râvîden hadis alması gerekirdi. Çünkü hikâyeyi anlatan kendisidir. Şayet hadis, Abdullah b. Amr'dan bu müphem râvî kanalıyla nakîedilseydi, Muhammed b. Münteşir'in bu zattan rivayet etmesi gerekirdi. Muhammed b. Münteşir amcası Mesrûk'un huzurunda gördüğü olayı nakletmektedir. "^ > " cümlesinin zamiri müphem kişiye değil de, Mesnık'a râcîdir. Nitekim Heysemî'nin işaret ettiği Taberânî'nin rivayetinde, Mesrûk'un Abdullah b. Amr'dan (Radıyatlahü anh) nakli açıkça zikredilmiştir. ">_, ft_*M diyen Muhammed b. Münteşir'dir. Bk.Müsned, (Alımed Muhammed Şâkir'in tahkik ettiği nüsha) VI/159-160. Hadisi Taberânî'nin eserinde bulamadık. Hadisin İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Deylemî, Firdevs, III/473, H.no:5463. Sened: ^>Jı -X1! jii- 'J, f^_ tali. DjÇij'ı ujj^ JUû ısi^

Sahih: Müsned, Ilİ/344-345, H.no:I4646; Benzer rivayet İçin bk.III/39I, H.no:15138, III/325, H.no: 14425; III/374, H.no:14956 Ma'mer b. Râsid, Cami', XI 461, H.no: 19708; XI/I83, H.no;20277 (Ma'mer, benzer lafızlarla rivayet edilen bu hadisi, Câbir'in -Radıyallahü anh-Sahîfe'sinden almıştır); Müslim, îmân, 151-152; Taberânî, el-Mu'cemü'1-evsat, VIII/199, H.no:7406; Müsnedü's-Şâmiyyîn, H/115, H.no:1020; Ebû Ya'Iâ, Müsned, IV/188, H.no;2278; Ebû Nuaym, Müsîahrec, T/168, H.no:267: Ebû Avâne, 1/27, H.no'3\: Abd b. Humeyd, 1/322, H.no:1060; îbıı Mende. 1/218, H.no:76; Beyhakî, es-Sünenü 'l-kebîr, VII/44, H.no:13075; İ'tikâd, 1/187-188; İbn Ğazavân ed-Dabbî? Kitâbü'd-duâ, 1/169, H.no:I0. Heysemî, hadisin Unıâre b. Ruveybe'den (Radıyallahü anh) şahidinin Taberânî tarafından rivayet edildiğini (Bk.et-Mu'cemü'l-evsat, VI/27İ-272, H.no:558I) ancak senedinde bulunan Muhammed b. Ebân'ın zayıf olduğunu belirtti. Bk.Mecma', 1/21-23. Hureym b.Fâtik'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Müsned, IV/32I-322, H.no: 18802; IV/345-346, H.no:18936, 18940; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, IV/23I-232, H.no: 4059; el-Mu'cemü'l-kebîr, IV/205-207, H.no:4155; îbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk.Beyhakî, Şuabü 'l-îmân, IH/298, H.no:3589; Ayrıca 24, had i s in tahricİne bk.

______________________51

----_----------------

Ra               (Sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:

İki önemli sebep vardır: Kim hiçbir şeyi şirk koşmadığı halde izzet ve celal sahibi Allah a U[aşırsa cennete gider,

Kim de şirk koştuğu hâlde izzet ve celâl sahibi Allah'a ulaşırsa

cehenneme gider."

39/39-EneS b. Mâlik'ten (Radıyallahü anh) :

Rasûlullah (Saiiaiiahü aleyhi ve sellem) Muaz'a şöyle dedi: "Kim Allah'tan başka ilâh olmadığına şehadet ederek146  Allah'a ulaşırsa cennete gider." Muazdedi ki: 'Ey   Allah'ın   Peygamberi,   bunu   insanlara   müjdeleyeyim   mi?'

Rasûlullah:

"Hayır, ben insanların bu müjdeye güvenip (ameli terkedecekleri/ gevşeyecekleri) endişesi taşıyorum" buyurdu ya da buna benzer bir şey söyledi.

aened:

Sahih: Müsned, III/157, H.no:12543; Benzer rivayeti için bk.III/244, H.no:13494; Buhârî, fl'm, 49; Beyhakî, es-Sünenü 'l-kübrâ, VI/278, H.no:10974; Nesâi, Amelü'l-yevmi ve'î-leyle, s.605, H.no:1135; Hâkim, Müstedrek, III/276, H.no:5079; İbn Mende, 1/238, H,no:IOO. Aynca25.hadisin tahricine bk.

Bir rivayette; "Şirk koşmaksizm" şeklinde geçmektedir. Ayrıca bk. Müsned trc. H.No. 49/246'nın Ar.ldamao,

 Ş 'nm Aç,klamas1.

40/40-Sefeme b. Nuaym'dan (Radıyallahü anh): l4?

RasÛİUİIah (Sallallakü aleyhi ve settem) dedi ki:

"Kirn hiçbir şeyi şirk koşmadan Allah'a ulaşırsa (sonunda) cennete gider, zina yapsa da (böyle), hırsızlık yapsa da ..."

Sened: j^iji Js Ji jc ^>

Sahîh: Müsned, IV/260, H.no: 18200; Benzer jivâyeti için bk.V/285, H.no:22363. Ebû Zer'den (Radıyallahü anh) şahidi için hk.Müslim, îmân, 153-154. Câbir'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Müsmd, III/374, H.no: 14956; IH/325, H.no: 14425. Ebû Saîd'den (Radıyaîlahü anh) şahidi için bk.Müsned, 111/79, H.no: 11690. (Ayrıca 24.hadisin tahricine bk.)

41/41-Hissân b. el-Kâhin (el-Kâhil) el-Adevî'den:148

Bir keresinde Abdurrahman b. Semüra ile oturuyordum, kendisi Muazb. Cebel'den (Radıyallahüanhüm) şu hadisi nakletti:

RasÛİUİIah (Sallallahü aleyhi ve settem) buyurdu ki:

"Yeryüzünde bir kişi Allah'a şirk koşmaz, benim Allah Rasûlü olduğuma şehadet eder ve bunlar da imanlı bir kalbe dönerse, o kişi kesinlikle affolur."

Ben Abdurrahman'a:

'Sen bunları Muaz b. CebeVden mi duydunV diye sordum. Orada bulunanlar bu sözüm üzerine beni ayıpladılar. Abdurrahman:

bırakın, o kötü bir söz söylemedi, Evet bunu Rasûlullah'tan duyduğunu belirten Muaz 'dan ben (kendim) duydum' dedi.

§(Bir başka tarikte) Hissân b. el-Kâhin el-Adevî'den (Radıyallahü anh): "Bir keresinde Basra'daki ulu camiye gitmiştim. Orada bulunan ak saçlı, ak sakallı bir ihtiyarın yanına oturdum ve bana dedi ki:

148 o         ,

Sahîh: MöMerf, V/229, H.no:21899; Benzer rivayetler için bk.V/229, H.no:21897-21898; Ebu Dâvûd, Cenâiz, 20, H.no:3116 (benzer lâfızla); İbn Mâce, Edeb, 54, H.no:3796; tbn nıbbân, 1/212-213, H.no:203, (Heysemî, Mevâridü'z-zam'ân, 1/98, H.no:5); Hâkim, Mustedrek, 1/50, H.no:16 (sahih); Beyhakî, es-Sünenül-kübrâ, VI/279, H.no:10977; Şuabü'l-iman, 1/147-148, H.no:128-129; Nesâî, Amelü'l-yevm, s.605-607, H.no: 1136-1139; Bezzâr, VII/76, H.no:2624; Humeydî, 1/181-182, H.no:370; Taberânî, el-Mu 'cemü 'l-kebîr, XX/45-46, ■I 1; H.no:71-74, 219; Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 11/437, H.no: 1652; EbûNuaym, Hılyetü'l-evliyâ,

54_________________________________________                        İslâm Akaidi

iMuaz bana Rasûlullah'tan şunları nakletti... (ve ilâve olarak) "Onu ayıplamayın, azarlamayın! Evet, ben (kendim) bunu Muaz 'dan işittim, o da Rasûlullah'tan şunları nakletti..." '

§(Diğer rivayette;) Râvi, Hissan'm babasının cahiliyede kâhin olduğunu belirtti.

'Hz. Osman'ın (Radıyaiiahüanh) halifeliği döneminde mescide girdiğimde saçı sakalı ağarmış yaşlı birisi Muâz b. Cebel'den (Radıyaiiahu anh) rivayette bulunuyordu' dedi ve yukarıdaki hadisin benzerini nakletti.'

42/42-Ebû Zer'den (Radıyaiiahü anhy, 149

Rasûlullah (Sallallahü aleyhi vs sellem) dedi ki:

Aziz ve Celîl olan Allah şöyle buyurdu: 'Ey Âdem oğlu, yeryüzü dolusu hata/günah işlesen de, şirk koşmadığın sürece ben sana yeryüzü dolusu af/mağfiret hazırlarım.'

NOT: Nakledilen hadislerden anlaşılan, kim tevhîdi doğru olarak anlar/kabul eder ve şirki reddederse Allah'ın izniyle şefaatten faydalanacaktır.

l49Sened:

Sahîh: Müsned, V/147, H.no:21208. Benzer rivayetler için bk.V/148, H.no:21212-21213; V/I53, H.no:21257; V/169, H.no:21380; Müslim, Zikir, 22; İbn Mâce, Edeb, 58, H.no:382l; Taberânî, el-Mu'cemü'1-evsat, IV/68, H.no:3084; VIIF/365-366 H no-7744' İbnü'l-Mübârek' Zühd, s.366, H.no:1035; Beszar, IX/403. H.no:3999.

îman

B- ÎMAN VE İSLAM

TiNANMAK VE TESLİM OLMAK)

    îman ve İslâm'ın Onemı

    sahabe-î Kirama Dinîn Temel Esaslarının Tanıtılması (Cibrîl Hadisi)

    Yabancılara Dinin Temel Esaslarının

Tanıtılması

    Heyetlere/Temsilcilere Dinin Temel

Esaslarının Tanıtımı

    İmanın Bölümleri ve Misali

.    İmanın Bazı Özellikleri ve Alâmetleri

    İslâm'ın İzzet ve Hoşgörüsü

    Müşriklerin İslâm'a çağırılması ve kalplerinin ısınması

    Ehl-i kitaptan Müslüman Olanlara İki Kat Ecir

    İslâm, Cahiliyede İşlenen Günahları Siler

    Peygamber'e İman ve Görmeden İnanmanın Fazileti

    İmanın Üstünlüğü, Vasfı ve Misali

    Îmanın/İslâm'ın Zayıfladığı Dönemler

    İman ve Emanetin Kaldırılması

B- ÎMAN VE İSLÂM

{İNANMAK VE TESLİM OLMAK)

* îman ve İslâm'ın Önemi

Allah Teâlâ buyurur ki:

'İman eden ve imanına hiçbir günah bulaştırmayanlara gelince, işte onlar güvenlik içinde olan ve hidayeti bulanlardır.' (En'am6/82)

Allah Teâlâ buyurdu:

"Allah kimin hidâyetini İsterse, onun göğsünü İslâm'a açar/yollarını kolaylaştırır. Kimi de saptırmak isterse, onun gösünü sanki göğe yükseliyormuş gibi sıkıntılı kılar. Allah, iman etmeyenlerin üstünde işte böyle pislik bırakır." (Enam 6/125)

Allah Teâlâ buyurur:

'Allah ve Rasûlü bir şeye hükmettiği zaman, mü'min erkek ve kadm(ların başkasını) tercih etme hakları yoktur. (Bundan sonra) kim Allah ve Rasûlüne isyan ederse, artık o kişi açıkça sapıtmıştır.' (Ahzâb 33/36)

(Bu bölümdeki hadisler, dinin temel esaslarının öğretilmesi ile ilgilidir. Peygamberimiz (Sallallahü aleyhi ve seller»), bu esasları, muhtelif vesilelerle Sahabe-i Kiram 'a tek tek, bazen toplu hâlde öğretiyordu. Bundan dinin temel esaslarını her Müsliımanın bilmesi ve kabul etmesi gerektiğini anlıyoruz. Din iki şeyden oluşmuştur: İman ve İslâm, yani inanmak ve teslim olmak... Hayatın her anında teslimiyet ve Allah 'a kulluk...)

1/43-Ebû Hüreyre'den (Radıyaliahü anhy.

Rasûlullah'a (Saiiaiiahü aleyhi ve sellem), 'Hangi amel daha faziletli ve daha hayırlı?' diye soruldu. O da buyurdu ki:

"Allah'a ve Rasûlüne iman etmektir." 'Sonra hangisi, ey Allah'ın Rasûlü?' "Amellerin zirvesi olan Allah yolunda cihaddır." 'Bundan sonra hangisi, ey Allah'ın Rasûlü?' "Kabul olunan hacdır."

150 c»n.j.    :-:-

Sahih: Müsned, 11/287," H.no:7850, Ibn Hıbbân, 1/184, H.no:153; VI1/59, H.no:4578-4579; Benzer rivayet için bk.Müsned, 11/258, H.no:7502; 11/264, H.no:7580; H/268-269, H.no:7629

a-Amr b. Âs'tan (Radıyaliahü anh) şahidi için bkMüsned, IV/204, H.no: 17741;

b-Şifa bt. Abdullah'tan (Radıyaliahü anhâ) şahidi için bk. Müsned,W372, H.no:26973, 26975; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXIV/314-315, H.no:791, 793-794; Buhârî, îmân, 18; Hac, 4; Müslim, îmân, 135; Tirmizî, Fedâilü'l-cihâd, 22, H.no:1658, (lıasen-sahîh); Nesât, Menâsik, 4, H.no:2622; Cihâd, 17, H.no:3127-3128; îmân, 1, H.no:4982-4983; Dârimî, Cihâd, 4, H.no:2398; Rikâk, 28, H.no:2741-2742; Tayâlisî, Müsned, IV/252, H.no:2640; Abdb. Humeyd, s.460, H.no:1591.

c-Mâizet-Temîmî'den (Radıyaliahüanh) şahidi için bk.Müsned, IV/342, H.no: 18911-'8912; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XX/344, H.no:8Û9-811.

d-Ebû Hüreyre'den (Radıyaliahü anh) şahidi için hk.Müsned, 11/348, H.no:8563; Ma'mer b. Râşid, XI/190, H.no:20296. Heysemî, râvîlerinin sahih ricali olduklarını belirtir.

Aynca 23/23.hadisin tahricine bk.

2/44-Hz. Ömer'den (Radıyaiiahü anh): 151

Rasûlullah'ın (Salfoiiahü aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim:

"Kim  Allah'a  ve  âhiret  gününe   iman   ettiği   hâlde  ölürse,   ona ^cennetin sekiz kapısının hangisinden İstersen,  oradan içeri girV denilir."

Bu hadisin Ukbe b. Âmir'den (Radıyalhhn anh) şâhı'dİ l52 şu lafızladır:

'; '•       "Bir  kul,  şirk  koşmadan  ve  haram  kana  bulaşmadan153 Allah'a kavuşursa, dilediği cennet kapılarından (içeri) girer."

NOT:  Ayrıca     Ubâde  b.  es-  Sâmit  (Radıyallahü anh) rivayeti   için bk. 21/21.hadis

151    ecnnrl-      .'        =   :'*-'    '■       '■    ■"      -,-'        "',-     (--'-     V",*-     ,-''-     V'J   !"'»-

Sahih: Müsned-. 1/16. H.no:97. Tayâlisî, 1/34, H.no:30. Ahmed Muhammed Şâkir hadisin senedinde yer alan Şehr b. Havşeb'in sika olduğunu söyledikten sonra, delilsiz olarak ileri geri bazı kimselerin bu zat hakkında konuştuklarını da ifade etti. Müsned, 1/207 (kendisine âit tahricli nüsha). Muhakkik Türkî ise, Tayâüsî'nin Müsned'ine yaptığı tahkikte Şehr'in Ukbe'den hadis işitmediğini iddia etmesine rağmen hadisin sahih olduğunu ifade etti. İbn Ebî Hatim, Şehr b. Havşeb'in nakilde bulunduğu hâlde kendilerinden hadis işitmediği hocaların isimlerini verir. Abdullah b. Selâm, Ka'bii'I-ahbâr, Ebu'd-Dcrdâ, Amr b. Abese. Bu zâtlardan rivayeti mürseldir. Bu zikredilenler arasında Ukbe'yi göremiyoruz. Ek.Merâsıl, s.89-90. (Şehr b. Havşeb hakkında geniş bilgi için 4/4.hadisin tahricine bk.) Ebû Zer, Câbir ve îbn Mes'ud'dan (Radıyallahü anhüm) bu hadisi mânâca destekleyen merfû' rivayetler de vardır. Bk.Buhârî, Cenâiz, 1; Müslim, îmân, 150-151.

152 Müsned, IV/148, H.no:17272: IV/152, H.no: 17314; İbn Ebî Şeybe, Musannef, V/433; İbn Mâce, Diyât, 1, H.no:2618 (Bûsirî, hadisin isnadının sahih olduğunu söyledi); Taberânî, el-Mu 'cemü 'l-kebîr, 11/309; XVII/339, 351: Beyhakî, Şuabü'l-îmân,\wi2A2

153 Yani, haksız olarak bir cana kıymadan...

3/45-Muâzb. Cebel'den

»ahıh: Müsned, V/245-246   Hnn-?7n-)i-  7-    '■-">-          '

Uâce,   Fiten, 12, H no-3973   Heysemf bu S'"'   T' i' o""0^'6 (hase"-s*ih); /*»

-âyet edildiğin/ aneak seLtal Ş* b  t^b'n't,   7* ^ ^^»'tera«»^

Tebük savaşı öncesi Rasûlullah (Sallaüahn aleyhi ve sellem) ordusuyla yola çıkmıştı. Ortalık ağarmca sabah namazını kıldırdı ve ordu tekrar yoluna devam etti. Bir süre sonra güneşin ilk ışıkları görüldü ve insanlar yorgunluktan dolayı uyuklamaya başladı.

Muâz Rasûlullah'ı takip ediyor, peşi sıra gidiyordu, diğerleri ise binekleri üzerinde (sağa sola) dağılmışlardı. Bindikler hayvanlar hem otluyor, hem de yürüyorlardı. Muâz Rasûlullah'ı takip ederken, onun devesv de bazen yayılıyor, bazen de yürüyordu ve birden tökezledi. Muâz yuları ile onu zapt etti. Ama hayvan hızlanmış ve Rasûlullah'ın devesini ürkütmüştü. Rasûlullah yüzündeki örtüyü kaldırıp baktı ki ordunun içinden kendisine en yakın kişi Muâz'di, onu yanma çağırıp şöyle dedi:

"Ey Muâz!"

"Buyur, ey Allah'ın Peygamberi !'

Hz. Peygamber ona:

"Yaklaş!" deyince, tamamen Rasûlullah'ın yanına geldi. Hatta her ikisinin binekleri birbirine değiyordu.

Rasûlullah dedi ki:

"İnsanların bizden bu kadar uzaklaşacağını tahmin etmiyordum."

'Ey Allah'ın Peygamberi, insanlar uyukluyor ve binekleri de onları (sağa sola) dağıttı, hayvanları biraz yayılıp biraz yürüyorlar.'

"Ben de uyuklamışım."

Muâz, Rasûlullah'ın müjde verici bir yüzle kendisine yaklaştığını fark edince şöyle dedi:

'Ey Allah'ın Rasûlü! İzin verirsen sana beni hasta eden, zayıflatan ve hüzünlendiren bir şey sormak istiyorum .'

"Dilediğini sor !"

'Ey Allah'ın Peygamberi, kendisiyle cennete girebileceğim bir amel/iş söyle, başka bir şey sormayacağım .'

Rasûlullah:

"Bravo, bravo, çok iyi! Sen bana önemli bir soru sordun ve bu iş Allah'ın hayır murad ettiği kişiye kolaydır" dedi, bunu da üç kere tekrarladı. Böyle durumlarda Hz.Peygamber, iyi anlaşılsın diye sözünü üç kere tekrar ederdi.

Buyurdu ki:

"Ölünceye kadar Allah'a ve Âhiret gününe iman etmen, namaz kılman, Allah'a hiçbir şeyi şirk koşmadan ibadet etmendir ki sen bu hâl üzeresin."

Ben:

'Ey Allah'ın Rasûlü, bir daha tekrarla!' deyince, O da bunu üç kere tekrarladı ve şöyle dedi:

62                                                                                                îman ve islâm

"Ey Muâz, İstersen sana bu işin başından ve zirvesinden bahsedeyim."

'Elbette (isterim,) ey Allah'ın Peygamberi, annem babam sana feda olsun, konuş!..'

"Bu işin başı, senin Allah'tan başka ilâh olmadığına, O'nun ortağının bulunmadığına ve Muhammed'İn de O'nun kulu ve peygamberi olduğuna şehadet etmendir. Bu işin desteği/direği namaz kılmak ve zekât vermektir. Bu işin en tepesi de Allah yolunda cihaddır. Ben namaz kıiıncaya, zekât verinceye, Allah'tan başka ilâh olmadığına ve ortağının bulunmadığına, Muhammed'İn O'nun kulu ve peygamberi olduğuna şehadet edinceye kadar insanlarla uğraşmak/mücadele etmekle emr olundum. Bunları yerine getirirlerse kurtulurlar ve^ (cezaî) bir hakkın alınması dışında canlarını, mallarını korumuş olurlar. (Âhiretteki) durumları Allah'a aittir. "

Rasûlullalı sözüne şöyle devam etti:

"Muhammed'İn nefsini elinde tutan Allah'a yemin ederim ki farz namazlardan sonra Allah yolunda cihad gibi, cennet derecelerini umarak yüzün/benzin sarardığı ve ayağın tozlandığı başka üstün bir amel yoktur. Kulun mizanında Allah yolunda telef olan bir hayvandan ya da Allah yolunda onun üzerinde hamle yapmakdan daha ağır (kıymetli) bir amel yoktur. "

4/46-Hasan el-Basrî'den:

 l55

Sened: J

Sahih: Müsned, 11/362, H.no: 8727; Ahmcd b. HanbePin oğlu Ebû Abdurrahmân (Abdullah) hadisin senedinde geçen Abbâd b. Râşid'in sika olduğunu; fakat Hasan el-Basrî'nin, Ebû

Ebû Hüreyre (Radıyaiiahücmh), Medine'de bulunduğumuz sıralarda bize

rivayet etti:

Rasûfullah (Saiialiahu aleyhi ve sel/em) şöyle buyurdu:

"Kıyamet günü amellerin hepsi gelin Namaz gelir ve der ki:

"Ya Rabbî! Ben namazım.'Allah şöyle der: 'Sen hayırlı bir amelsin.' Sonra sadaka gelir ve der ki: 'Ya Rabbî! Ben sadakayım.'Allah şöyle der: 'Sen hayırlı bir amelsin.' Sonra oruç gelir ve der ki: Ya Rabbî! Ben orucum.'Allah şöyle der:

'Sen hayırlı bir amelsin.' Daha sonra diğer ameller bu şekilde gelirler, Allah da her seferinde onların her birine: 'Sen hayırlı bir amelsin'

diye mukabelede bulunur.

Sonra İslâm gelir ve der ki:

'Ya Rabbî! Sen Selâm'sın ve ben de İslâm'ım.' Allah şöyle der:

"Sen hayırlı bir amelsin, senin sebebinle bugün varlıkları cezlandırır ya da mükâfatlandırırım.'

Allah Teâlâ Kitab'ında şöyle buyurur:

'Kim İslâm'dan başka bir din ararsa, bu (hareketi/ameli) kendisinden kabul edilmeyecek ve âhirette de pişmanlık duyanlardan olacaktır. " (ÂIü İmrân 3/85)

* Sahabe-i Kiram'a Dinin Temel Esaslarının Tanıtılması

(Cibril Hadisi)

Allah Teâlâ buyurur ki:

"Allah'ın dininden başkasını mı arıyorlar/istiyorlar, hâlbuki göklerde ve yerde bulunanlar istese de istemese de O'nun (gücüne) teslim olmuştur. (Unutmayın,) dönüş yine O'nadır." (Âlü îmrân 3/83)

Hüreyre'den (Radıyailahü anh) hadis işitmediğini ifâde etti. Heysemî de, hadisi Ebû Ya'lâ'mn Müsned'mĞz, Taberânî'nin de el-Mu'cemü'l-evsat'mda rivayet ettiğini, Abbad'm sadece Ebû Hatim tarafından sika sayıldığını, diğer râvîlerİnin ise sika olduğunu belirtti. Bk.Mecma', a/345. Alımed Muhammed Şâkir İsnadının sahih olduğunu belirttikten sonra "'hadis hafızlarının çoğuna muhalif oiarak bu rivayet, Hasan-ı Basrî'nin Ebû Hüreyre'den (Radıyailahü anh) hadis işittiğinin delilidir," demiştir. hk.Müsned, VIII/405 (kendisine ait tahricli nüsha). Buhârî, Basrahlardan sayılan Saîd b. Hıyara'nm tercemesinde "Abbâd b. Râşid - Hasan - Ebû Hüreyre1 senedini vermiş ve herhangi bir inkıta ve zayıflığa işaret etmemiştir. Bk.e t-Târîhu 7-kebîr, III/469, Trc.no:1561. İbn Ebî Hatim er-Râzî, Ahmed b. Habel'in Abbâd b. Râşid hakkında "şeyh, sika, sadûk, sâlih. esbet" dediğini nakleder. Bk.el-Cerhu ve't-ta'dîî, VI/79, Ti"c.no:406.

Allah Teâlâ buyurur ki:

"O kişileri görmez misin, sana ve senden öncekilere indirilen vahye inandıklarını iddia ediyorlar, bîr de kalkıp tâğutu (zalimleri) hakem/güç sahibi kılıyorlar. Hâlbuki onları inkâr etmekle emrolunmuşlardı.

Şeytan onları daha çok saptırmak ister." (Nisa 4/60)

(Hz. Peygamber döneminde İslâm, farklı yollarla tebliğ ediliyordu. Bunlardan birisi de Cibril'in insan sûre/inde gelip Rasûlullah'a dinin temel esaslarım sormasıdır ki hu konuda verilen cevaplar çok önemlidir. Bu rivayetler bize altı sahabe kanalıyla ulaşmıştır^)

5/47-Ömer b. Hattab'tan (RadıyaiiaManhy.]56

Rasûlullah (SaiiaiiaM aleyhi ve seitem) ile beraber otururken, yanımıza biı adam çıkageldi, elbisesi bembeyaz ve saçı simsiyahtı. Üzerinde yolculuk alâmeti yoktu ve kendisini bizden hiç kimse tanımıyordu. Bu kişi geldi ve Allah'ın Peygamberine yakın bir şekilde oturdu, dizlerini onun dizlerine yaklaştırdı, ellerini de dizlerine koydu. Sonra şöyle dedi:

'Ey Muhammed! Bana İslâm'ı tanıt, İslâm nedir?' Rasûlullah buyurdu ki:

Sahih: Mümed, 1/51-52, H.no:367-368; Benzer rivayet için bk.I/27, H.no:184; 1/52-53, H.no:374-375; Buhârî, îmân, 37; Müslim, îmân, 1, Tirmizî, İmân, 4, H.no:2613; Nesâî, îmân. 5, H.no:4987; îbn Mâce, Mukaddime, 9, H.no:63: Ebû Dâvûd, Sünnet, 17, H.no:4695; îbn Ebl Şeybe, VII/502, H.no:37558; Beyhakî, esSünenü'l-kübrâ, İV/324. H.no:8393; X/203; l'tikâd. .M33;Ibn Mende, 1/121, 125, 127, 130, 134; Abdullah b. Ahmed. Es-Sünne, 11/415, H.no:908: Mervezî, Ta'zîmü kadri's-Salât, 1/368, H.no:363.

Bu hadis kader konusunda 21/172.hadiste tekrar edilecektir. Ayrıca, Cibril hadisi er''n   (Radıyallahü  anh)   dışında,   Ebû  Âmir  el-Eş'arî   (6/48.hadis),   îbn   Abbas  '.Ve Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anhüm)  (8/50.hadis) de rivayet edilmiştir.  İ   rİVâyette Ebû Hüreyre (Radıyallahü anh) ile birlikte Ebû Zer'in (Radıyailahü anh)  ektedİr Ibn Hacer hadisin Enes'ten (RadryaUahü anh) de nakledildiğini ifade etti. u'l-Bân, 1/155, Buhârî'nin SO.hadisinin şerhinde.)

66_____________________________________________îman ve İslâm

"İslâm; senin Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in de Allah Rasûlü olduğuna şehadet etmen, namaz kılman, zekât vermen, Ramazan orucunu tutman ve gitmeye gücün yeterse Kutsal Mâbed (Kâbe)de hac yapmandır."

O kişi:

'Doğru söyledin' dedi.

Biz şaşırdık, hem soru soruyor, hem de tasdik ediyordu. Sonra dedi ki:

'Bana Iman'ı tanıt!'

Rasûluilah şöyle buyurdu:

"îman; Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe ve hayır-şer yönüyle bütün kader (programına) inanmandir". ,. ,   'Doğru söyledin'

'Bana İhsan'ı tanıt, İhsan nedir?'

"İhsan; Allah'ı görür gibi (şuurlu bir şekilde) ibadet etmendir, Gerçekte sen Allah'ı görmüyorsan da (unutma,) O seni görüyor."

'Bana o önemli zamanı/kıyameti tanıt!'

"Sorulan kişi (bu konu da) sorandan fazla bir şey bilmiyor." O tekrar:

'O hâlde alâmetlerini/işaretlerini tanıt!' deyince Rasûluilah şöyle buyurdu:

"Cariyenin hanım efendisini doğurduğu157, yalın ayak, üstü çıplak (fakir) koyun çobanlarının bina yaptırmada yarışacak (kadar zengin oldukları vakit, kıyameti bekle!) "

Hz. Ömer dedi ki:

'O kişi bir müddet durdu ve sonra da kalktı, gitti. Rasûluilah bana (döndü ve) şöyle dedi:

"Ey Ömer, soru soran kimdi, bildin mi?" Ben de:

'Allah ve Rasûlü daha iyi bilir,' dedim. Bunun üzerine Rasûluilah şöyle buyurdu:

"O Cebrail'di ve size dininizin (esaslarını) öğretmek için geldi...'"

(Bu rivayetin şahidleri Ebû Âmir eî-Eş'arî, İbn Abbas ve Ebû Hüreyre (Radıyallahü anhüm) gibi sahâbîlerden gelmektedir. Bunlar benzer rivayetler olduğu için terceme edilmedi, sadece farklı yerler zikredildi. Ancak araştırmacılar için hadislerin metinleri tahricleriyle beraber nakledilmiştir.')

Bu cümle bazı şeylere işaret etmektedir:

a-İslâmî fetihlerin çoğalacağı ve çok esir alınacağı,

b-Cariyelerin kızlarından ve oğullarından kral ve kraliçeler çıkacağı anlaşılabilir.

Emevîler döneminde cariyeler o kadar çoğaldı ki insanlar onlardan kaçtılar, Abbasilerde ise tam tersi oidu. Bk.İbn Receb el-Hanbelî, Câmiu'l-ulûm ve'l-hikem 39; Muhammed b. Abdullah ed-Dımyâtî, el-Cevâhir el-Lü 'lüiyye 49

îman ve islam

-  6/48-Ebû Âmir eî-Eş'arî,

-   7/49- İbn Abbas

-  8/50- Ebû Hüreyre (Radıyallahü anhüm) rivayetleri

6/48-Ebû Âmir el-Eş'arî'den (Radıyaliahü anhy.

( Yukarıdaki rivayetin benzeri nakledildi, farklı kısmı:

İman, senin Allah'a, Âhiret gününe, meleklere, kitaplara ve peygamberlere iman etmendir. Ölüme ve ölümden sonraki dirilişe iman etmen, (ayrıca) cennete, ceheneme, hesaba, mîzâna ve hayırla şer itibariyle kadere iman etmendir.)

138 Sened: ^'^ 'J '_£. ıl:i^ ^ J\ 'j, Jiı i> ıiji. jıî t^â. t^Â ocJı J \&^

Sahih: Müsned, IV/I29, H.no:17I02; Benzer rivayet için bk.IV/164, H.no:17432. Heysenıî, hadisin senedinde Şehr b. Havşeb'in varlığına dikkat çekmiştir. Bk.Mecma \ 1/39-40. (Şehr b. Havşeb hakkında geniş bilgi için 4/4.hadisin tahricine bk.) İbn Hacer hadisin hasen olduğunu ifade etti. (Bk.Fethu'l-Bârî, 1/155, Buhârî'nin 5O.hadisinin şerhinde.) Ahmed b.Hanbel Müsncdinde bu hadisin hemen akabinde ve her iki yerde de İbn Abbas'tan (Radıyaliahü anhümâ) şâhid getirmiştir. (Bk.Müsned, IV/129-130, H.no:17103: IV/164, H.no:17433) İbn Hacer'in ifade ettiği gibi hadisleri tek tek hasen kabul etmiş olsak'bile şâhi'd ve mülâbîlerden oluşan bu rivayetler birbirini destekler ve hadis sahih li gayrini derecesine yükselir

îman veislâm_

69

7/49-İbn Abbas'tan (Radıyallahüanhumâ): 159

(Benzeri nakledildi, ancak bu rivayetteki farklı kısım:)

"Kıyamet ne zaman olacak?" sorusuna karşı Rasûlullah (Salialiahü

aleyhi ve seller») buyurdu ki:

"Subhânallah,  beş gayb  hâli  var ki  Allah'tan  başkası  bilmez, bunlar da:

-  Kıyamet,

-  Yağmur yağdırması ve

-   Rahimlerdeki cenin ile ilgili tüm ilgiler,

-   Kişinin yarın ne kazanacağı ve

-  Nerede öleceğine dair bütün bilgilerdir. (Unutmayın!) Allah'ın her şeye gücü yeter."

150

Sahih: Müsned, 1/319, H.no:2926. Heysemî hadisin senedinde Şehr b. Havşeb'in varlığına dikkat çekmiştir. Bk.Mecma \ 1/38-39. (Şehr b. Havşeb hakkında geniş bilgi için 4/4.hadisin tahricine bk.) İbn Hacer hadisin hasen olduğunu, Bezzâr'ın Müsned'inde, Buhârî'nin Halktı ef'âli'l-ıbâd isimli eserlerinde Enes'ten (Radıyallahü anh) de nakledildiğini ve bu hadisin de isnadının hasen olduğunu ifade etti. (Bk.Fethu'1-Bâri, 1/155, Buhârî'nin 5O.hadisinin şerhinde.) îbn Hacer'in ifade ettiği gibi hadisleri tek tek hasen kabul etmiş olsak bile şâhid ve mütâblİerden oluşan bu rivayetler birbirini destekler ve hadis sahih İi gayrihi derecesine yükselir.

8/50-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh): (Yukarıdaki rivayetin benzeri nakledildi.)

îmân '6 ™erf' IÎ/426> H.no:9469; Buharı, îmân, 37; Tefsîr, 31/2: Müslim, îmân, 5-7; Nesâî, (Hadw fi , O:4988 (B" rivayette Ebû Hüreyre (Radıyallahü anh) ile birlikte Ebû Zer'in ...   ^ lahu anh) ktni ^-^ii^ı^.vv   tt,«  \ıa™   Mukaddime, 9, H.no:64; İbn Mende,

■ İbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk.Taberânî, el-Mu'cemül-kebîr, 'H.no:13581

72                                                                                                îman ve İslâm

9/51-Enes b. Mâlik'ten (Radıyaiiahüanhy. i6)

Rasûlullah (Saiiaiiahn aleyhi ve.Kellem) buyurdu ki:

" İslâm açıkta, îman ise kalbde (gizli) olur."

:            Sonra da Peygamberimiz eliyle göğsüne işaret edip üç kere bunu

tekrarladı ve peşinden ekledi :

" İşte takva buradadır."

*Yabancılara Dinîn Temel Esaslarının Tanıtılması

Allah Teâlâ buyurdu:

'Bedevilerden Allah'a ve âhiret gününe iman eden, Aflah'a yakınlaşmak ve Peygamber'in duasına ulaşmak için infak edenlerin, (kesinlikle) Allah'a bir yakınlığı vardır ve onları rahmetine gark edecektir. Şüphesiz Allah affeden ve bağışlayandır.' (Tevbe9/99)

Hasen: Müsned, IIJ/I34-135, H.no:I2322. İbn Ebî Şeybe, VI/159, H.no:3Û3î9; Ebû Yala, V/301-302, H.no:2923; Deylemî, Firdevs, 1/115, H.no:393. Hadisin son kısmı Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) de rivayet edilmiştir. Bk.Müslim, Birr, 32. Heysemî hadisin Bezzâr tarafından da rivayet edildiğine işaret ettikten sonra, scnedde yer alan râvîlerin sikalıklarmı te'yid etmiş, ancak Ali b. Mes'ade'nin, İbn Hıbbân, Tayâlisî, Ebû Hatim ve îbn Maîn tarafından sika, diğer münekkidlerce zayıf sayıldığını ifâde etmiştir. Bk.Mecma\ 1/52. Buhârî bu zât hakkında "fîhi nazar" demek suretiyle olumlu veya olumsuz net bir kanâat belirtmedi. Bk.et-Târîhu'l-kebîr, VI/294, Trc.no:2448. Mizzî ise, Ebû Dâvûd ct-Tayâlisî'nin "Ali b. Mes'ade bize hadis rivayet etti, sika biridir"; Yahya b. Maîn'in "sâlih"; Ebû Hatim'in "bir beis yoktur" dediklerini nakletti. Bk.Tehzîbü'I-Kemâl, XXI/J29, Trc.no:4135.

10/52-EneS b. Mâlİk'ten (RadıyaUahüanh):162

Rasûlullah'a (olur olmaz) soru sormamız yasaklanmıştı. Çölden aklı başında birisinin gelip soru sorması, bizim de onu dinlememiz daha hoş geliyordu.

Çölden biri geldi ve Rasûlullah'a dedi ki:

'Bize bir elçin geldi ve senin peygamberlik iddiasında bulunduğunu söyledi.'

Peygamberimiz (Sallallahü aleyhi ve seltem):

"Doğru söylemiş " dedi.

Bunun üzerine o kişi sordu:

'Gökyüzünü kim yarattı?'

Peygamberimiz de:

"Allah" dedi.

Bedevi :

'Ya yeryüzünü kim yarattı?'

"Allah"

'Dağları böyle kim yerleştirdi ve içindekileri dilediği gibi düzenledi?'

"Allah"

'Gökleri ve yeri yaratan, dağlan böyle mükemmel yerleştiren Allah hakkı için söyle; Allah mı seni bize gönderdi?'

Sahih: MiLmed, III/143, H.no:12396; Benzer rivayet için bk.III/193, H.no:12945; Buhârî, İİim, 6; Müslim, îmân, 10-11; Tirmizî, Zekât, 2, H.no:619 (Tirmizî hocası Muhammed b. Ismâîl el-Buhârî'den naklettikten sonra hadisin "hasen-garib" olduğunu fakat Enes'ten (RadıyaUahü anh) farklı kanallarla da nakledildiğini belirtti. Ayrıca hocası Buhârî'nİn şöyle dediğini de nakleder.: "Bazı ilim sahibi zatlar bu hadisten şu neticeyi çıkarmışlardır; âümin huzurunda hadis kıraat ve arzı, tıpkı hadis semâı gibidir. Çünkü bu hadiste bedevi Hz.Peygamber'e (Sallallahü aleyhi ve sellem) hadisi arz etmiş, Efendimiz (Sallallahü aleyhi ve sellem) de ikrar etmiştir"; Nesâî, Salât, 4, H.no:457; Sıyâm, 1, H.no:2089-2090; Ebû Dâvûd, Salât, 23, H.no:486; Dârimî, Taharet, 1, H.no:656; İbn Hıbbân, 1/369, H.no:155; İbn Ebî Şeybe, VI/158-159, H.no:30318; Ebû Yala, VI/8I, H.no:3333; EbÛ Avâne, Müsned, 1/302; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/106, H.no:91; İbn Mende, 1/270-271, H.no:129; Makdisî, Muhtara, VII/48; Abd b. Humeyd, 1/384, H.no:1285. Ebû Hüreyre'den (RadıyaUahü anh) şahidi için bk. Nesâî, Sıyâm, I, H.no:2091. İbn Abbas'tan (RadıyaUahü anhümâ) şahidi için bk.Dâriml Taharet, 1, H.no:657-658

75

"Evet"

"Senin elçin bize, gündüz ve gece beş vakit namazın farz olduğunu

söyledi, bu doğru mu?"

"Doğru söylemiş!"

"Seni ^Önderen hakkı için, bunu sana Allah mı emretti?"

"Evet"

'Senin  elçin bize,  mallarımızdan zekât vermenin farz olduğunu

söyledi, bu doğru mu?'

"Doğru söylemiş!"

'Seni gönderen hakkı için, bunu sana Allah mı emretti?'

"Evet"

'Senin elçin bize, gücü yetenlerin hac yapmasının farz olduğunu

söyledi, bu doğru mu?'

"Doğru söylemiş!"

Bedevi:

'Seni gerçeklerle gönderen Allah'a yemin ederim ki dediklerinden ne fazlasını yapacağım, ne de eksiğini...' dedi ve ayrıldı.

Bunun üzerine Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve selkm) şöyle buyurdu: "Eğer sözünde sadık kalırsa cennete girer."

§(Enes   b.   Mâlik'ten  (Radtyaiiahu anh)  başka tarîkle  geien  benzer rivayetteki ziyâde:)

Bedevi şöyle dedi:

'Ben senin getirdiğine iman ettim ve ben geride kalan kabilemin de elçisiyim.'

Şunları da ekledi:

'Ben Sa'd b. Bekr kabilesinden Dımam b. Sa'Iebe'yim.'

11/53-Talha b. Ubeydullah'tan (Radıyaiiahü anh):m

Bir bedevi Rasûlullah'a (Saitaiiahu aleyhi ve seüem) geldi ve dedi ki: 'Ey Allah'ın Rasûlü! İslâm nedir?' Rasûlullah şöyle buyurdu :

"İslâm, bir gün ve gecede beş vakit namaz kılmaktır." 'Beş vakit namaz dışında bana başka farz namaz var mı?' "Hayır."

Bedevi, oruç hakkında sordu. Peygamberimiz : "(ikinci olarak) Ramazan orucunu tutmandır," buyurdu. 'Ramazan orucu dışında bana başka farz oruç var mı?' "Hayır."

Peygamberimiz zekâtı da zikretti, o kişi : 'Zekât dışında bana başka farz zekât/sadaka var mı?' "Hayır." Bedevî:

"Vallahi, bundan ne fazlasını yaparım ve ne de eksiğini" deyince Rasûlullah şöyle buyurdu:

Scned:   ^ı 'J* ali 'Jt lüî- ı£j>- ^-4-

Sahih: Müsned, T/162, I-İ.no:1390; Mâlik, Kasr, 94; Bııhârî, îmân, 34; Savm, 1; Şehâdât, 26; Hiyei. 3; Müslim, îmân, 8-9; Nesâî, Salât, 4, H.no:456; Sıyâm, 1, H.no:2088; îmân. 23, H.no:5025; Ebû Dâvûd, Salât, 1. H.no:391-392; Dârimî, Salât, 208, H.no:1586; Ebû Nuaym, Müstahrec, I/I05, H.no:91; Beylıakh es-Sünenü's-suğrâ, 1/188, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/361; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ.. 1/141; VI/536; Bezzâr, III/148; İhn Mende. 1/279. Hadisin senedinde İmam Mâlik'in amcası olarak zikredilen zât, Ebû Süheyl Nâfl' b. Mâlik'tir ve sika biridir. Bk.İbn Hıbbân, Sikât, V/471, Trc.no:5773. Ayrıca İmam Buhârî herhangi bir değerlendirmede bulunmadı. Onun bu yaklaşımı zayıf olmadığının işaretidir. Bk.et-Târîhu'l-kebîr, VTII/86, Trc.no:2276. Babası Mâlik b. Ebî Âmir el-Asbahî ise tabiînden olup, bu zât da sikadır. Bk.İbn Hıbbân, Sikât, V/383, Trc.no:53I0.

-------.---------------------------------------------------------------ZZ

Eder sözünde sadık kalırsa kurtulmuştur, (cennete gider)."

12/54-Behz b.  Hakîm  b.  Muâviye b.  Hayde  el-Kuşeyrî (babası kanalıyla dedesinden) (Radyaiiaha anhümy™

Kasûlullah'm (Saihilahu aleyhi ve seliem) yanına geldim ve dedim ki:

Sened-

Sahih- W- u"'"~'--~V^Mı^r?~'*-* İV/446 447 t V/5> Rno:19926- Benzer rivayet için bk.V/3, H.no: 19907; V/4, H.no: 19920; s.351 H ".^ no:19896; Ma'mer b. Râşid, XI/130. H.no:20115; İbnü'l-Mübârek, ZüArf, H-no-'^g10/9,87' lVe™'"' Zekât' ]' H-no:2434; 73, H.no:2566; es-Sünenü'l-kübrâ.. 11/43, 969 To36- R ^;fi6dn' I/189' H.no: 160; Taberânî, el-Mu'cemii'l-kebîr, XIX/407 426, H.no: Rûvânî a*--.' ?»abü'l-îmân, V11/40, H.no:9376; Mervezî, 7o'zîm, 1/410, Il.no:402;

78________________________________________________îman ve İslâm

'Ey Allah'ın Rasûlü! buraya gelmeden önce, 'senin yanma gelmeyeceğim ve dinini de kabul etmeyeceğim' diye (ellerini birleştirip parmaklarını göstererek) şunlar adedince yemin etmiştim. Şu anda Allah ve Rasûlünün öğretecekleri dışındakilere aklı ermeyen bir kişi olarak buraya geldim.     Allah hakkı için, sana soruyorum:

'Allah seni bize ne ile gönderdi?'

"İslâm ile"

'Ey Allah'ın Ra,sûlü! İslâm'ın alâmetleri (Birrivâyette; 'İslâm'ın kendisi') nedir?'

"Özümü Allah'a teslim ettim ve şirk inançlarını reddettim, demen,

Namaz kılman ve zekât vermendir,

(Unutma ki) bir Müslüman diğer bir Müslümana karşı, birbirine yardımcı olan iki kardeş gibi saygılı olmalıdır,

Allah Teâlâ, Müslüman olduktan sonra bir kişinin tekrar şirke düşmesi hâlinde ondan hiçbir şeyi kabul etmez, ancak müşrikleri terkedip tekrar Müslümanlara dönerse kurtulur.

Ben sizi, elbisenizden tutarak ateşten korumaya çalışırım,

Dikkat edin! Rabbim, o gün beni çağırır ve sorar:

"Kullarıma (vahyi) tebliğ ettin mi?" Ben de:

"Rabbim, ben onlara tebliğ ettim" derim.

Artık bugün, burada bulunanlar bulunmayanlara duyduklarını tebliğ etsin !

Sonra da siz ağzı kapatılmış ve konuşamaz hâlde getirilirsiniz, ilk konuşacak uzvunuz (râvi dedi ki;) Rasûlullah dizinin yukarısını gösterdi, (Birrivâyette ise: "Sizin ilk konuşacak uzvunuz dizinizin yukarısı ve eliniz" dedi.)

(Râvi der ki:) 'Ey Allah'ın Rasûlü! Bu bizim dinîmiz mi?' diye sordum. O da:

"Bu (anlattıklarım) sizin dininizdir, nerede bunları güzelce yaparsan, amelin sana (kurtuluş için) yeterlidir" buyurdu.

165 Bu söz, sahabenin güzel sözlerinden birisidir ve bu hadislerde sahabenin teslimiyet izleri

görülmektedir:

       'Şu anda Allah ve Rasûiünün öğretecekleri dışındakilere aklı ermeyen bir kişi olarak buraya geldim.'

       'Allah ve Rasûlü daha iyi bilir.'

>      'Annem babam sana feda olsun, ey Allah'ın Rasûlü!'

13/55-Ebû Rezin el-Ukaylî'den (Radıyaiiahücmh):m

Rasûlullahın (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) yanına geldim ve dedim ki:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Allah ölüleri nasıl diriltecek?'

Rasûlullah şöyle dedi:

"Kurak arazilerin birinden hiç geçmedin mi, bir süre sonra orayı münbit/yeşermiş  bulursun."

'Evet,(doğru.)'

"İşte diriliş böyle olacak."

'Ey Allah'ın Rasûlü! İman nedir?'

"Allah'tan başka ilâh olmadığına, O'nun ortağının bulunmadığına ve Muhammed'in de O'nun kulu ve elçisi olduğuna şehadet etmen,

Allah ve Rasûlünü, her şeye tercih edebilmen,

Ateşte yanmayı Allah'a şirk koşmaya tercih edebilmen,

166 c

aened:

 Müsned,   IV/1İ-12,   H.no:16138;   Heysemî,   senedinde   Süleyman   b.   Musa'nın U tuğunu, bu zâtın ise İbn Maîn ve Ebû Hatim tarafından sika, diğerleri tarafından da ?W   sayıldığını    ifâde    etti.    Bk.Mecma',    1/53-54;    Îbnü'l-Mübârek,    Zühd,    s.31, ^.no:12l;Taberânî, Müsnedü'i-Şâmiyyîn, 1/346, 602.

80 _______________________________________________îman ve İslâm

Soylu olmasa da bir kişiyi, sadece Allah için sevebilmendir. Eğer bunları yapabiliyorsan tıpkı sıcak bir günde su arzusunun, susuz kişinin kalbine girmesi gibi iman da senin kalbine girmiş/yerleşmiş demektir."

'Ey Allah'ın Rasûlü! Mü'min bir kimse olduğumu nasıl anlayabilirim?' diye sordum.

O da dedi ki:

"Ümmetimden (ya da bu ümmetten) bir kişi iyi olduğunu bilerek, hayır işlerse Allah onun mükâfatını verir. Kötü olduğunu bilerek günah işlemez ve O'ndan başka affedecek bulunmadığını bilerek (sadece) izzet ve celâl sahibi olan Allah'tan af dilerse, işte bu kişi kesinlikle mü'mindir."

*Heyetlere/TemsüciIere Dinin Temel Esaslarının

"?;',_;■■•■■                                               Tanıtılması

'■■ ''■'"' Mekke'nin fethinden sonra insanlar Rasûlullah'ın (Salfaliahü aleyhi ve sellem) peygamberliğine kesin olarak inandılar ve grup grup gelerek Müslüman oldular. Zira Mekke iemîn belde'âirve zalimlerden korunmuştur. Fil yılındaki Ebrehe olayı bunun en güzel örneğidir. Rasûlullah'ın Mekke'yi fethetmesi ise yarımadadaki bütün Arapları ikna etmiş ve kısa sürede çok sayıda insan Müslüman olmuştur. Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurur :

'Allah'ın yardımı gelip, fetih gerçekleştiğinde ve > İnsanlar gruplar hâlinde Allah'ın dinine girdiklerinde,

İşte o zamanda Allah'ı hamd ile teşbih et ve (hataların için) istiğfar et!

Şüphesiz O, tövbeleri kabul edendir.'167

H.8-9 (M.630-631) senesinde insanlar gruplar hâlinde Müslüman olmaya başladılar. Bu nedenle o döneme, 'senetü'l-vüfûd* (heyetler yılı) denmiştir.

Abdülkays, Benî Hanîfe, Necrân, Benî Âmîr, Tay, Benî Esed... heyetleri bunlara en güzel örnektir. Aşağıdaki rivayetlerde bazı heyetler ve temsilcilerin Rasûİullah'la olan diyalogları nakledilmektedir.168

NOT: Mezhıc ve Kinde'Ii heyetlerle ilgili bilgiler için bk. 79/121.hadisin açıklaması.

Nasr, 110/1-3 ! Geniş bilgi için bk. İbn Kesir, es-Sîretü'n-Nebeviyye,  11/299-348

I4/56-İbn Abbas'tan (Radmüahü anhümâ): 169

Sened:

Sahih: Müsned, 1/228, H.no:2020. Benzer rivayet için bk.I/361, H.no:3406-3407. Hadisin içki

çeşitlerinin yasaklanışı ile İlgili bölümüyle ilgili rivayetler için bk.Müsned, 1/27, H.no:185;

'«, H.no:260; 1/50, H.no:360 (Bu rivayet aynı zamanda İbn Ömer'den - Radıyallahii anh -

ae şahittir); 1/83, H.no:634 (Bu rivayet de aynı zamanda Hz.AIi'den - Radıyallahü anh -

Şahittir); 1/228, H.no:2009; 1/229, H.no:2028; 1/274, H.no:2476; 1/276, H.no:2499; 1/304,

"no:.772; 1/304, H.no:2769; Buharı, îmân, 40; İlim, 25; Mcvâkît, 2; Zekât, 1; Farzu'l-

unıus, 2; Meğâzî, 69; Edeb, 98; Haberu'l-vâhid, 5; Tevhîd, 56; Müslim, îmân, 23-25;

ırmızı, imân, 5, H.no:2614; EbÛ Dâvûd._ Eşribe, 7, H.no:3692; Nesâî, îmân, 25, H.no:5028:

-^utenü'l-kübrâ, IH/235, H.no:5202; İbn Ebt Şeybe,   VI/413, H.no: 32499; Taberânî, el-

«cemu'l-kebîr,   XII/224,   H.no:12954;  Beyhakî,  Şuabü'l-îmân,   IV/60,   H.no:4328; İbn

"ende, 1/387, H.no:223

82________________________________________________îman ve İslâm

Abdülkays kabilesinin temsilcileri Medine'de Rasûluîlah'ın

aleyhi ve setiem) yanma gelmişlerdi. Rasûlullah:

"Bu heyet/kabile kimlerden ?" diye sorunca:

'Rabîa(dan)' dediler.

"Merhaba   ey  topluluk!   Burada   üzülmeyeceksiniz  ve   pişmanlık

duyma- yacaksınız."

'Ey Allah'ın Rasûlii! Biz senin yanına uzak bir mesafeden geliyoruz. Aramızda kâfir Mudar'ın bölgesi var ve bu yüzden ancak savaşın haram olduğu ayda yanına gelebiliyoruz. Bize Öyle bir şey söyle ki onunla cennete girebilelim ve geride kalanlara da (bu bilgiyi) aktaralım.'

Ayrıca onlar Rasûlullah'a (Saiiaiiahu aleyhi ve sellemj içkilerin hükmünü

de sordular.

Peygamberimiz onlara dört şeyi emretti ve dört şeyi yasakladı.

İmanı emretti ve dedi ki:

"İman nedir, bilir misiniz?"

'Allah ve Rasûlü daha iyi bilir.'

"İman, Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in Allah Rasûlü olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, ramazan orucunu tutmak ve ganimetten  beşte birini vermektir."

Onlara dübbâ, hantem, nakîr (ya da muhayyer) ve müzeffet (isimli içki) kaplarının kullanımını yasakladı ve dedi ki:

"Bu bilgileri iyice öğrenin/ezberleyin ve geride kalanlara aktarın!"

NOT : Bu rivayette geçen dört kap, cahiliye döneminde içki yapımında kulanılan meşhur kaplardır.

Dübbâ : Kabak(dan yapılan) kap, Hantem: Yeşil ya da kırmızı testi, çömlek, Nakîr    : Ahşap kap, Müzeffet: Ziftlenmiş/Katranlanmış kap.170

170 Nevevî, Şerhu Sahihi Müslim, 1/185

15/57-Muğîre, babası Abdullah el-Yeşkürî'den

- £Ii. Jıî 'ili \^_ j^ ^^

(Radtyallahü anh)-}1X

84                                                                                                 îman ve İslâm

Sahili: Müsned, VI/383, H.no: 27031-27032. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XIX/209, H.no: 473. Ahmed b. Hanbef bu hadise, veda haccından hemen önce Müslüman oian ve Hz.Ali'den (Radıyallahü anh) sonra vefat eden "İbnü'l-Münteflk el-Kaysî'nin (RadıyaUahü anh) hadisi'' başlığı altında Müsncd'de yer vermiştir. Hadis "müphem sahâbilcr" başlığı altında Muğîre b. Abdullah'ın babası Abdullah el-YeşküiTden nakli ile tekrar edilmiş, soruyu soran şahsın ismi belirtilmemiştir (Hadis için bk.Müsned, V/372-373, H.no:23057). Müsned'in "Abdullah el-Yeşkürî'nin bir adamdan O'nun da Hz. Peygambcr'den (Sallailahü aleyhi ve sellem)" adlı bir başka başlığı altında hadis tekrar edilmiştir. (Bk.Afiw«erf, III/472-473, H.no:l 5826-15828.)

Yine benzeri bir hadis, "müphem râvîler" başlığı altında yer alması gerekirken, sebebini anlamadığımız bir şekilde "Dırâr b. el-Ezver'in (Radıyallahü anh) hadisleri" arasına eklenmiştir. (Hadis için bk.Müsned, IV/76-77, H.no:16651 (Âmir Hasan Sabri bu hadîsin isnadının zayıf olduğunu söyler. Bk. Zevâidu Abdillah b. Ahmed b. Hanbel fi'l-Müsned, H.no:l. Mıığire b. Da'd b. cl-Ahram hakkında îbn Ebî Hatim sükût eder; İbn Hıbbân İse Sikal'ta zikreder. Bk.el-Cerh, VIII/223; Sikât. VII/463. Heysemî de Taberânî ve Abdullah b. Ahmed b. Hanbel tarafından rivayet edildiğini belirtir. Bk.Mecma', 1/43); Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XIX/211, H.no: 476). Ancak bu rivayette Muğîre'nin babası Sa'd b. el-Ahram (Rabîa) olarak zikredilmiş ve burada "Muğîre babasından veya amcasından nakletti" şeklinde râvî Şu'be'nin şekkİ bulunmaktadır. Üstelik bu rivayette Hz.Peygamber'e (Sallailahü aleyhi ve sellem) soru soran baba (Sa'd b. el-Ahram (Rabîa)) veya amca (Abdullah b. el-Ahram (Rabîa))'dır. (Abdullah b. Sa'd b. el-Ahram'dan sadece Muğîre'nin babası Abdullah b. Sa'd rivayette bulunmuştur. Bk.İbnü'1-Esîr, Üsdü'l-ğâbe, ITI/171, Trc.no:2809). İbnü'l-Esîr. Sa'd b. el-Ahram el-Yeşkürî'nin sahabe olup olmadığında ihtilafın bulunduğunu açıklamıştır. Bk.Üsdü'l-ğâbe, 11/417, Trc.no: 1962. (Abdullah b. Sa'd b. el-Ahram Ebü'l-Muğîreel-Yeşkürî için de Bk.İbnü'l-Esîr, Üsdü'l-ğâbe, TII/397, Trc.no:3207). İbn Hacer el-Askalânî Buhârî'deki hadisin şerhinde Muğîre b. (Abdullah b.) Sa'd b. el-Ahram'ın babasından naklinin yanlış olduğunu belirtmiş, doğrusunun Muğîre b. Abdullah el-Yeşkürî'nin babasından nakü olduğunu ifade etmiştir. (Bk.Feîhu 'l-Bârî, III/337).

Bu konuda sahâbi olduğu ihtilaflı olan bir isim daha zikredilmektedir (Abdullah b. el-Müntefık e!-Yeşkürî: Kendisinden sadece oğlu Abdullah rivayet etti.) İbnü'l-Esîr, bu isimlerin her birinin aynı şahıs olma ihtimâlinin bulunduğunu belirtir. (Bk.İbnü'l-Esîr, Üsdü'l-ğâbe, 111/398, Trc.no:3209)

Ebû Eyyûb el-Ensârî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Müsned,V/4\7, H.no:23429; V/418, H.no:23440; Bahân, Zekât, 1; Edeb, 10; Müslim, îmân, 12-14; Nesâi, Salât, 10, H.no:466; Ebû Avâne, 1/16, H.no:3. Bu hadisin Yen'akİd b. Yezid'dcn (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Taberânî, el-Mu'cemü'l-kehîr, XIX/440. H.no: 1069; (bu iki rivayette de soruyu soran şahsın İsmi belli değildir.) Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Müsned, 11/342-343, H.no:8496. Ahmed Muhammed Şâkir burada ismi belirtilmeyen soru sahibinin İbnü'l-Müntefık olduğunu ifade etti. (Bk.Müsned, VIIT/336 -tahkikinde-) Buharı, Zekât. 1; Müslim, îmân, 12. Bu hadisi 19/61. hadisle karşılaştırınız. Cerîr b. Abdullah el-Becelî de Hz. Peygamber'e (Sallailahü aleyhi ve sellem) bİatta bir şart koşmasını İstemiş, O (Sallailahü aleyhi ve sellem) da benzer bir şart koşmuştur. Bk.Müsned, IV/357, H.no: 19054; IV/363,H.no: 19116.

Heysemî, Îbnü'l-Müntefık el-Kaysı'den (RadıyaUahü anh) gelen rivayetin senedinde Abdullah b. Ebî Akıl el-Yeşkürî'nin bulunduğunu ve bu zatın kendisinden sadece oğlu Muğîre'nin nakillerde bulunduğunu ifade etti. (Bk. Mecma', 1/43) Muğîre b. Abdullah el-Yeşkürî ise sikadır. Müslim'in Sahih'inde hadisleri vardır. Ayrıca Heysemî, Muğîre b. Sa'd'ın baba veya amcasından rivayetinin Ahmed b. Hanbel'in oğlu Abdullah'ın ziyâdesi olduğunu belirtti. (Bk.Mecma', T/43)

Müzdelifc ve Arafat arasında iken benzer bir sorunun Sahr b. el-Ka'kâ' el-Bâhilî (Bk.İbnü'1-Esîr, Üsdü 'l-ğâbe, 111/13, Trc.no:2492) tarafından sorulduğu da rivayet edilmiştir.

iman ve islâm                                                                                              or

Katır satın almak için Küfeye gittim ve pazar yerine ulaştığımda daha pazarın kurulmadığım (gördüm). Arkadaşıma dedim ki:

'Mescide gitsek !'

Mescid o dönemde Hurmacılar içindeydi. Orada Kays kabilesinden İbn Müntefık isimli bir zat vardı. O anlatıyor:

Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) olduğu yeri bir kışı bana tarif etti.

Onu Mina'da aradım, şu anda Arafat'ta olduğunu söylediler. Kendisini buldum ve yanına yaklaştım. Bana:

.,ıU    'Rasûluliah'm yolundan çekil!' denildi.

Rasûlullah:

"Onu bırakın, istediğine ulaşsın," dedi.

Ben de yaklaştım ve yanma kadar geldim. Rasûlullah'ın bineğinin yularından tuttum, hatta bineklerimizin boyunları birbirine girdi, (ancak) Rasûlullah beni azarlamadı, (bundan men etmedi)172 ve dedim ki:

'Senden, beni cehennemden kurtaracak ve cennete girdirecek iki şey istiyorum.'

Rasûlullah göğe baktı, ardından başını yere eğdi ve sonra bana dönüp buyurdu ki:

"Eğer (böyle) kısa/özlü konuşursan, konuyu daha önemli hâle getirirsin, o hâlde söyleyeceklerimi iyi anlamaya/kavramaya çalış!

Allah'a şirk koşmadan ibadet etmeye devam et,

Farz namazı kıl, ., ,j j    Farz olan zekâtı ver,

Ramazan orucunu tut,

insanların sana davranmasını istediğin şekilde onlara davran, •      insanların     sana     davranmasını     istemediğin     şekilde     onlara daVHânmayı terk et!"

f, ''?İ      Sonra şöyle dedi: •,,.. .*;.    "Haydi, bineği bırak!"

■■''( ";      §(Benzer bir rivayette:)

'Ey Allah'ın Rasûlü! Cennete girdirecek ve ateşten koruyacak bir amel anlat!' dedim.

Rasûlullah (Saiiaiia/m aleyhi ve sellem) da buyurdu ki: "Bravo,  bravo,  Eğer (böyle) kısa/özlü konuşursan, konuyu daha önemli hâle getirirsin;

Bk.Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VIII/27, H.no: 7284; Ahmed eş-Şeybânî, el-Âhâd ve 7-mesânî, 11/458, H.no: 1259. İbn Hacer bu hadisin isnadının hasen olduğunu ifade etti. Bk.Fethu'l-Bârî, III/337. Heysemî ise bu hadisi Süveyd b. Huceyrin dayısından naklettiğini soruyu soranın ise dayısı (Sahr b. el-Ka'kâ' el-Bâhilî) olduğunu, senedinde bulunan Kuzâa b. Süveyd'in İbn Main ve diğer münekkidlerce sika, Buhârî gibi âlimlercc de zayıf savıldıSmı belirtti. Bk.Mecma; 1/44-45                                                                                   *      b

172 Muhammed b. Cuhâde rivayete şöyle devam etti;

86                                        ________________________         îman ve İslâm

Allah'a karşı takva sahibi ol, O'na şirk koşma,

(Ayrıca) Namaz kılmalı,

Zekât vermeli,

Haccı edâ etmeli ve

Ramazan orucunu da  tutmalısın,

Haydi, (şimdi) bineklerin yolunu aç, (serbest bırak)!.."

îman ve İslâm

i,                                                                                                                                                          l7,                                                   -,.,,,"■'

16/58-Amr b. Abese'den (RadıyaUahü anh):

Bir kişi Peygamberim iz'e (SatMiahü aleyhi ve sellem) şöyle dedi: 'Ey Allah'ın Rasûlü! İslâm nedir?'

"İslâm, kalbini aziz ve celil olan Allah'a teslim etmen, Müslümanların da senin elinden ve dilinden emin/güvenlik içinde olmalarıdır."

'İslâm'ın hangi kısmı daha önemlidir?' : ■■■'':   "İman, (Bir rivayette: Güzel ahlâk)" 'İman nedir?'

"İman, senin Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve ölümden sonraki dirilişe inanmandır, (Bİr rivayette: İman; sabır ve cömertliktir.)"

'İman'in hangi kısmı daha önemlidir?' .     "Hicret"

'Hicret nedir?'

,;i .,  ;V "Hicret, kötülükleri terk etmendir." y        'Hicretin hangi kısmı daha önemlidir?' ,*        "Cihad" /■'*•:■       'Cihad nedir?'

"Cihad, kâfirlerle karşılaştığın zaman çarpışmandır."

Sened: afuı ^f ^> ujî j* 'J^ &- jû J';^1 -4* &&■

Sahih: Müsned, IV/114, H.no:16964; Benzer rivayet için bk.IV/385, H.no:19328. İbn Mâce, Cihad, 15, H.no:2794; İbn Htbbân, 1/377, H.no:16Û; Ma'mer b. Râşid, XI/127, 190-191; Abdurrezzâk, Musannef, III112, H.no:4843; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, 1/56, H.no:22; VI /242, H.no:8014; Kitâbü'z-Zühdü'l-kebîr, U/274, H.no:706; Mervezi, Ta'zîm, 1/401, H.no:392; H/604, 607, H.no:644, 647; Müsnedü'l-Hâris, 1/158, H.no:13; Abd b, Hutneyd, 1/124, H.no:300-301; İbn Ebî Âsim, Kitâbüz-Zühd, 604. Heysemî, senedinde Şehr b. Havşeb'in bulunduğunu, zayıflığına rağmen sika sayıldığını ifade etti. Bk.Mecma\ 1/54, 61. Heysemî'nin belirttiği bu durum Şehr'in de yer aldığı mükerrer rivayetlerden biri içindir. Bennâ'nın tercih ettiği bu senedde Şehr yoktur. (Şehr b. Havşeb hakkında geniş bilgi için 14/14. hadisin tahricine bk.)

Amr b. Abese (RadıyaUahü anh), İbn Mâce'deki rivayette (Cihâd, 15, H.no:2794) Cihâdla ilgili soruyu kendisinin sorduğunu ifade etmektedir. Bûsirî ise Zevâidinde İbn Mâce'nin senedinde yer alan Muhammed b. Zekvân'm zayıflığı sebebiyle hadisin zayıf olduğunu söylüyor. Hâlbuki senedinde Şehr b. Havşeb bulunmaktadır. Buradan hareketle şöyle bir sonuca varılabilir. Bûsirî'ye göre, Şehr zayıf değildir.

Câbir'den (RadıyaUahü anh) şahidi için bk.Müsned, III/300, H.no:i4144; Müsned, m/302, H.no:14167; Müslim, Müsâfirûn, 164-165. Abdullah b. Hubşî el-Has'amî'den (RadıyaUahü anh) şahidi için bkMiisned, ITT/411-412, H.no:15337; Ebû Dâvûd, Vitir, 12, Rno:1449; Nesâî, Zekât, 49, H.no:2524; Dârimî, Salât, 135, H.no:1431; Beyhakî' e*-Sünenü'l-kübrâ, VI/81, IX/272, X/273.

88__________________________________________            îman ve İslâm

'Cihadın hangi kısmı daha önemlidir?'

"Atını feda edip kanı dökülen kişinin yaptığı (fedâkârlık),"

Sonra Rasûlullah şöyle buyurdu:

"İki  amel  var  ki   benzerinin  yapılması   dışında   daha   kıymetlisi yoktur; kabul olan hac ya da umre. "

îman ve İslâm_____________________________________________      89

17/59- Rıb'îb. Hıraş'tan (Radıyaüahu anh): i74

Amir oğullarından biri başından geçeni şöyle anlattı:

Kendisi Rasûlullah'ın (Sailailahu aleyhi ve sellem) yanına girmek için izin istedi. 'Gireyim mi?' dedi.

Peygamberimiz yanında hizmet eden kişiye:

"Onu çıkar, çünkü güzel izin almadı ve şöyle demesini söyie; es-Seiâmü aleyküm, girebilir miyim?"

Ben de bunu işittim ve dedim ki:

'es-Selâmü aleyküm, girebilir miyim?'

Bana Rasûlullah (Saiiaitahu aleyhi ve sellem) izin verdi, yanma geldim ve dedim ki:

'Bize ne getirdin?'

"Ben size; sadece Allah'a ibadet etmeniz, hiçbir şeyi ortak koşmamanız, Lât ve Uzza gibi putları terk etmeniz, gece-gündüz beş vakit namaz kılmanız, her sene bir ay oruç tutmanız, Kutsal Mabedde (Kâbede) hac yapmanız ve zenginlerden alıp fakirlere dağıtmanız şeklinde hayırlı (Birdin) getirdim."

'Bilmediğin bir şey kaldı mı?'

"Allah bana sadece hayırlı/faydalı olanı öğretti, Bazı bilgiler var ki Allah'tan başkası bilmez, (ve âyette buyurulur ki): 'Kıyamet vakti, yağmurun yağması, rahimlerdeki cenin hakkında teferruat, kişi yarın ne kazanacak ve nerede ölecek bilgileri sadece Allah'a aittir. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir.' "

Sened: js J ^j J jy    J

Sahih: Müsned, V/368-369, H.no:23021; îbn Ebî Şeybe, V/242, H.no:25672; Buhâri, el-Edebü l-müfred, s.372, H.no:1084; Ebû Dâvûd, Edeb, 127, H.no:5177; Beyhakî, es-Sünenü V-kübrâ, VIII/340; Heysemî, ricalinin sika imamlardan oluştuğunu ifade etti. Bk. Mecma\ 1/42-

43.

îman ve İslâm                                                                                                91

■-' i>^"" 18/60-Cerir b. Abdullah el-Becelî'den (Radıyaliahüanhy. l/5

.    Rasûlullah (SaiMiahü aleyhi ve seller») ile sefere çıkmıştık. Medine'den Bifâizfuzaklaşınca bineğini bize doğru koşturan bir yolcu gördük.

.   Rasûlullah dedi ki:

"Bu kişi sanki sizinle görüşmek istiyor."

Sened: oıiij 'J* ^£- y\ isli- ijl-y/J, 'j^~>\ ı£l>.

Hasen: Müsned, IV/359, H.no:19076; Benzer rivayetler için bk. IV/357, H.no: 19059; IV/362. H.no:19llO; Tayâlisî, 11/54-55, H.no:704 (muhtasar olarak): İbn Ebî Şeyhe, 111/13, H.no: 11628; Humeydî, 11/353. H.no:808: İbn Mâce, Cenâiz, 39, H.no:1555; Mervezî, Ta'zîm, 1/412-415, H.no:406; Tabcrânî, el-Mu'cemü'l-kebir, 11/317-320, H.no: 2319-2329: Beyhakî, Şuabü'l-îmân, IV/54-55. H.no:4318; Heysemî, senedinde Ebû Cenâb'ın tedlis ve an'ane yaptığını ifade etti. Bk. Mecma', 1/41-42. İbn Haccr, senedde yer alan Zâzân Ebû Ömer el-Kindî'nin saduk olduğunu ve irsal yaptığını, ayni zamanda Şiîiiğinin bulunduğunu ifâde etti. Bk. Takrîb. Trc.no:1976. Zehebî ise, sika olduğunu söyledi. Bk.Kâşif, Trc.no:i603. Bennâ, hadisi Hatîb el-Bağdâdî'nin Câbtr'den (Radıyailahü anlı) rivayet ettiğini (Bk.II/340-341, Trc.no:845 -Muhammcd b. Abdülmelik'in terccme-i hâlinde-), ayrıca İbn Ebî Hatim'in Tefsirinde, Hâkim et-Tirmizfnin Nevâdiru'l-ıısû/'ünde (Bk.IV/209) İbn Abbas'tan (Radıyailahü anhümâ) nakledildiğini, senedi verilen bu hadiste tedlis bulunduğu için Nesâî ve Dârekutnî tarafından da zayıf sayıldığını belirtti. Uk.Bülûğu'l-emânî, 1/17. Hadis İçin şu eserlere de bakılabilir: Suyûtî, Esbâbü vürûdi'l-hadis, I/î 13-115, no.60; İbrahim el-Huseynî, el-Beyan ve 't-ta 'rîf, 11/182; Hadisin şâhidleri için bk. Buhârî, Cihâd, 13 (Berâ'dan -Radıyailahü anh- nakledildi); Müslim, İmâra, 144; Tirmizî, Cenâiz, 53, H.no:1045 (Sadece kahirle ilgili bölümü İbn Abbas'tan (Radıyailahü anhümâ) rivayet edildi), özet olarak şu söylenebilir: Müsned'dc zikredilen hadis, bu senedi ile zayıftır. Ancak, kaynaklarına işaret ettiğimiz şâhidler, hadisi kuvvetlendirmektedir.

 îman ve İslâm

Yolcu bize yaklaştı ve selâm verdi. Biz de selâmını aldık.

Hz. Peygamber sordu:

"Nereden geliyorsun?"

'Eşim, çocuklarım ve kabilemden...'

"Nereye gidiyorsun?"

'Rasûluilah'ı görmek istiyorum.'

"İşte buldun, (o kişi benim.)"

'Ey Allah'ın Rasûlü! İman nedir? Bana öğret!'

"İman, Senin Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in de O'nun peygamberi olduğuna şehadet etmen, namaz kılman, zekât vermen. Ramazan orucunu tutman ve Kutsal Mâbed (Kâbe)de hac yapmandır."

'İkrar/kabul ediyorum.'

Bu arada devesinin ayağı bir fare/köstebek yuvasına girdi ve hayvan devrildi, sahibi de yere, kafası üstü düştü ve öldü.

RasÛluIlah (Sallallahü aleyhi ve seiiem):

"Adamı bana getirinVdeâl.

Ammar b. Yasir ve Huzeyfe (Radıyaiiahu anhüm) yerlerinden fırlayıp, ona koştular ve adamı doğrulttular.

'Ey Allah'ın Rasûlüî Adam ölmüş' dediler.

Peygamberimiz (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) başka bir tarafa döndü ve buyurdu ki:

"Benim başka tarafa döndüğümü gördünüz, çünkü ben iki melek gördüm, bu kişinin ağzına cennet meyvelerinden veriyorlar/damlatıyorlardı, anladım ki yolcu aç ölmüş."

Sonra şöyle devam etti:

"Vallahi, bu kişi Allah'ın, Kitabında belirttiği insanlardandır; îman eden ve imanına hiçbir günah bulaştırmayanlara gelince, işte onlar güvenlik içinde olan ve hidayeti bulanlardır.'(En'am 6/82) Haydi, kardeşinizi kaldırın!"

O kişiyi, su olan bir yere taşıdık, orada yıkadık, kokular sürdük, kefenledik ve kabire getirdik. RasûluİIah (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) da geldi, kabirin kenarına oturdu ve şöyle dedi:

"Kabri lahid(sapma) şeklinde kazın, şak (çukur) şeklinde değil. Çünkü lahid bizim, şak başkalarının sitilidir."

§Cerİr'den (Radıyallahü anh) İkinci rivayette: RaSÛlullah (Sailallahü aleyhi ve

seiiem) ile birlikte sefere çıktık. Yolda bir kişi yanımıza geldi... Devesinin ayağı bir fare/köstebek yuvasına girince ürktü ve olan oldu. (O kişinin ölümü üzerine) RasûluİIah (Saiiaiiahü aleyhi ve selkm) şöyle buyurdu:

"(İslâm'ı kabul ettikten sonra) az yaşayan ve çok ecir alan kişilerden oldu."

 

îman ve İslâm____________________________________________________Ş3_

§Yine Cerir'den (Radıyallahü anh) üçüncü rivayette: Bir kişi geldi ve Müslüman oldu. Yolda RasûluİIah (SaiMlaM aleyhi ve selkm) ona İslâm'ı Öğretirken bineğinin ayağı bir fare/köstebek yuvasına girdi, hayvan sahibinin boynunu kırdı ve o zat öldü. RasûluİIah (SaUaüahn aleyhi ve selkm) yanma geldi ve "(İslâm'ı kabul ettikten sonra) az yaşayan ve çok ecir alan kişilerden oldu (Râvi Hammad bunu üç kere tekrarladı) lahid bizim, şak başkalarının sitilidir." buyurdu.

AÇIKLAMA

Lahd, (kelime mânâsı;) bir şeyden sapmak, ayrılmak demektir. Dinden sapan kişilere de mülhid denir.

(Istılah mânâsı;) kabir kazılırken çukurun kıble tarafını biraz fazla oymaktır ki çukur o tarafa sapar, derinleşir ve kıble tarafındaki bu derinlik, cenaze konacak kadar olur. Sonra üzeri kerpiç ve kamış gibi şeylerle örtülüp toprak atılır ve çukur doldurulur. Bu nedenle Türkçede lahd'e 'sapma'' denir.

Şak ise, yarmak mânâsmdadır. Istılahda, kabrin ortasını derinleştirip, iki kenarını biraz yükseltmektir. 176

19/61-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anhy.

177

İbn  Hacer,- Fethu'1-Bârî,  III/213;  Nevevî, Şerhıı Sahihi Müslim, VII/34"  Azimâbâdî, Avnü 7- Ma 'bûd, VIII/286-287

177

»ened:

Sahih: Müsned H/342-343, H.no:8496; Buharı, Zekât, I; Müslim, îmân, 15; İbn Huzeyme, IV/12; Beyhakî, es-Sünenü't-kübrâ, IV/83, H.no:7029. Ahmed Muhammed Şâkir. bedevinin Ibnü'l-Müntefık olduğunu söyledi. Bk.VIIl/336 (tahkiki). Bu rivayeti 15/57.hadis ile karşılaştırınız. Benzer bir rivayet Ebû Eyyûb el-Ensâri'den (Radıyaiiahu anh) rivayet edilmiştir. Bk. Müslim, îmân, 12-14. Câbir'den (Radıyallahü anh) gelen bir rivayette ise, soru soran şahıs Nu'mânb. Kavkâl'dır (Radıyallahü anh). Bk. Müslim, îmân, 16-18

94________________________________________________îman ve İslâm

Bir bedevi RasÛlullah'a (Sallallahü aleyhi ve sellem) geldi ve dedi ki:

'Ey Allah'ın Rasûlü! bana öyle bir amel Öğret ki onunla cennete

gireyim'.

Rasûlullah şöyle buyurdu:

"Sadece Allah'a ibadet etmen, hiçbir şeyi O'na ortak koşmaman, farz namazı kılman, farz olan zekâtı vermen ve Ramazan orucunu tutman

(gerekir)."

Bedevî;

"Vallahi, bundan ne fazlasını yaparım ve ne de eksiğini" dedi ve

gitti. Rasûlullah şöyle buyurdu:

"Cennetlik birine bakmak kimin hoşuna giderse, bu kişiye baksın!.."

178

20/62-Ebû Süveyd el-Abdî'den:

İbn Ömer'in (Radıyallahü anhümâ) evine gitmiştik. Kapıda bekledik, izin vermesi biraz gecikince, ben kalktım ve kapı deliğinden içeriye baktım. İbn Ömer bunu anlamıştı ve bize izin verdi, içeri girince de sordu:

'Az önce hanginiz kapı deliğinden içeri baktıT

'Ben,' dedim.

V: '■        'Neden evimi gözetleme cesaretinde bulundun ? l79 **''"":       'İzin gecikince baktım, kötü bir niyetim yoktu.'

Sonra oradaki kişiler bazı sorular sordu, İbn Ömer dedi ki :

Rasûlullah 'in (Sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle dediğini işittim:

"İslâm beş şey üzerine bina edilmiş (Bir dindir): (Bunlar da) Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'İn Allah Rasûlü olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, Kutsal Mâbed (Kâbe)de hac yapmak ve Ramazan orucunu tutmaktır."

Dedim ki:

'Ey Ebû Abdurrahman, Cihad hakkında ne dersin?' v\         ''Kim cihad ederse kendisi için yapmış olur.'

§(Diğer rivayette:) Yezid b. Bişr,   hadisi   İbn Ömer'den (Radıyaiiahü

anhîimâ) aynı şekilde nakletti (ve ekledi): Sonra orada bulunan biri:

'Ya, Allah yolunda yapılan cihadın durumu?...' deyince İbn Ömer: 'Cihad güzel/mükemmel (Bir harekettir), Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve

sellem) bize böyle aktardı" diye cevap verdi.

Seneo:   ^

Sahih: Müsned, 11/92-93, H.no:5672; Benzer rivayetler için bk.II/143, H.no:6301; 11/26, H.no:4798; 11/120, H.no:60I5; ^«/KÎrf, îmân, 1; Müslim, îmân, 22; 7>mfef, îmân. 3. H.no:2609; Nesâî, îmân, 13, H.no:4998; es-Sünenü'l-kübrâ, VI/531, H.no:11732; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XII/309, H.no:13203: XII/4I2, H.no:13518; el-Mu'cemü'l-evsat, III/442, H.no:2951; VII/273-274, H.no:6529; VI1/146, H.no:6260 (Bu eserdeki rivayetlerin hepsi de ibn Ömer'den -Radıyallahü anhümâ- naklediidi); ibn Hıbbân, 1/188, H.no: 158; IV/294, H.no: 1443 (İbn Ömer'den -Radıyallahü anhümâ- rivayet edildi): İbn Huzeyme, 1/159, H.no:308-309, IH/187, H.no: 1880; Ebû Nuaym, Mtistahrec, T/109-110, H.no:98-102: Beyhakî. es-Sünenü'l-kübrâ, 1/358, H.no:1561; IV/81, H.no:7013; IV/199, 7680; Şuabü'l-îmân, III/288, 428, H.no:3567, 3972; Humeydî, 11/308, H.no:703; Ebû Ya'lâ, X/164, H.no:5788; Abd b. Humeyd, 1/261. H.no:823. Heysemî, Ebü'l-Esved ve Bereke b. Ya'lâ et-Temîmî'yi tanımadığını belirtti. Bk.Mectna', VII1/44. Ancak İsmi verilen râvîler Ebü'l-Esved değil, Ebû Süveyd; diğeri de et-Temîmî değil, et-Teymî'dir. Sehven veya hatâen böyle yazılmış olabilir.

Kelimenin lafız anlamı; ',..helal saydın,7 şeklindedir. Ancak anlaşılması için Türkçeye, '...cesaretinde bulundun,' olarak terceme edildi.

21/63-Cerir b. Abdullah'tan (Radıyaüahü anhy. 18°

Rasûlullah (Saiiatiahn aleyhi ve seüem) şöyle buyurdu:

"İslâm beş şey üzerine bina edilmiş (Bir dindir): (Bunlar da) Allah'tan başka ilâh olmadığına şehadet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, Kutsal Mâbed (Kâbe)de hac yapmak ve Ramazan orucunu tutmaktır."

22/64-Ziyâd b. Nuaym el-Hadramî'den (Radıyaiiahu anhy.

ısı

180 Sened:

Sahih: Müsned, lV/363-364, Hjio:19117; Benzer rivayet için bk.IV/364, H.no:19123. Taberânî, el-Mu 'cemü 'l-kebîr, 11/326-327, H.no:2363-2368; el-Mu 'cemü 's-sağîr, It/60, H.no:782; Ebû Ya'lâ, XIIl/489, 496, H.no:7502, 7507; İbn Abbas'tan (RadıyaUaim anhümâ) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XII/I74, H.no: 12800. Ebû Ya'lâ ve Taberânî'nin de bu hadisi rivayet ettiğini vurgulayan Hcysemî, Ahmed b. Hanbel'in senedinin sahih olduğunu açıkladı. Bk. Mecma', 1/47.

Sened: ii'J <J J, ;>lSı j- jyjy J\ 'je ^-J- ^i J \j_ 'cj- si^J ^ı •&%- jıi ±^ 'J *3 tfüi-

Sahih: Müsned, IV/200-201, H.no:I7717. Münzirî, hadisin Ziyâd b. Nuaym el-Hadramî tarafından mürsel olarak rivayet edildiğini, senedinde ise İbn Lehîa'nın bulunduğunu, ayrıca hadisin Umara b. Hazm (Radıyctîîahü anh) tarafından da merfû olarak nakledildiğini belirtti. Bk.Terğîb, 1/216, 308, H.no:822, 1139. Burada şunu eklemekte fayda var: Münzirî, Ziyâd'i ya sahâbî olarak görmüyor ya da bunun sahâbî mürseli olduğunu kastediyor. Heysemî, hadisin Taberânî'nin el-Mu 'cemü 'l-kebîr'inde de rivayet olunduğuna ve Ahmed b. Hanbel'in isnadında İbn Lehîa'nın bulunduğuna dikkat çeker. Bk. Mecma', 1/47.

Ebû Abdurrahman Abdullah b. Lehîa b. Ukbe el-Hadramî el-Mısrî hakkında İbn Hacer, "Sadûktur. Kitapları yandıktan sonra ihtitât etti. İbnü'l-Mübârek ve İbnü'l-Vehb'in kendisinden rivayetleri daha doğrudur. Müslim'in ricalinden biridir," der. Bk. Takrîb, Trc. no.3563. Zehebî ise zayıf sayıldığını İfade eder ve Ebû Dâvûd kanalıyla Ahmed b. Hanbel'in bu zât hakkında şöyle dediğini nakleder: "Çok hadis rivayet etmiştir, zabt ve itkânında Mısır'da O'nun gibi kim vardır?" Bk.Kâsif, Trc. no.2934. Kâşifin haşiyesinde Ebü'1-Vefâ:

îman ve İslâm

Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu:

"Allah dört şeyi İslâm'da farz kıldı, Bir kişi bunlardan üçünü yapsa, hepsini yerine getirmedikçe faydalı olmaz, bunlar da; namaz, zekât' Ramazan orucu ve Kutsal Mâbed (Kâbe)de  hac yapmaktır."

23/65-Hz.AIİ'den (Radıyallahü anh)4.]S2

Hz. Peygamber (Saiialiahu aleyhi ve seiiem) dedi ki: "Dört şeye inanmayanın imanı (kabul) olmaz; Allah'tan başka ilâh olmadığına ve benim de,   doğrularla ıs3 gönderilen   Allah elçisi olduğuma

"İhtilât tarihinin h. 169 veya 170 yılları olduğu için bu tarihten önceki rivayetleri makbuldür. Sonrakiler merdûd ve zayıftır'der. Buna göre, h. 174 yılında vefat eden İbn Lehîa'nın 4-5 yıllık dönemdeki rivayetlerinin iyi bir tetkik ve araştırmaya tabî tutulması gerekliliği kanaatine varılabilir. İhtilâfından önce kendisinden hadis nakleden râvîler şunlardır: Evzaî, Şu'be, Süfyân es-Sevrî, Amr b. el-Hâris... Bu râvîler İbn Lehîa'nın kitapları yanmadan yani ihtilâtmdan önce vefat eden kişilerdir. Yine Abdullah b. Mübarek, Abdullah b. Vehb, Abdullah b. Mesleme el-Ka'nebî ve Abdullah b. Yezîd el-Mukrî ise ihtilâtmdan sonra İbn Lehîa'dan nakilde bulunmadılar. Rivayetlerine son verenler arasında Kuteybe b. Said, Velid

b. Mezîd el-Beyrûtî ve Abdurrahman cl-Mehdî de sayılabilir. Bk.îbn Hacer, Lisânü 'İ-Mîzan, I/1Û.

182 c

sened:

Sahih: Müsne'd, 1/97, H.no:758; Benzer rivayeti için bk.I/133, H.no:l 112 (Bu rivayette Hz Ali »e Kıb parasında müphem bir râvî bulunmaktadır). Abdullah b. Ahmed, es-Sünne. 11/390. ■no:845;  Tirmizî,  müphem râvî bulunmayan rivayeti  tercih etti.  BkSünen   Kader    10 H.no:2145; ibn Mâce, Mukaddime, 10, H.no:81; İbn Hıbbân, 1/201-202 H nol78 (Heysemî' Mevarıd, 1/125, H.no:23); Ebû Ya'lâ, 1/290, 438, H.no:352, 583; Hâkim   Müıtedrek  1/8?' "-no:90, 92; Makdisî, Muhtara, 11/64-66, H.no:440-444; Bezzâr, III/1I6   H no-904- Abd b tiumeyd, 1/54, H.no:75; Lâlkâî, Vtikâdü ehli's-sünne, IV/620, H.norl 105; İbn Ebî Âsim, es-y£me> II/43°- H.no:887; Bennâ senedinin ceyyid olduğunu belirtti. Bk.Bülûğu 1-emânî, 1/80. Lafız mânâsı, 'hak //e,'dir.

98_________________________[________________________îman ve İslâm

şehadet  etmedikçe,  ölümden  sonraki  dirilişe  ve  ayrıca     kadere  iman etmedikçe (tam inanmış) olmaz."184

1 VS

24/66-es-Sedûsî (yani Ibnü'l-Hasasıyye)'den (Radıyailahü <mhy.

Rasûlullah'a (SaüaiiaM aleyhi ve sellem) biat etmek için geldim. Bana, 'Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in de O'nun kulu ve elçisi olduğuna şehadet etmeni, namaz kılmamı, zekât vermemi, İslâm'ın farz kıldığı haccı eda etmemi, Ramazan ayında oruç tutmamı ve Allah yolunda cihad etmemi' şart koştu.

Ben de,

(Ey Allah'ın Rasûlü! Vallahi bunlardan ikisine gücüm yetmez; onlar da cihad ve sadakadır. Çünkü insanlar, savaştan kaçana Allah'ın gazap ettiğini söylüyorlar. Ben ise savaşa katılırsam, nefsimi korku kaplar ve ölmeyi arzu

IS4 (Hz. Alî'den (Radıyallahü anh) gelen diğer rivayet;) Rasûluliah (Sallallahii aleyhi ve sellem) şöyle dedi: " Bir kişi şu dört şeyi kabul etmedikçe iman etmiş olmaz; Allah'a ve beni gerçeklerle gönderenin Allah olduğuna iman etmesi, ölümden sonraki dirilişe, ayrıca hayır ve şer yönleriyle Kadere İnanması gerekir. "

185 Sened: ^£Jı J^J\ ^î ^ ^~L 'Ji iui- istU- i^/\ J\ J, £j 'J* ^î'jı ^JJ jJJ^ 'J,_ «îıı İ4İ tfii. *&■& 'J> C/"; &~ Sahih: Müsn'ed, V/224, H.no:21849. Taberânî, el-Mıı'cemül-kebîr, 11/44, H.no:I233-1234; Hâkim, Müstedrek, IT/89, H.no:242I; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, IX/20; Suabü'l-îmân, III/187, 3296; Mervezî, Ta'zîm, 1/440, H.no:451; İbn Asâkîr, Târîhu Dımask X/309. Heysemî "Ahmed b. Hanbcl'in râvîleri sika kabul edilen kimselerdir," dedi. Bk. Mecma', 1/42.

îman ve İslâm

99

etmez.  Sadakaya gelince, benim malım, küçük bir koyun sürüsü ve on

deveden ibarettir. Bunlar da ehlimin geçim kaynağı ve bineğidir' dedim.

Rasûlullah (Saiiallahü aleyhi ve sellem) elimi tuttu ve salladı, sonra da şöyle

buyurdu:

"Sadaka yok, cihad yok... O hâlde cennete nasıl gireceksin?"186 Bunun üzerine, 'Ey Allah'ın Rasûlü! (Tamam) sana biat ediyorum'

dedim ve hepsi için biat ettim.

25/67-İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ)-}*1

Rasûlullah (Saiiallahü aleyhi ve sellem), Muâz b. Cebel'i Yemen'e göndereceğinde şöyle dedi:

"Sen Kitap ehli bir topluluğa gidiyorsun. Onları, 'Allah'tan başka ilâh   olmadığına   ve   benim   de   O'nun   peygamberi   olduğuma   şehadet

Lalız manası  niçin' dir. Anlaşılması için 'nasıl' şeklinde terceme edildi.

1S7C          j        -         <        .                 -                                  .'   

sened: ^ ^ ^ ^ J *u\ jŞJJ»;^ 'J^a su^ı 'j; cjr} ısü. ^ u&.

Sahih: Müsned, 1/233, H.no:2071. Buhârî, Zekât, 1, 41, 63; Mezâlim, 9; Meğâzî, 61, Tevhîd, 1; Müslim, îmân, 29; Ebû Dâvûd, Zekât, 5, H.no: 1584; Tirmizi, Zekât, 6, H.no: 625; Nesâî, Zekât, 46, H.no: 2520; es-Sünenü'l-kübrâ, 11/30, H.no:2301; İbn Mâce, Zekât, 1. H.no:1783; Dârimî, Zekât, 1, H.no: 1622; 9, H.no:1638; Abdürrezzâk, Musannef, V/215-216, H.no:9420; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XI/426, H.no:12207; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, IV/96* H.no:7068; VII/7, H.no:12907, 12915; Şuabü'l-îmân, I/I01, H.no:88; IH/185, 186, H.no:3292; İbn Ebî Şeybe, 11/353, H.no:983I; 11/362, H.no:9918; Dârekutnî, Sünen, 11/135-136, H.no:4; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/114, H.no:110; İbn Htbbân,\W26S, H.no"5058- İbn Huzeyme, IV/23, 58. H.no:2275, 2346; İbn Mende, îmân, 1/252-253, H.no-'l 16-117- Adenî '*"*■- I/I41,H.no:76

100                         ___________________________________îman ve İslâm

etmeye' çağır. Eğer bunu kabul ederlerse, izzet ve celâl sahibi olan Allah'ın 'her gün ve gece onlara beş vakit namazı farz kıldığını' bildir. Bunu da kabu! ederlerse, Allah'ın 'zenginlerden alınıp fakirlere dağıtılması şartıyla mallarından sadaka vermeyi farz kıldığını' bildir. Bunu kabul ettiklerinde, sakın (zekât olarak) onların mallarından en iyilerini alma/seçme, bir de mazlumun bedduasından sakın, çünkü onunla izzet ve celâl sahibi Allah arasında hiçbir engel/perde yoktur."

* İmanın Bölümleri ve Misali

îman, dinin hayata yansıyan Önemli bir boyutudur. Bazı parçaların birleştirilmesi ile Allah ve Rasûlünün istediği iman ortaya çıkar, imanın bu bölümleri, hadislerde bir bütün olarak geçtiği gibi parça parça olarak da açıklanmıştır. 'Haya imandandır' ya da ıKim Allah'a ve âhiret gününe iman ederse misafirine ikramda bulunsun!..'' şeklindeki ifadeler bunun en meşhur örneklerindendir.   ,

26/68-Ebû Hüreyre'den (RadtyattaM anhy. Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

"İman altmış dört bölümdür; En üstte 'Allah'tan başka ilâh yoktur' sözünü kabul etmek ve en altta da 'insanlara sıkıntı veren bir nesneyi yoldan çekmek/kaldırmak' bulunmaktadır."

Sened: ^^ ^ 'J* "4y^ Jt »J1--* ^ r^ 'J>. & ^-^- *~? £^-

Sahih: Müsmd, 11/379, H.no:8910; Benzer rivayet için bk. 11/445, H.no:9709-97I0; Buhân, îmân, 3; Müslim, îmân, 38, 57; Tirmizî, îmân, 6, H.no:2614 (hasen-sahİh); Nesâî, îmân, 16, H.no: 5001-5003; Ebû Bâvûd, Sünnet, 15, H.no:4676; îbn Mâce, Mukaddime, 9, H.no:57. Bir sonraki (27/69.) hadise bk.

27/69-Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahu anhy. m

Rasûlullah (Saiiaiiahü akyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

"İman yetmiş küsur bölümdür; En üstte 'Allah'tan başka ilâh yoktur' sözünü kabul etmek ve en altta 'insanlara sıkıntı veren bir nesneyi yoldan çekmek/kaldırmak' bulunmaktadır, haya da imanın bir parçasıdır."

AÇIKLAMA

İmanın bölümlerini açıklayan müstakil kitaplar telif edilmiştir. Beyhakî'nin (v.458/1066) Şuabu'l-îman'ı I9D bunlardan birisidir. Beyhakî bu çalışmasında imanı iki kısımda inceler; hafi (mücerred) iman ve celî (müşahhas) iman:

a- Hafi iman, Allah ve Rasûlünden gelenlere zihnen ve kalben inanmak, doğru olduğunu kabullenmektir.

b- Celi iman, Beden ve uzuvlarla yerine getirilen ibâdet (kulluk) kısmıdır ki bu, mücerret imanın dışa yansımasıdır. Temizlik, namaz, oruç, cihad vd...191

Kur'ân ve Sünnet incelendiğinde bazı ibareler görülür,192 bunlardan yola çıkarak imanın bölümlerini tespit etmek mümkündür. Ana başlıklar hâlinde imanın şubeleri şunlardır:

Sened: jJC* ^f 'j> &* j, <â _ı> ^ jc* ^f ^; j^. u;>( ju âiL ^ SvU 1&- jıî c

Sahih: Müsned, 11/414, H.no:9332; A/a'mer b. Râşid, XI/126-127, H.no:20105; Abdullah b. Ahmed, es-Sünne, 1/375; Buharı, îmân, 3; el-Edebü 'l-müfred, s.209, H.no:598; Müslim, îmân, 38, 57; Tirmizî, îmân, 6, H.no:2614; Mwâ?, îmân, 16, H.no: 5001-5003; Ebû Dâvûd, Sünnet, 15, H.no:4676; îbn Mâce, Mukaddime, 9, H.no:57; îbn Htbbân, 1/192-193, 202, 207, H.no:166-167, 181, 191; îbn Ebl Şeybe, V/212, 305, H.no:25339, 26343; VI/169, H.no:30416; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/127, H.no: 147; Taberânî, el-Mu'cemü'1-evsat, V/359, H.no: 4709; VI1/484, H.no:6958; IX/462, H.no:8999; Beyhakî, Şuabü'-îmân, 1/33, H.no:2; î'tikâd, 1/177; Hallâl, es-Sünne, III/586; İbn Mende, îmân, 1/297, H.no:147

Beyhakî'nin söz konusu eseri, bu konuda hazırlanan en hacimli hadis kitabıdır. Kendisi burada hadisleri senedleriyle rivayet etmiştir ki bu da kitabin bir başka orijinal tarafıdır. Beyhakî, eserinde imanın bölümlerini 7 cilde yayarak 77 kısımda incelemiştir, bu kıymetli eserin de mutlaka Türkçeye terceme edilmesi gerekir.

Ayrıca Abdülcelil b. Musa el-Kasrî'nin (v.608/1211) Şuabü 'l-îman isimli iki ciltlik eseri de bu konuda muhtasar bir çalışmadır. 191 Beyhakî, Şuabu 'l-îman, 1/35-36

Örnekler için bk.

   Ey İman edenler... / eğer mü'minseniz... / iman edenler...

    Sizden birisi iman etmiş olmaz, tâ ki... / kim Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsa.../ imandandır... /... imanın yansıdır /... bizden değildir...

102              _____________________________________________iman ve İslâm

1-Allah'a İman ve emirlerinin doğruluğunu kabul etmek,

2-Rasûlüne İman ve emirlerinin doğruluğunu kabul etmek,

3-Diğer Peygamberlere iman,

4-Meleklere iman,

5-Kur'ân'ın Allah kelâmı olduğuna iman ve doğruluğunu kabul etmek,

6-Diğer Kitaplara iman,

7-Kadere iman,

8-Âhiret gününe iman etmek,

9-Allah sevgisi,

10-Allah'm rahmetinden ümit kesmemek,

11-Allah'a tevekkül etmek,

12-RasûIullah sevgisi,

13-Rasûlullah'ı desteklemek,

14-Doğru bilgi öğrenme çabası,

15-Doğru bilgilerin yaygınlaşması için çalışmak,

16-Küfre düşmekten korkmak ve dikkatli olmak,

17-Kur'ân eğitimine önem vermek,

18-Temizlik,

19-Namaz kılmak,

20-Zekât vennek,

21-Oruç tutmak,

22-Ttikâfa girmek,

23-Hac yapmak,

24-Cihad etmek,

25-Müslümanları korumak,

26-Savaşta sebatkâr olmak ve kaçmamak,

27-Ganimette haksızlık yapmamak,

28-Akitlere (sözleşmelere) dikkat etmek,

29-AIlah'm nimetlerini yalanlamamak/nankörlük yapmamak,

30-Dilİ korumak ve doğruyu söylemek,

31 -Sadıklarla/şuurlu kişi lerle beraber olmak,

32-Emaneti korumak ve hainlik yapmamak,

33-Cinayet işlememek ve cana kıymamak,

34-Namusu korumak,

35-İnsanların malını haksız yere yememek,

36-Faiz işlemlerini terk etmek,

37-Helal olan şeyleri yemek ve içmek,

38-Helal olan giyecek ve kapları kullanmak,

39-Lehviyyatı (faydasız işleri) terk etmek,

40-Hare amalarda ölçülü olmak,

41-Haset ve kötü düşüncelerden kaçınmak,

42-Ahlâksızhğm yayılmasını engellemek,

43-Samimiyetle hareket etmek,

44-Sevap kazandığında sevinmek ve günah kazandığında üzülmek,

45-Günahtan sonra tövbe etmek,

46-Şeâİre (Allah'ın yeryüzündeki sembollerine/kutsal şeylere) saygı duymak,

47-Allah ve Rasûlüne itaat eden emir sahiplerine itaaat etmek, 48-İslâm toplumundan ayrılmamak, 49-Adaletle hükmetmek,

50-Doğruları emretmek (yaygınlaştırmak) ve kötülüğü/yanlışları nehyetmek (ortadan kaldırmak),

51 -Erdem ve takvada yardımlaşmak,

52-Günah ve düşmanlıkta yardımlaşmamak/destek olmamak,

53-Hayâ sahibi olmak,

54-Anne-babaya iyilik yapmak/iyi davranmak,

55-Akraba ile irtibatı kesmemek,

56-İyi ahlâklı olmak,

57-Akraba ve komşulara ihsanda bulunmak/yardımcı olmak,

58-Eşinin ve çocuklarının haklarına riâyet etmek,

59-Mü'minleri sevmek ve selâmı yaygınlaştırmak,

60-Hastaları ziyaret etmek,

61-Hapşıran/aksıran kişiye rahmetle dua etmek,

62-Saldırgan kâfir ve bozguncularla mücadele etmek,

63-Misafire ikramda bulunmak,

64-Müsfumanların hatalarını örtmek ve yaymamak,

65-Musibetlere karşı sabretmek,

66-Zühd sahibi ve kısa emelü olmak,

67-Gayret sahibi (korunması gereken değerlerde hassas) olmak,

68-Lağv (boş/saçma şeyler) ile oyalanmamak,

69-Cömert olmak,

70-KüçükIere merhametli ve büyüklere saygılı olmak,

71-Allah için sevmek ve Allah için kızmak,

72-Kendİsİ için istediğini kardeşi için de istemek

73-Ensar ve Muhaciri sevmek,

74-İnsanIara sıkıntı veren bir nesneyi yoldan çekmek/kaldırmak ...

28/70-Nevvâs b. Sem'ân el-Ensârî'den (Radıyaliahüanhy. i93

Rasûluliah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu:

"Allah 'doğru yolun' anlaşılması için bir misal verir, bu misalde yolun iki yanı duvarlarla kaplıdır, duvarlarda açık kapılar ve kapıların üzerinde yere kadar uzanan perdeler bulunmaktadır. Yolun başında bir davetçi şöyle nida eder:

(Ey İnsanlar, hepiniz yoldan gidin, ayrılmayın!..'

Yolun ortasındaki bir başka davetçi de ıbu yolda yürümeye' çağırır, kapıların perdelerini açmaya çalışanlara  şöyle nida eder:

'Ne yapıyorsun!..Orayı açma, eğer açarsan içeri dalarsın.'

'«Sened: vf^ifc-^ J . .^ Hascn: Müsned, IV/182-183, H.no:17566, 17568; Tirmizî, Edeb, 76, H.no: 2859 (garib); Hâkim, Müstedrek, 1/144, H.no:245; Râmehıırmuzî, Emsâîü'l-hadîs, 1/14, H.no:3; Beyhakî, Şuabii'l-îmân, V/445, H.no:7216; İbn Ebî Âsim, es-Sünne, 1/14, H.no:18; Mervezî, 1/11, H.no:!6; DeySemî. Firdevs, 11/429, H.no:3885. Münzirî, hadisin İbn Mes'ûd'dan (Radıyaliahü anh) rivayet olunduğunu belirterek Rezîn'e nisbet ettikten sonra Ahmed ve Bezzâr tarafından da hasen bir ynila nakledildiğini söyledi. Bk. Terğîb, fil/171, H.no:3537- Bennâ, senedinin ceyyid olduğunu belirtti. Bk.Bülûğtı'î-emâni, 1/84. Hadisin senedinde yer alan Hasan b. Sevvâr için İbn Hacer "saduk" ifadesini kullanır. Bk.Takrîb, Trc.no:I247. Aynı şekilde Muâviye b. Sâiih için de "sadûk" tabirini kullanır. Bk. Takrîb, Trc.no:6763.

fman ve İslâm

(Dikkat edin!) Bu yol İslâm'dır.Yolun iki tarafındaki duvarlar Allah'ın sınırlandır, açık kapılar Allah'ın yasaklarıdır, yolun başındaki davetçi izzet ve celâl sahibi olan Allah'ın Kitabıdır, yolun içindeki davetçi de Allah'ın her Müslümanın kalbine yerleştirdiği nasihatçı (imandır).'

194

* İmanın Bazı Özellikleri ve Alâmetleri

İnanan bir İnsanda, imanın bazı görüntüleri bulunmalıdır. Bu da öncelikle teslimiyet ve fedâkârlıktan oluşur. Hayatında imanın etkisi bulunmayan kişinin bu dinden faydalanması söz konusu değildir.

Allah Teâlâbuyurdu:

'Mü'minlerden öyle kişiler var ki Allah'a verdikleri sözde durdular. Onlardan kimi (şehid olarak) adağını yerine getirdi ve kimi de beklemektedir. Onlar sözlerini hiçbir zaman değiştirmediler.* (Ahzâb 33/23)

Allah Teâlâ buyurdu:

'Ki onlar Allah'ın risâletini başkasına tebliğ edenler ve (sadece) Allah'tan çekinip Allah'tan başkasından da korkmayanlardır. Hesap görücü olarak Allah yeter.' (Ahzâb 33/39)

(Nevvas'tan -Radıyaliahü anh- bir başka rivayet;) Rasûluüah (Sallallahü aleyhi ve selkm) bana şöyle dedi: "Allah 'doğru yolun1 anlaşılması için bir misal verir, (bu misalde) yolun iki yanı duvarlarla kaplıdır, duvarlarda açık kapılar ve kapıların üzerinde perdeler bulunmaktadır. Yolun başında bir daveîçi (bu yola) çağırır, yolun ortasındaki bir başka davetçi de (yolda yürümeye) çağırır. Allah sizi cennete çağırır ve dilediğini doğru yola iletir. (Dikkat edin!) Yokm ikt tarafındaki duvarlar Allah'ın hududları/sınırlarıdır, Allah'ın perdeleri açılmadıkça sınırlarından çıkılmaz. Yolun içindeki davetçi de Allah'ın !ıer Müslümanm kalbine yerleştirdiği nasihatçı (imandır)."

29/71-Süfyân b. Abdullah es-Sekafî'den (Radıyaiiahüanhy}95

RasÛlullah'a (Sallallahü aleyhi ve sellem):

'Ey Allah'ın Rasûlü, bana îslâmla ilgili başkasına196 sormayacağım

bir şey söyle!' dedim. Buyurdu ki: "Allah'a iman ettim' de, sonra da dosdoğru ol!"

§(Benzer ikinci rivayet:) Dedim ki:

'Ey Allah'ın Rasûlü, yapışacağım önemli bir şeyden bahset!'

Şöyle buyurdu:

"Rabbim Allah'tır' de, sonra da dosdoğru ol !"

Tekrar sordum:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Benim için korktuğun en sakıncalı şey nedir?'

Rasûlullah (Saihihhü aleyhi ve sellem) dilini işaret ederek:

"İşte bu" dedi.

Senedi «J 'J? =j*^ ^ fi^-* \2j^~ Uü îjjIi* _^ıj ^"] i2Ü-

Sahili: Müsned, III/413,' H.no:15354; İkinci rivayet için bk. 111/413, H.no:15355-15357; Ma'mer b. Râşid, XI/128, H.no:20111; Müslim, İmân, 62; Tirmizî, Zühd, 61, H.no: 2410 (hasen-sahih); İbn Mâce, Fiten, 12, H.no:3972; Dârimî, Rikâk, 4, H.no:2713-2714; Taberânî, el-Mıt'cemü't-kebîr, VII/69, H.no:6396, 6397; İbn Hıbbân, 11/146, H.no:938; VI1/482-483, H.no:5668-5670, 5672; Hâkim, Müstedrek, İV/349, H.no:7874; İbn Mende, 1/287, H.no:141. 156 (Bir rivayette: Senden sonra)

30/72-Abdullâh b. Mes'ûd'dan (Radıyaiiahaanhy.

197

Sened: ^'J^i-11 ~*J- '._* ±*^ ^ j-Ç^1 j* j'-^-i 'cs- ^ ^-^ -^ 'J-. '■^•^ ^'■i^-

Hasen: Müsned, 1/387, H.no:3672. Bezzâr, V/392, H.no:2Ü26; Taberânî, el-Mu'cemül-kebîı; X/227, H.no:10553; Beyhakî, Şuabü'l-İmân, İV/396, H.no:5524; Adenî, İmân., 1/127, H.no:64: Mervezî, Ta 'zîm, 11/591; Münzirî bu hadisin bir kısım âlimler tarafından hasen kabul edildiğini ifade etti. Bk.Terğîb, 11/347, H.no:2671; Heysem! hadisin Bezzâr tarafından rivayet edildiğini ve mechûl râvîlerin bulunduğunu belirtti. Bk.Mecma\ X/292. Eserinin bir başka yerinde ise râvî!erinin bir kısmının "mestur" olduğunu söylemiş, "ama yine de sikadırlar" dedi. Bk.Mecma ', 1/53. Ahmed Muhammcd Şâkir ise İbn Hacef in Mecmaıt 'z-zevâid'in elinde bulunan bir nüshasına kendi el yazısıya -"Râvilerînin hepsi ma'rûftur," kaydını düştüğünü ifade etti. Bk. Müsned, 111/539 (tahkiki).

Râvîlerİnden Sabbâh b. Muhammed b. Ebî Hâzini ei-Beceiî cl-Ahmcsî hakkında İbn Hıbbân "Sika râvîlerin adını kullanarak mevzû haber nakledenlerden biridir" ifadesini kullanarak çok zayıf saydı. Zehebî ise, İbn Mes'ûd'un (Radıyullahü anh) sözlerinden sadece ikisini merfû yaptığını söyledi. (Bk.Zehebh Mizânil'l-i'tidâL III/420. Trc.no:3853) Ahmed Muhammed Şâkir ise bu görüşün çok aşırı olduğunu belirtti. Bk. Müsned, III/538 (tahkiki). Ukaylî bu zât hakkında "Hadis rivayetinde hata eder ve mevkuf haberleri merfû yapardı," dedi (Bk. Duafâ, 11/213, Trc.no:750. Bk. Müsned, 1/387, H.no:3671-3672 (tahkiki). Buhârî, Mürre'den hadis naklettiğini ifâde ederek burada metni zikredilen hadisi örnek olarak verdi. Ohimlu veya olumsuz herhangi bir tenkide tabî tutmadı. Bk. et-Târîhu'l-kebit; IV/313, Trc.no:2957; Aynı şekilde Râzî (Bk.el-Cerhu ve't-ta'dîL IV/441, Trc.no: 1937). İbn Hacer (Bk.Lisânü'l-mîzân, VI1/247, Trc.no:3337) ve Zehebî de bir yorumda bulunmadı. (Bk.Kâşif, Trc.no:2369). Zehebî, Muğnî isimli eserinde Ahmed el-Iclî'nhı bu zât hakkında sika dediğini nakletti. Bk.el-Mıtğni fi 'd-duafâ, s.306, Trc.no:2858.

108                                                                                              îman ve islâm

RaSÛlullah (Salîallahü aleyhi ve sellem) ŞÖyle

"Allah rızıklarınızı aranızda taksim ettiği gibi ahlâkınızı/huylarınızı da taksim etti. İzzet ve ceiâl sahibi olan Allah, dünyalığı sevdiği-sevmediği herkese verir. Dîni ise sadece sevdiği kişilere bahşeder. O hâlde Allah kime (doğru) din nasîb etmişse onu seviyor demektir. Nefsimi elinde tutan Allah'a yemin ederim ki bir kişi dili ve kalbiyle teslim olmadıkça Müslüman olamaz, komşusu onun şerli hareketlerinden emin olmadığı sürece (tam) iman etmiş olamaz."

Dediler ki:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Nedir bu şerli hareketler?'

"Zulüm ve haksızlıktır. Bir kişi harama düşmeksizin mal kazanır ve ondan infakta bulunursa kendisine ancak bereket verilir, fakirlere dağıtması da Allah tarafından kabul görür, yaptıkları cehenneme karşı kendisini korur. (Dikkat edin,) kötülük kötülüğü silmez, kötülüğü ancak iyilik/sevap siler. Bir pislik hiçbir zaman başka pisliği temizlemez."

Jl/ /J-Iviuaz uan {Radıyallahü arifi).

Sened:  *jt 'jt- j^.'- 'Ji- jÇj ^i- ,^-lij \2j^- jule 'Z IJ^J liü- ^ı ,_jji- «İiı xi- ıl'ii-

Hasen: Müsned, V/247, H.no:22029, 22031. Taberânî. el-Mu'cemû'l-kebîr, XX/191, H.no:425-426; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, f/415, H.no:578. Heysemî "Birinci rivayette Rİşdin b. Sa'd var , ikincisinde ise İbn Lehîa var. Her ikisi de zayıftır." dedi. Bk. Mecmu', 1/61, 89; Heysemî, eserinin bir başka yerinde ise, "bu râvî ile deliî getirilip getirilmeyeceğinde ihtilaf bulunmaktadır." dedi. Bk.Mecma\ 1/121,1/202; Şehrin babass Muâz b. Enes'tir. O da Muâz b. Cebel'den (Radıyallahü anhümâ) rivayet etti.

Heysemî'nin Rişdin b. Sa'd için "zayıftır" dediği yerler için bk. Mecma', 1/60, 89, 214, 265; V/294, 295, 328; VI/13; VI/319; VII/52, 78; VIII/46, 81; IX/79; Heysemî, eserinin bazı yerlerinde ise "seyyiü'1-hıfz (hafızası kötü)" (1/266); "kendisiyle delil getirilip getirilmemesi hususunda ihtilaf vardır" (IX/70); ''ekseriyet zayıflığına hükmetti" (1/58, 209; VIII/223); "münkeru'i-hadis" (1/119); "cumhur, zayıflığı üzerinde görüş beyan etti; ancak sika sayan da olmuştur" (1/160); "Heysem b. Hârice ve bir rivayete göre Ahmed b. Hanbel sika; diğerleri zayıf saymıştır" (1/242; V/274); "Heysem b. Hârice sika saydı; Ahmed b. Hanbel ise "rikâk/zühd hadislerinde herhangi bir beis yoktur" dedi; fakat cumhur zayıf saydı" (11/74; V/118); "rikâk/zühd  had işlerindeki rivayetleri  hasendir"(X/31) "zayıftır,  ancak amellerin

jman ve İslâm____________________________________'.___________109

Kendisi Hz.Peygambere (Satiaiiahu aleyhi ve sellem) imanın en faziletli kısmını sordu. O da buyurdu ki:

"İnsanları Allah için sevmen, onlara Allah için kızman ve dilini Allah'ı zikirde kullanmandır."

'Ey Allah'ın Rasûlü! Başka nedir? '

faziletleri (rikâk/zühd hadisleri) ile ilgili rivayetleri kabul edilir" (X/123. 156); "hakkında tenkit var; ancak bazıları sika saymalardır" (11/24; IH/172, 239); "hakkında tenkit var" (11/301; 111/20); "baskın olan görüşe göre zayıftır" (V1I/203); "sika sayıldığı hâlde zayıftır" (İV/166, 300; V/25, 58, 101, 162: V1I/145); "zayıftır, mütâbaatlarla kuvvet kazanır" (V/290); "sika sayılmıştır" (IX/136) gibi ifâdelerle Rişdin'i tanıtır.

Bûsirî de Rişdin'in zayıf olduğunu ifade eder. Bk.Misbâhu'z-zücâce, 1/60, 67, 76 (zayıflığına rağmen hakkında ihtilaf edildi); Bûsirî, Rişdin'i zayıf sayan âlimlerin isimlerini de verirîbn Maîn, Ebû Hatim er-Râzî, Ebû Zür'a, Ncsaî, İbn Hibbân, Cüzcânî, İbn Yûnus, İbn Sa'd, Ebû Dâvûd, Dârekutnî ve diğerleri. İbnü'l-Cevzî ise Rişdin'in neslinin de zayıflıkla temayüz ettiğini söyler: Oğlu Haccâc, lorunu Muhammed b. Haccâc, torunun oğlu Ahmed b. Muhammed...Bk. Bûsirî Misbâhu'z-zücâce, III/124; İbnü'l-Ccvzî, el-llelü'l-mütenâhiye, 1/115, 354; 11/653, 939; İbn Ebî Hatim er-Râzî, I/el, 1/44; İbnü'l-Cevzî, Ahmed b. Hanbel ve Fellâs'ın da bu zâtı zayıf saydığını ekler. Bk. el-llelü'l-mütenâhiye, 1/53-354; Fakat, Ahmed b. Hanbel kendi eserinde sika olduğunu vurgular. Bk. el-Ilel ve Ma 'rifelü 'r-ricâl, 11/479, Trc.no:3145;

İbn Hacer, Rişdin'in zayıf olduğunu söyler ve Ebû Hâtim'in "İbn Lehîa'yı Rişdîn'e tercih ettiği" görüşünü nakieder. İbn Yûnus'un da: "Dininde sağlam biri idi. Sonradan gaflete düştü ve ihtilât etti." dediğini kaydetti. Bk. Takrîb, Trc.no: 1942. Zehebî ise Ebû Zür'a'nın "zayıftır" dediğini naklederek, hafızasının kötü olduğunu hatırlattı. Bk.Kâşif, Trc. no: 1575. Tirmizî, âlimlerin bu zatı, hafızasından dolayı zayıf saydığını söyler. Bk.Tirmizî, Cum'a, 17, H.no:5I3; Taharet, 40, H.no:54. (Ahmed Muhammed Şâkir ise Tirmizî'nin bu hadisinin haşiyesinde, zayıflığının tartışılabileceğini ifade etti.) Tirmizî'nin Sünen'iade bu zâtı zayıf saydığı hadisler için bk.Sıfatü cehennem, 4, H.no:2581, 2584; 10, H.no:2599: Kıraat. 1, H.no:2930; Tirmizî, Rişdîıı b. Sa'd'ın yer aldığı bir hadis için de "hasen-garib" hükmünü verir. Bk.Birr, 31, II.no: 1949; Tefsîr, 9/9, H.no:3093. Bir hadiste ise sadece "hasen" hükmünü verir: Deavât, 64, H.no:3476. Senedde yer aldığı hâlde herhangi bir hüküm vermediği de ofur. Bk.Kader, 16, H.no:2153. Yahut "garib" demekle yetinir. Bk.Fiten, 79, H.no:2269; Srfatü'l-cenne, 8, H.no:2540; 23, H.no:2562; Tefsîr, 56/3, H.no:3294; 70/1, H.no:3322 (Fakat bu rivayet Sifatü cehennem, 4, H.no:2581 ile ayni olduğu hâlde orada zayıf olduğunu söylemişti.)

Zebbân b. Fâid el-Misri cl-Habrânî'nin (v. 155/772) Tirmizî bir, Ebû Dâvûd üç, îbn Mâce iki, Ahmed b. Hanbel ise otuz beş rivayetini nakleder. Çoğunu da bu scncdlc nakleder. Tirmizî herhangi bîr tenkitte bulunmamıştir. İbn Mâce'nin Zevâidf inde Bûsirî İbn Lehia ve hocası Zebbân b. Fâid'i zayıf sayar. Bk. İbn Mâce, Cihâd, 24, H.no:2824; Zehebî ve İbn Hacer: "Faziletli, âbid ve iyi biridir; fakat hadisi zayıftır"derler. Bk.Kâşif, Trc.no: 1610; Takrîb, Trc.no:1985; Ebü'1-Vefâ Hâşiye'sinde: "Yahya b. Main'in zayıf saydığını söyleyerek, Ahmed b. Hanbcl'in: "hadisleri münkerdir", Ebû Hâtim'in: "sâlihtir" sözierini nakleder." Salih" terimi ta'dil lafızlarından biri olup kişinin sadece din ve takvasının kuvvetli oluşuna işarettir. Zabtının sâlih olmasını ifade etmez. "Hadisi salîhtir" sözü böyle değildir.

Hadis birçok âlime göre zayıf kabul edilmektedir. Fakat biz, burada Ahmed b. Hanbel'in kabul ettiği bir râvî olarak bir hüküm vermeye çalıştık. Aslında bu hadisin diğer senedleri dikkate alındığında metni sahihtir.

110                                                                                              îman ve İslâm

" (Ayrıca) kendin için istediğini insanlar için de istemen ve kendin için istemediğini onlar için de istememendir."

§Diğer rivayette: "Ya hayır söylemen ya da susmandır" şeklinde geçmektedir.

32/74-Abbas b. Abdulmuttalib'den (Radıyaiiahuanh):m Rasûlullah'ın (Saitaiiaha aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Allah'ı Rab, İslâm'ı din ve Muhammedi de nebi ve rasûl olarak kabullenen kişi imanın tadını duyar."

33/75-EbÛ Musa'dan (Radıyallahü anhy™

Rasûlullah'ın (Satiaiiahn aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu işittim:

Sahili: Müsned, 1/208, H.no:1778 (Hocası îmanı Şafiî'den naklettiği hadislerden biridir); Benzer rivayet için bk. 1/208, H.no:1779; Müslim. îmân, 56; Tirmizî, İmân. 10, H.no:2623 (hasen-sahih); İbn Hıbbân, 111/101. H.no: 1692; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/126, H.no: 145; Ebû Ya'lâ, XII/50, H.no:6692; Deylemî, Firdevs, 11/243, H.no:3144; Bezzâr, IV/145, H.no:1318; Hallâİ. es-Sünne, III/584. H.no:1022. Bu rivayet, Ahmed b. Hanbel'in hocası Şafiî'den aldığı ve naklettiği hadislerden biridir.

Zayıf: Müsned, IV/398, H.no: 19457. 'Hâkim, Müstedr'ek, 1/58, H.no:32; 1/120, H.no:I77: Bezzâr, VIII/72, H.no:3068; Rûyânî, Müsned, 1/378, H.no:579; Abd b. Humeyd. 1/196, H.no:559; Beyhakî, Şuabü'I-îmân, V/372, H.no:6994; Senedinde cl-Muttalib b. Abdullah b. Hantab var. bu zat ise sikadır. Amr b. Ebî Amr, Muttalib'in azadlığıdır. Bu zât da sikadır. Fakat Muttalib'in Ebû Musa'dan (Radıyailaha anh) hadis işitip İşitmediğinde ihtilaf bulunmaktadır. Heysemî, işitmediğini esas alarak hadisin munkatı' olduğu kanaatine varmıştır. Bk. Mectna\ 1/86. İbn Hacer, Muttalib'in "sadûk" olduğunu tedlis ve irsalinin fazlaca olduğunu söyler. Bk. Takrîb, Trc.no:6710. Ancak tedlis yapan râvîİeri toplayan hiçbir âlim hatta kendisi de "'Müdellisûri'' isimli eserinde bu zâtı tedlise nisbet etmemiştir. Zchebî ise, Ebû Zür'a'nın "sika" dediğini nakleder. Bk.Kâşif, Trc. no:5483.

îman ve İslâm____________________________________________________111

"Kim bir iyilik yapar ve bu hareketi kendisini sevindirirse, günah işler ve bu da onu üzerse, işte bu kişi mü'mindir."

 

34/76-Âmir b. Rabîa'dan (Radıyailahu anh):201

Rasûlullah'ın (Saiiaiiaim aleyhi ye sellem) şöyle buyurdu:

"Kim  itaatsız/biatsız ölürse cahiliye üzere ölür ve  kim  de bunu

kabul ettikten sonra çıkarır- atarsa, yanında (kurtarıcı) bir delil olmaksızın

Allah'a kavuşur.

Sakın yabancı bir erkekle kadın yalnız başlarına kalmasın, üçüncü

arkadaşları  şeytan olur, ancak mahrem (ebedî evlenme yasağı) olanlar

bunun dışındadır. Çünkü şeytan, onlarla tek tek beraber olur, bu da (aynı

anda) ikisinden uzakta olması (demektir).

Günah işlemek kimi üzer ve iyilik yapmak da sevindirirse, o kişi

mü'mindir."

§Râvilerden Hasan dedi ki:

'Üstüne sorumluluğu aldıktan202 (İslâm'agirdikten) sonra...'

Sened: a-i^ &l,j j)ı ^Joyii jj 4Jı uli jt Jjı

Hasen: Müsned, III/446, H.no:15636; Bezzâr, IX/272, H.no:3817; Rûyânî, Müsned, U/364, H.no:134I; Heysemî, "Âsim b. Ubeydullah'm zayıflığı sebebiyle hadis zayıftır," der. Bk. Mecma', V/223-224. İbn Hacer, bu zâtın zayıf olduğunu söyler. Bk. Takrîb, Trc.no:3065. Zehebî ise İbn Maîn'in "zayıf, Buhârî ve diğer âlimlerin "münkeru'l-hadistir" dediklerini nakleder. Bk.Kâşif, Trc. no:2506. İbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk. Tirmizî. Fiten, 7, H.no:2165 (hasen-sahih-garib). Bu hadis "Halifelik ve Emirlik konusunda 120/11009.hadiste tekrar edilecek, ayrıca "zinanın hadleri" konusunda 205/5900.hadiste de tekrar edilecektir.

202 Lafız anlamı; 'Boynuna sorumluluğu taktıktan sonra''dır. Aııcak Türkçeye, 'Üstüne sorumluluğu aldıktan sonra' şeklinde terceme edildi.

35/77-EbÛ Ümâme'den (Radıyallahü anhy.

Bİl" kİŞİ Hz. Peygamber'e (Sallallahü aleyhi ve sellem):

203 Sened: ^ ji fi, J -»îj j* ^ J< Sahih: Müsned, V/251,H.no:22059. Ma'mer b. Râsid, XI/126, H.no:20104; Taberânî, e/-Mu'cemü'l-kebîr, VIII/117, H.no:7539; el-Mu'cemü'l-evsat, IV/16, H.no: 3017; /ön Hıbbân, 1/200-201, H.no:176, (Heysemî, Mevârid, 1/207, H.no:103). Hâkim, Müstedrek, 1/58-59, H.no:32-35; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, V/52, H.no:5746; Kudâî, Müsnedü'ş-şihâb, 1/249, H.no:402; Heysemî, Taberâııî'nin râvîlerinin sahih ricali olduğunu söyledi. Bk. Mecma', X/294-295. Eserinin bir başka yerinde Yahya b. Ebî Kesîrin sahih ricalinden olduğu hâlde tedlis yaptığını söyledi. Bk. Mecma', 1/86

Son üç hadisin şahitleri:

. a-Sa'd b. Ebî Vakkâs (Radıyallahü anh) (Hz. Ömer'in -Radıyallahü anh- hutbesi): Hâkim, Müstedrek, 1/199, H.no:390

b-İbn Ömer (Radıyailahü anhümâ) (Hz. Ömer'in -Radıyallahü anh- hutbesi): Müsned, 1/18, H.no:114; Hâkim, Müstedrek, 1/197-198, H.no:387-388; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, VII/91, H.no:13299; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, V/388, H.no:9225; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, V1II/122-123, H.no:7245; Bezzâr, 1/269-270, H.no:I66-I67; Kudâî, Miisnedü'ş-şihâb, 1/248, H.no:400; Heysemî, Mecma', V/225; îbn Hıbbân, IX/188, H.no:72IO

c-Câbir b. Semüre (Radıyallahü anh) (Hz. Ömer'in - Radıyallahü anh - hutbesi): Müsned, 1/26, H.no:l77; İbn Hıbbân, VII/50, H.no:4557; VII/442, H.no:5559; VIII/257, H.no:6693; Hâkim, Müstedrek, 1/58, H.no:32; Makdisî, Muhtara, 1/191-193. H.no:96-98 (isnadı sahih); Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, V/387, H.no:9219-9222; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, 11/393-394 H.no:1680, III/441-442, H.no:2950; el-Mu'cemu s-sağır, 1/158, H.no:245; Tayâlisl, f/34-35, H.no:31; Ebû Ya'lâ, T/131, 133, H.no:141, 143; Muhâmilî, Emâlî, 1/242. H.no:237; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, V/371, H.no:6989

d-Abdullah b. Zübeyr (Radıyallahü anh): (Hz. Ömer'in - Radıyallahü anh - hutbesi): Ma'mer b. Râşid, XI/341, H.no:20710; Abd b. Humeyd, 1/37, H.no:23; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, V/388, H.no:9223; Ebû Ya'lâ, 1/179, H.no:201;

e-Âsım b. Zİrr (Radıyallahü anh) (Hz. Ömer'in -Radıyallahü anh- hutbesi): Taberânî, el-Mu 'cemü '1-evsat, VI1/249-250, H.no:6479;

f-Ebû Salih (Hz. Ömer'in - Radıyallahü anh - hutbesi): Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, V/389, H.no:9226

g-Süleyman b. Yesâr (Radıyallahü anh) (Hz. Ömer'in -Radıyallahü anh- hutbesi): Şafiî, Müsned, s.244; Humeydî, 1/19, H.no:32

h-Hz. Âişe (Radıyallahü anhâ) : İbn Ebî Şeyhe, VI/161, H.no:30337,

ı-Hz. Ali (Radıyallahü anh): Taberânî, el-Mu 'cemü 'l-evsat, VIH/230, H.no:7470

iman ve İslâm                                                                                              1 1 _

'Günah nedir?' diye sordu. O da buyurdu ki:

"Yaptığın bir şey seni rahatsız ederse, (işte o günahtır ve) onu terk et!" 'Peki, iman nedir?'

"İşlediğin günah seni üzer ve iyilik yapmak da sevindirirse, (bu imandır ve) sen mü'minsin."

36/78-Enes b. Mâlik'ten (Radıyallahüanh):204 t    Hz.Peygamber (Saiialhhü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

"Nefsimi elinde tutan Allah'a yemin ederim ki bir kişi hayırdan kendisi için istediğini, Müslüman kardeşi için de istemedikçe mükemmel bir şekilde îman etmiş olmaz."

37/79-AbduIlah b. Amr b. Âs'tan (Radıyallahü anhümây}

Sencd: «w ^ ^jı

Sah[h: Müsned, UT/206, H.no:I3080; Benzer rivayetler için bk. III/176, H.no:l2737; III/251, H.no:l3563; III/278, H.no:l3898; III/272, H.no:l3808-I3809; III/289, H.no:l40l5; Buhârî, man 7; Müslim, imân, 71-72: Tinnizl SıfatüM-kıyâme, 59, H.no:2515 (sahih); Nesâî, îmân, ıy, Hno: 5013,5014,- es-Sünenü'l-kübrâ, VI/534, H.no:11747, 11748; İbn Hıbbân, 1/229, "-no:235; Ebû Ya'lâ, V/268, 407, 444, H.no:2887, 3081, 3151; Makdisi, Muhtara, VII/I07, "44i H      EbU AVâm" I/41> HiI1O:92; Kudâî' Müsmdü Whâb, 11/63, H.no:888; İbn Mende,

205 c

aened:

Sahih. Müsned, 11/187, H.no:6753; Benzer rivayetler için bk. 11/192, H.no:6806; U/163, HncKÖSlS; 11/159-160, H.no:6487; II/191,H.no: 6792; 11/195, H.no:6835-6837; Buhârl, iman 4; R.kâk, 26; Müslim, iman, 64; Ebû Dâvûd, Cihâd, 2, H.no:248!; İbn Hıhbân, 1/308-™% H.no:399-400; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, IV/I22-123, H.no:3194; Adenî, îmân.

114

îman ve İslâm

Bir kişi Rasûlullah'a (SaUaUaha aleyhi ve sellem) şöyle sordu: 'Ey Allah'ın Rasûlü! Hangi İslâm daha faziletlidir?' O da: "İnsanların, elinden ve dilinden güvenlikte olduğu kişinin (yaşadığı İslâm daha üstündür)" dedi.

1/140, H.no: 75; Mervezî, Ta'zlmü kadri's-salat, 1/596, H.no:634-635. Tayâlisî, IV/29-30, H.no:2386; Ebû Hüreyre'den şahidi için bk. Müsned, 11/379, H.no:8915; Tirmizî, îmân, 12, H.no: 2628 (hascn-sahih); İshâk b. Râhûye, Müsned, 1/427, H.no:491. Senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis Heysemî, bu hadisin diğer isnadında Şehr b. Havşeb bulunduğunu, zayıf olmasına rağmen bu zâtı sika kabul edenlerin varlığını ifade eder. îik.Mecma'. 1/54. Şehr b. Havşeb hakkında geniş bilgi için bk. 4/4.hadis.

Soruyu soranın Ebû Musa el-Eş'arî (Radıyalîahü anlı) olduğunu görmek için şu rivayetlere bakılabilir: Buhârî, îmân, 5; Müslim, îmân, 66; Dârimî, Rikâk, 4, H.no:2715; Nesâî, îman, II, H.no:4996; es-Sünenül-kübrâ, VI/531, H.no:11730: Tirmizî, Sıfatü'l-kıyâmc, 52, H.no:2504; îmân, 12, H.no: 2628 (sahih-garib); Ebû Ya'lâ, XIII/272, 274, H.no:7286, 7288; İbn Mende, 1/448-449, H.no:307-308; Bezzâr, VIII/15Û, H.no:317Ü. Soruyu soranın Amr b. Abese (Radıyalîahü anlı) olduğuna, şu rivayetlerden bakılabilir: Müsned, IV/385, H.no:19328; IV/114, I-I.no:16964; Abd b. Humeyd, 1/124, H.ııo:300; Beyhakî, Suabü'l-îmân, VI/242, H.no:8015.

îman ve İslâm______________________________________115

38/80-Câbir b. Abdullah'tan (Radıyalîahüanhy.20C>

Hz.Peygamber'e (Saiiaiiahn aleyhi ve sellem) bir kişi geldi ve dedi ki:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Hangi namaz daha faziletlidir?'

Rasûlullah şöyle buyurdu:

"Kunutu/kıyâmı207 uzun olan (namaz)."

'Ey Allah'ın Rasûlü! Hangi cihad daha faziletlidir?'

"Atı yaralanıp kanı akacak kadar fedakârca  savaşan(ın  cihadı)."

'Ey Allah'ın Rasûlü! Hangi hicret daha faziletlidir?'

"İzzet   ve   celâl   sahibi   olan   Allah'ın   hoşlanmadığı   şeylerden

uzaklaşan kişi(nin hicreti)."

'Ey Allah'ın Rasûlü! Müslümanlardan hangisi daha faziletlidir?' "Müslümanların, elinden ve dilinden güvenlikte oldukları kişi (nin

İslâm'ı)."

'Ey Allah'ın Rasûlü! (Ceza ve mükâfat sonucu doğuran) iki sebep

nedir?'

"Kim Allah'a şirk koşmadan ölürse cennete gider ve kim de Allah'a şirk koştuğu hâlde ölürse cehenneme gider."

Sahih: Müsned, III/39I-392, H.no:I5148; Benzer rivayetler için bk. III/372, H.no:I4935; 200 H ^f^î164-165: Ti™&> S^'ât, 168, H.no:387 (hasen-sahih); İbn Mâce, İkâme, MK H.no:142I; ibn EbîŞeyhe, V/319, H.no:26496; Ebû Ya'lâ. IV/I86, H.no-2273' Saydâvî

™* cemu ş-şüyûh, 1/203; Mervezî, Ta'zlmü kadri's-salat, 1/606-607 H no"646 647 Ebû Î.Üa?? o", (RadıyaUahü a"'>) Şâhicii iÇi" bk. Tirmizt, İmân, 12, H.no: 2628 (hasen-sahih); n I', Rahu>'e' Müsned- yW- H.no:491. Bu hadis, «Tcıgîb" konusunda 25/8030.hadis uıarak tekrar edilecektir. Daha geniş tahrici için bk.51/921.hadis.

imam Nevevî, 'Surdaki kunûttan murat, rükû ve secde dışında kıyam (ayakta durmak,

ıraatı uzatmak)' ve bildiğim kadarıyla da bu konuda âlimlerin ittifakı vardır ' dedi   Bk  Sahihi Müslim, VI/3 I (Müslim, Müsâfîrûn, I64-165.hadis!erin şerhi)

• 39/81-Ebû Seleme, Şerîd'den (Radıyallahü anhümâ) nakletti:

Annesi kendi adına mü'min bir köle azad edilmesini vasiyet etmişti, Şerîd durumu Rasûlullah'a (Saiiattahn aleyhi ve seüem) sordu ve şöyle dedi: 'Siyah renkli bir cariyem var, onu azad edeyim, (yeterli mi?)' "Onu benim yanıma getir!"

Cariye gelince, Rasûlullah (Sailaliaha aleyhi ve sellem) ona sordu: "Rabbin kim?" 'Allah'

"Ben kimim?"

"'Sen Allah'ın Rasûlüsün' deyince Peygamberimiz (Saihiiaha aleyhi ve "Onu azad et, çünkü o mü'min bir kadındır" buyurdu.

Sahih: Müsned, IV/222, H.no:17869, Benzer rivayetler için bk. IV/388, H.no:19347, H.no:lV/3S9, H.no:19358; Mâlik, Muvatta', Itk, 8 (Ömer b. cl-Hakem'den); Müslim, Mesâcid, 33 (Muâviye b. Hakem es-Sülemî'den (Radıyallahü anh); Ebû Dâvûd, Eymân, 16, H.no:3282; Nesâî, Vasâyâ, 8, H.no:3651; es-Sünenü'l-kübrâ, IV/110, H.no: 6480; Ebû Dâvûd, Eymân, H.no:3283; Dârimî, Nüzûr-Eymân, 10, H.no:2353; Beylıakî, es-Sünenü'l-kübrâ, VII/388, H.no: 15049. Heysemî, Ahmed b. Hanbel'in ricalinin sika olduğunu belirtti. Bk. Mecma', 1/23-24: IV/244.

a-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahii anh) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, III/285, H.no:2619; Heysemî, hadisin ricalinin sika olduğunu söyledi. Bk. Mecma', 1/23-24.

b-İbn Abbas'tan (Radıyallahii anhümâ) şahidi için bk. Taberânî, et-Mu'cemü'l-kebîr, XII/21-22,H.no:I2369;

c-Utbe b. Mes?ûd'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Hâkim, IEÎ/289, H,no:5126; Taberânî, el-Mu'cemü't-kebîr, XVIT/136-137, H.no:338; Heysemî Utbe b. Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) nakledilen rivayeti zikrederek tanımadığı râvîlerin varlığına işaret etti. Bk. Mecma', IV/244-245

d-Ebû Cühayfe'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXII/116-117, H.no:297; Pleysemî senedinde zayıf olan Saîd b. Anbese'nin varlığına dikkat çekmiştir. Bk. Mecma', IV/244.

e-Ka'b b. Mâlik'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu 'cemü 'l-kebîr, XIX/98, H.no:193; el-Mu'cemü'l-evsat, VIII/276, H.no:7557 (Ka'b b. Mâlik'ten (Radıyallahü anh) bunun kendi cariyesi olduğunu ifade etti); Heysemî, senedinde zayıf olan Abdullah b. Şebîb'in varlığına işaret etti. Bk. Mecma', IV7239.

40/82- Ubeydullah b. Abdullah'tan (Radıyaiiahaanhy,209 Ensardan bir kişi siyah renkli cariyesini getirdi ve dedi ki: 'Ey Allah'ın Rasûlü! Mü'min bir köle azad etmem gerekiyor, eğer bunu mü'min olarak görürsen, azad edeceğim.'

Rasûlullah {Saiiaiiaha aleyhi ve sellem) o cariyeye sordu:

"Allah'tan başka ilâh bulunmadığına şehadet eder misin?"

'Evet'

"Benim Allah Rasûlü olduğuma şehadet eder misin?"

'Evet'

"Ölümden sonra dirilişe inanır mısın?"

'Evet' deyince, Peygamberimiz:

"Onu azad et!" dedi.

205 O        j

aened:

Sahih: Müsned, HI/451-452, H.no:15683, Mâlik, Muvatta', Itk, 8. Beyhakî, es-Sümnü'l-kubrâ, VII/388; Müsned'deki bu yerinde hadis mürsel olarak rivayet edilmiştir, ancak bunun mevsûl hâle geldiğini Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe'nin Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) duyduğunu isbat eden rivayette görmekteyiz. Bk. Müsned, 11/291, H.no:7893; Ebû Dâvûd, fcymân, 16, H.no:3284; Heysemî, ricalinin sahih râvîleri olduğunu ifade etti. Bk. Mecma \ 1/23; IV/244.

41/83- Hüseyin b. Ali'den (RadıyaUahüanhümâ)'.    ' RaSÛlllIlah (Sallallahii aleyhi ve seli em)   ŞÖyle buyurdu:

"Kişinin İslâm'ının güzelliği, kendisini ilgilendirmeyen konularda az

konuşmasıdır."

§Bir   rivayette   de:    "Kendisini    İlgilendirmeyen    konulan    terk etmesidir" diye nakledildi.

42/84- Ebû'd-Derdâ'dan (RadıyaUahü anh):

211

210 Sened: jJ^ ^ ._4*i 'j* fja—ı^îı ^ 'J*1- J*î r1™- ^~ û\î Jü?, ^ 'J\ &%■

Hasen: Müsned, 1/201, H.no:1732; Benzer rivayet için bk. 1/201, H.no:1737; Mâlik, Husnü'l-huiuk. 3 (Muhammed Fuâd Abdulbâkî hadisin hasen hatta sahih olduğunu ifâde etti.) Heyscmî, hadisin râvîlerinin sika olduğunu söyledi. Bk. Mecma', VIII/18; Ebû Hüreyre'den (RadıyaUahü anh) şahidi için bk. Tirmizî, Zühd, 11, H.no:2317; îbn Mâce, Fiten, 12, H.no:3976; İbn Hıbbân, 1/227, H.no:229; îbn Rcceb, Câmiu'l-utûm ve'l-hikem, s.79-84. Nevevî hadisin hasen olduğunu belirtti. Bk.Ezkâr, s.58I. Bennâ hadisin Hz. Ebû Bekir, Hz. Aİİ, Zeyd b. Sabit. Haris b. Hişâm b. el-Muğîre ve Ebû Hüreyre'den (RadıyaUahü anhüm) şahidinin olduğunu, İbn Abdilber'in sahih saydığını ifade etti. Suyûtî de bu sahicileri gösterip, sahih olduğunu remzetti. Bk.8241. hadis. Ebû Hüreyre'den (RadıyaUahü anh) şahidi İçin bk.İbn Asâkir, Tâıihu Dtmask, VII/41; 41/426; 56/306. Haris b. Hişâm b. el-Muğîre'den (RadıyaUahü anh) şahidi için bk.îbn Asâkir, 64/48. Şuayb b. Hâlid el-Becelî Hz.HüseyirTe yetişip yetişmediği ihtilaflıdır. İbn Hacer bu zat hakkında "bir beis yoktur' derken {Bk.Takrîb, Trc.no:2799); Zehebî, "sadûk" olduğunu belirtir. Bk.Kâşif, Trc.no:2287. " Sened: sijüJi J- 'J* ^ J J^- 'J* ^y J- o-ti 'J, J^-'J^ '•£* ^- 'sj;i o1 ur-y ^'J^~ Zayıf: Müsned, V/199, H.no:21631. Buhârî, Künâ, s.63, Trc.no:558 (mürsel olarak); Taherânî, Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, I/İ38, H.no:221. Ebû Nuaym, Hılyetü'l-evliyâ, 1/226: Suyûtî, hadisi zikrettikten sonra hasen işareti koymuştur. Bk. el-Câmiu's-sağîr, H.no:I90. Heysemî, hadisin senedinde bulunan EbüM-Azrâ'nın mechûl olduğunu belirtti. Bk. Mecma', 1/31: X/217: Zehebî ve İbn Hacer de mechûl olduğunu belirtenlerdendir. Bk. Zehebî, Mîzân, VII/399, Trc.no:10423; MuğnL 11/798, Trc.no:7610; İbn Hacer, Lisân, VI1/81. Trc.no:798; İbnü'1-Esîr bu hadisin mevkuf ( Ebu'd-Derdâ'nın -RadıyaUahü anh- sözü) olduğunu söyledi. Bk.Nihâye, 1/278. Zehebî, Ebü'l-Azrâ'nm Ebu'd-Derdâ'dan değil, Ümmü'd-Derdâ'dan duyduğunu ifâde etti. Bk.el-Muktenâ fî serdi'l-künâ, 1/395, Trc.no:4164. Gerçekten de Ebû Nuaym'in  senedinde:  "Ebü'1-Azrâ - Ümmü'd-Derdâ - Ebu'd-Derdâ" şeklinde bir sened

îman ve İslâm

Rasûlullah (Sallat/aha aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu: "Allah'a tazim/hürmet edin ki sizi affetsin."

ŞRâvilerden biri olan İbn Sevban bunu; '(A"ah'a) teslim olun!' şeklinde açıkladı.212

AÇIKLAMA

İslâm ve imanın bazı önemli alâmetleri/işaretleri vardır ki rivayetlerde bunlar şöyle sıralanmıştır:

1-Allah ve Rasûlüne iman etmek,

2-Dosdoğru olmak,

3-Ditine sahip olmak,

4-Dili ve kalbiyle kulluk,

5-K.omşuya iyilik yapmak,

6-Fakirlere infak,

7-Allah için sevmek ve Allah için kızmak,

8-Dili Allah'ı zikretmede kullanmak,

9-Kendisi için istediğini başkası için de İstemek,

10-İyilik yaptığında sevinmek ve günah işlediğinde üzülmek,

31-Yabancı bir kadınla yalnız kalmamak,

12-Elinden ve dilinden başkasının emin olması,

13-Namazda kıyamı uzatmak,

14-Fedâkârca savaşmak,

15-Allah'ın hoşlanmadığı şeylerden hicret etmek/uzaklaşmak,

16-Kendisini ilgilendirmeyen şeylerle uğraşmamak,

17-Allah'a tâzim/hürmet etmek,

18-AUah'a teslim olmak.

* İslâm'ın İzzet ve Hoşgörüsü

Allah Teâlâ buyurdu:

vardır. Bu da senedde inkıtânm bulunduğuna işarettir. Fakat senedde sahabeden birinin bilinmemesi veya sahabe mürseli senede zarar vermez.

212

Bazı rivayetlerde: "Yâ    ze'I-celâlî ve'i-ikram, diyerek Allah'a yalvarırı ki sizi bağışlasın!" olarak geçmektedir. Bk.Ahmed, Müsned İV/177; Tirmizî, Deavât91

120_______________________________________________îman ve İslâm

"O (Allah), müşrikler hoşlanmasa da (kendi) dinini bütün dinlere üstün kılmak için Rasûlünü hidayet ve Hak din ile gönderendir." (Tevbe 9/33)213

Allah Teâlâ buyurdu:

"Öyleyse sen yüzünü/özünü, tevhîd inancında olarak214 Allah'ın insanları yarattığı fıtrata uygun dîne döndür. Allah'ın yarattığı sistemde değişiklik olmaz. İşte bu, sağlam/canlı dindir, ancak insanların çoğu bunu bilmiyor." (Rûm, 30/30)

Allah Teâlâ buyurdu:

"... Allah sizin için kolaylık diler, zorluk dilemez..." (Bakara, 2/185)

43/85-İbn Abbas'tail (Radıyallahüanhümâ)\

215

Son  din İslâm,  diğer dinlere galip gelecek ve yeryüzünde tek doğru olarak kabul edilecektir.

"Bütün  dinlerden  üstün  kılmak üzere,   Peygamber'ini hidayet  ve  hak din   ile gönderen O'dur. Şahit olarak Allah yeter" (Fetih, 48/28) 214 Yani Hanîf olarak..:

Hasen: Müsned, 1/236, H.no:2107, Ma'mer b. Râşid, XI/194, XI/292; Abdurrezzâk, Musannef 1/74-75, H.no:238-243; Buhârî, el-Edebü 't-miifred, s.108, H.no:287: İbn Ebî Âsim, Ziihd, 1/289, 310; Abd b. Humeyd, 1/199, H.no:569; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XI/127, H.no:11572; Beyhakî, Şuabü 'l-îmân, 111/30, H.no:2791; Heysemî senedinde müdellis olan İbn

îman ve İslâm______________                               ____________■___________121

RasÛlullah'a (Sallallahü aleyhi ve sellemj SOrUİdu:

'Allah'ın en Sevdiği din hangisidir?' Ramh\\\&h (Sallallahü aleyhi ve sellem)

dedi ki:

"Hoşgörülü Hanîf (tevhîd) dinidir."

AÇIKLAMA

Hanîf, tevhîd inancında olan din ya da Müslüman anlamındadır.216

Kelimenin anlamı ile ilgili Buharı rivayetinde:

Zeyd b. Amr Şam bölgesinde karşılaştığı bir Yahudi âlimle olan konuşmasında ona sordu:

"Hanîf dini ne demektir?" Yahudi âlim :

'O, İbrahim Peygamberin dinidir ki kendisi hiçbir zaman Yahudi ve Hristiyan olmadı. O ancak Allah'a ibâdet ederdi' dedi.

Sonra bir Hristiyan âlimle karşılaştı ve ona da aynı soruyu sordu. Bu âlim de Yahudi âlimin cevabının aynısını tekrarladı.2I7

Allah katında en faziletli din, Hanîf dinidir ki bu da Hz. İbrahim'den beri gelen tevhîd inancıdır. Hanîf kelimesi; meyletmek, dönmek ve kolaylık mânâsına gelir. İbrahim Peygambere Hanîf dendi, çünkü o, batıldan hakka meyletmiş ve kolaylık dinini getirmiştir.218

Hanîf kelimesinin zıttı cem/olup haktan batıla dönmek mânâsına gelir.21

Hanîf dininin kolaylığı, fıtrata uygun olmasından kaynaklanmaktadır.220

Hanîf dininde müsbet muhalefet mânâsı bulunmaktadır. İnkarcılara karşj çıkıp zalimlere karşı olmak, mücâdele etmek ve putları devirmek İbrahim Peygamberin bilinen Sünnet'i (tavrı)dır. Hanîf dininde tevhîd inancının hakim kılınması yanında, putların ve zalimlerin yıkılması da bulunmaktadır. Peygamberimizde de bu Sünnet'i (tavrı) görüyoruz.

îshâk'ın bulunduğunu, semâmın da açıklanmadığını belirtti. Bk. Mecma\ 1/60; Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anlı) şahidi içîn bk.Buhârî, îmân, 29; Kudâî, Müsnedü'ş-şihâb, H/104, H.ııo:976. İbn Hacer, Buhârî'nİn burada (Sahih, îmân, 29) muallak olarak rivayet ettiğini ancak el-Edebü'l-müfred'dz ve Ahmed b. HanbeFin müsnedinde mevsûl olarak rivayet edildiğini ve bu hadisin isnadının hasen olduğunu ifâde etti. Bk. Fethu'l-Bârî, 1/126.

Râzî, Muhtâru'ssıhâh, 159

Buhârî, Menakıbu'l-ensâr, 24

Zemahşerî, Keşşaf, 1/193 219 Râğıb el-Isfahânî, Müfredat., 190

220

İbn Hacer, Fethu 'l-Bârî, 1/94; İbn Abdilber, Temhîd, XVIII/76

44/86-Ebû Urve'den (Radıyaiiahu anh):m

Hz. Peygamber'! bekliyorduk. (Birmüddet sonra,) taranmış saçlarından abdest ya da gusülden kalan sular damladığı hâlde yanımıza geldi. Namaz kıldıktan sonra, insanlar kendisine:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Şu şu konularda bir meşakkat/yasak var mı ?..' diye sormaya başladılar.

RaSÛlullah (Satlatlahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:

"Hayır yoktur... Ey İnsanlar, (Dikkat edin,) aziz ve celil olan Allah'ın dininde kolaylık vardır, (meşakkat azdır.)" Bu sözünü üç kere tekrarladı.

ŞRâvilerden Yezîd bir keresinde de şöyle nakletti:

İnsanlar şöyle demeye başladılar:                              <

'Ey Allah'ın Rasûlü! Şu konuda ne deriz? Bu konuda ne deriz?'

45/87-Mikdâd b. Esved'den (Radıyaiiahü anhy

Sened:    ^4"

Hasen: Müsned, V/69, H.no:20547; Ebû Ya'lâ, XII/274; H.no:6863; Ahmed eş-Şeybânî, e!-Ahâdve'l-mesânî, 11/397, H.no:1190; Heysemî, hadisin senedinde bulunan Ebu'n-Nadr Âsim b. Hilâl el-Basrî'nin, Ebû Hatim ve Ebû Dâvûd tarafından sika, Nesâî ve diğerleri tarafından zayıf sayıldığını açıkladı. Bk.Mecma', 1/61-62. İbn Hacer, bu zat hakkında "flhi lîn" derken (Bk.Takrîb, Trc.no:3081); Zehebî, İbn Maîn'in zayıf saydığını nakleder. Bk.Kâşif, Trc.no:2522. Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Buhârî, îmân, 29; Nesâî, îmân. 28, H.no:503l.

îman ve İslâm                                                                       ____________123

Rasûlullah'ın (Saüaiiahü aleyhi ve sellem) şöyle dediğini ısıttım: "İster kerpiçten yapılsın isterse deve kılından, Allah yeryüzündeki her eve İslâm'ı hakim kılacaktır. Bu da, ya yüce olan (dinin) izzeti/hakimiyeti veya hor olan (küfrün) boyun eğmesi ile gerçekleşecektir, bundan sonra da Allah onları ya yüceltir ve ehl-i İslâm'dan kılar, ya da boyun eğdirir ve İslâm'ın hakimiyetine mâni olamazlar, benimserler."

46/88-Temim ed-Dârî'den (Radıyallahü anh):'

Rasûlullah'ın (Saiiaiiaha aleyhi ve sellem) şöyle dediğini işittim: "Gece ve gündüzün ulaştığı    her yere bu tebliğ ulaşacak, ister kerpiçten  yapılsın   isterse  deve   kılından,  Aliah   her  eve  İslâm'ı   hakim kılacaktır.   Bu  da  ya  Allah'ın  aziz  kıldığı  İslâm'ın   kabul  edilmesi  veya Allah'ın hor gördüğü küfrün boyun eğmesi ile gerçekleşecektir." Temîm ed-Dârî şunu ilâve etti:

Sened: ^ 'J pi. ^-^ Jti ^.ıi- ^ ^'^~ ?£-?■ J, jJ^iı ıî5J- Jj A J-Hasen: Müsned, Vl/4. H.no:23704, Hakim, Müstedrek, IV/476. H.no:8324 (hasen); İbn Mende, îmân, 11/981, H.no:1084; (hasen). Velîd b. Müslim: İbn Hacer, bu zaî hakkında "tedlis ve tesviyesi çoktur" derken (Bk.Takrîb, Trc.no:7456); Zehebî, '"an' bulunan (muan'an) rivayetlerinden sakınılır" der. Bk.Kâşif, Trc.no:6094. Senedde tahdîs sığası İle rivayet ettiği için herhangi bir problem yoktur. Bir sonraki rivayet bu hadisin şahididir. Bk.46/88. 223 Sened:   j& '£ '$* Jfe- J^ $. ^ J'İ&- &£- Jû »>ijı J &~

Sahih: Müsned, IV/103, H.no:16894, Heysemî, hadisin râvîlerinin sahih ricali olduğunu belirtti. Bk. Mecma': VI/14; VIIT/262; Hâkim, Müstedrek, IV/477, H.no:8326 (Hâkim sahih saydı, Zehebî de buna muvafakat etti); Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, 11/58, H.no:1280; Beyhakî, es-Sünenü 'l-kübrâ, IX/181. Bennâ senedinin ceyyid olduğunu söyledi. Bk.Bülûğu 7-emânî, 1/90. Bir önceki hadis bu rivayetin şahididir. Bk.45/87

124                                          __________________________îman ve İslâm

'Ben bunu kendi yakınlarımda bizzat gördüm, Müslüman olanlara hep hayır, şeref ve izzet; kâfir olanlara da hep zillet, aşağılık ve cizye ulaştı.'

47/89- Ebû Bekre'den (Radıyaiiahü anhy}24 Hz. Peygamber'in (SaUaiiahu aleyhi w seiiem) şöyle dediğini işittim: "Allah   bu  dini,   (İslâm'dan)   nasîbleri  olmayan  kişilerle  de  aziz kılacak (destekleyecektir)."

NOT: Bu hadisi daha sonraki rivayet (48/90) açıklamaktadır.

Sened: J~-*^< j- jt^Lİ ,/ .ilii-j ■hy J> 'j^- ö* ^>4 <1£- J- îtti- ^X^- Jıi ji^ 'J, J)ı Â^i £^=-Sahih: Müsned, V/45, H.no:20333; Abdurrezzâk. Musannef, V/270, H.no:9573; Heysemî, hadisin râvîlerinin sika olduğunu belirtti. Bk. Mecma': V/302. Enes'ten (Radıyaiiahü anh) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'cemü's-sağîr, T/97, H.no:132; Makdisî, Muhtara, V/231, H,no:1863. Bir sonraki Ebû Hüreyre {Radıyaiiahü anh) hadisi de bunu desteklemektedir. Bk.48/90.

48/90- Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahü anh):223

Hayber savaşında Rasûiuf lah (Saitaiiaha aleyhi ve seikm) ile birlikteydik ve Müslüman olduğunu söyleyen bir kişi için:

"Bu, cehennemliktir" dedi.

Savaş başladığında o kişi çok şiddetli savaştı ve bir yara aldı. Daha sonra Rasûlullah'a (SaiiaUahü aleyhi ve seiiem) denildi ki:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Senin cehennemlik dediğin kişi bu gün çok şiddetli savaştı ve öldü.'

Peygamberimiz yine dedi ki:

"O cehenneme (gitti)."

Sened:

Sahih: Müsned, 11/309, H.no:8076-8077; Buharı, Cihâd, i 82; Meğâzî, 39; Kader, 5; Müslim, imân, 178; Dârimî, Siyer, 74, H.no:2520; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/180, H.no:299; Ebû Avâne, 1/51-52, H.no:İ33; Taberânî, el-Mu'cemü's-sağîr, 1/210, H.no:336; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, VIII/197; İbn Mende., 1/317-318, H.no:163; 11/662, H.no:643; Mervezî, ÎI/619, H.no:665. Heysemî, Taberânî tarafından ICa'b b. Mâlik'ten (Radıyaiiahü anh) rivayet edilen bir şahidinin olduğunu belirtti. Bk. Mecma': V/302. Ayrıca cihâd bahsinde tekrar edilecektir. Bk. 81/123. hadisin tahrici.

îman ve İslâm

Bazı kişiler bu olay üzerine neredeyse şüpheye düşeceklerdi ki birisi

(geldi ve):

'O kişi   savaşta ölmedi, yaralanmıştı ve  sabredemedi,  kendisini

Öldürdü,' diye haber verdi.

Bu olay Rasûlullah'a (Saliaiiahü aleyhi ve sellem)    iletilince (ki verdiği

haberin doğruluğu anlaşılmış oldu) şöyle dedi:

"Allahü    Ekber!    Şehadet    ederim    ki    ben    Allah'ın    kulu    ve

peygamberiyim."

Daha sonra Bilal'e (Radıyaliahü anh) insanları toplamasını emretti ve

şöyle konuştu:

"Cennete, ancak Müslüman olan girecektir. İzzet ve celâl sahibi

olan Allah bu dini,  isyankâr bir kişiyle de  destekler/kuvvetlendirir."

§(Ebû Hüreyre'den (Radiyaiiahu anh) bir başka yolla;) Hayber savaşında Rasûlullah (Saitaliahü aleyhi ve sellem) ile birlikteydik ve Müslüman olduğunu

söyleyen bir kişi İçin:

"Bu, cehennemliktir" dedi. (Hadisin mânâ olarak aynısı zikredildi, ancak şu ilâve nakledildi;) Bu olay Müslümanları üzmüştü, Rasûlullah'a

gelerek haber verdiler:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Allah senin sözünü doğruladı, o kişi intihar

etti, canına kıydı.'

AÇIKLAMA

Akâidde genel kural her insanın yaşadığı düşünce/din ile ölmesidir. Bu gibi rivayetler ise uç noktaları göstermekte, bir Müslümanm sürekli Allah için yaşaması ve ibâdet etmesi zorunluluğunu anlatmaktadır. Müslümanm diğer insanlardan farkı da budur. Riya (gösteriş) en tehlikeli hastalıktır, bu konuda dikkatli davranılması ve insanın kendisini sürekli sorgulaması tavsiye edilmektedir.

İslâm, tevhîd ve hoşgörü dinidir, yeryüzünün her bölgesine bu davet ulaşacaktır. İslâm'dan nasibi oimayan bazı kişiler de tebliğ ve cihada katılacak, Allah onlarla da bu dini destekliyecektir. Bu noktada her Müslüman kendisini sorgulamalı ve hatalı davranışlarını düzeltmelidir. Zira insan nasıl yaşarsa öyle ölür.

* Müşriklerin İslâm'a davet edilmesi ve kalplerinin isındmlması

îman ve İslâm                                                                                              127

Allah Teâlâ buyurdu:

'Eğer müşriklerden biri senden emân isterse, ona emân ver ki Allah'ın kelâmını duymuş olsun, sonra onu güvenlik içinde olacağı yere ulaştır. Bu imkân onlara, (vahyi) bilmeyen bir toplum oldukları için verilmektedir.' (Tevbe9/6)

Allah Teâlâ buyurdu:

'De ki: Rabbim gerçekten beni doğru yola iletti ki o İbrahim'in tevhîd inancı olan sağlam dindir ve o (İbrahim) hiçbir zaman müşriklerden olmadı.' (En'âm 6/161)

(İslâm 'a davette Hz. Peygamber en güzel/doğru örnektir. Onun başarılı davet hayatı ile kısa sürede İslâm yüz binlere ulaştı ve bir dünya dini hâline geldi. Aşağıdaki rivayetlerde onun başarısını yansıtan bazı olaylar nakledilmiştir.)

49/91-Enes b. Mâlik'ten (Radıyaliahü anh):226

Bir kişi Hz. Peygamber'in (SaiMiahü aleyhi ve sellem) yanma gelir ve kendisine verilen dünyalık bir şey sebebiyle Müslüman olurdu. Daha sonra Rasûlullalı'm yanından, İslâm kendisi için daha sevimli, dünya ve içindekilerden daha aziz olarak ayrılırdı.

226 o          ,

sened: Sahih:   M

Bk.Sefârînî, Şerhu sülâsiyyâti Müsnedfl-imâm Ahmed, H/27, H.no:142. Câbir'den (Radıyaliahü anh) manen şahidi için bk. Müslim, Fezâil, 56. (Bir sonraki hadis bu rivayetin Şahididir. Bk.50/92)

Sahih: Müsned, III/107, H.no:11989; Hadis, Ahmed b. HanbeFin sülâsiyyâttmdandır. Bk.Sefârînî, Şerhu sülâsiyyâti Müsnedfl-imâm Ahmed, H/27, H.no:142. Câbir'den (Rdli                                                         l      Fâil  56

50/92- Enes b. Mâlik'ten (Radıyaüahü anh):lLI

Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seikm) İslâm'ın hatırına (insanların) isteklerini yerine getirirdi. Kendisine bir kişi geldi ve bazı şeyler istedi. Peygamberimiz ona, iki dağın arasında duran zekâtlık koyunlardan birçoğunun verilmesini emretti. Adam kabilesine dönünce şöyle dedi:

'Ey kavmim, Müslüman olun\ Gerçekten Muhammed (Sallaiiahü aleyhi ve aellem) fakirlikten korkmadan dağıtıyor.''

AÇIKLAMA

Bazı insanların kendi fikirlerini yaymak ve o düşünceleri başkalarıyla paylaşmak isteklerini görürüz. Bu kişilerin gayesi menfaat elde etmek olabilir. Bu da; başkanlık, kadın elde etmek ya da çok para kazanmak şeklinde dışa yansır. Peygamberler ise yaşadıkları sürece; tevazu, cömertlik, sabır, sadece Allah'a kulluk ve başkalarını kendisine tercih etmek gibi zor bir imtihan ile kendilerini kabul ettirirler. Onların en büyük mucizesi; sürekli doğruluk ve takva (yani sorumluluk) bilinci taşımaktır. Rasûlullah'in hayatında bunun sayısız örnekleri görülür:

*  Kureyşliler kendisine (putlara dönmesi ve tevhîd inancını terk etmesi için) başkanlık, kadm ve çok para teklif etmişlerdi, ancak o bunu kabul etmedi.

*  Dönemindeki devlet başkanları saraylarda ve köşklerde yaşarken; ipek, atlas, altın ve gümüş içinde yüzerken, O hep mütevazı bir hayatı tercih etmişti; kerpiç  bir evde yaşıyor,  bazen  kumlar,  bazen  de  hasır üzerinde  oturuyor ve yatıyordu, elbisesi yamalıydı ve aç kaldığı günler oluyordu. Kısacası O, elinde güç/iktidar olduğu hâlde halkı gibi yaşıyor ve ganimetten hissesine düşen mallan da hemen dağıtıyordu, O dünyanın en mükemmel insanıydı.

Yunus ne güzel söyler:

'Adı güzel, kendi güzel Muhammed.''

Sahih : Mü'sned, 111/107-108, H.ııo: 11990, Müslim, Fezâil, 57-58. Bennâ senedinin ceyyid olduğunu söyledi. Bk.Bulûğu'l-emânî, 1/92. (Bir önceki hadis bu rivayetin şahididir. Bk.49/91)

51/93-Enes b. Mâlik'ten (Radıyaiîahüanh):228

Rasûlullah (Saiiaiiahn aleyhi ve seiiem) bîr kişiye:

"Müslüman ol!" dedi.

Oda:

'Bunu nefsim istemiyor/ağır geliyor' deyince şöyle buyurdu:

"Nefsin istemese de, Müslüman ol!"

52/94-Nasr b. Âsim, kabilesindeki bir sahabîden (Radıyaüahü anh) nakleder:229

Kendisi Hz. Peygamber'e (Sallaiiahü aleyhi ve sellem) geldi, iki vakit dışında namaz kılmamak üzere Müslüman oldu. Hz. Peygamber de bunu kabul etti.

NOT : Bu rivayet ile ilgili ihtimaller:

228

»ened:

Sahih : Müsned, 111/109, H.no: 12000, Benzer rivayeti için bk.III/181, H.no:12803; Makdisî, Muhtara, VI/32-33, H.no:1989 (sahîh), 1991 (sahîh). Ebû Ya'lâ, VI/471, H.no:3879; Ahmed eş-Şeybânî, 111/386, H.no:1801,1802; Suyûtî, hadisi zikrettikten sonra sahîh işareti koymuştur. Ek-e!-Câmiu's-sağîr, H.no:1026. Hadis Ahmed b. Hanbel'in sülâsiyyâttındandır. Bk. Sefârînî, Şerhu sülâsiyyâti Müsnedi'l-îmâm Ahmed, 11/329, H.no:209. Heysemî, râvîierinin sahih ricali olduğunu söyledi. Bk.Mecma', V/305.

229 c              ,       a  ,         /                        -

229 c        .       ,     .         ,         /

sened:   sjıs i îjli isli-

■ ü*

Sahih : Müsned, V/24-25, H.no:20165; Benzer rivayet için bk.V/363, H.no:22974. Ahmedeş-Şeybânî, 11/195, H.no:941. Muâviye el-Leysî başlığı altında bu hadise yer veren Ahmed eş-s>eybânî buradaki müphem sahâbînin bu zât olduğunu ve bu şahsı tercih ettiğini göstermektedir. Bununla birlikte senedindeki sahâbînin bilinmemesi hadisin sıhhati açısından zararlı değildir. Bennâ senedinin ceyyid olduğunu söyledi. Bk.Bülûğu'î-emânL 1/92. Nasr b. Asım tabiînin sikalarından biridir. Hârici görüşlerinden vazgeçmiştir.

130_______________________________________________îman ve İslâm

1-îlk dönemlerde, insanların kalbinin ısınması için böyle bir izin verilmiş olabilir, ancak sonraki dönemlerde bunun benzerine rastlanmamakta ve insanlara beş vakit namaz emred i İm ektedir.

2-İki vakti özellikle kılmak/devam etmek üzere söz alınmış olabilir; sabah ve ikindi namazı gibi.230

3-Râvinin unuttuğu bir kelime veya cümle olabilir, diğer rivayetlere aykırı olduğu için tevakkuf edilmeli ve anlaşılacağı zamana kadar bu şekilde bırakılmalıdır.

53/95-Temîm ed-Dârî'den (Radıyaliahü anh):

231

230 Bk. Müsned trc. H.No. 57/927, 58/928 Sened: ^jüiı &-*$ ^^1. Ju ._-**•> ^j *Iiı -m- js _hj Hasen : Müsned, IV/103; H.no: 16885. Benzer rivayet için bk. IV/102, H.no:16882, IV/103, II.no: 16890; Buharı, Ferâiz, 22 (Buhârî, bu hadise bab başlığında yer vermiş ve hadisin sıhhati hakkında âlimlerin ihtilaf ettiğini beyan etmiştir. Hâkim, Müstedrek, 11/239, H.no:2869; Tirmizî, Ferâiz, 20. H.no:2112 (Tirmizî, Süneninde bu hadise yer verdikten sonra Abdullah b. Mevheb'e, Abdulah b. Vehb de denildiğini, bazı musanniflerin bu râvî ile Temîm ed-Dârî (Radıyaliahü anh) arasına Kabîsa b. Züeyb'i kattıklarını, bunun doğru olmadığını açıkladı. Bir kısım ulemânın bu hadis ile amel ettiğini, ancak kendisine göre bu hadisin senedinin muttasıl olmadığını yani zayıf kabul ettiğini ifâde etti. Ayrıca îmam Şafiî'nin de sözü olduğuna işaret ederek, bazı âlimlerin "bu kimsenin mirasının devlet hazinesine kalacağı," görüşünde olduğunu söyledi.) Dârimi, Ferâiz, 34, H.no:3037; Ebû Dâvûd, Ferâiz, 13, H.no: 2918 (Hattabî, hadisin bizzat Ahmed b. Hanbel tarafından, râvîsi Abdulaziz'in hafızasının zayıflığı sebebiyle zayıf kabul edildiğini belirtti); İbn Hacer ise bu râvînin sadûk olduğunu ancak bazen hata yaptığını; (Osman b.) Abdullah b. Mevheb'in ise sika olduğunu söyledi. BLTakrîb, s.358,'385, Trc.no:4113, 4491. Nesâl, es-Sünenü'l-kübrâ, ÎV/88, H.no:64ll; İbn Mâce, Ferâiz, İ8, H.no::2752; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, X/296-297, H.no:21244-21252; Dârekutnî, Sünen, İV/181, H.no:31-33; Ebû Ya'lâ, XIII/I02-103, H.no:7165; İbn Ebî Şeybe, Vl/295, H.no:31576; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, H/56, 57, H.no:!272-1274; Saîd b. Mansûr, Sünen, 1/99, H.no:203; Saydâvî, Mu'cemü'ş-şuyûh, 1/75. Temim ed-Dârî'den (Radıyaliahü anh) bir başka rivayet:

ajj ja j=-l y> jjjj ; JLİ» tŞjy^ ^fiji .^j'j

Bk,Abdürrezzâk, VI/20. H.no:9872; lX/39. Ebû Ümâmc'den (Radıyaliahü anh) de benzer bir rivayet vardır: Bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VIII/189, H.no;7781; Heysemî bu rivayette Muâviye b. Yahya es-Sadefi'nin olduğunu, bu zâtın ise zayıf olduğunu ifade etti. Bk. Mecma'. V/334. Râşid b. Sa'd'dan da benzeri nakledilmiştir. Bk.Saîd b. Mansûr, Sünen, 1/99, H.no:201

îman ve İslâm                                                                                                         2,31

'Ey Allah'ın Rasûlü! Kitap ehlinden (Bir rivayette: kâfirlerden) biri Müslümanlardan birisi aracılığıyla İslâm'ı kabul ederse, bu konudaki Sünnet (âdet) nedir?' diye sordum. O (Sailaiiahn aleyhi ve selkm) da buyurdu ki:

"(Hidayetine sebep olan kişi) hayatında ve ölümünde ona en yakın insan/akraba  kabul edilir."

* Ehl-i Kitaptan Müslüman Olanlara İki Kat Ecir

Allah Teâlâ buyurdu:

'Ey Ehl-i kitap! Biz, birtakım yüzleri tersine çevirmeden ya da (Yahudilerden) Cumartesi ashabını lanetlediğimiz gibi bazı kişileri lanetlemeden önce, yanınızdaki (Kitabı) doğrulayıcı olarak indirdiğimiz (Kur'ân'a) iman edin! (Unutmayın,) Allah'ın emri mutlaka  yerine getirilir' (Nisa4/47)

tu: .ir.

Allah Teâlâ buyurdu:

'Bundan önce kendilerine Kitap gönderdiğimiz kişilerden bu (Kur'ân'a) iman edenler (bulunmaktadır).

Onlara (Kur'ân) okunduğunda, 'Biz buna iman ettik, Rabbimizden gelen bir gerçektir. Şüphesiz biz bundan önce de Müslümanlardandık/ derler.

İşte onlara sabrettikleri için iki kat232 ecir verilir, kendileri kötülüğü iyilikle uzaklaştırırlar/silerler ve verdiğimiz rızıktan infak ederler.' (Kasas28/52-54)

232

'iki kere ecir verilir' anlamına da gelebilir.

54/96-Ebû Ümâme'den (RadıyaUaha anhy.233

Mekke'nin fethi günü Rasülullah'm (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) bineğinin yanında duruyordum. Çok önemli şeylerden behsetti. Bunlardan biri de:

"İki  Kitap ehlinden234  kim  Müslüman  olursa  ona  iki  kat235 ecir

vardır, bizimle aynı haklara ve görevlere sahip olur. Müşriklerden kim Müslüman olursa ona da (büyük) ecir vardır, bizimle aynı hak ve görevlere sahip olur."

AÇIKLAMA

Önceki Peygamber ve Kitaplara inanmaları yanında, yeni Peygamber Hz. Muhammed'e (Saiialhhu aleyhi ve sellem) ve Kur'ân'a iman etmeleri nedeniyle olsa gerek Ehl-i kitaptan Müslüman olan kişilere iki kat ecir verilmektedir. Ayrıca

Hasen: Müsned, V/259, H.no:22135; Tabcrânî, el-Mu'cemü'J-kebîr, VIII/190, H.no:7786; Heysemî, hadisin senedinde Kasım b. Abdurrahman (Ebû Abdurrahman) cd-Dimaşkî'nin bulunduğunu bu zatın Ahmed b. Hanbel ve diğer âîimlerce zayıf sayıldığını zikretti. Bk. Mecma\ 1/93. Ukaylî, Duafâ, 111/476, Trc.no:1533; Bulıârî, bu zât hakkında "İbn Abdurrahmân eş-Şâmî diye bilinir. Abdurrahman b. Hâlid b. Yezîd el-Emevî'nin âzadhğıdır. Ebû Ümâme'den (Radıyallahü anlı) hadis rivayet etmiştir. İstanbul muhasarasına katıldığı zaman, başkaları her gün ikişer ekmek yerken, o birini tasadduk etmiş, diğeri ile de oruç tutup iftar etmiştir. Dımaşk fakihlerindendİr. Kırk kadar muhacir (bir rivayette Bedife katılan) sahâbîyi görme şerefine ulaştı" şeklinde olumlu bilgiler verdi. Bk.et-Târîhu'l-kebîr, VII/159, Trc.no:712; Iclî ise, tabiinden olan bu râvînin sika olduğunu, kuvvetli olmamakla birlikte hadisinin yazılabileceğini belirtti. Bk.Ma'rifem's-sikât, 11/212, Trc.no:1505; Hcysemî'nin iddia ettiği Ahmed b. Hanbel'in tenkidi, sadece A1İ b. Yezîd'in, Kasım Ebû Abdurrahman'dan nakilleridir. İbn Hıbbâıı bu zâtı mu'dal ve maklûb rivayet ile suçiar. İbn Main, Cüzcânî ve Tirmizî İse sika olarak addederler. Bk.Zehebî, Mîzân, V/453, Trc.no:6823; Ayrıca senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Her nedense Heysemî, burada onun ismini zikretmedi. Hâlbuki daha önceki hadislerin tahricinde de zikrettiğimiz gibi, İbn Lehîa'nın bulunduğuna işaret ederdi. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis.

234  Yahudi ve Hristiyanlardan

235 Ya da 'tki kere ecir verilir'

îman ve İslâm                                                                                                         .. ^-,

onların yeni Peygamber'e iman etmeierindeki zorluktan dolayı da   iki kat/kere ecir verilmiş olabilir.

İki kat ecir teşviki ile Ehl-i kitaptan olan kişiler îmâna davet edilmekte ve kendilerine mora! verilmektedir.

Peygamberimiz Bizans imparatoru Hırakliyus'a yazdığı mektubda da iki kat ecir hatırlatıyor.

Rahman ve Rahîm olan Allah adıyla,

Allah'ın kulu ve Rasûlü Muhammed'den Roma İmparatoru Hırakliyus'a:

Selâm, hidâyete tâbi olanlara!

Ben seni İsiâm çağrısına davet ediyorum, Müslüman ol ve kurtul, Allah sana iki kat ecir versin! Eğer reddedersen çiftçi halkının günahı boynunadır.

Ey Kitap ehli! Aramızda ortak olan şu söyleme gelin: Allah'tan başkasına kulluk yapmayalım, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Allah'ı bırakıp da birbirimizi rabler edinmeyelim!  Eğer kabul etmezlerse, şöyle

deyin:

Biz Müslümanları?, buna şahid olun! 236

Buhân, Bed'ü'1-vahy, 6

55/97-Ebû Mûsâ el-Eş'arî'den (Radıyailaha anhy.237

Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

"Kimin bir cariyesi olur, o cariyeye faydalı şeyler öğretir, güzel bir ahlâk eğitimi verir, azad eder ve onunla da evlenirse kendisine iki kat ecir vardır. Bir köle Allah'a ve efendisine karşı görevlerini yerine getirir, yine bir Ehl-i kitap da İsa ve Muhammed'in getirdiği mesaja iman ederse ona da iki kat ecir vardır."

* İslâm, Cahiliyede İşlenen Günahları Siler

237 Sened:   ıv ^f "^ ^ÜJ' j* Uj^ £^ 'J* &£■ ^ J^-'Ja j> &&■

Sahih: Müsned, IV/395, H.no:19424. Benzer rivayet için bk. IV/398, H.no:19456, IV/402, H.no:19492; IV/408, H.no:I9546; IV/414, H.no: 19600; IV/415, H.no:196I5. Buharı, İlim, 31, Itk, 14, 16, 17, Cihâd, 145, 143, Enbiyâ, 48, Nikah, 12, el-Edebül-müfved, s.80, H.no:203; Müslim, îmân, 241; Eymân, 45; Tirmizî, Nikah, 25, H.no:1116 (hascn-sahih); Tirnıizî'nİn rivayetinde iki ecir verilenlerin üç sınıftan ibaret olduğu, üçüncü sınıfın ise "daha önce Ehl-i kitaptan olup, Müslüman olanlar" dır. Çünkü bunların önceden kendi kitaplarına inandığı, daha sonra da Kur'ân'a inandığı ifade edilmiştir. Nesâî, Nikah, 65, H.no:3342; es-Sünenü'i-kübrâ, III/312, H.no:5502; Ebû Dâvûd, Nikah, 5, H.no:2054; İbn Mâce, Nikah, 42, H.no: 1956; Dârimî, Nikah, 46. H.no:2250; Bu iki eserde üçüncü sınıf "daha önce Ehl-i kitaptan olup, Müslüman olanlar" olduğu, çünkü bunların önceden kendi peygamberlerine inandığı, daha sonra da Hz. Muhammed'e (Sallallahu aleyhi ve sellem) inandığı ifade edilmiştir. Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, VII/128, H.no:13517; VIII/1I; Şuabü'1-îmân, VI/385, H.no:8608; İbn Ebî Şeybe, III/118; H.no:12635; Abdurrezzâk, Musannef, VII/270, H.no:İ3İI2; Saîd b. Mansûr, Sünen, 1/264, H.no:9I4; Ebû Yala, XI1I/23S, H.no:7256; Taberânî, ei-Mu'cemü'l-kebîr, X/197; İbn Mende, 1/504-506, H.no:395-399; Bezzâr, VIII/8, H.no:2977; Ebû Avâne, 1/96, H.no:302; 103, Humeydî, 11/339, H.no:768; Rûyânî, 1/307, H.no:458. Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, 11/252, H.no:4722; ü/344, H.no:85I8; 11/354, H.no:980I; 11/448, H.no:9751; If/263,11/293,11/244,11/406,11/453, 11/464,11/485

56/98-Amr b. Âs'tan (Radıyallahü anh):238

Allah kalbimi îslâm'a yönlendirdiğinde, biat için Hz. Peygamber'in (Saiiaiiaha aleyhi ve sellem) yanına gittim. Bana elini uzattı. O anda:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Önceki günahlarım affolmadıkça biat etmek istemiyorum' dedim.

Bunun üzerine Rasûlullah bana şöyle dedi:

"Ey Amr, bilmiyor musun, hicret önce işlenen tüm günahları siler.

Ey Amr, bilmiyor musun, İslâm önce işlenen tüm günahları siler."

57/99-İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh):239

Rasûlullah'a (SaiMiahu aleyhi ve sellem) bir kişi geldi ve dedi ki:

Sahih: Müsned, IV/205, H.no: 17754; Benzer rivayet için bk. IV/204, H.no: 17740 (Buradaki senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis. Ayrıca senedindeki Kays b. Semiy (Bazı nüshalarda "Şcfıy" olarak zikredilir, doğrusu "Semiy'"dir.) b. el-Ezher bulunmaktadır. Bu zâtın meşhur biri olmadığı ifade edilmektedir. Fakat, Mısır fethine şahit olduğu malumdur. Buna göre ya sahâbiden, ya da muhadramûndan biri olduğu ihtimâli hatıra gelir. Nitekim İbn Hacer sahâbîleri derlediği eserinde bu zâta yer vermiştir. Bk.lbn Hacer, İsâbe, V/535, Trc.no:7303; Ta'cüü'l-menfaa, s.346, Trc.no:1894; Hüseynî, ikmâl, s.354, Trc.no:730), IV/198-I99, H.no:17705 (Bu rivayette uzunca bir hadisin sonunda zikredilmiştir ve hadisin isnadı sahihtir. Habib b. Ebî Evs'in azadlığı Râşid es-SakafPyi İbn Hıbbârı ^sika saymış, diğerleri ise bu zât hakkında sükût etmişlerdir. Heysemî, hadisin l aberânî tarafından da rivayet edildiğini ve her iki müellifin râvîlerinin sika olduğunu belirtti. Bk.Mecma', IX/351); Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, IX/123; Deylemî Firdevs 1/118 H.no:400

öened:   jji 'j. ^uı vs!^ ç_,ıii /\ &%.

Sahih: Müsned,  1/379, H.no:3596, Benzer rivayet için bk.I/379-380, H.no:3604; 1/429, "•no:4086; Buharı, İstitâbe, 1; Müslim, îmân, 190-191; İbn Mâce, Zühd   29  H no"4242•  Mukaddime, 1, H.no:l; Ebû Ya'lâ, IX/50, H.no:5113; DC/65, H.no-513l'

136_____________________     _________________          îman ve İslâm

'İslâm'ı kabul ettikten sonra iyi işler yaparsam, cahiliye dönemindeki günahlarım için yine sorguya çekilir miyim?' Rasûlullah   buyurdu ki:

"İslâm'ı kabul ettikten sonra iyi işler yaparsan cahiliye dönemindeki günahların için sorguya çekilmeyeceksin, ama Müslüman olduktan sonra ister önce ister daha sonra olsun, her yaptığından sorumlusun ."

58/100-Seleme b. Yezîd el-Cu'fi'den (Radıyaihhüanh):240

Ben ve kardeşim Rasûlullah'a (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) gittik ve dedik ki:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Annemiz Müleyke, akrabalarıyla ilişkilerini sürdürür, misafirine ikramda bulunur ve şu şu güzel işleri de yapardı, ancak cahiliye inancında öldü. Bu yaptıklarının kendisine faydası olur mu?'

Rasûlullah:

"Hayır" dedi.

Biz tekrar:

Sened:   *îii j ^liı ^ û J\ J,

Sened:

Sahîh: Müsned. III/478, H.no: 15866. Heysemî, râvîlerinin sahih ricali olduğunu belirtir. Bk. Mecma': I/l 18-119, Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VII/39, 40, H.no:6319-6320; Ncsâî, es-Sünenü 1-kübrâ, VI/507, H.no: 11649; Ahmedeş-Şeybânî, IV/42I, H.no:2474. İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Şâşî, 11/118, H.no:648. Hadisin sadece ikinci kısmı İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) da nakledilir. Bk. Ebû Dâvûd, Sünnet, 17, H.no:4717; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, X/93, 138, H.no:10059, 10236; Heysemî, Mevârid, 1/164-165, H.no:67; Bezzâr, V/42, 220, H.no:1605, 1825. Suyûtî hadisi zikrettikten sonra hasen olduğuna işaret etmiş, Münâvî de bu görüşe katıldığını, hatta hasenden daha fazla bir derecede olduğunu belirtmiştir. Bk. Feyzu'l-kadîr, VI/480-481, H.no:9659. Hadisin ikinci kısmı Âmir eş-Şa'bî'den mürsel olarak nakledilmiştir. Bk. Heysemî, Mevârid, 1/164-165, H.no:67; Bezzâr, V/36, H.no: 1596. İbrahim el-Huseynî hadisin sebebini şöyle anlatır: Müleyke isimli bir kadının Cıffeli iki oğlu Müslüman olduktan sonra Allah Rasûlü'nc (Sallallahü aleyhi ve sellem) elçi olarak gelirler ve annelerinin (cahiliye döneminde) kendi kızını diri diri toprağa gömdüğünü...anlatırlar. Bk.el-Beyan ve 't-ta 'rîf, 11/266.

îman ve İslâm

'Peki, bizim cahiliye döneminde diri diri gömülüp öldürülen kız kardeşimiz vardı, bu şekilde öldürülmesinin ona bir faydası olur mu?'

Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem):

"Diri diri gömen de gömülen de cehennemdedir, ancak gömen kişi (daha sonra)  İslâm'ı kabul ederse Allah onun geçmiş günahlarını affeder."

AÇIKLAMA

Bu rivayette geçen mev'ûde (diri diri görnülen)in cehennemlik olması konusundaki ihtimaller:

a- Bu konudaki hadisler farklıdır ve diri diri gömülenlerin cennete gideceği de nakledilmektedir. O hâlde bu rivayette zikredilen kız çocuğu, bulûğ çağını geçmiş olabilir,

b- Bu rivayet şaz (sahih rivayetlere aykırı) olabilir,

c-Ya da diğer anlaşılmayan konularda olduğu gibi tevakkuf ederiz (yorum yapmayız ) ve konuyu anlaşılabileceği zamana bırakırız.

§Bu hadisin mânâca benzeri Hz. Aişe'den {Radıyaiiahu anim) nakledildi:

Hz. Aişe {Radıyallahü anhâ) Peygamberimiz'e:241

"Ey Allah'ın Rasûlü! İbn Cüd'an cahiliye döneminde akrabalarıyla ilişkilerini sürdürür ve fakirlere ikramda bulunurdu, bunun ona faydası olur mu?" diye sorunca Hz. Peygamber (Sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle dedi:

"Hayır olmaz, Ey Âişe! O bir gün olsun, ıRabbim, kıyamet günü günahlarımı affet' demedi, (çünkü inancı yoktu.)"242

241   , ,

Müsned, VI/93, H.no:24502; Müslim, imân, 365; Ebû Avâne, 1/100, H.no:240 Ayrıca bk. Müsned trc. H. No. 61/103

îman ve İslâm

59/101-Adiy b. Hâtim'den (Radıyatiahü anhy.243

RaSÛIullah'a (SaUallahü aleyhi ve sellem):

'Babam, akrabalarıyla ilişkilerini sürdürür ve şu şu güzel işleri de yapardı, o bunlardan bir ecir alabilir mi,' diye sormuştum. Şöyle dedi: "Baban aradığına ulaştı, (yani dünyalığa/şöhrete...)"

60/102-Hakîm b. Hizâm'dan (Radıyaiiahü anhy. "™

(Rasûlullah'a) dedim ki:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Cahiliye döneminde yapılan azad etmek ve akrabalarla ilişkileri devam ettirmek gibi iyi işlerin bir faydası olur mu? Hz. Peygamber (Satlaiiaha aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Önceki yaptığın iyi işler sebebiyle Müslüman oldun, (işte bu en

önemli faydasıdır..)"

NOT: İnsanlar yaptıkları iyilikler sebebiyle İslâm'a yaklaşır ve kötülükler sebebiyle İslâm'dan uzaklaşırlar.

Sahih: Müsned, IV/379, H.ııo:I9281. Benzer rivayet için bk.IV/258, H.no:18178-18179;

İV/377, H.no:19269; Heysemî, Mevârid, 1/165, H.no:68; Heysemî, râvîlerinin sika olduğunu

belirtir. Bk. Mecma': 1/119, Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XVII/104, H.no:250; İbnü'1-Ca'd,

Müsned, 1/96, H.no:561; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, VII/279; İkinci bölümün tahrici için bk.

Ebû Dâvûd, Et'ıme, 23, H.no:3784; Tirmizî, Siyer, 16, H.no:1565; İbn Mâce, Cihad, 26,

H.no:2830'

244 Sened:   fy J ij'J- 'j- U^ > %" ^ öC'J1 v- &^~

Sahih: Müsned, IH/402, H.no: 15255. Benzer rivayet için bk. 111/402, H.no: 15256; III/434,

H.no: 15512. Ma'tner b. Râşid, X/453; Buhârî, Zekât, 24; Buyu', 100; Itk, 12; Edeb, 16; el-

Edebü'l-müfred, s.38, H.no:70; Müslim, îmân, 194-196; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/191-192,

H.no:318-321; Ebû Avâne, M12, H.no:205; Beyhakî, es-Sünenü'l-hübrâ, IX/123, X/316,

H.no:21385;  Taberânî,  el-Mu'cemü'l-kebîr,  111/191,  H.no:3085-3089; İbn  Mende,  1/500,

H.no:387

îman ve İslâm

* *Lâ ilahe illallah (Allah'tan başka üâhyokturf hakimiyeti için

mücâdele

61/103-Amr b. Abese'den

245

Yaşlı bir kişi asasına dayanarak Hz. Peygamber'e geldi ve dedi ki: 'Ey   Allah'ın   Rasûlü!    Önceki   hayatımda   bazı   kandırma   ve kötülüklerim oldu, ben affolur muyum?'

Peygamberimiz (SaUallahü aleyhi ve sellem) SOrdu:

"Allah'tan başka ilâh olmadığına şehadet etmedin mi?"

'Bilâkis şehadet ettim ve yine ederim ki sen Allah'ın Rasûlüsün.'

"O hâlde,  önceki bütün kandırma ve kötülüklerin affoldu."

Sened:

Sahih: Müsned, IV/385, H.no: 19325 Bennâ senedinin ceyyid olduğunu belirtti. Bk.Bülûğu 7-emânî, 1/96. Heysemî, ricalinin sika olduğunu ancak Mekhûl'ün Amr b. Abese'den hadis işitip işitmediğinde şüphe ettiğini söyledi. Ek.Mecma', 1/32.

62/104-Ebû Hüreyre'den (Radtyaliahû anh):24<>

Hz. Peygamber (SaUaStahü aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu: "İnsanlarla       ilahe  illallah'ı   kabul   edinceye   kadar  mücâdele etmekle   emr   olundum.   Eğer   kabul   ederlerse   (hukukî   ceza   dışında)

Sahih: Miisned, I/Il, H.no:67; Benzer rivayet için bk. 1/19, H.no:117, 1/35-36, H.no:239, 11/314. H.no:8148. 11/345. H.no:8525. H/377, H.no:8890, 11/423, H.no:9442; 11/475-476, H.no:10112-10113: H/482. H.no:10203. 11/502, H.no:10466; H/527, H.no:10766; 11/528, H.no:10784; Hemmâm b. Münebbih, Sahîfe, H.no:50. Buhârî, Zekât, 1; İstiîâbe, 3; İ'tisâm, 2; Cihâd, 102; Müslim, îmân, 32-34; Îbnü'l-Cârûd, Müntekâ, s.258, H.no:1032; Ebû DâvÛd, Cihâd. 95, H.no:2640; Tinnizî, îmân, 1, H.no:2606-2607 (hasen-sahîh); İbn Huzeyme, IV/8, H.no:2248; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/115-117, H.no:113-116, 118; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ. 111/92. H.no:4919; VII/4, H.no:12898-12899; VHI/19, 136, 196: IX/49, 182; $uabü% İmân.'v39, H.no:4; Dârekutnl 1/231, H.no:I; 11/89. H.no:2-4; Mesaî. Cihâd, 1, H.no:3088, 3091, 3093; Tahnmü'd-dcm, 1, H.no:3968-3976; es-Sünenü'l-kübrâ, 11/280-282. H.no: 3432-3440; III/4-6, H.no:4298-4301, 4303; İbn Mâce, Mukaddime. 9, H.no:71: Fiten, 1, H.no:3927; tshâkb. Râhûye, 1/294, H.no:272; 1/320. H.no:304

Mütevâtir bir rivayet olan bu hadisin şâhidleri için bk.

a-Hz.Ebûbekir (Radıyaiiahü anh): Bezzâr, 1/98, H.no:38

b-Câbir (RadıyaUahü anh): Miisned, IH/300, H.no:14143; IH/332, H.no:14496; IH/339, H.no:14585; 111/394, H.no:15179; Müslim, îmân, 35; Hâkim, Müstedrek, 11/568, H.no:3926; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/116-117, H.no:117, 119; Tirmizî, Tefsir. 88/1, H.no:3341 (hasen-sahîh); Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, VI/514, H.no: 11670; İbn Mâce, Fİten, 1, H.no:3928; Beyhakî. Şuabü 'l-îmân, 1/39, H.no:4; Ebû Ya lâ, IV/189, H.no:2282; Taberânî. el-Mu 'cenrii 'l-kebîr. H/183, H.no: 1746;

c-Muâz b. Cebel (RadıyaUahü anh): Miisned, V/245-246, H.no:22021: Dârekutnî, 1/232, H.no:9; İbn Mâce., Mukaddime, 9, H.no:72; Bezzâr, VH/111-113, H.no:2669; Taberânî, el-Mu 'cemü l-kebîr. XX/63 . H.no:l 15;

d-İbn Ömer (Radıyallahü anhiimâ): Buhârî, İmân, 17; Müslim, îmân, 36; Ebû Nuaym, Müstahrec, I/I17, H.no:120-12l; Beyhakî, es-Sünenü'l-kührâ, IH/92, Rno:4920; HI/367, H.no:6293; Dârekutnl 1/232, H.no:7-8

e-İbn Abbas (RadıyaUahü anhümâ): Taberânî, eî-Mu'cemü'l-kebîr, XI/200, H.no: 11487;

f-İbn Mes'ûd (RadıyaUahü anh): Ahmed eş-Şeybânî, ÎV/71, H.no:2021

g-Cerîr (RadıyaUahü anh): Taberânî, el-Mu 'cemü 'l-kebir, H/307, H.no:2276;

h-Sehl b. Sa'd (RadıyaUahü o/i/iMmJ:Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VI/132, H.no:5746;

ı-Mâlik el-Eşcaî (RadıyaUahü anh):Taberânî, ei-Mu'cemü'l-kebîr, V1II/318 , H.no:8191;

İ-Nu'mân b. Beşîr (RadıyaUahü anh): Nesâî, Tahrimü'd-dem, 1, H.no:3977; es-Sünenü 1-kübrâ, ü/282, H.no:3441; Bezzâr, VIII/192, H.no:3227

Enes b. Mâlik ve İbn Ebî Evs (Üvcys)'ten gelen (RadıyaUahü anhümâ) rivayetler için 64/106 ve 65/107. hadislere bk. Ayrıca daha sonraki değişik konularda tekrar edilecektir.

iman ve İslâm                                                                                               - **

canlarının ve mallarının dokunulmazlığı vardır, âhiretteki  hesapları  Allah'a aittir."

§Hz Ebû Bekir, dönemindeki irtidat fitnesine karşı (savaş açmıştı ve) Hz. Ömer (RadıyaUahü anhüm) bunu şöyle tenkit eder :

'Rasûlullah'ın (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) şöyle şöyle dediğini (yani yukardaki rivayeti) işitmiştim, buna rağmen onlarla savaşa devam edecek misin?'

Hz.Ebû Bekir:

' Vallahi, namaz ile zekâtın arasını böldürmem/parçalanmasına izin vermem, ayırmaya çalışanlarla da savaşırım'' dedi.

Hz. Ömer, o kişilerle savaştıklarını ve daha sonra Hz. Ebû Bekir'in yüksek seviyesini anladıklarını belirtir.'

 247

63/105-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh):248

RaSÛlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:

"İnsanlarla   Lâ ilahe illallah   Muhamrnedü'r-Rasûlullah  deyinceye,

namaz kılıncaya ve zekât verinceye kadar mücâdele etmekle emroiundum. Kabul ederlerse canlarının ve mallarının dokunulmazlığı vardır, âhiretteki hesapları da  izzet ve celâl sahibi Allah'a kalır."

Yani, onun görüşünün hak ve doğru olduğunu anladık.

Sahih: Müsned, 11/345, H.no:8525; Dârekutnî, 1/231, H.no:l. Tahrici için bir önceki hadise bakınız.

64/106-Enes b. Mâlik'ten (Radıyaüahü anhy.249

Rasûlullah (Salfattaha aleyhi ve seltem) şöyle dedi:

"İnsanlarla Lâ ilahe illallah Muhammedü'r-Rasûlullah'a şehadet edinceye kadar mücâdele etmekle emrolundum. Bunu kabul ederler, kıblemize dönerler, kestiğimizi yerler ve bizim gibi namaz kılarlarsa, işte o zaman (hukukî ceza dışında) canlarının250 ve mallarının dokunulmazlığı vardır.

Müslümanların lehinde ve aleyhinde olan şeyler, bu kişiler için de geçerlidir."

249 Sened;   j;>)ı i^i. ır^f Jjı i> ır£.î jıi         J ^

Sahih: Müsned, III/199, H.no: 12990; Benzer rivayet için bk. III/224-225, H.no:1328i; Buharı, Salât, 28; tbn Huzeyme, IV/7, H.no:2247; Tirmizî, îmân, 2, H.no:2608 (hasen-sahîh-garib); Ebû Dâvûd, Cihâd, 95, H.no:2642; Nesâî, Cihâd, 1, H.no:3092; Tahrîmü'd-dcm, 1, H.no:3964-3965, 3967; îmân, 15, H.no:5000; es-Sünenü'l-kübrâ, 11/279-280, H.no:3428-3431; III/5, H.no:4302; VI/531, H.no:11734; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, İII/215, Hâkim, Müstedrek, 1/544, H.no:1427; Makdisî, Muhtara, V/277-280, H.no:1913-19l7 (sahih); Beyhakî, es-Sünenü 'l-kübrâ, II/3, H.no:2031; 111/92, H.no:4921; VII/4, H.no: 12897: VIII/177; Dârekutnt, 1/232, H.no:2-6; Ebû Ya 'lâ, 1/69, H.no:68

250   Lafız mânâsı, L(Hukûkî) ceza dışında onların   kanları ve malları bize haranı kılındı' şeklindedir. Burada kandan murat, kişinin canıdır.

65/107-EvS ten (Radıyallahü anh):

Sakîf heyetiyle birlikte Rasûlullah'm (Satiatlaha aleyhi ve seilemj yanına geldim. Bir çadırda oturuyorduk. Bir müddet sonra ben ve Rasûlullah dışındaki herkes kalkıp gitti. Bir adam Rasûlullah'm yanma girdi ve gizlice bir şeyler söyledi. Peygamberimiz:

"Git ve onu öldür!" dedi.

(Birbaşka rivayette:) Adam dönüp giderken yanına çağırdı ve sordu:

"O kişi 'Allah'tan başka ilâh olmadığına' şehadet etmiyor mu?"

'Evet şehadet ediyor, ama korunmak için söylüyor.1

"Onu bırakın (öldürmeyin)!"

(Diğer rivayette: "Gidin ve onu serbest bırakın!") dedi ve şöyle buyurdu:

"İnsanlarla Lâ ilahe illallah' deyinceye kadar mücâdele etmekle emrolundum. Bunu kabul ederlerse işte o zaman (hukukî ceza dışında) canlarının ve mallarının dokunulmazlığı vardır."

§Râvi Şû'be'ye sordum: 'Hadiste; "O kişi 'Allah'tan başka ilâh olmadığına ve benim Allah Rasûlü olduğuma şehadet etmiyor mu ?" şeklinde (risâlet cümlesi) geçmiyor mu?'

O da: 'Olduğunu zannediyorum, (ancak) tam bilemiyorum' dedi.

Sened:

Sahih: Müsned, IV/8, H.no:16105; Benzer rivayet için bk. IV/8-9, H.no:; 16108-16009; Dârimî, Siyer, 10, H.no:2450; Nesâî, Tahrimü'd-dem, 1, H.no:3978-3981; es-Sünenü 'l-kübrâ, 11/283-284, H.no:3442-3445; İbn Mâce, Filen, 1, H.no:3929 (Bûsırî ZevâicTinde isnadının sahih, râvîlerinin de sika olduğunu ifade eder); Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, III/213, Taberânî, el-Mu'cemü '1-kebîr, 1/217-218 , H.no:592-595; Abdürrezzâk, X/163; Bennâ senedinin ceyyid olduğunu söyler. Bk.Bulûğu'l-emânî, 1/98. Hadisi nakleden sahâbî, Evs b. Ebî Evs es-Sekafî yani Evs b. Huzâfc b. Rebîa'dır (Radıyallahü anlı). Bk.îbnü'1-Esîr, Üsdü'l-ğâbe, 1/312-313, Trc.no:288; 1/316-319, H.no:298. 68/100.hadis ile karşılaştırınız.

252

66/İO8-Ebû Mâlik el-Eşcaî babası (Târik b.Eşyem)'den (Fadyaitahs

Peygamberimiz (SaiiaUaha aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu:

"Kim Allah'ın tek olduğuna inanıyor ve diğer tapılanları reddediyorsa,

canının ve malının    dokunulmazlığı vardır,  (âhiretteki)  hesabı  ise    Allah'a

kalmıştır."

67/109-İbn Mes'Ûd'dan (Radıyallahü anh)\

253

Sened:   *j.ı ^i-^öOı jjuü j-tu^î ju Ojjiî^ l^'ıifû-

Sahih: Müsned, III/472, H.no:158I9; Benzer rivayet için bk. III/472, H.no:15821; VI/394-395, H.no:27089-27090; Bu hadis. Ahmed b. Hanbel'in sülâsiyyâlından biridir. Müslim, îmân, 23; Bezzâr, VTI/198-I99, H.no:276S; Taberânî. el-Mu'cemü'l-kebîr. VIIT/318-3 î 9' H.no:8190-8I94

îman ve İslâm_______________________________________________145

İzzet ve celâl sahibi Allah, bir kulunu cennete koymak için peygamberini (ona) göndermişti;

Hz. Peygamber (Saliaiiahu aleyhi ve seiiem) (Birgün ashabıyla beraber) havraya gitti ve orada Yahudilerle karşılaştı. Onlardan biri diğerine Tevrat okuyordu ve gelecek peygamberin vasfı ile ilgili bölüme gelince, okuyan kişiyi durdurdular. Yanlarında ise bir hasta (yatıyordu).

Peygamberimiz:

"Ne oldu da durdurdunuz?" diye sordu.

(Yatan) hasta dedi ki:

'Gelecek peygamberin vasfı ile ilgili bölüme geldikleri için durdurdular.'

Sonra o hasta kişi emekleyerek geldi, Tevrat'ı aldı ve okumaya başladı, yeni peygamber ve onun ümmetinin vasfına gelince:

'Bu, senin ve ümmetinin vasıflarıdır. Ben şehâdet ederim ki Allah 'tan başka ilâh yoktur ve sen Allah 'in Rasûliisün' dedi ve vefat etti.

(Bunun üzerine) Peygamberimiz yanındaki ashabına :

"Kardeşinizi (alın ve cenaze ile ilgili) görevinizi yerine getirin!" buyurdu.

Sened:

Zayıf: Müsned, 1/416, H.no:3951; Bennâ senedinin ccyyid olduğunu belirtir. Bk.Bülûğu'l-emânî, 1/99. Heysemî, senedindeki Atâ b. es-Sâib'in ihtilâl; ettiğini söyler. Bk. Mecma', VIIT/231; Ahmed Muhammed Şâkir: "Ebû Ubeyde babasından hadis almamıştır. İsnadı munkatıdır. Tercih edilen görüşe göre; Hamnıâd b. Seleme, Atâ'dan ihtilaftan önce hadis almıştır. Dolayısıyla Heysemî asıl illete değinmemişti!"," der. (tahkikinde). Hasan el-Basri'deıı mürsel olarak da rivayet edilmiştir.: Bk. îbn Ebî Şeybe, VII/330, H.no:36556; Taberânî, el-Mu 'cemü 'l-kebîr, X/153 , H.no: 10295.

68/110-Ubeydulİah b. Adiy'den (Radıyaiiahüanhy.254

Ensardan biri kendisine (şöyle bir olay) anlattı: Rasûlullah otururken bir kişi yanına geldi ve münafıklardan birini öldürmek için gizlice izin istedi. Peygamberimiz (Saiiaüaka aleyhi ve sellem) sesini yükselterek şöyle dedi: "Allah'tan başka ilâh olmadığına şehadet etmiyor mu ?" 'Bilâkis ey Allah'ın Rasûlü! Ancak bu şehâdet değil.' "Muhammed'in Allah Rasûlü olduğuna şehadet etmiyor mu T" 'Bilâkis ey Allah'ın Rasûlü ! Ancak bu (hakikî) şehâdet değil.' "Namaz kılmıyor mu?"

'Bilâkis  ey Allah'ın  Rasûlü!  Ancak  bu namaz değil'   deyince Rasûlullah şöyle buyurdu:

"İşte bu kişilere dokunmayı  Allah bana yasakladı."

§Diğer rivayette, Abdullah b. Adiy (Radıyaliahüanh) şöyle anlattı: Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) bir yerde otururken yanına gelen kişi izin istedi ya da gizlice bir şey söyledi... şeklinde hadisi mânâ olarak zikretti.

254 Sened:   ^ ±J

Sahih: Müsned, V/432-433, H.no:23560-23561; Heysemî, senedindeki râvîlerin sahih ricali olduklarını söyler. Bk.Mecma', 1/24: Mâlik, Muvatta', Kasru's-salât, 87 (mürsel); ibn Hıbbân, VII/584, H.no:5940; Abdurrezzâk, Musannef, X/163, H.no:18688; Ebû Yala, H,no:1505-1507, 3469. lîban b. Mâlik'ten (Radıyaliahü anh) benzeri rivayet edilir. Bk. Müsned, III/174, H.no:12724; III/I25, H.no:12325; Buhâri, Salât, 46; Müslim, îmân, 54-55. Ayrıca 65/107.hadise bk. Bir sonraki hadis de bu rivayetin şahididir. Bk.69/111.

69/111-Enes b. Mâlik'ten (Radıyaliahü anh):255

Itban gözünden şikâyetçiydi. Rasûlullah'a elçi gönderdi, rahatsızlığını belirtti ve:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Evimde namaz kılsanız da ben orayı namazgah edinsem,' (sözlerini) aktardı. Bunun üzerine Rasûlullah ile Allah'ın nasip ettiği bir grup sahabe Itban'm evine gittiler. Rasûlullah namaza başladı. Sahabe ise kendi arasında sohbet ediyordu. Münafıklardan karşılaştıkları hâlleri konuşmaya başladılar ve konuşmaların ağırlığı Malik b. Duheyşim'e döndü, (hep ondan bahsettiler,) Rasûlullah (Saiiaiiahü aleyhi ve sellem) namazı bitirince şöyle dedi:

"O, %Allah 'tan başka ilah olmadığına ve benim Allah Rasûlü olduğuma' şehadet etmiyor mu? "

Birisi:

2S5 „          _,,'-,            ,■

Sahih: Müsned, IH/135, H.no:12325; Benzer rivayet için bkz : 111/174, H.no:12724; Hadisi Enes, Mahmûd b. er-Rebî'den, O da Itbân b. Mâlik'ten nakletmektedir. Her üçü de sahâbîdir (RathyaUahüanhüm). Buhârî, Salât, 45-46; Ezan, 40, 50, 153, 154; Teheccüd, 36; Meğâzî, 12; Et'ıme, 15; Rikâlc, 6; İstitâbe, 9; Müslim, îmân, 54; Ebû Ya'lâ, 111/74, H.no:1505-1506; ?eybânî, III/473, H.no:1935; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XVIII/25 , H.no:43; İbn Mende, 1/198-199, H.no:52

148_______________________________________________îman ve İslâm

'Bilâkis (şehâdet ediyor), ancak kalbinden değil' dedi. O zaman Peygamberimiz buyurdu ki:

"Kim 'Allah'tan başka ilâh olmadığına ve benim Allah Rasûlü olduğuma' şehadet ederse ateşin azabını tatmayacak (ya da dedi ki) cehennem ateşine girmeyecek. "

70/112-Mikdâd b. Esved'den (Radıyalhhüanh)-?56

'Ey Allah'ın Rasûlü! Kâfirlerden biri ile karşilaşsam ve benimle savaşsa, bir iki vuruşsak, sonra ellerimden birini kılıçla vurup koparsa ve bir ağacın arkasına sığınıp 'ben Müslüman oldum' dese, onu öldürebilir miyim, ne dersin ?'257

RaSÛlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem);

"Onu artık öldüremezsin, eğer öldürürsen o senin öldürmeden önceki yerine geçer ve sen de onun kelime-i tevhidi söylemeden önceki yerine geçersin."

256 Sened:    fA J h-& J> *î" -4^ ^ j$ü '^S J< ^ İ-*

Sahih: Müsned, VI/5-6, H.no:23721-23272; Benzer rivayet için bkz : VI/4, H.no:23707; VI/3,

H.no:23701; Şâfıî, Müsned, s. 197; İbn EbîŞeyhe, V/557, H.no:28943; VI/481, H.no:33107;

Buhârİ, Meğâzî, 12; Diyât, 1; Müslim, îmân, 155; Ebû Dâvûd, Cihâd, 95, H.no:2644; Ebû

Nuaym, Müstahrec,  1/169,  H.no:272; Ebû Avâne, 1/66-67; H.no:187-191;  Beyhakî, es-

Sünenü'l-kübrâ,  VIII/19,   195; Şuabü'1-îmân, 1/89, H.no:79;  Bezzâr,  VI/44,  H.no:2111;

Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XX/247-251, H.no:585 -595; îbn Mende, 1/201-203, H.no:55-

59. Mikdâd b. Esved'in (Radıyallahü anh) asıl ismi Mikdâd b. Amr el-Kindfdir. Böyle meşhur

olmasının sebebi, Esved b. Abdiyağûs ez-Zührî'nİn kendisini evlatlık edinmesidir. Bk.İbnü'l-

Esîr, Üsdü 'l-ğâbe, V/242, Trc.no:5076

2" Bir diğer rivayette; 'Onu öldüreyim mi, yoksa terk mi edeyim ?' şeklinde geçmektedir.

îman ve İslâm____________________________________________149

* Peygambere İman ve Görmeden İnanmanın Fazileti

Allah Teâlâ buyurdu:

'(Her zaman) önde olan Muhacirler ve Ensar ile bunlara güzellikle tâbi olanlara gelince, Allah onlardan razı, onlar da Allah'tan razıdır. Onlara altlarından nehirler akan cennetler hazırlamıştır  ve   orada   ebedî   kalacaklardır.   İşte   bu   büyük   bir

başarıdır.' (Tevbe9/100)

71/113-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh):258

Rasûlullah (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu:

"Nefsimi elinde tutan Allah'a yemin ederim ki bu ümmetten biri veya Yahudi ve Hristiyan olan bir kişi beni dinlemez ve getirdiğimi kabul etmeden ölürse, kesinlikle cehennemlik olur."

Sahih: Müsned, 11/317, H.no:8188; Benzer rivayet için bkz : 11/350, H.no:8594; Hemmâm b. Münebbih, Sahîfe, H.no:94; Müslim, îmân, 240; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/217, H.no:284; Ebû Avâne, 1/97, H.no:307-308; İbn Mende, 1/508, H.no:401; Hcysemî, senedindeki râvîlerinin sahih ricali olduklarını söyler. Bk.Mecma', VIII/262; Şahidi için bir sonraki hadise bk.72/114. Dârekutnî'nin Efrâd'mda İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) naklettiğine göre hadisin sebeb-i vürûdu şöyledir.: Allah Rasûlü'ne (Sallallahü aleyhi ve sellem) biri geldi ve : "Ey Allah'ın elçisi! Hristiyanlardan Allah'a ve Rasûlüne inanarak İncil'e sâdık biri veya aynı Şekilde Allah'a ve Rasûlüne inanarak yahûdilerden Tevrat'a bağlı biri, sonradan sana tabî olmazsa, bu kişiler hakkında ne buyurursunuz?" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahü aleyhi ve sellem) bu hadîsini îrâd buyurdular. Bk. Suyûtî, Esbâbü vürûdi'l-hadîs, î/1, H.no:217-218; İbrahim el-Huseynî, el-Beyanve't-ta'rîf, 11/295

72/114-Ebû Mûsâ el-Eş'arî (Radıyalhhu anhy 2d9

Hz. Peygamber (Saiiaiiahn aleyhi ve seüem) buyurdu ki:

"Ümmetimden biri ya da Yahudi veya Hristiyan olan kişi beni dinler ve getirdiğimi kabul etmeden ölürse cennete giremez.

Ümmetimden biri ya da Yahudi veya Hristiyan olan kişi beni dinler, sonra da  getirdiğimi kabul etmeden ölürse cehenneme girer."

73/115- Ebû Hüreyre'den (RadıyaiiaM anhy.

RaSÜİUİlah (Sallallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:

259Sened:

Sahih: Müsned, IV/396. H.no:19428; Benzer rivayet için bk. IV/398, H.no:I9454; Hâkim, Müsiedrek, 11/372, H.no:3309. Bennâ ricalinin, Buhârî ve Müslim'in râvîleri olduğunu söyler. Bk.Bülfığu'l-emâm, 1/102; Bezzâr, VIII/58, H.no:3050; Hcysemî, senedindeki râvîlerin sahih ricali olduklarını belirtir. Bk.Mecma\ VIII/261. Şahidi için bir Önceki hadise bk.71/113.

Sened:   'jip- 'j- Jl^ ı3jj~ ju ju* y cii- jui £jS~

Sahih: Müsned, 11/416, H.no:9356; Benzer rivayet için bkz : 11/346, H.no:8536; 11/363, H.no:8735; Buhârî, Menâkıbu'l-ensâr, 52; Müslim, Sıfatü'l-münâfikîn. 31 ( j^ı 'j* ;>i J&') '^J ljı U>s~ti u^4b j_i Jİ4 j;—t) "Yahudilerden on kişi bana tabî olmuş/îmân etmiş olsaydı,

yeryüzünde Müslümanlığı kabul etmeyen hiçbir Yahudi kalmazdı" lafzı ile rivayet edilmiştir. Ebû Ya'lâ, X/424, H.no:6037; Deylemî, Firdevs, III/377, H.no:5146; Suyûtî, hadis hakkında "sahih" hükmü verir. Bk.el-Câmiu's-sağtr, H.no:7421. Zehebî, Ebû Hilâl Muhammed b. Süleynı er-Râsibî el-Basri hakkında Ebû Davud'un "sika", İbn Maîn'in "sadûk" dediğini, Nesâî'nin ise kuvvetli olmadığını söylediğini nakleder. Bk.Kâşif, Trc.no:488I. İbn Hacer "sadûk, flhi lîn" ifadelerini kullanır. Bk.Takrîb, Trc.no:5923.

îman ve İslâm_______________________________________________151

"Eğer bana on tane Yahudi din adamı inansaydı yeryüzündeki bütün Yahudiler iman ederdi."

Kâ'b (Radıyallahu an/ı) şöyle dedi:

'Mâide süresindeki on iki kişi bunu doğrulamaktadır.'" ' AÇIKLAMA

İsrâii oğullarının liderleri, Hz. Mûsâ zamanında on iki kişiydi, bu rivayette ise Rasûlullah döneminde yaşayan on önemli lidere işaret edilmiş ya da liderlerine bağlılıktan kinaye yapılmış olabilir.

Naslarda, Yahudilerin cemaat hâlindeki hareketlerine ve liderlerine verdikleri öneme dikkat çekilmiştir. Yüzyıllardır kendilerini koruyan bu insanlar, kapalı bir toplum hâlinde yaşamaları yanında yukarıda söz konusu olan disiplini yakalamışlardır, Ancak bu liderler kendilerini sürekli kötülüğe sürüklemiş, ayette emredilen ibadet, gelecek Peygamberlere iman, onları destekleme ve in/ak ekonomisini unutmuşlar, sonunda da sapmışlardır.

74/1 16-Saîd b. Zeyd'deil (Radıyallahu anhy.

262

Bu konuda Allah Teâlâ şöyle buyurur:

"Biz İsrail oğullarından on iki öncü kişi gönderdiğimiz zaman söz almıştık. (Allah) onlara dedi ki; Allah sizinle beraberdir. Eğer namazı güzel edâ eder, zekâtı verir, Peygamberlerime iman eder ve onları desteklerseniz, (ayrıca) Allah için güzel bir borç verirseniz, işte o zaman sizin günahlarınızı affeder ve altlarından nehirler akan cennete koyarım. Ama bundan sonra içinizden kim inkarcı olursa en kötü yola sapmış olur/' (Mâide 5/12)

Sahih: Müsned, V/381, H.no:23129; Benzer rivayet için bk. IV/70, H.no:I6604-I6605; Vl/382, H.no:27023, 27025; Tirmizî, Taharet, 20, H.no:25-26; İbn Mâce, Taharet, 41, H.no:398; İbn EbîŞeybe, 1/12, 14, H.no:15, 28; Makdisî, Muhtara, 111/303, H.no:l 104; Şâşi, 1/257-258, H.no:228; Bcyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/43, H.no:193-194; Dârekutnî, Sünen, î/72-73, H.no:5-10; Ebû Ya'lâ, 1/212, H.no:255; Rûyânî, 11/228, H.no:1098; Heysemî, senedinde Ebû SifâPin bulunduğunu Buhârî bu zatın hadisi hakkında birtakım görüşlerin

152                                                                                                         îman ve İslâm

Rasûlullah'm (SaiMiahu aleyhi ve sellem) şöyle dediğini işittim: "Abdesti   olmayanın   namazı   kabul   olmaz,   Allah'ı   zikretmeden (besmelesiz) abdest alanın abdesti (tam) olmaz. Bana iman etmeyen Allah'a iman etmemiş olur. Ensarı sevmeyen kişi de bana iman etmemiş olur."

varlığını ifâde etmiş, diğer râvüerin ise sika olduklarını söyler. Bk.Mecma', 1/228. Eserinin bir başka yerinde Ebû Sifâl el-Mürrî'nin zayıf olduğunu beyan etti. Bk.Mecma', X/39. Ebû Sifâl el-Mürrî (Sümâme b. Vâil b. Husayn): İbn Hacer "makbul" olduğunu belirtir. Bk.Takrîb, Trc.no:856. Zehebî ise, Buhârî'nin "fihi nazar" dediğini nakleder. Bk.Kâşif, Trc.no:7I9. Buhârî'nin bu sözü râvînin adaleti ile değil, zaptıyla ilgilidir. Bu senedi İle hasen olan hadis, şahid ve mütâbİleri ile kuvvet kazanarak sahih li ğayrihî seviyesine yükselir.

a-Esmâ bt. Saîd b. Zeyd b. Amr'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Hâkim, Müstedrek, IV/66, H.no:6899; Heysemî, Mecma', 1/228. Müsned'de bu hanım, Rabah b. Abdurrahman'ın ninesi olarak zikredilmektedir. Bk. Müsned, VI/382, H.no:27024. Dolayısıyla ninenin isminin Esma olduğunu öğreniyoruz. İbn Hıbbân Sikât'mda. Saîd b. Zeyd'in kızı başlığı altında zikretmiş ve ismini bilmiyoruz, der. Bk. Sikât, V/594. Zehebî ise, bu hanıma Esma bt. Saîd b. Zeyd başlığı altında yer vererek babasından nakillerde bulunduğunu, kendisinden de torunu Rabah'ın naklettiğini belirtir. Bk. Kâşif, Trc.no:6945. İbn Hacer de Esma bt. Saîd b. Zeyd başlığı altında yer vererek Tirmİzî ve İbn Mâce'nin eserlerinde müphem olarak bu hanıma yer verdiklerini, Beyhakî'nin ise, İsmini Esma olarak açıkladığını, hatta sahabeden olduğunu söyleyenlerin büe varlığını ifade etti. Bk.Takrîb, Trc.ııo:8527. Sahabeden oluşu kesin olmamakla berlikte, İbn Hacer İsâbe'sİnde bu hanıma yer verir. BkJsâbe, VIII/6-7. Buna göre Esmâ'nm sahabeden oluşu doğru ise bu rivayet merfû, değilse, mevkuftur.

b-Sehl b. Sa'd es-Sâidî'den (Radıyallahü anh) şahidi İçin bk. İbn Mâce, Taharet, 41, H.no:400 (Bûsırî, Abdu'l-Müheymin'in zayıflığında ittifak bulunduğundan dolayı hadisin senedinin zayıf olduğunu belirtmiştir. Bk. Misbâhu'z-zücâce, 1/59-60); Ancak Sindî, Abdu'l-Müheymin'in tek kalmadığı, kendisini kardeşinin oğlunun desteklediğini ifâde eder); Taberânî,e/-A/u'ccmüV-teW>*, VI/121.H.no:5699;

c-Ebû Sebre'den (Radıyallahüanh) şahidi için bk. Heysemî, Mecma', 1/228;

d-Isâ b. Sebre babası ve dedesi kanalıyla : Heysemî, Mecma', 1/228,

Hadisin ilk bölümünün şâhidleri için bk.

a-Ebû Hüreyre (Radıyallahü anh) : Müsned, 11/418, H.no:9382; Ebû Dâvûd, Taharet, 48, H.no: 101; İbn Mâce. Taharet, 41, H.no:399; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, 1/26-27; Hâkim, Müstedrek, 1/245-246, H.no:518-519; Ebû Ya'İâ, XI/293, H.no:6409; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/41, 43, H.no:183, 195; Dârekutnî, Sünen, 1/79, H.no:l

b-Ebû Saîd e!-Hudrî (Radıyallahü anh): İbn Mâce, Taharet, 41, H.no:397 ( Bûsırî, hadisin hasen olduğunu belirtmiştir); Hâkim, Müstedrek, 1/246, H.no:520; Beyhakî, es-Sünenü 'I-kübrâ, 1/43, H.no: 192: İbn EbîŞeybe, 1/12 H.no:14;

c-Sehl b. Sa'd es-Sâidi (Radıyallahü anh): İbn Mâce, Taharet, 41, H.no:400; Hâkim, Müstedrek, 1/402, H.no:992; Beyhakî, es-Sünenü 'l-kübrâ, U/379 H.no:3781;

d-Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyallahü anh): Lâlkâî, İ'tikâdü ehli's-sünne. IV/828, H.no: 1536; Heysemî, ricalinin sika olduğunu söyler. Bk. Mecma', 1/228.

75/117-Ebû Muhayrîz'den:263

Sahabeden Ebû Cüm'a'ya (Radıyallahü anh), 'bize Rasûiullah'tan duyduğun bir hadisi anlat!' deyince:

'Tamam, size faydalı bir hadis nakledeyim' dedi ve şöyle devam etti:

Rasûlullah (Saiiallahu aleyhi ve sellem) ile öğle yemeği yedik, yanımızda Ebû Ubeyde b. Cerrah vardı ve dedi ki:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Bizden daha hayırlısı var mı, sen hayattayken Müslüman olduk, seninle cihada katıldık.'

Rasûlullah şöyle buyurdu:

"Evet, var. Benden sonra yaşayıp da beni görmeden iman eden topluluklarda (daha hayırlı kişiler var)."

Sened:

■«ıııııı: Müsned, IV/106, H.no: 16914-16913; Dârimİ, Rikâk, 31, H.no:2747; Taberânî, el-Mu'cemü'/-kebîr, IV/22. H.no:3537-3538; İbn Mende, 1/372, H.no:210; Hâkim, Müstedrek, IV/95, H.no:6992 (Hâkim isnadının sahih olduğunu söyler, Zehebî de muvafakat eder); Heysemî, Ahmed b. Hanbel'in iki senedle bu hadisi naklettiğini, isnadlarından birinin ricalinin sika olduğunu belirtmiştir. Bk.Mecma', X/66. Bu mânâda İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) şöyle bir rivayet de nakledilir:

fil '   '-  •■                          '

Müstedrek, 11/286, H.no:3033 (Hâkim isnadının sahih olduğunu söyler)- İbn Mende , H.no:309; İbn Kesîr, bu hadisin İbn Ebî Hatim ve İbn Merdûye tarafından da rivâvet 'gıni söyler:Tefsir. 1/42.                                                                                          y

154                                                                              ______    îman ve İslâm

76/118- Enes b. Mâlik'ten (Radıyallahü anh): Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) yanımızda şöyle dedi: ■■'Kardeşlerimle buluşmayı arzu ediyorum." Sahabe:

'Biz senin kardeşlerin değil miyiz?' diye sorunca şöyle buyurdu: "Siz  benim   ashabımsınız,  fakat  kardeşlerim,   beni   görmedikleri hâlde iman edenlerdir."

77/1 19-EbÛ Ümâme'deil (Radıyallahü anh)'.

264 Sened:

SaSıilı: Müsned, III/I55, H.no:12517; Ebû Ya'lâ, VT/118, H.no:3390; Heysemî, hadisin Ahmcd b. Hanbel. Ebû Ya'lâ ve Taberânî tarafından rivayet edildiğini, Ahmed b. Hanbcİ'in senedinde bulunan Cesr'in zayıf olduğunu, Ebû Ya'lâ'nın senedinde bulunan Muhtesib Ebû Âiz'in İbn Hıbbân tarafından sika, İbn Adİy tarafından da zayıf sayıldığını, diğer râvîlerinin ise sika kabul edildiklerini açıklar. Bk.Mecma\ X/66. Fakat Müsned'in bazı nüshalarını incelediğimizde Hâşim b. el-Kâsım'ın hocasının Cesr değil, Hasan (el-Basrî) olduğu ortaya çıkmaktadır. Heysemî'nin elindeki nüshada yazılımı benzeyen bu isimler karıştırılmış olabilir. Bu durumda senedin zayıflığı da ortadan kalkmış olur. Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, 11/300, H.no:7980; 11/408, H.no:9263; Mâlik, Muvalta', Taharet, 28; Müslim, Taharet, 39; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/309, H.no:582; Ebû Avâne, 1/122, H.no:360; Nesâî, Taharet, 110, H.no:150; es-Sünenü'1-kübrâ, 1/95, H.no:143; İbn Mâce, Zühd, 36, H.no:4306; Ebû Ya'lâ, Xl/387, H.no:6502; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/82, H.no:392; IV/78, H.no:7001: Şuabü'l-îmân, IH/16-17, H.no:2743;

265 Sened:   'jJ\ 'J* ;Si3 "^ fil» £'*~ »jiî 'Ji J*y tâi~

Sahih: Müsned, V/248, H.no:22038-22039; Benzer rivayet için bk.V/257, H.no:22115; V/264, H.no:22178; Taberâni, et-Mu'cemü'l-kebîr, VIII/259-260, H.no:8009-8010; Rûyânî, 11/311, H.no:1266; Deylemî, Firdevs, 11/446, H.no:3927; Heysemî, hadisin Ahmcd b. Hanbel ve Taberânî tarafından rivayet edildiğini, râvîlerinin ise sika kabul edildiklerini açıklar. Eymen b. Mâlik cl-Eş'arî de aynı şekilde sikadır. Bk.Mecma', X/67. Hadisin şâhidlcri:

a-Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned. 111/71. H.no: 11613 (Bu rivayetin senedinde İbn Lehîa ve Derrâc bulunmaktadır (İbn Lehia İle ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadİs) Heysemî, Ebu's-Semh Derrâc b. Senı'ân es-Sehmî'nin, İbn Maîn tarafından sika kabul edildiğini belirtir. Bk. Mecma', î/63, 52. Ebû Dâvûd ve bir kısım cerh ve ta'dîl âlimi, bu zâtın hadislerinin müstakîm/sahİh, Ebu'l-Heysem'den naklettiği rivayetlerin İse zayıf olduğunu belirtirler. Bk.Zehebî, Kâşif, Trc.no:1473; İbn Hacer ise, saduk olduğunu belirterek Ebu'l-Hcysem'den naklettiği rivayetleri zayıf sayar. Bk.Takrîb, Trc.no: 1824; İbn Hıbbân, sika râvîleri derlediği eserinde yer verdiği gibi (Bk.Sikâl, V/l 14), Sahih'inde birçok yerde bu râvîye yer verir. İbn Şahin ise, Ebu'l-Heysem'den naklettiği

îman.ve İslâm________________^__________^^__________________155

RasÛIuilah (Sallallahü aleyhi ve sellem) ŞÖyle buyurdu:

"Ne mutlu, beni görüp de iman edenlere! Ne mutlu, beni görmeden iman edenlere !.."

Bunu yedi kere tekrarladı.

NOT: Bu hadisler, daha sonraki nesilleri imana teşvik etmekte ve biraz da moral vermektedir. Ancak sahabenin makamına ulaşmak mümkün değildir ve bu konuda birçok rivayet bulunmaktadır. Belki de, gaybî imanın görerek imandan zor olmasına dikkat çekilmiştir. Doğrusunu Allah bilir.

78/120-Enes b. Mâlik'ten (Radıyallahü anh):266

RaSÛlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem)'.

"Ne mutlu, beni görüp de iman edenlere!" dedi ve bunu bir kere söyledi, sonra:

"Ne mutlu, beni görmeden iman edenlere!" dedi ve bunu yedi kere tekrarladı.

rivayetlerinde de bir beis görmez. Bk.Sikât, 349; Ebû Ya'lâ, H/519. H.no: 1374; İbn Ebî Âsim, II/631, H.no:1487; Heysemî, Mevârid, 1/573, H.no:2302;

b-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Heysemî, Mevârid, 1/573, H.no:2303:

c-Abdullah b. Büsr'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Hâkim, Müstedrek, IV/96, H.no:6994; Makdisî, Muhtara, IX/89, H.no:71; IX/98-99, H.no:86-87; İbn Ebî Âsim, H/631, H.no:I486; Suyûtî, hadisin hasen olduğunu remzetti. Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no:5304.

d-İbn Ömer'den (Radıyallahü cmhümd) şahidi için bk. Abd b. Humeyd, 1/247, H.no:769; Suyûtî, hadisin hasen olduğuna işaret etti. Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no:5302.

e-Vâil'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Taberânî. el-Mu'cemü'l-kebîr, XXH/20. H.no:29

266 c                       .                   ......

î>ened:   c-l'.-i;^. isii- ,iu_ujı ';"

Sahih: Müsned, III/155, H.no:12516; Taberânî, el-Mu'cemü's-sağir, 11/104, H.no:858; £6w *V/â, VI/1I9, H.no:3391; An Ebî Âsim, 11/631, H.no:1488; Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Ebû Ya'lâ tarafından rivayet edildiğini, Ahmcd b. Hanbel'in senedinde bulunan zayıf olduğunu, Ebû Ya'lâ'nm senedinin de hasen sayıldığını belirtir. Bk.Mecma', Z66-67; Müsned'in bazı nüshalarını incelediğimizde Hâşim b. el-K.âsım'ın hocasının Cesr :ğil, Hasan (el-Basrî) olduğu ortaya çıkmaktadır. Heysemî'nin elindeki nüshada yazılımı

benzeyen bu isimler karıştırılmış olabilir. Bu durumda senedin zayıflığı da ortadan kalkmış olur.

79/121-Ebû Abdurrahman el-Cühenî'den (Radıyallahü anhy.

267

Sahih: Müsned, IV/152, H.no: 17330; İbn Sa'd, Tabaka!, IV/71;' Taberânî, el-Uucemul-kebîr, XXII/2S9, H.no:742; Heysemî, Muhammcd b. İshâk'ın semâmı açıkladığını ifâde eder. Bk.Mecma'. X/67; Eserinin bir başka yerinde İse hadisi Bezzâr'm da rivayet ettiğini, isnadının hasen olduğunu belirtir. Bk.Mecma', X/18. Bir başka yerde ise Ahmed b. Hanbel'in sahih ricâliyle naklettiğini, İbn İshâk'ın ise semâ1 im açıkladığını belirtir. Bk.Mecma', X/70. Bennâ ise ricalinin Buhârî ve Müslim'in râvîleri olduğunu söyler. Bk.Bülûğu'l-emâm, 1/106. Hadisin sahâbîsi Ebû Abdurrahman el-Cühenî'nin (Radıyallahü anh) ismi konusunda değişik görüşler bulunmaktadır. Ancak Ukbe b. Âmir (Radıyallahü anh) olma ihtimâli daha kuvvetli görünmektedir. Zîra Ahmed b. Hanbel bu hadise Ukbe b. Âmir'İn (Radıyallahü anh) hadisleri başlığı altında yer verir. Daha geniş bilgi için bk. Bü/ûğu'l-emânî, 1/105. Ebû Abdurrahman ei-Cühenî'nin Yahudilerle selamlaşma ile ilgili diğer hadisi de Ukbe b. Âmir'in (Radıyallahü anh) hadisleri başlığı altında zikredilmiştir. Bk. Müsned, IV/144, H.no: 17228; IV/233. H.no: 17968; ibn Mâce. Edeb, 13. H.no: 3699; Tahâvî, Şerhti meâni'l-âsâı:. IV/341; Ebû Ya'lâ, 11/236, H.no:936; Taberânî, el-Mu'cemul-kebîr, XII/290-291, H.no:743-744.

* Ebû Saîd el-Hudrt'dcn (Radıyallahü anh), Tuba kelimesi iie ilgili bir rivayet gelmekte ve bu rivayette Peygamberimiz Tuba kelimesini açıklamaktadır. Arapçada 'Ne mutlu/mânâsında olan bu kelime hadiste farklı anlamda kullanılmış ve açıklanmıştır. O, hadiste vasfedildiği gibi dev bir ağaçtır. İnsanlar onunla mutlu oldukları için, belki de ona Tuba denmiştir, doğrusunu Allah bilir;

jman ve İslâm___________^____________________________________157

Rasûlullah'ın (Sallaiiahü aleyhi ve seilem) yarımdayken binekii iki kişi çıkageldi. Peygamberimiz onları görünce:

"Bu iki kişi Kindeli (mi), Mezhıcli (mi)dir?" dedi.

O ikisi onun yanına gelince baktık ki Mezhıcli bazı kişiler268 ve onlardan biri Rasûlullah'a biat için yaklaştı, elinden tuttu ve sordu:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Seni görüp iman eden, tasdikleyip sana tâbi olan kişi hakkında ne dersin?1

Rasûlullah:

"Ne mutlu ona !" dedi, elini sıvazladı ve diğer kişiye döndü, biat

etmesi için onun da elinden tuttu. O kişi dedi ki: 'Ey Allah'ın Rasûlü! Seni görmeden iman eden, tasdikleyip sana

tâbi olan kişi hakkında ne dersin?" Rasûlullah:

Ebû Saîd el-Hudri'den (Radıyallahü anh):

Bir kişi Peygambcrimiz'e şöyle dedi:

'Ey Allah'ın Rasûlü,  ne mutlu,  seni  görüp  İman  eden  kişilere!..'   Rasûlullah

(Sallaiiahü aleyhi ve sellam)  da:

"Ne mutlu, beni görüp iman eden kişilere ! Ne mutlu, ne mutlu, ne mutlu,  beni görmeden  iman eden kişiler PMedi.

'Tuba'1 sözü ile ne kastedilmektedir?' diye sorulunca Peygamberimiz şöyle buyurdu:

"Onunla, çiçek ve yapraklarından cennet ehlinin elbisesi yapılan ve gölgesi yüz yıllık yol olan, bir ağaç (kastedilmektedir.)" Bk.Müsned, 111/71, H.no:11613 (Bu rivayetin senedinde İbn Lehîa ve Derrâc bulunmaktadır (İbn Lehîa ile ilgili geniş bügi için bk.22/64.hadis) Heysemî, Ebu's-Semh Derrâc b. Scm'ân es-Sehmİ'nİn. İbn Maîn tarafından sika kabul edildiğini belirtir. Bk. Mecma', 1/63. 52. Ebû Dâvûd ve bir kısım cerh ve ta'dîl âlimi, bu zâtın hadislerinin müstakim/sahih, EbuM-Heysem'den naklettiği rivayetlerin ise zayıf olduğunu belirtirler. Bk.Zehebî, Kâşif, Trc.no:1473; İbn Hacer ise, saduk olduğunu belirterek Ebu'l-Heysem'den naklettiği rivayetleri zayıf sayar. B\.Takrîb, Trc.no:1824; İbn Hıbbân, sika râvîleri derlediği eserinde yer verdiği gibi (Bk.SikâL V/l 14), Sahih'inâc birçok yerde bu râvîye yer verir. İbn Şahin ise, Ebu'l-Heysem'den naklettiği rivayetlerinde de bir beis görmez. Bk.Sikât, 349. Bu rivayet, 77/119. hadisin şahidlerinde zikredildi.

Bu cümle Taberânî'nin el-Mu'cemü'1-kebîr'inde (11/104, H,no:858) ve İbnü'l-Esîr'in ÜsdüM-ğâbe'sinde (Vl/193-194, Trc.no: 6067) şu şekilde geçmektedir:         ^             i  

"Mezhicli iki kişi17

158___________________________________________________îman ve İslâm

"Ne mutlu ona, ne mutlu, ne mutlu!.." dedi, onun da elini sıvazladı ve ayrıldı.

NOT: H.8.yıldan itibaren değişik yerlerden/ülkelerden heyetler09 Medine'ye gelerek Hz. Peygamber'i ziyaret ediyorlar, yeni dini tanıyorlar ve Müslüman oluyorlardı. Bu hâl Rasûlulahın vefatına kadar devam etti. Bu dönemde Yemen'den de heyetler geldi; Yukarıdaki rivayette geçen Mezhic ve Kinde'liler de Yemen halkındandi. 27°

Abdülkays kabilesinin temsilcileri için bk. 14/56.hadis vd. (Heyetlere/ Temsilcilere Dinin Temel Esaslarının Tanıtılması konusu)

269 Heyetler için bk. İbn Sâ'd, Tabakât 11/291-359

270 *Heyetler hâlinde gelen Mezhİc'ti bazı sahabîler; 1-Sevban b. Bücdüd (İbnü'1-Esîr, Üsdü'l-ğâbe, Trc.no:624) 2-Cu'fİ b. Sâd el-Uşeyra (İbnü'1-Esîr, age., Trc.no:762) 3-Cuheyş b. Üveys en-Nehâî (İbnü'1-Esîr, agc, Trc.no:827) 4-Hatıb b. Ebî Belte'a (İbnü'1-Esîr, age., Trc.no:I011) 5-Abdullah b. Âmir (el-Ekber) (İbnü'1-Esîr, age., Trc.no:3031) 6-Abdullah b. Âmir (el-Asğar) (İbnü'1-Esîr, age., Trc.no:3032) 7-Fcrve b. Müseyk (Ibnü'I-Esîr, age., Trc.no:4224) 8-Mâlik b. Merâre er-Rchâvî (İbnü'1-Esîr, age., Trc.no:4645) 9-Hâni b. Yezid en-Nehâî (Îbnü'1-Esîr, age., Trc.no:5340) 10-Yezid b. Şecere er-Rehâvî (İbnü'1-Esîr, age., Trc.no:5564)

11-Kebşe el-Emmârî (İbnü'1-Esîr, age., Trc.no:6194)

*Heyetler hâlinde gelen Kinde'li bazı sahabîler; 1-Eş'as b. Kays (İbnü'1-Esîr, age., Trc.no:185) 2-Cufşis b. Nûman (IbnÜ'1-Esîr, age., Trc.no:767) 3-Emânâ b. Kays (İbnü'1-Esîr, age., Trc.no:222) 4-İmru'ul-kays b. Âsim (Îbnü'1-Esîr, age., Trc.no:225) 5-Sâ'lebe b. Ebû Mâlik el-Kurazî (İbnü'1-Esîr, age., Trc.no:613) 6-Cülas b. Anır (Îbnü'1-Esîr, age., Trc.no:771) 7-Hııcr b. Yezid (İbnü'1-Esîr, age., Trc.no: 1097)

iman ve İslâm_______                                                                           159

■"■- *''    8O/Î22-Cübeyr b.Nüfeyr'den (Radıyaüaim anhy. 2?l

Bir gün Mikdad b. Esved'in yanında oturuyorduk, bir adam geldi ve dedi ki:

'Ne mutlu, bu iki göze ki Rasûlullah'ı (Saliaiiaha aleyhi ve seikm) gördüler, vallahi biz de senin gördüklerini görmek ve yaşadıklarını yaşamak isterdik.'

Onun konuşması Mikdad'1 sinirlendirdi. (Ancak) benim hoşuma gitmişti, hayırdan başka bir şey söylemiyordu.

Mikdad ona yöne!ip şöyle dedi:

'Hangi şey, bazı kişileri Allah'ın gizlediği konularda birtakım temennilerde bulunmaya sevkediyor? O vakit yaşasa olaylar nasıl gelişecek, bilmiyor...Vallahi, Rasûlullah döneminde birçok topluluk vardı ve Allah onları yüz üstü cehenneme attı. (Çünkü) Rasûlullah 'a icabet etmediler ve onu kabullenmediler. Allah 'in sizi, Peygamber 'in getirdiklerini tasdik ederek Rabbinizi tanır bir hâlde dünyaya getirmesine/yaşatmasına hamd etmez misiniz? Allah bu imtihanı, sizden başkasıyla savuşturdu.

Vallahi, Allah Peygamber'ini zor bir dönemde gönderdi ki önceki Peygamberlerden her birini de böyle bir fetret ve cahiliye döneminde göndermişti. O dönemdeki insanlar, en üstün din olarak putperestliği görüyorlardı ve Allah doğru ile yanlışın, baba ile çocuğunun arasını ayıran

271

 Sened:

Sahih: Müsned, VI/2-3, H.no:23700; Buhârî, el-Edebü'l-müfred, s.44, H.no:87; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XX/253, H.no:600; Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 11/72, H.no:938; Alımed cş-Şeybânî, Âhâd, 1/225, H.no:292; Ebû Nuaym, Htlye, 1/175; Heysemî, Mevârid, 1/406-407, H.no:1684; Heysemî, bu hadisi Taberânî'nin değişik senedlerle rivayet ettiğini, bunların birinde ise Yahya b. Salih'in bulunduğunu, âlimler bu zat hakkında birtakım şeyler söyleseler de Zehebî'nin bu zâtı sika kabul ettiğini, diğer râvîlcrinin ise sika olduklarını açıklar. Bk.Mecma', Vl/17. Heysemî, Ahmed b. Hanbel'in bu rivayetine ise, hiç değinmez.

160_______________________________________________îman ve İslâm

Furkan 'ı (yani Kur 'ân 'i) getirdi. Zira o tarihte bazı kişilerin babası, çocuğu ve kardeşi kâfirdi. Allah onların gönül kilitlerini imana öyle açtı ki artık her biri inkâr ederek ölecek olursa cehenneme gideceğini biliyordu. Sevdiği kişinin cehenemîik olacağını, hâlbuki Allah'ın Kitabında:

'Onlar şöyle yalvarırlar; Rabbimiz bize, eşlerimiz ve soylarımızdan yüzümüzü ağartacak/sevindirecek kişiler bağışla ' diye açıkladığı kişilerden

(olması gerektiğini) bildiği hâlde yüzleri gülmüyordu.

*Mü'minin Üstünlüğü, Vasfı ve Misali

Allah Teâlâ buyurdu:

'Ey İnsanlar, bu Peygamber Rabbinizden size gerçeği getirdi, haydi iman edin de sizin için hayırlı olsun. Eğer inkâr ederseniz bilin ki göklerde ve yerde olanların tümü Allah'ındır, Allah her şeyi bilen ve hükmü geçendir' (Nisa, 4/170)

Allah Teala buyurdu:

'Allah, sizden iman eden ve salih amel işleyenleri, yeryüzünde güç/iktidar sahibi kılacağını va a d etti, tıpkı öncekileri güç/iktidar sahibi kıldığı gibi. (Ayrıca) kendileri için seçtiği dini hakim kılmayı ve korku (günlerini,) bana rahatlıkla ibadet edebilecekleri ve hiçbir şeyi ortak koşmayacakları güvenlik (dönemine) tebdil etmeyi (vaadetti). Bundan sonra kim inkâr ederse, artık onlar fası ki ar, (yoldan çıkmışlardır,)' (Nûr, 24/55)

iman ve İslâm

81/123-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anhy.ın

Rasûlllllah   (SatlallahU aleyhi ve sellem)  Bİlâl'e   (Radtyallahü anlı)  ŞÖyle  nida

etmesini emretti:

"Cennete ancak Müslüman olan girecektir."

Sened:

Sahîh: Müsned, İl/309, H.no:8076-S077; Buhârî, Cihâd, 182; Meğâzî, 39; Kader, 3, 5; Müslim, îmân, 178, Dâritnî, Siyer, 74; H.no:2520; Ebû Nuaym, Müstahrec. 1/180, H.no:299; EbûAvâne, 1/51-52, H.no:133; 1/53, H.no:137; Kudâî, Müsnedü'ş-şihâb, 11/159, H.no:1097; İbn Mende, 1/317-3(8, H.no:163; 11/662, H.no:643; Burada zikredilen bölümün şâhidleri:

a-Hz.Ebûbekir'den (Radıyallahüanh) şahidi için bk. Müsned, 1/3 H.no:4: Ebû Ya'îâ, 1/100, H.no:104;

b-Hz.AIi'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, U/299, H.no:7964; îbn Ebî Şeybe, III/332, H.no:14698;

c-İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahüanh) şahidi için bk. Müsned, 1/386, H.no:366I; 1/437-438, H.no:4166; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 111/180, H.no:5410; Bezzâr. V/237, H.no:1850; Şâşî, 11/133-135, H.no:670-674; Ebû Ya'lâ, lX/265, H.no:5386; îbn Mende, 11/901-902, H.no:985;

d-Bişrb. Suhaym'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, (11/415, H.no: 15366-15368; îbn Mâce, Siyanı, 35, H.no: 1720; Bûsırî, isnadının sahih olduğunu söyler. 'Bk.Misbâhu'z-zücâce, 11/74; Nesâî, îmân, 7, H.no:4991; es-Sünenü'l-kübrâ, 11/169, H.no:2891-2893; Temmânı ed-Dımaşkî, Müsnedü'l-mukülîn, 1/27, H.no: I; Saydâvî, Mu'cemü'ş-şuyûh, s.257; Şeybânî, Âhâd, 11/241, H.no:996; Taberânî el-Mu'cemü'l-kebîr H/37, H.no:1211-1215;

e-Selmân-ı Fârisî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, V/438\H/no?23602; İbn Ebî Şeybe, VII/341-342, H.no:36605: Taberâni, el-Mu'cemü'l-kebîr, VI/259, H.no:6155 '

f-Hâlid b. Velîd'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr IV/lIl,H.no:3829;

Hadis, ayrıca cihad bahsinde tekrar edilecektir. Bu hadisin tam metni için 48/90. hadise bakınız.

162________________________________________________îman ve İslâm

82/124-Ebu'z-Zübeyr'den:273

Cabir'e (Radıyaiiahu anh), 'öldürülen bir kişinin durumunu ve bu konuda Süheym'in bildirisini' sordum.

Dedi ki:

'Huneyn savaşındayken Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve sellemj Süheym'e; '(Dikkat edin,) cennete ancak mü'min olan girecek' diye nida etmesini emretmişti.

(Bu bildiride); 'Öldürülen biri (girer)' denildiğini bilmiyorum.

Mûsâ b. Dâvûd 274 (bu bildiride,) 'Öldüren biri (girer)1 diye nakletti.

83/125-Mahmûd b. Lebîd'den (Radıyaiiahu anh):273

Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve selkm) buyurdu ki:

"İzzet ve celâl sahibi Allah mü'min kulunu sevdiği hâlde dünyalık bazı şeylerden korur, tıpkı sizin hastanızı onun hakkında endişe ederek yeme ve içmeden alıkoyduğunuz  gibi."

273  Sened:    'J)\ ?\ ıİji üi^j ^ı ıîii- ^ €~£-

Sahih: Müsned, III/349, H.no:14700, Benzer rivayet için bk. 01/349, H.no:14699; Heysemî senedinde İbn Lehîa'nın bulunduğunu, hadisin isnadının hasen olduğunu belirtmiştir. Bk. Mecma', 1/53 ; Bu râvînin sika oluşu ve rivayetlerinin şahinliği ile ilgili bilgi için bk.22/64.hadis. Ayrıca bir önceki hadisin tahricine bk.81/123.

274   Bu zât, Ahmed b. Hanbel'in şeyhlerindendir. Bu konudaki rivayeti için bk. Müsned,

III/349, H.no: 14699

Sened:   sîıîi J>, ^ıi 'Js- jjü ^\ J* j^ü 'Jc- ^j*Ji İj tf'ji-i *liû *\ ıü-li-

Sahih: Müsned, V/428, H.no': 23518; Benzer rivayet için bk. V/427, H.no: 23513; V/428, H.no: 23522; Beyhakî, Şuabü'l-imân, VII/321, H.no:10450; İbn EbîÂsım, Zühd, s.l 1; Bennâ, senedinin ceyyid olduğunu söyler. Bk.Bülûğu'l-cmâm, 1/108; Mahmûd b.Lebîd'in, Ebû Saıd el-Hudrî'den (Radıyaiiahu anh) rivayeti İçin bk. Hâkim, Müstedrek, IV/23K H.no:7465; Münzirî de. Hâkim'in hadisin isnadının sahih olduğu görüşünü naklederek, hadisin Ebû Saîd cl-Hudrî'den (Radıyaiiahu anh) nakledilen rivayetini tercih eder. Bk. Terğîb, IV/61, H.no:4808; Heysemî ise, râvîlerinin sika olduklarını söyler. Bk.Mecma', 11/291.

iman ve İslâm

84/126-Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyaiiahu anh):276

Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ŞÖyle buyurdu:

r    "Mü'minler dünyada üç kısımdır:

'hfi'°!'     Bir  kısmı;   Allah  ve  Rasûlüne  iman   eder,   bu   konuda  şüpheye düşmezler ve Allah yolunda mallarıyla canlarıyla  cihad ederler.

Bazıları,   insanların  mal ve can  yönüyle güvendiği kişilerdir. Sonuncusu da, arzu edilen bir konuda eline fırsat geçtiği hâlde onu izzet ve celâl sahibi olan Allah için terk edenlerdir."

„..               85/127-Ebû Hüreyre'den (Rdiih     h):277

276 o        ,

Sened:

Hasen: Müsned. III/8, H.no:10991; Mervezî, Ta'zîm, 11/608, H.no:648; Deylemî, Firdevs, IV/186. H.no:6577; Heysemî, hadisin senedinde Ebu's-Semh Derrâc b. Sem'ân el-Mısrî es-Sehmî'nin bulunduğunu bu zâtın ise İbn Maîn tarafından sika kabul edildiğini belirtir. Bk. Mecma', 1/63. 52. Derrâc için bk.77/119.hadis. Ayrıca hadiste Rişdîn de bulunmakladır. Ancak Heysemî, her nedense burada onu zikretmem iştir. Rişdîn için bk.31/73.hadis. aened:   *~u ^ı ^ j^ j, k^,\'} ^ £.l^j j* oQ- üâ^ jı; ıû^ı Ji tfs*-

Hasen: Müsned, 11/394, H.no:9093; Buhâri, el-Edebu'l-müfred, 1/151, H.no:418; Tirmizt, birr, 41, H.no:1964 (garib): Ebû Dâvûd, Edeb; 5, H.no:4790 (Münzirî, Sünen'deki bu rivayeti Ebû Davud'un zayıf saymadığım, Bişr b. RâfT dışında râvîlerinin hepsinin sika olduğunu, bu zatın 'se bazıları tarafından sika kabul edildiğini açıklar. Bk. Terğîb, 111/259, H.no:3948); Ebû Ya'lâ, X/401-403, H.no:6007-6008; Hakim, Müstedrek, 1/103-104, H.no:128-I32 (Hâkim, hadisin Buhârî ve Müslim'in şartına uygun olduğunu söylemiş ve şâhidler getirmiş; Zehebî de aksini iddia ederek şartlarına uygun olmadığını ancak hadisin sahih olduğunu ifâde etmiştir); EbÛ Bekir el-Kuraşî, Mekârimü'l-ahlâk, 1/20, H.no:ll; Beyhakî. es-SünenÜ'l-kübrâ, X/195;

154                                                                                              îman ve İslâm

RaSÛlllllah (Sallallahû aleyhi ve sellem) buyurdu ki:

"Mü'min   saf  ve   şereflidir/cömerttir,   fâcir278   ise   dolandırıcı   ve cimridir/alçaktır."

86/128- Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahü anh):

Hz. Peygamber (Saiiaitahü aleyhi ve sellem) şöyle dedi:

"İzzet ve celâ! sahibi olan Allah buyurdu ki; vMü'min kişi, ruhunu bedeninden ayırdığımda, hamd ettiği her türlü hayır derecesi ile bana  ulaşır."9

Kudâî, Müsnedü'ş-şihâb, 1/111, H.no: 133; Ebû Seleme b. Abdurrahmân'dan (Radıyaiiahü anh) şahidi için bk. İbnü'l-Mübârek, Zühd, s.237, H.no:679; Hadis, Ka'b b. Mâlik'ten (Radıyaiiahü anh) de rivayet edilmiştir. Bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XX/82, H.no:î66; Heysemî hadisin Taberânî'nin el-Mu'cemü'1-kebîrMndc geçen râvîleri arasında bulunan Yûsuf b. es-Sefer in kezzâb (çok yalancı bîri) olduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/82.

Ahmed b. Hanbel'in senedinde müplıem bir râvî bulunmaktadır; ancak Hâkİm'in Müstedrek'indeki bir sened, bu müphem râvîyi bize tanıtıyor: Yahya b.Ebî Kesir. Dolayısıyla hadis, zayıflıktan kurtulmuş olur. Münâvî, Ebû Davud'un senedinde yer alan Bişr b. Rafı' hakkında Îbnü'l-Cevzî ve İbn Hıbbân'ın hassasiyetlerine dikkat çekmiş, Kazvînî'nin bu rivayete mevzu dediğini nakleder ve İbn Hacer'in buna reddiyede bulunduğunu, "Hadisin hasen seviyesinin altına düşmeyeceği" iddiasını hatırlatır. Bk.Feyzu 'l-kadîr, VI/330. 278 Fâcir burada mü'min karşıtı olduğu için kâfir mânâsında olsa gerek.

219 Sened:   "^£S\ j* ^ J> J, j^* ö* (ş»jjij&! ji/* İŞ-i\£.ı îx. J&&-

Sahih: Müsned, İl/361, H.no:87I6, Benzer rivayet için bk. İl/341, H.no:8473; Beyhakî, Şuabü Uman, IV/118, H.no:4494; Deylemî, Firdevs, III/184, H.no:4503; V/250, H.no:8099; Heysemî, Ahmed b. Hanbel'in bu hadisteki râvîlerinin sahih ricali olduğunu ifade etti. Bk. Mecma', X/96; TII/18; Heysemî, eserinin bir başka bölümünde, hadisi Bezzâr'ın, hocası Ahmed b. Ebân el-Kuraşî'den naklederek kitabına aldığını, ancak kendisinin bu zatı tanımadığını, diğer râvîlerinin ise sika olduğunu belirtir. Bk. Mecma', 11/321;

İbn Abbas'tan (Radıyaiiahü anhüma) benzer rivayetler için bk. Müsned, 1/268, H.no:2412; 1/273-274, H.no:2475; J/297, H.no:2704; Abd b. Humeyd, î/204, H.no:593; Heysemî, Mevârid, 1/190, H.no:746; Nesât, Cenâiz, 13, H.no:184İ; es-Sünenü'l-kübrâ, 1/605, H.no:1970; Beyhakî, Şuabü'l-İmân, V1T/240, H.no:I0161. Suyûtî, İbn Abbas ve Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahü anhüm) gelen rivayet için "zayıf; eserinin bir başka yerinde Nesâî'ye nisbet ettiği hadis için de "hasen" işareti koymuştur. Bk.el~Câmiu 's-sağîr, H.no:2099, 6056, 9150.

280

87/129- Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahü anh):

RaSÛlllllah (Sallallahû aleyhi vs sellem) buyurdu ki:

■^        "Mü'min kişi, şeytanlarını zayıflatır/yorar, tıpkı birinizin yolculukta devesini yorduğu gibi..."

88/130-Fedâle b. Ubeyd'den (Radıyaiiahüanh):

281

280 c      j

hened:         ^        ^ ^ j                 J ^

Hasen: Müsned, 11/380, H.no:8920; Heysemî. hadisin senedinde İbn Lehîa'nın varlıe dikkat çekmiştir. Bk. Mecma, 1/116, Bu râvî ile İlgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis. Suy hadisi ayrıca Hakîm et-Tirmizî'ye ve Mekâyidü'ş-Şcytân isimli eserin sahibi îbn Ebi Dünyâ'ya nisbet eder. Münâvî ise Müsned'de yer alan İbn Lehîa'yı Heysemî ve O'r hocası Irâkî'nin eleştirdiğini, diğer bir râvî olan Mûsâ b. Verdân'ı ise İbn Maîn'in zayıf. E Uavud'un sika kabul ettiğini söyler. Bk.Feyzu 1-kadîr, 11/487-488. H.no:2101. İbn Hat Musa b. Verdân için "saduktur, bazen hata yapar"7 derken (Bk.Tahib, Trc.no:7023); Zeh ^saduktur" demekle yetinir. Bk.Kâşif, Trc.no:5741. Sd       k

Sened:

Sahih: Müsned, VI/21, H.no: 23840, Benzer rivayet için bk.VI/22. H.no:23849, İbn Mâ iıtcn, 2, H.no:3934 (BÛsirî hadisin senedinin sahih olduğunu belirtir. Bk. Misbâhu'z-zücâ İV/164); Hâkim, Müstedrek, 1/54, H.no:24; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XVIII/3i ^no:796; Kudâî, 1/109, H.no:I3I; Beyhakî, Şuabri-îmârt, VI1/499, H.no:l 1123; İbn Men* ^>2, H.no:3I5; Mervezî, 11/601-602, H.no:640-641; Bezzâr, IX/206, H.no:3752; Heyscı zar'ın râvîlerinin sıka olduğunu söyler. Bk. Mecma \ III/268

İM

îman,

Rasûlullah (Saiiaiiahü aleyhi ve seliem) veda haccında şöyle buyurdu: "Dikkat edin, size mü'mini tanıtıyorum; o, insanların can ve mal yönüyle güvendiği kişidir, Müslüman; elinden ve dilinden insanlara zarar gelmeyen,  mücahid;  Allaha  itaat yolunda  nefsiyle  mücâdele  eden  ve muhacir de; hata ve günahları terk eden kişidir."

89/131-Abdullah b. Amr b. el-Âs'tan (Radıyallahüanhy.

282

Sened:   ^uJı J ^ 'Ji^j^- İ^J, J>L' ^f cJl~, jû 'Jx 'j j^

Sahih: Müsned, 11/215, H.no:7017; Benzer rivayet için bk.II/206, H.no:6925; 11/112, H.no:6982-6983; 11/163, H.no:6515; 11/192. H.no:6806; 11/193, H.no:6814; 11/209, H.no:6953; 11/209, H.no:6955; N/205, H.no:6912; 11/202-203, H.no:6889; 11/195, H.no:6835-6836; Humeydî, 11/271, H.no:595; Mervezî, H/595, H.no:632; Hadisin senedinde yer alan Mûsâ b. Uley'in baba isminde, bazı nüshalarda hata yapılarak Ali okunduğu görülmektedir. Mûsâ b. Uley hakkında İbn Hacer "saduktur, bazen hata yapar" ifadesini (Bk.Takrîb, Trc.no:6994); Zehebî ise, "sebt ve sâlih" tabirini kullanırlar. Bk.Kâşif, Trc.no: 5719. Encs b. Mâlik'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, IIÎ/I54, H.no: 12499-12500, Hâkim, Müstedrek. 1/55, H.no:25;   Makdisî,   Muhtara,   VI/56,   H.no:2031;   Ebû   Ya'lâ,   1/206,   H.no:246:   VII/199,

167

Rasûlullah'ın (Saltaiiahü aleyhi ve setlem) şöyle dediğini işittim: "Müslüman kimdir, bilir misiniz?" Dediler ki:

'Allah ve Rasûlü daha iyi bilir.'

"Müslüman, elinden ve dilinden insanlara zarar gelmeyen kişidir." "Mü'min kimdir, bilir misiniz?" 'Allah ve Rasûlü daha iyi bilir.'

"Mü'min,   insanların   can   ve   mal   yönüyle   güvendiği   kişidir. Muhacir de,  kötülüğü terk eden ve ondan kaçınandır."

§(Bİrbaşka rivayette:) Rasûlullah'ın (Saiiaiiahn aleyhi ve seihm) şöyle

dediğini işittim:

"Müslüman, elinden ve dilinden insanlara zarar gelmeyen kişidir. Muhacir de, Allah'ın yasakladığını  terk edendir."

90/132-Ebû Hüreyre'den {Radıyallahü anh):

283

:I.no:4187; Kudâî, 1/109, 139, H.no:130, 182; Heysemî, râvîlerinin sika olduğunu söyler. Bk. Mecma',  1/54

: Müsned, 11/400, H.no: 9170, Hâkim, Müstedrek, 1/73, H.no:59; Heysemî, hadisi 'Vhmed ve Bezzârın rivayet ettiğini Ahmed b. Hanbel'in râvîierinin sahih ricali olduğunu söyler. Bk. Mecma', VIII/87; X/273-274; Beyhakî, es-Sünenül-kübrâ, X/236; Şuabü'l-îmân, VH/270-271, H.no:8119

a-Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'cemü's-Jağir, 1/362, H.no:605; Heysemî, Mecma \  1/58; VIII/21;

b-Sehl b. Sa'd es-Sâidî'den {Radıyallahü anh) şahidi İçin bk. Müsned, V/335, H.no: -2738, Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VI/131, H.no:5744; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, VII/271, ^■no:8120; Rûyânî, 11/209, H.no:1048; Heysemî, ceyyİd senedle rivayet edildiğini ifade Emiştir. Bk. Mecma', VIII/87; X/273.

c-Câbir'den {Radıyallahüanh) gelen rivayet için bk. Beyhakî. Şuabü'l-îmân, VII/117, '"*-no:7658; Deylemî, Firdevs, IV/177, H.no:6549;

d-İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) mevkûfen nakli için bk. İbn Ebî Şeybe, VII/105, ■ -no:34544; Taberânî, el-Uu'cemÜ'l-kebîr, IX/2Û0, H.no:8976; Beyhakî, ŞuabüVîmân, V"/27l,H.no:8121

 îman ve İslâm

Hz. Peygamber (SalMtahna/eyiuveseium) şöyle dedi: "Mü'min, kendisiyle dostluk kurulabilen kişidir. (İnsanlarla) dost olmayan ve kendisiyle dostluk kurulamayan kişide  hayır yoktur."

91/133-Ebû Ümâme el-Bâhilî'den (Radıyaihhü anhi: 284

Rasûlullah (SaitaHaha aleyhi ve se/fcm) elimi tuttu ve bana şöyle dedi: "Ey Ebû Ümâme! Mü'minlerden, bana karşı sıcak/yumuşak kalpli olanlar var... "

92/I34-Abdullah b. Amr b. Âs'tan (Radıyaiiahüanhamâ):285

Heysemî, hadisin Câbir ve İbn Mes'ûd (Radıyallahü anhüm) tarafından gelen bu rivayetlerin isnadlarmm daceyyid olduğunu belirtir. Mecma\ VIII/87; X/273-274.

Sened:   ^i*lJı «xı y\ ^ji jiı ju ^ı^IAJi -^ıj y\ j^'^ ju'j 'J, il^i iiıöi- *i* 12^- =j^~ tf-1»-

Sahih: Müsned, V/267, H.no:22200; Tabcrânî, el-Mıı'cemü'l-kebîr, H.no:7499; Heysemî hadisin râvîlerinin sika olduğunu söyler. Bk. Mecma',  1/63, X/276

Sened:   ^ÇJ> 0*=-^' -^ ^ j* ^ -M- jî ^°- tfi*- **=$! ö? £^- 1^-»-£^>-

Hasen: Müsned, 11/172. H.no:6604; Heysemî hadisin senedinde İbn Lehîa'nın bulunduğuna dikkat çeker. Bk. Mecma', 1/63. Bu râvi ile İlgili geniş bilgi İçin bk.22/64.hadis. Alımed Muhammed Şâkir bu hadisin tahricinde şöyle der.: uBu hadisin isnâdıyla bundan önceki sekiz hadisin (H.no:6604, 6603, 6602....6596) isnadlan aynıdır. Heysemî, hadisleri sahih veya illetli saymakta büyük çelişkilere düşmektedir. Bir keresinde râvîtcri sahih ricalinden sayıyor, bir başka seferinde İbn Lehîa ve Huycy b. Abdullah el-Meâfirî sebebiyle yahut her ikisi sebebiyle hadîsi illelli gösterebildiği gibi. bazen de 'İsnadı basendir1 diyor. Bence bu sencdîerin hepsi de sahihtir." {Müsned, VI/175, tahkiki) Gerçekten de aynı isnadla gelen 6603.hadis için "Ahmcd'in râvîleri sahih ricalidir" demiş (bk.Mecma ', 111/47): 6602.badis için "Ahmed'İn senedinde zayıf olan İbn Lehîa var. Tirmizî bu zatın hadislerini "hasen" olarak göstermiştir.   Diğer râvîleri  sahih  rieâüdir,"  derken (bk.Mecma'.   1/301);  6599.hadis  için

îman ve İslâm

Rasûlullah'a (Saiiaiiuha aleyhi ve seiiem) biri geldi ve dedi ki:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Ben Kuran okuyorum, (ama) kalbim kavrayamıyor.1

Rasûlullah (Saihiiaim aleyhi ve seiiemj buyurdu ki:

"Senin kalbin imanla dolu; (Çünkü) iman, kula Kur'an'ı (kavrama yeteneğinden) önce verilir.51

93/135-Ebû Hüreyre'den (RadıyaiiaManhy.

286

"Ahmed'in senedinde İbn Lehîa var'1 demiştir (bk.Mecma', 11/29); 6598.hadis için "AhmedMn senedinde Huyey b. Abdullah el-Meâfirî var, sika sayılmış ancak zafiyeti bulunmaktadır' der (bk.Mecma', 11/29); 6597.hadis için "Ahmed b. HanbePin isnadı hasendir" der (bk.Mecma'. X/122); 6596.hadİs için "Ahmcd'in senedinde Huyey b. Abdullah el-Meâfirî var, İbn Main. "sika", Ahmcd b. Hanbel ise, "zayıf saymıştır" der (bk.Mecma', IV/23-24). Zehebî, Huyey hakkında İbn Maîn'İn "bir beis yok", Buhâri'nin de "fihİ nazar" dediklerini nakleder. fk-Kâfif, Trc.no: 1296. İbn Hacer ise, "saduktur, hata yapar" der. Bk.Taki-ib, Trc.no: 1605.

Sahili : Miisned, 11/397, H.no:9129; Benzer rivayet için bk.II/441, H.no:9655; 11/456, H.no: 9837; Tayâlisî, IV/I53, H.no: 2523; Buhârî, el-Edebü'1-müfred, s.437, H.no:1284; Müslim, îmân, 209-210; Ebû Dâvûd. Edeb, 119. H.no:5111; Ebû Avâne. 1/77, H.no:227-228; İbn Mende, T/471, H.no:340-34I; İbn Hıbbân, Sahîh, I/I79-181, H.no:145-146: 148; Heysemî, Mevârid, I/I47-148, H.no:42-43; İbn Ebî Âsim, Es-Sünne, 1/295, H.no:655-656 (hasen); Beyhakî,   Şuabü'l-îmân,   1/301,   H.no:337;   Hennâd,   Zühd,   11/470,   H.no:950;   Nesâî,   es-

170                                                                                              iman ve İslâm

Rasûlullah'a (Sallallahû aleyhi ve seiiem) biri geldi ve dedi ki: 'Ey   Allah'ın   Rasûlü!   İçimden   Öyle   şeyler   geçiyor   ki   onları konuşmaktansa gökten düşüp parçalanmayı tercih ederim.' Peygamberimiz :

"Bu, açık iman (alâmetidir)" buyurdu.

§(Diğer rivayette,) şöyle dediler:

'Ey Allah'ın Rasûlü! İçimizde konuştuğumuz takdirde bizi sevindirecek bazı şeyler duyuyoruz ve bizim için (sanki) güneşin üzerine doğduğu bir (aydınlık) var..'

"Gerçekten böyle hissediyor musunuz?"

'Evet' denince Peygamberimiz (Saiiatiaha aleyhi ve

"İşte bu açık bir iman (alâmetidir)" buyurdu.

94/136-Ebû Hüreyre'den (Radıyaliahü <mhy. 2S1

RaSÛlullah (Sallallahû aleyhi ve sellem) dedi ki:

"Sizden biri, üzüme    el-kerm demesin!  Kerm (yani şerefli) olan ancak mü'minin kalbidir."

Sünemi 'l-kübrâ, VI/170, H.no:1050Û-10501; Amelü'l-yevm ve'1-leyle, s.420, H.no:664-665. Ayrıca 20/20.hadise bk.

Sened:  -^ j; ^dî v^ ^lü cüi- ^ıii 'Ji j\yj\ ils ıiji-

Sahih: Müsned, 11/316 H.no:8I75; Benzer rivayetler için bk.11/239, H.no:7256; ÎT/464, H.no:9935; 11/476, H.no:10I17; 11/509, H.no:10561; 11/272, H.no:7668; 11/259, H.no:7509; 11/291, H.no:7896; Hemmâm b. Münebbih, H.no:77; Ma'mer b, Râşid, XI/436; Buhârî, Edeb, 102, el-Edebü'l-müfred, s.269, H.no:770; Müslim, Elfâz, 6-12; Ebû Dâvûd, Edeb, 74, H.no:4974; Dârîmî, İsti'zân, 64, H.no:2703; Beyhakî, Suabü'l-îmân, IV/311, H.no:5214: Humeydî, 11/469, H.no:1099; Taberânî, d-Mu'cemü's-sağîr, 11/173, H.no:975; Ebû Yala, XI/204, 220, H.no:6315, 6336, 5929; Deylemî, Firdevs, V/120, H.no:7675

îman ve İslâm

NOT: el-Kerm ^O kelimesi, f'^1 (kerem)'dcn alınmış bir isimdir; şeref ve ikram mânâsına gelmektedir. Cahiliye döneminde üzüme de el-kerm deniliyordu. Çünkü ondan içki yapılıp misafirlere sunuluyordu. Peygamberimiz (Sallallahû aleyhi ve sellem) hem bu rivayette sözkonusu adeti, hem de onu hatırlatacak şeyleri yasaklıyor ki cahiliye adetleri tümüyle yıkılsın, unutulsun.

95/137- Abdullah b. Büreyde'den: ~88

Ubeydullah b. Ziyad 'Havz* rivayetinde şüpheye düştü ve kendisine Ubeydullah b. Ziyad'ın arkadaşlarından Ebû Sebra şöyle dedi:

'Baban, heyetle birlikte Muâviye'ye giderken ben de onlarla beraberdim. Orada Abdullah b. Amr b. As (Radıyaiiahuanham) ile karşılaştım ve bizzat bana Rasûlullah'ın (Salialtohü aleyhi ve sellem) şu hadisini nakletti, yazdırdı ve ben de yazdım.'

Ubeydullah ona:

'Senden yeminle şunu istiyorum, Abdullah b. Amr'dan yazdığın o kitabi/sahifeyi bana ulaştırmadan atını başka yerde yormamalısın/ terletmemelisin' dedi.

Ben de hemen ata binip terleyinceye kadar dörtnala koşturdum ve yazdığım kitabı/sahifeyi alıp getirdim. Orada şunlar yazılıydı:

Abdullah b. Amr b. Âs'tan (Radıyallahü anhümâ): RasÛlullah'in (Sallallalm aleyhi ve sellem) ŞÖyie dedİğİllİ İŞİttİm:

"Allah ahlâksızlığa ve rezilliğe gazap eder. Nefsimi elinde tutan Allah'a yemin ederim ki güvenilir kişi hain ve hain de güvenilir sayılmadıkça, ahlâksızlık ve rezillik yaygınlaşmadıkça akrabalık ilişkileri kesilip kötü komşuluk başlamadıkça kıyamet kopmaz.

Nefsimi elinde tutan Allah'a yemin ederim ki mü'minin durumu bir parça altına benzer; sahibi ona körükle üflese de o ne değişir ve ne de azalır.

Nefsimi elinde tutan Allah'a yemin ederim ki mü'minin durumu bir arıya benzer; tatlı yer, tatlı üretir ve düzenler, ürettiği de kırılmaz ve bozulmaz."

Sonra şöyle dedi:

"Dikkat edin, benim büyük bir havuzum var, sahası Eyle'den Mekke'ye ya da San'a'dan Medine'ye kadar olan bir büyük bölge genişliğindedir. Orada yıldızlar sayısınca içecek kabı bulunmakta ve onun

28S Sened:     k. 'J. '^Ü lt>! jij*jı Jj tfji-

Sahih: Müsned, 11/199, H.no:6872; Ma'ıner b. Râşid, XI/405: Hâkim, Müstedrek. 1/147. H.no:253; IV/558, H.no:8566; Bezzar, VI/410, H.no:2435; İbnüM-Mübârek, Zühd, s.560-561, H.no:1630; Deylenıî, Firdevs. IV/369, H-no:7069; Bu hadis kıyamet bahsinin 335.hadisi olarak "Havz ve Kevser" bölümünde tekrar edilecektir.

îman ve İslâm

173

rengi sütten daha beyaz, tadı baldan daha tatlıdır. Kim ondan içerse bir daha susuzluk duymaz."

§Râvî Ebû Sebra şunu ekledi:

'Ubeydullah b. Ziyad benden o yazdığım kitabı aldı, buna çok üzüldüm ve Yahya b. Ya'mer ile karşılaştım ve onu şikâyet ettim, o da dedi ki:

'Vallahi ben onu, Kur'an'daki bir sûrenin (anlaşılması) için kendimden daha iyi muhafaza ederim, o kitapta/sah i fede yazılı olan hadisi aynen bana nakletti.'

96/138-Câbir b. Abdullah'tan (Radıyaiiahu anhy. ım

RaSÛlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) ŞÖyie buyurdu:

"Mü'min bir buğday başağı gibidir, bazen yere eğilir, bazen de doğrulur, kâfir ise sedir ağacı gibidir, dimdik ayakta durur, nihayet düşer, bir daha da doğrulatmaz."

NOT: Mü'min şahsiyetli yaşadığı için yeryüzüne bir buğday kadar bağlıdır ve gelen musibetlerden sonra tekrar doğrulabilir. Kâfir ise yeryüzüne bir ağaç kadar sağlam yapışmış ve rahat bir hayat yaşamıştır. Ancak bir kere yere eğilir/düşerse bir dahadoğrulamaz.

»ened:

Sahih: Müsned, III/349, H.no: 14697; Benzer rivayet için bk. 01/349, H.no: 15092: 111/394-395, H.no: 15183; Abd b, Hıımeyd, 1/311, H.no:I010; KudâU 11/280-281, H.no:1360-f363: Heysemî hadisin senedinde İbn Lehîa'nın bulunduğuna dikkat çekerek, bu zatın hakkında bazı sözlerin dile getirildiğini ifade etti. Bk. Mecma', 11/293. Bu râvî ite ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis. Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahu anh) benzer bir lafızla da rivayet edilmiştir: Bk. Müsned, 11/523, H.no:I0721; Buharı, Merdâ, 1; Müslim, Sıfâtü'l-münâfikîn, 58; Tirmizî, Edeb, 79, H.no:2866 (hasen-sahih); Kudâî, 11/280, H.no:1358; Ka'b b. Mâlik'ten (Radıyaiiahu anh) de benzer bir lafızla rivayet edilmiştir: Bk. Mûsned, III/454, H.no:I5709; V/142, H.no:21179; VI/386, H.no:27049; Buharı, Merdâ, 1; Müslim. S ı fâüT I-mü nâ fi kîn, 59-62; Taberânî. el-Mu'cemü'l-kebir, XIX/94, H.no:I83-185; Kudâî, 11/282, H.no:1364-1365; Beyhakî, Şuabü'î-îmân, VII/143, H.no:9779. Suyûtî, hadisi Ziya el-Makdisî'yc nisbet ederek 'hasen" hükmü vermiş (Bk.el-Câmiu 's-sağîr, H.no:8l49); Münâvî ise, sika râvîlerlc ve aynı lafızla Bezzâr tarafından da rivayet edildiğini belirttikten sonra şöyle der: "Şayet Suyûtî, senedinin sahih olması sebebiyle, hadisi Bezzâr'a nisbet etseydi, daha isabetli olurdu." ük.Feyzu'l-kadîr, V/654.

97/139-Ebû Saîdel-Hudrî'den (Radıyallahü a»h)\290

Hz. Peygamber (Saitaliaha aleyhi ve seliem) şöyle dedi:

"Mü'min, bir yerde bağlanıp durdurulan ata benzer. O at gezer, dolaşır ve yine bağlandığı yere döner. Mü'min de unutarak bir hata işlerse, yine imana döner."

98/140-(z.) Ebû Zer'den

Hz. Peygamber (Sattaihha aleyhi ve sellem) şöyle dedi: "İslâm uysaldır ve ancak uysallara yakışır."

AÇIKLAMA

Geçen rivayetlerden mü'minin vasıflan ve misali şöyle açıklanmıştır:

1 -Cennete girecek kişi,

290Sened:   ^ûıı oCJü. ^'^j^'^'Jı «ÎJii^üji- i->j[\ J\'J, j^c \£&- Jıî J^}\ -v- $ £&-

Sahih: Müsned, IH/38, H.no: 11274; Benzer rivayet için bk.III/55, H.no: 11464, İbnü'I-

Mübârek, Zühd, s.24, H.no:73; İbn Hıbbâtı, H/381, H.no:616; (Heysemî, Mevârid, 1/607,

H.no:2450) Ebû Ya'lâ, U/492, H.no:1332; Beyhakî, ŞuabÜ'l-îmân, VII/452, H.no:10964;

Deylemî, Firdevs, IV/131, 180, H.no:6405, 6556; Mervezî, 11/609, H.no:650; Bennâ senedinin

ceyyid olduğunu söyler. Bk.Bülûğu 'l-emânî, 1/113; Heysemî hadisin senedinde Ebû Süleyman

el-Leysî ve" Abdullah b. Velid'in bulunduğunu, bu zatların da sika olduklarını ifade etti. Bk.

Mecma', X/201.

291 Sened;   ^uü J, J\ > Jû- J> iiûj J jıü 'J± j& 'J >l^-! &~ 4 y> &~ ^ V- ^ O)

Zayıf: Müsned, V/145, H.no:21189; Heysemî hadisin senedinde münkeru'I-hadis olan Enes b. Mâlik'in hizmetçisi Ebû Halef el-A'mâ'nın bulunduğuna dikkat çekmiştir. Bk.Mecına', 1/62. Ayrıca seneddc bulunan Muân (Miân) b. Rifâa da zayıftır. Zehebî, hakkında Ebû Hâtimjın "hadisi itibâr için yazılır, ancak delil getirilmez", Yahya b. Maîn'in "zayıftır", Duhaym'm "sikadır" dediklerini nakleder. Bk.Kâşif, Trc.no:5513; İbn Hacer ise "leyyinü'l-hadîs, irsali çoktur" ifadesini kullanır. Bk.Takrîb, Tec.no.6747. Suyûtî de hadis için "zayıf hükmü vermiştir. Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no:3061

îman ve İslâm

2-Saf ve şerefli/cömert kişi,

3-Nimetlere hamd eder,

4-Şeytam zayıflatır/yorar,

5-İnsanlar ona can ve mal yönüyle güvenirler,

6-Kendisiyle dostluk kurulur,

7-Hz. Pegamber'e karşı sıcak/yumuşak kalplidir,

8-fmânî tehlikesi olan şeyler (kötülükler) onu rahatsız eder,

9-İmânî üstünlüğü olan şeyler (iyilikler) onu sevindirir,

IO-Şerefle yaşar,

11 -Altın madeni gibidir, olaylar onu bozmaz,

12-An gibidir, faydalı şeyler üretir ve ürettiğini bozmaz,

13-Buğday başağı gibidir, mütevazı olup dünyaya fazla bağlı değildir.

Musibetler karşısında eğilir, ama tekrar doğrulur.

14-Hata işlediğinde tekrar imanlı hayatına döner,

15-Mü'min uysaldır.

* İmanın/İslâm'ın Zayıfladığı Dönemler

99/141-Sa'd b. Ebî Vakkâs'tan (Radtyaihhü anhy.

292

292

Sened:

Sahîh: Müsned, 1/184, H.no: 1604; Bezzâr, 111/323, H.no: 1119; Devrakî, Müsnedü Sa % s. 156,

H.no:92; Ebû Ya'lâ, 11/99, H.no:756; İbn Mende, 1/522, H.no:424; Danî, es-Sünenü'l-vâride

J'fy'ten, HI/635-636, H.no:290; Makdisî, bu hadisin sahih kaynaklarda İbn Ömer ve Ebû

ureyre'den (Radiyallahü anhüm) (bk. Müslim, îmân, 146-147; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/212,

-no:370-372; Ebû Avâne, 1/95, H.no:295;) şalıidi bulunduğundan isnadının sahih olduğunu

>rade etti. Bk. Muhtara, HI/262-263, H.no:1067; Ebû Ya'lâ, 11/99, H.no:756; Heysemî hadisin

nmed, Bezzâr ve Ebû Ya'lâ   tarafından rivayet olunduğunu, bunlardan Ahmed ve Ebû

ala'nın senedindekilerin sahih râvîleri olduklarını beyan etti. Bk. Mecma',    V1I/277.

Abdurrahman b. Senne'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, 1V/73-74, H.no: 16636;

«adısın her iki bölümü Abdurrahman b. Senne'den (Radıyallahü anh) ayrı olarak da rivayet

176

iman ve İslâm

Rasûlullah'ın (Saliaihhü aleyhi ve seitem) şöyle dediğini işittim: "İman garip başladı ve başladığı gibi (garip olarak) geri dönecek. İnsanlar bozulduğu zaman, o günkü (şuurlu) azınlıklara ne mutlu ! Ebü'l-Kâsım'ın nefsini elinde tutan Allah'a yemin ederim ki tıpkı bir yılanın yuvasında sıkıştığı gibi İslâm da şu iki mescid arasına hapsolacak, sıkışıp kalacak. "

AÇIKLAMA

Bu iki mescid Mescid-i Haram (Kabe) ve Mescid-i Nebî'dir.

Garip kelimesi literatürde; insanların İslâm'dan uzaklaştığı bir dönemde dinine sahip çıkan şuurlu azınlıklar için kullanılmaktadır. Bu kişiler dinlerini yaşadıkları için baskı altında tutulacaklar, işkence görecekler ve sonunda yurtlarından sürgün edilip yeryüzünün diğer bölgelerindeki özgür topraklara hicret edecekler. Bunun en güzel örneği Hz. Peygamber1 in Mekke'deki azınlık döneminde görülmektedir.

Rasûlullah'ın (Sallallahn aleyhi ve sellem) İslâm'ın son hâlini, yuvasında sıkışıp kalan bir yılana benzetmesi garip karşilanmamalıdir. Burada vechü'ş-şebeh (benzetme yönü); sıkışmak, hapsolmak ve ızdirap duymaktır. Ayrıca o dönemdeki insanların (bozuk inançlarından dolayı,) İslâm'a bakış açıları ve ondan kurtulmak istemeleri gibi gerçekler de bu hadiste edebî olarak yansıtılmıştır. Her şeyin doğrusunu Allah bilir...

olunmuştur. İlk bölümü için bk. Müslim, îmân, 232/145. İkinci bölümü için bk. Nuaym b. Hammâd, Filen, U/491, H.no:1379. Avf b. Zeyd b. Milha'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Tirmizî, îmân, 13, H.no:2630 (hasen-sahih). Senedde Sa'd b. Ebî Vakkas'ın (Radıyallahü anh) oğlu müphem olsa da, oğullarının hepsi sika oldukları için herhangi bir problem yoktur.

îman ve İslâm________________                     ___________■____________177

100/142-(z.) Abdurrahman b. Senne'den (Radıyallahü anh): m

293 Sened:

Zayıf: Müsned, 1V/73-74, H.no: 16636; Heysemî, hadisi Ahmed b. Hanbel'in oğlu Abdullah ve Taberânî'nin rivayet ettiğini, ancak isnadında metruk olan İshak b. Abdullah (İbn Ebî FerveJ'nin bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', VII/278. İbn Sa'd. miinker hadisler naklettiğini ve (âlimlerin) kendisiyle delil getirmediklerini ifâde eder. Bk.Tabakâtü'l-kübrâ (telinime), 350-351: Zehcbî, Zührî'nin çağdaşı olduğunu söylemekle yetinir, hakkında herhangi bir eleştiri de bulunmaz. Bk. Mîzân. VII/455, Trc.no: 10832: Zührî'nin bu zâtı hadis rivayetinde irsai yaptığı için, "'Allah canını alsın! Sen isnadsız, mesnedsiz hadisler rivayet ediyorsun" diyerek uyarması ilgili rivayet için bk.Alâî. Câmiu 't-tahsîl, 70; Ebû Nuaym, Hılyetü 'i-evliyâ, III/365; Âmir Hasan Sabri hadisin İsnadının metruk olduğunu söyler. Bk. Zevâidıı Abdillah b. Ahmedb. Hanbelfı't-Müsned, H.no:211:

Hadis burada zikredilen senediyle zayıftır; fakat hadisin metni sahihtir. Çünkü, rivayetin şâhidlcri vardır:

a-Ahdullah b. Amr'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned. 11/177, H.no:665û; 11/222. H.no:7072: İbıuTl-Mübârek. 7-ühd. s.267. H.no:775; Taberânî. el-Mu'cemü'l-evsat, IX/I4, II.no:8986; (Münzirî, Taberânî'nin İsnadının sahih olduğunu söyler. Bk. Terğîb. IV/64. H.no:4818.) Dânî, es-Sünenü'l-vândeji'l-füen, 111/636. H.no:291; Beyhakî. ez-Zühdiı'1-kebîr, H/116. H.no:203: Heysemî, "(Şahid) hadisin senedinde, zayıf olan İbn Lehîa vardır" der. Bk.Mecma', V1I/278. X/259.

b-Sehl b. Sa'd es-Sâidî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Taberânî, et-Mu 'cemü 7-kebîr, VI/164, H.no:5867; el-Mu'cemü's-sağîr. 1/183, H.no:290: Kudâî. Müsnedü'ş-şihâb, İI/13S. H.no:l055: Heysemî, hadisin râvîlerinin sika olduklarını açıklar. Bk. Mecma', VII/278.

c-Câbir b. Abdullah'tan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Beyhakî, ez-Zühdü İ-keb'u; II/l 14, H.no:198; Lâlkâî. İ'tikâdü ehli's-sünne, 1/112, H.no:173; Heysemî, hadisin senedinde Leys'in kâlibi Abdullah b. Salih'in bulunduğunu, bu zatın zayıf olmasına rağmen bazılarınca sika kabul edildiğini belirtir. Bk. Mecma', VII/278.

d-İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu 'cemü 'l-kebîr, XI/70, H.no:l 1074; Heysemî, hadisin senedinde müdellis olan Leys b. Süleym'in bulunduğunu, bu zatın sika olduğunu ifade etti. Bk. Mecma \ VII/278, 309. .

e-Abdurrahman b. Avf tan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Deylemî. Firdevs. 11/29-30, H.no:2185.

f-İbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk. Müslim, îman, 146 _g-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, 11/389, H.no:903I; Müslim, îman, 147; İbn Mâce, Fiten, 15, H.no:3986; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, I/29S

h-Yahya b. Saîd'den gelen nakil için bk. Hennâd, Zühd, 11/586-587, H.no:1245;

ı-Abdullah b. Yezîd ed-Dımaşkî tam dört sahabeden işittiğini (Ebu'd-Derdâ, Ebû Umâme, Enes b. Mâlik ve Vasile b. eİ-Eska"dan (Radıyallahü anhüm)) bildirdiği hadis için bk. Beyhakî, ez-Zühdü 'l-kebîr, II/l 14. H.no:I99.

i-Kesîr b. Abdullah el-Müzenî, babası ve dedesi kanalıyla benzer bir hadis nakleder. J5k- Taberânî, el-Mu'cemif l-kebîr, XVII/16, H.no:ll; Beyhakî, ez-Zühdü l-kebîr, U/117, H-no:205: Kudâî. Müsnedü 'ş-şihâb, 11/138. H.no:1052-1053.

j-Enes b. Mâlik'tcn (Radıyallahü anh) şahidi için bk. İbn Mâce, Fiten, 15. H.no:3987;  vî. Şerhu meâni 'l-âsâr, 1/298

k-İbn Mes'ûd'dan (Radtyallahii anh) şahidi için bk. İbn Mâce, Fiten, 15, H.no:3988.

 

178                                                                                              îman ve İslâm

Rasûlullah'm (Saiiaiiato aleyhi ve sellem) şöyle dediğini işittim:

"İslâm garip/azınlık olarak başladı ve başladığı gibi garip olarak (ilk çıktığı topraklara) geri dönecek, o gariplere ne mutlu !"

Denildi ki:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Bu garipler kimlerdir?'

"Onlar, insanlar bozulduğu zaman ıslah etmeye çalışanlardır. Nefsimi elinde tutan Allah'a yemin ederim ki (bu dönemde) selin aktığı gibi İslâm süratle Medine'ye akacak, dönecek,

Nefsimin gücünü elinde tutan Allah'a yemin ederim ki tıpkı bir yılanın yuvasında sıkıştığı gibi, İslâm da şu iki mescid arasına hapsolacak, sıkışıp kalacaktır."

101/143-Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahu cmh): 294

Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Bu din,   garip başladı ve başladığı gibi garip olarak geri dönecek, o günkü gariplere ne mutlu !"

Bu hadis hakkında yazılmış müstakil bir eser için bk.Abdullah b. Yusuf el-Cüdey'. Keşfü 'l-lisâm an turukı hadîsi gurbeti 'l-îslâm. 2İ)A Sened:   «J°J* sûiiı \z&>- Ju ^j>Q 'J>. J^)y '•&- &*■ ^ &*■

Sahih: Müsned, 11/389, H.no: 9031, Müslim, îmân, 145, İbn Mâce, Fiten, 15, H.no:3986; Ebû Avâne, 1/95, H.no:298; Ebû Ya'Iâ, XI/52, H.no:6190; Kudâî, Müsnedü'ş-şihâb, 11/137, H.no: 1051; İbn Mende, 1/520, H,no:422; Beyhakî, ez-Zühdü't-kebîr, 11/115, H.no:201; Lâlkâî, î'tikâdüehli's-sünne, 1/112, H.no: 174.

a-Enes b. Mâlik'ten (Radıyalhhü anlı) şahidi için bk. İbn Mâce, Fiten, 15, H.no:3987 (Bûsıri, zevâidde hadisin hasen olduğunu, senedindeki Sa'd b. Sinan hakkında ihtilaf bulunduğunu söyler Bk.Misbâhu 'z-zücâce, İV/178, "hasen")

b-İbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk. Kudâî, Müsnedü'ş-şihâb.. 11/138, H.no:1054; İbn Mende, 1/520, H.no:421; Beyhakî, ez-Zühdü'l-kebtr, II/l 15, H.no:200; Heyscmî. "hadisi Bezzâr rivayet etmiş olup, senedinde müdellis olan Leys b. Ebî Süleym vardır,1' demiştir. Bk.Mecma ', VII/278.

c-Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Heysemî, hadisin Taberânİ tarafından nakledildiğini senedinde ise Atıyye'nin bulunduğunu, bu zatın zayıf olduğunu ifade etti. Bk. Mecma\ VII/278.

d-Amr b. Avf dedesi Zeyd b. Mülhame'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Bezzâr, VI1I/322, H.no:3397; Tirmizî, îmân, 13, H.no:2630 (hasen-sahih); Taberâni,   el-Mu'cemü'l-

e-Selman'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Heysemî, hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini senedinde ise metruk sayılan Ubeys b. Meymûn'un bulunduğunu açıklar. Bk. Mecma\ VH/278-279.

îman ve İslâm

102/144-Abduliah b. Mes'ûd'dan (Radıyallahüanhy.205 Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "İslâm garip/azınlık olarak başladı ve başladığı gibi garip olarak geri dönecek, o günkü gariplere ne mutlu!" Denildi ki:

'Bu garipler kimlerdir?' "Kabilelerinden/yurtlarından  hicret edenlerdir."

295

Sahih. Müsned, 1/398, H.no:3784; Tirmizî, bu konuda Sa'd, İbn Öme^ Câbir,' Enes ve oaullah b. Amr'dan (Radıyallahü anhüm) şâhidlerin bulunduğunu, hadisin ise "Hasen-sahih-Barıb olduğunu belirtir. Bk. Sünen, imân, 13, H.no:2629; îbn Mâce, Fiten 15 H no'3988-£««< Rikâk, 42, H.no:2758; ibn Ebî Şeyhe., VII/83. H.no:34366; Bezzâr, V/433! Vinnoo69; ŞâşU ri/170' H'no:729; Devrakî> Müsnedü Sa'd, s. 164, H.no:93; Ebû Ya'lâ, ki - „ / H-no:4975' Tabcrânî' ei-Mu'cemü'l-kebîr, X/99, H.no: 10081; Beyhakî, ez-Zühdul-^ 0/117, H.no:206; Dânî, es-Sünenü'l-vâride fı'l-Fiten, III/633, H.no:288. Mücâhid'den ■nursel olarak da nakledilmiştir. Bk.Nuaym b. Hammâd, Fiten, 1/189, H.no:507

180________________________________________________îman ve İslâm

103/145-Alkame el-Müzenî'den:2%

Bana bir kişi şöyle dedi:

'Medine'de Ömer b. Hattab' in (Radıyaliahû anh) meçi t sindeyken Hz.Ömer

topluluktan birine sordu:

'Ey Filân, Rasûlullah (Sailallahtı aleyhi ve setiem) İslâm'ı vasfederken neler

duydun?'

'Rasûlullah'm şöyle buyurduğunu işittim:

"İslâm ceza' (beş yaşındaki genç deve) olarak başladı, ardından senî (altı yaşına), rabâî (yedi yaşına), sedîsî (sekiz yaşına) ve bâzil (dokuz yaşına ulaşan297 gibi) olacak."

Hz. Ömer ekledi :

'Buzul (dokuzuncu yaştan) sonra ancak gerileme/ ihtiyarlık gelir..."

Sened:   '^j'y^ âiiiâ ^-^ J*» îSy- öî- y^ '^J j^sJ- üîji-

Sahih: Müsned, ITT/463, H.no: 15745, Benzer rivayet için bk.V/52, H.no:20407; Ebû Ya'lâ, 1/171, H.no:192; Mervezî, 1/356, H.no:361; Dânî, es-Süne nü 1-varide fı'l-fiten, 111/637-638. H.no:292. Heysemî, hadisin senedinde ismi belli olmayan bir râvînin bulunduğunu, bu zatın dışındakilerin sika olduklarım ifade eder. Bk. Mecma', VII/279. Bu müphem râvînin, Hasan el-Basrî olduğunu görmek için bk.Tabert Târih, 11/679. Ahmed b. Hanbet, bu hadisi bilinmeyen bir sahâbî başlığı altında zikrettiğine göre, sahabe olduğunu tahmin ettiği bir zâta nisbet etmiş oluyor ki kanaatimizce bu durumda sahâbînin bilinmemesi hadisin senedi açısından zararlı değildir. Suyûtî, hadisin "sahih" olduğuna işaret eder. Bk.el-Câmiu's-sağîr,

H.no:I952.

297 Bk. İbnü't-Esîr, Nihâye, 11/173 (ra-be-a); II/3 19 (sc-de-se); Bennâ, agc. 1/116

104/146-Kürz b. Alkame el-Huzâî'den (Radıyaüahü anh):298

Bir bedevi Rasûlullah9a (Saiiaüahü aleyhi ve sellem) şöyle dedi:

'Ey Allah'ın Rasûlü! İslâm'ın sonu olacak mı?'

Peygamberimiz :

"Evet, (bu dönemde) izzet ve celâl sahibi Allah, insanlardan Arap olsun ya da Acem olsun, hayrını istediği her hâne sahibini İslâm dairesine alacaktır."

'Sonra ne olacak? Ey Allah'ın Rasûlü!'

"Sonra kara bulutlar gibi fitneler (her yere) yayılacak."

'Olamaz, ey Allah'ın Rasûlü!'299

"Bilâkis (bu fitneler) olacak ve nefsimi elinde tutan Allah'a yemin ederim ki sizler o dönemde birbirinizin boynunu vurmak suretiyle ayağa dikilen/ sıçrayan  zehirli  kara  yılanlara döneceksiniz."

§İkinci rivayette benzeri nakledildi. Orada ziyâde olarak "Bir kısmınız diğerinin boynunu vurarak.." cümlesinden sonra şunlar eklenmiştir:

Râvilerden olan Süfyan bana (yani Ahmed b. Hanbel'e): 'Zührî; "Atılan yılanlar" dedi' şeklinde nakletti.

298 o         j        ,i      ....     ,   .•             ,  .        „ t-  -

Sahih: Müsned, III/477, H.no:I5861, 15860, 15862 (Bennâ'nm rivayet derlemesi sırasına göre); Humeydî, 1/260, H.no:574; Hâkim, Müstedrek, 1/89, H.no:96-97; IV/502, H.no:8403: Nuaym b. Hammâd, Fiten, 1/29, H.no:7; 1/188, H.no:502; Şeybânî, Âhâd, IV/284, H.no:2305; Dânî, es-Sünenü'l-vâride fı'l-Fiten, 11/429, H.no:159; Heysemî, Mevârid, 1/462, H.no:1870; Beyhakî, î'tikâd, s. 157. Bennâ senedinin ceyyid olduğunu söyler. Bk.Bulûğu 'l-emâni, 1/117; Heysemî ise, râvîlerin sahih ricali olduğunu belirtir. Bk.Mecma', VII/305; İbn Abbas'tan (Radıyaliahû anhümâ) şahidi için bk. Tirmizî, Fiten, 28, H.no:2193 (hasen-sahih) Bir rivayette: 'Olamaz, vallahi inşallah...' şeklinde geçmektedir.

i g2                                                                                               îman ve İslâm

Süfyan, "Ayağa dikilen kara yılanları" (ayağa) doğrulan, diye açıkladı.

§Üçüncü rivayette de benzeri nakledildi ve ek olarak:

Rasûlullah (Sal'lal'/ahu aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu:

"O gün insanların en faziletlisi, kalabalıklardan ayrılıp küçük bir toplulukta yaşayandır ki bu zât Yüce Rabbine karşı sorumluluk duyup şerlerinden dolayı insanları terk etmiştir."

105/147-Ebû Ümâme el-Bâhilî'den (Radıyaiîahü anhy?m

Rasûlullah (Saiiaiiahn aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

"İslâm'ın hükümleri tek tek yıkılacak, her bir hüküm yıkıldığında insanlar bir diğerine geçecekler. İlk yıkılan hüküm, devlet yönetimi ve son yıkılacak olan da namaz kılmak olacaktır."

Sened:            'J yCS ^ ûı ±   J> J^cJ-ı J.

Sened:    ^—-'Jt yCS- ^ *ûı

Sahih: Müsned, V/251, H.no:22060; Abdullah b. Ahmed, es-Sünne, 1/356, H.no:764; Hâkim, Müstedrek, İV/104, H.no:7022; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VI11/98, H.no:7486; Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 11/411, H.no:1602; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, IV/,326. H.no:5277; VI/69, H.no:7524; Mervezî, 1/415, H.no:407; Deylemî, Firdevs, III/445, H.no:5363; Heysemî, Mevârid, 1/87, H.no:257. Heysemî, râvîlerin sahih ricâü olduğunu söyler. BkMecma', VII/281. Huzeyfe'den (Radıyallahü anh) hadisin bir bölümü naklolunmuştur. Bk. Abdullah b. Ahmed, es-Sünne, 1/207, H.no:324; Hâkim, Müstedrek, IV/516, H.no:8448; IV/573, H.no:8611; Dânî, III/534, H.no:225; III/599, H.no:271; III/605, H.no:273

îman ve İslâm_______________________________________________183

106/148-Feyrûz ed-Deylemî'den (Radıyallahü anh):m

Rasûlullah (Saiiaiiahu aieyhî ve sellem) şöyle buyurdu: "İpliğin/urganın tel tel kopup zayıfladığı gibi İslâm'ın hükümleri de tek tek yıkılacak. "

107/149-AbdulIah b. Büsr'den (Radıyallahü anh):302

Uzun zaman önce bir hadis dinlemiştim:

"Sen yirmi kişilik ya da daha az veya daha fazla sayıdaki bir topluluk içinde bulunur, yüzlerini inceler ve Allah'tan korkan bir kişi bile göremezsen bil ki durum çok nazikleşmiş/kötüleşmiştir."

* İman ve Emanetin Kaldırılması

Allah Teâlâ buyurdu:

"Biz emaneti gökler, yer ve dağlara sunduk, onlar bunu taşımaktan çekindiler, tedirgin oldular ve sonunda bu sorumluluğu insan yüklendi. Şüphesiz o,  azgın ve cahildir. "(Ahzap 33/72)

ocneu:     ı        LJi     i ^ ^         1             J^ '      ^j1     ti- c* »-4*

Sahih: Milsned, İV/232, H.no: 17962, Dâriml Mukaddime, 16, H.no:98; Lâlkâl 1/92-93, H.no:127. Heysemî, Mevârid, 1/87, H.no:258. Heysemî. râvîlerin sika olduklarını söyler. BkMecma \ VII/281.

Sened:   -ojı ±i- 'J, '£■} \z%- jı^ £j^ i^iijı ^1 ü'ii.

Sahih: Milsned, IV/188, H.no;17610. Taberânî, Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 11/110, H.no:1008; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, VI/505, H.ııo:9Û77; Heysemî, isnadının "hasen" (eserin diğer bir yerinde ise "ceyyid"), râvîlerin ise sika olduklarını söyler. Bk.Mecma', 1/183; VII/276. Munzirî de isnadının "hasen" olduğunu söyler. Bk. Terğîb, 1/65, H.no:175; Abdullah b. Kays'tan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Nuaym b. Hammâd, Filen, 1/244, H.no:694

Allah Teâlâ buyurdu:

"Ey İman edenler, Allah ve Rasûlüne karşı hainlik yapmayın, emanetlerinizde bile bile haksızlık yapmayın! " (Enfal 8/27)

108/150-Huzeyfe b. el-Yemân'dan (RadıyaiiaM anhy.

303SenecJ:   ^jj:-^ u              -,    ,.

Sahih: Müsned, V/383-384, H.no: 23148-23150; Müslim, îmân, 143; Buharı, Rikâk, 35; Fiten, 13; İ'tisâm, 2; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/209, H.no:366; Ebû Avâne, 1/56, H.no:141; Tirmizî, Fiten, 17, H.no:2179 (hasen-sahih); tbn Mâce, Fiten, 27, H.no:4053; Humeydî, 1/211, H.no:446; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, X/122, Şuabü'i-îmân, IV/324-325, H.no:5271; Ibn Mende, 1/465, H.no:336; 1/466-467, H.no:337; Mervezî, 1/471-472, H.no:495.

jrnan ve İslâm       _________^___________________________________185

Rasûlullah (Salfoitahü aleyhi ve setlem) bana iki olayı haber verdi. Birini yaşadım, diğerini bekliyorum.

Emaneti koruma duygusu, insanların kalplerinin kökierİne/derinliklerine yerleştirildiğini haber verdi. Sonra Kur'an nazil oldu, bunları öğrendiler ve ayrıca Sünnet'ten de öğrendiler.

(İkinci olarak da) bana emanetin kaldırılmasını haber verdi. Şöyle ki kişi uykusundayken emanet duygusu(nun bir kısmı) kalbinden alınır, onun yeri küçük bir iz olarak kalır, belli olur. Kalbinden emanet (bütünüyle) alındığında, tıpkı ayağına bir kor ateş konulup da kaldırıldığında apse/şişkinlik yapması gibi bir apse/şişkinlik izi bırakır.

Râvi dedi ki: Bunu göstermek için eline çakıllar aldı, ayağına koydu ve sonra şöyle devam etti:

Bugün insanlar çeşitli anlaşmalar yapıyorlar, neredeyse emanet sorumluluğunu yerine getiren bir kişi bile bulunamayacak. Hatta şöyle denecek: 'Filân kabilede bir kişi var, o emindir ya da bir kişi var ki ne kadar sabırlı, ne kadar zarif ve akıllıdır.' Hâlbuki onun kalbinde, hardal tanesi kadar iman bulunmamaktadır.

Birçok dönemler yaşadım. Hanginizle bir anlaşma yaparsam yapayım, benim için fazla önemli değildir. Eğer Müslüman ise dininin gereğini yapar, Hristiyan ya da Yahudi ise menfaatinin gereğini yapar. (Bu yüzden) günümüzde sizden sadece falan filân şahıslarla anlaşma yapıyorum.

109/151-İbn Mes'ûcTdan (RadıyaiiaM anhy.304

Hz. Peygamber (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) buyurdu ki:

"İslâm'ın çarkı otuz beş sene normal dönecek, (ya da otuz altı veya otuz yedi), eğer her şeyi bozarlarsa onlara da helak yolu açılacaktır, ama dinleri ayakta kalırsa onlar da yetmiş sene kalırlar."

'Geçen süreden, yoksa kalan süreden itibaren mi?' dedim.

Rasûluüah da:

"Kalan süreden..."dedi.

§İkinci rivayette benzeri geçmektedir, ancak ziyade olarak: Hz.Ömer (nadıyaiiahü anh) şöyle sordu:

'Geçen süre mi, yoksa kalan süre mi?'

RasÛlullah (Sallallahü aleyhi ve selhm)\

"Kalan süre..." dedi.

§Üçüncü rivayette de şöyle geçmektedir:

Hz. Peygamber (Sallallahü aleyhi ve seiiem) buyurdu ki:

"İslâm'ın çarkı otuz beş sene normal dönecek, (ya da otuz altı veya otuz yedi), eğer herşeyi bozarlarsa (sonra) onlara da helak yolu açılacaktır, ama dinleri ayakta kalırsa onlar da yetmiş sene kalırlar."

Hz. Ömer (Radıyaiiahü anh) dedi ki:

'Geçen süreyle mi, yoksa kalan süreyle mi?'

RasÛlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem):

"Bilâkis, kalan süreyle..."dedi.

Sened:   *uı -ı> ^ ç^ur           ^ ^

Sahih: Müsned, T/393-394, H'no:3730-3731; Benzer rivayet için bk.I/39O; H.no:3707, 1/395, H.no: 3758, Ebû Dâvûd. Fiten, I, H.no:4254; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, IX/236, H.no:9159; X/158, H.no:1031I; X/170, H.no:10356; Hâkim, Müstedrek, III/123, H.no:4593 (İsnadının sahih olduğunu söylemiş; Zehebî ise, bu görüşe muvafakat etmiştir); Ebû Ya'lâ, VIII/425, H.no:5009; IX/186, H.no:5281; IX/201, H.no:5298. Râvîleri sikadır.

C-KADER İNANCI

   Her Şey Allah hn Kontrolündedir

    Cennet ve Cehennemliklerin Takdiri

   Son Nefeste İmanın Önemi

   Allah 'in Takdiri Çok Yönlüdür/Boyutludur

    Kader Karşısında Yapılması Gereken

   Anne Karnında Kaderin/Programın Yazılması

   Kaderi İnkâr Edenlere Sahabenin Tepkisi

   Allah'ın Takdiri İmkân Vermektir, Zorlamak Değil

   Kaderi İnkâr Edenlere Müslümanların Tepkisi

C-KADER İNANCI * Her Şey Allah'ın Kontrolündedir

Allah Teâlâ buyurdu:

'De ki: Allahım! Ey mülkün/otoritenin sahibi! Sen dilediğine mülkü verir ve dilediğinden mülkü alırsın, dilediğini aziz kılar ve dilediğini zelil kılarsın, hayır senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye kadirsin.

Sen geceyi gündüze bağlarsın ve gündüzü de geceye bağlarsın, ölüden diri çıkartırsın ve diriden de ölü çıkartırsın. Sen dilediğine hesapsız rızık verirsin.' (Âiü İmrân 3/26-27)

1/152- Abdullah b. Amr b. Âs'tan (Radıyaliahü anhumâ):305

Allah Rasûlü'nün (SaiMiahü aleyhi ve sellem) şöyle dediğini işittim: "Allah  gökleri ve yeri yaratmadan  elli  bin sene önce,  kâinatın programını takdir etmişti."

Sahih: Müsned, 11/169, H.no:6579; Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, es-Sünnc, 11/387-388, H.no:842; 11/394, H.no:856; Müslim, Kader, 16, Tirmizt, Kader, 18, H.no:2156 (hasen-sahîh-garib); Abd b. Humeyd, 1/136, H.no:343; İbn Hıbbân, XIV/508, H.no:6137; Bezzâr, VI/426, H.no:2456; Beyhaki, l'tikâd, i/136; Deylemî, Fırdevs, IH/208, H.no:4591. Senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile İlgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis.

2/153- Abdullah b. Amr b. Âs'tan (Radıyaliahü anhümây.

Allah Rasûlü'nün (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) şöyle dediğini işittim:

İzzet ve celâl sahibi olan Allah buyurdu ki:

"Allah kâinatı karanlıkta/yoklukta yarattı. Sonra o gün, nurunu her tarafa saçtı. Kime bu nurdan isabet ettiyse hidâyeti bulmuştur ve kime de isabet etmemişse o dalâlettedir. Bu yüzden derim ki izzet ve celâl sahibi olan Allah'ın ilmine uygun olarak (kâinat takdir edildi ve) kalem kurudu, (hüküm kesinleşti.)"

Sened:

Sahih: Müsned, 11/176, H.no:6644 (uzun bir hadisin ortasında nakledilmiştir): Benzer rivayet 'Çin bk. 11/197. H.no:6854, Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, es-Sünne, U/424, H.no:932; Tirmizî, îmân, 18, H.no: 2642 (hasen); İbn Ebî Âsim, 1/107-108, H.no:241-243; Taberânî, Müsnedü's-Şâmiyyîn, 1/304, H.no:532; Hallâl, es-Sünne, 111/539, H.no:891; Beyhakî. es-Sünenü'l-kübrâ, IX/4; Hâkim, Müstedrek, 1/84, H.no:83 (İsnadının sahih olduğunu söyler); Deylemî; Firdevs, 1/170, H.no:43; Herevî, el-Erbaûn fî deiâiH't-Tevhîd, 1/88-89, H.no:37; Lâlkâî, IV/604, H.no:1078-1079; Heysemî, râvîlerinin sika olduğunu ifâde eder. Bk.Mecma', VII/193-194

190    _______________________________________________Kader İnancı

3/154-Tavûs b. el-Yemânî'den (Radıyaitaha anh):

Rasûlullah'ın (Sallalhhü aleyhi ve seilem) sahabesinden birçok kişiyle karşılaştım; 'Her şey Allah'ın takdiri ile olur' diyorlardı. Hz Ömer (Radıyaüahü anh) dedi ki:

Rasûlullah'ın şöyle dediğini işittim:

"Her şey Allah'ın takdiri ile olur, hatta zaaf ve kuvvet308 hâli bile..."

* Cennet ve Cehennemliklerin Takdiri

Allah Teâlâ buyurdu :

'Eğer biz dileseydik, her nefse kendi hidâyetini bahşederdik. Fakat benim, cehennemi cin ve insanlardan (inkarcı olanlarla) tamamıyla dolduracağım, sözüm gerçekleşecektir/doğrudur.' (Secde

32/13)

 J       Jf

Allah Teâlâ buyurdu :

'O   (Allah),  yaptıklarından  sorulmaz,  oysa  onlar  sorguya çekilirler.' (Enbiyâ21/23)

Sened:   ^- J jjü 'Jt- jH- Ji iÇj '^ İJJii ^'^ ft&Ji j/1 J*i

Sahih: Müsned, II/l 10, H.no:5893. Mâlik, Muvatta', Kader, 4; Ma'merb. Râşid, XI/117-118, H.no:20080; Buhârî, Halku efâli'l-ıbâd, s.47; Müslim, Kader, 18, Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, X/205; Kudâî, Müsnedü'ş-şihâb, 1/148-149, H.no:203.

308 el-Keys; lafız olarak akıllı, uyanık ve tutarlılık mânâsındadır. Metindeki acizlik kelimesinin zıttı olarak, kuvvet anlamı tercih edildi. Bk. Nevevî, Şerhu Sahihi Müslim, XVI/167-168

Kader İnancı_______________                                                                    ^g^

Allah Teâlâ buyurdu:

Tâğuta kulluk etmekten çekinen ve Allah'a içten yönelenlere müjdeli (haberler) vardır, kullarıma müjdele!

Onlar ki sözü dinler ve en güzel şekilde tâbi olurlar. İşte onlar Allah'ın hidâyete erdirdiği ve gerçekten aklını kullanan kişilerdir.

Azap   üzerine   kesinleşmiş   (zâlimler)   bunlarla   bir  tutulur mu? Ateşte olanı sen mi kurtaracaksın yoksa ?..' (Zümer 39/17-19)

309

4/155-Ebu'd-Derdâ'dan (RadıyaüaM anh): Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seilem) şöyle buyurdu: "Allah Âdem'i yarattığı gün onun sağ omuzuna vurdu ve zerreler gibi beyaz nesiller çıkarttı. Sol omuzuna vurdu ve kömür gibi kara nesiller

çıkarttı.

Sağdaki gruba:

'Bunlar (kazandıkları ile) cennete gidecek, ben sorumlu değilim/310

Soldaki gruba:

Hasen: Müsned, VI/441, H.no:2736I; Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, es-Sünne; 11/466-467, H.no:1059: Deylemî, Firdevs, III/422, H.no:5290. Hz.Ebû Bekr'in sözü olarak da nakledilir. Bk.M3 'mer b. Râşîd, XI/123, H.no:20094. Heysemî, hadisin Taberânî ve Bezzâr tarafından da rivayet edildiğini, râvîierinin ise sahih ricali olduğunu belirtir. Bk.Mecma', VII/185. Fakat seııedde yer alan Ebu'r-Rebî', Süleyman b. Utbe'dir. Heysemî'm'n "Süleyman b. Utbe'yi, Ebû HatırrTin sika; İbn Main'in ise, zayıf saydığını; diğer râvîierinin ise sika olduklarını" söyler. « M?c™a ' VII/194^ Zehebî, Süleyman b. Utbe Ebu'r-Rebî' ed-Dârânî ed-Dımaşkî hakkında sadûk" ifâdesini kullandıktan sonra, İbn Maîn'in ''bir şey değildir"; Dühaym'in "sikadır" dediklerini nakleder. &k.Kâşif. Trc.no:2115; İbn Hacer ise, aynı kanaattedir: "sadûktur, garib hadisler nakleder". Bk.Takrîb, Trc.no:2592. Bu râvî 23/174., 37/188. ve 41/192.hadislerin senedinde de yer almaktadır. Bûsirî de, bu zâtın hadisi için hasen hükmünü verir. °*Misbâhu 'z-zücâce, IV/39

Mubârekfûrî, Tuhfelü'l-ahvezî, IX/368

 Kader İnancı

'Bunlar da (hataları ile) cehenneme  girecek,   ben sorumlu değilim,' dedi."

5/156-Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahu anhy.

311

511 Sened:  J\ > fiiijı ji- >j ^ ^U-'jı i£ £ii-

Sahih: Müsned, 11/484-485, H.no:10235; Müslim, Kader, II, Taberânî, eî-Mu'cemü'l-evsat, HI/222-223, H.no:2469; [11/376, H.no:2801; IV/22, H.no:3026 (Bu rivayette "uzunca bir zaman" yerine, "70 yıllık bir zaman" lafzı kullanılmıştır); Abdullah b. Vehb el-Kuraşî, Kader, I/I69, H.no:48;

a-Hz.Âişe'den (Radıyaiiahu anhâ) şahidi İçin bk. Müsned, VI/107, H.no:24643; VI/108, H.no:24648; İshâk b. Râhûye, Müsned, 11/312, H.no:837; Ebû Ya'lâ, VIII/128, H.no:4668; Heysemî, hadisin Ebû Ya'lâ tarafından da rivayet edildiğini, râvîlerinin İse sahih ricali olduğunu belirtir. Bk.Mecma', VII/211-212. Ayrıca 7/158. hadisin tahricine bk.

b-Hz. Ömer'den (Radıyaiiahu anhj şahidi için bk. Müsned, 1/44, H.no:311; Tirmizî, Tefsir, 7/2; H.no:3075; Hâkim, Müstedrek, 1/407, H.no:289; Makdisî, Muhtara, 1/407, H.no:289; Heysemî, Mevârid, 1/447, H.no:1804. Ayrıca 21/172. hadisin tahricine bk.

c-İbn Mcs'ûd'dan (Radıyaiiahu anh) şahidi için bk. Müsned, 1/382, H.no:3624; 1/414. H.no:3934; f/430, H.no:4091; 1/374-375, H.no:3553; Mâlik, Muvatia', Kader, 1; Ma'mer b. Râşid. XI/123, H.no:20093; Buhârî, Kader, 1; Enbiyâ, 1; Müslim, Kader, I; Tirmizî, Kader, 4, H.no:2137; Bezzâr, IV/35I-352, H.no:1551; V/170, H.no:1766; Humeydî, 1/69, H.no:126; Şâşt, ir/140-144, H.no:680-685; Beyhakî, es-Stinenü'l-kübrâ, V1I/421; X/266; Ebû Yala, IX/89, H.no:5157; Îbnü'1-Ca'd, Müsned, s.379, H.no:2594; Taberânî. el-Mu'cemü'l-kebîr, X/!95, H.no:10440. Ayrıca 17/168.hadisin tahricine bk.

d-Sehl b. Sa'd es-Sâidî'den (Radıyaiiahu anh) şahidi için bk. Müsned, V/335, H.no:22733; V/332, H.no:2271I; Buhârî, Meğâzî, 39; Müslim, Kader, 12; İbnü'1-Ca'd, Müsned, s.429. H.no:2929; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VI/143, H.no:5784, VI/147, H.no:5798, VI/149, H.no:5806, VI/154, H.no:5825, VI/170, H.no:5891, VI/188, H.no:5952; İbn EbîÂsım, 1/96, H.no:216.

e-Enes b. Mâlik'ten (Radıyaiiahu anh) şahidi için bk. Ebû Ya'lâ, VI/443, H.no:3829; Ayrıca 6/157. hadisin tahricine bk.

f-Urs b. Utneyra'dan (Radıyaiiahu anh) şahidi için bk. İbn Ebî Âsim, 1/54, H.no:l 19 (İsnadı sahih râvîleri sikadır); Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr.. XVII/137, H.no:340, el-Mu'cemû'l-sağîr, 1/309, H.no:512; Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 1/40, H.no:29; Heysemî, hadisin Bezzâr tarafından da rivayet edildiğini râvîlerinin ise sika olduğunu belirtir. Bk.Mecma', VII/212.

Kader İnancı

Hz. Peygamber (Saiiaiiahüaleyhi vesellem) buyurdu ki:

"Bir kişi uzun zaman cennetliklerin amellerinden işler, (kötü niyetinden dolayı) Allah, hayatının sonunu cehennemliklerin amelleriyle tamamlatır ve cehennemlik olur. Bir başka kişi de uzun zaman cehennemliklerin amellerinden işler, (iyi niyetinden dolayı) Allah, hayatının sonunu cennetliklerin amelleriyle tamamlatır ve cennetlik olur."

* Son Nefeste İmanın Önemi

Allah Teâlâ buyurdu:

'Ey İman edenler, Allaha karşı gerçekten/doğru olarak takva sahibi olun ve ancak Müslümanlar olarak can verin.' (Âlü İmrân 3/102)

Allah Teâlâ buyurdu:

"(Ölüm) zamanında bizim dayanılmaz azabımızı görünce; sadece Allah'a iman ettik ve ona ortak koştuklarımızı da inkâr ettik, derler.

Bu dayanılmaz azabı gördükleri zaman, artık imanları faydalı olmaz. Bu kulları arasında Allah'ın bir kanunudur. İşte orada kâfirler hüsrana uğramışlardır.' (Mümin 40/84- 85)

g-Eksem b. Ebi'l-Cevn'den (Radıyaiiahuanh) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l- 1/296, H.no:872. (Bu hadis, savaşta cesaret ve şecaatle çarpışan bir kişi hakkında "O cehennemliktir"...hadisinin son bölümünde işlenmiştir.)

h-Amr b. el-Hamk'tan (Radıyaiiahu anh) şahidi için bk. Müsned, IV/I35, H.no: 17'51. Heysemî hadisin sahih ricaliyle rivayet edildiğini belirtir. Bk.Mecma', VII/212. Bu rivayet ileride tekrar edilecektir.

6/157-Enes b. Mâlik'ten (Radıyaitahuanhy.3I2

RaSÛlullah (Sallaİlahü aleyhi ve sellem) buyurdu kİ :

"Son anına bakmadan biri hakkında (sadece) hoşunuza gittiği için hemen karar vermeyin. Kişi, uzun zaman ya da bir dönem iyi işler yapar ki bu hâlde ölse  cennete gidecek. Sonra bozulur ve kötü işler yapar.

Başkası da bir dönem kötü işler yapar ki o hâlde ölse cehenneme gidecek... Sonra düzelir ve iyi işler yapar. Allah, kişinin (temizliğinden dolayı) hayrını isterse ölümünden önce onu yönlendirir."

Oradakiler:

'Allah nasıl yönlendirir?' deyince

Peygamberimiz:

"Ona iyi işler yapma imkânı verir ve o hâlde ruhunu  alır" buyurdu.

Sened: j^-i- ti'£*\ Ojjti ^ o>ji fiüi-

Sahih: Müsned, HI/120, H.no: 12153; Bu hadis. Ahmed b. Hanbel'in sülâsiyyâtmdandır. BkSefârînî, 1/799, H.no:131; Benzer rivayet için bk. 111/106, H.no: 11975; III/257. H.no: 13629; Tirmizî, Kader, 8, H.no: 2142, (hasen-sahih); Abd b. Humeyd, 1/410. H.no:1393; Ibn EbîÂsım. 1/174, H.no:393; Ebû Ya'lâ, V1/40İ-402, H.no:3756: VI/443, H.no:3829; VI/452-H.no:3840: Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VII/219, H.no:6424; Makdisî, Muhtara, V/239. H.no:1865; VI/24-26, H.no: 1978-1980 (İsnadları sahihtir); Lâlkâî, IV/610, H.no:1089; Beyhakî, İ'tikâd, s. 157-158. Ayrıca 5/156. Hadisin tahricine bk. Heysemi, hadisin sahih ricaliylc rivayet edildiğini belirtir. Bk.Mecma\ VII/214.

7/158- Hz. Âİşe'den (Radıyallahü anhûy, 3B RasÛlullall (Sailalhhü aleyhi ve sellem) ŞÖVİe buyurdu '.

"Bir kişi cehennemlik olarak yazıldıysa; bir süre cennetlik işler yapsa da sonunda bozulur ve cehennemlik işler yapar, o hâlde ölür ve ateşe (cehenneme) gider.

Bir başkası cennetlik olarak yazıldıysa; bir süre cehennemlik işler yapsa da sonunda düzelir ve cennetlik işler yapar, o hâlde ölür ve cennete aidpr"

gider."

196_________________________________________________Kader İnancı

8/159-Ebû Nadre'den (Radıyaiiahü anhy.3M

Rasûluliah'ın ashabından biri hastalanmıştı. Sahabe onu ziyarete gitti, (baktılar ki) o ağlıyor ve sordular:

'Ey Ebû Abdullah, seni ağlatan şey nedir? Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi w sellemj sana; 'Bıyığını kısalt315 ve bana ulaşıncaya kadar buna devam et' demedi mi? (Yani bu kişinin cennetlik olacağına işaret edilmiştir.) '

O da dedi ki:

'Evet, ancak ben Rasûluliah'ın:

"Allah Teâlâ bir eliyle (varlıkların bir kısmını) tutar ve bunlar (kazançlarından dolayı) şurası içindir, ben sorumlu değilim, diğer eliyle de kalanları tutar, bunlar da (hatalarından dolayı) şurası içindir, der," sözünü işitttim. Şimdi ben, iki taraftan hangisinde olduğumu bilmiyorum, (onun için ağlıyorum.)'

Sened: îşjly^ x*L. ıf^ı iUi- J, jıiJ- ıi'ji- jui- ı2oi-

Sahih: Müsned, IV/176-177, H.no: 17525-17524 (Bu iki rivayet, Müsned'de "'Ebû Abdullah isimli bîr sahâbîden" başlığı altında yer alır); Benzer rivayet için bk.V/68, H.no:20546 (Bu rivayet de İsim verilmeden "bir sahâbiden" başlığı altında yer alır); V/401, H.no:23296. (Bu hadiste "Ebû Abdullah yani Huzcyfe" denilmektedir.) îbn EbîÂsım, 1/89, H.no:202; Deylemî, Firdevs, 1/174, H.no:651; Heysemî, hadisin râvîlerinin sahih ricali olduğunu söyler. Bk.Mecma\ VII/185-186. Hadîsin Müslim'de Ebû Abdullah'tan (Radıyaiiahü anh) rivayet edildiğini söyleyen Bennâ: "Müsned, Ebû Dâvûd ve Tirmizî'de Abdurrahman b. Katâde es-Sülemî'den (Radıyaiiahü anh), Ebû Ya'lâ'da (Bk.VI/144, H.no:3422; VI/172. H.no:3453) ise Enes'ten (Radıyaiiahü anh) şahidi bulunmaktadır."der. Bk.Bülûğu'l-emânî, 1/125. Heysemî, Ebû Ya'lâ'dakİ rivayette el-Hakem b. Sinan el-Bâhilî'nin bulunduğunu, bu zâtın ise pek kuvvetli olmamakla birlikte hadislerinin yazılabileceğini, diğer râvîlerin İse sika olduklarını belirtir. Bk.Mecma\ VII/186.

Bir başka rivayette hastalanıp ağlayan kişinin Muâz b. Cebel (Radıyaiiahü anh) olduğu ifade edilmektedir. Bu nakil için bk. îbn Mende, 1/239, H.no:102. Fakat Muâz b. Cebel'in (Radıyaiiahü anh) künyesi Ebû Abdurrahman olarak bilinmektedir. (Bk.İbnü'1-Esîr, Üsdü'l-ğâbe, V/187, Trc.no:4960). Muhtemeldir ki, benzer bir hâdise onun da başından geçmiştir. Aksi hâlde ensârdan Akabe'de, Bedir ve Uhud gibi büyük savaşlarda bulunmuş bir sahâbîye "Ey Ebu Abdullah" diye nida olunmaz, Ahmed b. Hanbel de Müsned'de "Ebû Abdullah isimli Rasûluliah'ın ashabından birinin hadisleri" diye ayrı bir başlıkta bu hadise yer vermezdi. İbnü'1-Esîr, bu sahâbînin ismini vermemiş, Ebû Kılâbe ile Ebû Nadre'nin kendisinden hadis naklettiği bir sahâbidir demekle yetinmiştir. Bk.Üsdü'l-ğâbe. VI/191-192, Trc.no:6062. Benzer bir rivayet için bk. Bir sonraki hadis: 9/160.

315 Peygamberimiz bıyığı uzun olanlara; bıyığın kısaltılmasını tavsiye ederdi. Zira ağız yeme ve içme mekânıdır, temiz olmalıdır. Bk. Münâvî, Feyzu 'l-Kadîr 3/347

9/160-Muâzb. Cebel'den (Radıyaiiahüanh):3İ6

Rasûlullah (Saiiaiiahü aleyhi ve se/tem), ashâb-ı yemîn317 ve ashâb-i şimal318 ile ilgili âyeti okudu, sonra dedi ki:

"Allah varlıkları elleriyle tutar ve şöyle der: Bunlar (kazançlarıyla)319

cennette olacak, ben sorumlu değilim ve bunlar da (hatalarıyla) cehennemde olacaklar, ben sorumlu değilim. "

10/161-İbn Abbas'tan (Radıyaiiahü anhümâ):

320

316 Ca       .

senea. j—*** uj> <>_r*" »>/» uıjj" ^r^*-" c< *"' -^ o^ j-jij ^-^ ^' Hasen: Müsned, V/239, H.no: 21976; /ön Afenrfe, 1/239, H.no:102. Heysemî, hadisin râvîieri arasında bulunan Berâ el-Ganevî'nİn, İbn Adiy tarafından zayıflığa yakın bulunduğunu nakletmiş, diğer râvîlerinin ise sika olduklarını; fakat Hasan'in Muâz'dan hadis işitmediğini belirtir. Bk.Mecma', VII/I20. Ancak, benzer bir hadisin Bezzâr tarafından Ebû Saİd el-Hudrî'den (Radıyaiiahü anh) rivayet edildiğini söyler. Bk.Mecma'. VII/186. Bennâ ise, Tenkîh sahibi îbn Hacer'in her İki hadise de (8/159, 9/160) "hasen" hükmünü verdiğini belirtir. Bk.Bülûğu'l-emânî, S/125.

Ahirette kitabı sağdan verilenler, yani iyi insanlar.

31S   î

319

Ahirette kilabı soldan verilenler, yani kötü insanlar.  Bu ilaveler için bk. 10/161 nolu hadis.

320 o         ,

Sened:

Sahih: Müsned, U/216, H.no: 7705; Benzer rivayetler için bk. 11/317, H.no: 8199; 11/329, H.no: 8338; 11/343, H.no: 8507; 11/344, H.no: 8520; 11/349-350. H.no: 8582; 11/372, H.no: 8829; H/379, H.no: 8915; 11/411, H.no: 9302; 11/431, H.no: 9528; 11/528, H.no: 10773: N/535, H.no: 10853; 11/536, H.no: 10862; Son rivayetin lafzı şöyledir: (Bu hadis sonraki konularda tekrar edilecektir.)

Hemmâm b. Münebbih, Sahîfe, H.no: 106; Buhûrî, Kader, 9; Müslim, Kader, 20-21; Ebû Uâvûd, Nikah, 43, H.no:2152-2154 (Bu rivayette "Eller de zina eder, bunların zinası (haram °)an şeyleri) tutmak; ayaklar da zina eder, bunlarınki (haram kılınan yerlere) gitmek; ağız da zina eder, onunki ise (haram) öpüştür." (2153) Bir diğer rivayette "kulağın zinası (haram

198_________________________________________________Kader İnancı

EbÛ Hüreyre'nİn (Radıyallahü anh) RaSÛluIlall'tan (Sallallahü aleyhi ve sellem)

rivayet ettiği şu (hadis) kadar, küçük günahı    açıklayan   ' başka bir şey

yoktur:

"İzzet ve celâl sahibi olan Allah'ın, insanoğluna takdir ettiği zina imkânı mutlaka gerçekleşecektir. Gözün zinası bakmak ve dilin zinası konuşmaktır. Nefis, (imkân bulduğunda) İster ve arzu eder, cinsel uzvu da buna katılır/onaylar ya da katılmaz/karşı çıkar."

NOT: Her insanın içinde günahtan bir hisse/nasib vardır ve o kişi bu imkânı ya kullanır ya da kullanmaz.

Peygamber Efendimizden bu hisse alınmış ve kalbi temizlenmiş, içi iman ve hikmetle doldurulmuştur. Bunları iki defa gerçekleşen şakk-ı sadr (göğsünün yarılması) hadisesinde görüyoruz..322

* Allah'ın Takdiri Çok Yönlüdür/Boyutludur

şeyleri) dinlemektir," ilavesi vardır. (2154); Hâkim, I/12I, H.no: 180; Beyhakî, es-Sünenü'l-

kübrâ, VII/89, H.no: 13287; X/185; ŞuabüUmân, IV/365-366, H.no: 5427-5428; Nesâî, es-

Sünenü'l-kübrâ, VI/473, H.no: 11544; Deylemî, Firdevs, 111/61, H.no:4169. İbn Mes'ûdMan

(Radıyallahü anh) benzer bir rivayet için bk. Müsned, 1/412, H.no: 3912; Heysemî, hadisin Ebû

Ya'lâ, Bezzâr ve Taberânî tarafından da rivayet edildiğini ve ricalinin sahih râvîlerİ olduğunu

söyler. Bk.Mecma', VI/256.

121 Lafız mânâsı;'benzeycndir\ ancak 'açıklayan' olarak mânâ verildi, zira teşbih açıklamak

için yapılır.

3'2 İki defa gerçekleşen göğsünün yarılması  hadisesinin biri Rasûlullah küçükken, diğeri de

îsrâ gecesi olmuştur.

a- Küçükken gerçekleşen şakk-ı sadrla ilgili haber;

(Bk. Müslim, İman 262; Ahmed, III/149; Hâkim, 11/575; Ebû Ya'Iâ, VV224; EbûAvâne, I/U3; İbn EbîŞeybe, Vll/330)

b-İsrâ gecesi gerçekleşen şakk-ı sadrla ilgili haber;

(Bk. Buharı, Salât 1, Hac 79, Enbiyâ 5; Müslim, İman 263; Ahmed, V/122, 143: Ebû 'id, Vl/295; Ebû Avâne, 1/119)

Kader İnancı________________                                                                             ]_gg

Allah Teâlâ buyurur ki:

'Biz her şeyi bir sistem/ölçü ile yarattık.' (Kamer 54/49)

1 I/162-EbÛ Huzâme'detî (Radıyallahüanh): 323

Bir keresinde Rasûlullah'a (Sallallahü aleyhi ve setiem) dedim ki (Süfyan'dan gelen rivayette ise; şunu sordum:)

'Ey Allah'ın Rasûlü! Kendisiyle tedavi olabileceğimiz bir ilâç, istifade edebileceğimiz dua ya da kendisiyle korunabileceğimiz bir amel hakkında ne düşünüyorsun, Allah'ın takdirini bunlar durdurur mu ?'

Rasûlullah dedi ki:

"Bunlar da  Allah'ın takdiri olan şeylerdendir."324

öened:

Sahih: Müsned, 111/421, H.no: 15411; Benzer rivayet için bk. III/421, H.no: 15412 (Senedindeki sika-müdellis olan Bakıyye b. Velîd sebebiyle bu rivayet hasendir. Müslim'in Sahihinde rivayeti bulunmaktadır); III/421, H.no: 15413-15414 (sahih); Tirmizî, Tıb. 21, H.no:2065, (hascn-sahih); Kader, 12, H.no:2148; İbn Mâce, Tıb, 1, H.no:3437: Beyhakî, es-Mmnü'l-kübrâ, !X/349; Şuabü'l-îmân, 11/79, H.no: 1208; İ'tikâd, s.141; Ahmed eş-Şeybânî, V/70, H.no:26IO; Ka'b b. Mâük'ten (Radıyallahüanh) şahidi için bk. Heysemî. Mevârid, 1/339, H-no:1396. Hakîm b. Hizânrdan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Hâkim, Müstedrek. IV/221, Iİ/İQ7431: IW446' H-no:8223; 1/85-86, H.no:87-88 (sahih); Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr,

'192, H.no:3090; Heysemî, Hakîm b. Hizâm'dan (Radıyallahü anh) nakledilen bu rivayeti

zayıf addetmektedir.  Çünkü senedinde Salih b. Ebü'l-Ahdar bulunmaktadır.  Bu râvî ise

Şiftir; ancak hadisleri itibâr edilir (  şâhid ve mütâbii var mıdır veya hadisi ferd hadis midir

h!ye ara?tırılır)' Sk.Mecma', V/85. Haris b. Sa'd'ın babasından (Radıyallahü anh) şahidi için

*■ Hakim, Müstedrek, IV/221, H.no:7432; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VI/47, H.no:5468;

eysemî; bu rivayetin ricalinin sika olduğunu; fakat Hâris'in mechûl olduğunu belirtir. fkMecma \ V/85.

Çünkü Allah, her şeyi bir sebebe bağlamıştır, sebep oluştuğunda müsebbep meydana gelir.

usîbet, dua, amel ve kurtuluş takdirin birer parçalarıdır.

I2/163-İbn Abbas'tan (Radıyaliahü anhümûy.325

(Abdullah) bir gün Rasûlullah'in (SaUaiiahü aleyhi ve sellem) terkisine binmişti, Peygamberimiz ona dedi ki:

"Ey delikanlı! Sana birtakım cümleler aktaracağım ki bunlarla Allah sana yararlı şeyler bahşedecek:

Allah'ın (dinini) koru ki O da seni korusun! Allah'ın (dinini) koru ki O'nu (her zaman) yanında bulasın! Bir şey istediğinde Allah'tan iste! Yardıma  muhtaç olduğunda  (sadece) Allah'tan yardım  iste!  Şunu  bil ki

J" Sened: ^uIijı jS^ 'j* ^ıkkJi ^ ^ ^

Sahih: Müsned, 1/293, H.no: 2969; İkinci rivayet için bk.I/307, H.no: 2804 (Bu rivayet üç senedle gelmektedir. Bunlardan ikisi munkatı, biri de muttasıldır); Benzer rivayet için bk. 1/303, H.no: 2763; Tirmizî, Sıfatu'l-kıyâme, 59, H.no: 2516, (hasen-sahih); Tabcrânî, el-Mu'cemü'l-kebîr., XI/178, H.no:11416; XII/238, H.no:12988: Heysemî, Taberânî tarafından nakledilen bu rivayetin senedindeki A1İ b. Ebî Ali el-Kuraşi'nin zayıf olduğunu belirtir. Bk.Mecma', VII/189-I90. Ebû Yala, IV/430, H.no:2556: Makdisî, Muhtara, X/23-25, H.no:I3-15; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, 1/216-217, H.no: 195: 11/27-28, H.no: 1074; İ'tikâd, s. 140; Lâlkâî, İV/614, H.no: 1095; Abd b. Vehb el-Kuraşî, s. 129-130. Abdullah b. Ca'fer'den (Radıyaliahü anh) şahidi için bk. İbn Ebî Âsim, T/137-138, H.no:315

Kader inancı

bütün toplum sana faydalı olmak için toplansa, Allah'ın takdiri dışında faydalı olamaz. Ayrıca bütün toplum sana zarar vermek için toplansa, Allah'ın takdiri dışında hiçbir şeyde zarar veremez. Bu konuda kalemler (yeni bir şey) yazmaz, sayfalardaki  yazılar)   kurumuştur, (değişmez.)"

gibn Abbas'tan (Radıyaliahü anhümâ) gelen İkinci rivayette benzeri nakledildi ve ek olarak; "Rahatlık/bolluk anında Allah'ı tanırsan, sıkıntılı anında O da seni tanır. Şunu bil ki bütün varlıklar sana faydalı olmak için toplansa, Allah'ın takdiri dışında bir şeye güçleri yetmez. Ayrıca bütün toplum sana zarar vermek için toplansa, Allah'ın takdiri dışında hiçbir şeye güçleri yetmez. Şunu unutma, sıkıntılara sabretmede büyük hayırlar vardır. Zafer/başarı sabırla (kazanılır). Kurtuluş (bazen) sıkıntı ile elde edilir. Her zorlukla birlikte bir kolaylık vardır."

13/164-Ebû Hüreyre'den (Radıyaliahü anh):

326

326 c

»ened:

Sahih: Müsned, 11/248, H.no': 7381; Benzer rivayet için bk. 11/264, H.no: 7578-7579; Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, es-Sünne., 1/287, H.no:549; 11/506, H.no:1177; Mâlik, Kader, I; Ma'mer b. Râsid, XI/112-113, H.no:20067-20069; Buharı, Enbiyâ, 31; Tefsir, 20/1; Tevhîd, 37; Kader, 11; Müslim, Kader, 13-15; Ebû Dâvûd, Sünnet, 16. H.no: 4701, Tirmizî, Kader, 2, H.no: 2134 (hasen-sahih); Nesâî, es-Sünenül-kübrâ, VJ/284, H.no:10985; VI/308, H.no:ll060; İbn Mâce, Mukaddime, 10, H.no:80: Humeydî, 11/475, H.no:1115; Beyhakî, Şuabü'l-tmân, 1/204, H.no: 184; İ'tikâd, s. 138; Lâilkâİ, III/4I3, H.no:693; Hercvî, Erbaûn, s-73, H.no:24. Bu olayın başlangıcı, Ebû Davud'un rivayetinde şöyle nakledilir:

202______________________________________________________Kader İnancı

RaSÛlllllah (Sallallahü aleyhi ve sellem) ŞÖyle dedi:

"Âdem ve Mûsâ (Aleyhimesseiâm) tartıştılar. Mûsâ dedi ki:

'Ey Âdem, sen bizi hayal kırıklığına uğratan ve cennetten çıkmamıza sebep olan atamızsın,'(Bir başka rivayette: 'Sen, işlediği hata ile cennetten çıkmasına sebep olan Âdem'sin' dedi.) Âdem de:

'Ey Mûsâ, sen de Allah'ın kendi sözü/vahyi için seçtiği (görevlendirdiği) kişisin. (Allah sana vahyi ile hitâb etti ve) eliyle bunu yazdı. Sen beni, yaratılışımdan kırk yıl önce Allah'ın takdir ettiği bir şeyle mi kınıyor/suçluyorsun?' diye karşılık verdi.

(Bunları anlattıktan sonra) Peygamberimiz:

"İşte Âdem Musa'ya böyle delil getirdi, işte böyle mağlûp etti" buyurdu.

AÇIKLAMA

Bu rivayetle ilgili âlimlerin farklı yorumları olmuştur:

Hz.  Âdem'in  Hz.  Musa'ya hüccet getirmesi  konusundaki  bu  rivayette:

ayıplama ya da günaha özür beyanı söz konusu değildir. Bilâkis Hz. Mûsâ, bu

zellenin sebebi neydi ki cennetten çıkmaya sebep oldu şeklindeki sorusuna, Hz.

Âdem de kendisinin zelle sebebiyle değil, Allah'ın onu yeryüzüne halife tayin

etmesi sebebiyle çıkartıldığını belirtir.

Ayrıca bu rivayetle ilgili olarak üç ihtimal üzerinde durulur:

a-Râvi naklederken hata yaptı ya da unuttuğu bir şey var,

b-Peygamberimiz İsrail  oğulları  arasında böyle bir haberin  olduğundan

bahsetmiş ve râvi de konuşmanın sonuna yetiştiği için    İsrâi! oğulları kısmını

duymamıştır, tıpkı Hz.Âişe validemizin Ebû Hüreyre'nin bazı rivayetlerini böyle

düzeltmesi gibi,

Ömer b. Hattab (Radıyallahü anh) Allah Rasûlü'nün (Sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu nakleder:

Hz. Musa dedi ki:

" Ya Rabbt, hem bizim, hem de kendisinin cennetten çıkarılmasına sebep olan (atamız) Adem 'i bana gösterir misinV Aİlah ona Adem'i (Aleyhisselâm) gösterince şöyle dedi:

'Sen atamız Adem misinV

'Evet'

'Sen, Allah 'in rûh verdiği, isimlen öğrettiği ve melekleri secde ettirdiği kişi değil misini'

'Evet'

""Peki, bizi ve kendini cennetten çıkartmaya sebep olan şey neydi?'

'Sen kimsin?'

'Ben Musa'yım.''

'Sen   Allah'ın   vahy   için   görevlendirdiği   kişi  değil   misin?...'   şeklinde  rivayet  devanı etmektedir. Bk.Ebû Dâvûd, Sünnet, 16, H.no: 4702

Kader İnancı__________________                       _____________'___________203

c-Ya da bilmediğimiz bir gerçek vardır, zira bu hadîsi Hz.Ömer de rivayet ediyor, biz de tevekkuf ederiz.'27

İmam Eş'arî bu hadisi Kaderiyenin, 'Allah geleceği biimez' sözlerine karşı hüccet olarak zikreder.328

Yukarıdaki rivayette Hz. Mûsâ ile ilgili vahyin verilmesi Kur'ân'da şöyle geçmektedir:

Allah Teâlâ buyurdu:

"Nasihat ve her şeyin açıklamasına dair ne varsa hepsini Mûsâ için levhalarda yazdık. (Ve dedik ki): Bunları kuvvetle tut, kavmine de onun en güzelini almalarını emret. Yakında size, yoldan çıkmışların yurdunu göstereceğim." (Ârâf 7/145)

* Kader Karşısında Yapılması Gereken

Allah Teâlâ buyurdu:

'Eğer başınıza bîr belâ gelirse (bilin ki) benzer bir belâya (başka) topluluklar da uğramıştı. Biz (iyi ve kötü) günleri insanlara sırayla paylaştırırız; (Bu,) Allah'ın iman edenleri seçmesi ve içinizden   şahitleri    belirlemesi   içindir.    (Çünkü)   Allah,   zalimleri

sevmez.' (Âlü İmrân 3/140)

27 Fahreddin Râzi, Mefâtihul-gayb 1/270

.128  ,-,   ,

Eş arî, el-lbâne 202-203

204____________________________________________________Kader İnancı

Allah Teâlâ buyurdu :

'Eğer Allah sana bir zarar vermek isterse Kendisinden başka kimse onu gideremez, bir iyilikte de bulunursa da unutma ki O, dilediğini yapmaya kadirdir.

(Zira) yalnız O, yarattıkları üzerinde otorite sahibidir ve yalnız O, hüküm ve bilgi sahibidir.' (En'âm6/17-18)

14/165-Sa'd b. Ebî Vakkâs'tan (Radıyaliahü anh): m

RaSÛlUİlah (Saüallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:

"İnsan oğlunun saadeti/başarısı, Allah'tan doğru olanı istemesine ve Allah'ın takdir ettiğini  kabullenmesine bağlıdır.

Kişinin isyanı/başarısızlığı da Allah'tan doğru olanı istememesine ve Allah'ın takdir ettiğine rıza göstermemesine bağlıdır."

329Sencd:

Hasen: Müsned, 1/168, H.no: 1444; Tirmizî, Kader, 15, H.no:2151 (Tirmizî, Muhammed b. Ebû Humeyd'in hadiste kuvvetli olmadığını söyler. Bir başka hadisin akabinde ise, adı geçen bu râvî için: "Hafızası sebebiyle hadis âlimlerince zayıf sayıldı" ifâdesini kullanır. Tirmizî, bu zâta "Hammâd b. Ebû Humeyd'7 denildiğini de belirtir. Bk.Tirmizî, Cuma, 2, H.no:489); Hâkim, Müstedrek, 1/699, H.no: 1903 (Hâkim, "Buhârî ve Müslim'in kitaplarına almadığı, isnadı sahih bir hadistir" demiş, Zehebî de Telhisinde "sahih" hükmünü vermiştir); Fakat Zehebî, bir başka eserinde, âlimlerin zayıf saydıklarını dile getirir. Bk.Kâşif, Trc.no:4812. Bezzâr, İV/18-19; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, 1/219, H.no: 203; Şâşî, 1/224, H.no:185; Lâlkâî, IV/619-620, H.no:1103. Heysemî seneddeki Muhammed b. Ebû Humeyd'in, İbn Adiy tarafından zayıf sayıldığını; bununla birlikte hadislerinin yazılabileceğini ifade eden sözlerini nakleder ve şöyle der: "Bu râvîyi Ahmed b. Hanbel ve Buhârî de zayıf saymıştır." Bk.Mecma', 11/279-280. Buhârî, lakabı Hammâd olan Muhammed b. Ebû Humeyd İbrahim el-Medenî el-Ensârî'iyi "münkeru'İ-hadis" sayarken; İbn Main; Ebû Zür'a, Ebû Hâtİm ve Nesâî de zayıf sayanlar halkasına katılmışlardır. Bennâ, hadisi Tirmizî ve Hâkim'in rivayet ettiğine işaret ederek, ceyyİd isnadla nakledildiğini belirtir. Bk.Bülûğu 'î-emânî, 1/128. Suyutı ise, hadise "hasen" hükmü verir. Bk.el-Câmiu's-sağir, H.no:8252. Münâvî, İbn Hacer'in hadis hakkında "senedi hasendir" dediğini belirtmiştir. Bk.Feyzu'l-kadîr, VI/20. Hadisi, mezkûr râvî sebebiyle zayıf sayanlar olmuş; ancak Hâkim, İbn Hacer, Suyûtî, Münâvı, Ahmed Muhammed Şâkir (tahkikinde) ve Berinâ gibi hadis otoriteleri, hadisi en azından hasen kabul ettiler.

Kader İnancı____________                                                       _________205

15/166-Suheyb b. Sinan'dan (Radıyaliahü anh): 33°

Rasûlullah (SaiMiahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

"Allah'ın, mü'min hakkındaki takdiri bana ilginç geliyor. Mü'minin bütün işi hayırdan ibarettir ve bu özellik sadece ona aittir. Eğer kendisine bir bolluk/güzellik gelirse şükreder ve kendisi için hayırlı olur. Ama bir sıkıntı/kötülük gelirse sabreder ve kendisi için hayırlı olur."

16/167-Enes b. Mâlik'ten (Radıyaliahü anh):

331

330 o

aened: JJ

Sahih: Müsned, VI/15, H.no: 23808; Benzer rivayet için bk. IV/333, H.no: 18841; IV/332, H.no: 18836; Sa'd b. Ebî Vakkâs'tan (Radıyaliahü anh) şahidi için bk. 1/173, H.no:1487, 1492; ^77, H.no:1531, 1/182, H.no:1575, Müslim, Zühd, 64; Dârimî, Rikâk, 61, H.no:2780, Beyhakî, Şuabül-îmân, IV/116, H.no:4487; VI1/189, H.no: 9949-9950; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VIIİ/40, H.no:73I6; İbn Mes'ûd'dan (Radıyaliahü anh) şahidi için bk.Deylemî, Firdevs, 111/39, H.no:4094. Heysemî, Ömer b. Sa'd'ın dışındaki râvîlerinin sahih JJÇal, olduklarını ifade eder. Bk.Mecma ', VII/209.

Sened: ~-&û- ■' iÜ "i r' Üı    ic'-' '' üü  ' -İL ' -1" ••''■- \-^-      . <. •  • --*--Sahih: Müsned, V/24, H.no:20161; Benzer rivayet için bk. 111/117, H.no:12099; Ebû Ya'lâ, '1/220, H.no:4217; VII/288, H.no:4313; Beyhakî, Şuabü'1-fmân, Vll/189. H.no: 9951; a -"'sî, Muhtara, V/194-195, H.no:1815-1816; VI/196, H.no:1817-1818 (İsnadları sahihtir); Müsnedü'ş-şihâb, 1/348, H.no:596. Bazı rivayetlerde: "Hz. Peygamber (sallalâhu -sellem) bu hadisi îrâd buyurmadan önce tebessüm etti," ziyadesi bulunmaktadır.

L

ö/e h-   Müsnedü^ihâb^ I/348> H.no:596. Bazı rivayetlerde:    Hz. Peygamber (sallalâhu Bk^i ^ sellem) bu hadisi îrâd buyurmadan önce tebessüm etti," ziyadesi bulunmaktadır. Suh        Ya!â' VII/221' H-no:42i8- Saydâvî, Mu'cemü'ş-şüyûK s. 169. Bazı rivayetlerde ise, eyb (Radıyaliahü anh): Rasûlullah (sallalâhu aleyhi ve sellem) bize öğle (veya ikindi)

206______________________________________________________Kader İnancı

Rasûlullah (Saliallahn aleyhi ve selkm) şöyle buyurdu : "Mü'minin işleri çok ilginç , Allah'ın takdir ettiği şey mutlaka onun hayrına oluyor."

* Anne Karnında Kaderin/Programın Yazılması

Allah Teâlâ buyurdu:

'Allah her dişinin neye hamile kaldığını ve rahimlerde neyin eksilip, neyin artırıldığını bilir. Her şey O'nun katında bir ölçü ile işler.

O, görünen ve görünmeyen her şeyi bilen, büyük ve yüce olandır' (Ra'd 13/ 8-9)

namazını kıldırdı. Selâm verdikten sonra gülümseyerek bize yöneldi ve "Niye güldüğümü sormayacak misiniz?" dedi. Ashab-ı kiram: "'Allah ve Rasûlü daha iyi bilir" deyince...' şeklindeki bir ziyadeyle, yukarıda metnini verdiğimiz hadisin benzerini nakletti."

Bk.Bezzâr. VI/15. H.no:2088; Heysemî, Ahmet! b. Hanbel'in râvîlerinin sika olduğunu söyler. Bk.Mecma', VII/209-210. Suyûtî de "hasen" hükmü verir. Bk. el-Câmiu 's-sağîr, H.no:5387.

Kader İnancı______________                                      _____________________207

17/168-îbn Mes'ûd'dan (Radıyaiialmanhy.337

Sürekli doğru olan ve kendisi de tasdik edilen Allah Rasûlü (SaUallaM

aleyhi ve.tellem) ŞÖyle dedi:

"Sizden birinin yaratılışı, anne karnında İlk kırk günde başiar, bir o kadar süre İçinde (alaka şeklinde) pıhtılaşır ve o kadar süre içinde de bir çiğnemlik et hâline dönüşür. Sonra ona melek gönderilir, ruh üfler ve dört hâli   yazılır/programlanır:   Rızkı,  eceli,  ameli  ve  iyi     ya  da     kötü  hâli..

Kendisinden başka ilâh olmayan Allah'a yemin ederim ki sizden biri cennetlik işler yapar, hatta kendisi ile cennet arasında bir arşınlık mesafe kalır, takdir ona ulaşır ve cehennemliklerin yaptığı iş ile hayatı sona erer ve cehenneme girer. Bir başkası da cehennemlik işler yapar, hatta kendisi ile cehennem arasında bir arşınlık mesafe kalır, takdir ona ulaşır ve cennetliklerin yaptığı iş ile hayatı sona erer ve cennete girer."

Sahih: Müsned, 1/382, H.no:3624; Benzer rivayet için bk.I/414, H.no:3934; 1/430, H.no:4091; 1/374-375, H.no:3553 (Son rivayetin (3553.hadisin) senedi inkıtâdan dolayı zayıftır. Çünkü, Ebû Ubeyde, babasından hadis işitmemiştir. Ali b. Zeyd de hafızası sebebiyle zayıf sayılmıştır. Bk.Heysemî, Mecma\ VII/192. Ali b. Zeyd için 29/180.hadisin tahricine bk); Mâlik, Muvatta', Kader, 1; Ma'mer b. Râşid, XI/123; Buhârû Bed'ü'1-halk. 6; Kader, 1; Er>biyâ. 1; Müslim, Kader, 1; Ebû DâvÛd, Sünnet, 16, H.no: 4708; Tinnizî, Kader, 4, II.no: 2|37, (hasen-sahih); Nesâî, es-Sümnü'l-kübrâ, VI/366, H.no:11246: İbn Mâce, Mukaddime, '0. H.no:76; Humeydî, 1/69, H.no:126; Taberânî, el-Mu'cemü'I-kebîr, IX/178, H.no:8885, x/195, H.no:10440, el-Mu'cemü's-sağîr, 1/133, H.no:200; Ebû Ya'lâ, IX/89, H.no:5157; Ibnü'1-Ca'd, Müsned, s.379, H.no:2594; Bezzâr, IV/351-352, H.no:1551; V/170. H.no:1766; Safî, 11/140-144, H.no:680-685; Hallâl, es-Sünne, 111/538-539, H.no:890; Ebn Ebî Asım, es-Sünne, 1/77, H.no:175; Isfahanı, Azame, V/1634, H.no:1077i3; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, yn/421; X/266; l'tikâd, s.137-138; Abdullah b. Vehb el-Kwafı, s.153-154, H.no:39. Ayrıca 3/156.hadisin tahricine bk.

•..:ı:    18/169- Câbir'den (Radıyallahüanhy, m

RaSÛlullah (Sallallalm aleyhi ve sellem) ŞÖyle dedi:

"Nutfe, rahimde kırk gön ya da   kırk gece kaldığında Allah, ona bir melek gönderir. Melek :

Ya Rabbi, rızkı ne kadar olacak?' der ve  rızkı bildirilir. 'Ya Rabbi, eceli ne zaman?' der ve eceli bildirilir. 'Ya Rabbi, erkek mi, dişi mi olacak?' der ve cinsiyeti bildirilir. 'Ya Rabbi, iyi mi, kötü mü olacak?' der ve bu hâli de bildirilir."

Sahih: Müsned, III/397, H.no: 15205; Heysemî, senedinde Ebû Avn Husayf b. Abdurrahman el-Cezerî'nin yer aldığını, bu zâtın İse başta İbn Maîn olmak Üzere bir grup âlim tarafından sika sayıldığını belirterek, kendisinde İhtilafın bulunduğunu, diğer râvîlerinin ise sika olduğunu söyler. Bk.Mecma', VII/192. Zehebî: "Sadûk, ancak hafızası kötüdür. Ahmed b. Hanbel onu zayıf saymıştır" der. Bk.Kâşif, Trc.no:! 389; Hattab b. Kasını hakkında da birtakım tenkitler yapılmıştır. Zehebî bu râvî hakkında ise: "Harran kadısıdır. îbn Main onu sika saymıştır" der. Bk.Kâşif, Trc.no: 1394; İbn Hacer, bu zatın sika biri olduğunu; fakat ömrünün son zamanlarında ihtilât ettiğini belirtir. Bk.Takrîb, Trc.no:1724. Hadis bu senediyle zayıftır. Ancak sahih bir şâhidle kuvvet kazanarak sahih Ii gayrini seviyesine çıkar. Enes'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, III/148, H.no: 12438-12439 (sahih); IH/117-118, H.no: 12096-12097; Buharı, Kader, 1; Müslim, Kader, 5

Kader İnancı______________                              ^_______________209

'İT. A

19/170-Huzeyfeb. Esîd el-Ğıfârî'den (Radıyallahü anhy. "

Rasûlullah'ın şöyle dediğini işittim:

"Kırk gecede nutfe rahime yerleşince,  bir melek gelir.335 Melek:

'Ya Rabbi ne olacak; iyi mi, kötü mü?' der ve Allah Teâlâ iki hâlden birinin hükmünü verir, yazdırır.

'Erkek mi, dişi mi?'der ve Allah Teâlâ  iki hâlden birini  yazdırır.

Sonra ameli, sonu, musibeti ve rızkı yazdırılır. Ardından defteri kapatılır ve bir daha ilâve yada çıkarma yapılmaz.

20/171-Ebu'd-Derdâ'darw

Rasûlullah'ın şöyle dediğini işittim:

"Allah her kulun beş hâlini takdir eder, (bunlar;) eceli, rızkı, ameli ve iyi ya da kötü hâli..."

* Kaderi İnkâr Edenlere Sahabenin Tepkisi

334

 Sened: £&* Jj „         .

Sahih: Müsned, IV/6-7, H.no: 16088; Müslim, Kader, 4: Humeydî, 11/364, H.no:826; Abdullah b. Vehb cl-Kuraşî, Kader, s. 144, H.no:33; Taberânî, el-Mu'cemü'/-kebîr, 111/176, H.no:3039; İbn Ebî Âsim, es-Sünne, 1/80, H.no:18Ö.

Râvî Siifyan bir keresinde; kırk beş gecede, diye rivayet etti.

Sened: tıijjjı ^ı i*i Jjf «jjı jIİ 'j>. J^1^-! (2^- tûpı ^ii \ş£\ *^> jî jJ^ Cj^- Jj^ijJi i_s^4 'J, İJj iiîjli-Sahih: Müsned, V/I97, H.no: 21620; Benzer rivayet için bk.V/197, H.no: 21619 (Bu rivayetteki yani 21619.hadisteki isnad, mechûi bir râvî sebebiyle zayıftır. Fakat, bu zayıf rivayet. 21620. hadis ile kuvvet kazanır. Hadisin metni ise şöyledir: ( «jj) *;s\ ^U.'} <U>3 *üi> ); İbn Ebî Âsim, es-Sünne, 1/133, H.no:304. Heysemî, hadisin Bezzâr ve Taberânî'nin el-Mu'cemü'l-kebîr ve el-Mu'cemü'l-evsat isimli eserlerinde de nakledildiğini, Ahmed b. Hanbel'in iki isnadından birinin (21620. hadis) râvîlerinin sika olduğunu söyler. Bk.Mecma', VII/195.

210__________________________________________________         Kader İnancı

Allah Teâİâ buyurdu:

'Ha Mîm! Gerçeği olduğu gibi açıklayan Kur'ân'a yemin olsun ki Biz onu düşünüp kavramanız için Arapça kıldık. Şüphesiz bu Kur'an, katımızdaki Ana Kitapta /Programda (saklı) olan çok yüce ve hikmetli (bir kitaptır).' (Zuhm#l3-/l-4)

Allah Teâİâ buyurdu:

'Bilâkis o, Levh-i Mahfuz'da (saklı) olan şerefli bir Kur'ân'dır/

(Burûc 85/21-22)

21/172-Yahyab.Ya'mer'den:

337

LjJ,

Sahih: A/ösnerf, 1/52-53,' H.no:374-375. İkinci

:in bk.I/51-52,

 rRİ- t v mi M          I1' I/318319' H-ııo: 2926;

H no Vfifn" T ™\         I R      lit ^nH-n°:20073; M-/'m' îmân^ 8^ 4- rırmiâ, îmân, ^"?      \ T'"     ^     Vf      4994; e^—^ö      III/446 H

;, III/446, H.no:5883; £ö« a: 63; Heysemî, Mevârid, ■no:l; Ebû Nuaym, Müstahrec, I/] 03, H.no:84;

 ^«i  ,vM;    k                ime- 9, H.no: 63; Hcysemî,

 Ibn Muzeyme   1/3   Hno:l    Ebû N                          /

212                                   ____________________________________Kader İnancı

İbn Ömer'e (üadıyallahü anhümâ) dedim ki: 'Biz uzak bölgelere gidiyor3'18 ve çeşitli topluluklarla karşılaşıyoruz, onlar; 'kader yoktur' diyorlar.' İbn Ömer:

'Onlarla karşılaştığınızda şunu haber verin: Hz. Ömer'in oğlu Abdullah, bu kişilerden ayrılmıştır ve onlar da Abdullah'tan ayrılmıştır,' dedi ve bunu üç kere tekrarladı, sonra şunları anlattı:

'Biz Rasûlullah'm (Saiiatlahu aleyhi ve sellem) yanında otururken bir kişi geldi. Râvi gelen kişinin bazı vasıflarını tek tek saydı. (Bir rivayette: O zât Allah Rasûlüne:

Ey Allah'ın Elçisi! Size yaklaşabilir miyim? dedi.

Peygamberimiz ona:

"Yaklaş!" dedi ve o kişi (bir adım) yaklaştı ve: (Ey Allah'ın Peygamberi! Size (biraz daha) yaklaşabilir miyim? dedi.)

Peygamberimiz yine :

"Yaklaş! " dedi ve o da (bir adım daha) yaklaştı.' Tekrar:

(Ey Allah'ın Rasûlü! Size (biraz daha) yaklaşabilir miyim? dedi.)

Peygamberimiz tekrar:

"Yaklaş!"   deyince   o   da   iyice   yaklaştı   ve   neredeyse   dizleri Rasûlullah'm dizlerine değecekti.' Yabancı dedi ki: 'Ey Allah'ın Rasûlü, iman nedir, bana tanıt!' "îman: Senin Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine,

âhiret gününe ve hayır-şer yönüyle bütün kader (programına) inanmandır."

'O zaman, İslâm nedir?'

"Namaz kılmak, zekât vermek, Kutsal Mâbed (Kâbe)de hac yapmak, Ramazan orucunu tutmak ve cünüblük hâlinde gusletmek, (yani yıkanmaktır) ki işte bunların hepsine (İslâm denir). "

O kişi: 'Doğru söyledin, doğru söyledin' diye tasdikledi.

O anda hazır bulunanlar da: biz Rasûlullah yanında bu kişiden daha

vakarlı hareket edeni görmedik, sanki Rasûlullah'a o öğretiyor' dediler. Yabancı tekrar sordu: 'Ey Allah'ın Rasûlü, ihsan nedir, bana tanıt!'

Makdisî, Muhtara, 1/328, H.no:222; Ebû Avâne, IV/193, H.no:6470; Taberânî, el-Mu'cemü'l-

kebîr,   XII/430.   H.no:I3581.   Heysemî,   Taberânî'nin   râvîlerinin   sika  olduğunu   belirtir.

Bk.Mecma: 1/40-41. Bu hadisi 5/47.hadisle karşılaştırınız.

338   Bir   rivayette:   "Adamın   biri   O'na  şöyle   bir   soru   yöneltti:   "Bu   topraklarda  gezip

dolaşıyoruz..."

Kader İnancı__________________213

"Senin, Allah'ı görür gibi (şuurlu bir şekilde) ibadet etmendir, Gerçekte sen Allah'ı görmüyorsan da (unutma,) O seni görüyor. İşte buna (ihsan denir)."

Biz, Rasûlullah yanında, bu kişiden daha vakarlı hareket edeni görmedik. O kişi : 'Doğru söyledin, doğru söyledin' diye tasdikledi.

Yabancı dedi ki:

'Bana o önemli zamanı/kıyameti tanıt!'

"Sorulan kişi (bu konuda) sorandan fazla bir şey bilmiyor."

O yabancı her seferinde: 'Doğru söyledin' sözünü tekrarlıyordu.

Abdullah sürekli: 'Biz, Rasûlullah  yanında bu kişiden daha vakarlı

hareket edeni görmedik' diyordu. .   ;   Sonra o kişi ayrıldı, gitti.

>   (Râvi Süfyan kendisine şu rivayetin geldiğini belirtti:) Rasûlullah dedi ki:

"Onu arayın!" Sahabe aradı, ama bulamadılar. Peygamberimiz şöyle buyurdu:

"O Cebrail'di ve size dininizin (esaslarını) öğretmek için geldi. Cebrail normalde sadece tanıdığım surette gelirdi, ancak bu sefer farklı bir surette geldi."

§ Yahya b. Ya'mer'den ikinci senedle gelen rivayette:

Abdullah b. Ömer'e (Radıyaiiahü anhumâ) dedim ki:

'Bazı  kişiler  tanıyorum,   'bütün  her şey  elimizde:   biz  dilersek

yaparız, dilemezsek yapmayız' diye iddia ediyorlar.' İbn Ömer:

'Onlarla karşılaştığınızda şunu haber ver: Hz.Ömer'in oğlu Abdullah, bu kişilerden ayrılmıştır ve onlar da Abdullah'tan ayrılmıştır' dedi ve ekledi:

Bir gün Cibril (insan suretinde) Peygamberimiz'e (SaliaiiaM aleyhi ve seiiem) geldi ve sordu:

'Ey Muhammedi İslâm nedir?'

"Allah'a ibadet eder, başka bir şeyi O'na ortak koşmazsın, namaz kılarsın, zekât verirsin, Ramazan orucunu tutarsın. Kutsal Mâbed (Kâbe)'de hac yaparsın."

'Bunları yerine getirdiğimde, ben Müslüman oluyorum, (öyle mi?)'

"Evet."

'Doğru söyledin, peki ihsan nedir?'

"9 Müsned, 11/107, H.no: 5856-5857

Kader İnancı                                                                                                 215

"Senin, Allah'ı görür gibi huşu içinde/saygılı yaşamandır, Gerçekte sen Allah'ı görmüyorsan da, (unutma) O seni görüyor."

'Bunları yerine getirdiğimde, ben muhsin oluyorum, (öyle mi?)'

"Evet.""

'Doğru söyledin, peki iman nedir?'

"Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ölümden sonraki dirilişe, cennete, cehenneme ve (hayır-şer yönüyle) bütün kader programına  inanmandır."

'Bunları yerine getirdiğimde, ben mü'min oluyorum, (öyle mi?)'

"Evet."

'Doğru söyledin,"

NOT: Bazı rivayetlerde ise: 'Cibril, (yakışıklı bir sahabî olan) Dihye (RadtyaHaha anh) suretinde geliyordu' ilâvesi bulunmaktadır.

§ Yahya b. Ya 'mer 'den üçüncü senedle gelen rivayette:340 Abdullah b. Ömer (Radıyaliahüanhumâ) dedi ki:

Bir gün Cibril (insan suretinde) Peygamberimiz'e (SalMiahu aleyhi ve  geldi ve sordu:

'İman nedir?'

Peygamberimiz (Satlallahü aleyhi ve sellem):

"Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe ve (hayır-şer yönüyle) bütün kader programına  inanmandır" dedi.

Musned, 1/28, H.no: 191

Kader İnancı

Soran kişi: 'doğru söyledin' deyince biz şaşırdık; hem soruyor, hem

de doğruluyordu...

Sonra Peygamberimiz:

"O  Cebrail'di  ve  size  dininizin  esaslarını   öğretmek  için   geldi"

buyurdu.

§Yahya b. Ya'mer ve Humeyd b. Abdurrahman el-UımyerVden dördüncü senedle gelen rivayette.341

Abdul lah b. Ömer (Radıyaiiahu animmâ) i le görüştüğümüzde, kader Konusunu ve bazılarının görüşlerini naklettik. îbn Ömer :

'Onlarla karşılaştığınızda şunu haber verin: Hz. Ömer'in oğlu Abdullah, sizden ayrılmıştır ve sizler de Abdullah'tan ayrıldınız' dedi ve bunu üç kere e rarladı, sonra babası Hz. Ömer'den (Radıyaihhüanh) şu hâdiseyi aktardı:

, 1/27, H.no: 184

218_______________________________________________               Kader İnancı

Onlar Peygamberimiz'in (SaiMiaha aleyhi ve sellem) yanında otururlarken, bir kişi geldi ki yüzü ve saçları çok güzel, elbisesi de bembeyazdı. Sahabe-i Kiram birbirine bakıştı, hiçbirimiz onu tanımıyordu ve bu zatta yolcu hâli yoktu. Yabancı dedi ki:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Gelebilir miyim?'

Peygamberimiz: "Evet" deyince yaklaştı, dizleri Rasûlullah'm dizlerine değecek şekilde oturdu, ellerini de dizlerinin üstüne koydu...

(Râvi, hadisi İman ve İslâm konusunda342 geçtiği gibi zikretti.) Soran

kişi ayrıldıktan sonra Peygamberimiz :

"Onu bana getirin!" dedi. Sahabe dışarı çıktı, ancak kimseyi göremediler, (dışarısı ıssızdı.) İki ya da üç gün sonra Rasûlullah bana şöyle dedi:

"Ey Hattab'ın oğlu, O sorulan soran kimdi, bilebildin mi?"

Ben:

'Allah ve Rasûlü daha iyi bilir' deyince Peygamberimiz:

"O Cebrail'di ve size dininizin (esaslarını) öğretmek İçin getdi" buyurdu.

Cüheyne (ya da Müzeyne) kabilesinden biri Peygamberimiz'e sordu: 'Ey Allah'ın Rasûlü! Şu anda yaptığımız ameller, takdir edildi mi yoksa yeni bir olay mı?'343

Peygamberimiz:

"Onlar takdir edildi" dedi.

O kişi (ya da orada bulunanlardan biri):

'O hâlde, şu amellerimiz, (nasıl oluyor?)' diye tekrar sorunca, Rasûlullah:

"Cennetlik olanlara, cennetliklerin ameli kolaylaştırılmıştır. Cehennemlik olanlara da cehennemliklerin ameli kolaylaştırılmıştır" buyurdu.

342 Hadis için bk. 5/47

343 Bk. Mubârckfûrî, Avnü 'l-Mâbûd, XII/303

22/173-tbnü'd-Deylemî'den (Radıyallahü anh):344

Übey b. Kâ'b (Radryaüahüanh) ile karşılaştım ve dedim ki: 'Ebû Münzir! İçimde kaderle ilgili bir şüphe oluştu. Bana bir şeyler anlat da kalbimdeki düşünce gitsin.' Übey:

'Allah, göklerde ve yerde olanlara azap ederse haksızlık yapmadan azap eder. Onlara merhamet ederse merhameti amellerinden daha hayırlıdır.

Allah yolunda Uhud dağı kadar da çok infak etsen, kadere iman etmedikçe ve sana takdir edilenin mutlaka başına geleceğini, takdir edilmeyenin de basma gelmeyeceğini bilmedikçe Allah amellerini kabul etmez. Eğer bu inanç dışında ölürsen ateşe gidersin' dedi.

Bundan sonra Huzeyfe'ye gittim, aynı şeyleri söyledi, İbn Mesûd'a gittim aynı şeyleri söyledi ve Zeyd b. Sabit'e (Radıyallahü anMm) gittim, o da aynı şeyleri Rasûlullah'tan nakletti.

aened: .üıi- j, ı__sj ımı- oıl. J, a^— cal.                                J J

Sahih: Müsned, V/182-183, H.no: 21629; Benzer rivayet için bk. V/189, H.no: 21546; Abdullah b. Ahmed, es-Sünne, 11/388-389, H.no:843; Ebû Dûvûd, Sünnet, 16, H.no:4699: İbn Mâce, Mukaddime, 10, H.no:77; Abd b. Humeyd, s. 109, H.no:247; Lâlkâİ, IV/612-613, H.no:1093; IV/673, H.no:1232; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, X/204, Şuabü'l-îmân, 1/203, H.no:182._ Zeyd b. Sâbit'e (Radıyallahü anh) müracaatı için bk. Müsned, V/185, H.no: 21503; {bn EbîÂsım, 1/109, H.no:245; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, V/I60, H.no:4940; Deylemî, rırdevs, IH/369, H.no:5119. Bu hadis, Zeyd b. Sâbit'in (Radıyallahü anh) hadisleri arasında da j^r alır. İbnü'd-Deylemî, önce Übey b. Ka'b'a (Radıyallahü anh) anlatıyor. Sonra sırasıyla, İbn Mes'ûd, Huzeyfe b. el-Yemân ve Zeyd b. Sabit (Radıyallahü anhüm) ile karşılaştırıyor.

23/174-Ebû'd-Derdâ'dan (Radıyaiiaha an/ı): 343

Peygamberimiz (Sallaiiahü aleyhi ve seikm) şöyle buyurdu:

"Her şeyin bir hakikati vardır. Kui, takdir edilenin mutlaka başına

geleceğini   ve  takdir  edilmeyenin  de   başına  gelmeyeceğini   bilmedikçe

imanın hakikatine ulaşamaz."

Sened: ^Vı

Hasen: Müsned, VI/441-442, H.no: 27363; İbn EbîÂsım, 1/110, H.no:246; Deylemî, Firdevs, III/333, H.no:4998; Kudâî, Müsnedü 'ş-şihâb, 11/64, H.no:890; Beyhakî, Şuabü Uman, 1/224, H.no:215. Heysemî, eserinin bir yerinde, râvîlerinin sika olduğunu (Bk.Mecma', VII/197), eserinin bir başka yerinde ise, Bezzâr tarafından rivayet edilen hadisin "isnadının hasen" olduğunu ifâde eder. Bk.Mecma', 1/58. Bu ikinci bilgi daha doğru gibi. Çünkü senedde yer alan Ebu'r-Rebî', Süleyman b. Ulbe'dİr. Heysemî'nin "Süleyman b. Utbe'yi, Ebû Hâtim'in sika; İbn Main'in İse, zayıf saydığını; diğer râvîlerinin ise sika olduklarını" söyler. Bk.Mecma7, VII/194. Zehebî, Süleyman b. Utbe Ebu'r-Rebî' ed-Dârânî ed-Dımaşkî hakkında "sadûk" ifâdesini kullandıktan sonra, İbn Maîn'in "bir şey değildir"; Dühaym'in "sikadır" dediklerini nakleder. Bk.Kâşif, Trc.no:21I5; îbn Hacer ise, aynı kanaattedir: "sadûktur, garib hadisler nakleder". Bk.Takrib, Trc.no:2592. Bu râvî 4/155.hadiste zikredilmişti; ayrıca 37/188. ve 41/192.hadislerin senedinde de yer almaktadır. Bûsirî de, bu zâtın hadisi için hasen hükmünü verir. Bk.Mİsbâhu 'z-zücâce, IV/39

Kader İnana_____________________________________221

24/175-Ubâde babası Veiîd b. Ubâde'den:346

(Babam) Ubâde b. Samit'in (Radıyaihhü anh) yanına geldim, öleceğini tahmin ettiğim, ağır bir hastalığı vardı. Ona:

'Ey babacığım, bana bir şey tavsiye et, bir yol göster!' dedim.

Babam:

'Beni doğrultun V dedi ve şunları söyledi:

'Ey yavrum, hayır-şer yönüyle bütün kader (programına) inanmadıkça, imanın tadına ve Allah Teâlâ hakkındaki bilginin hakikatine ulaşamazsın.'

'Ey babacığım, kaderin hayır ve şer kısmım nasıl bilirim?'

'Takdir edilenin mutlaka başına geleceğini ve takdir edilmeyenin de başına gelmeyeceğini, bilmen yeterlidir.

'Ey yavrum,  Rasûlullah'ın (Sallallahu aleyhi ve selkm) şöyle dediğini

işittim:

"Allah Teâlâ'nın ilk yarattığı Kalem'dir ve ona "Yaz !" diye emretti. İşte o andan itibaren, kıyamet gününe kadar olacak her şeyi (kalem) kayda geçti."

'Ey yavrum, bu inançta olmadan ölürsen ateşe (cehenneme) gidersin, (dikkat et!)'

aened:

Hasen: Müsned, V/3I7, H.no: 22604; Benzer rivayet için bk. V/317, H.no: 22606; Ebû Dâvûd, Sünnet, 16, H.no:4700; Tirmizî, Kader, 17, H.no: 2155, (Zuhruf sûresinin baş tarafının ziyadesiyle); Tefsir, 68/1, H.no: 3319, (hasen-garib)

222                                                                                                 Kader İnancı

25/176-TJbâde b. Sâmit'ten (Radıyallahü anh):'

Bir kişi Rasûlullah'a (SaiiaiiaM aleyhi ve seitem) geldi ve dedi ki:

'Ey Allah'ın Peygamberi, (benim için) hangi amel daha üstündür?'

Peygamberimiz şöyle buyurdu:

"Allah'a iman ve O'nu tasdik etmek, (ayrıca) Allah yolunda cihada

katılmak."

'Ben daha kolayını istiyorum, ey Allah'ın Rasûlü!'

"Cömertlik ve sabır."

'Ben daha da kolayını istiyorum, ey Allah'ın Rasûlü!' "Senin için takdir ettiği şeyden dolayı sakın Allah Teâlâ'yı suçlama, (yani kadere razı ol!)"

AÇIKLAMA

Rasûlullah'a zaman zaman bazı kişiler gelir ve hangi amelin daha kıymetli olduğunu sorarlardı. Çünkü onlar bildikleriyle amel eden ve Allah'ın rızasını hedefleyen kişilerdi. Peygamberimiz de her sahabeye yapısına göre ya da onun eksiklerini tamamlamak için, kıymetli ameller tavsiye ederdi. Bazı rivayetlerde geçen: En kıymetli amel; vaktinde kılınan namaz, cihad, anne-babaya iyilik, cömertlik veya sabır şeklindeki farklılık, kişilere uygunluk arz etmesinden dolayıdır. Allah doğrusunu daha iyi bilir.

Hasen: Müsned, V/318, H.no: 22616; Hadisin birinci kısmı Ebû Zer'den (Radıyallahü anh) de rivayet edilmiştir. Bk.Mwsm^, V/171, H.no: 21392; V/163, H.no: 21341; V/150, H.no: 21228; Rebî1 b. Habîb el-Ezdî, Müsned, s.42, H.no:57; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, VI1/123, H.no:9714; Heysemî, hadisin isnadında İbn Lehîa'nın bulunduğuna dikkat çeker. Bk.Mecma', 1/59; Heysemî bu hadise eserinin başka bir yerinde daha temas etmiş ve bunun Taberânî tarafından iki ayrı isnadla rivayet edildiğini, senedlerinden birinde İbn Lehîa'nın bulunduğunu, bu zâtın da zayıf olmasına rağmen hadislerinin hasen olduğunu (İsmi zikredilen râvî ile ilgili gen'Ş bilgi için bk.22/64.hadis); diğer rivayette İse Süveyd b. İbrahim'in bulunduğunu, bu râvî hakkında da İbn Main'İn iki rivayetinde sika olarak kabul ettiğini, Nesâî'nin ise zayıf saydığını, diğer râvîlerin sika olduklarını ifade etmiştir. Bk.Mecma', V/279. Münzirî ise, hadisi Ahmed b. Hanbel ve iki isnadla Taberânî'nin rivayet ettiğini belirttikten sonra isnadlarındaıı birinin hasen olduğunu söyler. Bk.Terğîb, 11/187-188, H.no:2046.

Kader İnancı

223

26/177-Amr b. Şuayb babası kanalıyla dedesi Abdullah b. Amr'dan

(Radıyallahü anhüm)'.

Rasûlullah (Saiialiaha aleyhi ve seüem) şöyle buyurdu:

"Bir kul, hayır-şer yönüyle bütün kader (programına) inanmadıkça, iman etmiş olmaz."

(Amr'dan (Radıyallahü anhüm) rivayet eden Ebû Hâzim dedi ki: "Ben O'ndan daha büyüğüm iddiasına/inancına Allah lanet etsin!' Râvi bu sözüyle, kaderi tekzib/inkâr etmeyi kasdetmektedir.)

27/178-Hz. Ebû Bekir'den (Radıyallahü anh):349 Rasûlullah'a (Sat/aifahüaleyhi ve sellem) şöyle sordum:

348 o         J               *   Al.             . .

sened: fju y\ l,.^ jaş. j, ^

Sahih: Müsned, 11/181, H.no:6703; Benzer rivayet için bk.EI/212, H,no:6985 (Buradaki

rivayette dedesinin ismi verilmiştir. "Abdullah b. Amr (Radıyallahü anh)") Ebû Hâzim, A'rac b. Seleme b. Dinar'dır. Abdullah b. Ahmed, es-Sünne, 11/418, H.no:916; Lâlkâî, IV/621-622, H.no:l 108; IV/746, H.no:1387; Câbir'den (Radıyallahüanh) şahidi için bk. Tirmizî, Kader, 10, H.no: 2144, (Garibdir. Tirmizî'nin bu rivayetinde "münkeru'I-hadis" sayılan Abdullah b. Meymûn bulunmaktadır); Taberî, Sarîhu's-sünne, s.21, H.no:20.

Sened:    J j^-'ja ^ j Jjı j^ j, ^JL -^ %-)A jiî^ jij J?^ jıi ji^ 'j, LiıLJı ıiii- jıi j& 'J, !ji- eJii-

 ...........

349

Hasen: Müsned, 1/5-6, H.no: 19; Abdullah b. AJımed, es-Sünne, 11/411, H.no:896; Taberânî, et-MucemÜ'l-kebîr, 1/64, H.no:47; Bezzâr, 1/83, H.no:2S. Heysemî, "Attâf b. Hâlid el-Mahzûmî'yi, İbn Main ve bir grup muhaddis sika kabul etmişler, buna rağmen kendisinde zayıflık bulunan bir zattır. Diğer râvîieri ise sikadır. Ancak Ahmed b. Hanbel'in senedinde isimlendirilmeyen (müphem) bir râvî daha vardır," der. Bk.Mecma', VII/194. Zehebî, ismi zikredilen râvînin Nesâî tarafından da kuvvetli bulunmadığını belirtir. Bk.Kâşif, Trc.no:3817; °u eserin haşiyesinde Muhammed Avvâme, bu râvî hakkında dile getirilen ifadeleri şöyle özetler: "Pek az rivayeti bulunan bir kişi, beis yok/zararsız, sâlihu'l-hadis/rivâyeti alınabilir". ]bn Hacer ise: "Saduktur, bazen hata yapar" der. BkJakrîb, Trc.no:4612. Hadis buradaki senediyle zayıftır; fakat daha önce zikredilen şâhidleriyle kuvvetlenir.

224_________________________________________________Kader İnancı

'Ey Allah'ın Rasûlü! İnsanların ameli daha önceden takdir edildi mi yoksa yeni bir olay mı?'

Peygamberimiz dedi ki:

"Bilâkis, İnsanların ameli takdir edilene uygun işler."

'O hâlde, insanların ameli (nasıl olacak?)'

"Her kişiye, yaratıldığı kadere/programa uygun, amel etme imkânı verilir."

28/179-Hz. Ömer'den (RadıyaüaM anh)\J3U

Cüheyne   (ya   da  Müzeyne)  kabilesinden   biri   Peygamberimiz'e

(Sallallahü aleyhi ve seliem) SOrdu :

'Ey Allah'ın Rasûlü! Şu anda yaptığımız ameller, takdir edildi mi yoksa yeni bir olay mı?' Peygamberimiz: "Onlar takdir edildi" dedi. O kişi (ya da orada bulunanlar): 'O   hâlde,   şu   amellerimiz   (nasıl   oluyor)?'diye   tekrar   sorunca,

Rasûlullah:

"Cennetlik     olanlara     cennetliklerin      ameli      kolaylaştırılmıştır. Cehennemlik olanlara da cehennemliklerin ameli kolaylaştırılmıştır" buyurdu.

NOT: 21/172 no.lu rivayetlerin sonunda İbn Ömer'den (Radıyallaha onhümâ) benzen nakledilmişti.

350 Sened:

Sahih' Müsned, 1/27, H.no: 184; Ma'mer b. RÛşîd, XI/1U, H.no:20063_; Tirmizî, Kader, 3, H no-2135 (hasen-sahih); Ebû Dâvûd, Sünnet, 16, H.no:4696; İbn Ebî Asım, 1/72; Beyhakt, Şuabü'l-îmân, 1/52-53, H.no:19; Makdisî, Muhtara, 1/328-329, H.no:222-223. Hadisin tahnc. için bk.21/172.hadis. Ayrıca son bölümü için 32/183.hadise bk.

Zy/18U-UaDir D. Abdullah'tan (Radıyallahü anlı):

Sahih: Müsned, III/304, H.no: 14192; Müslim, Kader, 8: İbn Mâce, Mukaddime, 10. H.no:91; Taberânî, el-Mu'cemü'I-kebir. VII/122, H.no:6568; Abdullah b. Vehb, Kader, s.105. H.no:i8; Ebû Ya'lâ, ÎV/45, H.no:2054. Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Hâkim, Müstedrek, 11/502, H.no:3721. Ayrıca 32/183.hadisin tahririne bk.

Burada zikredilen hadisin senedinde Ali b. Zeyd (b. Cüd'ân ct-Teymî ef-Basrî el-Kuraşî) vardır. Heysemî. bir başka hadisi değerledirirken, senedinde Ali b. Zeyd'in bulunduğunu, bu râvînin ise zayıf olduğunu, kendisiyle deli! getirilmesinde ihtilafın varlığını İfade eder. Bk.Mecma\ 1/128: Bûsİrî de aynı şeyleri söyler. Bk. Misbâhu'z-zücâce, IV/228. Buharı bu zat hakkında herhangi bir değerlendirme yapmamıştır. Bk.et-Târihu'l-kebîrr VI/275, Trc.no:2389: İbn Hacer, bu râvî hakkında "zayıftır" derken (Bk.Takrîb, Trc.no:4734); Zehebî: "Hadis hafızlarından biridir; fakat sebt/hafizası kuvvetli değildir'" der ve Dârekutnî'nin bu zat hakkındaki şu görüşünü nakleder: "O, benim nazarımda leyyin/zayıf olarak kalacaktır."' Bk.Kâşif, Trc.no:3916. İmam Müslim, bu râvîyi (Sabit el-Bünâni ile birlikte) mütâbaat açısından eserine almıştîr. Bk.Sahih, Cihâd, 100; Tirmizî ise: "Saduktur; ancak bir başkasının mevkuf yaptiğı haberleri mcrfû yapar" diyerek sadece zaptını tenkit etmiştir. İşte bu sebeple de bazı âlimler, bu râvînin hadislerini hasen olarak telakki etmişlerdir. Fakat Tirmizî, bu râvînin de yer aldığı hadislere "hasen-sahih" hükmü de verir. BkSünen, Taharet, 80, H.no: 109 (Ahmed Muhammed Şâkir, sika olduğunu; hakkında tenkitte bulunanların ise delilsiz hareket ettiklerini ifade eder); Cuma, 39, H.no:545.

Zü'1-Lihye el-Kilâbfden şahidi:

Müsned, IV/67, H.no: 16583-16584; Âmir Hasan Sabri hadisin isnadının sahih olduğunu söyler. Bk. Zevâidu Abdillah b. Ahmed b. Hanbel fi'l-Müsned, H.no:4-5; Buhârî, et-Târihu'l-kebîr, III/265-266; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, İV/237, 247, H.no:4235: Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberâni tarafından rivayet edildiğini, râvîlcrinin de sika olduklarını söyler. Bk. Mecma\ VII/194.

226___________________________._____________________Kader İnancı

Sürâka b. Mâlik dedi ki:

;       "Ey Allah'ın Rasûlü! İnsanların ameli daha önceden takdir edildi mi yoksa yeni bir olay mı?'

Peygamberimiz (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

"Bilâkis, insanların ameli takdir edilene uygun işler."

'O hâlde insanların ameli (nasıl olacak)?' ">•-.          "Her kişiye, yaratıldığı kadere/programa uygun amel etme imkânı

30/181-Câbir b. Abdullah'tan (Radıyallahü anky.352

Rasûlullah'a (Saihiiahü aleyhi ve sellem) şöyle dedi:

'Ey Allah'ın Rasûlü! İnsanların ameli daha önceden takdir edildi mi yoksa yeni bir olay mı?'

Peygamberimiz dedi ki:

"Bilâkis, İnsanların ameli takdir edilene uygun işler."

'O hâlde insanların ameli (nasıl olacak?)'

"Her kişiye, yaratıldığı kadere/programa uygun amel etme imkânı verilir."

352 Sened:     'fyj/j

Sahih: Müsned, III/335, H.no: 14535; Benzer rivayet için bk.III/292-293, H.no:14048 (Bu hadis veda haccı ile ilgili Câbir'in (Radıyallahü anh) uzunca bir rivayetinin son bölümündedir. Kaderle ilgili soruyu soran da Sürâka b. Mâlik b.Cu'şüm'dür). Abdullah b. Vehb, Kader, s.l05,,H.no:18; Ebû Yala, IV/45, H.no:2054; IV/84, H.no:2110

31/182-Hz.AH'den (Radıyallahü anh)\ 3i3

Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) bir gün oturmuş, elindeki ağaç dalı ile toprağı çiziyordu. Birden başını kaldırdı ve şöyle dedi:

"Sizden her bir kişinin, cennet ya da cehennemdeki yeri bilinmektedir."

'Peki ey Allah'ın Rasûlü! Biz niçin amel ediyoruz/çalışıyoruz?'

"Amele devam edin, her kişiye, yaratıldığı kadere/programa uygun amel etme imkânı verilir, (dedi ve Allah Teâlâ'mn şu ayetlerini nakletti:)

Kim infak eder, takva sahibi olmaya çalışır ve güzeli/doğruyu (sürekli) tasdik ederse, huzur (cennet) yolunu ona kolaylaştırırız.

Kim de cimrilik yapar, kendi-kendine yeterli olduğunu kabul eder ve güzeli/doğruyu (sürekli) yalanlarsa, sıkıntı (cehennem) yolunu ona kolaylaştırırız. (Leyi 92/5-10)"3'

Sened:

Sahih: Müsned, 1/82, H.no: 623; İkinci rivayet için bk.I/129, H.no: 1067; Benzer rivayet için bk. 1/129, H.no: 1068; 1/157, H.no: 1348; 1/139, H.no: 1181; 1/132-133, H.no: 1110; Afa'mer b, Râşid, XI/115, H.no:20074; Buharı, Cenâiz, 83; Tefsir, 92/2; Kader, 4; Müslim, Kader, 6-7; EbûDâvûd, Sünnet, 16, H.no: 4694; Tirmizî, Kader, 3, H.no: 2136 (hasen-sahih); Tefsir, 92/1, H.no: 3344, (hasen-sahih); İbn Mâce, Mukaddime, 10, H.no:78; Bezzâr, 11/205, H.no:588. İkinci rivayetin metni ise şöyledir:

Kader İnancı

 Allah

'm Takdiri İmkân Vermektir, Zorlamak Değil

Allah Teâlâ buyurdu:

'İnsan nefsine, onu şekillendirene ve o nefse kötülük-iyilik yapma imkânı veren (Allah'a) yemin olsun ki kim temiz olmayı seçerse, o kurtulmuştur, kim de karanlıklara gömülmeyi seçerse, o da hüsrana uğramıştır. ' (Şems 91 / 7-10)

32/183-İbn Ömer'den (Radıyaliaha anhumây. Hz. Ömer (Radıyaiiaim anh) dedi ki:

355

Sahih: Müsned, 11/52, H.no: 5140; Benzer rivayet için bk.Il/77, H.no: 5481,1/29, H.no: 196; Ma'mer b. Râşid, XI/lll, H.no:20063; Abdullah b. Ahmed, es-Sünne, H/394, H.no:_855; Tirmizl, Kader, 3, H.no:2135, (hasen-sahih); Ebû Ya'lâ, IX/353, H.no:5463: İbn Ebî Âsim. 1/71-72, H.no:163; Makdisî, Muhtara, 1/305, H.no:196; Ahmed b. HanbeFin senedindeki Âsim b. Ubeydullah b. Âsim b. Ömer, zayıf sayılmıştır. Bk.İbn Hacer, Takrîb, Trc.no:3065; Cüzcânî, Ahvâlü'r-ruvât, s. 138, Trc.no:236 ("İbn Uyeyne hafızası sebebiyle zayıf saydı" kaydı vardır); Zehebî: "İbn Main zayıf saydı, Buhârî ve diğer âlimler onu "münkeruM-lıadıs olarak telakki ettiler" der. Bk.Kâşif, Trc.no:2506. Ahmed b. Hanbel'e, İbn Ciireyc'in Âsim b. Ubeydullah'tan    naklettiği    hadisler    sorulduğunda,    O:    "Şeyhler,    onun    hadisinden çekinİyorlardı'" dîye bir cevap verir. Bk. Abmed b. Hanbel, llel, s. 110; Âlimlerin zay" saymalarına rağmen, İmam Mâlik, Şu'bc ve Kattan gibi muhaddislerin bu zâttan hadis nakletmeleri dikkatimizi çekmektedir. Tirmizî, senedinde bu râvî yer aldığı hâlde "hasen-sahih" hükmü vermiş ve râvî hakkında herhangi bir tenkitte de bulunmamıştır. Hadis bu rayı ile   zayıf   kabul   edilecek   olsa   bile,   şâhidleriylc   kuvvet   kazanmaktadır.   Şâhid   iÇ'n 29/180.hadisin tahririne bk. Ayrıca 28/179.hadisle karşılaştırınız.

Kader İnancı____________________229

'Ey Allah'ın Rasûlü, ne dersin? İnsanların ameli daha önceden takdir edildi mi yoksa yeni bir olay mı?'

Peygamberimiz (Sallaüahü aleyhi ve seüem) şöyle buyurdu : "(Bilâkis) İnsanların ameli takdir edilene uygun işler. Ey Hattab'ın oğlu, "Amele devam et, her kişiye, yaratıldığı kadere/programa uygun amel etme imkânı verilir. Kim saadet yurdunun ehlinden ise, buna uygun amel etme imkânı verilir. Ama kim de kötüler yurdunun ehlinden ise buna uygun amel etme imkânı verilir."

NOT: Verilen imkâna tipik bir örnek için bk. H. no: 10/161 (İbn Abbas

(Radıyallahü anhüma) rivayeti.)

33/184-Abdullah b. Amr b. Âs (nadıyaiiahu anhümâ):356 Rasûlııllah  (Saiiaihhü akyhi ve sei/em), elinde iki kitap olduğu hâlde yanımıza geldi ve dedi ki:

"Bu iki kitap nedir, bilir misiniz?"

Biz:

'Hayır, biz ancak senin haber verdiklerini biliriz' dedik,

Rasûlullah, sağ elindeki için:

"Bu Âlemierin Yüce Rabbinden gelen bir kitaptır ki içinde cennetliklerin isimleri, babaları ve kabilelerinin isimleriyle birlikte bulunmaktadır. Son ferdine kadar Özetlenmiştir, artık buna ebediyyen ne ekleme yapılır ne de eksiltme."

Rasûlullah, sol elindeki için:

"Bu da Âlemlerin Yüce Rabbinden gelen bir kitaptır ki içinde cehennemliklerin isimleri, babalan ve kabilelerinin isimleriyle birlikte bulunmaktadır. Son ferdine kadar özetlenmiştir, artık buna ebediyyen ne bir ekleme ne de eksiltme yapılır deyince Rasûlullah'ın sahâbîsi sordu:

'Peki ey Allah'ın Rasûlü! Takdir edilip tamamlandığına göre neden amel ediyoruz/ çalışıyoruz?'

"Siz istikamet üzere olun ve Allah'a yaklaşmaya çalışın, cennetlik olan (iyi) kişi, önceden hangi amel işlerse işlesin, hayatı cennetliklerin ameli ile son bulur, cehennemlik olan (kötü) kişi de, önceden hangi amel işlerse işlesin, hayatı cehennemliklerin ameli ile son bulur."

Sonra Peygamberimiz o kitapları aldı, sıkıca tuttu ve;

"İzzet ve celâl sahibi olan Rabbiniz, kulları ile ilgili takdirini bitirmiştir," buyurdu. Sağ eline aldığı kitabı attı ve;

"Kulların bir bölümü cennettedir" dedi. Sol eline aldığı kitabı da attı ve;

"Bir bölümü de  cehennemliktir" dedi.

356

Sene(i:

Sahih: Müsned, 11/167, H.no: 6563; Tirmizî, Kader, 8, H.no:2141 (hasen-sahih-garib); Nuaym,/fi/ye, V/168-169.

34/185-Abdurrahman b. Katâde es-Sülemî'den (Radıyallahu anhy.357

Rasûlullah'ın (SaiiaiiaimakyMveseiiem) şöyle dediğini işittim:

"Allah Âdem'i yarattığı gün onun sırtından soyunu çıkarttı/aldı ve dedi ki:

Bunların bir kısmı (kazançlarıyla) cennetliktir, ben sorumlu değilim ve işte bir kısmı da (hatalarıyla) cehennemliktir, ben sorumlu değilim. "

Birisi :

'Ey Allah'ın Rasûlü! O hâlde neye göre amel edeceğiz?' diye sorunca Peygamberimiz şöyle dedi:

"Takdir edilen yerlere uygun olarak (amel edeceksiniz)."

35/186-İmrân b. Husayn'den (Radıyallahu anhy.358 Hz. Peygamber'e (Saiiaitahüaleyhi'veseiiem) soruldu: 'Cennetlikler cehennemliklerden ayrıldı mı, biliniyor mu?'

 j   j        j                   ^ ıc2 <-^ UÎJj    _/j-" rj* /J-^ül L>J^-

Sahih: Müsned, IV/186, H.no:I7591; Lâlkâî, IV/606, H.no:1081. Heysemî, hadisin râvîlerinin sahih olduğunu ifâde eder. Bk.Mecma \ VII/I86.

Sahih: Müsned, IV/427, H.no: 19720, Benzer rivayet için bk.IV/431, H.no: 19755; Abdullah b- Ahnıed, es-Sünne, 11/395, H.no:858; Buhârî, Kader, 2; Tevhîd, 54; Müslim, Kader, 9; Ebû Öâvûd, Sünnet, 16, H.no: 4709; İbnü'l-Ca'd, s.227, H.no:I5I7; Nesâî, es-Sünenü'1-kübrâ, Vl'S 17, H.no: 11680; Rûyânî, 1/120, H.no: 112; Taberânî, et-Mu 'cemü 'l-kebîr, XVI1I/129-130, H.no:266-270; XVIII/131, H.no:272-274; İbn Ebî Âsim, 1/76-77. Ayrıca bir sonraki hadise bk.

232_________________________________________________Kader İnancı

Rasûlullah : "Evet" dedi. ft'    'O hâlde insanlar niye amel eder?'

"Her kişi yaratıldığı kadere/programa uygun amel eder, yahut bu imkân kendisine verilir."

36/187-Ebü'l-Esved ed-Düelî'den:359

Bir gün îmran b. Husayn'ın (Radıyaliahüanh) yanma gittim, bana dedi

ki:

'Ebû'l- Esved !' (....ve hadisi zikretti.)

Cüheyne   (ya  da   Müzeyne)   kabilesinden   biri   Peygamberimiz'e

(Sallallahü aleyhi ve sellem) SOrdu:

'Ey Allah'ın Rasûlü! İnsanların yaptığı bugünkü amelleri ve çalışmaları takdir edildi mi yoksa peygamberlerinin getirdiği şeyle karşılaşmaları ve (kendilerine doğrular, tebliğ edildiği için) bunun (itiraz noktasında) aleyhlerine hüccet olması şeklindeki yeni bir olay mı?'

"9Sened: ^>^- ^ u-«- --     ,_-■-.

Sahih: Afösncrf, IV/438, H.no: 19821; Müslim, Kader, 10; Taberânî, el-Mu'cemul-kıbır,

XVHI/223 H.nö:557; Beyhakî, Şuabü'1-îmân, 1/206, H.no:186; î'tikâd, s.148.

Kader İnancı                                                           _^__^_____________233

Peygamberimiz ;

"Bilâkis ameller takdir edildi" dedi.

'O hâlde, neden amel ediyoruz/çalışıyoruz' diye tekrar sorulunca, Rasûlullah buyurdu ki :

"İzzet ve celâl sahibi olan Allah, iki mekândan (cennet ya da cehennemden) birisi için yarattığı kullarına, oraya giriş için amel imkânları verir. Bunu doğrulayan Allah'ın Kitabındaki şu ayetlerdir:

'Nefse kötülük ve iyilik yapma imkânı veren (Allah'a) yemin olsun ki...'(Şems 91/8)

NOT: Bu rivayetin benzerleri için bk. Hadis no.21/172; İbn Ömer

(Radıyaliahü anhiimâ)  ve  28/179 Hz. Ömer (Radıyaliahü anh) rivayetleri.

37/188-Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyaliahüanh): 36° Rasûlullah'a (SalMlahu aleyhi ve sellem) şöyle dediler:

360 o          .     .       .        >....,.          i       t      .. ı ■       :    .       ı ,„

Hasen: Müsned, VI/441, H.no: 27360: Hâkim, Afüstedrek. 0/502, H.no:372!; Sııyûtî, hadisin "sahih" olduğuna işaret eder. Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no:6281. Fakat Miinâvî. Heysemî'nin "Süleyman b. Anbese'yi (ki doğrusu Süleyman b. Utbe'dir) Ebû Hâtim'in sika, İbn Main'in zayıf saydığını, diğer râvtierinin ise sika olduklarını" söylediğini (Mecma', VII/194) naklettikten sonra; İbn Hacer'in hadisin senedini hasen olarak kabul ettiğini ekler. Bk.Feyzu 7-kadîr, V/16; Mizzî de Ahmed b. Hanbel kanalıyla ve âlî bir İsnadla hadisi kendi senediyle nakleder. Bk.Tehzîbü'I-kemâl, XII/39. Mizzî bu hadise Ebu'r-Rebî' Süleyman b. Utbe'yi tanıtırken yer verir. Bu râvî 23/174.hadiste zikredilmişti. Ayrıca 41/192.hadisin senedinde de yer almaktadır. Bûsirî de. bu zâtın hadisi için hasen hükmünü verir. Bk.Misbâhu 'z-zücâce, IV/39;

Süleyman b. Utbe Ebu'r-Rebî' ed-Dârânî ed-Dımaşkî hakkında Buhârî herhangi bir cerh ve ta'dilde bulunmadı. Bk.et-Târihu'l-kebîr, IV/30, Trc.no:1864: 2ehebî ise, "sadûk" lfâdesıni kullandıktan sonra, İbn Maîn'in "bir şey değildir"; Dühaym'in '"sikadır" dediklerini nakleder. Bk.Kâşif, Trc.no:2!15; İbn Hacer ise, aynı kanaattedir: "sadûktur, garib hadisler nakleder". Bk.Takrîb, Trc.no:2592. Ayrıca benzer bilgiler için bk. İbn Ebî Hatim er-Râzî, el-Urhu ve't-ta'dîl, IV/134, Trc.no:584; İbn Hibbân Sikâfm&z zikreder. Bk.VIÜ/274, ırc.no:13416.

234_________________________________________________Kader İnancı

'Ey Allah'ın Rasûlü! Ne dersin, daha önceden takdir edilen şeyleri

mi yapıyoruz yoksa yeni olayları mı?' Peygamberimiz dedi ki:

"Bilâkis, insanların ameli takdir edilene uygun işler." 'O hâlde, ey Allah'ın Rasûlü! insanların ameli nasıl olacak?' "Her kişiye, yaratıldığı kadere/programa uygun amel etme imkânı

verilir."

* Kaderi İnkâr Edenlere Müslümanların Tepkisi

Allah Teâlâ buyurdu:

'O (Allah), göklerin ve yerin otoritesi kendisine ait olandır, çocuk edinmemiştir. Bu otoritede onun bir ortağı yoktur. (Unutmayın ki) O, her şeyi yarattı ve bir ölçü ile takdir etti.'(Furkan 25/2)

Allah Teâlâ buyurdu:

'Biz o insana (doğru) yolu gösterdik, bundan sonra ya şükreder (ve cennete gider) ya da inkâr eder (ve cehenneme gider).' (İnsan 76/3)

38/189- Abdullah b. Ömer'den (Radıyallahüanhümâ): 361

Rasûlullah (Saihilahu aleyhi ve sel/em) buyurdu ki :

. "Her ümmetin Mecusîleri vardır. Ümmetimin Mecusîleri, kaderi inkâr edenlerdir. Onlar hastalandığında ziyaretlerine gitmeyin ve öldüklerinde cenazelerine iştirak etmeyin!"

§İbn Ömer'den (Radıyaiiahu anhümâ) başka yolla, bize ulaşan rivayette; Peygamberimizin (Saiiaiiahü aleyhi ve selkm) şu hadisi nakledildi:

"Her ümmetin Mecusîleri vardır. Ümmetimin Mecusîleri, kaderi yalanlayanlardır. Onlar öldüğünde cenazelerine iştirak etmeyin ve hastalandıklarında ziyaretlerine gitmeyin !"

AÇIKLAMA

Hadiste, kaderi inkâr edenler Mecıtsîlere benzetilmiştir. Çünkü onlar inançlarında bir ikilem içindedirler; hayrın aydınlık (tanrısı) ve şerrin de karanlık (tanrısı) tarafından yaratıldığına inanmaktadırlar.

Sened: ı'ji- ^j'y *jjı xi. '^ 'JS ıiEü- jt\^- 'J, ^ji iijJ-

Hasen: Müsned, 11/86, H.no: 5584; Benzer rivayet için bk. 11/125, H.no:6077; Ebû Dâvûd, Sünnet, 16, H.no:4691; Hâkim, Müsiedrek, 1/159, H.no:286; İbn Ebî Âsim, 1/149, H.no:33S; Lâlkâl IV/639, H.no:il50; Beyhakî, es-Siinenü'l-kübrâ, X/203; Deyicmî. Fırdevs. 111/237, H.no:4705.

Heysemî. hadisi Taberânî'nin rivayet ettiğini söyleyerek yetinmiş, onun da senedinde bulunan Zekeriyya b. Manzûr'un Ahmed b. Salih larafinchın sika, diğerleri tarafından da zayıf kabul edildiğini ifade etmiştir. Bk.Mecma', VII/205. Hâlbuki, bu senedde Hz. Bilal'ın - Radıyallahü anh - kızkardeşi Gufra bt. Rabah'm azadlığı olan Ömer b. Abdullah bulunmaktadır. Bu râvi hakkında, Ahmed b. Haııbel'in: "Bir beis yoktur; fakat hadisleri mürseldir"; İbn Sa'd'ın: "Sikadır, rivayet ettiği hadisleri çoktur, irsal yapar"; Nesâî'nin "zayıftır1; İbn Main'in ise: "Sahabenin hiçbirinden hadis işitmedi, İhn Abbas'a yetişti; ancak hadîs işitmedi" dedikleri nakledilmektedir. İbn Hacer ise bu görüşlere şöyle bir nokta koyar: "Zaysfttr, çok irsal yapar". Bk.Takrîb, Trc.no:414. Suyûtî hadis hakkında 'hasen" hükmünü verir. Bk.el-Câmiu 's-sağîr, H.no:7304. Münavî ise, hadisi İbnü'i-Cevzî'nin Kıtâbü'l-Mevzûât'ında zikrettiğini, Alâî'nin de "hadisin şâhidlcriyle birlikte hasen seviyesine yükseldiğini, mürsel dahi olsa, şahitleri ile desteklendiği için mevzu hükmünün verilemeyeceğini" ifade ettiğini belirtir. Bk.Feyzu'l-kadir, V/360. Hadisin isnadı zayıftır; ancak şahitleriyle kuvvet kazanır.

a-Câbir'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.İbn Mâce, Mukaddime. 10. H.no:92; İbn EbîÂsım, 1/144, H.no:328; Deylemi, Firdevs, III/338, H.no:5020.

b-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Taberânî, Miisnedü'ş-Şâmiyyîn, I/322, H.no:566;

c-Huzeyfe'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.40/19 i .hadis.

236_________________________________________________Kader İnancı

Kaderi inkâr edenler de yaratıcı olarak Allah ile birlikte insanı da düşünmektedirler. Çünkü onlara göre insan amellerinin yaratıcısıdır.

Ehl-i sünnet âlimlerine göre insanın, kendisine sunulan seçeneklerden birini tercih etme imkânı vardır, bunu da irade-i cüz'iyye ile gerçekleştirir, ama iradeye (isteğe) uygun olarak o fiili yaratan yine Allah'tır, çünkü ayetlerde geçtiği gibi Allah, her şeyin yaratıcısıdır.

Allah Teâlâ şöyle buyurur:

* Allah, sizi ve yaptıklarınızı yaratandır' (Sâffât 37/96)

'$J^ ■   39/190-İbn Ömer'den (Radıyallahü anhümây.362

Rasfılullah'in (Saîtaiiahü aleyhi ve selîem) şöyle dediğini işittim:

"Bu    ümmete    de    mesh'   (yani    suretlerin    değişmesi)    cezası

verilecektir. Dikkat edin, bu   ceza, kaderi inkâr edenler ve zındıklara (yani

sapık düşünce sahiplerine) verilir."

NOT: Zındık, Farsçadan geçen muarrab bir kelimedir, İslâm toplumunda yaşayan ve sapık fikirlerin yayılmasına sebep olan hasta kalpli/münafık kişiler için

kullanılmıştır.

İnsanları sapıklığa davet eden zındık kişiler üç kısımdır:

1-  Asılda   şirk   üzerinde   bulunan   ve  küfrünü   gizlemeyen zındık,

2-  Önceden Müslüman olup sonradan zmdıklaşan kişi,

3-  Zimmî olup sonradan zındıklaşan kişiler.

Bunlar sapık fikirler yayma yanında, Rasûlullah ve Kur'ân gibi kutsal

şeylere hakaret ederler.363

362 Sened: ğiî > =Mj Ji^ş-^ ^ !> o^j ^ Haseir Müsned, U/lOS, H.no: 5867; Benzer rivayet için bk. 11/136-137, H.no: 6208i (sahih , Tirmizî Kader, 16, H.no:2152-2153 (hasen-sahih-garib); Heysemî. senedinde zayıflığı agı basan Rişdîn b. Sa'd'm bulunduğunu belirtir. Bk.Mecma', VII/203. Rişdîıı b. Sa d ıçı 31/73 hadisin tahricine bk. Bu râvî sebebiyle hadisin senedi zayıftır; ancak benzer rivayetlere farklı ve sahih bir senedle rivayet edildiği için hadisin kuvvetlendiğini görüyoruz. Rişdm ı 0 Ahmed b. Hanbel'e göre değerlendirerek bu hükmü verebiliriz. Zîrâ ekseri âlimler Rış<" sebebiyle hadisi zayıf saymışlardır.

40/191-Huzeyfe b. el-Yemân'dan (Radıyallahüanhy.364

Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:

■'Her ümmetin Mecusîleri vardır. Ümmetimin Mecusîleri, 'kader yoktur' diyenlerdir. Onlar hastalandığında ziyaretlerine gitmeyin ve öldüklerinde de cenazelerine iştirak etmeyin! Onlar deccal taraftarlarıdır ve Allah'ın bu kişileri deccal ordusuna ilhak etmesi de hakkıdır."

41/192-Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyaliahü anhy.

365

er-Râzî,  Muhtaru's-sıhah,  276;  İbn Âbidîn, Reddü'l-muhtar (Mürted babı);  Bennâ, Buluğu 'l-emânî, 1/141

Sened: jCaJüı ^ j=rj ^ i'jii- j>'y '^J* 'j? jii^ J, 'jjc- 'jt- oÇu* iDjj- «4* _j<ı ı2li-

Hasen: Müsned, V/406-407, H.no: 23348, Abdullah b. Ahmed, es-Sünne, 11/418, H.no:915; 11/433. H.no:959; Ebû Dâvûd, Sünnet, 16, H.no:4692; Beyhakî. es-Sünenü'l-kiibrâ. X/203; İbn Ebî Âsim. 1/144-145, H.no:329; 1/149-150, H.no:338-339. Ğufrâ'nın azadlığı Ömer zayıftır. Bu zât için bk.38/189.hadis. Ayrıca senedde müphem bir râvî bulunmaktadır. Ancak müphem râvînin, Abdüleşhel oğullarından ensardan biri oiarak Tayâlisi tarafından kayıtlanırken (Bk.Tayâlisi, Müsned, 1/347, H.no:435); Bezzar'm rivayetinde müphem râvînin yerine mütâbî olarak Atâ b. Yesâr'ı görmekteyiz (Bezzâr, Müsned, V1I/338, H.no:2937). Hz. Ömer'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. İbn Ebî Âsim, 1/150, H.no:340 (Ancak bu rivayette, Buhari tarafından "münkeru'l-hadis" olarak nitelenen Hakem b. Said'in varlığına şahit oluyoruz ki, bu durumda bu senediyle aşırı zayıf olmuş olur); İbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâj şahidi için bk. Ebû Dâvûd, Sünnet, 16, H.no:469I; Lâlkâî, IV/639. H.no:1150; rV/640, H.no:l 153; Deylemî, Firdevs, V/499, H.no:8879. İbn Ebî Âsim, 1/150, H.no:340. Sehl b^Sa'd'dan (Radıyallahüanh) şahidi için bk. Lâlkâî, IV/640, H.no:l 151-1152.

Hasen: Müsned, VI/441, H.no: 27357, İbn Mâce, Eşribe, 3, H.no:3376 (Bûsirî, Süleyman b. U'be'nin hadisi için hasen hükmünü verir. Bk.Misbâhu z-zücâce, IV/39); İbn Ebî Âsim, 1/141, H.no:321; Heysemî, senedinde bulunan Süleyman b. Utbe ed-Dımeşkî'nin Ebû Hatim ve

238_____________________________________________Kader İnana

Peygamberimiz (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu: "Zina eden, ana-babaya isyan eden, sihre inanan, sürekli içki içen ve kaderi inkâr edenler cennete giremeyecektir."

diğer münekkidlerce sika, İbn Main ve diğerleri tarafından da zayıf sayıldığını belirtir. Bk.Mecma', VII/202-203. Bu râvî için 37/188.hadisin tahricine bk. "Kaderi yalanlayanın/inkâr edenin de cennete giremeyeceğini" ifade eden bölümü İçin, tesbiî edebildiğimiz kadarıyla, (hadisin) iki şahidi bulunmaktadır: Ebû Ümâme'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Tayâlisî, 11/452, H.no:1227. Ebû İdris'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. lâlkâî, IV7622, H.no:l 110. "Kaderi yalanlayanın/inkâr edenin cennete giremeyeceğini" ifade eden bölümü olmaksızın, hadisin birçok şahidi ile karşılaşmaktayız:

a-Abdulİah b.Amr'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, 11/203, H.no: 6892, Abdürrezzâk, VII/454, H.no:I3859; Tayâlisî IV/52, H.no:2409; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, III/175-176, H.no:49I4-4918; Heysemî, Abdullah b.Amr'm (Radıyallahü anh) rivayetinde Câbân isimli bir râvîye dikkat çekerek İbn Hıbbân'ın sika saydığını, diğer râvîlerinin ise sika olduklarını beyan eder. Bk.Mecma', VI/257.

b-Hz.Ali'den   (Radıyallahü  anh)   şahidi   için   bk.Beyhakî,   Şuabü'l-îmân,   V/12,

H.no:5594.

c-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Hennâd, 11/479, H.no:980; Nesâî,

es-Sünenü'l-kübrâ, III/176-177, H.no:4922-4924.

d-İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhüma) şahidi için bk. Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ,

III/l 76-177, H.no:4921.

e-Ebû Saîd'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. İbn Ebî Şeybe, V/98, H.no:24079; V/219, H.no:25408; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, VI/191, H.no:7874; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ,

III/l76-177, H.no:4919-4920.

f-Osman b. Ebi'l-Âs'tan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Deyiemî, Fîrdevs, V/105,

H.no:7613

g-Ebû Zeyd el-Cürmî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu 'centû 'l-

kebîr, XXII/372,H.no:931

Kader İnancı                                                                                                 239

42/193-Amr b. Şuayb babası kanalıyla dedesinden366 (Radıyallahü

ur367 anh).

İnsanlar kader konusunda konuşurlarken, Rasûlullah (Sallallaha aleyhi ve sellem) yanlarına geldi. (Bu meseleyi konuşanlara karşı) kızgınlığından dolayı, yüzü nar tanesi gibi (kıpkırmızı) olmuştu ve dedi ki :

■'Size ne oluyor, Allah'ın Kitabının bir kısmını diğerine (anlamadığınız hâlde) kıyas ediyorsunuz. Sizden önceki kavimler, bu yüzden helak oldular."

Râvi dedi ki:

'Ben Rasûlullah'ın bulunduğu herhangi bir mecliste (gazabından korkarak) bulunmaktan çekindiğim gibi bu meclisinde de bulunmayı arzu etmedim.'

43/194-Ömerb. Hattab'tan (Radıyallahü anh):

366 Abdullah b. Amr'dan (Radıyallahü anh) Sened: -il* ^ı 'Ji îjıî ıüji- Çjiiî ^ı CjS~

Sahih: Müsned, 11/178, H.no: 6668; Benzer Benzer rivayet için bk. 11/192, H.no: 6801; 11/185, H.no: 6741; 11/181, H.no: 6702; 11/195-196, H.no: 6845; Müslim, İlim, 2; İbn Mâce, Mukaddime, 10, H.no:85 (Bûsırî, isnadının sahih, râvîlerinin sika olduklarını ifade eder); Buhâri, Hatku efâli'l-ıbâd, s.78; Tirmizî, Kader, 1, H.no:2133 (Ebû Hüreyre'den -Radıyallahü anh - nakledilir); Enes b. Mâlik'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu 'cemü 'l-evsat, VIII/25, H.no: 7048. Lafzı şöyledir:

Hasen: Müsned, 1/30, H.no: 206, Abdullah b. Ahmed, es-Sünne, 11/387, H.no:841; Ebû Dâvûd, Sünnet, 16, H.no:4710 (hocası Ahmed b. Hanbel'den yaptığı nakillerden biridir); Sünnet, 17, H.no:4720; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, X/204; İ'tikâd, s.236; Lâlkâî, 1/118, H.no: 186, IV/630, H.no:1124; Ebû Ya'lâ, 1/212, H.no: 245-246, Hâkim, I/I59, H.no:287; Makdisî, Muhtara, 1/423-424, H.no: 301-304. Suyûtî hadis hakkında "sahih" hükmünü verir. &k.el-Çâmiu's-sağîr, H.no:9741. Münavî ise, Zehebî'nin Mühezzeb'de "Hakîm b. Şerik'in mechûl olduğunu", İbnü'l-Cevzî'nin "sahih değildir" görüşünü nakletti. Bk.Feyzu'l-kadir, VI/505. Zehebî "sika sayılmıştır" derken; İbn Hacer, "mechûl" olduğunu dile getirir. ^•k.Kâşif, Trc.no:1203; Takrîb, Trc.no:1475; Ahmed Muhammed Şâkir de, İbn Hıbbân'ın bu zatı "Sikât" (bk.VI/215) isimli eserinde zikrettiğini söyleyerek "sahih" hükmünü verir.

240__________________________________________________Kader İnancı

Hz. Peygamber (Sallallahü aleyhi ve selkm) şöyle buyurdu:

"Kader    konusunda    inkârı/yanlışlıklan    olanlarla    oturmayın    ve

onlarla tartışmayın! "369

NOT:   Ahmed  b.  Hanbel'in  hocası  Ebû  Abdurrahman  b.   Abdullah  b.

Yezİd'den bu hadis, Hz.Ömer'in (Radıyallahü anh) "RasÛlu İlah'tan (Sallallahü aleyhi ve

 duydum..." şekliyle de rivayet edildiği nakledildi.

44/195-Nâfî'den (Radıyaiiahu anhy. 37°

Abdullah b. Ömer'in (Radıyallahü anhümâ), Şam bölgesinden mektuplaştığı bir arkadaşı vardı. Bir keresinde ona şunları yazdı:

'Bana gelen habere göre; sen, kader hakkında tartışmaya giriyormuşsun. Bu konuda bana    hiçbir şey yazma! Çünkü Rasûlullahın

(Sallallahü aleyhi ve seîlem) ŞÖyle dediğini İşittim:

"Benim ümmetimin içinde de kaderi inkâr edenler olacaktır." '

369   "Lâ   tüfâtihûhüm"   lafzını   Münâvî   şöyle   mânâlandınr.   (Bk.Feyzu %kadîr, J| H.no:9741):  "Onlarla mahkemeleşmeyin,  önce  selâm veren  siz  olmayın,   mücadele münazarayı siz başlatmayın."                              ,                    ^ ,

37OSened: ^ J J^ -/ j}$& V"^¥^'^^> 9^^                     n1,

Hasen Müsned, 11/90, H.no:5639: Abdullah b. Ahmcd, es-Sünne, 11/418-419, H.no:9 ? (hasenV Ebû Dâvûd, Sünnet, 6, H.no:4613 (hocası Ahmed b. Hanbel'den yaptığı nakillerde, biridir); Hâkim, 1/158, H.no:285; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, X/205

45/196-Muhammed b. Ubeyd el-Mekkî'den (Radıyallahü anhy.371

İbll Abbas'a (Radıyallahüanhümâ)'.

'Bizim yanımıza kaderi inkâr eden biri geldi' denilince : "Beni ona götürün,'dedi, o sıralarda âmâydı (görmüyordu). 'Ey Ebû Abbas, ona ne yapacaksın?' dediler, İbn Abbas:

'Nefsimi elinde tutan Allah'a yemin ederim ki onu yakalarsam burnunu koparacağım ve boynu elime geçerse onu da    kıracağım. Ben

RaSÛlullah'tan (Sallallahü aleyhi ve selkm) ŞÖyle İŞİHİttf \

"Sanki ben, Fihr kabilesinin kadınları arasındayım, (kendilerini görür gibiyim) ki onlar Hazrecde kalçaları birbirlerine değecek şekilde (kalabalıklar hâlinde)372 müşrikçe (putları) tavaf edecekler. 373 Bu, İslâm ümmetinde görülecek ilk şirk hareketidir.

Nefsimi elinde tutan Allah'a yemin ederim ki bu sapık düşünce onları "Allah şerri takdir etmedi' demelerine götürdüğü gibi, y Allah hayrı da takdir etmedi' demeye kadar götürdü."

NOT: Kaderi inkâr edenlere karşı İbn Abbas'm (Radıyallahü anhümâ) tepkisi şiddetlidir ve onlara hadisle delil getirmektedir. Bu hadiste, insanların yaptıkları

371  c

aened:

Hasen: Musned, 1/330, H.no: 3055; Benzer rivayet için bk. 1/330, H.no: 3056; Lâtkâî, IV/625, •no. 1116; Hadisin sonunda Muhammed'in İbn Abbas'a (Radıyallahü anh) yetişip yetişmediği

miü -UŞuVe yetIŞtl§' onay|anmı5tır- Heysemî, Ahmed b. Hanbel'in hadisi iki tarikle rivayet rifi!; bl"ncısmde Ahmed b- Ubeyd e!-Mekkî'nin varlığın, ve bu râvînin İbn Hıbbân ranndan sıka Ebû Hatim tarafd    d         f      ld

tarifi!;                                            y           ekkînin varlığın, ve bu râvînin İbn Hıbbân

ranndan sıka, Ebû Hatim tarafından da zayıf sayıldığını; ikincisinde ise müphem bir râvînin unaugunu, bu şahs.n isminin ise diğer senedde el-Alâ! b. Haccâc olarak geçtiğini, Ezdî'nin

SâHr" TlH Zay'f °'arak tdakkî Cttİğİnİ aÇlklar Bk-Mew', VII/204. Ahmed Muhammed ttflm, hzdi.m" dehIsız olarak 2ay1fsaymas.nl aşın bulur. Bu sebeple bu görüşün kabul görmeyeceğini beyan eder.                                                                            &     f

 olarak

Zn^r^/^f^^U6  SeUem)   ümmetinden   bazılarının,   puta  tapma onusundak, sapmalar. ,Ie .Ig. . olarak bizi uyarmaktadır. Benzer rivayet için bk. Musned, u/z /1, Buharı, Fıten, 23; Müslim, Fıten, 51

242_____________________________________._________Kader İnancı

sebebiyle ceza ya da mükâfat alacakları konusu işlenmekte, kaderin çok boyutluluğu gerçeğine dikkat çekilmektedir. Allah insanlara imân imkânı verdiği hâlde putları ve şirki tercih etmişlerse, bunun cezasını çekeceklerdir.

46/197-İbn Avn'derı (Radıyattahü anhy.374

Kader konusunda inkârı bulunan Gaylan'ı, Şam kapısında asılmış gördüm.

AÇIKLAMA

Gaylan b. Ebû Gaylan ed-Dımeşkî, kader konusunda ilk tartışmaları başlatan kişi olarak bilinmektedir. Hz. Osman'ın azadlısı olan bu kişinin evi Dımeşk'tedir.

îbn Asâkîr'm belirttiğine göre, Ömer b. Abdülaziz Gaylan'ı kaderle ilgili sapık görüşlerinden dofayı tenkit eder ve kınardı. Ömer b. Abdülaziz ölünceye kadar onunla görüşmedi. Onun ölümünden sonra, Gaylan faaliyetlerini daha da artırdı. H.106 yılında Hişam b. Abdülmelik'le yaptığı hacda insanlara çeşitli fetvalar verdi.

İmam Evzai şunları anlatır: "Kader konusunda ilk tartışma açan kişi Sûser isimli bir Irak'lıdır. Bu kişi Hristİyanlıktan İslâm'a geçti ve daha sonra yine Hristiyanlığa döndü.

Onun görüşlerini de Mabed el-Cühenî, Mabed'den de Gaylan aldı. Hişam b. Abdülmelik'in halifeliği döneminde Gaylan bize geldi ve fikirlerini anlattı. Kendisi iyi bir hatipti ve çeşitli konularda tartıştık.

Sonra insanların onun etrafında çoğaldığı görüldü, artık iş çığırından çıkmış ve Müslümanlar arasında büyük tartışma ve kargaşalar meydana gelmişti. Sonunda halife Hişam b. Abdülmelik onu yakalatıp idam ettirdi."

îbn Asâkîr, Gaylan'ın 'Allahım, eğer görüşlerim yanlışsa beni idam etsinlerV şeklinde büyük konuştuğunu rivayet eder. Her şeyin doğrusunu Allah bilir.375

374 Sened; iUi^iü^ ıi

Sahih: Müsned, 11/109, H.no: 5881; Heysemî, ricalinin sika olduğunu söyler. Bk.Mecma\ VII/207. Bennâ da senedinin ceyyid olduğunu belirtir. Bk.Bülûğu 'l-emânî, I/144.

375  Ibn Asâkir, Tarihu'd-Dımeşk, 48/386-213; İbn Nedîm, Fihrist, 131; Ayrıca bk. Ahmed Muhammed Şakir, Müsned (\ahk\k\\), V/280, H.no: 5881

Kader İnancı_____________                                                                       243

KADERE İMAN

1-Kadere iman farzdır ve inkârı küfürdür.

2-Kâinattaki her şeyi yaratan Allahtır.

3-Kader, Allah'ın kâinattaki programıdır ve her şey Allah'ın kontrolündedir. Allah kâinatı yaratıp ona bir program yüklemiştir. Eğer kâinattaki olaylar tesadüfi işleseydi bir an bile bu müthiş düzen devam etmez ve sistem tümüyle çökerdi. Her olayın bir mantığı ve olaylar içinde yeri vardır. Allah'ın sistemi bu şekilde düzenlemesi, Rablık sıfatından kaynaklanmaktadır. Allah, kâinatın Rabbidir.

4 - İnsanın kaderi üç parçadır :

a- îlk yaratılış anındaki takdir/plânlama, Allah Teâiâ şöyle buyurdu :

'Yeryüzüne ve nefsinize gelen her musibet, mutlaka önceden Kitapta (yani Levh-i Mahfuzda) yazılı bulunmaktadır. Bu (plânlama da) Allah'a göre çok kolaydır/basittir.

Bunu, elinizden kaçana fazla üzülmeyin ve kazandığınıza fazla sevinmeyin diye (yaptık). Allah kibirlenip övünen kimseleri sevmez.' (Hadid 57/22-23)

b-Anne karnında bazı programların yüklenmesi,376

c-Dünya hayatındaki yaşantısı ve bunların melekler tarafından kaydedilmesidir ki insan hayatı ilk iki programa uygun olarak işler. İnsanı yaratan Allah, ona değişik bir program yüklemiştir. Bu sistemde birden fazla seçenekten birini tercih iradesi/seçim gücü vardır. Verilen bu imkânları doğru ya da yanlış değerlendirmesi sonucunda insan, ceza veya mükâfat elde eder.

5-Kader, insana birden fazla imkân vermektir, yani çok boyutludur ve insan bunlardan birini seçmesi ile sorumlu hâle gelir. Açlık ve tokluk, hastalık ve tedavi gibi.

Hz. Ömer (Radiyallahü anh) bulaşıcı hastalık olan bir şehre girmeyince kendisine: 'Allah'ın kaderinden mi kaçıyorsun?' denilmişti. Büyük halifenin ünlü sözü, hâlâ kulaklarımızda çınlıyor:

" Jlı j'ji J\ «dJı jji '^> !jti '

'... Allah 'in kaderinden yine Allah 'in kaderine kaçıyoruz/sığınıyoruz.''*11

Şairin dediği gibi:

Sakın kader deme, kaderin üstünde bir kader vardır...

Bk. 17/168. hadis

Mâlik, Muvatta', Medine, 22; Buhârî, Tıb (Merdâ), 30; Müslim, Selâm, 98

244                                                                                                             Kader İnancı

6-Kâinatta Allah'a ait küllî irade yanında, insana da sınırlı bir irade gücü verilmiştir. İnsan bu güç ile tercihde bulunur ve Allah da onun isteğine uygun olarak dilerse yaratır, dilerse yaratmaz. İşte insan bu sınırlı iradesi ile yaptığı tercihten sorumludur.

7-Kâiiyttaki bazı olaylar, insan merkezli olarak bakıldığında, iki kısma ayrıldığı görülür:

a-İsteğe bağlı olmayan fiiller; nzık, ecel, erkek ya da dişi olmak gibi...

b-İsteğe bağlı olan fiiller.

8-Kader inancı, insan karakterini düzeltir ve insanın Allah'a olan güvenini kuvvetlendirir.

9-Kader konusu, gaybla ilgili konulardan kabul edilmiş ve Rasülullah (SaiMtahü aleyhi ve seliemj başta olmak üzere selefimiz tarafından bu konulan fazlaca tartışmak yasaklanmıştır.

* Yapılması gereken şeyler

1- İnsan temiz olarak yaratılmıştır. Onun hiçbir borcu ve suçu yoktur. Daha sonra toplum onu değiştirmiştir. Rasülullah (SaUallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurur:

"Her doğan fıtrat (saflık/temizlik)  üzerine yaratılmıştır, sonra  anne ve

ÎTS

babası onu Yahudileştirmiş veya Hristiyanlaştırmış ya da Mecusî yapmıştır. " 2-Sürekli doğrular aranmalı.379 3-Nİyetler samimi olmalı.380

4-Zulüm ve haksızlıktan kaçınmalı. Zira zalimlerin kalbi mühürlenmiştir. 5-Bol bol dua edilmeli. Sevbân'm naklettiği hadiste Rasülullah (SaUallahü

aleyhi ve sellem) buyurur ki:

"Kaderi sadece dua geri çevirir/önler."

382

378 Müsmd, 11/233, 275, 393, 410, 481; 10/353; Buhâri, Cenâiz, 92; Müslim, Kader, 22-25

379 Bk. Nahl, 16/93; Ra'd, 13/27; Ankebut, 29/65

380  Bk. Bakara, 2/26-27; İbrahim 14/27

381  Bk. Mü'min, 40/35, Sarf, 61/5; Mutaffifin, 83/14

382 Müsmd, V/277, 280, 282; İbn Mâce, Mukaddime, 10; Fiten, 22

Kader inancı

245

"(Kaderin) kazasını sadece dua geri çevirir/önler."383

Rasülullah (SaUallahü aleyhi ve sellem) bir başka hadisinde şöyle buyurur:

■■Kaderden kaçmak fayda vermez, dua etmek faydalı olur. Sanırım, kader

tecelli   etmedikçe  dua   yararlı   olur.   Dua,   belâ   ile   karşılaşır ve  kıyamete   kadar

birbirlerinin önüne geçmeye çalışırlar.""14

6-Kader  karşısında Allah'a teslim olunmalı  ve tevekkül  edilmeli.  Bu

şekilde her insan kul olduğunu unutmaz ve son nefese kadar tetikte/uyanık olur.

381

Tirmizî, Kader, 6, H.no:2139 (Hasen-garib)

Heysemî,  hadisin Bezzar tarafından nakledildiğini  zikredip râvîlerden Zekeriyya b. Mansûr'ım bazılarına göre zayıf kabul edildiğini belirtir. Mecma\ VH/209

D- İLİM

    İlim ve Âlimin Önemi

    İlim İçin Yolculuğa Çıkmanın Önemi

    İlim Öğrenmeye Teşvik ve Öğreticinin Hareketleri

    İlim Meclislerine Katılma Adabı

    İhtiyacı Olmadığı Hâlde Çok Soru Soranın Hâli

    Bilinmeyen/Zarurî Konularda Soru Sormanın Önemi

    İlmi   Gizleme,   Onunla Amel Etmeme  ve Allah'ın Rızası Dışında Gayeler İçin Öğrenmenin Doğurduğu Felâketler

     Rasûlullalt'ın (Saiiaiiâim aleyhi vesilem) Hadislerini Tebliğ ve Doğru Olarak Aktarmanın Önemi

    Ağır Sorumluluğundan Dolayı    Hadis Rivayetinde Çekingen/Geri Duranlar

    Hadis Âlimlerinin Görevi: Sahih ve Zayıflan Ayırmak, Farklılıkları Doğru Te'vil Etmektir

    İlk Dönemlerde Hadislerin Yazılması Yasaktı

    Sonraki Dönemlerde Hadis Yazma Yasağı Kaldırıldı

    Ehl-i kitaptan Nakil Yapmanın Yasaklanması

    Ehl-i kitaptan Nakil Yapmanın Serbest Bırakılması

    Hadis Uydurmanın Ağır Sorumluluğu

    İlmin Bir Toplumdan Alınması Felâkettir

ILIM * İlim ve Âlimin Önemi

Allah Teâlâ buyurdu:

*... Deki : Rabbim, ilmimi artır !' (Taha20/U4)

Allah Teâlâ buyurdu:

'....Allah'tan  kulları   içinde  en  çok çekinenler     âlimlerdir. Şüphesiz Allah izzet ve bağış sahibidir.' (Fâtır 35/28)

1/198-İbn Mes'Ûd'dan (Radıyallahü anh)\

385

385 o        ,

aened:

Sahih: Müsned, 1/385, H.no:3651, 1/432, H.no:4|09; Buhârî, İlim, 15; Zekât, 5; Ahkâm, 3; î'tisâm, 13; Müslim, Salâtu'i-müsâfirîn, 268; İbn Mâce, Zühd, 22, H.no:4208; İbnti'İ-Mübârek, Zühd, s.353, H.no:994; Hennâd, Zühd, 11/640, H.no:1389; Ebû Nuaym, Müstahrec, 11/410-411, H.no: 1847-1848; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, X/88; Şuabü'l-îmân, VI/73, H.no:7528; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, 111/426, H.no:5840; Şâşî, 11/182-183, H.no:749-750; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, 11/200, H.no:1712; Humeydî, 1/55, H.no:99; Ebû Ya'lâ, IX/11, H.no:5078; IX/115, H.no:5186; IX/147, H.no:5227;

a-İbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâj benzer bir rivayet İçin bk. Müsned, II/8-9, H.no: 4550,11/36, H.no: 4924,11/88, H.no: 5618, Buhârî, Fezâilü'i-Kur'ân, 20; Halku efâli't-[bâd, s. 119; Müslim, Salâtu'i-müsâfirîn, 266-267; Ebû Nuaym, Müstahrec, 11/410, H.no: 1845-'846; Tirmizl, Birr, 24, H.no:1936; İbn Mâce, Zühd, 22, H.no:4209; İbn Ebî Şeybe, VI/153, H.no:30281; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, IV/188, H.no:7615; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, V/27, H.no:8072; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebir, XII/296, H.no:13162; el-Mu'cemü'l-evsat,

248

İlim

Rasûlullah (Sailaiiahn aleyhi ve seliem) şöyle buyurdu: "Sadece İki kişiye gıpta edilir:

Biri, Allah'ın mal bahşettiği ve onu hak yolda harcama gücü/imkânı verdiği kişidir,

Diğeri  ise,  Allah'ın  faydalı  ilim  verdiği  kişidir  ki  onu  yaşar ve insanlara öğretir."

2/199-Enes b. Mâlik'ten (RadıyaUahu cmhy. 386

IIf/126. H.no:2688; Rûyâm, 11/397, H.no:1389; Ebû Ya'lâ, IX /291, H.no:5417; IX /365, H.no:5478: IX /401. H.no:5543; Abd b. Humeyd, s.239, H.no:729; Deyfemî. Firdevs, V/189-190, H.no:7918

b-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) benzer rivayet için bk. Mümed, U/479, H.no; 10166, Buhârî, Fczâilü'l-Kur'ân, 20; Haîku efâli'l-ıbâd, s. 119; Beyhakî, es-Sünenü'i-kübrâ. İV/İ89, H.no:7616; Lâlkâl 11/347, H.no:578

c-Abduliah b. Amr b. eİ-Âs'tan (RadıyaUahu anh) benzer rivayet için bk. Heysemî, Taberânî'nin el-Mu'cemü'l-kebîr isimli eserinde bu rivayetin varlığını ifade ettikten sonra hadisin senedinde Ravh b. Salah'ın bulunduğunu, bu zatın ise İbn Adiy tarafından zayıf, İbn Hıbban tarafından da sika sayıldığını belirtir. Hakim'in de "sikadır, me'mûndur" dediğini nakleder. Bk. Mecma1, 11/256; III/IÛ8

d-Semure b. Ciindüb'den (Radıyallahü anh) benzer rivayet için bk. Heysemî, hadisin Taberânî'nin el-Mu'cemü'l-kebîr isimli eserinde nakledildiğini belirttikten sonra hadisin senedinde zayıf sayılan bazı râvîlen'n bulunduğunu, Bezzâr'in zayıf bir senedle rivayet ettiğini ifade etti. Bk. Mecma\ H/256

e-Yezid b. el-Ahnes'den (RadıyaUahu anh) benzer rivayet için bk. Taberânî, el-Mu 'cemü 'l-evsat, III/375, H.no:2271; el-Mu 'cemü 's-sağir, 1/93. H.no: 125: Müsnedü 'ş-Şâmiyyîn, U/214, H.no:1212; Heysemî, hadisin Taberânî'nin el-Mu'cemü't-kebîr ve el-Mu 'cemü 'l-evsat isimli eserinde nakledildiğini ve râvîlerinin de sika olduklarını ifade etti. Bk. Mecma',11/256:111/108

f-Ebû Said el-Hudrî'den (Radıyallahü anlı) benzer rivayet için bk. Ebû Ya 'lâ, (1/340, H.no: 1085; Heysemî, hadisin Ebû Ya'la tarafından sahih ricaliyle nakledildiğini, bir benzerinin de Bezzâr tarafından rivayet edildiğini belirtir. Bk. Mecma\ 11/256-257; 111/108.

Hasen: Müsned, III/I57, H.no: 12537: Deylemî, Firdevs, IV/134, H.no:6418; Râmehurmuzî, Emsâlü'l-hadîs, s.87, H.no:51; Heysemî, "Hadisin senedinde Rişdîn b. Sa'd var, bunun hakkında delil getirilip getirilmeyeceğinde ihtilaf bulunmaktadır. (Rişdîn b. Sa'd için bk.31/73.hadis) Enes'in (Radıyallahü anh) talebesi Ebû Hafs (Ömer b. Abdullah) ise meçhuldür," der. Bk.Mecma\ 1/121, 1/201; Münzirî de aynı kanaati taşıdığını belirtir. Bk.Terğlb, 1/56, H.no:12S.

İlim

karada   vedenzt kaybolduğunda ise

^ 5y       >  f^zünde (parlayan)   y[,d,z,ara benzer kl

 ^ft  °   - ^   y°'   bU'UnUr'   yildlZlar  rehberler/kılavuzlar bile yollarını kaybeder."

Heysemî'nin Rişdin için "zayıftır' dediği yerler için bk. Mecma', 1/60, 89, 214, 265; V/294, 295, 328; VI/13; Vl/319; VÎI/52, 78; VIII/46, 81; IX/79; Heysemî, eserinin bazı yerlerinde ise "seyyİü'I-hıfz (hafızası kötü)" (1/266); ''kendisiyle delil getirilip getirilmemesi hususunda ihtilaf vardır" (IX/70); ''ekseriyet zayıflığına hükmetti" (1/58, 209; VIII/223); "münkeru'i-hadis" (I/İ19); "cumhur, zayıflığı Üzerinde görüş beyan etti; ancak sika sayan da olmuştur'' (1/160); "Heysem b. Hârice ve bir rivayete göre Ahmed b. Hanbel sika; diğerleri zayıf saymıştır' (f/242:  V/274): "Heysem  b.  Hârice sika saydı; Ahmed b.  Hanbel  ise "Rikâk/zühd hadislerinde herhangi bir beis yoktur" dedi; fakat cumhur zayıf saydı" (U/74; V71I8); "Rikâk/zühd hadislerindeki rivayetleri hasendir"(X/31) "zayıftır, ancak amellerin faziletleri (Rikâk/zühd hadisleri) İle ügili rivayetleri kabul edilir" (X/I23, 156); "hakkında tenkit var; ancak bazıları sika saymışlardır" (11/24; 111/172, 239); "hakkında tenkit var" (11/301; 111/20); "baskın olan görüşe göre zayıftır" (VU/203); "sika sayıldığı hâlde zayıftır' (IV/166. 300; V/25, 58, 101, 162; VII/I45); "zayıftır, mütâbaatlarla kuvvet kazanır" (V/290); "sika sayılmıştır" (IX/I36)gibİ ifâdelerle Rişdin'i tanıtır.

Bûsirı de Rişdin'in zayıf olduğunu ifade eder. Bk.Afisbâhu'z-zücâce, İ/60, 67, 76; Bûsirî, Rişdin'i zayıf sayan âlimlerin isimlerini de verinibn Maîn, Ebû Hatim er-Râzî, Ebû Zür'a, Nesâî, îbn Hibbân. Cüzcânî, İbn Yûnus, Jbn Sa'd, Ebû Dâvûd, Dârekutnî ve diğerleri. İbnü'l-Cevzî ise Rişdin'in neslinin de zayıflıkla temayüz ettiğini söyler: Oğlu Haccâc, torunu Muhammed b. Haccâc, torunun oğlu Ahmed b. Muhammed...Bk. Bûsirî Misbâhu'z-zücâce, IH/124; İbnü'l-Cevzî, el-Ilelü'l-mütenâhiye, I/1I5, 354; U/653, 939; İbn Ebî Hatim er-Râzî, Ifel, 1/44; İbnü'l-Cevzî, Ahmed b. Hanbel ve Fellâs'ın da bu zâtı zayıf saydığını ekler. Bk. el-Ilelü' 1-mutenahiye, 1/53-354; Fakat, Ahmed b. Hanbel kendi eserinde sika olduğunu vurgular. Bk. el-Ilel ve Ma 'rifetü 'r-ricâl, U/479, Trc.no:3145;

İbn Hacer, Rişdin'in zayıf olduğunu söyler ve Ebû Hâtim'in "İbn Lchîa'yı Rişdîn'e tercih ettiği" görüşünü nakleder. İbn Yûnus'un da: "Dininde sağlam biri idi. Sonradan gaflete düştü ve ihtilât etti." dediğini kaydetti. Bk. Takrîb, Trc.no: 1942. Zehebî ise Ebû Zür'a'nın "zayıftır" dediğini naklederek, hafızasının kötü olduğunu hatırlattı. Bk.Kâşif, Trc. no:I575. Tİrmizî, âlimlerin bu zatı, hafızasından dolayı zayıf saydığını söyler. Ek.Tinnizî. Cum'a,   17, H.no:513; Taharet, 40, H.no:54. (Ahmed Muhammed Şâkir ise Tirmizî'nin bu hadisinin haşiyesinde, zayıflığının tartışılabileceğini ifade etti.) Tirmizî'nin Sünenincie bu zâtı zayıf saydığı hadisler için bk.Sifatü cehennem, 4, H.no:258I, 2584; 10, H.no:2599; Kıraat, I, H.no:2930; Tirmizî, Rişdîn b. Sa'd'ın yer aldığı bir hadis için de "hasen-garib'' hükmünü verir. Bk.Birr, 31, H.no: 1949; Tefsir. 9/9. H.no:3093. Bir hadiste ise sadece "hasen" hükmünü verir: Deavât, 64, H.no:3476. Senedde yer aldığı hâlde herhangi bir hüküm vermediği de olur. Bk.Kader, 16, H.no:2153. Yahut "garib'" demekle yetinir. B^Fiten, 79, H.no:2269; Sıfatü'l-cenne, 8, H.no:2540; 23, H.no;2562; Tefsir, 56/3, H.no:3294; 70/1, H.no:3322 (Fakat bu r"vâyet:   Sıfatü  cehennem,  4,  H.no:258I   ile aynı  olduğu  hâlde  orada zayıf olduğunu söylemişti)

Suyûtî, hadisin hasen olduğuna işaret etti. Bk.el~Câmiu 's-sağîr, H.no:2441. Bennâ da bu kanaatte olduğunu, Suyûtî'nin hükmünü vererek yansıtmaya çalışır. Bk.Bülûğu 'l-emânî, 1/145.

3/200-Ebû Mûsâ el-Eş'arî'den (Radıyaiiahü anhy.

Rasûlullah (SaUaUahu aleyhi ve sellem) ashabından birisini göndereceğinde derdi ki:

"İnsanlara müjdeler verin/sevdirin, nefret ettirmeyin! Kolaylaştırın, zorlaştı rmayın!"

Peygamberimiz (Saiiaiiaha aleyhi ve sellem) şöyle devam etti:

"İzzet ve celâl sahibi olan Allah'ın beni gönderdiği hidâyet ve ilim, bir yağmura benzer ki bir kısım toprak onu içine çeker ve orada birçok otlar, çayırlar çıkar.

O toprakların bir kısmı da çoraktır/çukurdur, suyu üstünde tutar, izzet ve celâl sahibi olan Allah, onu insanlara faydalı kılar; biriken sudan

Sened: iVJ ^ 'Je- n'J ^ı J> jJ'J 'ji- ccı Jf uıü- xJ^ ^ «ısı jj j* ^ Ü—j -CS^- 'J- *uı ili ıiü-Sahih: Müsmd, IV/399, H.no; 19464; Hadisin ilk bölümü için bk. Müsned, IV/4I2, 19587 IV/417, H.no: 19630 (Bu rivayetler 19/216.hadiste zikredilecektir); IH/13i, H.no: 12273 ("ve eskinû" lafzıyla); III/209, H.no: 13109 (Bu iki rivayet ise Enes'ten -Radıyaiiahü anlı- sahicidir. Bunlar 19/216.hadiste zikredilecektir); Müslim, Cihâd, 6-8; Ebu Avâne, IV/2I5, H.no:6558; Ebû Dâvûd, Edeb, 17, H.no:4835; Ebû Ya'lâ, XIU/306, H.no:7319: Hadisin ikinci bölümü için bk. Buhârî, İlim, 20; Müslim, Fezâil, 15; Ebû Yala, XIII/296, H.no:7311; Nesâî, es-Sünenü 'l-kübrâ, 111/427, H.no:5843; Râmehurmuzî, Emsâlü 7-hadîs, s.28, H.no:12; Ibn Ebî Âsim, 11/437, H.no:903; Lâikûî, 1/78, H.no:87.

jlirn______________________________________________________________251

içerler, hayvanlarını otlatırlar, hem başkalarına su verir, hem de ziraatla uğraşır ve  topraklarını sularlar.

Bir kısmı da düz arazidir, toprağın üstü su tutmaz ve orada ot bitmez.

İşte bu örnekler, izzet ve celâl sahibi oian Allah'ın dinde anlayış/kavrayış sahibi kıldığı, ayrıca Allah'ın benimle gönderdiği vahiyden başkalarına öğretmek ve öğrenmek şeklinde faydalandırdığı kişinin misali ile bunlara itaat etmeyen, izzet ve celâl sahibi oian Allah'ın bana gönderdiğini de  reddeden  kişinin durumuna  benzemektedir."

4/201-Nâfî' b. Abdır I-Hâris'ten (Radıyaiiahü anhy, m

Hz. Ömer (Radıyaiiahüanh) ile Usfan denilen yerde, Mekke yönetiminde görevlendirdiği (Nafî ile) karşılaştı ve ona sordu: 'Bu vadide yaşayanların başına kimi bıraktın?' 'Onların yönetimini İbn Ebzâ'ya bıraktım.' ''Ibn Ebzâ ne (iş) yapar?' 'O, azad ettiğimiz kişilerdendir.'

Sened:   j^u J) ^ JZÂ ^>> J* ^ ufcı jıj> ii

Sahih: Müsned, 1/35. H.no: 232; Ma'mer b. Râşid, Xl/439; Müslim, SalâtÛ'l-mÜsâfirîn, 269; Ibn Mâce, Mukaddime, 16, H.no: 218; Dâriml Fezâilü'l-Kur'ân, 9, H.no: 2368; Ebû Nuaym, Müstahrec, II/412, H.no: 1850; Beyhakî, es-Sünenü l-kübrâ, 111/89, H.ııo:4904; Şuabü '/-îmân, H/549, H.no:2682; Ebû Ya'lâ, 1/186, H.no:211.

252_______________________________________________________İlim

'Kölelikten yeni kurtulmuş birini mi tayin ettinT

'(Fakat) o, Allah'ın Kitabını okuyan, ferâiz ilmini bilen389 ve onlarla

hükmeden bir kişidir.'

'(Güzel,) ben Peygamberimiz'in şöyle dediğini işittim;

"Şüphesiz Allah,    Kitabı(nın bilgisi) ile   bazı toplulukları yüceltir, diğerlerini de (cehaletlerinden/amellerinden dolayı) alçaltır."

5/202-Enes b. Mâlik'ten (Radıyaliahûcmhy. m

Yemenli bir grup Rasûlullah'ın (Satlaiiahü aleyhi ve seikm) yanma geldiler ve;

'Bize dini öğretecek birini gönder,' dediler.

Peygamberimiz (Saltaiiahu aleyhi ve seltem), Ebû Ubeyde b. el-Cerrah'ın (Radıyaiiahü anh) elinden tuttu ve onlara tayin etti, onlara şunu hatırlattı:

"Bu kişi ümmetin eminidir, (en güvenilir kimselerindendir.)"

NOT: Ayrıca Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh'm (Radıyallahü anh) "ümmetin emlnf olduğunu ifade eden müstakil hadisler de vardır.391

389  Ferâiz, miras ya da farzlar ilmidir.

390 Sened: ^ı^ı ^ıi 'j> îıL 'j ivii. \£%, vj- uâi.

Sahih: Müsned, III/146, H.no:12420. Benzer rivayet için bk. 111/175, H.no:12725; 111/286, H.no:13981; III/212, H.no:13150; III/125, H.no:12201; Buhârî, Âhâd, İ: Müslim, Fezâilii's-sahâbe, 53-55; Tirmizî, Menâkıb, 32, H.no:3796, (hasen-sahih); İbn Mâce, Mukaddime, 11, H.no:135; Tayâlisî, s.272, H.no:2038; Abd b. Humeyd, s.399, H.no:1345; Hâkim, Müstedrek, 111/299, Hn.o:5163; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/17, H.no:2I01; İbn Mes'ûd'dan (Radıyaltahü anh) şahidi için bk. Müsned, 1/414, H.no:3930; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, V/57, H.no:8196; Şâşî, 11/232-233, H.no:804.

391   İlgili rivayetler için bk. Müsned, III/133, H.no:12298; IH/189, H.no:12901; III/245, H.no: 13497; Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh'm (Radıyallahü anh) "ümmetin emini"" olduğunu ve diğer bazı sahabenin özelliklerini kısaca ifade eden hadisler için bk. Müsned, 111/184, H.no:12839; 111/281, H.no:13925;  Tirmizî, Menâkıb, 32, H.no:3790-3791,  (hasen-sahih); İbn Mâce, Mukaddime, U, H.no:154; Abdürrezzâk, XI/225, H.no:20387. Hz.Ömer'in (Radıyallahü anh)

6/203-Ubâde b. eS-Sâmİt'ten (Radıyaltahü anh): 392

Rasûlullah (Saitaiiahu aleyhi ve seltem) şöyle buyurdu: "Büyüklerimize   hürmet,   küçüklerimize   merhamet   etmeyen   ve âlimlerimizin konumunu kabul etmeyen kişi, benim ümmetimden değildir."

7/204-İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ):

393

bir vesîle ile Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh'ın (Radıyallahü anh) "ümmetin emmi" olduğunu vurguladığını ifade eden rivayet için bk. Müsned, 1/18, H.no: 108.

Sened: ^jiıiiJı j-i ^f 'j> ^si^ı ^\ 'J, iuıi j$"ji- ^j ^ı lSi. Ojjıi £*■£■

Hasen; Müsned, V/323, H.no: 22654; Hâkim,"Müstedrek, 1/211, Hn.o:421: Humeydî, 11/268, H.no:286, Makdisî, Muhtara, VIII/362, H.no:445; Heysemî isnadının hasen olduğunu söyler. Rk.Mecma', 1/127, VIII/14; Münzirî de bu görüştedir. Bk.Terğîb, 1/64, H.no:169. Çünkü senedinde Mâlik b. el-Hayr bulunmaktadır. İbn Hıbbân ve Hâkim "sika" kabul etmiş, Zehebî de Hâkim'in bu görüşünü onaylamış; İbnü'i-Kattân ise adaletinin sabit olmadığını söylemiş ancak herhangi bir cerh sebebini belirtmemiştir.

a-Enes'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Tirmizî, Birr, 15, H.no:1919, (Tirmizî, rivayetin garİb olduğunu belirttikten sonra, bu konuda Ebû Hüreyre, Abdullah b. Amr, İbn Abbas ve Ebû Ümâme'den -Radıyallahü anhüm- nakillerin bulunduğunu söyler);

b-Abdullah b. Amr b. el-Âs'tan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Ebû Dâvûd, Edeb, 58, H.no:4943; Tirmizî, Birr, 15, H.no:1920;

c-İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk. Tirmizî, Birr, 15, H.no: 1921;

d-Ebû Ümâme'den (Radtyallahü anh) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VIII/167, 236, H.no:7703, 7922.

Sened: *J'cf j±* ^ j. ^ 'J> *&'■&■ ^'J^ Jıî 'l)s£L.\ <S'£Â jû üu£- ısii-

Sahih: Müsned, 1/306, H.no: 2791; Tirmizî, İtim, 1, H.no:2645, (Hasen-sahîhtir. Bu konuda Hz. Ömer, Ebû Hüreyre ve Mııâviye'den -Radıyallahü anhüm- nakiller bulunmaktadır); Ûârimî, Mukaddime, 24, H.no:23I; Rİkâk, 1, H.no:2709; Makdisî, Muhtara, X/408-409, H.no:430-431; Taberâni, et-Mu'cemü'f-kebîr, X/323, H.no:10787.

254_____________________________________________________________ilim

Hz. Peygamber (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Allah kimin hayrını isterse, onu dinde fakih (doğru anlayış sahibi) kılar."

8/205-Muâviye b. Ebû Süfyân'dan (Radıyallahü anhy.394

Hz. Peygamber (Saiiatiaha aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Allah bir kişinin hayrını isterse, onu dinde fakih (doğru anlayış sahibi) kılar."

a-Hz.Ömer'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, IV/322, H.no:3288. Heysemî, Taberânî'nin bu rivayetinde zayıf olan İbn Lehîa'nın varlığına işaret etti. Bk. Mecma\ I/I21.

b-İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. İbn Ebî Şeybe, VI/240, H.no:31047 (mevkuf olarak); Bezzâr, V/İ17, H.no:I700; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, IX/İ5İ, H.no:8756; X/197, H.no:10445; Heysemî, Taberânî'nin ve Bezzâr'ın bu rivayetinin sika râvîlerle nakledildiğini ifade etti. Bk. Mecma', 1/121. Münzirî de isnadında bir bcisin olmadığını belirtir. Bk. Terğîb, 1/50, Rno:10I.

c-Enes'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Rebî' b. Habîb el-Ezdî, Müsned, s.31, H.no:25.

d-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi İçin bk. 9/206.hadisin tahrici.

e-Muâviye b. Ebû Süfyân'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 8/205 ve 10/207.hadislerin tahrici.

Senedi jj^-- y. ^ -^ '^ '^^ y. *^ ^'^i-î J^ «jX» jJı ^âJ iiİj- vijj- jıi ou* uîü-

Sahih: Miİsned, IV/92, H.no:16777. Benzer rivayet için bk. İV/93, H.no:16785; TV/96, H.no: 16821: IV/97, H.no: 16823; İV/98, H.no:16836 İV/99. H.no:i6852; İV/!01, H.norl6868; IV/92-93, H.no: 16782; IV/93. H.no:16793; IV/95. H.no:16803; IV/96, H.no:16817; IV/92, H.no: 16780; IV/93, H.no: 16792; IV/93, H.no:16789; IV/99, H.no:16852 ("innemaene hazin"' ilaveli rivayet); Mâlik, Mııvatta', Kader, 8; Buhârî, İlim, 13; İ'tisâm, 10; Farzu'l-humus, 7; el-Edebü'l-müfred, s.232, H.no:666; Müslim, Zekât, 98-100; Rebî' b. Habib el-Ezdî, Müsned, s.31, H.no:26; İbn Ebî Şeybe, VI/240, H.no:31045~31046; İbn Mâce, İlim, 17, H.no:22l; Dârimî, Mukaddime, 24, H.no:230, 232; Heysemî, Mevârid, 1/49, H.no:82; Ebû Nuaym, Müstahrec, III/106-107. H.no:2313, 2316: Taberânî, Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 1/158, H.no:257; 1/240. H.no:428; 1/431, H.no:758; 11/154, H.no:1095; 11/159. H.no:! 106; el-Mu 'cemü'l-evsat, 11/117, H.no:1436; V1I/42, H.no:6794; VIII/58, H.no:7957: IX/273, H.no:8614: DC/328, H.no:8766; el-Mu'cemü'l-kebîr, XIX/321, 329, 330. 338. 342, 344, 348, 367. 369, 371. 385. 386, 389, 391, 395, H.no:729, 755-756, 782-786, 792, 797, 810. 860, 864, 867, 871, 904. 906, 911, 912, 918, 929; Ebû Ya'lâ, XIII/371, H.no:7381; (Heysemî, Taberânî'nin rivayetinde müphem râvınin ve Ebû Ya'la'nın rivayetinde ise zayıf sayılan Velid b. Muhammed'ın bulunduğunu ifade etti. Bk. Mecma\ 1/183) Abd b. Humeyd. s.156, H.no:412; Kudâl Müsnedü'ş-şihâb, 1/225, H.no:346; 11/95, H.no:954; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, U/264. H.no:1702;IV/226,H.no:4870

9/206-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh):395 Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Allah kimin hayrını isterse , onu dinde fakih (doğru anlayış sahibi) kılar. Ben ancak taksim edenim, asıl ihsan sahibi Allah'tır."

■.ifî.- !*?■       10/207- Muâvİye b. EbÛ SÜfyân'dan (Radıyallahü anhümây. 3%

Hz. Peygamber (Saiiaiiahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

"İzzet ve celâl sahibi Allah, bir kişinin hayrını isterse , onu dinde

fakih (doğru anlayış sahibi) kılar."

(Abdullah b. Ahmed b. Hanbel dedi ki: Şu gelen kısmı da babamın

kitabında kendisine yazdırılmış metni, onun el yazısıyla bir önceki cümleye

Sened:

Sahih: Müsned, 11/234, H.no: 7193 (uzun bir hadisin son bölümü): Ma'merb. Râşid, XI/403; İbn Mâce, Mukaddime, 17, H.no:220; Ebû Ya'lâ, X/238, H.no:5855; Mu'cem, s.38. H.no:2; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, III/425, H.no:5839; İshâk b. Râhûye, 1/400, H.no:439; Kudâî, Müsnedü'ş-şihâb, 1/224, H.no:345; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VI/319, H.no:5424; el-Mıt'cemü's-sağîr, 11/76, H.no:810. Heysemî, Taberânî'nin bu rivayetinin sahih ricaliyie nakledildiğini ifade etti. Bk. Mecma', i/121. 96 Sened: y_J^- Jh j- 4^ j *&■ ü* '^- 'J- '^- \?fe- jıi ^jj CjS~

Sahih: Müsned, IV/96, H.no: 16817-16818; İbn Ebî Âsim, 11/503. H.no:!056; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XIX/339, 366, H.no: 785, 861. Heysemî, Cebele b. Atıyye hariç, hadisin sahih ricaliyie nakledildiğini, bu zâtın ise sika olduğunu ifade etti. Bk. Mecma', V/217. Ayrıca 8/205.hadisin tahricine bk.

256______________________________________________________ÜÜÜ

bitişik olarak buldum. Ancak babam bu kısmı  bana okudu mu, yoksa okumadı mı, tam bilemiyorum:)397

"Kim (vahyi) dinler ve itaat ederse, artık aleyhine bir delil bulunmaz. Kim de vahyi dinler ve itaat etmezse, onun lehine (tezkiye eden) bir delil bulunmaz."

§Muâviye b. Ebû Süfyân 'dan (Radıyallahü anhümâ) rivayet edilen benzer mükerrerler:

a-Ma'bed el-Cühenf den:39S

MuaVİye  (Radıyallahü anh) RaSÛlullah'tan  (Sallallahü aleyhi ve sellem)  nadir

olarak nakilde bulunurdu. İşte şunlar, onun bir toplulukta Rasûlu İlah'tan naklettiği rivayettir:

"Allah kimin hayrını isterse , onu dinde fakih (doğru anlayış sahibi) kılar. Dünya malı taze bir yemiştir, kim onu hakkıyla alırsa kendisine bereketli olur. Birbirinizi (gereksiz yere ya da yanında) övmekten kaçının, çünkü bu iş boğazlamaktır/helâk etmektir."

397  Bu şekildeki hadisler, vicâde şeklindeki rivayetler olarak değerlendirilir.

398  Müsned, IV/92, H.no:16780; IV/93, H.no:I6789; IV/98-99, H.no: 16845; Taberânl, el Mu 'cemü 'l-kebîr, XIX/350, H.no: 815; Beyhakî, Şuabü 'l-îmân, VII/280, H.no:10307

b-Yezidb.el-Esam'dan:399

MuaVİye b. EbÛ Süfyan'in (Radıyallahü anhümâ), RaSÛlullah'tan (Sallallahü

aleyhi ve sellem) bir hadis naklettiğini işittim. İşte şu hadisi dışında, kendisinden başka bir rivayet de duymadım:

"Allah kimin hayrını isterse , onu dinde fakih (doğru anlayış sahibi) kılar. Kıyamet gününe kadar (her dönemde) Müslümanlardan, hak (doğruluk için) mücadele eden ve saldırganları mağlûp eden bir topluluk mutlaka bulunacaktır."

: Jli

biri

c-Muhammed b. Kâ'b el-Kurazî'den:4m Muaviye (Radıyaiiahü anh) minberde:  ^^İ5        ^'T' en9elle^ek ve engellediğine de verecek

 katmdaf^H C      ^ ^ '' ǰCUklan ve mevkM ile "9"') nasîbi/şansı  katında fayda vermez.™ Allah kimin hayrını isterse , onu dinde fakih

 Kla:T dGdİ Ve bU CÜmleleH RasûIuIlah'tan  " minberde duydum, diye ekledi.

 . ».no: 7505

,H:no 787  salih ameli yanında Allah'ın fazlı ve rahmeti fayd

 a verir.

d-Muaviye (Radıyaiiahü ani?) dedi ki:402

Hz. Ömer (Radıyaliahn anh) dönemi dışında size gelen hadislerde titiz davranın, (iyi inceleyin!) Çünkü Ömer bu konuda, izzet ve celâl sahibi olan Allah'tan en çok korkan kişiydi. Ben Rasûlullah'ın (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim:

"Allah kimin hayrını isterse, onu dinde fakih (doğru anlayış sahibi)

kılar."

Şunu da işittim:

"Ben hazine sorumlusu (gibiyim). Veren ise sadece izzet ve celâl sahibi olan Allah'tır, Kime gönül hoşluğu ile bir şey verdiysem, bu ona bereketli olur. Kime de aç gözlü olması ve böyle istemesinden dolayı verirsem, 'bu yiyen ama doymayan bir kişiye benzer, (ona bereketli olmaz.)"

Ayrıca şunu işittim:

"Ümmetimden, hakkı savunan bir topluluk her zaman bulunacaktır. Onlar diğer insanlara boyun eğdirdikleri hâlde hiç kimse onlara karşı gelemeyecek ve bu (hakimiyet) Allah'ın takdir ettiği süre bitinceye kadar devam edecektir."

402 Müsned, IV/99, H.no: 16921; Müslim, Zekât, 98; Ebû Avâne, IV/506, H.no:7504; Taberânı, el-Mu 'cernü 1-kebîr, XIX/370, H.no: 869

• i   Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve seitem) şöyle dediğini işittim:

"Allahım! Senin verdiğini engelleyecek ve engellediğine de verecek biri yoktur. Kişiye (dünya malı, çocukları ve mevkii ile ilgili) nasîbi/şansı senin katında fayda vermez. Allah kimin hayrını isterse , onu dinde fakih (doğru anlayış sahibi) kılar. Kadınların en hayırlısı deveye binendir. Kureyş kadınlarının salih olanı ise eşine ait malı gözetip koruyan ve çocuğuna da küçüklüğünde şefkatli davranandır."

U/208-Câbir b. Abdullah'tan (Radıyaıiahüanhy. m

 İkİnCİ böIü™ Eb* Hürcyre'den (RadyaUahü

 TS        o^o                 ; fI/275' Rn°: 769* "*». Rno: 8227; H/393

u      ^ I?'' IIM69' Rn°: 10°i6; II/502' Rno:  10473; Hemmâm b

^y^eSr        S   VH/293    H

 S                             ^,   VI/409

 ; Ahmede*&ybâ»î V/459' H.no:3I50; Deyieml

 (R*hyaUahü ank) şahidi için

Sahih: Müsned, III/367, H.no: 14886. Benzer rivâveî için ht mnvı  u      ı««-ft sahh ricâliyle naklettiğini belirtir. Bk. Mecma' Vni-122   ^^^ H-no:l5°3°;

U         Sd'den <Rad»oll*>* "**> ^hidi için bk.Hâkim, Müstedrek, IH/271,

260_________________________________________________________İlim

Hz. Peygamber (Sailaiiahü aleyhi ve seîîem) şöyle buyurdu: "İnsanlar   çeşitli    madenler   gibidir.    Cahiliyede    (toplum    için) kıymetli/üstün  olan  kişiler,  eğer  İslâm  döneminde  dinde fakih  (doğru anlayış sahibi) olurlarsa,  bu dönemde de kıymetli/üstün olurlar."

12/209-Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyaliahüanh)\405

Rasûlullah'ın (Sdiaiiahü aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim: "Âlimin üstünlüğü, ayın diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir. Âlimler Peygamberlerin  varisleridir.  Peygamberler ne dinar bıraktılar ve  ne de dirhem.  Geride  bıraktıkları  sadece  ilimdir.   Kim  de  bu  ilimden  istifade ederse, çok şanslı demektir."

b-Ebû Hüreyre'den (Radıyaliahü anh) şahidi için bk.II/257, H.no:7487; H/260, H.no:7534; 11/391, H.no:9056; 11/431, H.no:9533; 11/438, H.no:9618; 11/485, H.no:10244-10246: H/498, H.no:10418; 11/524-525, H.no:10737; 11/539, H.no: 10898; Buhârî, Menâkıb, 1; Müslim, Bur, 160; Fezâilü's-sahâbe, l99;Fezâil, 168; Şafiî, Swue«, s.351, H.no:445; Tayâlisî, s.324, H.no:2476; Dârimî, Mukaddime, 24, H.no:229; Şâşî, 1/279; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, VI/367. H.no:ll249; Beyhaki, ŞuabüUmân, 11/264, H.no:1701; Ebû Ya'tâ, X/457-458, H.no:6070; XI/438, H.no:6562; Humeydî, 11/451, H.no:1045; îshâk b, RâhÛye. 1/169, H.no: 116; 1/226, H.no:183; 1/436, H.no:505; Kudâî, Müsnedü'ş-şihâb, 1/145, H.no: 196; 1/354, H.no:606; Taberânî, el-Mu'cemü't-evsat, 1/217, H.no:704; Deylemî, Firdevs, IV/300, H.no:6880.

c-Zeyd b.  Ebî Attâb'ın nakline göre Muâviye'nin (Radıyaliahü anh)  hutbeden naklettiği ilgili bölüm için bk. Müsned, IV/101. H.no: 16868; İbn Ebî Şeybe, Vl/402. FI.no: 32387; Ebû Amr Osmfin ed-Dânî, es-Sünenü'l-vâridefı'l-fıten, 11/486, H.no: 195. Sened: ı'^- J^ tıi-j 'J, 1—*U- uı jj% 'J> iü*^ Cji-

Hasen: Müsned, V/196, H,no: 21612; Tirmizî, İlim, 19, H.no:2682; Ebû Dâvûd, İlim, 1, H.no:3641-3642; İbn Mâce, Mukaddime, 17, H.no:223; Dârimî, Mukaddime, 32, H.no:349; Ebû Hanîfe, Müsned, s.57; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, 11/362-363, H.no:1696-1697; MuhâmiH. Emâlî, s.330, H.no:354; Taberânî, Müsnedü 'ş-Şâmiyyîn, 11/224, H.no:1231; Beğavî, Şerhu's-sütrne, 1/275, H.no:129 (garib); Deylemî, Firdevs, 111/74, H.no:4207. Hadisin hasen olmasının sebebi; İbn Hibbân'ın "Sikât" isimli eserinde yer almasına rağmen Kesir b. Kays hakkında birtakım olumsuz ifadelerin bulunuşu ve Asım b. Raca' b. Hayve hakkında da ihtilafın varlığı... Bazı rivayetlerde Kays b. Kesir, bazılarında ise Kesir b. Kays olarak râvînin is"1' zikredilmektedir. Cerh ve ta'dîl kitaplarında da her ikisinin de kullanıldığı ifade edilmektedir. Bir sonraki hadisin tahririne bk-13/210

İlim

----------------_________________________         261

ilim İçin Yolculuğa Çıkmanın Önemi

Allah Teâlâ buyurdu-

;                                  her şeye hâkrm oldu'bunu

262_______________________________________________________İlim

13/210-Kesîrb. Kays'tan:406

Bir  kişi   Medine'den   yola  çıktı   ve   Dımeşk'te   bulunan   Ebu'd-Derdâ'nın (Radıyallahü anh) yanına geldi, aralarında şu konuşma geçti:

'Ey kardeşim, seni buralara getiren nedir T

'Bana ulaşan senin Rasûlullah'tan (Satiallahü aleyhi ve seiiem)    rivayet ettiğin bir hadis (beni buralara getirdi).'

''Sen şimdi buraya ticaret için gelmedin miT

'Hayır.'

'Ya da herhangi bir ihtiyacın için gelmedin miT

'Hayır.'

'(Buraya), sadece o hadisi almak için mi geldin?"

'Evet.'

'{O hâlde dinle,) ben Rasûlullah 'in (Saiiatlahu aleyhi ve sellem) şöyle dediğini işittim:

"Kim ilim öğrenmek için yola çıkarsa, Allah onu cennete giden yola çıkartır. Melekler ilim talibini sevdikleri için kanatlarını (onun ayakları altına) sererler. Sudaki balıklar da dahil göklerde ve yerde bulunan her şey onun için istiğfar eder. Âlimin âbide üstünlüğü, ayın diğer yıldızlara olan üstünlüğüne benzer. Âlimler Peygamberlerin varisleridir. Peygamberler ne dinar bıraktılar ve ne de dirhem. Geride bıraktıkları sadece ilimdir. Kim de bu ilimden istifade ederse çok şanslı demektir."

Sened: î^- J> <S

Hasen: Müsned, V/196, H.no: 21612; Tirmizî, İlim, 19, H.no:2682; Ebû Dâvftd, İlim, I, H.no:3641-3642; İbn Mâce, Mukaddime, 17, H.no:223; Dârimî, Mukaddime. 32, H.no:349; Ebû Hanîfe, Mûsned, s.57; Beyhakî, Şuabü'1-îmân, 11/362-363, H.no:I696-1697; Muhâmiiî, Emâlî, s.330. H.no:354; Heysemî, Mevârid, 1/176-177. H.no:80; Taberânî, Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 11/224, H.no:l231; Beğavî, Şerhu's-sünne, 1/275, H.no:129 (garib); Deylemî, Firdevs, 111/74, H.no:42Û7. Hadisin hasen olmasının sebebi bir önceki (12/209) hadisin lahricinde zikredildi.

Ayrıca Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Tirtnizî, İlim, 2. H.no:2646, (hasen): 16/213.hadisin tahricine bk. İbn Hıbbân'ın senedinde Âsım'ın hocası Dâvûd b. Cemil. O'nun da hocası Kesir b. Kays olarak geçer. İbn Ebî Hatim, Dâvûd b. Cemil hakkında herhangi bir cerh ve ta'dîlde bulunmamıştır. Bu râvîyİ İbn Hacer zayıf (bk.Takrîb, Trc.no: 1778); Zehebî de sika kabul eder (bk,Kâşif, Trc.no: 1433). Kesir b. Kays hakkında da aynı hükmün verildiğini görüyoruz. Ayrıca İbn Hacer, "Kesjr" İsminin daha çok kullanıldığım ifade eder: (bk. Takrîb, Trc.no:5624; Kâşif. Trc.no:4644). Âsim b. Recâ hakkında ise, Zehebî "suveylih" (salih sayılabilir) hükmünü tercih ederken (bk. Kâşif, Trc.no:2499); îbn Hacer. "sadûktur, ama hata yapabilir," der. Bk. Takrîb, Trc.no:3058

14/211-Zirb. Hubeyş'den:407

Safvan b. Assai el-Murâdî'ye (Radıyallahü anh) gittim ve mestler üzerine mesh etmeyi sordum. Bana dedi ki: ''Seni buraya ne getirdi?' 'İlim talebi' dedim. 'Sana bir müjde vereyim mi?' dedi ve şu hadisi Rasûlullah'tan

(Sallallahü aleyhi ve sellem) rivayet ettİ:

"Melekler,   ilim   talibinin   çalışmalarını   sevdikleri   için   kanatlarını (onun ayakları altına) sererler..."

(...önceki hadiste geçen lâfızları da nakletti.)

407 o                 ,■-„.,,,                             <--,,=        -

aened: yj^ ^ ^m. ır^ı tx. Jm iUi- ûji

Sahih: Müsned, IV/239, H.no: 18007, Benzer rivayet için bk.IV/239-240, H.no:18011-18013; IV/240, H.no: 18016, IV/241, H.no: 18018. Abdürrezzâk, Musanmf, 1/205, H.no:795; Şafiî, s. 17; Ümm, 1/34-35; Tayâlisî, s. 160, H.no:1165; İbn Ebî Şeybe, 1/162. H.no: 1867; V/2S4, H.no: 26112; Ebû Dâvûd, ilim, 1, H.no:3641; Tirmizî, Deavât, 98, H.no: 3536. (hasen-sahih); NesâJ, Taharet, 113, H.no:I58; İbn Mâce, Mukaddime, 17, H.no:226 (Bûsirî, son döneminde ihtilât eden Âsim b. Ebi'n-Necûd - Âsim b. Behdele- haricinde diğer râvîlerin sika olduğunu ifade eder); Dârimî, Mukaddime, 32, H.no:369; Îbnü'l-Mübârek, s.387, H.no:1096; Heysemî, Mevârid, 1/174-175, H.no:79; Humeydî, 0/389, H.no:881; Saîd b. Mansûr, Sünen, V/119, H.no:940; Dârekutnl 1/197, H.no: 15; Hâkim, I/180.H.no:341; Makdisî, Muhtara, VII1/32-34. H.no: 23-26; VIII/36, H.no: 29; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VIII/55-60, H.no:7349-7365. Heysemî, Taberâni'nin rivayetinde zayıf sayılan Abdulkerim b. Ebü'l-Mehârik'in bulunduğunu belirtir. Bk.Mecma\ 1/123. Âsim b. Behdele -îbn Ebi'n-Necûd- hakkında İbn Hacer: "Sadûktur, ancak bazen hata yapar. Kırâatta delildir. Buhârî ve Müslim'in râvîleri arasında bir başka râvî ile destekli olarak yerini alır." (Bk. Takrîb, Trc.no:3054) Zehebî ise, "Sıka sayılır. Ancak Dârekutnî hafızasında biraz problemin bulunduğunu söyler" demiştir (bk. Kâşif, Trc.no:2496).

15/212-Abdullah b. Büreyde'den:408

Rasûlullah'ın (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) ashabından biri Mısır'da bulunan Fadâle b. Ubeyd'in (Radıyaliahuonayanına gitti, o devesini yemliyordu. Ona:

'Seni ziyaret etmek için gelmedim. (Bilâkis) Rasûlullah'ın bana ulaşan bir hadisi için geldim, umarım ki bu konuda sende bir bilgi vardır' dedi ve Fadâleyi biraz saçları dağınık olarak görünce sordu:

'Bu bölgenin yöneticisi olduğun hâlde, neden seni saçları dağınık görüyorum?'

'Rasûlullah 'bizi fazla süslenmekten nehyetti' dedi ve onun yalın ayak olduğunu görünce sordu:

'Sen neden yalın ayak dolaşıyorsun?'

'Rasûlullah bize bazen yalın ayak yürümemizi emretmişti...'

Sened: lşXJ*^ ^'^ Ju ■HjjL» j/ J^ji £^~

Sahih: Müsned, VI/22, H.no: 23851; Ebû Dâvûd, Teracciil, 1, H.no:4I60; Nesâi, Zînet, 7 H.no:5055; Ahmed eş-Şeybâm, V/350, H.no:2929; Beyhakî, Şuabü 1-îmân, V/227, H.no:6468 Bennâ, senedinin ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bulûğu 't-emânî, 1/151.

265

16/213-Ebû Hüreyre'den (Radıyaliahu anhy. 409

"Kim ilim öğrenmek için yola çıkarsa Allah ona cennete giden yolu kolaylaştırır. "

§Ebû    Hüreyre'den    (Radıyaliahu   anh)   başka   tarikle   gelen    hadis

şöyledir:

410

409  c,        ,

Sened:

Sahih: Müsned, 11/325, H.no: 8299; Tirmizî, İlim, 2, H.no:2646 (hasen); Ebû Dâvûd, İİim, 1, H.no:3643); Hâkim, 1/165, H.no:299-300; ibn EbîŞeybe, V/284, H.no:26117. Suyûtî, hadisin "hasen" olduğuna hükmeder (bk.el-Câmiu 'ssağîr, H.no:8756); Münâvî ise, hadisin Müslim'de geçtiğine dikkat çekerek (Müslim, Zikir, 38) bu hükmü Suyûtî'nin bir zuhûlü olarak değerlendirir {bk.Feyzu'l-kadîr, VI/200). Ayrıca İbn Abbas'tan (Radıyaliahu anhümâ) şahidi için bk.İbn EbîŞeybe, V/284, H.no:26114. Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyaliahu anh) şahidi içinde 12-13/209-210. hadislerin tahricine bk.

410  Müsned, U/252, H.no: 7421; Benzer rivayet için bk. 11/274, H.no: 7687; 11/296, H.no: 7929; 11/404, H.no: 9220; 11/500, H.no:  10444; Müslim, Zikir, 38; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, Vl/27, İbn Hıbbân, 11/119-120, H.no:84, (Heysemî, Mevârid, 1/173. H.no:78); İbn Mâce, Mukaddime, 17, H.no:225; Ebû Nuaym, Hılye, VIII/119.

266______________________________________________________________________ÎÜE2.

Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu:

"Kim bir mü'mini dünya sıkıntılarından kurtarırsa Allah onu kıyamet günü sıkıntılardan kurtarır.

Kim bir Müslümanın hatasını örterse Allah da onun dünyada ve âhirette hatasını  örter.

Kim bir fakire/borçluya kolaylık sağlarsa Allah da ona dünyada ve âhirette kolaylık sağlar.

Kul  kardeşine yardımcı olduğu sürece Allah da onun yardımcısı

olur.

Kim ilim öğrenmek için yola çıkarsa Allah ona cennete giden yolu

kolaylaştırır.

Bir topluluk Allah'ın evlerinden birinde toplanır, Allah'ın kitabını okur ve anlamaya çalışırlarsa, mutlaka üzerlerine huzur iner, kendilerini rahmet kuşatır, etraflarını melekler sarar ve Allah onları katında (hayırla)

anar.

Kimin ameli kendisini geri bırakırsa, nesebi onu hızlandırmaz/öne

geçirmez."

* İlim Öğrenmeye Teşvik ve Öğreticinin Hareketleri

Allah Teâlâ buyurdu:

'... Allah, sizden iman edenleri ve Mim sahiplerini (yüksek) derecelere yükseltir. (Untmayın,) Allah her yaptığınızdan haberdardır.' (Mücadile 58/11)

267

17/214-Iyâzb. Hımâr el-MÜcâşİî'den (Radıyaiiaha anhy.

Rasûlullah (Saiiaiiahu akyhive sellem) bir hutbesinde şrtyie konuştu: "İzzet ve celâl sahibi Allah, bana bugün öğrettiği sizin bilmediğiniz

bir (bilgiyi) size de öğretmemi emretti ve şöyle buyurdu:

'Kullarıma bağışladığım her nimeti, kendilerine  helâl

kıldım.'"

NOT: Haram kılman şeyler bağışlanan nimetler emsinden değildir. Zira Allah onların kullanılmasına ve yenmesine izin vermemiştir.

§Bu hadis, yine Iyâz b. Hımâr el-MücâşiVden (Radıyaüahn anh) şöyle rivayet edilir?12

Sened:   «w x£- 'J, Lj^Li ^

Sahih: Müsned. IV7266, H.no: 18255; Benzer rivayet için bk. IV/266, H.no: 18254; IV/266, H.no: 18256; IV/I62-163, H.no:17420; IV/162, Rno:17414-17415; Müslim, Cennet, 63-64; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, V/26, H.no:8070-807I; Bezzâr, VIII/419, H.no:3491; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebir, XVII/358, H.no:987; XVII/360, H.no:992; XVII/362, H.no:996; el-Mu 'cemü 'l-evsat, III/206, H.no:2933.

Hakîm el-Esrem, Tİrmizî'nin Süneninde bir yerde (âdet kam gören kadına yaklaşan kimse ile ilgili hadiste) zikredilir. Tirmizî o hadis için: "Muhammed (Buhâri) bu hadisi senedi sebebiyle zayıf saydı" der. Bk.Tahâret, 102, H.no:l35. Tirmizî, isim zikretmeksizin böyle bir değerlendirme vermektedir. (Buradaki zayıflık:Ebû Temîme'nin, Ebû Hüreyre'den hadis işilmemesidir. Bk.et-Târîhu'1-kebîr, 111/16, Trc.no:67; Ibn Adiy, Kâmil, H/219. Trc.no:403; Ukaylî. Duafâ, 1/317, Trc.no:391) Ahmed Muhammed Şâkir o hadisin haşiyesinde, İbn Ebî Şeybe'nin İbnü'l-Medînî'ye Hakîm ei-Esrem'in nasıl biri olduğu sorulduğunda "bize göre sikadır1 cevâbının verildiğini nakleder, Ebû Dâvûd ve İbn Hıbbân'm (bk.Sikât, VI/215, Trc.no:7432) bu zâtı sika saydıklarını belirtilerek hadisin sahih oluşunu isbât eder. Nesâî, bu râvî için: "bir beis yoktur" derken, îbnü'I-Mcdînî: "Bu şahıs bizi âciz bırakmıştır" der. Bk.İbn Ebi Hatim er-Râzî, et-Cerhu ve 't-ta 'dil, UT/208, Trc.no:909; Mizzî, Tehzîbü l-kemâl, VII/207. Trc.no:1465; Zehebî, Mîzânü'l-i'tidâl, 11/355, Trc.no:2231; İbn Hacer, Tehzîb, 11/388, Trc.no:7864; İbn Hacer, "fîhi lîn" ifadesini kullanır. Bk.Takrîb, Trc.no:1481; Zehebî ise, "sadûkuır" der. Bk.Kâşif, Trc.no: 1208; Görüldüğü gibi, Hakîm el-Esrem hakkında birtakım olumlu olumsuz tenkitler yapılmıştır. Fakat hadis, mütâbîleri ile sahih mertebesine yükselir. 412 Müsned, IV/162, H.no:17414-17415

Hz. Peygamber (Sallalfohü aleyhi ve seitem)AU bir gün hutbede şöyle konuştu: "İzzet ve celâl sahibi olan Rabbim, bana bugün öğrettiğini size de öğretmemi emretti ve şöyle buyurdu:

'Kullarıma bağışladığım her nimeti kendilerine helâl kıldım. Ben bütün kullarımı Hanîf (tevhidi kabul edecek şekilde) yarattım. Ancak şeytanlar, onların yanlarına gelir ve (doğru olan) dinlerinden uzaklaştırır, benim helâl kıldığımı haram, haram kıldığımı da helâl kılarlar ve ben yetki vermediğim hâlde şirk koşmayı emrederler'

Yahya b. Said, Şu'be yoluyla Katade'den rivayet etmekte ve hadisin bir bölümünü işittiğini bildirmektedir. Affan, Hemmam'ın rivayetinde; 'çok ahlâksız kişi1 cümlesinin bulunduğunu nakleder, ayrıca 'yalancı ve cimriyi' de ekler.

İlim________________________________________________________269

İzzet ve celâl sahibi olan Allah yeryüzü ehline bakar, Arap olan ve olmayanları bırakır, ancak Ehl-i kitap'tan bazı kişilere şöyle hitab eder:

'Seni ve senin sebebinle başkalarını, imtihan etmek için vahiy ve peygamber gönderdim ve suyun silemeyeceği bir Kitap indirdim, onu uyuyacağında ve uyanıklık durumlarında okursunuz .'

Allah bana Kureyş'i yakmamı/yok etmemi emredince dedim ki:

(Ya Rabbi, o zaman başımı kırarlar/yerler ve ekmek hâline getirirler.'

Allah şöyle dedi:

'Onların seni sürdükleri gibi sen de onları yurtlarından çıkar, biz de onlarla savaşta sana yardım edelim, onlar için bu harcamalara gir de biz de sana ihsanda bulunalım, onların üzerine bir ordu gönderirsen, biz de seni beş misliyle destekleriz. Sana itaat edenleri yanına alarak isyan edenlere karşı savaş yap!

Cennetlikler üç kısımdır:

Bir   kısmı;414  yetki   sahibi,   güçlü,   infak  eden   ve   başarılı

kılınanlardır.

Bazıları; akrabalarına ve Müslümanlara karşı merhametli ve ince kalplidir.

Diğerleri de; fakir, namuslu ve infak etmeye çalışanlardır/

Cehennemlikler ise, beş kısımdır:

Zaafı olan kişi(ler) ki onlar aklım kullanmaz ve içinizde size tâbi olarak bulunur,415 aile ve mal da istemezler,

Hain kişi ki tamahı/aşırı arzusu gizli değil, biri kapısını çalsa ona hainlik eder,

Gece gündüz seni ailen ve malınla kandıran, tuzaklar kuran kişi.

Cimri,

Yalancı ve

Çok ahlâksız kişi.' "

414 Lafız olarak ...bir kişi, anlamındadır.

415 Râvî Yahya burada şüpheli konuştu.

416

18/21 5-îbn Abbas'tan (Radıyallahü anhürnâ):

Hz. Peygamber (SallaUahü aleyhi ve aeiiem) buyurdu ki : "İlim öğretin,  kolaylaştırın ve zorlaştırmayın  !  Biriniz kızdığında susmayı denesin ! "

§îbn Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ) bir başka rivayette; Peygamberimiz

(SaUallahii aleyhi \>e sellem) ŞÖyle buyurdu :

Liİlim öğretin, kolaylaştırın ve zorlaştırmayın ! Kızdığında susmayı dene !417 Kızdığında susmayı dene ! Kızdığında susmayı dene ! "

AÇIKLAMA

Bu kıymetli tavsiyeler eğitimcileri olduğu kadar anne ve babalan da ilgilendirmektedir. Eğitimde sabır, güven verme, doğru karakter kazanımı ve meseleleri herkesin anlayacağı şekilde aktarmak çok önemlidir. Ancak günümüz insanları, bunu gözden uzak tutmaktadırlar.

Sened: Cjü= ^i^ı. ul! iıJLi. jı* iii, ıL'ü. Sahih: Müsned, 1/239. H.no: 2136: Benzer rivayet için bk.I/283, H.no: 2556; 1/365, H.no: 3448; Buhâıl el-Edebü'l-müfred, s.95, H.no:245; s.447, H.no:1320; Tayâlisî, s.340, H.no:2608; İbn Ebî Şeybe. V/216, H.no:25379; Taberânî, el-Mucemii'l-kebîr, XI/33. H.no:10951: Beyhakî, Şuabü'l-îmân, VI/309, H.no:8286; Deylemî, Firdevs, 1II/9, H.no:4003. Heysemî, hadisi Taberâni'nin de rivayet ettiğini, Ahmed b. Hanbel'in ricalinin sika olduklarını, Leys'İn Tavûs'tan semâmı açıkladığını beyan etti. Bk.Mecma', VIII/70. Eserinin bir başka yerinde İse Bczzâr'ın da rivayet ettiğini, senedinde zayıf sayılan Leys b. Ebi Stileym'in bulunduğunu belirtir Bk.Mecma', 1/131. Ahmed Muhammed Şâkir, Heyscmî'nin Leys b. Ebî Süleym'i zayıf göstermesini tasvib etmeyerek, sika olduğunu isbat eder (2136. hadisin tahrİcinde). Bu râvîyi 2136. hadisin tahricinde ele alarak "sika" olduğunu belirtir, hafızasından dolayı bazıları tarafından tenkide tabî tutulduğunu, hatta bir kısmının bu tenkitlerinde ileri gittiklerini ifade ederek, Vekî'yi buna örnek gösterir. Vckî': "Süfyân, Leys'in adını bile anmaz'1 der, ancak (1199 ve 2l36.hadislerde) ismini bizzat söyler, der. Sâcî de: "Ebû Dâvûd bu zatın hadislerini Süncn'ine aimadı" der, ancak îbn Hacer'in Tehzîb İsimli eserindeki "az da oisa Sünen'de hadisleri vardır' görüşünü naklederek, buna da cevâbını verir. {Müsned, I/l 00 tahkiki) Buhâri bu zatı cerbetmemiştir. Bk. et-Târîhu 'l-kebîr, IV/I/246. 417 Lafız olarak "sus!" mânâsındadır, ancak anlam olarak "susmayı dene!" şeklinde terceme edildi.

19/216-Enes b. Mâlik'ten (Radıyal/ahu anhy.

RasÛlUİlall (SallaUahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:

"Kolaylaştırın, zorlaştırmayın ve sakinleştirin419, nefret ettirmeyin !"

20/217-EbÛ Zer (Radıyallahü anh)\ 42°

"Hz. Muhammed (Satiaiiahn aleyhi ve sellem) bize öyle değerli şey bıraktı ki gökte kanat çırpan kuş hakkında bile bilgi vermektedir."

418 Sened:   -öı y> jû jıi sii ü'ji- J-£t*j vi ı?^î jıî ^ıiJ-j iÜ li^- J^- 'J i^i &%-

Sahih: Müsned, III/131, H.no: 12273; Benzer rivayet için bk.HI/209, H.no: 13109 ("sekkinû" yerine "eskinû" lafzı geçmektedir); Buhârî, Edeb, 80; el-Edebü'l-müfred, s. 167, H.no:473; Müslim, Cihâd, 4-5; Eşribe, 71; Tayâlisî, s.280, H.no:2086; Ebû Dâvûd, Edeb, 17, H.no:4835: Dârimî. Mukaddime, 24, H.no:228; Ebû Avöne, IV/214, H.no:6554; Ebû Ya'iâ, VII/187. H.no:4172; Îbnü'l-Ca'd, s.212, H.no:1404; Kudâî, Müsnedü'ş-şihâb, 1/365. H.no:624: Heysemî. hadisi Bezzâr'ın da rivayet ettiğini, ricalinin sıka olduğunu belirtir. Bk.Mecma', 1/61. "Sekkinû" yerine "beşşirû" lafzının geçtiği kaynaklar: Buhârî. İlim, 11; Meğâzî, 60; Cihâd, 164; Ahkâm, 22; Nesâî, es-Sümnü'l-kübrâ, III/449, H.no:5890; Kudâî, Müsnedü'ş-şihâb, 1/365, H.no:625. Ebû Mûsâ el-Eş'arî'den (Radıyallahü anh) gelen rivayet için bk. Müsned, IV/399, H.no: 19464. Ayrıca 3/200.hadise bk. Hz.Peygamber'in (SallaUahü aleyhi ve sellem) Ebû Mûsâ ve Muâz b. Cebel'i (Radtyallahii anhüm) Yemen'e gönderirken yaptığı tavsiyelerden biri de, bu rivayette zikredilen lafız gibidir. Bu rivayetler için bk. Müsned, IV/412, H.no: 19587; IV/4İ7, H.no: 19630; Dârimî, Mukaddime, 24, H.no:228

419 Yani "müjdeleyin, tatmin edin !" Bk. Bennâ, Bulûğu'l-emânî 1/152

420

 Sened: ^ ^ \^ &*■ j& ö* j^öı i3İ^ ^ 'J,\ viii. Zayıf: Müsned, V/153, H.no: 21258; V/İ62, H.no: 21331-21332: Taberânî, el-Mu'cemiVl-kebîr, 11/155, H.no:1647; Bezzâr, IX/341, I-I.no:3897; Tayâlisî, s.65, H.no:479; İbn Hıbbân, 1/267, H.no:65 (Heysemî, Mevârid, 1/168, H.no:71). Heysemî, Ahmed b. Hanbel'in rivayetinde isimlendirilmeyen râvîlerin varlığına dikkat çeker. Bk.Mecma', VHI/263-264. Müsnedin tahririni Ahmed Muhammed Şâkir'den sonra devam ettiren Hamza Ahmed ez-Zeyn, 21258.hadis için "zayıf, fakat sahihe hamledilir. Çünkü sika biri mechûl olan birçok kimseden naklederse bu ittisale hamledilir," derken 21331-21332.hadislerde doğrudan sahih hükmünü verir.

272___________________________________________________İlim

NOT: İslâm her konu hakkında bilgi vermektedir. Bu bilgi tafsili ya da icmâlî olduğu gibi direk ya da endirek (yerini göstermek ve rehberlik etmek şeklinde) de olabilir.

421

21/218-Ebû Zeyd el-Ensârî'den (Radıyathhn anhy.

Rasûlutlah (Satiaiiahü aleyhi ve seiiem) bize sabah namazını kıldırdı ve minbere çıktı. Öğle vaktine kadar konuşma yaptı. Sonra indi ve öğle namazını kıldırdı. Tekrar minbere çıktı ve ikindi vaktine kadar konuşma yaptı. Tekrar indi, ikindi namazını kıldırdı ve minbere çıktı, güneş batıncaya kadar konuşmasına devam etti. Bize olmuş ve olacak her şeyden bahsetti. Bizim en bilgili olanımız, (bunları) en iyi öğrenen/ezberleyendir.

NOT: Bu rivayetten, Rasûluüah'ın (Satioiiâhu aicyia w selem) bazen gün boyu insanları eğitmeye devam ettiğini anlıyoruz.

 Sened:

 Sened:   U&4* ^î ^d= 12^ ^ıf ^ ;:> ı^ ^j

Sahih' Müsned V/341, H.no: 22786; Müslim, üten, 25 (bu rivayette sahabinin ismi de aç.klanm.şt.rAmr b. Ahtab Rifâael-Ensâri), Hâkim, IV/533 H.no.8494; Ebû Ya'lâ, XII/237, H.no:6844; Taberânî, ei-Mucemü'l-kebîr, XVII/28, H.no:46; Ahmed eş-Şeyban,. TV/199,

H.no:2183.

22/219-Kâtib Hanzale (Radıyaliahü anhy.422

Rasûlullah (Salhlhhu aleyhi ve seitem) ile beraberdik ve bize cenneti, cehennemi öyle anlattı ki sanki onları gözlerimizle gördük. Sonra ayrıldım ve ailemin yanma geldim, onlarla beraber güldüm, eğlendim. Ancak bir an Rasûlullah'ın anlattıklarım hatırlayınca hemen dışarı çıktım ve yolda Hz. Ebû Bekir (Radıyaliahü anh) ile karşılaştım. Ona :

'Hanzale münafık oldu' deyince bana:

'Bu ne demek ?'dedi.

'Rasûlullah ile beraberdik ve bize cenneti, cehennemi öyle anlattı ki sanki onları gözlerimizle gördük. Sonra ayrıldım ve ailemin yanına geldim, onlarla beraber güldüm, eğlendim, (sanki her şeyi unuttum.)'

'Biz de böyle yapıyoruz.'

Ben ondan ayrıldım ve Peygamberin yanına geldim, olanları anlattım. Bana dedi ki:

"Eğer evinizde de benim huzurumda olduğunuz gibi (huşu) hâliniz devam etse, yataklarınızda ve yollarda bile melekler (size görünür, onlarla) müsâfaha ederdiniz, (ve bir rivayette; kanatlarıyla sizi gölgelendirirdi). Fakat Ey Hanzale, (insanın hâli) bazen öyle, bazen böyle (olur) ."42Î

422 o          ,      -   .;

sened: juic-

Sahih: Müsned, IV/346. H.no:18946-18947; Benzer rivayet için bk.IV/178, H.no:17541; Müslim, Tevbe, 12-13; Tirmizî, Sıfatü'l-kiyâme, 59, H.no: 2514, (hasen-sahih); İbn Mâce, Zühd, 28, H.no:4239; İbnü'l-Mübârek, Zühd, s.380, H.no:1075; Taberânî, el-Mu'cemü'l-tebîr, IV/11, H.no:3490; Ahmedeş-Şeybânî, 11/406, H.no:1201; Beyhakî, Şuabü 'l-îmân, 11/23, H.no:1059; Deylemî, Firdevs, V/397, H.no:8540. Hadisin Ebû Hüreyre'den (Radıyaliahü anh) Şahidi: Müsned, 11/304-305. H.no:8030; Tirmizî, Sıfatü'l-cenne, 2, H.no:2526; Humeydî, H/486, H.no:1150; Tayâlisî, s.337, H.no:2583; Abd b. Humeyd, s.415, H.no:1420; Ishâk b. Râhıîye, 1/318, H.no:301. Enes b. Mâlik'ten (Radıyaliahü anh) şahidi için bir sonraki hadisin tahricine bk.(23/220).

Buradaki "sâaten ve sâaten" cümlesinden "Ey Hanzala vaktinin bir kısmını Allah için, bir kısmını eşin ve çocukların (ailen) için, bir kısmını da diğer dünyalık işler için kullanırsın/harcarsın" anlamı da anlaşılır.

23/220-Enes b. Mâlik'ten (Radıyaliahüanhy.424

Hz. Peygamberin (SaiMiahüaleyhi ve sellem) ashabı ona dedi ki:

'Biz senin yanmdayken ve konuştuğunda kalplerimiz yumuşamaktadır. Yanından ayrılınca eşlerimiz ve çocuklarımızla eğlenceye dalıyoruz, şunları ve şunları yapıyoruz.'

Peygamberimiz şöyle buyurdu:

"Benim yanımdaki ânınız425 (her zaman) devam etse melekler sizinle müsâfaha ederdi."

* İlim Meclislerine Katılma Âdabı

Allah Teâlâ buyurdu:

'... De ki : Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak akıl sahipleri düşünür/öğüt alır. ' (Zümer39/9)

Sened: c^c ^

Sahih: Müsned, III/I75, H.no: 12732; Makdisî, Muhtara, V/13-14, H.no:l615; V/138-139, H.no:I762; VII/63-64, H.no:2469; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, HI/129, H.no:2696; îsmâilî, Mucemü şüyûhı Ebî Bekr, 1/418-419, H.no:80; Ebû Ya'lâ, V/378, H.no:3035; VI/58, H.no:3304; Heysemî, hadisin Bezzâr tarafından rivayet edildiğini belirttikten sonra râvîlerin sika olduklarını söyier. Bk.Mecma', X/308, 310. Bennâ, senedinin ^ceyyid" olduğunu belirtir. Bk.Büiûğu'l-emâm, 1/154. Kâtib Hanzala (et-Temîmî el-Üscyyidî) ve Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi İçin bir önceki hadise bk. (22/219) <l25 Yani vaktiniz...

:    24/22 3 -Ebû Vâkid el-Leysî'den (Rad,yaUahü anhj: m

Rasûlullah'm (Saiialiahu aleyhi ve sellem) yanında (Bir şeyler öğrenmek için) otururken üç kişi geldi. Birisi sohbet halkasında boşluk buldu ve oraya oturdu. Diğeri arkada bir yere oturdu. Üçüncüsü de ayrıldı gitti. Bunun üzerine Rasûlullah şöyle dedi :

"Bu kişilerin durumunu haber vereyim mi?"

"Evet, ey Allah'ın Rasûlü !" dediler.

Peygamberimiz buyurdu ki :

"Boşluk bulup oturan kişi; bu (ilim meclisine) sığındı, Allah onu kabul etti. Arkalara oturan; haya ile hareket etti ve Allah da ona merhamet etti. Ayrılıp giden ise burayı terk ettiği için Allah da onu terk etti."

Sened:

Sahih: Müsned, V/219, H.no: 21804; Mâlik, Muvaita', Selâm, 4; Buharı, İlim, 8; Salât, 84; Müslim, Selâm, 26; Tirmizi, îsti'zfin, 29, H.no: 2724, "hasen-sahih" (Burada sahâbinin ismi de belirtilmiştir: Haris b. Avf); Nesâî' es-Sünenü'l-kübrâ, III/453, H.no:5900; Beyhakî, es-Sünenü'I-kübrâ, III/231, 234, H.no:5683, 5698; Ebû Ya'lâ, 111/33, H.no:I445; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, IH/249, H.no:3308; Rebî' b. Habîb el-Ezdî, Müsned, s.33, H.no:3i.

276__________________________________;_____________________İlini

25/222- Ebû Miclez'den:427

Huzeyfe b. el-Yemânî (RadıyaUahü anh), (başkalarını rahatsız ederek) sohbet halkasının tam ortasına oturmaya çalışan hakkında :

'O, Peygamber ya da Muhammed (Sallaliahu aleyhi ve selhm) lisanı ile lanetlenmiştir^ dedi.

26/223-Abdullah b. Abdurrahman b. Ebû Hüseyin'den (RadıyaUahü

anh).

4    Sened: ;iıiî sZ~±- jıs *ii 'je x^L 'Z ^j cii.

Sahih: Müsned, V/384. H.no: 23156. Benzer rivayet için bk.V/401, H.no:23299; Tirmizl Edeb, 12, H.no: 2753, "hasen-sahih" (Burada sahâbînin ismi de belirtilmiştir: Lâhık b. Humeyd); Hâkim, 1/314, H.no:7754; Bezzâr, VII/359, H.no:2957; Deylemî, Firdevs, 11/121, H.no:2635. Lanetin bizzat Rasûlullah (Sallaliahu aleyhi ve sel/em) tarafından yapıldığını ifade eden rivayet için bk.

Müsned, V7398, H.no: 23269 (Bu rivayette Haccâc, Şu'be'den Ebû Miclez'in Huzeyfe'ye yetişmediğini nakleder); V/40I. H.no: 23299; Tayâlisî, s.58. H.no:435; Ebû Dâvitd. Edeb, 14, H.no:4826; Bcyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 111/234-235, M.no:5699, 5701 " Sened: 14^ ^' <&S J\ Gji

Sahih: Eser, iki bölümden ibaretttir. Birinci bölüm: Müsned, 1/190, H.no: 1651 (Senedinin kopukluğu sebebiyle zayıftır. Ancak, hadisin pek çok şâhid ve mütâbii vardir); îbnü'f-Mübârek, Zühd, s.338, H.no:952; Dârimî, Mukaddime, 34, H.no:383-387 (Bu iki kaynakta zikredilen hadisin senedinde Şchr b. Havşeb bulunmaktadır. Şelır b. Havşeb hakkında geniş bilgi için bk.4/4.hadİs). Ahmed b.Haııbel Müsned'de "zekerahû -hadisin devamını zikretti-" ifadesi i!e kisallmada bulunmuştur. Bu sebeple hadisin geri kalan kısmı Dârimî'nin Sünen'indc zikredilmektedir:

Eser, şu sahâbîlerden merfû olarak da rivayet edilir:

a-Huzeyfe'den (RadıyaUahü anh): Bk.İbn Mâce, Mukaddime, 23, H.no:259, (Bûsıri. isnadının zayıf olduğunu söyler);

İlim__________________________^_____________________________277

Bana ulaşan habere göre Lokman (Akyimseiâm), oğluna şöyle nasihat etti:

"Ey Yavrum, ilmi (Allah rızası dışında) âlimlere öğünmek, cahillerle tartışmak ve meclislerde şöhret elde etmek için öğrenme ! "

27-224- Ebû Hüreyre'den (RadıyaUahü anh):429

b-Ebû Hüreyre'den (RadıyaUahü anh): Bk.İbn Mâce, Mukaddime, 23, H.no:260, (Bûsırî, bunun da isnadının zayıf olduğunu söyler);

c-İbn Ömer'den (Radıyallahü anhiimâ): YSk.îbn Mâce, Mukaddime, 23, H.no:253, (Bûsıri, bunun da Hammâd ve Ebû Kerib el-Ezdî sebebiyle isnadının zayıf olduğunu söyler).

d-Câbir'den (RadıyaUahü anh) sahih olarak rivayet edilen hadis:

"İlmi, âlimler arasında Övünç, câhiller arasında gurur ve gösteriş, oturumlarda da seçkinlik sahibi olabilmek için öğrenmeyiniz. Kim bu niyetlerle ilim öğrenirse cehennem ateşi onun için tam bir cehennem olacaktır." Bk. İbn Mâce, Mukaddime, 23, H.no:254. Heysemî, Mevârid, 1/187-188, H.no:90; (Bûsiri Zevâid'de râvîlerinin sika olduklarını, İbn Hıbbân ve Hâkim'in sahihlerinde bu hadisi naklettiklerini ifade etti).

e-Ka'b b. Mâlik'ten (RadıyaUahü anh) şahidi için bk.Tirmizî, İlim, 6, H.no:2654 (garib, aynı zamanda İshak b. Yahya pek kuvvetli değildir, hafızası sebebiyle tenkide maruz kalmıştır);

f-îbn Mes'ûd'un (RadıyaUahü anh) sözü olarak da nakledildi: Bk.Dârimî, Mukaddime, 27, H.no:261; 34, H.no:373;

h-Mekhûl'ün sözü olarak gelen rivayet için bk. Dârimî, Mukaddime, 34, H.no:379; MekhûFün, Hz.Peygamber'den (Sallaliahu aleyhi ve sellem) mürse! olarak bir rivayeti de bulunmaktadır: Bk. Dârimî, Mukaddime, 34, H.no:380.

Bennâ, bu eserin yukarıda ismini zikrettiğimiz sahâbilere ek olarak, Saîd b. Mansûr'un Sünen'inde Enes'ten (RadıyaUahü anh) de bîr rivayetin bulunduğunu, her biri için ayrı ayrı tenkitlerin varlığını belirttikten sonra "Tariklerin çokluğu birbirlerini destekler" ifadesini kullanır. Bk.Bülûğu'l-emânî, 1/156.

İkinci bölüm: Müsned, 1/190, H.no: 1651; Ebû Dâvûd, Edeb, 35, H.no:4876; Şâşî, 1/246, H.no:208; Beyhakî, es-SünenüH-kübrâ, X/241; ŞuabüUmân, W1291, H.no:6710. Heysemî, ricalinin sika olduğunu belirtir. Bk.Mecma', VIII/150; Münzirî de hadisin Bezzâr tarafından da nakledildiğini, Ahmed b. HanbePin râvîlerinin sika olduğunu ifade etti. Bk. Terğîb, 11/230, H.no:38I0. İkinci bölümdeki rivayet diğer konularda tekrar zikredilecektir. 429 Sened: jJii J Jji > SÖ J > > ^- ûî 'iC^ ^- & ûuij ^i. &&.

278_______________________________________________                İlim

RasÛiuîlah (Sallatlahü aleyhi ve selle m) dedi ki :

:'İIim meclisinde oturup hikmetli şeyler öğrenen, sonra arkadaşına öğrendiklerinin kötülerini/zararlılarını aktaranın hâli şu (yolcuya) benzer:

(Yolcu)  bir çobana gelip der ki:

1 Ey Çoban, bu sürüden bana bir koyun kes !' Çoban da:

'Git, en iyisinin kulağından tut ve getir' der.

Adam koyunların içine girer ve (maalesef) sürünün köpeğini kulağından tutup, getirir.'"

Hasen: Müsned, 11/353, H.no: S624; Benzer rivayet için bk.II/405, H.no: 9232, 11/508, H.no: 10555; İbn Mâce, Zühd, 15, H.no:4172; Ebû Ya'lâ, XI/275, H.no:6388; Râmehurmuzî, Emsal, s.92, H.no:57; Beyhakî, Şuabü"l-îmân, 11/269, H.no:I722; 11/287, H.no:1788; Deylemî, Firdevs, IV/135-136, H.no:6422.

Hcysemî, hadisin senedinde A1İ b. Zeyd* in bulunduğunu, bu râvînin ise zayıf olduğunu, kendisiyle delil getirilip getirilmeyeceğinde ihtilafın varlığını ifade etti. Bk.Mecma \ 1/128; Bûsirî de aynı şeyleri söyler. Bk. Misbâhu 'z-zücâce, IV/228. Buhârî bu zat hakkında herhangi bir değerlendirme yapmamıştır. Bk.et-Târîhu 'l-kebîr, Vl/275, Trc.no:2389: İbn Hacer, bu râvî hakkında "zayıftır" derken {Bk.Takrîb, Trc.no:4734); Zehebî: "Hadis hafızlarından biridir; fakat sebt/hâfızası kuvvetli değildir" der ve Dârekutnî'nin bu zat hakkındaki şu görüşünü nakleder: "O, benim nazarımda leyyin/zayıf olarak kalacaktır." Bk.Kâşif, Trc.no:3916. İmam Müslim, bu râvîyi (Sabit cl-Bünâni ile birlikte) mütâbaat açısından eserine almıştır. Bk.Sahih. Cihâd, 100; Tirmizt ise: "Saduktur; ancak bir başkasının mevkuf yaptığı haberleri merfû yapar" diyerek sadece zaptını tenkit etmiştir. İşte bu sebeple de bazı âiimler, bu râvînin hadislerini hasen olarak telakki etmişlerdir. Fakat Tirnıizî, bu râvînin de yer aldığı hadislere "hasen-sahİh" hükmü de verir. Bk.Sünen, Taharet 80, H.no: 109 (Ahmed Muhammed Şâkir, sika olduğunu; hakkında tenkitte bulunanların ise delilsiz hareket ettiklerini ifade eder); Cuma, 39, H.no:545. Ali b. Zeyd için 29/180.hadisin tahricine bk.

Suyûtî hadisin hasen olduğuna işaret etti. Bk.e\-Câmiu 's-sağîr. H.no:8I39. Münâvî İse Irâkî'nin hadisin senedinin zayıf olduğunu söylediğini, talebesi Heysemî'nin zayıflık sebebinin Ali b. Zeyd b. Ciid'ân olduğunu belirttiğini zikretti. Bk.Feyzu 'l-kadîr, V/651.

Ayrıca: senedinde bulunan Evs b. Hâlid hakkında da tenkit yapılmıştır. Buhârî ve İbn Ebî Hatim er-Râzî, Evs b. Hâlid İçin herhangi bir cerh veya ta'dîlde bulunmadılar. Bk.et-Târîhu'l-kebîr, 11/18, Trc.no: 1547; el-Cerhu ve't-ta'ctil, 11/305, Trc.no:! 136. İbn Hıbbân ise sika râvîler arasında nakleder. Bk.Sikât, IV/44, Trc.no: 1758

Ütü____________.______________________________________279

28/225- Zeyd b. Sâbit'ten (Ra&yaiiahü anhy.430

Rasûluilah (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) bana dedi ki:

"Süryaniceyi iyi bilir misin? Bazen bana mektuplar geliyor da..." Ben:

'Hayır' deyince:

"O hâlde öğren!" diye emretti. Ben de Süryaniceyi on yedi günde öğrendim.

* İhtiyacı Olmadığı Hâlde Çok Soru Soranın Hâli

Allah Teâlâ buyurur ki:

"Ey îman edenler, açıklandığında zararınız olacak şeyleri sormayın. Kur'an indirilirken sorsanız, o size açıklanır. Allah birçok şeylerden sizi muaf tuttu. Şüphesiz Allah bağışlayan ve yumuşak davranandır." (Maide 5/101)

29/226-Ebû Hüreyre'den (RadıyaiiaM anhy.431

 H.no: 21479; Benzer rivayet için bk.V/186, H.no: 21510-21511;

 ^                 aIIak °larak): EM Dâvûd> îlim< H.no:3645; Tirmizt, İsti'zân, 22,

sahih»    m (Hance'mn Zeyd b" Sâbit'ten (Radıyallahü anh) naklini vererek hadisin "hasen-ljgUnU^Iİrt:î f*™' III/477. H-n°*™ ("Sabit b. Ubeyd, Zeyd b. Sâbit'ten  Atdbd-me^ Sm H-n°:243' Taberih* el-Mu'cemü'i-kebîr, ^V/K.Sf"       ' eS-SmenÜ'M^ VM1I. H,o:,1974; Akmed eŞ-

Sened: J\ '^ 'oü^i. 'j,\ \ğ&. jıi- iİii-

Sahjh: ^^ n/247, H.no: 7361; Benzer rivayet için bk. 11/258, H.no- 7492' 11/313-314 Hno: 8129; 11/428, H.no: 9491; 11/447-448, H.no: 9742; .1/456, H.no: 9849" 11/467, H"o!

280__________________________________________________         İlim

RaSUİUİIah (Sallallahii aleyhi ve sellem) dedi ki:

"Size verdiğim bilgi ile yetinin, (beni serbest bırakın!) Unutmayın ki sizden önceki toplumlar çok soru sormaları ve çoğu kez peygamberlerine zıt düşmeleri sebebiyle helak olmuşlardır. Size neyi yasakladıysam gücünüz yettiği kadar ondan kaçının ve neyi emrettiysem onu da yapın !"

30/227- Sa'd b. Ebî Vakkas' tan (Radıyallahü anh): Rasülullah (Saiiaiiahü aleyhi ve selkm) şöyle buyurdu

432

9985; 11/482, H.no: 10204; 11/495, H.no: 10378; 11/508, H.no: 10556; 11/517, H.no: 10653; Hemmâm, Sahîfe, M.no:31; Buhârî, İ'tisâm, 2 ("zerûnî:' yerine "deûnî" lafzı ile); Müslim, Hac, 411-412; Fezâil, 131; Tirmizî, İlim, 17, H.no:2679 (Hasen-sahihîir. "zerûnî" yerine "ütrukûnî" lafzı ile zikredilmektedir); Nesâî, menâsik, 1. H.no:2617; es-Sünenii't-kübrâ, IÎ/3I9, H.no:3598; İbn Mâce, Mukaddime, 1, H.no:2; Beyhakî. es-Sünenü'l-kübrâ, 1/388, H.no: 1693; IV/253, H.no: 8003; IV/325, H.no: 8398; VII/103, H.no:13368; İbn Huzeyme, IV/129, H.no: 2508; Ebû Nuaym, Müstahrec, İV/111, H.no: 3108; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsal, III/345-346, H.no:2736; Şâfıî, Müsned, s.272; Humeydî, 11/477, H.no: 1125; Ishâk b. Râhûye, 1/134, H.no:60; 1/151, H.no:90; Ebû Yala, XI/195, H.no:6305; XII/28, H,no:6676; İbnü'1-Ca'd, Müsned, s. 176, H.no:l 136; Lâlkâî, 1/114, H.no:176; Mervezî, es-Süruıe, s.39-40, H.no:124; Deylemî, Firdevs, 11/241, H.no:3137; Muğîre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VII/Iİ-I2, H.no:6014. Heysemî, Taberânî'n in bu rivayetinde isimlendirilmeyen bir râvîye dikkat çeker. Bk. Mecma', 1/158.

Sened: «j 'J^ ^j ,=?' v -^— v! y\* *■■* <jj*y^ et* j^** ^' •jOJ' -^ ıi^-

Sahih: Müsned, I/I76, H.no: 1520; Benzer rivayet için bk.1/179, H.no: 3 545; Şafiî, Müsned, s.270; Buhârî, İ'tisâm, 3; Müslim, Fezâil, 133; Ebû Dâvûd, Sünnet. 6, H.no:4610; Humeydî, 1/37, H.no:67: İbnü'l-Câr'ud, Müntekâ, s.223, H.no:882; Şâşî, I/158-I59, H.no:96-97; Bezzâr, 111/392, H.no:I084; Ebû Ya'lâ, 11/104-105, H.no:761-762. Abdullah b. Ubeyd b. Umeyr'in babası ve dedesi (Radıyallahü anh) kanalıyla benzer bir rivayeti vardır. Bk.Hâkim, 111/725, H.no:6628.

İlim_______________________________________________________281

"Bir kişi (devamlı) soru sorup bir meseleyi kurcalar ve onun yüzünden bir haram hükmü nazil olursa bu kişi Müslümanlar içinde günahı en ağır olan kişilerden biri olur."

§Yine Sa'd'dan gelen diğer rivayette benzeri zikredildi.

 31/228- Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh):433

 RaSUİUİIah (Sallallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:

"insanlar o kadar çok soru soracaklar ki hatta ; 'Allah bizi yarattı, ^i Allah'ı kim yarattı?'diyecekler."

Ebû Hüreyre (şöyle bir olay) anlattı :

'Ben bir gün otururken baktım, Iraklı biri geldi ve bana ; 'Allah bizi yarattı, peki Allah'ı kim yarattı?' demesin mi, hemen parmaklarımla kulağımı tıkadım ve çığlık attım, sonra da:

43.1 c         J

aened:  *i   c *!    j

aened:  *ji j

Sahih: Müsned, U/387, H.no: 9004; Benzer rivayet için bk.II/431, H.no: 9531; Müslim, îmân, 215-216; Ebû Dâvûd, Sünnet, H.no:4721; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, VI/169, H.no: 10497; İbn Mende, 1/478-482, H.no:352-365; İbn Ebî Âsim, 1/292, H.no:464-466; Ebû Ya 'lâ. X/446, H.no:6056; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/202, H.no:347-350: Ebû Avâne, 1/79-80, H.no:233-234, 236-238; Humeydî, 11/488, H.no:1153; Lâlkâî, 1/120-121, H.no:İ92-195; Enes'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, 111/102, H.no: 11934; Buhârî, İ'tisâm, 3; el-Edebü'l-müfred, s.437, H.no:I286; Müslim, îmân, 217; İbn Mende, 1/483, H.no:366-367; İbn Ebî Âsim, 1/293, H.no:467; Ebû Yala, VII/47, H.no:3961; VII/5I, H.no:3969; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/203, H.no:351-352; Ebû Avâne, 1119, H.no:235; Deylemî, Firdevs, III/I71. H.no:4457; Enes'ten (Radıyallahü anh) rivayeti daha sonra tekrar edilecektir. Ebû Ümâme'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Deylemî, Firdevs, V/98, H.no:7586.

282

'Allah ve Rasûlü doğru söyledi. Allah tekdir ve Samet (varlık sebebijdir. O doğurmadı ve doğmadı. Hiçbir şey O 'na denk değildir' dedim.'

AÇIKLAMA

Rasûlullah'ın (Sattallahu aleyhi ve sellem) haber verdiği olay gerçekleşince, Ebû Hüreyre (Radıyalîahü anh) heyecanlanıyor ve mükemmel bir cevap veriyor. Cevap Kur'andan olup tevhîd inancını özetleyen İhlas süresidir. Normal olarak düşünüldüğünde ortaya çıkan gerçek şudur; birisi tarafından yaratılmış olan ilâh ve rab olamaz...

Evet, Allah'tan başka ilâh yoktur, O yaratılmamış, ama her şeyi yaratmıştır. Çünkü O, benzersiz olup, bütün varlığın sebebidir. Dolayısıyla O'na hiçbir şey denk değildir.

32/229- Muhammed b. Şîrîn anlatıyor:434

Ebû Hüreyre'nin (Radıyatiahü anlı) yanındayken biri soru sordu, ancak soru neydi, bilemiyorum. Ebû Hüreyre ona dedi ki :

'Allahü ekber! Bunu iki kişi daha sormuştu, bu üçüncüsü... Ben Rasûlullah 'in (Saiiallaim aleyhi ve sellem) şöyle dediğini işittim:

434Sened: iıli- 'J> fıl* İJ^ jıi jı^

Sahih: Müsned._ 11/282, H.no: 7777; Benzer rivayetler için bk.II/317. H.no: 8192; 11/331,

H nrv 8^8- ITA87   H ruv 90M- R<-wer hadi*: irin hWT/^Q   Hnn: 10809:

Hemmâm, Sahîfe. H.no:98; Ma'mer b, Râşid, XI/244, Buharı, itisâm, 3; bed'ü'1-halk, 11; Müslim, imân, 212, 214-217; Ebû Dâvûd, Sünnet, 18, H.no:4721-4722; İbn Mende, 1/481, H.no:362; Hz.Âişe'den {Allah ondan razı olsun) şahidi için bk. Miisned, VI/257, H.no:26081;

İlim

283

"Bazı kişilerden dolayı o kadar çok mesele ortaya çıkacak ki hatta "Allah yaratıkları yarattı, peki Allah'ı kim yarattı?' bile diyecekler."'

NOT: Ebû Dâvûd'dan gelen bir rivayette: Peygamberimiz (Sallallahü aleyhi ve sellem) böyle soranlara, îhlâs sûresinin anlatılmasını emretmektedir.

33/230- Ebû Hüreyre'den (Radıyalîahü anh):43S

Rasûlullah (Saihtiohaahyinvesellem) dedi ki:

"Sizden önceki toplumlar çok soru sormak ve peygamberlerine muhalefet etmekle helak oldular. Size bildirdiklerim dışında (fazla) soru sormayın!"

Abdullah b. Huzâfe :

'Ey Allah'ın Rasûlü!Benim babam kimV deyince Peygamberimiz : "Huzâfe b. Kays"dedi.

435„

sened:

Sahih: Müsned, 11/503, H.no: 10538; Benzer rivayet için bk. 11/428, H.no:9491; Hadis iki bölümden ibarettir. İlk bölümün tahrici 29/226.hadiste zikredildi. İkinci kısmın lahrici: Encs'ten (Radıyalîahü anh) şahidi için bk. Müsned, 111/107, H.no:l 1983; 111/254, H.no:13600; Ma'mer b. Râşid, XI/379-380; Buharı, î'tisâm, 3; Müslim, Fezâii, 134; Ebû Yala, VI/286-287, H.no:3601: VI/360, H.no:3689: Ebû Musa'dan (Radıyalîahü anh) şahidi için bk Buhârl n'm, 28; Bezzâr, VIII/146, H.no:3165; Ebû Ya'tâ, XIIl/288, H.no:7303.

284

İlim

Abdullah annesinin yanma gelince annesi ona kızdı:

'Yazıklar olsun sana, bu yaptığına seni sürükleyen    nedir? Biz

(sadece) cahiliye halkından olup olumsuz şeyler yapanlardandık.436'

'Ben şu insanlardan hangisinin babam olduğunu (kesin olarak)

öğrenmek istiyordum, {onun için sordum.)"

34/231-Enes b. Mâlik'ten (RadıyaiiaM anh):437

Rasûlullah (Saliaiiaim aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu: "Size anlattıklarım dışında artık  kıyamet gününe kadar bana soru sormayın!"

4 6 Ama ahlâksızlık yapmazdık... Sened: -C

Sahih: Müsned, IH/107, H.no:11983; Benzer rivayet için bk. 111/162, H.no:12596; III/254, H.no:13600; IH/177, H.no:12756; Ma'mer b. Râşid, XI/379-380; Buhâri, İ'tisâm, 3; Müslim, Fezâil, 134; Ebû Ya'lâ, VI/286-287, H.no:3601; VI/360, H.no:3689; Ahmed eş-Şeybânî, H/115, H.no:818; Hâkim, III/731, H.no:6651

İlim________________________                    _____________________285

Abdullah b. Huzâfe:

(Ey Allah'ın Rasûlü benim babam kimV deyince Peygamberimiz: "Senin   baban,   Huzâfe'dir"   dedi.   (Abdullah      annesinin   yanına gelince) annesi ona (kızdı):

'Yazıklar olsun sana, bu yaptığına seni sürükleyen nedir?' Abdullah:

'(Kalbimin) rahat etmesini istedim' dedi.

(Râvi: Bu konuda bazı dedikodular vardı, diye ekledi.)

ŞHumeyd şöyle dedi: Zannediyorum ki şu rivayeti de Enes (Radıyaitahu anh) bildirmişti:

Rasûlullah (Saiialiaha aleyhi ve sellem) (çok soru sorulmasına) kızdı. Hz. Ömer (Radıyaiiahn anh) şöyle dedi:

'Biz Allah'ı Rab, İslâm'ı din ve Muhammed'i (SaiiaiiaM aleyhi ve sellem) peygamber olarak kabul ettik Allah'ın ve O'nun Peygamber'inin gazabından da A ilah 'a sığın iyoruz.'

35/232-Hz.Peygamber'in ashabının birinden (Muâviye'den)

anhu).

Rasûlullah (SaiiaiiaM aleyhi ve sellem), mugalatayı (demagojiyi/faydasız konuşmaları) yasakladı.

§Râviierden îmam Evzâî: :      'Burada mugalata, sıkıntı ve zorluk veren sorular anlamındadır' dedi.

438 Sened: ^lin > oL. J -î» ^ > ^6 ufo- '& V3Ü-Sahih: Müsned, V/435, H.no: 23577, Senedde yer alan müphem sahâbî diğer rivayette beyan edildi: "Muâviye" Diğer rivayet için bk.V/435, H.no: 23578: Ebû Dâvûd, İlim, 8, H.no:3656; Taberâni, el-Mu'cemü'1-kebîr, XIX/380, H.no:892; el-Mıı'cemü'l-evsat, IX/137, H.no:8204; Müsnedü'l-Hâris, 1/202, H.no:62. Bennâ, Ahmed b. Hanbel'in isnadını "ceyyid" olarak kabul eder. Bk.Bülûğu 'l-emânî, 1/160.

286____________________________________________________İlim

*BiIinmeyen/Zarûrî Konularda Soru Sormanın Önemi

Allah Teâlâ buyurur ki:

"...Eğer bilmiyorsanız,   uzmanına sorun!" (Enbiyâ21/7)

36/233- İbn Abbas'tan (Radtyaiiahû anhamây.439

Rasûlullah (Saifaiiaha aleyhi ve seltem) döneminde biri yaralanmıştı, sonra ihtilam oldu ve kendisine yıkanması tavsiye edildi. Ancak adam yıkanınca öldü. Bu haber Peygamber İm iz'e ulaşınca dedi ki:

"Allah  onları  kahretsin,  adamı  öldürdüler.  Cehaletin  ilâcı  sormak değil midir?.."

NOT: Bilinmeyen konular mutlaka uzmanına sorulmalıdır. Özellikle din ve tıp gibi hayati konularda cahilce konuşmalar toplumları helak eder, yanlış bilginin yayılması toplumda bilgi kirlenmesine yol açar. Bu sebeple hakkında kesin bilgi sahibi olmadığımız konularda konuşulmaması tavsiye edilir.

Sened: ,_Xş-'Ja *^ İŞ Jıî ?-ir, ^f 'J, =u^ d ^ jıi ^ıjj

Sahih: Müsned, 1/330, H.no: 3057; Abdürrezzâk, 1/223, H.no:867; Ebû Dâvûd, Taharet, 125, H.no:337; İbn Mâce, Taharet, 93, H.no:572 (Bûsirî, İbn Mâce'nin isnadının munkati olduğunu belirtir); Dârimî, vudû\ 70, M.no:758; Hâkim, 1/285-286, H.no:630-63I; Dârekutnî, Sünen, 1/190-191, H.no:4, 7; Taberânî, el-Mu'cemü'1-kebir, XI/194, H.no:11472; Ebû Ya'lâ, IV/309, H.no:2420; Câbir'den (Radıyallahü anlı) şahidi için bk.Ebû Dâvûd, Taharet, 125, H.no:336; Dârekutnî, Sünen, 1/189, H.no: 3; Beyhakî, es-Sünenü'I-kübrâ. 1/227-228, H.no:10I6. 1018; Kudâî, Müsnedü'ş-şihâb, 11/191. H.no:1163; Deyiemî, Firdevs, 11/357, H.no:3595; Hz. Ali'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Ahınedes-Şeybânî, V/449, H.no:3f 30; Kudâî, age., 11/190, H.no:I161; Deyiemî, Firdevs, i/343, H.no:1371; Zeyd b. Enis'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Abdürrezzâk, 1/225, H.no:873.

İlim_____________________________                  ______________________287

* İlmi Gizleme, Onunla Amel Etmeme ve Allah'ın Rızası Dışında Gayeler İçin Öğrenmenin Doğurduğu Felâketler

*        Allah Teâlâ buyurdu:

'Yanındaki Allah'a ait şehâdet (bilgisini) gizleyenden daha zâlim kim olabilir? Allah sizin yaptıklarınızdan gafil değildir.' (Bakara 2/1401

";'         Allah Teâlâ buyurdu:

'İnsanlar için Kutsal Kitapta açıkladıktan sonra, kim indirdiğimiz (hakkı) açıklayan ve yol gösteren bilgileri gizlerse artık Allah'ın laneti onlara ulaşır, bütün lânetçilerin laneti de onlara ulaşır.

Ancak tövbe edip kendilerini düzelten ve gizlediğini açıklayanlar bundan (kurtulmuştur) ve onların tövbelerini kabul ederim. Şüphesiz ben tövbeleri kabul eden ve bağışlayanım.' (Bakara 2/159-160)

37/234- Ebû Hiireyre'den (Radıyallahüanh):

440

 Sened:

 İ

Sahih: Müsned, İl/263, H.no: 7561, Benzer rivayet için bk. IT/305, H.no: 8035, 11/296, H.no: 7930, 11/344, H.no: 8514, 11/353, H.no: 8623; 11/495, H.no: 10370; Ebû Dâvûd, İlim, 9, H.no:3658; Tirmizî, İlim, 3, H.no: 2649 (hasen); İbn Mâce, Mukaddime. 24, H.no:26L 266;

288______________________________________________________îlim

RasÛIullah (Satlatlahü aleyhi ve sellem) dedi ki:

"Kime ilimden bir mesele sorulur da gizlerse, kıyamet günü ağzına ateşten gem vurulur/Allah gem vurur."

38/235-Ebû Hüreyre'den (Radıyaitahü anh):441

RasÛIullah (Saltallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:

"Başkasına faydalı olmayan ilim, izzet ve celâl sahibi olan Allah yolunda dağıtılmayan, (sadece biriktirilen) bir hazineye benzer."

Hâkim, 1/181-182, H.no:344-345; İbn Hıbbân, 1/154, H.no:95 (Heysemî, Mevârid, 1/198, H.no:95); Taberânî, el-Mu cemü'l-evsat, IV/29, H.no:3529; IV/335, H.no:3322; el-Mu'cemûS-sağîr, 1/112, H.no:160; 1/198, H.no:315; 1/275, H.no:452; Beyhakî. Şuabü'l-îmân, 11/275-176, H.no:1743-1745; Suyûtî, sahih olduğunu remzetti. Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no:8732.

a-İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu 'cenrii '1-kebîr, XI/145, H.no:11310; Ebû Yala, IV/458, H.no:2585; Heysemî, Ebû Ya'lâ'nm râvîlcrin sahih ricali olduklarını söyler. Bk.Mecma', 1/163.

b-Abduüah b. Amr b. Âs'tan (Radıyallahü anhümâ) şahidi İçin bk. İbniV'I-Mübarek, s. 119, H.no:399: Hâkim. 1/182, H.no:346; İbn Hıbbân, 1/154. H.no:96 (Heysemî, Mevârid, 1/198, H.no:96); Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VI/187, H.no:5027; Heysemî, el-Mu 'cemii'l-kebîr'de de nakledildiğini ve râvîlerin sika olduklarını belirtir. Bk.Mecma', 1/163.

c-İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Taberânî, eî-Mu'cemü'l-kebîr, X/102, H.no:10089. Heysemî, el-Mu'cemü'l-evsat'fa da nakledildiğini ancak scnedierinde zayıf râvîlerin bulunduğunu .söyler. Bk.Mecma', 1/163.

d-îbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, İV/183. H.no:3921. Heysemî. senedinde zayıf bir râvînin bulunduğunu ifâde eder. Bk.Mecma\ 1/163.

e-Enes'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk. İbn Mâce. Mukaddime, 24, H.no:264 (Bûsiri, bu rivayetin zayıf olduğunu söyler.)

f-Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. İbn Mâce, Mukaddime, 24, H.no:265 (Bûsiri, bu rivayette hadis uyduran bir râvînin bulunduğunu söyler.)

g-Talk b.Ali'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Kudâî, Müsnedü'ş-şihâb, 11/191, H.no:l 163; Taberânî, el-Mu 'cemü 'l-kebîr, VIII/334, H.no:8251

Sened: jAj- J> 'J* '^Q 'J* j1^- ^-' 'JrA'jJ^L'^ 'A*&'-^-

Sahih: Müsned, 11/499, H.no: 10424; Dârimî, Mukaddime. 46, H.no:562; Heysemî, hadisi Bezzâr ve Ahmed b. Hanbel'in rivayet etliğini râvîlerinin ise sika olduklarını ifade etti. Bk.Mecma', 1/164, 184. Selmân-ı Fârisî'nin Ebu'd-Derda'ya (Radıyallahü anh) yazdığı bir mektupta "Arşın gölgesinde gölgelenecek sınıflar" dile getirildikten sonra bu hadis mevkuf olarak yer almaktadır. Bk.İbn EbîŞeybe, VII/121, H.no:24666.

39/236- Enes b. Mâlik'ten (Radıyallahüanh): 442

RasÛIullah (SaiMiaha aleyhi ve sellem) şöyle anlattı:

İsrâ gecesi, dudakları ateşten makaslarla kesilen bazı kişilere uğradım ve dedim ki:

"Bunlar kimdir, ey Cibril ?"

'Bunlar senin ümmetinden bazı hatipler/tebliğcilerdtr ki insanlara iyiliği emreder, kendilerini unuturlar, hâlbuki Kutsal Kitap (Kur'ân'ı) da okurlar, (insanlar hâlâ) durumlarını düşünmeyecekler mi?'

Sened: jİj^ .Ji- 'Jt- *iil. 'Ja ls^_ siii- lL'âi- [jJy. Gji-

Sahih: Müsned. III/231, H.no: 13354; Benzer rivayetler için bk.HI/120, H.no: 12150; 111/180, H.no: 12792; 111/239, H.no: 13449; Heysemî, Mevârid, 1/141-142, H.no:35; İbn EbîŞeybe, VII/335, H.no:36576; Müsnedü'UHâris, 1/170, H.no:26; Ebû Ya'lâ, VII/69, H.no:3992; VII/72. H.no:3996; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, U/283, H.no:1773; IV/249, H.no:4965; IV/250, H.no:4967; İbn Ebi Âsim, Zühd, s.65; Heysemî, bu hadisi Ebû Ya'lâ, Bezzâr ve Taberânî'nin Evsafında naklettiğini Ebû Ya'lâ'nın senedİerinden birinin sahih ricali olduğunu söyler. Mecma', VII/276; Hcysemî burada Ahmed b. Hanbel'in rivayetine değinmemiştir. Bezzâr'ın Müsnedinde Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) de şahidi olduğu ifâde edilmektedir. Bk. MünzirL 1/67-68; IV/246-247, H.no:5534;

Burada zikredilen hadisin senedinde Ali b. Zeyd (b. Cüd'ân et-Teymî el-Basrî el-Kuraşî) vardır. Heysemî, bir başka hadisi değerlendirirken, senedinde Ali b. Zeyd'İn bulunduğunu, bu râvînin ise zayıf olduğunu, kendisiyle delil getirilmesinde İhtilafın varlığım ifade eder. Bk.Mecma'. l/l 28; Bûsiri de aynı şeyleri söyler. Bk. Misbâhu 'z-zücâce, IV/228. Buhâri bu zat hakkında herhangi bir değerlendirme yapmamıştır. Bk.et-Târîhu 'l-kebîr, Vl/275, Trc.no:2389; İbn Hacer, bu râvî hakkında "zayıftır" derken (Bk.Takrîb, Trc.no:4734); Zehebi: "Hadis hafızlarından biridir; fakat sebt/hafızası kuvvetli değildir" der ve Dârekutnî'nin bu zat hakkındaki şu görüşünü nakleder: "O, benim nazarımda leyyin/zayıf olarak kalacaktır." Bk.Kâşif, Trc.no:3916. İmam Müslim, bu râvîyi (Sabit el-Bünâni ile birlikte) mütâbaat açısından eserine almıştır. Bk.SahiK Cihâd, 100; Tirmizî ise: "Saduktur; ancak bir başkasının mevkuf yaptığı haberleri merfû yapar" diyerek sadece zaptını tenkit etmiştir. İşte bu sebeple de bazı âlimler, bu râvînin hadislerini hasen olarak telakki etmişlerdir. Fakat Tirmizî, bu râvînin de yer aldığı hadislere "hasen-sahih" hükmü de verir. Bk.Sünen, Taharet, 80, H.no:109 (Ahmed Muhammed Şâkir, sika olduğunu; hakkında tenkitte bulunanların ise delilsiz hareket ettiklerini ifade eder); Cuma, 39, H.no:545. Ali b. Zeyd için 29/180.hadisin tahricine bk. Hadisin diğer senedleri ve şahidi dikkate alınırsa sahih olduğu ifade edilebilir.

40/237- Ebû Zer'den (RadıyaUahü anhy.443 Hz. Peygamber (SaiiaiiaM aleyhi ve seikm) bize şöyle dedi : "Siz âlimlerin çok, hatiplerin az olduğu bir dönemde yaşıyorsunuz. Sizden kim, bildiğinin onda birini terk ederse (ayağı) kayar, helak olur. Öyle bir zaman gelecek ki âlimler azalacak, hatipler çoğalacak. O dönemde kim, bildiğinin onda biriyle amel ederse kurtulur."

AÇIKLAMA

Bu rivayette geçen hatipler, dînî bilgisi az olan ancak iyi konuşan kişilerdir. İslâm eğitiminde hatiplerin yerleri önemlidir, insanlara bazı konuları anlatırlar. Fakat konuyu, sürekli hikâye ve lâf kalabalığına boğup Kur'ân'dan sûreleri ve Rasûlullah'ın (Sallallahu aleyhi ve seikm) hadislerinden ortaya çıkan Sünnet'i aktarmazlar, sadece; 'Kur'an ve Sünnet'e uyalım...' derler. İşte bu durum, yani (Kur'an ve Sünnet'i anlatan) âlimlerin azalıp (kıssacı) hatiplerin çoğalması, İslâm toplumunun ne kadar zayıfladığını ve insanların İslâm'dan ne kadar uzaklaştığını gösterir. Bu hadis, bize iki ayrı toplumun anatomisini çizmektedir.

Sened:

Zayıf: Müsned, V/155. H.no: 21268; Heysemî, isimlendirilmeyen bir râvînin bulunduğunu söyler. Bk.Mecma ', 1/127; Ebû Hilreyre'den (RadıyaUahü anh) şahidi için bk. Tirmizî, Fiten, 79, H.no:2267 (garib): ( j\i Jii H& ^ >' C >i '^h. ay 'j. oUj j fâ ■. jıi '^L'} *& ^ J^ ^ j- '■ 's-s* J 's L-^J a, -J\ u ^ JİO. j^ 'jS ö\S'j) Suyûtî, Tİrmizî'nin bu rivayeti için "zayıf işareti koymuştur. Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no:2542; Münâvî ise, İbnü'l-Cevzî'nin bu rivayete vâhî hadisler içinde yer verdiğini, Nesâî'nin de münker olarak addettiğini belirtir. Bk.Feyzu 'l-kadîr, 11/705; Hakîm b. Hızâm'dan (RadıyaUahü anh) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'cemü't-kebîr, M/197, H.no:3111; İbn Mes'ûd'dan (RadıyaUahü anh) mevkuf olarak da nakledilir. Bk. Taberânî, el-Mu'cemü't-kebîr, IX/108, H.no:8566; Hennâd, Zühd, U/355, H.no:670; Heysemî, Mecma', X/249.

41/238- Üsâme b. Zeyd'den (RadıyaUahü anhy.444 C>       Kendisine:

'Şu kişinin yanına girip onunla konuşmaz mısın?' (Bir rivayette:

Hz.Osman (RadıyaUahü anh) İle konuşmaz mısın?) denildiğinde şöyle cevap verdi:

'Sizin duyduğunuz kadar mı konuştuğumu zannediyorsunuz, vallahi ben kendimle onun arasında olan bir konuyu, ilk başlatanın kendim olmasını istemediğim bir konumda (yani edeble) konuştum. Ben Rasûluüah'ın (Saiiaiiahü aleyhi ve seihm) bazı sözlerini işittikten sonra yöneticim olan bir kişi için de insanların en hayırlısıdır, (Birrivâyette; sen yöneticim olsan da insanların en hayırlısısın ) diyemiyorum. Rasûluüah buyurdu ki :

"Kıyamet günü bir kişi getirilir ve cehenneme atılır, (sıcaktan) karnındaki bağırsaklar dışarı çıkar (patlar) ve ateşte tıpkı bir merkebin değirmen taşının etrafında döndüğü gibi döner. Cehennemlikler o kişinin etrafında toplanır ve sorarlar:

'Ey Filân, sen bizi iyiliğe teşvik eder ve kötülükten men ederdin, (bu ne hâl?)' O kişi derki:

444 Sened: jjû > ,>iıiı ıi^ A& fi Sahih: Müsned, V/207, H.no: 21697; Benzer rivayet için bk.V/205, H.no: 21681; V/206, H.no: 21691; V/209, H.no: 21716; Buharı, Bed'ül-hatk, 10; Müslim, Ztihd, 51; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, X/94; Şuabü'l-îmân, VI/88, H.no:7568; İbnü'l-Merzübân, Müsnedü Üsâme, s.13 1-133, H.no:52; s. 135, H.no:54; Humeydî, 1/250, H.no:547. Ebû Hüreyre'den (RadıyaUahü anh) şahidi için bk. Deylemî, Firdevs, V/460, H.no:8753.

292

"Evet, ben size iyiliği emrederdim ama kendim yapmazdım, kötülükten men ederdim ama kendim yapardım.'"

AÇIKLAMA

Üsâme'nin (RadıyaUahü anh) sözü ile hadisin irtibatı; insanların yanında bir kişiyi (yönetici olsun ya da olmasın) kötü gösterip onun yanına girdiğinde de medh etmenin zararı anlatılmakta ve bu konuda âlimlerin çok dikkatli olmaları gerektiği belirtilmektedir. Âlimler, yöneticiler karşısında şahsiyetli hareket etmeli ve onları ıslah edip doğru yola çağırmalıdır. Bu konudaki en güzel örnekleri, sahabe ve daha sonraki dönemlerde yaşayan ilim Önderlerinin hayatlarında görüyoruz. İşte imam Ebû Yûsuf, kendisi halife Harun Reşid döneminde baş kadıydı. Tavizsiz yaşamış ve halifeyi sürekli ıslah edip doğru yola çağırmıştı. Bu konuda en güzel Örnek, tabakât kitapları ve el- Harâc (Vergi Hukuku) gibi kendi yazdığı eserlerdir.

42/239- Ebû Hüreyre'den (Radıyaîiahü anh):445

RaSÛlUİlah (Sallallahü aleyhi ve seilem) dedi kİ:

"Allah rızası için istenen ilmi, kim dünyalık menfaatler elde etmek için öğrenirse  kıyamet günü cennetin kokusunu  alamaz."

" Sened: j^-ij: -^ 'J* üJi^t ^(^i^iı ±j- Ji *uı xi-Sahih: Müsmd, 11/338, H.no: 8438; Ebû Dâvûd, İlim, 12, H.no:3664; İbn Mâce, Mukaddime, 23, H.no: 252 (Bûsırî, Dârekunî'nin Ilel'inden nakil yaparak "Ebû Talha Abdullah b. Abdurrahman birinden, o da Salim oğullarından mürsel olarak Hz. Peygamber'den (SaÜallahü aleyhi ve seilem) rivayet eder. Mürsel olan bu rivayet doğruya daha yakındır" der. Bk.Misbâhu'z-zücâce, 1/39) Dârimî, Mukaddime, 27, H.no:263 (Ebû Talha Abdullah b. Abdurrahman'dan mürsel olarak Hz. Peygamber'den (SallallaM aleyhi ve seilem) rivayet eder.) İbnü'l-Mübârek, Zühd, s.15, H.no:44; İbn EbîŞeybe, V/2S5, H.no:262I7; Heysemî, Mevârid, 1/186-187, H.no:89; Hâkim, 1/160, H.no:288 ("Sika râvîleri olup, sahih bir hadistir" der); Ebû Yala, Xî/260, H.no:6373; Beyhakî, Şuabü'i-îmân, 11/282, H.no:1770.

ilim_____________________                                                                   293

* Rasûlullah'ın (Saiiaiiaha aleyhi ve seilem) Hadislerini Tebliğ ve Doğru Olarak Aktarmanın Önemi

Allah Teâlâ buyurdu :

'Allah Rasûlü size ne verirse onu kabul edin ve neden sakındırırsa ondan da kaçının, Allah'a karşı takva sahibi olun. Şüphesiz Allah azabı şiddetli olandır.' (Haşr59/7)

43/240- Abdurrahman b. Ebân b. Osman'dan (Radıyaiiahuanhy.A4(l

Sahili: Müsned, V/183, H.no: 21482; 77/-/mz;, İlim, 7. H.no:2656 {Hascndir. Hadisin sadece ilk bölümü nakledilmiştir); Ebû Dâvûd, İlim, 10. H.no:3660; İbn Mâce, Mukaddime. 18. H.no:230; Zühd, 2, H.no:4I05; Dâriml Mukaddime, 24, H.no:235; Heyscmî, Mevârid. 1/169, H.no:72; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/40-41, H.no:I0-12; Makcîisî, Muhtara, Vl/307-308, H.no:2329; (Dârekutnî, hadisin son bölümünde ızdırab bulunduğunu ifade eder.) Beyhakî, İ'tikâd, s.245: Taberânî, el-Mu 'cemü '/-kebîr, V/I43, H.no:4890; V/I54, H.no:4924-4925; ibn EbiÂsım, 1/45, H.no:94;

Hadisin şâhidleri:

a-İbn Mcs'ud'dan (Radıyallahü anlı): Müsned, \İA1>1, H.no: 4157; Şafiî, Müsned, s.240; Humeydî, 1/47. H.no:S8; Tirmizî, İlim, 7, H.no:2657 (Hasen-sahih); 2658; İbn Mâce, Mukaddime. 18, H.no:232; İbn Hıbbân, 1/143-144, H.no:66. 69, H.no:6S "rahımallâhü" lafzıyla (Heyscmî. Mevârid, 1/171, H.no:74); Bezzâr, V/382, H.no:2014; V/385. H.no:20I8-2019: Şaşı. 1/314-315, H.no:275-27S; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, H/179-180, H.no:1326; Vr/84. H.no: 5175; Saydâvî. Mu'cemü's-şüyûh, s.83, 315; Ebû Yala, IX/62, H.no:5126; IX/I98, H.no:5296.

b-Cübeyrb. Mut'ım'den (Radıyallahü anlı): (Bir sonraki hadis: 44/241) c-Nu'mân b. Beşîr'den (Radıyallahü anhy. Hâkim, 1/164. H.no:297; Heysemî, hadisi Taberânî'nin Kebîr'İnde rivayet ettiğini fakat senedinde İsâ el-Habbât'in bulunduğunu bu zatın ise münkenrl-hadis olduğunu söyler. Bk. Mecma', 1/138;

d-Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyallahü anh): Darımı, Mukaddime, 24, H.no:236; Heysemî, hadisi Taberânî'nin Kebîr'İnde rivayet ettiğini fakat senedinde Buhârî'nin "hadisi münkerdir" dediği Abdurrahman b. Zeyd'in bulunduğunu söyler. Bk, Mecma'. 1/137:

e-Ebû Said el-Hudrî'den (Radıyallahü anh): Taberânî. Müsnedü's-Şâmiyyîn, 11/260. H.no:l302: Deylemî, Ffrdevs, IV/279, H.no:6825; Heysemî, "Bezzâr tarfindan rivayet olunduğunu, ricalinin sika olduğunu" belirtir. Bk. Mecma7,1/137;

f-Câbir'den (Radıyallahü anh): Taberânî, el-Mıı'ceınü'l-evsat, V1/14I, H.no:528S; Heysemî. hadisi Taberânî'nin Evsat'inda rivayet ettiğini fakat senedinde Muhammed b. Mûsâ el-Berberî'nin bulunduğunu, bu zatın ise Dârekutnî tarafından kuvvetli bulunmadığını belirtir. Bk. Mecma', I/!38;

g-Muâz b. Cebel'den (Radıyallahü anh): Taberânî, el~Mu'cemü'!-kebîr, XX/82, H.no:155: el-Mu'cemü'1-evsai, VII/400, H.no:6777; Viir/458. H.no:7949; Kudâî, Müsnedü's-sihâb, Ü/307. H.no:1422; Ebû Nuaym, Müsiahrec, 1/41. H.no:I3; Heysemî. hadisi Taberânî'nin Evsat ve Kebîr'İnde rivayet ettiğini fakat senedinde Amr b. Vâkid'in bulunduğunu bu zatın ise yalancı ve münkeru'l-hadis olduğunu söyler. Bk. Mecma', 1/138;

h-Enes b. Mâlik'ten (Radıyallahü anh) (Mina'da Mescid-i Hayf hutbesi): Müsned, 111/225. H.no: 13283; Ebû Hanîfe, Müsned, s.253; İbn Mâce, Mukaddime, 18, H.no:236; Taberânî, el-Mu'cemü'/-evsat, X/202, H.no:9440; Heysemî, hadisi Taberânî'nin Evsafında rivayet ettiğini fakat senedinde zayıf olan Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem'in bulunduğunu söyler. Bk, Mecma', 1/138;

_İlim___________________________________________________________________295

Zeyd b. Sabit (Radıyallahü anh) gün ortasına doğru Mervan'ın yanından çıktı. Biz de:

'Bu saatte, kendisine bazı sorular sorulmasaydi Mervan'ın yanında bulunmazdı' diye konuştuk. Ben kalktım ve konuşulan şeyi sordum, dedi ki:

'Evet, Rasûlullah'tan (Saiiaiiahüaleyhi ve seüem) duyduğum bazı hadisleri sordu, ben Rasûlullah'm şöyle dediğini İşittim:

"Benden bir hadis duyup başkasına aktarmak için onu ezberleyenin yüzünü Allah ağartsın/aydınlatsın. Nice fıkıh/dini bilgiler öğrenen var ki âlim değildir ve nice fıkıh/dînî bilgiler öğrenen var ki kendilerinden daha fazla anlama kabiliyeti olanlara naklederler.

Üç şey var ki dünyanın sonuna kadar Müslüman kalbi (onların doğru  olduğunda) yamlmaz:

Allah için samimiyetle amel etmek, yöneticilere nasihat etmek ve İslâm toplumu ile beraber hareket etmek.

Onların daveti, kendilerinden sonra gelenlere de faydalı olur. Kimin hedefi âhiret kazancı olursa Allah onun kazancını toplar (bereketlendirir), kalbinde kanâat yaratır ve istemediği447 hâlde kendisine dünyalık ulaşır. Kimin niyeti de dünyalık kazançsa Allah onun kayıplarını artırır, gözünde fakir kalma duygusu yaratır ve (ne kadar hırslı olursa olsun) ancak takdir edilen kadar kendisine dünyalık ulaşır."

Bize Mervan; 'es-Salâtü'l-Vüsta'yı (orta namazı)' sordu, "J'(tu      'O, öğle namazıdır' dedik.

ı-Nu'mân b. Beşîr'in (Radıyallahü anh) babasından rivayeti: Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/40. H.no:9; Heysemî. hadisi Taberânî'nin Kebîr'İnde rivayet ettiğini fakat senedinde Muhammed b. Kesîr el-Kûfi'nin bulunduğunu bu zatın Buharı vd. tarafından zayıf sayıldığını, İbn Maîn'in de bu kanaatta olduğunu ifade etti- Bk. Mecma', 1/138;

İ-Ebû Kırsâfc Haydara b. Hayseme'den (Cendere b. Hayşene el-Leysî'den) (Radıyallahü anh): Taberânî. el-Mu 'cemü '/-evsat, IV/74, H.no:3096; Mu'cemü's-sağîr, 1/189, H.no:300; Heysemî, hadisi Taberânî'nin Evsal ve Sağîr'inde rivayet ettiğini fakat senedinde cerh ve la'dîlin yapıldığı bir râvînin bulunmadığını belirtir. Bk. Mecma ', I/I38;

k-Sa'd b. Ebî Vakkâs'tan (Radıyallahü anh): Taberânî, el-Mu 'cemü '/-evsat, VIII/13, H.no:7DI6; Heysemî, hadisi Taberânî'nin Evsafında rivayet ettiğini fakat senedinde Saîd b. Abdullah'ın bulunduğunu ve bu zat hakkında olumlu veya olumsuz herhangi bir değerlendirmeye rastlamadığını söyler. Bk. Mecma', 1/138-139;

1-Ebû Bekre'den (Radıyallahü anh) mânâ rivayeti için bk. İbn Mâce, Mukaddime. 18, H.no:233;

m-İbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ): Taberânî, Müsnedil 'ş-Şâmiyyin, 1/291, H.no:508;

n-Ubeyd b. Umeyr (Ömer) babası Umeyr (Ömer) kanalıyla yaptığı rivayet: Taberânî, el-Mu 'cemü 1-kebîı; XVII/49, H.no:106; Mu'cemü'Z-evsal, VII/505. H.no:7000; Heysemî, hadisi Taberânî'nin Kebîr'İnde rivayet ettiğini ricalinin sika olduğunu fakat senedinde Taberânî'nin şeyhi Muhammed b. Nasr'ın bulunduğunu ve bu zat hakkında olumlu veya olumsuz herhangi bir değerlendirmeye rastlamadığını söyler. Bk. Mecma \ 1/137-138 447 Dünyalık kendisine düşük ve alçalarak gelir. Bk. Bennâ, Bulûğu 'l-emânî, 1/165

44/241- Cübeyr b. Mut'ım'den (Radıyaliahüanh):448

Rasûlullah  (Sallallahu aleyhi ve seiiem) Minâ'daki Hayf mescidinde449

ayağa kalktı ve şöyle konuştu:

"Benden bir hadis duyup sonra onu hafızasında tutan/iyice anlayan ve duymayana aktaranın yüzünü Allah ağartsın/aydınlatsın. Nice fıkıh/dini bilgiler öğrenen var ki âlim değildir ve nice fıkıh/dini bilgiler öğrenen var ki kendilerinden daha fazla anlama kabiliyeti olanlara nakleder. Üç şey var ki Müslüman kalbi onların doğru olduğunda yanılmaz:

Samimi amel etmek, yöneticilere nasihat etmek ve İslâm toplumu ile beraber hareket etmek.

Onların daveti, kendilerinden sonra gelenlere de faydalı olur."

Sahih: Müsned, IV/80, H.no: 16683; Benzer rivayet için bk.IV/82, H.no: 16699 (Bu rivayet munkatıdır. Çünkü İbn İshâk bu hadisi Zührî'den işitmemiştİr. Fakat aynı hadis için verilen ikinci bir sened muttasıldır); Hâkim, 1/162, H.no:294-295; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, [I/126-I27, H.no:!54I-I544; Ebû Ya'lâ, XIII/408. H.no:7413; Bezzâr, VIII/342-343, H.no:3416-34I7; Kudâî, Müsnedü'ş-şihâb, 11/307, H.no:1422; Heysemî, ricalinin sika olduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/138; İbn Mâce, Mukaddime, 18, H.no:23I (Bûsırî, Abdüsselâm sebebiyle isnadının zayıf olduğunu söyler. Bk.Misbâhu 'z-zücâce, 1/33); Menâsİk. 76. I-I.no:3056 (İbn Mâce'nin Nahr (Kurban Bayramının ilk) günü hutbesi başlığı altında tekrar yer verdiği hadis için Bûsıri, şunları söyler: İbn İshâk'ın tedlisi sebebiyle isnadının zayıf olduğunu ancak hadisin şâhidleri ile kuvvet kazanarak sahihe yükseldiğini söyler. Bk.Misbâhu'z-zücâce, III/206). Dârimî, Mukaddime, 24, H.no:233-234. Dârimî'nin metni şöyledir:

Zeyd b. Sâbit'ten (Radıyallahü anlı) şahidi için bir önceki hadisin tahricine bk. 43/240 AA9 Hamevî, Mûcemu'l-büldân, V/133

:j| •        45/242- îbn Mes'ûd'dan (Radtyatfoim anh): 45°

r;ft           Rasûlullalı'ın (Sallallahualeyhi veselkm) şöyle dediğini işittim451 :

"Benden bir hadis duyup, başkasına aktarmak için onu ezberleyenin yüzünü, Allah ağartsın/aydınlatsın. Nice aktarılan kişi var ki duyandan daha iyi ezberler/anlar. "

46/243- İbn Abbas'tan (Radıyaiiahu anhumâ):

452

Sened:  'Jn i£J* J. aiı .üt J w-J-> jj- ^ Ş}~ J,_ JU- ^ Jj£-S C'^iî jij*jı jj-j üd li'ii- _^ ^ il^i ljÎü-

Sahih: Müsned. 1/437, H.no: 4157; Tirmizî, İlim, 7, H.no:2657 (Hascn-sahih); 2658; Şafiî, Müsned, s.240; Humeydl. 1/47. H.no:88; Ah Mîce, Mukaddime, 18. H.no:232; An ///Aiân, 1/143-144. H.no:66, 69, H.no:68 "rahtmallahü'' lafzıyla (Heysemî, Mevârid, T/171, H.no:74); Bezrâr, V/382, H.no:20I4; V/385, H.no:2018-2019; ŞâşL 1/3 14-3 15, H.no:275-278; Taberânî, el-Mn'cemü'l-evsat, 11/179-180, H.no:3326: VI/84. H.no: 5175: Saydâvî, Mu'cemû'ş-şiivûh, s.83, 315; Ebû Ya'lâ, 1X162, H.no:5126; IX/!98, H.no:5296. Önceki iki hadisin tahricine bk. 43-44/240-241.

Son üç rivayetin (43-45/240-242.hadislerin) genelinden ortaya çıkan netice: Hadis. Veda Haccında arefe günü îrâd buyurulmuş, ve birçok sahabe-i kiram tarafından nekiedilmiştİr. Rivayetlerin bir kısmında İse Mina'daki Mcscid-i Hayf ta Hac hutbesi olarak sunulmuştur. Hac ibadeti sırasında haccın ve diğer dîni konuların önemi ve faziletleri konusunda üç ayrı yerde hutbe (veya va'z u nasihat) verilmesi miistehaptır. Bu nakillerde zikri geçen lafızların, hem Arafat, hem de Mina'da ifade edilmiş olduğu anlaşılıyor. Yahut, terviye günü Mina'da konaklayan Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellemj arefe günü Arafat meydanına çıkmadan önce Mina'daki Mescid-i Hayfta gerçekleştirilmiş olabilir. Yukarıda zayıf rivayetler de zikredildi. Ancak bu rivayetler sahih olanlara gölge düşürmez. Aksine, zayıf olanlar sahih hadisler sebebiyle kuvvet kazanırlar.

4İİ Terccmemİzde Abdürrezzâk kanalıyla gelen rivayeti tercih ettik. Çünkü, semâyı (hadisin duyarak alınmasını) isbat etmektedir. "İsbat eden isbat etmeyene tercih edilir," Bu da senedi kuvvetlendirmektedir.

298

Rasûlullah (Sallailahü aleyhi ve sellem) dedi ki:

"Siz (bu sözleri) benden dinliyorsunuz, başkaları sizden dinleyecek ve sonra gelenler de onlardan dinleyecek."

AÇIKLAMA

Rasûİullah (Sallailahü aleyhi ve sellem) bu kısımda, hadis eğitiminin önemini vurgulamakta ve hadisleri doğru olarak öğrenip yaygınlaştırmaya çalışanlara hayır ve bereketle dua etmektedir. Son din İslâm, Rasûlullah dönemindeki orijinalitesi ile nesilden nesle aktarılacak ve asırlar geçse de hadisler unutulmayacaktır.

Bu ümmetin en önemli özelliklerinden birisi de Peygamberlerinin hadislerine ve Sünnet'ine sahip çıkmalarıdır. Her hadis, senediyle aktarılmış hadisin doğruluk/sahihlik derecesini öiçmede objektif ölçüler konmuştur. Dinimiz, Kur'an yanında Sünnet (Kur'ân'm Rasûlullah tarafından açıklanması ve yaşanması) boyutu ile de sağlam olarak aktarılmıştır.

* Ağır Sorumluluğundan Dolayı Hadis Rivayetinde Çekingen/Geri Duranlar

Sahabe-i Kiramdan bazıları hadis rivâyetindeki büyük sorumluluktan çekinirlerdi. Bu duygular onları daha dikkatli hadis rivayetine, başka şahid aramaya, yavaş yavaş ve açıklayarak nakletmeye yöneltmişti. Bir kısmı ise bazen rivayeti terkediyor, bazen de ihtiyaç olduğu için rivayet ediyordu. îslâmî naslar (metinler) onların titiz çalışmalarıyla, sağlam olarak toplanmıştır.

4 2 Sened: £* J? -l*i- '^ m xj. J, m xj.'j* j^i-îjı Jc- & $ vsjıi- y\j- 'J Sahih: Müsned, 1/321, H.no: 2947; Ebû Dâvûd, İlim,' 10, H.no:3659; İbn Hıbbân, 1/140. H.no:62, (Heysemî, 1/172, Mevârid, H.no:77); Hâkim, 1/174, H.no:327; Makdisî, X/196. H.no:!98; Bcyhakî, es-Sünenü't-kübrâ, X/250; Müstıedül-Hâris, 1/194, H.no:52; Heysemî, Sâbİt b. Kays b. Şemmâs'tan (Radıyallahü anh) şahidinin Bezzâr ve Taberânî'nin Kebîr'inde rivayet olunduğunu Abdurrahman b. Ebî Leylâ'nın Sâbit'ten (Radıyallahü anh) hadis işitmediğini söyler. Bk.A/ecma', T/137; Taberânî, el-Mu'cemü'I-kebîr, 11/71, H.no:1321; et-Mu 'cemü 'l-evsat, VI/312, H.no: 5664; Deylemî, Firdevs, 11/61, H.no:2342.

İlim

299

47/244- Amr b. Mürra'dan:453

Abdurrahman b. Ebî Leylâ, Zeyd b. Erkam'dan (Radıyallahü anh) şöyle bahsetti:

'Onun yanma girdiğimizde, bize Rasûlullah'ın (Sallailahü aleyhi hadislerinden aktar' derdik de şöyle cevap verirdi:

' Biz yaşlandık ve unutuyoruz. Rasûlullah 'in hadislerin i nakletmek de zor/mes 'ûliyetli bir iştir.'

453 o          .

aened:

Sahih: Müsned, İV/370, H.no: 19200; Benzer rivayet için bk. IV/370, H no: 19201- IV/372, H.no: 19220; Ibnü'l-Ca'd, s.26, H.no:68; Tayâlisî, 11/60, H.no:7H; )bn Ebî Şeyb'e, V/293İ H.no:26225; İbn Mâce, Mukaddime, 3, H.no:25 (Bûsırî, isnadının sahih, râvîlerinin sika olduklarını ve hepsinin de el-Kütübii's-sitte'de deüi olarak kabul edildiklerini ifade elti. Rk.el-Misbâhu'z-zücâce, 1/8); Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr. V/169 H no-4978" ibn Asâkir XlX/273

48/245- Mutarrıf b. Abdullah'tan:454

İmran b. Husayn (Radıyallahü anh) bana dedi ki:

'Ey Mutarrıf, vallahi doğru olduğunu bilsem, ben Rasûlullah 'tan fSallallaha aleyhi ve sellem) işittiğim hadisleri -dilersem- hiç tekrarlamadan iki gün peş peşe nakledebilirim. Ama bende bu konuda bir ağırlık ve (hadisleri hızlıca rivayeti) hoş görmeme duygusu arttı. Şöyle ki Hz. Muhammed'in (Saliallalm aleyhi ve sellem) bazı ashabının yaşadıklarını ben de yaşadım, duyduklarım ben de duydum. Ancak onlar söylediklerine tam uymayan4"

hadisler naklediyor, bildiğim şey onlar bunu hayırdan geri durmamak için yapıyorlar. Onların hadisleri (bazen) karıştırdığı gibi ben de hadisleri karıştırmaktan (yani onların durumuna düşmekten) korkuyorum.'

Bazen (İmran) şöyle derdi:

'Ben size Allah'ın Peygamberinden şunları, şunları işittim diye nakletsem,  bunun doğru olduğunu bilirim.*

Bazen o, rivayet etmeye kesin karar verir ve;

'Ben Allah'ın Peygamber'inden şunları, şunları işittim' diye naklederdi.

   Scned:          jj             J

Sahili: Müsned. IV/433, H.no: 19779; Bu rivayet bir hadis değildir. Sadece İmran'in ilimdeki gayretine ve hadis rivâyetİndeki titizliğine işaret eden bir nakildir. Heysemî, senedinde Ebû Mârûn el-Ğanevî'nin bulunduğunu, bu zat hakkında cerh ve ta'dîl kitaplarında herhangi bir başlığa rastlamadığını ifade etti. Ek.Mecma\ 1/141. Fakat Iclî bu râvî hakkında "sikadır" demiştir. Bk.Ma 'rifetü 's-sikâl, 1/203, Trc.no:32; Buharı, bu zata eserinde yer vermiş, cerh ve ta'dîlde bulunmamıştır. Bk. et-Târîhu'l-kebîr, 1/307, Trc.no::973; İbn Ebî Hatim, Ebû Zür'ü ve Yahya b. Main'in bu zat hakkında "sikadır" dediğini nakletti. Bk.el-Cerhu ve'l-ta'dîU H/120, Trc.no:367: İbn Hıbbân sikaları derlediği eserinde bu zâta yer vermiştir. Bk. Sikât, VI/12, Trc.no:6513. İbnü'l-Cevzî ise bu görüşlerin tam aksine Şu'be'nin şöyle dediğini nakletti: "Öne atılıp boynumun vurulması, "Ebû Hârûn bana hadis nakletti" dememden daha iyidir." Bk.Kitâbüd-duqfâ vel-metrûkîn, 1/42, Trc.no:90; Zehebî ise bu sözün doğru olmadığını bilakis Şu'be'nin bizzat bu şeyhten hadis rivayet ettiğini söyicr. BkMîzânü'I-i'tidâl, 1/172, Trc.no:152. Ahmed b. Hanbel bir başka eserinde Ebû Hârûn el-Ganevî'nin ismini vemiştir. 'ibrahim b. el-Alâ"' Bk.el-Esâmî ve 'l-künâ, s.85, no.243; İbn Ebî Şeybe de, künyeler başlığı altında ismini vermiştir. Bk.Muşannef, VII/24, no.33935 455 Ya da söylediklerine zıt düşen...

301

§(z.) Abdullah babası dışındaki tarikten:

imran b. Husayn (Radyaifohü anh) hadisinin benzerini nakletti ve dedi ki :

'Babam Ahmed b. Hanbel'e bu rivayetin benzerini arz ettim, iyi buldu, ancak senette eksik olduğunu belirterek, bir kişi ekledi, (o'da-Hâniü'l-A 'ver'dir.)'                                                                                '

■■■■■■'•    49/246- Muhmmed b. Sîrîn'den:456

EneS b. Malik (Radıyallahü anh), RaSÛIullah'tail (Sallallahüaleyhi ve sellem) bir

hadis rivayet ettiğinde: 'Rasûlullah böyle dedi ya da benzerini söyledi' diye bitirirdi.

AÇIKLAMA

Bu ((X-; 4^ *îlt J^> <İı J~S JlS lir '/   Rasûlullah (Satlallahü aleyhi ve sellem) böyle

dedi ya da benzerini söyledi") lafzıyla birçok sahâbînin rivayette bulunduğu bilinmektedir. Bunda iki ihtimal olabilir:

\-Şek lafzı; Râvi bazı lafızlarda şüphe ettiği için bu şekilde nakledebilir.

2-İhtiyat lafzı; Bazı râviler, kesin bildiği rivayetlerde de bu lafzı kullanmaktadır, çünkü onlar bu işin önemini idrak edip son derce titiz davranmışlardır. Bunun örnekleri, önceki rivayetlerde geçmişt.457 Bu lafzı kullanan diğer sahâbîler:

a-Abdullah b. Mes'ûd (Radıyallahü anh): Müsned, 1/452, H.no.4321(sahih)458; 1/423,  H.  no.4015  (sahih)459;  1/387,  H.  no.3670 (sahih)460;  1/453,  H.  no.4332

156

 c     ı

ocned:

Sahih: Müsned U\m5, H.no: 13398; Benzer rivayetler için bk. 111/205, H.no: 13057" 111/250 H-no: 13548; ibn Ebî Şeybe, V/293, H.no:26223; Hakim, m/665. H.no:6456- İhnMüce Mukaddime. 3, H.no:24 (Bûsırî, hadisin Buhârî ve Müslim'in şartına uygun olduğunu heHkİ alımın de eserlerinde bu râvîieri delil olarak aldıkların, ifade etmiş vf: "Ene" \J Malık'in madıyallahü anh) bu endişe, ihtiyat ve titizliğini daha birçok sahabe de göstermiş meselâ bunlardan biri de ibn Mes'ûd'dur. (RadyaUaha anh)" demiştir. Bk.eU4hbâhu'^ücâcTml Darimî, Mukaddime, 28, H.no:282-283; Ebû Ya'lâ, V/227, H.no:2839 (Bu iki eserde sövle h r piyade de bulunmaktadır: "Enes (Radıyallahü anh) az hadis naklederdi. Hadis nakledeceği

457

Meselâ bk. Müsned trc. H.No. 39/39

 

Kullandığı lafız şöyledir: (iiıi, ı^i }ı 3ii > Çj \\ ilıi J> jf mi 'ÜJi ji

(sahih)46'; Hâkim, 111/355, H.no.5374 (sahih)462; Dûrimî, Mukaddime, 28, H.no.276-

277 463

b-Ebu'd-Derdâ (Radıyallahu anh): Dârimî, mukaddime, 28, H.no.274-275 464.

c-Ebû Mûsâ el-Eş'arî (Radıyallahu anh): Müsned, IV/398, H.no. 19456, IV/402, H.no. 19492; IV/408, H.no. 19546; IV/414, H.no. 19600; IV/415,' H.no.19615. (55/97.hadisİn tahricîne bk.)46S

d-İbn Ömer'den (Radıyallahu anhumâ)'. 151/1021 .hadise bk.

50/247- Ebû Saîd el-Hudrî (Radıyallahu anh):466 Vehm kelimesi hakkında, 'araştırılan şeydir' dedi. Bir kişi; 'bunun Hz. Peygamber'den (SaliaiiaM aleyhi ve seiiem) hadis olma durumunu sorunca ; 'bildiğim kadarıyla' diye cevap verdi.

459 •160 -161

sy Kullandığı lafız: (ıX ıi-i jı 'i 'J-i Jiî) Kullandığı lafız: (U ^ Çj jf \l ^ £J jıi) Kullandığı lafız: (tii ^. Çj JM

462 Kullandığı lafız: (u*^

■163 464

 )

Kullandığı lafız: (<, î-i jf Ö^J jf i£- jf jiîj), (i'^s jf iiİCi jıij ÎUJ jf ı  Kullandığı lafız: (ü3ü jf ip. jî .%; jf ûi jıi), (jby jî ü&i üj ^û) 465 Kullandığı lafız: (jû CT jf)

 Sened: '$&& jı^L ^ jt* J jjU > *ii iSÜ- Jıi ^

466

Sahih: Müsned, IH/39, H.no:  11288; Benzer rivayet için bk. 111/46, Hno" 11358- Bennâ hadisin isnadının ceyyid olduğunu ifade eder. Bk.Bü/Ûğu 'l-emânî 1/168

İlim_______________________________________________________303

51/248- Urve'den:

Hz. Aişe annemiz (Radıyaiiahu anhâ) dedi ki:467

'Ebû Hüreyre (Radıyallahu anh) seni şaşırtmadı mı? Geldi, odamın yakınına oturdu, hadis rivayetine başladı ve bana da duyurmak istiyordu. Ben ise nafile namaz kılıyordum. Namazım bitmeden kalktı ve gitti. Eğer yetişseydim; Rasûlullah (Sallaiiahn aleyhi ve sellem) hadisi sizin aktardığınız gibi (hızlıca) aktarmazdı' diye reddedecektim.

                                              AÇIKLAMA

Bu rivayette Hz. Aişe annemizin (Radıyallahu anhâ) Ebû Hüreyre'yi (Radıyallahuanh) hızlı hareket ettiği için tenkit ettiği görülmektedir. Çünkü Enes (Radıyallahu anh); ' Peygamberimiz (SalMlahü aleyhi ve sellem) konuştuğunda, bunu üç kere tekrar ederdi,'468 diye rivayet etmektedir. Öğreticinin teennî ile hareket etmesi tavsiye edilmektedir.

52/249- Berâ b. Âzib'den (Radıyallahu anh):469

'Bütün    bu    hadisleri,    bİZ   RasÛlullah'tan    (Satlallahü   aleyhi   ve   sellem)

duymadık, arkadaşlarımızdan bazıları da duyduklarını bize naklederdi. Çünkü develeri gütmek bizi meşgul ederdi (ve Rasûlullah'ı sürekli izleyemezdik).

Sened: Lsjijit j* lr*y- ^'^ ^ü "^ -^ ^'j^1 ^ üvkl-ı 'J, '& ıl*!ö-

Sahih: Müsned, VI/1I8. H.no: 24746; Benzer rivayet için bk. VI/138, H.no: 24958; VI/157, H.no: 25116; VI/257, H.no: 26087; Bu son rivayetin metni şöyledir: (J£ ^ 'fez ıii '^'>r- î^'ü

ii*i- 'j. İ-JüW j__La) Buhârî, Menâkıb, 23; Müslim, Fezâilü's-sahâbe, 160; Tirmizî, Menâkıb, 9, H.no:3639 (hasen); Ebû Dâvûd, İlim, 7, H.no:3655; Ebû Ya'lâ'da Urve hadiseyi kendisi anlatmıştır ve rivayetin sonunda şöyle bir ziyade de bulunmaktadır: ( &\ J~= iı j^-j <±-i±~ jır uı ^ oiiı ^^j ı^< ^l-j 4^) Ebû Ya'Iâ, Müsned, VII/357, H.no:3493

468 Mâlik, Muvatta', Cihâd, 33; Akdıye, II; Ahmed b. HanbeL Müsned, V/26, 42, 123; Buhârî, İlim, 30; Vudû', 27, 30, 69; Ezan, 6, 60; İsti'zân, 13; Daavât, 53; Müslim, Zikir, 79; Ebû Dâvûd, îlim, 6; Nikah, 49; Talak, 27; Cihâd, 74; Fiten, 1; Tirmizî, Salât, 79, 108; Nesâî, İftitâh, 7; Hac, 163, 170, 172, 180; İmamet, 23; Kasâme, 24; İbn Mâce, Sıyâm, 8; Edeb, 56

Sened: '3^-\ ^ 'Ji> öCiL \2jJ~ fü* 'j>. h$*> '£&*-

Sahih: Müsned, IV/283, H.no: 18404; Benzer rivayet için bk. IV/283, H.no: 18409; Heysemî, râvîlerinin sahih ricali olduğunu söyler. Bk. Mecma', 1/154.

304_____________________________________________________________İlim

AÇIKLAMA

Rasûlullah'ın (Sallallahn aleyhi ve sellem) yanında, sahabe-i kiramın hepsinin sürekli durması mümkün değildir. Çünkü insanlar çeşitli işlerde çalışmakta ve farklı mekânlarda bulunmaktadır. Ancak bu fedakâr insanlar, nöbetleşe Rasûlullah'ın sohbetine katılmakta ve duyduklarını diğer kişilere anlatmaktadırlar. Bu şekilde bir şuur top/umu oluşmakta ve İslâmî bilgiler hızla Müslümanlar arasında yayılmaktadır. Nöbetleşe çobanlık yapmak suretiyle Allah Rasûlü'nün sohbet halkasına katıldıklarından bahseden sahâbîlerden biri de Ukbe b- Âmir'dir.470

* Hadis Alimlerinin Görevi: Sahih ve Zayıflan Ayırmak, Farklılıkları Doğru Te'vil Etmektir

53/250- Ebû Hıımeyd ve Ebû Üseyd (Radıyallahüanhnmây.47İ

Hz. Peygamber (Saliaiiahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki:

"Benden bir hadis nakledildiğini duyduğunuzda, kalbiniz onu benimser, tüyleriniz ve tenleriniz ondan etkilenir ve onu kendinize yakın görürseniz, ben ona sizden daha yakınım. Ama benden nakledilen hadisi kalbiniz kabul etmez, tüyleriniz ve tenleriniz ondan sıkılır ve onu kendinize uzak görürseniz, ben ona sizden daha uzağım."

410 Müsned, İV/145; EbûAvâne.. J/191, H.no:607: Beyhakî, Şuabü'l-îmân, IH/20, H.no:2753 Sened : ->J^- ^J -ı^

Sahih: Müsned. IH/497, H,no: 16003; Benzer rivayet için bk.V/425, H.no:23497: Bezzâr, IX/168, H.no:3718; İbn Hıbbân. 1/140-141. H.no:63 (Heysemî, Mevârid, 1/189, H.no:92); Heysemî, râvîlerinin sahih ricali olduğunu söyler. Bk. Mecma', 1/150. Suyııtî, hadis için "sahih" işareti koymuştur. Bk.el-Câmiu 's-sağîr, H.no:699

54/251- Hz. Ali'den (Radıyallahü anh):4n

'Size Hz. Peygamber'den (SaiMiahü aleyhi ve sellem) (birden fazla mânâya ihtimali olan) hadis nakledilirse bu hadisi hidâyete, inanca ve takvaya en uygun olan mânâya hamledin, öyle yorumlayın ! '

§Başka tarikten aynı sahabîden benzeri nakledildi, farklılık; '...bu hadisi inanca, takvaya ve hidâyete en uygun olan mânâya hamledin, öyle yorumlayın ! ' şeklindedir.

AÇIKLAMA

Bu rivayetlerde, Hz, Peygamber (Salialhhü aleyhi ve sellem) ve sahabeden bazıları, metin tenkidi üzerinde durmuşlardır. Ancak şunu unutmamak gerekir: Metin tenkidi sübjektif olur ve kötü kişilerin eline de fırsat geçerse hevâ ve heveslerine ya da tağutlarm emirlerine uymadığı için hadisleri reddederler. Bu felâketi Önlemek için hadis ve fıkıh âlimleri metin tenkidinde mükemmel ölçüler/metodlar bulmuşlardır. Daha geniş bilgi için usûl kitaplarına bakılabilir.

* tik Dönemlerde Hadislerin Yazılması Yasaktı

i

Sened: UJ*$ <y 'ji- ~*} J. jjü °J j             ^   J

Sahih: Müsned, 1/122, H.no: 985, İkinci rivayet: 1/122. H.no: 987; Benzer rivayet için bk. Müsned, 1/122, H.no:986; 1/126. H.no:!039; 1/130. H.no:1080-1082; 1/131, H.no:l092; (Birinci rivayetin ( 985.hadisin) ve lOSO.hadisin senedinde inkıta vardır. Sebebi ise Ebü'l-Bahterî et-Tâî'nin Hz.Ali'ye (Radıyallahü anh) yetişmemiş olmasıdır. Fakat diğer rivayetler mevsûl ve sahihtir. Yani Ebü'l-Bahterî, Ebû Abdurrahman es-Sülemî'den, o da Hz.Ali'den (Radıyallahü anh) nakletmiştir). Ebü'l-Bahterî Saîd b. Feyrûz et-Tâî. Hz.Ali ve İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anhümâ) mürse] olarak rivayette bulunmuştur. Bk.Zehebî, Kâşif, Trc.no: 1946; Ebû Dâvûd, bu zâtın Ebû Saîd el-Hudrfden de hadis İşitmediğini ifade eder. Bk.Sünen, Zekât, 2, H.no:I559. Miibârekfûrî, Ebü'l-Bahterî et-Tâî'nin "sika, sebt" olduğunu; fakat birçok mürsel rivayette bulunduğunu belirtir. Bk. Tuhfetil 'l-akvezî, IH/458. Dârimî, Mukaddime, 50, H.no:598; İbn Mâce, Mukaddime, 2, H.no:20; Makdisî, Muhtara, 11/192, H.no:573 {isnadı sahih). İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, 1/385, H.no:3645 (Bu rivayet senedinde inkıta bulunması sebebiyle zayıftır. Zîra, Avn babası İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) hadis işitmemiştir); 1/415, H.no:3940; Dârimî, Mukaddime, 50, H.no:597; İbn Mâce. Mukaddime, 2, H.no:19; Ebû Yala, IX/170, H.no:5259

55/252- Ebû Saîd el-Hudrî'den (RadıyaUahu anh):473

Rasûluliah (Saiiatiahn aleyhi ve setlem) şöyie buyurdu: "(Bu ilk dönemde,) benden Kur'an dışında bir şey yazmayın, kim Kur'an'dan başka  bir şey yazdıysa onu yok etsin!"

Sened:

Sahih: Müsned, 111/12, H.no: 11027; Benzer rivayetler için bk. 111/12, H.no: 11029; III/2I. H.no: i 1101; 111/39, H.no: 11283; 111/56, H.no: 11474; Müslim, Zühd, 72; Dârimî, Mukaddime, 42, H.no:456; Hâkim, 1/216, H.no:437; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, V/10, H.no:8008; Ebû Yala, 11/466, H.no:1288; Deytemî, Firdevs, V/34, H.no:7375. İbn Hacer, bu hadisin merfû olmadığını, Ebû Saîd el-Hudrî'nin (Radıyallahü anh) sözü olduğunu söyleyenlerin bulunduğunu belirterek, bu görüşün Buhâri'ye âit olduğunu ifâde eder. Bk.Fethıı 'l-Bârî, 1/277. Fakat biz, ne Buhârî'nin eserlerinde, ne de bir başka yerde hadisin mevkuf olarak rivayet edildiğini bulamadık. Şayet mevkuf olarak rivayet edilseydi, usûl kuralları gereğince isbat eden rivayet, İsbât edemeyen rivayete mukaddem olacak ve o tercih ediimesi gerekecekti. (Yani Müslim'in rivayeti hadisin merfû olduğunu isbat etmektedir.) Heysemî, Bezzâr'ın bu konudaki Bezzâr'dan gelen Ebû Hüreyre (Radıyallahü anh) rivayetine yer vermiş, senedinde zayıf olan Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem'İn varlığına dikkat çekmiştir. Bk.Mecma \ 1/151. Ayrıca 72/269. ve bir sonraki hadise bk.

56/253- Ebû Saîd el-Hudrî'den (RadıyaUahu anh);474

(İlk dönemlerde) bazen arkadaşlarla oturur ve Hz. Peygamber'den (Saiiaiiahn aleyhi ve seüem) duyduklarımızı yazardık. Bir keresinde Rasûluliah yanımıza geldi ve ;

"Ne yazıyorsunuz ?" diye sordu. Bizde:

''Senden duyduğumuz şeyleri (yazıyoruz/ dedik. ,     ,    Bunun üzerine Rasûlullah şöyle buyurdu : \fJ   "Allah'ın Kitabı ile birlikte başka bir kitap mı yazıyorsunuz?'

'Biz sadece senden duyduğumuzu yazıyoruz.'

"Allah'ın Kitabını yazıni Allah'ın Kitabı ile birlikte başka bir kitap mı yazıyorsunuz, sadece Allah'ın Kitabını yazın! Sadece onu yazın!"

Bunun üzerine biz de onları bir tepede topladık ve hepsini yaktık. Sonra Rasûlullah'a dedik ki:

1 Ey Allah 'm Rasûlü! Sözlerini senden nakledelim miT

"Evet, sözlerimi nakledebilirsiniz, bu konuda sakınca yok. (Ancak dikkat edin,) Kim benim adıma bir söz uydurursa, cehennemdeki yerine (şimdiden) hazırlansın!"

'Ey Allah 'in Rasûlü! İsrail oğullarından da nakledelim miT

Zayif: Müsned, 111/12, H.no: 11034; (Benna, konu tasnifi sebebiyle hadisi iki bölüme ayırmıştır. Buradaki iîk bölümüdür. İkinci bölüm için 66/263.hadise bk.) Heysemî. "senedinde zayıf olan Abdurrahman b. Zeyd b. Eşlem var," der. Bk.Mecma', 1/150-151. Zchebî, "zayıf saydılar" derken (bk.Kâşif, Trc.no:3196); İbn Hacer ise, "zayıftır" der. (Bk.Takrîb, Trc.no:3865) Tirnıizî ise, Ahmed b. Hanbel ve Ali b. eî-Mcdînî'nin bu râvîyi zayıf saydıklarını, hatasının çok olduğunu söylediklerini; Buhârî'nin de "Ben O'ndan hiç hadis almadım" dediğini nakletti. Tirmizî, Ebû Dâvûd'dan şöyle bir nakilde bulunur: "(Hocam) Ahmed b. Hanbel'e Abdurrahman b. Zeyd b. Eşlem'i sordum: "Kardeşi Abdullah'da bir beis yoktur' diye karşılık verdi." (Tirmizî'nin bütün bu değerlendirmeleri için bk.Tirmizî, Vitir, 11. H.no:465-466; Zekât 10, H.no:632; Hac, 29, H.no:852: savm, 24, H.no:719). Hadisin son bölümünün Benzer rivayetler için: Câbir'den (RadıyaUahu anh) rivayet: Bk./6tt Ebî Şeybe, V/318, H.no:26486. Zeyd b. Eslem'den (RadıyaUahu anh) rivayet: Bk.Abdürrezzâk, X/311. Ayrıca 66/263 ve 72/269. hadislere bk.

308

"Evet, İsrail oğullarından da nakledebilirsiniz, bu konuda sakınca yok. Onlardan naklettiğiniz şeylerden daha ilginç olanı da yanlarında bulunmaktadır."

AÇIKLAMA

Bu rivayetlerde geçtiği gibi, İslâm'ın İlk döneminde hadislerin yazılması yasaklanmış olabilir. Bunun sebebi,

1-K.ur'ân'la beraber hadislerin de yazılması durumunda iki metnin karışması endişesi,

2-İslâmî bilgilerin olgunlaşmadığı ilk dönemde yazılan bazı rivayetler, daha sonra nesh, tahsis ya da kayıtlama olguları karşısında zorluk çıkartabilir ve metinler karışabilir kaygısı ile sadece sözlü rivayet ve nakil serbest bırakılmış olabilir. Ancak daha sonra hadislerin bazı sahâbîlerce yazıldığı kesindir.475

57/254- Muttalip b. Abdullah476 anlatıyor :477

Zeyd b. Sabit (Radıyallahü anh) bîr gün, Muâvİye'nİn (Radıyallahü anhümâ)

yanına girer ve ona Rasûluliah'ın bazı hadislerini nakleder. Muâviye de bir kişiye bunu yazmasını emredince, Zeyd :

Geniş bilgi için bk.Müsned trc.66/263. Hadisin açıklaması

6 Asıl metinde Abdulmuttalib b. Abdullah olarak zikredilmiş. Ancak, Kesir b. Zeyd'in hocaları arasında böyle bir isme rastlayamadık. Doğrusunun "Muttalib b. Abdullah b. Hantal olacağı kanaatindeyiz. Bk.Mİzzî, Tehzîbü 'Î-Kemâl, XXIV/114

Sened: -Çj ^" 'jk ısii- üi-î S cii-

Hasen: Müsned, V/182, H.no: 21471; Ebû Dâvûd, İlim. 3, H.no:3647. Kesîr b. Zeyd el-Eslemî Ebû Muhammed e!-Medenî, sadûk biridir. Ahmcd b. Hanbel bu zat hakkında "Bir beis görmüyorum" der. Bk. Mizzî, Tehzîbü 'l-Kemâl, XXIV/114; İbn Hacer, Ebû Zür'a'nın "sadûk, fîhi lîn" dediğini nakleder. Bk.Kâşîf, Trc.no:463I. İbn Hacer ise, "sadûktur, bazen hata eder" demiştir. Bk.Takrîb, Trc.no:3865. "Ebü'l-Hakem Muttalib b. Abdullah b. Hantab'ın hiçbir sahâbîden hadis işitmem iştir" iddiası bir yana, Hz.Âişe, Ömer, Ebû Mûsâ, Ümmü Seleme, Ebû Hüreyre, tbn Abbas, Câbir, İbn Ömer, Sehl b. Sa'd, Sa'd b. Ebî Vakkâs, Seleme b. el-Ekva' ve Enes (Radıyallahü anhüm) gibi sahabeden hadis naklettiği de bir gerçektir. Zeyd b. Sâbit'ten hadis işittiğine dâir Ebû Davûd'daki rivayetine bakılabilir. Buna göre senedde inkıta iddiası da yersizdir. Bk.Müslim, el-Künâ ve'l-esmâ, 1/239, Trc.no:806; İbn Hıbbân. Sikât, V/450, Trc.no:5667; Mizzî, Tehzîbü'l-Kemâl, XXVIII/81-82; Zehebî, Kâşif, Trc.no:5483; el-Muktenâfî serdi'l-künâ, 1/196, Trc.no: 1721

İlim___________________________________^__________________________309

'Rasûlullah (Saiiaiiahn aleyhi ve seliem) bize, hadisin yazılmasını yasaklamıştı' der ve o kişi de yazdıklarını siler.

NOT: İik dönemlerde hadislerin yazılması yasağı görüşüne karşı çıkanlar der ki:

'£« yasakla ilgili nakillerden sadece Ebû Saîd el-Hudrî'den gelen 55/252 no.lv rivayet sahihtir. Ancak bu hadis de o sahâbînin sözü olması ihtimali ile Bııhârî gibi mııhaddislerin tenkidine mâruz kalmıştır.' Mustafa el-Âzamî ilk dönemde de böyle bir yasağın olmaması düşüncesini ısrarla vurgular.™'' Doğrusunu Allah bilir.

*Sonraki Dönemlerde Hadis Yazma Yasağı Kaldırıldı

58/255- Abdullah b. Amr b. Âs'tan (Radıyallahüanhümâ):479

Ben Rasûlullah'tan (Saiiatlahü aleyhi ve set/em) her duyduğumu, kaybolmaması için yazıyordum. Kureyşliler buna mâni olmak istedi ve dediler ki:

'Rasûlullah'tan her duyduğunu yazıyorsun, hâlbuki o da bir insan, kızgın ve sakin olduğunda (farklı) konuşabilir.'

478 İbn Hacer, Fethu 'l-Bârî, 1/277; Mustafa el-Azâmî, Studies in Early Hadith Literatuare (Trc. İlk Devir Hadis Edebiyatı), 23-25

479 Sened: iıiü J ı£y 'j- Jn j> j! Ü'j tr>f ^Gı J±Ûj£'j>^'JJ*;ı2&. Sahih: Müsned, 11/162. H.no: 6510; Benzer rivayet için bk.II/192. H.no: 6802; 11/215, H.no: 7020; 11/207, H.no: 6930; 11/215, H.no: 7018 (Bu sonuncu rivayet Düveyd Horasânî'nin meçhul olması sebebiyle zayıftır. Lafzı:

Ebû Dâvûd, İlim, 3, H.no: 3646; Dârimî, Mukaddime, 43, H.no: 490

310_______________________________________________________İlim

Bunun üzerine bir müddet yazmayı bıraktım ve durumu Rasülullalva bildirdim. O şöyle buyurdu ;

"Sen yaz! Nefsimi elinde tutan Allah'a yemin ederim ki benden hak sözden başkası sadır olmaz."

59/256- Mücâhid ve Muğîre b. Hakîm anlatıyor:480

Biz Ebû Hüreyre'nin (Radıya/iahüanh) şöyle dediğini duyduk: 'Rasûlullah'm (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) hadislerini benden iyi bilen yoktur. Ancak Abdullah b. Amr b. Âs bundan istisna edilebilir, çünkü o eliyle yazar ve kalbiyle korurdu. Ben ise sadece kalbimle koruyorum, (ama) elimle yazmıyordum. O, (yazmak için) izin istedi ve Rasûlullah da ona izin verdi.'

§(Bir     başka     rivayette:     'RaSUİUİlah'in     (SaUallahü   aleyhi   ve   sellem)

hadislerini benden fazla bilen yoktur. Ancak Abdullah b. Amr b. Âs bundan istisna edilebilir, çünkü o yazardı, ben yazmazdım.)

480 C»        A         ■-'

oenea: ^^ # }^

Sahih: Müsned, ir/403, H.no: 9203. Heysemi, senedde bulunan İbn İshâk'm müdellis olduğunu, Amr b. Şuayb hakkında da tenkitlerin varlığını ifade etti. BkMecma', 1/151. Fakat hadis, mütâbileri ile kuvvetlenir. İkinci rivayet sahihtir: Müsned, 11/248-249, H.no: 7383; Buhârî, İlim, 39; Tirmizî, İlim, 12, H.no:2668 (zayıf); Menâkıb, 47, H.no:384! (hasen-sahih); Tahâvî, Şerhu meâni 'l-âsâr, IV/320; Nesâî, es-Sünenü'I-kübrâ, 111/434, H.no:5853; Dârimî, Mukaddime, 43, H.no:489; Hâkim, 1/186, H.no:357

60/257- (z.) Abdullah, Yahya b. Maîn'in şu sözünü nakleder:481

Abdurrezzak bana :

'Yanımda yazılı metin olmadan da, benden bir hadis bile olsa yaz,' deyince şöyle cevap verdim :

'Hayır, bir harf de olsa, (yazılı metinden nakletmedikçe yazmayacağım.)'

AÇIKLAMA

*Yahya b. Maîn, büyük muhaddislerdendir. Ahmed b. Hanbel cnun hakkında : 'Yahya'nın bilmediği hadis sağlıklı olamaz, araştırılmalıdır,' dedi. Medine'de h.233

yılında vefat etti.

*Abdurrezzak b. Hemmam, büyük muhaddislerden olup el~Musannef sahibidir. H.211 yılında 85 yaşındayken vefat etti.

Bu rivayet, ilk dönem âlimlerinin hadis naklindeki araştırma ve titizliğini göstermektedir. Yahya b. Maîn, Abdürrezzak'ın ilmî açıdan büyüklüğüne rağmen sırf karıştırma ve unutma endişesiyle yazılı metin olmadan ondan hadis yazmamaıştır.

§//£ dönemlerde yapılan hadis çalışması için bk.

a- Mustafa Sıbâî, es-Stinne ve mekânetüha fı't-teşrîi'l-lslâmi (Trc. İslâm Hukukunda Sünnet)

b- Mustafa el-Âzamî, Studies in Early Hadith Literatuare (Trc. İlk Devir Hadis Edebiyatı)

c- Mustafa el-Âzamî, Dirâsâtünfı 'l-Hadîsi 'n-Nebevi ve târihi tedvînih,

d- Muhammed Accâc el-Hatîb, es-Sunne kable't-tedvîn

e- Muhammed Ebû Zehv, el-Hadîs ve'l-Muhaddisûn

481 Sened: £

Sahih: Müsnedî ITT/297, H.no:  14102; Âmir Hasan Sabri, Zevâidu Abdillah b. Ahmed b.

HanbelJî'l-Müsned, H.no:9;

Abdullah  b.  Ahmed b.  Hanbel'in,  Yahya b.  Maîn'in  sözünü  buraya alması, Abdurrezzak'm eseri Musannef in sağlam oluşunu zımnen ifade eder. Ayrıca daha o devirde hadis yazımının varlığı ve muhaddislerin de bu eserlere dayanarak hadislerini naklettikleri de anlaşılmakladır. Hadisin tam metni: ,■«; '■: -^ 'ili 4iiı a^ Jıî h'i ,/ır JŞÎi J J^ ^ j-* J r^-J ^ ^ J^ -Û] Jj^j J\ ^İ^      ^

: Âmir Hasan Sabri, Zevâidu Abdillah b. Ahmed b. Hanbel fi 'l~Müsned, H.no:9

312      ________________________________________^___________İlim

f- Mustafa el-Âzamî, Menhecü'n-nakdınde'l-muhaddisîn

h- Dr. Ekrem Ziya el-Umerî, Buhûsiin fi târihi's-simneti'l-mıtşrika

ı- Salim el-Behensâvî, es-Sünnetii 'l-miifterâ aleyhâ

i- Rifat Fevzi, Tevsîku's-sünnefi'l-kami's-sânî

* Ehl-i kitaptan Nakil Yapmanın Yasaklanması

Allah Teâlâ buyurdu:

'De ki: Ey İnsanlar! Ben hepinize gönderilmiş Allah Rasûlüyüm ki göklerin ve yeryüzünün otoritesi O (Allah'a) aittir. Dirilten ve öldüren O Allah'tan başka ilâh yoktur. Haydi siz de Allah'a ve ümmî peygamber olan Rasûle iman edin, O (Peygamber de) Allahâ ve O'nun sözlerine iman etmektedir. Ona itaat edin ki hidâyete eresiniz.' (Araf 7/158)

İlim_____________________________________________________________313

61/258- Cabir b. Abdullah'tan (Radıyallahüanh)\

RaSÛlUİIah (Sallallahü aleyhi ve sellemj buyurdu :

"Ehl-i kitaptan bir şey sormayın! Onlar, kendileri sapıttığı hâlde sizi hidayete/doğruya getiremez. Siz de bu durumda ya batılı tasdik etmiş yada bir hakkı tekzib etmiş olursunuz. Eğer Mûsâ (Akyhisselûm) aranızda olsaydı, benden başkasına tâbi olması (ona da)  helâl olmazdı."

62/259- Cabir b. Abdullah'tan (Radıyaiiahü anhy.484

Hasen: Mûsned, III/338, H.no: 14565; Bııhârî, İ'tisâm, 25 (muallak olarak). İbn Hacer bu muallak rivayetin îbn Ebî Şeybe ve Bezzâr tarafından da nakledildiğini söyler. Kârilerinin ise. zayıf olan Mücâlid'in dışında sika olduklarını; Bezzâr'ın da Abdullah b. Sabit el-Ensârî'den naklettiğini, senedinde zayıf olan Ca'fer el-Cu'fi'ııin varlığını dile getirir. Bk.Fet.hu 'İ-BârU XIII/4I2; Ebû Yala, IV/102, H.no:2135: Deylemî, Firdevs, V/64. H.no: 7469: Heysemİ. İbn Mes'üd'dan (Radıyallahü anlı) benzer bir rivayeti verdikten sonra Taberânî'nin Kebîr* inde geçtiğini ve ricalinin de sika olduklarını söyler. Bk.Mecma', 1/192; Rebî' b, Habîb, Müsnedü >-Rebî\ s.337. Mücâlid b. Saîd ei-Hemdânî hakkında Zehebî. İbn Maîn'nin "zayıf; Nesâî'nin de bir keresinde "kuvvetli değildir", diğer bir seferde ise "sikadır" dediklerini belirtir. Bk.Kâşif, Trc.no:52S6. Müslim ise, mütâbaat yolu ile bu râvîye eserinde yer verir. (Bk.Müslîm, Talâk, 42: Bu rivayetle Hüseyin, hocaları Seyyar. Husayn, Muğîre, Eş'as. Mücâlid. İsmail b. Ebî Ilâlid ve Dâvûd'dan nakleder. Bütün bu hocaları ise Şa'bî'den hadis almışlardır.) Tirmizî. bu râvînin galatının çok olduğunu, Ahtned b. Hanbel'in de onu zayıf saydığını ifade eder. Bk.Tirmizî, Zekât, 20. H.no:647; Nikah, 28, H.no:lll9. İbn Hacer ise. "kuvvetli değildir, ömrünün son döneminde değişti" der. Bk.Takrib, Trc.no:6478. Hadis, şâhidleri ile kuvvet kazanır. Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Buhön. Tefsîr, 2/I2;Tcvhîd,5I. 484 Sened: ^AiJ' j- liıi^ ü^i-f p^i Cji- jıi jıiiflı 'J, ^^- üji.

Hasen: Müsned, 111/387, H.no: 15094; İbn Ebî Şeybe, V/3 12, H.no: 26421; Beyhakî, Şuabü 7-imân, 1/200, H.no:177-179; Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel, Bezzâr ve Ebû Ya'lâ tarafından rivayet edildiğini, senedindeki Mücâlid b. Saîd'in Ahmed b. Hanbel ve Yahya b. Saîd  tarafından  zayıf sayıldığını   ifade  etti.   Bk.  Mecma',  1/173-174:   VIII/262.   Mücâlid

314_____________________________________________________________İlim

Ömer b. Hattab (Radıyallahü anh) Ehl-i kitaptan elde ettiği yazılı bir metinle Rasûlullah'm (Saiiaiiahü aleyhi ve sellem) yanma geldi ve onu okudu. Peygamberimiz bu hareketine kızdı ve şöyle dedi :

"Ey Hattab'ın oğlu! O kitaptaki bilgiler hoşuna mı485 gitti? Nefsimi elinde tutan Allah'a yemin ederim ki ben size tamamen hâlis (karışık ve şüpheli olmayan) bir din getirdim.

Ehl-i kitaptan bir şey sormayın! Olabilir ki size bir doğruyu anlatırlar, onu tekzip edersiniz ya da bâtılı anlatırlar, onu da tasdik edersiniz. Eğer Mûsâ (Aieyhisselâm) bugün yaşasaydı benden başkasına tâbi olma hakkı ona da  verilmezdi."

63/260-Abdullah b. Sâbit'ten (Radıyallahü anh):486

Lt Z\j\f

^H   İ!        ^f           (259)

 in de bir sonraki (63/260) hadise bk.

Hasan Basri; hayran ofmak ve hoşa gitmek şeklinde açıkladı. Bk. Beyhakî, Şuabu Uman,

 Benzer rivâ*et W hk- IV/265-266, H.no:18251;

 "            ,-n°:10I64; X/3I4= He^ hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberâni

 ^* oIunduŞ"™. zayf olan Câbir b. Yezid el-Cu'fi haricindeki râvîlerinin sahih °ldUgUnUrf'klar-.Bk-  Me™<  I/J73.  Câbir'den  şahidi   için   bk.61-62/258- n?K  ^™' Ebu'd-Derdâ'da"  (^yallahü anh) da benzer bir rivayeti  sonra,   Taberanı'nın   Kebîr'inde   geçtiğini,   senedinde   Ebû   Âmir   el-Kâs.m   b

İlim

315

Ömer b.  Hattab  (Radıyallahü anh) RasÛİLllIah'in  (Sallallahü aleyhi ve sellem)

yanma geldi ve dedi ki :

'Ey Allah'ın Rasûlü! Kureyza oğullarından bir tanıdığıma uğradım ve bana Tevrat'tan özlü sözler yazdı, sana onları nakledeyim mi?'

Rasûlullah'm yüzü değişti.

Abdullah b. Sabit ona dedi ki:

'Rasûlullah'm yüzündeki değişikliği görmüyor musun?'

Hz. Ömer :

'Biz Allah'ı Rab, İslâm'ı din ve Muhammed'i (SaiMiahn aleyhi ve sellem) Rasûl olarak kabul ettik' deyince, Rasûlullah'm yüzündeki (sıkıntı) açıldı ve şöyle buyurdu :

"Nefsimi elinde tutan Allah'a yemin ederim ki eğer Mûsâ (Aleyhissetâm) bugün yaşasa ve siz de ona tâbi olsanız, beni terk etseniz kesinlikle dalâlette (sapıtmış) olursunuz. Ümmetlerden benim hisseme sizin döneminiz düştü ve peygamberlerden sizin nasibiniz de benim."

Muhammed el-Esedî'nin bulunduğunu, bu râvî hakkında herhangi bir biyografiye rastlamadığını ve diğer ricalinin de sika olduklarını söyler. Bk.Mecma \ 1/174. Abdullah b. el-Hâris'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Beyhakî, Şuabü'l-îmân, IV/307, H.no: 5201. Hadisin en son cümlesi ise Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyallahü anh) rivâyel olunmuştur. Heysemî, bu rivayetin senedinde bulunan Ebû Habîbe et-Tâî'nin, İbn Hıbbân'ın "Sika?"mda. yer aldığını, Tirmizî'nin de "hadisini sahih saydığı bir kimsedir" diye nitelendirdiğini nakletti. BkM; X/68.

ilim

anh).

64/261- Ibn Ebî Nemle (babası) Ebû Nemle el- Ensârî'den (Radıyaliahü

Rasûlullah'ın (Sallailaha aleyhi ve seîiem) yanında otururken, Yahudilerden biri geldi ve dedi ki :

;Ey Muhammedi Bu cenaze konuşur mu, ne dersin?' Rasûlullah : "Allah daha iyi bilir" dedi. Yahudi :

'Ben şehadet ederim ki o konuşur' deyince de Rasûlullah şöyle buyurdu:

"Ehl-i kitap size bir şeyler anlattığında onları ne tasdik edin ne de tekzip edin! Sadece biz Allah'a, Kitaplarına ve Peygamberlerine iman ettik, deyin, Bu durumda eğer dedikleri doğruysa tekzip etmemiş, batılsa da tasdik etmemiş olursunuz."

NOT: Bu bölümde Peygamberimiz (Saiiatlahn aleyhi ve seiiem), Ehl-i kitaptan gelen bilgiler konusunda dikkatli olmamız gerektiğini ve yorum yapılmamasının daha doğru olacağını vurgulamaktadır.

* Ehl-i kitaptan Nakil Yapmanın Serbest Bırakılması

Allah Teâlâ buyurdu:

'Biz senden önce de kendisine vahyettiğimiz kişiler gönderdik. Eğer bilmiyorsanız uzmanlarına sorun ! ' (Enbiya 21/7)

4E7C        ,              ,'.,..            ,

Sahih: Müsned, IV/137, H.no: 17163; Ebû Dâvûd, İlim, 2, H.no- 3644- Taberânî el Mu'cemtl'i-kebîr, XXII/35İ, H.no: 879; tbn Hıbbân, VIII/51-52, H no-6224 CHev^mî Mevârid, 1/215, H.no:110); Ahmedeş-Şeybânî, İV/1 A0-\Al, ti no-2\2l     '    '                   y

317

65/262- Abdullah b. Amr b. Âs'tan (Radıyaliahü anhümây.48B Rasûlullah'ın (SaUatiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini duydum : "Benden bir âyet de   olsa başkalarına ulaştırın. İsrail oğullarından

da nakil yapabilirsiniz, sakınca yoktur.

Kim    benim    adıma    yalan    uydurursa    cehennemdeki    yerine

(şimdiden) hazırlansın."

66/263- Ebû Said el- Hudrî'den (Radıyaliahü anh):

489

Sened: "Jj£-k <^ ^ J&- >%i- 'J. jıi- _jj^ ^Ojüı ır^î ^J. 'J, JJ^ı \z%-

Sahih: Müsned, 11/159, H.no: 6486; Benzer rivayetler için bk. H/202, H.no:6888; 11/214, H.no:7006; Abdürrezzâk, VI/109, H.no:10157; X/312, Buhârî, Enbiyâ, 50; Tirmizî, İlim, 13, H.no:2669: DârimL Mukaddime, 46, H.no:548; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/39, H.no:7-8; İbn Hıbbân, VIII/51-52, H.no:6223; Taberânî, eî-Mu'cemü's-sağîr, 1/281, H.no: 462; Kudâî, Müsnedü'ş-sihâb., 1/387, H.no: 662; Deylemî, Firdevs, IE/9, H.no: 2081 Sened: jCJ J tıîi ^ *J ^ -y 'J j^)\ xj- &%- J-* 'J, jikLı ^i^

Zayıf: Müsned, 111/12, H.no: 11034; (Benna konu tasnifi sebebiyle hadisi iki bölüme ayırmıştır. Buradaki ikinci bölümüdür. İlk bölüm için 56/253.hadise bk.) Benzer rivayet için bk.III/46, H.no:11362; Heysemî, "senedinde zayıf olan Abdurrahman b. Zeyd b. Eşlem var," demiştir. Bk.Mecma', T/150-151. Zehebî, "zayıf saydılar' derken (bk.Kâşif, Trc.no:3196); İbn Hacer, "zayıftır" der. (Bk.Takrîb, Trc.no:3865) Tirmizî ise, Ahmed b. Hanbel ve Ali b. el-Medînî'nin bu râvîyi zayıf saydıklarını, hatasının çok olduğunu söylediklerini; Buhârî'nin de "Ben O'ndan hiç hadis almadım'" dediğini nakletti. Tirmizî, Ebû Dâvûd'dan şöyle bir nakilde bulunur: "(Hocam) Ahmed b. Hanbel'e Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem'i sordum: "Kardeşi Abdullah'da bir beis yoktur" diye karşılık verdi." (Tirmizî'nin bütün bu değerlendirmeleri için bk.Tirmizî, vitir, 11. H.no:465-466; Zekât, 10, H.no:632; Hac, 29, H.no:852; Savm, 24, H.no:719) Ebû Hüreyre'den (Radıyaliahü anh) şahidi için bk. Müsned, 11/474, H.no: 10086; 11/502, H.no: 10477; Ebû Dâvûd, İlim, 11, H.no:3662; İbn Hıbbân, VIII/50, H.no:6221 (Heysemî, Mevârid, 1/213, H.no:109); Câbir'den (Radıyaliahü anh) benzer rivayet için bk. İbn Ebî Şeybe, V/318, H.no:26486. Zeyd b. Eslem'den (Radıyaliahü anh) benzer rivayet için bk.Abdürrezzâk, X/311. Ayrıca 56/253.hadise bk.

318_____________________________________________________________ilim

(Bu rivayet 56/253 nolu hadiste geçti ve son bölümü konuyla İlgili olduğu için yeniden zikredildi. Bu rivayetteki ziyâde;)

Peygamberim İz'e (Sallallahü aleyhi ve sellem):

;Ey Allah'ın Rasûlü! İsrail oğullarından nakiller yapabilir miyiz ?' dedik. Şöyle buyurdu :

"Evet, İsrail oğullarından da nakil yapabilirsiniz, sakınca yoktur. Onlardan bir şey aktarırsanız bilin ki yanlarında daha acaib bilgiler de vardır. "

AÇIKLAMA

İsrâiliyyat,   önceki   ümmetlerden   bize   ulaşan   bilgiler,   demektir, îsrâiîiyyat konusundaki değişik rivayetlerden anlaşılan:

1-Kur'an ve Sünnet'e aykırı bilgiler nakledilmemeli, 2-Kur'an ve Sünnet'e uygun bilgiler de te'kid ya da beyan  için nakledilebilir. Ancak bunun îsrailî bilgi olduğu mutlaka belirtilmeli ve kaynağı verilmelidir. Kaynaksız ve yerini belirtmeden yapılan nakiller Müslümanların kendi düşünceleri olarak anlaşılır ve büyük problemlere yol açar.

* Hadis Uydurmanın Ağır Sorumluluğu

Allah Teâlâ buyurdu:

'Kendisi  İslâm'a davet edildiği  hâlde Allah'a  karşı yalan uydurandan daha zalim kim olabilir !' (Saf61/7)

67/264- Ebû Hüreyre'den (RadıyaiiaM anhy.

490

İlim

RasÛlUİlah (Sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:

"Ümmetimden yalancı deccallar olacak, sizin ve atalarınızın duymadığı hadisler söyleyecek (uyduracak). Onların sizi saptırmasından sakının ! "

68/265- Semürab. Cündüb (Radıyallahü anhy.491 "'■■' ■       Hz. Peygamber'den (Sallallahü aleyhi ve sellem) nakletti:

"Kim  yalan  olduğunu  bile  bile,  (uydurulmuş)  sözü     hadis diye rivayet ederse o kişi büyük yalancılardandır. "

Sahih: Müsned. 11/349, H.no: 8580; Hadisin senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvi ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis. Müslim, Mukaddimede zikretti. Benzer rivayet İçin bk. Müsned, 11/236-237, H.no: 7227; 11/313, H.no: 8122; 11/321, H.no: 8250; H/450, H.no: 9780; 11/530, H.no: 10809; Hemmâm. Sahîfe, H.no:24; Müslim, Fİten, 84; Bu rivayetin metni ise şöyledir:

[s Li,İ jA^ J^i» £-£ J^~ ~"^Jb fyi U Jü jX-} 4i. *Ul Jk ^Jjl jİ- i'JŞy. ^ 'Jf Jjl J ~j 'S '£■}_ '^£ Jsîliî

Dânî, IV/861, H.no: 441; Tirmizî, Fitcn, 43, H.no:2218 (hasen-sahih); Ebû Dâvûd, Melâhım, 16, H.no:4334; Taberânî, el-Mu'cemü's-sağîr, H/182, H.no: 993. Câbir b. Semure'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müslim, Fiten, 83; Müslim'in lafzını verdiğimiz hadisin bir benzeri de îbn Ömer'den nakledilir: Müsned, 11/217-218, H.no: 5985; 11/95, H.no: 5694-5695; 11/103-104, H.no: 5808

Sened:   ^\ 'J,\ ö**^ Jü f£»& ır^ı *i<ji-             j             İ             â                     ÜJ

Sahih: Müsned, V/20, H.no: 20101; Benzer rivayetler için bk. V/20, H.no: 20098; V/14, H.no: 20039; İbn Mâce, Mukaddime, 5, H.no:39; Tayâlisî, s.121, H.no:895; Rûyânî, 11/75, H.no:848. İbn Ebî Şeybe, V/237, H.no:25615-25616; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/46, H.no:28; 1/93, H.no:62; Taberâni, el-Mu'cemü'1-kebîr, V1I/I80, H.no: 6757; İbnül-Ca'd, s.41, H.no: 140.

Hz.AIi'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, 1/112-113, H.no: 903; 1/78, H.no: 584; 1/83, H.no: 629-630; 1/123, H.no: 1000-1001; İbn Mâce, Mukaddime, 5, H.no:38, 40; Hennâd, Zühd, 11/636, H.no:1381; Makdisî, 11/268, H.no: 647; Bezzâr, 11/225, H.no: 621; Muğîre b. Şu'be'den (Radıyallahü anh) şahidi için bir sonraki hadise bk. 69/266.hadis

69/266- Muğîre b. Şu'be'den (Radıyallahü anhy.492

Hz. Peygamber (SaUaifohü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "Kim yalan/uydurma olduğundan şüphelendiği bir hadisi benden naklederse o kişi  yalancılardan biri olur."

70/267- İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ):

Sahih: Aföinerf, IV/250, H.no: 18101; Benzer rivâyeüer için bk. IV/252,'h.ıid: 18118, 18127; IV/255, H.no:18!57; Tayâlisî, s.94. H.no:690; İbn EbîŞeyhe, V/237, H.no:25614; Taberânî, el-Mu'cemül-kehîr, XX/422. H.no: 1020: VII/180, H.no:6757; Hennâd. Zühd. 11/637, H.no:1382. Tirmizî, İlim, 9, H.no:2662 (hasen-sahih); İbn Mâce, Mukaddime, 5, H.no:4I; İbnü'l-Ca'd, s.93, H.no:541; s.306, H.no:2067. Bu hadis Dilin âfetleri bölümünde 30/8889.hadis olarak tekrar edilecektir. Semura b. Cündüb'den (Radıyallahü anh) şahidi İçin bir önceki hadise bk. 68/265.hadis.

Sened: ^İ JI -^~- 'j* ^Jiiiı J^\i\ -ûi- Jc i-ıVjı &'£■ y\ uuiı 'J-^~ gâi-

Sahih: A/apnerf, 1/293, H.no: 2675; Benzer rivayetler için bk. 1/327, H.no: 3025; 1/269, H.no: 2429; 1/233, H.no: 2069; 1/323, H.no: 2976; Bu son rivayetin metni ise şöyledir:

'j. ifii ^_£ji t; uı Ji- ^jijı ı_ji?ı : ^j 4İp *uı ^ *uı J^-j jıi: Jı* ^ıi- Jı j—           y     i

Heysemî, "Bu hadis Abdüfâlâ b. Âmir es-Sa'lebfnin zayıf olması sebebiyle zayıftır," der. Bk.Mecma', 1/146-147. Fakat Heysemî bu hadisi sadece Taberânî'ye nisbet etti. TirmizU Tefsir. 1, H.no:2950 (hasen-sahih); Tefsir, I, H.no:295I (hasen); Dârimî. Mukaddime. 25, H.no:238; Ebû Ya'lâ, IV/228, H.no:2338; V/109, H.no:2721; Kudâî, Müsnedü'ş-şihâb, 1/228, H.no:2338;

Ziibeyr b. Avvam'ın (Radıyallahü anh) az hadis rivayet sebebi şu rivayetlerde dile getirilir:

Müsned, 1/166-167, H.no:1428;

321

Rasûlullah (Saiiaihhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Bildikleriniz dışındaki hadis rivayetinde dikkatli olun ! Kim benim adıma    bilerek    yalan    uydurursa    cehennemdeki    yerine    (Şimdiden)

71/268- Ebû Katâde'den (Radıyallahü anhy.494

Rasûlullah'ın (Saiiaitaha aleyhi ve sellem) bu minberde şöyle konuştuğunu duydum:

"Ey İnsanlar! Benden çokça hadis rivayetinde dikkatli olun! Benim adıma konuşan ancak doğruyu nakletsin! Kim de benim söylemediğim sözleri (hadis olarak) uydurursa cehennemdeki yerine (şimdiden) hazırlansın."

72/269- EbÛ Saİd el- Hudrî'den (Radıyallahü anh):

495

Müsned, 1/162, H.no:I4l3; Buhârî, İlim, 38: EbÛ Dâvûd. İlim, 4, H.no:3651; İbn Mâce, Mukaddime, 4, H.no:36; Dârimî, Mukaddime, 25, H.no:239

Sened: jj^ ^ s^1^' ^^- j^-) l-J' ^i^ j^-j ^-^ -^ û* j*^* ı--^-

Sahih: Müsned, VY297, H.no: 22437; İbn Mâce, Mukaddime, 4, H.no:35 (Bûsırî, İbn İshâk'ın tedlisi sebebiyle hadisin zayıf olduğu görüşündedir. Bk.el-Misbâhu 'z-zücâce, 1/9); Dârimî, Mukaddime, 25, H.no:243; îbn Ebî Şeybe, V/295, H.no:26244; Hennâd, Zühd, 11/639, H.no:1388; Hâkim, 1/194-195, H.no:379-380; Deylemî, Firdevs, 1/381, H.no:1531; Muhâmilî, s.375, H.no:424. Bu hadisin şâhidleri için 75/272.hadisin tahricine bk. 495 Sened: jCj tl^-ü>= '4'j i3i

322

Rasûlullah (Saifoiiahü aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu:

"Benden hadisleri nakledin (ancak) yalan uydurmayın ! Kim benim adıma bilerek yalan uydurursa cehennemdeki yerine (şimdiden) hazırlansın. İsrail oğullarından nakil  yapabilirsiniz, sakınca yoktur."

NOT: îsrâil oğullarından nakil yapma konusunda bk. hadis no. 66/263 ve ilgili açıklama...

73/270- Yahya b. Meymûn el- Hadramî'den:496

(Sahabeden) Ebû Mûsâ el-Gâfikî (Radıyallaha anh), (Sahabeden) Ukbe b. Âmir el-Cühenî'nin (Radıyallaha anhj minberdeyken Rasûlullah'tan (Saltalfahü aleyhi ve seiiem) hadisler naklettiğini gördü ve dedi ki:

'Arkadaşınız (dinin) ya koruyucusu ya da bozguncusudur. Rasûlullah'ın bize en son söylediği sözlerden biri şuydu:

Sahih: Müsned, 111/46, H.no: 11362; Benzer rivayetler için bk. 10/39, H.no: 11289 (Atıyye el-Ûfî sebebiyle hasendir.), HI/56, H.no: 11474; 111/39, H.no: 11283; III/I2, H.no: 11034 (Bu rivayette de sikalığmda ihtilaf olan Abdurrahman b. Zeyd ve İshâk b. İsâ bulunduğu için basendir); Müslim, Mukaddime, Zühd, Tirmizî, İlim, İbn Mâce, Mukaddime, 4. H.no:37; Ebû Ya'lâ, 11/416, H.no: 1209. Ebû Hüreyre'den (Radiyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, 11/502, H.no: 10477; Buhârî, İlim, 38; İbn Mâce, Mukaddime, 4, H.no:34; Humeydî, 11/491, H.no: 1165. Ayrıca 55/252, 56/253 ve 66/263. hadislere bk. Enes'ten (Radıyallaha anh) şahidi için bk. Müsned, 111/46, H.no: 11442

Sahih: Müsned, IW334,'H.no: 18848; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/43, H.no:18; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XIX/295, H.no:657; Heysemî, Ahmed b. Hanbel, Taberânî ve Bezzâr tarafından nakledilen bu hadisin râvîlerinin sika olduklarını ifade etti. Bk.Mecma', 1/143-144. Ebû Mûsâ el-Gâfikî Mâlik b. Ubâde'nin (Radıyallahü anh) sahâbiliği hakkında ihtilaf vardır. Ancak sahâbî oluşu tercih edilmektedir.

İlim

Allah'ın Kitabına yapışın! (Meşhur olmak için) benden çokça hadis rivayet eden bir toplulukla karşılaşacaksınız.

Kim benim adıma bilerek yalan uydurursa cehennemdeki yerine (şimdiden) hazırlansın. Kim de benden bir şey ezberlemişse onu başkalarına nakletsin !" '

 !

74/271- Muhammed b. Kâ'b b. Mâlik'ten:49?

Biz; 'Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) şöyle dedi, Rasûlullah böyle dedV diye nakiller yaparken yanımıza Ebû Katade (Radıyallahü anh) geldi ve dedi

Irt •

ki:

'Sımalar   değişmiş,   siz   ne   dediğinizi   biliyor   musunuz?   Ben Rasûlullah'ın şöyle dediğini işittim:

"Kim    benim   söylemediğim    sözleri    (hadis   olarak)   uydurursa cehennemdeki yerine (şimdiden) hazırlansın." '

75/272- İbn Ömer'den (Radıyaiiahü anhamây.

498

Sahih: Müsned, V/310, H.no: 22538-22539; Buradaki hadisin isnadı zayıftır. Çünkü Ebû Muhammed b. Ma'bed b. Ebû Katâde meçhuldür. Fakat hadis mütevâtirdir. Şahitleri için bir sonraki hdisi   thii    bk

sonraki hadisin tahricine bk. Sened:

Sahih: Müsned. U/22. H.no: 4742; Benzer rivayeti İçin bk. 11/103, H.no: 5798; 11/144 H no" 6309 (Bu rivayette inkıta var. Diğer rivayetleri dikkate aldığımızda, bunun müstensih hatası olabileceği ihtimalini hatıra getirmektedir); Şafiî, Müsned, s.239; Abd b   Humeyd  s 241 H.no:738: Hennâd, 11/638, H.no: 1386; Heysemî, hadisin Bezzar ve Taberânİ tarafından da

324

nakledildiğini, Ahmed b. Hanbci'in râvîierinin sahih ricali olduklarını söyler. Bk.Mecma ', j/143. Bu hadis Dilin âfetleri bölümünde 43/8902.hadis olarak tekrar edilecektir.

a-Ebû Hüreyre'dcn (Radıyalhhü anh) şahidi için bk. Müsned, 11/365. H.no: 8761; Hâkim, 1/183-184, H.no:349; Beyhakî, es-Sünenü'l-kiibrâ, X/l 12. 116; Şafiî, Müsned. s.239; İshâk b. Râhüye, 1/341, H.no;334. Bu hadis Dilin âfetleri bölümünde 44/8903.hadis olarak tekrar edilecektir.

b-Abdullah b. Zübeyr'den şahidi Dilin âfetleri bölümünde 42/8901.hadis olarak zikredilecektir. Babası Zübeyr b. Avvâm'dan (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk. Hâkim, IIT/407, H.no:5557; Tayâiisî, s.27. H.no: 191;

c-Osman b. Affân'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned. 1/65, H.no: 469; Tavâlisî. s. 14. H.no;80: Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/44. H.no:2I; Makdisî. 1/478-479, H.no:351-353; Bezzâr. 11/37-38. H.no: 383; Heysemî, Ahmed b. Hanbel, Ebû Ya'lâ ve Bezzâr tarafından nakledilen bu hadisin râvîierinin sika olduklarını ifade elti. Bk.Mecma', 1/143. Bu hadis Dilin âfetleri bölümünde 40/8899.hadis olarak tekrar edilecektir.

d-Abdullah b. Amr'dan (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk. Müsned. 11/158, H.no: 6478; 11/171, H.no: 6591; 11/159, H.no: 6486;

e-Ukbe b. Âmirden (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, IV/159, H.no:17388; Tfüatâati, el-Mu'cemü'l-kebîr, XVIl/301, H.no:832: XVII/305, H.no:843;

f-Suhcyb'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Bezzâr. VI/3 I, H.no: 2100;

g-Mâlik b. Atâhiyye'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Ahmed es-Şeybânî. IV/405. H.no:2454

Iı-Üsâme b. Zeyd'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr.V\7\, H.no:426;

ı-Hz.Ali'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, 1/1 12-113, H.no: 903; 1/78, H.no: 584; 1/83, H.no: 629-630; 1/123. H.no; 1000-1001; Buharı, İlim, 38; İbn Mâce. Mukaddime, 4, 5, H.no:31. 38, 40; Tirmizî, İlim, 8, H.no:2660 (hascn-sahilı); Tahâvî, Şer hu meâni'l-âsâr. 1/175; Hcnnâd, Zühd, U/636, H.no:]38l; Makdisî, 11/268, H.no: 647; Bezzâr, U/225, H.no: 621; Ebû Nuaym. Htfye, IV/356; Âmir Hasan Sabri hadisin isnadının sahih olduğunu söyler. Bk. Zevâidu Abdillah b. Ahmed b. Hanbel fi'l-Müsned, H.no:8; Bu hadis Dilin âfetleri bölümünde 41/8900.hadis olarak tekrar edilecektir.

i-Selenıe b. e!-Ekva"dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, IV/47, H.no; 16458; Buhârî. İlim, 38; Taberânî, el-Mu 'ceınü 'l-kebîr, VÎI/29. H.no:6280;

j-Muğîre b. Şıı'be'dcn (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-teWr,XX/444, H.no: 1084;

k-Muâvİye b. Ebû Süfyân'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, IV/100, H.no: 16856

I-Hâlid b. UrRita'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, V/292, H.no: 22400; (Bu hadisin senedinde Hâlid'in azadlığı Müslim'in meçhul olması sebebiyle sened zayıftır, ancak hadis mütevâtirdir). Bu hadis Dilin âfetleri bölümünde 45/8904.hadis olarak tekrar edilecektir.

m-Câbir'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, III/300, H.no: 14189 (sülâsiyyattan); İbn Mâce, Mukaddime, 4, H.no:33;

n-Enes'ten (Radıyalhhü anh) şahidi için bk. Müsned, IH/279. H.no: 13935 (z.); IH/278, H.no: 13896; III/203. H.no: 13034; IH/176, H.no: 12736; III/172, H.no: 12700; III/I66-167, H.no: 12638; III/116, H.no: 12093; HI/98, H.no: 11881; Buhârî, İlim, 38; Tirmizî, İlim, 8, H.no:266I; İbn Mâce. Mukaddime, 4, H.no:32, 40; Dârimi, Mukaddime, 24, H.no:241-242, 244;

o-İbn Mcs'ûd'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Tirmizî, İlim, 8, H.no:2659; İbn Mâce, Mukaddime, 4, H.no:30

RaSÛllllIah (SallaÜahü aleyhi ve sel/em) ŞÖyİe buyurdu:

"Kim    benim   söylemediğim   sözleri    (hadis   olarak)    uydurursa cehennemde kendisine bir bina yapılır."

■ti-I                            ,

* ilmin Bir Toplumdan Alınması Felâkettir

Allah Teâlâ buyurdu:

'...Çok  kişi   arzularına   göre  bilgisizce   (toplumu)   saptırır. Rabbin, o haddi aşanları çok iyi bilmektedir' (En'âm 6/119)

ö-Ya'Ia b. Mürre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Dârimi. Mukaddime, 25, H.no:240 (Senedinde Ya'lâ'nın torunu "metrûkü'l-hadis" olan Ömer b. Abdullah var. Bk.Heysemî, Mecma', 1/147)

p-Hz.Ömer'den: (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, 1/46-47, H.no; 326 (isnadı zayıftır. Çünkü Düceyn b. Sabit el-Yarbûî cl-Basrî Ebii'l-Ğusn zayıf bir râvîdir. Heysem! hadisi Ebû Ya'lâ'ya da nisbet eder. Bk.Mecma', 1/142-143); Bu hadis Dilin âfetleri bölümünde 39/8898.hadis olarak tekrar edilecektir.

r-Kays b. Sa'd b. Ubâde'den şahidi 'Dilin âfetleri bölümünde' 47/8906.hadİs olarak zikredilecektir.

Tirmizî, İlim, 8, H.no:2660'da bu hadisi rivayet eden sahabeyi şöyle sayar: Hz.Ebûbekir, Ömer, Osman, Zübeyr, Saîd b. Zeyd, Abdullah b. Amr, Enes, Câbir, İbn Abbas, Ebû Saîd. Amr b. Abese, Ukbe b. Âmir, Muâviye, Büreyde, Ebû Mûsâ el-Gâfıkî, Ebû Ümâme, İbn Amr el-Mukanna', Evs es-Sakafî'dir. (Radıyallahü anhüm). Başta aşere-i mübeşşere olmak üzere yüze yakın sahabe tarafından rivayet edilen ve lafzi mütavâtir olan bir hadistir.

76/273- Abdullah b. Amr b. Âs'tan (Radıyaliahü anhümâ):4yy Rasûlullah'ın (Sallaliahüaleyhivese/lem) şöyle dediğini işittim: "Allah  toplumdan   ilmi   bir  anda  söküp   almaz.   Fakat  âlimlerin (sayısını)  azaltır,  hatta  hiçbir âlim  kalmaz ve  insanlar cahilleri  rehber edinir. Onlar da   sorulduğu zaman bilgisizce cevap verirler. Böylece hem kendileri sapar, hem de başkalarını saptırırlar."

§Bir diğer rivayette ise Rasûlullah (Sallaliahü aleyhi ve seiiem)    şöyle

buyurdu:

"Allah bir topluma ilmi verdikten sonra hemen söküp almaz. Fakat âlimlerin (sayısını) azaltır. Her âlim vefat ettikçe onunla birlikte olan ilmin bir parçası kaybolur, sonunda hiçbir âlim kalmaz ve insanlar cahilleri rehber edinir. Onlara sorulduğunda da bilgisizce cevap verirler. Böylece hem kendileri sapar, hem de başkalarını saptırırlar."

77/274-Enes b. Mâlik'ten (Radıyaliahü anhy.sm

499Sened:

Sahih: Müsned, 11/162, H.no: 6511. İkinci rivayet: 11/203, H.no:6896; Benzer rivayeti için bk. 11/190, H.no: 6787-6788; Ma'mer b. Râşid, XI/256-257; İbn EbîŞeybe, VII/505, H.no:37590; Tayâlisî, s.302, H.no:2292; Buhârî, İlim, 34; İ'tisâm, 7; Halku efâli'l-ıbâd, s.86; Müslim, İlim, 13-14; Îbnü'l-Mübârek, Zühd, s.281; Tirmizî, İlim, 5, H.no:2652 (Hasen-sahih); İbn Mâce, Mukaddime, 8, H.no:52; Dârimî, Mukaddime, 26, H.no:245; Kudâi, Müsnedü 'ş-sihâb, 11/163, H.no:l 107; Muhâmîlî, 1/337, H.no:369; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, 11/253, H.no:1660

11(10Sened: jüü'■;'_< G5â^röı Jî ıs'jb- J. İİU-

Sahih: Müsned, III/151, H.no: 12466:'Benzer rivayeti için bk. 111/98, H.no: 11883; IH/176, H.no: 12742: III/202, H.no: 13029; IH/213-214, H.no: 13163; III/273, H.no: 13816-13817; 111/289, H.no: 14011; Buhârî, İlim, 21; Nikah, 110; Fiten, 5; Hudûd, 20; Halku efâli'l-ıbâd, s.80; Müslim, İlim, 8-10, 14; Tirmizî, Fiten, 31, H.no:2200; Fiten, 34, H.no:2205 (hasen-sahih); îbn Mâce, Fiten, 25, H.no:4045; İbn Ebî Şeybe, VII/466, H.no:37280; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, IH/455, H.no: 5905; Ebû Yala, V/273-274, H.no:2892; V/307, H.no:2931; V/335.   H.no:2961;   V/395,   H.no:3062;   V/400,   H.no:3070;   V/409,   H.no:3085;   V/456,

327

Rasûlullah (Sallaliahü aleyhi ve sellem) dedi ki:

"İlmin   (kaldırılıp)  yerine  cehaletin  gelmesi,   içki  ve  zinanın  da yaygınlaşması kıyamet alâmetlerindendir."

78/275-İbn Abbas (Radıyaliahüanhümâ) dedi ki: 501 'Mü'minin karşılaşacağı en son sıkıntı, ölümdür.

H.no:317S; VII/I93, H.no:4179; Ebû Hüreyre'den (Radıyaliahü anh) şahidi için bk. 11/530, H.no: 10807; 11/524, H.no: 10734; 11/481, H.no: 10182; 11/313, H.no: 8120; 11/257, H.no: 7480; 11/428, H.no: 9495; 11/539, H.no: 10897; Hemmâm, Sahîfe, H.no:22; İbn Mâce, Fiten, 26. H.no:4052; İbn Mes'ûd'dan (Radıyaliahü anh) şahidi için bk. İbn Mâce, Fİten. 26, H.no:4050; Ebû Musa'dan (Radıyaliahü anh) şahidi için bk. İbn Mâce, Fiten, 26, H.no:4051 50' Sened: -J\'J* ^'lî 'j. ^> iİjJ-

Sahih: Müsned, 1/223, H.no: 1946 (Mevkuf bir eserdir); Dârimî, mukaddime, H.no::243; Makdisî, X/20, H.no: 10; Heysemî, senedinde Kâbûs'un bulunduğunu, bu zâtın da kendisiyle delil getirilip getirilmeyeceği huşunda ihtilafın bulunduğunu İfade etmiştir. Bk.Mecma7, 1/202.

Aynı tefsiri Ebû Said el-Hudrî (Radıyaliahü anh) de yapmıştır. Bu rivayet için bk. Müsned, III/70-71. H.no: 11612 (Bu rivayetin senedinde İbn Lehîa ve Derrâc bulunmaktadır. İbn Lehîa ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis. Bu sebeple hadis hasendir); Tirmizî, Sıfatü cehennem, 4, H.no:2584 (Tirmizî hafızası ile tenkide maruz kalan Rişdin'e işaret etmiş, aynı senedde yer alan Derrâc hakkında herhangi bir tenkidi yorum getirmemiştir). Hadisin senedindeki Kâbus (b. Ebû Zibyârı el-Cenbt): İbn Hacer "fîhi lîn" ifadesini dile getirirken (Bk.Takrîb, Trc. no:5445); Zehebî de Ebû Hâtim'in "Bu Râvî ile delil getirilemez" görüşünü nakletmekle yetinir (Bk.Kâşif, Trc.no:4498). Ahmed Muhammed Şâkir de bu râvînin zayıf olduğunu belirtir. İbn Hıbbân'nm "Bu zatın hafızası kötü İdi, aslı olmayan rivayetlerde babasından nakleden sadece o idi," dediğini nakleder. Ayrıca Ahmed b. Hanbel, Nesâî, İbn Sa'd ve Dârekutnî'nin zayıf, İbn Main'in ise sika saydığını belirtir. Buradaki rivayette ise Yakub b. Süfyân'ın, Tirmizî ve Hâkim'in de bu râvîyi sika saydığını belirterek önceki "zayıftır" iddiasından döndüğünü dile getirir. (Tirmizî'nin hadislerini hasen saydığını gösteren bir misal için bk.Cenâiz, 59, H.no: 1053) Kâbûs'un babası Ebû Zıbyân Hüseyin b. Cündüb ise tabiînden sika bir râvîdir.

328_____________________________________________________________İlim

"O gün gökyüzü erimiş bir maddeye benzer,"502 ayetinin tefsirinde (İbn Abbas): "(Gökyüzü) yağ tortusuna benzetilmektedir" dedi ve ekledi:

"Gece boyunca secde ederek..."503 ayetindeki mânâ; "gece içinde" demektir.

İlmin kayboluşu nedir, bilir misiniz?

O, âlimlerin yeryüzünden gidişidir/kaybolmasıdır.'

79/276-Ziyâd b. Lebîd'den (Radıyaliahü anh):504

Hz. Peygamber (Saiiaiiaim aleyhi ve sellem) bîr şey anlattı ve ; "Bu şey, ilmin kaybolduğunda gerçekleşecektir" dedi.

™2 Meâric, 70/8

503 Zümer, 39/9

504 Sened: -^ı ^ı CJ ^K* 'Ji- jS^& i£u- %$"> Cji-

Sahih: Müsned, IV/160, H.no: 17403; Benzer rivayeti için bk.IV/218-219, H.no: 17843; IV/219, H.no: 17844; Tayâlisî, s.165, H.no:1196; İbn Mâce. Fiten, 26, H.no:4048 (Bûsırî, râvîlerînin sika olduklarını ancak senedinin kopuk olduğunu zikretti. Bk. el-Misbâhu'z-zücâce. IV/193-194); Zira Buhârî, et-Târîhu's-sağîr isimli eserinde Sâlim'in Ziyâd'dan hadis işitmediğini söyler. Zchebî, Kâşif, Trc.no: 1706 (Ziyâd b. Lebîd'in -Radıyaliahü anh-tercemesinde); İbn Ebî Şeybe, VI/145, H.no:30l99; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, V/265. H.no:529l; Ahmed eş-Şeybânl IV/54-55, H.no: 1999; Hâkim. 1/180, H.no:339 (Hâkim hocası Ahmed b. Cafer ct-Katîî ve Abdullah b. Ahmed kanalıyla Ahmed b. Hanbel'e ulaşır. Hadis hakkında sahih hükmünü vermiştir. Zehebî de bunu onaylamıştır); Salim b. Ebi'l-Câd hakkında Zehebî, "sika'dir Hz. Âİşc'dcn (Radıyaliahü anhâ) duydukları mürseidir" derken (bk-Kâfif, Trc.no:1767); İbn Hacer "sikadır ancak irsali çoktur," der (Takrîb, Trc.no:2169). Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyaliahü anh) şahidi için bk. Tirmizî, İlim, 5, H.no:2653; Avf b. Mâlik'ten (Radıyaliahü anh) şahidi için bir sonraki hadise bk.80/277.

ilim

kadar buyurdu:

 f- °kuturken Ve °n'ar da k^^  en ,I,m nasıl kaybolur?' dedik. O şöyl

 : *:r

505 D         .

Bu çumle Arap dilinde, dua mânâsında olup burada aslî mânâs. kullanılmıştır. Allah hayrın, versin gibi...

 ' yam nükte

330

80/277- Avf b. Mâlİk'ten (RadıyaUahü anh) m

Bir gün Rasûlullah (Saiiaihhu aleyhi ve seilem) ile birlikte otururken gökyüzüne baktı, sonra şöyle dedi:

"Bu ilmin kaldırılma vaktidir."

Ensardan Ziyâd b. Lebîd isimli biri dedi ki:

'Ey Allah'ın Rasûlü! Kur'ân  yanımizdayken onu çocuklarımıza ve kadınlarımıza Öğretirken, ilim nasıl kaldırılır?' Peygamberimiz:

"Medine'de seni en anlayışlı kişi olarak kabul edersem (cevap ver,)" dedi, sonra da Ehl-i kitap'ın, yanlarında Allah'ın Kitaplarından ikisi olduğu hâlde sapıttıklarından bahsetti.

§Cübeyr b. Nüfeyr, musallada Şeddad b. Evs ile karşılaştı ve bu hadisi Avf dan aldığını nakletti. Şeddad b. Evs dedi ki:

''Avf doğru söylemiş. İlmin kaldırılması nedir, sen bilir mısinT

'Hayır, bilmiyorum.'

'O, ilim kaplarının/sahiplerinin kaybolmasıdır. Hangi ilim önce kaldırılacak, bilir misİnT

'Hayır, bilmiyorum.'

''Huşu ilmi (önce kaldırılacak), hâttâ (öyle olacak ki) huşu sahibi birini neredeyse bulamayacaksın?

Sened:

Sahih: Müsned, Vl/26-27, H.no: 23872; Buhârî. Haîku efâli'l-ıbâd, s.79; Tabcrânî. el-Mu'cemü'l-kebu; XVIII/43, H.no:75; Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 1/55, Hn.o:55; İbn Hıbbân, VII/48-49, H.no:4553 (Heysemi, Mevârid, 1/218-219, H.no:l 15); Hâkim, 1/178. H.no:337; Nesâî, es-Sünenül-kübrâ, III/456, H.no:5909; Bezzâr, VII/175, H.no:274I; Heysemî, Bezzâr'ın rivayetine yer vererek senedinde Leys'in katibi Abdullah b. Salih'in bulunduğunu, bu zatı da sadece Abdülmelik b. Şuayb'ın sika kabul ettiğini, diğerleri tarafından zayıf sayıldığını belirtmiştir. Bk.Mecma', 1/200; Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyaliahü anh) şahidi için bk. Hâkim, 1/179, H.no:338; Tirmizî, İlim, 5, H.no:2653; Hadisin Müsned'deki metninde Cübeyr b. Nüfeyr (Radıyaliahü anh), Şeddad b. Evs'e (Radıyaliahü anh) Avf b. Mâlik'in (Radıyaliahü anh) anlattıklarını doğrulattırıyor. Tirmizîdeki metinde ise, Ubâde b. Sâmit'e (RadıyaUahü anh) Ebu'd-Derdâ'nın (Radıyaliahü anh) söylediklerinin sağlaması yaptırılıyor. Tirmizî hadis hakkında "hasen-garib" der ve Avf b. Mâlik'ten (RadıyaUahü anh) de nakledildiğine temas eder. Ziyâd b. LebîdMen (RadıyaUahü anh) şahidi için bir önceki hadise bk.

.;'          81/278-Ebû Ümâme el-Bâhilî'den (RadıyaUahüanh):507

Peygamberimiz (Saiiai/ahu aleyhi ve seilem), Veda Haccı günü bembeyaz bir deve üzerinde terkisinde Fazl b. Abbas (Radıyaliahü anh) olduğu hâlde ortaya çıktı ve şöyle buyurdu:

"İlim sizden çekilip alınmadan ve kaldırılmadan önce ilim öğrenin! İzzet ve celâl sahibi Allah şu âyeti indirdi:

"Ey iman edenler, açıklandığında ağır gelecek konularda (fazla)    soru    sormayın.    Kur'an    indirilirken    sorsaydınız,    size

507 Sened: '^■ ^i jr p^ıÜı <jfc- -kş 'j ^ J^ '**&j 'j.                   ^

Hasen: Müsned, V/266, H.no: 21191; İbn Mâce, Mukaddime, 17, H.no:228 (Bûsirî, cumhurun Ali b. YezİdMn zayıflığını belirttiğini ifade eder); İbn Hacer ve Zehebî de bu zayıf sayanlardandır. Bk.Takrtb, Trc.no:4817; Kâşif, Trc.no:3983. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VIII/2I5, H.no:7867; Heysemî, Taberânî'nin isnadını daha sahih bulur. Çünkü "Ahmed b' Hanbel'in isnadında çok zayıf sayılan Ali b. Yezid var" der. Bk.Mecma', 1/199-200. Fakat hadisi Veda Hutbesi ve ilmin zayi olması ile ilgili rivayetler kuvvetlendirir.

332_________________________________________________İlim

açıklanırdı.   (Demek   ki)   Allah   o   konuda   sizi   serbest   bıraktı. Şüphesiz O affeden ve yumuşak davranandır."

Râvi dedi ki:

'Biz fazla soru sormayı iyi karşıİamazdık, Allah Peygamber'ine ilgili âyetleri indirirken de (soru sormaktan) çekinirdik.

Bir bedevinin yanma geldik ve ona elbise (hırka) vererek kendisini aracı kıldık. Bedevi hırkaya (tümüyle) sarıldı, hatta hırkanın kenarının sağ kaşı tarafından çıktığını (her tarafı kapattığını) gördüm.

Sonra bedeviye dedik ki:

'Hz. Peygamber'e soru sor!' O da:

"Ey Allah'ın Peygamberi! Kur'ân yanımızdayken, onun içindekileri öğrenmişken ve kadınlarımıza, çocuklarımıza, yanımızda çalışanlara öğretirken ilim nasıl kaldırılır?' deyince Peygamberimiz başını kaldırdı, gazabından dolayı yüzüne kıpkırmızı bir renk yayılmıştı ve buyurdu ki:

"Annen seni kaybetsin e mi, (şimdi cevap ver;) şu Yahudi ve Hristlyanlar yanlarında Kutsal Kitaplar olduğu hâlde, Peygamberlerinin getirdiklerinin bir harfiyle bile irtibatı olmayan kişiler hâline geldiler, (öyle değil mi?..)

Dikkat et! İlmin kaldırılması ilmi taşıyan (âlimlerin) yok olmasıyla gerçekleşecektir."

Bu son sözünü Peygamberimiz (Saiiaiiaha aleyhi ve seitemj üç kere tekrarladı.