XLIV_________________________________________________________________ _
yüceltip, bereketlendirip rahmet ettiysen aynı şekilde Muhammed ve ailesini de yüceltmeni istiyorum, şüphesiz sen hamde lâyık ve yüce olansın.
Allahım! Dünyama ve dinime yardımcı ol, takva ile de ahiretime yardımcı ol; görünmeyen belâlardan beni koru ve yaşadığım olaylarda beni nefsimin eline bırakma!
Ey kendisine (kulların) günahı zarar vermeyen ve affını noksanlaştırmayan! Sana noksanlık vermeyen şeyden bana ver! Beni bağışla ve sana zarar vermeyen konuda affet!
Yâ İlâhi! Senden yakın bir kurtuluş71 ve (belâlara) güzelce sabretme duygusu isterim, her türlü sıkıntıdan kurtuluş isterim! verdiğin kurtuluşa karşılık şükretme (şuuru) isterim ve kurtuluşun devamını isterim. İnsanlara muhtaç olmamayı isterim!
O yüce ve büyük Allah'tan başka güç ve kuvvet sahibi yoktur.'
Bu dua ile çalışmamıza başlıyor, başarılı olmamız ve sıkıntılardan kurtulmamız için Rabbimizden yardım istiyoruz. Âmin...
Rıfat ORAL / Süleyman SARI
71 Afiyet, kurtuluş olarak terceme edildi
el-MUSNED
(el-Fethu'r-Rabbânî Tertibi)
■
imam Ahmed b. Hanbel
( 164-2411 780-855 )
I-İSLÂM AKAİDİ
A-TEVHÎD İNANCI
• Fıtratın Şehâdeti: Kâinatın Rabbi Allah'tır
• Doğruyu İnkâr Edenlerin Kıyamette Durumu
• Tevhidin Sonucu: Kulluk ve Cennet
• Tevhîd İnancında Titizlik
• Allah Teâlâ'mn Büyüklüğü/Yüceliği ve Yaratılanların Kendisine Muhtaç Olması
• Allah'ın Yüce Sıfatları ve Mükemmelliği
• Tevhîdin Düşmanı: Vesvese ve Şeytan
• Tevhîd ve Risâlet Ayrılmazlığı ya da 'Lâ ilahe illallah , Muhammed Rasûlullah' İnancı (Allah'tan başka ilâh yoktur ve Hz.
Muhammed (Saüallahü aleyhi ve sellem) O'nun
Rasûlü'dür)
• Âh ir ette Şefaat Yetkisi
İslâmAkâidi___________________________________________________3
I-İSLÂM AKAİDİ
A-TEVHÎD İNANCI
Tevhîd inancı, Allah'ı her konuda tek, eşsiz ve varlık sebebi olarak kabul etmektir. Bütün peygamberlerin getirdiği dinler tevhîd esasına dayanır. Bu bölümdeki naslar (âyet ve hadisler) tevhîd inancı ve onu zedeleyen unsurlarla ilgili olacaktır.
*Fıtratın Şehâdeti: Kâinatın Rabbi Allah'tır.
Fıtrat; insan ya da diğer varlıkların, bozulmamış ve değişmemiş ilk hâli anlamındadır. Bir başka deyişle fıtrat; ilk yaratılış sırasında Allah'ın insana bahşettiği yaratanını tanıma eğilimi, ruh ve beden temizliği, ayrıca olumlu yetenek ve yatkınlıklar demektir.
Kültürümüzde ikâlû belâ" olarak geçen olay; ilk yaratılışta Allah'ın, Hz.Adem'in sulbündeki nesilleri zerreler hâline getirip 'Ben sizin Rabbiniz değil miyim?' demesidir ki, onlar da fıtrat diliyle 'Elbette sen bizim Rahbimizsin' diye cevap verdiler. Onlar fıtrat/varlık diliyle konuştular. Her varlık yaratıcısının şahididir, onu tasdik eder.
Bu ilk ahid/söz insanlık ve kâinat için çok önemlidir. İnsanın tevhîd inancına ulaşabilmesi için fıtratın sesine kulak vermesi gerekir.'
72
Allah Teâlâ buyurur ki:
ahD om"8"' Rabbin Âdemoğulfannın belindeki soylarından söz Şahitlik i" Si2-În Rabbiniz değil miyim?' diye kendileri hakkında
biz buna S Ça9'rmıştı. Onlar da Elbette (sen bizim Rabbimizsin), bundan hahp'in^ ?Z' dediler- (Bunları) kıyamet gününde 'Bizim " yoktu' demevesiniz ya da "Bizden önceki ecdadımız
Allah'a bir
kuşaâi2:~nxT'"c" °rtak koşmuŞtu ve biz sadece onların izinden giden , uyıeyse (hakkı bizden) gizleyenlerin yaptıklarından dolayı bizi
Q Hfat' 175; îbn Abdilber, Temhîd, XVIII/70, 74, 82, 83, 90
İslâm Akaidi
helak mı edeceksin?' demeyesiniz (diye size hatırlatıyoruz)." (A'râf
7/172-173)
1/1-İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ}'. 73
Hz. Peygamber (SaiMiaM aleyhi ve seiiem) buyurur ki:
"Allah Adem'in belindeki soyundan /Va'man'da74 söz aldı. Onun sulbünden yarattığı bütün nesilleri çıkartıp zerreler gibi önüne saçtı, sonra kendileriyle75 konuştu. Buyurdu ki:
"Ben sizin Rabbiniz değil miyim?"
Onlar:
'Elbette (sen bizim Rabbimizsin), biz buna şahitlik ederiz'76
dediler.
Sahih: Müsned, 1/272, H.no:2455; Makdisî, el-Ehâdîsü'l-Muhtâra, X/338-339, H.no:366, 368. Heysemî: "Hadisin râvîleri, sahih rivayetlerin şartlarını taşır' dedi. Bk.Mecnıau 'z-zevaid, VII/25, 189. Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, VI/347-348, H.no: 11191/2 (Nesâî, senedde yer alan Külsüm b. Cebr'in hadiste kuvvetli olmadığını ifâde etti.) Ancak Hâkim en-Neysâbûrî hadisin isnadının sahih olduğunu, Külsünvün ise Müslim'in râvîsi olmasına rağmen Buharı ve Müsiim'İn Sahihlerinde bu hadise yer vermediğini belirtti. Bk.Müstedrek, 1/80, H.no: 75. Adı geçen bu râvî, Yahya b. Maîn ve İbn Hıbbân'a göre sikadır. Bk.Mİzzî, Tehzîbü 'l-Kemâl, XXIV/200-201. Bennâ ise Ebü'l-Vezîr Ahmed Hasan'ın Tenkîhu 'r-nıvâtfî tahrîci ehâdîsi'l-Mişkât İsimli eserinde, senedinde tenkit edilen bîr hususun bulunmadığını ancak hadisin mevkuf (yani İbn Abbas'ın sözü) olduğunu belirttiğini nakletti. Bk.Bülûğıı '/-emânî, 1/34. Ahmed Muhammed Şâkir ise "sikanın ziyadesi makbuldür" tezinden hareket ederek bu hadisi merfû olarak kabul etti. Bu hadis âlemin yaratılışı böltimününde 96/9273-hadis olarak tekrar edilecektir.
74 Na'mâır. Arafat yakınlarında bir dağdır. Bazen dağın yüksekliği ve üstündeki bulutların eksik olmaması sebebiyle Na'mânü's-sehâb ismiyle buluta İzafe edilerek kullanılır. (Bk.îbnü'1-Esîr, Nihâye, V/73)
75 (ya da) onlara doğru, yüz yüze konuştu.
îslânvAkâidi__________________________________________ 5
(Bunları) kıyamet gününde 'Bizim bundan haberimiz yoktu' demeyesiniz ya da "Bizden önceki ecdadımız Allah'a başka şeyleri ortak koşmuştu ve biz sadece onların izinden giden bir kuşağız, öyleyse (hakkı bizden) gizleyenlerin yaptıklarından dolayı bizi helak mı edeceksin?' demeyesiniz (diye size hatırlatıyoruz).'
Rufey' Ebu'I-Âliye'den:77
Lafiz mânâsı
Şimşeklinde Sened: S \-
şJUİı
J
^—
, "Biz buna şahitük '-^ d^ M ^ 13İİ. (J)
İslâm Akaidi
Übey b. Ka'b (Radıyallahüanh),
"Hani Rabbin Âdemoğullarının belindeki soylarından78 söz alıp onları 'Ben sizin Rabbiniz değil miyim?' diye kendileri hakkında şahitlik etmeye çağırmıştı..." âyetini şöyle açıkladı:
Allah onları bir araya topladı, ayrı ayrı ruhlar kıldı, kendilerini şekillendirdi ve ardından konuşmalarını istedi, onlar da konuştular. Allah böylece onlardan bir söz ve misak aldı, 'Ben sizin Rabbiniz değil miyimV sözüyle kendi fiillerine şahit tuttu. (Onlar da 'Elbette sen bizim Rabbimizsin' dediler.) Allah Teâlâ: 'Kıyamet günü biz bunu bilmiyorduk, dememeniz için yedi kat göğü ve yeri size şahit tutuyorum. (Ayrıca) atanız Âdem 'i de bu olaya şahit tutuyorum. Bilin ki benden başka ilâh ve rab yoktur. O hâlde bana hiçbir şeyi ortak koşmayın. Size peygamberlerimi göndereceğim ve onlar da aldığım söz ve misakımı hatırlatacaklar. Bir de size kitaplarımı indireceğim' dedi. Bunun üzerine 'Sen bizim Rabbimiz ve İlahımızsın, biz buna şahidiz' diyerek Allah'ın sözünü kabul ettiler.
Sonra Allah Teâlâ Adem'i (Aleyhisselâm) onları görebileceği şekilde yükseltti ve o da gördü ki kimi zengin, kimi fakir ve kimi güzel, kimi çirkin... (Bunun üzerine) Hz. Âdem şöyle niyaz etti:
'Rabhim! Keşke kullarını eşit yar ats aydın. ' Allah Teâlâ buyurdu ki:
'Ben şükredilmekten hoşlanırım,'
Bundan sonra Hz.Adem, onların içinde peygamberleri halka ışık saçan kandiller gibi gördü ki onlardan da risâlet ve nübüvvet konusunda özel bir söz ve mîsak alınmıştı. Bu söz; Ve biz peygamberlerden de söz aldık...Meryem oğlu İsa'dan da.'so âyetinde belirtilmektedir. îsa (Aleyhisselâm), o ruhların içindeydi ve Allah onu Meryem'e gönderdi.
Hasen: Müsned, V/135, H.no: 21130. Hâkim, Müstedrek, H/353, H.no:3255 (Hâkim, Buharı ve Müslim'in Sahih'lerine almadığını, ancak hadisin isnadının sahih olduğunu söyler. Zehebî de bunu onaylar); îbn Asâkir, Târihu Dımaşk, VII/396-397; Makdisî hadisin hasen olduğunu söyledi. Bk.Muhtâra, III/363-364, H,no:1158. Heysemî: "Muhammed b. Yakub Zübâlî'nin mestur olduğunu, diğer râvîlerin ise sahih rivayet şartlarını taşıdıklarını" ifade etti. Bk.Mecmau'z-zevâid, VII/25. Ebü'l-Mehâsin el-Huseynî, Muhammed b. Yakub Zübâlî Ebü'l-Heysem er-Rakâşî el-Basrî'nin meşhur biri olmadığını belirtti Bk.İkmâi, 1/388, Trc.no: 8 04.
Âmir Hasan Sabri hadisin merfu hükmünde mevkuf bir rivayet olarak isnadının sahih olduğunu söyler. Bk. Zevâidu Abdillah b, Ahmedb. Hanbel fı'l-Müsned, H.no: 145;
Bu hadis Kur'ân'ın Faziletleri ve Tefsin bölümünde 280/7695.hadis; Âlemin yaratılışı bölümünde ise 97/9274.hadis olarak tekrar edilecektir.
™ Bu okunuş, Medine ehli, Ebû Amr ve İbn Âmir kıraatine göre rivayet edilmiştir. Diğerleri ise Ç4C>Î) olarak okumuşlardır.
79A'râf 7/172-173 80 Abzâb, 33/7
Übey'den (Radıyallahu anh) nakledildiğine göre; o ruh Meryem'in ağzından (bedenine) girmişti.
AÇIKLAMA
[nSalllı^- iv*" ı o —
2- Kâinattaki mükemmel sistem bize Allah'ı ve rubûbiyetmi göstermektedir.
Allah'ın fıtratı konuşturması hakîki ya da sembolik olabilir. Bu konu gayb ile
İnsanlık için en uygun din İslâm'dır. Çünkü o tabiî, aslî ve fıtrîdir. 2-
ilgili olduğu için tartışma yerine, insanın fıtratı ile doğruyu bulabilme kabiliyeti üzerinde durulmalı ve değeriendirme yapılmalıdır.
4- Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) her insanın fıtrat üzerine doğduğunu, ancak etrafındaki dînî ve kültürel yapının onu değiştirdiğini ifade etmektedir. O hâlde bulûğdan önce ölen çocukların fıtrat üzere öldükleri ve cennetlik oldukları anlaşılmaktadır ki tercih edilen görüş de budur, doğrusunu Allah bilir.
5- Allah'ın insanlık neslini zerrelere ayırıp onlara hitap etmesi tenasüh inancını çürütür. Çünkü Allah insanlara farklı bir program ve ruh verip fertleri ayrı ayrı değerlendirmiştir. Her insan kendi bedeni ve ruhuyla yaptıklarından sorumludur.
*Doğruyu İnkâr Edenlerin Kıyamette Durumu
Allah Teâlâ buyurur ki:
"Şüphesiz kâfirler inkarcı olarak ölürlerse, kendilerinden fidye olarak yeryüzü dolusu altın verseler bile kabul edilmeyecektir." (Âlü
İmrân, 3/91)
ahreddın Razi, Mefâtîhu '1-ğayb, V/397; Zemahşerî, Keşşaf, n/169-170; Şevkânî, Fethu 7-Kadîr, II/335
İslâm Akaidi
3/3-Enes b. Mâlik'ten (Radıyaiiahü anhy.82
Hz. Peygamber (Saiiaiiahü aleyhi ve seikm) şöyle anlattı:
"Kıyamet günü cehennemlik bir kişiye:
We dersin, yeryüzündeki her şey senin olsa, onları kurtuluş için fidye olarak verir misin?' denir.
O da ^evet der.
Allah da: 'Sen senden daha kolayını istemiş ve daha Âdem'in befindeyken hiçbir şeyi bana şirk koşmayacağına dâir söz almıştım. Ama ne var ki sen sözünü tutmadın ve yaptığın sadece şirk koşmak oldu" buyurur.
* Tevhidin sonucu: Kulluk ve Cennet
Tevhîd inancı insan hayatının her döneminde kulluk olarak ortaya çıkmalıdır. îman, amel ve ahlâk düzeyindeki tevhîd inancının mükâfatı ancak cennettir.
Allah Teâlâ buyurdu:
"De ki, 'Göklerde ve yerde herşey kime ait?'
(Yine) de ki, 'Rahmetiyle davranmayı kendisine ilke edinen Allah'a ait.' Allah, varlığından şüphe edilmeyen kıyamet günü sizi bir araya getirecek. (O gün) kendilerine yazık edenler Allah'a imanı reddedenlerdir." (En'âm6/12)
Sened:
Sahih: Müsned, III/127, H.no: 12229. Eenzer rivayet için bk.III/129, H.no:12252; III/218, H.no:13221; Buhârî, Rikâk, 49, 51; Enbiyâ, 1; Müslim, Münâfîkûn, 51-53. Taberânî, el-Mu'cemü't-evsat, VIII/16, H.no:7022; Abd b. Humeyd, Müsned, 1/355, H.no: 1179. Konuyla ilgili âyetler için bk.Bakara, 2/92, Mâide, 5/36, Yûnus, 10/54, Ra'd, 13/18, Meâric, 70/11-16
İslâm Akaidi
4/4-Abdurrahman b.Ganm'den83:84
Metinde bu râvî şöyle tanıtılmaktadır: ( >ûı &,' fi& J\
'in halka dinini öğretmek üzere Şam bölgesine gönderdiği zâttır.
idı Ji
V/238- no.21972.Benzer rivayet için bk.V/228, H.no:2I890, 21892-21894; Camiîam- 219°3' 21905; V/234' H'no: 2I93S-21940; Ma'mer b. Raşid,
101- İr 7 . rrc2zak'm Musannefi ile beraber) XI/282, H.no:20546; Buhârî, Cihâd. 46; Libâs,
Hno'2S^Q3r 3°' R"İkâkj 37' Tevhîd' 1; Müslim- îmân' 48"51; Ebü Dâvûd> Cihâd, 48. Mace 7"hA rmzı' Imân'18' H.no:2643 (Tirmizî hadisin hasen-sahih olduğunu söyledi.) İbn Şânıiİvtnrn5' H-no:4296; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XX/75, H.no:140; Müsnedü'ş-
yym, IV/141-U2, H.no:2945; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/124, H.no:13S
1/33-34 AnyİCrTÛ* hadisin senedinde bulunan Şehr b. Havşeb'i zayıf saydı. Bk.Mecma', de belirtti RV Heyseıy'! $ehr b- Havşeb'în bazen hadislerinin hasen olarak telakki edildiğini RkMecm'' ^fecma'' V1212-21 A. Bazen de zayıflığına rağmen sika sayıldığını ifade etti. 1'54, 61. Heysemî'nin bu râvî hakkında kendi içinde ihtilafa düştüğü
10 İslâm Akaidi
Maâzb. Cebel (Radıyatlahüanh) Hz. Peygamber'd en şöyle bahsetti: Bir gün Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seitem) Ya'fûr 85 adındaki yuları
liften olan merkebine bindi. Sonra 'Ey Muâz, haydi sen de bin !' dedi. Ben 'Ey Allah'ın Rasûlü, sen devam et !' dedim. Tekrar 'bin !' deyince, ben de terkisine bindim ve merkep bizi yere düşürdü. Rasûlullah gülerek kalktı, ben de (bunlar benim yüzümden oldu diye) kendime kızarak ayağa kalktım. Sonra ikinci, üçüncü kez denedik ve merkep bizi taşımaya başladı.
Peygamberimiz elini arkaya götürüp kamçısı (ya da asası) ile sırtıma dokundu ve dedi ki:
"Ey Muaz, Allah'ın kulları üzerindeki hakkı nedir, bilir misin?"
Ben de: 'Allah ve Rasûlü daha iyi bilir' dedim.
Rasûlullah, "Allah'ın kulları üzerindeki hakkı, sadece O'na kulluk edip başkasını ortak koşmamalarıdır" buyurdu.
Sonra merkep Allah'ın dilediği kadar yoluna devam etti. Bir müddet sonra Rasûlullah tekrar elini arkaya götürüp sırtıma dokundu ve dedi ki:
"Peki Ey Muaz, ey Ümmü Muaz'ın oğlu, ya bu emredilenleri yerine getirdikleri takdirde kulların Allah üzerindeki hakkı nedir, bilir misin?"
Ben de 'Allah ve Rasûlü daha iyi bilir' dedim.
Rasûlullah: "Bu emredilenleri yerine getirdikleri takdirde kulların Allah üzerindeki hakkı, cennet'e konulmalarıdır" buyurdu.
NOT: Allah ile insan arasındaki haklar iki kısımdır:
a-Allah' m insanlar üzerindeki hakları; tevhîd ve kulluk , b-însanların Allah üzerindeki hakları; tevhîd ve kulluğu yerine getirenlerin cennetle mükâfatlandırılmasıdır.
görülmektedir. Ahined Muhammed Şâkİr hadisin senedinde yer alan Şehr b. Havşeb'in sika olduğunu söyledikten sonra, delilsiz olarak ileri geri bazı kimselerin bu zat hakkında konuştuklarını da ifade etti. Müsned, 1/207 (kendisine âit tahricli nüsha). Bennâ ise, Şehr b. Havşeb'in Yahya b. Maîn, Ahmed b. Hanbel ve diğer âlimlerce sika sayıldığını belirtti. Bk.Bülûğu 'î-emânî, 1/61. Şehr b. Havşeb'in sika oluşunu ifade eden eserlere birkaç örnek: İbn Şahin Ebû Hafs Ömer b. Ahmed, Târîhu esmâi's-sikât, s.Ill, Trc.no:536; İbnü'l-Cevzî, ed-Duafâ ve 'l-metnskûn, 11/43, Trc.no:1644 (İbn Hıbbân, Yahya b. Maîn ve Ahmed b. HanbePin sika dedikleri, Nesâî'nin ise "kuvvetli değildir" dediği ifade edilmektedir.) Aynı bilgiler için bk.Zehebî, Kâşif, Trc.no:2314; îbn Hacer "saduktur, irsal ve hatası çoktur" dedi. Bk.Takrîb, Trc.no:2830. İbn Mencûye Müslim'in râvîleri arasında saydı. Bk.Ricâlü Müslim, 1/312, Trc.no :677.
85 Ya'fûr : Toprak rengi (boz) mânâsına gelen J& (afer)'den türemiştir. Ayrıca geyik yavrusu için kullanılan bu isim, süratli gidişinden dolayı merkebe de verildi. Bazı rivayetlerde {Buharı, Cihâd, 46; Müslim, îmân, 49; Ebû Dâvûd, Cihâd, 48) merkebin ismi Ufeyr olarak geçmektedir ki bu da sıfat-ı müşebbehc olan ^îtî (a'fer)'in ism-i tasğîr (küçültme) sîgasıdır. Bundan da her iki ismin kullanıldığını anlıyoruz. (Bk.İbn Hacer, Fethu 'İ-Bârî, VI/74)
İslâm Akaidi
5/5-EneS b. Mâlİk'ten (Radıyallahü anh):
Muâz b. Cebel'in yanma geldik ve dedik ki:
'Rasûlullah'm (Saiiaitaim akyhi ve seikm) dikkat çekici/ender hadislerinden bize (biraz) bahseder misin?'87
Bunun üzerine Muâz şöyle dedi:
'Elbette (bahsederim). (Bir gün) Rasûlullah'm merkebinin terkisine binmiştim. (Muâz sözlerine şöyle devam etti). Rasûlullah buyurdu ki:
"Ey Muâz b. Cebel!"
"Buyur, ey Allah'ın Rasûlü!'
"Allah'ın kullan üzerindeki hakkı nedir, bilir misin?"
'Allah ve Rasûlü daha iyi bilir' dedim.
(Râvî devamla bir önceki hadisin benzerini zikredip, 'cennete girdirmesi' sözü yerine 'azap etmemesidir' şeklinde (farklı olarak) nakletti, şöyle ki:
Scned: j&. J ^ ^
Sahih: Müsned, V/228, H.no:21893. Benzer rivayet için bk.V/228, H.no:21890, 21892; V/229-230, H.no:2I903, 21905; V/234, H.no:21938-21940; V/236, H.no:21957; V/242, îii/^21"5' 21"7; III/26°-261' H.no:13677. Ahmed eş-Şeybânî, el-Âhâd ve'l-mesânî, '1/422, H.no:1842; Taberânî, el-Mu'cemü'I-kebîr, XX/48-50, H.no:81, 83-88; XX/75, «■no:140; XX/126, H.no:254; Bezzâr, Müsned, VII/78, H.no:2627; İbn Mende, îmân, 1/241, g7-no:105; Heysem? hadisin râvîierinin sika olduğunu belirtti. Bk.Mecmau 'z-zevâid, 1/50 Lafız mânâsı; bahset, şeklindedir.
12 ___________________________________'__________________îslâm Akaidi
RasÛlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem):
"Emredilenleri yerine getirdikleri takdirde kulların Allah üzerindeki hakkı, azap etmemesidir1' buyurdu.) 8a
'. (Bir diğer rivayete göre Muâz (Radıyaihhü anh) dedi ki): ■■ u "Ey Allah'ın Rasûlü! Bunu insanlara müjdeleyeyim mi?'O da: 'Onları bırak, (salih) amele devam etsinler!' buyurdu.
NOT: Allah Rasûlü bu bilgileri diğer sahâbîlere de zaman zaman aynı üslûpla vermiştir. Huzeyfe (Radıyaihhü anh) bunlardan birisidir.89 Ebû Hüreyre'ye (Radıyaihhü anh) yapılan tavsiye ise bir sonraki hadiste gelecektir.
ss Rivayetlerin bir kısmında ise "affedilmeleri/bağışlanmaları" zikredilir. Bk.Müsned, V/234, H.no: 21939
89 Heysemî, bu hadisin Bezzâr tarafından rivayet edildiğini ve râvîlerinin de sika olduklarını belirtti. Bk.Mecmau'z-zevâid, 1/50
13
6/6-Ebû Hüreyre'den
RasÛlullah (Saihihhü aleyhi ve seikm) ile Medineli birisinin hurmalığında dolaşıyordum. RasÛlullah:
"Ey Ebû Hüreyre! Malı çok olanlar helak oldu, ancak şöyle şöyle infak edenler hariç. (Bu sözü üç kere tekrar etti ve eliyle sağa, sola ve öne infâk (dağıtma) işareti yaptıkdan sonra), bunlar da ne kadar azdır!" dedi.
Bir müddet yürüdükten sonra tekrar:
"Ey Ebû Hüreyre! Cennet hazinelerinden bir hazineye rehberlik edeyim mi?"dedi ve ben de:
'Buyur, Ya Rasûlallah!' dedim.
RasÛlullah şöyle buyurdu:
"Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh. Ve lâ melcee minallâhi illâ ileyh.
(Yani, güç ve kuvvet ancak Allah'a aittir. Allah'tan başka sığınacak
varlık yoktur) de!"
Bir müddet daha yürüdü ve dedi ki:
"Ey Ebû Hüreyre! İnsanların Allah, Allah'ın da insanlar üzerindeki hakları nedir bilir misin?"
Ben de:
'Allah ve Rasûlü daha iyi bilir' deyince buyurdu ki:
"Allah'ın insanlar üzerindeki hakkı sadece ona kulluk etmeleri ve hiçbir şeyi şirk koşmamalarıdır ki bunu yerine getirirlerse, Allah'ın da onlara azap etmemesi gerekli olur"
* Tevhîd İnancında Titizlik
Allah Teâlâ buyurdu:
'Allah ve Rasûlü bir işe hükmettiği zaman, mü'min olan erkek ve kadın için o işten başkasını seçme hakkı yoktur. Kim Allah
Sened: ^JJ^^Ü . ^ „ _ . Sahih: Müsned, 11/309, H.no:8071. Benzer rivayet için bk.11/525, H.no:10741; 11/535, H.no:10860; Ma'mer b. Râşid, Cami', XI/283, H.no:20547. Hâkim, hadisin senedinin sahih olduğunu söyledi, Zehebî de buna muvafakat etti. BkMüstedrek, 1/698, H.no:I901/101, Heysemî, hadisin sahih olduğunu söyledi. Bk.Mecmau'z-zevâid, 1/50; X/101-102
* 4 İslâm Akaidi
ve Rasûlüne isyan ederse, o kişi açık bir şekilde sapıtmıştır.'fAhzâb
33/36 )
(İslâm 'da tevhfd inancı önemlidir ve ondaki bir pürüz tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Hatta risâlet konusunda bile dikkatli olunmalı, tevhîd derecesine çıkartılmamalıdır. Aşağıdaki hadisler bu ince noktaya dikkat çekmektedir.)
İslâm Akaidi____________________________________|_________15
7/7-Rib'îb. Hiraş'dan:91
(Hz.Aişe'nin anne bir kardeşi) Tufeyl b. Sahbera (RadıyaitaM emtiam) bir
rüya gördü:
"Rüyasında, Yahudilerden bir topluluğa uğrayıp:
'Siz kimsiniz?' dedi.
Onlar da:
'Biz Yahudileriz' diye cevap verdiler.
Tufeyl:
'Siz, Uzeyr Allah'ın oğlu iddiasında bulunmasaydılar diye temenni edilen bir topluluksunuz" dedi.
Yahudiler:
'Siz de, "Mâşâallah ve Mâşâe Muhammed" sözünü söylemeselerdi diye temenni edilen bir topluluksunuz' dediler.
Daha sonra da bir Hristiyan topluluğuna uğradı ve onlara:
''Siz kimsiniz?' dedi.
'Biz Hristiyanlarız' diye cevap verince, Tufeyl dedi ki:
'Siz Mesih Allah'ın oğlu iddiasında bulunmasaydılar diye temenni edilen bir topluluksunuz.'
Onlar da:
'Siz de, "Mâşâallah ve Mâşâe Muhammed" sözünü söylemeselerdi diye temenni edilen bir topluluksunuz' dedi."
Sabah olunca Tufeyl rüyasını, gördüğü herkese anlattı. Sonra da Rasûlullah'a (Saiiaiiaha aleyhi ve sellem) geldi ve ona da anlattı. O da:
"Bunu başkasına anlattın mı ?" diye sorunca93 Tufeyl:
'Evef dedi.
Namazlarını kılınca, Rasûlullah onlara bir konuşma yaptı:
Allah'a hamd ve sena edip şöyle buyurdu:
"Tufeyl bir rüya görmüş ve sizden gördüğüne de bunu anlatmış. Siz konuşmalarınızda bir söz kullanıyordunuz, size olan saygım/güvenim94 de
Sened: ^ı>
Sahih: Müsned, V/72, H.no:'20572; Benzer rivayet için bk.V/399, H.no:23275. İbn Mâce, Kefförât, 13, H.no:21i8 (Bûsirî, İbn Mâce'nin zevâidinde bu hadisin râvîlerinin Buhârî'nin şartına uygun ve sika olduklarını belirtti); Dârimi, İstrzân, 63, H.no:2702; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VII1/324-325; H.no: 8214-8215; Hâkim, Müstedrek. 111/523-524, H.no:5945-5946/1543-I544.
Allah'ın dilediği olur ve Hz. Muhammed'in dilediği olur'
(Affan'ın rivayetinde)
Lafız anlamı, 'edebim mâni oluyordu' şeklindedir.
., -. îsfâm Akaidi
16_________________________-___----------------------------------
bunu yasaklamama mâni oluyordu. Bundan sonra "Mâşâallah ve Mâşâe Muhammed" demeyin, (sadece "Mâşâallah"95 deyin!)"
8/8- Huzeyfe b. el-Yemân'dan (Radıyalhhu anhy.
Bir kişi Hz. Peygamber'e (Sallallahü aleyhi ve seikm) geldi ve dedi ki:
'Ben rüyamda Ehl-i kitaptan biriyle karşılaştığımı gördüm ve bana
şöyle dedi:
'Sizler, "Mâşâallah ve Mâşâe Muhammed" sözünü söylemeseydiniz
ne kadar mükemmel bir topluluk olurdunuz.'
(Bunun üzerine) Hz.Peygamber (Saiiailahü aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu: "Ben de bu sözden hoşlanmıyordum. Bundan böyle önce "Mâşâallah"
sonra "Mâşâe Muhammed" deyin!"
9/9- İbn Abbas'tan (Rachyallahü anhümâ):
95 "Allah'ın dilediği olur'
96Sened:^
Sahih; Müsned, V7393, no.23232. Benzer rivayet için bk.V/384, H.no:23158; V/394,
H.no:23240; V/398, H.no:23274; Ebû DâvÛd, Edeb, 76, H.no:4980; ibn Mâce, Keffârât, 13,
H.no:2118; Dârimî, İsti'zân, 63, H.no:2702
97 Sened: l^öı J \i 1> M*> ^' r^* ^^
İslâm Akaidi__________________________________________________17
Bİr kİŞİ Hz.Peygamber'e (Sallallahü aleyhi ve sellem):
"Mâşâallah ve mâ şi'te" os deyince, Peygamberimiz (Saiiaiiahu akyhi ve
sellem) şöyle buyurdu:
"Beni Allah'a denk mi tutuyorsun? Bilâkis "Mâşâallah"deV
AÇIKLAMA
Müslüman tevhîd inancında titiz olmalı ve bu konuda Hz. Peygamber'in konumunu iyi anlamalı, şüpheli hareket ve söylemlerden de kaçınmalıdır. Buna en güzel örnek, ilk dönem Müslümanları olan Sahabe-i Kiram'm 'Mâşâallah ve Mâşâe Muhammed' {Allah'ın dilediği ve Hz. Muhammed'in dilediği olur) sözlerinin düzeltilmesi ve sadece 'Mâşâallah ' (Allah 'in dilediği olur) sözünün emredilmesidir. Hz. Peygamber'in konumu ile ilgili ifrat (aşırı yüceltmeci) ve tefrit (aşırı indirgemeci) düşüncelerden korunmalı, onu Kur'an ve Sünnet'in belirttiği şekilde anlamalıyız. Hz. Muhammed (Sallallahü aleyhi ve sellem) sadece Allah'ın kulu ve Peygamberidir, ancak kulların en mükemmeli ve yücesidir.
Peygamberimiz Müslümanların iyi niyetine güvendiği için, bazen de hayasından dolayı birçok şeyi hemen açıklayamıyor, zamana bırakıyor ve konuyla ilgili bir vesile olduğunda açıklıyordu. Ahzab sûresinde (33/53) bazı kişiler Rasûlu İlah'tan izin almadan evinde kalmaları ya da uzun süre oturmaları tenkit ediliyor, ancak Peygamberimiz hayasından dolayı onlara bir şey söyleyemiyordu, Allah ise hiçbir şeyden çekinmediği için, ayetle konuyu açıkladı:
'Ey İman edenler, Peygamberlerin evlerine (rastgele) girmeyin, (başka iş için girdiğinizde) yemek vaktini beklemeyin, (ancak) yemeğe çağrıldığınız zaman girin/ yemeği yiyince dağılırı ve (uzun) söze dalmayın.
Gerçekten bu, Peygamber'e eziyet vermekte ve o da sizden utanmaktadır; oysa Allah, hakkı açıklamaktan utanmaz. Onlardan (Peygamber eşlerinden) bir şey
Sahih: Müsned, 1/214 H.no:I839. Benzer rivayet için bk.I/224 H.no:1964; 1/283, H.no:2561; 1/347, H.no:3247; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, V[/245, H.no:10824; Amelü'l-yevm ve'l-leyle, s.545, H,no:987; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, İII/217, H.no:5603; İbn Mâce, 13, Keffârât, H.no;21I7 (Bûsirî, Zevâid'dc bu hadisin senedinde Eclâh b. Abdullah el-Kindî'nin bulunduğunu, bu zât ise Ahmed b. Hanbel, Ebû Hatim, Nesâî, Ebû Dâvûd ve İbn Sa'd tarafından -hafızası sebebiyle- zayıf; Yahya b. Maîn, Yakub b. Süfyân, Iclî (ve Amr b. Ali) tarafından da sika sayıldığını; diğer râvîlerin ise sika olduklarını belirtmiştir.) Buhârî bu râvîye değindi, ancak cerhedici bir noktaya temas etmedi. (Bk.et-Târihu'l-kebîr, 1/II/68). Zehebî ise sika olduğunu belirtti, (Bk.Kâşif, 1/234, Trc. no:234) 'Allah'ın dilediği ve senin dilediğin olur'
18
İslâm Akaidi
isteyeceğiniz zaman, perde arkasından isteyin. Bu, sizin kalpleriniz için de, onların kalpleri için de daha temizdir. Allah'ın Rasûlüne eziyet vermeniz ve onlardan sonra eşlerini nikahlamanız size ebedî ofarak helâl olmaz. Çünkü böyle yapmanız, Allah katında büyük bir günahtır' (Ahzâb 33/53)
Ayrıca Rasûhılfab, zaman zaman Sahabenin rüyasmdaki önemli noktalan hayata geçiriyordu. Zira salih rüyalar vahyin birer parçasıdır, ancak şeriatın bir parçası olması için Peygamber onu tasdik etmelidir. Ezan konusu da buna bir başka örnektir.
; *AlIah Teâlâ'mn Büyüklüğü/Yüceliği
ve Yaratılanların Kendisine Muhtaç Olması:
Allah Teâlâ buyurur ki:
"O'nun benzeri yoktur, O herşeyi işiten ve bilendir" (Şûra 42/11)
(Tevhîd inancına göre, kâinatın yaratıcısı Allah, her konuda eşsiz ve benzersizdir. Kur'an ve Sünnet'teki Allah'a ait el ve yüz gibi kelimelerde de aynı eşsizliğin geçerli olduğu unutulmamalı ve bu şekilde iman edilmelidir.)
İslâm^Akâidi __________________________________________________19
10/10-EbÛ MÛsâ el-Eş'arî'deil (Radıyallahü anh): "
Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve aetlem) dört (inancı) bizim aramızda canlı
tuttu:
Şüphesiz Allah uyumaz ve uyuması da uygun olmaz,
Varlığın (rızk /adalet) dengesini düşürür ve yükseltir, Gece yapılan ameller gündüzfün başlangıcında) ve gündüz yapılan amellerde gecefnin başlangıcında) kendisine yükselir.100
§Ebû Musa'dan gelen bir başka rivayette, Rasûlullah şöyle buyurdu:
"O'nun görülmesine mâni olan perde (ışığı kuvvetli) bir ateştir. Eğer o perdeyi kaldırırsa Zâtının azameti, kendisinin gördüğü her şeyi yakar."
Sonra râvi Ebû Ubeyde şu ayeti okudu:
"(Mûsâ gördüğü) ateşe yaklaşınca kendisine şöyle seslenildi; Ateşte ve etrafında bulunanlar mübarek kılındı, âlemlerin Rabbi her türlü eksiklik ve benzetmeden münezzehidir.' (Nemi 27/8)
NOT: Naslarda, ateşten perdenin keyfiyeti hakkında fazla bilgi bulunmamaktadır. Bu konular müteşâbihâttan kabul edildiği için olduğu gibi iman edilmelidir.
Sened:
Sahih: Müsned, IV/395, H.no:19422; ' IV/400-401, H.no:19477. Benzer rivayet için bk.IV/405, H.no:I9522; Müslim, îmân, 293-295; tbn Mâce, Mukaddime, 13, H.no:195-196; Ibn Hıbbân, Sahih, 1/241-242, H.no:266; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/244, H.no:448: Ebû Avâne, Müsned, 1/127-128, H.no:379-382; Bezzâr, Müsned, VIII/36, H.no:3018; Taberânî, el-Mucemül-evsat, 11/307, H.no:1535; VII/16, H.no:6022; Rûyânî, Müsned, 1/381, H.no:583; Ismâilî, Mu 'cemü şuyûhi'l-hmâilî, 11/562; Tayâlisî, Müsned, 1/395-396, H.no:493; Ebû Ya'lâ, Müsned, XIII/245-246, H.no:7262-7263; Abd b. Humeyd, Müsned, 1/191, H.no:541; Lâlkâî, I'Jıkâdü ehli's-sünne, 111/414, H.no:696; tbn Mende, 11/769-770, H.no:775, 777; îbn Ebî Asım, es-Sünne, 1/272, H.no:614; Isfahanı, Azame, 11/421-423, H.no:l 17-118; H/430-435, Hjıo:9-13; Ebû İsmail el-Herevî, el-Erbaûn fi delâili't-tevhîd, 1/49-50, 56, H.no:7. 13; Abdullah b. Ahmed, es-Sünne, 11/461-462, H.no:1048
Sabah ve ikindi vakitlerinde melekler nöbet değiştirirler ve kulların amelleriyle Allah'a yükselirler. Bk.Müsned Trc. H.no:59/929.
11/11-Ebû Hüreyre'den (Radıyaliahü anhy. m Rasûlullah (SaUaîfohü aleyhi ve seiiem) buyurdu ki:
"Allah'ın eli102 (mülk ve kudret İle) doludur. Gece ve gündüz (varlıklara) cömertçe dağıtmak bunları azaltmaz.103 Görmez misin, gök ve yerin
yaratılışından beri dağıtması/vermesi onun elindeki (mülk ve kudretten) hiçbir şeyi eksiltmemiştir.
(Rasûlullah şöyle ilâve etti:) O'nun arşı su üstündedir, diğer eliyle de kâinatın dengesini düşürüp yükselterek (ayarlar). "
AÇIKLAMA
Kur'ân'da ve hadislerde Allah'a ait el ve yüz gibi ifadeler bulunmaktadır. Bunlara İslâm akaidinde, müteşâbih (hakikati bilinemeyen) konular denmektedir. Selef âlimleri bunları te'vil104 etmemiş ve keyfiyetini düşünmeksizin mutlak olarak iman edilmesi gerektiğini ifade etmişlerdir. Bütün bunlar Allah'ın sanma lâyık olarak vardır. İmam Âzam Ebû Hanîfe bu konuda şöyle dedi:
''Allah'ın, Kur'ân'da zikrettiği gibi eli, yüzü ve nefsi vardır. Allah'ın Kur 'ân 'da zikrettiği el, yüz ve nefis gibi şeyler keyfiyetsiz (hakikatini bilemediğimiz) sıfatlardır. O'nun eli; nimeti ve kudretidir denilemez, (te'vil edilemez,) zira bu takdirde sıfat iptal edilmiş olur ki bu da Kaderiye ve Mutezilenin görüşüdür. O'nun elinin, keyfiyetsiz sıfat olması gibi, gazabı ve rızası da keyfiyetsiz iki sıfattır.' 105
Sencd: ^>üı j, >\?j\ J,'^üiJ l;^_ı '^J_ ıİji
Sahih: Müsned, 11/500-501, H.no:10448. Benzer rivayet için bk.II/242, H.no;7296; 11/313, H.no:8125; Hemmâm b. Münebbih, es-Sahîfetü's-sahîha, H.no:28; Buharı, Tcvhîd, 19, 22; Tefsir, 11/2; Müslim, Zekât, 36-37; Tirmizî, Tefsir, 5/3, H.no:3045; İbn Mâce, Mukaddime, 13, H.no:I97; İbn Hıbbân. Sahih, 11/54, H.no:723; Ebû Nuaym, Müstahrec, 111/79, H.no: 2238; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, IV/413, H.no:7733; Humeydî, Müsned, II/459,H.no:1067; Ebû Ya'lâ, Müsned, XI/134, 229, H.no:6260, 6343; Lâikâî, İ'tikâdü ehli's-sünne, III/415-416, H.no:698; îbn Ebî Âsim, es-Sünne, U/362, H.no:779 Lafız olarak yemin; sağ el demektir.
103 (Devamla dedi ki:)
m Te'vil, başka mânâya delâlet ettiğine dair bir delilden dolayı, asıl mânâsını bırakıp başka
mânâya hamletmektir. Bk. İbnü'l-Cevzî, Nüzhetü'l-uyûn 216
10~ el-Fıkhu 'l-Ekber'deki metin:
Akaidi
Ancak sonraki bazı âlimler, bunları (nimet ve kudret diye) te'vil etmek orunda kalmışlardır. Bu da Mücessimeye cevap ve yeni Müslüman olanlara bir beyan (açıklama) niteliğindedir. Çünkü onlar, İslâm öncesi inançlarında putlara ya da bir yaratılmışa tapıyorlardı ve naslarda geçen benzer ifadeleri yanlış anlayıp, Allah'ın bazı sıfatlarını insanlara benzetiyorlardı... İnsanları bu hatadan korumak için te'vil etmek zorunda kalan âlimlere de hak vermek gerekir. Ancak en güzeli, keyfiyetini düşünmeden olduğu gibi inanmak ve Allah'ın şanına uygun olarak bunların var olduğunu kabul etmektir. Doğrusunu Allah bilir.
12/12-Ebü Hüreyre'den (Radıyaiiahu anhy.106
Hz.Peygamber (Saliaiiahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
"Kıyamet günü Allah yeryüzünü tutar ve göğü de eliyle107 sarar/dürer, sonra (azametiyle) şöyle nida eder:
"Melik (Otorite sahibi) sadece benim, yeryüzünün kralları (bugün) nerede?.."
aenea: ._-__Ji ^ a/, ^'
Sahih: Müsned, 11/374, H.no:8849. Buhârî, Tefsir, 39/2; Tevhîd, 19, 26, 36; Rikâk, 44; Müslim, Münâfıkûn, 23; İbn Mâce, Mukaddime, 13, H.no:192; Dârimî, Rikâk, 80, H.no:2802; Taberâiıî, el-Mü 'cemü 1-evsat, 1/385, H.no:671. İbn Ebî Âsim, cs-Sünne, 1/241-242, H.no:547-549. İbn Ömer'den (Radıyaliahü anhümâ) şahidi için bk.Taberânî, el-Mu'cemü'1-evsat, 11/521, H-no:1895;IV/282,H.no:3498.
Lafız olarak Yemin; sağ el demektir.
13/13-Ebû Zer'den (Radıyaliahü anhy.los
Rasûluilah (Sallalhhü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
"Şüphesiz ben sizin görmediklerinizi görür ve duymadıklarınızı duyarım. Gökyüzü inliyor/gıcırdıyor ve inlemesi/gıcırdaması da normaldir. (Çünkü) orada secde eden meleklerin bulunmadığı dört parmak kadar da olsa boş bir yer yoktur. Eğer benim bildiklerimi bilseydiniz az güler çok ağlardınız, yatakta kadınlardan zevk almazdınız ve en yüksek yerlere çıkıp109 Yüce Allah'a yüksek sesle dua ederdiniz/yalvarırdınız."
(Râvî) Ebû Zer dedi ki: "(Bu kadar sorumluluk karşısında) Allah 'a yemin ederek söylemek isterim ki keşke ben de koparılan/kesilen bir ağaç olsaydım...'''
Sahih: Müsned, V/173, H.no:21408; Tirmizl Zühd, 9, H.no:2312 (Hasen-garib); îbn Mâce, Zühd, 19, H.no:4190; Bezzâr, Müsned, IX/357-358, H.no:3925; İsfahanı, Azame, III/982-983, H.no:507; Mervezî, Ta'zîmü kadri's-Salât, 1/259, H.no:253. Hâkim, Müstedrek, 11/554, H.no:3883/1021; IV/587, H.no:8633; IV/623, H.no:8726; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, VII/52; Şuabü'l-îmân, 1/484, H.ııo:783; Zikri geçen kaynaklarda hasen rivayetlerden oluşan bu hadisler, birbirini desteklemek suretiyle sahih li gayrini mertebesine yükselir.
(Son üç eserdeki rivayette hadisin baş tarafında "Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) İnsan -Dehr- sûresini sonuna kadar okudu," ilâvesi vardır.) îbn Ebî Şeybe. Musannef, VII/123, H.no:34682 ("Meyvesi yenilen bir ağaç olmak isterdim" ilâvesi de vardır); Hadisin baş tarafı için bk.Abdürrezzâk, Musannef, IX/440, H.no:17934; Bezzâr, VIII/I77, H.no:3208; Mervezî, 1/261, H.no:255. 109 Bu cümle 'yollara düşüp...' şekiinde de anlaşılabilir. Bk.Bennâ, Bulûğu 'l-emânî, 1/42
14/14-EbÛ Zer'den (Radıyaliahü anh):
no
110 c .
Sahih: Müsned, V/154, H.no:21264. İkinci bö'iüm: V/I60, H.no:21314; Benzer rivayet için bk.V/177, H.no:21432; V/154, H.no:21265; V/147, H.no:212Û8; İbn Ebî Şeybe, Musannef, vı/72, H.no:29557; Buhârî, el-Edebü'l-müfred, s.172, H.no:490; Müslim, Birr, 55; Tirmizî,
24_________________________________________________________İslâm Akaidi
RasÛİUİlah (SallaUahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
"İzzet ve celâl sahibi Allah şöyle buyurdu111:
'Ey kullarım! Benim affettiklerim dışındakiler günahkâr (kalır). O hâlde (günahlarınız için) benden af dileyin, sizi affedeyim. Kim benim affetme gücümü bilir ve af dilerse onu affeder, (hatasını) önemsemem.
Benim hidayete erdirdiğim dışındakiler dalâlettedirler, o hâlde benden hidayet isteyin ki sizi (doğru yola) ileteyim.
Benim zengin kıldığım dışındakiler fakirdir, o hâlde benden isteyin ki sizi zengin kılayım.
Eğer sizin önceki ve sonraki nesilleriniz (Bir başka rivayette; insan ve cin soyundan olan sizler, küçüğünüz ve büyüğünüz, erkeğiniz ve dişiniz), yaşayanlarınız ve ölenleriniz, yaş ve kuru bütün varlığınız kullarımın kalplerinden en şerlisinde toplansa, benim mülküm/otoritemden sivri sinek kanadı kadar bile eksiltme yapamaz. Eğer (bu sayılanlar) kullarımın kalplerinden en hayırlısında toplansa benim mülküme/otoriteme sivri sinek kanadı kadar bile faydası dokunamaz.
Eğer sizin önceki ve sonraki nesilleriniz (Bir başka rivayette; insan ve cin soyundan olan sizler, küçüğünüz ve büyüğünüz, erkeğiniz ve dişiniz), yaşayanlarınız ve ölenleriniz, yaş ve kuru bütün varlığınız toplansa, benden her biri dilediği kadar istese ve her isteyene versem yine (mülkümden bir şey) eksilmez. Birinizin deniz kenarına gelip, oraya bir iğne batırıp çıkarması gibi (bunlar da) benim mülkümden hiçbir şeyi eksiltmez. Bunlar benim Cevad
Kıyâme, 48, H.no:2495; İbn Mace, Zühd, 30, H.no:4257; Darımı, Rikâk, 72, H.no:2791; Hâkim, Müstedrek, IV/269, H.no:7606; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, VI/93; Şuabü'l-îmân, V/405-406, H.no:7088-7089; Bezzâr, Müsned, IX/401-402, 440, H.no:3995; 4052; İbn Ğazvân ed-Dabbî, Duâ, 1/321, H.no:130.
Hadisin ilk bölümüne senedinde Leys b. Ebî Süleym ve Şehr b. Havşeb bulunduğundan dolayı "hasen" diyenler de vardır. Meselâ Heysemî, zayıf sayılan Leys b. Ebî Süleym'in bulunduğunu belirtti. Ek.Mecma', 1/131. Ahmed Muhammed Şâkir, Heysemî'nin Leys b. Ebî Süleym'i zayıf göstermesini tasvib etmeyip, sika olduğunu isbat etti. (2136. hadisin tahricinde) Bu râvîyi Müsned'de daha önce zikri geçen 2136. hadisin tahririnde de ele alarak "sika" olduğunu belirtip, hafızasından dolayı bazıları tarafından tenkide tabî tutulduğunu, hatta bir kısmının bu tenkitlerinde ileri gittiklerini ifade ederek Vekî'i buna örnek gösterdi. Vekî': "Süfyân, Leys'in adını bile anmaz" diyor, ancak (1199 ve 2136.hadislerde) İsmini bizzat söyledi, der. Sâcî de: "Ebû Dâvûd bu zatın hadislerini yazdığı Sünen'ine almadı" diyor. Ancak İbn Hacer'in Tehzîb isimli eserindeki "az da olsa Sünen'de hadisleri vardır", görüşünü naklederek buna da cevâbını vermiştir. (Bk.Müsned, 1/100 tahkiki) Buhârî, bu zatı cerhetmedi. Bk.et-Târîhu'l-kebtr, IV/I/246. Şehr b. Havşeb hakkında geniş bilgi için bk.4/4.hadis.
!" Bu rivayet kutsi hadistir ki Rasûlullah'ın Rabbinden aldığı vahyi mânâca aktarmasıdır, ancak lafız kendisine aittir. Kur'ân ise hem lâfız, hem de mânâ olarak Allah Kelâmıdır ve kutsi hadisten çok farklıdır. Zira Kur'ân mucizedir; benzeri yapılamaz ve Kıyamete kadar tahrif edilmeme garantisi vardır.
tslâmAkâidi ____________________________________________ı_______25_
(Cömert), Mâcid (Şerefli) ve Samed (Varlık sebebi) olmamdan
dolayıdır.
Mükâfatımla ilgili sözüm hâla geçerlidir ve azabımla ilgili sözüm de geçerlidir. Bîr şeyin olmasını istediğimde 'ol' derim ve
olur.'
'Ben112 zulmü kendime ve kullarıma yasakladım, dikkatli olun
ve zulmetmeyin. Her Âdem oğlu gece gündüz hata yapar, sonra benden af dilerse, ben de onun (hatasını) affeder ve önemsemem'. 'Benim113 hidayete erdirdiklerim dışındakiler dalâlette olup,
giydirdiklerim dışındakiler çıplak, doyurduklarını dışındakiler aç ve su verdiklerim dışındakiler de susuzdur. O hâlde benden hidayet isteyin, sizi doğru yola ileteyim, benden giyecek isteyin sizi örteyim /giydi reyi m, benden yiyecek isteyin sizi doyurayım ve benden su isteyin size su bahşedeyim.
Ey kullarım, eğer sizin önceki ve sonraki nesilleriniz... (Ravi hadisin yukardaki kısmını aynen zikretti ve ekledi) bütün bunlar benim mülkümden hiçbir şey eksiltemezsiniz, belki bir iğne başının eksilttiği (su) kadar eksiltebilir.
( û Zer'den (Radıyallahü anlı) gelen bir başka rivayette; Rasûluliah (SallaUahü aleyhi em) Rabbinden şöyle rivayet eder: ) (Allah Teâlâ şöyle buyurdu:)
26__________________________________________________İslâm Akaidi
15/15-İbll Abbas'tail (Radıyallahü anhümâ)'. "4
Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve set/em) gece yarı sı namaza kalktıklarında şöyle dua ederdi:
'Allahümme leke'l-hamd, Ente nûru's-semâvâti ve'l-arz ve men fîhinne,
ve leke'l-hamd, Ente Kayyamü's-semâvâti ve'l-arz ve men fîhinne,
ve leke'l-hamd, Ente Rabbü's-semâvâti ve'l-arz ve men fîhinne.
Ente'l-Hak, ve kavlüke'l-hak, ve va'düke'i-hak, ve likâüke hak, ve'l-cennetü hak, ve'n-nâru hak, ve'sâatü hak. us
Allahümme leke eslemtü ve bike âmentü ve aleyke tevekkeltü ve ileyke enebtü ve bike hâsemtü ve ileyke hâkemtü, fağfirlî mâ kaddemtü ve mâ ahhartü ve mâ esrartü ve mâ a'lentü, Ente ilâhî lâ ilahe illâ Ente.1
Duanın tercemesi: 'Allahım! Sana hamd olsun; Sen göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin nurusun,
Sana hamd olsun; Sen gökler, yer ve ikisi arasındaki (kâinat) sistemini ayakta tutansın.
Sana hamd olsun, Sen gökler, yer ve ikisi arasındaki (kâinat) sisteminin Rabbisin.
Sen haksin, sözün hak, va'din hak, sana kavuşmak hak, cennet hak, cehennem hak ve kıyamet hak.
Allahım! Sana teslim oldum, sana inandım ve güvendim. Sadece sana döndüm, Senin için mücadele ettim ve senin hakemliğini kabul ettim. Benim yaptığım ve yapabileceğim, gizlediğim ve açıktan işlediğim bütün günahlarımı affet! Sen benim ilâhımsın, Senden başka ilâh yoktur'
* Allah'ın Yüce Sıfatları ve Mükemmelliği
Sened: ^jit [> ,,y ^ı '.J* "d&- ıT^İ jıi
Sahih: Müsned, 1/298, H.no:2710; Benzer rivayet için bk.I/3O8, H.no:2813; 1/302, H.no:2748; 1/358, H.no:3368; 1/366, H.no:3468; Buhârî, Daavât, 10; Tevhîd, 8, 24, 35; Teheccüd, 1; (Ayrıca Berâ b. Âzib'den -Radıyallahü anh- şahidi için bk.Buhârî, Daavât, 9); el-Edebü'l-müfred, 1/242, H.no:697; Müslim, müsafırin, 199; Tirmizî, Daavât, 29, H.no:34I8; Nesâî, Kıyam, 9, H.no:1617; Ebû Dâvûd, Salât, 119, H.no:771-772; ibn Mâce, İkâme, 180, H.no:1355-1356; Darımı, Salât, 169, H.no:1494; Malik, Muvatta', Kur'ân, 34; Ebû Nuaym, Müstahrec, 11/365, H.no:1757; Ebû Avâne, Müsned, 11/37-39, H.no:2227-2232; Beyhakî, es-Sümnü'l-kübrâ, IIÎ/4-5; es-Sünenü's-suğrâ, 1/230, H.no:812/392
115 Bazı rivayetlerde " ve Muhammedi'm -Sallallahü aleyhi ve sellem- hak, ve 'n-nebiyyûne hak " ilâvesi de vardır. Bu kısmın tercemesi: "Muhammed (Sallallahü aleyhi ve sellem) hak, (diğer) peygamberler de haktır" Bk.Müsned, 1/358, H.no:3368
Allah Teâlâ buyurur ki:
"O gökleri ve yeri hak/hikmet ile yaratandır " (En âm 6/73)
"Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah'ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (veşöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni teşbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru!" (Âlü
İmrân 3/191)
16/16-Übey b. Ka'b'dan (Radıyallahü anh):il6
"Müşrikler Hz.Peygamber'e: 'Ey Muhammedi Rabbini bize tarif etV dediler. Bunun üzerine Allah Teâlâ ayetlerini indirdi:
'De ki; O Allah tekdir, Allah samed (varlık sebebi)dir. Doğurmamış ve (birinden de) doğmamıştır. Hiçbir şey O'na denk değildir." (İhlâs 112/1-4)
Sened: üuIi ^,i ^ ^J j,
Hasen: Müsned, V/133-334, H.no:2İ118. (Hadisin senedi zayıftır, ancak şâhidleri ile hasen seviyesine yükseldi.) Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'ân, 112/1, 2, H.no:3364-3365. Buhârî, hadisin râvîlerinden Ebû Sa'd Muhammed b. Müyesser es-Sâğânî'dc ızdırâb bulunduğunu belirtti. ük.et-Târîhu'l-kebîr, I/I, s.245, Trc.no:778; et-Târthu'l-evsat, 11/197; et-Târîhu's-sağîr, 11/280, Trc.no:2604; Diğer âlimler tarafından da zayıf sayılmıştır. Bk.Zehebî, Kâşif, H/226, Trc. no:5180: İbn Hacer, Takrîb, Trc.no: 6344. Hâkim en-Neysâbûrî bu hadisin senedinin sahih olduğunu söyledi, Zehebî ise bu görüşe katıldığını İfâde etti. BkMüstedrek, 11/589, H.no:3987/1125. Câbir'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VI/321, H.no:5683; Ebû Ya'lâ, Müsned, IV/38-39, "H.no:2044, Beyhakî, Şuabü't-îmân, 11/508-509, H.no:2552. Heysemî Câbir'den (Radıyallahü anh) gelen bu rivayete yer vererek zayıf olan Mücâlid b. Saîd'in dışındaki râvîierin sika olduklarını zikretti. Bk.Mecmaıı 'z-âid\
17/17-Ebû Hüreyre'den (RadiyaUahüanhy.m
RaSÛİUİlah (Satlallahü aleyhi ve selîem) dedi ki:
"Aziz ve celîl olan Allah şöyle buyurdu:
'Kulum beni yalanladı, hâlbuki buna hakkı yoktu. Bana küfretti ve buna da hakkı yoktu. Benî yalanlaması, 'bizi ilk yarattığı gibi (âhirette) tekrar diriltemez' sözüdür. Bana küfretmesi ise 'Allah çocuk edindi' şeklindeki sözü ile olur. Hâlbuki ben doğurmayan ve (birinden) doğmayan, kimsenin bana denk olmadığı bir Samed (varlık sebebiy)im'. "
18/18-Ebû Hüreyre'den (Radtyaüahü anh)\118
117 Sened:
Sahih: Müsned, 11/317, H.no: 8204; Benzer rivayet için bk.II/350-351, H.no:8595; 11/393-394, H.no:9089; Buhârî, Bed'ü'1-halk, \\ Nesâî, Cenâiz, 117, H.no:2076; İbn Hıbbân, Sahih, 1/242, H.no:267; 11/105, H.no:845; Nesâî, Cenâiz, 117, H.no:2076; es-Sünenü 'l-kübrâ, 1/666, H.no:2205; IV/395, H.no:7667; VI/409, H.no: 11338; İbn Mende, 11/972, H.no: 1072; Beyhakî, İ'tikâd, MİM. İbn Abbas'tan - Radıyallahü anh - şahidi için bk.Buhârî, Tefsîru'l-Kur'ân, 112/1-2; 2/8, Taberânî, el-Mu'cemü'1-kebîr, X/308-309, H.no:l0751; Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, İV/139, H.no:2941; Deylemî, Firdevs, III/180, H.no:4488
İslâm Akâidj__________________________________________________29_
RaSÛİUİlah (Sallallahü aleyhi ve setlem) dedi kil
"Aziz ve Celîl olan Allah şöyle buyurdu:
'Âdem oğlu zamana küfrederek bana eziyet etmek istiyor. Hâlbuki zaman benim ve her şey benim elimdedir. Geceyi ve gündüzü de ben değiştiririm'. "
NOT: Rivayette geçen 'zaman benim' sözünden kastedilen; zamanın sahibi/yaratıcısı benim, demektir. Dehrîlerin inancı ile bu konu karıştırılmamalıdır, zira onlar Allah1! inkâr edip, her şeyi zamanın yarattığını iddia ederler.
* Tevhidin Düşmanı: Vesvese ve Şeytan
Şeytan, insanları kandırmak ve Allah yolundan uzaklaştırmak için sürekli çalışır. Değişik metodlarla onlara yaklaşır. Bunlardan birisi vesvese vermektir. Vesvese, o insanın aklına çeşitli şüpheler atmak ve zihnini bulandırmak şeklinde olur. Bu akaid, ibâdet ve ahlâk gibi konularda ilk sıradadır. Şeytana karşı yapılacak olan, onun şerrinden Allah'a sığınmak ve
tam bir teslimiyettir.
Vesvese kaynaklarından birisi de nefsin kendisidir. Çünkü nefis, günaha meyyal yaratılmıştır, eğitilmesi ve sürekli kontrol altında tutulması gerekir.
Allah Teâlâ buyurur ki:
"De ki. Kalplere vesvese verenin kötülüğünden, insanların Rabbi, Sahibi ve îlâhı olan (Allah'a) sığınırım, O (sinsi yaratık)
118 Sened: -^ ^ ^» J-jCl,ü^
Sahih: Müsned, 11/238, H.no:7244; Benzer rivayet için bk.II/272, H no:7669: 11/275 H.no:7702: 11/300. H.no:7975; H/394, H.no:9091; 11/395 H.no:91 1; II 491 Rno:10316, 11/496 H no:I0387; H/506, H.no:10526; Buhârî, Tevhîd, 35; Tefsıru 1-Kur ân, 45; Edcb, 101, Müslim, Elfâz, 1-6 ; Ebû Dâvûd, Edeb, 169, H.no:5214,MuVattat Kelâm, 3; Ma^er. b. Râsid Cami' XI/436 H.ıo'20938; Nesâî, es-Sünenü l-kubra, Vl/4^7, H.no:11487, ibn H ân S^, VH/488, H.no:5685; Hâkim, ^««^^491-492. H no:3690 3Jffiö; Taberânî. el-Mu'cemül-evsaL IX/395-396, H.no:8851, Beyhak., ff^«« ^a III/365 H.no:6285; Humeydî, J1/«,W, 11/468, H.no:1096; Kudâî, M»«^ M.Aa*, H/79, H.no:921, Deylemî, Firdevs, IH/180, H.no:4489
30
insanların içlerine (sürekli) vesvese (tohumları) atar, (Dikkat edin! O vesveseci) cinlerden de olabilir, insanlardan da."(Nâs 114/1-6)
Allah Teâlâ buyurur ki:
"Şüphesiz insanı biz yarattık, nefsinin ona verdiği vesveseyi de biliriz. Biz insana şah damarından daha yakınız." (Kâf 50/16)
19/19-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh); U9
Sahih: Müsned, 11/331, H.no:8358; B«/wn,Bed'ü'l-halk, 11; Müslim, îmân, 212-215; (Buhâri ve Müslim rivayetinde -i_li) İjl iJli_Lİ "Allah'a sığınsın ve buna son versin" ilâvesi bulunmaktadır. ) Nesâî, es-Sünenü 'l-kübrâ, VI/170, H.no: 10498; Amelü'l-yevm ve'l-leyle, S.419, H.no:662. İbn Mende, 1/478, H.no:353; Heysemî râvîlerinin sika olduklarını ifâde etti. Bk.Mecma', 1/33-34. Hz.Âişe'den (Radıyallahü anhâ) benzer lâfızla şahidi için bk.Müsned, VI/257, H.no:26081; Ebû Ya'lâ, Müsned, VIII/160, H.no:4704; İbn H]bbân, Sahih, 1/181-182, H.no:150; Heysemî, Mevârid, 1/146, H.no:4I; İbn Ebî Âsim, es-Sünne, i/293, H.no: 648;
İslâm Akaidi_____________________________________________3^
Rasûlullah (SaiMiahü aleyhi ve seüem) şöyle buyurdu: "Şeytan sizden birine yaklaşır ve (vesvese vermek için) şöyle sorar: 'Gökyüzünü kim yarattı?' O kişi 'Allah yarattı' der. Şeytan tekrar sorar: 'Yeryüzünü kim yarattı?' O kişi:
Allah yarattı' der. Şeytan bir daha sorar: 'Peki, Allah'ı kim yarattı ?..'
İşte biriniz böyle bir şey hissettiğinde: 'Ben Allah'a ve O'nun peygamberlerine iman ettim.' desin ! "
Deylemî, Firdevs, 11/379, H.no:3689. Abdullah b. Amr'dan -Radıyallahü crnhümâ- şahidi için bk.Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, 11/534, H.no: 1917. Urve'den nıürsef olarak da rivayet edildi. Bk.Hennâd, Zühd, 11/469, H.no:947.
Sahih: Müsned, VI/106, H.no: 24633. Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, IX/247, H.no:8537. İshâk b. Râhûye, Müsned, III/1022, 1039, H.no:1770, 1796; Heysemî, hadisin Bezzâr tarafından da rivayet edildiğini, râvîlerinin ise bazıları tarafından zayıf sayılan Şehr b. Havşeb bulunmakla birlikte sika olduklarını belirtti. Bk.Mecma', 1/33-34 (Şehr b. Havşeb hakkında geniş bilgi için 4/4.hadisin tahricine bk.)
a-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Müsned, 11/456, H.no: 9837; îl/397, H.no:9129; 11/441, H.no:9655; Tayâiisî, Müsned, İV/153, H.no: 2523; Bııhârî, el-Edebü'l-müfred, s.437, H.no: 1284: Müslim, îmân. 209-210; Ebû Dâvûd, Edeb, 119, H.no:5111; İbn Hıbbân, Sahih, 1/179-181. H.no:145-146, İ48; Ebû Avânc, Müsned, Mil, H.no: 227-228; İbn Mende, 1/471, H.no:340-341; İbn Ebî Âsim, es-Sünne, 1/295, H.no:655 (hasen); Hennâd, Zühd, 11/470, H.no:950; Beyhakî, Şuabü 'l-'ımân, 1/301, H.no:337; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, VI/170, H.no:10500-10501; Amelü'l-yevm ve'l-leyle, s.420, H.no:664-665; Heysemî, Mevârid, 1/147-148, H.no:42-43; Ayrıca 93/135.hadise bk.
b-İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk.İbn Hıbbân, Sahih, 1/180, H.no: 147.
c-İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Müslim, îmân, 211; îbn Hıbbân, Sahih, 1/181, H.no: 149; Ebû Avâne, Müsned, Mil, H.no: 229; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr,
32 İslâm Akaidi
Bazı kişiler Rasûİullah'a (SaiMiaha aleyhi ve seiiemj gelip kaplerinde duydukları vesveseden şikâyet ettiler've şöyle dediler:
"Ey Allah'ın Rasûlü! Bazen (kalbimizde) öyle şeyler duyuyoruz/ hissediyoruz ki bizden birinin gökyüzünden (yere) düşüp (parçalanması) onu anlatmasından daha iyidir."
Bunun üzerine Hz. Peygamber (Saiiaiiaha aleyhi ve selkm) şöyle buyurdu:
"İşte bu (hassasiyetiniz) katıksız/saf îmândır."
NOT: Şeytanın şerrinden Allah'a sığınmak gerekir. Zira o kuvvetli bir yaratıktır. Felâk ve Nâs sûrelerinde bunun örnekleri görülür. Ayrıca şeytanın vesvesesine karşı mücâdele edilmeli, tevhîd inancı savunulmahdır. Bir Müslüman şeytanın vesvesesi karşısında aciz kaldığında, 'Ben Allah'a ve Peygamber'ine iman ettim'1 demelidir.
*Tevhîd ve Risalet Ayrılmazlığı ya da 'Lâ ilahe illallah ve Muhammed Rasûlullah' İnancı
(Allah 'tan başka ilâh yoktur ve Hz. Muhammed O 'nun Rasûlü 'dür)
İslâm'ın üç temel konusu vardır:
1 - Tevhîd (Allah 'in her konuda tek olması ve mutlak itaat), ,. , 2- Risâlet (Allah 'in Peygamber 'i ve Kitabına itaat),
3- Ahiret (Ölümden sonraki gelecek/yeni hayatı kabul ye ona hazırlık).
Allah ile insanlar arasındaki irtibat risâlet ile sağlandığı için bu konu tevhîdden sonra gelmektedir. Çünkü Allah'ın emirlerini öğrenmede en temel/sağfam yol, Peygamber ve Kitaptır.
Hz. Muhammed'den (Sattattahü aleyhi ve selkm) sonra yeni bir dönem başladı ve bütün insanlar Kur'an'a ve Allah Rasûlüne çağrıldı. Rasûlullah'ın (Salîaiiahü aleyhi ve seihm) görevi Kur'an'ı olduğu gibi nakil, beyan (açıklama) ve nasıl yaşanacağını göstermektir. Peygamber olmadan Kur'an anlaşılamaz.
X/83, H.no: 10024; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, 1/301-302, -H.no: 339; İbn Mende, 1/474, H.no:347.
d-Enes b. Mâlik'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Ebû Ya'iâ, Müsned, VII/156, H.no: 4128.
islâm Akaidi
33
Allah Teâlâ buyurur ki:
"Allah, kendisinden başka ilâh olmadığına şahitlik eder, melekler ve adaleti/dengeyi koruyan ilim sahipleri de bu şehadete katılırlar. (Evet,) izzet ve hüküm sahibi Allah'tan başka ilâh yoktur." (Âlü îmran 3/18)
Allah Teâlâ buyurur ki:
"De ki. Eğer Allah'ı seviyorsanız bana tâbi olun ki Allgh da sizi sevsin ve günahlarınızı affetsin. Allah affeden ve bağışlayandır.
De ki, Allah'a ve Rasülüne itaat edin, eğer kabul etmezseniz (bilin ki), Allah kâfirleri kesinlikle sevmez." (Âlü îmran 3/31-32)
21/21-Ubâde b. Sâmit'ten (Radıyallahü anh): m
Rasûlullah (Saiiaiiahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
"Kim tek ve ortağı olmayan Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in O'nun kulu ve Rasûlü olduğuna, İsa'nın da Allah'ın kulu, peygamberi ve Meryem'e bahşettiği (mucize) kelimesi/rûhu
121 o
oened
Sahih: Müsned, V/313-314, H.no:22574-22575; Buhârî, Enbiyâ, 47; Müslim, îmân. 46; İbn Mibban, Sahîh, 1/214, H.no:207; Taberânî, Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 1/316, H.no:555; Tirmizî, man, 17, H.no:2638; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/122, 269, H.no:133-135; Ebû Avâne, llT-n ' I/18' Rno:8' Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, VI/277, 278, 331, H.no:10969, 10970, İZ&rMüd VII/ İ
llTn
\Q() İ\nZ&r'-MüSned> VII/130' 130-131, 142, H.no:2682, 2683, 2695; İbn Mende, 1/189, u>> 10, 511; ibn Ebî Asım, es-Sünne, 11/ 431, H.no:889.
34__________________________________________________İslâm Akaidi
olduğuna ve yine cennet ile cehennemin hak olduğuna şehadet ederse, hangi ameli işlerse işlesin, Allah Teâlâ onu Cennete koyacaktır.
(Diğer bir rivayette de) Allah Teâlâ sekiz kapıdan istediği birinden onu cennete koyar."
22/22-Sunâbihî'den: m
Ölüm döşeğindeyken Ubâde b. Sâmit'in (Radıyallahü anh) yanına girdim (ve kendimi tutamayıp) ağladım. Bunun üzerine Ubâde:
"Sakin ol bakalım, niçin ağlıyorsun, Allah'a yemin ederim ki eğer benden şahitlik istenirse, senin lehine şahitlik, şefaatim kabul edilirse sana şefaat ederim. Sana gücüm yettiğince yardım etmek isterim' dedi ve ekledi:
'Rasûlullah'tan işittiğim hadislerin ancak size faydalı olanını naklettim. Ancak bir hadis daha var ki bugün içime işlediği/benliğimi kapladığı hâlde onu nakledeceğim. Ben Rasûlullah'm (Saiiaihha aleyhi ve sellem) şöyle dediğini işittim:
Sahih: Müsned, V/318, H.no;226lb-2261I; Câbir b. Abdullah'tan -Radıyallahü anh - şahidi için bk.V/233, 236, H.no:2I933, 21959; Müslim, îmân, 47. Tirmizî, îmân, 17, H.no:2638. Tirmizî hadisin hemen akabinde bu rivâyetiyle hasen-sahih-garib olduğunu, bununla birlikte Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali, Talha, Câbir, İbn Ömer ve Zeyd b. Hâlid (RadtyaUahü anhüm) tarafından da rivayet olunduğunu belirtti, İbn Hıbbân, 1/212, Hno.202; Ebû Nuaym, Müsîahrec. 1/123, H.no:136; Ebû Avâne, Müsned, 1/25-26, H.no:26. Suyûtî hadisin sahih olduğuna işaret etti. Bk.el-Câmiu 's-sağîr, H.no:8772; Nevevî bu hadisin senedinde (ki bu aynı zamanda Ahmed b. Hanbcl'in senedinde de vardır) güzel bir inceliğe dikkat çekmiştir ki bu da aynı tabakadaki dört râvînin (İbn Aclan, İbn Hıbbân, İbn Muhayrîz ve Siinâbihî) birbirlerinden hadis nakletmesidir. Bk. Şerhu Sahihi Müslim, 1/201-202.
tslârnAkâidi_____________________________________________35
"Kim Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in Allah Rasûlü
olduğuna şehadet ederse cehennem ateşi kendisine haram kılınır. (Bir rivayette de: 'Allah cehennemi ona haram kılar') dedi."
23/23-Abdullah b. Selâm'dan {Radıyallahü anh): m Rasûlullah ile beraber yürüyorduk, Peygamberimiz bir topluluğun kendisine seslendiğini duydu:
"Ey Allah 'in Rasûlü! Hangi amel daha kıymetlidir?"
Rasûlullah (SallallahU aleyhi ve sellem):
"Allah'a ve O'nun peygamberine iman etmek, Allah yolunda cihad etmek ve kabul olmuş bir hac ibadetidir" dedi.
Sened:
f
y_ jt-
İbn Hht" )
IX/330 H
Muhtara \Xia1-.,T, §âhidi Mn bkMusned, IV/342, H.no:18911-18912; Makdisî,
Bk Mecm 1/so no:416' Heyscmî Ahmed b.Hanbel'in râvîlerinin sika olduğunu belirtti.
Şahitleri i? k w Ay"Ca ?âhitieri [$in de i öldi BkM II/
'Ç'iı t>k. 1/43.hadis.
V/451' H-n°:23673; İb» Hıbbân, VII/58, H.no:4576, Ebû Zer'den İÇİn bk-W150' H.no:21228; V/163, H.no:21341; V/17I, H.no:21392; ' H-no:152: VII/58-59, H.no:4577; Taberânî, el-Mu'cemû'l-evsat, Mâl2'den §âhidi Mn bkMusned, IV/342, H.no:18911-18912; Makdisî,
ğ Şeyi söyledi. Bk.Mecma\ III/207. Hadisin
36
İslâm Akaidi
Bir müddet sonra o vadiden şöyle bir nida duyuldu : "Ben Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in Allah Rcısûlü olduğuna şehadet ederim.'"''
Bunun üzerine Rasûlullah da buyurdu ki :
"Ben de aynı şekilde şehadet ederim ve bunlara şehadet edenin de kesinlikle şirkten kurtulacağına şahitlik ederim."124
24/24-Ebû Zıbyân'dan (Rdiihü hy!25
124 Abdullah b. Ahmed bu rivayeti (babasının işittiği gibi) kendisi de Harun b. Maruftan
işittiğini belirtti.
125 Sened: j^s& t£ü- jZij jç> uf '^Xs. jıî j^tİı j* JUj 'J\ &%-
Sahih: Müsned, V/419, H.no: 23450; V/416,'H.no:23415; Saîd b. Mansûr, Sünen, 11/384, H.no:2931; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, IV/170-171, H.no: 4041-4045
a-Ebû Zer'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Müsned,V/\66, H.no:21356; V/159, H.no:21308; V/161, H.no:21326; Buharı, Cenâiz, 1; İsti'zân, 30; Rikâk, 13; Tevhîd, 33; Müslim, îmân, 153-154; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/168, H.no:270; 111/73, H.no:2235; Tirmizî, îmân, 18, H.no:2644; İbn Hıbbân, V/137, H.no:3316; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, X/190, Bezzâr, IX/394,H.no:3981
b-Câbirsden (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Müsned,UV39\, H.no:15138, 15140; III/325, 374, H.no:I4425, 14956; Müslim, îmân, 151-152; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/167-168, H.no:267-269; Beyhakî, hikââ, 1/188, Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VIII/42S, H.no: 7875. Ayrıca 38, Hadisin tahricine bk.
c-Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahü anh) şahidi İçin bk.Müsned, 111/79,
H.no: 11690,
d-Muâz'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Müsned, V/240, 241, H.no:21982,
21990; Ayrıca 25. ve 39. hadisin tahricine bk.
e-İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Müsned, 1/382, 443, H.no:3625, 4231; Buhârî, Cenâiz, 1; Tefsîr, 2/22; Eymân, 19; Müslim, îmân, 150; Ebû Avâne, Müsned, 1/27, H.no:30; Tayâiisî, 1/206, H.no: 254; Şâşî, Müsned, 11/60-61, H.no:558-560; İbn Mende, 1/212-215, H.no:66-73. Ayrıca 36. hadisin tahricine bk,
f- İbn Ömer'den - Radıyallahü anhümâ - şahidi için bk.Beyhakî, Şuabü'1-îmân,
III/298, H.no:3589
g-Hureym b.Fâtik'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Müsned, IV/321-322, H.no: 18802; IV/345-346, H.no:18936, 18940; Taberânî, el~Mu'cemü'l-evsat, IV/231-232, H.no:
İslâm Akâidi_________________________________________;______________37_
Ebû Eyyüb el-Ensârî (Radıyallahü anh) (İstanbul'un muhasarası sırasında) Romalılarla yapılan savaşta hastalandı ve ölüm vakti yaklaşınca
dedi ki:
Burada ölürsem cesedimi ülkeme götürün, şayet siz düşmanla
vuruşurken ölürsem buraya defnedin. Ben Rasûlullah'ın (Saiiaiiahü aleyhi ve sellem) şöyle dediğini duydum, onu size söylemek istiyorum; aslında şu hâlim olmasaydı aktarmayacaktim:
"Kim Allah'a hiçbir şeyi şirk koşmadan ölürse cennete gider."
25/25-Muâzb. Cebel'den (Radıyallahüanhy.l26
Ebû Eyyüb el-Ensârî'ye (Radıyallahüanh) ölüm yaklaşınca... (Bir önceki hadisin aynısını nakletti.)
4059; el-Mu'cemü'l-kebîr, IV/205-207, H.no:4155; Hâkim, Müstedrek, 11/96-97, H.no:2442; Ebû Nuaym, Hılye, IX/34; Müstahrec, 1/168, H.no:267: Ebû Avâne, Müsned.. i/27, H.no:31; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, VII, 44; H.no:13075; l'tikâd, 1/188; Abd b. Humeyd. Müsned, 1/322. H.no:1060; İbn Mende, îmân, 1/218, H.no:76.
h-Umâra b. Ruveybe (Rueybc)'cien (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VI/27I-272, H.no:5581.
ı-Ukbe b, Âmir'dcn (Radıyallahü anh) şahidi İçin bk.Taberânî, el-Mu 'cemü 'l-kebîr, XVII/936, 969; Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 11/314, H.no: 1408;
i-Seleme b. Nuaym el-Eşcaî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Müsned, IV/260, H.no:18200; Taberânî, el-Mu'cemü 'l-kebîr, VÎI/48, H.no:6347; Deylemî, Firdevs, 111/502, H.no: 5553. Ayrıca 36. hadisin tahricine bk.
k-Abdulmelik b. Mervân'dan (Radıyallahü anh) şahidi İçin bk.İbnü'l-Mübârek, Zühd, s.324, H.no: 921;
I-Cerir'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, IV/307, H.no:2285; Heysemî râvîlerinin sika olduğunu söyledi. Bk.Mecma', 1/19 aened: i.1 i ^
Sahih: Müsned, VI/450, H.no:27418. Benzer rivayet için bk.V/240-241, H.no:21990; V/240,
H.no:21982, V/230, H.no:21908, V/229, H.no:21902, (Yukarıdaki hadisin tam metni Şöyledir:)
Şöyledir:)
&^ VmuT™Z Ilno:75-80' 82^ XX/169' H.no:360; Müsnedü's-
Muâz'dan /r / , /UI; Hevsemî' hadisin sahih râvîlerden oluştuğunu; ancak Ebû Salih'in 259 269 Blıh f/'"a"/;Jhadisi5itmedigimbe!'rtti-Bk-^cmal,I/16,21.23, 104; VIH/202, birisi için söz'kn ^emrnin ifadc ^'ğ' inkıtâ Ahmed b. Hanbel'İn senedlerinden sadece rivayetin seneHrT du f" °lğer isnadlar muttasıldır. Görüldüğü gibi Bennâ'nın tercih ettiği cuınde bbu Sâlıh yoktur. Ayrıca 24 ve 39. hadisin tahricine bk.
127 „ ...... ... 128
26/26-SüheyI İbnü'l-Beyza'dan (Radıyaüaha anhy.
127 Beyzâ, annesinin ismidir. Babasının ismi Vehb b. Rabîa'dır. Bk.İbnü'1-Esîr, Üsdü'l-ğâbe, 11/582, Trc.no;2316; Kardeşi Sehl için bk.II/569, Trc.no:2283; Babası dışında anne veya dedesi gibi birine nisbet edildiği zaman "b." yerine, 'İbn" lafzı kullanılır. îsa İbn Meryem gibi.
Hasen: Müsned. III/451, H.no:15678; Benzer rivayet için bk.III/466-467. H.no:15783-15784; Hâkim, Müstedrek, 111/730, H.no:6646; Heysemî, hadis hakkında herhangi bir hüküm vermemiştir. Bk.Mecma', 1/15; Taberânî, el-Mu'cemü'/-kebîr, VI/210, H.no:6033-6034; İbn Hıbbân, i/210, H.no:199. (Heysemî, Mevârid, 1/95, H.no:3). isnadının kopuk olması sebebi ile hadisin zayıf olduğu iddia edilmektetir. Bk. Buharı, et-Târîhu'l-kebîr, ITI/483, Trc. no:1616; İbn Ebî Hatim er-Râzî, IV/34, Trc.no: 143. Saîd b. Sait'in Süheyl'e yetişmediği, hatta Müslim'de Hz. Âişe'den (Radıyallahü anhâ) gelen bir rivayette "Süheyl îbnü'I-Beyzâ'nm (Radıyallahü anlı) cenaze namazını Hz. Peygamber (Sallallahü aleyhi ve sellem) bu mescidden başka bir yerde kılmadı" ifâdesi O'nun, daha Rasûluİlah bayattayken vefat ettiğine işaret etmektedir. Bk.İbn Hacer, İsâbe, U/92
Bu iddialar şöyle cevaplandırılmıştır: Hatîb el-Bağdâdî, Saîd b. Sait'in Abdullah b. Üneys'ten O'nun da Süheyl'den (Radıyallahüanhüm) bu hadisi naklettiğini kayıtlar. Bk.Târihu Bağdâd, IH/104, 221; Ubâde'den (Radıyallahü anh) şahidi de vardır. Bk.Müsned, V/313, H.no:22574; V7318, H.no:22610; Buhârî, Enbiyâ, Müslim, îmân, 46; Tirmizî, îmân. 17, H.no:2638; Ahmed eş-Şeybânî, el-Âhâdve'l-mesânî, 11/134-135, H.no:854. Enes b. Mâlik ve Itbân b. Mâlik'ten (Radıyallahü anhüm) şahidi için bk.Müsned, III/135, H.no:I2325; Buhârî, Salât, 46; Müslim, îmân, 54. Ayrıca 21. hadisin tahricine bk.
Özet olarak Müsned'in buradaki senedi inkıta sebebiyle zayıftır. Ancak hadisin şâhid ve mütâbüeri bu rivayetin kuvvet kazanması için yeterlidir.
islâırıAkâidi_______-------------------------------------------------------------------------£2
Rasûluİlah (Sallallahü aleyhi ve sellem) ile bir sefere çıkmıştık. Ben onun terkisindeydim. Rasûluİlah şöyle dedi :
"Ey Süheyl İbnü'l-Beyza !"
İki ya da üç kere sesini yükselterek seslendi ve her defasında da Süheyl icabet ediyordu. Ashab-ı Kiram Rasûlullah'ın sesini işitince kendilerini çağırdığını zannettiler. Öndekiler durdu, arkadakiler de yetişti ve hepsi (Rasûlullah'ın etrafında) toplandı. Rasûluİlah :
"Şüphe yok ki kim Allah'tan başka ilâh olmadığına şehadet ederse Allah ona cehennem ateşini haram ve cenneti gerekli kılar."
(Bir rivayette: "İzzet ve celâl sahibi Allah, bu kelime nedeniyle cenneti ona gerekli kılar ve ateşten onu âzad eder" buyurdu.)
27/27- Ebû Mûsâ el-Eş'arî'den (Radıyallahü anhy. m
Kavmimden bir toplulukla birlikte Hz. Peygamber'e (Sallallahü aleyhi ve uğradım, bize dedi ki: "Müjdeler olsun, başkalarına da bu müjdeyi verin, (artık) kim sadık kalarak Allah'tan başka ilâh olmadığına şehadet ederse cennete gider."
Daha sonra Hz. Peygamber'in (Sallallahü aleyhi ve sellem) huzurundan ayrıldık ki bunu insanlara müjdeleyelim. Yolda Ömer b. Hattab (Radıyallahü
129______
Sahih: Müsned, IV/402, H.no:19486; Benzer rivayet için bk.IV/41I, H.no:19577; Taberânî, el-Mu'cemü '/-kebîr, Heysemî "Hadisin râvîleri sikadır" demiştir. Bk.Mecma', 1/16; X/83-84; Muâz'dan (Radıya/lahü anh) şahidi için bk.Müslim, îmân, 49; Suyûtî hadisin sahih olduğuna işaret etti. Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no:51. Ebû Şurayh el-Huzâî'den (Radıyallahü anh) şahidi iÇin bk.Taberânî, el-Mu'cemü '/-kebîr, XXII/188, H.no:491; İbn Hıbbân, 1/166, H.no:122, (Heysemî, Mevân'd, VI/17-I8, H.no:1792).
40_______________________________________________ İslâm Akaidi
anh) karşımıza çıktı, (olayı öğrenince) bizi Rasûiullah'a geri getirdi ve i(Ey Allah'ın Rasûlü! Buyurduğunuz müjdeli haber insanlara duyurulduğu takdirde buna güvenirler (de ibadeti azaltabilirler), " dedi. Bunun üzerine Rasûlullah sükût etti (bir şey demedi).
NOT: Peygamberimiz ve Hz. Ömer gibi bazı sahabîler, şehadet kelimesini sadık/ihlaslı olarak söyleyen kişinin cennete gideceğine dair müjdeyi, fazla yaymak istemiyordu. Zira onlar, belki insanlar buna güvenir de amelde/nafilelerde gevşeklik gösterirler, endişesi taşıyorlardı.
Ancak bazı özel durumlarda (33/33 nolu hadiste geçtiği gibi) Peygamberimiz bunu Müslümanlara müjdeliyordu. Bunun nedeni Müslümanların o anki fedakârlıkları ya da söz konusu bilginin kaybolma endişesi olabilir.
Bir Müslüman, büyük günah işlese de affedilmesinin ardından ya da cehennem azabı gördükten sonra mutlaka cennete girecektir. Yani şirk dışındaki günahları işleyen Müslümanların mutlaka bir şekilde cennete girecekleri anlaşılmaktadır. Doğrusunu Allah bilir.
28/28- Cabir b. Abdullah'tan (Radıyaliaha anh): I3° Mu az b. Cebel'in ölüm anında, ben yanında bulunanlardan birisiydim, o şöyle dedi:
I30Sened:
Sahih: Müsned, V/236, H.no:21959; Benzer rivayet için bk.V/233, H.no:21933; V/229, H.no:2I902; V/240-241, H.no:21982, 21990; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XX/41, H.no:63; İbn Hibbân, 1/211, H.no:200; (Heysemî, Mevârid, 1/97, H.no:4). Humeydî, 1/18], H.no:369; îbn Mende, 1/247, H.no:lll; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, 1/146-148, H.no:I26-128. Hâkim, Müstedrek, 1/503, H.no:1299; Münâvî bu hadisin şerhinde "kelime-İ Tevhîdi söyleyenin cennete gireceğine" dâir rivayetlerin yaklaşık otuz (30) sahâbîden nakledildiğini ve mütevâtir olduğunu belirmiştir. Bk.Feyzu'l-kadîr, VI/206, H.no:877I.
İslâm
Akaidi________________________._____________________£1.
'Odanın/çadırın perdesini açın da size Rasûîu İlah'tan (Sallallaim aleyhi ve
duyduğum bir şeyi nakledeyim, önceden ona güvenmeniz (ve ameli
Trk etmeniz/gevşemeniz) endişesi ile anlatmamıştım. Rasûlullah'ın şöyle
buyurduğunu işittim:
"Kim kalbindeki ihlasla ya da kalbindeki kesin imanla Allah'tan başka ilâh olmadığına şehadet ederse cehennem ateşine girmez, (cennete girer)."
Bir keresinde de: "Cennete gider, ateşfin azabı) ona dokunmaz" dedi.
29/29-Muâz b. Cebel'den (Radıyaliahü anhy.l31
Rasûlullah (SaiMiahü aleyhi ve seiiem) bana şöyle demişti: "Cennet (kapısının) anahtarları, Allah'tan başka ilâh olmadığına şehadet etmektir."
131 e ,
aened:
Zayıf: Müsned, V/242, H.no:22001; Heysemî hadisin Bezzâr ve Ahmed b. Hanbel tarafından
nvayeudildiğini, fakat Şehr ve Muâz arasında kopukluk bulunduğunu, tsmâü b. Ayyaş*m ise
"caz âlimlerinden yaptığı rivayette zayıflık bulunduğunu, bu rivayetin ise bunlardan biri
olduğunu, diğer râvîlerin ise sika sayıldıklarını beyan etti. (Bk.Mecma\ 1/16; X/82) Buharı,
sor lriaŞİlgl aUinda Vehb b' Münebbih'e "Cennetin anahtarı lâ ilahe illallah değil midir?" diye
V/374 f,Unda "evet" cevabını verdiğini kaydetti. Bk.Buhârl Ccnâiz, 1; Dcyiemî, Firdevs,
Bu , ' O:8475' Suyûtî hadisin zayıf olduğuna işaret etti. Bk.el-Câmiu 's-sağir, H.no:8191.
riv" a "S ne ^a^ar senedindeki kopukluk sebebi ile zayıf kabul edilse de, mânâsı sahih bir
ayettir. Şehr b. Havşeb hakkında geniş bilgi için bk.4/4.hadis.
30/30-Rİfâa el-Cühenî'den (Radıyaiiaha anhy.
132
Sahih; Müsned, IV/16, H.no:16167-16171, /6rc Mîce, İkâme, 182, H.no:1367; Zühd, 34, H.no:4285; Z)âWmf, Salât, 168, H.no: 1489-1490; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, VI/122, H.no:103O9; Taberânî, el-Mucemü'1-kebîr, V749-52, H.no:4556-4560; Heysemî: "Hadisin
İslâm
Akaidi
Rasûlullah (Sallallahu akyhı ve settem) ile birlikte sefere çıktık ve Kedîd (ya Cudeyd) denilen yere geldik. Bazı kişiler ailelerine dönmek için izin " meye başladı. Rasûlullah da onlara izin verdi. Sonra ayağa kalktı. Allah'a hamd ve sena edip şöyle buyurdu:
"Bazı kişilere ne oluyor, şu ağacın (yani yeryüzünün) Rasûiullah tarafını tercih etmiyorlar ve diğer taraflara göre burayı sevimsiz görüyorlar."
Rasûlullah'ın bu sözünden dolayı herkesin ağladığını gördük. Bir kişi
(kalktı ve) dedi ki :
'Bundan sonra senden izin isteyen alçaktır.' Rasûlullah tekrar Allah'a hamd etti ve şöyle buyurdu: "O hâlde ben de Allah katında şehadet ederim ki bir kul Allah'tan başka ilâh olmadığına ve benim Allah Rasûlü olduğuma can ü gönülden şehadet eder ve bundan da sapmazsa, (âhirette) ancak cennete gider/' (Ayrıca) şunları ekledi:
"Rabbim bana, ümmetimden yetmiş bin kişiyi hesapsız ve hiç azap etmeden cennete koyacağını va'd etti.133 Dilerim ki sizler ve atalarınızdan, eşlerinizden, soylarınızdan salih olanlar cennetteki köşklerine yerleşmeden onlar cennete girmezler, (ki sizin girmeniz de kesinleşsin.)
Gece yarısı ya da gecenin üçte ikisi olduğunda Allah dünya semasında134 tecelli eder ve (insanlara): %Ben kuifanmdan benden başkasına yönelmelerini istemiyorum/ kim benden af dilerse onu affederim, kim bana dua ederse ona icabet ederim ve kim de benden bîr istekte bulunursa ona veririm' buyurur, bu nida fecrin aydınlığına kadar devam eder."
ijRifa'a'dan ikinci tarikle gelen rivayet:
Rasûlullah ile birlikte Mekke'den ayrıldık, insanlar izin istemeye başladı. (Yukarıdaki hadisi zikretti.)
Râvi devamla dedi ki: Ebû Bekir (kalkıp) şöyle söyledi: 'Bundan sonra senden izin isteyen bana göre-alçaktır." Daha sonra Hz. Peygamber Allah'a hamd etti ve güzel şeyler söyledi. Ardından "Allah katında şahitlik ederim ki (hâlbuki yemin edeceğinde -Muhammedi'm nefsini elinde tutan Allah'a yemin ederim ki- derdi) bir kul
ravılerı sıka kabul edilen zâtlardır." Bk.Mecma1, 1/20-21; X/408; Tayâlisî, 0/620-62i, H.no:1387; İbn Hıbbân, 1/217, H.no:2I2; Nesâî. Amelü'l-yevm ve'Neyle, s.337-338. H_no:47:>; Bezzâr, IV/206, 207, H.no:3543; İbnü'l-Miibarek, Zühd, s.322, 548-549, H.no:9i9, Bk T ^ Nuaym> Hılyeli*'l-evliy<-l VI/286; Münzirî, isnadında bir beisin olmadığın! söyledi, t J*!"81^ }UI(>1, H.no:2346. Hadisin ikinci kısmının "yani Yüce Allah'ın dünya semâsında IIAm w '" EbÛ Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için hk.Müsned, 11/504, H.no:10492; °:?557 lh Mâ tkâ
133 Fh- "°:?557; lhn Mâce' tkâme' I82' H-no:1366: Dârimî, Salât, 168, H.no:1486-1487.
H !?" Umâme'den (Radtyallaha anh) bu husustaki bir rivayet için bk.Müsned, V/268,
134 I af -
ediiH' " manası' en ^ağı semâdır. Ancak anlaşılması için 'dünya semâsı' olarak terceme
İslâm Akaidi
Allah'a ve âhiret gününe iman eder ve bundan da sapmazsa kesinlikle cennete gider, dedi (ve devamında da yukarıdaki hadisi zikretti.)"
§(Yine Rifa'a'dan üçüncü tarikle gelen rivayet) 'Rasûlullah'la
(Salhilalni aleyhi ve seiiem) sefere çıktık ve Kedîd denilen yere (ya da Arafat'a) ulaştık' dedi (ve hadisin devamını zikretti.)
3 1/31-Osman b. Affân (Radıyallahü anh)\ 135
Hz. Peygamber'den (Saihiiahü aleyhi ve sellem) şunu nakletti :
"Kim Allah'tan başka ilâh olmadığını kabul ederek ölürse cennete gider.'
32/32-Osman b. Affân (Radıyallahü anh)\
136
■ Sened: oüf J jı^J- ^ Upiı >. J^ &&. ^u_ jıi hi l£^ y^ ^ ^ çfc. Sahih: M7jwrf, 1/65, H.no:464, Benzer rivayet için bk.I/68, H.no:498: Müslim îmân 43" Hakim, MüstedreK 1/502, H.no:1298; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, 1/109, H.no'95" EbÛ Nuaym M/ye, VİI/174; Müstahrec, 1/120, H.no:I28; EbÛ Avâne, Müsned, 1/19 H.nolÖ" İbn Mende' imân, I/I73, H.no:32; An ffi/>id«, I/21I-212, H.no:201 (Heysemî. Mevârid 1/99 H no"6) Hatîb el-Bağdâdî, Târihu Bağdöd, VT/74-75 136 Sened:
Sahih: Müsned, 1/63, H.no:447. Ibn Hıbhân, 1/213, H.no:204 (Heysemî Mevârid 1/93 H.no:l): Ebû Nuaym, Hılye, VII/174; Hâkim, Müstedrek. 1/502 Hno*1298' Hz Ömer'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.A/üs/W, 1/28, H.no:187; 1/37, H.no:252. Makdisî hadisin isnadının hasen olduğunu söyledi. Bk.Muhtâra, T/458, H.no:333. Heysemî râvîlerinin sika
İslâm_Akâidi__________,----------------------------------------------------------------------------45_
Rasûlullah'ın (Sallaiiahu aleyhi ve seilem): "Ben bir kelime biliyorum, onu kalbindeki bir gerçek olarak ifade ederse cehennem ateşi o kişiye haram kılınır" sözünü duydum deyince, Ömer b. Hattab:
"O hangi kelimedir, sana anlatayım; o, Allah 'm Hz. Muhammed ve Ashabını kendisiyle güçlendirdiği Mas kelimesidir. O, Allah Rasûlü'nün amcası Ebû Talib'i kabul etmeye çağırdığı takva kelimesidir ki bu da Allah'tan başka ilâh olmadığına şehadet etmektir" dedi.
33/33-Ebû Zer'den (Radıyallahü anh):131
Rasûlullah'ın (Saiiaiiahü aleyhi ve seilem) yanına geldim, üzerinde beyaz bir elbise vardı ve uyuyordu. Sonra konuşmak için tekrar geldim, yine uyuyordu. Bir müddet sonra tekrar geldim, baktım ki RasûluMah uyanmış, dizinin dibinde oturdum. Bana dedi ki:
"Bir kul Allah'tan başka ilâh yoktur der ve bu iman ile ölürse kesinlikle cennete girer."
Ben ona:
"Zina etse de, hırsızlık yapsa da mı?" diye sordum.
Rasûlullah şöyle buyurdu:
olduğunu zikretti. Bk.Mecma', 1/15. Gösterilen şahidi de dikkate alarak hadisin sahih olduğu hükmüne varılabilir
»ened: ^Uiı ı^uı u ji ini. ^ 'J J>^ ji ıX'J Jı jk- 'JLU ü±- ^ı ^
Sahih: Afüsned, V/166, H.no:21358; Benzer'rivayet için bk.V/166, H.no:21356, Buharı, Libâs, 24;^ Cenâiz, 1; Rikâk, 13-14; İstikraz, 3; Bed'ül-halk, 6; îsti'zân, 30; Tevhîd, 33; Müslim, îmân, 153-154; Tirmizî, îmân, 18, H.no:2644 (Hasen-sahîh), Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/168, H.no:271; Ebû Avâne. 1/28. H.no:36; Bezzâr, IX/354, H.no:392Û; İbn Mende, 1/224, H.no-87
46_________________;_________________________islâm Akaidi
"Evet, zina etse de, hırsızlık yapsa da.,"
Ben aynı soruyu üç kere tekrarladım, o da aynı cevabı verdi ve dördüncüde buyurdu ki:
"Ebû Zerr'in burnu (toprakta) sürtülse de bu böyle..138"
Râvi (kendisi) der ki: Ebû Zer oradan izarıni çekerek çıktı, gitti ve (kendi kendine) şöyle diyordu:
"Ebû Zerr'in burnu (toprakta) sürtülse de bu böyle.."
AÇIKLAMA
Rasûlullah, bazı sahabîlerin ısrarlı sorularına zaman zaman bu şekilde cevap vererek belki de onların aşırı zühd anlayışını tenkit etmektedir. Çünkü İslâm her insanın kabul edip yaşayacağı bir dindir ve bütün insanların günahtan kaçınma endişeleri de eşit değildir.
Cennete girmenin temel şartı tevhidi kabul ve şirki reddetmektir. Zira Allah şirk dışında diğer günahları dilerse affeder.
Allah Teâlâ buyurur ki:
'Şüphesiz Allah kendisine şirk koşulmasını kesinlikle affetmez, şirk dışındaki günahları dilerse affeder. Kim Allah'a şirk koşarsa gerçekten büyük bir günah işleyerek iftirada bulunmuş olur.' (Nisa 4/48)
* Âhirette Şefaat Yetkisi
Allah Teâlâ buyurdu:
"...O'nun katında izni olmadan kim şefaat edebilir..." (Bakara2/255)
Allah Teâlâ buyurdu:
"...O gün, Rahmanın izin verdiği ve sözünü kabul etiği kişiden başkasının şefaati fayda vermez." (Tâhâ 20/109)
138 Bu mânâ için bk. İbn Hacer, Fethu 'l-Bârî, X / 283
47
İslâm Akaidi_____________________________________________________-.................. .<■
(Şefaat, Allah'ın Âhiretteki rahmet görüntülerinden birisidir. Bu zorunlu iki şekilde tecelli eder:
a-AHah müşrik ve kâfirler dışındaki günahkârları dilerse affeder ve bunu Kur 'ânda şöyle açıklar: - - . ,
"... *liJ jU ^ ü/> d 'J£- '■; '^>'Ji4 JÎ 'j&i Ü *W ûl "
* Allah kendisine şirk koşulmasını affetmez, bunun dışındaki (günahları) dilerse affeder' (Nisa 4 / 48)
b-Peygamberler ve Allah'ın izin verdiği salih insanlar da günahkârların ajfolmasım talep ettiğinde, şefaatleri Allah 'in izniyle kabul edilir. Bu konudaki hadisler aşağıda zikredilmiştir.)
34/34-Ebû Hüreyre'den (Radıyaliahü anhy. l39
Rasûlullah'a (Saiiaiiaha aleyhi ve seilem): "Rabbin sana şefaat konusunda hangi hakkı bahşetti?" diye sordum. O da şöyle dedi:
139 c
aenea:
Sahih: Mûsned, 11/307, H.no:8056; Benzer rivayet için bk.II/518, H.no: 10661; Buharı, İlim, 33, Rikâk, 51; Hâkim, Uüstedrek, 1/141, H.no:233; İbn Hibbân, VIII/131. H.no:6432 (Heysemî, Mevârid, VIII/296-298, H.no:2595); Haris b. Ebî Üsâme, Müsned (Zevâidü Heysemî), 11/1012, H.no:1136; İshâk b. Râhûye, Müsned, 1/343, H.no:337. Buhârî, Salim b. tbu Sâlim'e eserinde yer vermiş ancak herhangi bir cerhte ( hadis yönünden zayıf olduğuna dair bir veride) bulunmamıştır. Bk.et-Târîhu't-kebîr, IV/1I2. Heysemî, "Muâviye b. Mu'tib dışında, sahih ricali ile nakledilmiştir. Muâviye b. Mu'tib ise sikadır" dedi. Bk.Mecma', a/404. Yani Buhârî ve Müslim'in aradıkları sahih hadis şartlarına uygun râvîlerden biri olmamakla birlikte, sika kabul edilen bir râvîdir.
48__________________________________________ îslâm Akaidi
"Muhammed'in nefsini elinde tutan Allah'a yemin ederim ki bu soruyu ümmetimden ilk soran sensin, bu da anladığım kadarıyla sendeki öğrenme hırsından kaynaklanıyor,
Muhammed'in nefsini elinde tutan Allah'a yemin ederim ki mü'minlerin cennet kapısında yığılmaları beni fazla ilgilendirmiyor, bundan daha önemlisi şefaat yetkimi tam (sonuna kadar) kullanabilmemdir. Benim şefaatim, samimiyetle Allah 'tan başka ilâh olmadığına şehadet eden ve kalbi dilindeki bu sözü, dili de kalbindeki bu inancı kabul ederek yaşayanlar için geçerlidir."
35/35- Ebû Amra el-Ensârî'den (Radtyaiiahu anh) :141
RaSÛluIlall (SallaUahü aleyhi ve selletn) buyurdu ki;
"Allah 'tan başka ilâh olmadığına ve benim de onun peygamberi olduğuma' ben şehadet ederim. Mü'min bir kul da bu iki cümleyi kabul ettiği hâlde Allah'a ulaşırsa, kıyamet günü kesinlikle ateşten korunur."
1 Bu konuda benzer rivayet için bk.Müsned, 11/373, H.no:8844. Bu hadisin lafzı:
Hadisin tercemesi: Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) Hz, Peygamber'e (SallaUahü aleyhi ve sellem): ''Kıyamet gününde senin şefaatinle müşerref olan insanların en mutluları kimlerdir?"dedim. Hz.Peygamber (SallaUahü aleyhi ve sellem) de şöyle buyurdu: "Senin hadise olan istek ve gayretin sebebiyle, bu soruyu senden önce başka birinden zaten beklemiyordum, ey Ebû Hüreyre!. Kıyamet gününde şefaatime mazhar olanların en mutluları: Gönlünden gelen bir samimiyetle !â ilahe illallah diyenlerdir/1
Sahih: Müsned, III/417-418, H.no:15388; Beyhakî, es-Sünenü'Ukübrâ, V/244, H.no:8793; İbn Hıbbân, 1/221-222, H.no:22I (Heysemî, Mevârid, 1/101-102, H.no:8); İbnü'I-Mübârek, Zühd, s.321, H.no:9l7. Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Müsned, 11/421, H.no:9420; III/ll, H.no:I1022; Müslim, îmân, 44. Heysemî hadisin râvîlerinin sika olduklarını beyan etti. Bk.Mecma', 1/19-20; Hadisin bas tarafı siyer bölümünde zikredilecektir.
36/36-İbn Mes'Ûd (Radıyallahü anh)\
'İki önemli haslet vardır. Bunlardan birini Rasûlu ilah'tan aleyhi ve sellem) duydum; diğeri kendi kanâatimdir. (Rasûlullah dedi ki;)
"Kim Allah'a ortak koşarak ölürse cehenneme gider."
Ben de:
'Kim hiçbir şeyi Allah'a ortak ve eş koşmadan ölürse cennete gider' diyorum.'
37/37-Ebû Nuaym'den:
143
Sahih: Mûsned, 1/374, H.no:3552; Benzer rivayet için bk.I/382, H.no: 3625; 1/402, H.no: 1/4*4 h407' Rııo:3865; I/425' H'no: 4038, 4043; 1/443, H.no: 4231-4232; 1/462, H.no:4406; f/464, H.no: 4425; Buhârî, Cenâiz, 1; Tefsir, 2/22; Eymân, 19; Müslim, îmân, 150; Tayâlisî, Musned,1/206, H.no: 254; İbn Hıbbân, 1/235. H.no:251; Nesâî, es-Sünenül-kübrâ, VI/293, no:l 1011; Ebû Ya'Ia, Müsned, IX/22, H.no:5090; IX/126, H.no:5198; Taberânî, el-
îW6f X/I87' '89' H-no:104I°. 1O416Î Bezzâr' Müsned. V/103-104, 127, ; Şâ?î' Müsned> H/60-61, H.no:558-560; îbn Mende, imân, 1/215, H.no:73: R
,Rno:30. ■ Jli ıŞfî'y ^J-ı ) ^jj j ıü ı '^ ^üljı j; _uij J, j^»Q "^ oii. ıjâi. illi
eserinde !fwe.û\II"70> H.no:6586. Heysemî, hadisin Taberânî'nin el-Mu'cemül-kebîr isimli c rıvâyet edildiğini belirttikten sonra: "İsimlendirilmeyen tabiî dışındaki râvîleri
50______________________________________________islâm Akaidi
Medine ehlinden bir adam yahut bir ihtiyar geldi ve Mesrûk'un evinde misafir oldu. O kişi şöyle dedi; Abdullah b. Amr b. Âs'tan (Radıyallahü anhümâ) duyduğuma göre Rasûlullah (Sailaiiaha aleyhi ve seiîem) şöyle buyurdu:
"Kim hiçbir şeyi şirk koşmadan Allah'a ulaşırsa yaptığı hatalar (fazla) zarar vermez ve kim de Allah'a şirk koşarak ölürse yaptığı güzel işler ona fayda vermez."
38/38-Câbir b. Abdullah'tan (Radıyallahü anh):
144
sahih hadis şartlarını taşımakladır," beyanında bulunmuştur. Bk.Mecma', 1/19. Ahmed Muhammed Şâkir, Heysemî'nin bu görüşünün hatalı olduğunu belirttittikten sonra şöyle demiştir: Hadisin zâhiri/İIk andaki görünüşü, Mesrûk'un kendisini ziyaret eden ismi belirsiz bir zattan rivayet ettiğidir. Ancak hadisin siyakına ve biraz dikkatlice bakana göre bu böyle değildir. Eğer böyle olsaydı, Muhammed b. Münteşir'in bu isimsiz râvîden hadis alması gerekirdi. Çünkü hikâyeyi anlatan kendisidir. Şayet hadis, Abdullah b. Amr'dan bu müphem râvî kanalıyla nakîedilseydi, Muhammed b. Münteşir'in bu zattan rivayet etmesi gerekirdi. Muhammed b. Münteşir amcası Mesrûk'un huzurunda gördüğü olayı nakletmektedir. "^ > " cümlesinin zamiri müphem kişiye değil de, Mesnık'a râcîdir. Nitekim Heysemî'nin işaret ettiği Taberânî'nin rivayetinde, Mesrûk'un Abdullah b. Amr'dan (Radıyatlahü anh) nakli açıkça zikredilmiştir. ">_, ft_*M diyen Muhammed b. Münteşir'dir. Bk.Müsned, (Alımed Muhammed Şâkir'in tahkik ettiği nüsha) VI/159-160. Hadisi Taberânî'nin eserinde bulamadık. Hadisin İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Deylemî, Firdevs, III/473, H.no:5463. Sened: ^>Jı -X1! jii- 'J, f^_ tali. DjÇij'ı ujj^ JUû ısi^
Sahih: Müsned, Ilİ/344-345, H.no:I4646; Benzer rivayet İçin bk.III/39I, H.no:15138, III/325, H.no: 14425; III/374, H.no:14956 Ma'mer b. Râsid, Cami', XI 461, H.no: 19708; XI/I83, H.no;20277 (Ma'mer, benzer lafızlarla rivayet edilen bu hadisi, Câbir'in -Radıyallahü anh-Sahîfe'sinden almıştır); Müslim, îmân, 151-152; Taberânî, el-Mu'cemü'1-evsat, VIII/199, H.no:7406; Müsnedü's-Şâmiyyîn, H/115, H.no:1020; Ebû Ya'Iâ, Müsned, IV/188, H.no;2278; Ebû Nuaym, Müsîahrec, T/168, H.no:267: Ebû Avâne, 1/27, H.no'3\: Abd b. Humeyd, 1/322, H.no:1060; îbıı Mende. 1/218, H.no:76; Beyhakî, es-Sünenü 'l-kebîr, VII/44, H.no:13075; İ'tikâd, 1/187-188; İbn Ğazavân ed-Dabbî? Kitâbü'd-duâ, 1/169, H.no:I0. Heysemî, hadisin Unıâre b. Ruveybe'den (Radıyallahü anh) şahidinin Taberânî tarafından rivayet edildiğini (Bk.et-Mu'cemü'l-evsat, VI/27İ-272, H.no:558I) ancak senedinde bulunan Muhammed b. Ebân'ın zayıf olduğunu belirtti. Bk.Mecma', 1/21-23. Hureym b.Fâtik'ten (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Müsned, IV/32I-322, H.no: 18802; IV/345-346, H.no:18936, 18940; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, IV/23I-232, H.no: 4059; el-Mu'cemü'l-kebîr, IV/205-207, H.no:4155; îbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk.Beyhakî, Şuabü 'l-îmân, IH/298, H.no:3589; Ayrıca 24, had i s in tahricİne bk.
______________________51
----_----------------
Ra (Sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
İki önemli sebep vardır: Kim hiçbir şeyi şirk koşmadığı halde izzet ve celal sahibi Allah a U[aşırsa cennete gider,
Kim de şirk koştuğu hâlde izzet ve celâl sahibi Allah'a ulaşırsa
cehenneme gider."
39/39-EneS b. Mâlik'ten (Radıyallahü anh) :
Rasûlullah (Saiiaiiahü aleyhi ve sellem) Muaz'a şöyle dedi: "Kim Allah'tan başka ilâh olmadığına şehadet ederek146 Allah'a ulaşırsa cennete gider." Muazdedi ki: 'Ey Allah'ın Peygamberi, bunu insanlara müjdeleyeyim mi?'
Rasûlullah:
"Hayır, ben insanların bu müjdeye güvenip (ameli terkedecekleri/ gevşeyecekleri) endişesi taşıyorum" buyurdu ya da buna benzer bir şey söyledi.
aened:
Sahih: Müsned, III/157, H.no:12543; Benzer rivayeti için bk.III/244, H.no:13494; Buhârî, fl'm, 49; Beyhakî, es-Sünenü 'l-kübrâ, VI/278, H.no:10974; Nesâi, Amelü'l-yevmi ve'î-leyle, s.605, H.no:1135; Hâkim, Müstedrek, III/276, H.no:5079; İbn Mende, 1/238, H,no:IOO. Aynca25.hadisin tahricine bk.
Bir rivayette; "Şirk koşmaksizm" şeklinde geçmektedir. Ayrıca bk. Müsned trc. H.No. 49/246'nın Ar.ldamao,
Ş 'nm Aç,klamas1.
40/40-Sefeme b. Nuaym'dan (Radıyallahü anh): l4?
RasÛİUİIah (Sallallakü aleyhi ve settem) dedi ki:
"Kirn hiçbir şeyi şirk koşmadan Allah'a ulaşırsa (sonunda) cennete gider, zina yapsa da (böyle), hırsızlık yapsa da ..."
Sened: j^iji Js Ji jc ^>
Sahîh: Müsned, IV/260, H.no: 18200; Benzer jivâyeti için bk.V/285, H.no:22363. Ebû Zer'den (Radıyallahü anh) şahidi için hk.Müslim, îmân, 153-154. Câbir'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Müsmd, III/374, H.no: 14956; IH/325, H.no: 14425. Ebû Saîd'den (Radıyaîlahü anh) şahidi için bk.Müsned, 111/79, H.no: 11690. (Ayrıca 24.hadisin tahricine bk.)
41/41-Hissân b. el-Kâhin (el-Kâhil) el-Adevî'den:148
Bir keresinde Abdurrahman b. Semüra ile oturuyordum, kendisi Muazb. Cebel'den (Radıyallahüanhüm) şu hadisi nakletti:
RasÛİUİIah (Sallallahü aleyhi ve settem) buyurdu ki:
"Yeryüzünde bir kişi Allah'a şirk koşmaz, benim Allah Rasûlü olduğuma şehadet eder ve bunlar da imanlı bir kalbe dönerse, o kişi kesinlikle affolur."
Ben Abdurrahman'a:
'Sen bunları Muaz b. CebeVden mi duydunV diye sordum. Orada bulunanlar bu sözüm üzerine beni ayıpladılar. Abdurrahman:
bırakın, o kötü bir söz söylemedi, Evet bunu Rasûlullah'tan duyduğunu belirten Muaz 'dan ben (kendim) duydum' dedi.
§(Bir başka tarikte) Hissân b. el-Kâhin el-Adevî'den (Radıyallahü anh): "Bir keresinde Basra'daki ulu camiye gitmiştim. Orada bulunan ak saçlı, ak sakallı bir ihtiyarın yanına oturdum ve bana dedi ki:
148 o ,
Sahîh: MöMerf, V/229, H.no:21899; Benzer rivayetler için bk.V/229, H.no:21897-21898; Ebu Dâvûd, Cenâiz, 20, H.no:3116 (benzer lâfızla); İbn Mâce, Edeb, 54, H.no:3796; tbn nıbbân, 1/212-213, H.no:203, (Heysemî, Mevâridü'z-zam'ân, 1/98, H.no:5); Hâkim, Mustedrek, 1/50, H.no:16 (sahih); Beyhakî, es-Sünenül-kübrâ, VI/279, H.no:10977; Şuabü'l-iman, 1/147-148, H.no:128-129; Nesâî, Amelü'l-yevm, s.605-607, H.no: 1136-1139; Bezzâr, VII/76, H.no:2624; Humeydî, 1/181-182, H.no:370; Taberânî, el-Mu 'cemü 'l-kebîr, XX/45-46, ■I 1; H.no:71-74, 219; Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 11/437, H.no: 1652; EbûNuaym, Hılyetü'l-evliyâ,
54_________________________________________ İslâm Akaidi
iMuaz bana Rasûlullah'tan şunları nakletti... (ve ilâve olarak) "Onu ayıplamayın, azarlamayın! Evet, ben (kendim) bunu Muaz 'dan işittim, o da Rasûlullah'tan şunları nakletti..." '
§(Diğer rivayette;) Râvi, Hissan'm babasının cahiliyede kâhin olduğunu belirtti.
'Hz. Osman'ın (Radıyaiiahüanh) halifeliği döneminde mescide girdiğimde saçı sakalı ağarmış yaşlı birisi Muâz b. Cebel'den (Radıyaiiahu anh) rivayette bulunuyordu' dedi ve yukarıdaki hadisin benzerini nakletti.'
42/42-Ebû Zer'den (Radıyaiiahü anhy, 149
Rasûlullah (Sallallahü aleyhi vs sellem) dedi ki:
Aziz ve Celîl olan Allah şöyle buyurdu: 'Ey Âdem oğlu, yeryüzü dolusu hata/günah işlesen de, şirk koşmadığın sürece ben sana yeryüzü dolusu af/mağfiret hazırlarım.'
NOT: Nakledilen hadislerden anlaşılan, kim tevhîdi doğru olarak anlar/kabul eder ve şirki reddederse Allah'ın izniyle şefaatten faydalanacaktır.
l49Sened:
Sahîh: Müsned, V/147, H.no:21208. Benzer rivayetler için bk.V/148, H.no:21212-21213; V/I53, H.no:21257; V/169, H.no:21380; Müslim, Zikir, 22; İbn Mâce, Edeb, 58, H.no:382l; Taberânî, el-Mu'cemü'1-evsat, IV/68, H.no:3084; VIIF/365-366 H no-7744' İbnü'l-Mübârek' Zühd, s.366, H.no:1035; Beszar, IX/403. H.no:3999.
îman
B- ÎMAN VE İSLAM
TiNANMAK VE TESLİM OLMAK)
• îman ve İslâm'ın Onemı
• sahabe-î Kirama Dinîn Temel Esaslarının Tanıtılması (Cibrîl Hadisi)
• Yabancılara Dinin Temel Esaslarının
Tanıtılması
• Heyetlere/Temsilcilere Dinin Temel
Esaslarının Tanıtımı
• İmanın Bölümleri ve Misali
. İmanın Bazı Özellikleri ve Alâmetleri
• İslâm'ın İzzet ve Hoşgörüsü
• Müşriklerin İslâm'a çağırılması ve kalplerinin ısınması
• Ehl-i kitaptan Müslüman Olanlara İki Kat Ecir
• İslâm, Cahiliyede İşlenen Günahları Siler
• Peygamber'e İman ve Görmeden İnanmanın Fazileti
• İmanın Üstünlüğü, Vasfı ve Misali
• Îmanın/İslâm'ın Zayıfladığı Dönemler
• İman ve Emanetin Kaldırılması
B- ÎMAN VE İSLÂM
{İNANMAK VE TESLİM OLMAK)
* îman ve İslâm'ın Önemi
Allah Teâlâ buyurur ki:
'İman eden ve imanına hiçbir günah bulaştırmayanlara gelince, işte onlar güvenlik içinde olan ve hidayeti bulanlardır.' (En'am6/82)
Allah Teâlâ buyurdu:
"Allah kimin hidâyetini İsterse, onun göğsünü İslâm'a açar/yollarını kolaylaştırır. Kimi de saptırmak isterse, onun gösünü sanki göğe yükseliyormuş gibi sıkıntılı kılar. Allah, iman etmeyenlerin üstünde işte böyle pislik bırakır." (Enam 6/125)
Allah Teâlâ buyurur:
'Allah ve Rasûlü bir şeye hükmettiği zaman, mü'min erkek ve kadm(ların başkasını) tercih etme hakları yoktur. (Bundan sonra) kim Allah ve Rasûlüne isyan ederse, artık o kişi açıkça sapıtmıştır.' (Ahzâb 33/36)
(Bu bölümdeki hadisler, dinin temel esaslarının öğretilmesi ile ilgilidir. Peygamberimiz (Sallallahü aleyhi ve seller»), bu esasları, muhtelif vesilelerle Sahabe-i Kiram 'a tek tek, bazen toplu hâlde öğretiyordu. Bundan dinin temel esaslarını her Müsliımanın bilmesi ve kabul etmesi gerektiğini anlıyoruz. Din iki şeyden oluşmuştur: İman ve İslâm, yani inanmak ve teslim olmak... Hayatın her anında teslimiyet ve Allah 'a kulluk...)
1/43-Ebû Hüreyre'den (Radıyaliahü anhy.
Rasûlullah'a (Saiiaiiahü aleyhi ve sellem), 'Hangi amel daha faziletli ve daha hayırlı?' diye soruldu. O da buyurdu ki:
"Allah'a ve Rasûlüne iman etmektir." 'Sonra hangisi, ey Allah'ın Rasûlü?' "Amellerin zirvesi olan Allah yolunda cihaddır." 'Bundan sonra hangisi, ey Allah'ın Rasûlü?' "Kabul olunan hacdır."
150 c»n.j. :-:-
Sahih: Müsned, 11/287," H.no:7850, Ibn Hıbbân, 1/184, H.no:153; VI1/59, H.no:4578-4579; Benzer rivayet için bk.Müsned, 11/258, H.no:7502; 11/264, H.no:7580; H/268-269, H.no:7629
a-Amr b. Âs'tan (Radıyaliahü anh) şahidi için bkMüsned, IV/204, H.no: 17741;
b-Şifa bt. Abdullah'tan (Radıyaliahü anhâ) şahidi için bk. Müsned,W372, H.no:26973, 26975; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XXIV/314-315, H.no:791, 793-794; Buhârî, îmân, 18; Hac, 4; Müslim, îmân, 135; Tirmizî, Fedâilü'l-cihâd, 22, H.no:1658, (lıasen-sahîh); Nesât, Menâsik, 4, H.no:2622; Cihâd, 17, H.no:3127-3128; îmân, 1, H.no:4982-4983; Dârimî, Cihâd, 4, H.no:2398; Rikâk, 28, H.no:2741-2742; Tayâlisî, Müsned, IV/252, H.no:2640; Abdb. Humeyd, s.460, H.no:1591.
c-Mâizet-Temîmî'den (Radıyaliahüanh) şahidi için bk.Müsned, IV/342, H.no: 18911-'8912; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XX/344, H.no:8Û9-811.
d-Ebû Hüreyre'den (Radıyaliahü anh) şahidi için hk.Müsned, 11/348, H.no:8563; Ma'mer b. Râşid, XI/190, H.no:20296. Heysemî, râvîlerinin sahih ricali olduklarını belirtir.
Aynca 23/23.hadisin tahricine bk.
2/44-Hz. Ömer'den (Radıyaiiahü anh): 151
Rasûlullah'ın (Salfoiiahü aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim:
"Kim Allah'a ve âhiret gününe iman ettiği hâlde ölürse, ona ^cennetin sekiz kapısının hangisinden İstersen, oradan içeri girV denilir."
Bu hadisin Ukbe b. Âmir'den (Radıyalhhn anh) şâhı'dİ l52 şu lafızladır:
'; '• "Bir kul, şirk koşmadan ve haram kana bulaşmadan153 Allah'a kavuşursa, dilediği cennet kapılarından (içeri) girer."
NOT: Ayrıca Ubâde b. es- Sâmit (Radıyallahü anh) rivayeti için bk. 21/21.hadis
151 ecnnrl- .' = :'*-' '■ '■ ■" -,-' "',- (--'- V",*- ,-''- V'J !"'»-
Sahih: Müsned-. 1/16. H.no:97. Tayâlisî, 1/34, H.no:30. Ahmed Muhammed Şâkir hadisin senedinde yer alan Şehr b. Havşeb'in sika olduğunu söyledikten sonra, delilsiz olarak ileri geri bazı kimselerin bu zat hakkında konuştuklarını da ifade etti. Müsned, 1/207 (kendisine âit tahricli nüsha). Muhakkik Türkî ise, Tayâüsî'nin Müsned'ine yaptığı tahkikte Şehr'in Ukbe'den hadis işitmediğini iddia etmesine rağmen hadisin sahih olduğunu ifade etti. İbn Ebî Hatim, Şehr b. Havşeb'in nakilde bulunduğu hâlde kendilerinden hadis işitmediği hocaların isimlerini verir. Abdullah b. Selâm, Ka'bii'I-ahbâr, Ebu'd-Dcrdâ, Amr b. Abese. Bu zâtlardan rivayeti mürseldir. Bu zikredilenler arasında Ukbe'yi göremiyoruz. Ek.Merâsıl, s.89-90. (Şehr b. Havşeb hakkında geniş bilgi için 4/4.hadisin tahricine bk.) Ebû Zer, Câbir ve îbn Mes'ud'dan (Radıyallahü anhüm) bu hadisi mânâca destekleyen merfû' rivayetler de vardır. Bk.Buhârî, Cenâiz, 1; Müslim, îmân, 150-151.
152 Müsned, IV/148, H.no:17272: IV/152, H.no: 17314; İbn Ebî Şeybe, Musannef, V/433; İbn Mâce, Diyât, 1, H.no:2618 (Bûsirî, hadisin isnadının sahih olduğunu söyledi); Taberânî, el-Mu 'cemü 'l-kebîr, 11/309; XVII/339, 351: Beyhakî, Şuabü'l-îmân,\wi2A2
153 Yani, haksız olarak bir cana kıymadan...
3/45-Muâzb. Cebel'den
»ahıh: Müsned, V/245-246 Hnn-?7n-)i- 7- '■-">- „ '
Uâce, Fiten, 12, H no-3973 Heysemf bu S'"' T' i' o""0^'6 (hase"-s*ih); /*»
-âyet edildiğin/ aneak seLtal Ş* b t^b'n't, 7* ^ ^^»'tera«»^
Tebük savaşı öncesi Rasûlullah (Sallaüahn aleyhi ve sellem) ordusuyla yola çıkmıştı. Ortalık ağarmca sabah namazını kıldırdı ve ordu tekrar yoluna devam etti. Bir süre sonra güneşin ilk ışıkları görüldü ve insanlar yorgunluktan dolayı uyuklamaya başladı.
Muâz Rasûlullah'ı takip ediyor, peşi sıra gidiyordu, diğerleri ise binekleri üzerinde (sağa sola) dağılmışlardı. Bindikler hayvanlar hem otluyor, hem de yürüyorlardı. Muâz Rasûlullah'ı takip ederken, onun devesv de bazen yayılıyor, bazen de yürüyordu ve birden tökezledi. Muâz yuları ile onu zapt etti. Ama hayvan hızlanmış ve Rasûlullah'ın devesini ürkütmüştü. Rasûlullah yüzündeki örtüyü kaldırıp baktı ki ordunun içinden kendisine en yakın kişi Muâz'di, onu yanma çağırıp şöyle dedi:
"Ey Muâz!"
"Buyur, ey Allah'ın Peygamberi !'
Hz. Peygamber ona:
"Yaklaş!" deyince, tamamen Rasûlullah'ın yanına geldi. Hatta her ikisinin binekleri birbirine değiyordu.
Rasûlullah dedi ki:
"İnsanların bizden bu kadar uzaklaşacağını tahmin etmiyordum."
'Ey Allah'ın Peygamberi, insanlar uyukluyor ve binekleri de onları (sağa sola) dağıttı, hayvanları biraz yayılıp biraz yürüyorlar.'
"Ben de uyuklamışım."
Muâz, Rasûlullah'ın müjde verici bir yüzle kendisine yaklaştığını fark edince şöyle dedi:
'Ey Allah'ın Rasûlü! İzin verirsen sana beni hasta eden, zayıflatan ve hüzünlendiren bir şey sormak istiyorum .'
"Dilediğini sor !"
'Ey Allah'ın Peygamberi, kendisiyle cennete girebileceğim bir amel/iş söyle, başka bir şey sormayacağım .'
Rasûlullah:
"Bravo, bravo, çok iyi! Sen bana önemli bir soru sordun ve bu iş Allah'ın hayır murad ettiği kişiye kolaydır" dedi, bunu da üç kere tekrarladı. Böyle durumlarda Hz.Peygamber, iyi anlaşılsın diye sözünü üç kere tekrar ederdi.
Buyurdu ki:
"Ölünceye kadar Allah'a ve Âhiret gününe iman etmen, namaz kılman, Allah'a hiçbir şeyi şirk koşmadan ibadet etmendir ki sen bu hâl üzeresin."
Ben:
'Ey Allah'ın Rasûlü, bir daha tekrarla!' deyince, O da bunu üç kere tekrarladı ve şöyle dedi:
62 îman ve islâm
"Ey Muâz, İstersen sana bu işin başından ve zirvesinden bahsedeyim."
'Elbette (isterim,) ey Allah'ın Peygamberi, annem babam sana feda olsun, konuş!..'
"Bu işin başı, senin Allah'tan başka ilâh olmadığına, O'nun ortağının bulunmadığına ve Muhammed'İn de O'nun kulu ve peygamberi olduğuna şehadet etmendir. Bu işin desteği/direği namaz kılmak ve zekât vermektir. Bu işin en tepesi de Allah yolunda cihaddır. Ben namaz kıiıncaya, zekât verinceye, Allah'tan başka ilâh olmadığına ve ortağının bulunmadığına, Muhammed'İn O'nun kulu ve peygamberi olduğuna şehadet edinceye kadar insanlarla uğraşmak/mücadele etmekle emr olundum. Bunları yerine getirirlerse kurtulurlar ve^ (cezaî) bir hakkın alınması dışında canlarını, mallarını korumuş olurlar. (Âhiretteki) durumları Allah'a aittir. "
Rasûlullalı sözüne şöyle devam etti:
"Muhammed'İn nefsini elinde tutan Allah'a yemin ederim ki farz namazlardan sonra Allah yolunda cihad gibi, cennet derecelerini umarak yüzün/benzin sarardığı ve ayağın tozlandığı başka üstün bir amel yoktur. Kulun mizanında Allah yolunda telef olan bir hayvandan ya da Allah yolunda onun üzerinde hamle yapmakdan daha ağır (kıymetli) bir amel yoktur. "
4/46-Hasan el-Basrî'den:
l55
Sened: J
Sahih: Müsned, 11/362, H.no: 8727; Ahmcd b. HanbePin oğlu Ebû Abdurrahmân (Abdullah) hadisin senedinde geçen Abbâd b. Râşid'in sika olduğunu; fakat Hasan el-Basrî'nin, Ebû
Ebû Hüreyre (Radıyaiiahücmh), Medine'de bulunduğumuz sıralarda bize
rivayet etti:
Rasûfullah (Saiialiahu aleyhi ve sel/em) şöyle buyurdu:
"Kıyamet günü amellerin hepsi gelin Namaz gelir ve der ki:
"Ya Rabbî! Ben namazım.'Allah şöyle der: 'Sen hayırlı bir amelsin.' Sonra sadaka gelir ve der ki: 'Ya Rabbî! Ben sadakayım.'Allah şöyle der: 'Sen hayırlı bir amelsin.' Sonra oruç gelir ve der ki: Ya Rabbî! Ben orucum.'Allah şöyle der:
'Sen hayırlı bir amelsin.' Daha sonra diğer ameller bu şekilde gelirler, Allah da her seferinde onların her birine: 'Sen hayırlı bir amelsin'
diye mukabelede bulunur.
Sonra İslâm gelir ve der ki:
'Ya Rabbî! Sen Selâm'sın ve ben de İslâm'ım.' Allah şöyle der:
"Sen hayırlı bir amelsin, senin sebebinle bugün varlıkları cezlandırır ya da mükâfatlandırırım.'
Allah Teâlâ Kitab'ında şöyle buyurur:
'Kim İslâm'dan başka bir din ararsa, bu (hareketi/ameli) kendisinden kabul edilmeyecek ve âhirette de pişmanlık duyanlardan olacaktır. " (ÂIü İmrân 3/85)
* Sahabe-i Kiram'a Dinin Temel Esaslarının Tanıtılması
(Cibril Hadisi)
Allah Teâlâ buyurur ki:
"Allah'ın dininden başkasını mı arıyorlar/istiyorlar, hâlbuki göklerde ve yerde bulunanlar istese de istemese de O'nun (gücüne) teslim olmuştur. (Unutmayın,) dönüş yine O'nadır." (Âlü îmrân 3/83)
Hüreyre'den (Radıyailahü anh) hadis işitmediğini ifâde etti. Heysemî de, hadisi Ebû Ya'lâ'mn Müsned'mĞz, Taberânî'nin de el-Mu'cemü'l-evsat'mda rivayet ettiğini, Abbad'm sadece Ebû Hatim tarafından sika sayıldığını, diğer râvîlerİnin ise sika olduğunu belirtti. Bk.Mecma', a/345. Alımed Muhammed Şâkir İsnadının sahih olduğunu belirttikten sonra "'hadis hafızlarının çoğuna muhalif oiarak bu rivayet, Hasan-ı Basrî'nin Ebû Hüreyre'den (Radıyailahü anh) hadis işittiğinin delilidir," demiştir. hk.Müsned, VIII/405 (kendisine ait tahricli nüsha). Buhârî, Basrahlardan sayılan Saîd b. Hıyara'nm tercemesinde "Abbâd b. Râşid - Hasan - Ebû Hüreyre1 senedini vermiş ve herhangi bir inkıta ve zayıflığa işaret etmemiştir. Bk.e t-Târîhu 7-kebîr, III/469, Trc.no:1561. İbn Ebî Hatim er-Râzî, Ahmed b. Habel'in Abbâd b. Râşid hakkında "şeyh, sika, sadûk, sâlih. esbet" dediğini nakleder. Bk.el-Cerhu ve't-ta'dîî, VI/79, Ti"c.no:406.
Allah Teâlâ buyurur ki:
"O kişileri görmez misin, sana ve senden öncekilere indirilen vahye inandıklarını iddia ediyorlar, bîr de kalkıp tâğutu (zalimleri) hakem/güç sahibi kılıyorlar. Hâlbuki onları inkâr etmekle emrolunmuşlardı.
Şeytan onları daha çok saptırmak ister." (Nisa 4/60)
(Hz. Peygamber döneminde İslâm, farklı yollarla tebliğ ediliyordu. Bunlardan birisi de Cibril'in insan sûre/inde gelip Rasûlullah'a dinin temel esaslarım sormasıdır ki hu konuda verilen cevaplar çok önemlidir. Bu rivayetler bize altı sahabe kanalıyla ulaşmıştır^)
5/47-Ömer b. Hattab'tan (RadıyaiiaManhy.]56
Rasûlullah (SaiiaiiaM aleyhi ve seitem) ile beraber otururken, yanımıza biı adam çıkageldi, elbisesi bembeyaz ve saçı simsiyahtı. Üzerinde yolculuk alâmeti yoktu ve kendisini bizden hiç kimse tanımıyordu. Bu kişi geldi ve Allah'ın Peygamberine yakın bir şekilde oturdu, dizlerini onun dizlerine yaklaştırdı, ellerini de dizlerine koydu. Sonra şöyle dedi:
'Ey Muhammed! Bana İslâm'ı tanıt, İslâm nedir?' Rasûlullah buyurdu ki:
Sahih: Mümed, 1/51-52, H.no:367-368; Benzer rivayet için bk.I/27, H.no:184; 1/52-53, H.no:374-375; Buhârî, îmân, 37; Müslim, îmân, 1, Tirmizî, İmân, 4, H.no:2613; Nesâî, îmân. 5, H.no:4987; îbn Mâce, Mukaddime, 9, H.no:63: Ebû Dâvûd, Sünnet, 17, H.no:4695; îbn Ebl Şeybe, VII/502, H.no:37558; Beyhakî, esSünenü'l-kübrâ, İV/324. H.no:8393; X/203; l'tikâd. .M33;Ibn Mende, 1/121, 125, 127, 130, 134; Abdullah b. Ahmed. Es-Sünne, 11/415, H.no:908: Mervezî, Ta'zîmü kadri's-Salât, 1/368, H.no:363.
Bu hadis kader konusunda 21/172.hadiste tekrar edilecektir. Ayrıca, Cibril hadisi er''n (Radıyallahü anh) dışında, Ebû Âmir el-Eş'arî (6/48.hadis), îbn Abbas '.Ve Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anhüm) (8/50.hadis) de rivayet edilmiştir. İ rİVâyette Ebû Hüreyre (Radıyallahü anh) ile birlikte Ebû Zer'in (Radıyailahü anh) ektedİr Ibn Hacer hadisin Enes'ten (RadryaUahü anh) de nakledildiğini ifade etti. u'l-Bân, 1/155, Buhârî'nin SO.hadisinin şerhinde.)
66_____________________________________________îman ve İslâm
"İslâm; senin Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in de Allah Rasûlü olduğuna şehadet etmen, namaz kılman, zekât vermen, Ramazan orucunu tutman ve gitmeye gücün yeterse Kutsal Mâbed (Kâbe)de hac yapmandır."
O kişi:
'Doğru söyledin' dedi.
Biz şaşırdık, hem soru soruyor, hem de tasdik ediyordu. Sonra dedi ki:
'Bana Iman'ı tanıt!'
Rasûluilah şöyle buyurdu:
"îman; Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe ve hayır-şer yönüyle bütün kader (programına) inanmandir". ,. , 'Doğru söyledin'
'Bana İhsan'ı tanıt, İhsan nedir?'
"İhsan; Allah'ı görür gibi (şuurlu bir şekilde) ibadet etmendir, Gerçekte sen Allah'ı görmüyorsan da (unutma,) O seni görüyor."
'Bana o önemli zamanı/kıyameti tanıt!'
"Sorulan kişi (bu konu da) sorandan fazla bir şey bilmiyor." O tekrar:
'O hâlde alâmetlerini/işaretlerini tanıt!' deyince Rasûluilah şöyle buyurdu:
"Cariyenin hanım efendisini doğurduğu157, yalın ayak, üstü çıplak (fakir) koyun çobanlarının bina yaptırmada yarışacak (kadar zengin oldukları vakit, kıyameti bekle!) "
Hz. Ömer dedi ki:
'O kişi bir müddet durdu ve sonra da kalktı, gitti. Rasûluilah bana (döndü ve) şöyle dedi:
"Ey Ömer, soru soran kimdi, bildin mi?" Ben de:
'Allah ve Rasûlü daha iyi bilir,' dedim. Bunun üzerine Rasûluilah şöyle buyurdu:
"O Cebrail'di ve size dininizin (esaslarını) öğretmek için geldi...'"
(Bu rivayetin şahidleri Ebû Âmir eî-Eş'arî, İbn Abbas ve Ebû Hüreyre (Radıyallahü anhüm) gibi sahâbîlerden gelmektedir. Bunlar benzer rivayetler olduğu için terceme edilmedi, sadece farklı yerler zikredildi. Ancak araştırmacılar için hadislerin metinleri tahricleriyle beraber nakledilmiştir.')
Bu cümle bazı şeylere işaret etmektedir:
a-İslâmî fetihlerin çoğalacağı ve çok esir alınacağı,
b-Cariyelerin kızlarından ve oğullarından kral ve kraliçeler çıkacağı anlaşılabilir.
Emevîler döneminde cariyeler o kadar çoğaldı ki insanlar onlardan kaçtılar, Abbasilerde ise tam tersi oidu. Bk.İbn Receb el-Hanbelî, Câmiu'l-ulûm ve'l-hikem 39; Muhammed b. Abdullah ed-Dımyâtî, el-Cevâhir el-Lü 'lüiyye 49
îman ve islam
- 6/48-Ebû Âmir eî-Eş'arî,
- 7/49- İbn Abbas
- 8/50- Ebû Hüreyre (Radıyallahü anhüm) rivayetleri
6/48-Ebû Âmir el-Eş'arî'den (Radıyaliahü anhy.
( Yukarıdaki rivayetin benzeri nakledildi, farklı kısmı:
İman, senin Allah'a, Âhiret gününe, meleklere, kitaplara ve peygamberlere iman etmendir. Ölüme ve ölümden sonraki dirilişe iman etmen, (ayrıca) cennete, ceheneme, hesaba, mîzâna ve hayırla şer itibariyle kadere iman etmendir.)
138 Sened: ^'^ 'J '_£. ıl:i^ ^ J\ 'j, Jiı i> ıiji. jıî t^â. t^Â ocJı J \&^
Sahih: Müsned, IV/I29, H.no:17I02; Benzer rivayet için bk.IV/164, H.no:17432. Heysenıî, hadisin senedinde Şehr b. Havşeb'in varlığına dikkat çekmiştir. Bk.Mecma \ 1/39-40. (Şehr b. Havşeb hakkında geniş bilgi için 4/4.hadisin tahricine bk.) İbn Hacer hadisin hasen olduğunu ifade etti. (Bk.Fethu'l-Bârî, 1/155, Buhârî'nin 5O.hadisinin şerhinde.) Ahmed b.Hanbel Müsncdinde bu hadisin hemen akabinde ve her iki yerde de İbn Abbas'tan (Radıyaliahü anhümâ) şâhid getirmiştir. (Bk.Müsned, IV/129-130, H.no:17103: IV/164, H.no:17433) İbn Hacer'in ifade ettiği gibi hadisleri tek tek hasen kabul etmiş olsak'bile şâhi'd ve mülâbîlerden oluşan bu rivayetler birbirini destekler ve hadis sahih li gayrini derecesine yükselir
îman veislâm_
69
7/49-İbn Abbas'tan (Radıyallahüanhumâ): 159
(Benzeri nakledildi, ancak bu rivayetteki farklı kısım:)
"Kıyamet ne zaman olacak?" sorusuna karşı Rasûlullah (Salialiahü
aleyhi ve seller») buyurdu ki:
"Subhânallah, beş gayb hâli var ki Allah'tan başkası bilmez, bunlar da:
- Kıyamet,
- Yağmur yağdırması ve
- Rahimlerdeki cenin ile ilgili tüm ilgiler,
- Kişinin yarın ne kazanacağı ve
- Nerede öleceğine dair bütün bilgilerdir. (Unutmayın!) Allah'ın her şeye gücü yeter."
150
Sahih: Müsned, 1/319, H.no:2926. Heysemî hadisin senedinde Şehr b. Havşeb'in varlığına dikkat çekmiştir. Bk.Mecma \ 1/38-39. (Şehr b. Havşeb hakkında geniş bilgi için 4/4.hadisin tahricine bk.) İbn Hacer hadisin hasen olduğunu, Bezzâr'ın Müsned'inde, Buhârî'nin Halktı ef'âli'l-ıbâd isimli eserlerinde Enes'ten (Radıyallahü anh) de nakledildiğini ve bu hadisin de isnadının hasen olduğunu ifade etti. (Bk.Fethu'1-Bâri, 1/155, Buhârî'nin 5O.hadisinin şerhinde.) îbn Hacer'in ifade ettiği gibi hadisleri tek tek hasen kabul etmiş olsak bile şâhid ve mütâblİerden oluşan bu rivayetler birbirini destekler ve hadis sahih İi gayrihi derecesine yükselir.
8/50-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh): (Yukarıdaki rivayetin benzeri nakledildi.)
îmân '6 ™erf' IÎ/426> H.no:9469; Buharı, îmân, 37; Tefsîr, 31/2: Müslim, îmân, 5-7; Nesâî, (Hadw fi , O:4988 (B" rivayette Ebû Hüreyre (Radıyallahü anh) ile birlikte Ebû Zer'in ... ^ lahu anh) ktni ^-^ii^ı^.vv tt,« \ıa™ Mukaddime, 9, H.no:64; İbn Mende,
■ İbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk.Taberânî, el-Mu'cemül-kebîr, 'H.no:13581
72 îman ve İslâm
9/51-Enes b. Mâlik'ten (Radıyaiiahüanhy. i6)
Rasûlullah (Saiiaiiahn aleyhi ve.Kellem) buyurdu ki:
" İslâm açıkta, îman ise kalbde (gizli) olur."
: Sonra da Peygamberimiz eliyle göğsüne işaret edip üç kere bunu
tekrarladı ve peşinden ekledi :
" İşte takva buradadır."
*Yabancılara Dinîn Temel Esaslarının Tanıtılması
Allah Teâlâ buyurdu:
'Bedevilerden Allah'a ve âhiret gününe iman eden, Aflah'a yakınlaşmak ve Peygamber'in duasına ulaşmak için infak edenlerin, (kesinlikle) Allah'a bir yakınlığı vardır ve onları rahmetine gark edecektir. Şüphesiz Allah affeden ve bağışlayandır.' (Tevbe9/99)
Hasen: Müsned, IIJ/I34-135, H.no:I2322. İbn Ebî Şeybe, VI/159, H.no:3Û3î9; Ebû Yala, V/301-302, H.no:2923; Deylemî, Firdevs, 1/115, H.no:393. Hadisin son kısmı Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) de rivayet edilmiştir. Bk.Müslim, Birr, 32. Heysemî hadisin Bezzâr tarafından da rivayet edildiğine işaret ettikten sonra, scnedde yer alan râvîlerin sikalıklarmı te'yid etmiş, ancak Ali b. Mes'ade'nin, İbn Hıbbân, Tayâlisî, Ebû Hatim ve îbn Maîn tarafından sika, diğer münekkidlerce zayıf sayıldığını ifâde etmiştir. Bk.Mecma\ 1/52. Buhârî bu zât hakkında "fîhi nazar" demek suretiyle olumlu veya olumsuz net bir kanâat belirtmedi. Bk.et-Târîhu'l-kebîr, VI/294, Trc.no:2448. Mizzî ise, Ebû Dâvûd ct-Tayâlisî'nin "Ali b. Mes'ade bize hadis rivayet etti, sika biridir"; Yahya b. Maîn'in "sâlih"; Ebû Hatim'in "bir beis yoktur" dediklerini nakletti. Bk.Tehzîbü'I-Kemâl, XXI/J29, Trc.no:4135.
10/52-EneS b. Mâlİk'ten (RadıyaUahüanh):162
Rasûlullah'a (olur olmaz) soru sormamız yasaklanmıştı. Çölden aklı başında birisinin gelip soru sorması, bizim de onu dinlememiz daha hoş geliyordu.
Çölden biri geldi ve Rasûlullah'a dedi ki:
'Bize bir elçin geldi ve senin peygamberlik iddiasında bulunduğunu söyledi.'
Peygamberimiz (Sallallahü aleyhi ve seltem):
"Doğru söylemiş " dedi.
Bunun üzerine o kişi sordu:
'Gökyüzünü kim yarattı?'
Peygamberimiz de:
"Allah" dedi.
Bedevi :
'Ya yeryüzünü kim yarattı?'
"Allah"
'Dağları böyle kim yerleştirdi ve içindekileri dilediği gibi düzenledi?'
"Allah"
'Gökleri ve yeri yaratan, dağlan böyle mükemmel yerleştiren Allah hakkı için söyle; Allah mı seni bize gönderdi?'
Sahih: MiLmed, III/143, H.no:12396; Benzer rivayet için bk.III/193, H.no:12945; Buhârî, İİim, 6; Müslim, îmân, 10-11; Tirmizî, Zekât, 2, H.no:619 (Tirmizî hocası Muhammed b. Ismâîl el-Buhârî'den naklettikten sonra hadisin "hasen-garib" olduğunu fakat Enes'ten (RadıyaUahü anh) farklı kanallarla da nakledildiğini belirtti. Ayrıca hocası Buhârî'nİn şöyle dediğini de nakleder.: "Bazı ilim sahibi zatlar bu hadisten şu neticeyi çıkarmışlardır; âümin huzurunda hadis kıraat ve arzı, tıpkı hadis semâı gibidir. Çünkü bu hadiste bedevi Hz.Peygamber'e (Sallallahü aleyhi ve sellem) hadisi arz etmiş, Efendimiz (Sallallahü aleyhi ve sellem) de ikrar etmiştir"; Nesâî, Salât, 4, H.no:457; Sıyâm, 1, H.no:2089-2090; Ebû Dâvûd, Salât, 23, H.no:486; Dârimî, Taharet, 1, H.no:656; İbn Hıbbân, 1/369, H.no:155; İbn Ebî Şeybe, VI/158-159, H.no:30318; Ebû Yala, VI/8I, H.no:3333; EbÛ Avâne, Müsned, 1/302; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/106, H.no:91; İbn Mende, 1/270-271, H.no:129; Makdisî, Muhtara, VII/48; Abd b. Humeyd, 1/384, H.no:1285. Ebû Hüreyre'den (RadıyaUahü anh) şahidi için bk. Nesâî, Sıyâm, I, H.no:2091. İbn Abbas'tan (RadıyaUahü anhümâ) şahidi için bk.Dâriml Taharet, 1, H.no:657-658
75
"Evet"
"Senin elçin bize, gündüz ve gece beş vakit namazın farz olduğunu
söyledi, bu doğru mu?"
"Doğru söylemiş!"
"Seni ^Önderen hakkı için, bunu sana Allah mı emretti?"
"Evet"
'Senin elçin bize, mallarımızdan zekât vermenin farz olduğunu
söyledi, bu doğru mu?'
"Doğru söylemiş!"
'Seni gönderen hakkı için, bunu sana Allah mı emretti?'
"Evet"
'Senin elçin bize, gücü yetenlerin hac yapmasının farz olduğunu
söyledi, bu doğru mu?'
"Doğru söylemiş!"
Bedevi:
'Seni gerçeklerle gönderen Allah'a yemin ederim ki dediklerinden ne fazlasını yapacağım, ne de eksiğini...' dedi ve ayrıldı.
Bunun üzerine Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve selkm) şöyle buyurdu: "Eğer sözünde sadık kalırsa cennete girer."
§(Enes b. Mâlik'ten (Radtyaiiahu anh) başka tarîkle geien benzer rivayetteki ziyâde:)
Bedevi şöyle dedi:
'Ben senin getirdiğine iman ettim ve ben geride kalan kabilemin de elçisiyim.'
Şunları da ekledi:
'Ben Sa'd b. Bekr kabilesinden Dımam b. Sa'Iebe'yim.'
11/53-Talha b. Ubeydullah'tan (Radıyaiiahü anh):m
Bir bedevi Rasûlullah'a (Saitaiiahu aleyhi ve seüem) geldi ve dedi ki: 'Ey Allah'ın Rasûlü! İslâm nedir?' Rasûlullah şöyle buyurdu :
"İslâm, bir gün ve gecede beş vakit namaz kılmaktır." 'Beş vakit namaz dışında bana başka farz namaz var mı?' "Hayır."
Bedevi, oruç hakkında sordu. Peygamberimiz : "(ikinci olarak) Ramazan orucunu tutmandır," buyurdu. 'Ramazan orucu dışında bana başka farz oruç var mı?' "Hayır."
Peygamberimiz zekâtı da zikretti, o kişi : 'Zekât dışında bana başka farz zekât/sadaka var mı?' "Hayır." Bedevî:
"Vallahi, bundan ne fazlasını yaparım ve ne de eksiğini" deyince Rasûlullah şöyle buyurdu:
Scned: ^ı 'J* ali 'Jt lüî- ı£j>- ^-4-
Sahih: Müsned, T/162, I-İ.no:1390; Mâlik, Kasr, 94; Bııhârî, îmân, 34; Savm, 1; Şehâdât, 26; Hiyei. 3; Müslim, îmân, 8-9; Nesâî, Salât, 4, H.no:456; Sıyâm, 1, H.no:2088; îmân. 23, H.no:5025; Ebû Dâvûd, Salât, 1. H.no:391-392; Dârimî, Salât, 208, H.no:1586; Ebû Nuaym, Müstahrec, I/I05, H.no:91; Beylıakh es-Sünenü's-suğrâ, 1/188, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/361; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ.. 1/141; VI/536; Bezzâr, III/148; İhn Mende. 1/279. Hadisin senedinde İmam Mâlik'in amcası olarak zikredilen zât, Ebû Süheyl Nâfl' b. Mâlik'tir ve sika biridir. Bk.İbn Hıbbân, Sikât, V/471, Trc.no:5773. Ayrıca İmam Buhârî herhangi bir değerlendirmede bulunmadı. Onun bu yaklaşımı zayıf olmadığının işaretidir. Bk.et-Târîhu'l-kebîr, VTII/86, Trc.no:2276. Babası Mâlik b. Ebî Âmir el-Asbahî ise tabiînden olup, bu zât da sikadır. Bk.İbn Hıbbân, Sikât, V/383, Trc.no:53I0.
-------.---------------------------------------------------------------ZZ
Eder sözünde sadık kalırsa kurtulmuştur, (cennete gider)."
12/54-Behz b. Hakîm b. Muâviye b. Hayde el-Kuşeyrî (babası kanalıyla dedesinden) (Radyaiiaha anhümy™
Kasûlullah'm (Saihilahu aleyhi ve seliem) yanına geldim ve dedim ki:
Sened-
Sahih- W- u"'"~'--~V^Mı^r?~'*-* İV/446 447 t V/5> Rno:19926- Benzer rivayet için bk.V/3, H.no: 19907; V/4, H.no: 19920; s.351 H ".^ no:19896; Ma'mer b. Râşid, XI/130. H.no:20115; İbnü'l-Mübârek, ZüArf, H-no-'^g10/9,87' lVe™'"' Zekât' ]' H-no:2434; 73, H.no:2566; es-Sünenü'l-kübrâ.. 11/43, 969 To36- R ^;fi6dn' I/189' H.no: 160; Taberânî, el-Mu'cemii'l-kebîr, XIX/407 426, H.no: Rûvânî a*--.' ?»abü'l-îmân, V11/40, H.no:9376; Mervezî, 7o'zîm, 1/410, Il.no:402;
78________________________________________________îman ve İslâm
'Ey Allah'ın Rasûlü! buraya gelmeden önce, 'senin yanma gelmeyeceğim ve dinini de kabul etmeyeceğim' diye (ellerini birleştirip parmaklarını göstererek) şunlar adedince yemin etmiştim. Şu anda Allah ve Rasûlünün öğretecekleri dışındakilere aklı ermeyen bir kişi olarak buraya geldim. Allah hakkı için, sana soruyorum:
'Allah seni bize ne ile gönderdi?'
"İslâm ile"
'Ey Allah'ın Ra,sûlü! İslâm'ın alâmetleri (Birrivâyette; 'İslâm'ın kendisi') nedir?'
"Özümü Allah'a teslim ettim ve şirk inançlarını reddettim, demen,
Namaz kılman ve zekât vermendir,
(Unutma ki) bir Müslüman diğer bir Müslümana karşı, birbirine yardımcı olan iki kardeş gibi saygılı olmalıdır,
Allah Teâlâ, Müslüman olduktan sonra bir kişinin tekrar şirke düşmesi hâlinde ondan hiçbir şeyi kabul etmez, ancak müşrikleri terkedip tekrar Müslümanlara dönerse kurtulur.
Ben sizi, elbisenizden tutarak ateşten korumaya çalışırım,
Dikkat edin! Rabbim, o gün beni çağırır ve sorar:
"Kullarıma (vahyi) tebliğ ettin mi?" Ben de:
"Rabbim, ben onlara tebliğ ettim" derim.
Artık bugün, burada bulunanlar bulunmayanlara duyduklarını tebliğ etsin !
Sonra da siz ağzı kapatılmış ve konuşamaz hâlde getirilirsiniz, ilk konuşacak uzvunuz (râvi dedi ki;) Rasûlullah dizinin yukarısını gösterdi, (Birrivâyette ise: "Sizin ilk konuşacak uzvunuz dizinizin yukarısı ve eliniz" dedi.)
(Râvi der ki:) 'Ey Allah'ın Rasûlü! Bu bizim dinîmiz mi?' diye sordum. O da:
"Bu (anlattıklarım) sizin dininizdir, nerede bunları güzelce yaparsan, amelin sana (kurtuluş için) yeterlidir" buyurdu.
165 Bu söz, sahabenin güzel sözlerinden birisidir ve bu hadislerde sahabenin teslimiyet izleri
görülmektedir:
• 'Şu anda Allah ve Rasûiünün öğretecekleri dışındakilere aklı ermeyen bir kişi olarak buraya geldim.'
• 'Allah ve Rasûlü daha iyi bilir.'
> 'Annem babam sana feda olsun, ey Allah'ın Rasûlü!'
13/55-Ebû Rezin el-Ukaylî'den (Radıyaiiahücmh):m
Rasûlullahın (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) yanına geldim ve dedim ki:
'Ey Allah'ın Rasûlü! Allah ölüleri nasıl diriltecek?'
Rasûlullah şöyle dedi:
"Kurak arazilerin birinden hiç geçmedin mi, bir süre sonra orayı münbit/yeşermiş bulursun."
'Evet,(doğru.)'
"İşte diriliş böyle olacak."
'Ey Allah'ın Rasûlü! İman nedir?'
"Allah'tan başka ilâh olmadığına, O'nun ortağının bulunmadığına ve Muhammed'in de O'nun kulu ve elçisi olduğuna şehadet etmen,
Allah ve Rasûlünü, her şeye tercih edebilmen,
Ateşte yanmayı Allah'a şirk koşmaya tercih edebilmen,
166 c
aened:
Müsned, IV/1İ-12, H.no:16138; Heysemî, senedinde Süleyman b. Musa'nın U tuğunu, bu zâtın ise İbn Maîn ve Ebû Hatim tarafından sika, diğerleri tarafından da ?W sayıldığını ifâde etti. Bk.Mecma', 1/53-54; Îbnü'l-Mübârek, Zühd, s.31, ^.no:12l;Taberânî, Müsnedü'i-Şâmiyyîn, 1/346, 602.
80 _______________________________________________îman ve İslâm
Soylu olmasa da bir kişiyi, sadece Allah için sevebilmendir. Eğer bunları yapabiliyorsan tıpkı sıcak bir günde su arzusunun, susuz kişinin kalbine girmesi gibi iman da senin kalbine girmiş/yerleşmiş demektir."
'Ey Allah'ın Rasûlü! Mü'min bir kimse olduğumu nasıl anlayabilirim?' diye sordum.
O da dedi ki:
"Ümmetimden (ya da bu ümmetten) bir kişi iyi olduğunu bilerek, hayır işlerse Allah onun mükâfatını verir. Kötü olduğunu bilerek günah işlemez ve O'ndan başka affedecek bulunmadığını bilerek (sadece) izzet ve celâl sahibi olan Allah'tan af dilerse, işte bu kişi kesinlikle mü'mindir."
*Heyetlere/TemsüciIere Dinin Temel Esaslarının
"?;',_;■■•■■ Tanıtılması
'■■ ''■'"' Mekke'nin fethinden sonra insanlar Rasûlullah'ın (Salfaliahü aleyhi ve sellem) peygamberliğine kesin olarak inandılar ve grup grup gelerek Müslüman oldular. Zira Mekke iemîn belde'âirve zalimlerden korunmuştur. Fil yılındaki Ebrehe olayı bunun en güzel örneğidir. Rasûlullah'ın Mekke'yi fethetmesi ise yarımadadaki bütün Arapları ikna etmiş ve kısa sürede çok sayıda insan Müslüman olmuştur. Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurur :
'Allah'ın yardımı gelip, fetih gerçekleştiğinde ve > İnsanlar gruplar hâlinde Allah'ın dinine girdiklerinde,
İşte o zamanda Allah'ı hamd ile teşbih et ve (hataların için) istiğfar et!
Şüphesiz O, tövbeleri kabul edendir.'167
H.8-9 (M.630-631) senesinde insanlar gruplar hâlinde Müslüman olmaya başladılar. Bu nedenle o döneme, 'senetü'l-vüfûd* (heyetler yılı) denmiştir.
Abdülkays, Benî Hanîfe, Necrân, Benî Âmîr, Tay, Benî Esed... heyetleri bunlara en güzel örnektir. Aşağıdaki rivayetlerde bazı heyetler ve temsilcilerin Rasûİullah'la olan diyalogları nakledilmektedir.168
NOT: Mezhıc ve Kinde'Ii heyetlerle ilgili bilgiler için bk. 79/121.hadisin açıklaması.
Nasr, 110/1-3 ! Geniş bilgi için bk. İbn Kesir, es-Sîretü'n-Nebeviyye, 11/299-348
I4/56-İbn Abbas'tan (Radmüahü anhümâ): 169
Sened:
Sahih: Müsned, 1/228, H.no:2020. Benzer rivayet için bk.I/361, H.no:3406-3407. Hadisin içki
çeşitlerinin yasaklanışı ile İlgili bölümüyle ilgili rivayetler için bk.Müsned, 1/27, H.no:185;
'«, H.no:260; 1/50, H.no:360 (Bu rivayet aynı zamanda İbn Ömer'den - Radıyallahii anh -
ae şahittir); 1/83, H.no:634 (Bu rivayet de aynı zamanda Hz.AIi'den - Radıyallahü anh -
Şahittir); 1/228, H.no:2009; 1/229, H.no:2028; 1/274, H.no:2476; 1/276, H.no:2499; 1/304,
"no:.772; 1/304, H.no:2769; Buharı, îmân, 40; İlim, 25; Mcvâkît, 2; Zekât, 1; Farzu'l-
unıus, 2; Meğâzî, 69; Edeb, 98; Haberu'l-vâhid, 5; Tevhîd, 56; Müslim, îmân, 23-25;
ırmızı, imân, 5, H.no:2614; EbÛ Dâvûd._ Eşribe, 7, H.no:3692; Nesâî, îmân, 25, H.no:5028:
-^utenü'l-kübrâ, IH/235, H.no:5202; İbn Ebt Şeybe, VI/413, H.no: 32499; Taberânî, el-
«cemu'l-kebîr, XII/224, H.no:12954; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, IV/60, H.no:4328; İbn
"ende, 1/387, H.no:223
82________________________________________________îman ve İslâm
Abdülkays kabilesinin temsilcileri Medine'de Rasûluîlah'ın
aleyhi ve setiem) yanma gelmişlerdi. Rasûlullah:
"Bu heyet/kabile kimlerden ?" diye sorunca:
'Rabîa(dan)' dediler.
"Merhaba ey topluluk! Burada üzülmeyeceksiniz ve pişmanlık
duyma- yacaksınız."
'Ey Allah'ın Rasûlii! Biz senin yanına uzak bir mesafeden geliyoruz. Aramızda kâfir Mudar'ın bölgesi var ve bu yüzden ancak savaşın haram olduğu ayda yanına gelebiliyoruz. Bize Öyle bir şey söyle ki onunla cennete girebilelim ve geride kalanlara da (bu bilgiyi) aktaralım.'
Ayrıca onlar Rasûlullah'a (Saiiaiiahu aleyhi ve sellemj içkilerin hükmünü
de sordular.
Peygamberimiz onlara dört şeyi emretti ve dört şeyi yasakladı.
İmanı emretti ve dedi ki:
"İman nedir, bilir misiniz?"
'Allah ve Rasûlü daha iyi bilir.'
"İman, Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in Allah Rasûlü olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, ramazan orucunu tutmak ve ganimetten beşte birini vermektir."
Onlara dübbâ, hantem, nakîr (ya da muhayyer) ve müzeffet (isimli içki) kaplarının kullanımını yasakladı ve dedi ki:
"Bu bilgileri iyice öğrenin/ezberleyin ve geride kalanlara aktarın!"
NOT : Bu rivayette geçen dört kap, cahiliye döneminde içki yapımında kulanılan meşhur kaplardır.
Dübbâ : Kabak(dan yapılan) kap, Hantem: Yeşil ya da kırmızı testi, çömlek, Nakîr : Ahşap kap, Müzeffet: Ziftlenmiş/Katranlanmış kap.170
170 Nevevî, Şerhu Sahihi Müslim, 1/185
15/57-Muğîre, babası Abdullah el-Yeşkürî'den
- £Ii. Jıî 'ili \^_ j^ ^^
(Radtyallahü anh)-}1X
84 îman ve İslâm
Sahili: Müsned, VI/383, H.no: 27031-27032. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XIX/209, H.no: 473. Ahmed b. Hanbef bu hadise, veda haccından hemen önce Müslüman oian ve Hz.Ali'den (Radıyallahü anh) sonra vefat eden "İbnü'l-Münteflk el-Kaysî'nin (RadıyaUahü anh) hadisi'' başlığı altında Müsncd'de yer vermiştir. Hadis "müphem sahâbilcr" başlığı altında Muğîre b. Abdullah'ın babası Abdullah el-YeşküiTden nakli ile tekrar edilmiş, soruyu soran şahsın ismi belirtilmemiştir (Hadis için bk.Müsned, V/372-373, H.no:23057). Müsned'in "Abdullah el-Yeşkürî'nin bir adamdan O'nun da Hz. Peygambcr'den (Sallailahü aleyhi ve sellem)" adlı bir başka başlığı altında hadis tekrar edilmiştir. (Bk.Afiw«erf, III/472-473, H.no:l 5826-15828.)
Yine benzeri bir hadis, "müphem râvîler" başlığı altında yer alması gerekirken, sebebini anlamadığımız bir şekilde "Dırâr b. el-Ezver'in (Radıyallahü anh) hadisleri" arasına eklenmiştir. (Hadis için bk.Müsned, IV/76-77, H.no:16651 (Âmir Hasan Sabri bu hadîsin isnadının zayıf olduğunu söyler. Bk. Zevâidu Abdillah b. Ahmed b. Hanbel fi'l-Müsned, H.no:l. Mıığire b. Da'd b. cl-Ahram hakkında îbn Ebî Hatim sükût eder; İbn Hıbbân İse Sikal'ta zikreder. Bk.el-Cerh, VIII/223; Sikât. VII/463. Heysemî de Taberânî ve Abdullah b. Ahmed b. Hanbel tarafından rivayet edildiğini belirtir. Bk.Mecma', 1/43); Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XIX/211, H.no: 476). Ancak bu rivayette Muğîre'nin babası Sa'd b. el-Ahram (Rabîa) olarak zikredilmiş ve burada "Muğîre babasından veya amcasından nakletti" şeklinde râvî Şu'be'nin şekkİ bulunmaktadır. Üstelik bu rivayette Hz.Peygamber'e (Sallailahü aleyhi ve sellem) soru soran baba (Sa'd b. el-Ahram (Rabîa)) veya amca (Abdullah b. el-Ahram (Rabîa))'dır. (Abdullah b. Sa'd b. el-Ahram'dan sadece Muğîre'nin babası Abdullah b. Sa'd rivayette bulunmuştur. Bk.İbnü'1-Esîr, Üsdü'l-ğâbe, ITI/171, Trc.no:2809). İbnü'l-Esîr. Sa'd b. el-Ahram el-Yeşkürî'nin sahabe olup olmadığında ihtilafın bulunduğunu açıklamıştır. Bk.Üsdü'l-ğâbe, 11/417, Trc.no: 1962. (Abdullah b. Sa'd b. el-Ahram Ebü'l-Muğîreel-Yeşkürî için de Bk.İbnü'l-Esîr, Üsdü'l-ğâbe, TII/397, Trc.no:3207). İbn Hacer el-Askalânî Buhârî'deki hadisin şerhinde Muğîre b. (Abdullah b.) Sa'd b. el-Ahram'ın babasından naklinin yanlış olduğunu belirtmiş, doğrusunun Muğîre b. Abdullah el-Yeşkürî'nin babasından nakü olduğunu ifade etmiştir. (Bk.Feîhu 'l-Bârî, III/337).
Bu konuda sahâbi olduğu ihtilaflı olan bir isim daha zikredilmektedir (Abdullah b. el-Müntefık e!-Yeşkürî: Kendisinden sadece oğlu Abdullah rivayet etti.) İbnü'l-Esîr, bu isimlerin her birinin aynı şahıs olma ihtimâlinin bulunduğunu belirtir. (Bk.İbnü'l-Esîr, Üsdü'l-ğâbe, 111/398, Trc.no:3209)
Ebû Eyyûb el-Ensârî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Müsned,V/4\7, H.no:23429; V/418, H.no:23440; Bahân, Zekât, 1; Edeb, 10; Müslim, îmân, 12-14; Nesâi, Salât, 10, H.no:466; Ebû Avâne, 1/16, H.no:3. Bu hadisin Yen'akİd b. Yezid'dcn (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Taberânî, el-Mu'cemü'l-kehîr, XIX/440. H.no: 1069; (bu iki rivayette de soruyu soran şahsın İsmi belli değildir.) Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Müsned, 11/342-343, H.no:8496. Ahmed Muhammed Şâkir burada ismi belirtilmeyen soru sahibinin İbnü'l-Müntefık olduğunu ifade etti. (Bk.Müsned, VIIT/336 -tahkikinde-) Buharı, Zekât. 1; Müslim, îmân, 12. Bu hadisi 19/61. hadisle karşılaştırınız. Cerîr b. Abdullah el-Becelî de Hz. Peygamber'e (Sallailahü aleyhi ve sellem) bİatta bir şart koşmasını İstemiş, O (Sallailahü aleyhi ve sellem) da benzer bir şart koşmuştur. Bk.Müsned, IV/357, H.no: 19054; IV/363,H.no: 19116.
Heysemî, Îbnü'l-Müntefık el-Kaysı'den (RadıyaUahü anh) gelen rivayetin senedinde Abdullah b. Ebî Akıl el-Yeşkürî'nin bulunduğunu ve bu zatın kendisinden sadece oğlu Muğîre'nin nakillerde bulunduğunu ifade etti. (Bk. Mecma', 1/43) Muğîre b. Abdullah el-Yeşkürî ise sikadır. Müslim'in Sahih'inde hadisleri vardır. Ayrıca Heysemî, Muğîre b. Sa'd'ın baba veya amcasından rivayetinin Ahmed b. Hanbel'in oğlu Abdullah'ın ziyâdesi olduğunu belirtti. (Bk.Mecma', T/43)
Müzdelifc ve Arafat arasında iken benzer bir sorunun Sahr b. el-Ka'kâ' el-Bâhilî (Bk.İbnü'1-Esîr, Üsdü 'l-ğâbe, 111/13, Trc.no:2492) tarafından sorulduğu da rivayet edilmiştir.
iman ve islâm or
Katır satın almak için Küfeye gittim ve pazar yerine ulaştığımda daha pazarın kurulmadığım (gördüm). Arkadaşıma dedim ki:
'Mescide gitsek !'
Mescid o dönemde Hurmacılar içindeydi. Orada Kays kabilesinden İbn Müntefık isimli bir zat vardı. O anlatıyor:
Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) olduğu yeri bir kışı bana tarif etti.
Onu Mina'da aradım, şu anda Arafat'ta olduğunu söylediler. Kendisini buldum ve yanına yaklaştım. Bana:
.,ıU 'Rasûluliah'm yolundan çekil!' denildi.
Rasûlullah:
"Onu bırakın, istediğine ulaşsın," dedi.
Ben de yaklaştım ve yanma kadar geldim. Rasûlullah'ın bineğinin yularından tuttum, hatta bineklerimizin boyunları birbirine girdi, (ancak) Rasûlullah beni azarlamadı, (bundan men etmedi)172 ve dedim ki:
'Senden, beni cehennemden kurtaracak ve cennete girdirecek iki şey istiyorum.'
Rasûlullah göğe baktı, ardından başını yere eğdi ve sonra bana dönüp buyurdu ki:
"Eğer (böyle) kısa/özlü konuşursan, konuyu daha önemli hâle getirirsin, o hâlde söyleyeceklerimi iyi anlamaya/kavramaya çalış!
Allah'a şirk koşmadan ibadet etmeye devam et,
Farz namazı kıl, ., ,j j Farz olan zekâtı ver,
Ramazan orucunu tut,
insanların sana davranmasını istediğin şekilde onlara davran, • insanların sana davranmasını istemediğin şekilde onlara daVHânmayı terk et!"
f, ''?İ Sonra şöyle dedi: •,,.. .*;. "Haydi, bineği bırak!"
■■''( "; §(Benzer bir rivayette:)
'Ey Allah'ın Rasûlü! Cennete girdirecek ve ateşten koruyacak bir amel anlat!' dedim.
Rasûlullah (Saiiaiia/m aleyhi ve sellem) da buyurdu ki: "Bravo, bravo, Eğer (böyle) kısa/özlü konuşursan, konuyu daha önemli hâle getirirsin;
Bk.Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VIII/27, H.no: 7284; Ahmed eş-Şeybânî, el-Âhâd ve 7-mesânî, 11/458, H.no: 1259. İbn Hacer bu hadisin isnadının hasen olduğunu ifade etti. Bk.Fethu'l-Bârî, III/337. Heysemî ise bu hadisi Süveyd b. Huceyrin dayısından naklettiğini soruyu soranın ise dayısı (Sahr b. el-Ka'kâ' el-Bâhilî) olduğunu, senedinde bulunan Kuzâa b. Süveyd'in İbn Main ve diğer münekkidlerce sika, Buhârî gibi âlimlercc de zayıf savıldıSmı belirtti. Bk.Mecma; 1/44-45 * b
172 Muhammed b. Cuhâde rivayete şöyle devam etti;
86 ________________________ îman ve İslâm
Allah'a karşı takva sahibi ol, O'na şirk koşma,
(Ayrıca) Namaz kılmalı,
Zekât vermeli,
Haccı edâ etmeli ve
Ramazan orucunu da tutmalısın,
Haydi, (şimdi) bineklerin yolunu aç, (serbest bırak)!.."
îman ve İslâm
i, l7, -,.,,,"■'
16/58-Amr b. Abese'den (RadıyaUahü anh):
Bir kişi Peygamberim iz'e (SatMiahü aleyhi ve sellem) şöyle dedi: 'Ey Allah'ın Rasûlü! İslâm nedir?'
"İslâm, kalbini aziz ve celil olan Allah'a teslim etmen, Müslümanların da senin elinden ve dilinden emin/güvenlik içinde olmalarıdır."
'İslâm'ın hangi kısmı daha önemlidir?' : ■■■'': "İman, (Bir rivayette: Güzel ahlâk)" 'İman nedir?'
"İman, senin Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve ölümden sonraki dirilişe inanmandır, (Bİr rivayette: İman; sabır ve cömertliktir.)"
'İman'in hangi kısmı daha önemlidir?' . "Hicret"
'Hicret nedir?'
,;i ., ;V "Hicret, kötülükleri terk etmendir." y 'Hicretin hangi kısmı daha önemlidir?' ,* "Cihad" /■'*•:■ 'Cihad nedir?'
"Cihad, kâfirlerle karşılaştığın zaman çarpışmandır."
Sened: afuı ^f ^> ujî j* 'J^ &- jû J';^1 -4* &&■
Sahih: Müsned, IV/114, H.no:16964; Benzer rivayet için bk.IV/385, H.no:19328. İbn Mâce, Cihad, 15, H.no:2794; İbn Htbbân, 1/377, H.no:16Û; Ma'mer b. Râşid, XI/127, 190-191; Abdurrezzâk, Musannef, III112, H.no:4843; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, 1/56, H.no:22; VI /242, H.no:8014; Kitâbü'z-Zühdü'l-kebîr, U/274, H.no:706; Mervezi, Ta'zîm, 1/401, H.no:392; H/604, 607, H.no:644, 647; Müsnedü'l-Hâris, 1/158, H.no:13; Abd b, Hutneyd, 1/124, H.no:300-301; İbn Ebî Âsim, Kitâbüz-Zühd, 604. Heysemî, senedinde Şehr b. Havşeb'in bulunduğunu, zayıflığına rağmen sika sayıldığını ifade etti. Bk.Mecma\ 1/54, 61. Heysemî'nin belirttiği bu durum Şehr'in de yer aldığı mükerrer rivayetlerden biri içindir. Bennâ'nın tercih ettiği bu senedde Şehr yoktur. (Şehr b. Havşeb hakkında geniş bilgi için 14/14. hadisin tahricine bk.)
Amr b. Abese (RadıyaUahü anh), İbn Mâce'deki rivayette (Cihâd, 15, H.no:2794) Cihâdla ilgili soruyu kendisinin sorduğunu ifade etmektedir. Bûsirî ise Zevâidinde İbn Mâce'nin senedinde yer alan Muhammed b. Zekvân'm zayıflığı sebebiyle hadisin zayıf olduğunu söylüyor. Hâlbuki senedinde Şehr b. Havşeb bulunmaktadır. Buradan hareketle şöyle bir sonuca varılabilir. Bûsirî'ye göre, Şehr zayıf değildir.
Câbir'den (RadıyaUahü anh) şahidi için bk.Müsned, III/300, H.no:i4144; Müsned, m/302, H.no:14167; Müslim, Müsâfirûn, 164-165. Abdullah b. Hubşî el-Has'amî'den (RadıyaUahü anh) şahidi için bkMiisned, ITT/411-412, H.no:15337; Ebû Dâvûd, Vitir, 12, Rno:1449; Nesâî, Zekât, 49, H.no:2524; Dârimî, Salât, 135, H.no:1431; Beyhakî' e*-Sünenü'l-kübrâ, VI/81, IX/272, X/273.
88__________________________________________ îman ve İslâm
'Cihadın hangi kısmı daha önemlidir?'
"Atını feda edip kanı dökülen kişinin yaptığı (fedâkârlık),"
Sonra Rasûlullah şöyle buyurdu:
"İki amel var ki benzerinin yapılması dışında daha kıymetlisi yoktur; kabul olan hac ya da umre. "
îman ve İslâm_____________________________________________ 89
17/59- Rıb'îb. Hıraş'tan (Radıyaüahu anh): i74
Amir oğullarından biri başından geçeni şöyle anlattı:
Kendisi Rasûlullah'ın (Sailailahu aleyhi ve sellem) yanına girmek için izin istedi. 'Gireyim mi?' dedi.
Peygamberimiz yanında hizmet eden kişiye:
"Onu çıkar, çünkü güzel izin almadı ve şöyle demesini söyie; es-Seiâmü aleyküm, girebilir miyim?"
Ben de bunu işittim ve dedim ki:
'es-Selâmü aleyküm, girebilir miyim?'
Bana Rasûlullah (Saiiaitahu aleyhi ve sellem) izin verdi, yanma geldim ve dedim ki:
'Bize ne getirdin?'
"Ben size; sadece Allah'a ibadet etmeniz, hiçbir şeyi ortak koşmamanız, Lât ve Uzza gibi putları terk etmeniz, gece-gündüz beş vakit namaz kılmanız, her sene bir ay oruç tutmanız, Kutsal Mabedde (Kâbede) hac yapmanız ve zenginlerden alıp fakirlere dağıtmanız şeklinde hayırlı (Birdin) getirdim."
'Bilmediğin bir şey kaldı mı?'
"Allah bana sadece hayırlı/faydalı olanı öğretti, Bazı bilgiler var ki Allah'tan başkası bilmez, (ve âyette buyurulur ki): 'Kıyamet vakti, yağmurun yağması, rahimlerdeki cenin hakkında teferruat, kişi yarın ne kazanacak ve nerede ölecek bilgileri sadece Allah'a aittir. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir.' "
Sened: js J ^j J jy J
Sahih: Müsned, V/368-369, H.no:23021; îbn Ebî Şeybe, V/242, H.no:25672; Buhâri, el-Edebü l-müfred, s.372, H.no:1084; Ebû Dâvûd, Edeb, 127, H.no:5177; Beyhakî, es-Sünenü V-kübrâ, VIII/340; Heysemî, ricalinin sika imamlardan oluştuğunu ifade etti. Bk. Mecma\ 1/42-
43.
îman ve İslâm 91
■-' i>^"" 18/60-Cerir b. Abdullah el-Becelî'den (Radıyaliahüanhy. l/5
. Rasûlullah (SaiMiahü aleyhi ve seller») ile sefere çıkmıştık. Medine'den Bifâizfuzaklaşınca bineğini bize doğru koşturan bir yolcu gördük.
. Rasûlullah dedi ki:
"Bu kişi sanki sizinle görüşmek istiyor."
Sened: oıiij 'J* ^£- y\ isli- ijl-y/J, 'j^~>\ ı£l>.
Hasen: Müsned, IV/359, H.no:19076; Benzer rivayetler için bk. IV/357, H.no: 19059; IV/362. H.no:19llO; Tayâlisî, 11/54-55, H.no:704 (muhtasar olarak): İbn Ebî Şeyhe, 111/13, H.no: 11628; Humeydî, 11/353. H.no:808: İbn Mâce, Cenâiz, 39, H.no:1555; Mervezî, Ta'zîm, 1/412-415, H.no:406; Tabcrânî, el-Mu'cemü'l-kebir, 11/317-320, H.no: 2319-2329: Beyhakî, Şuabü'l-îmân, IV/54-55. H.no:4318; Heysemî, senedinde Ebû Cenâb'ın tedlis ve an'ane yaptığını ifade etti. Bk. Mecma', 1/41-42. İbn Haccr, senedde yer alan Zâzân Ebû Ömer el-Kindî'nin saduk olduğunu ve irsal yaptığını, ayni zamanda Şiîiiğinin bulunduğunu ifâde etti. Bk. Takrîb. Trc.no:1976. Zehebî ise, sika olduğunu söyledi. Bk.Kâşif, Trc.no:i603. Bennâ, hadisi Hatîb el-Bağdâdî'nin Câbtr'den (Radıyailahü anlı) rivayet ettiğini (Bk.II/340-341, Trc.no:845 -Muhammcd b. Abdülmelik'in terccme-i hâlinde-), ayrıca İbn Ebî Hatim'in Tefsirinde, Hâkim et-Tirmizfnin Nevâdiru'l-ıısû/'ünde (Bk.IV/209) İbn Abbas'tan (Radıyailahü anhümâ) nakledildiğini, senedi verilen bu hadiste tedlis bulunduğu için Nesâî ve Dârekutnî tarafından da zayıf sayıldığını belirtti. Uk.Bülûğu'l-emânî, 1/17. Hadis İçin şu eserlere de bakılabilir: Suyûtî, Esbâbü vürûdi'l-hadis, I/î 13-115, no.60; İbrahim el-Huseynî, el-Beyan ve 't-ta 'rîf, 11/182; Hadisin şâhidleri için bk. Buhârî, Cihâd, 13 (Berâ'dan -Radıyailahü anh- nakledildi); Müslim, İmâra, 144; Tirmizî, Cenâiz, 53, H.no:1045 (Sadece kahirle ilgili bölümü İbn Abbas'tan (Radıyailahü anhümâ) rivayet edildi), özet olarak şu söylenebilir: Müsned'dc zikredilen hadis, bu senedi ile zayıftır. Ancak, kaynaklarına işaret ettiğimiz şâhidler, hadisi kuvvetlendirmektedir.
îman ve İslâm
Yolcu bize yaklaştı ve selâm verdi. Biz de selâmını aldık.
Hz. Peygamber sordu:
"Nereden geliyorsun?"
'Eşim, çocuklarım ve kabilemden...'
"Nereye gidiyorsun?"
'Rasûluilah'ı görmek istiyorum.'
"İşte buldun, (o kişi benim.)"
'Ey Allah'ın Rasûlü! İman nedir? Bana öğret!'
"İman, Senin Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in de O'nun peygamberi olduğuna şehadet etmen, namaz kılman, zekât vermen. Ramazan orucunu tutman ve Kutsal Mâbed (Kâbe)de hac yapmandır."
'İkrar/kabul ediyorum.'
Bu arada devesinin ayağı bir fare/köstebek yuvasına girdi ve hayvan devrildi, sahibi de yere, kafası üstü düştü ve öldü.
RasÛluIlah (Sallallahü aleyhi ve seiiem):
"Adamı bana getirinVdeâl.
Ammar b. Yasir ve Huzeyfe (Radıyaiiahu anhüm) yerlerinden fırlayıp, ona koştular ve adamı doğrulttular.
'Ey Allah'ın Rasûlüî Adam ölmüş' dediler.
Peygamberimiz (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) başka bir tarafa döndü ve buyurdu ki:
"Benim başka tarafa döndüğümü gördünüz, çünkü ben iki melek gördüm, bu kişinin ağzına cennet meyvelerinden veriyorlar/damlatıyorlardı, anladım ki yolcu aç ölmüş."
Sonra şöyle devam etti:
"Vallahi, bu kişi Allah'ın, Kitabında belirttiği insanlardandır; îman eden ve imanına hiçbir günah bulaştırmayanlara gelince, işte onlar güvenlik içinde olan ve hidayeti bulanlardır.'(En'am 6/82) Haydi, kardeşinizi kaldırın!"
O kişiyi, su olan bir yere taşıdık, orada yıkadık, kokular sürdük, kefenledik ve kabire getirdik. RasûluİIah (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) da geldi, kabirin kenarına oturdu ve şöyle dedi:
"Kabri lahid(sapma) şeklinde kazın, şak (çukur) şeklinde değil. Çünkü lahid bizim, şak başkalarının sitilidir."
§Cerİr'den (Radıyallahü anh) İkinci rivayette: RaSÛlullah (Sailallahü aleyhi ve
seiiem) ile birlikte sefere çıktık. Yolda bir kişi yanımıza geldi... Devesinin ayağı bir fare/köstebek yuvasına girince ürktü ve olan oldu. (O kişinin ölümü üzerine) RasûluİIah (Saiiaiiahü aleyhi ve selkm) şöyle buyurdu:
"(İslâm'ı kabul ettikten sonra) az yaşayan ve çok ecir alan kişilerden oldu."
îman ve İslâm____________________________________________________Ş3_
§Yine Cerir'den (Radıyallahü anh) üçüncü rivayette: Bir kişi geldi ve Müslüman oldu. Yolda RasûluİIah (SaiMlaM aleyhi ve selkm) ona İslâm'ı Öğretirken bineğinin ayağı bir fare/köstebek yuvasına girdi, hayvan sahibinin boynunu kırdı ve o zat öldü. RasûluİIah (SaUaüahn aleyhi ve selkm) yanma geldi ve "(İslâm'ı kabul ettikten sonra) az yaşayan ve çok ecir alan kişilerden oldu (Râvi Hammad bunu üç kere tekrarladı) lahid bizim, şak başkalarının sitilidir." buyurdu.
AÇIKLAMA
Lahd, (kelime mânâsı;) bir şeyden sapmak, ayrılmak demektir. Dinden sapan kişilere de mülhid denir.
(Istılah mânâsı;) kabir kazılırken çukurun kıble tarafını biraz fazla oymaktır ki çukur o tarafa sapar, derinleşir ve kıble tarafındaki bu derinlik, cenaze konacak kadar olur. Sonra üzeri kerpiç ve kamış gibi şeylerle örtülüp toprak atılır ve çukur doldurulur. Bu nedenle Türkçede lahd'e 'sapma'' denir.
Şak ise, yarmak mânâsmdadır. Istılahda, kabrin ortasını derinleştirip, iki kenarını biraz yükseltmektir. 176
19/61-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anhy.
177
İbn Hacer,- Fethu'1-Bârî, III/213; Nevevî, Şerhıı Sahihi Müslim, VII/34" Azimâbâdî, Avnü 7- Ma 'bûd, VIII/286-287
177
»ened:
Sahih: Müsned H/342-343, H.no:8496; Buharı, Zekât, I; Müslim, îmân, 15; İbn Huzeyme, IV/12; Beyhakî, es-Sünenü't-kübrâ, IV/83, H.no:7029. Ahmed Muhammed Şâkir. bedevinin Ibnü'l-Müntefık olduğunu söyledi. Bk.VIIl/336 (tahkiki). Bu rivayeti 15/57.hadis ile karşılaştırınız. Benzer bir rivayet Ebû Eyyûb el-Ensâri'den (Radıyaiiahu anh) rivayet edilmiştir. Bk. Müslim, îmân, 12-14. Câbir'den (Radıyallahü anh) gelen bir rivayette ise, soru soran şahıs Nu'mânb. Kavkâl'dır (Radıyallahü anh). Bk. Müslim, îmân, 16-18
94________________________________________________îman ve İslâm
Bir bedevi RasÛlullah'a (Sallallahü aleyhi ve sellem) geldi ve dedi ki:
'Ey Allah'ın Rasûlü! bana öyle bir amel Öğret ki onunla cennete
gireyim'.
Rasûlullah şöyle buyurdu:
"Sadece Allah'a ibadet etmen, hiçbir şeyi O'na ortak koşmaman, farz namazı kılman, farz olan zekâtı vermen ve Ramazan orucunu tutman
(gerekir)."
Bedevî;
"Vallahi, bundan ne fazlasını yaparım ve ne de eksiğini" dedi ve
gitti. Rasûlullah şöyle buyurdu:
"Cennetlik birine bakmak kimin hoşuna giderse, bu kişiye baksın!.."
178
20/62-Ebû Süveyd el-Abdî'den:
İbn Ömer'in (Radıyallahü anhümâ) evine gitmiştik. Kapıda bekledik, izin vermesi biraz gecikince, ben kalktım ve kapı deliğinden içeriye baktım. İbn Ömer bunu anlamıştı ve bize izin verdi, içeri girince de sordu:
'Az önce hanginiz kapı deliğinden içeri baktıT
'Ben,' dedim.
V: '■ 'Neden evimi gözetleme cesaretinde bulundun ? l79 **''"": 'İzin gecikince baktım, kötü bir niyetim yoktu.'
Sonra oradaki kişiler bazı sorular sordu, İbn Ömer dedi ki :
Rasûlullah 'in (Sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle dediğini işittim:
"İslâm beş şey üzerine bina edilmiş (Bir dindir): (Bunlar da) Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'İn Allah Rasûlü olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, Kutsal Mâbed (Kâbe)de hac yapmak ve Ramazan orucunu tutmaktır."
Dedim ki:
'Ey Ebû Abdurrahman, Cihad hakkında ne dersin?' v\ ''Kim cihad ederse kendisi için yapmış olur.'
§(Diğer rivayette:) Yezid b. Bişr, hadisi İbn Ömer'den (Radıyaiiahü
anhîimâ) aynı şekilde nakletti (ve ekledi): Sonra orada bulunan biri:
'Ya, Allah yolunda yapılan cihadın durumu?...' deyince İbn Ömer: 'Cihad güzel/mükemmel (Bir harekettir), Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve
sellem) bize böyle aktardı" diye cevap verdi.
Seneo: ^
Sahih: Müsned, 11/92-93, H.no:5672; Benzer rivayetler için bk.II/143, H.no:6301; 11/26, H.no:4798; 11/120, H.no:60I5; ^«/KÎrf, îmân, 1; Müslim, îmân, 22; 7>mfef, îmân. 3. H.no:2609; Nesâî, îmân, 13, H.no:4998; es-Sünenü'l-kübrâ, VI/531, H.no:11732; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XII/309, H.no:13203: XII/4I2, H.no:13518; el-Mu'cemü'l-evsat, III/442, H.no:2951; VII/273-274, H.no:6529; VI1/146, H.no:6260 (Bu eserdeki rivayetlerin hepsi de ibn Ömer'den -Radıyallahü anhümâ- naklediidi); ibn Hıbbân, 1/188, H.no: 158; IV/294, H.no: 1443 (İbn Ömer'den -Radıyallahü anhümâ- rivayet edildi): İbn Huzeyme, 1/159, H.no:308-309, IH/187, H.no: 1880; Ebû Nuaym, Mtistahrec, T/109-110, H.no:98-102: Beyhakî. es-Sünenü'l-kübrâ, 1/358, H.no:1561; IV/81, H.no:7013; IV/199, 7680; Şuabü'l-îmân, III/288, 428, H.no:3567, 3972; Humeydî, 11/308, H.no:703; Ebû Ya'lâ, X/164, H.no:5788; Abd b. Humeyd, 1/261. H.no:823. Heysemî, Ebü'l-Esved ve Bereke b. Ya'lâ et-Temîmî'yi tanımadığını belirtti. Bk.Mectna', VII1/44. Ancak İsmi verilen râvîler Ebü'l-Esved değil, Ebû Süveyd; diğeri de et-Temîmî değil, et-Teymî'dir. Sehven veya hatâen böyle yazılmış olabilir.
Kelimenin lafız anlamı; ',..helal saydın,7 şeklindedir. Ancak anlaşılması için Türkçeye, '...cesaretinde bulundun,' olarak terceme edildi.
21/63-Cerir b. Abdullah'tan (Radıyaüahü anhy. 18°
Rasûlullah (Saiiatiahn aleyhi ve seüem) şöyle buyurdu:
"İslâm beş şey üzerine bina edilmiş (Bir dindir): (Bunlar da) Allah'tan başka ilâh olmadığına şehadet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, Kutsal Mâbed (Kâbe)de hac yapmak ve Ramazan orucunu tutmaktır."
22/64-Ziyâd b. Nuaym el-Hadramî'den (Radıyaiiahu anhy.
ısı
180 Sened:
Sahih: Müsned, lV/363-364, Hjio:19117; Benzer rivayet için bk.IV/364, H.no:19123. Taberânî, el-Mu 'cemü 'l-kebîr, 11/326-327, H.no:2363-2368; el-Mu 'cemü 's-sağîr, It/60, H.no:782; Ebû Ya'lâ, XIIl/489, 496, H.no:7502, 7507; İbn Abbas'tan (RadıyaUaim anhümâ) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XII/I74, H.no: 12800. Ebû Ya'lâ ve Taberânî'nin de bu hadisi rivayet ettiğini vurgulayan Hcysemî, Ahmed b. Hanbel'in senedinin sahih olduğunu açıkladı. Bk. Mecma', 1/47.
Sened: ii'J <J J, ;>lSı j- jyjy J\ 'je ^-J- ^i J \j_ 'cj- si^J ^ı •&%- jıi ±^ 'J *3 tfüi-
Sahih: Müsned, IV/200-201, H.no:I7717. Münzirî, hadisin Ziyâd b. Nuaym el-Hadramî tarafından mürsel olarak rivayet edildiğini, senedinde ise İbn Lehîa'nın bulunduğunu, ayrıca hadisin Umara b. Hazm (Radıyctîîahü anh) tarafından da merfû olarak nakledildiğini belirtti. Bk.Terğîb, 1/216, 308, H.no:822, 1139. Burada şunu eklemekte fayda var: Münzirî, Ziyâd'i ya sahâbî olarak görmüyor ya da bunun sahâbî mürseli olduğunu kastediyor. Heysemî, hadisin Taberânî'nin el-Mu 'cemü 'l-kebîr'inde de rivayet olunduğuna ve Ahmed b. Hanbel'in isnadında İbn Lehîa'nın bulunduğuna dikkat çeker. Bk. Mecma', 1/47.
Ebû Abdurrahman Abdullah b. Lehîa b. Ukbe el-Hadramî el-Mısrî hakkında İbn Hacer, "Sadûktur. Kitapları yandıktan sonra ihtitât etti. İbnü'l-Mübârek ve İbnü'l-Vehb'in kendisinden rivayetleri daha doğrudur. Müslim'in ricalinden biridir," der. Bk. Takrîb, Trc. no.3563. Zehebî ise zayıf sayıldığını İfade eder ve Ebû Dâvûd kanalıyla Ahmed b. Hanbel'in bu zât hakkında şöyle dediğini nakleder: "Çok hadis rivayet etmiştir, zabt ve itkânında Mısır'da O'nun gibi kim vardır?" Bk.Kâsif, Trc. no.2934. Kâşifin haşiyesinde Ebü'1-Vefâ:
îman ve İslâm
Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu:
"Allah dört şeyi İslâm'da farz kıldı, Bir kişi bunlardan üçünü yapsa, hepsini yerine getirmedikçe faydalı olmaz, bunlar da; namaz, zekât' Ramazan orucu ve Kutsal Mâbed (Kâbe)de hac yapmaktır."
23/65-Hz.AIİ'den (Radıyallahü anh)4.]S2
Hz. Peygamber (Saiialiahu aleyhi ve seiiem) dedi ki: "Dört şeye inanmayanın imanı (kabul) olmaz; Allah'tan başka ilâh olmadığına ve benim de, doğrularla ıs3 gönderilen Allah elçisi olduğuma
"İhtilât tarihinin h. 169 veya 170 yılları olduğu için bu tarihten önceki rivayetleri makbuldür. Sonrakiler merdûd ve zayıftır'der. Buna göre, h. 174 yılında vefat eden İbn Lehîa'nın 4-5 yıllık dönemdeki rivayetlerinin iyi bir tetkik ve araştırmaya tabî tutulması gerekliliği kanaatine varılabilir. İhtilâfından önce kendisinden hadis nakleden râvîler şunlardır: Evzaî, Şu'be, Süfyân es-Sevrî, Amr b. el-Hâris... Bu râvîler İbn Lehîa'nın kitapları yanmadan yani ihtilâtmdan önce vefat eden kişilerdir. Yine Abdullah b. Mübarek, Abdullah b. Vehb, Abdullah b. Mesleme el-Ka'nebî ve Abdullah b. Yezîd el-Mukrî ise ihtilâtmdan sonra İbn Lehîa'dan nakilde bulunmadılar. Rivayetlerine son verenler arasında Kuteybe b. Said, Velid
b. Mezîd el-Beyrûtî ve Abdurrahman cl-Mehdî de sayılabilir. Bk.îbn Hacer, Lisânü 'İ-Mîzan, I/1Û.
182 c
sened:
Sahih: Müsne'd, 1/97, H.no:758; Benzer rivayeti için bk.I/133, H.no:l 112 (Bu rivayette Hz Ali »e Kıb parasında müphem bir râvî bulunmaktadır). Abdullah b. Ahmed, es-Sünne. 11/390. ■no:845; Tirmizî, müphem râvî bulunmayan rivayeti tercih etti. BkSünen Kader 10 H.no:2145; ibn Mâce, Mukaddime, 10, H.no:81; İbn Hıbbân, 1/201-202 H nol78 (Heysemî' Mevarıd, 1/125, H.no:23); Ebû Ya'lâ, 1/290, 438, H.no:352, 583; Hâkim Müıtedrek 1/8?' "-no:90, 92; Makdisî, Muhtara, 11/64-66, H.no:440-444; Bezzâr, III/1I6 H no-904- Abd b tiumeyd, 1/54, H.no:75; Lâlkâî, Vtikâdü ehli's-sünne, IV/620, H.norl 105; İbn Ebî Âsim, es-y£me> II/43°- H.no:887; Bennâ senedinin ceyyid olduğunu belirtti. Bk.Bülûğu 1-emânî, 1/80. Lafız mânâsı, 'hak //e,'dir.
98_________________________[________________________îman ve İslâm
şehadet etmedikçe, ölümden sonraki dirilişe ve ayrıca kadere iman etmedikçe (tam inanmış) olmaz."184
1 VS
24/66-es-Sedûsî (yani Ibnü'l-Hasasıyye)'den (Radıyailahü <mhy.
Rasûlullah'a (SaüaiiaM aleyhi ve sellem) biat etmek için geldim. Bana, 'Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in de O'nun kulu ve elçisi olduğuna şehadet etmeni, namaz kılmamı, zekât vermemi, İslâm'ın farz kıldığı haccı eda etmemi, Ramazan ayında oruç tutmamı ve Allah yolunda cihad etmemi' şart koştu.
Ben de,
(Ey Allah'ın Rasûlü! Vallahi bunlardan ikisine gücüm yetmez; onlar da cihad ve sadakadır. Çünkü insanlar, savaştan kaçana Allah'ın gazap ettiğini söylüyorlar. Ben ise savaşa katılırsam, nefsimi korku kaplar ve ölmeyi arzu
IS4 (Hz. Alî'den (Radıyallahü anh) gelen diğer rivayet;) Rasûluliah (Sallallahii aleyhi ve sellem) şöyle dedi: " Bir kişi şu dört şeyi kabul etmedikçe iman etmiş olmaz; Allah'a ve beni gerçeklerle gönderenin Allah olduğuna iman etmesi, ölümden sonraki dirilişe, ayrıca hayır ve şer yönleriyle Kadere İnanması gerekir. "
185 Sened: ^£Jı J^J\ ^î ^ ^~L 'Ji iui- istU- i^/\ J\ J, £j 'J* ^î'jı ^JJ jJJ^ 'J,_ «îıı İ4İ tfii. *&■& 'J> C/"; &~ Sahih: Müsn'ed, V/224, H.no:21849. Taberânî, el-Mıı'cemül-kebîr, 11/44, H.no:I233-1234; Hâkim, Müstedrek, IT/89, H.no:242I; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, IX/20; Suabü'l-îmân, III/187, 3296; Mervezî, Ta'zîm, 1/440, H.no:451; İbn Asâkîr, Târîhu Dımask X/309. Heysemî "Ahmed b. Hanbcl'in râvîleri sika kabul edilen kimselerdir," dedi. Bk. Mecma', 1/42.
îman ve İslâm
99
etmez. Sadakaya gelince, benim malım, küçük bir koyun sürüsü ve on
deveden ibarettir. Bunlar da ehlimin geçim kaynağı ve bineğidir' dedim.
Rasûlullah (Saiiallahü aleyhi ve sellem) elimi tuttu ve salladı, sonra da şöyle
buyurdu:
"Sadaka yok, cihad yok... O hâlde cennete nasıl gireceksin?"186 Bunun üzerine, 'Ey Allah'ın Rasûlü! (Tamam) sana biat ediyorum'
dedim ve hepsi için biat ettim.
25/67-İbn Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ)-}*1
Rasûlullah (Saiiallahü aleyhi ve sellem), Muâz b. Cebel'i Yemen'e göndereceğinde şöyle dedi:
"Sen Kitap ehli bir topluluğa gidiyorsun. Onları, 'Allah'tan başka ilâh olmadığına ve benim de O'nun peygamberi olduğuma şehadet
Lalız manası niçin' dir. Anlaşılması için 'nasıl' şeklinde terceme edildi.
1S7C j - < . - .' ■
sened: ^ ^ ^ ^ J *u\ jŞJJ»;^ 'J^a su^ı 'j; cjr} ısü. ^ u&.
Sahih: Müsned, 1/233, H.no:2071. Buhârî, Zekât, 1, 41, 63; Mezâlim, 9; Meğâzî, 61, Tevhîd, 1; Müslim, îmân, 29; Ebû Dâvûd, Zekât, 5, H.no: 1584; Tirmizi, Zekât, 6, H.no: 625; Nesâî, Zekât, 46, H.no: 2520; es-Sünenü'l-kübrâ, 11/30, H.no:2301; İbn Mâce, Zekât, 1. H.no:1783; Dârimî, Zekât, 1, H.no: 1622; 9, H.no:1638; Abdürrezzâk, Musannef, V/215-216, H.no:9420; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XI/426, H.no:12207; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, IV/96* H.no:7068; VII/7, H.no:12907, 12915; Şuabü'l-îmân, I/I01, H.no:88; IH/185, 186, H.no:3292; İbn Ebî Şeybe, 11/353, H.no:983I; 11/362, H.no:9918; Dârekutnî, Sünen, 11/135-136, H.no:4; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/114, H.no:110; İbn Htbbân,\W26S, H.no"5058- İbn Huzeyme, IV/23, 58. H.no:2275, 2346; İbn Mende, îmân, 1/252-253, H.no-'l 16-117- Adenî '*"*■- I/I41,H.no:76
100 ___________________________________îman ve İslâm
etmeye' çağır. Eğer bunu kabul ederlerse, izzet ve celâl sahibi olan Allah'ın 'her gün ve gece onlara beş vakit namazı farz kıldığını' bildir. Bunu da kabu! ederlerse, Allah'ın 'zenginlerden alınıp fakirlere dağıtılması şartıyla mallarından sadaka vermeyi farz kıldığını' bildir. Bunu kabul ettiklerinde, sakın (zekât olarak) onların mallarından en iyilerini alma/seçme, bir de mazlumun bedduasından sakın, çünkü onunla izzet ve celâl sahibi Allah arasında hiçbir engel/perde yoktur."
* İmanın Bölümleri ve Misali
îman, dinin hayata yansıyan Önemli bir boyutudur. Bazı parçaların birleştirilmesi ile Allah ve Rasûlünün istediği iman ortaya çıkar, imanın bu bölümleri, hadislerde bir bütün olarak geçtiği gibi parça parça olarak da açıklanmıştır. 'Haya imandandır' ya da ıKim Allah'a ve âhiret gününe iman ederse misafirine ikramda bulunsun!..'' şeklindeki ifadeler bunun en meşhur örneklerindendir. ,
26/68-Ebû Hüreyre'den (RadtyattaM anhy. Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
"İman altmış dört bölümdür; En üstte 'Allah'tan başka ilâh yoktur' sözünü kabul etmek ve en altta da 'insanlara sıkıntı veren bir nesneyi yoldan çekmek/kaldırmak' bulunmaktadır."
Sened: ^^ ^ 'J* "4y^ Jt »J1--* ^ r^ 'J>. & ^-^- *~? £^-
Sahih: Müsmd, 11/379, H.no:8910; Benzer rivayet için bk. 11/445, H.no:9709-97I0; Buhân, îmân, 3; Müslim, îmân, 38, 57; Tirmizî, îmân, 6, H.no:2614 (hasen-sahİh); Nesâî, îmân, 16, H.no: 5001-5003; Ebû Bâvûd, Sünnet, 15, H.no:4676; îbn Mâce, Mukaddime, 9, H.no:57. Bir sonraki (27/69.) hadise bk.
27/69-Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahu anhy. m
Rasûlullah (Saiiaiiahü akyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
"İman yetmiş küsur bölümdür; En üstte 'Allah'tan başka ilâh yoktur' sözünü kabul etmek ve en altta 'insanlara sıkıntı veren bir nesneyi yoldan çekmek/kaldırmak' bulunmaktadır, haya da imanın bir parçasıdır."
AÇIKLAMA
İmanın bölümlerini açıklayan müstakil kitaplar telif edilmiştir. Beyhakî'nin (v.458/1066) Şuabu'l-îman'ı I9D bunlardan birisidir. Beyhakî bu çalışmasında imanı iki kısımda inceler; hafi (mücerred) iman ve celî (müşahhas) iman:
a- Hafi iman, Allah ve Rasûlünden gelenlere zihnen ve kalben inanmak, doğru olduğunu kabullenmektir.
b- Celi iman, Beden ve uzuvlarla yerine getirilen ibâdet (kulluk) kısmıdır ki bu, mücerret imanın dışa yansımasıdır. Temizlik, namaz, oruç, cihad vd...191
Kur'ân ve Sünnet incelendiğinde bazı ibareler görülür,192 bunlardan yola çıkarak imanın bölümlerini tespit etmek mümkündür. Ana başlıklar hâlinde imanın şubeleri şunlardır:
Sened: jJC* ^f 'j> &* j, <â _ı> ^ jc* ^f ^; j^. u;>( ju âiL ^ SvU 1&- jıî c
Sahih: Müsned, 11/414, H.no:9332; A/a'mer b. Râşid, XI/126-127, H.no:20105; Abdullah b. Ahmed, es-Sünne, 1/375; Buharı, îmân, 3; el-Edebü 'l-müfred, s.209, H.no:598; Müslim, îmân, 38, 57; Tirmizî, îmân, 6, H.no:2614; Mwâ?, îmân, 16, H.no: 5001-5003; Ebû Dâvûd, Sünnet, 15, H.no:4676; îbn Mâce, Mukaddime, 9, H.no:57; îbn Htbbân, 1/192-193, 202, 207, H.no:166-167, 181, 191; îbn Ebl Şeybe, V/212, 305, H.no:25339, 26343; VI/169, H.no:30416; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/127, H.no: 147; Taberânî, el-Mu'cemü'1-evsat, V/359, H.no: 4709; VI1/484, H.no:6958; IX/462, H.no:8999; Beyhakî, Şuabü'-îmân, 1/33, H.no:2; î'tikâd, 1/177; Hallâl, es-Sünne, III/586; İbn Mende, îmân, 1/297, H.no:147
Beyhakî'nin söz konusu eseri, bu konuda hazırlanan en hacimli hadis kitabıdır. Kendisi burada hadisleri senedleriyle rivayet etmiştir ki bu da kitabin bir başka orijinal tarafıdır. Beyhakî, eserinde imanın bölümlerini 7 cilde yayarak 77 kısımda incelemiştir, bu kıymetli eserin de mutlaka Türkçeye terceme edilmesi gerekir.
Ayrıca Abdülcelil b. Musa el-Kasrî'nin (v.608/1211) Şuabü 'l-îman isimli iki ciltlik eseri de bu konuda muhtasar bir çalışmadır. 191 Beyhakî, Şuabu 'l-îman, 1/35-36
Örnekler için bk.
• Ey İman edenler... / eğer mü'minseniz... / iman edenler...
• Sizden birisi iman etmiş olmaz, tâ ki... / kim Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsa.../ imandandır... /... imanın yansıdır /... bizden değildir...
102 _____________________________________________iman ve İslâm
1-Allah'a İman ve emirlerinin doğruluğunu kabul etmek,
2-Rasûlüne İman ve emirlerinin doğruluğunu kabul etmek,
3-Diğer Peygamberlere iman,
4-Meleklere iman,
5-Kur'ân'ın Allah kelâmı olduğuna iman ve doğruluğunu kabul etmek,
6-Diğer Kitaplara iman,
7-Kadere iman,
8-Âhiret gününe iman etmek,
9-Allah sevgisi,
10-Allah'm rahmetinden ümit kesmemek,
11-Allah'a tevekkül etmek,
12-RasûIullah sevgisi,
13-Rasûlullah'ı desteklemek,
14-Doğru bilgi öğrenme çabası,
15-Doğru bilgilerin yaygınlaşması için çalışmak,
16-Küfre düşmekten korkmak ve dikkatli olmak,
17-Kur'ân eğitimine önem vermek,
18-Temizlik,
19-Namaz kılmak,
20-Zekât vennek,
21-Oruç tutmak,
22-Ttikâfa girmek,
23-Hac yapmak,
24-Cihad etmek,
25-Müslümanları korumak,
26-Savaşta sebatkâr olmak ve kaçmamak,
27-Ganimette haksızlık yapmamak,
28-Akitlere (sözleşmelere) dikkat etmek,
29-AIlah'm nimetlerini yalanlamamak/nankörlük yapmamak,
30-Dilİ korumak ve doğruyu söylemek,
31 -Sadıklarla/şuurlu kişi lerle beraber olmak,
32-Emaneti korumak ve hainlik yapmamak,
33-Cinayet işlememek ve cana kıymamak,
34-Namusu korumak,
35-İnsanların malını haksız yere yememek,
36-Faiz işlemlerini terk etmek,
37-Helal olan şeyleri yemek ve içmek,
38-Helal olan giyecek ve kapları kullanmak,
39-Lehviyyatı (faydasız işleri) terk etmek,
40-Hare amalarda ölçülü olmak,
41-Haset ve kötü düşüncelerden kaçınmak,
42-Ahlâksızhğm yayılmasını engellemek,
43-Samimiyetle hareket etmek,
44-Sevap kazandığında sevinmek ve günah kazandığında üzülmek,
45-Günahtan sonra tövbe etmek,
46-Şeâİre (Allah'ın yeryüzündeki sembollerine/kutsal şeylere) saygı duymak,
47-Allah ve Rasûlüne itaat eden emir sahiplerine itaaat etmek, 48-İslâm toplumundan ayrılmamak, 49-Adaletle hükmetmek,
50-Doğruları emretmek (yaygınlaştırmak) ve kötülüğü/yanlışları nehyetmek (ortadan kaldırmak),
51 -Erdem ve takvada yardımlaşmak,
52-Günah ve düşmanlıkta yardımlaşmamak/destek olmamak,
53-Hayâ sahibi olmak,
54-Anne-babaya iyilik yapmak/iyi davranmak,
55-Akraba ile irtibatı kesmemek,
56-İyi ahlâklı olmak,
57-Akraba ve komşulara ihsanda bulunmak/yardımcı olmak,
58-Eşinin ve çocuklarının haklarına riâyet etmek,
59-Mü'minleri sevmek ve selâmı yaygınlaştırmak,
60-Hastaları ziyaret etmek,
61-Hapşıran/aksıran kişiye rahmetle dua etmek,
62-Saldırgan kâfir ve bozguncularla mücadele etmek,
63-Misafire ikramda bulunmak,
64-Müsfumanların hatalarını örtmek ve yaymamak,
65-Musibetlere karşı sabretmek,
66-Zühd sahibi ve kısa emelü olmak,
67-Gayret sahibi (korunması gereken değerlerde hassas) olmak,
68-Lağv (boş/saçma şeyler) ile oyalanmamak,
69-Cömert olmak,
70-KüçükIere merhametli ve büyüklere saygılı olmak,
71-Allah için sevmek ve Allah için kızmak,
72-Kendİsİ için istediğini kardeşi için de istemek
73-Ensar ve Muhaciri sevmek,
74-İnsanIara sıkıntı veren bir nesneyi yoldan çekmek/kaldırmak ...
28/70-Nevvâs b. Sem'ân el-Ensârî'den (Radıyaliahüanhy. i93
Rasûluliah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu:
"Allah 'doğru yolun' anlaşılması için bir misal verir, bu misalde yolun iki yanı duvarlarla kaplıdır, duvarlarda açık kapılar ve kapıların üzerinde yere kadar uzanan perdeler bulunmaktadır. Yolun başında bir davetçi şöyle nida eder:
(Ey İnsanlar, hepiniz yoldan gidin, ayrılmayın!..'
Yolun ortasındaki bir başka davetçi de ıbu yolda yürümeye' çağırır, kapıların perdelerini açmaya çalışanlara şöyle nida eder:
'Ne yapıyorsun!..Orayı açma, eğer açarsan içeri dalarsın.'
'«Sened: vf^ifc-^ J . .^ Hascn: Müsned, IV/182-183, H.no:17566, 17568; Tirmizî, Edeb, 76, H.no: 2859 (garib); Hâkim, Müstedrek, 1/144, H.no:245; Râmehıırmuzî, Emsâîü'l-hadîs, 1/14, H.no:3; Beyhakî, Şuabii'l-îmân, V/445, H.no:7216; İbn Ebî Âsim, es-Sünne, 1/14, H.no:18; Mervezî, 1/11, H.no:!6; DeySemî. Firdevs, 11/429, H.no:3885. Münzirî, hadisin İbn Mes'ûd'dan (Radıyaliahü anh) rivayet olunduğunu belirterek Rezîn'e nisbet ettikten sonra Ahmed ve Bezzâr tarafından da hasen bir ynila nakledildiğini söyledi. Bk. Terğîb, fil/171, H.no:3537- Bennâ, senedinin ceyyid olduğunu belirtti. Bk.Bülûğtı'î-emâni, 1/84. Hadisin senedinde yer alan Hasan b. Sevvâr için İbn Hacer "saduk" ifadesini kullanır. Bk.Takrîb, Trc.no:I247. Aynı şekilde Muâviye b. Sâiih için de "sadûk" tabirini kullanır. Bk. Takrîb, Trc.no:6763.
fman ve İslâm
(Dikkat edin!) Bu yol İslâm'dır.Yolun iki tarafındaki duvarlar Allah'ın sınırlandır, açık kapılar Allah'ın yasaklarıdır, yolun başındaki davetçi izzet ve celâl sahibi olan Allah'ın Kitabıdır, yolun içindeki davetçi de Allah'ın her Müslümanın kalbine yerleştirdiği nasihatçı (imandır).'
194
* İmanın Bazı Özellikleri ve Alâmetleri
İnanan bir İnsanda, imanın bazı görüntüleri bulunmalıdır. Bu da öncelikle teslimiyet ve fedâkârlıktan oluşur. Hayatında imanın etkisi bulunmayan kişinin bu dinden faydalanması söz konusu değildir.
Allah Teâlâbuyurdu:
'Mü'minlerden öyle kişiler var ki Allah'a verdikleri sözde durdular. Onlardan kimi (şehid olarak) adağını yerine getirdi ve kimi de beklemektedir. Onlar sözlerini hiçbir zaman değiştirmediler.* (Ahzâb 33/23)
Allah Teâlâ buyurdu:
'Ki onlar Allah'ın risâletini başkasına tebliğ edenler ve (sadece) Allah'tan çekinip Allah'tan başkasından da korkmayanlardır. Hesap görücü olarak Allah yeter.' (Ahzâb 33/39)
(Nevvas'tan -Radıyaliahü anh- bir başka rivayet;) Rasûluüah (Sallallahü aleyhi ve selkm) bana şöyle dedi: "Allah 'doğru yolun1 anlaşılması için bir misal verir, (bu misalde) yolun iki yanı duvarlarla kaplıdır, duvarlarda açık kapılar ve kapıların üzerinde perdeler bulunmaktadır. Yolun başında bir daveîçi (bu yola) çağırır, yolun ortasındaki bir başka davetçi de (yolda yürümeye) çağırır. Allah sizi cennete çağırır ve dilediğini doğru yola iletir. (Dikkat edin!) Yokm ikt tarafındaki duvarlar Allah'ın hududları/sınırlarıdır, Allah'ın perdeleri açılmadıkça sınırlarından çıkılmaz. Yolun içindeki davetçi de Allah'ın !ıer Müslümanm kalbine yerleştirdiği nasihatçı (imandır)."
29/71-Süfyân b. Abdullah es-Sekafî'den (Radıyaiiahüanhy}95
RasÛlullah'a (Sallallahü aleyhi ve sellem):
'Ey Allah'ın Rasûlü, bana îslâmla ilgili başkasına196 sormayacağım
bir şey söyle!' dedim. Buyurdu ki: "Allah'a iman ettim' de, sonra da dosdoğru ol!"
§(Benzer ikinci rivayet:) Dedim ki:
'Ey Allah'ın Rasûlü, yapışacağım önemli bir şeyden bahset!'
Şöyle buyurdu:
"Rabbim Allah'tır' de, sonra da dosdoğru ol !"
Tekrar sordum:
'Ey Allah'ın Rasûlü! Benim için korktuğun en sakıncalı şey nedir?'
Rasûlullah (Saihihhü aleyhi ve sellem) dilini işaret ederek:
"İşte bu" dedi.
Senedi «J 'J? =j*^ ^ fi^-* \2j^~ Uü îjjIi* _^ıj ^"] i2Ü-
Sahili: Müsned, III/413,' H.no:15354; İkinci rivayet için bk. 111/413, H.no:15355-15357; Ma'mer b. Râşid, XI/128, H.no:20111; Müslim, İmân, 62; Tirmizî, Zühd, 61, H.no: 2410 (hasen-sahih); İbn Mâce, Fiten, 12, H.no:3972; Dârimî, Rikâk, 4, H.no:2713-2714; Taberânî, el-Mıt'cemü't-kebîr, VII/69, H.no:6396, 6397; İbn Hıbbân, 11/146, H.no:938; VI1/482-483, H.no:5668-5670, 5672; Hâkim, Müstedrek, İV/349, H.no:7874; İbn Mende, 1/287, H.no:141. 156 (Bir rivayette: Senden sonra)
30/72-Abdullâh b. Mes'ûd'dan (Radıyaiiahaanhy.
197
Sened: ^'J^i-11 ~*J- '._* ±*^ ^ j-Ç^1 j* j'-^-i 'cs- ^ ^-^ -^ 'J-. '■^•^ ^'■i^-
Hasen: Müsned, 1/387, H.no:3672. Bezzâr, V/392, H.no:2Ü26; Taberânî, el-Mu'cemül-kebîı; X/227, H.no:10553; Beyhakî, Şuabü'l-İmân, İV/396, H.no:5524; Adenî, İmân., 1/127, H.no:64: Mervezî, Ta 'zîm, 11/591; Münzirî bu hadisin bir kısım âlimler tarafından hasen kabul edildiğini ifade etti. Bk.Terğîb, 11/347, H.no:2671; Heysem! hadisin Bezzâr tarafından rivayet edildiğini ve mechûl râvîlerin bulunduğunu belirtti. Bk.Mecma\ X/292. Eserinin bir başka yerinde ise râvî!erinin bir kısmının "mestur" olduğunu söylemiş, "ama yine de sikadırlar" dedi. Bk.Mecma ', 1/53. Ahmed Muhammcd Şâkir ise İbn Hacef in Mecmaıt 'z-zevâid'in elinde bulunan bir nüshasına kendi el yazısıya -"Râvilerînin hepsi ma'rûftur," kaydını düştüğünü ifade etti. Bk. Müsned, 111/539 (tahkiki).
Râvîlerİnden Sabbâh b. Muhammed b. Ebî Hâzini ei-Beceiî cl-Ahmcsî hakkında İbn Hıbbân "Sika râvîlerin adını kullanarak mevzû haber nakledenlerden biridir" ifadesini kullanarak çok zayıf saydı. Zehebî ise, İbn Mes'ûd'un (Radıyullahü anh) sözlerinden sadece ikisini merfû yaptığını söyledi. (Bk.Zehebh Mizânil'l-i'tidâL III/420. Trc.no:3853) Ahmed Muhammed Şâkir ise bu görüşün çok aşırı olduğunu belirtti. Bk. Müsned, III/538 (tahkiki). Ukaylî bu zât hakkında "Hadis rivayetinde hata eder ve mevkuf haberleri merfû yapardı," dedi (Bk. Duafâ, 11/213, Trc.no:750. Bk. Müsned, 1/387, H.no:3671-3672 (tahkiki). Buhârî, Mürre'den hadis naklettiğini ifâde ederek burada metni zikredilen hadisi örnek olarak verdi. Ohimlu veya olumsuz herhangi bir tenkide tabî tutmadı. Bk. et-Târîhu'l-kebit; IV/313, Trc.no:2957; Aynı şekilde Râzî (Bk.el-Cerhu ve't-ta'dîL IV/441, Trc.no: 1937). İbn Hacer (Bk.Lisânü'l-mîzân, VI1/247, Trc.no:3337) ve Zehebî de bir yorumda bulunmadı. (Bk.Kâşif, Trc.no:2369). Zehebî, Muğnî isimli eserinde Ahmed el-Iclî'nhı bu zât hakkında sika dediğini nakletti. Bk.el-Mıtğni fi 'd-duafâ, s.306, Trc.no:2858.
108
îman ve islâm
RaSÛlullah
(Salîallahü aleyhi ve sellem) ŞÖyle
"Allah
rızıklarınızı aranızda taksim ettiği gibi
ahlâkınızı/huylarınızı da taksim etti. İzzet
ve ceiâl sahibi olan Allah, dünyalığı
sevdiği-sevmediği herkese verir. Dîni ise sadece sevdiği
kişilere bahşeder. O hâlde Allah kime (doğru) din nasîb
etmişse onu seviyor demektir. Nefsimi elinde tutan Allah'a yemin ederim ki
bir kişi dili ve kalbiyle teslim olmadıkça Müslüman olamaz,
komşusu onun şerli hareketlerinden emin olmadığı
sürece (tam) iman etmiş olamaz."
Dediler ki:
'Ey Allah'ın
Rasûlü! Nedir bu şerli hareketler?'
"Zulüm ve
haksızlıktır. Bir kişi harama düşmeksizin mal
kazanır ve ondan infakta bulunursa kendisine ancak bereket verilir,
fakirlere dağıtması da Allah tarafından kabul görür,
yaptıkları cehenneme karşı kendisini korur. (Dikkat edin,)
kötülük kötülüğü silmez, kötülüğü ancak iyilik/sevap siler. Bir
pislik hiçbir zaman başka pisliği temizlemez."
Jl/ /J-Iviuaz uan
{Radıyallahü arifi).
Sened: *jt 'jt- j^.'- 'Ji- jÇj ^i- ,^-lij \2j^- jule
'Z IJ^J liü- ^ı ,_jji- «İiı xi- ıl'ii-
Hasen: Müsned,
V/247, H.no:22029, 22031. Taberânî. el-Mu'cemû'l-kebîr, XX/191, H.no:425-426;
Beyhakî, Şuabü'l-îmân, f/415, H.no:578. Heysemî "Birinci rivayette
Rİşdin b. Sa'd var , ikincisinde ise İbn Lehîa var. Her ikisi de
zayıftır." dedi. Bk. Mecmu', 1/61, 89; Heysemî, eserinin bir
başka yerinde ise, "bu râvî ile deliî getirilip
getirilmeyeceğinde ihtilaf bulunmaktadır." dedi. Bk.Mecma\
1/121,1/202; Şehrin babass Muâz b. Enes'tir. O da Muâz b. Cebel'den
(Radıyallahü anhümâ) rivayet etti.
Heysemî'nin
Rişdin b. Sa'd için "zayıftır" dediği yerler için
bk. Mecma', 1/60, 89, 214, 265; V/294, 295, 328; VI/13; VI/319; VII/52, 78;
VIII/46, 81; IX/79; Heysemî, eserinin bazı yerlerinde ise
"seyyiü'1-hıfz (hafızası kötü)" (1/266);
"kendisiyle delil getirilip getirilmemesi hususunda ihtilaf
vardır" (IX/70); ''ekseriyet zayıflığına
hükmetti" (1/58, 209; VIII/223); "münkeru'i-hadis" (1/119);
"cumhur, zayıflığı üzerinde görüş beyan etti;
ancak sika sayan da olmuştur" (1/160); "Heysem b. Hârice ve bir
rivayete göre Ahmed b. Hanbel sika; diğerleri zayıf
saymıştır" (1/242; V/274); "Heysem b. Hârice sika
saydı; Ahmed b. Hanbel ise "rikâk/zühd hadislerinde herhangi bir beis
yoktur" dedi; fakat cumhur zayıf saydı" (11/74; V/118);
"rikâk/zühd had işlerindeki
rivayetleri hasendir"(X/31)
"zayıftır, ancak
amellerin
jman ve
İslâm____________________________________'.___________109
Kendisi Hz.Peygambere
(Satiaiiahu aleyhi ve sellem) imanın en faziletli kısmını
sordu. O da buyurdu ki:
"İnsanları
Allah için sevmen, onlara Allah için kızman ve dilini Allah'ı zikirde
kullanmandır."
'Ey Allah'ın
Rasûlü! Başka nedir? '
faziletleri
(rikâk/zühd hadisleri) ile ilgili rivayetleri kabul edilir" (X/123. 156);
"hakkında tenkit var; ancak bazıları sika
saymalardır" (11/24; IH/172, 239); "hakkında tenkit
var" (11/301; 111/20); "baskın olan görüşe göre
zayıftır" (V1I/203); "sika sayıldığı
hâlde zayıftır" (İV/166, 300; V/25, 58, 101, 162: V1I/145);
"zayıftır, mütâbaatlarla kuvvet kazanır" (V/290);
"sika sayılmıştır" (IX/136) gibi ifâdelerle
Rişdin'i tanıtır.
Bûsirî de
Rişdin'in zayıf olduğunu ifade eder. Bk.Misbâhu'z-zücâce, 1/60,
67, 76 (zayıflığına rağmen hakkında ihtilaf
edildi); Bûsirî, Rişdin'i zayıf sayan âlimlerin isimlerini de
verirîbn Maîn, Ebû Hatim er-Râzî, Ebû Zür'a, Ncsaî, İbn Hibbân, Cüzcânî,
İbn Yûnus, İbn Sa'd, Ebû Dâvûd, Dârekutnî ve diğerleri.
İbnü'l-Cevzî ise Rişdin'in neslinin de zayıflıkla temayüz ettiğini
söyler: Oğlu Haccâc, lorunu Muhammed b. Haccâc, torunun oğlu Ahmed b.
Muhammed...Bk. Bûsirî Misbâhu'z-zücâce, III/124; İbnü'l-Ccvzî,
el-llelü'l-mütenâhiye, 1/115, 354; 11/653, 939; İbn Ebî Hatim er-Râzî,
I/el, 1/44; İbnü'l-Cevzî, Ahmed b. Hanbel ve Fellâs'ın da bu
zâtı zayıf saydığını ekler. Bk.
el-llelü'l-mütenâhiye, 1/53-354; Fakat, Ahmed b. Hanbel kendi eserinde sika
olduğunu vurgular. Bk. el-Ilel ve Ma 'rifelü 'r-ricâl, 11/479,
Trc.no:3145;
İbn Hacer,
Rişdin'in zayıf olduğunu söyler ve Ebû Hâtim'in "İbn
Lehîa'yı Rişdîn'e tercih ettiği" görüşünü nakieder.
İbn Yûnus'un da: "Dininde sağlam biri idi. Sonradan gaflete
düştü ve ihtilât etti." dediğini kaydetti. Bk. Takrîb, Trc.no: 1942.
Zehebî ise Ebû Zür'a'nın "zayıftır" dediğini
naklederek, hafızasının kötü olduğunu hatırlattı.
Bk.Kâşif, Trc. no: 1575. Tirmizî, âlimlerin bu zatı,
hafızasından dolayı zayıf saydığını
söyler. Bk.Tirmizî, Cum'a, 17, H.no:5I3; Taharet, 40, H.no:54. (Ahmed Muhammed
Şâkir ise Tirmizî'nin bu hadisinin haşiyesinde,
zayıflığının tartışılabileceğini
ifade etti.) Tirmizî'nin Sünen'iade bu zâtı zayıf
saydığı hadisler için bk.Sıfatü cehennem, 4, H.no:2581,
2584; 10, H.no:2599: Kıraat. 1, H.no:2930; Tirmizî, Rişdîıı
b. Sa'd'ın yer aldığı bir hadis için de
"hasen-garib" hükmünü verir. Bk.Birr, 31, II.no: 1949; Tefsîr, 9/9,
H.no:3093. Bir hadiste ise sadece "hasen" hükmünü verir: Deavât, 64,
H.no:3476. Senedde yer aldığı hâlde herhangi bir hüküm
vermediği de ofur. Bk.Kader, 16, H.no:2153. Yahut "garib"
demekle yetinir. Bk.Fiten, 79, H.no:2269; Srfatü'l-cenne, 8, H.no:2540; 23,
H.no:2562; Tefsîr, 56/3, H.no:3294; 70/1, H.no:3322 (Fakat bu rivayet Sifatü
cehennem, 4, H.no:2581 ile ayni olduğu hâlde orada zayıf
olduğunu söylemişti.)
Zebbân b. Fâid
el-Misri cl-Habrânî'nin (v. 155/772) Tirmizî bir, Ebû Dâvûd üç, îbn Mâce iki,
Ahmed b. Hanbel ise otuz beş rivayetini nakleder. Çoğunu da bu
scncdlc nakleder. Tirmizî herhangi bîr tenkitte bulunmamıştir.
İbn Mâce'nin Zevâidf inde Bûsirî İbn Lehia ve hocası Zebbân b.
Fâid'i zayıf sayar. Bk. İbn Mâce, Cihâd, 24, H.no:2824; Zehebî ve
İbn Hacer: "Faziletli, âbid ve iyi biridir; fakat hadisi
zayıftır"derler. Bk.Kâşif, Trc.no: 1610; Takrîb,
Trc.no:1985; Ebü'1-Vefâ Hâşiye'sinde: "Yahya b. Main'in zayıf
saydığını söyleyerek, Ahmed b. Hanbcl'in: "hadisleri münkerdir",
Ebû Hâtim'in: "sâlihtir" sözierini nakleder." Salih" terimi
ta'dil lafızlarından biri olup kişinin sadece din ve
takvasının kuvvetli oluşuna işarettir. Zabtının
sâlih olmasını ifade etmez. "Hadisi salîhtir" sözü böyle
değildir.
Hadis birçok âlime
göre zayıf kabul edilmektedir. Fakat biz, burada Ahmed b. Hanbel'in kabul
ettiği bir râvî olarak bir hüküm vermeye çalıştık.
Aslında bu hadisin diğer senedleri dikkate
alındığında metni sahihtir.
110
îman ve
İslâm
"
(Ayrıca) kendin için istediğini insanlar için de istemen ve kendin
için istemediğini onlar için de istememendir."
§Diğer
rivayette: "Ya hayır söylemen ya da susmandır"
şeklinde geçmektedir.
32/74-Abbas b.
Abdulmuttalib'den (Radıyaiiahuanh):m Rasûlullah'ın (Saitaiiaha aleyhi
ve sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Allah'ı Rab,
İslâm'ı din ve Muhammedi de nebi ve rasûl olarak kabullenen kişi
imanın tadını duyar."
33/75-EbÛ Musa'dan
(Radıyallahü anhy™
Rasûlullah'ın
(Satiaiiahn aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu işittim:
Sahili: Müsned,
1/208, H.no:1778 (Hocası îmanı Şafiî'den naklettiği
hadislerden biridir); Benzer rivayet için bk. 1/208, H.no:1779; Müslim. îmân,
56; Tirmizî, İmân. 10, H.no:2623 (hasen-sahih); İbn Hıbbân,
111/101. H.no: 1692; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/126, H.no: 145; Ebû Ya'lâ, XII/50,
H.no:6692; Deylemî, Firdevs, 11/243, H.no:3144; Bezzâr, IV/145, H.no:1318;
Hallâİ. es-Sünne, III/584. H.no:1022. Bu rivayet, Ahmed b. Hanbel'in
hocası Şafiî'den aldığı ve naklettiği hadislerden
biridir.
Zayıf: Müsned,
IV/398, H.no: 19457. 'Hâkim, Müstedr'ek, 1/58, H.no:32; 1/120, H.no:I77:
Bezzâr, VIII/72, H.no:3068; Rûyânî, Müsned, 1/378, H.no:579; Abd b. Humeyd.
1/196, H.no:559; Beyhakî, Şuabü'I-îmân, V/372, H.no:6994; Senedinde
cl-Muttalib b. Abdullah b. Hantab var. bu zat ise sikadır. Amr b. Ebî Amr,
Muttalib'in azadlığıdır. Bu zât da sikadır. Fakat
Muttalib'in Ebû Musa'dan (Radıyailaha anh) hadis işitip İşitmediğinde
ihtilaf bulunmaktadır. Heysemî, işitmediğini esas alarak hadisin
munkatı' olduğu kanaatine varmıştır. Bk. Mectna\ 1/86.
İbn Hacer, Muttalib'in "sadûk" olduğunu tedlis ve irsalinin
fazlaca olduğunu söyler. Bk. Takrîb, Trc.no:6710. Ancak tedlis yapan
râvîİeri toplayan hiçbir âlim hatta kendisi de "'Müdellisûri'' isimli
eserinde bu zâtı tedlise nisbet etmemiştir. Zchebî ise, Ebû
Zür'a'nın "sika" dediğini nakleder. Bk.Kâşif, Trc.
no:5483.
îman ve
İslâm____________________________________________________111
"Kim bir
iyilik yapar ve bu hareketi kendisini sevindirirse, günah işler ve bu da
onu üzerse, işte bu kişi mü'mindir."
34/76-Âmir b.
Rabîa'dan (Radıyailahu anh):201
Rasûlullah'ın
(Saiiaiiaim aleyhi ye sellem) şöyle buyurdu:
"Kim itaatsız/biatsız ölürse cahiliye
üzere ölür ve kim de bunu
kabul ettikten
sonra çıkarır- atarsa, yanında (kurtarıcı) bir delil
olmaksızın
Allah'a
kavuşur.
Sakın
yabancı bir erkekle kadın yalnız başlarına
kalmasın, üçüncü
arkadaşları şeytan olur, ancak mahrem (ebedî evlenme
yasağı) olanlar
bunun
dışındadır. Çünkü şeytan, onlarla tek tek beraber
olur, bu da (aynı
anda) ikisinden
uzakta olması (demektir).
Günah işlemek
kimi üzer ve iyilik yapmak da sevindirirse, o kişi
mü'mindir."
§Râvilerden Hasan
dedi ki:
'Üstüne
sorumluluğu aldıktan202 (İslâm'agirdikten) sonra...'
Sened: a-i^
&l,j j)ı ^Joyii jj 4Jı uli jt Jjı
Hasen: Müsned,
III/446, H.no:15636; Bezzâr, IX/272, H.no:3817; Rûyânî, Müsned, U/364,
H.no:134I; Heysemî, "Âsim b. Ubeydullah'm zayıflığı
sebebiyle hadis zayıftır," der. Bk. Mecma', V/223-224. İbn
Hacer, bu zâtın zayıf olduğunu söyler. Bk. Takrîb, Trc.no:3065.
Zehebî ise İbn Maîn'in "zayıf, Buhârî ve diğer âlimlerin
"münkeru'l-hadistir" dediklerini nakleder. Bk.Kâşif, Trc.
no:2506. İbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk.
Tirmizî. Fiten, 7, H.no:2165 (hasen-sahih-garib). Bu hadis "Halifelik ve
Emirlik konusunda 120/11009.hadiste tekrar edilecek, ayrıca
"zinanın hadleri" konusunda 205/5900.hadiste de tekrar
edilecektir.
202 Lafız
anlamı; 'Boynuna sorumluluğu taktıktan sonra''dır.
Aııcak Türkçeye, 'Üstüne sorumluluğu aldıktan sonra'
şeklinde terceme edildi.
35/77-EbÛ Ümâme'den
(Radıyallahü anhy.
Bİl"
kİŞİ Hz. Peygamber'e (Sallallahü aleyhi ve sellem):
203 Sened: ^ ji fi,
J -»îj j* ^ J< Sahih: Müsned, V/251,H.no:22059. Ma'mer b. Râsid, XI/126,
H.no:20104; Taberânî, e/-Mu'cemü'l-kebîr, VIII/117, H.no:7539;
el-Mu'cemü'l-evsat, IV/16, H.no: 3017; /ön Hıbbân, 1/200-201, H.no:176,
(Heysemî, Mevârid, 1/207, H.no:103). Hâkim, Müstedrek, 1/58-59, H.no:32-35;
Beyhakî, Şuabü'l-îmân, V/52, H.no:5746; Kudâî, Müsnedü'ş-şihâb,
1/249, H.no:402; Heysemî, Taberâııî'nin râvîlerinin sahih ricali
olduğunu söyledi. Bk. Mecma', X/294-295. Eserinin bir başka yerinde
Yahya b. Ebî Kesîrin sahih ricalinden olduğu hâlde tedlis
yaptığını söyledi. Bk. Mecma', 1/86
Son üç hadisin
şahitleri:
. a-Sa'd b. Ebî
Vakkâs (Radıyallahü anh) (Hz. Ömer'in -Radıyallahü anh- hutbesi):
Hâkim, Müstedrek, 1/199, H.no:390
b-İbn Ömer
(Radıyailahü anhümâ) (Hz. Ömer'in -Radıyallahü anh- hutbesi): Müsned,
1/18, H.no:114; Hâkim, Müstedrek, 1/197-198, H.no:387-388; Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, VII/91, H.no:13299; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, V/388,
H.no:9225; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, V1II/122-123, H.no:7245; Bezzâr,
1/269-270, H.no:I66-I67; Kudâî, Miisnedü'ş-şihâb, 1/248, H.no:400;
Heysemî, Mecma', V/225; îbn Hıbbân, IX/188, H.no:72IO
c-Câbir b. Semüre
(Radıyallahü anh) (Hz. Ömer'in - Radıyallahü anh - hutbesi): Müsned,
1/26, H.no:l77; İbn Hıbbân, VII/50, H.no:4557; VII/442, H.no:5559;
VIII/257, H.no:6693; Hâkim, Müstedrek, 1/58, H.no:32; Makdisî, Muhtara,
1/191-193. H.no:96-98 (isnadı sahih); Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, V/387,
H.no:9219-9222; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, 11/393-394 H.no:1680,
III/441-442, H.no:2950; el-Mu'cemu s-sağır, 1/158, H.no:245;
Tayâlisl, f/34-35, H.no:31; Ebû Ya'lâ, T/131, 133, H.no:141, 143; Muhâmilî,
Emâlî, 1/242. H.no:237; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, V/371, H.no:6989
d-Abdullah b.
Zübeyr (Radıyallahü anh): (Hz. Ömer'in - Radıyallahü anh - hutbesi):
Ma'mer b. Râşid, XI/341, H.no:20710; Abd b. Humeyd, 1/37, H.no:23; Nesâî,
es-Sünenü'l-kübrâ, V/388, H.no:9223; Ebû Ya'lâ, 1/179, H.no:201;
e-Âsım b.
Zİrr (Radıyallahü anh) (Hz. Ömer'in -Radıyallahü anh- hutbesi):
Taberânî, el-Mu 'cemü '1-evsat, VI1/249-250, H.no:6479;
f-Ebû Salih (Hz.
Ömer'in - Radıyallahü anh - hutbesi): Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, V/389,
H.no:9226
g-Süleyman b. Yesâr
(Radıyallahü anh) (Hz. Ömer'in -Radıyallahü anh- hutbesi):
Şafiî, Müsned, s.244; Humeydî, 1/19, H.no:32
h-Hz. Âişe
(Radıyallahü anhâ) : İbn Ebî Şeyhe, VI/161, H.no:30337,
ı-Hz. Ali
(Radıyallahü anh): Taberânî, el-Mu 'cemü 'l-evsat, VIH/230, H.no:7470
iman ve
İslâm
1 1 _
'Günah nedir?' diye
sordu. O da buyurdu ki:
"Yaptığın
bir şey seni rahatsız ederse, (işte o günahtır ve) onu terk
et!" 'Peki, iman nedir?'
"İşlediğin
günah seni üzer ve iyilik yapmak da sevindirirse, (bu imandır ve) sen
mü'minsin."
36/78-Enes b.
Mâlik'ten (Radıyallahüanh):204 t
Hz.Peygamber (Saiialhhü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
"Nefsimi
elinde tutan Allah'a yemin ederim ki bir kişi hayırdan kendisi için
istediğini, Müslüman kardeşi için de istemedikçe mükemmel bir
şekilde îman etmiş olmaz."
37/79-AbduIlah b.
Amr b. Âs'tan (Radıyallahü anhümây}
Sencd: «w ^
^jı
Sah[h: Müsned,
UT/206, H.no:I3080; Benzer rivayetler için bk. III/176, H.no:l2737; III/251,
H.no:l3563; III/278, H.no:l3898; III/272, H.no:l3808-I3809; III/289,
H.no:l40l5; Buhârî, man 7; Müslim, imân, 71-72: Tinnizl
SıfatüM-kıyâme, 59, H.no:2515 (sahih); Nesâî, îmân, ıy, Hno:
5013,5014,- es-Sünenü'l-kübrâ, VI/534, H.no:11747, 11748; İbn Hıbbân,
1/229, "-no:235; Ebû Ya'lâ, V/268, 407, 444, H.no:2887, 3081, 3151;
Makdisi, Muhtara, VII/I07, "44i H
EbU AVâm" I/41> HiI1O:92; Kudâî' Müsmdü Whâb, 11/63, H.no:888;
İbn Mende,
205 c
aened:
Sahih. Müsned,
11/187, H.no:6753; Benzer rivayetler için bk. 11/192, H.no:6806; U/163,
HncKÖSlS; 11/159-160, H.no:6487; II/191,H.no: 6792; 11/195, H.no:6835-6837;
Buhârl, iman 4; R.kâk, 26; Müslim, iman, 64; Ebû Dâvûd, Cihâd, 2, H.no:248!;
İbn Hıhbân, 1/308-™% H.no:399-400; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat,
IV/I22-123, H.no:3194; Adenî, îmân.
114
îman ve İslâm
Bir kişi
Rasûlullah'a (SaUaUaha aleyhi ve sellem) şöyle sordu: 'Ey Allah'ın
Rasûlü! Hangi İslâm daha faziletlidir?' O da: "İnsanların,
elinden ve dilinden güvenlikte olduğu kişinin (yaşadığı
İslâm daha üstündür)" dedi.
1/140, H.no: 75;
Mervezî, Ta'zlmü kadri's-salat, 1/596, H.no:634-635. Tayâlisî, IV/29-30,
H.no:2386; Ebû Hüreyre'den şahidi için bk. Müsned, 11/379, H.no:8915;
Tirmizî, îmân, 12, H.no: 2628 (hascn-sahih); İshâk b. Râhûye, Müsned,
1/427, H.no:491. Senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile
ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis Heysemî, bu hadisin diğer
isnadında Şehr b. Havşeb bulunduğunu, zayıf
olmasına rağmen bu zâtı sika kabul edenlerin
varlığını ifade eder. îik.Mecma'. 1/54. Şehr b.
Havşeb hakkında geniş bilgi için bk. 4/4.hadis.
Soruyu soranın
Ebû Musa el-Eş'arî (Radıyalîahü anlı) olduğunu görmek için
şu rivayetlere bakılabilir: Buhârî, îmân, 5; Müslim, îmân, 66;
Dârimî, Rikâk, 4, H.no:2715; Nesâî, îman, II, H.no:4996; es-Sünenül-kübrâ,
VI/531, H.no:11730: Tirmizî, Sıfatü'l-kıyâmc, 52, H.no:2504; îmân,
12, H.no: 2628 (sahih-garib); Ebû Ya'lâ, XIII/272, 274, H.no:7286, 7288;
İbn Mende, 1/448-449, H.no:307-308; Bezzâr, VIII/15Û, H.no:317Ü. Soruyu soranın
Amr b. Abese (Radıyalîahü anlı) olduğuna, şu rivayetlerden
bakılabilir: Müsned, IV/385, H.no:19328; IV/114, I-I.no:16964; Abd b.
Humeyd, 1/124, H.ııo:300; Beyhakî, Suabü'l-îmân, VI/242, H.no:8015.
îman ve
İslâm______________________________________115
38/80-Câbir b. Abdullah'tan
(Radıyalîahüanhy.20C>
Hz.Peygamber'e
(Saiiaiiahn aleyhi ve sellem) bir kişi geldi ve dedi ki:
'Ey Allah'ın
Rasûlü! Hangi namaz daha faziletlidir?'
Rasûlullah
şöyle buyurdu:
"Kunutu/kıyâmı207
uzun olan (namaz)."
'Ey Allah'ın
Rasûlü! Hangi cihad daha faziletlidir?'
"Atı
yaralanıp kanı akacak kadar fedakârca
savaşan(ın
cihadı)."
'Ey Allah'ın
Rasûlü! Hangi hicret daha faziletlidir?'
"İzzet ve
celâl sahibi olan
Allah'ın
hoşlanmadığı
şeylerden
uzaklaşan
kişi(nin hicreti)."
'Ey Allah'ın
Rasûlü! Müslümanlardan hangisi daha faziletlidir?' "Müslümanların,
elinden ve dilinden güvenlikte oldukları kişi (nin
İslâm'ı)."
'Ey Allah'ın
Rasûlü! (Ceza ve mükâfat sonucu doğuran) iki sebep
nedir?'
"Kim Allah'a
şirk koşmadan ölürse cennete gider ve kim de Allah'a şirk
koştuğu hâlde ölürse cehenneme gider."
Sahih: Müsned,
III/39I-392, H.no:I5148; Benzer rivayetler için bk. III/372, H.no:I4935; 200 H
^f^î164-165: Ti™&> S^'ât, 168, H.no:387 (hasen-sahih); İbn Mâce,
İkâme, MK H.no:142I; ibn EbîŞeyhe, V/319, H.no:26496; Ebû Ya'lâ.
IV/I86, H.no-2273' Saydâvî
™* cemu
ş-şüyûh, 1/203; Mervezî, Ta'zlmü kadri's-salat, 1/606-607 H
no"646 647 Ebû Î.Üa?? o", (RadıyaUahü a"'>) Şâhicii
iÇi" bk. Tirmizt, İmân, 12, H.no: 2628 (hasen-sahih); n I',
Rahu>'e' Müsned- yW- H.no:491. Bu hadis, «Tcıgîb" konusunda
25/8030.hadis uıarak tekrar edilecektir. Daha geniş tahrici için
bk.51/921.hadis.
imam Nevevî,
'Surdaki kunûttan murat, rükû ve secde dışında kıyam
(ayakta durmak,
ıraatı
uzatmak)' ve bildiğim kadarıyla da bu konuda âlimlerin ittifakı
vardır ' dedi Bk Sahihi Müslim, VI/3 I (Müslim, Müsâfîrûn,
I64-165.hadis!erin şerhi)
• 39/81-Ebû Seleme,
Şerîd'den (Radıyallahü anhümâ) nakletti:
Annesi kendi
adına mü'min bir köle azad edilmesini vasiyet etmişti, Şerîd
durumu Rasûlullah'a (Saiiattahn aleyhi ve seüem) sordu ve şöyle dedi:
'Siyah renkli bir cariyem var, onu azad edeyim, (yeterli mi?)' "Onu benim
yanıma getir!"
Cariye gelince,
Rasûlullah (Sailaliaha aleyhi ve sellem) ona sordu: "Rabbin kim?"
'Allah'
"Ben
kimim?"
"'Sen Allah'ın
Rasûlüsün' deyince Peygamberimiz (Saihiiaha aleyhi ve "Onu azad et, çünkü
o mü'min bir kadındır" buyurdu.
Sahih: Müsned,
IV/222, H.no:17869, Benzer rivayetler için bk. IV/388, H.no:19347, H.no:lV/3S9,
H.no:19358; Mâlik, Muvatta', Itk, 8 (Ömer b. cl-Hakem'den); Müslim, Mesâcid, 33
(Muâviye b. Hakem es-Sülemî'den (Radıyallahü anh); Ebû Dâvûd, Eymân, 16,
H.no:3282; Nesâî, Vasâyâ, 8, H.no:3651; es-Sünenü'l-kübrâ, IV/110, H.no: 6480;
Ebû Dâvûd, Eymân, H.no:3283; Dârimî, Nüzûr-Eymân, 10, H.no:2353; Beylıakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, VII/388, H.no: 15049. Heysemî, Ahmed b. Hanbel'in ricalinin
sika olduğunu belirtti. Bk. Mecma', 1/23-24: IV/244.
a-Ebû Hüreyre'den
(Radıyallahii anh) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat,
III/285, H.no:2619; Heysemî, hadisin ricalinin sika olduğunu söyledi. Bk.
Mecma', 1/23-24.
b-İbn
Abbas'tan (Radıyallahii anhümâ) şahidi için bk. Taberânî,
et-Mu'cemü'l-kebîr, XII/21-22,H.no:I2369;
c-Utbe b.
Mes?ûd'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Hâkim, IEÎ/289,
H,no:5126; Taberânî, el-Mu'cemü't-kebîr, XVIT/136-137, H.no:338; Heysemî Utbe
b. Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) nakledilen rivayeti zikrederek
tanımadığı râvîlerin varlığına işaret
etti. Bk. Mecma', IV/244-245
d-Ebû Cühayfe'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr,
XXII/116-117, H.no:297; Pleysemî senedinde zayıf olan Saîd b. Anbese'nin
varlığına dikkat çekmiştir. Bk. Mecma', IV/244.
e-Ka'b b. Mâlik'ten
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu 'cemü 'l-kebîr,
XIX/98, H.no:193; el-Mu'cemü'l-evsat, VIII/276, H.no:7557 (Ka'b b. Mâlik'ten
(Radıyallahü anh) bunun kendi cariyesi olduğunu ifade etti); Heysemî,
senedinde zayıf olan Abdullah b. Şebîb'in varlığına
işaret etti. Bk. Mecma', IV7239.
40/82- Ubeydullah
b. Abdullah'tan (Radıyaiiahaanhy,209 Ensardan bir kişi siyah renkli
cariyesini getirdi ve dedi ki: 'Ey Allah'ın Rasûlü! Mü'min bir köle azad
etmem gerekiyor, eğer bunu mü'min olarak görürsen, azad edeceğim.'
Rasûlullah
{Saiiaiiaha aleyhi ve sellem) o cariyeye sordu:
"Allah'tan
başka ilâh bulunmadığına şehadet eder misin?"
'Evet'
"Benim Allah
Rasûlü olduğuma şehadet eder misin?"
'Evet'
"Ölümden sonra
dirilişe inanır mısın?"
'Evet' deyince,
Peygamberimiz:
"Onu azad
et!" dedi.
205 O j
aened:
Sahih: Müsned,
HI/451-452, H.no:15683, Mâlik, Muvatta', Itk, 8. Beyhakî, es-Sümnü'l-kubrâ,
VII/388; Müsned'deki bu yerinde hadis mürsel olarak rivayet edilmiştir,
ancak bunun mevsûl hâle geldiğini Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe'nin Ebû
Hüreyre'den (Radıyallahü anh) duyduğunu isbat eden rivayette
görmekteyiz. Bk. Müsned, 11/291, H.no:7893; Ebû Dâvûd, fcymân, 16, H.no:3284;
Heysemî, ricalinin sahih râvîleri olduğunu ifade etti. Bk. Mecma \ 1/23;
IV/244.
41/83- Hüseyin b.
Ali'den (RadıyaUahüanhümâ)'. '
RaSÛlllIlah (Sallallahii aleyhi ve seli em)
ŞÖyle buyurdu:
"Kişinin
İslâm'ının güzelliği, kendisini ilgilendirmeyen konularda
az
konuşmasıdır."
§Bir rivayette
de: "Kendisini İlgilendirmeyen konulan
terk etmesidir" diye nakledildi.
42/84-
Ebû'd-Derdâ'dan (RadıyaUahü anh):
211
210 Sened: jJ^ ^
._4*i 'j* fja—ı^îı ^ 'J*1- J*î r1™- ^~ û\î Jü?, ^ 'J\ &%■
Hasen: Müsned,
1/201, H.no:1732; Benzer rivayet için bk. 1/201, H.no:1737; Mâlik,
Husnü'l-huiuk. 3 (Muhammed Fuâd Abdulbâkî hadisin hasen hatta sahih
olduğunu ifâde etti.) Heyscmî, hadisin râvîlerinin sika olduğunu
söyledi. Bk. Mecma', VIII/18; Ebû Hüreyre'den (RadıyaUahü anh) şahidi
için bk. Tirmizî, Zühd, 11, H.no:2317; îbn Mâce, Fiten, 12, H.no:3976; İbn
Hıbbân, 1/227, H.no:229; îbn Rcceb, Câmiu'l-utûm ve'l-hikem, s.79-84.
Nevevî hadisin hasen olduğunu belirtti. Bk.Ezkâr, s.58I. Bennâ hadisin Hz.
Ebû Bekir, Hz. Aİİ, Zeyd b. Sabit. Haris b. Hişâm b.
el-Muğîre ve Ebû Hüreyre'den (RadıyaUahü anhüm) şahidinin
olduğunu, İbn Abdilber'in sahih saydığını ifade
etti. Suyûtî de bu sahicileri gösterip, sahih olduğunu remzetti. Bk.8241.
hadis. Ebû Hüreyre'den (RadıyaUahü anh) şahidi İçin bk.İbn
Asâkir, Tâıihu Dtmask, VII/41; 41/426; 56/306. Haris b. Hişâm b.
el-Muğîre'den (RadıyaUahü anh) şahidi için bk.îbn Asâkir, 64/48.
Şuayb b. Hâlid el-Becelî Hz.HüseyirTe yetişip yetişmediği
ihtilaflıdır. İbn Hacer bu zat hakkında "bir beis
yoktur' derken {Bk.Takrîb, Trc.no:2799); Zehebî, "sadûk"
olduğunu belirtir. Bk.Kâşif, Trc.no:2287. " Sened: sijüJi J- 'J*
^ J J^- 'J* ^y J- o-ti 'J, J^-'J^ '•£* ^- 'sj;i o1 ur-y ^'J^~ Zayıf:
Müsned, V/199, H.no:21631. Buhârî, Künâ, s.63, Trc.no:558 (mürsel olarak);
Taherânî, Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, I/İ38, H.no:221. Ebû Nuaym,
Hılyetü'l-evliyâ, 1/226: Suyûtî, hadisi zikrettikten sonra hasen
işareti koymuştur. Bk. el-Câmiu's-sağîr, H.no:I90. Heysemî,
hadisin senedinde bulunan EbüM-Azrâ'nın mechûl olduğunu belirtti. Bk.
Mecma', 1/31: X/217: Zehebî ve İbn Hacer de mechûl olduğunu
belirtenlerdendir. Bk. Zehebî, Mîzân, VII/399, Trc.no:10423; MuğnL 11/798,
Trc.no:7610; İbn Hacer, Lisân, VI1/81. Trc.no:798; İbnü'1-Esîr bu
hadisin mevkuf ( Ebu'd-Derdâ'nın -RadıyaUahü anh- sözü) olduğunu
söyledi. Bk.Nihâye, 1/278. Zehebî, Ebü'l-Azrâ'nm Ebu'd-Derdâ'dan değil,
Ümmü'd-Derdâ'dan duyduğunu ifâde etti. Bk.el-Muktenâ fî serdi'l-künâ,
1/395, Trc.no:4164. Gerçekten de Ebû Nuaym'in
senedinde: "Ebü'1-Azrâ -
Ümmü'd-Derdâ - Ebu'd-Derdâ" şeklinde bir sened
îman ve İslâm
Rasûlullah
(Sallat/aha aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu: "Allah'a tazim/hürmet
edin ki sizi affetsin."
ŞRâvilerden
biri olan İbn Sevban bunu; '(A"ah'a) teslim olun!' şeklinde
açıkladı.212
AÇIKLAMA
İslâm ve
imanın bazı önemli alâmetleri/işaretleri vardır ki
rivayetlerde bunlar şöyle sıralanmıştır:
1-Allah ve Rasûlüne
iman etmek,
2-Dosdoğru
olmak,
3-Ditine sahip
olmak,
4-Dili ve kalbiyle
kulluk,
5-K.omşuya
iyilik yapmak,
6-Fakirlere infak,
7-Allah için sevmek
ve Allah için kızmak,
8-Dili Allah'ı
zikretmede kullanmak,
9-Kendisi için
istediğini başkası için de İstemek,
10-İyilik
yaptığında sevinmek ve günah işlediğinde üzülmek,
31-Yabancı bir
kadınla yalnız kalmamak,
12-Elinden ve
dilinden başkasının emin olması,
13-Namazda
kıyamı uzatmak,
14-Fedâkârca
savaşmak,
15-Allah'ın
hoşlanmadığı şeylerden hicret etmek/uzaklaşmak,
16-Kendisini
ilgilendirmeyen şeylerle uğraşmamak,
17-Allah'a
tâzim/hürmet etmek,
18-AUah'a teslim
olmak.
*
İslâm'ın İzzet ve Hoşgörüsü
Allah Teâlâ
buyurdu:
vardır. Bu da
senedde inkıtânm bulunduğuna işarettir. Fakat senedde sahabeden
birinin bilinmemesi veya sahabe mürseli senede zarar vermez.
212
Bazı
rivayetlerde: "Yâ ze'I-celâlî
ve'i-ikram, diyerek Allah'a yalvarırı ki sizi
bağışlasın!" olarak geçmektedir. Bk.Ahmed, Müsned
İV/177; Tirmizî, Deavât91
120_______________________________________________îman
ve İslâm
"O (Allah),
müşrikler hoşlanmasa da (kendi) dinini bütün dinlere üstün
kılmak için Rasûlünü hidayet ve Hak din ile gönderendir." (Tevbe
9/33)213
Allah Teâlâ
buyurdu:
"Öyleyse sen
yüzünü/özünü, tevhîd inancında olarak214 Allah'ın insanları
yarattığı fıtrata uygun dîne döndür. Allah'ın
yarattığı sistemde değişiklik olmaz. İşte
bu, sağlam/canlı dindir, ancak insanların çoğu bunu
bilmiyor." (Rûm, 30/30)
Allah Teâlâ
buyurdu:
"... Allah
sizin için kolaylık diler, zorluk dilemez..." (Bakara, 2/185)
43/85-İbn
Abbas'tail (Radıyallahüanhümâ)\
215
Son din İslâm, diğer dinlere galip gelecek ve
yeryüzünde tek doğru olarak kabul edilecektir.
"Bütün dinlerden
üstün kılmak üzere, Peygamber'ini hidayet ve hak
din ile gönderen O'dur. Şahit
olarak Allah yeter" (Fetih, 48/28) 214 Yani Hanîf olarak..:
Hasen: Müsned,
1/236, H.no:2107, Ma'mer b. Râşid, XI/194, XI/292; Abdurrezzâk, Musannef
1/74-75, H.no:238-243; Buhârî, el-Edebü 't-miifred, s.108, H.no:287: İbn
Ebî Âsim, Ziihd, 1/289, 310; Abd b. Humeyd, 1/199, H.no:569; Taberânî,
el-Mu'cemü'l-kebîr, XI/127, H.no:11572; Beyhakî, Şuabü 'l-îmân, 111/30,
H.no:2791; Heysemî senedinde müdellis olan İbn
îman ve
İslâm______________
____________■___________121
RasÛlullah'a
(Sallallahü aleyhi ve sellemj SOrUİdu:
'Allah'ın en
Sevdiği din hangisidir?' Ramh\\\&h (Sallallahü aleyhi ve sellem)
dedi ki:
"Hoşgörülü
Hanîf (tevhîd) dinidir."
AÇIKLAMA
Hanîf, tevhîd
inancında olan din ya da Müslüman anlamındadır.216
Kelimenin
anlamı ile ilgili Buharı rivayetinde:
Zeyd b. Amr
Şam bölgesinde karşılaştığı bir Yahudi
âlimle olan konuşmasında ona sordu:
"Hanîf dini ne
demektir?" Yahudi âlim :
'O, İbrahim
Peygamberin dinidir ki kendisi hiçbir zaman Yahudi ve Hristiyan olmadı. O
ancak Allah'a ibâdet ederdi' dedi.
Sonra bir Hristiyan
âlimle karşılaştı ve ona da aynı soruyu sordu. Bu âlim
de Yahudi âlimin cevabının aynısını
tekrarladı.2I7
Allah katında
en faziletli din, Hanîf dinidir ki bu da Hz. İbrahim'den beri gelen tevhîd
inancıdır. Hanîf kelimesi; meyletmek, dönmek ve kolaylık
mânâsına gelir. İbrahim Peygambere Hanîf dendi, çünkü o,
batıldan hakka meyletmiş ve kolaylık dinini getirmiştir.218
Hanîf kelimesinin
zıttı cem/olup haktan batıla dönmek mânâsına gelir.21
Hanîf dininin
kolaylığı, fıtrata uygun olmasından
kaynaklanmaktadır.220
Hanîf dininde
müsbet muhalefet mânâsı bulunmaktadır. İnkarcılara
karşj çıkıp zalimlere karşı olmak, mücâdele etmek ve
putları devirmek İbrahim Peygamberin bilinen Sünnet'i
(tavrı)dır. Hanîf dininde tevhîd inancının hakim
kılınması yanında, putların ve zalimlerin yıkılması
da bulunmaktadır. Peygamberimizde de bu Sünnet'i (tavrı) görüyoruz.
îshâk'ın
bulunduğunu, semâmın da açıklanmadığını
belirtti. Bk. Mecma\ 1/60; Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anlı)
şahidi içîn bk.Buhârî, îmân, 29; Kudâî, Müsnedü'ş-şihâb, H/104,
H.ııo:976. İbn Hacer, Buhârî'nİn burada (Sahih, îmân, 29)
muallak olarak rivayet ettiğini ancak el-Edebü'l-müfred'dz ve Ahmed b.
HanbeFin müsnedinde mevsûl olarak rivayet edildiğini ve bu hadisin
isnadının hasen olduğunu ifâde etti. Bk. Fethu'l-Bârî, 1/126.
Râzî,
Muhtâru'ssıhâh, 159
Buhârî,
Menakıbu'l-ensâr, 24
Zemahşerî,
Keşşaf, 1/193 219 Râğıb el-Isfahânî, Müfredat., 190
220
İbn Hacer,
Fethu 'l-Bârî, 1/94; İbn Abdilber, Temhîd, XVIII/76
44/86-Ebû Urve'den
(Radıyaiiahu anh):m
Hz. Peygamber'!
bekliyorduk. (Birmüddet sonra,) taranmış saçlarından abdest ya
da gusülden kalan sular damladığı hâlde yanımıza
geldi. Namaz kıldıktan sonra, insanlar kendisine:
'Ey Allah'ın
Rasûlü! Şu şu konularda bir meşakkat/yasak var mı ?..' diye
sormaya başladılar.
RaSÛlullah
(Satlatlahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
"Hayır
yoktur... Ey İnsanlar, (Dikkat edin,) aziz ve celil olan Allah'ın
dininde kolaylık vardır, (meşakkat azdır.)" Bu sözünü
üç kere tekrarladı.
ŞRâvilerden
Yezîd bir keresinde de şöyle nakletti:
İnsanlar
şöyle demeye başladılar: <
'Ey Allah'ın
Rasûlü! Şu konuda ne deriz? Bu konuda ne deriz?'
45/87-Mikdâd b.
Esved'den (Radıyaiiahü anhy
Sened: ^4"
Hasen: Müsned,
V/69, H.no:20547; Ebû Ya'lâ, XII/274; H.no:6863; Ahmed eş-Şeybânî,
e!-Ahâdve'l-mesânî, 11/397, H.no:1190; Heysemî, hadisin senedinde bulunan
Ebu'n-Nadr Âsim b. Hilâl el-Basrî'nin, Ebû Hatim ve Ebû Dâvûd tarafından
sika, Nesâî ve diğerleri tarafından zayıf
sayıldığını açıkladı. Bk.Mecma', 1/61-62.
İbn Hacer, bu zat hakkında "flhi lîn" derken (Bk.Takrîb,
Trc.no:3081); Zehebî, İbn Maîn'in zayıf saydığını
nakleder. Bk.Kâşif, Trc.no:2522. Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh)
şahidi için bk.Buhârî, îmân, 29; Nesâî, îmân. 28, H.no:503l.
îman ve
İslâm
____________123
Rasûlullah'ın
(Saüaiiahü aleyhi ve sellem) şöyle dediğini ısıttım:
"İster kerpiçten yapılsın isterse deve kılından,
Allah yeryüzündeki her eve İslâm'ı hakim kılacaktır. Bu da,
ya yüce olan (dinin) izzeti/hakimiyeti veya hor olan (küfrün) boyun eğmesi
ile gerçekleşecektir, bundan sonra da Allah onları ya yüceltir ve
ehl-i İslâm'dan kılar, ya da boyun eğdirir ve İslâm'ın
hakimiyetine mâni olamazlar, benimserler."
46/88-Temim
ed-Dârî'den (Radıyallahü anh):'
Rasûlullah'ın
(Saiiaiiaha aleyhi ve sellem) şöyle dediğini işittim: "Gece
ve gündüzün ulaştığı
her yere bu tebliğ ulaşacak, ister kerpiçten yapılsın isterse
deve kılından, Aliah
her eve İslâm'ı hakim kılacaktır. Bu
da ya Allah'ın
aziz
kıldığı
İslâm'ın kabul edilmesi
veya Allah'ın hor gördüğü küfrün boyun eğmesi ile
gerçekleşecektir." Temîm ed-Dârî şunu ilâve etti:
Sened: ^ 'J pi. ^-^
Jti ^.ıi- ^ ^'^~ ?£-?■ J, jJ^iı ıî5J- Jj A J-Hasen:
Müsned, Vl/4. H.no:23704, Hakim, Müstedrek, IV/476. H.no:8324 (hasen); İbn
Mende, îmân, 11/981, H.no:1084; (hasen). Velîd b. Müslim: İbn Hacer, bu
zaî hakkında "tedlis ve tesviyesi çoktur" derken (Bk.Takrîb,
Trc.no:7456); Zehebî, '"an' bulunan (muan'an) rivayetlerinden
sakınılır" der. Bk.Kâşif, Trc.no:6094. Senedde tahdîs
sığası İle rivayet ettiği için herhangi bir problem
yoktur. Bir sonraki rivayet bu hadisin şahididir. Bk.46/88. 223
Sened: j& '£ '$* Jfe- J^ $. ^
J'İ&- &£- Jû »>ijı J &~
Sahih: Müsned,
IV/103, H.no:16894, Heysemî, hadisin râvîlerinin sahih ricali olduğunu
belirtti. Bk. Mecma': VI/14; VIIT/262; Hâkim, Müstedrek, IV/477, H.no:8326
(Hâkim sahih saydı, Zehebî de buna muvafakat etti); Taberânî,
el-Mu'cemü'l-kebîr, 11/58, H.no:1280; Beyhakî, es-Sünenü 'l-kübrâ, IX/181.
Bennâ senedinin ceyyid olduğunu söyledi. Bk.Bülûğu 7-emânî, 1/90. Bir
önceki hadis bu rivayetin şahididir. Bk.45/87
124
__________________________îman ve İslâm
'Ben bunu kendi
yakınlarımda bizzat gördüm, Müslüman olanlara hep hayır,
şeref ve izzet; kâfir olanlara da hep zillet, aşağılık
ve cizye ulaştı.'
47/89- Ebû
Bekre'den (Radıyaiiahü anhy}24 Hz. Peygamber'in (SaUaiiahu aleyhi w
seiiem) şöyle dediğini işittim: "Allah bu
dini, (İslâm'dan) nasîbleri
olmayan kişilerle de
aziz kılacak (destekleyecektir)."
NOT: Bu hadisi daha
sonraki rivayet (48/90) açıklamaktadır.
Sened: J~-*^< j-
jt^Lİ ,/ .ilii-j ■hy J> 'j^- ö* ^>4 <1£- J- îtti- ^X^-
Jıi ji^ 'J, J)ı Â^i £^=-Sahih: Müsned, V/45, H.no:20333; Abdurrezzâk.
Musannef, V/270, H.no:9573; Heysemî, hadisin râvîlerinin sika olduğunu belirtti.
Bk. Mecma': V/302. Enes'ten (Radıyaiiahü anh) şahidi için bk.
Taberânî, el-Mu'cemü's-sağîr, T/97, H.no:132; Makdisî, Muhtara, V/231,
H,no:1863. Bir sonraki Ebû Hüreyre {Radıyaiiahü anh) hadisi de bunu
desteklemektedir. Bk.48/90.
48/90- Ebû
Hüreyre'den (Radıyaiiahü anh):223
Hayber
savaşında Rasûiuf lah (Saitaiiaha aleyhi ve seikm) ile birlikteydik
ve Müslüman olduğunu söyleyen bir kişi için:
"Bu,
cehennemliktir" dedi.
Savaş
başladığında o kişi çok şiddetli
savaştı ve bir yara aldı. Daha sonra Rasûlullah'a (SaiiaUahü
aleyhi ve seiiem) denildi ki:
'Ey Allah'ın
Rasûlü! Senin cehennemlik dediğin kişi bu gün çok şiddetli
savaştı ve öldü.'
Peygamberimiz yine
dedi ki:
"O cehenneme
(gitti)."
Sened:
Sahih: Müsned,
11/309, H.no:8076-8077; Buharı, Cihâd, i 82; Meğâzî, 39; Kader, 5;
Müslim, imân, 178; Dârimî, Siyer, 74, H.no:2520; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/180,
H.no:299; Ebû Avâne, 1/51-52, H.no:İ33; Taberânî, el-Mu'cemü's-sağîr,
1/210, H.no:336; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, VIII/197; İbn Mende.,
1/317-318, H.no:163; 11/662, H.no:643; Mervezî, ÎI/619, H.no:665. Heysemî,
Taberânî tarafından ICa'b b. Mâlik'ten (Radıyaiiahü anh) rivayet
edilen bir şahidinin olduğunu belirtti. Bk. Mecma': V/302.
Ayrıca cihâd bahsinde tekrar edilecektir. Bk. 81/123. hadisin tahrici.
îman ve İslâm
Bazı
kişiler bu olay üzerine neredeyse şüpheye düşeceklerdi ki birisi
(geldi ve):
'O kişi savaşta ölmedi,
yaralanmıştı ve
sabredemedi, kendisini
Öldürdü,' diye
haber verdi.
Bu olay
Rasûlullah'a (Saliaiiahü aleyhi ve sellem)
iletilince (ki verdiği
haberin
doğruluğu anlaşılmış oldu) şöyle dedi:
"Allahü Ekber!
Şehadet ederim ki
ben Allah'ın kulu
ve
peygamberiyim."
Daha sonra Bilal'e
(Radıyaliahü anh) insanları toplamasını emretti ve
şöyle
konuştu:
"Cennete,
ancak Müslüman olan girecektir. İzzet ve celâl sahibi
olan Allah bu
dini, isyankâr bir kişiyle de destekler/kuvvetlendirir."
§(Ebû Hüreyre'den
(Radiyaiiahu anh) bir başka yolla;) Hayber savaşında Rasûlullah
(Saitaliahü aleyhi ve sellem) ile birlikteydik ve Müslüman olduğunu
söyleyen bir
kişi İçin:
"Bu,
cehennemliktir" dedi. (Hadisin mânâ olarak aynısı zikredildi,
ancak şu ilâve nakledildi;) Bu olay Müslümanları üzmüştü,
Rasûlullah'a
gelerek haber
verdiler:
'Ey Allah'ın
Rasûlü! Allah senin sözünü doğruladı, o kişi intihar
etti, canına
kıydı.'
AÇIKLAMA
Akâidde genel kural
her insanın yaşadığı düşünce/din ile ölmesidir.
Bu gibi rivayetler ise uç noktaları göstermekte, bir Müslümanm sürekli
Allah için yaşaması ve ibâdet etmesi zorunluluğunu anlatmaktadır.
Müslümanm diğer insanlardan farkı da budur. Riya (gösteriş) en
tehlikeli hastalıktır, bu konuda dikkatli davranılması ve
insanın kendisini sürekli sorgulaması tavsiye edilmektedir.
İslâm, tevhîd
ve hoşgörü dinidir, yeryüzünün her bölgesine bu davet
ulaşacaktır. İslâm'dan nasibi oimayan bazı kişiler de
tebliğ ve cihada katılacak, Allah onlarla da bu dini
destekliyecektir. Bu noktada her Müslüman kendisini sorgulamalı ve
hatalı davranışlarını düzeltmelidir. Zira insan
nasıl yaşarsa öyle ölür.
* Müşriklerin
İslâm'a davet edilmesi ve kalplerinin isındmlması
îman ve
İslâm
127
Allah Teâlâ
buyurdu:
'Eğer
müşriklerden biri senden emân isterse, ona emân ver ki Allah'ın
kelâmını duymuş olsun, sonra onu güvenlik içinde olacağı
yere ulaştır. Bu imkân onlara, (vahyi) bilmeyen bir toplum
oldukları için verilmektedir.' (Tevbe9/6)
Allah Teâlâ
buyurdu:
'De ki: Rabbim
gerçekten beni doğru yola iletti ki o İbrahim'in tevhîd inancı
olan sağlam dindir ve o (İbrahim) hiçbir zaman müşriklerden
olmadı.' (En'âm 6/161)
(İslâm 'a
davette Hz. Peygamber en güzel/doğru örnektir. Onun
başarılı davet hayatı ile kısa sürede İslâm yüz
binlere ulaştı ve bir dünya dini hâline geldi.
Aşağıdaki rivayetlerde onun başarısını
yansıtan bazı olaylar nakledilmiştir.)
49/91-Enes b.
Mâlik'ten (Radıyaliahü anh):226
Bir kişi Hz.
Peygamber'in (SaiMiahü aleyhi ve sellem) yanma gelir ve kendisine verilen
dünyalık bir şey sebebiyle Müslüman olurdu. Daha sonra
Rasûlullalı'm yanından, İslâm kendisi için daha sevimli, dünya
ve içindekilerden daha aziz olarak ayrılırdı.
226 o ,
sened: Sahih: M
Bk.Sefârînî,
Şerhu sülâsiyyâti Müsnedfl-imâm Ahmed, H/27, H.no:142. Câbir'den
(Radıyaliahü anh) manen şahidi için bk. Müslim, Fezâil, 56. (Bir
sonraki hadis bu rivayetin Şahididir. Bk.50/92)
Sahih: Müsned,
III/107, H.no:11989; Hadis, Ahmed b. HanbeFin sülâsiyyâttmdandır.
Bk.Sefârînî, Şerhu sülâsiyyâti Müsnedfl-imâm Ahmed, H/27, H.no:142.
Câbir'den (Rdli
l Fâil 56
50/92- Enes b.
Mâlik'ten (Radıyaüahü anh):lLI
Rasûlullah
(Saiiaiiaha aleyhi ve seikm) İslâm'ın hatırına
(insanların) isteklerini yerine getirirdi. Kendisine bir kişi geldi
ve bazı şeyler istedi. Peygamberimiz ona, iki dağın
arasında duran zekâtlık koyunlardan birçoğunun verilmesini
emretti. Adam kabilesine dönünce şöyle dedi:
'Ey kavmim,
Müslüman olun\ Gerçekten Muhammed (Sallaiiahü aleyhi ve aellem) fakirlikten
korkmadan dağıtıyor.''
AÇIKLAMA
Bazı
insanların kendi fikirlerini yaymak ve o düşünceleri başkalarıyla
paylaşmak isteklerini görürüz. Bu kişilerin gayesi menfaat elde etmek
olabilir. Bu da; başkanlık, kadın elde etmek ya da çok para
kazanmak şeklinde dışa yansır. Peygamberler ise
yaşadıkları sürece; tevazu, cömertlik, sabır, sadece
Allah'a kulluk ve başkalarını kendisine tercih etmek gibi zor
bir imtihan ile kendilerini kabul ettirirler. Onların en büyük mucizesi;
sürekli doğruluk ve takva (yani sorumluluk) bilinci
taşımaktır. Rasûlullah'in hayatında bunun sayısız
örnekleri görülür:
* Kureyşliler kendisine (putlara dönmesi
ve tevhîd inancını terk etmesi için) başkanlık, kadm ve çok
para teklif etmişlerdi, ancak o bunu kabul etmedi.
* Dönemindeki devlet başkanları
saraylarda ve köşklerde yaşarken; ipek, atlas, altın ve
gümüş içinde yüzerken, O hep mütevazı bir hayatı tercih
etmişti; kerpiç bir evde
yaşıyor, bazen kumlar,
bazen de hasır üzerinde oturuyor ve yatıyordu, elbisesi
yamalıydı ve aç kaldığı günler oluyordu. Kısacası
O, elinde güç/iktidar olduğu hâlde halkı gibi yaşıyor ve
ganimetten hissesine düşen mallan da hemen dağıtıyordu, O
dünyanın en mükemmel insanıydı.
Yunus ne güzel
söyler:
'Adı güzel,
kendi güzel Muhammed.''
Sahih : Mü'sned,
111/107-108, H.ııo: 11990, Müslim, Fezâil, 57-58. Bennâ senedinin
ceyyid olduğunu söyledi. Bk.Bulûğu'l-emânî, 1/92. (Bir önceki hadis
bu rivayetin şahididir. Bk.49/91)
51/93-Enes b.
Mâlik'ten (Radıyaiîahüanh):228
Rasûlullah
(Saiiaiiahn aleyhi ve seiiem) bîr kişiye:
"Müslüman
ol!" dedi.
Oda:
'Bunu nefsim
istemiyor/ağır geliyor' deyince şöyle buyurdu:
"Nefsin
istemese de, Müslüman ol!"
52/94-Nasr b. Âsim,
kabilesindeki bir sahabîden (Radıyaüahü anh) nakleder:229
Kendisi Hz.
Peygamber'e (Sallaiiahü aleyhi ve sellem) geldi, iki vakit
dışında namaz kılmamak üzere Müslüman oldu. Hz. Peygamber
de bunu kabul etti.
NOT : Bu rivayet
ile ilgili ihtimaller:
228
»ened:
Sahih : Müsned,
111/109, H.no: 12000, Benzer rivayeti için bk.III/181, H.no:12803; Makdisî,
Muhtara, VI/32-33, H.no:1989 (sahîh), 1991 (sahîh). Ebû Ya'lâ, VI/471,
H.no:3879; Ahmed eş-Şeybânî, 111/386, H.no:1801,1802; Suyûtî, hadisi
zikrettikten sonra sahîh işareti koymuştur. Ek-e!-Câmiu's-sağîr,
H.no:1026. Hadis Ahmed b. Hanbel'in sülâsiyyâttındandır. Bk.
Sefârînî, Şerhu sülâsiyyâti Müsnedi'l-îmâm Ahmed, 11/329, H.no:209. Heysemî,
râvîierinin sahih ricali olduğunu söyledi. Bk.Mecma', V/305.
229 c , a
, / -
229 c .
, . , /
sened: sjıs i îjli isli-
■ ü*
Sahih : Müsned,
V/24-25, H.no:20165; Benzer rivayet için bk.V/363, H.no:22974.
Ahmedeş-Şeybânî, 11/195, H.no:941. Muâviye el-Leysî
başlığı altında bu hadise yer veren Ahmed
eş-s>eybânî buradaki müphem sahâbînin bu zât olduğunu ve bu
şahsı tercih ettiğini göstermektedir. Bununla birlikte
senedindeki sahâbînin bilinmemesi hadisin sıhhati açısından
zararlı değildir. Bennâ senedinin ceyyid olduğunu söyledi.
Bk.Bülûğu'î-emânL 1/92. Nasr b. Asım tabiînin sikalarından
biridir. Hârici görüşlerinden vazgeçmiştir.
130_______________________________________________îman
ve İslâm
1-îlk dönemlerde,
insanların kalbinin ısınması için böyle bir izin
verilmiş olabilir, ancak sonraki dönemlerde bunun benzerine rastlanmamakta
ve insanlara beş vakit namaz emred i İm ektedir.
2-İki vakti
özellikle kılmak/devam etmek üzere söz alınmış olabilir;
sabah ve ikindi namazı gibi.230
3-Râvinin
unuttuğu bir kelime veya cümle olabilir, diğer rivayetlere
aykırı olduğu için tevakkuf edilmeli ve
anlaşılacağı zamana kadar bu şekilde
bırakılmalıdır.
53/95-Temîm
ed-Dârî'den (Radıyaliahü anh):
231
230 Bk. Müsned trc.
H.No. 57/927, 58/928 Sened: ^jüiı &-*$ ^^1. Ju ._-**•> ^j *Iiı
-m- js _hj Hasen : Müsned, IV/103; H.no: 16885. Benzer rivayet için bk. IV/102,
H.no:16882, IV/103, II.no: 16890; Buharı,
Ferâiz, 22 (Buhârî, bu hadise bab başlığında yer
vermiş ve hadisin sıhhati hakkında âlimlerin ihtilaf
ettiğini beyan etmiştir. Hâkim, Müstedrek, 11/239, H.no:2869;
Tirmizî, Ferâiz, 20. H.no:2112 (Tirmizî, Süneninde bu hadise yer verdikten
sonra Abdullah b. Mevheb'e, Abdulah b. Vehb de denildiğini, bazı
musanniflerin bu râvî ile Temîm ed-Dârî (Radıyaliahü anh) arasına
Kabîsa b. Züeyb'i kattıklarını, bunun doğru
olmadığını açıkladı. Bir kısım
ulemânın bu hadis ile amel ettiğini, ancak kendisine göre bu hadisin
senedinin muttasıl olmadığını yani zayıf kabul
ettiğini ifâde etti. Ayrıca îmam Şafiî'nin de sözü olduğuna
işaret ederek, bazı âlimlerin "bu kimsenin mirasının
devlet hazinesine kalacağı," görüşünde olduğunu
söyledi.) Dârimi, Ferâiz, 34, H.no:3037; Ebû Dâvûd, Ferâiz, 13, H.no: 2918
(Hattabî, hadisin bizzat Ahmed b. Hanbel tarafından, râvîsi Abdulaziz'in
hafızasının zayıflığı sebebiyle zayıf
kabul edildiğini belirtti); İbn Hacer ise bu râvînin sadûk
olduğunu ancak bazen hata yaptığını; (Osman b.) Abdullah
b. Mevheb'in ise sika olduğunu söyledi. BLTakrîb, s.358,'385, Trc.no:4113,
4491. Nesâl, es-Sünenü'l-kübrâ, ÎV/88, H.no:64ll; İbn Mâce, Ferâiz,
İ8, H.no::2752; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, X/296-297, H.no:21244-21252;
Dârekutnî, Sünen, İV/181, H.no:31-33; Ebû Ya'lâ, XIII/I02-103, H.no:7165;
İbn Ebî Şeybe, Vl/295, H.no:31576; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr,
H/56, 57, H.no:!272-1274; Saîd b. Mansûr, Sünen, 1/99, H.no:203; Saydâvî,
Mu'cemü'ş-şuyûh, 1/75. Temim ed-Dârî'den (Radıyaliahü anh) bir
başka rivayet:
ajj ja j=-l y>
jjjj ; JLİ» tŞjy^ ^fiji .^j'j
Bk,Abdürrezzâk,
VI/20. H.no:9872; lX/39. Ebû Ümâmc'den (Radıyaliahü anh) de benzer bir
rivayet vardır: Bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VIII/189, H.no;7781;
Heysemî bu rivayette Muâviye b. Yahya es-Sadefi'nin olduğunu, bu
zâtın ise zayıf olduğunu ifade etti. Bk. Mecma'. V/334.
Râşid b. Sa'd'dan da benzeri nakledilmiştir. Bk.Saîd b. Mansûr,
Sünen, 1/99, H.no:201
îman ve
İslâm
2,31
'Ey Allah'ın
Rasûlü! Kitap ehlinden (Bir rivayette: kâfirlerden) biri Müslümanlardan birisi
aracılığıyla İslâm'ı kabul ederse, bu konudaki
Sünnet (âdet) nedir?' diye sordum. O (Sailaiiahn aleyhi ve selkm) da buyurdu
ki:
"(Hidayetine
sebep olan kişi) hayatında ve ölümünde ona en yakın
insan/akraba kabul edilir."
* Ehl-i Kitaptan
Müslüman Olanlara İki Kat Ecir
Allah Teâlâ
buyurdu:
'Ey Ehl-i kitap!
Biz, birtakım yüzleri tersine çevirmeden ya da (Yahudilerden) Cumartesi
ashabını lanetlediğimiz gibi bazı kişileri
lanetlemeden önce, yanınızdaki (Kitabı)
doğrulayıcı olarak indirdiğimiz (Kur'ân'a) iman edin!
(Unutmayın,) Allah'ın emri mutlaka
yerine getirilir' (Nisa4/47)
tu: .ir.
Allah Teâlâ
buyurdu:
'Bundan önce
kendilerine Kitap gönderdiğimiz kişilerden bu (Kur'ân'a) iman edenler
(bulunmaktadır).
Onlara (Kur'ân)
okunduğunda, 'Biz buna iman ettik, Rabbimizden gelen bir gerçektir.
Şüphesiz biz bundan önce de Müslümanlardandık/ derler.
İşte
onlara sabrettikleri için iki kat232 ecir verilir, kendileri kötülüğü
iyilikle uzaklaştırırlar/silerler ve verdiğimiz
rızıktan infak ederler.' (Kasas28/52-54)
232
'iki kere ecir
verilir' anlamına da gelebilir.
54/96-Ebû Ümâme'den
(RadıyaUaha anhy.233
Mekke'nin fethi
günü Rasülullah'm (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) bineğinin yanında
duruyordum. Çok önemli şeylerden behsetti. Bunlardan biri de:
"İki Kitap ehlinden234 kim
Müslüman olursa ona
iki kat235 ecir
vardır,
bizimle aynı haklara ve görevlere sahip olur. Müşriklerden kim
Müslüman olursa ona da (büyük) ecir vardır, bizimle aynı hak ve
görevlere sahip olur."
AÇIKLAMA
Önceki Peygamber ve
Kitaplara inanmaları yanında, yeni Peygamber Hz. Muhammed'e
(Saiialhhu aleyhi ve sellem) ve Kur'ân'a iman etmeleri nedeniyle olsa gerek
Ehl-i kitaptan Müslüman olan kişilere iki kat ecir verilmektedir.
Ayrıca
Hasen: Müsned,
V/259, H.no:22135; Tabcrânî, el-Mu'cemü'J-kebîr, VIII/190, H.no:7786; Heysemî,
hadisin senedinde Kasım b. Abdurrahman (Ebû Abdurrahman)
cd-Dimaşkî'nin bulunduğunu bu zatın Ahmed b. Hanbel ve
diğer âîimlerce zayıf sayıldığını zikretti.
Bk. Mecma\ 1/93. Ukaylî, Duafâ, 111/476, Trc.no:1533; Bulıârî, bu zât
hakkında "İbn Abdurrahmân eş-Şâmî diye bilinir.
Abdurrahman b. Hâlid b. Yezîd el-Emevî'nin âzadhğıdır. Ebû
Ümâme'den (Radıyallahü anlı) hadis rivayet etmiştir. İstanbul
muhasarasına katıldığı zaman, başkaları her
gün ikişer ekmek yerken, o birini tasadduk etmiş, diğeri ile de
oruç tutup iftar etmiştir. Dımaşk fakihlerindendİr.
Kırk kadar muhacir (bir rivayette Bedife katılan) sahâbîyi görme
şerefine ulaştı" şeklinde olumlu bilgiler verdi.
Bk.et-Târîhu'l-kebîr, VII/159, Trc.no:712; Iclî ise, tabiinden olan bu râvînin
sika olduğunu, kuvvetli olmamakla birlikte hadisinin
yazılabileceğini belirtti. Bk.Ma'rifem's-sikât, 11/212, Trc.no:1505;
Hcysemî'nin iddia ettiği Ahmed b. Hanbel'in tenkidi, sadece A1İ b.
Yezîd'in, Kasım Ebû Abdurrahman'dan nakilleridir. İbn
Hıbbâıı bu zâtı mu'dal ve maklûb rivayet ile suçiar.
İbn Main, Cüzcânî ve Tirmizî İse sika olarak addederler. Bk.Zehebî,
Mîzân, V/453, Trc.no:6823; Ayrıca senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır.
Her nedense Heysemî, burada onun ismini zikretmedi. Hâlbuki daha önceki
hadislerin tahricinde de zikrettiğimiz gibi, İbn Lehîa'nın
bulunduğuna işaret ederdi. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için
bk.22/64.hadis.
234 Yahudi ve Hristiyanlardan
235 Ya da 'tki kere
ecir verilir'
îman ve
İslâm ..
^-,
onların yeni
Peygamber'e iman etmeierindeki zorluktan dolayı da iki kat/kere ecir verilmiş olabilir.
İki kat ecir
teşviki ile Ehl-i kitaptan olan kişiler îmâna davet edilmekte ve
kendilerine mora! verilmektedir.
Peygamberimiz
Bizans imparatoru Hırakliyus'a yazdığı mektubda da iki kat
ecir hatırlatıyor.
Rahman ve Rahîm
olan Allah adıyla,
Allah'ın kulu
ve Rasûlü Muhammed'den Roma İmparatoru Hırakliyus'a:
Selâm, hidâyete
tâbi olanlara!
Ben seni İsiâm
çağrısına davet ediyorum, Müslüman ol ve kurtul, Allah sana iki
kat ecir versin! Eğer reddedersen çiftçi halkının günahı
boynunadır.
Ey Kitap ehli!
Aramızda ortak olan şu söyleme gelin: Allah'tan başkasına
kulluk yapmayalım, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve
Allah'ı bırakıp da birbirimizi rabler edinmeyelim! Eğer kabul etmezlerse, şöyle
deyin:
Biz
Müslümanları?, buna şahid olun! 236
Buhân,
Bed'ü'1-vahy, 6
55/97-Ebû Mûsâ
el-Eş'arî'den (Radıyailaha anhy.237
Rasûlullah
(Saiiaiiaha aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
"Kimin bir
cariyesi olur, o cariyeye faydalı şeyler öğretir, güzel bir
ahlâk eğitimi verir, azad eder ve onunla da evlenirse kendisine iki kat
ecir vardır. Bir köle Allah'a ve efendisine karşı görevlerini
yerine getirir, yine bir Ehl-i kitap da İsa ve Muhammed'in getirdiği
mesaja iman ederse ona da iki kat ecir vardır."
* İslâm,
Cahiliyede İşlenen Günahları Siler
237 Sened: ıv ^f "^ ^ÜJ' j* Uj^ £^ 'J*
&£■ ^ J^-'Ja j> &&■
Sahih: Müsned,
IV/395, H.no:19424. Benzer rivayet için bk. IV/398, H.no:19456, IV/402,
H.no:19492; IV/408, H.no:I9546; IV/414, H.no: 19600; IV/415, H.no:196I5.
Buharı, İlim, 31, Itk, 14, 16, 17, Cihâd, 145, 143, Enbiyâ, 48,
Nikah, 12, el-Edebül-müfved, s.80, H.no:203; Müslim, îmân, 241; Eymân, 45;
Tirmizî, Nikah, 25, H.no:1116 (hascn-sahih); Tirnıizî'nİn rivayetinde
iki ecir verilenlerin üç sınıftan ibaret olduğu, üçüncü
sınıfın ise "daha önce Ehl-i kitaptan olup, Müslüman
olanlar" dır. Çünkü bunların önceden kendi kitaplarına
inandığı, daha sonra da Kur'ân'a inandığı ifade
edilmiştir. Nesâî, Nikah, 65, H.no:3342; es-Sünenü'i-kübrâ, III/312,
H.no:5502; Ebû Dâvûd, Nikah, 5, H.no:2054; İbn Mâce, Nikah, 42, H.no:
1956; Dârimî, Nikah, 46. H.no:2250; Bu iki eserde üçüncü sınıf
"daha önce Ehl-i kitaptan olup, Müslüman olanlar" olduğu, çünkü
bunların önceden kendi peygamberlerine inandığı, daha sonra
da Hz. Muhammed'e (Sallallahu aleyhi ve sellem) inandığı ifade
edilmiştir. Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, VII/128, H.no:13517; VIII/1I;
Şuabü'1-îmân, VI/385, H.no:8608; İbn Ebî Şeybe, III/118;
H.no:12635; Abdurrezzâk, Musannef, VII/270, H.no:İ3İI2; Saîd b.
Mansûr, Sünen, 1/264, H.no:9I4; Ebû Yala, XI1I/23S, H.no:7256; Taberânî,
ei-Mu'cemü'l-kebîr, X/197; İbn Mende, 1/504-506, H.no:395-399; Bezzâr,
VIII/8, H.no:2977; Ebû Avâne, 1/96, H.no:302; 103, Humeydî, 11/339, H.no:768;
Rûyânî, 1/307, H.no:458. Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi
için bk. Müsned, 11/252, H.no:4722; ü/344, H.no:85I8; 11/354, H.no:980I;
11/448, H.no:9751; If/263,11/293,11/244,11/406,11/453, 11/464,11/485
56/98-Amr b. Âs'tan
(Radıyallahü anh):238
Allah kalbimi
îslâm'a yönlendirdiğinde, biat için Hz. Peygamber'in (Saiiaiiaha aleyhi ve
sellem) yanına gittim. Bana elini uzattı. O anda:
'Ey Allah'ın
Rasûlü! Önceki günahlarım affolmadıkça biat etmek istemiyorum' dedim.
Bunun üzerine
Rasûlullah bana şöyle dedi:
"Ey Amr,
bilmiyor musun, hicret önce işlenen tüm günahları siler.
Ey Amr, bilmiyor
musun, İslâm önce işlenen tüm günahları siler."
57/99-İbn
Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh):239
Rasûlullah'a (SaiMiahu
aleyhi ve sellem) bir kişi geldi ve dedi ki:
Sahih: Müsned,
IV/205, H.no: 17754; Benzer rivayet için bk. IV/204, H.no: 17740 (Buradaki
senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile ilgili geniş
bilgi için bk.22/64.hadis. Ayrıca senedindeki Kays b. Semiy (Bazı
nüshalarda "Şcfıy" olarak zikredilir, doğrusu
"Semiy'"dir.) b. el-Ezher bulunmaktadır. Bu zâtın
meşhur biri olmadığı ifade edilmektedir. Fakat,
Mısır fethine şahit olduğu malumdur. Buna göre ya
sahâbiden, ya da muhadramûndan biri olduğu ihtimâli hatıra gelir.
Nitekim İbn Hacer sahâbîleri derlediği eserinde bu zâta yer
vermiştir. Bk.lbn Hacer, İsâbe, V/535, Trc.no:7303; Ta'cüü'l-menfaa,
s.346, Trc.no:1894; Hüseynî, ikmâl, s.354, Trc.no:730), IV/198-I99, H.no:17705
(Bu rivayette uzunca bir hadisin sonunda zikredilmiştir ve hadisin
isnadı sahihtir. Habib b. Ebî Evs'in azadlığı Râşid
es-SakafPyi İbn Hıbbârı ^sika saymış, diğerleri
ise bu zât hakkında sükût etmişlerdir. Heysemî, hadisin l aberânî
tarafından da rivayet edildiğini ve her iki müellifin râvîlerinin
sika olduğunu belirtti. Bk.Mecma', IX/351); Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ,
IX/123; Deylemî Firdevs 1/118 H.no:400
öened: jji 'j. ^uı vs!^ ç_,ıii /\ &%.
Sahih: Müsned, 1/379, H.no:3596, Benzer rivayet için
bk.I/379-380, H.no:3604; 1/429, "•no:4086; Buharı, İstitâbe, 1;
Müslim, îmân, 190-191; İbn Mâce, Zühd
29 H no"4242• Mukaddime, 1, H.no:l; Ebû Ya'lâ, IX/50,
H.no:5113; DC/65, H.no-513l'
136_____________________ _________________ îman ve İslâm
'İslâm'ı
kabul ettikten sonra iyi işler yaparsam, cahiliye dönemindeki
günahlarım için yine sorguya çekilir miyim?' Rasûlullah buyurdu ki:
"İslâm'ı
kabul ettikten sonra iyi işler yaparsan cahiliye dönemindeki
günahların için sorguya çekilmeyeceksin, ama Müslüman olduktan sonra ister
önce ister daha sonra olsun, her yaptığından sorumlusun ."
58/100-Seleme b.
Yezîd el-Cu'fi'den (Radıyaihhüanh):240
Ben ve
kardeşim Rasûlullah'a (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) gittik ve dedik ki:
'Ey Allah'ın
Rasûlü! Annemiz Müleyke, akrabalarıyla ilişkilerini sürdürür,
misafirine ikramda bulunur ve şu şu güzel işleri de
yapardı, ancak cahiliye inancında öldü. Bu
yaptıklarının kendisine faydası olur mu?'
Rasûlullah:
"Hayır"
dedi.
Biz tekrar:
Sened: *îii j ^liı ^ û J\ J,
Sened:
Sahîh: Müsned.
III/478, H.no: 15866. Heysemî, râvîlerinin sahih ricali olduğunu belirtir.
Bk. Mecma': I/l 18-119, Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VII/39, 40,
H.no:6319-6320; Ncsâî, es-Sünenü 1-kübrâ, VI/507, H.no: 11649;
Ahmedeş-Şeybânî, IV/42I, H.no:2474. İbn Mes'ûd'dan
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Şâşî, 11/118, H.no:648.
Hadisin sadece ikinci kısmı İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü
anh) da nakledilir. Bk. Ebû Dâvûd, Sünnet, 17, H.no:4717; Taberânî,
el-Mu'cemü'l-kebîr, X/93, 138, H.no:10059, 10236; Heysemî, Mevârid, 1/164-165,
H.no:67; Bezzâr, V/42, 220, H.no:1605, 1825. Suyûtî hadisi zikrettikten sonra
hasen olduğuna işaret etmiş, Münâvî de bu görüşe
katıldığını, hatta hasenden daha fazla bir derecede
olduğunu belirtmiştir. Bk. Feyzu'l-kadîr, VI/480-481, H.no:9659.
Hadisin ikinci kısmı Âmir eş-Şa'bî'den mürsel olarak
nakledilmiştir. Bk. Heysemî, Mevârid, 1/164-165, H.no:67; Bezzâr, V/36,
H.no: 1596. İbrahim el-Huseynî hadisin sebebini şöyle anlatır:
Müleyke isimli bir kadının Cıffeli iki oğlu Müslüman
olduktan sonra Allah Rasûlü'nc (Sallallahü aleyhi ve sellem) elçi olarak
gelirler ve annelerinin (cahiliye döneminde) kendi kızını diri
diri toprağa gömdüğünü...anlatırlar. Bk.el-Beyan ve 't-ta 'rîf,
11/266.
îman ve İslâm
'Peki, bizim
cahiliye döneminde diri diri gömülüp öldürülen kız kardeşimiz vardı,
bu şekilde öldürülmesinin ona bir faydası olur mu?'
Rasûlullah
(Sallallahü aleyhi ve sellem):
"Diri diri
gömen de gömülen de cehennemdedir, ancak gömen kişi (daha sonra) İslâm'ı kabul ederse Allah onun
geçmiş günahlarını affeder."
AÇIKLAMA
Bu rivayette geçen
mev'ûde (diri diri görnülen)in cehennemlik olması konusundaki ihtimaller:
a- Bu konudaki
hadisler farklıdır ve diri diri gömülenlerin cennete gideceği de
nakledilmektedir. O hâlde bu rivayette zikredilen kız çocuğu,
bulûğ çağını geçmiş olabilir,
b- Bu rivayet
şaz (sahih rivayetlere aykırı) olabilir,
c-Ya da diğer
anlaşılmayan konularda olduğu gibi tevakkuf ederiz (yorum
yapmayız ) ve konuyu anlaşılabileceği zamana
bırakırız.
§Bu hadisin mânâca
benzeri Hz. Aişe'den {Radıyaiiahu anim) nakledildi:
Hz. Aişe
{Radıyallahü anhâ) Peygamberimiz'e:241
"Ey
Allah'ın Rasûlü! İbn Cüd'an cahiliye döneminde akrabalarıyla
ilişkilerini sürdürür ve fakirlere ikramda bulunurdu, bunun ona
faydası olur mu?" diye sorunca Hz. Peygamber (Sallallahü aleyhi ve
sellem) şöyle dedi:
"Hayır
olmaz, Ey Âişe! O bir gün olsun, ıRabbim, kıyamet günü
günahlarımı affet' demedi, (çünkü inancı yoktu.)"242
241 , ,
Müsned, VI/93,
H.no:24502; Müslim, imân, 365; Ebû Avâne, 1/100, H.no:240 Ayrıca bk.
Müsned trc. H. No. 61/103
îman ve İslâm
59/101-Adiy b.
Hâtim'den (Radıyatiahü anhy.243
RaSÛIullah'a
(SaUallahü aleyhi ve sellem):
'Babam,
akrabalarıyla ilişkilerini sürdürür ve şu şu güzel
işleri de yapardı, o bunlardan bir ecir alabilir mi,' diye
sormuştum. Şöyle dedi: "Baban aradığına
ulaştı, (yani dünyalığa/şöhrete...)"
60/102-Hakîm b.
Hizâm'dan (Radıyaiiahü anhy. "™
(Rasûlullah'a)
dedim ki:
'Ey Allah'ın
Rasûlü! Cahiliye döneminde yapılan azad etmek ve akrabalarla
ilişkileri devam ettirmek gibi iyi işlerin bir faydası olur mu?
Hz. Peygamber (Satlaiiaha aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Önceki
yaptığın iyi işler sebebiyle Müslüman oldun, (işte bu
en
önemli
faydasıdır..)"
NOT: İnsanlar
yaptıkları iyilikler sebebiyle İslâm'a yaklaşır ve
kötülükler sebebiyle İslâm'dan uzaklaşırlar.
Sahih: Müsned, IV/379,
H.ııo:I9281. Benzer rivayet için bk.IV/258, H.no:18178-18179;
İV/377,
H.no:19269; Heysemî, Mevârid, 1/165, H.no:68; Heysemî, râvîlerinin sika
olduğunu
belirtir. Bk.
Mecma': 1/119, Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XVII/104, H.no:250;
İbnü'1-Ca'd,
Müsned, 1/96,
H.no:561; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, VII/279; İkinci bölümün tahrici için
bk.
Ebû Dâvûd,
Et'ıme, 23, H.no:3784; Tirmizî, Siyer, 16, H.no:1565; İbn Mâce,
Cihad, 26,
H.no:2830'
244 Sened: fy J ij'J- 'j- U^ > %" ^ öC'J1 v-
&^~
Sahih: Müsned,
IH/402, H.no: 15255. Benzer rivayet için bk. 111/402, H.no: 15256; III/434,
H.no: 15512.
Ma'tner b. Râşid, X/453; Buhârî, Zekât, 24; Buyu', 100; Itk, 12; Edeb, 16;
el-
Edebü'l-müfred,
s.38, H.no:70; Müslim, îmân, 194-196; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/191-192,
H.no:318-321; Ebû
Avâne, M12, H.no:205; Beyhakî, es-Sünenü'l-hübrâ, IX/123, X/316,
H.no:21385; Taberânî,
el-Mu'cemü'l-kebîr, 111/191, H.no:3085-3089; İbn Mende,
1/500,
H.no:387
îman ve İslâm
* *Lâ ilahe
illallah (Allah'tan başka üâhyokturf hakimiyeti için
mücâdele
61/103-Amr b.
Abese'den
245
Yaşlı bir
kişi asasına dayanarak Hz. Peygamber'e geldi ve dedi ki: 'Ey Allah'ın Rasûlü!
Önceki hayatımda bazı
kandırma ve kötülüklerim
oldu, ben affolur muyum?'
Peygamberimiz
(SaUallahü aleyhi ve sellem) SOrdu:
"Allah'tan
başka ilâh olmadığına şehadet etmedin mi?"
'Bilâkis
şehadet ettim ve yine ederim ki sen Allah'ın Rasûlüsün.'
"O hâlde, önceki bütün kandırma ve kötülüklerin
affoldu."
Sened:
Sahih: Müsned,
IV/385, H.no: 19325 Bennâ senedinin ceyyid olduğunu belirtti.
Bk.Bülûğu 7-emânî, 1/96. Heysemî, ricalinin sika olduğunu ancak
Mekhûl'ün Amr b. Abese'den hadis işitip işitmediğinde şüphe
ettiğini söyledi. Ek.Mecma', 1/32.
62/104-Ebû
Hüreyre'den (Radtyaliahû anh):24<>
Hz. Peygamber
(SaUaStahü aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu: "İnsanlarla Lâ
ilahe illallah'ı kabul
edinceye kadar mücâdele etmekle emr
olundum. Eğer kabul
ederlerse (hukukî ceza
dışında)
Sahih: Miisned,
I/Il, H.no:67; Benzer rivayet için bk. 1/19, H.no:117, 1/35-36, H.no:239,
11/314. H.no:8148. 11/345. H.no:8525. H/377, H.no:8890, 11/423, H.no:9442;
11/475-476, H.no:10112-10113: H/482. H.no:10203. 11/502, H.no:10466; H/527,
H.no:10766; 11/528, H.no:10784; Hemmâm b. Münebbih, Sahîfe, H.no:50. Buhârî,
Zekât, 1; İstiîâbe, 3; İ'tisâm, 2; Cihâd, 102; Müslim, îmân, 32-34;
Îbnü'l-Cârûd, Müntekâ, s.258, H.no:1032; Ebû DâvÛd, Cihâd. 95, H.no:2640;
Tinnizî, îmân, 1, H.no:2606-2607 (hasen-sahîh); İbn Huzeyme, IV/8,
H.no:2248; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/115-117, H.no:113-116, 118; Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ. 111/92. H.no:4919; VII/4, H.no:12898-12899; VHI/19, 136,
196: IX/49, 182; $uabü% İmân.'v39, H.no:4; Dârekutnl 1/231, H.no:I; 11/89.
H.no:2-4; Mesaî. Cihâd, 1, H.no:3088, 3091, 3093; Tahnmü'd-dcm, 1,
H.no:3968-3976; es-Sünenü'l-kübrâ, 11/280-282. H.no: 3432-3440; III/4-6,
H.no:4298-4301, 4303; İbn Mâce, Mukaddime. 9, H.no:71: Fiten, 1,
H.no:3927; tshâkb. Râhûye, 1/294, H.no:272; 1/320. H.no:304
Mütevâtir bir
rivayet olan bu hadisin şâhidleri için bk.
a-Hz.Ebûbekir
(Radıyaiiahü anh): Bezzâr, 1/98, H.no:38
b-Câbir
(RadıyaUahü anh): Miisned, IH/300, H.no:14143; IH/332, H.no:14496; IH/339,
H.no:14585; 111/394, H.no:15179; Müslim, îmân, 35; Hâkim, Müstedrek, 11/568,
H.no:3926; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/116-117, H.no:117, 119; Tirmizî, Tefsir. 88/1,
H.no:3341 (hasen-sahîh); Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, VI/514, H.no: 11670;
İbn Mâce, Fİten, 1, H.no:3928; Beyhakî. Şuabü 'l-îmân, 1/39,
H.no:4; Ebû Ya lâ, IV/189, H.no:2282; Taberânî. el-Mu 'cenrii 'l-kebîr. H/183,
H.no: 1746;
c-Muâz b. Cebel
(RadıyaUahü anh): Miisned, V/245-246, H.no:22021: Dârekutnî, 1/232,
H.no:9; İbn Mâce., Mukaddime, 9, H.no:72; Bezzâr, VH/111-113, H.no:2669;
Taberânî, el-Mu 'cemü l-kebîr. XX/63 . H.no:l 15;
d-İbn Ömer
(Radıyallahü anhiimâ): Buhârî, İmân, 17; Müslim, îmân, 36; Ebû Nuaym,
Müstahrec, I/I17, H.no:120-12l; Beyhakî, es-Sünenü'l-kührâ, IH/92, Rno:4920;
HI/367, H.no:6293; Dârekutnl 1/232, H.no:7-8
e-İbn Abbas
(RadıyaUahü anhümâ): Taberânî, eî-Mu'cemü'l-kebîr, XI/200, H.no: 11487;
f-İbn Mes'ûd
(RadıyaUahü anh): Ahmed eş-Şeybânî, ÎV/71, H.no:2021
g-Cerîr
(RadıyaUahü anh): Taberânî, el-Mu 'cemü 'l-kebir, H/307, H.no:2276;
h-Sehl b. Sa'd
(RadıyaUahü o/i/iMmJ:Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VI/132, H.no:5746;
ı-Mâlik
el-Eşcaî (RadıyaUahü anh):Taberânî, ei-Mu'cemü'l-kebîr, V1II/318 ,
H.no:8191;
İ-Nu'mân b.
Beşîr (RadıyaUahü anh): Nesâî, Tahrimü'd-dem, 1, H.no:3977; es-Sünenü
1-kübrâ, ü/282, H.no:3441; Bezzâr, VIII/192, H.no:3227
Enes b. Mâlik ve
İbn Ebî Evs (Üvcys)'ten gelen (RadıyaUahü anhümâ) rivayetler için
64/106 ve 65/107. hadislere bk. Ayrıca daha sonraki değişik
konularda tekrar edilecektir.
iman ve
İslâm
- **
canlarının
ve mallarının dokunulmazlığı vardır,
âhiretteki hesapları Allah'a aittir."
§Hz Ebû Bekir,
dönemindeki irtidat fitnesine karşı (savaş
açmıştı ve) Hz. Ömer (RadıyaUahü anhüm) bunu şöyle
tenkit eder :
'Rasûlullah'ın
(Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) şöyle şöyle dediğini (yani
yukardaki rivayeti) işitmiştim, buna rağmen onlarla savaşa
devam edecek misin?'
Hz.Ebû Bekir:
' Vallahi, namaz
ile zekâtın arasını böldürmem/parçalanmasına izin vermem,
ayırmaya çalışanlarla da savaşırım'' dedi.
Hz. Ömer, o
kişilerle savaştıklarını ve daha sonra Hz. Ebû
Bekir'in yüksek seviyesini anladıklarını belirtir.'
247
63/105-Ebû
Hüreyre'den (Radıyallahü anh):248
RaSÛlullah
(Sallallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
"İnsanlarla Lâ ilahe illallah Muhamrnedü'r-Rasûlullah deyinceye,
namaz
kılıncaya ve zekât verinceye kadar mücâdele etmekle emroiundum. Kabul
ederlerse canlarının ve mallarının
dokunulmazlığı vardır, âhiretteki hesapları da izzet ve celâl sahibi Allah'a
kalır."
Yani, onun
görüşünün hak ve doğru olduğunu anladık.
Sahih: Müsned,
11/345, H.no:8525; Dârekutnî, 1/231, H.no:l. Tahrici için bir önceki hadise
bakınız.
64/106-Enes b.
Mâlik'ten (Radıyaüahü anhy.249
Rasûlullah
(Salfattaha aleyhi ve seltem) şöyle dedi:
"İnsanlarla
Lâ ilahe illallah Muhammedü'r-Rasûlullah'a şehadet edinceye kadar mücâdele
etmekle emrolundum. Bunu kabul ederler, kıblemize dönerler,
kestiğimizi yerler ve bizim gibi namaz kılarlarsa, işte o zaman
(hukukî ceza dışında) canlarının250 ve
mallarının dokunulmazlığı vardır.
Müslümanların
lehinde ve aleyhinde olan şeyler, bu kişiler için de
geçerlidir."
249 Sened; j;>)ı i^i. ır^f Jjı i>
ır£.î jıi J ^
Sahih: Müsned,
III/199, H.no: 12990; Benzer rivayet için bk. III/224-225, H.no:1328i;
Buharı, Salât, 28; tbn Huzeyme, IV/7, H.no:2247; Tirmizî, îmân, 2,
H.no:2608 (hasen-sahîh-garib); Ebû Dâvûd, Cihâd, 95, H.no:2642; Nesâî, Cihâd,
1, H.no:3092; Tahrîmü'd-dcm, 1, H.no:3964-3965, 3967; îmân, 15, H.no:5000;
es-Sünenü'l-kübrâ, 11/279-280, H.no:3428-3431; III/5, H.no:4302; VI/531,
H.no:11734; Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, İII/215, Hâkim, Müstedrek,
1/544, H.no:1427; Makdisî, Muhtara, V/277-280, H.no:1913-19l7 (sahih); Beyhakî,
es-Sünenü 'l-kübrâ, II/3, H.no:2031; 111/92, H.no:4921; VII/4, H.no: 12897:
VIII/177; Dârekutnt, 1/232, H.no:2-6; Ebû Ya 'lâ, 1/69, H.no:68
250 Lafız mânâsı, L(Hukûkî) ceza
dışında onların
kanları ve malları bize haranı kılındı'
şeklindedir. Burada kandan murat, kişinin canıdır.
65/107-EvS ten
(Radıyallahü anh):
Sakîf heyetiyle
birlikte Rasûlullah'm (Satiatlaha aleyhi ve seilemj yanına geldim. Bir
çadırda oturuyorduk. Bir müddet sonra ben ve Rasûlullah dışındaki
herkes kalkıp gitti. Bir adam Rasûlullah'm yanma girdi ve gizlice bir
şeyler söyledi. Peygamberimiz:
"Git ve onu
öldür!" dedi.
(Birbaşka
rivayette:) Adam dönüp giderken yanına çağırdı ve sordu:
"O kişi
'Allah'tan başka ilâh olmadığına' şehadet etmiyor
mu?"
'Evet şehadet
ediyor, ama korunmak için söylüyor.1
"Onu
bırakın (öldürmeyin)!"
(Diğer
rivayette: "Gidin ve onu serbest bırakın!") dedi ve
şöyle buyurdu:
"İnsanlarla
Lâ ilahe illallah' deyinceye kadar mücâdele etmekle emrolundum. Bunu kabul
ederlerse işte o zaman (hukukî ceza dışında)
canlarının ve mallarının dokunulmazlığı
vardır."
§Râvi Şû'be'ye
sordum: 'Hadiste; "O kişi 'Allah'tan başka ilâh
olmadığına ve benim Allah Rasûlü olduğuma şehadet
etmiyor mu ?" şeklinde (risâlet cümlesi) geçmiyor mu?'
O da:
'Olduğunu zannediyorum, (ancak) tam bilemiyorum' dedi.
Sened:
Sahih: Müsned,
IV/8, H.no:16105; Benzer rivayet için bk. IV/8-9, H.no:; 16108-16009; Dârimî,
Siyer, 10, H.no:2450; Nesâî, Tahrimü'd-dem, 1, H.no:3978-3981; es-Sünenü
'l-kübrâ, 11/283-284, H.no:3442-3445; İbn Mâce, Filen, 1, H.no:3929
(Bûsırî ZevâicTinde isnadının sahih, râvîlerinin de sika
olduğunu ifade eder); Tahâvî, Şerhu meâni'l-âsâr, III/213, Taberânî,
el-Mu'cemü '1-kebîr, 1/217-218 , H.no:592-595; Abdürrezzâk, X/163; Bennâ
senedinin ceyyid olduğunu söyler. Bk.Bulûğu'l-emânî, 1/98. Hadisi
nakleden sahâbî, Evs b. Ebî Evs es-Sekafî yani Evs b. Huzâfc b. Rebîa'dır
(Radıyallahü anlı). Bk.îbnü'1-Esîr, Üsdü'l-ğâbe, 1/312-313,
Trc.no:288; 1/316-319, H.no:298. 68/100.hadis ile
karşılaştırınız.
252
66/İO8-Ebû
Mâlik el-Eşcaî babası (Târik b.Eşyem)'den (Fadyaitahs
Peygamberimiz
(SaiiaUaha aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu:
"Kim
Allah'ın tek olduğuna inanıyor ve diğer
tapılanları reddediyorsa,
canının
ve malının
dokunulmazlığı vardır, (âhiretteki)
hesabı ise Allah'a
kalmıştır."
67/109-İbn
Mes'Ûd'dan (Radıyallahü anh)\
253
Sened: *j.ı ^i-^öOı jjuü j-tu^î ju Ojjiî^
l^'ıifû-
Sahih: Müsned,
III/472, H.no:158I9; Benzer rivayet için bk. III/472, H.no:15821; VI/394-395,
H.no:27089-27090; Bu hadis. Ahmed b. Hanbel'in sülâsiyyâlından biridir.
Müslim, îmân, 23; Bezzâr, VTI/198-I99, H.no:276S; Taberânî. el-Mu'cemü'l-kebîr.
VIIT/318-3 î 9' H.no:8190-8I94
îman ve
İslâm_______________________________________________145
İzzet ve celâl
sahibi Allah, bir kulunu cennete koymak için peygamberini (ona)
göndermişti;
Hz. Peygamber
(Saliaiiahu aleyhi ve seiiem) (Birgün ashabıyla beraber) havraya gitti ve
orada Yahudilerle karşılaştı. Onlardan biri diğerine
Tevrat okuyordu ve gelecek peygamberin vasfı ile ilgili bölüme gelince,
okuyan kişiyi durdurdular. Yanlarında ise bir hasta (yatıyordu).
Peygamberimiz:
"Ne oldu da
durdurdunuz?" diye sordu.
(Yatan) hasta dedi
ki:
'Gelecek
peygamberin vasfı ile ilgili bölüme geldikleri için durdurdular.'
Sonra o hasta
kişi emekleyerek geldi, Tevrat'ı aldı ve okumaya
başladı, yeni peygamber ve onun ümmetinin vasfına gelince:
'Bu, senin ve
ümmetinin vasıflarıdır. Ben şehâdet ederim ki Allah 'tan
başka ilâh yoktur ve sen Allah 'in Rasûliisün' dedi ve vefat etti.
(Bunun üzerine)
Peygamberimiz yanındaki ashabına :
"Kardeşinizi
(alın ve cenaze ile ilgili) görevinizi yerine getirin!" buyurdu.
Sened:
Zayıf: Müsned,
1/416, H.no:3951; Bennâ senedinin ccyyid olduğunu belirtir.
Bk.Bülûğu'l-emânî, 1/99. Heysemî, senedindeki Atâ b. es-Sâib'in ihtilâl;
ettiğini söyler. Bk. Mecma', VIIT/231; Ahmed Muhammed Şâkir:
"Ebû Ubeyde babasından hadis almamıştır.
İsnadı munkatıdır. Tercih edilen görüşe göre;
Hamnıâd b. Seleme, Atâ'dan ihtilaftan önce hadis almıştır.
Dolayısıyla Heysemî asıl illete değinmemişti!","
der. (tahkikinde). Hasan el-Basri'deıı mürsel olarak da rivayet
edilmiştir.: Bk. îbn Ebî Şeybe, VII/330, H.no:36556; Taberânî, el-Mu
'cemü 'l-kebîr, X/153 , H.no: 10295.
68/110-Ubeydulİah
b. Adiy'den (Radıyaiiahüanhy.254
Ensardan biri
kendisine (şöyle bir olay) anlattı: Rasûlullah otururken bir
kişi yanına geldi ve münafıklardan birini öldürmek için gizlice
izin istedi. Peygamberimiz (Saiiaüaka aleyhi ve sellem) sesini yükselterek
şöyle dedi: "Allah'tan başka ilâh olmadığına
şehadet etmiyor mu ?" 'Bilâkis ey Allah'ın Rasûlü! Ancak bu
şehâdet değil.' "Muhammed'in Allah Rasûlü olduğuna
şehadet etmiyor mu T" 'Bilâkis ey Allah'ın Rasûlü ! Ancak bu
(hakikî) şehâdet değil.' "Namaz kılmıyor mu?"
'Bilâkis ey Allah'ın Rasûlü!
Ancak bu namaz değil' deyince Rasûlullah şöyle buyurdu:
"İşte
bu kişilere dokunmayı Allah
bana yasakladı."
§Diğer
rivayette, Abdullah b. Adiy (Radıyaliahüanh) şöyle anlattı:
Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) bir yerde otururken yanına gelen
kişi izin istedi ya da gizlice bir şey söyledi... şeklinde
hadisi mânâ olarak zikretti.
254 Sened: ^ ±J
Sahih: Müsned,
V/432-433, H.no:23560-23561; Heysemî, senedindeki râvîlerin sahih ricali
olduklarını söyler. Bk.Mecma', 1/24: Mâlik, Muvatta', Kasru's-salât,
87 (mürsel); ibn Hıbbân, VII/584, H.no:5940; Abdurrezzâk, Musannef, X/163,
H.no:18688; Ebû Yala, H,no:1505-1507, 3469. lîban b. Mâlik'ten
(Radıyaliahü anh) benzeri rivayet edilir. Bk. Müsned, III/174, H.no:12724;
III/I25, H.no:12325; Buhâri, Salât, 46; Müslim, îmân, 54-55. Ayrıca
65/107.hadise bk. Bir sonraki hadis de bu rivayetin şahididir. Bk.69/111.
69/111-Enes b.
Mâlik'ten (Radıyaliahü anh):255
Itban gözünden
şikâyetçiydi. Rasûlullah'a elçi gönderdi,
rahatsızlığını belirtti ve:
'Ey Allah'ın
Rasûlü! Evimde namaz kılsanız da ben orayı namazgah edinsem,'
(sözlerini) aktardı. Bunun üzerine Rasûlullah ile Allah'ın nasip
ettiği bir grup sahabe Itban'm evine gittiler. Rasûlullah namaza
başladı. Sahabe ise kendi arasında sohbet ediyordu.
Münafıklardan karşılaştıkları hâlleri
konuşmaya başladılar ve konuşmaların
ağırlığı Malik b. Duheyşim'e döndü, (hep ondan
bahsettiler,) Rasûlullah (Saiiaiiahü aleyhi ve sellem) namazı bitirince
şöyle dedi:
"O, %Allah
'tan başka ilah olmadığına ve benim Allah Rasûlü
olduğuma' şehadet etmiyor mu? "
Birisi:
2S5 „ _,,'-, ,■
Sahih: Müsned,
IH/135, H.no:12325; Benzer rivayet için bkz : 111/174, H.no:12724; Hadisi Enes,
Mahmûd b. er-Rebî'den, O da Itbân b. Mâlik'ten nakletmektedir. Her üçü de
sahâbîdir (RathyaUahüanhüm). Buhârî, Salât, 45-46; Ezan, 40, 50, 153, 154;
Teheccüd, 36; Meğâzî, 12; Et'ıme, 15; Rikâlc, 6; İstitâbe, 9;
Müslim, îmân, 54; Ebû Ya'lâ, 111/74, H.no:1505-1506; ?eybânî, III/473,
H.no:1935; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XVIII/25 , H.no:43; İbn Mende,
1/198-199, H.no:52
148_______________________________________________îman
ve İslâm
'Bilâkis
(şehâdet ediyor), ancak kalbinden değil' dedi. O zaman Peygamberimiz
buyurdu ki:
"Kim
'Allah'tan başka ilâh olmadığına ve benim Allah Rasûlü
olduğuma' şehadet ederse ateşin azabını tatmayacak (ya
da dedi ki) cehennem ateşine girmeyecek. "
70/112-Mikdâd b.
Esved'den (Radıyalhhüanh)-?56
'Ey Allah'ın
Rasûlü! Kâfirlerden biri ile karşilaşsam ve benimle savaşsa, bir
iki vuruşsak, sonra ellerimden birini kılıçla vurup koparsa ve
bir ağacın arkasına sığınıp 'ben Müslüman
oldum' dese, onu öldürebilir miyim, ne dersin ?'257
RaSÛlullah
(Sallallahü aleyhi ve sellem);
"Onu
artık öldüremezsin, eğer öldürürsen o senin öldürmeden önceki yerine
geçer ve sen de onun kelime-i tevhidi söylemeden önceki yerine geçersin."
256 Sened: fA J h-& J> *î" -4^ ^ j$ü '^S
J< ^ İ-*
Sahih: Müsned,
VI/5-6, H.no:23721-23272; Benzer rivayet için bkz : VI/4, H.no:23707; VI/3,
H.no:23701;
Şâfıî, Müsned, s. 197; İbn EbîŞeyhe, V/557, H.no:28943;
VI/481, H.no:33107;
Buhârİ,
Meğâzî, 12; Diyât, 1; Müslim, îmân, 155; Ebû Dâvûd, Cihâd, 95, H.no:2644;
Ebû
Nuaym,
Müstahrec, 1/169, H.no:272; Ebû Avâne, 1/66-67;
H.no:187-191; Beyhakî, es-
Sünenü'l-kübrâ, VIII/19,
195; Şuabü'1-îmân, 1/89, H.no:79;
Bezzâr, VI/44, H.no:2111;
Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr,
XX/247-251, H.no:585 -595; îbn Mende, 1/201-203, H.no:55-
59. Mikdâd b.
Esved'in (Radıyallahü anh) asıl ismi Mikdâd b. Amr el-Kindfdir. Böyle
meşhur
olmasının
sebebi, Esved b. Abdiyağûs ez-Zührî'nİn kendisini evlatlık
edinmesidir. Bk.İbnü'l-
Esîr, Üsdü
'l-ğâbe, V/242, Trc.no:5076
2" Bir
diğer rivayette; 'Onu öldüreyim mi, yoksa terk mi edeyim ?' şeklinde
geçmektedir.
îman ve
İslâm____________________________________________149
* Peygambere
İman ve Görmeden İnanmanın Fazileti
Allah Teâlâ buyurdu:
'(Her zaman) önde
olan Muhacirler ve Ensar ile bunlara güzellikle tâbi olanlara gelince, Allah
onlardan razı, onlar da Allah'tan razıdır. Onlara
altlarından nehirler akan cennetler hazırlamıştır ve
orada ebedî kalacaklardır. İşte bu
büyük bir
başarıdır.'
(Tevbe9/100)
71/113-Ebû
Hüreyre'den (Radıyallahü anh):258
Rasûlullah
(SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu:
"Nefsimi
elinde tutan Allah'a yemin ederim ki bu ümmetten biri veya Yahudi ve Hristiyan
olan bir kişi beni dinlemez ve getirdiğimi kabul etmeden ölürse,
kesinlikle cehennemlik olur."
Sahih: Müsned,
11/317, H.no:8188; Benzer rivayet için bkz : 11/350, H.no:8594; Hemmâm b.
Münebbih, Sahîfe, H.no:94; Müslim, îmân, 240; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/217,
H.no:284; Ebû Avâne, 1/97, H.no:307-308; İbn Mende, 1/508, H.no:401;
Hcysemî, senedindeki râvîlerinin sahih ricali olduklarını söyler.
Bk.Mecma', VIII/262; Şahidi için bir sonraki hadise bk.72/114.
Dârekutnî'nin Efrâd'mda İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) naklettiğine
göre hadisin sebeb-i vürûdu şöyledir.: Allah Rasûlü'ne (Sallallahü aleyhi
ve sellem) biri geldi ve : "Ey Allah'ın elçisi! Hristiyanlardan
Allah'a ve Rasûlüne inanarak İncil'e sâdık biri veya aynı
Şekilde Allah'a ve Rasûlüne inanarak yahûdilerden Tevrat'a bağlı
biri, sonradan sana tabî olmazsa, bu kişiler hakkında ne
buyurursunuz?" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahü aleyhi ve
sellem) bu hadîsini îrâd buyurdular. Bk. Suyûtî, Esbâbü vürûdi'l-hadîs, î/1,
H.no:217-218; İbrahim el-Huseynî, el-Beyanve't-ta'rîf, 11/295
72/114-Ebû Mûsâ
el-Eş'arî (Radıyalhhu anhy 2d9
Hz. Peygamber
(Saiiaiiahn aleyhi ve seüem) buyurdu ki:
"Ümmetimden
biri ya da Yahudi veya Hristiyan olan kişi beni dinler ve getirdiğimi
kabul etmeden ölürse cennete giremez.
Ümmetimden biri ya
da Yahudi veya Hristiyan olan kişi beni dinler, sonra da getirdiğimi kabul etmeden ölürse
cehenneme girer."
73/115- Ebû
Hüreyre'den (RadıyaiiaM anhy.
RaSÜİUİlah
(Sallallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
259Sened:
Sahih: Müsned,
IV/396. H.no:19428; Benzer rivayet için bk. IV/398, H.no:I9454; Hâkim,
Müsiedrek, 11/372, H.no:3309. Bennâ ricalinin, Buhârî ve Müslim'in râvîleri
olduğunu söyler. Bk.Bülfığu'l-emâm, 1/102; Bezzâr, VIII/58,
H.no:3050; Hcysemî, senedindeki râvîlerin sahih ricali olduklarını
belirtir. Bk.Mecma\ VIII/261. Şahidi için bir Önceki hadise bk.71/113.
Sened: 'jip- 'j- Jl^ ı3jj~ ju ju* y cii- jui
£jS~
Sahih: Müsned,
11/416, H.no:9356; Benzer rivayet için bkz : 11/346, H.no:8536; 11/363,
H.no:8735; Buhârî, Menâkıbu'l-ensâr, 52; Müslim, Sıfatü'l-münâfikîn.
31 ( j^ı 'j* ;>i J&') '^J ljı U>s~ti u^4b j_i Jİ4
j;—t) "Yahudilerden on kişi bana tabî olmuş/îmân etmiş
olsaydı,
yeryüzünde
Müslümanlığı kabul etmeyen hiçbir Yahudi kalmazdı"
lafzı ile rivayet edilmiştir. Ebû Ya'lâ, X/424, H.no:6037; Deylemî,
Firdevs, III/377, H.no:5146; Suyûtî, hadis hakkında "sahih"
hükmü verir. Bk.el-Câmiu's-sağtr, H.no:7421. Zehebî, Ebû Hilâl Muhammed b.
Süleynı er-Râsibî el-Basri hakkında Ebû Davud'un "sika",
İbn Maîn'in "sadûk" dediğini, Nesâî'nin ise kuvvetli
olmadığını söylediğini nakleder. Bk.Kâşif,
Trc.no:488I. İbn Hacer "sadûk, flhi lîn" ifadelerini
kullanır. Bk.Takrîb, Trc.no:5923.
îman ve
İslâm_______________________________________________151
"Eğer
bana on tane Yahudi din adamı inansaydı yeryüzündeki bütün Yahudiler
iman ederdi."
Kâ'b (Radıyallahu
an/ı) şöyle dedi:
'Mâide süresindeki
on iki kişi bunu doğrulamaktadır.'" ' AÇIKLAMA
İsrâii
oğullarının liderleri, Hz. Mûsâ zamanında on iki
kişiydi, bu rivayette ise Rasûlullah döneminde yaşayan on önemli
lidere işaret edilmiş ya da liderlerine bağlılıktan
kinaye yapılmış olabilir.
Naslarda,
Yahudilerin cemaat hâlindeki hareketlerine ve liderlerine verdikleri öneme
dikkat çekilmiştir. Yüzyıllardır kendilerini koruyan bu
insanlar, kapalı bir toplum hâlinde yaşamaları yanında
yukarıda söz konusu olan disiplini yakalamışlardır, Ancak
bu liderler kendilerini sürekli kötülüğe sürüklemiş, ayette emredilen
ibadet, gelecek Peygamberlere iman, onları destekleme ve in/ak ekonomisini
unutmuşlar, sonunda da sapmışlardır.
74/1 16-Saîd b.
Zeyd'deil (Radıyallahu anhy.
262
Bu konuda Allah
Teâlâ şöyle buyurur:
"Biz
İsrail oğullarından on iki öncü kişi gönderdiğimiz
zaman söz almıştık. (Allah) onlara dedi ki; Allah sizinle
beraberdir. Eğer namazı güzel edâ eder, zekâtı verir,
Peygamberlerime iman eder ve onları desteklerseniz, (ayrıca) Allah
için güzel bir borç verirseniz, işte o zaman sizin
günahlarınızı affeder ve altlarından nehirler akan cennete
koyarım. Ama bundan sonra içinizden kim inkarcı olursa en kötü yola
sapmış olur/' (Mâide 5/12)
Sahih: Müsned,
V/381, H.no:23129; Benzer rivayet için bk. IV/70, H.no:I6604-I6605; Vl/382,
H.no:27023, 27025; Tirmizî, Taharet, 20, H.no:25-26; İbn Mâce, Taharet,
41, H.no:398; İbn EbîŞeybe, 1/12, 14, H.no:15, 28; Makdisî, Muhtara,
111/303, H.no:l 104; Şâşi, 1/257-258, H.no:228; Bcyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, 1/43, H.no:193-194; Dârekutnî, Sünen, î/72-73, H.no:5-10;
Ebû Ya'lâ, 1/212, H.no:255; Rûyânî, 11/228, H.no:1098; Heysemî, senedinde Ebû
SifâPin bulunduğunu Buhârî bu zatın hadisi hakkında
birtakım görüşlerin
152 îman
ve İslâm
Rasûlullah'm
(SaiMiahu aleyhi ve sellem) şöyle dediğini işittim:
"Abdesti olmayanın namazı
kabul olmaz, Allah'ı zikretmeden (besmelesiz) abdest alanın
abdesti (tam) olmaz. Bana iman etmeyen Allah'a iman etmemiş olur.
Ensarı sevmeyen kişi de bana iman etmemiş olur."
varlığını
ifâde etmiş, diğer râvüerin ise sika olduklarını söyler.
Bk.Mecma', 1/228. Eserinin bir başka yerinde Ebû Sifâl el-Mürrî'nin
zayıf olduğunu beyan etti. Bk.Mecma', X/39. Ebû Sifâl el-Mürrî
(Sümâme b. Vâil b. Husayn): İbn Hacer "makbul" olduğunu
belirtir. Bk.Takrîb, Trc.no:856. Zehebî ise, Buhârî'nin "fihi nazar"
dediğini nakleder. Bk.Kâşif, Trc.no:7I9. Buhârî'nin bu sözü râvînin
adaleti ile değil, zaptıyla ilgilidir. Bu senedi İle hasen olan
hadis, şahid ve mütâbİleri ile kuvvet kazanarak sahih li ğayrihî
seviyesine yükselir.
a-Esmâ bt. Saîd b.
Zeyd b. Amr'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Hâkim, Müstedrek,
IV/66, H.no:6899; Heysemî, Mecma', 1/228. Müsned'de bu hanım, Rabah b.
Abdurrahman'ın ninesi olarak zikredilmektedir. Bk. Müsned, VI/382,
H.no:27024. Dolayısıyla ninenin isminin Esma olduğunu
öğreniyoruz. İbn Hıbbân Sikât'mda. Saîd b. Zeyd'in
kızı başlığı altında zikretmiş ve
ismini bilmiyoruz, der. Bk. Sikât, V/594. Zehebî ise, bu hanıma Esma bt.
Saîd b. Zeyd başlığı altında yer vererek
babasından nakillerde bulunduğunu, kendisinden de torunu
Rabah'ın naklettiğini belirtir. Bk. Kâşif, Trc.no:6945. İbn
Hacer de Esma bt. Saîd b. Zeyd başlığı altında yer
vererek Tirmİzî ve İbn Mâce'nin eserlerinde müphem olarak bu
hanıma yer verdiklerini, Beyhakî'nin ise, İsmini Esma olarak
açıkladığını, hatta sahabeden olduğunu
söyleyenlerin büe varlığını ifade etti. Bk.Takrîb,
Trc.ııo:8527. Sahabeden oluşu kesin olmamakla berlikte, İbn
Hacer İsâbe'sİnde bu hanıma yer verir. BkJsâbe, VIII/6-7. Buna
göre Esmâ'nm sahabeden oluşu doğru ise bu rivayet merfû,
değilse, mevkuftur.
b-Sehl b. Sa'd
es-Sâidî'den (Radıyallahü anh) şahidi İçin bk. İbn Mâce,
Taharet, 41, H.no:400 (Bûsırî, Abdu'l-Müheymin'in
zayıflığında ittifak bulunduğundan dolayı hadisin
senedinin zayıf olduğunu belirtmiştir. Bk. Misbâhu'z-zücâce,
1/59-60); Ancak Sindî, Abdu'l-Müheymin'in tek kalmadığı,
kendisini kardeşinin oğlunun desteklediğini ifâde eder);
Taberânî,e/-A/u'ccmüV-teW>*, VI/121.H.no:5699;
c-Ebû Sebre'den
(Radıyallahüanh) şahidi için bk. Heysemî, Mecma', 1/228;
d-Isâ b. Sebre
babası ve dedesi kanalıyla : Heysemî, Mecma', 1/228,
Hadisin ilk
bölümünün şâhidleri için bk.
a-Ebû Hüreyre
(Radıyallahü anh) : Müsned, 11/418, H.no:9382; Ebû Dâvûd, Taharet, 48,
H.no: 101; İbn Mâce. Taharet, 41, H.no:399; Tahâvî, Şerhu
meâni'l-âsâr, 1/26-27; Hâkim, Müstedrek, 1/245-246, H.no:518-519; Ebû
Ya'İâ, XI/293, H.no:6409; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/41, 43, H.no:183,
195; Dârekutnî, Sünen, 1/79, H.no:l
b-Ebû Saîd e!-Hudrî
(Radıyallahü anh): İbn Mâce, Taharet, 41, H.no:397 ( Bûsırî,
hadisin hasen olduğunu belirtmiştir); Hâkim, Müstedrek, 1/246,
H.no:520; Beyhakî, es-Sünenü 'I-kübrâ, 1/43, H.no: 192: İbn EbîŞeybe,
1/12 H.no:14;
c-Sehl b. Sa'd
es-Sâidi (Radıyallahü anh): İbn Mâce, Taharet, 41, H.no:400; Hâkim,
Müstedrek, 1/402, H.no:992; Beyhakî, es-Sünenü 'l-kübrâ, U/379 H.no:3781;
d-Ebu'd-Derdâ'dan
(Radıyallahü anh): Lâlkâî, İ'tikâdü ehli's-sünne. IV/828, H.no: 1536;
Heysemî, ricalinin sika olduğunu söyler. Bk. Mecma', 1/228.
75/117-Ebû
Muhayrîz'den:263
Sahabeden Ebû
Cüm'a'ya (Radıyallahü anh), 'bize Rasûiullah'tan duyduğun bir hadisi
anlat!' deyince:
'Tamam, size
faydalı bir hadis nakledeyim' dedi ve şöyle devam etti:
Rasûlullah
(Saiiallahu aleyhi ve sellem) ile öğle yemeği yedik,
yanımızda Ebû Ubeyde b. Cerrah vardı ve dedi ki:
'Ey Allah'ın
Rasûlü! Bizden daha hayırlısı var mı, sen hayattayken
Müslüman olduk, seninle cihada katıldık.'
Rasûlullah şöyle
buyurdu:
"Evet, var.
Benden sonra yaşayıp da beni görmeden iman eden topluluklarda (daha
hayırlı kişiler var)."
Sened:
■«ıııııı:
Müsned, IV/106, H.no: 16914-16913; Dârimİ, Rikâk, 31, H.no:2747; Taberânî,
el-Mu'cemü'/-kebîr, IV/22. H.no:3537-3538; İbn Mende, 1/372, H.no:210;
Hâkim, Müstedrek, IV/95, H.no:6992 (Hâkim isnadının sahih
olduğunu söyler, Zehebî de muvafakat eder); Heysemî, Ahmed b. Hanbel'in
iki senedle bu hadisi naklettiğini, isnadlarından birinin ricalinin
sika olduğunu belirtmiştir. Bk.Mecma', X/66. Bu mânâda İbn
Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) şöyle bir rivayet de nakledilir:
fil ' '-
•■
'
Müstedrek, 11/286,
H.no:3033 (Hâkim isnadının sahih olduğunu söyler)- İbn
Mende , H.no:309; İbn Kesîr, bu hadisin İbn Ebî Hatim ve İbn
Merdûye tarafından da rivâvet 'gıni söyler:Tefsir. 1/42.
y
154
______ îman ve İslâm
76/118- Enes b.
Mâlik'ten (Radıyallahü anh): Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem)
yanımızda şöyle dedi: ■■'Kardeşlerimle
buluşmayı arzu ediyorum." Sahabe:
'Biz senin
kardeşlerin değil miyiz?' diye sorunca şöyle buyurdu:
"Siz benim ashabımsınız, fakat
kardeşlerim, beni görmedikleri hâlde iman edenlerdir."
77/1 19-EbÛ
Ümâme'deil (Radıyallahü anh)'.
264 Sened:
SaSıilı:
Müsned, III/I55, H.no:12517; Ebû Ya'lâ, VT/118, H.no:3390; Heysemî, hadisin
Ahmcd b. Hanbel. Ebû Ya'lâ ve Taberânî tarafından rivayet edildiğini,
Ahmed b. Hanbcİ'in senedinde bulunan Cesr'in zayıf olduğunu, Ebû
Ya'lâ'nın senedinde bulunan Muhtesib Ebû Âiz'in İbn Hıbbân
tarafından sika, İbn Adİy tarafından da zayıf
sayıldığını, diğer râvîlerinin ise sika kabul
edildiklerini açıklar. Bk.Mecma\ X/66. Fakat Müsned'in bazı
nüshalarını incelediğimizde Hâşim b. el-Kâsım'ın
hocasının Cesr değil, Hasan (el-Basrî) olduğu ortaya
çıkmaktadır. Heysemî'nin elindeki nüshada yazılımı
benzeyen bu isimler karıştırılmış olabilir. Bu
durumda senedin zayıflığı da ortadan kalkmış
olur. Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned,
11/300, H.no:7980; 11/408, H.no:9263; Mâlik, Muvalta', Taharet, 28; Müslim,
Taharet, 39; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/309, H.no:582; Ebû Avâne, 1/122, H.no:360;
Nesâî, Taharet, 110, H.no:150; es-Sünenü'1-kübrâ, 1/95, H.no:143; İbn
Mâce, Zühd, 36, H.no:4306; Ebû Ya'lâ, Xl/387, H.no:6502; Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, 1/82, H.no:392; IV/78, H.no:7001: Şuabü'l-îmân,
IH/16-17, H.no:2743;
265 Sened: 'jJ\ 'J* ;Si3 "^ fil» £'*~ »jiî 'Ji J*y
tâi~
Sahih: Müsned,
V/248, H.no:22038-22039; Benzer rivayet için bk.V/257, H.no:22115; V/264,
H.no:22178; Taberâni, et-Mu'cemü'l-kebîr, VIII/259-260, H.no:8009-8010; Rûyânî,
11/311, H.no:1266; Deylemî, Firdevs, 11/446, H.no:3927; Heysemî, hadisin Ahmcd
b. Hanbel ve Taberânî tarafından rivayet edildiğini, râvîlerinin ise
sika kabul edildiklerini açıklar. Eymen b. Mâlik cl-Eş'arî de
aynı şekilde sikadır. Bk.Mecma', X/67. Hadisin şâhidlcri:
a-Ebû Saîd
el-Hudrî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned. 111/71. H.no:
11613 (Bu rivayetin senedinde İbn Lehîa ve Derrâc bulunmaktadır
(İbn Lehia İle ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadİs)
Heysemî, Ebu's-Semh Derrâc b. Senı'ân es-Sehmî'nin, İbn Maîn tarafından
sika kabul edildiğini belirtir. Bk. Mecma', î/63, 52. Ebû Dâvûd ve bir
kısım cerh ve ta'dîl âlimi, bu zâtın hadislerinin
müstakîm/sahİh, Ebu'l-Heysem'den naklettiği rivayetlerin İse
zayıf olduğunu belirtirler. Bk.Zehebî, Kâşif, Trc.no:1473; İbn
Hacer ise, saduk olduğunu belirterek Ebu'l-Hcysem'den naklettiği
rivayetleri zayıf sayar. Bk.Takrîb, Trc.no: 1824;
İbn Hıbbân, sika râvîleri derlediği eserinde yer verdiği
gibi (Bk.Sikâl, V/l 14), Sahih'inde birçok yerde bu râvîye yer verir. İbn
Şahin ise, Ebu'l-Heysem'den naklettiği
îman.ve
İslâm________________^__________^^__________________155
RasÛIuilah
(Sallallahü aleyhi ve sellem) ŞÖyle buyurdu:
"Ne mutlu,
beni görüp de iman edenlere! Ne mutlu, beni görmeden iman edenlere !.."
Bunu yedi kere
tekrarladı.
NOT: Bu hadisler,
daha sonraki nesilleri imana teşvik etmekte ve biraz da moral vermektedir.
Ancak sahabenin makamına ulaşmak mümkün değildir ve bu konuda
birçok rivayet bulunmaktadır. Belki de, gaybî imanın görerek imandan
zor olmasına dikkat çekilmiştir. Doğrusunu Allah bilir.
78/120-Enes b. Mâlik'ten
(Radıyallahü anh):266
RaSÛlullah
(Sallallahü aleyhi ve sellem)'.
"Ne mutlu,
beni görüp de iman edenlere!" dedi ve bunu bir kere söyledi, sonra:
"Ne mutlu,
beni görmeden iman edenlere!" dedi ve bunu yedi kere tekrarladı.
rivayetlerinde de
bir beis görmez. Bk.Sikât, 349; Ebû Ya'lâ, H/519. H.no: 1374; İbn Ebî
Âsim, II/631, H.no:1487; Heysemî, Mevârid, 1/573, H.no:2302;
b-Ebû Hüreyre'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Heysemî, Mevârid, 1/573, H.no:2303:
c-Abdullah b.
Büsr'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Hâkim, Müstedrek, IV/96,
H.no:6994; Makdisî, Muhtara, IX/89, H.no:71; IX/98-99, H.no:86-87; İbn Ebî
Âsim, H/631, H.no:I486; Suyûtî, hadisin hasen olduğunu remzetti.
Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no:5304.
d-İbn Ömer'den
(Radıyallahü cmhümd) şahidi için bk. Abd b. Humeyd, 1/247, H.no:769;
Suyûtî, hadisin hasen olduğuna işaret etti. Bk.el-Câmiu's-sağîr,
H.no:5302.
e-Vâil'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Taberânî. el-Mu'cemü'l-kebîr,
XXH/20. H.no:29
266 c . ......
î>ened: c-l'.-i;^. isii- ,iu_ujı ';"
Sahih: Müsned,
III/155, H.no:12516; Taberânî, el-Mu'cemü's-sağir, 11/104, H.no:858; £6w
*V/â, VI/1I9, H.no:3391; An Ebî Âsim, 11/631, H.no:1488; Heysemî, hadisin Ahmed
b. Hanbel ve Ebû Ya'lâ tarafından rivayet edildiğini, Ahmcd b.
Hanbel'in senedinde bulunan zayıf olduğunu, Ebû Ya'lâ'nm senedinin de
hasen sayıldığını belirtir. Bk.Mecma', Z66-67;
Müsned'in bazı nüshalarını incelediğimizde Hâşim b.
el-K.âsım'ın hocasının Cesr :ğil, Hasan (el-Basrî)
olduğu ortaya çıkmaktadır. Heysemî'nin elindeki nüshada
yazılımı
benzeyen bu isimler
karıştırılmış olabilir. Bu durumda senedin
zayıflığı da ortadan kalkmış olur.
79/121-Ebû
Abdurrahman el-Cühenî'den (Radıyallahü anhy.
267
Sahih: Müsned,
IV/152, H.no: 17330; İbn Sa'd, Tabaka!, IV/71;' Taberânî,
el-Uucemul-kebîr, XXII/2S9, H.no:742; Heysemî, Muhammcd b. İshâk'ın
semâmı açıkladığını ifâde eder. Bk.Mecma'. X/67;
Eserinin bir başka yerinde İse hadisi Bezzâr'm da rivayet ettiğini,
isnadının hasen olduğunu belirtir. Bk.Mecma', X/18. Bir
başka yerde ise Ahmed b. Hanbel'in sahih ricâliyle naklettiğini,
İbn İshâk'ın ise semâ1 im açıkladığını
belirtir. Bk.Mecma', X/70. Bennâ ise ricalinin Buhârî ve Müslim'in râvîleri
olduğunu söyler. Bk.Bülûğu'l-emâm, 1/106. Hadisin sahâbîsi Ebû
Abdurrahman el-Cühenî'nin (Radıyallahü anh) ismi konusunda
değişik görüşler bulunmaktadır. Ancak Ukbe b. Âmir
(Radıyallahü anh) olma ihtimâli daha kuvvetli görünmektedir. Zîra Ahmed b.
Hanbel bu hadise Ukbe b. Âmir'İn (Radıyallahü anh) hadisleri
başlığı altında yer verir. Daha geniş bilgi için
bk. Bü/ûğu'l-emânî, 1/105. Ebû Abdurrahman ei-Cühenî'nin Yahudilerle
selamlaşma ile ilgili diğer hadisi de Ukbe b. Âmir'in
(Radıyallahü anh) hadisleri başlığı altında
zikredilmiştir. Bk. Müsned, IV/144, H.no: 17228; IV/233. H.no: 17968; ibn
Mâce. Edeb, 13. H.no: 3699; Tahâvî, Şerhti meâni'l-âsâı:. IV/341; Ebû
Ya'lâ, 11/236, H.no:936; Taberânî, el-Mu'cemul-kebîr, XII/290-291,
H.no:743-744.
* Ebû Saîd
el-Hudrt'dcn (Radıyallahü anh), Tuba kelimesi iie ilgili bir rivayet
gelmekte ve bu rivayette Peygamberimiz Tuba kelimesini
açıklamaktadır. Arapçada 'Ne mutlu/mânâsında olan bu kelime
hadiste farklı anlamda kullanılmış ve
açıklanmıştır. O, hadiste vasfedildiği gibi dev bir
ağaçtır. İnsanlar onunla mutlu oldukları için, belki de ona
Tuba denmiştir, doğrusunu Allah bilir;
jman ve
İslâm___________^____________________________________157
Rasûlullah'ın
(Sallaiiahü aleyhi ve seilem) yarımdayken binekii iki kişi
çıkageldi. Peygamberimiz onları görünce:
"Bu iki
kişi Kindeli (mi), Mezhıcli (mi)dir?" dedi.
O ikisi onun
yanına gelince baktık ki Mezhıcli bazı kişiler268 ve
onlardan biri Rasûlullah'a biat için yaklaştı, elinden tuttu ve
sordu:
'Ey Allah'ın
Rasûlü! Seni görüp iman eden, tasdikleyip sana tâbi olan kişi
hakkında ne dersin?1
Rasûlullah:
"Ne mutlu ona
!" dedi, elini sıvazladı ve diğer kişiye döndü, biat
etmesi için onun da
elinden tuttu. O kişi dedi ki: 'Ey Allah'ın Rasûlü! Seni görmeden
iman eden, tasdikleyip sana
tâbi olan kişi
hakkında ne dersin?" Rasûlullah:
Ebû Saîd
el-Hudri'den (Radıyallahü anh):
Bir kişi
Peygambcrimiz'e şöyle dedi:
'Ey Allah'ın
Rasûlü, ne mutlu, seni
görüp İman eden
kişilere!..' Rasûlullah
(Sallaiiahü aleyhi
ve sellam) da:
"Ne mutlu,
beni görüp iman eden kişilere ! Ne mutlu, ne mutlu, ne mutlu, beni görmeden
iman eden kişiler PMedi.
'Tuba'1 sözü ile ne
kastedilmektedir?' diye sorulunca Peygamberimiz şöyle buyurdu:
"Onunla, çiçek
ve yapraklarından cennet ehlinin elbisesi yapılan ve gölgesi yüz
yıllık yol olan, bir ağaç (kastedilmektedir.)" Bk.Müsned,
111/71, H.no:11613 (Bu rivayetin senedinde İbn Lehîa ve Derrâc
bulunmaktadır (İbn Lehîa ile ilgili geniş bügi için
bk.22/64.hadis) Heysemî, Ebu's-Semh Derrâc b. Scm'ân es-Sehmİ'nİn.
İbn Maîn tarafından sika kabul edildiğini belirtir. Bk. Mecma',
1/63. 52. Ebû Dâvûd ve bir kısım cerh ve ta'dîl âlimi, bu zâtın
hadislerinin müstakim/sahih, EbuM-Heysem'den naklettiği rivayetlerin ise
zayıf olduğunu belirtirler. Bk.Zehebî, Kâşif, Trc.no:1473;
İbn Hacer ise, saduk olduğunu belirterek Ebu'l-Heysem'den
naklettiği rivayetleri zayıf sayar. B\.Takrîb, Trc.no:1824; İbn
Hıbbân, sika râvîleri derlediği eserinde yer verdiği gibi
(Bk.SikâL V/l 14), Sahih'inâc birçok yerde bu râvîye yer verir. İbn
Şahin ise, Ebu'l-Heysem'den naklettiği rivayetlerinde de bir beis
görmez. Bk.Sikât, 349. Bu rivayet, 77/119. hadisin şahidlerinde
zikredildi.
Bu cümle
Taberânî'nin el-Mu'cemü'1-kebîr'inde (11/104, H,no:858) ve İbnü'l-Esîr'in
ÜsdüM-ğâbe'sinde (Vl/193-194, Trc.no: 6067)
şu şekilde geçmektedir:
^ i Vö
"Mezhicli iki
kişi17
158___________________________________________________îman
ve İslâm
"Ne mutlu ona,
ne mutlu, ne mutlu!.." dedi, onun da elini sıvazladı ve
ayrıldı.
NOT:
H.8.yıldan itibaren değişik yerlerden/ülkelerden heyetler09
Medine'ye gelerek Hz. Peygamber'i ziyaret ediyorlar, yeni dini tanıyorlar
ve Müslüman oluyorlardı. Bu hâl Rasûlulahın vefatına kadar devam
etti. Bu dönemde Yemen'den de heyetler geldi; Yukarıdaki rivayette geçen
Mezhic ve Kinde'liler de Yemen halkındandi. 27°
Abdülkays
kabilesinin temsilcileri için bk. 14/56.hadis vd. (Heyetlere/ Temsilcilere
Dinin Temel Esaslarının Tanıtılması konusu)
269 Heyetler için
bk. İbn Sâ'd, Tabakât 11/291-359
270 *Heyetler
hâlinde gelen Mezhİc'ti bazı sahabîler; 1-Sevban b. Bücdüd
(İbnü'1-Esîr, Üsdü'l-ğâbe, Trc.no:624) 2-Cu'fİ b. Sâd
el-Uşeyra (İbnü'1-Esîr, age., Trc.no:762) 3-Cuheyş b. Üveys
en-Nehâî (İbnü'1-Esîr, agc, Trc.no:827) 4-Hatıb b. Ebî Belte'a
(İbnü'1-Esîr, age., Trc.no:I011) 5-Abdullah b. Âmir (el-Ekber)
(İbnü'1-Esîr, age., Trc.no:3031) 6-Abdullah b. Âmir (el-Asğar)
(İbnü'1-Esîr, age., Trc.no:3032) 7-Fcrve b. Müseyk (Ibnü'I-Esîr, age.,
Trc.no:4224) 8-Mâlik b. Merâre er-Rchâvî (İbnü'1-Esîr, age., Trc.no:4645)
9-Hâni b. Yezid en-Nehâî (Îbnü'1-Esîr, age., Trc.no:5340) 10-Yezid b.
Şecere er-Rehâvî (İbnü'1-Esîr, age., Trc.no:5564)
11-Kebşe
el-Emmârî (İbnü'1-Esîr, age., Trc.no:6194)
*Heyetler hâlinde
gelen Kinde'li bazı sahabîler; 1-Eş'as b. Kays (İbnü'1-Esîr,
age., Trc.no:185) 2-Cufşis b. Nûman (IbnÜ'1-Esîr, age., Trc.no:767)
3-Emânâ b. Kays (İbnü'1-Esîr, age., Trc.no:222) 4-İmru'ul-kays b.
Âsim (Îbnü'1-Esîr, age., Trc.no:225) 5-Sâ'lebe b. Ebû Mâlik el-Kurazî
(İbnü'1-Esîr, age., Trc.no:613) 6-Cülas b. Anır (Îbnü'1-Esîr, age.,
Trc.no:771) 7-Hııcr b. Yezid (İbnü'1-Esîr, age., Trc.no: 1097)
iman ve
İslâm_______ 159
■"■-
*'' 8O/Î22-Cübeyr b.Nüfeyr'den
(Radıyaüaim anhy. 2?l
Bir gün Mikdad b.
Esved'in yanında oturuyorduk, bir adam geldi ve dedi ki:
'Ne mutlu, bu iki
göze ki Rasûlullah'ı (Saliaiiaha aleyhi ve seikm) gördüler, vallahi biz de
senin gördüklerini görmek ve yaşadıklarını yaşamak
isterdik.'
Onun
konuşması Mikdad'1 sinirlendirdi. (Ancak) benim hoşuma
gitmişti, hayırdan başka bir şey söylemiyordu.
Mikdad ona yöne!ip
şöyle dedi:
'Hangi şey, bazı
kişileri Allah'ın gizlediği konularda birtakım temennilerde
bulunmaya sevkediyor? O vakit yaşasa olaylar nasıl gelişecek,
bilmiyor...Vallahi, Rasûlullah döneminde birçok topluluk vardı ve Allah
onları yüz üstü cehenneme attı. (Çünkü) Rasûlullah 'a icabet
etmediler ve onu kabullenmediler. Allah 'in sizi, Peygamber 'in getirdiklerini
tasdik ederek Rabbinizi tanır bir hâlde dünyaya
getirmesine/yaşatmasına hamd etmez misiniz? Allah bu imtihanı,
sizden başkasıyla savuşturdu.
Vallahi, Allah
Peygamber'ini zor bir dönemde gönderdi ki önceki Peygamberlerden her birini de
böyle bir fetret ve cahiliye döneminde göndermişti. O dönemdeki insanlar,
en üstün din olarak putperestliği görüyorlardı ve Allah doğru
ile yanlışın, baba ile çocuğunun arasını
ayıran
271
Sened:
Sahih: Müsned,
VI/2-3, H.no:23700; Buhârî, el-Edebü'l-müfred, s.44, H.no:87; Taberânî,
el-Mu'cemü'l-kebîr, XX/253, H.no:600; Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 11/72,
H.no:938; Alımed cş-Şeybânî, Âhâd, 1/225, H.no:292; Ebû Nuaym,
Htlye, 1/175; Heysemî, Mevârid, 1/406-407, H.no:1684; Heysemî, bu hadisi
Taberânî'nin değişik senedlerle rivayet ettiğini, bunların
birinde ise Yahya b. Salih'in bulunduğunu, âlimler bu zat hakkında
birtakım şeyler söyleseler de Zehebî'nin bu zâtı sika kabul
ettiğini, diğer râvîlcrinin ise sika olduklarını
açıklar. Bk.Mecma', Vl/17. Heysemî, Ahmed b. Hanbel'in bu rivayetine ise,
hiç değinmez.
160_______________________________________________îman
ve İslâm
Furkan 'ı
(yani Kur 'ân 'i) getirdi. Zira o tarihte bazı kişilerin babası,
çocuğu ve kardeşi kâfirdi. Allah onların gönül kilitlerini imana
öyle açtı ki artık her biri inkâr ederek ölecek olursa cehenneme
gideceğini biliyordu. Sevdiği kişinin cehenemîik
olacağını, hâlbuki Allah'ın Kitabında:
'Onlar şöyle
yalvarırlar; Rabbimiz bize, eşlerimiz ve soylarımızdan
yüzümüzü ağartacak/sevindirecek kişiler bağışla ' diye
açıkladığı kişilerden
(olması
gerektiğini) bildiği hâlde yüzleri gülmüyordu.
*Mü'minin
Üstünlüğü, Vasfı ve Misali
Allah Teâlâ
buyurdu:
'Ey İnsanlar,
bu Peygamber Rabbinizden size gerçeği getirdi, haydi iman edin de sizin
için hayırlı olsun. Eğer inkâr ederseniz bilin ki göklerde ve
yerde olanların tümü Allah'ındır, Allah her şeyi bilen ve
hükmü geçendir' (Nisa, 4/170)
Allah Teala
buyurdu:
'Allah, sizden iman
eden ve salih amel işleyenleri, yeryüzünde güç/iktidar sahibi
kılacağını va a d etti, tıpkı öncekileri
güç/iktidar sahibi kıldığı gibi. (Ayrıca) kendileri
için seçtiği dini hakim kılmayı ve korku (günlerini,) bana rahatlıkla
ibadet edebilecekleri ve hiçbir şeyi ortak koşmayacakları güvenlik
(dönemine) tebdil etmeyi (vaadetti). Bundan sonra kim inkâr ederse, artık
onlar fası ki ar, (yoldan çıkmışlardır,)' (Nûr, 24/55)
iman ve İslâm
81/123-Ebû
Hüreyre'den (Radıyallahü anhy.ın
Rasûlllllah (SatlallahU aleyhi ve sellem) Bİlâl'e
(Radtyallahü anlı)
ŞÖyle nida
etmesini emretti:
"Cennete ancak
Müslüman olan girecektir."
Sened:
Sahîh: Müsned,
İl/309, H.no:8076-S077; Buhârî, Cihâd, 182; Meğâzî, 39; Kader, 3, 5;
Müslim, îmân, 178, Dâritnî, Siyer, 74; H.no:2520; Ebû Nuaym, Müstahrec. 1/180,
H.no:299; EbûAvâne, 1/51-52, H.no:133; 1/53, H.no:137; Kudâî,
Müsnedü'ş-şihâb, 11/159, H.no:1097; İbn Mende, 1/317-3(8,
H.no:163; 11/662, H.no:643; Burada zikredilen bölümün şâhidleri:
a-Hz.Ebûbekir'den
(Radıyallahüanh) şahidi için bk. Müsned, 1/3 H.no:4: Ebû Ya'îâ,
1/100, H.no:104;
b-Hz.AIi'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, U/299, H.no:7964; îbn Ebî
Şeybe, III/332, H.no:14698;
c-İbn
Mes'ûd'dan (Radıyallahüanh) şahidi için bk. Müsned, 1/386, H.no:366I;
1/437-438, H.no:4166; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 111/180, H.no:5410; Bezzâr.
V/237, H.no:1850; Şâşî, 11/133-135, H.no:670-674; Ebû Ya'lâ, lX/265,
H.no:5386; îbn Mende, 11/901-902, H.no:985;
d-Bişrb.
Suhaym'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, (11/415, H.no:
15366-15368; îbn Mâce, Siyanı, 35, H.no: 1720; Bûsırî,
isnadının sahih olduğunu söyler. 'Bk.Misbâhu'z-zücâce, 11/74;
Nesâî, îmân, 7, H.no:4991; es-Sünenü'l-kübrâ, 11/169, H.no:2891-2893;
Temmânı ed-Dımaşkî, Müsnedü'l-mukülîn, 1/27, H.no: I; Saydâvî, Mu'cemü'ş-şuyûh, s.257;
Şeybânî, Âhâd, 11/241, H.no:996; Taberânî el-Mu'cemü'l-kebîr H/37,
H.no:1211-1215;
e-Selmân-ı
Fârisî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned,
V/438\H/no?23602; İbn Ebî Şeybe, VII/341-342, H.no:36605: Taberâni,
el-Mu'cemü'l-kebîr, VI/259, H.no:6155 '
f-Hâlid b. Velîd'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr
IV/lIl,H.no:3829;
Hadis, ayrıca
cihad bahsinde tekrar edilecektir. Bu hadisin tam metni için 48/90. hadise
bakınız.
162________________________________________________îman
ve İslâm
82/124-Ebu'z-Zübeyr'den:273
Cabir'e
(Radıyaiiahu anh), 'öldürülen bir kişinin durumunu ve bu konuda
Süheym'in bildirisini' sordum.
Dedi ki:
'Huneyn
savaşındayken Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve sellemj Süheym'e;
'(Dikkat edin,) cennete ancak mü'min olan girecek' diye nida etmesini
emretmişti.
(Bu bildiride);
'Öldürülen biri (girer)' denildiğini bilmiyorum.
Mûsâ b. Dâvûd 274
(bu bildiride,) 'Öldüren biri (girer)1 diye nakletti.
83/125-Mahmûd b.
Lebîd'den (Radıyaiiahu anh):273
Rasûlullah
(Sallallahu aleyhi ve selkm) buyurdu ki:
"İzzet ve
celâl sahibi Allah mü'min kulunu sevdiği hâlde dünyalık bazı
şeylerden korur, tıpkı sizin hastanızı onun
hakkında endişe ederek yeme ve içmeden alıkoyduğunuz gibi."
273 Sened:
'J)\ ?\ ıİji üi^j ^ı ıîii- ^ €~£-
Sahih: Müsned, III/349,
H.no:14700, Benzer rivayet için bk. 01/349, H.no:14699; Heysemî senedinde
İbn Lehîa'nın bulunduğunu, hadisin isnadının hasen
olduğunu belirtmiştir. Bk. Mecma', 1/53 ; Bu râvînin sika oluşu
ve rivayetlerinin şahinliği ile ilgili bilgi için bk.22/64.hadis.
Ayrıca bir önceki hadisin tahricine bk.81/123.
274 Bu zât, Ahmed b. Hanbel'in
şeyhlerindendir. Bu konudaki rivayeti için bk. Müsned,
III/349, H.no:
14699
Sened: sîıîi J>, ^ıi 'Js- jjü ^\ J*
j^ü 'Jc- ^j*Ji İj tf'ji-i *liû *\ ıü-li-
Sahih: Müsned, V/428,
H.no': 23518; Benzer rivayet için bk. V/427, H.no: 23513; V/428, H.no: 23522;
Beyhakî, Şuabü'l-imân, VII/321, H.no:10450; İbn EbîÂsım, Zühd,
s.l 1; Bennâ, senedinin ceyyid olduğunu söyler. Bk.Bülûğu'l-cmâm,
1/108; Mahmûd b.Lebîd'in, Ebû Saıd el-Hudrî'den (Radıyaiiahu anh)
rivayeti İçin bk. Hâkim, Müstedrek, IV/23K H.no:7465; Münzirî de. Hâkim'in
hadisin isnadının sahih olduğu görüşünü naklederek, hadisin
Ebû Saîd cl-Hudrî'den (Radıyaiiahu anh) nakledilen rivayetini tercih eder.
Bk. Terğîb, IV/61, H.no:4808; Heysemî ise, râvîlerinin sika
olduklarını söyler. Bk.Mecma', 11/291.
iman ve İslâm
84/126-Ebû Saîd
el-Hudrî'den (Radıyaiiahu anh):276
Rasûlullah
(Sallallahu aleyhi ve sellem) ŞÖyle buyurdu:
r "Mü'minler dünyada üç
kısımdır:
'hfi'°!' Bir
kısmı; Allah ve
Rasûlüne iman eder,
bu konuda şüpheye düşmezler ve Allah yolunda
mallarıyla canlarıyla cihad ederler.
Bazıları, insanların mal ve can
yönüyle güvendiği kişilerdir. Sonuncusu da, arzu edilen bir
konuda eline fırsat geçtiği hâlde onu izzet ve celâl sahibi olan
Allah için terk edenlerdir."
„.. 85/127-Ebû Hüreyre'den
(Rdiih h):277
276 o ,
Sened:
Hasen: Müsned.
III/8, H.no:10991; Mervezî, Ta'zîm, 11/608, H.no:648; Deylemî, Firdevs, IV/186.
H.no:6577; Heysemî, hadisin senedinde Ebu's-Semh Derrâc b. Sem'ân el-Mısrî
es-Sehmî'nin bulunduğunu bu zâtın ise İbn Maîn tarafından
sika kabul edildiğini belirtir. Bk. Mecma', 1/63. 52. Derrâc için
bk.77/119.hadis. Ayrıca hadiste Rişdîn de bulunmakladır. Ancak
Heysemî, her nedense burada onu zikretmem iştir. Rişdîn için
bk.31/73.hadis. aened: *~u ^ı ^ j^
j, k^,\'} ^ £.l^j j* oQ- üâ^ jı; ıû^ı Ji tfs*-
Hasen: Müsned,
11/394, H.no:9093; Buhâri, el-Edebu'l-müfred, 1/151, H.no:418; Tirmizt, birr,
41, H.no:1964 (garib): Ebû Dâvûd, Edeb; 5, H.no:4790 (Münzirî, Sünen'deki bu
rivayeti Ebû Davud'un zayıf saymadığım, Bişr b. RâfT
dışında râvîlerinin hepsinin sika olduğunu, bu zatın
'se bazıları tarafından sika kabul edildiğini açıklar.
Bk. Terğîb, 111/259, H.no:3948); Ebû Ya'lâ, X/401-403, H.no:6007-6008;
Hakim, Müstedrek, 1/103-104, H.no:128-I32 (Hâkim, hadisin Buhârî ve Müslim'in
şartına uygun olduğunu söylemiş ve şâhidler
getirmiş; Zehebî de aksini iddia ederek şartlarına uygun
olmadığını ancak hadisin sahih olduğunu ifâde
etmiştir); EbÛ Bekir el-Kuraşî, Mekârimü'l-ahlâk, 1/20, H.no:ll;
Beyhakî. es-SünenÜ'l-kübrâ, X/195;
154
îman ve İslâm
RaSÛlllllah
(Sallallahû aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
"Mü'min saf
ve
şereflidir/cömerttir,
fâcir278 ise dolandırıcı ve cimridir/alçaktır."
86/128- Ebû
Hüreyre'den (Radıyaiiahü anh):
Hz. Peygamber
(Saiiaitahü aleyhi ve sellem) şöyle dedi:
"İzzet ve
celâ! sahibi olan Allah buyurdu ki; vMü'min kişi, ruhunu bedeninden
ayırdığımda, hamd ettiği her türlü hayır derecesi
ile bana ulaşır."9
Kudâî,
Müsnedü'ş-şihâb, 1/111, H.no: 133; Ebû Seleme b. Abdurrahmân'dan
(Radıyaiiahü anh) şahidi için bk. İbnü'l-Mübârek, Zühd, s.237,
H.no:679; Hadis, Ka'b b. Mâlik'ten (Radıyaiiahü anh) de rivayet
edilmiştir. Bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XX/82, H.no:î66; Heysemî
hadisin Taberânî'nin el-Mu'cemü'1-kebîrMndc geçen râvîleri arasında
bulunan Yûsuf b. es-Sefer in kezzâb (çok yalancı bîri) olduğunu
belirtir. Bk. Mecma', 1/82.
Ahmed b. Hanbel'in
senedinde müplıem bir râvî bulunmaktadır; ancak Hâkİm'in
Müstedrek'indeki bir sened, bu müphem râvîyi bize tanıtıyor: Yahya
b.Ebî Kesir. Dolayısıyla hadis, zayıflıktan kurtulmuş
olur. Münâvî, Ebû Davud'un senedinde yer alan Bişr b. Rafı'
hakkında Îbnü'l-Cevzî ve İbn Hıbbân'ın hassasiyetlerine
dikkat çekmiş, Kazvînî'nin bu rivayete mevzu dediğini nakleder ve
İbn Hacer'in buna reddiyede bulunduğunu, "Hadisin hasen
seviyesinin altına düşmeyeceği" iddiasını
hatırlatır. Bk.Feyzu 'l-kadîr, VI/330. 278 Fâcir burada mü'min
karşıtı olduğu için kâfir mânâsında olsa gerek.
219 Sened: "^£S\ j* ^ J> J, j^* ö*
(ş»jjij&! ji/* İŞ-i\£.ı îx. J&&-
Sahih: Müsned,
İl/361, H.no:87I6, Benzer rivayet için bk. İl/341, H.no:8473;
Beyhakî, Şuabü Uman, IV/118, H.no:4494; Deylemî, Firdevs, III/184,
H.no:4503; V/250, H.no:8099; Heysemî, Ahmed b. Hanbel'in bu hadisteki
râvîlerinin sahih ricali olduğunu ifade etti. Bk. Mecma', X/96; TII/18;
Heysemî, eserinin bir başka bölümünde, hadisi Bezzâr'ın, hocası
Ahmed b. Ebân el-Kuraşî'den naklederek kitabına
aldığını, ancak kendisinin bu zatı
tanımadığını, diğer râvîlerinin ise sika
olduğunu belirtir. Bk. Mecma', 11/321;
İbn Abbas'tan
(Radıyaiiahü anhüma) benzer rivayetler için bk. Müsned, 1/268, H.no:2412;
1/273-274, H.no:2475; J/297, H.no:2704; Abd b. Humeyd, î/204, H.no:593;
Heysemî, Mevârid, 1/190, H.no:746; Nesât, Cenâiz, 13, H.no:184İ;
es-Sünenü'l-kübrâ, 1/605, H.no:1970; Beyhakî, Şuabü'l-İmân, V1T/240,
H.no:I0161. Suyûtî, İbn Abbas ve Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahü anhüm)
gelen rivayet için "zayıf; eserinin bir başka yerinde Nesâî'ye
nisbet ettiği hadis için de "hasen" işareti koymuştur.
Bk.el~Câmiu 's-sağîr, H.no:2099, 6056, 9150.
280
87/129- Ebû
Hüreyre'den (Radıyaiiahü anh):
RaSÛlllllah
(Sallallahû aleyhi vs sellem) buyurdu ki:
■^ "Mü'min kişi,
şeytanlarını zayıflatır/yorar, tıpkı
birinizin yolculukta devesini yorduğu gibi..."
88/130-Fedâle b.
Ubeyd'den (Radıyaiiahüanh):
281
280 c j
hened: ^ ^ ^ j J ^
Hasen: Müsned,
11/380, H.no:8920; Heysemî. hadisin senedinde İbn Lehîa'nın
varlıe dikkat çekmiştir. Bk. Mecma, 1/116, Bu râvî ile İlgili
geniş bilgi için bk.22/64.hadis. Suy hadisi ayrıca Hakîm
et-Tirmizî'ye ve Mekâyidü'ş-Şcytân isimli eserin sahibi îbn Ebi
Dünyâ'ya nisbet eder. Münâvî ise Müsned'de yer alan İbn Lehîa'yı
Heysemî ve O'r hocası Irâkî'nin eleştirdiğini, diğer bir
râvî olan Mûsâ b. Verdân'ı ise İbn Maîn'in zayıf. E Uavud'un
sika kabul ettiğini söyler. Bk.Feyzu 1-kadîr, 11/487-488. H.no:2101.
İbn Hat Musa b. Verdân için "saduktur, bazen hata yapar"7 derken
(Bk.Tahib, Trc.no:7023); Zeh ^saduktur" demekle yetinir. Bk.Kâşif,
Trc.no:5741. Sd k
Sened:
Sahih: Müsned,
VI/21, H.no: 23840, Benzer rivayet için bk.VI/22. H.no:23849, İbn Mâ
iıtcn, 2, H.no:3934 (BÛsirî hadisin senedinin sahih olduğunu
belirtir. Bk. Misbâhu'z-zücâ İV/164); Hâkim, Müstedrek, 1/54, H.no:24;
Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XVIII/3i ^no:796; Kudâî, 1/109, H.no:I3I;
Beyhakî, Şuabri-îmârt, VI1/499, H.no:l 1123; İbn Men* ^>2, H.no:3I5;
Mervezî, 11/601-602, H.no:640-641; Bezzâr, IX/206, H.no:3752; Heyscı
zar'ın râvîlerinin sıka olduğunu söyler. Bk. Mecma \ III/268
İM
îman,
Rasûlullah
(Saiiaiiahü aleyhi ve seliem) veda haccında şöyle buyurdu:
"Dikkat edin, size mü'mini tanıtıyorum; o, insanların can
ve mal yönüyle güvendiği kişidir, Müslüman; elinden ve dilinden
insanlara zarar gelmeyen, mücahid; Allaha
itaat yolunda nefsiyle mücâdele
eden ve muhacir de; hata ve
günahları terk eden kişidir."
89/131-Abdullah b.
Amr b. el-Âs'tan (Radıyallahüanhy.
282
Sened: ^uJı J ^ 'Ji^j^- İ^J, J>L' ^f
cJl~, jû 'Jx 'j j^
Sahih: Müsned,
11/215, H.no:7017; Benzer rivayet için bk.II/206, H.no:6925; 11/112,
H.no:6982-6983; 11/163, H.no:6515; 11/192. H.no:6806; 11/193, H.no:6814;
11/209, H.no:6953; 11/209, H.no:6955; N/205, H.no:6912; 11/202-203, H.no:6889;
11/195, H.no:6835-6836; Humeydî, 11/271, H.no:595; Mervezî, H/595, H.no:632;
Hadisin senedinde yer alan Mûsâ b. Uley'in baba isminde, bazı nüshalarda
hata yapılarak Ali okunduğu görülmektedir. Mûsâ b. Uley hakkında
İbn Hacer "saduktur, bazen hata yapar" ifadesini (Bk.Takrîb,
Trc.no:6994); Zehebî ise, "sebt ve sâlih" tabirini kullanırlar.
Bk.Kâşif, Trc.no:
5719. Encs b. Mâlik'ten
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, IIÎ/I54, H.no: 12499-12500,
Hâkim, Müstedrek. 1/55, H.no:25;
Makdisî, Muhtara, VI/56,
H.no:2031; Ebû Ya'lâ,
1/206, H.no:246: VII/199,
167
Rasûlullah'ın
(Saltaiiahü aleyhi ve setlem) şöyle dediğini işittim:
"Müslüman kimdir, bilir misiniz?" Dediler ki:
'Allah ve Rasûlü
daha iyi bilir.'
"Müslüman,
elinden ve dilinden insanlara zarar gelmeyen kişidir." "Mü'min
kimdir, bilir misiniz?" 'Allah ve Rasûlü daha iyi bilir.'
"Mü'min, insanların can
ve mal yönüyle
güvendiği kişidir.
Muhacir de, kötülüğü terk eden ve
ondan kaçınandır."
§(Bİrbaşka
rivayette:) Rasûlullah'ın (Saiiaiiahn aleyhi ve seihm) şöyle
dediğini
işittim:
"Müslüman,
elinden ve dilinden insanlara zarar gelmeyen kişidir. Muhacir de,
Allah'ın yasakladığını
terk edendir."
90/132-Ebû
Hüreyre'den {Radıyallahü anh):
283
:I.no:4187; Kudâî,
1/109, 139, H.no:130, 182; Heysemî, râvîlerinin sika olduğunu söyler. Bk.
Mecma', 1/54
: Müsned, 11/400,
H.no: 9170, Hâkim, Müstedrek, 1/73, H.no:59; Heysemî, hadisi 'Vhmed ve
Bezzârın rivayet ettiğini Ahmed b. Hanbel'in râvîierinin sahih ricali
olduğunu söyler. Bk. Mecma', VIII/87; X/273-274; Beyhakî,
es-Sünenül-kübrâ, X/236; Şuabü'l-îmân, VH/270-271, H.no:8119
a-Ebû Saîd
el-Hudrî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Taberânî,
el-Mu'cemü's-Jağir, 1/362, H.no:605; Heysemî, Mecma \ 1/58; VIII/21;
b-Sehl b. Sa'd
es-Sâidî'den {Radıyallahü anh) şahidi İçin bk. Müsned, V/335,
H.no: -2738, Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VI/131, H.no:5744; Beyhakî,
Şuabü'l-îmân, VII/271, ^■no:8120; Rûyânî, 11/209, H.no:1048;
Heysemî, ceyyİd senedle rivayet edildiğini ifade Emiştir. Bk.
Mecma', VIII/87; X/273.
c-Câbir'den
{Radıyallahüanh) gelen rivayet için bk. Beyhakî. Şuabü'l-îmân,
VII/117, '"*-no:7658; Deylemî, Firdevs, IV/177, H.no:6549;
d-İbn
Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) mevkûfen nakli için bk. İbn Ebî
Şeybe, VII/105, ■ -no:34544; Taberânî, el-Uu'cemÜ'l-kebîr, IX/2Û0,
H.no:8976; Beyhakî, ŞuabüVîmân, V"/27l,H.no:8121
îman ve İslâm
Hz. Peygamber
(SalMtahna/eyiuveseium) şöyle dedi: "Mü'min, kendisiyle dostluk
kurulabilen kişidir. (İnsanlarla) dost olmayan ve kendisiyle dostluk
kurulamayan kişide hayır
yoktur."
91/133-Ebû Ümâme
el-Bâhilî'den (Radıyaihhü anhi: 284
Rasûlullah
(SaitaHaha aleyhi ve se/fcm) elimi tuttu ve bana şöyle dedi: "Ey Ebû
Ümâme! Mü'minlerden, bana karşı sıcak/yumuşak kalpli
olanlar var... "
92/I34-Abdullah b.
Amr b. Âs'tan (Radıyaiiahüanhamâ):285
Heysemî, hadisin
Câbir ve İbn Mes'ûd (Radıyallahü anhüm) tarafından gelen bu
rivayetlerin isnadlarmm daceyyid olduğunu belirtir. Mecma\ VIII/87;
X/273-274.
Sened: ^i*lJı «xı y\ ^ji jiı ju
^ı^IAJi -^ıj y\ j^'^ ju'j 'J, il^i iiıöi- *i* 12^- =j^~ tf-1»-
Sahih: Müsned,
V/267, H.no:22200; Tabcrânî, el-Mıı'cemü'l-kebîr, H.no:7499; Heysemî
hadisin râvîlerinin sika olduğunu söyler. Bk. Mecma', 1/63, X/276
Sened: ^ÇJ> 0*=-^' -^ ^ j* ^ -M- jî ^°- tfi*-
**=$! ö? £^- 1^-»-£^>-
Hasen: Müsned,
11/172. H.no:6604; Heysemî hadisin senedinde İbn Lehîa'nın
bulunduğuna dikkat çeker. Bk. Mecma', 1/63. Bu râvi ile İlgili
geniş bilgi İçin bk.22/64.hadis. Alımed Muhammed Şâkir bu
hadisin tahricinde şöyle der.: uBu hadisin isnâdıyla bundan önceki
sekiz hadisin (H.no:6604, 6603, 6602....6596) isnadlan aynıdır.
Heysemî, hadisleri sahih veya illetli saymakta büyük çelişkilere
düşmektedir. Bir keresinde râvîtcri sahih ricalinden sayıyor, bir
başka seferinde İbn Lehîa ve Huycy b. Abdullah el-Meâfirî sebebiyle
yahut her ikisi sebebiyle hadîsi illelli gösterebildiği gibi. bazen de
'İsnadı basendir1 diyor. Bence bu sencdîerin hepsi de sahihtir."
{Müsned, VI/175, tahkiki) Gerçekten de aynı isnadla gelen 6603.hadis için
"Ahmcd'in râvîleri sahih ricalidir" demiş (bk.Mecma ', 111/47):
6602.badis için "Ahmed'İn senedinde zayıf olan İbn Lehîa
var. Tirmizî bu zatın hadislerini "hasen" olarak
göstermiştir. Diğer
râvîleri sahih rieâüdir," derken (bk.Mecma'. 1/301);
6599.hadis için
îman ve İslâm
Rasûlullah'a
(Saiiaiiuha aleyhi ve seiiem) biri geldi ve dedi ki:
'Ey Allah'ın
Rasûlü! Ben Kuran okuyorum, (ama) kalbim kavrayamıyor.1
Rasûlullah
(Saihiiaim aleyhi ve seiiemj buyurdu ki:
"Senin kalbin
imanla dolu; (Çünkü) iman, kula Kur'an'ı (kavrama yeteneğinden) önce
verilir.51
93/135-Ebû
Hüreyre'den (RadıyaiiaManhy.
286
"Ahmed'in
senedinde İbn Lehîa var'1 demiştir (bk.Mecma', 11/29); 6598.hadis
için "AhmedMn senedinde Huyey b. Abdullah el-Meâfirî var, sika
sayılmış ancak zafiyeti bulunmaktadır' der (bk.Mecma',
11/29); 6597.hadis için "Ahmed b. HanbePin isnadı hasendir" der
(bk.Mecma'. X/122); 6596.hadİs için "Ahmcd'in senedinde Huyey b.
Abdullah el-Meâfirî var, İbn Main. "sika", Ahmcd b. Hanbel ise,
"zayıf saymıştır" der (bk.Mecma', IV/23-24). Zehebî,
Huyey hakkında İbn Maîn'İn "bir beis yok", Buhâri'nin
de "fihİ nazar" dediklerini nakleder. fk-Kâfif, Trc.no: 1296. İbn Hacer ise, "saduktur, hata
yapar" der. Bk.Taki-ib, Trc.no: 1605.
Sahili : Miisned,
11/397, H.no:9129; Benzer rivayet için bk.II/441, H.no:9655; 11/456, H.no:
9837; Tayâlisî, IV/I53, H.no: 2523; Buhârî, el-Edebü'1-müfred, s.437,
H.no:1284; Müslim, îmân, 209-210; Ebû Dâvûd. Edeb, 119. H.no:5111; Ebû Avâne.
1/77, H.no:227-228; İbn Mende, T/471, H.no:340-34I; İbn Hıbbân,
Sahîh, I/I79-181, H.no:145-146: 148; Heysemî, Mevârid, I/I47-148, H.no:42-43;
İbn Ebî Âsim, Es-Sünne, 1/295, H.no:655-656 (hasen); Beyhakî, Şuabü'l-îmân, 1/301,
H.no:337; Hennâd, Zühd,
11/470, H.no:950; Nesâî,
es-
170 iman
ve İslâm
Rasûlullah'a
(Sallallahû aleyhi ve seiiem) biri geldi ve dedi ki: 'Ey Allah'ın Rasûlü!
İçimden Öyle şeyler
geçiyor ki onları konuşmaktansa gökten
düşüp parçalanmayı tercih ederim.' Peygamberimiz :
"Bu, açık
iman (alâmetidir)" buyurdu.
§(Diğer
rivayette,) şöyle dediler:
'Ey Allah'ın
Rasûlü! İçimizde konuştuğumuz takdirde bizi sevindirecek
bazı şeyler duyuyoruz ve bizim için (sanki) güneşin üzerine
doğduğu bir (aydınlık) var..'
"Gerçekten
böyle hissediyor musunuz?"
'Evet' denince
Peygamberimiz (Saiiatiaha aleyhi ve
"İşte
bu açık bir iman (alâmetidir)" buyurdu.
94/136-Ebû
Hüreyre'den (Radıyaliahü <mhy. 2S1
RaSÛlullah
(Sallallahû aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Sizden biri,
üzüme el-kerm demesin! Kerm (yani şerefli) olan ancak mü'minin
kalbidir."
Sünemi 'l-kübrâ,
VI/170, H.no:1050Û-10501; Amelü'l-yevm ve'1-leyle, s.420, H.no:664-665.
Ayrıca 20/20.hadise bk.
Sened: -^ j; ^dî v^ ^lü cüi- ^ıii 'Ji j\yj\ ils
ıiji-
Sahih: Müsned, 11/316
H.no:8I75; Benzer rivayetler için bk.11/239, H.no:7256; ÎT/464, H.no:9935;
11/476, H.no:10I17; 11/509, H.no:10561; 11/272, H.no:7668; 11/259, H.no:7509;
11/291, H.no:7896; Hemmâm b. Münebbih, H.no:77; Ma'mer b, Râşid, XI/436;
Buhârî, Edeb, 102, el-Edebü'l-müfred, s.269, H.no:770; Müslim, Elfâz, 6-12; Ebû
Dâvûd, Edeb, 74, H.no:4974; Dârîmî, İsti'zân, 64, H.no:2703; Beyhakî,
Suabü'l-îmân, IV/311, H.no:5214: Humeydî, 11/469, H.no:1099; Taberânî,
d-Mu'cemü's-sağîr, 11/173, H.no:975; Ebû Yala, XI/204, 220, H.no:6315,
6336, 5929; Deylemî, Firdevs, V/120, H.no:7675
îman ve İslâm
NOT: el-Kerm ^O
kelimesi, f'^1 (kerem)'dcn alınmış bir isimdir; şeref ve
ikram mânâsına gelmektedir. Cahiliye döneminde üzüme de el-kerm
deniliyordu. Çünkü ondan içki yapılıp misafirlere sunuluyordu.
Peygamberimiz (Sallallahû aleyhi ve sellem) hem bu rivayette sözkonusu adeti,
hem de onu hatırlatacak şeyleri yasaklıyor ki cahiliye adetleri
tümüyle yıkılsın, unutulsun.
95/137- Abdullah b.
Büreyde'den: ~88
Ubeydullah b. Ziyad
'Havz* rivayetinde şüpheye düştü ve kendisine Ubeydullah b.
Ziyad'ın arkadaşlarından Ebû Sebra şöyle dedi:
'Baban, heyetle
birlikte Muâviye'ye giderken ben de onlarla beraberdim. Orada Abdullah b. Amr
b. As (Radıyaiiahuanham) ile karşılaştım ve bizzat
bana Rasûlullah'ın (Salialtohü aleyhi ve sellem) şu hadisini
nakletti, yazdırdı ve ben de yazdım.'
Ubeydullah ona:
'Senden yeminle
şunu istiyorum, Abdullah b. Amr'dan yazdığın o
kitabi/sahifeyi bana ulaştırmadan atını başka yerde
yormamalısın/ terletmemelisin' dedi.
Ben de hemen ata
binip terleyinceye kadar dörtnala koşturdum ve yazdığım
kitabı/sahifeyi alıp getirdim. Orada şunlar
yazılıydı:
Abdullah b. Amr b.
Âs'tan (Radıyallahü anhümâ): RasÛlullah'in (Sallallalm aleyhi ve sellem)
ŞÖyie dedİğİllİ İŞİttİm:
"Allah
ahlâksızlığa ve rezilliğe gazap eder. Nefsimi elinde tutan
Allah'a yemin ederim ki güvenilir kişi hain ve hain de güvenilir
sayılmadıkça, ahlâksızlık ve rezillik
yaygınlaşmadıkça akrabalık ilişkileri kesilip kötü
komşuluk başlamadıkça kıyamet kopmaz.
Nefsimi elinde tutan
Allah'a yemin ederim ki mü'minin durumu bir parça altına benzer; sahibi
ona körükle üflese de o ne değişir ve ne de azalır.
Nefsimi elinde
tutan Allah'a yemin ederim ki mü'minin durumu bir arıya benzer; tatlı
yer, tatlı üretir ve düzenler, ürettiği de kırılmaz ve
bozulmaz."
Sonra şöyle
dedi:
"Dikkat edin,
benim büyük bir havuzum var, sahası Eyle'den Mekke'ye ya da San'a'dan
Medine'ye kadar olan bir büyük bölge genişliğindedir. Orada
yıldızlar sayısınca içecek kabı bulunmakta ve onun
28S Sened: k. 'J. '^Ü lt>! jij*jı Jj tfji-
Sahih: Müsned,
11/199, H.no:6872; Ma'ıner b. Râşid, XI/405: Hâkim, Müstedrek. 1/147.
H.no:253; IV/558, H.no:8566; Bezzar, VI/410, H.no:2435; İbnüM-Mübârek,
Zühd, s.560-561, H.no:1630; Deylenıî, Firdevs. IV/369, H-no:7069; Bu hadis
kıyamet bahsinin 335.hadisi olarak "Havz ve Kevser" bölümünde
tekrar edilecektir.
îman ve İslâm
173
rengi sütten daha
beyaz, tadı baldan daha tatlıdır. Kim ondan içerse bir daha
susuzluk duymaz."
§Râvî Ebû Sebra
şunu ekledi:
'Ubeydullah b.
Ziyad benden o yazdığım kitabı aldı, buna çok üzüldüm
ve Yahya b. Ya'mer ile karşılaştım ve onu şikâyet
ettim, o da dedi ki:
'Vallahi ben onu,
Kur'an'daki bir sûrenin (anlaşılması) için kendimden daha iyi
muhafaza ederim, o kitapta/sah i fede yazılı olan hadisi aynen bana
nakletti.'
96/138-Câbir b.
Abdullah'tan (Radıyaiiahu anhy. ım
RaSÛlullah
(Sallallahü aleyhi ve sellem) ŞÖyie buyurdu:
"Mü'min bir
buğday başağı gibidir, bazen yere eğilir, bazen de
doğrulur, kâfir ise sedir ağacı gibidir, dimdik ayakta durur,
nihayet düşer, bir daha da doğrulatmaz."
NOT: Mü'min
şahsiyetli yaşadığı için yeryüzüne bir buğday
kadar bağlıdır ve gelen musibetlerden sonra tekrar
doğrulabilir. Kâfir ise yeryüzüne bir ağaç kadar sağlam
yapışmış ve rahat bir hayat yaşamıştır.
Ancak bir kere yere eğilir/düşerse bir dahadoğrulamaz.
»ened:
Sahih: Müsned,
III/349, H.no: 14697; Benzer rivayet için bk. 01/349, H.no: 15092: 111/394-395,
H.no: 15183; Abd b, Hıımeyd, 1/311, H.no:I010; KudâU 11/280-281,
H.no:1360-f363: Heysemî hadisin senedinde İbn Lehîa'nın
bulunduğuna dikkat çekerek, bu zatın hakkında bazı sözlerin
dile getirildiğini ifade etti. Bk. Mecma', 11/293. Bu râvî ite ilgili
geniş bilgi için bk.22/64.hadis. Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiahu anh)
benzer bir lafızla da rivayet edilmiştir: Bk. Müsned, 11/523,
H.no:I0721; Buharı, Merdâ, 1; Müslim, Sıfâtü'l-münâfikîn, 58;
Tirmizî, Edeb, 79, H.no:2866 (hasen-sahih); Kudâî, 11/280, H.no:1358; Ka'b b.
Mâlik'ten (Radıyaiiahu anh) de benzer bir lafızla rivayet
edilmiştir: Bk. Mûsned, III/454, H.no:I5709; V/142, H.no:21179; VI/386,
H.no:27049; Buharı, Merdâ, 1; Müslim. S ı fâüT I-mü nâ fi kîn, 59-62;
Taberânî. el-Mu'cemü'l-kebir, XIX/94, H.no:I83-185; Kudâî, 11/282,
H.no:1364-1365; Beyhakî, Şuabü'î-îmân, VII/143, H.no:9779. Suyûtî, hadisi
Ziya el-Makdisî'yc nisbet ederek 'hasen" hükmü vermiş (Bk.el-Câmiu
's-sağîr, H.no:8l49); Münâvî ise, sika râvîlerlc ve aynı lafızla
Bezzâr tarafından da rivayet edildiğini belirttikten sonra şöyle
der: "Şayet Suyûtî, senedinin sahih olması sebebiyle, hadisi
Bezzâr'a nisbet etseydi, daha isabetli olurdu." ük.Feyzu'l-kadîr, V/654.
97/139-Ebû
Saîdel-Hudrî'den (Radıyallahü a»h)\290
Hz. Peygamber
(Saitaliaha aleyhi ve seliem) şöyle dedi:
"Mü'min, bir
yerde bağlanıp durdurulan ata benzer. O at gezer, dolaşır
ve yine bağlandığı yere döner. Mü'min de unutarak bir hata
işlerse, yine imana döner."
98/140-(z.) Ebû
Zer'den
Hz. Peygamber
(Sattaihha aleyhi ve sellem) şöyle dedi: "İslâm uysaldır ve
ancak uysallara yakışır."
AÇIKLAMA
Geçen rivayetlerden
mü'minin vasıflan ve misali şöyle açıklanmıştır:
1 -Cennete girecek
kişi,
290Sened: ^ûıı oCJü. ^'^j^'^'Jı
«ÎJii^üji- i->j[\ J\'J, j^c \£&- Jıî J^}\ -v- $ £&-
Sahih: Müsned,
IH/38, H.no: 11274; Benzer rivayet için bk.III/55, H.no: 11464, İbnü'I-
Mübârek, Zühd,
s.24, H.no:73; İbn Hıbbâtı, H/381, H.no:616; (Heysemî, Mevârid,
1/607,
H.no:2450) Ebû
Ya'lâ, U/492, H.no:1332; Beyhakî, ŞuabÜ'l-îmân, VII/452, H.no:10964;
Deylemî, Firdevs,
IV/131, 180, H.no:6405, 6556; Mervezî, 11/609, H.no:650; Bennâ senedinin
ceyyid
olduğunu söyler. Bk.Bülûğu 'l-emânî, 1/113; Heysemî hadisin senedinde
Ebû Süleyman
el-Leysî ve"
Abdullah b. Velid'in bulunduğunu, bu zatların da sika
olduklarını ifade etti. Bk.
Mecma', X/201.
291 Sened; ^uü J, J\ > Jû- J> iiûj J jıü 'J±
j& 'J >l^-! &~ 4 y> &~ ^ V- ^ O)
Zayıf: Müsned,
V/145, H.no:21189; Heysemî hadisin senedinde münkeru'I-hadis olan Enes b.
Mâlik'in hizmetçisi Ebû Halef el-A'mâ'nın bulunduğuna dikkat
çekmiştir. Bk.Mecına', 1/62. Ayrıca seneddc bulunan Muân (Miân)
b. Rifâa da zayıftır. Zehebî, hakkında Ebû Hâtimjın
"hadisi itibâr için yazılır, ancak delil getirilmez", Yahya
b. Maîn'in "zayıftır", Duhaym'm "sikadır"
dediklerini nakleder. Bk.Kâşif, Trc.no:5513; İbn Hacer ise
"leyyinü'l-hadîs, irsali çoktur" ifadesini kullanır. Bk.Takrîb, Tec.no.6747. Suyûtî de hadis için "zayıf hükmü
vermiştir. Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no:3061
îman ve İslâm
2-Saf ve
şerefli/cömert kişi,
3-Nimetlere hamd
eder,
4-Şeytam
zayıflatır/yorar,
5-İnsanlar ona
can ve mal yönüyle güvenirler,
6-Kendisiyle
dostluk kurulur,
7-Hz. Pegamber'e
karşı sıcak/yumuşak kalplidir,
8-fmânî tehlikesi
olan şeyler (kötülükler) onu rahatsız eder,
9-İmânî
üstünlüğü olan şeyler (iyilikler) onu sevindirir,
IO-Şerefle
yaşar,
11 -Altın
madeni gibidir, olaylar onu bozmaz,
12-An gibidir,
faydalı şeyler üretir ve ürettiğini bozmaz,
13-Buğday
başağı gibidir, mütevazı olup dünyaya fazla bağlı
değildir.
Musibetler
karşısında eğilir, ama tekrar doğrulur.
14-Hata
işlediğinde tekrar imanlı hayatına döner,
15-Mü'min
uysaldır.
*
İmanın/İslâm'ın Zayıfladığı Dönemler
99/141-Sa'd b. Ebî
Vakkâs'tan (Radtyaihhü anhy.
292
292
Sened:
Sahîh: Müsned,
1/184, H.no: 1604; Bezzâr, 111/323, H.no: 1119; Devrakî, Müsnedü Sa % s. 156,
H.no:92; Ebû Ya'lâ,
11/99, H.no:756; İbn Mende, 1/522, H.no:424; Danî, es-Sünenü'l-vâride
J'fy'ten,
HI/635-636, H.no:290; Makdisî, bu hadisin sahih kaynaklarda İbn Ömer ve
Ebû
ureyre'den
(Radiyallahü anhüm) (bk. Müslim, îmân, 146-147; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/212,
-no:370-372; Ebû
Avâne, 1/95, H.no:295;) şalıidi bulunduğundan
isnadının sahih olduğunu
>rade etti. Bk.
Muhtara, HI/262-263, H.no:1067; Ebû Ya'lâ, 11/99, H.no:756; Heysemî hadisin
nmed, Bezzâr ve Ebû
Ya'lâ tarafından rivayet
olunduğunu, bunlardan Ahmed ve Ebû
ala'nın
senedindekilerin sahih râvîleri olduklarını beyan etti. Bk.
Mecma', V1I/277.
Abdurrahman b.
Senne'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, 1V/73-74, H.no:
16636;
«adısın
her iki bölümü Abdurrahman b. Senne'den (Radıyallahü anh) ayrı olarak
da rivayet
176
iman ve İslâm
Rasûlullah'ın
(Saliaihhü aleyhi ve seitem) şöyle dediğini işittim:
"İman garip başladı ve başladığı gibi
(garip olarak) geri dönecek. İnsanlar bozulduğu zaman, o günkü
(şuurlu) azınlıklara ne mutlu ! Ebü'l-Kâsım'ın nefsini
elinde tutan Allah'a yemin ederim ki tıpkı bir yılanın
yuvasında sıkıştığı gibi İslâm da
şu iki mescid arasına hapsolacak, sıkışıp
kalacak. "
AÇIKLAMA
Bu iki mescid
Mescid-i Haram (Kabe) ve Mescid-i Nebî'dir.
Garip kelimesi
literatürde; insanların İslâm'dan uzaklaştığı bir
dönemde dinine sahip çıkan şuurlu azınlıklar için
kullanılmaktadır. Bu kişiler dinlerini
yaşadıkları için baskı altında tutulacaklar,
işkence görecekler ve sonunda yurtlarından sürgün edilip yeryüzünün
diğer bölgelerindeki özgür topraklara hicret edecekler. Bunun en güzel
örneği Hz. Peygamber1 in Mekke'deki azınlık döneminde
görülmektedir.
Rasûlullah'ın
(Sallallahn aleyhi ve sellem) İslâm'ın son hâlini, yuvasında
sıkışıp kalan bir yılana benzetmesi garip
karşilanmamalıdir. Burada vechü'ş-şebeh (benzetme yönü);
sıkışmak, hapsolmak ve ızdirap duymaktır. Ayrıca
o dönemdeki insanların (bozuk inançlarından dolayı,)
İslâm'a bakış açıları ve ondan kurtulmak istemeleri
gibi gerçekler de bu hadiste edebî olarak
yansıtılmıştır. Her şeyin doğrusunu Allah
bilir...
olunmuştur.
İlk bölümü için bk. Müslim, îmân, 232/145. İkinci bölümü için bk.
Nuaym b. Hammâd, Filen, U/491, H.no:1379. Avf b. Zeyd b. Milha'dan
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Tirmizî, îmân, 13, H.no:2630
(hasen-sahih). Senedde Sa'd b. Ebî Vakkas'ın (Radıyallahü anh)
oğlu müphem olsa da, oğullarının hepsi sika oldukları
için herhangi bir problem yoktur.
îman ve
İslâm________________
___________■____________177
100/142-(z.)
Abdurrahman b. Senne'den (Radıyallahü anh): m
293 Sened:
Zayıf: Müsned,
1V/73-74, H.no: 16636; Heysemî, hadisi Ahmed b. Hanbel'in oğlu Abdullah ve
Taberânî'nin rivayet ettiğini, ancak isnadında metruk olan İshak
b. Abdullah (İbn Ebî FerveJ'nin bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma',
VII/278. İbn Sa'd. miinker hadisler naklettiğini ve (âlimlerin)
kendisiyle delil getirmediklerini ifâde eder. Bk.Tabakâtü'l-kübrâ (telinime),
350-351: Zehcbî, Zührî'nin çağdaşı olduğunu söylemekle
yetinir, hakkında herhangi bir eleştiri de bulunmaz. Bk. Mîzân.
VII/455, Trc.no: 10832: Zührî'nin bu zâtı hadis
rivayetinde irsai yaptığı için, "'Allah canını
alsın! Sen isnadsız, mesnedsiz hadisler rivayet ediyorsun"
diyerek uyarması ilgili rivayet için bk.Alâî. Câmiu 't-tahsîl, 70; Ebû
Nuaym, Hılyetü 'i-evliyâ, III/365; Âmir Hasan Sabri hadisin
İsnadının metruk olduğunu söyler. Bk. Zevâidıı
Abdillah b. Ahmedb. Hanbelfı't-Müsned, H.no:211:
Hadis burada
zikredilen senediyle zayıftır; fakat hadisin metni sahihtir. Çünkü,
rivayetin şâhidlcri vardır:
a-Ahdullah b.
Amr'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned. 11/177, H.no:665û;
11/222. H.no:7072: İbıuTl-Mübârek. 7-ühd. s.267. H.no:775; Taberânî.
el-Mu'cemü'l-evsat, IX/I4, II.no:8986; (Münzirî, Taberânî'nin
İsnadının sahih olduğunu söyler. Bk. Terğîb. IV/64.
H.no:4818.) Dânî, es-Sünenü'l-vândeji'l-füen, 111/636. H.no:291; Beyhakî.
ez-Zühdiı'1-kebîr, H/116. H.no:203: Heysemî, "(Şahid) hadisin
senedinde, zayıf olan İbn Lehîa vardır" der. Bk.Mecma',
V1I/278. X/259.
b-Sehl b. Sa'd
es-Sâidî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Taberânî, et-Mu 'cemü
7-kebîr, VI/164, H.no:5867; el-Mu'cemü's-sağîr. 1/183, H.no:290: Kudâî.
Müsnedü'ş-şihâb, İI/13S. H.no:l055: Heysemî, hadisin râvîlerinin
sika olduklarını açıklar. Bk. Mecma', VII/278.
c-Câbir b.
Abdullah'tan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Beyhakî, ez-Zühdü
İ-keb'u; II/l 14, H.no:198; Lâlkâî. İ'tikâdü ehli's-sünne, 1/112,
H.no:173; Heysemî, hadisin senedinde Leys'in kâlibi Abdullah b. Salih'in
bulunduğunu, bu zatın zayıf olmasına rağmen
bazılarınca sika kabul edildiğini belirtir. Bk. Mecma', VII/278.
d-İbn
Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu 'cemü
'l-kebîr, XI/70, H.no:l 1074; Heysemî, hadisin senedinde müdellis olan Leys b.
Süleym'in bulunduğunu, bu zatın sika olduğunu ifade etti. Bk.
Mecma \ VII/278, 309. .
e-Abdurrahman b.
Avf tan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Deylemî. Firdevs. 11/29-30,
H.no:2185.
f-İbn Ömer'den
(Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk. Müslim, îman, 146 _g-Ebû
Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, 11/389,
H.no:903I; Müslim, îman, 147; İbn Mâce, Fiten, 15, H.no:3986; Tahâvî,
Şerhu meâni'l-âsâr, I/29S
h-Yahya b. Saîd'den
gelen nakil için bk. Hennâd, Zühd, 11/586-587, H.no:1245;
ı-Abdullah b.
Yezîd ed-Dımaşkî tam dört sahabeden işittiğini
(Ebu'd-Derdâ, Ebû Umâme, Enes b. Mâlik ve Vasile b. eİ-Eska"dan
(Radıyallahü anhüm)) bildirdiği hadis için bk. Beyhakî, ez-Zühdü
'l-kebîr, II/l 14. H.no:I99.
i-Kesîr b. Abdullah
el-Müzenî, babası ve dedesi kanalıyla benzer bir hadis nakleder. J5k-
Taberânî, el-Mu'cemif l-kebîr, XVII/16, H.no:ll; Beyhakî, ez-Zühdü l-kebîr,
U/117, H-no:205: Kudâî. Müsnedü 'ş-şihâb, 11/138. H.no:1052-1053.
j-Enes b. Mâlik'tcn
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. İbn Mâce, Fiten, 15.
H.no:3987; vî. Şerhu meâni 'l-âsâr,
1/298
k-İbn
Mes'ûd'dan (Radtyallahii anh) şahidi için bk. İbn Mâce, Fiten, 15,
H.no:3988.
178
îman ve İslâm
Rasûlullah'm
(Saiiaiiato aleyhi ve sellem) şöyle dediğini işittim:
"İslâm
garip/azınlık olarak başladı ve
başladığı gibi garip olarak (ilk
çıktığı topraklara) geri dönecek, o gariplere ne mutlu
!"
Denildi ki:
'Ey Allah'ın
Rasûlü! Bu garipler kimlerdir?'
"Onlar,
insanlar bozulduğu zaman ıslah etmeye çalışanlardır.
Nefsimi elinde tutan Allah'a yemin ederim ki (bu dönemde) selin
aktığı gibi İslâm süratle Medine'ye akacak, dönecek,
Nefsimin gücünü
elinde tutan Allah'a yemin ederim ki tıpkı bir yılanın
yuvasında sıkıştığı gibi, İslâm da
şu iki mescid arasına hapsolacak, sıkışıp
kalacaktır."
101/143-Ebû
Hüreyre'den (Radıyaiiahu cmh): 294
Rasûlullah
(Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Bu din, garip başladı ve
başladığı gibi garip olarak geri dönecek, o günkü gariplere
ne mutlu !"
Bu hadis
hakkında yazılmış müstakil bir eser için bk.Abdullah b.
Yusuf el-Cüdey'. Keşfü 'l-lisâm an turukı hadîsi gurbeti 'l-îslâm.
2İ)A Sened: «J°J* sûiiı
\z&>- Ju ^j>Q 'J>. J^)y '•&- &*■ ^ &*■
Sahih: Müsned,
11/389, H.no: 9031, Müslim, îmân, 145, İbn Mâce, Fiten, 15, H.no:3986; Ebû
Avâne, 1/95, H.no:298; Ebû Ya'Iâ, XI/52, H.no:6190; Kudâî,
Müsnedü'ş-şihâb, 11/137, H.no: 1051; İbn Mende, 1/520, H,no:422;
Beyhakî, ez-Zühdü't-kebîr, 11/115, H.no:201; Lâlkâî, î'tikâdüehli's-sünne,
1/112, H.no: 174.
a-Enes b. Mâlik'ten
(Radıyalhhü anlı) şahidi için bk. İbn Mâce, Fiten, 15,
H.no:3987 (Bûsıri, zevâidde hadisin hasen olduğunu, senedindeki Sa'd
b. Sinan hakkında ihtilaf bulunduğunu söyler Bk.Misbâhu 'z-zücâce, İV/178,
"hasen")
b-İbn Ömer'den
(Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk. Kudâî,
Müsnedü'ş-şihâb.. 11/138, H.no:1054; İbn Mende, 1/520, H.no:421;
Beyhakî, ez-Zühdü'l-kebtr, II/l 15, H.no:200; Heyscmî. "hadisi Bezzâr
rivayet etmiş olup, senedinde müdellis olan Leys b. Ebî Süleym
vardır,1' demiştir. Bk.Mecma ', VII/278.
c-Ebû Saîd
el-Hudrî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Heysemî, hadisin
Taberânİ tarafından nakledildiğini senedinde ise Atıyye'nin
bulunduğunu, bu zatın zayıf olduğunu ifade etti. Bk. Mecma\
VII/278.
d-Amr b. Avf dedesi
Zeyd b. Mülhame'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Bezzâr,
VI1I/322, H.no:3397; Tirmizî, îmân, 13, H.no:2630 (hasen-sahih); Taberâni, el-Mu'cemü'l-
e-Selman'dan
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Heysemî, hadisin Taberânî
tarafından nakledildiğini senedinde ise metruk sayılan Ubeys b.
Meymûn'un bulunduğunu açıklar. Bk. Mecma\ VH/278-279.
îman ve İslâm
102/144-Abduliah b.
Mes'ûd'dan (Radıyallahüanhy.205 Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem)
şöyle buyurdu: "İslâm garip/azınlık olarak başladı
ve başladığı gibi garip olarak geri dönecek, o günkü
gariplere ne mutlu!" Denildi ki:
'Bu garipler
kimlerdir?' "Kabilelerinden/yurtlarından hicret edenlerdir."
295
Sahih. Müsned,
1/398, H.no:3784; Tirmizî, bu konuda Sa'd, İbn Öme^ Câbir,' Enes ve oaullah
b. Amr'dan (Radıyallahü anhüm) şâhidlerin bulunduğunu, hadisin
ise "Hasen-sahih-Barıb olduğunu belirtir. Bk. Sünen, imân, 13,
H.no:2629; îbn Mâce, Fiten 15 H no'3988-£««< Rikâk, 42, H.no:2758; ibn Ebî
Şeyhe., VII/83. H.no:34366; Bezzâr, V/433! Vinnoo69; ŞâşU
ri/170' H'no:729; Devrakî> Müsnedü Sa'd, s. 164, H.no:93; Ebû Ya'lâ, ki - „
/ H-no:4975' Tabcrânî' ei-Mu'cemü'l-kebîr, X/99, H.no: 10081; Beyhakî,
ez-Zühdul-^ 0/117, H.no:206; Dânî, es-Sünenü'l-vâride fı'l-Fiten, III/633,
H.no:288. Mücâhid'den ■nursel olarak da nakledilmiştir. Bk.Nuaym b.
Hammâd, Fiten, 1/189, H.no:507
180________________________________________________îman
ve İslâm
103/145-Alkame
el-Müzenî'den:2%
Bana bir kişi
şöyle dedi:
'Medine'de Ömer b.
Hattab' in (Radıyaliahû anh) meçi t sindeyken Hz.Ömer
topluluktan birine
sordu:
'Ey Filân,
Rasûlullah (Sailallahtı aleyhi ve setiem) İslâm'ı vasfederken
neler
duydun?'
'Rasûlullah'm
şöyle buyurduğunu işittim:
"İslâm
ceza' (beş yaşındaki genç deve) olarak başladı,
ardından senî (altı yaşına), rabâî (yedi yaşına),
sedîsî (sekiz yaşına) ve bâzil (dokuz yaşına ulaşan297
gibi) olacak."
Hz. Ömer ekledi :
'Buzul (dokuzuncu
yaştan) sonra ancak gerileme/ ihtiyarlık gelir..."
Sened: '^j'y^ âiiiâ ^-^ J*» îSy- öî- y^ '^J j^sJ-
üîji-
Sahih: Müsned,
ITT/463, H.no: 15745, Benzer rivayet için bk.V/52, H.no:20407; Ebû Ya'lâ,
1/171, H.no:192; Mervezî, 1/356, H.no:361; Dânî, es-Süne nü 1-varide
fı'l-fiten, 111/637-638. H.no:292. Heysemî, hadisin senedinde ismi belli
olmayan bir râvînin bulunduğunu, bu zatın dışındakilerin
sika olduklarım ifade eder. Bk. Mecma', VII/279. Bu müphem râvînin, Hasan
el-Basrî olduğunu görmek için bk.Tabert Târih, 11/679. Ahmed b. Hanbet, bu
hadisi bilinmeyen bir sahâbî başlığı altında
zikrettiğine göre, sahabe olduğunu tahmin ettiği bir zâta nisbet
etmiş oluyor ki kanaatimizce bu durumda sahâbînin bilinmemesi hadisin
senedi açısından zararlı değildir. Suyûtî, hadisin
"sahih" olduğuna işaret eder. Bk.el-Câmiu's-sağîr,
H.no:I952.
297 Bk.
İbnü't-Esîr, Nihâye, 11/173 (ra-be-a); II/3 19 (sc-de-se); Bennâ, agc.
1/116
104/146-Kürz b.
Alkame el-Huzâî'den (Radıyaüahü anh):298
Bir bedevi
Rasûlullah9a (Saiiaüahü aleyhi ve sellem) şöyle dedi:
'Ey Allah'ın
Rasûlü! İslâm'ın sonu olacak mı?'
Peygamberimiz :
"Evet, (bu
dönemde) izzet ve celâl sahibi Allah, insanlardan Arap olsun ya da Acem olsun,
hayrını istediği her hâne sahibini İslâm dairesine
alacaktır."
'Sonra ne olacak?
Ey Allah'ın Rasûlü!'
"Sonra kara
bulutlar gibi fitneler (her yere) yayılacak."
'Olamaz, ey
Allah'ın Rasûlü!'299
"Bilâkis (bu
fitneler) olacak ve nefsimi elinde tutan Allah'a yemin ederim ki sizler o
dönemde birbirinizin boynunu vurmak suretiyle ayağa dikilen/
sıçrayan zehirli kara
yılanlara döneceksiniz."
§İkinci
rivayette benzeri nakledildi. Orada ziyâde olarak "Bir
kısmınız diğerinin boynunu vurarak.." cümlesinden
sonra şunlar eklenmiştir:
Râvilerden olan
Süfyan bana (yani Ahmed b. Hanbel'e): 'Zührî; "Atılan
yılanlar" dedi' şeklinde nakletti.
298 o j ,i
.... , .• ,
. „ t- -
Sahih: Müsned,
III/477, H.no:I5861, 15860, 15862 (Bennâ'nm rivayet derlemesi
sırasına göre); Humeydî, 1/260, H.no:574; Hâkim, Müstedrek, 1/89,
H.no:96-97; IV/502, H.no:8403: Nuaym b. Hammâd, Fiten, 1/29, H.no:7; 1/188,
H.no:502; Şeybânî, Âhâd, IV/284, H.no:2305; Dânî, es-Sünenü'l-vâride
fı'l-Fiten, 11/429, H.no:159; Heysemî, Mevârid, 1/462, H.no:1870; Beyhakî,
î'tikâd, s. 157. Bennâ senedinin ceyyid olduğunu söyler. Bk.Bulûğu
'l-emâni, 1/117; Heysemî ise, râvîlerin sahih ricali olduğunu belirtir. Bk.Mecma',
VII/305; İbn Abbas'tan (Radıyaliahû anhümâ) şahidi için bk.
Tirmizî, Fiten, 28, H.no:2193 (hasen-sahih) Bir rivayette: 'Olamaz, vallahi
inşallah...' şeklinde geçmektedir.
i g2
îman ve İslâm
Süfyan,
"Ayağa dikilen kara yılanları" (ayağa)
doğrulan, diye açıkladı.
§Üçüncü rivayette
de benzeri nakledildi ve ek olarak:
Rasûlullah
(Sal'lal'/ahu aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu:
"O gün
insanların en faziletlisi, kalabalıklardan ayrılıp küçük
bir toplulukta yaşayandır ki bu zât Yüce Rabbine karşı
sorumluluk duyup şerlerinden dolayı insanları terk
etmiştir."
105/147-Ebû Ümâme
el-Bâhilî'den (Radıyaiîahü anhy?m
Rasûlullah
(Saiiaiiahn aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
"İslâm'ın
hükümleri tek tek yıkılacak, her bir hüküm
yıkıldığında insanlar bir diğerine geçecekler.
İlk yıkılan hüküm, devlet yönetimi ve son yıkılacak
olan da namaz kılmak olacaktır."
Sened: 'J yCS ^ ûı ± J> J^cJ-ı J.
Sened: ^—-'Jt yCS- ^ *ûı
Sahih: Müsned,
V/251, H.no:22060; Abdullah b. Ahmed, es-Sünne, 1/356, H.no:764; Hâkim,
Müstedrek, İV/104, H.no:7022; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VI11/98, H.no:7486; Müsnedü'ş-Şâmiyyîn,
11/411, H.no:1602; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, IV/,326. H.no:5277; VI/69,
H.no:7524; Mervezî, 1/415, H.no:407; Deylemî, Firdevs, III/445, H.no:5363;
Heysemî, Mevârid, 1/87, H.no:257. Heysemî, râvîlerin sahih ricâü olduğunu
söyler. BkMecma', VII/281. Huzeyfe'den (Radıyallahü anh) hadisin bir
bölümü naklolunmuştur. Bk. Abdullah b. Ahmed, es-Sünne, 1/207, H.no:324;
Hâkim, Müstedrek, IV/516, H.no:8448; IV/573, H.no:8611; Dânî, III/534,
H.no:225; III/599, H.no:271; III/605, H.no:273
îman ve
İslâm_______________________________________________183
106/148-Feyrûz
ed-Deylemî'den (Radıyallahü anh):m
Rasûlullah
(Saiiaiiahu aieyhî ve sellem) şöyle buyurdu:
"İpliğin/urganın tel tel kopup
zayıfladığı gibi İslâm'ın hükümleri de tek tek
yıkılacak. "
107/149-AbdulIah b.
Büsr'den (Radıyallahü anh):302
Uzun zaman önce bir
hadis dinlemiştim:
"Sen yirmi
kişilik ya da daha az veya daha fazla sayıdaki bir topluluk içinde
bulunur, yüzlerini inceler ve Allah'tan korkan bir kişi bile göremezsen
bil ki durum çok nazikleşmiş/kötüleşmiştir."
* İman ve
Emanetin Kaldırılması
Allah Teâlâ
buyurdu:
"Biz emaneti
gökler, yer ve dağlara sunduk, onlar bunu taşımaktan çekindiler,
tedirgin oldular ve sonunda bu sorumluluğu insan yüklendi. Şüphesiz
o, azgın ve cahildir. "(Ahzap
33/72)
ocneu: ı LJi
i ^ ^ 1 J^ ' ^j1
ti- c* »-4*
Sahih: Milsned,
İV/232, H.no: 17962, Dâriml Mukaddime, 16, H.no:98; Lâlkâl 1/92-93,
H.no:127. Heysemî, Mevârid, 1/87, H.no:258. Heysemî. râvîlerin sika
olduklarını söyler. BkMecma \ VII/281.
Sened: -ojı ±i- 'J, '£■} \z%- jı^
£j^ i^iijı ^1 ü'ii.
Sahih: Milsned,
IV/188, H.no;17610. Taberânî, Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 11/110, H.no:1008;
Beyhakî, Şuabü'l-îmân, VI/505, H.ııo:9Û77; Heysemî,
isnadının "hasen" (eserin diğer bir yerinde ise
"ceyyid"), râvîlerin ise sika olduklarını söyler.
Bk.Mecma', 1/183; VII/276. Munzirî de isnadının "hasen"
olduğunu söyler. Bk. Terğîb, 1/65, H.no:175; Abdullah b. Kays'tan
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Nuaym b. Hammâd, Filen, 1/244,
H.no:694
Allah Teâlâ
buyurdu:
"Ey İman
edenler, Allah ve Rasûlüne karşı hainlik yapmayın,
emanetlerinizde bile bile haksızlık yapmayın! " (Enfal
8/27)
108/150-Huzeyfe b.
el-Yemân'dan (RadıyaiiaM anhy.
303SenecJ: ^jj:-^ u -, ,.
Sahih: Müsned,
V/383-384, H.no: 23148-23150; Müslim, îmân, 143; Buharı, Rikâk, 35; Fiten,
13; İ'tisâm, 2; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/209, H.no:366; Ebû Avâne, 1/56,
H.no:141; Tirmizî, Fiten, 17, H.no:2179 (hasen-sahih); tbn Mâce, Fiten, 27,
H.no:4053; Humeydî, 1/211, H.no:446; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, X/122,
Şuabü'i-îmân, IV/324-325, H.no:5271; Ibn Mende, 1/465, H.no:336; 1/466-467,
H.no:337; Mervezî, 1/471-472, H.no:495.
jrnan ve
İslâm
_________^___________________________________185
Rasûlullah
(Salfoitahü aleyhi ve setlem) bana iki olayı haber verdi. Birini
yaşadım, diğerini bekliyorum.
Emaneti koruma
duygusu, insanların kalplerinin kökierİne/derinliklerine
yerleştirildiğini haber verdi. Sonra Kur'an nazil oldu, bunları
öğrendiler ve ayrıca Sünnet'ten de öğrendiler.
(İkinci olarak
da) bana emanetin kaldırılmasını haber verdi. Şöyle ki
kişi uykusundayken emanet duygusu(nun bir kısmı) kalbinden
alınır, onun yeri küçük bir iz olarak kalır, belli olur.
Kalbinden emanet (bütünüyle) alındığında, tıpkı
ayağına bir kor ateş konulup da
kaldırıldığında apse/şişkinlik yapması
gibi bir apse/şişkinlik izi bırakır.
Râvi dedi ki: Bunu
göstermek için eline çakıllar aldı, ayağına koydu ve sonra
şöyle devam etti:
Bugün insanlar
çeşitli anlaşmalar yapıyorlar, neredeyse emanet
sorumluluğunu yerine getiren bir kişi bile bulunamayacak. Hatta
şöyle denecek: 'Filân kabilede bir kişi var, o emindir ya da bir
kişi var ki ne kadar sabırlı, ne kadar zarif ve
akıllıdır.' Hâlbuki onun kalbinde, hardal tanesi kadar iman
bulunmamaktadır.
Birçok dönemler
yaşadım. Hanginizle bir anlaşma yaparsam yapayım, benim
için fazla önemli değildir. Eğer Müslüman ise dininin gereğini
yapar, Hristiyan ya da Yahudi ise menfaatinin gereğini yapar. (Bu yüzden)
günümüzde sizden sadece falan filân şahıslarla anlaşma
yapıyorum.
109/151-İbn
Mes'ûcTdan (RadıyaiiaM anhy.304
Hz. Peygamber
(Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) buyurdu ki:
"İslâm'ın
çarkı otuz beş sene normal dönecek, (ya da otuz altı veya otuz
yedi), eğer her şeyi bozarlarsa onlara da helak yolu
açılacaktır, ama dinleri ayakta kalırsa onlar da yetmiş
sene kalırlar."
'Geçen süreden,
yoksa kalan süreden itibaren mi?' dedim.
Rasûluüah da:
"Kalan
süreden..."dedi.
§İkinci
rivayette benzeri geçmektedir, ancak ziyade olarak: Hz.Ömer (nadıyaiiahü
anh) şöyle sordu:
'Geçen süre mi,
yoksa kalan süre mi?'
RasÛlullah
(Sallallahü aleyhi ve selhm)\
"Kalan
süre..." dedi.
§Üçüncü rivayette
de şöyle geçmektedir:
Hz. Peygamber
(Sallallahü aleyhi ve seiiem) buyurdu ki:
"İslâm'ın
çarkı otuz beş sene normal dönecek, (ya da otuz altı veya otuz
yedi), eğer herşeyi bozarlarsa (sonra) onlara da helak yolu
açılacaktır, ama dinleri ayakta kalırsa onlar da yetmiş
sene kalırlar."
Hz. Ömer
(Radıyaiiahü anh) dedi ki:
'Geçen süreyle mi,
yoksa kalan süreyle mi?'
RasÛlullah
(Sallallahü aleyhi ve sellem):
"Bilâkis,
kalan süreyle..."dedi.
Sened: *uı -ı> ^ ç^ur ^ ^
Sahih: Müsned,
T/393-394, H'no:3730-3731; Benzer rivayet için bk.I/39O; H.no:3707, 1/395,
H.no: 3758, Ebû Dâvûd. Fiten, I, H.no:4254; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr,
IX/236, H.no:9159; X/158, H.no:1031I; X/170, H.no:10356; Hâkim, Müstedrek,
III/123, H.no:4593 (İsnadının sahih olduğunu söylemiş;
Zehebî ise, bu görüşe muvafakat etmiştir); Ebû Ya'lâ, VIII/425,
H.no:5009; IX/186, H.no:5281; IX/201, H.no:5298. Râvîleri sikadır.
C-KADER İNANCI
• Her Şey Allah hn Kontrolündedir
• Cennet ve Cehennemliklerin Takdiri
• Son Nefeste İmanın Önemi
• Allah 'in Takdiri Çok Yönlüdür/Boyutludur
• Kader Karşısında
Yapılması Gereken
• Anne Karnında Kaderin/Programın
Yazılması
• Kaderi İnkâr Edenlere Sahabenin Tepkisi
• Allah'ın Takdiri İmkân Vermektir,
Zorlamak Değil
• Kaderi İnkâr Edenlere
Müslümanların Tepkisi
C-KADER İNANCI
* Her Şey Allah'ın Kontrolündedir
Allah Teâlâ
buyurdu:
'De ki:
Allahım! Ey mülkün/otoritenin sahibi! Sen dilediğine mülkü verir ve
dilediğinden mülkü alırsın, dilediğini aziz kılar ve
dilediğini zelil kılarsın, hayır senin elindedir.
Şüphesiz sen her şeye kadirsin.
Sen geceyi gündüze
bağlarsın ve gündüzü de geceye bağlarsın, ölüden diri
çıkartırsın ve diriden de ölü çıkartırsın. Sen
dilediğine hesapsız rızık verirsin.' (Âiü İmrân
3/26-27)
1/152- Abdullah b.
Amr b. Âs'tan (Radıyaliahü anhumâ):305
Allah Rasûlü'nün
(SaiMiahü aleyhi ve sellem) şöyle dediğini işittim:
"Allah gökleri ve yeri
yaratmadan elli bin sene önce, kâinatın programını takdir
etmişti."
Sahih: Müsned,
11/169, H.no:6579; Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, es-Sünnc, 11/387-388, H.no:842;
11/394, H.no:856; Müslim, Kader, 16, Tirmizt, Kader, 18, H.no:2156
(hasen-sahîh-garib); Abd b. Humeyd, 1/136, H.no:343; İbn Hıbbân,
XIV/508, H.no:6137; Bezzâr, VI/426, H.no:2456; Beyhaki, l'tikâd, i/136;
Deylemî, Fırdevs, IH/208, H.no:4591. Senedinde İbn Lehîa
bulunmaktadır. Bu râvî ile İlgili geniş bilgi için
bk.22/64.hadis.
2/153- Abdullah b.
Amr b. Âs'tan (Radıyaliahü anhümây.
Allah Rasûlü'nün
(Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) şöyle dediğini işittim:
İzzet ve celâl
sahibi olan Allah buyurdu ki:
"Allah
kâinatı karanlıkta/yoklukta yarattı. Sonra o gün, nurunu her
tarafa saçtı. Kime bu nurdan isabet ettiyse hidâyeti bulmuştur ve
kime de isabet etmemişse o dalâlettedir. Bu yüzden derim ki izzet ve celâl
sahibi olan Allah'ın ilmine uygun olarak (kâinat takdir edildi ve) kalem
kurudu, (hüküm kesinleşti.)"
Sened:
Sahih: Müsned,
11/176, H.no:6644 (uzun bir hadisin ortasında nakledilmiştir): Benzer
rivayet 'Çin bk. 11/197. H.no:6854, Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, es-Sünne,
U/424, H.no:932; Tirmizî, îmân, 18, H.no: 2642 (hasen); İbn Ebî Âsim,
1/107-108, H.no:241-243; Taberânî, Müsnedü's-Şâmiyyîn, 1/304, H.no:532;
Hallâl, es-Sünne, 111/539, H.no:891; Beyhakî. es-Sünenü'l-kübrâ, IX/4; Hâkim,
Müstedrek, 1/84, H.no:83 (İsnadının sahih olduğunu söyler);
Deylemî; Firdevs, 1/170, H.no:43; Herevî, el-Erbaûn fî deiâiH't-Tevhîd,
1/88-89, H.no:37; Lâlkâî, IV/604, H.no:1078-1079; Heysemî, râvîlerinin sika
olduğunu ifâde eder. Bk.Mecma', VII/193-194
190
_______________________________________________Kader İnancı
3/154-Tavûs b.
el-Yemânî'den (Radıyaitaha anh):
Rasûlullah'ın
(Sallalhhü aleyhi ve seilem) sahabesinden birçok kişiyle
karşılaştım; 'Her şey Allah'ın takdiri ile olur'
diyorlardı. Hz Ömer (Radıyaüahü anh) dedi ki:
Rasûlullah'ın
şöyle dediğini işittim:
"Her şey Allah'ın
takdiri ile olur, hatta zaaf ve kuvvet308 hâli bile..."
* Cennet ve
Cehennemliklerin Takdiri
Allah Teâlâ buyurdu
:
'Eğer biz
dileseydik, her nefse kendi hidâyetini bahşederdik. Fakat benim, cehennemi
cin ve insanlardan (inkarcı olanlarla) tamamıyla
dolduracağım, sözüm gerçekleşecektir/doğrudur.' (Secde
32/13)
J
Jf
Allah Teâlâ buyurdu
:
'O (Allah),
yaptıklarından
sorulmaz, oysa onlar
sorguya çekilirler.' (Enbiyâ21/23)
Sened: ^- J jjü 'Jt- jH- Ji iÇj '^ İJJii ^'^
ft&Ji j/1 J*i
Sahih: Müsned, II/l
10, H.no:5893. Mâlik, Muvatta', Kader, 4; Ma'merb. Râşid, XI/117-118,
H.no:20080; Buhârî, Halku efâli'l-ıbâd, s.47; Müslim, Kader, 18, Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, X/205; Kudâî, Müsnedü'ş-şihâb, 1/148-149,
H.no:203.
308 el-Keys;
lafız olarak akıllı, uyanık ve tutarlılık
mânâsındadır. Metindeki acizlik kelimesinin zıttı olarak,
kuvvet anlamı tercih edildi. Bk. Nevevî, Şerhu Sahihi Müslim,
XVI/167-168
Kader
İnancı_______________
^g^
Allah Teâlâ
buyurdu:
Tâğuta kulluk
etmekten çekinen ve Allah'a içten yönelenlere müjdeli (haberler) vardır,
kullarıma müjdele!
Onlar ki sözü
dinler ve en güzel şekilde tâbi olurlar. İşte onlar
Allah'ın hidâyete erdirdiği ve gerçekten aklını kullanan
kişilerdir.
Azap üzerine
kesinleşmiş
(zâlimler) bunlarla bir
tutulur mu? Ateşte olanı sen mi kurtaracaksın yoksa ?..'
(Zümer 39/17-19)
309
4/155-Ebu'd-Derdâ'dan
(RadıyaüaM anh): Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seilem) şöyle
buyurdu: "Allah Âdem'i yarattığı gün onun sağ omuzuna
vurdu ve zerreler gibi beyaz nesiller çıkarttı. Sol omuzuna vurdu ve
kömür gibi kara nesiller
çıkarttı.
Sağdaki gruba:
'Bunlar
(kazandıkları ile) cennete gidecek, ben sorumlu değilim/310
Soldaki gruba:
Hasen: Müsned,
VI/441, H.no:2736I; Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, es-Sünne; 11/466-467,
H.no:1059: Deylemî, Firdevs, III/422, H.no:5290. Hz.Ebû Bekr'in sözü olarak da
nakledilir. Bk.M3 'mer b. Râşîd, XI/123, H.no:20094. Heysemî, hadisin
Taberânî ve Bezzâr tarafından da rivayet edildiğini, râvîierinin ise
sahih ricali olduğunu belirtir. Bk.Mecma', VII/185. Fakat
seııedde yer alan Ebu'r-Rebî', Süleyman b. Utbe'dir. Heysemî'm'n
"Süleyman b. Utbe'yi, Ebû HatırrTin sika; İbn Main'in ise,
zayıf saydığını; diğer râvîierinin ise sika
olduklarını" söyler. « M?c™a ' VII/194^ Zehebî, Süleyman b. Utbe
Ebu'r-Rebî' ed-Dârânî ed-Dımaşkî hakkında sadûk" ifâdesini
kullandıktan sonra, İbn Maîn'in ''bir şey değildir";
Dühaym'in "sikadır" dediklerini nakleder. &k.Kâşif.
Trc.no:2115; İbn Hacer ise, aynı kanaattedir: "sadûktur, garib
hadisler nakleder". Bk.Takrîb, Trc.no:2592. Bu râvî 23/174., 37/188. ve
41/192.hadislerin senedinde de yer almaktadır. Bûsirî de, bu zâtın
hadisi için hasen hükmünü verir. °*Misbâhu 'z-zücâce, IV/39
Mubârekfûrî,
Tuhfelü'l-ahvezî, IX/368
Kader İnancı
'Bunlar da
(hataları ile) cehenneme
girecek, ben sorumlu
değilim,' dedi."
5/156-Ebû
Hüreyre'den (Radıyaiiahu anhy.
311
511 Sened: J\ > fiiijı ji- >j ^ ^U-'jı
i£ £ii-
Sahih: Müsned,
11/484-485, H.no:10235; Müslim, Kader, II, Taberânî,
eî-Mu'cemü'l-evsat, HI/222-223, H.no:2469; [11/376, H.no:2801; IV/22, H.no:3026
(Bu rivayette "uzunca bir zaman" yerine, "70 yıllık
bir zaman" lafzı kullanılmıştır); Abdullah b.
Vehb el-Kuraşî, Kader, I/I69, H.no:48;
a-Hz.Âişe'den
(Radıyaiiahu anhâ) şahidi İçin bk. Müsned, VI/107, H.no:24643;
VI/108, H.no:24648; İshâk b. Râhûye, Müsned, 11/312, H.no:837; Ebû Ya'lâ,
VIII/128, H.no:4668; Heysemî, hadisin Ebû Ya'lâ tarafından da rivayet
edildiğini, râvîlerinin İse sahih ricali olduğunu belirtir.
Bk.Mecma', VII/211-212. Ayrıca 7/158. hadisin tahricine bk.
b-Hz. Ömer'den
(Radıyaiiahu anhj şahidi için bk. Müsned, 1/44, H.no:311; Tirmizî,
Tefsir, 7/2; H.no:3075; Hâkim, Müstedrek, 1/407, H.no:289; Makdisî, Muhtara,
1/407, H.no:289; Heysemî, Mevârid, 1/447, H.no:1804. Ayrıca 21/172.
hadisin tahricine bk.
c-İbn
Mcs'ûd'dan (Radıyaiiahu anh) şahidi için bk. Müsned, 1/382,
H.no:3624; 1/414. H.no:3934; f/430, H.no:4091; 1/374-375, H.no:3553; Mâlik,
Muvatia', Kader, 1; Ma'mer b. Râşid. XI/123, H.no:20093; Buhârî, Kader, 1;
Enbiyâ, 1; Müslim, Kader, I; Tirmizî, Kader, 4,
H.no:2137; Bezzâr, IV/35I-352, H.no:1551; V/170, H.no:1766; Humeydî, 1/69,
H.no:126; Şâşt, ir/140-144, H.no:680-685; Beyhakî,
es-Stinenü'l-kübrâ, V1I/421; X/266; Ebû Yala, IX/89, H.no:5157; Îbnü'1-Ca'd,
Müsned, s.379, H.no:2594; Taberânî. el-Mu'cemü'l-kebîr, X/!95, H.no:10440.
Ayrıca 17/168.hadisin tahricine bk.
d-Sehl b. Sa'd
es-Sâidî'den (Radıyaiiahu anh) şahidi için bk. Müsned, V/335,
H.no:22733; V/332, H.no:2271I; Buhârî, Meğâzî, 39; Müslim, Kader, 12;
İbnü'1-Ca'd, Müsned, s.429. H.no:2929; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr,
VI/143, H.no:5784, VI/147, H.no:5798, VI/149, H.no:5806, VI/154, H.no:5825,
VI/170, H.no:5891, VI/188, H.no:5952; İbn EbîÂsım, 1/96, H.no:216.
e-Enes b. Mâlik'ten
(Radıyaiiahu anh) şahidi için bk. Ebû Ya'lâ, VI/443, H.no:3829;
Ayrıca 6/157. hadisin tahricine bk.
f-Urs b.
Utneyra'dan (Radıyaiiahu anh) şahidi için bk. İbn Ebî Âsim,
1/54, H.no:l 19 (İsnadı sahih râvîleri sikadır); Taberânî,
el-Mu'cemü'l-kebîr.. XVII/137, H.no:340, el-Mu'cemû'l-sağîr, 1/309,
H.no:512; Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 1/40, H.no:29; Heysemî, hadisin Bezzâr
tarafından da rivayet edildiğini râvîlerinin ise sika olduğunu
belirtir. Bk.Mecma', VII/212.
Kader
İnancı
Hz. Peygamber
(Saiiaiiahüaleyhi vesellem) buyurdu ki:
"Bir kişi
uzun zaman cennetliklerin amellerinden işler, (kötü niyetinden
dolayı) Allah, hayatının sonunu cehennemliklerin amelleriyle
tamamlatır ve cehennemlik olur. Bir başka kişi de uzun zaman
cehennemliklerin amellerinden işler, (iyi niyetinden dolayı) Allah, hayatının
sonunu cennetliklerin amelleriyle tamamlatır ve cennetlik olur."
* Son Nefeste
İmanın Önemi
Allah Teâlâ
buyurdu:
'Ey İman
edenler, Allaha karşı gerçekten/doğru olarak takva sahibi olun
ve ancak Müslümanlar olarak can verin.' (Âlü İmrân 3/102)
Allah Teâlâ
buyurdu:
"(Ölüm)
zamanında bizim dayanılmaz azabımızı görünce; sadece
Allah'a iman ettik ve ona ortak koştuklarımızı da inkâr
ettik, derler.
Bu dayanılmaz
azabı gördükleri zaman, artık imanları faydalı olmaz. Bu
kulları arasında Allah'ın bir kanunudur. İşte orada
kâfirler hüsrana uğramışlardır.' (Mümin 40/84- 85)
g-Eksem b.
Ebi'l-Cevn'den (Radıyaiiahuanh) şahidi için bk. Taberânî,
el-Mu'cemü'l- 1/296, H.no:872. (Bu hadis, savaşta cesaret ve şecaatle
çarpışan bir kişi hakkında "O cehennemliktir"...hadisinin
son bölümünde işlenmiştir.)
h-Amr b.
el-Hamk'tan (Radıyaiiahu anh) şahidi için bk. Müsned, IV/I35, H.no:
17'51. Heysemî hadisin sahih ricaliyle rivayet edildiğini belirtir.
Bk.Mecma', VII/212. Bu rivayet ileride tekrar edilecektir.
6/157-Enes b. Mâlik'ten
(Radıyaitahuanhy.3I2
RaSÛlullah
(Sallaİlahü aleyhi ve sellem) buyurdu kİ :
"Son
anına bakmadan biri hakkında (sadece) hoşunuza gittiği için
hemen karar vermeyin. Kişi, uzun zaman ya da bir dönem iyi işler
yapar ki bu hâlde ölse cennete gidecek.
Sonra bozulur ve kötü işler yapar.
Başkası
da bir dönem kötü işler yapar ki o hâlde ölse cehenneme gidecek... Sonra
düzelir ve iyi işler yapar. Allah, kişinin (temizliğinden
dolayı) hayrını isterse ölümünden önce onu yönlendirir."
Oradakiler:
'Allah nasıl yönlendirir?'
deyince
Peygamberimiz:
"Ona iyi
işler yapma imkânı verir ve o hâlde ruhunu alır" buyurdu.
Sened: j^-i- ti'£*\
Ojjti ^ o>ji fiüi-
Sahih: Müsned,
HI/120, H.no: 12153; Bu hadis. Ahmed b. Hanbel'in sülâsiyyâtmdandır.
BkSefârînî, 1/799, H.no:131; Benzer rivayet için bk. 111/106, H.no: 11975;
III/257. H.no: 13629; Tirmizî, Kader, 8, H.no: 2142, (hasen-sahih); Abd b.
Humeyd, 1/410. H.no:1393; Ibn EbîÂsım. 1/174, H.no:393; Ebû Ya'lâ,
V1/40İ-402, H.no:3756: VI/443, H.no:3829; VI/452-H.no:3840: Taberânî,
el-Mu'cemü'l-evsat, VII/219, H.no:6424; Makdisî, Muhtara, V/239. H.no:1865;
VI/24-26, H.no: 1978-1980 (İsnadları sahihtir); Lâlkâî, IV/610,
H.no:1089; Beyhakî, İ'tikâd, s. 157-158. Ayrıca 5/156. Hadisin
tahricine bk. Heysemi, hadisin sahih ricaliylc rivayet edildiğini
belirtir. Bk.Mecma\ VII/214.
7/158- Hz.
Âİşe'den (Radıyallahü anhûy, 3B RasÛlullall (Sailalhhü aleyhi ve
sellem) ŞÖVİe buyurdu '.
"Bir kişi
cehennemlik olarak yazıldıysa; bir süre cennetlik işler yapsa da
sonunda bozulur ve cehennemlik işler yapar, o hâlde ölür ve ateşe
(cehenneme) gider.
Bir
başkası cennetlik olarak yazıldıysa; bir süre cehennemlik
işler yapsa da sonunda düzelir ve cennetlik işler yapar, o hâlde ölür
ve cennete aidpr"
gider."
196_________________________________________________Kader
İnancı
8/159-Ebû Nadre'den
(Radıyaiiahü anhy.3M
Rasûluliah'ın
ashabından biri hastalanmıştı. Sahabe onu ziyarete gitti,
(baktılar ki) o ağlıyor ve sordular:
'Ey Ebû Abdullah,
seni ağlatan şey nedir? Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi w sellemj sana;
'Bıyığını kısalt315 ve bana ulaşıncaya
kadar buna devam et' demedi mi? (Yani bu kişinin cennetlik
olacağına işaret edilmiştir.) '
O da dedi ki:
'Evet, ancak ben
Rasûluliah'ın:
"Allah Teâlâ
bir eliyle (varlıkların bir kısmını) tutar ve bunlar
(kazançlarından dolayı) şurası içindir, ben sorumlu
değilim, diğer eliyle de kalanları tutar, bunlar da
(hatalarından dolayı) şurası içindir, der," sözünü
işitttim. Şimdi ben, iki taraftan hangisinde olduğumu
bilmiyorum, (onun için ağlıyorum.)'
Sened: îşjly^
x*L. ıf^ı iUi- J, jıiJ- ıi'ji- jui- ı2oi-
Sahih: Müsned,
IV/176-177, H.no: 17525-17524 (Bu iki rivayet, Müsned'de "'Ebû Abdullah
isimli bîr sahâbîden" başlığı altında yer
alır); Benzer rivayet için bk.V/68, H.no:20546 (Bu rivayet de İsim
verilmeden "bir sahâbiden" başlığı altında
yer alır); V/401, H.no:23296. (Bu hadiste "Ebû Abdullah yani
Huzcyfe" denilmektedir.) îbn EbîÂsım, 1/89, H.no:202; Deylemî,
Firdevs, 1/174, H.no:651; Heysemî, hadisin râvîlerinin sahih ricali olduğunu
söyler. Bk.Mecma\ VII/185-186. Hadîsin Müslim'de Ebû Abdullah'tan
(Radıyaiiahü anh) rivayet edildiğini söyleyen Bennâ: "Müsned,
Ebû Dâvûd ve Tirmizî'de Abdurrahman b. Katâde es-Sülemî'den (Radıyaiiahü
anh), Ebû Ya'lâ'da (Bk.VI/144, H.no:3422; VI/172. H.no:3453) ise Enes'ten (Radıyaiiahü
anh) şahidi bulunmaktadır."der. Bk.Bülûğu'l-emânî, 1/125.
Heysemî, Ebû Ya'lâ'dakİ rivayette el-Hakem b. Sinan el-Bâhilî'nin
bulunduğunu, bu zâtın ise pek kuvvetli olmamakla birlikte
hadislerinin yazılabileceğini, diğer râvîlerin İse sika
olduklarını belirtir. Bk.Mecma\ VII/186.
Bir başka
rivayette hastalanıp ağlayan kişinin Muâz b. Cebel
(Radıyaiiahü anh) olduğu ifade edilmektedir. Bu nakil için bk. îbn
Mende, 1/239, H.no:102. Fakat Muâz b. Cebel'in (Radıyaiiahü anh) künyesi
Ebû Abdurrahman olarak bilinmektedir. (Bk.İbnü'1-Esîr, Üsdü'l-ğâbe,
V/187, Trc.no:4960). Muhtemeldir ki, benzer bir hâdise onun da
başından geçmiştir. Aksi hâlde ensârdan Akabe'de, Bedir ve Uhud
gibi büyük savaşlarda bulunmuş bir sahâbîye "Ey Ebu
Abdullah" diye nida olunmaz, Ahmed b. Hanbel de Müsned'de "Ebû
Abdullah isimli Rasûluliah'ın ashabından birinin hadisleri" diye
ayrı bir başlıkta bu hadise yer vermezdi. İbnü'1-Esîr, bu
sahâbînin ismini vermemiş, Ebû Kılâbe ile Ebû Nadre'nin kendisinden
hadis naklettiği bir sahâbidir demekle yetinmiştir. Bk.Üsdü'l-ğâbe.
VI/191-192, Trc.no:6062. Benzer bir rivayet için bk. Bir sonraki hadis: 9/160.
315 Peygamberimiz
bıyığı uzun olanlara; bıyığın
kısaltılmasını tavsiye ederdi. Zira ağız yeme ve
içme mekânıdır, temiz olmalıdır. Bk. Münâvî, Feyzu 'l-Kadîr
3/347
9/160-Muâzb.
Cebel'den (Radıyaiiahüanh):3İ6
Rasûlullah
(Saiiaiiahü aleyhi ve se/tem), ashâb-ı yemîn317 ve ashâb-i şimal318
ile ilgili âyeti okudu, sonra dedi ki:
"Allah
varlıkları elleriyle tutar ve şöyle der: Bunlar
(kazançlarıyla)319
cennette olacak,
ben sorumlu değilim ve bunlar da (hatalarıyla) cehennemde olacaklar,
ben sorumlu değilim. "
10/161-İbn
Abbas'tan (Radıyaiiahü anhümâ):
320
316 Ca .
senea. j—*** uj>
<>_r*" »>/» uıjj" ^r^*-" c< *"' -^ o^
j-jij ^-^ ^' Hasen: Müsned, V/239, H.no: 21976; /ön Afenrfe, 1/239, H.no:102.
Heysemî, hadisin râvîieri arasında bulunan Berâ el-Ganevî'nİn,
İbn Adiy tarafından zayıflığa yakın
bulunduğunu nakletmiş, diğer râvîlerinin ise sika
olduklarını; fakat Hasan'in Muâz'dan hadis işitmediğini
belirtir. Bk.Mecma', VII/I20. Ancak, benzer bir hadisin Bezzâr tarafından
Ebû Saİd el-Hudrî'den (Radıyaiiahü anh) rivayet edildiğini
söyler. Bk.Mecma'. VII/186. Bennâ ise, Tenkîh sahibi îbn Hacer'in her İki
hadise de (8/159, 9/160) "hasen" hükmünü verdiğini belirtir.
Bk.Bülûğu'l-emânî, S/125.
Ahirette
kitabı sağdan verilenler, yani iyi insanlar.
31S î
319
Ahirette
kilabı soldan verilenler, yani kötü insanlar. Bu ilaveler için bk. 10/161 nolu hadis.
320 o ,
Sened:
Sahih: Müsned,
U/216, H.no: 7705; Benzer rivayetler için bk. 11/317, H.no: 8199; 11/329, H.no:
8338; 11/343, H.no: 8507; 11/344, H.no: 8520; 11/349-350. H.no: 8582; 11/372,
H.no: 8829; H/379, H.no: 8915; 11/411, H.no: 9302; 11/431, H.no: 9528; 11/528,
H.no: 10773: N/535, H.no: 10853; 11/536, H.no: 10862; Son rivayetin lafzı
şöyledir: (Bu hadis sonraki konularda tekrar edilecektir.)
Hemmâm b. Münebbih,
Sahîfe, H.no: 106; Buhûrî, Kader, 9; Müslim, Kader, 20-21; Ebû Uâvûd, Nikah,
43, H.no:2152-2154 (Bu rivayette "Eller de zina eder, bunların
zinası (haram °)an şeyleri) tutmak; ayaklar da zina eder,
bunlarınki (haram kılınan yerlere) gitmek; ağız da
zina eder, onunki ise (haram) öpüştür." (2153) Bir diğer
rivayette "kulağın zinası (haram
198_________________________________________________Kader
İnancı
EbÛ
Hüreyre'nİn (Radıyallahü anh) RaSÛluIlall'tan (Sallallahü aleyhi ve
sellem)
rivayet ettiği
şu (hadis) kadar, küçük günahı
açıklayan ' başka bir
şey
yoktur:
"İzzet ve
celâl sahibi olan Allah'ın, insanoğluna takdir ettiği zina
imkânı mutlaka gerçekleşecektir. Gözün zinası bakmak ve dilin
zinası konuşmaktır. Nefis, (imkân bulduğunda) İster ve
arzu eder, cinsel uzvu da buna katılır/onaylar ya da
katılmaz/karşı çıkar."
NOT: Her
insanın içinde günahtan bir hisse/nasib vardır ve o kişi bu
imkânı ya kullanır ya da kullanmaz.
Peygamber
Efendimizden bu hisse alınmış ve kalbi temizlenmiş, içi
iman ve hikmetle doldurulmuştur. Bunları iki defa gerçekleşen
şakk-ı sadr (göğsünün yarılması) hadisesinde
görüyoruz..322
* Allah'ın
Takdiri Çok Yönlüdür/Boyutludur
şeyleri)
dinlemektir," ilavesi vardır. (2154); Hâkim, I/12I, H.no: 180;
Beyhakî, es-Sünenü'l-
kübrâ, VII/89,
H.no: 13287; X/185; ŞuabüUmân, IV/365-366, H.no: 5427-5428; Nesâî, es-
Sünenü'l-kübrâ,
VI/473, H.no: 11544; Deylemî, Firdevs, 111/61, H.no:4169. İbn Mes'ûdMan
(Radıyallahü
anh) benzer bir rivayet için bk. Müsned, 1/412, H.no: 3912; Heysemî, hadisin
Ebû
Ya'lâ, Bezzâr ve
Taberânî tarafından da rivayet edildiğini ve ricalinin sahih
râvîlerİ olduğunu
söyler. Bk.Mecma',
VI/256.
121 Lafız
mânâsı;'benzeycndir\ ancak 'açıklayan' olarak mânâ verildi, zira
teşbih açıklamak
için
yapılır.
3'2 İki defa
gerçekleşen göğsünün yarılması hadisesinin biri Rasûlullah küçükken,
diğeri de
îsrâ gecesi
olmuştur.
a- Küçükken
gerçekleşen şakk-ı sadrla ilgili haber;
(Bk. Müslim,
İman 262; Ahmed, III/149; Hâkim, 11/575; Ebû Ya'Iâ, VV224; EbûAvâne, I/U3;
İbn EbîŞeybe, Vll/330)
b-İsrâ gecesi
gerçekleşen şakk-ı sadrla ilgili haber;
(Bk. Buharı,
Salât 1, Hac 79, Enbiyâ 5; Müslim, İman 263; Ahmed, V/122, 143: Ebû 'id,
Vl/295; Ebû Avâne, 1/119)
Kader İnancı________________
]_gg
Allah Teâlâ buyurur
ki:
'Biz her şeyi
bir sistem/ölçü ile yarattık.' (Kamer 54/49)
1 I/162-EbÛ
Huzâme'detî (Radıyallahüanh): 323
Bir keresinde
Rasûlullah'a (Sallallahü aleyhi ve setiem) dedim ki (Süfyan'dan gelen rivayette
ise; şunu sordum:)
'Ey Allah'ın
Rasûlü! Kendisiyle tedavi olabileceğimiz bir ilâç, istifade
edebileceğimiz dua ya da kendisiyle korunabileceğimiz bir amel
hakkında ne düşünüyorsun, Allah'ın takdirini bunlar durdurur mu
?'
Rasûlullah dedi ki:
"Bunlar
da Allah'ın takdiri olan
şeylerdendir."324
öened:
Sahih: Müsned,
111/421, H.no: 15411; Benzer rivayet için bk. III/421, H.no: 15412 (Senedindeki
sika-müdellis olan Bakıyye b. Velîd sebebiyle bu rivayet hasendir.
Müslim'in Sahihinde rivayeti bulunmaktadır); III/421, H.no: 15413-15414
(sahih); Tirmizî, Tıb. 21, H.no:2065, (hascn-sahih); Kader, 12, H.no:2148;
İbn Mâce, Tıb, 1, H.no:3437: Beyhakî, es-Mmnü'l-kübrâ, !X/349; Şuabü'l-îmân,
11/79, H.no: 1208; İ'tikâd, s.141; Ahmed eş-Şeybânî, V/70,
H.no:26IO; Ka'b b. Mâük'ten (Radıyallahüanh) şahidi için bk. Heysemî.
Mevârid, 1/339, H-no:1396. Hakîm b. Hizânrdan (Radıyallahü anh)
şahidi için bk. Hâkim, Müstedrek. IV/221, Iİ/İQ7431: IW446'
H-no:8223; 1/85-86, H.no:87-88 (sahih); Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr,
'192, H.no:3090;
Heysemî, Hakîm b. Hizâm'dan (Radıyallahü anh) nakledilen bu rivayeti
zayıf
addetmektedir. Çünkü senedinde Salih b.
Ebü'l-Ahdar bulunmaktadır. Bu râvî
ise
Şiftir; ancak
hadisleri itibâr edilir ( şâhid ve
mütâbii var mıdır veya hadisi ferd hadis midir
h!ye
ara?tırılır)' Sk.Mecma', V/85. Haris b. Sa'd'ın
babasından (Radıyallahü anh) şahidi için
*■ Hakim,
Müstedrek, IV/221, H.no:7432; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VI/47, H.no:5468;
eysemî; bu
rivayetin ricalinin sika olduğunu; fakat Hâris'in mechûl olduğunu
belirtir. fkMecma \ V/85.
Çünkü Allah, her
şeyi bir sebebe bağlamıştır, sebep
oluştuğunda müsebbep meydana gelir.
usîbet, dua, amel
ve kurtuluş takdirin birer parçalarıdır.
I2/163-İbn Abbas'tan
(Radıyaliahü anhümûy.325
(Abdullah) bir gün
Rasûlullah'in (SaUaiiahü aleyhi ve sellem) terkisine binmişti,
Peygamberimiz ona dedi ki:
"Ey
delikanlı! Sana birtakım cümleler aktaracağım ki bunlarla
Allah sana yararlı şeyler bahşedecek:
Allah'ın (dinini)
koru ki O da seni korusun! Allah'ın (dinini) koru ki O'nu (her zaman)
yanında bulasın! Bir şey istediğinde Allah'tan iste!
Yardıma muhtaç olduğunda (sadece) Allah'tan yardım iste!
Şunu bil ki
J" Sened:
^uIijı jS^ 'j* ^ıkkJi ^ ^ ^
Sahih: Müsned, 1/293,
H.no: 2969; İkinci rivayet için bk.I/307, H.no: 2804 (Bu rivayet üç
senedle gelmektedir. Bunlardan ikisi munkatı, biri de
muttasıldır); Benzer rivayet için bk. 1/303, H.no: 2763; Tirmizî,
Sıfatu'l-kıyâme, 59, H.no: 2516, (hasen-sahih); Tabcrânî, el-Mu'cemü'l-kebîr.,
XI/178, H.no:11416; XII/238, H.no:12988: Heysemî, Taberânî tarafından
nakledilen bu rivayetin senedindeki A1İ b. Ebî Ali el-Kuraşi'nin
zayıf olduğunu belirtir. Bk.Mecma', VII/189-I90. Ebû Yala, IV/430,
H.no:2556: Makdisî, Muhtara, X/23-25, H.no:I3-15; Beyhakî, Şuabü'l-îmân,
1/216-217, H.no: 195: 11/27-28, H.no: 1074; İ'tikâd, s. 140; Lâlkâî,
İV/614, H.no: 1095; Abd b. Vehb el-Kuraşî, s. 129-130. Abdullah b.
Ca'fer'den (Radıyaliahü anh) şahidi için bk. İbn Ebî Âsim,
T/137-138, H.no:315
Kader inancı
bütün toplum sana
faydalı olmak için toplansa, Allah'ın takdiri dışında
faydalı olamaz. Ayrıca bütün toplum sana zarar vermek için toplansa,
Allah'ın takdiri dışında hiçbir şeyde zarar veremez. Bu
konuda kalemler (yeni bir şey) yazmaz, sayfalardaki yazılar) kurumuştur, (değişmez.)"
gibn Abbas'tan
(Radıyaliahü anhümâ) gelen İkinci rivayette benzeri nakledildi ve ek
olarak; "Rahatlık/bolluk anında Allah'ı tanırsan,
sıkıntılı anında O da seni tanır. Şunu bil
ki bütün varlıklar sana faydalı olmak için toplansa, Allah'ın
takdiri dışında bir şeye güçleri yetmez. Ayrıca bütün
toplum sana zarar vermek için toplansa, Allah'ın takdiri
dışında hiçbir şeye güçleri yetmez. Şunu unutma,
sıkıntılara sabretmede büyük hayırlar vardır.
Zafer/başarı sabırla (kazanılır). Kurtuluş
(bazen) sıkıntı ile elde edilir. Her zorlukla birlikte bir
kolaylık vardır."
13/164-Ebû
Hüreyre'den (Radıyaliahü anh):
326
326 c
»ened:
Sahih: Müsned,
11/248, H.no': 7381; Benzer rivayet için bk. 11/264, H.no: 7578-7579; Abdullah
b. Ahmed b. Hanbel, es-Sünne., 1/287, H.no:549; 11/506, H.no:1177; Mâlik,
Kader, I; Ma'mer b. Râsid, XI/112-113, H.no:20067-20069; Buharı, Enbiyâ,
31; Tefsir, 20/1; Tevhîd, 37; Kader, 11; Müslim, Kader, 13-15; Ebû Dâvûd,
Sünnet, 16. H.no: 4701, Tirmizî, Kader, 2, H.no: 2134 (hasen-sahih); Nesâî,
es-Sünenül-kübrâ, VJ/284, H.no:10985; VI/308, H.no:ll060; İbn Mâce,
Mukaddime, 10, H.no:80: Humeydî, 11/475, H.no:1115; Beyhakî, Şuabü'l-tmân,
1/204, H.no: 184; İ'tikâd, s. 138; Lâilkâİ, III/4I3, H.no:693;
Hercvî, Erbaûn, s-73, H.no:24. Bu olayın başlangıcı, Ebû
Davud'un rivayetinde şöyle nakledilir:
202______________________________________________________Kader
İnancı
RaSÛlllllah
(Sallallahü aleyhi ve sellem) ŞÖyle dedi:
"Âdem ve Mûsâ
(Aleyhimesseiâm) tartıştılar. Mûsâ dedi ki:
'Ey Âdem, sen bizi
hayal kırıklığına uğratan ve cennetten
çıkmamıza sebep olan atamızsın,'(Bir başka rivayette:
'Sen, işlediği hata ile cennetten çıkmasına sebep olan
Âdem'sin' dedi.) Âdem de:
'Ey Mûsâ, sen de
Allah'ın kendi sözü/vahyi için seçtiği (görevlendirdiği)
kişisin. (Allah sana vahyi ile hitâb etti ve) eliyle bunu yazdı. Sen
beni, yaratılışımdan kırk yıl önce Allah'ın
takdir ettiği bir şeyle mi kınıyor/suçluyorsun?' diye
karşılık verdi.
(Bunları
anlattıktan sonra) Peygamberimiz:
"İşte
Âdem Musa'ya böyle delil getirdi, işte böyle mağlûp etti"
buyurdu.
AÇIKLAMA
Bu rivayetle ilgili
âlimlerin farklı yorumları olmuştur:
Hz. Âdem'in
Hz. Musa'ya hüccet getirmesi konusundaki
bu rivayette:
ayıplama ya da
günaha özür beyanı söz konusu değildir. Bilâkis Hz. Mûsâ, bu
zellenin sebebi
neydi ki cennetten çıkmaya sebep oldu şeklindeki sorusuna, Hz.
Âdem de kendisinin
zelle sebebiyle değil, Allah'ın onu yeryüzüne halife tayin
etmesi sebebiyle
çıkartıldığını belirtir.
Ayrıca bu
rivayetle ilgili olarak üç ihtimal üzerinde durulur:
a-Râvi naklederken
hata yaptı ya da unuttuğu bir şey var,
b-Peygamberimiz
İsrail oğulları arasında böyle bir haberin olduğundan
bahsetmiş ve
râvi de konuşmanın sonuna yetiştiği için İsrâi! oğulları
kısmını
duymamıştır,
tıpkı Hz.Âişe validemizin Ebû Hüreyre'nin bazı
rivayetlerini böyle
düzeltmesi gibi,
Ömer b. Hattab
(Radıyallahü anh) Allah Rasûlü'nün (Sallallahü aleyhi ve sellem)
şöyle buyurduğunu nakleder:
Hz. Musa dedi ki:
" Ya Rabbt,
hem bizim, hem de kendisinin cennetten çıkarılmasına sebep olan
(atamız) Adem 'i bana gösterir misinV Aİlah ona Adem'i (Aleyhisselâm)
gösterince şöyle dedi:
'Sen atamız
Adem misinV
'Evet'
'Sen, Allah 'in rûh
verdiği, isimlen öğrettiği ve melekleri secde ettirdiği
kişi değil misini'
'Evet'
""Peki,
bizi ve kendini cennetten çıkartmaya sebep olan şey neydi?'
'Sen kimsin?'
'Ben
Musa'yım.''
'Sen Allah'ın vahy
için görevlendirdiği kişi
değil misin?...' şeklinde rivayet
devanı etmektedir. Bk.Ebû Dâvûd, Sünnet, 16, H.no: 4702
Kader
İnancı__________________
_____________'___________203
c-Ya da bilmediğimiz
bir gerçek vardır, zira bu hadîsi Hz.Ömer de rivayet ediyor, biz de
tevekkuf ederiz.'27
İmam
Eş'arî bu hadisi Kaderiyenin, 'Allah geleceği biimez' sözlerine
karşı hüccet olarak zikreder.328
Yukarıdaki
rivayette Hz. Mûsâ ile ilgili vahyin verilmesi Kur'ân'da şöyle
geçmektedir:
Allah Teâlâ
buyurdu:
"Nasihat ve
her şeyin açıklamasına dair ne varsa hepsini Mûsâ için
levhalarda yazdık. (Ve dedik ki): Bunları kuvvetle tut, kavmine de
onun en güzelini almalarını emret. Yakında size, yoldan
çıkmışların yurdunu göstereceğim." (Ârâf 7/145)
* Kader
Karşısında Yapılması Gereken
Allah Teâlâ
buyurdu:
'Eğer
başınıza bîr belâ gelirse (bilin ki) benzer bir belâya
(başka) topluluklar da uğramıştı. Biz (iyi ve kötü)
günleri insanlara sırayla paylaştırırız; (Bu,) Allah'ın
iman edenleri seçmesi ve içinizden
şahitleri belirlemesi içindir.
(Çünkü) Allah, zalimleri
sevmez.' (Âlü
İmrân 3/140)
27 Fahreddin Râzi,
Mefâtihul-gayb 1/270
.128 ,-, ,
Eş arî,
el-lbâne 202-203
204____________________________________________________Kader
İnancı
Allah Teâlâ buyurdu
:
'Eğer Allah
sana bir zarar vermek isterse Kendisinden başka kimse onu gideremez, bir
iyilikte de bulunursa da unutma ki O, dilediğini yapmaya kadirdir.
(Zira) yalnız
O, yarattıkları üzerinde otorite sahibidir ve yalnız O, hüküm ve
bilgi sahibidir.' (En'âm6/17-18)
14/165-Sa'd b. Ebî
Vakkâs'tan (Radıyaliahü anh): m
RaSÛlUİlah
(Saüallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
"İnsan
oğlunun saadeti/başarısı, Allah'tan doğru olanı
istemesine ve Allah'ın takdir ettiğini kabullenmesine bağlıdır.
Kişinin
isyanı/başarısızlığı da Allah'tan doğru
olanı istememesine ve Allah'ın takdir ettiğine rıza
göstermemesine bağlıdır."
329Sencd:
Hasen: Müsned,
1/168, H.no: 1444; Tirmizî, Kader, 15, H.no:2151 (Tirmizî, Muhammed b. Ebû Humeyd'in
hadiste kuvvetli olmadığını söyler. Bir başka hadisin
akabinde ise, adı geçen bu râvî için: "Hafızası sebebiyle
hadis âlimlerince zayıf sayıldı" ifâdesini kullanır.
Tirmizî, bu zâta "Hammâd b. Ebû Humeyd'7 denildiğini de belirtir.
Bk.Tirmizî, Cuma, 2, H.no:489); Hâkim, Müstedrek, 1/699, H.no: 1903 (Hâkim,
"Buhârî ve Müslim'in kitaplarına almadığı, isnadı
sahih bir hadistir" demiş, Zehebî de Telhisinde "sahih"
hükmünü vermiştir); Fakat Zehebî, bir başka eserinde, âlimlerin
zayıf saydıklarını dile getirir. Bk.Kâşif,
Trc.no:4812. Bezzâr, İV/18-19; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, 1/219, H.no:
203; Şâşî, 1/224, H.no:185; Lâlkâî, IV/619-620, H.no:1103. Heysemî
seneddeki Muhammed b. Ebû Humeyd'in, İbn Adiy tarafından zayıf
sayıldığını; bununla birlikte hadislerinin yazılabileceğini
ifade eden sözlerini nakleder ve şöyle der: "Bu râvîyi Ahmed b.
Hanbel ve Buhârî de zayıf saymıştır." Bk.Mecma',
11/279-280. Buhârî, lakabı Hammâd olan Muhammed b. Ebû Humeyd İbrahim
el-Medenî el-Ensârî'iyi "münkeru'İ-hadis" sayarken; İbn Main;
Ebû Zür'a, Ebû Hâtİm ve Nesâî de zayıf sayanlar halkasına
katılmışlardır. Bennâ, hadisi Tirmizî ve Hâkim'in rivayet
ettiğine işaret ederek, ceyyİd isnadla nakledildiğini
belirtir. Bk.Bülûğu 'î-emânî, 1/128. Suyutı ise, hadise
"hasen" hükmü verir. Bk.el-Câmiu's-sağir, H.no:8252. Münâvî,
İbn Hacer'in hadis hakkında "senedi hasendir" dediğini
belirtmiştir. Bk.Feyzu'l-kadîr, VI/20. Hadisi, mezkûr râvî sebebiyle
zayıf sayanlar olmuş; ancak Hâkim, İbn Hacer, Suyûtî,
Münâvı, Ahmed Muhammed Şâkir (tahkikinde) ve Berinâ gibi hadis
otoriteleri, hadisi en azından hasen kabul ettiler.
Kader
İnancı____________
_________205
15/166-Suheyb b.
Sinan'dan (Radıyaliahü anh): 33°
Rasûlullah
(SaiMiahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
"Allah'ın,
mü'min hakkındaki takdiri bana ilginç geliyor. Mü'minin bütün işi
hayırdan ibarettir ve bu özellik sadece ona aittir. Eğer kendisine
bir bolluk/güzellik gelirse şükreder ve kendisi için hayırlı
olur. Ama bir sıkıntı/kötülük gelirse sabreder ve kendisi için
hayırlı olur."
16/167-Enes b.
Mâlik'ten (Radıyaliahü anh):
331
330 o
aened: JJ
Sahih: Müsned,
VI/15, H.no: 23808; Benzer rivayet için bk. IV/333, H.no: 18841; IV/332, H.no:
18836; Sa'd b. Ebî Vakkâs'tan (Radıyaliahü anh) şahidi için bk.
1/173, H.no:1487, 1492; ^77, H.no:1531, 1/182, H.no:1575, Müslim, Zühd, 64;
Dârimî, Rikâk, 61, H.no:2780, Beyhakî, Şuabül-îmân, IV/116, H.no:4487;
VI1/189, H.no: 9949-9950; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VIIİ/40,
H.no:73I6; İbn Mes'ûd'dan (Radıyaliahü anh) şahidi için
bk.Deylemî, Firdevs, 111/39, H.no:4094. Heysemî, Ömer b. Sa'd'ın
dışındaki râvîlerinin sahih JJÇal, olduklarını ifade
eder. Bk.Mecma ', VII/209.
Sened: ~-&û-
■' iÜ "i r' Üı ic'-'
'' üü ' -İL ' -1" ••''■-
\-^- . <. • • --*--Sahih: Müsned, V/24, H.no:20161;
Benzer rivayet için bk. 111/117, H.no:12099; Ebû Ya'lâ, '1/220, H.no:4217;
VII/288, H.no:4313; Beyhakî, Şuabü'1-fmân, Vll/189. H.no: 9951; a
-"'sî, Muhtara, V/194-195, H.no:1815-1816; VI/196, H.no:1817-1818
(İsnadları sahihtir); Müsnedü'ş-şihâb, 1/348, H.no:596.
Bazı rivayetlerde: "Hz. Peygamber (sallalâhu -sellem) bu hadisi îrâd
buyurmadan önce tebessüm etti," ziyadesi bulunmaktadır.
L
ö/e h- Müsnedü^ihâb^ I/348> H.no:596. Bazı
rivayetlerde: Hz. Peygamber (sallalâhu
Bk^i ^ sellem) bu hadisi îrâd buyurmadan önce tebessüm etti," ziyadesi
bulunmaktadır. Suh Ya!â'
VII/221' H-no:42i8- Saydâvî, Mu'cemü'ş-şüyûK s. 169. Bazı
rivayetlerde ise, eyb (Radıyaliahü anh): Rasûlullah (sallalâhu aleyhi ve
sellem) bize öğle (veya ikindi)
206______________________________________________________Kader
İnancı
Rasûlullah
(Saliallahn aleyhi ve selkm) şöyle buyurdu : "Mü'minin işleri
çok ilginç , Allah'ın takdir ettiği şey mutlaka onun
hayrına oluyor."
* Anne
Karnında Kaderin/Programın Yazılması
Allah Teâlâ
buyurdu:
'Allah her
dişinin neye hamile kaldığını ve rahimlerde neyin
eksilip, neyin artırıldığını bilir. Her şey
O'nun katında bir ölçü ile işler.
O, görünen ve
görünmeyen her şeyi bilen, büyük ve yüce olandır' (Ra'd 13/ 8-9)
namazını
kıldırdı. Selâm verdikten sonra gülümseyerek bize yöneldi ve
"Niye güldüğümü sormayacak misiniz?" dedi. Ashab-ı kiram:
"'Allah ve Rasûlü daha iyi bilir" deyince...' şeklindeki bir
ziyadeyle, yukarıda metnini verdiğimiz hadisin benzerini
nakletti."
Bk.Bezzâr. VI/15.
H.no:2088; Heysemî, Ahmet! b. Hanbel'in râvîlerinin sika olduğunu söyler.
Bk.Mecma', VII/209-210. Suyûtî de "hasen" hükmü verir. Bk. el-Câmiu
's-sağîr, H.no:5387.
Kader
İnancı______________
_____________________207
17/168-îbn
Mes'ûd'dan (Radıyaiialmanhy.337
Sürekli doğru
olan ve kendisi de tasdik edilen Allah Rasûlü (SaUallaM
aleyhi ve.tellem)
ŞÖyle dedi:
"Sizden
birinin yaratılışı, anne karnında İlk kırk
günde başiar, bir o kadar süre İçinde (alaka şeklinde)
pıhtılaşır ve o kadar süre içinde de bir çiğnemlik et
hâline dönüşür. Sonra ona melek gönderilir, ruh üfler ve dört hâli yazılır/programlanır: Rızkı, eceli,
ameli ve iyi
ya da kötü
hâli..
Kendisinden
başka ilâh olmayan Allah'a yemin ederim ki sizden biri cennetlik
işler yapar, hatta kendisi ile cennet arasında bir
arşınlık mesafe kalır, takdir ona ulaşır ve
cehennemliklerin yaptığı iş ile hayatı sona erer ve
cehenneme girer. Bir başkası da cehennemlik işler yapar, hatta
kendisi ile cehennem arasında bir arşınlık mesafe
kalır, takdir ona ulaşır ve cennetliklerin
yaptığı iş ile hayatı sona erer ve cennete
girer."
Sahih: Müsned,
1/382, H.no:3624; Benzer rivayet için bk.I/414, H.no:3934; 1/430, H.no:4091;
1/374-375, H.no:3553 (Son rivayetin (3553.hadisin) senedi inkıtâdan
dolayı zayıftır. Çünkü, Ebû Ubeyde, babasından hadis
işitmemiştir. Ali b. Zeyd de hafızası sebebiyle zayıf
sayılmıştır. Bk.Heysemî, Mecma\ VII/192. Ali b. Zeyd için
29/180.hadisin tahricine bk); Mâlik, Muvatta', Kader, 1; Ma'mer b. Râşid,
XI/123; Buhârû Bed'ü'1-halk. 6; Kader, 1; Er>biyâ. 1; Müslim, Kader, 1; Ebû
DâvÛd, Sünnet, 16, H.no: 4708; Tinnizî, Kader, 4, II.no: 2|37, (hasen-sahih);
Nesâî, es-Sümnü'l-kübrâ, VI/366, H.no:11246: İbn Mâce, Mukaddime, '0.
H.no:76; Humeydî, 1/69, H.no:126; Taberânî, el-Mu'cemü'I-kebîr, IX/178,
H.no:8885, x/195, H.no:10440, el-Mu'cemü's-sağîr, 1/133, H.no:200; Ebû
Ya'lâ, IX/89, H.no:5157; Ibnü'1-Ca'd, Müsned, s.379, H.no:2594; Bezzâr,
IV/351-352, H.no:1551; V/170. H.no:1766; Safî, 11/140-144, H.no:680-685;
Hallâl, es-Sünne, 111/538-539, H.no:890; Ebn Ebî Asım, es-Sünne, 1/77,
H.no:175; Isfahanı, Azame, V/1634, H.no:1077i3; Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, yn/421; X/266; l'tikâd, s.137-138; Abdullah b. Vehb
el-Kwafı, s.153-154, H.no:39. Ayrıca 3/156.hadisin tahricine bk.
•..:ı: 18/169- Câbir'den (Radıyallahüanhy, m
RaSÛlullah
(Sallallalm aleyhi ve sellem) ŞÖyle dedi:
"Nutfe,
rahimde kırk gön ya da kırk
gece kaldığında Allah, ona bir melek gönderir. Melek :
Ya Rabbi,
rızkı ne kadar olacak?' der ve
rızkı bildirilir. 'Ya Rabbi, eceli ne zaman?' der ve eceli
bildirilir. 'Ya Rabbi, erkek mi, dişi mi olacak?' der ve cinsiyeti
bildirilir. 'Ya Rabbi, iyi mi, kötü mü olacak?' der ve bu hâli de
bildirilir."
Sahih: Müsned,
III/397, H.no: 15205; Heysemî, senedinde Ebû Avn Husayf b. Abdurrahman
el-Cezerî'nin yer aldığını, bu zâtın İse
başta İbn Maîn olmak Üzere bir grup âlim tarafından sika
sayıldığını belirterek, kendisinde İhtilafın
bulunduğunu, diğer râvîlerinin ise sika olduğunu söyler.
Bk.Mecma', VII/192. Zehebî: "Sadûk, ancak hafızası kötüdür.
Ahmed b. Hanbel onu zayıf saymıştır" der.
Bk.Kâşif, Trc.no:! 389; Hattab b. Kasını hakkında da
birtakım tenkitler yapılmıştır. Zehebî bu râvî
hakkında ise: "Harran kadısıdır. îbn Main onu sika
saymıştır" der. Bk.Kâşif, Trc.no: 1394; İbn
Hacer, bu zatın sika biri olduğunu; fakat ömrünün son
zamanlarında ihtilât ettiğini belirtir. Bk.Takrîb, Trc.no:1724. Hadis
bu senediyle zayıftır. Ancak sahih bir şâhidle kuvvet kazanarak
sahih Ii gayrini seviyesine çıkar. Enes'ten (Radıyallahü anh)
şahidi için bk. Müsned, III/148, H.no: 12438-12439 (sahih); IH/117-118,
H.no: 12096-12097; Buharı, Kader, 1; Müslim, Kader, 5
Kader
İnancı______________
^_______________209
'İT. A
19/170-Huzeyfeb.
Esîd el-Ğıfârî'den (Radıyallahü anhy. "
Rasûlullah'ın
şöyle dediğini işittim:
"Kırk
gecede nutfe rahime yerleşince, bir
melek gelir.335 Melek:
'Ya Rabbi ne
olacak; iyi mi, kötü mü?' der ve Allah Teâlâ iki hâlden birinin hükmünü verir,
yazdırır.
'Erkek mi,
dişi mi?'der ve Allah Teâlâ iki
hâlden birini yazdırır.
Sonra ameli, sonu,
musibeti ve rızkı yazdırılır. Ardından defteri
kapatılır ve bir daha ilâve yada çıkarma yapılmaz.
20/171-Ebu'd-Derdâ'darw
Rasûlullah'ın
şöyle dediğini işittim:
"Allah her
kulun beş hâlini takdir eder, (bunlar;) eceli, rızkı, ameli ve
iyi ya da kötü hâli..."
* Kaderi İnkâr
Edenlere Sahabenin Tepkisi
334
Sened: £&* Jj „ „
.
Sahih: Müsned,
IV/6-7, H.no: 16088; Müslim, Kader, 4: Humeydî, 11/364, H.no:826; Abdullah b.
Vehb cl-Kuraşî, Kader, s. 144, H.no:33; Taberânî, el-Mu'cemü'/-kebîr,
111/176, H.no:3039; İbn Ebî Âsim, es-Sünne, 1/80, H.no:18Ö.
Râvî Siifyan bir
keresinde; kırk beş gecede, diye rivayet etti.
Sened:
tıijjjı ^ı i*i Jjf «jjı jIİ 'j>. J^1^-! (2^-
tûpı ^ii \ş£\ *^> jî jJ^ Cj^- Jj^ijJi i_s^4 'J, İJj
iiîjli-Sahih: Müsned, V/I97, H.no: 21620; Benzer rivayet için bk.V/197, H.no:
21619 (Bu rivayetteki yani 21619.hadisteki isnad, mechûi bir râvî sebebiyle
zayıftır. Fakat, bu zayıf rivayet. 21620. hadis ile kuvvet kazanır.
Hadisin metni ise şöyledir: ( «jj) *;s\ ^U.'} <U>3 *üi> );
İbn Ebî Âsim, es-Sünne, 1/133, H.no:304. Heysemî, hadisin Bezzâr ve
Taberânî'nin el-Mu'cemü'l-kebîr ve el-Mu'cemü'l-evsat isimli eserlerinde de
nakledildiğini, Ahmed b. Hanbel'in iki isnadından birinin (21620.
hadis) râvîlerinin sika olduğunu söyler. Bk.Mecma', VII/195.
210__________________________________________________ Kader İnancı
Allah Teâİâ
buyurdu:
'Ha Mîm!
Gerçeği olduğu gibi açıklayan Kur'ân'a yemin olsun ki Biz onu
düşünüp kavramanız için Arapça kıldık. Şüphesiz bu
Kur'an, katımızdaki Ana Kitapta /Programda (saklı) olan çok yüce
ve hikmetli (bir kitaptır).' (Zuhm#l3-/l-4)
Allah Teâİâ
buyurdu:
'Bilâkis o, Levh-i
Mahfuz'da (saklı) olan şerefli bir Kur'ân'dır/
(Burûc 85/21-22)
21/172-Yahyab.Ya'mer'den:
337
LjJ,
Sahih: A/ösnerf,
1/52-53,' H.no:374-375. İkinci
:in bk.I/51-52,
rRİ- t v mi M I1' I/318319' H-ııo: 2926;
H no Vfifn" T
™\ I R lit ^nH-n°:20073; M-/'m' îmân^ 8^ 4-
rırmiâ, îmân, ^"? \
T'" ^ Vf
4994; e^—^ö III/446 H
;, III/446,
H.no:5883; £ö« a: 63; Heysemî, Mevârid, ■no:l; Ebû Nuaym, Müstahrec, I/]
03, H.no:84;
^«i
,vM; î£ k ime- 9, H.no: 63; Hcysemî,
Ibn Muzeyme
1/3 Hno:l Ebû N /
212 ____________________________________Kader
İnancı
İbn Ömer'e
(üadıyallahü anhümâ) dedim ki: 'Biz uzak bölgelere gidiyor3'18 ve
çeşitli topluluklarla karşılaşıyoruz, onlar; 'kader
yoktur' diyorlar.' İbn Ömer:
'Onlarla
karşılaştığınızda şunu haber verin: Hz.
Ömer'in oğlu Abdullah, bu kişilerden ayrılmıştır
ve onlar da Abdullah'tan ayrılmıştır,' dedi ve bunu üç kere
tekrarladı, sonra şunları anlattı:
'Biz Rasûlullah'm
(Saiiatlahu aleyhi ve sellem) yanında otururken bir kişi geldi. Râvi
gelen kişinin bazı vasıflarını tek tek saydı.
(Bir rivayette: O zât Allah Rasûlüne:
Ey Allah'ın
Elçisi! Size yaklaşabilir miyim? dedi.
Peygamberimiz ona:
"Yaklaş!"
dedi ve o kişi (bir adım) yaklaştı ve: (Ey Allah'ın
Peygamberi! Size (biraz daha) yaklaşabilir miyim? dedi.)
Peygamberimiz yine
:
"Yaklaş!
" dedi ve o da (bir adım daha) yaklaştı.' Tekrar:
(Ey Allah'ın
Rasûlü! Size (biraz daha) yaklaşabilir miyim? dedi.)
Peygamberimiz
tekrar:
"Yaklaş!" deyince
o da iyice
yaklaştı ve neredeyse
dizleri Rasûlullah'm dizlerine değecekti.' Yabancı dedi ki:
'Ey Allah'ın Rasûlü, iman nedir, bana tanıt!' "îman: Senin
Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine,
âhiret gününe ve
hayır-şer yönüyle bütün kader (programına)
inanmandır."
'O zaman,
İslâm nedir?'
"Namaz
kılmak, zekât vermek, Kutsal Mâbed (Kâbe)de hac yapmak, Ramazan orucunu
tutmak ve cünüblük hâlinde gusletmek, (yani yıkanmaktır) ki işte
bunların hepsine (İslâm denir). "
O kişi:
'Doğru söyledin, doğru söyledin' diye tasdikledi.
O anda hazır
bulunanlar da: biz Rasûlullah yanında bu kişiden daha
vakarlı
hareket edeni görmedik, sanki Rasûlullah'a o öğretiyor' dediler.
Yabancı tekrar sordu: 'Ey Allah'ın Rasûlü, ihsan nedir, bana
tanıt!'
Makdisî, Muhtara,
1/328, H.no:222; Ebû Avâne, IV/193, H.no:6470; Taberânî, el-Mu'cemü'l-
kebîr, XII/430.
H.no:I3581. Heysemî, Taberânî'nin râvîlerinin
sika olduğunu belirtir.
Bk.Mecma: 1/40-41.
Bu hadisi 5/47.hadisle karşılaştırınız.
338 Bir
rivayette:
"Adamın biri O'na
şöyle bir soru
yöneltti: "Bu topraklarda
gezip
dolaşıyoruz..."
Kader
İnancı__________________213
"Senin,
Allah'ı görür gibi (şuurlu bir şekilde) ibadet etmendir,
Gerçekte sen Allah'ı görmüyorsan da (unutma,) O seni görüyor.
İşte buna (ihsan denir)."
Biz, Rasûlullah
yanında, bu kişiden daha vakarlı hareket edeni görmedik. O
kişi : 'Doğru söyledin, doğru söyledin' diye tasdikledi.
Yabancı dedi
ki:
'Bana o önemli
zamanı/kıyameti tanıt!'
"Sorulan
kişi (bu konuda) sorandan fazla bir şey bilmiyor."
O yabancı her
seferinde: 'Doğru söyledin' sözünü tekrarlıyordu.
Abdullah sürekli:
'Biz, Rasûlullah yanında bu
kişiden daha vakarlı
hareket edeni
görmedik' diyordu. . ; Sonra o kişi ayrıldı, gitti.
> (Râvi Süfyan kendisine şu rivayetin
geldiğini belirtti:) Rasûlullah dedi ki:
"Onu arayın!"
Sahabe aradı, ama bulamadılar. Peygamberimiz şöyle buyurdu:
"O Cebrail'di
ve size dininizin (esaslarını) öğretmek için geldi. Cebrail
normalde sadece tanıdığım surette gelirdi, ancak bu sefer
farklı bir surette geldi."
§ Yahya b.
Ya'mer'den ikinci senedle gelen rivayette:
Abdullah b. Ömer'e
(Radıyaiiahü anhumâ) dedim ki:
'Bazı kişiler
tanıyorum, 'bütün her şey
elimizde: biz dilersek
yaparız,
dilemezsek yapmayız' diye iddia ediyorlar.' İbn Ömer:
'Onlarla
karşılaştığınızda şunu haber ver: Hz.Ömer'in
oğlu Abdullah, bu kişilerden ayrılmıştır ve onlar
da Abdullah'tan ayrılmıştır' dedi ve ekledi:
Bir gün Cibril
(insan suretinde) Peygamberimiz'e (SaliaiiaM aleyhi ve seiiem) geldi ve sordu:
'Ey Muhammedi
İslâm nedir?'
"Allah'a
ibadet eder, başka bir şeyi O'na ortak koşmazsın, namaz
kılarsın, zekât verirsin, Ramazan orucunu tutarsın. Kutsal Mâbed
(Kâbe)'de hac yaparsın."
'Bunları
yerine getirdiğimde, ben Müslüman oluyorum, (öyle mi?)'
"Evet."
'Doğru
söyledin, peki ihsan nedir?'
"9 Müsned,
11/107, H.no: 5856-5857
Kader
İnancı
215
"Senin,
Allah'ı görür gibi huşu içinde/saygılı
yaşamandır, Gerçekte sen Allah'ı görmüyorsan da, (unutma) O seni
görüyor."
'Bunları
yerine getirdiğimde, ben muhsin oluyorum, (öyle mi?)'
"Evet.""
'Doğru
söyledin, peki iman nedir?'
"Allah'a,
meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ölümden sonraki dirilişe,
cennete, cehenneme ve (hayır-şer yönüyle) bütün kader
programına inanmandır."
'Bunları
yerine getirdiğimde, ben mü'min oluyorum, (öyle mi?)'
"Evet."
'Doğru
söyledin,"
NOT: Bazı
rivayetlerde ise: 'Cibril, (yakışıklı bir sahabî olan)
Dihye (RadtyaHaha anh) suretinde geliyordu' ilâvesi bulunmaktadır.
§ Yahya b. Ya 'mer
'den üçüncü senedle gelen rivayette:340 Abdullah b. Ömer
(Radıyaliahüanhumâ) dedi ki:
Bir gün Cibril
(insan suretinde) Peygamberimiz'e (SalMiahu aleyhi ve geldi ve sordu:
'İman nedir?'
Peygamberimiz
(Satlallahü aleyhi ve sellem):
"Allah'a,
meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe ve
(hayır-şer yönüyle) bütün kader programına inanmandır" dedi.
Musned, 1/28, H.no:
191
Kader
İnancı
Soran kişi:
'doğru söyledin' deyince biz şaşırdık; hem soruyor,
hem
de
doğruluyordu...
Sonra
Peygamberimiz:
"O Cebrail'di
ve size dininizin
esaslarını
öğretmek için geldi"
buyurdu.
§Yahya b. Ya'mer ve
Humeyd b. Abdurrahman el-UımyerVden dördüncü senedle gelen rivayette.341
Abdul lah b. Ömer
(Radıyaiiahu animmâ) i le görüştüğümüzde, kader Konusunu ve
bazılarının görüşlerini naklettik. îbn Ömer :
'Onlarla
karşılaştığınızda şunu haber verin: Hz.
Ömer'in oğlu Abdullah, sizden ayrılmıştır ve sizler de
Abdullah'tan ayrıldınız' dedi ve bunu üç kere e rarladı,
sonra babası Hz. Ömer'den (Radıyaihhüanh) şu hâdiseyi
aktardı:
, 1/27, H.no: 184
218_______________________________________________ Kader İnancı
Onlar
Peygamberimiz'in (SaiMiaha aleyhi ve sellem) yanında otururlarken, bir
kişi geldi ki yüzü ve saçları çok güzel, elbisesi de bembeyazdı.
Sahabe-i Kiram birbirine bakıştı, hiçbirimiz onu
tanımıyordu ve bu zatta yolcu hâli yoktu. Yabancı dedi ki:
'Ey Allah'ın
Rasûlü! Gelebilir miyim?'
Peygamberimiz:
"Evet" deyince yaklaştı, dizleri Rasûlullah'm dizlerine
değecek şekilde oturdu, ellerini de dizlerinin üstüne koydu...
(Râvi, hadisi
İman ve İslâm konusunda342 geçtiği gibi zikretti.) Soran
kişi
ayrıldıktan sonra Peygamberimiz :
"Onu bana
getirin!" dedi. Sahabe dışarı çıktı, ancak
kimseyi göremediler, (dışarısı ıssızdı.)
İki ya da üç gün sonra Rasûlullah bana şöyle dedi:
"Ey
Hattab'ın oğlu, O sorulan soran kimdi, bilebildin mi?"
Ben:
'Allah ve Rasûlü
daha iyi bilir' deyince Peygamberimiz:
"O Cebrail'di
ve size dininizin (esaslarını) öğretmek İçin getdi"
buyurdu.
Cüheyne (ya da
Müzeyne) kabilesinden biri Peygamberimiz'e sordu: 'Ey Allah'ın Rasûlü!
Şu anda yaptığımız ameller, takdir edildi mi yoksa
yeni bir olay mı?'343
Peygamberimiz:
"Onlar takdir
edildi" dedi.
O kişi (ya da
orada bulunanlardan biri):
'O hâlde, şu
amellerimiz, (nasıl oluyor?)' diye tekrar sorunca, Rasûlullah:
"Cennetlik
olanlara, cennetliklerin ameli
kolaylaştırılmıştır. Cehennemlik olanlara da
cehennemliklerin ameli kolaylaştırılmıştır"
buyurdu.
342 Hadis için bk.
5/47
343 Bk.
Mubârckfûrî, Avnü 'l-Mâbûd, XII/303
22/173-tbnü'd-Deylemî'den
(Radıyallahü anh):344
Übey b. Kâ'b
(Radryaüahüanh) ile karşılaştım ve dedim ki: 'Ebû Münzir!
İçimde kaderle ilgili bir şüphe oluştu. Bana bir şeyler
anlat da kalbimdeki düşünce gitsin.' Übey:
'Allah, göklerde ve
yerde olanlara azap ederse haksızlık yapmadan azap eder. Onlara merhamet
ederse merhameti amellerinden daha hayırlıdır.
Allah yolunda Uhud
dağı kadar da çok infak etsen, kadere iman etmedikçe ve sana takdir
edilenin mutlaka başına geleceğini, takdir edilmeyenin de basma
gelmeyeceğini bilmedikçe Allah amellerini kabul etmez. Eğer bu inanç
dışında ölürsen ateşe gidersin' dedi.
Bundan sonra
Huzeyfe'ye gittim, aynı şeyleri söyledi, İbn Mesûd'a gittim
aynı şeyleri söyledi ve Zeyd b. Sabit'e (Radıyallahü anMm)
gittim, o da aynı şeyleri Rasûlullah'tan nakletti.
aened: .üıi-
j, ı__sj ımı- oıl. J, a^— cal. J J
Sahih: Müsned,
V/182-183, H.no: 21629; Benzer rivayet için bk. V/189, H.no: 21546; Abdullah b.
Ahmed, es-Sünne, 11/388-389, H.no:843; Ebû Dûvûd, Sünnet, 16, H.no:4699:
İbn Mâce, Mukaddime, 10, H.no:77; Abd b. Humeyd, s. 109, H.no:247;
Lâlkâİ, IV/612-613, H.no:1093; IV/673, H.no:1232; Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, X/204, Şuabü'l-îmân, 1/203, H.no:182._ Zeyd b. Sâbit'e
(Radıyallahü anh) müracaatı için bk. Müsned, V/185, H.no: 21503; {bn
EbîÂsım, 1/109, H.no:245; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, V/I60, H.no:4940;
Deylemî, rırdevs, IH/369, H.no:5119. Bu hadis, Zeyd b. Sâbit'in
(Radıyallahü anh) hadisleri arasında da j^r alır.
İbnü'd-Deylemî, önce Übey b. Ka'b'a (Radıyallahü anh) anlatıyor.
Sonra sırasıyla, İbn Mes'ûd, Huzeyfe b. el-Yemân ve Zeyd b.
Sabit (Radıyallahü anhüm) ile karşılaştırıyor.
23/174-Ebû'd-Derdâ'dan
(Radıyaiiaha an/ı): 343
Peygamberimiz
(Sallaiiahü aleyhi ve seikm) şöyle buyurdu:
"Her
şeyin bir hakikati vardır. Kui, takdir edilenin mutlaka
başına
geleceğini ve
takdir edilmeyenin de
başına
gelmeyeceğini bilmedikçe
imanın
hakikatine ulaşamaz."
Sened: ^Vı
Hasen: Müsned,
VI/441-442, H.no: 27363; İbn EbîÂsım, 1/110, H.no:246; Deylemî,
Firdevs, III/333, H.no:4998; Kudâî, Müsnedü 'ş-şihâb, 11/64,
H.no:890; Beyhakî, Şuabü Uman, 1/224, H.no:215. Heysemî, eserinin bir
yerinde, râvîlerinin sika olduğunu (Bk.Mecma', VII/197), eserinin bir
başka yerinde ise, Bezzâr tarafından rivayet edilen hadisin
"isnadının hasen" olduğunu ifâde eder. Bk.Mecma',
1/58. Bu ikinci bilgi daha doğru gibi. Çünkü senedde yer alan Ebu'r-Rebî',
Süleyman b. Ulbe'dİr. Heysemî'nin "Süleyman b. Utbe'yi, Ebû Hâtim'in
sika; İbn Main'in İse, zayıf saydığını;
diğer râvîlerinin ise sika olduklarını" söyler. Bk.Mecma7,
VII/194. Zehebî, Süleyman b. Utbe Ebu'r-Rebî' ed-Dârânî ed-Dımaşkî
hakkında "sadûk" ifâdesini kullandıktan sonra, İbn
Maîn'in "bir şey değildir"; Dühaym'in
"sikadır" dediklerini nakleder. Bk.Kâşif, Trc.no:21I5; îbn
Hacer ise, aynı kanaattedir: "sadûktur, garib hadisler
nakleder". Bk.Takrib, Trc.no:2592. Bu râvî 4/155.hadiste
zikredilmişti; ayrıca 37/188. ve 41/192.hadislerin senedinde de yer
almaktadır. Bûsirî de, bu zâtın hadisi için hasen hükmünü verir.
Bk.Mİsbâhu 'z-zücâce, IV/39
Kader
İnana_____________________________________221
24/175-Ubâde
babası Veiîd b. Ubâde'den:346
(Babam) Ubâde b.
Samit'in (Radıyaihhü anh) yanına geldim, öleceğini tahmin
ettiğim, ağır bir hastalığı vardı. Ona:
'Ey
babacığım, bana bir şey tavsiye et, bir yol göster!' dedim.
Babam:
'Beni doğrultun
V dedi ve şunları söyledi:
'Ey yavrum,
hayır-şer yönüyle bütün kader (programına) inanmadıkça,
imanın tadına ve Allah Teâlâ hakkındaki bilginin hakikatine
ulaşamazsın.'
'Ey
babacığım, kaderin hayır ve şer kısmım
nasıl bilirim?'
'Takdir edilenin mutlaka
başına geleceğini ve takdir edilmeyenin de başına
gelmeyeceğini, bilmen yeterlidir.
'Ey yavrum, Rasûlullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
selkm) şöyle dediğini
işittim:
"Allah
Teâlâ'nın ilk yarattığı Kalem'dir ve ona "Yaz !"
diye emretti. İşte o andan itibaren, kıyamet gününe kadar olacak
her şeyi (kalem) kayda geçti."
'Ey yavrum, bu
inançta olmadan ölürsen ateşe (cehenneme) gidersin, (dikkat et!)'
aened:
Hasen: Müsned,
V/3I7, H.no: 22604; Benzer rivayet için bk. V/317, H.no: 22606; Ebû Dâvûd,
Sünnet, 16, H.no:4700; Tirmizî, Kader, 17, H.no: 2155, (Zuhruf sûresinin
baş tarafının ziyadesiyle); Tefsir, 68/1, H.no: 3319,
(hasen-garib)
222
Kader İnancı
25/176-TJbâde b.
Sâmit'ten (Radıyallahü anh):'
Bir kişi
Rasûlullah'a (SaiiaiiaM aleyhi ve seitem) geldi ve dedi ki:
'Ey Allah'ın
Peygamberi, (benim için) hangi amel daha üstündür?'
Peygamberimiz
şöyle buyurdu:
"Allah'a iman
ve O'nu tasdik etmek, (ayrıca) Allah yolunda cihada
katılmak."
'Ben daha
kolayını istiyorum, ey Allah'ın Rasûlü!'
"Cömertlik ve
sabır."
'Ben daha da
kolayını istiyorum, ey Allah'ın Rasûlü!' "Senin için takdir
ettiği şeyden dolayı sakın Allah Teâlâ'yı suçlama,
(yani kadere razı ol!)"
AÇIKLAMA
Rasûlullah'a zaman
zaman bazı kişiler gelir ve hangi amelin daha kıymetli
olduğunu sorarlardı. Çünkü onlar bildikleriyle amel eden ve
Allah'ın rızasını hedefleyen kişilerdi. Peygamberimiz
de her sahabeye yapısına göre ya da onun eksiklerini tamamlamak için,
kıymetli ameller tavsiye ederdi. Bazı rivayetlerde geçen: En
kıymetli amel; vaktinde kılınan namaz, cihad, anne-babaya
iyilik, cömertlik veya sabır şeklindeki farklılık,
kişilere uygunluk arz etmesinden dolayıdır. Allah doğrusunu
daha iyi bilir.
Hasen: Müsned, V/318,
H.no: 22616; Hadisin birinci kısmı Ebû Zer'den (Radıyallahü anh)
de rivayet edilmiştir. Bk.Mwsm^, V/171, H.no: 21392; V/163, H.no: 21341;
V/150, H.no: 21228; Rebî1 b. Habîb el-Ezdî, Müsned, s.42, H.no:57; Beyhakî,
Şuabü'l-îmân, VI1/123, H.no:9714; Heysemî, hadisin isnadında İbn
Lehîa'nın bulunduğuna dikkat çeker. Bk.Mecma', 1/59; Heysemî bu
hadise eserinin başka bir yerinde daha temas etmiş ve bunun Taberânî
tarafından iki ayrı isnadla rivayet edildiğini, senedlerinden
birinde İbn Lehîa'nın bulunduğunu, bu zâtın da zayıf
olmasına rağmen hadislerinin hasen olduğunu (İsmi
zikredilen râvî ile ilgili gen'Ş bilgi için bk.22/64.hadis); diğer
rivayette İse Süveyd b. İbrahim'in bulunduğunu, bu râvî hakkında
da İbn Main'İn iki rivayetinde sika olarak kabul ettiğini,
Nesâî'nin ise zayıf saydığını, diğer râvîlerin
sika olduklarını ifade etmiştir. Bk.Mecma', V/279. Münzirî ise,
hadisi Ahmed b. Hanbel ve iki isnadla Taberânî'nin rivayet ettiğini
belirttikten sonra isnadlarındaıı birinin hasen olduğunu
söyler. Bk.Terğîb, 11/187-188, H.no:2046.
Kader
İnancı
223
26/177-Amr b.
Şuayb babası kanalıyla dedesi Abdullah b. Amr'dan
(Radıyallahü
anhüm)'.
Rasûlullah
(Saiialiaha aleyhi ve seüem) şöyle buyurdu:
"Bir kul,
hayır-şer yönüyle bütün kader (programına) inanmadıkça,
iman etmiş olmaz."
(Amr'dan
(Radıyallahü anhüm) rivayet eden Ebû Hâzim dedi ki: "Ben O'ndan daha
büyüğüm iddiasına/inancına Allah lanet etsin!' Râvi bu sözüyle,
kaderi tekzib/inkâr etmeyi kasdetmektedir.)
27/178-Hz. Ebû
Bekir'den (Radıyallahü anh):349 Rasûlullah'a (Sat/aifahüaleyhi ve sellem)
şöyle sordum:
348 o J * Al. . .
sened: fju y\ l,.^
jaş. j, ^
Sahih: Müsned,
11/181, H.no:6703; Benzer rivayet için bk.EI/212, H,no:6985 (Buradaki
rivayette dedesinin
ismi verilmiştir. "Abdullah b. Amr (Radıyallahü anh)") Ebû
Hâzim, A'rac b. Seleme b. Dinar'dır. Abdullah b. Ahmed, es-Sünne, 11/418,
H.no:916; Lâlkâî, IV/621-622, H.no:l 108; IV/746, H.no:1387; Câbir'den
(Radıyallahüanh) şahidi için bk. Tirmizî, Kader, 10, H.no: 2144,
(Garibdir. Tirmizî'nin bu rivayetinde "münkeru'I-hadis" sayılan
Abdullah b. Meymûn bulunmaktadır); Taberî, Sarîhu's-sünne, s.21, H.no:20.
Sened: J j^-'ja ^ j Jjı j^ j, ^JL -^ %-)A
jiî^ jij J?^ jıi ji^ 'j, LiıLJı ıiii- jıi j& 'J,
!ji- eJii-
...........
349
Hasen: Müsned,
1/5-6, H.no: 19; Abdullah b. AJımed, es-Sünne, 11/411, H.no:896; Taberânî,
et-MucemÜ'l-kebîr, 1/64, H.no:47; Bezzâr, 1/83, H.no:2S. Heysemî, "Attâf
b. Hâlid el-Mahzûmî'yi, İbn Main ve bir grup muhaddis sika kabul
etmişler, buna rağmen kendisinde zayıflık bulunan bir
zattır. Diğer râvîieri ise sikadır. Ancak Ahmed b. Hanbel'in
senedinde isimlendirilmeyen (müphem) bir râvî daha vardır," der.
Bk.Mecma', VII/194. Zehebî, ismi zikredilen râvînin Nesâî tarafından da
kuvvetli bulunmadığını belirtir. Bk.Kâşif,
Trc.no:3817; °u eserin haşiyesinde Muhammed Avvâme, bu râvî hakkında
dile getirilen ifadeleri şöyle özetler: "Pek az rivayeti bulunan bir
kişi, beis yok/zararsız, sâlihu'l-hadis/rivâyeti
alınabilir". ]bn Hacer ise: "Saduktur, bazen hata yapar"
der. BkJakrîb, Trc.no:4612. Hadis buradaki senediyle zayıftır; fakat
daha önce zikredilen şâhidleriyle kuvvetlenir.
224_________________________________________________Kader
İnancı
'Ey Allah'ın
Rasûlü! İnsanların ameli daha önceden takdir edildi mi yoksa yeni bir
olay mı?'
Peygamberimiz dedi
ki:
"Bilâkis,
İnsanların ameli takdir edilene uygun işler."
'O hâlde,
insanların ameli (nasıl olacak?)'
"Her
kişiye, yaratıldığı kadere/programa uygun, amel etme
imkânı verilir."
28/179-Hz. Ömer'den
(RadıyaüaM anh)\J3U
Cüheyne (ya
da Müzeyne) kabilesinden
biri Peygamberimiz'e
(Sallallahü aleyhi
ve seliem) SOrdu :
'Ey Allah'ın
Rasûlü! Şu anda yaptığımız ameller, takdir edildi mi
yoksa yeni bir olay mı?' Peygamberimiz: "Onlar takdir edildi"
dedi. O kişi (ya da orada bulunanlar): 'O
hâlde, şu amellerimiz
(nasıl oluyor)?'diye tekrar
sorunca,
Rasûlullah:
"Cennetlik olanlara cennetliklerin ameli
kolaylaştırılmıştır. Cehennemlik olanlara
da cehennemliklerin ameli
kolaylaştırılmıştır" buyurdu.
NOT: 21/172 no.lu
rivayetlerin sonunda İbn Ömer'den (Radıyallaha onhümâ) benzen
nakledilmişti.
350 Sened:
Sahih' Müsned,
1/27, H.no: 184; Ma'mer b. RÛşîd, XI/1U, H.no:20063_; Tirmizî, Kader, 3, H
no-2135 (hasen-sahih); Ebû Dâvûd, Sünnet, 16, H.no:4696; İbn Ebî
Asım, 1/72; Beyhakt, Şuabü'l-îmân, 1/52-53, H.no:19; Makdisî,
Muhtara, 1/328-329, H.no:222-223. Hadisin tahnc. için bk.21/172.hadis.
Ayrıca son bölümü için 32/183.hadise bk.
Zy/18U-UaDir D.
Abdullah'tan (Radıyallahü anlı):
Sahih: Müsned,
III/304, H.no: 14192; Müslim, Kader, 8: İbn Mâce, Mukaddime, 10. H.no:91;
Taberânî, el-Mu'cemü'I-kebir. VII/122, H.no:6568; Abdullah b. Vehb, Kader,
s.105. H.no:i8; Ebû Ya'lâ, ÎV/45, H.no:2054. Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyallahü
anh) şahidi için bk.Hâkim, Müstedrek, 11/502, H.no:3721. Ayrıca
32/183.hadisin tahririne bk.
Burada zikredilen
hadisin senedinde Ali b. Zeyd (b. Cüd'ân ct-Teymî ef-Basrî el-Kuraşî)
vardır. Heysemî. bir başka hadisi değerledirirken, senedinde Ali
b. Zeyd'in bulunduğunu, bu râvînin ise zayıf olduğunu, kendisiyle
deli! getirilmesinde ihtilafın varlığını İfade
eder. Bk.Mecma\ 1/128: Bûsİrî de aynı şeyleri söyler. Bk.
Misbâhu'z-zücâce, IV/228. Buharı bu zat hakkında herhangi bir
değerlendirme yapmamıştır. Bk.et-Târihu'l-kebîrr VI/275,
Trc.no:2389: İbn Hacer, bu râvî hakkında
"zayıftır" derken (Bk.Takrîb, Trc.no:4734); Zehebî:
"Hadis hafızlarından biridir; fakat sebt/hafizası kuvvetli
değildir'" der ve Dârekutnî'nin bu zat hakkındaki şu görüşünü
nakleder: "O, benim nazarımda leyyin/zayıf olarak
kalacaktır."' Bk.Kâşif, Trc.no:3916. İmam Müslim, bu râvîyi
(Sabit el-Bünâni ile birlikte) mütâbaat açısından eserine
almıştîr. Bk.Sahih, Cihâd, 100; Tirmizî ise: "Saduktur; ancak
bir başkasının mevkuf yaptiğı haberleri mcrfû
yapar" diyerek sadece zaptını tenkit etmiştir.
İşte bu sebeple de bazı âlimler, bu râvînin hadislerini hasen
olarak telakki etmişlerdir. Fakat Tirmizî, bu râvînin de yer
aldığı hadislere "hasen-sahih" hükmü de verir.
BkSünen, Taharet, 80, H.no: 109 (Ahmed Muhammed Şâkir, sika olduğunu;
hakkında tenkitte bulunanların ise delilsiz hareket ettiklerini ifade
eder); Cuma, 39, H.no:545.
Zü'1-Lihye
el-Kilâbfden şahidi:
Müsned, IV/67,
H.no: 16583-16584; Âmir Hasan Sabri hadisin isnadının sahih
olduğunu söyler. Bk. Zevâidu Abdillah b. Ahmed b. Hanbel fi'l-Müsned,
H.no:4-5; Buhârî, et-Târihu'l-kebîr, III/265-266; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr,
İV/237, 247, H.no:4235: Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberâni
tarafından rivayet edildiğini, râvîlcrinin de sika
olduklarını söyler. Bk. Mecma\ VII/194.
226___________________________._____________________Kader
İnancı
Sürâka b. Mâlik
dedi ki:
; "Ey Allah'ın Rasûlü!
İnsanların ameli daha önceden takdir edildi mi yoksa yeni bir olay
mı?'
Peygamberimiz
(Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
"Bilâkis,
insanların ameli takdir edilene uygun işler."
'O hâlde
insanların ameli (nasıl olacak)?' ">•-. "Her kişiye,
yaratıldığı kadere/programa uygun amel etme imkânı
30/181-Câbir b.
Abdullah'tan (Radıyallahü anky.352
Rasûlullah'a
(Saihiiahü aleyhi ve sellem) şöyle dedi:
'Ey Allah'ın
Rasûlü! İnsanların ameli daha önceden takdir edildi mi yoksa yeni bir
olay mı?'
Peygamberimiz dedi
ki:
"Bilâkis,
İnsanların ameli takdir edilene uygun işler."
'O hâlde
insanların ameli (nasıl olacak?)'
"Her
kişiye, yaratıldığı kadere/programa uygun amel etme
imkânı verilir."
352 Sened: 'fyj/j
Sahih: Müsned,
III/335, H.no: 14535; Benzer rivayet için bk.III/292-293, H.no:14048 (Bu hadis
veda haccı ile ilgili Câbir'in (Radıyallahü anh) uzunca bir
rivayetinin son bölümündedir. Kaderle ilgili soruyu soran da Sürâka b. Mâlik
b.Cu'şüm'dür). Abdullah b. Vehb, Kader, s.l05,,H.no:18; Ebû Yala, IV/45,
H.no:2054; IV/84, H.no:2110
31/182-Hz.AH'den
(Radıyallahü anh)\ 3i3
Rasûlullah
(Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) bir gün oturmuş, elindeki ağaç dalı
ile toprağı çiziyordu. Birden başını
kaldırdı ve şöyle dedi:
"Sizden her
bir kişinin, cennet ya da cehennemdeki yeri bilinmektedir."
'Peki ey
Allah'ın Rasûlü! Biz niçin amel ediyoruz/çalışıyoruz?'
"Amele devam
edin, her kişiye, yaratıldığı kadere/programa uygun
amel etme imkânı verilir, (dedi ve Allah Teâlâ'mn şu ayetlerini
nakletti:)
Kim infak eder,
takva sahibi olmaya çalışır ve güzeli/doğruyu (sürekli)
tasdik ederse, huzur (cennet) yolunu ona kolaylaştırırız.
Kim de cimrilik
yapar, kendi-kendine yeterli olduğunu kabul eder ve güzeli/doğruyu
(sürekli) yalanlarsa, sıkıntı (cehennem) yolunu ona
kolaylaştırırız. (Leyi 92/5-10)"3'
Sened:
Sahih: Müsned,
1/82, H.no: 623; İkinci rivayet için bk.I/129, H.no: 1067; Benzer rivayet
için bk. 1/129, H.no: 1068; 1/157, H.no: 1348; 1/139, H.no: 1181; 1/132-133,
H.no: 1110; Afa'mer b, Râşid, XI/115, H.no:20074; Buharı, Cenâiz, 83;
Tefsir, 92/2; Kader, 4; Müslim, Kader, 6-7; EbûDâvûd, Sünnet, 16, H.no: 4694;
Tirmizî, Kader, 3, H.no: 2136 (hasen-sahih); Tefsir, 92/1, H.no: 3344,
(hasen-sahih); İbn Mâce, Mukaddime, 10, H.no:78; Bezzâr, 11/205, H.no:588.
İkinci rivayetin metni ise şöyledir:
Kader
İnancı
Allah
'm Takdiri
İmkân Vermektir, Zorlamak Değil
Allah Teâlâ
buyurdu:
'İnsan
nefsine, onu şekillendirene ve o nefse kötülük-iyilik yapma imkânı
veren (Allah'a) yemin olsun ki kim temiz olmayı seçerse, o
kurtulmuştur, kim de karanlıklara gömülmeyi seçerse, o da hüsrana
uğramıştır. ' (Şems 91 / 7-10)
32/183-İbn
Ömer'den (Radıyaliaha anhumây. Hz. Ömer (Radıyaiiaim anh) dedi ki:
355
Sahih: Müsned,
11/52, H.no: 5140; Benzer rivayet için bk.Il/77, H.no: 5481,1/29, H.no: 196;
Ma'mer b. Râşid, XI/lll, H.no:20063; Abdullah b. Ahmed, es-Sünne, H/394,
H.no:_855; Tirmizl, Kader, 3, H.no:2135, (hasen-sahih); Ebû Ya'lâ, IX/353,
H.no:5463: İbn Ebî Âsim. 1/71-72, H.no:163; Makdisî, Muhtara, 1/305,
H.no:196; Ahmed b. HanbeFin senedindeki Âsim b. Ubeydullah b. Âsim b. Ömer,
zayıf sayılmıştır. Bk.İbn Hacer, Takrîb,
Trc.no:3065; Cüzcânî, Ahvâlü'r-ruvât, s. 138, Trc.no:236 ("İbn Uyeyne
hafızası sebebiyle zayıf saydı" kaydı
vardır); Zehebî: "İbn Main zayıf saydı, Buhârî ve
diğer âlimler onu "münkeruM-lıadıs olarak telakki
ettiler" der. Bk.Kâşif, Trc.no:2506. Ahmed b. Hanbel'e, İbn
Ciireyc'in Âsim b. Ubeydullah'tan
naklettiği hadisler sorulduğunda, O:
"Şeyhler, onun hadisinden çekinİyorlardı'"
dîye bir cevap verir. Bk. Abmed b. Hanbel, llel, s. 110; Âlimlerin zay"
saymalarına rağmen, İmam Mâlik, Şu'bc ve Kattan gibi
muhaddislerin bu zâttan hadis nakletmeleri dikkatimizi çekmektedir. Tirmizî,
senedinde bu râvî yer aldığı hâlde "hasen-sahih" hükmü
vermiş ve râvî hakkında herhangi bir tenkitte de
bulunmamıştır. Hadis bu rayı ile zayıf
kabul edilecek olsa
bile, şâhidleriylc kuvvet
kazanmaktadır.
Şâhid iÇ'n 29/180.hadisin
tahririne bk. Ayrıca 28/179.hadisle
karşılaştırınız.
Kader
İnancı____________________229
'Ey Allah'ın
Rasûlü, ne dersin? İnsanların ameli daha önceden takdir edildi mi
yoksa yeni bir olay mı?'
Peygamberimiz
(Sallaüahü aleyhi ve seüem) şöyle buyurdu : "(Bilâkis)
İnsanların ameli takdir edilene uygun işler. Ey Hattab'ın
oğlu, "Amele devam et, her kişiye,
yaratıldığı kadere/programa uygun amel etme imkânı
verilir. Kim saadet yurdunun ehlinden ise, buna uygun amel etme imkânı
verilir. Ama kim de kötüler yurdunun ehlinden ise buna uygun amel etme
imkânı verilir."
NOT: Verilen imkâna
tipik bir örnek için bk. H. no: 10/161 (İbn Abbas
(Radıyallahü
anhüma) rivayeti.)
33/184-Abdullah b.
Amr b. Âs (nadıyaiiahu anhümâ):356 Rasûlııllah (Saiiaihhü akyhi ve sei/em), elinde iki kitap
olduğu hâlde yanımıza geldi ve dedi ki:
"Bu iki kitap
nedir, bilir misiniz?"
Biz:
'Hayır, biz
ancak senin haber verdiklerini biliriz' dedik,
Rasûlullah,
sağ elindeki için:
"Bu Âlemierin
Yüce Rabbinden gelen bir kitaptır ki içinde cennetliklerin isimleri,
babaları ve kabilelerinin isimleriyle birlikte bulunmaktadır. Son
ferdine kadar Özetlenmiştir, artık buna ebediyyen ne ekleme
yapılır ne de eksiltme."
Rasûlullah, sol
elindeki için:
"Bu da
Âlemlerin Yüce Rabbinden gelen bir kitaptır ki içinde cehennemliklerin
isimleri, babalan ve kabilelerinin isimleriyle birlikte bulunmaktadır. Son
ferdine kadar özetlenmiştir, artık buna ebediyyen ne bir ekleme ne de
eksiltme yapılır deyince Rasûlullah'ın sahâbîsi sordu:
'Peki ey
Allah'ın Rasûlü! Takdir edilip tamamlandığına göre neden
amel ediyoruz/ çalışıyoruz?'
"Siz istikamet
üzere olun ve Allah'a yaklaşmaya çalışın, cennetlik olan
(iyi) kişi, önceden hangi amel işlerse işlesin, hayatı
cennetliklerin ameli ile son bulur, cehennemlik olan (kötü) kişi de, önceden
hangi amel işlerse işlesin, hayatı cehennemliklerin ameli ile
son bulur."
Sonra Peygamberimiz
o kitapları aldı, sıkıca tuttu ve;
"İzzet ve
celâl sahibi olan Rabbiniz, kulları ile ilgili takdirini
bitirmiştir," buyurdu. Sağ eline aldığı
kitabı attı ve;
"Kulların
bir bölümü cennettedir" dedi. Sol eline aldığı kitabı
da attı ve;
"Bir bölümü
de cehennemliktir" dedi.
356
Sene(i:
Sahih: Müsned,
11/167, H.no: 6563; Tirmizî, Kader, 8, H.no:2141 (hasen-sahih-garib);
Nuaym,/fi/ye, V/168-169.
34/185-Abdurrahman
b. Katâde es-Sülemî'den (Radıyallahu anhy.357
Rasûlullah'ın
(SaiiaiiaimakyMveseiiem) şöyle dediğini işittim:
"Allah Âdem'i
yarattığı gün onun sırtından soyunu
çıkarttı/aldı ve dedi ki:
Bunların bir
kısmı (kazançlarıyla) cennetliktir, ben sorumlu değilim ve
işte bir kısmı da (hatalarıyla) cehennemliktir, ben sorumlu
değilim. "
Birisi :
'Ey Allah'ın
Rasûlü! O hâlde neye göre amel edeceğiz?' diye sorunca Peygamberimiz
şöyle dedi:
"Takdir edilen
yerlere uygun olarak (amel edeceksiniz)."
35/186-İmrân
b. Husayn'den (Radıyallahu anhy.358 Hz. Peygamber'e
(Saiiaitahüaleyhi'veseiiem) soruldu: 'Cennetlikler cehennemliklerden
ayrıldı mı, biliniyor mu?'
j
j j ^ ıc2 <-^ UÎJj _/j-" rj* /J-^ül L>J^-
Sahih: Müsned,
IV/186, H.no:I7591; Lâlkâî, IV/606, H.no:1081. Heysemî, hadisin râvîlerinin
sahih olduğunu ifâde eder. Bk.Mecma \ VII/I86.
Sahih: Müsned,
IV/427, H.no: 19720, Benzer rivayet için bk.IV/431, H.no: 19755; Abdullah b-
Ahnıed, es-Sünne, 11/395, H.no:858; Buhârî, Kader, 2; Tevhîd, 54; Müslim,
Kader, 9; Ebû Öâvûd, Sünnet, 16, H.no: 4709; İbnü'l-Ca'd, s.227,
H.no:I5I7; Nesâî, es-Sünenü'1-kübrâ, Vl'S 17, H.no: 11680; Rûyânî, 1/120, H.no:
112; Taberânî, et-Mu 'cemü 'l-kebîr, XVI1I/129-130, H.no:266-270; XVIII/131,
H.no:272-274; İbn Ebî Âsim, 1/76-77. Ayrıca bir sonraki hadise bk.
232_________________________________________________Kader
İnancı
Rasûlullah :
"Evet" dedi. ft' 'O hâlde
insanlar niye amel eder?'
"Her kişi
yaratıldığı kadere/programa uygun amel eder, yahut bu imkân
kendisine verilir."
36/187-Ebü'l-Esved
ed-Düelî'den:359
Bir gün îmran b.
Husayn'ın (Radıyaliahüanh) yanma gittim, bana dedi
ki:
'Ebû'l- Esved !'
(....ve hadisi zikretti.)
Cüheyne (ya
da Müzeyne) kabilesinden biri
Peygamberimiz'e
(Sallallahü aleyhi
ve sellem) SOrdu:
'Ey Allah'ın
Rasûlü! İnsanların yaptığı bugünkü amelleri ve
çalışmaları takdir edildi mi yoksa peygamberlerinin
getirdiği şeyle karşılaşmaları ve (kendilerine
doğrular, tebliğ edildiği için) bunun (itiraz noktasında)
aleyhlerine hüccet olması şeklindeki yeni bir olay mı?'
"9Sened:
^>^- ^ u-«- -- ,_-■-.
Sahih: Afösncrf,
IV/438, H.no: 19821; Müslim, Kader, 10; Taberânî, el-Mu'cemul-kıbır,
XVHI/223 H.nö:557;
Beyhakî, Şuabü'1-îmân, 1/206, H.no:186; î'tikâd, s.148.
Kader
İnancı _^__^_____________233
Peygamberimiz ;
"Bilâkis
ameller takdir edildi" dedi.
'O hâlde, neden
amel ediyoruz/çalışıyoruz' diye tekrar sorulunca, Rasûlullah
buyurdu ki :
"İzzet ve
celâl sahibi olan Allah, iki mekândan (cennet ya da cehennemden) birisi için
yarattığı kullarına, oraya giriş için amel
imkânları verir. Bunu doğrulayan Allah'ın Kitabındaki
şu ayetlerdir:
'Nefse kötülük ve
iyilik yapma imkânı veren (Allah'a) yemin olsun ki...'(Şems 91/8)
NOT: Bu rivayetin
benzerleri için bk. Hadis no.21/172; İbn Ömer
(Radıyaliahü
anhiimâ) ve 28/179 Hz. Ömer (Radıyaliahü anh)
rivayetleri.
37/188-Ebu'd-Derdâ'dan
(Radıyaliahüanh): 36° Rasûlullah'a (SalMlahu aleyhi ve sellem) şöyle
dediler:
360 o .
. . >....,. i t
.. ı ■ ■ :
. ı ,„
Hasen: Müsned,
VI/441, H.no: 27360: Hâkim, Afüstedrek. 0/502, H.no:372!; Sııyûtî,
hadisin "sahih" olduğuna işaret eder.
Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no:6281. Fakat Miinâvî. Heysemî'nin "Süleyman
b. Anbese'yi (ki doğrusu Süleyman b. Utbe'dir) Ebû Hâtim'in sika, İbn
Main'in zayıf saydığını, diğer râvtierinin ise
sika olduklarını" söylediğini (Mecma', VII/194)
naklettikten sonra; İbn Hacer'in hadisin senedini hasen olarak kabul
ettiğini ekler. Bk.Feyzu 7-kadîr, V/16; Mizzî de Ahmed b. Hanbel
kanalıyla ve âlî bir İsnadla hadisi kendi senediyle nakleder.
Bk.Tehzîbü'I-kemâl, XII/39. Mizzî bu hadise Ebu'r-Rebî' Süleyman b. Utbe'yi
tanıtırken yer verir. Bu râvî 23/174.hadiste zikredilmişti.
Ayrıca 41/192.hadisin senedinde de yer almaktadır. Bûsirî de. bu
zâtın hadisi için hasen hükmünü verir. Bk.Misbâhu 'z-zücâce, IV/39;
Süleyman b. Utbe
Ebu'r-Rebî' ed-Dârânî ed-Dımaşkî hakkında Buhârî herhangi bir
cerh ve ta'dilde bulunmadı. Bk.et-Târihu'l-kebîr, IV/30, Trc.no:1864:
2ehebî ise, "sadûk" lfâdesıni kullandıktan sonra, İbn
Maîn'in "bir şey değildir"; Dühaym'in
'"sikadır" dediklerini nakleder. Bk.Kâşif, Trc.no:2!15;
İbn Hacer ise, aynı kanaattedir: "sadûktur, garib hadisler
nakleder". Bk.Takrîb, Trc.no:2592. Ayrıca benzer bilgiler için bk.
İbn Ebî Hatim er-Râzî, el-Urhu ve't-ta'dîl, IV/134, Trc.no:584; İbn
Hibbân Sikâfm&z zikreder. Bk.VIÜ/274, ırc.no:13416.
234_________________________________________________Kader
İnancı
'Ey Allah'ın
Rasûlü! Ne dersin, daha önceden takdir edilen şeyleri
mi yapıyoruz
yoksa yeni olayları mı?' Peygamberimiz dedi ki:
"Bilâkis,
insanların ameli takdir edilene uygun işler." 'O hâlde, ey
Allah'ın Rasûlü! insanların ameli nasıl olacak?' "Her
kişiye, yaratıldığı kadere/programa uygun amel etme
imkânı
verilir."
* Kaderi İnkâr
Edenlere Müslümanların Tepkisi
Allah Teâlâ
buyurdu:
'O (Allah),
göklerin ve yerin otoritesi kendisine ait olandır, çocuk
edinmemiştir. Bu otoritede onun bir ortağı yoktur.
(Unutmayın ki) O, her şeyi yarattı ve bir ölçü ile takdir
etti.'(Furkan 25/2)
Allah Teâlâ
buyurdu:
'Biz o insana
(doğru) yolu gösterdik, bundan sonra ya şükreder (ve cennete gider)
ya da inkâr eder (ve cehenneme gider).' (İnsan 76/3)
38/189- Abdullah b.
Ömer'den (Radıyallahüanhümâ): 361
Rasûlullah
(Saihilahu aleyhi ve sel/em) buyurdu ki :
. "Her ümmetin
Mecusîleri vardır. Ümmetimin Mecusîleri, kaderi inkâr edenlerdir. Onlar
hastalandığında ziyaretlerine gitmeyin ve öldüklerinde
cenazelerine iştirak etmeyin!"
§İbn Ömer'den
(Radıyaiiahu anhümâ) başka yolla, bize ulaşan rivayette;
Peygamberimizin (Saiiaiiahü aleyhi ve selkm) şu hadisi nakledildi:
"Her ümmetin
Mecusîleri vardır. Ümmetimin Mecusîleri, kaderi yalanlayanlardır.
Onlar öldüğünde cenazelerine iştirak etmeyin ve
hastalandıklarında ziyaretlerine gitmeyin !"
AÇIKLAMA
Hadiste, kaderi
inkâr edenler Mecıtsîlere benzetilmiştir. Çünkü onlar
inançlarında bir ikilem içindedirler; hayrın aydınlık
(tanrısı) ve şerrin de karanlık (tanrısı)
tarafından yaratıldığına inanmaktadırlar.
Sened: ı'ji-
^j'y *jjı xi. '^ 'JS ıiEü- jt\^- 'J, ^ji iijJ-
Hasen: Müsned,
11/86, H.no: 5584; Benzer rivayet için bk. 11/125, H.no:6077; Ebû Dâvûd,
Sünnet, 16, H.no:4691; Hâkim, Müsiedrek, 1/159, H.no:286; İbn Ebî Âsim,
1/149, H.no:33S; Lâlkâl IV/639, H.no:il50; Beyhakî, es-Siinenü'l-kübrâ, X/203;
Deyicmî. Fırdevs. 111/237, H.no:4705.
Heysemî. hadisi
Taberânî'nin rivayet ettiğini söyleyerek yetinmiş, onun da senedinde
bulunan Zekeriyya b. Manzûr'un Ahmed b. Salih larafinchın sika,
diğerleri tarafından da zayıf kabul edildiğini ifade
etmiştir. Bk.Mecma', VII/205. Hâlbuki, bu senedde Hz. Bilal'ın -
Radıyallahü anh - kızkardeşi Gufra bt. Rabah'm
azadlığı olan Ömer b. Abdullah bulunmaktadır. Bu râvi
hakkında, Ahmed b. Haııbel'in: "Bir beis yoktur; fakat
hadisleri mürseldir"; İbn Sa'd'ın: "Sikadır, rivayet
ettiği hadisleri çoktur, irsal yapar"; Nesâî'nin
"zayıftır1; İbn Main'in ise: "Sahabenin hiçbirinden
hadis işitmedi, İhn Abbas'a yetişti; ancak hadîs
işitmedi" dedikleri nakledilmektedir. İbn Hacer ise bu
görüşlere şöyle bir nokta koyar: "Zaysfttr, çok irsal
yapar". Bk.Takrîb, Trc.no:414. Suyûtî hadis hakkında 'hasen"
hükmünü verir. Bk.el-Câmiu 's-sağîr, H.no:7304. Münavî ise, hadisi
İbnü'i-Cevzî'nin Kıtâbü'l-Mevzûât'ında zikrettiğini,
Alâî'nin de "hadisin şâhidlcriyle birlikte hasen seviyesine yükseldiğini,
mürsel dahi olsa, şahitleri ile desteklendiği için mevzu hükmünün
verilemeyeceğini" ifade ettiğini belirtir. Bk.Feyzu'l-kadir,
V/360. Hadisin isnadı zayıftır; ancak şahitleriyle kuvvet
kazanır.
a-Câbir'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk.İbn Mâce, Mukaddime. 10.
H.no:92; İbn EbîÂsım, 1/144, H.no:328; Deylemi, Firdevs, III/338,
H.no:5020.
b-Ebû Hüreyre'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Taberânî,
Miisnedü'ş-Şâmiyyîn, I/322, H.no:566;
c-Huzeyfe'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk.40/19 i .hadis.
236_________________________________________________Kader
İnancı
Kaderi inkâr
edenler de yaratıcı olarak Allah ile birlikte insanı da
düşünmektedirler. Çünkü onlara göre insan amellerinin
yaratıcısıdır.
Ehl-i sünnet
âlimlerine göre insanın, kendisine sunulan seçeneklerden birini tercih
etme imkânı vardır, bunu da irade-i cüz'iyye ile gerçekleştirir,
ama iradeye (isteğe) uygun olarak o fiili yaratan yine Allah'tır,
çünkü ayetlerde geçtiği gibi Allah, her şeyin yaratıcısıdır.
Allah Teâlâ
şöyle buyurur:
* Allah, sizi ve
yaptıklarınızı yaratandır' (Sâffât 37/96)
'$J^ ■ 39/190-İbn Ömer'den (Radıyallahü
anhümây.362
Rasfılullah'in
(Saîtaiiahü aleyhi ve selîem) şöyle dediğini işittim:
"Bu ümmete
de mesh' (yani
suretlerin
değişmesi)
cezası
verilecektir.
Dikkat edin, bu ceza, kaderi inkâr
edenler ve zındıklara (yani
sapık
düşünce sahiplerine) verilir."
NOT:
Zındık, Farsçadan geçen muarrab bir kelimedir, İslâm toplumunda
yaşayan ve sapık fikirlerin yayılmasına sebep olan hasta
kalpli/münafık kişiler için
kullanılmıştır.
İnsanları
sapıklığa davet eden zındık kişiler üç
kısımdır:
1- Asılda
şirk üzerinde bulunan
ve küfrünü gizlemeyen zındık,
2- Önceden Müslüman olup sonradan
zmdıklaşan kişi,
3- Zimmî olup sonradan
zındıklaşan kişiler.
Bunlar sapık
fikirler yayma yanında, Rasûlullah ve Kur'ân gibi kutsal
şeylere
hakaret ederler.363
362 Sened: ğiî
> =Mj Ji^ş-^ ^ !> o^j ^ Haseir Müsned, U/lOS, H.no: 5867; Benzer
rivayet için bk. 11/136-137, H.no: 6208i (sahih , Tirmizî Kader, 16,
H.no:2152-2153 (hasen-sahih-garib); Heysemî. senedinde
zayıflığı agı basan Rişdîn b. Sa'd'm
bulunduğunu belirtir. Bk.Mecma', VII/203. Rişdîıı b. Sa d
ıçı 31/73 hadisin tahricine bk. Bu râvî sebebiyle hadisin senedi
zayıftır; ancak benzer rivayetlere farklı ve sahih bir senedle
rivayet edildiği için hadisin kuvvetlendiğini görüyoruz. Rişdm
ı 0 Ahmed b. Hanbel'e göre değerlendirerek bu hükmü verebiliriz. Zîrâ
ekseri âlimler Rış<" sebebiyle hadisi zayıf
saymışlardır.
40/191-Huzeyfe b.
el-Yemân'dan (Radıyallahüanhy.364
Rasûlullah
(Sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
■'Her ümmetin
Mecusîleri vardır. Ümmetimin Mecusîleri, 'kader yoktur' diyenlerdir. Onlar
hastalandığında ziyaretlerine gitmeyin ve öldüklerinde de
cenazelerine iştirak etmeyin! Onlar deccal taraftarlarıdır ve
Allah'ın bu kişileri deccal ordusuna ilhak etmesi de
hakkıdır."
41/192-Ebu'd-Derdâ'dan
(Radıyaliahü anhy.
365
er-Râzî, Muhtaru's-sıhah, 276;
İbn Âbidîn, Reddü'l-muhtar (Mürted babı); Bennâ, Buluğu 'l-emânî, 1/141
Sened: jCaJüı
^ j=rj ^ i'jii- j>'y '^J* 'j? jii^ J, 'jjc- 'jt- oÇu* iDjj- «4* _j<ı
ı2li-
Hasen: Müsned,
V/406-407, H.no: 23348, Abdullah b. Ahmed, es-Sünne, 11/418, H.no:915; 11/433.
H.no:959; Ebû Dâvûd, Sünnet, 16, H.no:4692; Beyhakî. es-Sünenü'l-kiibrâ. X/203;
İbn Ebî Âsim. 1/144-145, H.no:329; 1/149-150, H.no:338-339.
Ğufrâ'nın azadlığı Ömer zayıftır. Bu zât
için bk.38/189.hadis. Ayrıca senedde müphem bir râvî bulunmaktadır.
Ancak müphem râvînin, Abdüleşhel oğullarından ensardan biri
oiarak Tayâlisi tarafından kayıtlanırken (Bk.Tayâlisi, Müsned,
1/347, H.no:435); Bezzar'm rivayetinde müphem râvînin yerine mütâbî olarak Atâ
b. Yesâr'ı görmekteyiz (Bezzâr, Müsned, V1I/338, H.no:2937). Hz. Ömer'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. İbn Ebî Âsim, 1/150, H.no:340
(Ancak bu rivayette, Buhari tarafından "münkeru'l-hadis" olarak
nitelenen Hakem b. Said'in varlığına şahit oluyoruz ki, bu
durumda bu senediyle aşırı zayıf olmuş olur); İbn
Ömer'den (Radıyallahü anhümâj şahidi için bk. Ebû Dâvûd, Sünnet, 16,
H.no:469I; Lâlkâî, IV/639. H.no:1150; rV/640, H.no:l 153; Deylemî, Firdevs,
V/499, H.no:8879. İbn Ebî Âsim, 1/150, H.no:340. Sehl b^Sa'd'dan
(Radıyallahüanh) şahidi için bk. Lâlkâî, IV/640, H.no:l 151-1152.
Hasen: Müsned,
VI/441, H.no: 27357, İbn Mâce, Eşribe, 3, H.no:3376 (Bûsirî, Süleyman
b. U'be'nin hadisi için hasen hükmünü verir. Bk.Misbâhu z-zücâce, IV/39);
İbn Ebî Âsim, 1/141, H.no:321; Heysemî, senedinde bulunan Süleyman b. Utbe
ed-Dımeşkî'nin Ebû Hatim ve
238_____________________________________________Kader
İnana
Peygamberimiz
(Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu: "Zina eden, ana-babaya
isyan eden, sihre inanan, sürekli içki içen ve kaderi inkâr edenler cennete
giremeyecektir."
diğer
münekkidlerce sika, İbn Main ve diğerleri tarafından da
zayıf sayıldığını belirtir. Bk.Mecma', VII/202-203.
Bu râvî için 37/188.hadisin tahricine bk. "Kaderi yalanlayanın/inkâr
edenin de cennete giremeyeceğini" ifade eden bölümü İçin, tesbiî
edebildiğimiz kadarıyla, (hadisin) iki şahidi
bulunmaktadır: Ebû Ümâme'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.
Tayâlisî, 11/452, H.no:1227. Ebû İdris'den (Radıyallahü anh)
şahidi için bk. lâlkâî, IV7622, H.no:l 110.
"Kaderi yalanlayanın/inkâr edenin cennete giremeyeceğini"
ifade eden bölümü olmaksızın, hadisin birçok şahidi ile
karşılaşmaktayız:
a-Abdulİah
b.Amr'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, 11/203, H.no:
6892, Abdürrezzâk, VII/454, H.no:I3859; Tayâlisî IV/52, H.no:2409; Nesâî,
es-Sünenü'l-kübrâ, III/175-176, H.no:49I4-4918; Heysemî, Abdullah b.Amr'm
(Radıyallahü anh) rivayetinde Câbân isimli bir râvîye dikkat çekerek
İbn Hıbbân'ın sika saydığını, diğer
râvîlerinin ise sika olduklarını beyan eder. Bk.Mecma', VI/257.
b-Hz.Ali'den (Radıyallahü anh)
şahidi için bk.Beyhakî,
Şuabü'l-îmân, V/12,
H.no:5594.
c-Ebû Hüreyre'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk.Hennâd, 11/479, H.no:980; Nesâî,
es-Sünenü'l-kübrâ,
III/176-177, H.no:4922-4924.
d-İbn
Abbas'tan (Radıyallahü anhüma) şahidi için bk. Nesâî,
es-Sünenü'l-kübrâ,
III/l 76-177,
H.no:4921.
e-Ebû Saîd'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. İbn Ebî Şeybe, V/98,
H.no:24079; V/219, H.no:25408; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, VI/191, H.no:7874;
Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ,
III/l76-177,
H.no:4919-4920.
f-Osman b.
Ebi'l-Âs'tan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Deyiemî, Fîrdevs,
V/105,
H.no:7613
g-Ebû Zeyd
el-Cürmî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu 'centû
'l-
kebîr,
XXII/372,H.no:931
Kader
İnancı
239
42/193-Amr b.
Şuayb babası kanalıyla dedesinden366 (Radıyallahü
ur367 anh).
İnsanlar kader
konusunda konuşurlarken, Rasûlullah (Sallallaha aleyhi ve sellem)
yanlarına geldi. (Bu meseleyi konuşanlara karşı)
kızgınlığından dolayı, yüzü nar tanesi gibi
(kıpkırmızı) olmuştu ve dedi ki :
■'Size ne
oluyor, Allah'ın Kitabının bir kısmını
diğerine (anlamadığınız hâlde) kıyas ediyorsunuz.
Sizden önceki kavimler, bu yüzden helak oldular."
Râvi dedi ki:
'Ben
Rasûlullah'ın bulunduğu herhangi bir mecliste (gazabından
korkarak) bulunmaktan çekindiğim gibi bu meclisinde de bulunmayı arzu
etmedim.'
43/194-Ömerb.
Hattab'tan (Radıyallahü anh):
366 Abdullah b.
Amr'dan (Radıyallahü anh) Sened: -il* ^ı 'Ji îjıî ıüji-
Çjiiî ^ı CjS~
Sahih: Müsned,
11/178, H.no: 6668; Benzer Benzer rivayet için bk. 11/192, H.no: 6801; 11/185,
H.no: 6741; 11/181, H.no: 6702; 11/195-196, H.no: 6845; Müslim, İlim, 2;
İbn Mâce, Mukaddime, 10, H.no:85 (Bûsırî, isnadının sahih,
râvîlerinin sika olduklarını ifade eder); Buhâri, Hatku
efâli'l-ıbâd, s.78; Tirmizî, Kader, 1, H.no:2133 (Ebû Hüreyre'den
-Radıyallahü anh - nakledilir); Enes b. Mâlik'ten (Radıyallahü anh)
şahidi için bk. Taberânî, el-Mu 'cemü 'l-evsat, VIII/25, H.no: 7048.
Lafzı şöyledir:
Hasen: Müsned,
1/30, H.no: 206, Abdullah b. Ahmed, es-Sünne, 11/387, H.no:841; Ebû Dâvûd,
Sünnet, 16, H.no:4710 (hocası Ahmed b. Hanbel'den yaptığı
nakillerden biridir); Sünnet, 17, H.no:4720; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, X/204;
İ'tikâd, s.236; Lâlkâî, 1/118, H.no: 186, IV/630, H.no:1124; Ebû Ya'lâ,
1/212, H.no: 245-246, Hâkim, I/I59, H.no:287; Makdisî, Muhtara, 1/423-424, H.no:
301-304. Suyûtî hadis hakkında "sahih" hükmünü verir.
&k.el-Çâmiu's-sağîr, H.no:9741. Münavî ise, Zehebî'nin Mühezzeb'de
"Hakîm b. Şerik'in mechûl olduğunu", İbnü'l-Cevzî'nin
"sahih değildir" görüşünü nakletti. Bk.Feyzu'l-kadir,
VI/505. Zehebî "sika sayılmıştır" derken;
İbn Hacer, "mechûl" olduğunu dile getirir. ^•k.Kâşif,
Trc.no:1203; Takrîb, Trc.no:1475; Ahmed Muhammed Şâkir de, İbn
Hıbbân'ın bu zatı "Sikât" (bk.VI/215) isimli eserinde
zikrettiğini söyleyerek "sahih" hükmünü verir.
240__________________________________________________Kader
İnancı
Hz. Peygamber
(Sallallahü aleyhi ve selkm) şöyle buyurdu:
"Kader konusunda
inkârı/yanlışlıklan olanlarla
oturmayın ve
onlarla
tartışmayın! "369
NOT: Ahmed
b. Hanbel'in hocası
Ebû Abdurrahman b.
Abdullah b.
Yezİd'den bu
hadis, Hz.Ömer'in (Radıyallahü anh) "RasÛlu İlah'tan (Sallallahü
aleyhi ve
duydum..." şekliyle de rivayet
edildiği nakledildi.
44/195-Nâfî'den
(Radıyaiiahu anhy. 37°
Abdullah b. Ömer'in
(Radıyallahü anhümâ), Şam bölgesinden
mektuplaştığı bir arkadaşı vardı. Bir
keresinde ona şunları yazdı:
'Bana gelen habere
göre; sen, kader hakkında tartışmaya giriyormuşsun. Bu
konuda bana hiçbir şey yazma!
Çünkü Rasûlullahın
(Sallallahü aleyhi
ve seîlem) ŞÖyle dediğini İşittim:
"Benim
ümmetimin içinde de kaderi inkâr edenler olacaktır." '
369 "Lâ
tüfâtihûhüm"
lafzını Münâvî şöyle
mânâlandınr. (Bk.Feyzu
%kadîr, J| H.no:9741): "Onlarla
mahkemeleşmeyin, önce selâm veren
siz olmayın, mücadele münazarayı siz
başlatmayın." , ^ ,
37OSened: ^ J J^ -/
j}$& V"^¥^'^^> 9^^ n1,
Hasen Müsned,
11/90, H.no:5639: Abdullah b. Ahmcd, es-Sünne, 11/418-419, H.no:9 ? (hasenV Ebû
Dâvûd, Sünnet, 6, H.no:4613 (hocası Ahmed b. Hanbel'den
yaptığı nakillerde, biridir); Hâkim, 1/158, H.no:285; Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, X/205
45/196-Muhammed b.
Ubeyd el-Mekkî'den (Radıyallahü anhy.371
İbll Abbas'a
(Radıyallahüanhümâ)'.
'Bizim
yanımıza kaderi inkâr eden biri geldi' denilince : "Beni ona
götürün,'dedi, o sıralarda âmâydı (görmüyordu). 'Ey Ebû Abbas, ona ne
yapacaksın?' dediler, İbn Abbas:
'Nefsimi elinde
tutan Allah'a yemin ederim ki onu yakalarsam burnunu koparacağım ve
boynu elime geçerse onu da
kıracağım. Ben
RaSÛlullah'tan (Sallallahü
aleyhi ve selkm) ŞÖyle İŞİHİttf \
"Sanki ben,
Fihr kabilesinin kadınları arasındayım, (kendilerini görür
gibiyim) ki onlar Hazrecde kalçaları birbirlerine değecek
şekilde (kalabalıklar hâlinde)372 müşrikçe (putları) tavaf
edecekler. 373 Bu, İslâm ümmetinde görülecek ilk şirk hareketidir.
Nefsimi elinde
tutan Allah'a yemin ederim ki bu sapık düşünce onları
"Allah şerri takdir etmedi' demelerine götürdüğü gibi, y Allah
hayrı da takdir etmedi' demeye kadar götürdü."
NOT: Kaderi inkâr
edenlere karşı İbn Abbas'm (Radıyallahü anhümâ) tepkisi
şiddetlidir ve onlara hadisle delil getirmektedir. Bu hadiste,
insanların yaptıkları
371 c
aened:
Hasen: Musned,
1/330, H.no: 3055; Benzer rivayet için bk. 1/330, H.no: 3056; Lâtkâî, IV/625,
•no. 1116; Hadisin sonunda Muhammed'in İbn Abbas'a (Radıyallahü anh)
yetişip yetişmediği
miü -UŞuVe
yetIŞtl§' onay|anmı5tır- Heysemî, Ahmed b. Hanbel'in hadisi iki
tarikle rivayet rifi!; bl"ncısmde Ahmed b- Ubeyd e!-Mekkî'nin
varlığın, ve bu râvînin İbn Hıbbân ranndan sıka
Ebû Hatim tarafd d f
ld
tarifi!;
y ekkînin
varlığın, ve bu râvînin İbn Hıbbân
ranndan sıka,
Ebû Hatim tarafından da zayıf sayıldığını;
ikincisinde ise müphem bir râvînin unaugunu, bu şahs.n isminin ise
diğer senedde el-Alâ! b. Haccâc olarak geçtiğini, Ezdî'nin
SâHr" TlH
Zay'f °'arak tdakkî Cttİğİnİ aÇlklar Bk-Mew', VII/204.
Ahmed Muhammed ttflm, hzdi.m" dehIsız olarak 2ay1fsaymas.nl aşın bulur. Bu sebeple bu
görüşün kabul görmeyeceğini beyan eder.
& f
olarak
Zn^r^/^f^^U6 SeUem)
ümmetinden
bazılarının,
puta tapma onusundak, sapmalar.
,Ie .Ig. . olarak bizi uyarmaktadır. Benzer rivayet için bk. Musned, u/z
/1, Buharı, Fıten, 23; Müslim, Fıten, 51
242_____________________________________._________Kader
İnancı
sebebiyle ceza ya
da mükâfat alacakları konusu işlenmekte, kaderin çok boyutluluğu
gerçeğine dikkat çekilmektedir. Allah insanlara imân imkânı
verdiği hâlde putları ve şirki tercih etmişlerse, bunun
cezasını çekeceklerdir.
46/197-İbn
Avn'derı (Radıyattahü anhy.374
Kader konusunda
inkârı bulunan Gaylan'ı, Şam kapısında
asılmış gördüm.
AÇIKLAMA
Gaylan b. Ebû
Gaylan ed-Dımeşkî, kader konusunda ilk tartışmaları başlatan
kişi olarak bilinmektedir. Hz. Osman'ın azadlısı olan bu
kişinin evi Dımeşk'tedir.
îbn Asâkîr'm
belirttiğine göre, Ömer b. Abdülaziz Gaylan'ı kaderle ilgili
sapık görüşlerinden dofayı tenkit eder ve kınardı.
Ömer b. Abdülaziz ölünceye kadar onunla görüşmedi. Onun ölümünden sonra,
Gaylan faaliyetlerini daha da artırdı. H.106 yılında
Hişam b. Abdülmelik'le yaptığı hacda insanlara çeşitli
fetvalar verdi.
İmam Evzai
şunları anlatır: "Kader konusunda ilk tartışma
açan kişi Sûser isimli bir Irak'lıdır. Bu kişi
Hristİyanlıktan İslâm'a geçti ve daha sonra yine
Hristiyanlığa döndü.
Onun
görüşlerini de Mabed el-Cühenî, Mabed'den de Gaylan aldı. Hişam
b. Abdülmelik'in halifeliği döneminde Gaylan bize geldi ve fikirlerini
anlattı. Kendisi iyi bir hatipti ve çeşitli konularda
tartıştık.
Sonra
insanların onun etrafında çoğaldığı görüldü,
artık iş çığırından çıkmış ve
Müslümanlar arasında büyük tartışma ve kargaşalar meydana
gelmişti. Sonunda halife Hişam b. Abdülmelik onu yakalatıp idam
ettirdi."
îbn Asâkîr, Gaylan'ın
'Allahım, eğer görüşlerim yanlışsa beni idam etsinlerV
şeklinde büyük konuştuğunu rivayet eder. Her şeyin
doğrusunu Allah bilir.375
374 Sened; iUi^iü^
ıi
Sahih: Müsned,
11/109, H.no: 5881; Heysemî, ricalinin sika olduğunu söyler. Bk.Mecma\
VII/207. Bennâ da senedinin ceyyid olduğunu belirtir. Bk.Bülûğu
'l-emânî, I/144.
375 Ibn Asâkir, Tarihu'd-Dımeşk,
48/386-213; İbn Nedîm, Fihrist, 131; Ayrıca bk. Ahmed Muhammed
Şakir, Müsned (\ahk\k\\),
V/280, H.no: 5881
Kader
İnancı_____________
243
KADERE İMAN
1-Kadere iman
farzdır ve inkârı küfürdür.
2-Kâinattaki her
şeyi yaratan Allahtır.
3-Kader,
Allah'ın kâinattaki programıdır ve her şey Allah'ın
kontrolündedir. Allah kâinatı yaratıp ona bir program
yüklemiştir. Eğer kâinattaki olaylar tesadüfi işleseydi bir an
bile bu müthiş düzen devam etmez ve sistem tümüyle çökerdi. Her
olayın bir mantığı ve olaylar içinde yeri vardır.
Allah'ın sistemi bu şekilde düzenlemesi, Rablık
sıfatından kaynaklanmaktadır. Allah, kâinatın Rabbidir.
4 -
İnsanın kaderi üç parçadır :
a- îlk
yaratılış anındaki takdir/plânlama, Allah Teâiâ şöyle
buyurdu :
'Yeryüzüne ve
nefsinize gelen her musibet, mutlaka önceden Kitapta (yani Levh-i Mahfuzda)
yazılı bulunmaktadır. Bu (plânlama da) Allah'a göre çok
kolaydır/basittir.
Bunu, elinizden
kaçana fazla üzülmeyin ve kazandığınıza fazla sevinmeyin
diye (yaptık). Allah kibirlenip övünen kimseleri sevmez.' (Hadid 57/22-23)
b-Anne
karnında bazı programların yüklenmesi,376
c-Dünya hayatındaki
yaşantısı ve bunların melekler tarafından
kaydedilmesidir ki insan hayatı ilk iki programa uygun olarak işler.
İnsanı yaratan Allah, ona değişik bir program
yüklemiştir. Bu sistemde birden fazla seçenekten birini tercih
iradesi/seçim gücü vardır. Verilen bu imkânları doğru ya da
yanlış değerlendirmesi sonucunda insan, ceza veya mükâfat elde
eder.
5-Kader, insana
birden fazla imkân vermektir, yani çok boyutludur ve insan bunlardan birini
seçmesi ile sorumlu hâle gelir. Açlık ve tokluk, hastalık ve tedavi
gibi.
Hz. Ömer
(Radiyallahü anh) bulaşıcı hastalık olan bir şehre
girmeyince kendisine: 'Allah'ın kaderinden mi kaçıyorsun?'
denilmişti. Büyük halifenin ünlü sözü, hâlâ kulaklarımızda
çınlıyor:
" Jlı
j'ji J\ «dJı jji '^> !jti '
'... Allah 'in
kaderinden yine Allah 'in kaderine
kaçıyoruz/sığınıyoruz.''*11
Şairin
dediği gibi:
Sakın kader
deme, kaderin üstünde bir kader vardır...
Bk. 17/168. hadis
Mâlik, Muvatta',
Medine, 22; Buhârî, Tıb (Merdâ), 30; Müslim, Selâm, 98
244 Kader
İnancı
6-Kâinatta Allah'a
ait küllî irade yanında, insana da sınırlı bir irade gücü
verilmiştir. İnsan bu güç ile tercihde bulunur ve Allah da onun
isteğine uygun olarak dilerse yaratır, dilerse yaratmaz.
İşte insan bu sınırlı iradesi ile
yaptığı tercihten sorumludur.
7-Kâiiyttaki
bazı olaylar, insan merkezli olarak bakıldığında, iki
kısma ayrıldığı görülür:
a-İsteğe
bağlı olmayan fiiller; nzık, ecel, erkek ya da dişi olmak
gibi...
b-İsteğe
bağlı olan fiiller.
8-Kader
inancı, insan karakterini düzeltir ve insanın Allah'a olan güvenini
kuvvetlendirir.
9-Kader konusu,
gaybla ilgili konulardan kabul edilmiş ve Rasülullah (SaiMtahü aleyhi ve
seliemj başta olmak üzere selefimiz tarafından bu konulan fazlaca
tartışmak yasaklanmıştır.
*
Yapılması gereken şeyler
1- İnsan temiz
olarak yaratılmıştır. Onun hiçbir borcu ve suçu yoktur.
Daha sonra toplum onu değiştirmiştir. Rasülullah (SaUallahü
aleyhi ve sellem) şöyle buyurur:
"Her
doğan fıtrat (saflık/temizlik)
üzerine yaratılmıştır, sonra anne ve
ÎTS
babası onu
Yahudileştirmiş veya Hristiyanlaştırmış ya da
Mecusî yapmıştır. " 2-Sürekli doğrular
aranmalı.379 3-Nİyetler samimi olmalı.380
4-Zulüm ve
haksızlıktan kaçınmalı. Zira zalimlerin kalbi
mühürlenmiştir. 5-Bol bol dua edilmeli. Sevbân'm naklettiği hadiste
Rasülullah (SaUallahü
aleyhi ve sellem)
buyurur ki:
"Kaderi sadece
dua geri çevirir/önler."
382
378 Müsmd, 11/233,
275, 393, 410, 481; 10/353; Buhâri, Cenâiz, 92; Müslim, Kader, 22-25
379 Bk. Nahl,
16/93; Ra'd, 13/27; Ankebut, 29/65
380 Bk. Bakara, 2/26-27; İbrahim 14/27
381 Bk. Mü'min, 40/35, Sarf, 61/5; Mutaffifin,
83/14
382 Müsmd, V/277,
280, 282; İbn Mâce, Mukaddime, 10; Fiten, 22
Kader inancı
245
"(Kaderin)
kazasını sadece dua geri çevirir/önler."383
Rasülullah
(SaUallahü aleyhi ve sellem) bir başka hadisinde şöyle buyurur:
■■Kaderden
kaçmak fayda vermez, dua etmek faydalı olur. Sanırım, kader
tecelli etmedikçe
dua yararlı olur.
Dua, belâ ile
karşılaşır ve
kıyamete kadar
birbirlerinin önüne
geçmeye çalışırlar.""14
6-Kader karşısında Allah'a teslim
olunmalı ve tevekkül edilmeli.
Bu
şekilde her
insan kul olduğunu unutmaz ve son nefese kadar tetikte/uyanık olur.
381
Tirmizî, Kader, 6,
H.no:2139 (Hasen-garib)
Heysemî, hadisin Bezzar tarafından
nakledildiğini zikredip râvîlerden
Zekeriyya b. Mansûr'ım bazılarına göre zayıf kabul
edildiğini belirtir. Mecma\ VH/209
D- İLİM
• İlim ve Âlimin Önemi
• İlim İçin Yolculuğa
Çıkmanın Önemi
• İlim Öğrenmeye Teşvik ve
Öğreticinin Hareketleri
• İlim Meclislerine Katılma
Adabı
• İhtiyacı Olmadığı
Hâlde Çok Soru Soranın Hâli
• Bilinmeyen/Zarurî Konularda Soru
Sormanın Önemi
• İlmi
Gizleme, Onunla Amel Etmeme ve Allah'ın Rızası
Dışında Gayeler İçin Öğrenmenin Doğurduğu
Felâketler
• Rasûlullalt'ın (Saiiaiiâim aleyhi
vesilem) Hadislerini Tebliğ ve Doğru Olarak Aktarmanın Önemi
• Ağır Sorumluluğundan
Dolayı Hadis Rivayetinde
Çekingen/Geri Duranlar
• Hadis Âlimlerinin Görevi: Sahih ve
Zayıflan Ayırmak, Farklılıkları Doğru Te'vil
Etmektir
• İlk Dönemlerde Hadislerin
Yazılması Yasaktı
• Sonraki Dönemlerde Hadis Yazma
Yasağı Kaldırıldı
• Ehl-i kitaptan Nakil Yapmanın
Yasaklanması
• Ehl-i kitaptan Nakil Yapmanın Serbest
Bırakılması
• Hadis Uydurmanın Ağır
Sorumluluğu
• İlmin Bir Toplumdan Alınması
Felâkettir
ILIM * İlim ve
Âlimin Önemi
Allah Teâlâ
buyurdu:
*... Deki : Rabbim,
ilmimi artır !' (Taha20/U4)
Allah Teâlâ
buyurdu:
'....Allah'tan kulları
içinde en çok çekinenler âlimlerdir. Şüphesiz Allah izzet ve
bağış sahibidir.' (Fâtır 35/28)
1/198-İbn
Mes'Ûd'dan (Radıyallahü anh)\
385
385 o ,
aened:
Sahih: Müsned,
1/385, H.no:3651, 1/432, H.no:4|09; Buhârî, İlim, 15; Zekât, 5; Ahkâm, 3;
î'tisâm, 13; Müslim, Salâtu'i-müsâfirîn, 268; İbn Mâce, Zühd, 22,
H.no:4208; İbnti'İ-Mübârek, Zühd, s.353, H.no:994; Hennâd, Zühd,
11/640, H.no:1389; Ebû Nuaym, Müstahrec, 11/410-411, H.no: 1847-1848; Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, X/88; Şuabü'l-îmân, VI/73, H.no:7528; Nesâî,
es-Sünenü'l-kübrâ, 111/426, H.no:5840; Şâşî, 11/182-183,
H.no:749-750; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, 11/200, H.no:1712; Humeydî, 1/55,
H.no:99; Ebû Ya'lâ, IX/11, H.no:5078; IX/115, H.no:5186; IX/147, H.no:5227;
a-İbn Ömer'den
(Radıyallahü anhümâj benzer bir rivayet İçin bk. Müsned, II/8-9,
H.no: 4550,11/36, H.no: 4924,11/88, H.no: 5618, Buhârî, Fezâilü'i-Kur'ân, 20;
Halku efâli't-[bâd, s. 119; Müslim, Salâtu'i-müsâfirîn, 266-267; Ebû Nuaym,
Müstahrec, 11/410, H.no: 1845-'846; Tirmizl, Birr, 24, H.no:1936; İbn
Mâce, Zühd, 22, H.no:4209; İbn Ebî Şeybe, VI/153, H.no:30281;
Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, IV/188, H.no:7615; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, V/27,
H.no:8072; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebir, XII/296, H.no:13162;
el-Mu'cemü'l-evsat,
248
İlim
Rasûlullah
(Sailaiiahn aleyhi ve seliem) şöyle buyurdu: "Sadece İki
kişiye gıpta edilir:
Biri, Allah'ın
mal bahşettiği ve onu hak yolda harcama gücü/imkânı verdiği
kişidir,
Diğeri ise,
Allah'ın faydalı ilim
verdiği kişidir ki
onu yaşar ve insanlara
öğretir."
2/199-Enes b.
Mâlik'ten (RadıyaUahu cmhy. 386
IIf/126. H.no:2688;
Rûyâm, 11/397, H.no:1389; Ebû Ya'lâ, IX /291,
H.no:5417; IX /365, H.no:5478: IX /401. H.no:5543; Abd b. Humeyd, s.239, H.no:729;
Deyfemî. Firdevs, V/189-190, H.no:7918
b-Ebû Hüreyre'den
(Radıyallahü anh) benzer rivayet için bk. Mümed, U/479, H.no; 10166,
Buhârî, Fczâilü'l-Kur'ân, 20; Haîku efâli'l-ıbâd, s. 119; Beyhakî,
es-Sünenü'i-kübrâ. İV/İ89, H.no:7616; Lâlkâl 11/347, H.no:578
c-Abduliah b. Amr
b. eİ-Âs'tan (RadıyaUahu anh) benzer rivayet için bk. Heysemî,
Taberânî'nin el-Mu'cemü'l-kebîr isimli eserinde bu rivayetin
varlığını ifade ettikten sonra hadisin senedinde Ravh b.
Salah'ın bulunduğunu, bu zatın ise İbn Adiy tarafından
zayıf, İbn Hıbban tarafından da sika
sayıldığını belirtir. Hakim'in de "sikadır,
me'mûndur" dediğini nakleder. Bk. Mecma1, 11/256; III/IÛ8
d-Semure b.
Ciindüb'den (Radıyallahü anh) benzer rivayet için bk. Heysemî, hadisin
Taberânî'nin el-Mu'cemü'l-kebîr isimli eserinde nakledildiğini
belirttikten sonra hadisin senedinde zayıf sayılan bazı
râvîlen'n bulunduğunu, Bezzâr'in zayıf bir senedle rivayet
ettiğini ifade etti. Bk. Mecma\ H/256
e-Yezid b.
el-Ahnes'den (RadıyaUahu anh) benzer rivayet için bk. Taberânî, el-Mu
'cemü 'l-evsat, III/375, H.no:2271; el-Mu 'cemü 's-sağir, 1/93. H.no: 125:
Müsnedü 'ş-Şâmiyyîn, U/214, H.no:1212; Heysemî, hadisin Taberânî'nin
el-Mu'cemü't-kebîr ve el-Mu 'cemü 'l-evsat isimli eserinde nakledildiğini
ve râvîlerinin de sika olduklarını ifade etti. Bk.
Mecma',11/256:111/108
f-Ebû Said
el-Hudrî'den (Radıyallahü anlı) benzer rivayet için bk. Ebû Ya 'lâ,
(1/340, H.no: 1085; Heysemî, hadisin Ebû Ya'la tarafından sahih ricaliyle
nakledildiğini, bir benzerinin de Bezzâr tarafından rivayet
edildiğini belirtir. Bk. Mecma\ 11/256-257; 111/108.
Hasen: Müsned,
III/I57, H.no: 12537: Deylemî, Firdevs, IV/134, H.no:6418; Râmehurmuzî,
Emsâlü'l-hadîs, s.87, H.no:51; Heysemî, "Hadisin senedinde Rişdîn b.
Sa'd var, bunun hakkında delil getirilip getirilmeyeceğinde ihtilaf
bulunmaktadır. (Rişdîn b. Sa'd için bk.31/73.hadis) Enes'in
(Radıyallahü anh) talebesi Ebû Hafs (Ömer b. Abdullah) ise
meçhuldür," der. Bk.Mecma\ 1/121, 1/201; Münzirî de aynı kanaati
taşıdığını belirtir. Bk.Terğlb, 1/56,
H.no:12S.
İlim
karada vedenzt kaybolduğunda ise
^ 5y >
f^zünde (parlayan) y[,d,z,ara
benzer kl
^ft
° - ^ y°'
bU'UnUr' yildlZlar rehberler/kılavuzlar bile
yollarını kaybeder."
Heysemî'nin
Rişdin için "zayıftır' dediği yerler için bk. Mecma',
1/60, 89, 214, 265; V/294, 295, 328; VI/13; Vl/319; VÎI/52, 78; VIII/46, 81;
IX/79; Heysemî, eserinin bazı yerlerinde ise "seyyİü'I-hıfz
(hafızası kötü)" (1/266); ''kendisiyle delil getirilip
getirilmemesi hususunda ihtilaf vardır" (IX/70); ''ekseriyet
zayıflığına hükmetti" (1/58, 209; VIII/223);
"münkeru'i-hadis" (I/İ19); "cumhur,
zayıflığı Üzerinde görüş beyan etti; ancak sika sayan
da olmuştur'' (1/160); "Heysem b. Hârice ve bir rivayete göre Ahmed
b. Hanbel sika; diğerleri zayıf saymıştır'
(f/242: V/274): "Heysem b.
Hârice sika saydı; Ahmed b.
Hanbel ise "Rikâk/zühd
hadislerinde herhangi bir beis yoktur" dedi; fakat cumhur zayıf
saydı" (U/74; V71I8); "Rikâk/zühd hadislerindeki rivayetleri
hasendir"(X/31) "zayıftır, ancak amellerin faziletleri
(Rikâk/zühd hadisleri) İle ügili rivayetleri kabul edilir" (X/I23,
156); "hakkında tenkit var; ancak bazıları sika
saymışlardır" (11/24; 111/172, 239); "hakkında
tenkit var" (11/301; 111/20); "baskın olan görüşe göre
zayıftır" (VU/203); "sika sayıldığı
hâlde zayıftır' (IV/166. 300; V/25, 58, 101, 162; VII/I45);
"zayıftır, mütâbaatlarla kuvvet kazanır" (V/290); "sika
sayılmıştır" (IX/I36)gibİ ifâdelerle
Rişdin'i tanıtır.
Bûsirı de
Rişdin'in zayıf olduğunu ifade eder. Bk.Afisbâhu'z-zücâce,
İ/60, 67, 76; Bûsirî, Rişdin'i zayıf sayan âlimlerin isimlerini
de verinibn Maîn, Ebû Hatim er-Râzî, Ebû Zür'a, Nesâî, îbn Hibbân. Cüzcânî,
İbn Yûnus, Jbn Sa'd, Ebû Dâvûd, Dârekutnî ve diğerleri.
İbnü'l-Cevzî ise Rişdin'in neslinin de zayıflıkla temayüz
ettiğini söyler: Oğlu Haccâc, torunu Muhammed b. Haccâc, torunun
oğlu Ahmed b. Muhammed...Bk. Bûsirî Misbâhu'z-zücâce, IH/124; İbnü'l-Cevzî,
el-Ilelü'l-mütenâhiye, I/1I5, 354; U/653, 939; İbn Ebî Hatim er-Râzî,
Ifel, 1/44; İbnü'l-Cevzî, Ahmed b. Hanbel ve Fellâs'ın da bu
zâtı zayıf saydığını ekler. Bk. el-Ilelü'
1-mutenahiye, 1/53-354; Fakat, Ahmed b. Hanbel kendi eserinde sika olduğunu
vurgular. Bk. el-Ilel ve Ma 'rifetü 'r-ricâl, U/479, Trc.no:3145;
İbn Hacer,
Rişdin'in zayıf olduğunu söyler ve Ebû Hâtim'in "İbn
Lchîa'yı Rişdîn'e tercih ettiği" görüşünü nakleder.
İbn Yûnus'un da: "Dininde sağlam biri idi. Sonradan gaflete
düştü ve ihtilât etti." dediğini kaydetti. Bk. Takrîb, Trc.no: 1942. Zehebî ise Ebû Zür'a'nın
"zayıftır" dediğini naklederek,
hafızasının kötü olduğunu hatırlattı.
Bk.Kâşif, Trc. no:I575. Tİrmizî, âlimlerin bu zatı,
hafızasından dolayı zayıf saydığını
söyler. Ek.Tinnizî. Cum'a, 17,
H.no:513; Taharet, 40, H.no:54. (Ahmed Muhammed Şâkir ise Tirmizî'nin bu
hadisinin haşiyesinde, zayıflığının
tartışılabileceğini ifade etti.) Tirmizî'nin Sünenincie bu
zâtı zayıf saydığı hadisler için bk.Sifatü cehennem,
4, H.no:258I, 2584; 10, H.no:2599; Kıraat, I, H.no:2930; Tirmizî,
Rişdîn b. Sa'd'ın yer aldığı bir hadis için de
"hasen-garib'' hükmünü verir. Bk.Birr, 31, H.no: 1949; Tefsir. 9/9.
H.no:3093. Bir hadiste ise sadece "hasen" hükmünü verir: Deavât, 64,
H.no:3476. Senedde yer aldığı hâlde herhangi bir hüküm
vermediği de olur. Bk.Kader, 16, H.no:2153. Yahut "garib'"
demekle yetinir. B^Fiten, 79, H.no:2269; Sıfatü'l-cenne, 8, H.no:2540; 23,
H.no;2562; Tefsir, 56/3, H.no:3294; 70/1, H.no:3322 (Fakat bu
r"vâyet: Sıfatü cehennem,
4, H.no:258I ile aynı olduğu
hâlde orada zayıf
olduğunu söylemişti)
Suyûtî, hadisin
hasen olduğuna işaret etti. Bk.el~Câmiu 's-sağîr, H.no:2441.
Bennâ da bu kanaatte olduğunu, Suyûtî'nin hükmünü vererek yansıtmaya
çalışır. Bk.Bülûğu 'l-emânî, 1/145.
3/200-Ebû Mûsâ
el-Eş'arî'den (Radıyaiiahü anhy.
Rasûlullah
(SaUaUahu aleyhi ve sellem) ashabından birisini göndereceğinde derdi
ki:
"İnsanlara
müjdeler verin/sevdirin, nefret ettirmeyin! Kolaylaştırın,
zorlaştı rmayın!"
Peygamberimiz
(Saiiaiiaha aleyhi ve sellem) şöyle devam etti:
"İzzet ve
celâl sahibi olan Allah'ın beni gönderdiği hidâyet ve ilim, bir
yağmura benzer ki bir kısım toprak onu içine çeker ve orada
birçok otlar, çayırlar çıkar.
O toprakların
bir kısmı da çoraktır/çukurdur, suyu üstünde tutar, izzet ve
celâl sahibi olan Allah, onu insanlara faydalı kılar; biriken sudan
Sened: iVJ ^ 'Je-
n'J ^ı J> jJ'J 'ji- ccı Jf uıü- xJ^ ^ «ısı jj j* ^
Ü—j -CS^- 'J- *uı ili ıiü-Sahih: Müsmd, IV/399, H.no; 19464; Hadisin
ilk bölümü için bk. Müsned, IV/4I2, 19587 IV/417, H.no: 19630 (Bu rivayetler
19/216.hadiste zikredilecektir); IH/13i, H.no: 12273 ("ve eskinû"
lafzıyla); III/209, H.no: 13109 (Bu iki rivayet ise Enes'ten
-Radıyaiiahü anlı- sahicidir. Bunlar 19/216.hadiste zikredilecektir);
Müslim, Cihâd, 6-8; Ebu Avâne, IV/2I5, H.no:6558; Ebû Dâvûd, Edeb, 17,
H.no:4835; Ebû Ya'lâ, XIU/306, H.no:7319: Hadisin ikinci bölümü için bk.
Buhârî, İlim, 20; Müslim, Fezâil, 15; Ebû Yala, XIII/296, H.no:7311;
Nesâî, es-Sünenü 'l-kübrâ, 111/427, H.no:5843; Râmehurmuzî, Emsâlü 7-hadîs,
s.28, H.no:12; Ibn Ebî Âsim, 11/437, H.no:903; Lâikûî, 1/78, H.no:87.
jlirn______________________________________________________________251
içerler,
hayvanlarını otlatırlar, hem başkalarına su verir, hem
de ziraatla uğraşır ve
topraklarını sularlar.
Bir kısmı
da düz arazidir, toprağın üstü su tutmaz ve orada ot bitmez.
İşte bu
örnekler, izzet ve celâl sahibi oian Allah'ın dinde
anlayış/kavrayış sahibi kıldığı,
ayrıca Allah'ın benimle gönderdiği vahiyden
başkalarına öğretmek ve öğrenmek şeklinde
faydalandırdığı kişinin misali ile bunlara itaat
etmeyen, izzet ve celâl sahibi oian Allah'ın bana gönderdiğini
de reddeden kişinin durumuna benzemektedir."
4/201-Nâfî' b.
Abdır I-Hâris'ten (Radıyaiiahü anhy, m
Hz. Ömer
(Radıyaiiahüanh) ile Usfan denilen yerde, Mekke yönetiminde
görevlendirdiği (Nafî ile) karşılaştı ve ona sordu:
'Bu vadide yaşayanların başına kimi bıraktın?'
'Onların yönetimini İbn Ebzâ'ya bıraktım.' ''Ibn Ebzâ ne
(iş) yapar?' 'O, azad ettiğimiz kişilerdendir.'
Sened: j^u J) ^ JZÂ ^>> J* ^ ufcı
jıj> ii
Sahih: Müsned,
1/35. H.no: 232; Ma'mer b. Râşid, Xl/439; Müslim, SalâtÛ'l-mÜsâfirîn, 269;
Ibn Mâce, Mukaddime, 16, H.no: 218; Dâriml Fezâilü'l-Kur'ân, 9, H.no: 2368; Ebû
Nuaym, Müstahrec, II/412, H.no: 1850; Beyhakî, es-Sünenü l-kübrâ, 111/89,
H.ııo:4904; Şuabü '/-îmân, H/549, H.no:2682; Ebû Ya'lâ, 1/186,
H.no:211.
252_______________________________________________________İlim
'Kölelikten yeni
kurtulmuş birini mi tayin ettinT
'(Fakat) o,
Allah'ın Kitabını okuyan, ferâiz ilmini bilen389 ve onlarla
hükmeden bir
kişidir.'
'(Güzel,) ben
Peygamberimiz'in şöyle dediğini işittim;
"Şüphesiz
Allah, Kitabı(nın bilgisi)
ile bazı toplulukları
yüceltir, diğerlerini de (cehaletlerinden/amellerinden dolayı) alçaltır."
5/202-Enes b.
Mâlik'ten (Radıyaliahûcmhy. m
Yemenli bir grup
Rasûlullah'ın (Satlaiiahü aleyhi ve seikm) yanma geldiler ve;
'Bize dini
öğretecek birini gönder,' dediler.
Peygamberimiz
(Saltaiiahu aleyhi ve seltem), Ebû Ubeyde b. el-Cerrah'ın
(Radıyaiiahü anh) elinden tuttu ve onlara tayin etti, onlara şunu
hatırlattı:
"Bu kişi
ümmetin eminidir, (en güvenilir kimselerindendir.)"
NOT: Ayrıca
Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh'm (Radıyallahü anh) "ümmetin emlnf
olduğunu ifade eden müstakil hadisler de vardır.391
389 Ferâiz, miras ya da farzlar ilmidir.
390 Sened:
^ı^ı ^ıi 'j> îıL 'j ivii. \£%, vj- uâi.
Sahih: Müsned,
III/146, H.no:12420. Benzer rivayet için bk. 111/175, H.no:12725; 111/286,
H.no:13981; III/212, H.no:13150; III/125, H.no:12201; Buhârî, Âhâd, İ:
Müslim, Fezâilii's-sahâbe, 53-55; Tirmizî, Menâkıb, 32, H.no:3796,
(hasen-sahih); İbn Mâce, Mukaddime, 11, H.no:135; Tayâlisî, s.272,
H.no:2038; Abd b. Humeyd, s.399, H.no:1345; Hâkim, Müstedrek, 111/299,
Hn.o:5163; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/17, H.no:2I01; İbn Mes'ûd'dan
(Radıyaltahü anh) şahidi için bk. Müsned, 1/414, H.no:3930; Nesâî,
es-Sünenü'l-kübrâ, V/57, H.no:8196; Şâşî, 11/232-233, H.no:804.
391 İlgili rivayetler için bk. Müsned,
III/133, H.no:12298; IH/189, H.no:12901; III/245, H.no: 13497; Ebû Ubeyde b.
el-Cerrâh'm (Radıyallahü anh) "ümmetin emini""
olduğunu ve diğer bazı sahabenin özelliklerini kısaca ifade
eden hadisler için bk. Müsned, 111/184, H.no:12839; 111/281, H.no:13925; Tirmizî, Menâkıb, 32,
H.no:3790-3791, (hasen-sahih); İbn
Mâce, Mukaddime, U, H.no:154; Abdürrezzâk, XI/225, H.no:20387. Hz.Ömer'in
(Radıyallahü anh)
6/203-Ubâde b.
eS-Sâmİt'ten (Radıyaltahü anh): 392
Rasûlullah
(Saitaiiahu aleyhi ve seltem) şöyle buyurdu: "Büyüklerimize hürmet,
küçüklerimize merhamet etmeyen
ve âlimlerimizin konumunu kabul etmeyen kişi, benim ümmetimden
değildir."
7/204-İbn
Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ):
393
bir vesîle ile Ebû
Ubeyde b. el-Cerrâh'ın (Radıyallahü anh) "ümmetin emmi"
olduğunu vurguladığını ifade eden rivayet için bk.
Müsned, 1/18, H.no: 108.
Sened:
^jiıiiJı j-i ^f 'j> ^si^ı ^\ 'J, iuıi j$"ji- ^j
^ı lSi. Ojjıi £*■£■
Hasen; Müsned,
V/323, H.no: 22654; Hâkim,"Müstedrek, 1/211, Hn.o:421: Humeydî, 11/268,
H.no:286, Makdisî, Muhtara, VIII/362, H.no:445; Heysemî isnadının
hasen olduğunu söyler. Rk.Mecma', 1/127, VIII/14; Münzirî de bu
görüştedir. Bk.Terğîb, 1/64, H.no:169. Çünkü senedinde Mâlik b.
el-Hayr bulunmaktadır. İbn Hıbbân ve Hâkim "sika"
kabul etmiş, Zehebî de Hâkim'in bu görüşünü onaylamış;
İbnü'i-Kattân ise adaletinin sabit olmadığını
söylemiş ancak herhangi bir cerh sebebini belirtmemiştir.
a-Enes'ten
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Tirmizî, Birr, 15, H.no:1919,
(Tirmizî, rivayetin garİb olduğunu belirttikten sonra, bu konuda Ebû
Hüreyre, Abdullah b. Amr, İbn Abbas ve Ebû Ümâme'den -Radıyallahü
anhüm- nakillerin bulunduğunu söyler);
b-Abdullah b. Amr
b. el-Âs'tan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Ebû Dâvûd, Edeb, 58,
H.no:4943; Tirmizî, Birr, 15, H.no:1920;
c-İbn
Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk. Tirmizî, Birr, 15,
H.no: 1921;
d-Ebû Ümâme'den (Radtyallahü
anh) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VIII/167, 236,
H.no:7703, 7922.
Sened: *J'cf j±* ^
j. ^ 'J> *&'■&■ ^'J^ Jıî 'l)s£L.\ <S'£Â jû üu£-
ısii-
Sahih: Müsned,
1/306, H.no: 2791; Tirmizî, İtim, 1, H.no:2645, (Hasen-sahîhtir. Bu konuda
Hz. Ömer, Ebû Hüreyre ve Mııâviye'den -Radıyallahü anhüm-
nakiller bulunmaktadır); Ûârimî, Mukaddime, 24, H.no:23I; Rİkâk, 1,
H.no:2709; Makdisî, Muhtara, X/408-409, H.no:430-431; Taberâni,
et-Mu'cemü'f-kebîr, X/323, H.no:10787.
254_____________________________________________________________ilim
Hz. Peygamber
(Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Allah kimin
hayrını isterse, onu dinde fakih (doğru anlayış
sahibi) kılar."
8/205-Muâviye b.
Ebû Süfyân'dan (Radıyallahü anhy.394
Hz. Peygamber
(Saiiatiaha aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Allah bir kişinin
hayrını isterse, onu dinde fakih (doğru anlayış
sahibi) kılar."
a-Hz.Ömer'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat,
IV/322, H.no:3288. Heysemî, Taberânî'nin bu rivayetinde zayıf olan
İbn Lehîa'nın varlığına işaret etti. Bk. Mecma\
I/I21.
b-İbn
Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. İbn Ebî Şeybe,
VI/240, H.no:31047 (mevkuf olarak); Bezzâr, V/İ17, H.no:I700; Taberânî,
el-Mu'cemü'l-kebîr, IX/İ5İ, H.no:8756; X/197, H.no:10445; Heysemî,
Taberânî'nin ve Bezzâr'ın bu rivayetinin sika râvîlerle
nakledildiğini ifade etti. Bk. Mecma', 1/121. Münzirî de isnadında
bir bcisin olmadığını belirtir. Bk. Terğîb, 1/50,
Rno:10I.
c-Enes'ten
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Rebî' b. Habîb el-Ezdî, Müsned,
s.31, H.no:25.
d-Ebû Hüreyre'den
(Radıyallahü anh) şahidi İçin bk. 9/206.hadisin tahrici.
e-Muâviye b. Ebû
Süfyân'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 8/205 ve
10/207.hadislerin tahrici.
Senedi jj^-- y. ^
-^ '^ '^^ y. *^ ^'^i-î J^ «jX» jJı ^âJ iiİj- vijj- jıi ou* uîü-
Sahih:
Miİsned, IV/92, H.no:16777. Benzer rivayet için bk. İV/93,
H.no:16785; TV/96, H.no: 16821: IV/97, H.no: 16823; İV/98, H.no:16836
İV/99. H.no:i6852; İV/!01, H.norl6868; IV/92-93, H.no: 16782; IV/93.
H.no:16793; IV/95. H.no:16803; IV/96, H.no:16817; IV/92, H.no: 16780; IV/93,
H.no: 16792; IV/93, H.no:16789; IV/99, H.no:16852 ("innemaene hazin"'
ilaveli rivayet); Mâlik, Mııvatta', Kader, 8; Buhârî, İlim, 13;
İ'tisâm, 10; Farzu'l-humus, 7; el-Edebü'l-müfred, s.232, H.no:666; Müslim,
Zekât, 98-100; Rebî' b. Habib el-Ezdî, Müsned, s.31, H.no:26; İbn Ebî
Şeybe, VI/240, H.no:31045~31046; İbn Mâce, İlim, 17, H.no:22l;
Dârimî, Mukaddime, 24, H.no:230, 232; Heysemî, Mevârid, 1/49, H.no:82; Ebû
Nuaym, Müstahrec, III/106-107. H.no:2313, 2316: Taberânî,
Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 1/158, H.no:257; 1/240. H.no:428; 1/431,
H.no:758; 11/154, H.no:1095; 11/159. H.no:! 106; el-Mu 'cemü'l-evsat, 11/117,
H.no:1436; V1I/42, H.no:6794; VIII/58, H.no:7957: IX/273, H.no:8614: DC/328,
H.no:8766; el-Mu'cemü'l-kebîr, XIX/321, 329, 330. 338. 342, 344, 348, 367. 369,
371. 385. 386, 389, 391, 395, H.no:729, 755-756, 782-786, 792, 797, 810. 860,
864, 867, 871, 904. 906, 911, 912, 918, 929; Ebû Ya'lâ, XIII/371, H.no:7381;
(Heysemî, Taberânî'nin rivayetinde müphem râvınin ve Ebû Ya'la'nın
rivayetinde ise zayıf sayılan Velid b. Muhammed'ın
bulunduğunu ifade etti. Bk. Mecma\ 1/183) Abd b. Humeyd. s.156, H.no:412;
Kudâl Müsnedü'ş-şihâb, 1/225, H.no:346; 11/95, H.no:954; Beyhakî,
Şuabü'l-îmân, U/264. H.no:1702;IV/226,H.no:4870
9/206-Ebû
Hüreyre'den (Radıyallahü anh):395 Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve sellem)
şöyle buyurdu: "Allah kimin hayrını isterse , onu dinde
fakih (doğru anlayış sahibi) kılar. Ben ancak taksim
edenim, asıl ihsan sahibi Allah'tır."
■.ifî.-
!*?■ 10/207- Muâvİye b. EbÛ SÜfyân'dan
(Radıyallahü anhümây. 3%
Hz. Peygamber
(Saiiaiiahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
"İzzet ve
celâl sahibi Allah, bir kişinin hayrını isterse , onu dinde
fakih (doğru
anlayış sahibi) kılar."
(Abdullah b. Ahmed
b. Hanbel dedi ki: Şu gelen kısmı da babamın
kitabında
kendisine yazdırılmış metni, onun el yazısıyla
bir önceki cümleye
Sened:
Sahih: Müsned,
11/234, H.no: 7193 (uzun bir hadisin son bölümü): Ma'merb. Râşid, XI/403;
İbn Mâce, Mukaddime, 17, H.no:220; Ebû Ya'lâ, X/238, H.no:5855; Mu'cem,
s.38. H.no:2; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, III/425, H.no:5839; İshâk b.
Râhûye, 1/400, H.no:439; Kudâî, Müsnedü'ş-şihâb, 1/224, H.no:345;
Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VI/319, H.no:5424; el-Mıt'cemü's-sağîr,
11/76, H.no:810. Heysemî, Taberânî'nin bu rivayetinin sahih ricaliyie
nakledildiğini ifade etti. Bk. Mecma', i/121. 96 Sened: y_J^- Jh j- 4^ j
*&■ ü* '^- 'J- '^- \?fe- jıi ^jj CjS~
Sahih: Müsned,
IV/96, H.no: 16817-16818; İbn Ebî Âsim, 11/503. H.no:!056; Taberânî,
el-Mu'cemü'l-kebîr, XIX/339, 366, H.no: 785, 861. Heysemî, Cebele b.
Atıyye hariç, hadisin sahih ricaliyie nakledildiğini, bu zâtın
ise sika olduğunu ifade etti. Bk. Mecma', V/217. Ayrıca 8/205.hadisin
tahricine bk.
256______________________________________________________ÜÜÜ
bitişik olarak
buldum. Ancak babam bu kısmı
bana okudu mu, yoksa okumadı mı, tam bilemiyorum:)397
"Kim (vahyi)
dinler ve itaat ederse, artık aleyhine bir delil bulunmaz. Kim de vahyi
dinler ve itaat etmezse, onun lehine (tezkiye eden) bir delil bulunmaz."
§Muâviye b. Ebû
Süfyân 'dan (Radıyallahü anhümâ) rivayet edilen benzer mükerrerler:
a-Ma'bed el-Cühenf
den:39S
MuaVİye (Radıyallahü anh) RaSÛlullah'tan (Sallallahü aleyhi ve sellem) nadir
olarak nakilde
bulunurdu. İşte şunlar, onun bir toplulukta Rasûlu İlah'tan
naklettiği rivayettir:
"Allah kimin
hayrını isterse , onu dinde fakih (doğru anlayış
sahibi) kılar. Dünya malı taze bir yemiştir, kim onu
hakkıyla alırsa kendisine bereketli olur. Birbirinizi (gereksiz yere
ya da yanında) övmekten kaçının, çünkü bu iş
boğazlamaktır/helâk etmektir."
397 Bu şekildeki hadisler, vicâde
şeklindeki rivayetler olarak değerlendirilir.
398 Müsned, IV/92, H.no:16780; IV/93, H.no:I6789;
IV/98-99, H.no: 16845; Taberânl, el Mu 'cemü 'l-kebîr, XIX/350, H.no: 815;
Beyhakî, Şuabü 'l-îmân, VII/280, H.no:10307
b-Yezidb.el-Esam'dan:399
MuaVİye b. EbÛ
Süfyan'in (Radıyallahü anhümâ), RaSÛlullah'tan (Sallallahü
aleyhi ve sellem)
bir hadis naklettiğini işittim. İşte şu hadisi
dışında, kendisinden başka bir rivayet de duymadım:
"Allah kimin
hayrını isterse , onu dinde fakih (doğru anlayış
sahibi) kılar. Kıyamet gününe kadar (her dönemde) Müslümanlardan, hak
(doğruluk için) mücadele eden ve saldırganları mağlûp eden
bir topluluk mutlaka bulunacaktır."
: Jli
biri
c-Muhammed b. Kâ'b
el-Kurazî'den:4m Muaviye (Radıyaiiahü anh) minberde: ^^İ5 ^'T' en9elle^ek ve engellediğine
de verecek
katmdaf^H C ^ ^ '' ǰCUklan ve mevkM ile
"9"') nasîbi/şansı
katında fayda vermez.™ Allah kimin hayrını isterse , onu
dinde fakih
Kla:T dGdİ Ve bU CÜmleleH
RasûIuIlah'tan " minberde duydum,
diye ekledi.
. ».no: 7505
,H:no 787 salih ameli yanında Allah'ın
fazlı ve rahmeti fayd
a verir.
d-Muaviye
(Radıyaiiahü ani?) dedi ki:402
Hz. Ömer
(Radıyaliahn anh) dönemi dışında size gelen hadislerde titiz
davranın, (iyi inceleyin!) Çünkü Ömer bu konuda, izzet ve celâl sahibi
olan Allah'tan en çok korkan kişiydi. Ben Rasûlullah'ın (Saiiaiiahü
aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim:
"Allah kimin
hayrını isterse, onu dinde fakih (doğru anlayış
sahibi)
kılar."
Şunu da
işittim:
"Ben hazine
sorumlusu (gibiyim). Veren ise sadece izzet ve celâl sahibi olan
Allah'tır, Kime gönül hoşluğu ile bir şey verdiysem, bu ona
bereketli olur. Kime de aç gözlü olması ve böyle istemesinden dolayı
verirsem, 'bu yiyen ama doymayan bir kişiye benzer, (ona bereketli
olmaz.)"
Ayrıca
şunu işittim:
"Ümmetimden,
hakkı savunan bir topluluk her zaman bulunacaktır. Onlar diğer
insanlara boyun eğdirdikleri hâlde hiç kimse onlara karşı
gelemeyecek ve bu (hakimiyet) Allah'ın takdir ettiği süre bitinceye
kadar devam edecektir."
402 Müsned, IV/99,
H.no: 16921; Müslim, Zekât, 98; Ebû Avâne, IV/506, H.no:7504; Taberânı,
el-Mu 'cernü 1-kebîr, XIX/370, H.no: 869
• i Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve
seitem) şöyle dediğini işittim:
"Allahım!
Senin verdiğini engelleyecek ve engellediğine de verecek biri yoktur.
Kişiye (dünya malı, çocukları ve mevkii ile ilgili)
nasîbi/şansı senin katında fayda vermez. Allah kimin
hayrını isterse , onu dinde fakih (doğru anlayış
sahibi) kılar. Kadınların en hayırlısı deveye
binendir. Kureyş kadınlarının salih olanı ise
eşine ait malı gözetip koruyan ve çocuğuna da küçüklüğünde
şefkatli davranandır."
U/208-Câbir b.
Abdullah'tan (Radıyaıiahüanhy. m
İkİnCİ böIü™ Eb* Hürcyre'den
(RadyaUahü
TS
o^o ; fI/275' Rn°: 769* "*». Rno: 8227;
H/393
u ^ I?'' IIM69' Rn°: 10°i6; II/502'
Rno: 10473; Hemmâm b
^y^eSr S
VH/293 H
S ^, VI/409
; Ahmede*&ybâ»î V/459' H.no:3I50; Deyieml
(R*hyaUahü ank) şahidi için
Sahih: Müsned,
III/367, H.no: 14886. Benzer rivâveî için ht mnvı u
ı««-ft sahh ricâliyle naklettiğini belirtir. Bk. Mecma'
Vni-122 ^^^ H-no:l5°3°;
U Sd'den <Rad»oll*>* "**>
^hidi için bk.Hâkim, Müstedrek, IH/271,
260_________________________________________________________İlim
Hz. Peygamber
(Sailaiiahü aleyhi ve seîîem) şöyle buyurdu: "İnsanlar çeşitli madenler
gibidir. Cahiliyede (toplum
için) kıymetli/üstün
olan kişiler, eğer
İslâm döneminde dinde fakih
(doğru anlayış sahibi) olurlarsa, bu dönemde de kıymetli/üstün
olurlar."
12/209-Ebu'd-Derdâ'dan
(Radıyaliahüanh)\405
Rasûlullah'ın
(Sdiaiiahü aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim:
"Âlimin üstünlüğü, ayın diğer yıldızlara
üstünlüğü gibidir. Âlimler Peygamberlerin
varisleridir. Peygamberler ne
dinar bıraktılar ve ne de
dirhem. Geride bıraktıkları sadece
ilimdir. Kim de bu ilimden
istifade ederse, çok şanslı demektir."
b-Ebû Hüreyre'den
(Radıyaliahü anh) şahidi için bk.II/257, H.no:7487; H/260, H.no:7534;
11/391, H.no:9056; 11/431, H.no:9533; 11/438, H.no:9618; 11/485,
H.no:10244-10246: H/498, H.no:10418; 11/524-525, H.no:10737; 11/539, H.no:
10898; Buhârî, Menâkıb, 1; Müslim, Bur, 160; Fezâilü's-sahâbe, l99;Fezâil,
168; Şafiî, Swue«, s.351, H.no:445; Tayâlisî, s.324, H.no:2476; Dârimî,
Mukaddime, 24, H.no:229; Şâşî, 1/279; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ,
VI/367. H.no:ll249; Beyhaki, ŞuabüUmân, 11/264, H.no:1701; Ebû Ya'tâ,
X/457-458, H.no:6070; XI/438, H.no:6562; Humeydî, 11/451, H.no:1045; îshâk b,
RâhÛye. 1/169, H.no: 116; 1/226, H.no:183; 1/436, H.no:505; Kudâî,
Müsnedü'ş-şihâb, 1/145, H.no: 196; 1/354, H.no:606; Taberânî,
el-Mu'cemü't-evsat, 1/217, H.no:704; Deylemî, Firdevs, IV/300, H.no:6880.
c-Zeyd b. Ebî Attâb'ın nakline göre Muâviye'nin
(Radıyaliahü anh) hutbeden
naklettiği ilgili bölüm için bk. Müsned, IV/101. H.no: 16868; İbn Ebî
Şeybe, Vl/402. FI.no: 32387; Ebû Amr
Osmfin ed-Dânî, es-Sünenü'l-vâridefı'l-fıten, 11/486, H.no: 195.
Sened: ı'^- J^ tıi-j 'J, 1—*U- uı jj% 'J> iü*^ Cji-
Hasen: Müsned,
V/196, H,no: 21612; Tirmizî, İlim, 19, H.no:2682; Ebû Dâvûd, İlim, 1,
H.no:3641-3642; İbn Mâce, Mukaddime, 17, H.no:223; Dârimî, Mukaddime, 32,
H.no:349; Ebû Hanîfe, Müsned, s.57; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, 11/362-363,
H.no:1696-1697; MuhâmiH. Emâlî, s.330, H.no:354; Taberânî, Müsnedü
'ş-Şâmiyyîn, 11/224, H.no:1231; Beğavî, Şerhu's-sütrne,
1/275, H.no:129 (garib); Deylemî, Firdevs, 111/74, H.no:4207. Hadisin hasen
olmasının sebebi; İbn Hibbân'ın "Sikât" isimli
eserinde yer almasına rağmen Kesir b. Kays hakkında birtakım
olumsuz ifadelerin bulunuşu ve Asım b. Raca' b. Hayve hakkında
da ihtilafın varlığı... Bazı rivayetlerde Kays b.
Kesir, bazılarında ise Kesir b. Kays olarak râvînin is"1'
zikredilmektedir. Cerh ve ta'dîl kitaplarında da her ikisinin de
kullanıldığı ifade edilmektedir. Bir sonraki hadisin
tahririne bk-13/210
İlim
----------------_________________________ 261
ilim İçin
Yolculuğa Çıkmanın Önemi
Allah Teâlâ
buyurdu-
; her şeye
hâkrm oldu'bunu
262_______________________________________________________İlim
13/210-Kesîrb.
Kays'tan:406
Bir kişi
Medine'den yola çıktı ve
Dımeşk'te bulunan Ebu'd-Derdâ'nın (Radıyallahü anh)
yanına geldi, aralarında şu konuşma geçti:
'Ey kardeşim,
seni buralara getiren nedir T
'Bana ulaşan
senin Rasûlullah'tan (Satiallahü aleyhi ve seiiem) rivayet ettiğin bir hadis (beni
buralara getirdi).'
''Sen şimdi
buraya ticaret için gelmedin miT
'Hayır.'
'Ya da herhangi bir
ihtiyacın için gelmedin miT
'Hayır.'
'(Buraya), sadece o
hadisi almak için mi geldin?"
'Evet.'
'{O hâlde dinle,)
ben Rasûlullah 'in (Saiiatlahu aleyhi ve sellem) şöyle dediğini
işittim:
"Kim ilim
öğrenmek için yola çıkarsa, Allah onu cennete giden yola
çıkartır. Melekler ilim talibini sevdikleri için
kanatlarını (onun ayakları altına) sererler. Sudaki
balıklar da dahil göklerde ve yerde bulunan her şey onun için
istiğfar eder. Âlimin âbide üstünlüğü, ayın diğer
yıldızlara olan üstünlüğüne benzer. Âlimler Peygamberlerin
varisleridir. Peygamberler ne dinar bıraktılar ve ne de dirhem.
Geride bıraktıkları sadece ilimdir. Kim de bu ilimden istifade
ederse çok şanslı demektir."
Sened: î^- J>
<S
Hasen: Müsned,
V/196, H.no: 21612; Tirmizî, İlim, 19, H.no:2682; Ebû Dâvftd, İlim,
I, H.no:3641-3642; İbn Mâce, Mukaddime, 17, H.no:223; Dârimî, Mukaddime.
32, H.no:349; Ebû Hanîfe, Mûsned, s.57; Beyhakî, Şuabü'1-îmân, 11/362-363,
H.no:I696-1697; Muhâmiiî, Emâlî, s.330. H.no:354; Heysemî, Mevârid, 1/176-177.
H.no:80; Taberânî, Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 11/224, H.no:l231; Beğavî,
Şerhu's-sünne, 1/275, H.no:129 (garib); Deylemî, Firdevs, 111/74,
H.no:42Û7. Hadisin hasen olmasının sebebi bir önceki (12/209) hadisin
lahricinde zikredildi.
Ayrıca Ebû
Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Tirtnizî, İlim, 2.
H.no:2646, (hasen): 16/213.hadisin tahricine bk. İbn Hıbbân'ın
senedinde Âsım'ın hocası Dâvûd b. Cemil. O'nun da hocası
Kesir b. Kays olarak geçer. İbn Ebî Hatim, Dâvûd b. Cemil hakkında
herhangi bir cerh ve ta'dîlde bulunmamıştır. Bu râvîyİ
İbn Hacer zayıf (bk.Takrîb, Trc.no: 1778);
Zehebî de sika kabul eder (bk,Kâşif, Trc.no: 1433).
Kesir b. Kays hakkında da aynı hükmün verildiğini görüyoruz.
Ayrıca İbn Hacer, "Kesjr" İsminin daha çok
kullanıldığım ifade eder: (bk. Takrîb, Trc.no:5624;
Kâşif. Trc.no:4644). Âsim b. Recâ hakkında ise, Zehebî "suveylih"
(salih sayılabilir) hükmünü tercih ederken (bk. Kâşif, Trc.no:2499);
îbn Hacer. "sadûktur, ama hata yapabilir," der. Bk. Takrîb,
Trc.no:3058
14/211-Zirb.
Hubeyş'den:407
Safvan b. Assai
el-Murâdî'ye (Radıyallahü anh) gittim ve mestler üzerine mesh etmeyi
sordum. Bana dedi ki: ''Seni buraya ne getirdi?' 'İlim talebi' dedim.
'Sana bir müjde vereyim mi?' dedi ve şu hadisi Rasûlullah'tan
(Sallallahü aleyhi
ve sellem) rivayet ettİ:
"Melekler, ilim
talibinin
çalışmalarını
sevdikleri için kanatlarını (onun ayakları
altına) sererler..."
(...önceki hadiste
geçen lâfızları da nakletti.)
407 o ,■-„.,,, <--,,= -
aened: yj^ ^ ^m.
ır^ı tx. Jm iUi- ûji
Sahih: Müsned,
IV/239, H.no: 18007, Benzer rivayet için bk.IV/239-240, H.no:18011-18013;
IV/240, H.no: 18016, IV/241, H.no: 18018. Abdürrezzâk, Musanmf, 1/205,
H.no:795; Şafiî, s. 17; Ümm, 1/34-35; Tayâlisî, s. 160, H.no:1165;
İbn Ebî Şeybe, 1/162. H.no: 1867; V/2S4, H.no: 26112; Ebû Dâvûd,
ilim, 1, H.no:3641; Tirmizî, Deavât, 98, H.no: 3536. (hasen-sahih); NesâJ,
Taharet, 113, H.no:I58; İbn Mâce, Mukaddime, 17, H.no:226 (Bûsirî, son
döneminde ihtilât eden Âsim b. Ebi'n-Necûd - Âsim b. Behdele- haricinde
diğer râvîlerin sika olduğunu ifade eder); Dârimî, Mukaddime, 32,
H.no:369; Îbnü'l-Mübârek, s.387, H.no:1096; Heysemî, Mevârid, 1/174-175,
H.no:79; Humeydî, 0/389, H.no:881; Saîd b. Mansûr, Sünen, V/119, H.no:940;
Dârekutnl 1/197, H.no: 15; Hâkim, I/180.H.no:341; Makdisî, Muhtara, VII1/32-34.
H.no: 23-26; VIII/36, H.no: 29; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VIII/55-60,
H.no:7349-7365. Heysemî, Taberâni'nin rivayetinde zayıf sayılan
Abdulkerim b. Ebü'l-Mehârik'in bulunduğunu belirtir. Bk.Mecma\ 1/123. Âsim
b. Behdele -îbn Ebi'n-Necûd- hakkında İbn Hacer: "Sadûktur,
ancak bazen hata yapar. Kırâatta delildir. Buhârî ve Müslim'in râvîleri
arasında bir başka râvî ile destekli olarak yerini alır."
(Bk. Takrîb, Trc.no:3054) Zehebî ise, "Sıka sayılır. Ancak
Dârekutnî hafızasında biraz problemin bulunduğunu söyler"
demiştir (bk. Kâşif, Trc.no:2496).
15/212-Abdullah b.
Büreyde'den:408
Rasûlullah'ın
(Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) ashabından biri Mısır'da bulunan
Fadâle b. Ubeyd'in (Radıyaliahuonayanına gitti, o devesini
yemliyordu. Ona:
'Seni ziyaret etmek
için gelmedim. (Bilâkis) Rasûlullah'ın bana ulaşan bir hadisi için
geldim, umarım ki bu konuda sende bir bilgi vardır' dedi ve Fadâleyi
biraz saçları dağınık olarak görünce sordu:
'Bu bölgenin
yöneticisi olduğun hâlde, neden seni saçları dağınık
görüyorum?'
'Rasûlullah 'bizi
fazla süslenmekten nehyetti' dedi ve onun yalın ayak olduğunu görünce
sordu:
'Sen neden
yalın ayak dolaşıyorsun?'
'Rasûlullah bize
bazen yalın ayak yürümemizi emretmişti...'
Sened: lşXJ*^
^'^ Ju ■HjjL» j/ J^ji £^~
Sahih: Müsned,
VI/22, H.no: 23851; Ebû Dâvûd, Teracciil, 1, H.no:4I60; Nesâi, Zînet, 7
H.no:5055; Ahmed eş-Şeybâm, V/350, H.no:2929; Beyhakî, Şuabü
1-îmân, V/227, H.no:6468 Bennâ, senedinin ceyyid olduğunu söyler. Bk.
Bulûğu 't-emânî, 1/151.
265
16/213-Ebû
Hüreyre'den (Radıyaliahu anhy. 409
"Kim ilim
öğrenmek için yola çıkarsa Allah ona cennete giden yolu
kolaylaştırır. "
§Ebû Hüreyre'den (Radıyaliahu anh)
başka tarikle gelen
hadis
şöyledir:
410
409 c,
,
Sened:
Sahih: Müsned,
11/325, H.no: 8299; Tirmizî, İlim, 2, H.no:2646 (hasen); Ebû Dâvûd,
İİim, 1, H.no:3643); Hâkim, 1/165, H.no:299-300; ibn EbîŞeybe,
V/284, H.no:26117. Suyûtî, hadisin "hasen" olduğuna hükmeder
(bk.el-Câmiu 'ssağîr, H.no:8756); Münâvî ise, hadisin Müslim'de geçtiğine
dikkat çekerek (Müslim, Zikir, 38) bu hükmü Suyûtî'nin bir zuhûlü olarak
değerlendirir {bk.Feyzu'l-kadîr, VI/200). Ayrıca İbn Abbas'tan
(Radıyaliahu anhümâ) şahidi için bk.İbn EbîŞeybe, V/284,
H.no:26114. Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyaliahu anh) şahidi içinde
12-13/209-210. hadislerin tahricine bk.
410 Müsned, U/252, H.no: 7421; Benzer rivayet
için bk. 11/274, H.no: 7687; 11/296, H.no: 7929; 11/404, H.no: 9220; 11/500,
H.no: 10444; Müslim, Zikir, 38; Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, Vl/27, İbn Hıbbân, 11/119-120, H.no:84, (Heysemî,
Mevârid, 1/173. H.no:78); İbn Mâce, Mukaddime, 17, H.no:225; Ebû Nuaym,
Hılye, VIII/119.
266______________________________________________________________________ÎÜE2.
Rasûlullah
(Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu:
"Kim bir
mü'mini dünya sıkıntılarından kurtarırsa Allah onu
kıyamet günü sıkıntılardan kurtarır.
Kim bir
Müslümanın hatasını örterse Allah da onun dünyada ve âhirette
hatasını örter.
Kim bir
fakire/borçluya kolaylık sağlarsa Allah da ona dünyada ve âhirette
kolaylık sağlar.
Kul kardeşine yardımcı olduğu
sürece Allah da onun yardımcısı
olur.
Kim ilim
öğrenmek için yola çıkarsa Allah ona cennete giden yolu
kolaylaştırır.
Bir topluluk
Allah'ın evlerinden birinde toplanır, Allah'ın
kitabını okur ve anlamaya çalışırlarsa, mutlaka
üzerlerine huzur iner, kendilerini rahmet kuşatır,
etraflarını melekler sarar ve Allah onları katında
(hayırla)
anar.
Kimin ameli
kendisini geri bırakırsa, nesebi onu hızlandırmaz/öne
geçirmez."
* İlim
Öğrenmeye Teşvik ve Öğreticinin Hareketleri
Allah Teâlâ
buyurdu:
'... Allah, sizden
iman edenleri ve Mim sahiplerini (yüksek) derecelere yükseltir.
(Untmayın,) Allah her yaptığınızdan haberdardır.'
(Mücadile 58/11)
267
17/214-Iyâzb.
Hımâr el-MÜcâşİî'den (Radıyaiiaha anhy.
Rasûlullah
(Saiiaiiahu akyhive sellem) bir hutbesinde şrtyie konuştu:
"İzzet ve celâl sahibi Allah, bana bugün öğrettiği sizin
bilmediğiniz
bir (bilgiyi) size
de öğretmemi emretti ve şöyle buyurdu:
'Kullarıma
bağışladığım her nimeti, kendilerine helâl
kıldım.'"
NOT: Haram
kılman şeyler bağışlanan nimetler emsinden
değildir. Zira Allah onların kullanılmasına ve yenmesine
izin vermemiştir.
§Bu hadis, yine
Iyâz b. Hımâr el-MücâşiVden (Radıyaüahn anh) şöyle rivayet
edilir?12
Sened: «w x£- 'J, Lj^Li ^
Sahih: Müsned.
IV7266, H.no: 18255; Benzer rivayet için bk. IV/266, H.no: 18254; IV/266, H.no:
18256; IV/I62-163, H.no:17420; IV/162, Rno:17414-17415; Müslim, Cennet, 63-64;
Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, V/26, H.no:8070-807I; Bezzâr, VIII/419, H.no:3491;
Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebir, XVII/358, H.no:987; XVII/360, H.no:992; XVII/362,
H.no:996; el-Mu 'cemü 'l-evsat, III/206, H.no:2933.
Hakîm el-Esrem,
Tİrmizî'nin Süneninde bir yerde (âdet kam gören kadına yaklaşan
kimse ile ilgili hadiste) zikredilir. Tirmizî o hadis için: "Muhammed
(Buhâri) bu hadisi senedi sebebiyle zayıf saydı" der.
Bk.Tahâret, 102, H.no:l35. Tirmizî, isim zikretmeksizin böyle bir
değerlendirme vermektedir. (Buradaki zayıflık:Ebû Temîme'nin,
Ebû Hüreyre'den hadis işilmemesidir. Bk.et-Târîhu'1-kebîr, 111/16,
Trc.no:67; Ibn Adiy, Kâmil, H/219. Trc.no:403; Ukaylî. Duafâ, 1/317,
Trc.no:391) Ahmed Muhammed Şâkir o hadisin haşiyesinde, İbn Ebî
Şeybe'nin İbnü'l-Medînî'ye Hakîm ei-Esrem'in nasıl biri
olduğu sorulduğunda "bize göre sikadır1 cevâbının
verildiğini nakleder, Ebû Dâvûd ve İbn Hıbbân'm (bk.Sikât,
VI/215, Trc.no:7432) bu zâtı sika saydıklarını belirtilerek
hadisin sahih oluşunu isbât eder. Nesâî, bu râvî için: "bir beis
yoktur" derken, îbnü'I-Mcdînî: "Bu şahıs bizi âciz
bırakmıştır" der. Bk.İbn Ebi Hatim er-Râzî,
et-Cerhu ve 't-ta 'dil, UT/208, Trc.no:909; Mizzî, Tehzîbü l-kemâl, VII/207.
Trc.no:1465; Zehebî, Mîzânü'l-i'tidâl, 11/355, Trc.no:2231; İbn Hacer,
Tehzîb, 11/388, Trc.no:7864; İbn Hacer, "fîhi lîn" ifadesini
kullanır. Bk.Takrîb, Trc.no:1481; Zehebî ise, "sadûkuır"
der. Bk.Kâşif, Trc.no: 1208;
Görüldüğü gibi, Hakîm el-Esrem hakkında birtakım olumlu olumsuz
tenkitler yapılmıştır. Fakat hadis, mütâbîleri ile sahih
mertebesine yükselir. 412 Müsned, IV/162, H.no:17414-17415
Hz. Peygamber
(Sallalfohü aleyhi ve seitem)AU bir gün hutbede şöyle konuştu:
"İzzet ve celâl sahibi olan Rabbim, bana bugün öğrettiğini
size de öğretmemi emretti ve şöyle buyurdu:
'Kullarıma
bağışladığım her nimeti kendilerine helâl
kıldım. Ben bütün kullarımı Hanîf (tevhidi kabul edecek
şekilde) yarattım. Ancak şeytanlar, onların yanlarına
gelir ve (doğru olan) dinlerinden uzaklaştırır, benim helâl
kıldığımı haram, haram
kıldığımı da helâl kılarlar ve ben yetki
vermediğim hâlde şirk koşmayı emrederler'
Yahya b. Said,
Şu'be yoluyla Katade'den rivayet etmekte ve hadisin bir bölümünü
işittiğini bildirmektedir. Affan, Hemmam'ın rivayetinde; 'çok
ahlâksız kişi1 cümlesinin bulunduğunu nakleder, ayrıca
'yalancı ve cimriyi' de ekler.
İlim________________________________________________________269
İzzet ve celâl
sahibi olan Allah yeryüzü ehline bakar, Arap olan ve olmayanları
bırakır, ancak Ehl-i kitap'tan bazı kişilere şöyle
hitab eder:
'Seni ve senin
sebebinle başkalarını, imtihan etmek için vahiy ve peygamber
gönderdim ve suyun silemeyeceği bir Kitap indirdim, onu
uyuyacağında ve uyanıklık durumlarında okursunuz .'
Allah bana
Kureyş'i yakmamı/yok etmemi emredince dedim ki:
(Ya Rabbi, o zaman
başımı kırarlar/yerler ve ekmek hâline getirirler.'
Allah şöyle
dedi:
'Onların seni
sürdükleri gibi sen de onları yurtlarından çıkar, biz de onlarla
savaşta sana yardım edelim, onlar için bu harcamalara gir de biz de sana
ihsanda bulunalım, onların üzerine bir ordu gönderirsen, biz de seni
beş misliyle destekleriz. Sana itaat edenleri yanına alarak isyan
edenlere karşı savaş yap!
Cennetlikler üç
kısımdır:
Bir kısmı;414 yetki
sahibi, güçlü, infak
eden ve başarılı
kılınanlardır.
Bazıları;
akrabalarına ve Müslümanlara karşı merhametli ve ince kalplidir.
Diğerleri de;
fakir, namuslu ve infak etmeye çalışanlardır/
Cehennemlikler ise,
beş kısımdır:
Zaafı olan
kişi(ler) ki onlar aklım kullanmaz ve içinizde size tâbi olarak
bulunur,415 aile ve mal da istemezler,
Hain kişi ki
tamahı/aşırı arzusu gizli değil, biri
kapısını çalsa ona hainlik eder,
Gece gündüz seni
ailen ve malınla kandıran, tuzaklar kuran kişi.
Cimri,
Yalancı ve
Çok ahlâksız
kişi.' "
414 Lafız
olarak ...bir kişi, anlamındadır.
415 Râvî Yahya
burada şüpheli konuştu.
416
18/21 5-îbn
Abbas'tan (Radıyallahü anhürnâ):
Hz. Peygamber
(SallaUahü aleyhi ve aeiiem) buyurdu ki : "İlim öğretin, kolaylaştırın ve
zorlaştırmayın ! Biriniz kızdığında
susmayı denesin ! "
§îbn Abbas'tan
(Radıyallahü anhümâ) bir başka rivayette; Peygamberimiz
(SaUallahii aleyhi
\>e sellem) ŞÖyle buyurdu :
Liİlim
öğretin, kolaylaştırın ve zorlaştırmayın !
Kızdığında susmayı dene !417
Kızdığında susmayı dene !
Kızdığında susmayı dene ! "
AÇIKLAMA
Bu kıymetli
tavsiyeler eğitimcileri olduğu kadar anne ve babalan da
ilgilendirmektedir. Eğitimde sabır, güven verme, doğru karakter
kazanımı ve meseleleri herkesin anlayacağı şekilde
aktarmak çok önemlidir. Ancak günümüz insanları, bunu gözden uzak
tutmaktadırlar.
Sened: Cjü=
^i^ı. ul! iıJLi. jı* iii, ıL'ü. Sahih: Müsned, 1/239. H.no:
2136: Benzer rivayet için bk.I/283, H.no: 2556; 1/365, H.no: 3448; Buhâıl
el-Edebü'l-müfred, s.95, H.no:245; s.447, H.no:1320; Tayâlisî, s.340,
H.no:2608; İbn Ebî Şeybe. V/216, H.no:25379; Taberânî,
el-Mucemii'l-kebîr, XI/33. H.no:10951: Beyhakî, Şuabü'l-îmân, VI/309,
H.no:8286; Deylemî, Firdevs, 1II/9, H.no:4003. Heysemî, hadisi Taberâni'nin de
rivayet ettiğini, Ahmed b. Hanbel'in ricalinin sika olduklarını,
Leys'İn Tavûs'tan semâmı açıkladığını beyan
etti. Bk.Mecma', VIII/70. Eserinin bir başka yerinde İse
Bczzâr'ın da rivayet ettiğini, senedinde zayıf sayılan Leys
b. Ebi Stileym'in bulunduğunu belirtir Bk.Mecma', 1/131. Ahmed Muhammed
Şâkir, Heyscmî'nin Leys b. Ebî Süleym'i zayıf göstermesini tasvib
etmeyerek, sika olduğunu isbat eder (2136. hadisin tahrİcinde). Bu
râvîyi 2136. hadisin tahricinde ele alarak "sika" olduğunu
belirtir, hafızasından dolayı bazıları tarafından
tenkide tabî tutulduğunu, hatta bir kısmının bu
tenkitlerinde ileri gittiklerini ifade ederek, Vekî'yi buna örnek gösterir.
Vckî': "Süfyân, Leys'in adını bile anmaz'1 der, ancak (1199 ve
2l36.hadislerde) ismini bizzat söyler, der. Sâcî de: "Ebû Dâvûd bu
zatın hadislerini Süncn'ine aimadı" der, ancak îbn Hacer'in
Tehzîb İsimli eserindeki "az da oisa Sünen'de hadisleri vardır'
görüşünü naklederek, buna da cevâbını verir. {Müsned, I/l 00
tahkiki) Buhâri bu zatı cerbetmemiştir. Bk. et-Târîhu 'l-kebîr,
IV/I/246. 417 Lafız olarak "sus!" mânâsındadır, ancak
anlam olarak "susmayı dene!" şeklinde terceme edildi.
19/216-Enes b.
Mâlik'ten (Radıyal/ahu anhy.
RasÛlUİlall
(SallaUahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
"Kolaylaştırın,
zorlaştırmayın ve sakinleştirin419, nefret ettirmeyin
!"
20/217-EbÛ Zer
(Radıyallahü anh)\ 42°
"Hz. Muhammed
(Satiaiiahn aleyhi ve sellem) bize öyle değerli şey bıraktı
ki gökte kanat çırpan kuş hakkında bile bilgi vermektedir."
418 Sened: -öı y> jû jıi sii ü'ji- J-£t*j
vi ı?^î jıî ^ıiJ-j iÜ li^- J^- 'J i^i &%-
Sahih: Müsned,
III/131, H.no: 12273; Benzer rivayet için bk.HI/209, H.no: 13109
("sekkinû" yerine "eskinû" lafzı geçmektedir); Buhârî,
Edeb, 80; el-Edebü'l-müfred, s. 167, H.no:473; Müslim, Cihâd, 4-5; Eşribe,
71; Tayâlisî, s.280, H.no:2086; Ebû Dâvûd, Edeb, 17, H.no:4835: Dârimî.
Mukaddime, 24, H.no:228; Ebû Avöne, IV/214, H.no:6554; Ebû Ya'iâ, VII/187.
H.no:4172; Îbnü'l-Ca'd, s.212, H.no:1404; Kudâî, Müsnedü'ş-şihâb,
1/365. H.no:624: Heysemî. hadisi Bezzâr'ın da rivayet ettiğini, ricalinin
sıka olduğunu belirtir. Bk.Mecma', 1/61. "Sekkinû" yerine
"beşşirû" lafzının geçtiği kaynaklar:
Buhârî. İlim, 11; Meğâzî, 60; Cihâd, 164; Ahkâm, 22; Nesâî,
es-Sümnü'l-kübrâ, III/449, H.no:5890; Kudâî, Müsnedü'ş-şihâb, 1/365,
H.no:625. Ebû Mûsâ el-Eş'arî'den (Radıyallahü anh) gelen rivayet için
bk. Müsned, IV/399, H.no: 19464. Ayrıca 3/200.hadise bk. Hz.Peygamber'in
(SallaUahü aleyhi ve sellem) Ebû Mûsâ ve Muâz b. Cebel'i (Radtyallahii anhüm)
Yemen'e gönderirken yaptığı tavsiyelerden biri de, bu rivayette
zikredilen lafız gibidir. Bu rivayetler için bk. Müsned, IV/412, H.no:
19587; IV/4İ7, H.no: 19630; Dârimî, Mukaddime, 24, H.no:228
419 Yani
"müjdeleyin, tatmin edin !" Bk. Bennâ, Bulûğu'l-emânî 1/152
420
Sened: ^ ^ \^ &*■ j& ö*
j^öı i3İ^ ^ 'J,\ viii. Zayıf: Müsned, V/153, H.no: 21258;
V/İ62, H.no: 21331-21332: Taberânî, el-Mu'cemiVl-kebîr, 11/155, H.no:1647;
Bezzâr, IX/341, I-I.no:3897; Tayâlisî, s.65, H.no:479; İbn Hıbbân,
1/267, H.no:65 (Heysemî, Mevârid, 1/168, H.no:71). Heysemî, Ahmed b. Hanbel'in
rivayetinde isimlendirilmeyen râvîlerin varlığına dikkat çeker.
Bk.Mecma', VHI/263-264. Müsnedin tahririni Ahmed Muhammed Şâkir'den sonra
devam ettiren Hamza Ahmed ez-Zeyn, 21258.hadis için "zayıf, fakat
sahihe hamledilir. Çünkü sika biri mechûl olan birçok kimseden naklederse bu
ittisale hamledilir," derken 21331-21332.hadislerde doğrudan sahih
hükmünü verir.
272___________________________________________________İlim
NOT: İslâm her
konu hakkında bilgi vermektedir. Bu bilgi tafsili ya da icmâlî olduğu
gibi direk ya da endirek (yerini göstermek ve rehberlik etmek şeklinde) de
olabilir.
421
21/218-Ebû Zeyd
el-Ensârî'den (Radıyathhn anhy.
Rasûlutlah
(Satiaiiahü aleyhi ve seiiem) bize sabah namazını
kıldırdı ve minbere çıktı. Öğle vaktine kadar
konuşma yaptı. Sonra indi ve öğle namazını
kıldırdı. Tekrar minbere çıktı ve ikindi vaktine kadar
konuşma yaptı. Tekrar indi, ikindi namazını
kıldırdı ve minbere çıktı, güneş batıncaya
kadar konuşmasına devam etti. Bize olmuş ve olacak her
şeyden bahsetti. Bizim en bilgili olanımız, (bunları) en
iyi öğrenen/ezberleyendir.
NOT: Bu rivayetten,
Rasûluüah'ın (Satioiiâhu aicyia w selem) bazen gün boyu insanları
eğitmeye devam ettiğini anlıyoruz.
Sened:
Sened:
U&4* ^î ^d= 12^ ^ıf ^ ;:> ı^ ^j
Sahih' Müsned
V/341, H.no: 22786; Müslim, üten, 25 (bu rivayette sahabinin ismi de
aç.klanm.şt.rAmr b. Ahtab Rifâael-Ensâri), Hâkim, IV/533 H.no.8494; Ebû
Ya'lâ, XII/237, H.no:6844; Taberânî, ei-Mucemü'l-kebîr, XVII/28, H.no:46; Ahmed
eş-Şeyban,. TV/199,
H.no:2183.
22/219-Kâtib
Hanzale (Radıyaliahü anhy.422
Rasûlullah
(Salhlhhu aleyhi ve seitem) ile beraberdik ve bize cenneti, cehennemi öyle
anlattı ki sanki onları gözlerimizle gördük. Sonra ayrıldım
ve ailemin yanma geldim, onlarla beraber güldüm, eğlendim. Ancak bir an
Rasûlullah'ın anlattıklarım hatırlayınca hemen
dışarı çıktım ve yolda Hz. Ebû Bekir (Radıyaliahü
anh) ile karşılaştım. Ona :
'Hanzale
münafık oldu' deyince bana:
'Bu ne demek
?'dedi.
'Rasûlullah ile
beraberdik ve bize cenneti, cehennemi öyle anlattı ki sanki onları
gözlerimizle gördük. Sonra ayrıldım ve ailemin yanına geldim,
onlarla beraber güldüm, eğlendim, (sanki her şeyi unuttum.)'
'Biz de böyle
yapıyoruz.'
Ben ondan
ayrıldım ve Peygamberin yanına geldim, olanları
anlattım. Bana dedi ki:
"Eğer
evinizde de benim huzurumda olduğunuz gibi (huşu) hâliniz devam etse,
yataklarınızda ve yollarda bile melekler (size görünür, onlarla)
müsâfaha ederdiniz, (ve bir rivayette; kanatlarıyla sizi gölgelendirirdi).
Fakat Ey Hanzale, (insanın hâli) bazen öyle, bazen böyle (olur) ."42Î
422 o ,
- .;
sened: juic-
Sahih: Müsned,
IV/346. H.no:18946-18947; Benzer rivayet için bk.IV/178, H.no:17541; Müslim,
Tevbe, 12-13; Tirmizî, Sıfatü'l-kiyâme, 59, H.no: 2514, (hasen-sahih);
İbn Mâce, Zühd, 28, H.no:4239; İbnü'l-Mübârek, Zühd, s.380,
H.no:1075; Taberânî, el-Mu'cemü'l-tebîr, IV/11, H.no:3490;
Ahmedeş-Şeybânî, 11/406, H.no:1201; Beyhakî, Şuabü 'l-îmân,
11/23, H.no:1059; Deylemî, Firdevs, V/397, H.no:8540. Hadisin Ebû Hüreyre'den
(Radıyaliahü anh) Şahidi: Müsned, 11/304-305. H.no:8030; Tirmizî,
Sıfatü'l-cenne, 2, H.no:2526; Humeydî, H/486, H.no:1150; Tayâlisî, s.337,
H.no:2583; Abd b. Humeyd, s.415, H.no:1420; Ishâk b. Râhıîye, 1/318,
H.no:301. Enes b. Mâlik'ten (Radıyaliahü anh) şahidi için bir sonraki
hadisin tahricine bk.(23/220).
Buradaki
"sâaten ve sâaten" cümlesinden "Ey Hanzala vaktinin bir
kısmını Allah için, bir kısmını eşin ve
çocukların (ailen) için, bir kısmını da diğer
dünyalık işler için kullanırsın/harcarsın"
anlamı da anlaşılır.
23/220-Enes b.
Mâlik'ten (Radıyaliahüanhy.424
Hz. Peygamberin
(SaiMiahüaleyhi ve sellem) ashabı ona dedi ki:
'Biz senin
yanmdayken ve konuştuğunda kalplerimiz yumuşamaktadır.
Yanından ayrılınca eşlerimiz ve çocuklarımızla
eğlenceye dalıyoruz, şunları ve şunları
yapıyoruz.'
Peygamberimiz
şöyle buyurdu:
"Benim
yanımdaki ânınız425 (her zaman) devam etse melekler sizinle
müsâfaha ederdi."
* İlim
Meclislerine Katılma Âdabı
Allah Teâlâ
buyurdu:
'... De ki : Hiç
bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak akıl sahipleri
düşünür/öğüt alır. ' (Zümer39/9)
Sened: c^c ^
Sahih: Müsned,
III/I75, H.no: 12732; Makdisî, Muhtara, V/13-14, H.no:l615; V/138-139,
H.no:I762; VII/63-64, H.no:2469; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, HI/129,
H.no:2696; îsmâilî, Mucemü şüyûhı Ebî Bekr, 1/418-419, H.no:80; Ebû
Ya'lâ, V/378, H.no:3035; VI/58, H.no:3304; Heysemî, hadisin Bezzâr
tarafından rivayet edildiğini belirttikten sonra râvîlerin sika
olduklarını söyier. Bk.Mecma', X/308, 310. Bennâ, senedinin
^ceyyid" olduğunu belirtir. Bk.Büiûğu'l-emâm, 1/154. Kâtib
Hanzala (et-Temîmî el-Üscyyidî) ve Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anhümâ)
şahidi İçin bir önceki hadise bk. (22/219) <l25 Yani vaktiniz...
: 24/22 3 -Ebû Vâkid el-Leysî'den (Rad,yaUahü
anhj: m
Rasûlullah'm
(Saiialiahu aleyhi ve sellem) yanında (Bir şeyler öğrenmek için)
otururken üç kişi geldi. Birisi sohbet halkasında boşluk buldu
ve oraya oturdu. Diğeri arkada bir yere oturdu. Üçüncüsü de
ayrıldı gitti. Bunun üzerine Rasûlullah şöyle dedi :
"Bu
kişilerin durumunu haber vereyim mi?"
"Evet, ey
Allah'ın Rasûlü !" dediler.
Peygamberimiz
buyurdu ki :
"Boşluk
bulup oturan kişi; bu (ilim meclisine) sığındı, Allah
onu kabul etti. Arkalara oturan; haya ile hareket etti ve Allah da ona merhamet
etti. Ayrılıp giden ise burayı terk ettiği için Allah da
onu terk etti."
Sened:
Sahih: Müsned,
V/219, H.no: 21804; Mâlik, Muvaita', Selâm, 4; Buharı, İlim, 8;
Salât, 84; Müslim, Selâm, 26; Tirmizi, îsti'zfin, 29, H.no: 2724,
"hasen-sahih" (Burada sahâbinin ismi de belirtilmiştir: Haris b.
Avf); Nesâî' es-Sünenü'l-kübrâ, III/453, H.no:5900; Beyhakî, es-Sünenü'I-kübrâ,
III/231, 234, H.no:5683, 5698; Ebû Ya'lâ, 111/33, H.no:I445; Taberânî,
el-Mu'cemü'l-kebîr, IH/249, H.no:3308; Rebî' b. Habîb el-Ezdî, Müsned, s.33,
H.no:3i.
276__________________________________;_____________________İlini
25/222- Ebû
Miclez'den:427
Huzeyfe b.
el-Yemânî (RadıyaUahü anh), (başkalarını rahatsız
ederek) sohbet halkasının tam ortasına oturmaya
çalışan hakkında :
'O, Peygamber ya da
Muhammed (Sallaliahu aleyhi ve selhm) lisanı ile lanetlenmiştir^
dedi.
26/223-Abdullah b.
Abdurrahman b. Ebû Hüseyin'den (RadıyaUahü
anh).
4 Sened: ;iıiî sZ~±- jıs *ii 'je
x^L 'Z ^j cii.
Sahih: Müsned,
V/384. H.no: 23156. Benzer rivayet için bk.V/401, H.no:23299; Tirmizl Edeb, 12,
H.no: 2753, "hasen-sahih" (Burada sahâbînin ismi de
belirtilmiştir: Lâhık b. Humeyd); Hâkim, 1/314, H.no:7754; Bezzâr,
VII/359, H.no:2957; Deylemî, Firdevs, 11/121, H.no:2635. Lanetin bizzat
Rasûlullah (Sallaliahu aleyhi ve sel/em) tarafından
yapıldığını ifade eden rivayet için bk.
Müsned, V7398,
H.no: 23269 (Bu rivayette Haccâc, Şu'be'den Ebû Miclez'in Huzeyfe'ye
yetişmediğini nakleder); V/40I. H.no: 23299; Tayâlisî, s.58.
H.no:435; Ebû Dâvitd. Edeb, 14, H.no:4826; Bcyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ,
111/234-235, M.no:5699, 5701 " Sened: 14^ ^' <&S J\ Gji
Sahih: Eser, iki
bölümden ibaretttir. Birinci bölüm: Müsned, 1/190, H.no: 1651 (Senedinin
kopukluğu sebebiyle zayıftır. Ancak, hadisin pek çok şâhid
ve mütâbii vardir); îbnü'f-Mübârek, Zühd, s.338, H.no:952; Dârimî, Mukaddime,
34, H.no:383-387 (Bu iki kaynakta zikredilen hadisin senedinde Şchr b.
Havşeb bulunmaktadır. Şelır b. Havşeb hakkında
geniş bilgi için bk.4/4.hadİs). Ahmed b.Haııbel Müsned'de
"zekerahû -hadisin devamını zikretti-" ifadesi i!e
kisallmada bulunmuştur. Bu sebeple hadisin geri kalan kısmı
Dârimî'nin Sünen'indc zikredilmektedir:
Eser, şu
sahâbîlerden merfû olarak da rivayet edilir:
a-Huzeyfe'den
(RadıyaUahü anh): Bk.İbn Mâce, Mukaddime, 23, H.no:259, (Bûsıri.
isnadının zayıf olduğunu söyler);
İlim__________________________^_____________________________277
Bana ulaşan
habere göre Lokman (Akyimseiâm), oğluna şöyle nasihat etti:
"Ey Yavrum,
ilmi (Allah rızası dışında) âlimlere öğünmek,
cahillerle tartışmak ve meclislerde şöhret elde etmek için
öğrenme ! "
27-224- Ebû
Hüreyre'den (RadıyaUahü anh):429
b-Ebû Hüreyre'den
(RadıyaUahü anh): Bk.İbn Mâce, Mukaddime, 23, H.no:260, (Bûsırî,
bunun da isnadının zayıf olduğunu söyler);
c-İbn Ömer'den
(Radıyallahü anhiimâ): YSk.îbn Mâce, Mukaddime, 23, H.no:253,
(Bûsıri, bunun da Hammâd ve Ebû Kerib el-Ezdî sebebiyle
isnadının zayıf olduğunu söyler).
d-Câbir'den
(RadıyaUahü anh) sahih olarak rivayet edilen hadis:
"İlmi,
âlimler arasında Övünç, câhiller arasında gurur ve gösteriş,
oturumlarda da seçkinlik sahibi olabilmek için öğrenmeyiniz. Kim bu
niyetlerle ilim öğrenirse cehennem ateşi onun için tam bir cehennem
olacaktır." Bk. İbn Mâce, Mukaddime, 23, H.no:254. Heysemî,
Mevârid, 1/187-188, H.no:90; (Bûsiri Zevâid'de râvîlerinin sika
olduklarını, İbn Hıbbân ve Hâkim'in sahihlerinde bu hadisi
naklettiklerini ifade etti).
e-Ka'b b. Mâlik'ten
(RadıyaUahü anh) şahidi için bk.Tirmizî, İlim, 6, H.no:2654
(garib, aynı zamanda İshak b. Yahya pek kuvvetli değildir,
hafızası sebebiyle tenkide maruz kalmıştır);
f-îbn Mes'ûd'un
(RadıyaUahü anh) sözü olarak da nakledildi: Bk.Dârimî, Mukaddime, 27,
H.no:261; 34, H.no:373;
h-Mekhûl'ün sözü
olarak gelen rivayet için bk. Dârimî, Mukaddime, 34, H.no:379; MekhûFün,
Hz.Peygamber'den (Sallaliahu aleyhi ve sellem) mürse! olarak bir rivayeti de
bulunmaktadır: Bk. Dârimî, Mukaddime, 34, H.no:380.
Bennâ, bu eserin
yukarıda ismini zikrettiğimiz sahâbilere ek olarak, Saîd b. Mansûr'un
Sünen'inde Enes'ten (RadıyaUahü anh) de bîr rivayetin bulunduğunu,
her biri için ayrı ayrı tenkitlerin varlığını
belirttikten sonra "Tariklerin çokluğu birbirlerini destekler"
ifadesini kullanır. Bk.Bülûğu'l-emânî, 1/156.
İkinci bölüm:
Müsned, 1/190, H.no: 1651; Ebû Dâvûd, Edeb, 35, H.no:4876; Şâşî,
1/246, H.no:208; Beyhakî, es-SünenüH-kübrâ, X/241; ŞuabüUmân, W1291,
H.no:6710. Heysemî, ricalinin sika olduğunu belirtir. Bk.Mecma', VIII/150;
Münzirî de hadisin Bezzâr tarafından da nakledildiğini, Ahmed b.
HanbePin râvîlerinin sika olduğunu ifade etti. Bk. Terğîb, 11/230,
H.no:38I0. İkinci bölümdeki rivayet diğer konularda tekrar
zikredilecektir. 429 Sened: jJii J Jji > SÖ J > > ^- ûî 'iC^ ^- &
ûuij ^i. &&.
278_______________________________________________ İlim
RasÛiuîlah
(Sallatlahü aleyhi ve selle m) dedi ki :
:'İIim
meclisinde oturup hikmetli şeyler öğrenen, sonra arkadaşına
öğrendiklerinin kötülerini/zararlılarını aktaranın
hâli şu (yolcuya) benzer:
(Yolcu) bir çobana gelip der ki:
1 Ey Çoban, bu
sürüden bana bir koyun kes !' Çoban da:
'Git, en iyisinin
kulağından tut ve getir' der.
Adam
koyunların içine girer ve (maalesef) sürünün köpeğini
kulağından tutup, getirir.'"
Hasen: Müsned, 11/353,
H.no: S624; Benzer rivayet için bk.II/405, H.no: 9232, 11/508, H.no: 10555;
İbn Mâce, Zühd, 15, H.no:4172; Ebû Ya'lâ, XI/275, H.no:6388; Râmehurmuzî,
Emsal, s.92, H.no:57; Beyhakî, Şuabü"l-îmân, 11/269, H.no:I722;
11/287, H.no:1788; Deylemî, Firdevs, IV/135-136, H.no:6422.
Hcysemî, hadisin
senedinde A1İ b. Zeyd* in bulunduğunu, bu râvînin ise zayıf
olduğunu, kendisiyle delil getirilip getirilmeyeceğinde
ihtilafın varlığını ifade etti. Bk.Mecma \ 1/128;
Bûsirî de aynı şeyleri söyler. Bk. Misbâhu 'z-zücâce, IV/228. Buhârî
bu zat hakkında herhangi bir değerlendirme
yapmamıştır. Bk.et-Târîhu 'l-kebîr, Vl/275, Trc.no:2389:
İbn Hacer, bu râvî hakkında "zayıftır" derken
{Bk.Takrîb, Trc.no:4734); Zehebî: "Hadis hafızlarından biridir;
fakat sebt/hâfızası kuvvetli değildir" der ve Dârekutnî'nin
bu zat hakkındaki şu görüşünü nakleder: "O, benim
nazarımda leyyin/zayıf olarak kalacaktır." Bk.Kâşif,
Trc.no:3916. İmam Müslim, bu râvîyi (Sabit cl-Bünâni ile birlikte)
mütâbaat açısından eserine almıştır. Bk.Sahih. Cihâd, 100;
Tirmizt ise: "Saduktur; ancak bir başkasının mevkuf
yaptığı haberleri merfû yapar" diyerek sadece
zaptını tenkit etmiştir. İşte bu sebeple de bazı
âiimler, bu râvînin hadislerini hasen olarak telakki etmişlerdir. Fakat
Tirnıizî, bu râvînin de yer aldığı hadislere
"hasen-sahİh" hükmü de verir. Bk.Sünen, Taharet 80, H.no: 109
(Ahmed Muhammed Şâkir, sika olduğunu; hakkında tenkitte
bulunanların ise delilsiz hareket ettiklerini ifade eder); Cuma, 39,
H.no:545. Ali b. Zeyd için 29/180.hadisin tahricine bk.
Suyûtî hadisin
hasen olduğuna işaret etti. Bk.e\-Câmiu 's-sağîr. H.no:8I39.
Münâvî İse Irâkî'nin hadisin senedinin zayıf olduğunu
söylediğini, talebesi Heysemî'nin zayıflık sebebinin Ali b. Zeyd
b. Ciid'ân olduğunu belirttiğini zikretti. Bk.Feyzu 'l-kadîr, V/651.
Ayrıca:
senedinde bulunan Evs b. Hâlid hakkında da tenkit
yapılmıştır. Buhârî ve İbn Ebî Hatim er-Râzî, Evs b.
Hâlid İçin herhangi bir cerh veya ta'dîlde bulunmadılar.
Bk.et-Târîhu'l-kebîr, 11/18, Trc.no: 1547; el-Cerhu
ve't-ta'ctil, 11/305, Trc.no:! 136. İbn
Hıbbân ise sika râvîler arasında nakleder. Bk.Sikât, IV/44, Trc.no: 1758
Ütü____________.______________________________________279
28/225- Zeyd b.
Sâbit'ten (Ra&yaiiahü anhy.430
Rasûluilah
(Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) bana dedi ki:
"Süryaniceyi
iyi bilir misin? Bazen bana mektuplar geliyor da..." Ben:
'Hayır'
deyince:
"O hâlde
öğren!" diye emretti. Ben de Süryaniceyi on yedi günde öğrendim.
*
İhtiyacı Olmadığı Hâlde Çok Soru Soranın Hâli
Allah Teâlâ buyurur
ki:
"Ey îman
edenler, açıklandığında zararınız olacak
şeyleri sormayın. Kur'an indirilirken sorsanız, o size
açıklanır. Allah birçok şeylerden sizi muaf tuttu. Şüphesiz
Allah bağışlayan ve yumuşak davranandır." (Maide
5/101)
29/226-Ebû
Hüreyre'den (RadıyaiiaM anhy.431
H.no: 21479; Benzer rivayet için bk.V/186,
H.no: 21510-21511;
^ aIIak °larak): EM Dâvûd>
îlim< H.no:3645; Tirmizt, İsti'zân, 22,
sahih» m (Hance'mn Zeyd b" Sâbit'ten
(Radıyallahü anh) naklini vererek hadisin "hasen-ljgUnU^Iİrt:î
f*™' III/477. H-n°*™ ("Sabit b. Ubeyd, Zeyd b. Sâbit'ten Atdbd-me^ Sm H-n°:243' Taberih*
el-Mu'cemü'i-kebîr, ^V/K.Sf" '
eS-SmenÜ'M^ VM1I. H,o:,1974; Akmed eŞ-
Sened: J\ '^ 'oü^i.
'j,\ \ğ&. jıi- iİii-
Sahjh: ^^ n/247,
H.no: 7361; Benzer rivayet için bk. 11/258, H.no- 7492' 11/313-314 Hno: 8129;
11/428, H.no: 9491; 11/447-448, H.no: 9742; .1/456, H.no: 9849" 11/467,
H"o!
280__________________________________________________ İlim
RaSUİUİIah
(Sallallahii aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Size
verdiğim bilgi ile yetinin, (beni serbest bırakın!)
Unutmayın ki sizden önceki toplumlar çok soru sormaları ve çoğu
kez peygamberlerine zıt düşmeleri sebebiyle helak
olmuşlardır. Size neyi yasakladıysam gücünüz yettiği kadar
ondan kaçının ve neyi emrettiysem onu da yapın !"
30/227- Sa'd b. Ebî
Vakkas' tan (Radıyallahü anh): Rasülullah (Saiiaiiahü aleyhi ve selkm)
şöyle buyurdu
432
9985; 11/482, H.no:
10204; 11/495, H.no: 10378; 11/508, H.no: 10556; 11/517, H.no: 10653; Hemmâm,
Sahîfe, M.no:31; Buhârî, İ'tisâm, 2 ("zerûnî:' yerine
"deûnî" lafzı ile); Müslim, Hac, 411-412; Fezâil, 131; Tirmizî,
İlim, 17, H.no:2679 (Hasen-sahihîir. "zerûnî" yerine
"ütrukûnî" lafzı ile zikredilmektedir); Nesâî, menâsik, 1.
H.no:2617; es-Sünenii't-kübrâ, IÎ/3I9, H.no:3598; İbn Mâce, Mukaddime, 1,
H.no:2; Beyhakî. es-Sünenü'l-kübrâ, 1/388, H.no: 1693; IV/253, H.no: 8003;
IV/325, H.no: 8398; VII/103, H.no:13368; İbn Huzeyme, IV/129, H.no: 2508;
Ebû Nuaym, Müstahrec, İV/111, H.no: 3108; Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsal,
III/345-346, H.no:2736; Şâfıî, Müsned, s.272; Humeydî, 11/477, H.no:
1125; Ishâk b. Râhûye, 1/134, H.no:60; 1/151, H.no:90; Ebû Yala, XI/195,
H.no:6305; XII/28, H,no:6676; İbnü'1-Ca'd, Müsned, s. 176, H.no:l 136;
Lâlkâî, 1/114, H.no:176; Mervezî, es-Süruıe, s.39-40, H.no:124; Deylemî,
Firdevs, 11/241, H.no:3137; Muğîre'den (Radıyallahü anh) şahidi
için bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VII/Iİ-I2, H.no:6014. Heysemî,
Taberânî'n in bu rivayetinde isimlendirilmeyen bir râvîye dikkat çeker. Bk.
Mecma', 1/158.
Sened: «j 'J^ ^j
,=?' v -^— v! y\* *■■* <jj*y^ et* j^** ^' •jOJ' -^ ıi^-
Sahih: Müsned,
I/I76, H.no: 1520; Benzer rivayet için bk.1/179, H.no: 3 545; Şafiî,
Müsned, s.270; Buhârî, İ'tisâm, 3; Müslim, Fezâil, 133; Ebû Dâvûd, Sünnet.
6, H.no:4610; Humeydî, 1/37, H.no:67: İbnü'l-Câr'ud, Müntekâ, s.223,
H.no:882; Şâşî, I/158-I59, H.no:96-97; Bezzâr, 111/392, H.no:I084;
Ebû Ya'lâ, 11/104-105, H.no:761-762. Abdullah b. Ubeyd b. Umeyr'in babası
ve dedesi (Radıyallahü anh) kanalıyla benzer bir rivayeti
vardır. Bk.Hâkim, 111/725, H.no:6628.
İlim_______________________________________________________281
"Bir kişi
(devamlı) soru sorup bir meseleyi kurcalar ve onun yüzünden bir haram
hükmü nazil olursa bu kişi Müslümanlar içinde günahı en
ağır olan kişilerden biri olur."
§Yine Sa'd'dan
gelen diğer rivayette benzeri zikredildi.
31/228- Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü
anh):433
RaSUİUİIah (Sallallahü aleyhi ve
sellem) dedi ki:
"insanlar o
kadar çok soru soracaklar ki hatta ; 'Allah bizi yarattı, ^i Allah'ı
kim yarattı?'diyecekler."
Ebû Hüreyre
(şöyle bir olay) anlattı :
'Ben bir gün
otururken baktım, Iraklı biri geldi ve bana ; 'Allah bizi
yarattı, peki Allah'ı kim yarattı?' demesin mi, hemen
parmaklarımla kulağımı tıkadım ve
çığlık attım, sonra da:
43.1 c J
aened: *i c
*! j
aened: *ji j
Sahih: Müsned,
U/387, H.no: 9004; Benzer rivayet için bk.II/431, H.no: 9531; Müslim, îmân,
215-216; Ebû Dâvûd, Sünnet, H.no:4721; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, VI/169, H.no:
10497; İbn Mende, 1/478-482, H.no:352-365; İbn Ebî Âsim, 1/292,
H.no:464-466; Ebû Ya 'lâ. X/446, H.no:6056; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/202,
H.no:347-350: Ebû Avâne, 1/79-80, H.no:233-234, 236-238; Humeydî, 11/488,
H.no:1153; Lâlkâî, 1/120-121, H.no:İ92-195; Enes'ten (Radıyallahü
anh) şahidi için bk. Müsned, 111/102, H.no: 11934; Buhârî, İ'tisâm,
3; el-Edebü'l-müfred, s.437, H.no:I286; Müslim, îmân, 217; İbn Mende,
1/483, H.no:366-367; İbn Ebî Âsim, 1/293, H.no:467; Ebû Yala, VII/47,
H.no:3961; VII/5I, H.no:3969; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/203, H.no:351-352; Ebû
Avâne, 1119, H.no:235; Deylemî, Firdevs, III/I71. H.no:4457; Enes'ten
(Radıyallahü anh) rivayeti daha sonra tekrar edilecektir. Ebû Ümâme'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Deylemî, Firdevs, V/98, H.no:7586.
282
'Allah ve Rasûlü
doğru söyledi. Allah tekdir ve Samet (varlık sebebijdir. O
doğurmadı ve doğmadı. Hiçbir şey O 'na denk
değildir' dedim.'
AÇIKLAMA
Rasûlullah'ın
(Sattallahu aleyhi ve sellem) haber verdiği olay gerçekleşince, Ebû
Hüreyre (Radıyalîahü anh) heyecanlanıyor ve mükemmel bir cevap
veriyor. Cevap Kur'andan olup tevhîd inancını özetleyen İhlas
süresidir. Normal olarak düşünüldüğünde ortaya çıkan gerçek
şudur; birisi tarafından yaratılmış olan ilâh ve rab
olamaz...
Evet, Allah'tan
başka ilâh yoktur, O yaratılmamış, ama her şeyi
yaratmıştır. Çünkü O, benzersiz olup, bütün
varlığın sebebidir. Dolayısıyla O'na hiçbir şey
denk değildir.
32/229- Muhammed b.
Şîrîn anlatıyor:434
Ebû Hüreyre'nin
(Radıyatiahü anlı) yanındayken biri soru sordu, ancak soru
neydi, bilemiyorum. Ebû Hüreyre ona dedi ki :
'Allahü ekber! Bunu
iki kişi daha sormuştu, bu üçüncüsü... Ben Rasûlullah 'in (Saiiallaim
aleyhi ve sellem) şöyle dediğini işittim:
434Sened:
iıli- 'J> fıl* İJ^ jıi jı^
Sahih: Müsned._
11/282, H.no: 7777; Benzer rivayetler için bk.II/317. H.no: 8192; 11/331,
H nrv 8^8-
ITA87 H ruv 90M- R<-wer hadi*: irin
hWT/^Q Hnn: 10809:
Hemmâm, Sahîfe.
H.no:98; Ma'mer b, Râşid, XI/244, Buharı, itisâm, 3; bed'ü'1-halk,
11; Müslim, imân, 212, 214-217; Ebû Dâvûd, Sünnet, 18, H.no:4721-4722; İbn
Mende, 1/481, H.no:362; Hz.Âişe'den {Allah ondan razı olsun)
şahidi için bk. Miisned, VI/257, H.no:26081;
İlim
283
"Bazı
kişilerden dolayı o kadar çok mesele ortaya çıkacak ki hatta
"Allah yaratıkları yarattı, peki Allah'ı kim
yarattı?' bile diyecekler."'
NOT: Ebû Dâvûd'dan
gelen bir rivayette: Peygamberimiz (Sallallahü aleyhi ve sellem) böyle soranlara,
îhlâs sûresinin anlatılmasını emretmektedir.
33/230- Ebû
Hüreyre'den (Radıyalîahü anh):43S
Rasûlullah
(Saihtiohaahyinvesellem) dedi ki:
"Sizden önceki
toplumlar çok soru sormak ve peygamberlerine muhalefet etmekle helak oldular.
Size bildirdiklerim dışında (fazla) soru sormayın!"
Abdullah b. Huzâfe
:
'Ey Allah'ın
Rasûlü!Benim babam kimV deyince Peygamberimiz : "Huzâfe b. Kays"dedi.
435„
sened:
Sahih: Müsned,
11/503, H.no: 10538; Benzer rivayet için bk. 11/428, H.no:9491; Hadis iki
bölümden ibarettir. İlk bölümün tahrici 29/226.hadiste zikredildi.
İkinci kısmın lahrici: Encs'ten (Radıyalîahü anh)
şahidi için bk. Müsned, 111/107, H.no:l 1983; 111/254, H.no:13600; Ma'mer
b. Râşid, XI/379-380; Buharı, î'tisâm, 3; Müslim, Fezâii, 134; Ebû
Yala, VI/286-287, H.no:3601: VI/360, H.no:3689: Ebû Musa'dan (Radıyalîahü
anh) şahidi için bk Buhârl n'm, 28; Bezzâr, VIII/146, H.no:3165; Ebû
Ya'tâ, XIIl/288, H.no:7303.
284
İlim
Abdullah annesinin
yanma gelince annesi ona kızdı:
'Yazıklar
olsun sana, bu yaptığına seni sürükleyen nedir? Biz
(sadece) cahiliye
halkından olup olumsuz şeyler yapanlardandık.436'
'Ben şu
insanlardan hangisinin babam olduğunu (kesin olarak)
öğrenmek
istiyordum, {onun için sordum.)"
34/231-Enes b.
Mâlik'ten (RadıyaiiaM anh):437
Rasûlullah (Saliaiiaim
aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu: "Size anlattıklarım
dışında artık
kıyamet gününe kadar bana soru sormayın!"
4 6 Ama
ahlâksızlık yapmazdık... Sened: -C
Sahih: Müsned,
IH/107, H.no:11983; Benzer rivayet için bk. 111/162, H.no:12596; III/254, H.no:13600;
IH/177, H.no:12756; Ma'mer b. Râşid, XI/379-380; Buhâri, İ'tisâm, 3;
Müslim, Fezâil, 134; Ebû Ya'lâ, VI/286-287, H.no:3601; VI/360, H.no:3689; Ahmed
eş-Şeybânî, H/115, H.no:818; Hâkim, III/731, H.no:6651
İlim________________________ _____________________285
Abdullah b. Huzâfe:
(Ey Allah'ın
Rasûlü benim babam kimV deyince Peygamberimiz: "Senin baban,
Huzâfe'dir" dedi. (Abdullah annesinin yanına gelince) annesi ona
(kızdı):
'Yazıklar
olsun sana, bu yaptığına seni sürükleyen nedir?' Abdullah:
'(Kalbimin) rahat
etmesini istedim' dedi.
(Râvi: Bu konuda
bazı dedikodular vardı, diye ekledi.)
ŞHumeyd
şöyle dedi: Zannediyorum ki şu rivayeti de Enes (Radıyaitahu
anh) bildirmişti:
Rasûlullah
(Saiialiaha aleyhi ve sellem) (çok soru sorulmasına) kızdı. Hz.
Ömer (Radıyaiiahn anh) şöyle dedi:
'Biz Allah'ı
Rab, İslâm'ı din ve Muhammed'i (SaiiaiiaM aleyhi ve sellem) peygamber
olarak kabul ettik Allah'ın ve O'nun Peygamber'inin gazabından da A
ilah 'a sığın iyoruz.'
35/232-Hz.Peygamber'in
ashabının birinden (Muâviye'den)
anhu).
Rasûlullah
(SaiiaiiaM aleyhi ve sellem), mugalatayı (demagojiyi/faydasız
konuşmaları) yasakladı.
§Râviierden îmam
Evzâî: : 'Burada mugalata,
sıkıntı ve zorluk veren sorular anlamındadır' dedi.
438 Sened: ^lin
> oL. J -î» ^ > ^6 ufo- '& V3Ü-Sahih: Müsned, V/435, H.no: 23577,
Senedde yer alan müphem sahâbî diğer rivayette beyan edildi:
"Muâviye" Diğer rivayet için bk.V/435, H.no: 23578: Ebû Dâvûd,
İlim, 8, H.no:3656; Taberâni, el-Mu'cemü'1-kebîr, XIX/380, H.no:892;
el-Mıı'cemü'l-evsat, IX/137, H.no:8204; Müsnedü'l-Hâris, 1/202,
H.no:62. Bennâ, Ahmed b. Hanbel'in isnadını "ceyyid" olarak
kabul eder. Bk.Bülûğu 'l-emânî, 1/160.
286____________________________________________________İlim
*BiIinmeyen/Zarûrî
Konularda Soru Sormanın Önemi
Allah Teâlâ buyurur
ki:
"...Eğer
bilmiyorsanız, uzmanına
sorun!" (Enbiyâ21/7)
36/233- İbn
Abbas'tan (Radtyaiiahû anhamây.439
Rasûlullah
(Saifaiiaha aleyhi ve seltem) döneminde biri yaralanmıştı, sonra
ihtilam oldu ve kendisine yıkanması tavsiye edildi. Ancak adam
yıkanınca öldü. Bu haber Peygamber İm iz'e ulaşınca
dedi ki:
"Allah onları
kahretsin, adamı öldürdüler.
Cehaletin ilâcı sormak değil midir?.."
NOT: Bilinmeyen
konular mutlaka uzmanına sorulmalıdır. Özellikle din ve tıp
gibi hayati konularda cahilce konuşmalar toplumları helak eder,
yanlış bilginin yayılması toplumda bilgi kirlenmesine yol
açar. Bu sebeple hakkında kesin bilgi sahibi
olmadığımız konularda konuşulmaması tavsiye
edilir.
Sened:
,_Xş-'Ja *^ İŞ Jıî ?-ir, ^f 'J, =u^ d ^ jıi ^ıjj
Sahih: Müsned,
1/330, H.no: 3057; Abdürrezzâk, 1/223, H.no:867; Ebû Dâvûd, Taharet, 125,
H.no:337; İbn Mâce, Taharet, 93, H.no:572 (Bûsirî, İbn Mâce'nin
isnadının munkati olduğunu belirtir); Dârimî, vudû\ 70,
M.no:758; Hâkim, 1/285-286, H.no:630-63I; Dârekutnî, Sünen, 1/190-191, H.no:4,
7; Taberânî, el-Mu'cemü'1-kebir, XI/194, H.no:11472; Ebû Ya'lâ, IV/309,
H.no:2420; Câbir'den (Radıyallahü anlı) şahidi için bk.Ebû
Dâvûd, Taharet, 125, H.no:336; Dârekutnî, Sünen, 1/189, H.no: 3; Beyhakî,
es-Sünenü'I-kübrâ. 1/227-228, H.no:10I6. 1018; Kudâî,
Müsnedü'ş-şihâb, 11/191. H.no:1163; Deyiemî, Firdevs, 11/357,
H.no:3595; Hz. Ali'den (Radıyallahü anh) şahidi için
bk.Ahınedes-Şeybânî, V/449, H.no:3f 30; Kudâî, age., 11/190,
H.no:I161; Deyiemî, Firdevs, i/343, H.no:1371; Zeyd b. Enis'ten
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Abdürrezzâk, 1/225, H.no:873.
İlim_____________________________ ______________________287
* İlmi
Gizleme, Onunla Amel Etmeme ve Allah'ın Rızası
Dışında Gayeler İçin Öğrenmenin Doğurduğu
Felâketler
* Allah Teâlâ buyurdu:
'Yanındaki
Allah'a ait şehâdet (bilgisini) gizleyenden daha zâlim kim olabilir? Allah
sizin yaptıklarınızdan gafil değildir.' (Bakara 2/1401
";' Allah Teâlâ buyurdu:
'İnsanlar için
Kutsal Kitapta açıkladıktan sonra, kim indirdiğimiz (hakkı)
açıklayan ve yol gösteren bilgileri gizlerse artık Allah'ın
laneti onlara ulaşır, bütün lânetçilerin laneti de onlara
ulaşır.
Ancak tövbe edip
kendilerini düzelten ve gizlediğini açıklayanlar bundan (kurtulmuştur)
ve onların tövbelerini kabul ederim. Şüphesiz ben tövbeleri kabul
eden ve bağışlayanım.' (Bakara 2/159-160)
37/234- Ebû
Hiireyre'den (Radıyallahüanh):
440
Sened:
İ
Sahih: Müsned,
İl/263, H.no: 7561, Benzer rivayet için bk. IT/305, H.no: 8035, 11/296,
H.no: 7930, 11/344, H.no: 8514, 11/353, H.no: 8623; 11/495, H.no: 10370; Ebû
Dâvûd, İlim, 9, H.no:3658; Tirmizî, İlim, 3, H.no: 2649 (hasen);
İbn Mâce, Mukaddime. 24, H.no:26L 266;
288______________________________________________________îlim
RasÛIullah
(Satlatlahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Kime ilimden
bir mesele sorulur da gizlerse, kıyamet günü ağzına ateşten
gem vurulur/Allah gem vurur."
38/235-Ebû
Hüreyre'den (Radıyaitahü anh):441
RasÛIullah
(Saltallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Başkasına
faydalı olmayan ilim, izzet ve celâl sahibi olan Allah yolunda
dağıtılmayan, (sadece biriktirilen) bir hazineye benzer."
Hâkim, 1/181-182,
H.no:344-345; İbn Hıbbân, 1/154, H.no:95 (Heysemî, Mevârid, 1/198,
H.no:95); Taberânî, el-Mu cemü'l-evsat, IV/29, H.no:3529; IV/335, H.no:3322;
el-Mu'cemûS-sağîr, 1/112, H.no:160; 1/198, H.no:315; 1/275, H.no:452;
Beyhakî. Şuabü'l-îmân, 11/275-176, H.no:1743-1745; Suyûtî, sahih
olduğunu remzetti. Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no:8732.
a-İbn
Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu
'cenrii '1-kebîr, XI/145, H.no:11310; Ebû Yala, IV/458, H.no:2585; Heysemî, Ebû
Ya'lâ'nm râvîlcrin sahih ricali olduklarını söyler. Bk.Mecma', 1/163.
b-Abduüah b. Amr b.
Âs'tan (Radıyallahü anhümâ) şahidi İçin bk. İbniV'I-Mübarek,
s. 119, H.no:399: Hâkim. 1/182, H.no:346; İbn Hıbbân, 1/154. H.no:96
(Heysemî, Mevârid, 1/198, H.no:96); Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VI/187,
H.no:5027; Heysemî, el-Mu 'cemii'l-kebîr'de de nakledildiğini ve râvîlerin
sika olduklarını belirtir. Bk.Mecma', 1/163.
c-İbn
Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Taberânî,
eî-Mu'cemü'l-kebîr, X/102, H.no:10089. Heysemî, el-Mu'cemü'l-evsat'fa da
nakledildiğini ancak scnedierinde zayıf râvîlerin bulunduğunu
.söyler. Bk.Mecma', 1/163.
d-îbn Ömer'den
(Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat,
İV/183. H.no:3921. Heysemî. senedinde zayıf bir râvînin
bulunduğunu ifâde eder. Bk.Mecma\ 1/163.
e-Enes'ten
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. İbn Mâce. Mukaddime, 24,
H.no:264 (Bûsiri, bu rivayetin zayıf olduğunu söyler.)
f-Ebû Saîd
el-Hudrî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. İbn Mâce,
Mukaddime, 24, H.no:265 (Bûsiri, bu rivayette hadis uyduran bir râvînin
bulunduğunu söyler.)
g-Talk b.Ali'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Kudâî, Müsnedü'ş-şihâb,
11/191, H.no:l 163; Taberânî, el-Mu 'cemü 'l-kebîr, VIII/334, H.no:8251
Sened: jAj- J>
'J* '^Q 'J* j1^- ^-' 'JrA'jJ^L'^ 'A*&'-^-
Sahih: Müsned,
11/499, H.no: 10424; Dârimî, Mukaddime. 46, H.no:562; Heysemî, hadisi Bezzâr ve
Ahmed b. Hanbel'in rivayet etliğini râvîlerinin ise sika
olduklarını ifade etti. Bk.Mecma', 1/164, 184. Selmân-ı
Fârisî'nin Ebu'd-Derda'ya (Radıyallahü anh) yazdığı bir
mektupta "Arşın gölgesinde gölgelenecek sınıflar"
dile getirildikten sonra bu hadis mevkuf olarak yer almaktadır. Bk.İbn
EbîŞeybe, VII/121, H.no:24666.
39/236- Enes b.
Mâlik'ten (Radıyallahüanh): 442
RasÛIullah
(SaiMiaha aleyhi ve sellem) şöyle anlattı:
İsrâ gecesi,
dudakları ateşten makaslarla kesilen bazı kişilere
uğradım ve dedim ki:
"Bunlar
kimdir, ey Cibril ?"
'Bunlar senin
ümmetinden bazı hatipler/tebliğcilerdtr ki insanlara iyiliği
emreder, kendilerini unuturlar, hâlbuki Kutsal Kitap (Kur'ân'ı) da
okurlar, (insanlar hâlâ) durumlarını düşünmeyecekler mi?'
Sened: jİj^
.Ji- 'Jt- *iil. 'Ja ls^_ siii- lL'âi- [jJy. Gji-
Sahih: Müsned.
III/231, H.no: 13354; Benzer rivayetler için bk.HI/120, H.no: 12150; 111/180,
H.no: 12792; 111/239, H.no: 13449; Heysemî, Mevârid, 1/141-142, H.no:35;
İbn EbîŞeybe, VII/335, H.no:36576; Müsnedü'UHâris, 1/170, H.no:26;
Ebû Ya'lâ, VII/69, H.no:3992; VII/72. H.no:3996; Beyhakî, Şuabü'l-îmân,
U/283, H.no:1773; IV/249, H.no:4965; IV/250, H.no:4967; İbn Ebi Âsim,
Zühd, s.65; Heysemî, bu hadisi Ebû Ya'lâ, Bezzâr ve Taberânî'nin Evsafında
naklettiğini Ebû Ya'lâ'nın senedİerinden birinin sahih ricali
olduğunu söyler. Mecma', VII/276; Hcysemî burada Ahmed b. Hanbel'in
rivayetine değinmemiştir. Bezzâr'ın Müsnedinde Ebû Hüreyre'den
(Radıyallahü anh) de şahidi olduğu ifâde edilmektedir. Bk.
MünzirL 1/67-68; IV/246-247, H.no:5534;
Burada zikredilen
hadisin senedinde Ali b. Zeyd (b. Cüd'ân et-Teymî el-Basrî el-Kuraşî)
vardır. Heysemî, bir başka hadisi değerlendirirken, senedinde
Ali b. Zeyd'İn bulunduğunu, bu râvînin ise zayıf olduğunu,
kendisiyle delil getirilmesinde İhtilafın varlığım
ifade eder. Bk.Mecma'. l/l 28; Bûsiri de aynı şeyleri söyler. Bk.
Misbâhu 'z-zücâce, IV/228. Buhâri bu zat hakkında herhangi bir
değerlendirme yapmamıştır. Bk.et-Târîhu 'l-kebîr, Vl/275,
Trc.no:2389; İbn Hacer, bu râvî hakkında "zayıftır"
derken (Bk.Takrîb, Trc.no:4734); Zehebi: "Hadis hafızlarından
biridir; fakat sebt/hafızası kuvvetli değildir" der ve
Dârekutnî'nin bu zat hakkındaki şu görüşünü nakleder: "O,
benim nazarımda leyyin/zayıf olarak kalacaktır."
Bk.Kâşif, Trc.no:3916. İmam Müslim, bu râvîyi (Sabit el-Bünâni ile birlikte)
mütâbaat açısından eserine almıştır. Bk.SahiK Cihâd,
100; Tirmizî ise: "Saduktur; ancak bir başkasının mevkuf
yaptığı haberleri merfû yapar" diyerek sadece
zaptını tenkit etmiştir. İşte bu sebeple de bazı
âlimler, bu râvînin hadislerini hasen olarak telakki etmişlerdir. Fakat
Tirmizî, bu râvînin de yer aldığı hadislere
"hasen-sahih" hükmü de verir. Bk.Sünen, Taharet, 80, H.no:109 (Ahmed
Muhammed Şâkir, sika olduğunu; hakkında tenkitte
bulunanların ise delilsiz hareket ettiklerini ifade eder); Cuma, 39,
H.no:545. Ali b. Zeyd için 29/180.hadisin tahricine bk. Hadisin diğer
senedleri ve şahidi dikkate alınırsa sahih olduğu ifade
edilebilir.
40/237- Ebû Zer'den
(RadıyaUahü anhy.443 Hz. Peygamber (SaiiaiiaM aleyhi ve seikm) bize
şöyle dedi : "Siz âlimlerin çok, hatiplerin az olduğu bir
dönemde yaşıyorsunuz. Sizden kim, bildiğinin onda birini terk
ederse (ayağı) kayar, helak olur. Öyle bir zaman gelecek ki âlimler
azalacak, hatipler çoğalacak. O dönemde kim, bildiğinin onda biriyle
amel ederse kurtulur."
AÇIKLAMA
Bu rivayette geçen
hatipler, dînî bilgisi az olan ancak iyi konuşan kişilerdir.
İslâm eğitiminde hatiplerin yerleri önemlidir, insanlara bazı
konuları anlatırlar. Fakat konuyu, sürekli hikâye ve lâf
kalabalığına boğup Kur'ân'dan sûreleri ve Rasûlullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve seikm) hadislerinden ortaya çıkan Sünnet'i
aktarmazlar, sadece; 'Kur'an ve Sünnet'e uyalım...' derler. İşte
bu durum, yani (Kur'an ve Sünnet'i anlatan) âlimlerin azalıp
(kıssacı) hatiplerin çoğalması, İslâm toplumunun ne
kadar zayıfladığını ve insanların İslâm'dan
ne kadar uzaklaştığını gösterir. Bu hadis, bize iki
ayrı toplumun anatomisini çizmektedir.
Sened:
Zayıf: Müsned,
V/155. H.no: 21268; Heysemî, isimlendirilmeyen bir râvînin bulunduğunu
söyler. Bk.Mecma ', 1/127; Ebû Hilreyre'den (RadıyaUahü anh) şahidi
için bk. Tirmizî, Fiten, 79, H.no:2267 (garib): ( j\i Jii H& ^ >' C
>i '^h. ay 'j. oUj j fâ ■. jıi '^L'} *& ^ J^ ^ j- '■
's-s* J 's L-^J a, -J\ u ^ JİO. j^ 'jS ö\S'j) Suyûtî, Tİrmizî'nin bu
rivayeti için "zayıf işareti koymuştur.
Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no:2542; Münâvî ise, İbnü'l-Cevzî'nin bu
rivayete vâhî hadisler içinde yer verdiğini, Nesâî'nin de münker olarak
addettiğini belirtir. Bk.Feyzu 'l-kadîr, 11/705; Hakîm b. Hızâm'dan
(RadıyaUahü anh) şahidi için bk. Taberânî, el-Mu'cemü't-kebîr, M/197,
H.no:3111; İbn Mes'ûd'dan (RadıyaUahü anh) mevkuf olarak da
nakledilir. Bk. Taberânî, el-Mu'cemü't-kebîr, IX/108, H.no:8566; Hennâd, Zühd,
U/355, H.no:670; Heysemî, Mecma', X/249.
41/238- Üsâme b.
Zeyd'den (RadıyaUahü anhy.444 C>
Kendisine:
'Şu
kişinin yanına girip onunla konuşmaz mısın?' (Bir
rivayette:
Hz.Osman
(RadıyaUahü anh) İle konuşmaz mısın?)
denildiğinde şöyle cevap verdi:
'Sizin
duyduğunuz kadar mı konuştuğumu zannediyorsunuz, vallahi
ben kendimle onun arasında olan bir konuyu, ilk başlatanın
kendim olmasını istemediğim bir konumda (yani edeble)
konuştum. Ben Rasûluüah'ın (Saiiaiiahü aleyhi ve seihm) bazı
sözlerini işittikten sonra yöneticim olan bir kişi için de insanların
en hayırlısıdır, (Birrivâyette; sen yöneticim olsan da
insanların en hayırlısısın ) diyemiyorum. Rasûluüah
buyurdu ki :
"Kıyamet
günü bir kişi getirilir ve cehenneme atılır, (sıcaktan)
karnındaki bağırsaklar dışarı çıkar (patlar)
ve ateşte tıpkı bir merkebin değirmen taşının
etrafında döndüğü gibi döner. Cehennemlikler o kişinin
etrafında toplanır ve sorarlar:
'Ey Filân, sen bizi
iyiliğe teşvik eder ve kötülükten men ederdin, (bu ne hâl?)' O
kişi derki:
444 Sened: jjû >
,>iıiı ıi^ A& fi Sahih: Müsned, V/207, H.no: 21697;
Benzer rivayet için bk.V/205, H.no: 21681; V/206, H.no: 21691; V/209, H.no:
21716; Buharı, Bed'ül-hatk, 10; Müslim, Ztihd, 51; Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, X/94; Şuabü'l-îmân, VI/88, H.no:7568;
İbnü'l-Merzübân, Müsnedü Üsâme, s.13 1-133, H.no:52; s. 135, H.no:54;
Humeydî, 1/250, H.no:547. Ebû Hüreyre'den (RadıyaUahü anh) şahidi
için bk. Deylemî, Firdevs, V/460, H.no:8753.
292
"Evet, ben
size iyiliği emrederdim ama kendim yapmazdım, kötülükten men ederdim
ama kendim yapardım.'"
AÇIKLAMA
Üsâme'nin
(RadıyaUahü anh) sözü ile hadisin irtibatı; insanların
yanında bir kişiyi (yönetici olsun ya da olmasın) kötü gösterip
onun yanına girdiğinde de medh etmenin zararı anlatılmakta
ve bu konuda âlimlerin çok dikkatli olmaları gerektiği belirtilmektedir.
Âlimler, yöneticiler karşısında şahsiyetli hareket etmeli
ve onları ıslah edip doğru yola
çağırmalıdır. Bu konudaki en güzel örnekleri, sahabe ve
daha sonraki dönemlerde yaşayan ilim Önderlerinin hayatlarında
görüyoruz. İşte imam Ebû Yûsuf, kendisi halife Harun Reşid
döneminde baş kadıydı. Tavizsiz yaşamış ve
halifeyi sürekli ıslah edip doğru yola
çağırmıştı. Bu konuda en güzel Örnek, tabakât
kitapları ve el- Harâc (Vergi Hukuku) gibi kendi yazdığı
eserlerdir.
42/239- Ebû
Hüreyre'den (Radıyaîiahü anh):445
RaSÛlUİlah
(Sallallahü aleyhi ve seilem) dedi kİ:
"Allah
rızası için istenen ilmi, kim dünyalık menfaatler elde etmek
için öğrenirse kıyamet günü
cennetin kokusunu alamaz."
" Sened:
j^-ij: -^ 'J* üJi^t ^(^i^iı ±j- Ji *uı xi-Sahih: Müsmd, 11/338, H.no:
8438; Ebû Dâvûd, İlim, 12, H.no:3664; İbn Mâce, Mukaddime, 23, H.no:
252 (Bûsırî, Dârekunî'nin Ilel'inden nakil yaparak "Ebû Talha
Abdullah b. Abdurrahman birinden, o da Salim oğullarından mürsel
olarak Hz. Peygamber'den (SaÜallahü aleyhi ve seilem) rivayet eder. Mürsel olan
bu rivayet doğruya daha yakındır" der. Bk.Misbâhu'z-zücâce,
1/39) Dârimî, Mukaddime, 27, H.no:263 (Ebû Talha Abdullah b. Abdurrahman'dan
mürsel olarak Hz. Peygamber'den (SallallaM aleyhi ve seilem) rivayet eder.)
İbnü'l-Mübârek, Zühd, s.15, H.no:44; İbn EbîŞeybe, V/2S5,
H.no:262I7; Heysemî, Mevârid, 1/186-187, H.no:89; Hâkim, 1/160, H.no:288
("Sika râvîleri olup, sahih bir hadistir" der); Ebû Yala, Xî/260,
H.no:6373; Beyhakî, Şuabü'i-îmân, 11/282, H.no:1770.
ilim_____________________
293
*
Rasûlullah'ın (Saiiaiiaha aleyhi ve seilem) Hadislerini Tebliğ ve
Doğru Olarak Aktarmanın Önemi
Allah Teâlâ buyurdu
:
'Allah Rasûlü size
ne verirse onu kabul edin ve neden sakındırırsa ondan da
kaçının, Allah'a karşı takva sahibi olun. Şüphesiz
Allah azabı şiddetli olandır.' (Haşr59/7)
43/240- Abdurrahman
b. Ebân b. Osman'dan (Radıyaiiahuanhy.A4(l
Sahili: Müsned,
V/183, H.no: 21482; 77/-/mz;, İlim, 7. H.no:2656 {Hascndir. Hadisin sadece
ilk bölümü nakledilmiştir); Ebû Dâvûd, İlim, 10. H.no:3660; İbn
Mâce, Mukaddime. 18. H.no:230; Zühd, 2, H.no:4I05; Dâriml Mukaddime, 24,
H.no:235; Heyscmî, Mevârid. 1/169, H.no:72; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/40-41,
H.no:I0-12; Makcîisî, Muhtara, Vl/307-308, H.no:2329; (Dârekutnî, hadisin son
bölümünde ızdırab bulunduğunu ifade eder.) Beyhakî,
İ'tikâd, s.245: Taberânî, el-Mu 'cemü '/-kebîr, V/I43, H.no:4890; V/I54,
H.no:4924-4925; ibn EbiÂsım, 1/45, H.no:94;
Hadisin
şâhidleri:
a-İbn
Mcs'ud'dan (Radıyallahü anlı): Müsned, \İA1>1, H.no: 4157;
Şafiî, Müsned, s.240; Humeydî, 1/47. H.no:S8; Tirmizî, İlim, 7,
H.no:2657 (Hasen-sahih); 2658; İbn Mâce, Mukaddime. 18, H.no:232; İbn
Hıbbân, 1/143-144, H.no:66. 69, H.no:6S "rahımallâhü"
lafzıyla (Heyscmî. Mevârid, 1/171, H.no:74); Bezzâr, V/382, H.no:2014;
V/385. H.no:20I8-2019: Şaşı. 1/314-315, H.no:275-27S; Taberânî,
el-Mu'cemü'l-evsat, H/179-180, H.no:1326; Vr/84. H.no: 5175; Saydâvî.
Mu'cemü's-şüyûh, s.83, 315; Ebû Yala, IX/62, H.no:5126; IX/I98, H.no:5296.
b-Cübeyrb.
Mut'ım'den (Radıyallahü anlı): (Bir sonraki hadis: 44/241)
c-Nu'mân b. Beşîr'den (Radıyallahü anhy. Hâkim, 1/164. H.no:297;
Heysemî, hadisi Taberânî'nin Kebîr'İnde rivayet ettiğini fakat
senedinde İsâ el-Habbât'in bulunduğunu bu zatın ise
münkenrl-hadis olduğunu söyler. Bk. Mecma', 1/138;
d-Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyallahü
anh): Darımı, Mukaddime, 24, H.no:236; Heysemî, hadisi Taberânî'nin
Kebîr'İnde rivayet ettiğini fakat senedinde Buhârî'nin "hadisi
münkerdir" dediği Abdurrahman b. Zeyd'in bulunduğunu söyler. Bk,
Mecma'. 1/137:
e-Ebû Said
el-Hudrî'den (Radıyallahü anh): Taberânî. Müsnedü's-Şâmiyyîn, 11/260.
H.no:l302: Deylemî, Ffrdevs, IV/279, H.no:6825; Heysemî, "Bezzâr tarfindan
rivayet olunduğunu, ricalinin sika olduğunu" belirtir. Bk.
Mecma7,1/137;
f-Câbir'den
(Radıyallahü anh): Taberânî, el-Mıı'ceınü'l-evsat, V1/14I,
H.no:528S; Heysemî. hadisi Taberânî'nin Evsat'inda rivayet ettiğini fakat
senedinde Muhammed b. Mûsâ el-Berberî'nin bulunduğunu, bu zatın ise
Dârekutnî tarafından kuvvetli bulunmadığını belirtir.
Bk. Mecma', I/!38;
g-Muâz b. Cebel'den
(Radıyallahü anh): Taberânî, el~Mu'cemü'!-kebîr, XX/82, H.no:155:
el-Mu'cemü'1-evsai, VII/400, H.no:6777; Viir/458. H.no:7949; Kudâî,
Müsnedü's-sihâb, Ü/307. H.no:1422; Ebû Nuaym, Müsiahrec, 1/41. H.no:I3;
Heysemî. hadisi Taberânî'nin Evsat ve Kebîr'İnde rivayet ettiğini
fakat senedinde Amr b. Vâkid'in bulunduğunu bu zatın ise yalancı
ve münkeru'l-hadis olduğunu söyler. Bk. Mecma', 1/138;
h-Enes b. Mâlik'ten
(Radıyallahü anh) (Mina'da Mescid-i Hayf hutbesi): Müsned, 111/225. H.no:
13283; Ebû Hanîfe, Müsned, s.253; İbn Mâce, Mukaddime, 18, H.no:236;
Taberânî, el-Mu'cemü'/-evsat, X/202, H.no:9440; Heysemî, hadisi Taberânî'nin
Evsafında rivayet ettiğini fakat senedinde zayıf olan
Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem'in bulunduğunu söyler. Bk, Mecma', 1/138;
_İlim___________________________________________________________________295
Zeyd b. Sabit
(Radıyallahü anh) gün ortasına doğru Mervan'ın
yanından çıktı. Biz de:
'Bu saatte,
kendisine bazı sorular sorulmasaydi Mervan'ın yanında
bulunmazdı' diye konuştuk. Ben kalktım ve konuşulan
şeyi sordum, dedi ki:
'Evet,
Rasûlullah'tan (Saiiaiiahüaleyhi ve seüem) duyduğum bazı hadisleri
sordu, ben Rasûlullah'm şöyle dediğini İşittim:
"Benden bir
hadis duyup başkasına aktarmak için onu ezberleyenin yüzünü Allah
ağartsın/aydınlatsın. Nice fıkıh/dini bilgiler
öğrenen var ki âlim değildir ve nice fıkıh/dînî bilgiler
öğrenen var ki kendilerinden daha fazla anlama kabiliyeti olanlara
naklederler.
Üç şey var ki
dünyanın sonuna kadar Müslüman kalbi (onların doğru olduğunda) yamlmaz:
Allah için samimiyetle
amel etmek, yöneticilere nasihat etmek ve İslâm toplumu ile beraber
hareket etmek.
Onların
daveti, kendilerinden sonra gelenlere de faydalı olur. Kimin hedefi âhiret
kazancı olursa Allah onun kazancını toplar (bereketlendirir),
kalbinde kanâat yaratır ve istemediği447 hâlde kendisine
dünyalık ulaşır. Kimin niyeti de dünyalık kazançsa Allah
onun kayıplarını artırır, gözünde fakir kalma duygusu
yaratır ve (ne kadar hırslı olursa olsun) ancak takdir edilen
kadar kendisine dünyalık ulaşır."
Bize Mervan; 'es-Salâtü'l-Vüsta'yı
(orta namazı)' sordu, "J'(tu
'O, öğle namazıdır' dedik.
ı-Nu'mân b.
Beşîr'in (Radıyallahü anh) babasından rivayeti: Ebû Nuaym,
Müstahrec, 1/40. H.no:9; Heysemî. hadisi Taberânî'nin Kebîr'İnde rivayet
ettiğini fakat senedinde Muhammed b. Kesîr el-Kûfi'nin bulunduğunu bu
zatın Buharı vd. tarafından zayıf
sayıldığını, İbn Maîn'in de bu kanaatta
olduğunu ifade etti- Bk. Mecma', 1/138;
İ-Ebû
Kırsâfc Haydara b. Hayseme'den (Cendere b. Hayşene el-Leysî'den)
(Radıyallahü anh): Taberânî. el-Mu 'cemü '/-evsat, IV/74, H.no:3096;
Mu'cemü's-sağîr, 1/189, H.no:300; Heysemî, hadisi Taberânî'nin Evsal ve
Sağîr'inde rivayet ettiğini fakat senedinde cerh ve la'dîlin
yapıldığı bir râvînin bulunmadığını
belirtir. Bk. Mecma ', I/I38;
k-Sa'd b. Ebî Vakkâs'tan
(Radıyallahü anh): Taberânî, el-Mu 'cemü '/-evsat, VIII/13, H.no:7DI6;
Heysemî, hadisi Taberânî'nin Evsafında rivayet ettiğini fakat
senedinde Saîd b. Abdullah'ın bulunduğunu ve bu zat hakkında
olumlu veya olumsuz herhangi bir değerlendirmeye rastlamadığını
söyler. Bk. Mecma', 1/138-139;
1-Ebû Bekre'den
(Radıyallahü anh) mânâ rivayeti için bk. İbn Mâce, Mukaddime. 18,
H.no:233;
m-İbn Ömer'den
(Radıyallahü anhümâ): Taberânî, Müsnedil 'ş-Şâmiyyin, 1/291,
H.no:508;
n-Ubeyd b. Umeyr
(Ömer) babası Umeyr (Ömer) kanalıyla yaptığı rivayet:
Taberânî, el-Mu 'cemü 1-kebîı; XVII/49, H.no:106; Mu'cemü'Z-evsal,
VII/505. H.no:7000; Heysemî, hadisi Taberânî'nin Kebîr'İnde rivayet
ettiğini ricalinin sika olduğunu fakat senedinde Taberânî'nin
şeyhi Muhammed b. Nasr'ın bulunduğunu ve bu zat hakkında
olumlu veya olumsuz herhangi bir değerlendirmeye
rastlamadığını söyler. Bk. Mecma \ 1/137-138 447
Dünyalık kendisine düşük ve alçalarak gelir. Bk. Bennâ, Bulûğu
'l-emânî, 1/165
44/241- Cübeyr b.
Mut'ım'den (Radıyaliahüanh):448
Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve seiiem) Minâ'daki Hayf
mescidinde449
ayağa
kalktı ve şöyle konuştu:
"Benden bir
hadis duyup sonra onu hafızasında tutan/iyice anlayan ve duymayana
aktaranın yüzünü Allah ağartsın/aydınlatsın. Nice
fıkıh/dini bilgiler öğrenen var ki âlim değildir ve nice
fıkıh/dini bilgiler öğrenen var ki kendilerinden daha fazla
anlama kabiliyeti olanlara nakleder. Üç şey var ki Müslüman kalbi
onların doğru olduğunda yanılmaz:
Samimi amel etmek,
yöneticilere nasihat etmek ve İslâm toplumu ile beraber hareket etmek.
Onların
daveti, kendilerinden sonra gelenlere de faydalı olur."
Sahih: Müsned,
IV/80, H.no: 16683; Benzer rivayet için bk.IV/82, H.no: 16699 (Bu rivayet
munkatıdır. Çünkü İbn İshâk bu hadisi Zührî'den
işitmemiştİr. Fakat aynı hadis için verilen ikinci bir
sened muttasıldır); Hâkim, 1/162, H.no:294-295; Taberânî,
el-Mu'cemü'l-kebîr, [I/126-I27, H.no:!54I-I544; Ebû Ya'lâ, XIII/408. H.no:7413;
Bezzâr, VIII/342-343, H.no:3416-34I7; Kudâî, Müsnedü'ş-şihâb, 11/307,
H.no:1422; Heysemî, ricalinin sika olduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/138;
İbn Mâce, Mukaddime, 18, H.no:23I (Bûsırî, Abdüsselâm sebebiyle
isnadının zayıf olduğunu söyler. Bk.Misbâhu 'z-zücâce,
1/33); Menâsİk. 76. I-I.no:3056 (İbn Mâce'nin Nahr (Kurban
Bayramının ilk) günü hutbesi başlığı altında
tekrar yer verdiği hadis için Bûsıri, şunları söyler:
İbn İshâk'ın tedlisi sebebiyle isnadının zayıf
olduğunu ancak hadisin şâhidleri ile kuvvet kazanarak sahihe
yükseldiğini söyler. Bk.Misbâhu'z-zücâce, III/206). Dârimî, Mukaddime, 24,
H.no:233-234. Dârimî'nin metni şöyledir:
Zeyd b. Sâbit'ten
(Radıyallahü anlı) şahidi için bir önceki hadisin tahricine bk.
43/240 AA9 Hamevî, Mûcemu'l-büldân, V/133
:j| • 45/242- îbn Mes'ûd'dan (Radtyatfoim
anh): 45°
r;ft Rasûlullalı'ın (Sallallahualeyhi
veselkm) şöyle dediğini işittim451 :
"Benden bir
hadis duyup, başkasına aktarmak için onu ezberleyenin yüzünü, Allah
ağartsın/aydınlatsın. Nice aktarılan kişi var ki
duyandan daha iyi ezberler/anlar. "
46/243- İbn
Abbas'tan (Radıyaiiahu anhumâ):
452
Sened: 'Jn i£J* J. aiı .üt J w-J-> jj- ^
Ş}~ J,_ JU- ^ Jj£-S C'^iî jij*jı jj-j üd li'ii- _^ ^ il^i ljÎü-
Sahih: Müsned.
1/437, H.no: 4157; Tirmizî, İlim, 7, H.no:2657 (Hascn-sahih); 2658;
Şafiî, Müsned, s.240; Humeydl. 1/47. H.no:88; Ah Mîce, Mukaddime, 18.
H.no:232; An ///Aiân, 1/143-144. H.no:66, 69, H.no:68 "rahtmallahü''
lafzıyla (Heysemî, Mevârid, T/171, H.no:74); Bezrâr, V/382, H.no:20I4;
V/385, H.no:2018-2019; ŞâşL 1/3 14-3 15, H.no:275-278; Taberânî,
el-Mn'cemü'l-evsat, 11/179-180, H.no:3326: VI/84. H.no: 5175: Saydâvî,
Mu'cemû'ş-şiivûh, s.83, 315; Ebû Ya'lâ, 1X162, H.no:5126; IX/!98,
H.no:5296. Önceki iki hadisin tahricine bk. 43-44/240-241.
Son üç rivayetin
(43-45/240-242.hadislerin) genelinden ortaya çıkan netice: Hadis. Veda
Haccında arefe günü îrâd buyurulmuş, ve birçok sahabe-i kiram
tarafından nekiedilmiştİr. Rivayetlerin bir kısmında
İse Mina'daki Mcscid-i Hayf ta Hac hutbesi olarak sunulmuştur. Hac
ibadeti sırasında haccın ve diğer dîni konuların önemi
ve faziletleri konusunda üç ayrı yerde hutbe (veya va'z u nasihat)
verilmesi miistehaptır. Bu nakillerde zikri geçen lafızların,
hem Arafat, hem de Mina'da ifade edilmiş olduğu
anlaşılıyor. Yahut, terviye günü Mina'da konaklayan Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve sellemj arefe günü Arafat meydanına çıkmadan
önce Mina'daki Mescid-i Hayfta gerçekleştirilmiş olabilir.
Yukarıda zayıf rivayetler de zikredildi. Ancak bu rivayetler sahih
olanlara gölge düşürmez. Aksine, zayıf olanlar sahih hadisler sebebiyle
kuvvet kazanırlar.
4İİ
Terccmemİzde Abdürrezzâk kanalıyla gelen rivayeti tercih ettik.
Çünkü, semâyı (hadisin duyarak alınmasını) isbat
etmektedir. "İsbat eden isbat etmeyene tercih edilir," Bu da
senedi kuvvetlendirmektedir.
298
Rasûlullah
(Sallailahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Siz (bu sözleri)
benden dinliyorsunuz, başkaları sizden dinleyecek ve sonra gelenler
de onlardan dinleyecek."
AÇIKLAMA
Rasûİullah
(Sallailahü aleyhi ve sellem) bu kısımda, hadis eğitiminin
önemini vurgulamakta ve hadisleri doğru olarak öğrenip
yaygınlaştırmaya çalışanlara hayır ve bereketle
dua etmektedir. Son din İslâm, Rasûlullah dönemindeki orijinalitesi ile
nesilden nesle aktarılacak ve asırlar geçse de hadisler
unutulmayacaktır.
Bu ümmetin en
önemli özelliklerinden birisi de Peygamberlerinin hadislerine ve Sünnet'ine
sahip çıkmalarıdır. Her hadis, senediyle
aktarılmış hadisin doğruluk/sahihlik derecesini öiçmede
objektif ölçüler konmuştur. Dinimiz, Kur'an yanında Sünnet (Kur'ân'm
Rasûlullah tarafından açıklanması ve yaşanması) boyutu
ile de sağlam olarak aktarılmıştır.
* Ağır
Sorumluluğundan Dolayı Hadis Rivayetinde Çekingen/Geri Duranlar
Sahabe-i Kiramdan
bazıları hadis rivâyetindeki büyük sorumluluktan çekinirlerdi. Bu
duygular onları daha dikkatli hadis rivayetine, başka şahid
aramaya, yavaş yavaş ve açıklayarak nakletmeye yöneltmişti.
Bir kısmı ise bazen rivayeti terkediyor, bazen de ihtiyaç olduğu
için rivayet ediyordu. îslâmî naslar (metinler) onların titiz
çalışmalarıyla, sağlam olarak toplanmıştır.
4 2 Sened: £* J?
-l*i- '^ m xj. J, m xj.'j* j^i-îjı Jc- & $ vsjıi- y\j- 'J Sahih:
Müsned, 1/321, H.no: 2947; Ebû Dâvûd, İlim,' 10, H.no:3659; İbn
Hıbbân, 1/140. H.no:62, (Heysemî, 1/172, Mevârid, H.no:77); Hâkim, 1/174,
H.no:327; Makdisî, X/196. H.no:!98; Bcyhakî, es-Sünenü't-kübrâ, X/250; Müstıedül-Hâris,
1/194, H.no:52; Heysemî, Sâbİt b. Kays b. Şemmâs'tan
(Radıyallahü anh) şahidinin Bezzâr ve Taberânî'nin Kebîr'inde rivayet
olunduğunu Abdurrahman b. Ebî Leylâ'nın Sâbit'ten (Radıyallahü
anh) hadis işitmediğini söyler. Bk.A/ecma', T/137; Taberânî,
el-Mu'cemü'I-kebîr, 11/71, H.no:1321; et-Mu 'cemü 'l-evsat, VI/312, H.no: 5664;
Deylemî, Firdevs, 11/61, H.no:2342.
İlim
299
47/244- Amr b.
Mürra'dan:453
Abdurrahman b. Ebî
Leylâ, Zeyd b. Erkam'dan (Radıyallahü anh) şöyle bahsetti:
'Onun yanma
girdiğimizde, bize Rasûlullah'ın (Sallailahü aleyhi hadislerinden
aktar' derdik de şöyle cevap verirdi:
' Biz
yaşlandık ve unutuyoruz. Rasûlullah 'in hadislerin i nakletmek de
zor/mes 'ûliyetli bir iştir.'
453 o .
aened:
Sahih: Müsned,
İV/370, H.no: 19200; Benzer rivayet için bk. IV/370, H no: 19201- IV/372,
H.no: 19220; Ibnü'l-Ca'd, s.26, H.no:68; Tayâlisî, 11/60, H.no:7H; )bn Ebî
Şeyb'e, V/293İ H.no:26225; İbn Mâce, Mukaddime, 3, H.no:25
(Bûsırî, isnadının sahih, râvîlerinin sika olduklarını
ve hepsinin de el-Kütübii's-sitte'de deüi olarak kabul edildiklerini ifade
elti. Rk.el-Misbâhu'z-zücâce, 1/8); Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr. V/169 H
no-4978" ibn Asâkir XlX/273
48/245-
Mutarrıf b. Abdullah'tan:454
İmran b.
Husayn (Radıyallahü anh) bana dedi ki:
'Ey Mutarrıf,
vallahi doğru olduğunu bilsem, ben Rasûlullah 'tan fSallallaha aleyhi
ve sellem) işittiğim hadisleri -dilersem- hiç tekrarlamadan iki gün
peş peşe nakledebilirim. Ama bende bu konuda bir
ağırlık ve (hadisleri hızlıca rivayeti) hoş
görmeme duygusu arttı. Şöyle ki Hz. Muhammed'in (Saliallalm aleyhi ve
sellem) bazı ashabının yaşadıklarını ben de
yaşadım, duyduklarım ben de duydum. Ancak onlar söylediklerine
tam uymayan4"
hadisler
naklediyor, bildiğim şey onlar bunu hayırdan geri durmamak için
yapıyorlar. Onların hadisleri (bazen)
karıştırdığı gibi ben de hadisleri
karıştırmaktan (yani onların durumuna düşmekten)
korkuyorum.'
Bazen (İmran)
şöyle derdi:
'Ben size
Allah'ın Peygamberinden şunları, şunları işittim
diye nakletsem, bunun doğru
olduğunu bilirim.*
Bazen o, rivayet
etmeye kesin karar verir ve;
'Ben Allah'ın
Peygamber'inden şunları, şunları işittim' diye
naklederdi.
■ Scned: jj J
Sahili: Müsned.
IV/433, H.no: 19779; Bu rivayet bir hadis değildir. Sadece İmran'in
ilimdeki gayretine ve hadis rivâyetİndeki titizliğine işaret
eden bir nakildir. Heysemî, senedinde Ebû Mârûn el-Ğanevî'nin
bulunduğunu, bu zat hakkında cerh ve ta'dîl kitaplarında
herhangi bir başlığa rastlamadığını ifade
etti. Ek.Mecma\ 1/141. Fakat Iclî bu râvî hakkında
"sikadır" demiştir. Bk.Ma 'rifetü 's-sikâl, 1/203,
Trc.no:32; Buharı, bu zata eserinde yer vermiş, cerh ve ta'dîlde
bulunmamıştır. Bk. et-Târîhu'l-kebîr, 1/307, Trc.no::973;
İbn Ebî Hatim, Ebû Zür'ü ve Yahya b. Main'in bu zat hakkında
"sikadır" dediğini nakletti. Bk.el-Cerhu ve'l-ta'dîU H/120,
Trc.no:367: İbn Hıbbân sikaları derlediği eserinde bu zâta
yer vermiştir. Bk. Sikât, VI/12, Trc.no:6513. İbnü'l-Cevzî ise bu
görüşlerin tam aksine Şu'be'nin şöyle dediğini nakletti:
"Öne atılıp boynumun vurulması, "Ebû Hârûn bana hadis
nakletti" dememden daha iyidir." Bk.Kitâbüd-duqfâ vel-metrûkîn, 1/42,
Trc.no:90; Zehebî ise bu sözün doğru olmadığını
bilakis Şu'be'nin bizzat bu şeyhten hadis rivayet ettiğini
söyicr. BkMîzânü'I-i'tidâl, 1/172, Trc.no:152. Ahmed b. Hanbel bir başka eserinde
Ebû Hârûn el-Ganevî'nin ismini vemiştir. 'ibrahim b. el-Alâ"'
Bk.el-Esâmî ve 'l-künâ, s.85, no.243; İbn Ebî Şeybe de, künyeler
başlığı altında ismini vermiştir.
Bk.Muşannef, VII/24, no.33935 455 Ya da söylediklerine zıt
düşen...
301
§(z.) Abdullah
babası dışındaki tarikten:
imran b. Husayn
(Radyaifohü anh) hadisinin benzerini nakletti ve dedi ki :
'Babam Ahmed b.
Hanbel'e bu rivayetin benzerini arz ettim, iyi buldu, ancak senette eksik
olduğunu belirterek, bir kişi ekledi, (o'da-Hâniü'l-A 'ver'dir.)'
'
■■■■■■'• 49/246- Muhmmed b. Sîrîn'den:456
EneS b. Malik
(Radıyallahü anh), RaSÛIullah'tail (Sallallahüaleyhi ve sellem) bir
hadis rivayet
ettiğinde: 'Rasûlullah böyle dedi ya da benzerini söyledi' diye bitirirdi.
AÇIKLAMA
Bu ((X-; 4^ *îlt J^> <İı J~S JlS lir '/ Rasûlullah (Satlallahü aleyhi ve sellem)
böyle
dedi ya da
benzerini söyledi") lafzıyla birçok sahâbînin rivayette
bulunduğu bilinmektedir. Bunda iki ihtimal olabilir:
\-Şek
lafzı; Râvi bazı lafızlarda şüphe ettiği için bu
şekilde nakledebilir.
2-İhtiyat
lafzı; Bazı râviler, kesin bildiği rivayetlerde de bu lafzı
kullanmaktadır, çünkü onlar bu işin önemini idrak edip son derce
titiz davranmışlardır. Bunun örnekleri, önceki rivayetlerde
geçmişt.457 Bu lafzı kullanan diğer sahâbîler:
a-Abdullah b.
Mes'ûd (Radıyallahü anh): Müsned, 1/452, H.no.4321(sahih)458; 1/423, H.
no.4015 (sahih)459; 1/387,
H. no.3670 (sahih)460; 1/453,
H. no.4332
156
c
ı
ocned:
Sahih: Müsned U\m5,
H.no: 13398; Benzer rivayetler için bk. 111/205, H.no: 13057" 111/250
H-no: 13548; ibn Ebî Şeybe, V/293, H.no:26223; Hakim, m/665. H.no:6456-
İhnMüce Mukaddime. 3, H.no:24 (Bûsırî, hadisin Buhârî ve Müslim'in
şartına uygun olduğunu heHkİ alımın de
eserlerinde bu râvîieri delil olarak aldıkların, ifade etmiş vf:
"Ene" \J Malık'in madıyallahü anh) bu endişe, ihtiyat
ve titizliğini daha birçok sahabe de göstermiş meselâ bunlardan biri
de ibn Mes'ûd'dur. (RadyaUaha anh)" demiştir. Bk.eU4hbâhu'^ücâcTml
Darimî, Mukaddime, 28, H.no:282-283; Ebû Ya'lâ, V/227, H.no:2839 (Bu iki eserde
sövle h r piyade de bulunmaktadır: "Enes (Radıyallahü anh) az
hadis naklederdi. Hadis nakledeceği
457
Meselâ bk. Müsned
trc. H.No. 39/39
Kullandığı
lafız şöyledir: (iiıi, ı^i }ı 3ii > Çj \\ ilıi
J> jf mi 'ÜJi ji
(sahih)46'; Hâkim,
111/355, H.no.5374 (sahih)462; Dûrimî, Mukaddime, 28, H.no.276-
277 463
b-Ebu'd-Derdâ
(Radıyallahu anh): Dârimî, mukaddime, 28, H.no.274-275 464.
c-Ebû Mûsâ
el-Eş'arî (Radıyallahu anh): Müsned, IV/398, H.no. 19456, IV/402,
H.no. 19492; IV/408, H.no. 19546; IV/414, H.no. 19600; IV/415,' H.no.19615.
(55/97.hadisİn tahricîne bk.)46S
d-İbn Ömer'den
(Radıyallahu anhumâ)'. 151/1021 .hadise bk.
50/247- Ebû Saîd
el-Hudrî (Radıyallahu anh):466 Vehm kelimesi hakkında,
'araştırılan şeydir' dedi. Bir kişi; 'bunun Hz.
Peygamber'den (SaliaiiaM aleyhi ve seiiem) hadis olma durumunu sorunca ;
'bildiğim kadarıyla' diye cevap verdi.
459 •160 -161
sy
Kullandığı lafız: (ıX ıi-i jı 'i 'J-i Jiî)
Kullandığı lafız: (U ^ Çj jf \l ^ £J jıi)
Kullandığı lafız: (tii ^. Çj JM
462
Kullandığı lafız: (u*^
■163 464
)
Kullandığı
lafız: (<, î-i jf Ö^J jf i£- jf jiîj), (i'^s jf iiİCi jıij
ÎUJ jf ı Kullandığı
lafız: (ü3ü jf ip. jî .%; jf ûi jıi), (jby jî ü&i üj ^û) 465
Kullandığı lafız: (jû CT jf)
Sened: '$&& jı^L ^ jt* J jjU >
*ii iSÜ- Jıi ^
466
Sahih: Müsned,
IH/39, H.no: 11288; Benzer rivayet için
bk. 111/46, Hno" 11358- Bennâ hadisin isnadının ceyyid
olduğunu ifade eder. Bk.Bü/Ûğu 'l-emânî 1/168
İlim_______________________________________________________303
51/248- Urve'den:
Hz. Aişe
annemiz (Radıyaiiahu anhâ) dedi ki:467
'Ebû Hüreyre
(Radıyallahu anh) seni şaşırtmadı mı? Geldi,
odamın yakınına oturdu, hadis rivayetine başladı ve
bana da duyurmak istiyordu. Ben ise nafile namaz kılıyordum.
Namazım bitmeden kalktı ve gitti. Eğer yetişseydim;
Rasûlullah (Sallaiiahn aleyhi ve sellem) hadisi sizin
aktardığınız gibi (hızlıca) aktarmazdı' diye
reddedecektim.
■
AÇIKLAMA
Bu rivayette Hz.
Aişe annemizin (Radıyallahu anhâ) Ebû Hüreyre'yi
(Radıyallahuanh) hızlı hareket ettiği için tenkit
ettiği görülmektedir. Çünkü Enes (Radıyallahu anh); ' Peygamberimiz
(SalMlahü aleyhi ve sellem) konuştuğunda, bunu üç kere tekrar
ederdi,'468 diye rivayet etmektedir. Öğreticinin teennî ile hareket etmesi
tavsiye edilmektedir.
52/249- Berâ b.
Âzib'den (Radıyallahu anh):469
'Bütün bu
hadisleri, bİZ RasÛlullah'tan (Satlallahü aleyhi
ve sellem)
duymadık,
arkadaşlarımızdan bazıları da duyduklarını bize
naklederdi. Çünkü develeri gütmek bizi meşgul ederdi (ve Rasûlullah'ı
sürekli izleyemezdik).
Sened: Lsjijit j*
lr*y- ^'^ ^ü "^ -^ ^'j^1 ^ üvkl-ı 'J, '& ıl*!ö-
Sahih: Müsned,
VI/1I8. H.no: 24746; Benzer rivayet için bk. VI/138, H.no: 24958; VI/157, H.no:
25116; VI/257, H.no: 26087; Bu son rivayetin metni şöyledir: (J£ ^ 'fez
ıii '^'>r- î^'ü
ii*i- 'j.
İ-JüW j__La) Buhârî, Menâkıb, 23; Müslim, Fezâilü's-sahâbe, 160;
Tirmizî, Menâkıb, 9, H.no:3639 (hasen); Ebû Dâvûd, İlim, 7,
H.no:3655; Ebû Ya'lâ'da Urve hadiseyi kendisi anlatmıştır ve
rivayetin sonunda şöyle bir ziyade de bulunmaktadır: ( &\ J~=
iı j^-j <±-i±~ jır uı ^ oiiı ^^j ı^< ^l-j 4^)
Ebû Ya'Iâ, Müsned, VII/357, H.no:3493
468 Mâlik,
Muvatta', Cihâd, 33; Akdıye, II; Ahmed
b. HanbeL Müsned, V/26, 42, 123; Buhârî, İlim, 30; Vudû', 27, 30, 69;
Ezan, 6, 60; İsti'zân, 13; Daavât, 53; Müslim, Zikir, 79; Ebû Dâvûd, îlim,
6; Nikah, 49; Talak, 27; Cihâd, 74; Fiten, 1; Tirmizî, Salât, 79, 108; Nesâî,
İftitâh, 7; Hac, 163, 170, 172, 180; İmamet, 23; Kasâme, 24; İbn
Mâce, Sıyâm, 8; Edeb, 56
Sened: '3^-\ ^
'Ji> öCiL \2jJ~
fü* 'j>. h$*> '£&*-
Sahih: Müsned,
IV/283, H.no: 18404; Benzer rivayet için bk. IV/283, H.no: 18409; Heysemî,
râvîlerinin sahih ricali olduğunu söyler. Bk. Mecma', 1/154.
304_____________________________________________________________İlim
AÇIKLAMA
Rasûlullah'ın
(Sallallahn aleyhi ve sellem) yanında, sahabe-i kiramın hepsinin
sürekli durması mümkün değildir. Çünkü insanlar çeşitli
işlerde çalışmakta ve farklı mekânlarda bulunmaktadır.
Ancak bu fedakâr insanlar, nöbetleşe Rasûlullah'ın sohbetine
katılmakta ve duyduklarını diğer kişilere
anlatmaktadırlar. Bu şekilde bir şuur top/umu oluşmakta ve
İslâmî bilgiler hızla Müslümanlar arasında
yayılmaktadır. Nöbetleşe çobanlık yapmak suretiyle Allah
Rasûlü'nün sohbet halkasına katıldıklarından bahseden
sahâbîlerden biri de Ukbe b- Âmir'dir.470
* Hadis Alimlerinin
Görevi: Sahih ve Zayıflan Ayırmak, Farklılıkları
Doğru Te'vil Etmektir
53/250- Ebû
Hıımeyd ve Ebû Üseyd (Radıyallahüanhnmây.47İ
Hz. Peygamber
(Saliaiiahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
"Benden bir
hadis nakledildiğini duyduğunuzda, kalbiniz onu benimser, tüyleriniz
ve tenleriniz ondan etkilenir ve onu kendinize yakın görürseniz, ben ona
sizden daha yakınım. Ama benden nakledilen hadisi kalbiniz kabul etmez,
tüyleriniz ve tenleriniz ondan sıkılır ve onu kendinize uzak
görürseniz, ben ona sizden daha uzağım."
410 Müsned,
İV/145; EbûAvâne.. J/191, H.no:607: Beyhakî, Şuabü'l-îmân, IH/20,
H.no:2753 Sened : ->J^- ^J -ı^
Sahih: Müsned.
IH/497, H,no: 16003; Benzer rivayet için bk.V/425, H.no:23497: Bezzâr, IX/168,
H.no:3718; İbn Hıbbân. 1/140-141. H.no:63 (Heysemî, Mevârid, 1/189,
H.no:92); Heysemî, râvîlerinin sahih ricali olduğunu söyler. Bk. Mecma',
1/150. Suyııtî, hadis için "sahih" işareti
koymuştur. Bk.el-Câmiu 's-sağîr, H.no:699
54/251- Hz. Ali'den
(Radıyallahü anh):4n
'Size Hz.
Peygamber'den (SaiMiahü aleyhi ve sellem) (birden fazla mânâya ihtimali olan)
hadis nakledilirse bu hadisi hidâyete, inanca ve takvaya en uygun olan mânâya
hamledin, öyle yorumlayın ! '
§Başka
tarikten aynı sahabîden benzeri nakledildi, farklılık; '...bu
hadisi inanca, takvaya ve hidâyete en uygun olan mânâya hamledin, öyle
yorumlayın ! ' şeklindedir.
AÇIKLAMA
Bu rivayetlerde,
Hz, Peygamber (Salialhhü aleyhi ve sellem) ve sahabeden bazıları,
metin tenkidi üzerinde durmuşlardır. Ancak şunu unutmamak
gerekir: Metin tenkidi sübjektif olur ve kötü kişilerin eline de
fırsat geçerse hevâ ve heveslerine ya da tağutlarm emirlerine
uymadığı için hadisleri reddederler. Bu felâketi Önlemek için hadis
ve fıkıh âlimleri metin tenkidinde mükemmel ölçüler/metodlar
bulmuşlardır. Daha geniş bilgi için usûl kitaplarına
bakılabilir.
* tik Dönemlerde
Hadislerin Yazılması Yasaktı
i
Sened: UJ*$ <y
'ji- ~*} J. jjü °J j ^ J
Sahih: Müsned,
1/122, H.no: 985, İkinci rivayet: 1/122. H.no: 987; Benzer rivayet için
bk. Müsned, 1/122, H.no:986; 1/126. H.no:!039; 1/130. H.no:1080-1082; 1/131,
H.no:l092; (Birinci rivayetin ( 985.hadisin) ve lOSO.hadisin senedinde
inkıta vardır. Sebebi ise Ebü'l-Bahterî et-Tâî'nin Hz.Ali'ye
(Radıyallahü anh) yetişmemiş olmasıdır. Fakat
diğer rivayetler mevsûl ve sahihtir. Yani Ebü'l-Bahterî, Ebû Abdurrahman
es-Sülemî'den, o da Hz.Ali'den (Radıyallahü anh) nakletmiştir).
Ebü'l-Bahterî Saîd b. Feyrûz et-Tâî. Hz.Ali ve İbn Mes'ûd'dan
(Radıyallahü anhümâ) mürse] olarak rivayette bulunmuştur. Bk.Zehebî,
Kâşif, Trc.no:
1946; Ebû Dâvûd, bu zâtın
Ebû Saîd el-Hudrfden de hadis İşitmediğini ifade eder. Bk.Sünen,
Zekât, 2, H.no:I559. Miibârekfûrî, Ebü'l-Bahterî et-Tâî'nin "sika,
sebt" olduğunu; fakat birçok mürsel rivayette bulunduğunu
belirtir. Bk. Tuhfetil 'l-akvezî, IH/458. Dârimî, Mukaddime, 50, H.no:598;
İbn Mâce, Mukaddime, 2, H.no:20; Makdisî, Muhtara, 11/192, H.no:573
{isnadı sahih). İbn Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) şahidi
için bk. Müsned, 1/385, H.no:3645 (Bu rivayet senedinde inkıta
bulunması sebebiyle zayıftır. Zîra, Avn babası İbn
Mes'ûd'dan (Radıyallahü anh) hadis işitmemiştir); 1/415,
H.no:3940; Dârimî, Mukaddime, 50, H.no:597; İbn Mâce. Mukaddime, 2,
H.no:19; Ebû Yala, IX/170, H.no:5259
55/252- Ebû Saîd
el-Hudrî'den (RadıyaUahu anh):473
Rasûluliah
(Saiiatiahn aleyhi ve setlem) şöyie buyurdu: "(Bu ilk dönemde,)
benden Kur'an dışında bir şey yazmayın, kim Kur'an'dan
başka bir şey yazdıysa
onu yok etsin!"
Sened:
Sahih: Müsned,
111/12, H.no: 11027; Benzer rivayetler için bk. 111/12, H.no: 11029; III/2I.
H.no: i 1101; 111/39, H.no: 11283; 111/56, H.no: 11474; Müslim, Zühd, 72;
Dârimî, Mukaddime, 42, H.no:456; Hâkim, 1/216, H.no:437; Nesâî,
es-Sünenü'l-kübrâ, V/10, H.no:8008; Ebû Yala, 11/466, H.no:1288; Deytemî,
Firdevs, V/34, H.no:7375. İbn Hacer, bu hadisin merfû
olmadığını, Ebû Saîd el-Hudrî'nin (Radıyallahü anh)
sözü olduğunu söyleyenlerin bulunduğunu belirterek, bu görüşün
Buhâri'ye âit olduğunu ifâde eder. Bk.Fethıı 'l-Bârî, 1/277.
Fakat biz, ne Buhârî'nin eserlerinde, ne de bir başka yerde hadisin mevkuf
olarak rivayet edildiğini bulamadık. Şayet mevkuf olarak rivayet
edilseydi, usûl kuralları gereğince isbat eden rivayet, İsbât
edemeyen rivayete mukaddem olacak ve o tercih ediimesi gerekecekti. (Yani
Müslim'in rivayeti hadisin merfû olduğunu isbat etmektedir.) Heysemî,
Bezzâr'ın bu konudaki Bezzâr'dan gelen Ebû Hüreyre (Radıyallahü anh)
rivayetine yer vermiş, senedinde zayıf olan Abdurrahman b. Zeyd b.
Eslem'İn varlığına dikkat çekmiştir. Bk.Mecma \ 1/151.
Ayrıca 72/269. ve bir sonraki hadise bk.
56/253- Ebû Saîd
el-Hudrî'den (RadıyaUahu anh);474
(İlk
dönemlerde) bazen arkadaşlarla oturur ve Hz. Peygamber'den (Saiiaiiahn
aleyhi ve seüem) duyduklarımızı yazardık. Bir keresinde
Rasûluliah yanımıza geldi ve ;
"Ne
yazıyorsunuz ?" diye sordu. Bizde:
''Senden
duyduğumuz şeyleri (yazıyoruz/ dedik. , ,
Bunun üzerine Rasûlullah şöyle buyurdu : \fJ "Allah'ın Kitabı ile birlikte
başka bir kitap mı yazıyorsunuz?'
'Biz sadece senden
duyduğumuzu yazıyoruz.'
"Allah'ın
Kitabını yazıni Allah'ın Kitabı ile birlikte
başka bir kitap mı yazıyorsunuz, sadece Allah'ın
Kitabını yazın! Sadece onu yazın!"
Bunun üzerine biz
de onları bir tepede topladık ve hepsini yaktık. Sonra
Rasûlullah'a dedik ki:
1 Ey Allah 'm
Rasûlü! Sözlerini senden nakledelim miT
"Evet,
sözlerimi nakledebilirsiniz, bu konuda sakınca yok. (Ancak dikkat edin,)
Kim benim adıma bir söz uydurursa, cehennemdeki yerine (şimdiden)
hazırlansın!"
'Ey Allah 'in
Rasûlü! İsrail oğullarından da nakledelim miT
Zayif: Müsned,
111/12, H.no: 11034; (Benna, konu tasnifi sebebiyle hadisi iki bölüme
ayırmıştır. Buradaki iîk bölümüdür. İkinci bölüm için
66/263.hadise bk.) Heysemî. "senedinde zayıf olan Abdurrahman b. Zeyd
b. Eşlem var," der. Bk.Mecma', 1/150-151. Zchebî, "zayıf
saydılar" derken (bk.Kâşif, Trc.no:3196); İbn Hacer ise,
"zayıftır" der. (Bk.Takrîb, Trc.no:3865) Tirnıizî ise,
Ahmed b. Hanbel ve Ali b. eî-Mcdînî'nin bu râvîyi zayıf
saydıklarını, hatasının çok olduğunu
söylediklerini; Buhârî'nin de "Ben O'ndan hiç hadis almadım"
dediğini nakletti. Tirmizî, Ebû Dâvûd'dan şöyle bir nakilde bulunur:
"(Hocam) Ahmed b. Hanbel'e Abdurrahman b. Zeyd b. Eşlem'i sordum:
"Kardeşi Abdullah'da bir beis yoktur' diye karşılık
verdi." (Tirmizî'nin bütün bu değerlendirmeleri için bk.Tirmizî,
Vitir, 11. H.no:465-466; Zekât 10, H.no:632; Hac, 29, H.no:852: savm, 24,
H.no:719). Hadisin son bölümünün Benzer rivayetler için: Câbir'den
(RadıyaUahu anh) rivayet: Bk./6tt Ebî Şeybe, V/318, H.no:26486. Zeyd
b. Eslem'den (RadıyaUahu anh) rivayet: Bk.Abdürrezzâk, X/311. Ayrıca
66/263 ve 72/269. hadislere bk.
308
"Evet,
İsrail oğullarından da nakledebilirsiniz, bu konuda sakınca
yok. Onlardan naklettiğiniz şeylerden daha ilginç olanı da
yanlarında bulunmaktadır."
AÇIKLAMA
Bu rivayetlerde
geçtiği gibi, İslâm'ın İlk döneminde hadislerin
yazılması yasaklanmış olabilir. Bunun sebebi,
1-K.ur'ân'la
beraber hadislerin de yazılması durumunda iki metnin
karışması endişesi,
2-İslâmî
bilgilerin olgunlaşmadığı ilk dönemde yazılan
bazı rivayetler, daha sonra nesh, tahsis ya da kayıtlama
olguları karşısında zorluk çıkartabilir ve metinler
karışabilir kaygısı ile sadece sözlü rivayet ve nakil
serbest bırakılmış olabilir. Ancak daha sonra hadislerin
bazı sahâbîlerce yazıldığı kesindir.475
57/254- Muttalip b.
Abdullah476 anlatıyor :477
Zeyd b. Sabit
(Radıyallahü anh) bîr gün, Muâvİye'nİn (Radıyallahü anhümâ)
yanına girer
ve ona Rasûluliah'ın bazı hadislerini nakleder. Muâviye de bir
kişiye bunu yazmasını emredince, Zeyd :
Geniş bilgi için
bk.Müsned trc.66/263. Hadisin açıklaması
6 Asıl metinde
Abdulmuttalib b. Abdullah olarak zikredilmiş. Ancak, Kesir b. Zeyd'in
hocaları arasında böyle bir isme rastlayamadık. Doğrusunun
"Muttalib b. Abdullah b. Hantal olacağı kanaatindeyiz.
Bk.Mİzzî, Tehzîbü 'Î-Kemâl, XXIV/114
Sened: -Çj ^"
'jk ısii- üi-î S cii-
Hasen: Müsned,
V/182, H.no: 21471; Ebû Dâvûd, İlim. 3, H.no:3647. Kesîr b. Zeyd el-Eslemî
Ebû Muhammed e!-Medenî, sadûk biridir. Ahmcd b. Hanbel bu zat hakkında
"Bir beis görmüyorum" der. Bk. Mizzî, Tehzîbü 'l-Kemâl, XXIV/114;
İbn Hacer, Ebû Zür'a'nın "sadûk, fîhi lîn" dediğini
nakleder. Bk.Kâşîf, Trc.no:463I. İbn Hacer ise, "sadûktur, bazen
hata eder" demiştir. Bk.Takrîb, Trc.no:3865. "Ebü'l-Hakem
Muttalib b. Abdullah b. Hantab'ın hiçbir sahâbîden hadis işitmem
iştir" iddiası bir yana, Hz.Âişe, Ömer, Ebû Mûsâ, Ümmü
Seleme, Ebû Hüreyre, tbn Abbas, Câbir, İbn Ömer, Sehl b. Sa'd, Sa'd b. Ebî
Vakkâs, Seleme b. el-Ekva' ve Enes (Radıyallahü anhüm) gibi sahabeden hadis
naklettiği de bir gerçektir. Zeyd b. Sâbit'ten hadis işittiğine
dâir Ebû Davûd'daki rivayetine bakılabilir. Buna göre senedde inkıta
iddiası da yersizdir. Bk.Müslim, el-Künâ ve'l-esmâ, 1/239, Trc.no:806;
İbn Hıbbân. Sikât, V/450, Trc.no:5667; Mizzî, Tehzîbü'l-Kemâl,
XXVIII/81-82; Zehebî, Kâşif, Trc.no:5483; el-Muktenâfî serdi'l-künâ,
1/196, Trc.no: 1721
İlim___________________________________^__________________________309
'Rasûlullah
(Saiiaiiahn aleyhi ve seliem) bize, hadisin yazılmasını
yasaklamıştı' der ve o kişi de yazdıklarını
siler.
NOT: İik
dönemlerde hadislerin yazılması yasağı görüşüne
karşı çıkanlar der ki:
'£« yasakla ilgili
nakillerden sadece Ebû Saîd el-Hudrî'den gelen 55/252 no.lv rivayet sahihtir. Ancak bu hadis de o sahâbînin sözü
olması ihtimali ile Bııhârî gibi mııhaddislerin
tenkidine mâruz kalmıştır.' Mustafa el-Âzamî ilk dönemde de
böyle bir yasağın olmaması düşüncesini ısrarla
vurgular.™'' Doğrusunu Allah bilir.
*Sonraki Dönemlerde
Hadis Yazma Yasağı Kaldırıldı
58/255- Abdullah b.
Amr b. Âs'tan (Radıyallahüanhümâ):479
Ben Rasûlullah'tan
(Saiiatlahü aleyhi ve set/em) her duyduğumu, kaybolmaması için
yazıyordum. Kureyşliler buna mâni olmak istedi ve dediler ki:
'Rasûlullah'tan her
duyduğunu yazıyorsun, hâlbuki o da bir insan, kızgın ve
sakin olduğunda (farklı) konuşabilir.'
478 İbn Hacer,
Fethu 'l-Bârî, 1/277; Mustafa el-Azâmî, Studies in Early Hadith Literatuare
(Trc. İlk Devir Hadis Edebiyatı), 23-25
479 Sened:
iıiü J ı£y 'j- Jn j> j! Ü'j tr>f ^Gı
J±Ûj£'j>^'JJ*;ı2&. Sahih: Müsned, 11/162. H.no: 6510; Benzer
rivayet için bk.II/192. H.no: 6802; 11/215, H.no: 7020; 11/207,
H.no: 6930; 11/215, H.no: 7018 (Bu sonuncu rivayet Düveyd Horasânî'nin meçhul
olması sebebiyle zayıftır. Lafzı:
Ebû Dâvûd,
İlim, 3, H.no: 3646; Dârimî, Mukaddime, 43, H.no: 490
310_______________________________________________________İlim
Bunun üzerine bir
müddet yazmayı bıraktım ve durumu Rasülullalva bildirdim. O
şöyle buyurdu ;
"Sen yaz!
Nefsimi elinde tutan Allah'a yemin ederim ki benden hak sözden
başkası sadır olmaz."
59/256- Mücâhid ve
Muğîre b. Hakîm anlatıyor:480
Biz Ebû Hüreyre'nin
(Radıya/iahüanh) şöyle dediğini duyduk: 'Rasûlullah'm
(Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) hadislerini benden iyi bilen yoktur. Ancak
Abdullah b. Amr b. Âs bundan istisna edilebilir, çünkü o eliyle yazar ve
kalbiyle korurdu. Ben ise sadece kalbimle koruyorum, (ama) elimle
yazmıyordum. O, (yazmak için) izin istedi ve Rasûlullah da ona izin
verdi.'
§(Bir başka rivayette: 'RaSUİUİlah'in (SaUallahü aleyhi
ve sellem)
hadislerini benden
fazla bilen yoktur. Ancak Abdullah b. Amr b. Âs bundan istisna edilebilir,
çünkü o yazardı, ben yazmazdım.)
480 C» A ■-'
oenea: ^^ # }^
Sahih: Müsned,
ir/403, H.no: 9203. Heysemi, senedde bulunan İbn İshâk'm müdellis
olduğunu, Amr b. Şuayb hakkında da tenkitlerin varlığını
ifade etti. BkMecma', 1/151. Fakat hadis, mütâbileri ile kuvvetlenir.
İkinci rivayet sahihtir: Müsned, 11/248-249, H.no: 7383; Buhârî,
İlim, 39; Tirmizî, İlim, 12, H.no:2668 (zayıf); Menâkıb,
47, H.no:384! (hasen-sahih); Tahâvî, Şerhu meâni 'l-âsâr, IV/320; Nesâî,
es-Sünenü'I-kübrâ, 111/434, H.no:5853; Dârimî, Mukaddime, 43, H.no:489; Hâkim,
1/186, H.no:357
60/257- (z.)
Abdullah, Yahya b. Maîn'in şu sözünü nakleder:481
Abdurrezzak bana :
'Yanımda
yazılı metin olmadan da, benden bir hadis bile olsa yaz,' deyince
şöyle cevap verdim :
'Hayır, bir
harf de olsa, (yazılı metinden nakletmedikçe
yazmayacağım.)'
AÇIKLAMA
*Yahya b. Maîn,
büyük muhaddislerdendir. Ahmed b. Hanbel cnun hakkında : 'Yahya'nın
bilmediği hadis sağlıklı olamaz,
araştırılmalıdır,' dedi. Medine'de h.233
yılında
vefat etti.
*Abdurrezzak b.
Hemmam, büyük muhaddislerden olup el~Musannef sahibidir. H.211
yılında 85 yaşındayken vefat etti.
Bu rivayet, ilk
dönem âlimlerinin hadis naklindeki araştırma ve titizliğini
göstermektedir. Yahya b. Maîn, Abdürrezzak'ın ilmî açıdan
büyüklüğüne rağmen sırf karıştırma ve unutma
endişesiyle yazılı metin olmadan ondan hadis
yazmamaıştır.
§//£ dönemlerde
yapılan hadis çalışması için bk.
a- Mustafa
Sıbâî, es-Stinne ve mekânetüha fı't-teşrîi'l-lslâmi (Trc.
İslâm Hukukunda Sünnet)
b- Mustafa
el-Âzamî, Studies in Early Hadith Literatuare (Trc. İlk Devir Hadis
Edebiyatı)
c- Mustafa
el-Âzamî, Dirâsâtünfı 'l-Hadîsi 'n-Nebevi ve târihi tedvînih,
d- Muhammed Accâc
el-Hatîb, es-Sunne kable't-tedvîn
e- Muhammed Ebû
Zehv, el-Hadîs ve'l-Muhaddisûn
481 Sened: £
Sahih: Müsnedî
ITT/297, H.no: 14102; Âmir Hasan Sabri,
Zevâidu Abdillah b. Ahmed b.
HanbelJî'l-Müsned,
H.no:9;
Abdullah b.
Ahmed b. Hanbel'in, Yahya b.
Maîn'in sözünü buraya alması, Abdurrezzak'm eseri
Musannef in sağlam oluşunu zımnen ifade eder. Ayrıca daha o
devirde hadis yazımının varlığı ve muhaddislerin
de bu eserlere dayanarak hadislerini naklettikleri de
anlaşılmakladır. Hadisin tam metni: ,■«; '■: -^ 'ili
4iiı a^ Jıî h'i ,/ır JŞÎi J J^ ^ j-* J r^-J ^ ^ J^ -Û] Jj^j
J\ ^İ^ ^
: Âmir Hasan Sabri,
Zevâidu Abdillah b. Ahmed b. Hanbel fi 'l~Müsned, H.no:9
312
________________________________________^___________İlim
f- Mustafa
el-Âzamî, Menhecü'n-nakdınde'l-muhaddisîn
h- Dr. Ekrem Ziya
el-Umerî, Buhûsiin fi târihi's-simneti'l-mıtşrika
ı- Salim
el-Behensâvî, es-Sünnetii 'l-miifterâ aleyhâ
i- Rifat Fevzi,
Tevsîku's-sünnefi'l-kami's-sânî
* Ehl-i kitaptan
Nakil Yapmanın Yasaklanması
Allah Teâlâ
buyurdu:
'De ki: Ey
İnsanlar! Ben hepinize gönderilmiş Allah Rasûlüyüm ki göklerin ve
yeryüzünün otoritesi O (Allah'a) aittir. Dirilten ve öldüren O Allah'tan
başka ilâh yoktur. Haydi siz de Allah'a ve ümmî peygamber olan Rasûle iman
edin, O (Peygamber de) Allahâ ve O'nun sözlerine iman etmektedir. Ona itaat
edin ki hidâyete eresiniz.' (Araf 7/158)
İlim_____________________________________________________________313
61/258- Cabir b.
Abdullah'tan (Radıyallahüanh)\
RaSÛlUİIah
(Sallallahü aleyhi ve sellemj buyurdu :
"Ehl-i
kitaptan bir şey sormayın! Onlar, kendileri sapıttığı
hâlde sizi hidayete/doğruya getiremez. Siz de bu durumda ya
batılı tasdik etmiş yada bir hakkı tekzib etmiş
olursunuz. Eğer Mûsâ (Akyhisselûm) aranızda olsaydı, benden
başkasına tâbi olması (ona da)
helâl olmazdı."
62/259- Cabir b.
Abdullah'tan (Radıyaiiahü anhy.484
Hasen: Mûsned,
III/338, H.no: 14565; Bııhârî, İ'tisâm, 25 (muallak olarak).
İbn Hacer bu muallak rivayetin îbn Ebî Şeybe ve Bezzâr
tarafından da nakledildiğini söyler. Kârilerinin ise. zayıf olan
Mücâlid'in dışında sika olduklarını; Bezzâr'ın da
Abdullah b. Sabit el-Ensârî'den naklettiğini, senedinde zayıf olan
Ca'fer el-Cu'fi'ııin varlığını dile getirir. Bk.Fet.hu 'İ-BârU XIII/4I2; Ebû Yala, IV/102,
H.no:2135: Deylemî, Firdevs, V/64. H.no: 7469: Heysemİ. İbn
Mes'üd'dan (Radıyallahü anlı) benzer bir rivayeti verdikten sonra
Taberânî'nin Kebîr* inde geçtiğini ve ricalinin de sika
olduklarını söyler. Bk.Mecma', 1/192; Rebî' b, Habîb, Müsnedü
>-Rebî\ s.337. Mücâlid b. Saîd ei-Hemdânî hakkında Zehebî. İbn
Maîn'nin "zayıf; Nesâî'nin de bir keresinde "kuvvetli
değildir", diğer bir seferde ise "sikadır"
dediklerini belirtir. Bk.Kâşif, Trc.no:52S6. Müslim ise, mütâbaat yolu ile
bu râvîye eserinde yer verir. (Bk.Müslîm, Talâk, 42: Bu rivayetle Hüseyin,
hocaları Seyyar. Husayn, Muğîre, Eş'as. Mücâlid. İsmail b.
Ebî Ilâlid ve Dâvûd'dan nakleder. Bütün bu hocaları ise Şa'bî'den
hadis almışlardır.) Tirmizî. bu râvînin galatının çok
olduğunu, Ahtned b. Hanbel'in de onu zayıf
saydığını ifade eder. Bk.Tirmizî, Zekât, 20. H.no:647;
Nikah, 28, H.no:lll9. İbn Hacer ise. "kuvvetli değildir, ömrünün
son döneminde değişti" der. Bk.Takrib, Trc.no:6478. Hadis,
şâhidleri ile kuvvet kazanır. Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh)
şahidi için bk.Buhön. Tefsîr, 2/I2;Tcvhîd,5I. 484 Sened: ^AiJ' j-
liıi^ ü^i-f p^i Cji- jıi jıiiflı 'J, ^^- üji.
Hasen: Müsned,
111/387, H.no: 15094; İbn Ebî Şeybe, V/3 12, H.no: 26421; Beyhakî,
Şuabü 7-imân, 1/200, H.no:177-179; Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel,
Bezzâr ve Ebû Ya'lâ tarafından rivayet edildiğini, senedindeki
Mücâlid b. Saîd'in Ahmed b. Hanbel ve Yahya b. Saîd tarafından zayıf
sayıldığını
ifade etti. Bk.
Mecma', 1/173-174: VIII/262.
Mücâlid
314_____________________________________________________________İlim
Ömer b. Hattab
(Radıyallahü anh) Ehl-i kitaptan elde ettiği yazılı bir
metinle Rasûlullah'm (Saiiaiiahü aleyhi ve sellem) yanma geldi ve onu okudu.
Peygamberimiz bu hareketine kızdı ve şöyle dedi :
"Ey
Hattab'ın oğlu! O kitaptaki bilgiler hoşuna mı485 gitti?
Nefsimi elinde tutan Allah'a yemin ederim ki ben size tamamen hâlis
(karışık ve şüpheli olmayan) bir din getirdim.
Ehl-i kitaptan bir
şey sormayın! Olabilir ki size bir doğruyu anlatırlar, onu
tekzip edersiniz ya da bâtılı anlatırlar, onu da tasdik
edersiniz. Eğer Mûsâ (Aieyhisselâm) bugün yaşasaydı benden
başkasına tâbi olma hakkı ona da
verilmezdi."
63/260-Abdullah b.
Sâbit'ten (Radıyallahü anh):486
Lt Z\j\f
^H İ! ^f (259)
in de bir sonraki (63/260) hadise bk.
Hasan Basri; hayran
ofmak ve hoşa gitmek şeklinde açıkladı. Bk. Beyhakî,
Şuabu Uman,
Benzer rivâ*et W hk- IV/265-266, H.no:18251;
" ,-n°:10I64; X/3I4= He^ hadisin
Ahmed b. Hanbel ve Taberâni
^* oIunduŞ"™. zayf olan Câbir b.
Yezid el-Cu'fi haricindeki râvîlerinin sahih °ldUgUnUrf'klar-.Bk- Me™<
I/J73. Câbir'den şahidi
için bk.61-62/258- n?K ^™' Ebu'd-Derdâ'da" (^yallahü anh) da benzer bir rivayeti sonra,
Taberanı'nın
Kebîr'inde geçtiğini, senedinde
Ebû Âmir el-Kâs.m
b
İlim
315
Ömer b. Hattab
(Radıyallahü anh) RasÛİLllIah'in (Sallallahü aleyhi ve sellem)
yanma geldi ve dedi
ki :
'Ey Allah'ın
Rasûlü! Kureyza oğullarından bir tanıdığıma
uğradım ve bana Tevrat'tan özlü sözler yazdı, sana onları
nakledeyim mi?'
Rasûlullah'm yüzü
değişti.
Abdullah b. Sabit
ona dedi ki:
'Rasûlullah'm
yüzündeki değişikliği görmüyor musun?'
Hz. Ömer :
'Biz Allah'ı
Rab, İslâm'ı din ve Muhammed'i (SaiMiahn aleyhi ve sellem) Rasûl
olarak kabul ettik' deyince, Rasûlullah'm yüzündeki (sıkıntı)
açıldı ve şöyle buyurdu :
"Nefsimi
elinde tutan Allah'a yemin ederim ki eğer Mûsâ (Aleyhissetâm) bugün
yaşasa ve siz de ona tâbi olsanız, beni terk etseniz kesinlikle
dalâlette (sapıtmış) olursunuz. Ümmetlerden benim hisseme sizin
döneminiz düştü ve peygamberlerden sizin nasibiniz de benim."
Muhammed
el-Esedî'nin bulunduğunu, bu râvî hakkında herhangi bir biyografiye
rastlamadığını ve diğer ricalinin de sika
olduklarını söyler. Bk.Mecma \ 1/174. Abdullah b. el-Hâris'ten
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Beyhakî, Şuabü'l-îmân, IV/307,
H.no: 5201. Hadisin en son cümlesi ise Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyallahü anh)
rivâyel olunmuştur. Heysemî, bu rivayetin senedinde bulunan Ebû Habîbe
et-Tâî'nin, İbn Hıbbân'ın "Sika?"mda. yer
aldığını, Tirmizî'nin de "hadisini sahih
saydığı bir kimsedir" diye nitelendirdiğini nakletti.
BkM; X/68.
ilim
anh).
64/261- Ibn Ebî Nemle
(babası) Ebû Nemle el- Ensârî'den (Radıyaliahü
Rasûlullah'ın
(Sallailaha aleyhi ve seîiem) yanında otururken, Yahudilerden biri geldi
ve dedi ki :
;Ey Muhammedi Bu
cenaze konuşur mu, ne dersin?' Rasûlullah : "Allah daha iyi
bilir" dedi. Yahudi :
'Ben şehadet
ederim ki o konuşur' deyince de Rasûlullah şöyle buyurdu:
"Ehl-i kitap
size bir şeyler anlattığında onları ne tasdik edin ne
de tekzip edin! Sadece biz Allah'a, Kitaplarına ve Peygamberlerine iman
ettik, deyin, Bu durumda eğer dedikleri doğruysa tekzip etmemiş,
batılsa da tasdik etmemiş olursunuz."
NOT: Bu bölümde
Peygamberimiz (Saiiatlahn aleyhi ve seiiem), Ehl-i kitaptan gelen bilgiler
konusunda dikkatli olmamız gerektiğini ve yorum
yapılmamasının daha doğru olacağını
vurgulamaktadır.
* Ehl-i kitaptan
Nakil Yapmanın Serbest Bırakılması
Allah Teâlâ
buyurdu:
'Biz senden önce de
kendisine vahyettiğimiz kişiler gönderdik. Eğer
bilmiyorsanız uzmanlarına sorun ! ' (Enbiya 21/7)
4E7C , ,'.,.. ,
Sahih: Müsned,
IV/137, H.no: 17163; Ebû Dâvûd, İlim, 2, H.no- 3644- Taberânî el
Mu'cemtl'i-kebîr, XXII/35İ, H.no: 879; tbn Hıbbân, VIII/51-52, H
no-6224 CHev^mî Mevârid, 1/215, H.no:110); Ahmedeş-Şeybânî, İV/1
A0-\Al, ti no-2\2l ' ' y
317
65/262- Abdullah b.
Amr b. Âs'tan (Radıyaliahü anhümây.48B Rasûlullah'ın (SaUatiahu
aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini duydum : "Benden bir âyet
de olsa başkalarına
ulaştırın. İsrail oğullarından
da nakil
yapabilirsiniz, sakınca yoktur.
Kim benim
adıma yalan uydurursa
cehennemdeki yerine
(şimdiden)
hazırlansın."
66/263- Ebû Said
el- Hudrî'den (Radıyaliahü anh):
489
Sened: "Jj£-k
<^ ^ J&- >%i- 'J. jıi- _jj^ ^Ojüı ır^î ^J. 'J,
JJ^ı \z%-
Sahih: Müsned,
11/159, H.no: 6486; Benzer rivayetler için bk. H/202, H.no:6888; 11/214,
H.no:7006; Abdürrezzâk, VI/109, H.no:10157; X/312, Buhârî, Enbiyâ, 50; Tirmizî,
İlim, 13, H.no:2669: DârimL Mukaddime, 46, H.no:548; Ebû Nuaym, Müstahrec,
1/39, H.no:7-8; İbn Hıbbân, VIII/51-52, H.no:6223; Taberânî,
eî-Mu'cemü's-sağîr, 1/281, H.no: 462; Kudâî, Müsnedü'ş-sihâb., 1/387,
H.no: 662; Deylemî, Firdevs, IE/9, H.no: 2081 Sened: jCJ J tıîi ^ *J ^ -y
'J j^)\ xj- &%- J-* 'J, jikLı ^i^
Zayıf: Müsned,
111/12, H.no: 11034; (Benna konu tasnifi sebebiyle hadisi iki bölüme
ayırmıştır. Buradaki ikinci bölümüdür. İlk bölüm için
56/253.hadise bk.) Benzer rivayet için bk.III/46, H.no:11362; Heysemî,
"senedinde zayıf olan Abdurrahman b. Zeyd b. Eşlem var,"
demiştir. Bk.Mecma', T/150-151. Zehebî, "zayıf saydılar'
derken (bk.Kâşif, Trc.no:3196); İbn Hacer,
"zayıftır" der. (Bk.Takrîb, Trc.no:3865) Tirmizî ise, Ahmed
b. Hanbel ve Ali b. el-Medînî'nin bu râvîyi zayıf
saydıklarını, hatasının çok olduğunu
söylediklerini; Buhârî'nin de "Ben O'ndan hiç hadis almadım'"
dediğini nakletti. Tirmizî, Ebû Dâvûd'dan şöyle bir nakilde bulunur:
"(Hocam) Ahmed b. Hanbel'e Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem'i sordum:
"Kardeşi Abdullah'da bir beis yoktur" diye
karşılık verdi." (Tirmizî'nin bütün bu
değerlendirmeleri için bk.Tirmizî, vitir, 11. H.no:465-466; Zekât, 10,
H.no:632; Hac, 29, H.no:852; Savm, 24, H.no:719) Ebû Hüreyre'den
(Radıyaliahü anh) şahidi için bk. Müsned, 11/474, H.no: 10086;
11/502, H.no: 10477; Ebû Dâvûd, İlim, 11, H.no:3662; İbn Hıbbân,
VIII/50, H.no:6221 (Heysemî, Mevârid, 1/213, H.no:109); Câbir'den
(Radıyaliahü anh) benzer rivayet için bk. İbn Ebî Şeybe, V/318,
H.no:26486. Zeyd b. Eslem'den (Radıyaliahü anh) benzer rivayet için
bk.Abdürrezzâk, X/311. Ayrıca 56/253.hadise bk.
318_____________________________________________________________ilim
(Bu rivayet 56/253
nolu hadiste geçti ve son bölümü konuyla İlgili olduğu için yeniden
zikredildi. Bu rivayetteki ziyâde;)
Peygamberim
İz'e (Sallallahü aleyhi ve sellem):
;Ey Allah'ın
Rasûlü! İsrail oğullarından nakiller yapabilir miyiz ?' dedik.
Şöyle buyurdu :
"Evet, İsrail
oğullarından da nakil yapabilirsiniz, sakınca yoktur. Onlardan
bir şey aktarırsanız bilin ki yanlarında daha acaib
bilgiler de vardır. "
AÇIKLAMA
İsrâiliyyat, önceki
ümmetlerden bize ulaşan
bilgiler, demektir, îsrâiîiyyat
konusundaki değişik rivayetlerden anlaşılan:
1-Kur'an ve
Sünnet'e aykırı bilgiler nakledilmemeli, 2-Kur'an ve Sünnet'e uygun
bilgiler de te'kid ya da beyan için
nakledilebilir. Ancak bunun îsrailî bilgi olduğu mutlaka belirtilmeli ve
kaynağı verilmelidir. Kaynaksız ve yerini belirtmeden
yapılan nakiller Müslümanların kendi düşünceleri olarak
anlaşılır ve büyük problemlere yol açar.
* Hadis
Uydurmanın Ağır Sorumluluğu
Allah Teâlâ
buyurdu:
'Kendisi İslâm'a davet edildiği hâlde Allah'a
karşı yalan uydurandan daha zalim kim olabilir !' (Saf61/7)
67/264- Ebû
Hüreyre'den (RadıyaiiaM anhy.
490
İlim
RasÛlUİlah
(Sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
"Ümmetimden
yalancı deccallar olacak, sizin ve atalarınızın
duymadığı hadisler söyleyecek (uyduracak). Onların sizi
saptırmasından sakının ! "
68/265- Semürab.
Cündüb (Radıyallahü anhy.491 "'■■' ■ Hz. Peygamber'den (Sallallahü aleyhi ve
sellem) nakletti:
"Kim yalan
olduğunu bile bile,
(uydurulmuş) sözü hadis diye rivayet ederse o kişi
büyük yalancılardandır. "
Sahih: Müsned.
11/349, H.no: 8580; Hadisin senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu
râvi ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64.hadis. Müslim, Mukaddimede
zikretti. Benzer rivayet İçin bk. Müsned, 11/236-237, H.no: 7227; 11/313,
H.no: 8122; 11/321, H.no: 8250; H/450, H.no: 9780; 11/530, H.no: 10809; Hemmâm.
Sahîfe, H.no:24; Müslim, Fİten, 84; Bu rivayetin metni ise şöyledir:
[s Li,İ jA^
J^i» £-£ J^~ ~"^Jb fyi U Jü jX-} 4i. *Ul Jk ^Jjl jİ- i'JŞy. ^
'Jf Jjl J ~j 'S '£■}_ '^£ Jsîliî
Dânî, IV/861, H.no:
441; Tirmizî, Fitcn, 43, H.no:2218 (hasen-sahih); Ebû Dâvûd, Melâhım, 16,
H.no:4334; Taberânî, el-Mu'cemü's-sağîr, H/182, H.no: 993. Câbir b.
Semure'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müslim, Fiten, 83;
Müslim'in lafzını verdiğimiz hadisin bir benzeri de îbn Ömer'den
nakledilir: Müsned, 11/217-218, H.no: 5985; 11/95, H.no: 5694-5695; 11/103-104,
H.no: 5808
Sened: ^\ 'J,\ ö**^ Jü f£»& ır^ı
*i<ji- j İ â ÜJ
Sahih: Müsned,
V/20, H.no: 20101; Benzer rivayetler için bk. V/20, H.no: 20098; V/14, H.no:
20039; İbn Mâce, Mukaddime, 5, H.no:39; Tayâlisî, s.121, H.no:895; Rûyânî,
11/75, H.no:848. İbn Ebî Şeybe, V/237, H.no:25615-25616; Ebû Nuaym,
Müstahrec, 1/46, H.no:28; 1/93, H.no:62; Taberâni, el-Mu'cemü'1-kebîr, V1I/I80,
H.no: 6757; İbnül-Ca'd, s.41, H.no: 140.
Hz.AIi'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, 1/112-113, H.no: 903; 1/78,
H.no: 584; 1/83, H.no: 629-630; 1/123, H.no: 1000-1001; İbn Mâce,
Mukaddime, 5, H.no:38, 40; Hennâd, Zühd, 11/636, H.no:1381; Makdisî, 11/268,
H.no: 647; Bezzâr, 11/225, H.no: 621; Muğîre b. Şu'be'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bir sonraki hadise bk. 69/266.hadis
69/266- Muğîre
b. Şu'be'den (Radıyallahü anhy.492
Hz. Peygamber
(SaUaifohü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "Kim yalan/uydurma olduğundan
şüphelendiği bir hadisi benden naklederse o kişi yalancılardan biri olur."
70/267- İbn
Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ):
Sahih: Aföinerf,
IV/250, H.no: 18101; Benzer rivâyeüer için bk. IV/252,'h.ıid: 18118,
18127; IV/255, H.no:18!57; Tayâlisî, s.94. H.no:690; İbn EbîŞeyhe,
V/237, H.no:25614; Taberânî, el-Mu'cemül-kehîr, XX/422. H.no: 1020: VII/180,
H.no:6757; Hennâd. Zühd. 11/637, H.no:1382. Tirmizî, İlim, 9, H.no:2662
(hasen-sahih); İbn Mâce, Mukaddime, 5, H.no:4I; İbnü'l-Ca'd, s.93,
H.no:541; s.306, H.no:2067. Bu hadis Dilin âfetleri bölümünde 30/8889.hadis
olarak tekrar edilecektir. Semura b. Cündüb'den (Radıyallahü anh)
şahidi İçin bir önceki hadise bk. 68/265.hadis.
Sened: ^İ JI
-^~- 'j* ^Jiiiı J^\i\ -ûi- Jc i-ıVjı &'£■ y\ uuiı
'J-^~ gâi-
Sahih: A/apnerf,
1/293, H.no: 2675; Benzer rivayetler için bk. 1/327, H.no: 3025; 1/269, H.no:
2429; 1/233, H.no: 2069; 1/323, H.no: 2976; Bu son rivayetin metni ise
şöyledir:
'j. ifii ^_£ji t;
uı Ji- ^jijı ı_ji?ı : ^j 4İp *uı ^ *uı J^-j
jıi: Jı* ^ıi- Jı j—
y i
Heysemî, "Bu
hadis Abdüfâlâ b. Âmir es-Sa'lebfnin zayıf olması sebebiyle
zayıftır," der. Bk.Mecma', 1/146-147. Fakat Heysemî bu hadisi
sadece Taberânî'ye nisbet etti. TirmizU Tefsir. 1, H.no:2950 (hasen-sahih);
Tefsir, I, H.no:295I (hasen); Dârimî. Mukaddime. 25, H.no:238; Ebû Ya'lâ,
IV/228, H.no:2338; V/109, H.no:2721; Kudâî, Müsnedü'ş-şihâb, 1/228,
H.no:2338;
Ziibeyr b.
Avvam'ın (Radıyallahü anh) az hadis rivayet sebebi şu
rivayetlerde dile getirilir:
Müsned, 1/166-167,
H.no:1428;
321
Rasûlullah
(Saiiaihhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Bildikleriniz
dışındaki hadis rivayetinde dikkatli olun ! Kim benim
adıma bilerek yalan
uydurursa cehennemdeki yerine
(Şimdiden)
71/268- Ebû
Katâde'den (Radıyallahü anhy.494
Rasûlullah'ın
(Saiiaitaha aleyhi ve sellem) bu minberde şöyle konuştuğunu
duydum:
"Ey
İnsanlar! Benden çokça hadis rivayetinde dikkatli olun! Benim adıma
konuşan ancak doğruyu nakletsin! Kim de benim söylemediğim
sözleri (hadis olarak) uydurursa cehennemdeki yerine (şimdiden)
hazırlansın."
72/269- EbÛ
Saİd el- Hudrî'den (Radıyallahü anh):
495
Müsned, 1/162,
H.no:I4l3; Buhârî, İlim, 38: EbÛ Dâvûd. İlim, 4, H.no:3651; İbn
Mâce, Mukaddime, 4, H.no:36; Dârimî, Mukaddime, 25, H.no:239
Sened: jj^ ^ s^1^'
^^- j^-) l-J' ^i^ j^-j ^-^ -^ û* j*^* ı--^-
Sahih: Müsned, VY297, H.no: 22437; İbn Mâce, Mukaddime, 4,
H.no:35 (Bûsırî, İbn İshâk'ın tedlisi sebebiyle hadisin
zayıf olduğu görüşündedir. Bk.el-Misbâhu 'z-zücâce, 1/9);
Dârimî, Mukaddime, 25, H.no:243; îbn Ebî Şeybe, V/295, H.no:26244; Hennâd,
Zühd, 11/639, H.no:1388; Hâkim, 1/194-195, H.no:379-380; Deylemî, Firdevs,
1/381, H.no:1531; Muhâmilî, s.375, H.no:424. Bu hadisin şâhidleri için
75/272.hadisin tahricine bk. 495 Sened: jCj tl^-ü>= '4'j i3i
322
Rasûlullah
(Saifoiiahü aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu:
"Benden
hadisleri nakledin (ancak) yalan uydurmayın ! Kim benim adıma bilerek
yalan uydurursa cehennemdeki yerine (şimdiden) hazırlansın.
İsrail oğullarından nakil
yapabilirsiniz, sakınca yoktur."
NOT: îsrâil
oğullarından nakil yapma konusunda bk. hadis no. 66/263 ve ilgili
açıklama...
73/270- Yahya b.
Meymûn el- Hadramî'den:496
(Sahabeden) Ebû
Mûsâ el-Gâfikî (Radıyallaha anh), (Sahabeden) Ukbe b. Âmir el-Cühenî'nin
(Radıyallaha anhj minberdeyken Rasûlullah'tan (Saltalfahü aleyhi ve
seiiem) hadisler naklettiğini gördü ve dedi ki:
'Arkadaşınız
(dinin) ya koruyucusu ya da bozguncusudur. Rasûlullah'ın bize en son
söylediği sözlerden biri şuydu:
Sahih: Müsned,
111/46, H.no: 11362; Benzer rivayetler için bk. 10/39, H.no: 11289 (Atıyye
el-Ûfî sebebiyle hasendir.), HI/56, H.no: 11474; 111/39, H.no: 11283; III/I2,
H.no: 11034 (Bu rivayette de sikalığmda ihtilaf olan Abdurrahman b.
Zeyd ve İshâk b. İsâ bulunduğu için basendir); Müslim,
Mukaddime, Zühd, Tirmizî, İlim, İbn Mâce, Mukaddime, 4. H.no:37; Ebû
Ya'lâ, 11/416, H.no: 1209. Ebû Hüreyre'den (Radiyallahü anh) şahidi için
bk. Müsned, 11/502, H.no: 10477; Buhârî, İlim, 38; İbn Mâce,
Mukaddime, 4, H.no:34; Humeydî, 11/491, H.no: 1165. Ayrıca 55/252, 56/253
ve 66/263. hadislere bk. Enes'ten (Radıyallaha anh) şahidi için bk.
Müsned, 111/46, H.no: 11442
Sahih: Müsned,
IW334,'H.no: 18848; Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/43, H.no:18; Taberânî,
el-Mu'cemü'l-kebîr, XIX/295, H.no:657; Heysemî, Ahmed b. Hanbel, Taberânî ve
Bezzâr tarafından nakledilen bu hadisin râvîlerinin sika
olduklarını ifade etti. Bk.Mecma', 1/143-144. Ebû Mûsâ el-Gâfikî
Mâlik b. Ubâde'nin (Radıyallahü anh) sahâbiliği hakkında ihtilaf
vardır. Ancak sahâbî oluşu tercih edilmektedir.
İlim
Allah'ın
Kitabına yapışın! (Meşhur olmak için) benden çokça
hadis rivayet eden bir toplulukla karşılaşacaksınız.
Kim benim
adıma bilerek yalan uydurursa cehennemdeki yerine (şimdiden)
hazırlansın. Kim de benden bir şey ezberlemişse onu
başkalarına nakletsin !" '
!
74/271- Muhammed b.
Kâ'b b. Mâlik'ten:49?
Biz; 'Rasûlullah
(Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) şöyle dedi, Rasûlullah böyle dedV diye
nakiller yaparken yanımıza Ebû Katade (Radıyallahü anh) geldi ve
dedi
Irt •
ki:
'Sımalar değişmiş, siz
ne dediğinizi biliyor
musunuz? Ben Rasûlullah'ın
şöyle dediğini işittim:
"Kim benim
söylemediğim sözleri (hadis
olarak) uydurursa cehennemdeki
yerine (şimdiden) hazırlansın." '
75/272- İbn
Ömer'den (Radıyaiiahü anhamây.
498
Sahih: Müsned,
V/310, H.no: 22538-22539; Buradaki hadisin isnadı zayıftır.
Çünkü Ebû Muhammed b. Ma'bed b. Ebû Katâde meçhuldür. Fakat hadis mütevâtirdir.
Şahitleri için bir sonraki hdisi
thii bk
sonraki hadisin
tahricine bk. Sened:
Sahih: Müsned.
U/22. H.no: 4742; Benzer rivayeti İçin bk. 11/103, H.no: 5798; 11/144 H no"
6309 (Bu rivayette inkıta var. Diğer rivayetleri dikkate
aldığımızda, bunun müstensih hatası olabileceği
ihtimalini hatıra getirmektedir); Şafiî, Müsned, s.239; Abd b Humeyd
s 241 H.no:738: Hennâd, 11/638, H.no: 1386; Heysemî, hadisin Bezzar ve
Taberânİ tarafından da
324
nakledildiğini,
Ahmed b. Hanbci'in râvîierinin sahih ricali olduklarını söyler.
Bk.Mecma ', j/143. Bu hadis Dilin âfetleri bölümünde 43/8902.hadis olarak
tekrar edilecektir.
a-Ebû Hüreyre'dcn
(Radıyalhhü anh) şahidi için bk. Müsned, 11/365. H.no: 8761; Hâkim,
1/183-184, H.no:349; Beyhakî, es-Sünenü'l-kiibrâ, X/l 12. 116; Şafiî,
Müsned. s.239; İshâk b. Râhüye, 1/341, H.no;334. Bu hadis Dilin âfetleri
bölümünde 44/8903.hadis olarak tekrar edilecektir.
b-Abdullah b.
Zübeyr'den şahidi Dilin âfetleri bölümünde 42/8901.hadis olarak
zikredilecektir. Babası Zübeyr b. Avvâm'dan (Radıyallahü anhümâ)
şahidi için bk. Hâkim, IIT/407, H.no:5557; Tayâiisî, s.27. H.no: 191;
c-Osman b.
Affân'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned. 1/65, H.no: 469;
Tavâlisî. s. 14. H.no;80: Ebû Nuaym, Müstahrec, 1/44. H.no:2I; Makdisî.
1/478-479, H.no:351-353; Bezzâr. 11/37-38. H.no: 383; Heysemî, Ahmed b. Hanbel,
Ebû Ya'lâ ve Bezzâr tarafından nakledilen bu hadisin râvîierinin sika
olduklarını ifade elti. Bk.Mecma', 1/143. Bu hadis Dilin âfetleri
bölümünde 40/8899.hadis olarak tekrar edilecektir.
d-Abdullah b.
Amr'dan (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk. Müsned. 11/158, H.no:
6478; 11/171, H.no: 6591; 11/159, H.no: 6486;
e-Ukbe b. Âmirden
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, IV/159, H.no:17388;
Tfüatâati, el-Mu'cemü'l-kebîr, XVIl/301, H.no:832: XVII/305, H.no:843;
f-Suhcyb'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Bezzâr. VI/3 I, H.no: 2100;
g-Mâlik b.
Atâhiyye'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.Ahmed es-Şeybânî. IV/405.
H.no:2454
Iı-Üsâme b.
Zeyd'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bk. Taberânî,
el-Mu'cemü'l-kebîr.V\7\, H.no:426;
ı-Hz.Ali'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, 1/1 12-113, H.no: 903;
1/78, H.no: 584; 1/83, H.no: 629-630; 1/123. H.no; 1000-1001; Buharı,
İlim, 38; İbn Mâce. Mukaddime, 4, 5, H.no:31. 38, 40; Tirmizî,
İlim, 8, H.no:2660 (hascn-sahilı); Tahâvî, Şer hu meâni'l-âsâr.
1/175; Hcnnâd, Zühd, U/636, H.no:]38l; Makdisî, 11/268, H.no: 647; Bezzâr,
U/225, H.no: 621; Ebû Nuaym. Htfye, IV/356; Âmir Hasan Sabri hadisin
isnadının sahih olduğunu söyler. Bk. Zevâidu Abdillah b. Ahmed
b. Hanbel fi'l-Müsned, H.no:8; Bu hadis Dilin âfetleri bölümünde 41/8900.hadis
olarak tekrar edilecektir.
i-Selenıe b.
e!-Ekva"dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, IV/47,
H.no; 16458; Buhârî. İlim, 38; Taberânî, el-Mu 'ceınü 'l-kebîr,
VÎI/29. H.no:6280;
j-Muğîre b.
Şıı'be'dcn (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Taberânî,
el-Mu'cemü'l-teWr,XX/444, H.no: 1084;
k-Muâvİye b.
Ebû Süfyân'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, IV/100,
H.no: 16856
I-Hâlid b.
UrRita'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, V/292, H.no:
22400; (Bu hadisin senedinde Hâlid'in azadlığı Müslim'in meçhul
olması sebebiyle sened zayıftır, ancak hadis mütevâtirdir). Bu
hadis Dilin âfetleri bölümünde 45/8904.hadis olarak tekrar edilecektir.
m-Câbir'den
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, III/300, H.no: 14189
(sülâsiyyattan); İbn Mâce, Mukaddime, 4, H.no:33;
n-Enes'ten
(Radıyalhhü anh) şahidi için bk. Müsned, IH/279. H.no: 13935 (z.);
IH/278, H.no: 13896; III/203. H.no: 13034; IH/176, H.no: 12736; III/172, H.no:
12700; III/I66-167, H.no: 12638; III/116, H.no: 12093; HI/98, H.no: 11881;
Buhârî, İlim, 38; Tirmizî, İlim, 8, H.no:266I; İbn Mâce.
Mukaddime, 4, H.no:32, 40; Dârimi, Mukaddime, 24, H.no:241-242, 244;
o-İbn
Mcs'ûd'dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Tirmizî, İlim, 8,
H.no:2659; İbn Mâce, Mukaddime, 4, H.no:30
RaSÛllllIah
(SallaÜahü aleyhi ve sel/em) ŞÖyİe buyurdu:
"Kim benim
söylemediğim sözleri (hadis
olarak) uydurursa cehennemde kendisine bir bina
yapılır."
■ti-I ,
* ilmin Bir
Toplumdan Alınması Felâkettir
Allah Teâlâ
buyurdu:
'...Çok kişi
arzularına göre bilgisizce
(toplumu) saptırır.
Rabbin, o haddi aşanları çok iyi bilmektedir' (En'âm 6/119)
ö-Ya'Ia b.
Mürre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Dârimi. Mukaddime, 25,
H.no:240 (Senedinde Ya'lâ'nın torunu "metrûkü'l-hadis" olan Ömer
b. Abdullah var. Bk.Heysemî, Mecma', 1/147)
p-Hz.Ömer'den:
(Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, 1/46-47, H.no; 326
(isnadı zayıftır. Çünkü Düceyn b. Sabit el-Yarbûî cl-Basrî
Ebii'l-Ğusn zayıf bir râvîdir. Heysem! hadisi Ebû Ya'lâ'ya da nisbet
eder. Bk.Mecma', 1/142-143); Bu hadis Dilin âfetleri bölümünde 39/8898.hadis
olarak tekrar edilecektir.
r-Kays b. Sa'd b.
Ubâde'den şahidi 'Dilin âfetleri bölümünde' 47/8906.hadİs olarak
zikredilecektir.
Tirmizî, İlim,
8, H.no:2660'da bu hadisi rivayet eden sahabeyi şöyle sayar: Hz.Ebûbekir,
Ömer, Osman, Zübeyr, Saîd b. Zeyd, Abdullah b. Amr, Enes, Câbir, İbn
Abbas, Ebû Saîd. Amr b. Abese, Ukbe b. Âmir, Muâviye, Büreyde, Ebû Mûsâ
el-Gâfıkî, Ebû Ümâme, İbn Amr el-Mukanna', Evs es-Sakafî'dir.
(Radıyallahü anhüm). Başta aşere-i mübeşşere olmak
üzere yüze yakın sahabe tarafından rivayet edilen ve lafzi mütavâtir
olan bir hadistir.
76/273- Abdullah b.
Amr b. Âs'tan (Radıyaliahü anhümâ):4yy Rasûlullah'ın
(Sallaliahüaleyhivese/lem) şöyle dediğini işittim:
"Allah toplumdan ilmi
bir anda söküp
almaz. Fakat âlimlerin (sayısını) azaltır,
hatta hiçbir âlim kalmaz ve
insanlar cahilleri rehber edinir.
Onlar da sorulduğu zaman
bilgisizce cevap verirler. Böylece hem kendileri sapar, hem de
başkalarını saptırırlar."
§Bir diğer
rivayette ise Rasûlullah (Sallaliahü aleyhi ve seiiem) şöyle
buyurdu:
"Allah bir
topluma ilmi verdikten sonra hemen söküp almaz. Fakat âlimlerin
(sayısını) azaltır. Her âlim vefat ettikçe onunla birlikte
olan ilmin bir parçası kaybolur, sonunda hiçbir âlim kalmaz ve insanlar
cahilleri rehber edinir. Onlara sorulduğunda da bilgisizce cevap verirler.
Böylece hem kendileri sapar, hem de başkalarını
saptırırlar."
77/274-Enes b.
Mâlik'ten (Radıyaliahü anhy.sm
499Sened:
Sahih: Müsned,
11/162, H.no: 6511. İkinci rivayet: 11/203, H.no:6896; Benzer rivayeti
için bk. 11/190, H.no: 6787-6788; Ma'mer b. Râşid, XI/256-257; İbn
EbîŞeybe, VII/505, H.no:37590; Tayâlisî, s.302, H.no:2292; Buhârî,
İlim, 34; İ'tisâm, 7; Halku efâli'l-ıbâd, s.86; Müslim,
İlim, 13-14; Îbnü'l-Mübârek, Zühd, s.281; Tirmizî, İlim, 5, H.no:2652
(Hasen-sahih); İbn Mâce, Mukaddime, 8, H.no:52; Dârimî, Mukaddime, 26,
H.no:245; Kudâi, Müsnedü 'ş-sihâb, 11/163, H.no:l 107; Muhâmîlî, 1/337,
H.no:369; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, 11/253, H.no:1660
11(10Sened:
jüü'■;'_< G5â^röı Jî ıs'jb- J. İİU-
Sahih: Müsned,
III/151, H.no: 12466:'Benzer rivayeti için bk. 111/98, H.no: 11883; IH/176,
H.no: 12742: III/202, H.no: 13029; IH/213-214, H.no: 13163; III/273, H.no:
13816-13817; 111/289, H.no: 14011; Buhârî, İlim, 21; Nikah, 110; Fiten, 5;
Hudûd, 20; Halku efâli'l-ıbâd, s.80; Müslim, İlim, 8-10, 14; Tirmizî,
Fiten, 31, H.no:2200; Fiten, 34, H.no:2205 (hasen-sahih); îbn Mâce, Fiten, 25,
H.no:4045; İbn Ebî Şeybe, VII/466, H.no:37280; Nesâî,
es-Sünenü'l-kübrâ, IH/455, H.no: 5905; Ebû Yala, V/273-274, H.no:2892; V/307,
H.no:2931; V/335. H.no:2961; V/395,
H.no:3062; V/400, H.no:3070;
V/409, H.no:3085; V/456,
327
Rasûlullah
(Sallaliahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
"İlmin (kaldırılıp) yerine
cehaletin gelmesi, içki
ve zinanın da yaygınlaşması kıyamet
alâmetlerindendir."
78/275-İbn
Abbas (Radıyaliahüanhümâ) dedi ki: 501 'Mü'minin
karşılaşacağı en son sıkıntı, ölümdür.
H.no:317S; VII/I93,
H.no:4179; Ebû Hüreyre'den (Radıyaliahü anh) şahidi için bk. 11/530,
H.no: 10807; 11/524, H.no: 10734; 11/481, H.no: 10182; 11/313, H.no: 8120; 11/257,
H.no: 7480; 11/428, H.no: 9495; 11/539, H.no: 10897; Hemmâm, Sahîfe, H.no:22;
İbn Mâce, Fiten, 26. H.no:4052; İbn Mes'ûd'dan (Radıyaliahü anh)
şahidi için bk. İbn Mâce, Fİten. 26, H.no:4050; Ebû Musa'dan
(Radıyaliahü anh) şahidi için bk. İbn Mâce, Fiten, 26, H.no:4051
50' Sened: -J\'J* ^'lî 'j. ^> iİjJ-
Sahih: Müsned,
1/223, H.no: 1946 (Mevkuf bir eserdir); Dârimî, mukaddime, H.no::243; Makdisî,
X/20, H.no: 10; Heysemî, senedinde Kâbûs'un bulunduğunu, bu zâtın da
kendisiyle delil getirilip getirilmeyeceği huşunda ihtilafın
bulunduğunu İfade etmiştir. Bk.Mecma7, 1/202.
Aynı tefsiri
Ebû Said el-Hudrî (Radıyaliahü anh) de yapmıştır. Bu
rivayet için bk. Müsned, III/70-71. H.no: 11612 (Bu rivayetin senedinde
İbn Lehîa ve Derrâc bulunmaktadır. İbn Lehîa ile ilgili
geniş bilgi için bk.22/64.hadis. Bu sebeple hadis hasendir); Tirmizî,
Sıfatü cehennem, 4, H.no:2584 (Tirmizî hafızası ile tenkide
maruz kalan Rişdin'e işaret etmiş, aynı senedde yer alan
Derrâc hakkında herhangi bir tenkidi yorum getirmemiştir). Hadisin
senedindeki Kâbus (b. Ebû Zibyârı el-Cenbt): İbn Hacer "fîhi
lîn" ifadesini dile getirirken (Bk.Takrîb, Trc. no:5445); Zehebî de Ebû
Hâtim'in "Bu Râvî ile delil getirilemez" görüşünü nakletmekle
yetinir (Bk.Kâşif, Trc.no:4498). Ahmed Muhammed Şâkir de bu râvînin
zayıf olduğunu belirtir. İbn Hıbbân'nm "Bu zatın
hafızası kötü İdi, aslı olmayan rivayetlerde
babasından nakleden sadece o idi," dediğini nakleder.
Ayrıca Ahmed b. Hanbel, Nesâî, İbn Sa'd ve Dârekutnî'nin zayıf,
İbn Main'in ise sika saydığını belirtir. Buradaki
rivayette ise Yakub b. Süfyân'ın, Tirmizî ve Hâkim'in de bu râvîyi sika
saydığını belirterek önceki "zayıftır"
iddiasından döndüğünü dile getirir. (Tirmizî'nin hadislerini hasen saydığını
gösteren bir misal için bk.Cenâiz, 59, H.no: 1053) Kâbûs'un babası Ebû
Zıbyân Hüseyin b. Cündüb ise tabiînden sika bir râvîdir.
328_____________________________________________________________İlim
"O gün gökyüzü
erimiş bir maddeye benzer,"502 ayetinin tefsirinde (İbn Abbas):
"(Gökyüzü) yağ tortusuna benzetilmektedir" dedi ve ekledi:
"Gece boyunca
secde ederek..."503 ayetindeki mânâ; "gece içinde" demektir.
İlmin
kayboluşu nedir, bilir misiniz?
O, âlimlerin
yeryüzünden gidişidir/kaybolmasıdır.'
79/276-Ziyâd b.
Lebîd'den (Radıyaliahü anh):504
Hz. Peygamber (Saiiaiiaim
aleyhi ve sellem) bîr şey anlattı ve ; "Bu şey, ilmin
kaybolduğunda gerçekleşecektir" dedi.
™2 Meâric, 70/8
503 Zümer, 39/9
504 Sened: -^ı
^ı CJ ^K* 'Ji- jS^& i£u- %$"> Cji-
Sahih: Müsned,
IV/160, H.no: 17403; Benzer rivayeti için bk.IV/218-219, H.no: 17843; IV/219,
H.no: 17844; Tayâlisî, s.165, H.no:1196; İbn Mâce. Fiten, 26, H.no:4048
(Bûsırî, râvîlerînin sika olduklarını ancak senedinin kopuk
olduğunu zikretti. Bk. el-Misbâhu'z-zücâce. IV/193-194); Zira Buhârî, et-Târîhu's-sağîr
isimli eserinde Sâlim'in Ziyâd'dan hadis işitmediğini söyler. Zchebî,
Kâşif, Trc.no:
1706 (Ziyâd b. Lebîd'in
-Radıyaliahü anh-tercemesinde); İbn Ebî Şeybe, VI/145,
H.no:30l99; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, V/265. H.no:529l; Ahmed
eş-Şeybânl IV/54-55, H.no: 1999; Hâkim. 1/180, H.no:339 (Hâkim
hocası Ahmed b. Cafer ct-Katîî ve Abdullah b. Ahmed kanalıyla Ahmed
b. Hanbel'e ulaşır. Hadis hakkında sahih hükmünü vermiştir.
Zehebî de bunu onaylamıştır); Salim b. Ebi'l-Câd hakkında
Zehebî, "sika'dir Hz. Âİşc'dcn (Radıyaliahü anhâ)
duydukları mürseidir" derken (bk-Kâfif, Trc.no:1767); İbn Hacer
"sikadır ancak irsali çoktur," der (Takrîb, Trc.no:2169).
Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyaliahü anh) şahidi için bk. Tirmizî, İlim,
5, H.no:2653; Avf b. Mâlik'ten (Radıyaliahü anh) şahidi için bir sonraki
hadise bk.80/277.
ilim
kadar buyurdu:
f- °kuturken Ve °n'ar da k^^ en ,I,m nasıl kaybolur?' dedik. O
şöyl
: *:r
505 D .
Bu çumle Arap
dilinde, dua mânâsında olup burada aslî mânâs.
kullanılmıştır. Allah hayrın, versin gibi...
' yam nükte
330
80/277- Avf b.
Mâlİk'ten (RadıyaUahü anh) m
Bir gün Rasûlullah
(Saiiaihhu aleyhi ve seilem) ile birlikte otururken gökyüzüne baktı, sonra
şöyle dedi:
"Bu ilmin
kaldırılma vaktidir."
Ensardan Ziyâd b.
Lebîd isimli biri dedi ki:
'Ey Allah'ın
Rasûlü! Kur'ân yanımizdayken onu
çocuklarımıza ve kadınlarımıza Öğretirken, ilim
nasıl kaldırılır?' Peygamberimiz:
"Medine'de
seni en anlayışlı kişi olarak kabul edersem (cevap
ver,)" dedi, sonra da Ehl-i kitap'ın, yanlarında Allah'ın
Kitaplarından ikisi olduğu hâlde sapıttıklarından
bahsetti.
§Cübeyr b. Nüfeyr,
musallada Şeddad b. Evs ile karşılaştı ve bu hadisi
Avf dan aldığını nakletti. Şeddad b. Evs dedi ki:
''Avf doğru
söylemiş. İlmin kaldırılması nedir, sen bilir
mısinT
'Hayır,
bilmiyorum.'
'O, ilim
kaplarının/sahiplerinin kaybolmasıdır. Hangi ilim önce
kaldırılacak, bilir misİnT
'Hayır,
bilmiyorum.'
''Huşu ilmi
(önce kaldırılacak), hâttâ (öyle olacak ki) huşu sahibi birini
neredeyse bulamayacaksın?
Sened:
Sahih: Müsned,
Vl/26-27, H.no: 23872; Buhârî. Haîku efâli'l-ıbâd, s.79; Tabcrânî.
el-Mu'cemü'l-kebu; XVIII/43, H.no:75; Müsnedü'ş-Şâmiyyîn, 1/55,
Hn.o:55; İbn Hıbbân, VII/48-49, H.no:4553 (Heysemi, Mevârid,
1/218-219, H.no:l 15); Hâkim, 1/178. H.no:337; Nesâî, es-Sünenül-kübrâ, III/456,
H.no:5909; Bezzâr, VII/175, H.no:274I; Heysemî, Bezzâr'ın rivayetine yer
vererek senedinde Leys'in katibi Abdullah b. Salih'in bulunduğunu, bu
zatı da sadece Abdülmelik b. Şuayb'ın sika kabul ettiğini,
diğerleri tarafından zayıf sayıldığını
belirtmiştir. Bk.Mecma', 1/200; Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyaliahü anh)
şahidi için bk. Hâkim, 1/179, H.no:338; Tirmizî, İlim, 5, H.no:2653;
Hadisin Müsned'deki metninde Cübeyr b. Nüfeyr (Radıyaliahü anh),
Şeddad b. Evs'e (Radıyaliahü anh) Avf b. Mâlik'in (Radıyaliahü
anh) anlattıklarını doğrulattırıyor. Tirmizîdeki
metinde ise, Ubâde b. Sâmit'e (RadıyaUahü anh) Ebu'd-Derdâ'nın
(Radıyaliahü anh) söylediklerinin sağlaması
yaptırılıyor. Tirmizî hadis hakkında
"hasen-garib" der ve Avf b. Mâlik'ten (RadıyaUahü anh) de
nakledildiğine temas eder. Ziyâd b. LebîdMen (RadıyaUahü anh)
şahidi için bir önceki hadise bk.
.;' 81/278-Ebû Ümâme el-Bâhilî'den
(RadıyaUahüanh):507
Peygamberimiz
(Saiiai/ahu aleyhi ve seilem), Veda Haccı günü bembeyaz bir deve üzerinde
terkisinde Fazl b. Abbas (Radıyaliahü anh) olduğu hâlde ortaya
çıktı ve şöyle buyurdu:
"İlim
sizden çekilip alınmadan ve kaldırılmadan önce ilim
öğrenin! İzzet ve celâl sahibi Allah şu âyeti indirdi:
"Ey iman
edenler, açıklandığında ağır gelecek konularda
(fazla) soru sormayın. Kur'an
indirilirken
sorsaydınız, size
507 Sened:
'^■ ^i jr p^ıÜı <jfc- -kş 'j ^ J^ '**&j 'j. ^
Hasen: Müsned,
V/266, H.no: 21191; İbn Mâce, Mukaddime, 17, H.no:228 (Bûsirî, cumhurun
Ali b. YezİdMn zayıflığını belirttiğini
ifade eder); İbn Hacer ve Zehebî de bu zayıf sayanlardandır.
Bk.Takrtb, Trc.no:4817; Kâşif, Trc.no:3983. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr,
VIII/2I5, H.no:7867; Heysemî, Taberânî'nin isnadını daha sahih bulur.
Çünkü "Ahmed b' Hanbel'in isnadında çok zayıf sayılan Ali
b. Yezid var" der. Bk.Mecma', 1/199-200. Fakat hadisi Veda Hutbesi ve
ilmin zayi olması ile ilgili rivayetler kuvvetlendirir.
332_________________________________________________İlim
açıklanırdı. (Demek
ki) Allah o
konuda sizi serbest
bıraktı. Şüphesiz O affeden ve yumuşak
davranandır."
Râvi dedi ki:
'Biz fazla soru
sormayı iyi karşıİamazdık, Allah Peygamber'ine ilgili
âyetleri indirirken de (soru sormaktan) çekinirdik.
Bir bedevinin yanma
geldik ve ona elbise (hırka) vererek kendisini aracı
kıldık. Bedevi hırkaya (tümüyle) sarıldı, hatta
hırkanın kenarının sağ kaşı tarafından
çıktığını (her tarafı
kapattığını) gördüm.
Sonra bedeviye
dedik ki:
'Hz. Peygamber'e
soru sor!' O da:
"Ey
Allah'ın Peygamberi! Kur'ân yanımızdayken, onun içindekileri
öğrenmişken ve kadınlarımıza, çocuklarımıza,
yanımızda çalışanlara öğretirken ilim nasıl
kaldırılır?' deyince Peygamberimiz başını
kaldırdı, gazabından dolayı yüzüne
kıpkırmızı bir renk yayılmıştı ve
buyurdu ki:
"Annen seni
kaybetsin e mi, (şimdi cevap ver;) şu Yahudi ve Hristlyanlar
yanlarında Kutsal Kitaplar olduğu hâlde, Peygamberlerinin
getirdiklerinin bir harfiyle bile irtibatı olmayan kişiler hâline
geldiler, (öyle değil mi?..)
Dikkat et!
İlmin kaldırılması ilmi taşıyan (âlimlerin) yok
olmasıyla gerçekleşecektir."
Bu son sözünü
Peygamberimiz (Saiiaiiaha aleyhi ve seitemj üç kere tekrarladı.